03 Ali Yavuz ŞAHİN
06 Haberler
14 Sektörden: Ersin Uyar
16 Söyleşi: Christian Hentschel
20 Yapay Zeka İşleri Kolaylaştıracak mı?
24 Blog'unuzun Başarısız Olmasının 10 Sebebi!
28 Siber Risklere Karşı Hazır mısınız?
30 Fujitsu Forum 2016’da Dijitalleşme Rüzgarı
32 Dijital Devrim 5 Yıl İçinde Geleneksel İş Modellerini Yok Edecek
38 2017 Yılının 10 Teknoloji Trendi
40 5G Kullanıcı Sayısı 2022’de Yarım Milyara Ulaşacak
42 Mobil Siteler, Masaüstü Sitelere Yetişti
44 Bankacılık Sektörü Risk Yönetiminde Çıkış Yolu Arıyor
46 Akıllı Telefonlar Ofisteki Verimliliği Azaltıyor
48 Siber Suç Ekonomisi Sağlık Sektöründeki İyi Korunmayan Verilerle Zenginleşiyor
50 Fidye Yazılım Mağdurları 2.6 Kat Arttı
52 Cihazlarımızın Kaçı Koruma Altında?
54 2017’de Dünyayı Bekleyen Siber Tehditler
56 Türkiye Ekonomisine Yönelik Siber Saldırılar Artışta
58 BT Günlüğü Test Merkezi
67 Ecevit BIKTIM
1. 11 - 12 / 2016
Türkiye Ekonomisine Yönelik Siber Saldırılar Artışta • Siber Suç Ekonomisi Sağlık Sektöründeki Verilerle Zenginleşiyor
2017’de Dünyayı Bekleyen Siber Tehditler • Cihazlarımızın Kaçı Koruma Altında? • Fidye Yazılım Mağdurları 2.6 Kat Arttı
Akıllı Telefonlar Verimliliği Azaltıyor • Siber Risklere Karşı Hazır mısınız? • Blog'unuzun Başarısız Olmasının 10 Sebebi!
Mobil Siteler, Masaüstü Sitelere Yetişti • 5G Kullanıcı Sayısı 2022’de Yarım Milyara Ulaşacak • 2017 Yılının 10 Teknoloji Trendi
Dijital Devrim
5 Yıl İIçinde
Geleneksel Is
İşModellerini
Yok Edecek!
~
.
.
3. editör
Bilgisayar oyunlarında oldukça popüler bir gelir modeli haline gelen oyun
içi eşya, sanal oyun para birimi ya da indirilebilir içerik satışı sistemini siber
suçluların kara paralarını aklamak için hedef oldu.
Dijital para birimlerini ve oyun platformlarını kullanan suçlular, buradaki
mali denetim boşluğunu kullanarak para aklama girişimlerinde bulunuyor.
Trend Micro, bilgisayar korsanlarının oyun platformlarını kullanarak nasıl
kara akladığını araştırdı.
Siber suçlular, ilk adımda oyun içindeki hatalardan ve kodlama açıklarından
faydalanarak oyun içi sanal para birimi biriktiriyorlar ya da zararlı yazılımlar
kullanarak diğer oyuncuların kullanıcı hesaplarını ele geçiriyorlar. Burada
olta saldırısı başta olmak üzere birçok sosyal mühendislik yöntemi kullana-
rak, özellikle dijital oyun dağıtım platformlarındaki hesapları ele geçirmek
siber suçlular arasında oldukça revaçta.
Bu şekilde oyunla ilgili elde ettikleri dijital varlıkları internet üzerinde sa-
tışa çıkarıyorlar. Siber suçlular kimi zaman bu satış ilanlarını sosyal medya
üzerinden de verebiliyorlar.Siber korsanlıkla elde ettikleri dijital varlıkları
satarak para kazanan bu kişiler, sonrasında alınan ödemelerin izini kaybetti-
rebilmek için. Bu parayı hemen dijital para birimlerine çeviriyorlar.
Bilgisayar oyunları yıllar içindeki büyük gelişimleriyle birçok insana eğlence-
nin doruk noktasında olduğu büyülü bir dünyanın kapılarını açtılar.
Sadece ABD’de hane halkının yüzde 63’ünde en az bir kişi bilgisayar oyunu
oynuyor. Oldukça büyük bir pazarı temsil eden bilgisayar oyunları sektörü-
nün son dönemdeki önemli gelir modellerinden biri de oyun içi satın alma-
lar.
Bu şekilde oyuncular ekstra ödeme yaparak bazı özel içeriklere sahip ola-
biliyorlar. Eğlence Yazılımcıları Derneği (ESA)’nın verilerine göre ABD’deki
oyuncuların yüzde 65’i oyun içinde gerçek para kullanarak satın alma yapma
isteğine sahip.
Kara Para Bilgisayar
Oyunlarında Aklanıyor
Yapılan araştırma siber suçluların yasadışı faaliyetlerinde
kazandıkları kara paraları aklamak için bilgisayar
oyunlarındaki satın alınabilen içerikleri kullandıklarını ortaya
çıkardı.
Ali Yavuz ŞAHİN
Genel Yayın Yönetmeni
yavuz@btgunlugu.com
3
4. 4
künye
içindekiler
06 Haberler
14 Sektörden: Ersin Uyar
16 Söyleşi: Christian Hentschel
20 Yapay Zeka İşleri Kolaylaştıracak mı?
24 Blog'unuzun Başarısız Olmasının 10 Sebebi!
28 Siber Risklere Karşı Hazır mısınız?
32 Dijital Devrim 5 Yıl İçinde Geleneksel İş
Modellerini Yok Edecek
38 2017 Yılının 10 Teknoloji Trendi
42 Mobil Siteler, Masaüstü Sitelere Yetişti
44 Bankacılık Sektörü Risk Yönetiminde Çıkış
Yolu Arıyor
46 Akıllı Telefonlar Ofisteki Verimliliği Azaltıyor
50 Fidye Yazılım Mağdurları 2.6 Kat Arttı
52 Cihazlarımızın Kaçı Koruma Altında?
54 2017’de Dünyayı Bekleyen Siber Tehditler
56 Türkiye Ekonomisine Yönelik Siber Saldırılar
Artışta
60 BT Günlüğü Test Merkezi
Yazı İşleri
Ali Yavuz ŞAHİN
Genel Yayın Yönetmeni
(Sorumlu)
yavuz@btgunlugu.com
Ecevit BIKTIM
Yayın Danışmanı
ecevit@btgunlugu.com
Mehmet Ali Gündüz
Prodüksiyon Sorumlusu
info@btgunlugu.com
Editörler
Süleyman Sertkaya
Barış Terun
Can Devecioğlu
Mutlu Çavuş
Avşar Özgen
info@btgunlugu.com
Kreatif
Creative Solutions
diyalog@creativesolutions.com.tr
Reklam
Reklam Departmanı
reklam@btgunlugu.com
Adres
Eylül Medya
İnönü Caddesi No: 8
Bulut İş Merkezi 4. Kat
Daire: 72 Çeliktepe
Kağıthane / İstanbul
Tel : 0212 270 36 37 PBX
Fax: 0212 270 36 37
Dağıtım
Etkin Dağıtım
Baskı ve Cilt
Özgün Ofset
Aytekin sokak no:21
4.Levent / İstanbul
Tel : 0212 280 00 09
Fax: 0212 264 74 33
5. Uygulama
Amaç
Çözüm
Faydalar
•
sağlandı.
İnternet çıkışı kayıt altına alındı.
sağlandı.
Data Center altında toplanarak
alt yapısı kullanılarak FKM yapısı
oluşturuldu.
karşı-
Toplamda 44 metrekare alana
de, her
aynı ağa
Data Center altında toplanarak
İstar Hakkında
•
•
•
•
•
GAZİANTEP
ORGANİZE SANAYİ
BÖLGESİ
kullanılarak Felaket Kurtarma Alt Yapısı
oluşturuldu.
2016 yılının Ocak-Şubat aylarında hayata
tek noktada yatırım yapılarak
ortadan kaldırıldı. Tüm personele
-
6.
7.
8. 8
haberler
Nissan ve Eaton, pazardaki en güvenilir ve satın alı-
nabilir bir birim olarak tasarlanmış – yeni bir konut
enerji depolama birimini sunmak için güçlerini birleş-
tirdiler. ‘xStorage HOME’, tüketicilerin evlerinde ener-
jiyi nasıl ve ne zaman kullanabileceklerini kontrol et-
melerine izin veren, tam entegre bir enerji depolama
sistemidir. Güneş panelleri veya konut güç kaynakları
gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına bağlanan birim,
yenilenebilir enerji hazırken veya enerji ucuzken (ör-
neğin gece boyunca) şarj olarak ve talep olduğunda ve
maliyetler yüksekken depolanan enerjiyi kullandıra-
rak tüketicilerin enerji faturalarında tasarruf yapma-
larını sağlıyor. Bir ev, güneş enerjisi teknolojisi ile
donanmışsa bu, tüketicilerin xStorage HOME sistem-
lerinde depolanmış temiz enerjiyi kullanacakları ve
pahalı gün içi enerji tarifelerinden kaçınarak finansal
olarak avantaj sağlayacakları anlamına geliyor. Ev
enerji depolama sistemi, tüketicilere yedek bir çözüm
de sağlıyor, ışıkların asla sönmemesini garantiliyor.
Enerji şebekeleri büyük bir yük altında oldukları za-
man için ideal. Dahası, tüketiciler, talep ve maliyetler
yüksekken depolanan enerjiyi şebekeye geri satarak ek
gelir de elde ediyorlar. xStorage HOME birimi, temiz
enerjiyi saklarken ve dağıtırken tüketicilere emniyeti
ve performansı garantileyen fabrika yapımı entegre
bir birimdir. Sertifikalı bir tesisatçı tarafından kurul-
duğunda çalışmaya hazır olur, tüketicilere kolaylıkla
tak ve kullan şeklinde bir enerji kullanma olanağı sağ-
lar. Ayrıca, tüketicilere tek bir tuşa dokunarak enerji
kaynakları arasında geçiş yapmasına izin vermek için
bir akıllı telefon bağlantısına da sahip olacaktır.
Nissan ve Eaton, ‘xStorage HOME’ ile Herkes için Evde Enerji
Depolamayı Güvenli ve Satın Alınabilir Yapıyor
Koç Topluluğu teknoloji yatırım şirketi İnventram,
dünyanın en büyük yatırım gruplarından Mitsui ile
ortaklık anlaşması imzaladı. 97 milyar dolara ulaşan
toplam varlığı ve 42 milyar dolarlık cirosu ile dünyanın
ve Japonya’nın en büyük yatırım gruplarından biri olan
Mitsui, İnventram’ın yüzde 30 hissesini satın alarak,
son dönemde Türkiye’de gerçekleştirilen en önemli tek-
noloji yatırımlarından birine imza attı. Koç Holding’de
düzenlenen basın toplantısı, Koç Holding Yönetim
Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç, Koç Holding Turizm, Gıda ve Perakende Grubu Başkanı Tamer Haşimoğlu,
İnventram Genel Müdürü Cem Soysal, Mitsui Avrupa Kurumsal Planlama Başkanı Naotaka Hayashi ve Mitsui
Türkiye Genel Müdürü Yoichiro Yagihashi’nin katılımı ile gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Koç Holding
Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç, anlaşmanın İnventram için tarihi bir kilometre taşı olduğuna dikkat
çekerken, “İnventram’ın Mitsui ile gerçekleştirdiği bu ortaklık anlaşmasının, önümüzdeki dönemde, çok daha
geniş kapsamlı iş birliklerine kapı açacağına yürekten inanıyorum. İnventram’ın bir dünya şirketi olmasını
hızlandıracak bu birlikteliğin ülkemize hayırlı olmasını diler, Japonya’dan gelecek yatırımların artmasına
vesile olmasını temenni ederim” dedi.
İnventram Japon Yatırım
Devi Mitsui ile Ortaklık
Anlaşması İmzaladı
9. Migros, Sunucu Sanallaştırma
Sistemleri İçin SimpliVity’i Tercih Etti
T
ürkiye’de modern perakende
sektörünün öncüsü Migros, 60
yılın üzerindeki deneyimiyle;
kurulduğu günden itibaren müşteri
beklentilerine odaklanmış durumda. On
binlerce çeşit malın hareket ettiği, 3000
üzerinde tedarikçi ile çalışan, 25.000`den fazla
personelin çalıştığı, 1500 üzerinde mağazaya
sahip ve hızla büyüyen, geçen yıl 500.000
üzerinde kasa işlemi gerçekleşen, şu anda
yaklaşık 9 milyon aktif sadakat kartı (Money
Club) kullanıcısı olan devasa bir yapıya sahip
Migros, bilgi teknolojilerine verdiği önem ve
yaptığı yatırımlar ile de sektörde her zaman
bir adım önde olma stratejisiyle yoluna devam
ediyor.
Devasa yapı ve ilişki ağına sahip Migros gibi
firmaların sürdürülebilir düzen ve kurumsal
bir işleyiş oluşturmadan yönetilmesi çok
zor. Kıyasıya rekabetin yaşandığı perakende
sektöründe çevik ve hızla büyüyebilmek için
BT stratejisinin iş ihtiyaçlarına paralel olması
gerekli.
Teknoloji Hızla Değişiyor ve İş
İhtiyaçları da Buna Paralel Olarak
Farklılaşıyor
Migros’un 1500’den fazla mağazası var, bu
mağazaların hepsi yedekli iletim ortamlarıyla
birbirine bağlı. Uydu sistemlerinden tutun
da, GSM sistemleri, radyolink, fiber gibi
teknolojilerin kullanıldığı 100 binin üzerinde
IP cihazın bağlı olduğu devasa bir ağ. Bu
cihazlar üzerinden yılda 450 milyonun
üzerinde kasa işlemi ve 200 milyona yakın
pos işlemi gerçekleştiriliyor. Kurumsal kapalı
kablosuz ağa bağlanan cihaz sayısı 10 binin
üzerinde, tüm mağaza ve depo uygulamaları
merkezileştirilen sistemlere aynı anda 8000
civarı kullanıcı bağlanıyor. Ayrıca Migros
Türkiye’de perakende sektöründe en fazla
online kampanya yürüten firması.
Yüksek Performanslı Sunucu
Sanallaştırma
Geleneksel altyapıya sahip olan firmanın
büyük rekabet ortamında bir adım ileriye
gitmesini sağlamak için harekete geçen BT
departmanı Hyper-converged teknolojileri
ile sahip olunan sunucu sanallaştırma
işlemlerini daha basit ve daha performanslı
hale getirebileceği kararını verdi. Bu
konuda detaylı araştırmalar yapıp bir çok
advertorial
Migros, Türkiye’deki en büyük gelenekselden hyper-converged sistemlere geçiş
projesini SimpliVity ile başarılı bir şekilde gerçekleştirdi.
Soldan sağa: Eser Esen - SimpliVity Bölge Satış Müdürü, Ömer Lütfi Karagöz - Migros Ağ, İletişim ve Bilgi Güvenliği Grup Müdürü,
İsmail Hakkı Özler - Migros BT Altyapı Çözüm Sorumlusu, Cenk Kulaçoğlu - Simplivity Çözüm Mimarı, Murat Zobu - Migros BT
Altyapı ve İletişim Sistemleri Müdürü.
firma ile görüşen BT departmanı maliyet
ve performans artışının yanı sıra uçtan uca
felaket kurtarma çözümünü de beraberinde
getirmesi sebebiyle SimpliVity çözümünü
tercih etti.
SimpliVity cihazlarının kurulum ve devreye
alınma safhası sorunsuz ve hızlı bir şekilde
tamamlayan Migros gerçekleştirdiği proje ile
geleneksel mimariye sahip çok sayıda eski
sunucusunu boşa çıkartarak başka fiziksel
sunucu ihtiyaçları için kurumun kullanıma
sunuldu. Firmanın sahip olduğu sunucu
sanallaştırma servisi eski sistemlere göre
çok daha az enerji tüketiyor ve geleneksel
mimaride çalışan sanallaştırma platformuna
göre enerji tüketiminde yaklaşık yüzde 70
tasarruf sağlıyor.
Migros, SimpliVity ile gerçekleştirdiği
bu proje ile iş kritik sistemler için felaket
kurtarma senaryosunu da otomotize etti ve
geliştirdi. Bu sayede servis veya uygulama
bazında çok hızlı şekilde iş sürekliliği
sağlandı. Eski sistemlerde bulunan atıl
kapasite dönemi sona erdi. Yeni mimari ile
yatay büyüme stratejisini hayata geçiren
Migros büyük bir maliyet avantajı da
yakalamış durumda.
Saatlerden Saniyelere Geçiş
Migros’un eski geleneksel sistemleriyle 1
TB’lık yeni bir sunucunun yedeğinin alınması
6 saate yakın sürerken şimdilerde SimpliVity
sistemlerini kullanarak bu işlemleri saniyeler
mertebesinde gerçekleştirebiliyor.
“Mevcut sunucu
ve uygulama
sanallaştırma
platformumuzu sahip
olduğumuz geleneksel
altyapı mimarisi ile
büyütmek çok zordu.
Hyper-converged
teknolojileri ile sanallaştırma işlemlerimizi
daha basit ve daha performanslı hale
getirebileceğimizin farkına vardık.
Migros’un tüm sunucu sanallaştırma
platformunu düşündüğümüzde; bu
sistemleri tam kapasite ile yürütmek için,
sunucuları, yedeklemeyi, farklı şekillerdeki
ağ bağlantılarını, depolama sistemlerini
ve buna benzer birçok yapıyı ayrı ayrı
yönetirken şu anda tek bir arayüz ile
hızlı ve basit bir şekilde tüm işlemleri
gerçekleştirebiliyoruz. Operasyonel
süreçlerimiz çok basit hale geldiğinden
insan kaynağı eforumuz da azaldı.
Artık geleneksel mimariye yatırım
yapmıyoruz ve önümüzdeki dönemde
gerçekleştireceğimiz yatırımlarımızı
da dönüşüm projemiz çerçevesinde
yeni teknolojilere ayak uydurarak
gerçekleştirecek ve bu alanda Türkiye’nin
öncü firması olmaya devam edeceğiz.”
Ömer Lütfi Karagöz
Migros Ağ, İletişim ve Bilgi Güvenliği
Grup Müdürü
10. haberler
Avnet, ve Forcepoint, EMEA bölgesindeki dağıtım
anlaşmalarını Türkiye’yi de kapsayacak şekilde
genişlettiklerini duyurdu. Forcepoint ürün port-
föyü sayesinde Avnet, işletmelerin siber güvenlik
gereksinimlerini her katmanda, uçtan uca mimari
ile karşılıyor olacak. Bu anlaşma ile, iş ortaklarının
güvenlik alanındaki işleri ileri taşınırken, güvenlik
yönetiminde karşılaşılan verimsizlikler de orta-
dan kaldırılıyor. Forcepoint ürünleri kullanıcıla-
rı, ağları ve verileri birleşik ve bulut-merkezli bir
platform ile korurken, yeni nesil teknolojilerin
benimsenmesini sağlıyor. Avnet ve Forcepoint hali
hazırda Belçika ve Hollanda’da gerçekleştirilmiş
olan başarılı iş ortaklığı sonrasında Türkiye’de de
Forcepoint 4D güvelik platformunu kullanıcıla-
ra sunuyor olacak. Bu platform kullanıcıları iç ve
dış güvenlik tehditlerine karşı korurken, güven-
lik ihlallerini hızlıca belirleyip, veri hırsızlığını
engelleyerek, bekleme sürelerini en aza indiri-
yor. Forcepoint ile şirketler, hareket halindeki ve
ofislerindeki kullanıcılarını, ağlarını ve buluttataki
verilerini koruyabilir, operasyonel ağ yönetiminde
harcanan zamanı azaltabilirler. Anlaşma hakkında,
Avnet Technology Solutions Türkiye Genel Mü-
dürü Hakkı Eren; “Bu yeni ortaklığın Forcepoint
ve Avnet için çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
İş birligimiz, Türkiye pazarında artarak ihtiyaç
duyulan güvenlik ürünlerinin tedariği konusun-
daki büyük bir açığı kapatacaktır. İş ortaklarımız,
Avnet’in katma değerli hizmetlerinden yararlana-
rak, müşterileri için yeni nesil güvenlik çözümle-
rini tam donanımlı Avnet teknik danışmanlarımı-
zın destekleriyle pazara daha güçlü sunabililiyor
olacak.” dedi.
Avnet, Forcepoint ile Yeni Nesil
BT Güvenlik İhtiyaçlarına Yönelik
Dağıtım Ağını Güçlendiriyor
Paket, pilotların, yolcuların, operatörlerin ve bakım per-
sonelinin, Inmarsat’ın devrim niteliğindeki yeni uçak
içi geniş bant servisi olan GX Aviation’a bağlanmalarına
izin veriyor. Kullanıcılar, okyanusların üzerinde uçar-
ken bile, uçuş boyunca herhangi bir kesinti olmaksızın
sürekli ve daha hızlı bir şekilde internette sörf yapabi-
lecek, e-postalarını kontrol edebilecek, müzik ve video
izleyip dinleyebilecek ve online alışveriş yapabilecekler.
Nihai yetki belgesi, sistemin tasarlandığı gibi çalıştığını
onaylıyor ve GX Aviation’ın havacılık pazarına kazan-
dırılması sürecini tamamlıyor. Sertifika merkezleri, ön-
ceden fırlatılmış ve halen çalışmakta olan üç uydudan
oluşan Inmarsat’ın Global Xpress (GX) uydu ağı ile her
çevre koşulundaki çalışmaları kontrol ediyorlar. Bu, GX
Aviation tarafından dünyanın her yerindeki uçuşlarda
sağladığı, evde veya ofiste deneyimlenene yakın hızlara
sahip, sürekli, güvenilir ve yüksek hızlı geniş bant ser-
visine yolcuların, pilotların ve diğer havayolu persone-
linin erişmelerini garantiliyor. JetWave ayrıca, güvenlik,
çevre ve kurulum standartları açısından FAA (Federal
Havacılık Yönetimi - Federal Aviation Administration)
ve EASA’in (Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı - Euro-
pean Aviation Safety Agency) onay sertifikasına da
sahip. Honeywell Aerospace’in Pazarlama ve Ürün
Yönetiminden sorumlu başkan yardımcısı Carl Esposito,
“Inmarsat’ın JetWave donanımımıza sertifika vermesi,
müşterilerin yüksek hızlı global bir bağlantı servisi için
beklemek zorunda olmayacakları anlamına gelir. Dona-
nım şu anda mevcut ve kuruluma hazırdır. Son günler-
deki bir Honeywell araştırması, yolcular açısından evde
veya ofiste sahip olduklarına benzer şekilde bir uçak içi
Wi-Fi deneyimine sahip olmalarının önemli olduğunu
ortaya çıkardı. Dünyanın çeşitli yerlerindeki havayolları
da şimdi GX Aviation ile müşterilerinin bu taleplerini
karşılayabilecekler” dedi.
Honeywell Özel Donanım Paketi
Jetwave İçin Inmarsat’tan Final
Sertifikasını Aldı
10
11. Public CIO
Summit
24 - 26 Nov 2016 - Antalya
IT Security
Roadshow
09 Feb 2017 - Istanbul
22 Feb 2017 - Ankara
Cloud & Data Center
Roadshow
15 Mar 2017 - Istanbul
22 Mar 2017 - Ankara
CIO
Summit
19 - 21 April 2017 - Antalya
Big Data & Analytics
Roadshow
09 May 2017 - Istanbul
11 May 2017 - Ankara
IDC Türkiye Conferences
Dawn of the DX Economy:
New Rules, Roles & Requirements
IDC FutureScape 2016 Worldwide Webinars
08 Internet of Things (IoT) 2017 Predictions
08 High Performance Data Analysis (HPDA) 2017 Predictions
09 Financial Services 2017 Predictions
09 Chief Marketing Officer (CMO) 2017 Predictions
10 Utilities 2017 Predictions
10 Telecommunication 2017 Worldwide Predictions
15 3D Printing 2017 Predictions
15 Healthcare 2017 Predictions
16 Wearables and AR-VR 2017 Predictions
16 CX and Social Business 2017 Predictions
17 Oil & Gas 2017 Predictions
17 Phone, Tablet, PC and Connected Devices 2017 Predictions
22 Robotics 2017 Predictions
22 Datacenter 2017 Predictions
29 Retail 2017 Predictions
29 Manufacturing 2017 Predictions
30 Smart Cities 2017 Predictions
30 Worldwide Product & Service Innovation 2017 Predictions
01 Software Business Models and Monetization 2017 Predictions
01 Big Data, Analytics, & Cognitive Software 2017 Predictions
06 Government 2017 Predictions
06 Services 2017 Predictions
07 Connected Vehicles 2017 Predictions
07 Security 2017 Predictions
08 SMB 2017 Predictions
08 Payments 2017 Predictions
13 National Security & Public Safety 2017 Predictions
13 Imaging, Printing & Document Solutions 2017 Predictions
14 Supply Chain 2017 Predictions
14 Enterprise Infrastructure 2017 Predictions
15 Cloud 2017 Predictions
15 Consumer Technology 2017 Predictions
November December
IDC FutureScape
To learn more about IDC FutureScape 2017, please go to
http://www.idc.com/events/futurescapes.
Sponsorships: Onur Hamitoğlu, ohamitoglu@idc.com, 0533 301 8998
IDCTurkiye
More Information: Pınar Kartal, pkartal@idc.com, 0216 356 0835
www.idc-cema.com
12. 12
haberler
Commvault yönetim kurulu başkanı ve CEO’su N. Ro-
bert Hammer, kurumların bütünsel bir veri yönetimi
stratejisine sahip olmalarına izin veren beş temel ilkeye
odaklanan, şirketin ilk müşteri konferansı Commvault
GO 2016’da açılış konuşmasını yaptı. Bütünsel bir veri
yönetimi stratejisine olan ihtiyaç, buluta geçiş, uygulama
patlaması, güvenlik ve mevzuata uyuma olan talepteki
artış ve her yerde bilgi işlem kullanımı ile birlikte ortaya
çıkmıştır. Kurumlar şimdi, her şeyin merkezinde yer alan
verilerle, nerede olduğuna bakmaksızın verileri etkinleş-
tirme yeteneğine her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyor-
lar. Bu konudaki beş temel ilke şunlar: Verilerinizi bilmek:
Bugün organizasyonların, verilerin nerede depolandığı,
nasıl güvende oldukları ve hızlı kurtarma, felaketten
kurtarma, test/geliştirme, raporlama ve iş analitiği için
nasıl hazır oldukları konusunda bir kontrole sahip olma-
ları gerekiyor.Verilerinizi birleştirmek: Bugünkü veriler
evreninde kurumlar, sadece birkaç veri noktasına ve de-
posuna sahip değiller, bünyelerinde bunlardan çok sayıda
bulunuyor. Kurumlar hangi verilere sahip olduklarını ve
bunların nerelerde bulunduğunu bilemeyebilirler.Verile-
rinizi kullanıma hazır hale getirmek: Organizasyonların o
anda bir dizi lokasyonda (kendi yerlerinde, bulutta, sanal
ve mobil ortamlarda) bulunan verilerini birleştirmeleri
gerekir. Onları başarılı bir şekilde kullanıma hazırlamak
için, veri kayıplarını önlemek için bu cihazlardaki verile-
rin yedeklerini alabilmeliler ve bir cihazdan bütün önemli
verileri temizleyebilmeliler. Verilerinizi yönetmek:
Yönetmelik kapsamındaki endüstrilerde artan mevzuata
uyum gereksinimlerine uymak bugünün gerçeğidir. Ku-
rumsal bir yönetim yeteneği altında birleştirilmiş verilere
sahip olan organizasyonlar, sahip oldukları verilerin ne
olduğunu, nerede bulunduğunu anlayabilirler ve mevzua-
ta uygunluğu garantilenen veriler üzerinde denetlenebilir
politikalar uygulama yeteneğine sahip olurlar.Verile-
rinizin güvenliğini sağlamak: Hack’lerin, kötü amaçlı
yazılımların, fidye yazılımlarının ve hem iç hem dış diğer
tehditlerin dünyasında organizasyonların, verilerinin
güvenliğini sağlayabilmeleri gerekiyor.
Commvault CEO’su Bob Hammer, Commvault GO’nun Açılış Konuşmasında
Bütünsel Veri Yönetiminin Beş Temel İlkesi Üzerinde Durdu
3DEXPERIENCE Şirketi Dassault Systèmes, SOLI-
DWORKS 2017’nin piyasaya sürüldüğünü duyurdu.
Yeni başlayan şirketlerden global kurumlara kadar 3,1
milyondan fazla kullanıcı; kolay 3D tasarım ve geliş-
tirme uygulamalarına her zaman, her yerden ve her
cihazdan erişimle yenilikçi ürün tasarımı sayesinde çok
algılı deneyimler oluşturabiliyor. Dassault Systèmes’in
3DEXPERIENCE platformu tarafından desteklenen SO-
LIDWORKS 2017, yenilikçilerin entegre uygulamalarla
ürün geliştirme süreçlerini tasarlamalarına, onaylama-
larına, birlikte çalışmalarına, oluşturmalarına ve yönetmelerine yardımcı oluyor. SOLIDWORKS 2017, Model
Tabanlı Tanımlama ve basılı devre kartı (PCB) tasarımının desteğiyle kağıtsız üretime odaklanmak için daha
fazla çekirdek güç ve performansın yanı sıra yeni beceriler içeriyor. Hem yeni hem de deneyimli kullanıcılar,
tasarımların işlevselliğini prototip oluşturulmadan önce analiz etmek, çözmek, görselleştirmek ve onaylamak
için simülasyon kullanarak verimliliği geliştirebiliyor. Yeni araçlar satıcılar ve müşterilerle daha iyi bir işbirli-
ği için her tür 3D modelin kilidini açıyor ve kavramdan üretime kadar dinamik ürün verileri yönetimi (PDM)
çoklu siteler ve uzak ekiplerin daha iyi desteklenmesini sağlıyor.
Dassault Systèmes
SOLIDWORKS 2017'i
Pazara Sundu
13. 13
Kurulum ve Destek HizmetleriEğitim ve DanışmanlıkAğ Tasarımı ve Projelendirme
+90 (212) 274 69 98
www.btegitim.com
Türkiye’nin en iyi
Cisco eğitmenleri
ile geleceğinize
yön verin.
Collaboration
Service Provider
Routing & Switching
Cloud
Wireless
Cisco ACI
Data Center
14. 14
Telefonlarımızı sürekli kontrol ediyoruz, uyurken bile yanımızda tutuyoruz,
yemek masamızdan uzaklaştıramıyoruz. İster iş yapalım ister vakit
geçirelim, dijital dünyaya bağımlılığımız gittikçe derinleşiyor.
Pazarlama ve BT Arasındaki
Duvarlar Yıkılıyor
sektörden
Aslında bir akıllı telefon kullanıcı-
sı bir günde cihazı ile ortalama 3.3
saat geçiriyor—yemeğe harcanan
zamanın iki katı ve uykuda geçen
sürenin üçte birinden daha fazla.
#GenMobile ile cazibe daha da
güçleniyor. #GenMobile’ın kahveyi
bırakma oranı akıllı telefona göre
muhtemelen 15 kat daha fazladır.
Acillik ve bağlantı için ihtiyaç
olan bu derinlik, müşteri deneyi-
mini dönüştürüyor. Sporseverler,
stadyumun mobil uygulaması ile
yiyecek ve içecek siparişi verir-
ken maçın hiç bir anını kaçırmı-
yorlar—ve bu sipariş oturdukları
yere geliyor. Hastalar yaklaşan
randevuları için hatırlatıcı metin
mesajı alabiliyorlar—ve sonra bina
içinde yönlerini bulmak için sağlık
kuruluşunun mobil uygulamasını
kullanıyorlar.
Gençler, favori mağazalarının
yanından geçerken o anları sosyal
medyada paylaştıklarında özel
indirimler alabiliyorlar.
Şimdi zaman, müşteri deneyim-
lerini markanıza nasıl bağlayaca-
ğınızı yeniden düşünme zamanı.
Teknoloji, pazarlamayı yeniden
şekillendiriyor ve müşteri dene-
yimini tekrar tanımlıyor. Başarı,
pazarlama ve BT ekipleri arasında,
CMO’lardan CIO’lara kadar sıkı bir
işbirliği gerektiriyor.
Ancak bu, sizin 1990’lardaki arka
uç sistemleri ve süreçlerinin
modernleşmesi ile sonuçlanan iş
ve BT’yi düzenlemeniz gibi değil.
Müşteri deneyiminin dönüştürül-
mesi, müşteri ve potansiyel müş-
terilerle nasıl ilişki kuracağınız,
onların ilgisini nasıl çekeceğiniz,
bağlı ve sadık kalmalarını nasıl
sağlayacağınız açısından farklılaş-
manıza izin verir. Bu markalaşma-
nın tam da merkezidir.
Ayrılıklar
Araştırma, yapılacak bir sürü işin
olduğunu gösteriyor. Accenture’un
yeni bir çalışmasına göre, CIO’la-
rın yüzde 83’ü BT ve pazarlamanın
bir hizaya getirilmesi ihtiyacını
görüyorlar, ancak CMO’ların sade-
ce yüzde 69’u bu ihtiyacı görüyor.
Organizasyonların yüzde 44’ü de,
pazarlamayı daha verimli hale
getiren pazarlama çözümleri veya
BT projelerini uygulamanın daha
zor olduğunu söylüyorlar.
Bağlantı nerede koptu? Pazarlama
ve BT daha önce bir arada çalıştı-
lar, ancak her zaman en iyi so-
nuçlar alınmadı. Çoğu pazarlama
yöneticisi, BT departmanlarının
dijital pazarlama ihtiyaçlarına
ayak uydurabileceğine pek fazla
güvenmiyor. Pazarlamacılar BT
etrafından kestirmeden sonuca
ulaştılar ve CRM ve pazarlama
otomasyonu için bulut servis-
lerine yöneldiler. Cazip müşteri
deneyimleri için dijital ajanslara
güvendiler.
BT yöneticilerinin de pazarlama
departmanına ilişkin kaygıları var.
İşin gereksinimleri açıkça tanım-
lanmamıştır. Kurumsal standartlar
göz ardı edilmektedir. Pazarlama,
BT sistemlerinin doğal karmaşıklı-
ğını gizler.
#GenMobile yeni standart olur-
ken, mobil uygulamalar, müşteri
analitiği, sosyal medya pazarla-
ması ve pazarlama optimizasyo-
nu, yönetim kurulu seviyesinde
tartışılıyor. CMO ve CIO’lar, dijital
müşteri deneyiminin başarısını
sınırlayabilen departman duvar-
larını yıkmalılar. Pazarlama ve
BT’nin, eksikliklerin anlaşılması
ve yanlış fikirlerin düzeltilme-
si için ön ayak olmaları gerekir.
Daha yakın bir işbirliği içinde
olmalılar ve #GenMobile’ı ve
sürekli bağlantıdaki müşterileri
dikkatli bir şekilde bağlı ve sadık
tutabilen daha çevik sistemler ve
süreçler geliştirmeliler.
ErsinUyarHPEArubaÜlkeMüdürü
15. 15
Global Girişimcilik Anketi Türkiye’deki öğrencilerin mezun olduktan sonra
başkası için çalışmaktansa, patron daha yatkın olduğunu gösteriyor.
Türk Gençleri Patron
Olmanın Peşinde
özel haber
Türkiye’nin kendi işini kurma dö-
neminin eşiğinde olduğunu göste-
ren Global Girişimcilik Anketi’nin
sonuçlarını açıkladı, gençler patron
olmak istiyor. Araştırma, 20’nci
yüzyılın son nesli Y Kuşağının ve
II. Dünya Savaşı sonrası kuşağın
bağımsızlık arayışının zamanlama-
sının çok iyi olduğunu gösteriyor.
Çünkü yaşınız kaç olursa olsun,
yeni teknolojiler bağımsız giri-
şimleri tarihte hiç olmadığı kadar
kolaylaştırıyor.
Güncel KOSGEB verileri Türkiye’de-
ki genç girişimci sayısının 2014’te
yüzde 50 arttığını gösteriyor. Bul-
gular bunu destekler nitelikte. Genç
nüfusu sayesinde Türkiye’de giri-
şimcilik yükselmeye devam ediyor;
mezun olduktan sonra kendi işini
kurmak isteyen öğrenci sayısı dün-
ya ortalamasının üzerinde. Türki-
ye’deki İnsanlar “Statü” İçin Kendi
İşinin Patronu Olmak İstiyor
Global Girişimcilik Anketi’nin
sonuçları, iş hayatının içinde olan
katılımcıların yüzde 36’sının uzun
vadede küçük işletme kurmak veya
kendi işinin sahibi olmak istediği-
ni gösteriyor. Türkiye de bu global
trende uyum sağlarken vatandaş-
larımız genç ve hırslı nüfusun,
kültürel normların ve dijital varlığa
dair artan farkındalığın etkisiyle
daha güçlü bir girişimcilik ruhu
gösteriyor.
Esnek Çalışma Saatleri mi?
Statü mü?
Türkiye’deki katılımcıların yüzde
25’i kendi işinin patronu olma-
nın getirdiği statüden hoşlanıyor.
Globalde is bu oran yüzde 12. Kendi
işini kurmak istemelerinin ikinci
büyük faktörü de yüzde 24 oranla
işletme sahibi olmanın getirdiği
esnek çalışma saatleri. Globalde
yüzde 41 olan katılımcı tercihinin
neredeyse yarısı. Bu da gösteriyor ki
Türkiye’de iz bırakmak önemliyken,
esnek çalışma saatleri statünün
getirdiği avantajların sadece bir
parçası.
Öğrenciler Kendi İşini Kurmaya
Daha Yatkın
Türkiye’de her beş katılımcıdan biri
kendi işini kurmadan önce henüz
öğrenci olduğunu söylüyor. Glo-
balde bu oranın yüzde 12 olduğuna
bakılırsa Türkiye’deki öğrenciler
mezun olduktan sonra başkası için
çalışmaktansa kendi işini kurmaya
neredeyse iki kat daha yatkın. Kendi
işinin patronu olmak isteyenler
sadece öğrenciler değil. Türkiye’de-
ki katılımcıların yüzde 51’i kendi
işlerini kurmadan önce başkası için
çalıştığını söylüyor; global ortalama
ise yüzde 46.
Web Siteleri Ve Sosyal Medya
En Çok Tercih Edilen Çevrim İçi
Kanallar
Şaşırtıcı bir oranla Türkiye’deki
katılımcıların yüzde 38’i müşterile-
rinin çevrimiçi kanallar arasından
en fazla resmi web sitelerinden
etkilendiğini söylüyor. Globalde
böyle düşünenler ise katılımcıla-
rın yalnızca yüzde 26’sı. Yüzde 37
oranla sosyal medya da en çok ter-
cih edilen kanallarda ikinci sırada.
Sonuçlar genel olarak yerel işletme-
lerin web sitesi ile dijital varlıklarını
oluşturarak ve bunu herkesin ne
kadar önemli ve etkin olduğunu
bildiği sosyal medya platformları
ile destekleyerek rekabet avantajı
kazanabileceğini gösteriyor.
16. 16
Son dönemde artan siber güvenlik tehditleri kişiler, şirketler ve hatta
ülkelerin başına büyük dertler açabiliyor. Bu konuda uzmanlaşmış
şirketlerden biri olan Palo Alto Networks'ün EMEA Başkan Yardımcısı
Christian Hentschel ile günümüz siber tehditleri hakkında keyfilik bir
söyleşi gerçekleştirildik.
Şirketler BT Güvenliği ve Siber
Güvenliği Nasıl Ayrıştırıyor?
söyleşi
Öncelikle Palo Alto Networks
ve işiniz hakkında kısaca bilgi
verebilir misiniz?
Palo Alto Networks içerisinde EMEA
bölgesinden sorumlu olarak çalışı-
yorum. Avrupa merkezimiz Ams-
terdam’da ve ben de oradan işle-
rimi yürütüyorum. Amsterdam’da
büyük bir ofise sahibiz. Bu bölgede
yer alan yönetim iş birimlerimizin
büyük bir bölümü orada. Sadece
Amsterdam ofisimizde 200’e yakın
çalışan bulunuyor.
Yaklaşık 2,5 yıl önce Palo Alto
Networks’e katıldım. Öncesinde
Asya-Pasifik bölgesinde çalıştım. Bu
bölgede yaklaşık 11 yıllık deneyi-
mim bulunuyor. Avrupa dışında
uzun yıllar çalışmamın ardından
tekrar bu bölgeye gelmek sevindi-
rici.
Palo Alto Networks, siber güvenlik
alanında faaliyet gösteren bir firma.
Vizyonumuz, şirketler için siber
dünyada oluşabilecek tehditleri
keşfetmek. Bunun için ağlar üzerin-
de siber güvenlik çözümleri sağlıyo-
ruz. Bu çözümler ile bulut veya son
nokta güvenliği konusunda şirket-
lere yardımcı oluyoruz. Firmamızın
ana amacının kısaca bu olduğunu
söyleyebilirim.
CEO ‘muz Mark D. McLaughlin işi-
mizin amacını “Hayatın korunması-
na yardımcı olmak” olarak açıklıyor.
Biz bunu siber güvenlik çözümleri
üreterek yapıyoruz. Çözümlerimiz
kurumsal kullanıcıların güvenlik
konusundaki endişelerini gidermek
için üretilse de son kullanıcılara da
dokunuyoruz. Çünkü tüm insanla-
rın siber dünyada güvenlik endişesi
yaşadığını biliyoruz ve bu konudaki
endişelerini gidermek için onlara
yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Günümüzde kullandığımız sistem-
ler veya bilgisayarlarımız içindeki
verilerin değeri büyük. Bazen kötü
niyetli kişiler bu verileri şifreleyerek
erişimimizi engelleyebiliyorlar. Bu-
nun gibi durumlar kurumsal firma-
ları etkilediği gibi son kullanıcıları
da etkiliyor. Kısacası kullanıcıların
dijital dünyasını daha güvenli hale
getirmeye çalışıyoruz.
Günümüzde yaşanan en
tehlikeli siber ataklar neler?
Bu konuyu biraz farklı açıklamak
istiyorum. Müşterilerimize hep şu
soruyu soruyorum. BT güvenliği ve
siber güvenliği nasıl ayrıştırıyor-
sunuz? Çünkü bu sorunun cevabı
her şeyin başlangıcı. Şirketler BT
güvenliği konusunda 25 yıllık bir
deneyime ve vizyona sahipler. Bu
güvenlik çözümleri genellikle ağ ve
veri koruma üzerine yapılandırılmış
durumda. Siber güvenlik oyunun
kurallarını tamimiyle değiştirdi.
Siber güvenlik sadece ağ temelli
değil çok daha gelişmiş tehlikeleri
içerisinde barındırıyor ve çok farklı
değişkenlere sahip. Bu tehlikeler
eskisi gibi sadece kişisel de değiller.
Kötü niyetli kişiler bu konuda, kişi-
leri hacklemeye veya malware gibi
programlarla emellerine ulaşmaya
çalışıyorlar. Bu durum günümüzde
büyük bir ticari pazar haline gel-
miş durumda. Bugün kolayca kötü
niyetli bir atak yapabilir ve kullanı-
cıları etkileyebilirsiniz. Ayrıca kişiye
veya kuruma özgü hedefli saldırılar-
da gerçekleştirmeniz mümkün.
Günümüzde karşılaştığımız atak-
ların kaynakları çok çeşitli. Kişiye
özgü saldırıların yanı sıra sosyal
medya üzerinden, tarayıcı üzerin-
den veya bir malware ile yapılan
ataklarla karşılaşıyoruz. Kötü niyetli
kişiler bu atakların seviyelerini de
ayarlayabiliyorlar. Bu sebepten
günümüzdeki en tehlikeli atakları
ticari yapıda, kişiye özel, ve aynı
anda birden fazla tehlikenin yer al-
dığı durumlar olarak tanımlayabili-
riz. Bu tarz tehlikeleri kullanıcıların
fark etmesi oldukça güç.
Son dönemde Ransomeware
ataklarının popüler olduğunu
görüyoruz. Bu atakların şirket-
lere zararları neler?
Ransomeware’in sonuçlarına
baktığımızda birçok değişik türde
17. 17
yaşanabileceğini görüyoruz. Öncelik-
le şunu söylemeliyim Ransomware
ataklar oldukça etkili. Bu atakların
hedefi ve neler yapılabileceği konu-
sunda bir bilinmezlik söz konusu.
Çünkü bunlar herkese uygulanabi-
lecek ataklar. Bu ataklar, Fortune
500 şirketlerine yapılabileceği gibi
sizin şahsi bilgisayarınız da nasibini
alabilir. Geçtiğimiz dönemde Avrupa
ve Türkiye’de, bu tarz atakların sağlık
sektörüne ve özellikle hastanelere
yapıldığını gördük. Ransomeware’in
gelişimine baktığımızda başlarda
Windows hedefli saldırıların oldu-
ğunu görüyorduk, şimdilerde ise bu
ataklar Mac dünyasına da sıçramış
durumda. Şunu söyleyebilirim ki bu
ataklar dünya üzerindeki herkesi
etkileyebilecek türden. Bu ataklar ile
karşılaşan bir kişinin ortalama zararı
200 ila 300 dolar arasında yer alıyor.
Tabii ki bu değer atakların yaşandığı
sektöre göre farklılık gösteriyor. Sağ-
lık sektöründeki bir kişinin bu ataklar
ile karşılaştığında ortalama 1000 do-
lar kaybettiğini görüyoruz. Bu durum
Ransomeware’i son dönemdeki en
büyük tehlikelerden biri yapıyor.
Tabii ki aklınıza kötünü niyetli kişi-
lerin bu paraları nasıl aldığı ve takip
edilip edilemediği geliyordur. Bu
tarz olaylarda tahsilat için genellikle
Bitcoin kullanılıyor. Dünya üzerinde
keskin sınırlarla çizilmiş Bitcoin ka-
nunları yok ve bu değeri takip etmek
de oldukça güç. Bu sebepten kötü ni-
yetli kişiler Bitcoin kullanıyor. Ayrıca
bazen internet üzerinden ödemlerle
de karşılaşıyoruz Bu tarz ödemleri
de takip etmek zor. Hacker’lar ger-
çekleştirdikleri farklı kombinasyon-
lar ile para akışının görünürlüğünü
engellemek için ellerinden geleni
yapıyor.
Son dönemde ataklar sadece
kullanıcılara veya şirketlere
yapılmıyor. Bazen kamu kurum-
ları da DDOS gibi bu tarz siber
ataklardan nasibi alıyor. Kamu
kurumlarının bu konuda yapma-
sı gerekenler neler?
Christian Hentschel
Palo Alto Networks
EMEA Başkan Yardımcısı
Geçtiğimiz dönemde bu tarz ataklar-
dan birçok ülke etkilendi. Ülkelerin
siber ataklar konusunda farkında-
lığı olmalı. Kritik değerlerin ve bu
değerlere yapılacak ataklar konusun-
da bilgi sahibi olunması gerekiyor.
Ülkelerin sadece devlet kurumları
değil ülke genelindeki BT yapılanma-
sını da iyi anlaması gerekiyor. Çünkü,
ülke içerisindeki bankalar ve finans
kurumları gibi kritik servisler veren
kurumsal firmalar var. Bu firmalara
yapılacak saldırılar da ülke genelini
etkileyebilir. Bunun için devlet ve
ülke içerisindeki kurumsal firmaların
güvenli bir çalışma alanı için beraber
hareket etmesi gerekiyor. Geçtiğimiz
25 yıl içerisinde siyasi ve teknoloji
anlamında dünya genelinde birçok
değişiklik yaşandı. Bu durum ülke-
lerin yapılarını fazlasıyla etkiledi.
Bu konudaki sorun ise günümüzde
siber saldırılara karşı ülkelerin ne-
lere ihtiyaç duyduğu. Ülkeler sahip
oldukları altyapıları ve geliştirdikleri
doğru stratejiler ile ülke geneli için
ataklara karşı koruma sağlayabilirler.
Ülkelerin değişen teknolojiye ayak
uydurması ve bu konuda değişen
yapı ile birlikte kendini geliştirmesi
gerekiyor.
Günümüzde şirketler ve kamu
kurumları güvenlik alanında yüksek
becerilere sahip insan kaynağı
bulmakta zorlanıyor. Bu konuda
dünyada limitli insan kaynağına
sahibiz. Bunun yanında eğer eli-
nizde yetenekli insanlar varsa talep
fazla olduğu için bunları tutmakta
da zorlanıyorsunuz. Yetkin insan
kaynağı için çalışmalar yürütme-
li ve hali hazırda bu konuya ilgisi
olan uzman kişilerin deneyimlerini
arttırmalıyız.
Söyleşimizi aşağıdaki QR Code sayesinde video
olarak izleyebilirsiniz
18. 18
ESET, istatistik bilgilerini paylaşmayı kabul eden kullanıcılarına ait 12 binden
fazla modem cihazını test etti ve evdeki açık kapıyı buldu.
En Büyük Tehlike Modemler
özel haber
Analiz sonuçlarına göre evdeki
açık kapı modemlerin % 15’inin
parolası zayıf ve kullanıcı adı
değiştirilmeden “admin” ola-
rak bırakılmış. Bu da cihazların
geniş ölçüde siber saldırılara açık
olduğunu ortaya koyuyor. Modem
cihazları ve bu cihazlarda yer alan
evdeki açık kapı router’lar, inter-
nete bağlanmamızı sağlayan en
önemli cihazların başında geliyor.
ESET, son araştırmasıyla bu cihaz-
lardaki güvenlik seviyesini mercek
altına aldı. 12 bin cihaz üzerinde
yapılan testler, bireysel modem-
lerde yazılım açıklarının ve zayıf
parolaların çok sık karşılaşılan
sorunlar olduğunu gösterdi.
Erişime Açık
Test edilen modemlerin yüzde 7’si
yüksek veya orta dereceli yazılım
açığına sahip. Port tarama sonuç-
larına göre ağ hizmetleri birçok
durumda içeriden ve dışarıdan
erişime açık. Modemlerin yüzde
15’inin parolası zayıf ve kullanıcı
adı değiştirilmeden “admin” ola-
rak bırakılmış.
Varsayılan Parolalar Yaygın
ESET Güvenlik Uzmanı Peter
Stančík‘in bu konudaki tespitleri
şöyle: “Testler sırasında bazı sık
kullanılan varsayılan kullanıcı adı
ve parola kombinasyonlarını de-
nedik. Üzülerek söylemeliyim, bu
biçimde yapılan yedi saldırıdan en
az biri başarılı oldu.”
Komut Erişim Açıkları
İkinci en sık karşılaşılan sorun
ise yüzde 40 ile komut erişim
açıkları oldu. Komut erişimi, açık
uygulamalar sayesinde işletim
sisteminde zararlı kodlar çalıştırı-
labilmesini sağlıyor, genellikle de
giriş doğrulamasının zayıf olduğu
durumlarda. Açıkların hemen he-
men yüzde 10’u ise saldırganların
modemlerdeki router yapılandır-
masını değiştirebilmesine imkan
tanıyan XSS (Cross site scripting)
açıklarından oluşuyor.
En Zayıf Halka
“Modemler bu açıkları nedeniyle
kolayca saldırıya uğrayabilirler”
diyen Peter Stančík, “Bu da hem
bireysel bilgisayar kullanıcılarının
hem de küçük işletmelerin inter-
net güvenliği korumasında ‘aşil
tendonu’ durumu yaratıyor, yani
en zayıf halka” diye konuştu.
Ev Ağı Koruması Saldırılardan
Korur
ESET, güvenlik yazılımlarının
10’uncu sürümüyle birlikte ESET
Internet Security ve ESET Smart
Security Premium adlı iki yeni
ürününü piyasaya sundu. Bu iki
ürün ile birlikte yeni bir özellik de
tanıtılmış oldu: Ev Ağı Koruması.
Ev Ağı Koruması, bireysel kulla-
nıcıların evde kullandıkları mo-
dem cihazlarını; yazılım açıkları,
hatalı yapılandırmalar, sorunlu ağ
hizmetleri ve zayıf parolalara karşı
test edebilmelerini sağlıyor.
ESET Ev Ağı Koruması, açıkları tes-
pit etmenin yanı sıra yerel ağınıza
bağlı tüm cihazları da gösteriyor,
türlerine ve bağlantı zamanlarına
göre kategorize ediyor. ESET kul-
lanıcıları bu sayede yerel ağlarının
ne kadar güvenli olduğunu rahatça
görebiliyorlar.
19. 19
25 ülkeden 4.000 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen 2016 Kurumsal IT
Güvenlik Riskleri çalışmasına göre tek bir DDoS saldırısı bir şirkete 1.6
milyon dolara varan zararlar verebiliyor.
Tek Bir DDoS Saldırısının
Şirketlere Bedeli Büyük
özel haber
Yine de bu sayı çoğunlukla DDoS
saldırısı nın ne kadar çabuk algı-
lanabildiğine bağlı oluyor. Geçti-
ğimiz 12 ay içinde DDoS saldırısı
na maruz kalan farklı büyüklükler-
deki şirketlere, saldırıların onlara
ne gibi zararlar verdiği soruldu.
Sonuçların gösterdiğine göre,
sırayla %20 ve %19 olmak üzere
orta ve büyük ölçekteki firmalar
için en büyük masrafların sebebi
kredi ve sigorta oylamalarındaki
değişiklikler.
Bu sonuç, çoğu DDoS saldırısının
kamuya mal olduğunu dadüşünür-
sek, şaşırtıcı değil. Küçük şirket-
ler için, en büyük DDoS saldırısı
kaynaklı masraf da, çalışanlara ya-
pılan fazla mesai ödemeleri (%17).
DDoS saldırıları aynı zamanda
şirketleri işe yeni çalışan almaya
zorlayan en büüyk 5 sebepten biri
olarak gösteriliyor. Bu tip saldırıla-
ra kurban olan kurumların %37’si
IT çalışanlarının sayısını önemli
derecede artırmayı planlıyor.
DDoS kaynaklı diğer önemli za-
rarların içinde müşteri tazminatı
(%12), IT altyazılımı ve yazılım
güncellemeleri (%10), personel
eğitimi (%10) ve şirketin Kurumsal
itibarını iyileştirmek için yapılan
iletişim (PR) masrafları (%9) bulu-
nuyor.
Daha küçük şirketler için bunun
anlamı DDoS saldırısı nın yaklaşık
106,000 dolar zarara malolması
demekken, büyük şirketler içinse
bu sayı 1.6 milyon dolara kadar
çıkabiliyor. Çalışmanın bir diğer
önemli sonucu ise eğer saldırı ilk
24 saat içinde fark edilirse zarar-
lar. Bir sonraki gün fark edilme-
siyle kıyaslandığında yarı yarıya
iniyor.
Araştırma gösteriyor ki DDoS sal-
dırısı şirketler için en pahalı siber
tehditlerden biri. Bu tip saldırılar
virüslerden veya şifreleyen kötü
amaçlı yazılımlardan daha pahalı.
Tek bir DDoS saldırısı bile internet
hizmetlerini uzun süre boyunca
durdurabiliyor. Şirketin itibarına
zarar verip şirkete mevcut veya
potansiyel müşterilerini kaybet-
tirebiliyor. Süresi uzamış DDoS
saldırılarının başarılı internet
şirketlerinin iflasına ve hatta
kapanmasına yol açtığı durumlar
görüldü. Buna karşı proaktif ön-
lemler almak, şirketlerin gerçek-
leşen DDoS saldırılarını hızlıca
fark etmesini sağlıyor ve şirketler
bu konuda kapsamlı çözümlere de
sahipse DDoS istihbarat servisleri
sayesinde saldırı başlar başlamaz
saldırıdan haberdar olabiliyor.
Böylece herhangi bir riski ortadan
kaldırabiliyor.
20. 20
Geleceğin İşgücü Araştırması’na göre, çalışanların yarısından fazlası (%52),
yapay zeka nın (AI) sunulmasının işlerini kolaylaştıracağına inanıyor.
Yapay Zeka İşleri
Kolaylaştıracak mı?
özel haber
Geleceğin İşgücü Çalışmasına ait
Avrupa ve Güney Afrika Yapay
Zeka araştırma sonuçları açıklan-
dı. Sonuçlara göre bu bölgelerdeki
çalışanların neredeyse yarısı, mev-
cut işverenlerinin son teknolojik
gelişmelerden etkili bir şekilde
faydalanmadığını düşünüyor.
Yenilikçi teknolojilerinse işlerini
kolaylaştıracağına inanıyor.
Şirketler Teknolojik Trendleri
Takip Etmeli
Araştırma şirketi PSB tarafından
gerçekleştirilen 2016 Geleceğin İş-
gücü Çalışması ile 10 ülkedeki kü-
çük, orta ve büyük ölçekli işletme-
lerin yaklaşık 4.000 tam zamanlı
çalışanı ile anket gerçekleştirildi.
Çalışanların çoğu, gelecek beş yıl
içinde akıllı ofiste çalışacakla-
rına inanmıyor ve mevcut işyeri
teknolojilerinin, yenilik bakımın-
dan kişisel cihazlarının gerisinde
kaldığını düşünüyor.
Teknoloji şimdiden işyerindeki et-
kileşimlerimiz üzerinde büyük bir
etkiye sahip. Güney Afrika’daki Y
kuşağının %67’si yüz yüze toplan-
tıların geride kalacağına inanıyor.
Nesnelerin İnterneti (IoT) ve sanal
gerçeklik (VR) gibi yenilikçi tekno-
lojilerin yakın gelecekte şirketler
açısından etkisinin ve öneminin
artacağı öngörülüyor.
Çalışanların, işverenlerinden
beklentileri üzerinde önemli bir
etkisi olduğunu gösteren araş-
tırmaya göre, bu yeni gelişmeleri
takip etmeyen işyerleri ise geride
kalma riski taşıyor. Bununla bir-
likte Avrupa ve Güney Afrika’daki
çalışanların yarısından fazlası
(%52), yapay zeka nın (AI) sunul-
masının işlerini kolaylaştıracağına
inanıyor.
Çalışanlar, şirketlerinin kısa sü-
rede son teknolojiye uyum sağ-
lamaları konusunda kararsızlar.
Bölgesel sonuçlar, özellikle Güney
Afrika (%67) ve İngiltere’deki
(%47) çalışanların, ofis teknoloji-
lerinin yeterince akıllı olmadığını
düşündüğünü gösteriyor (dünya
genelindeki çalışanların %44’üne
kıyasla). Çalışanlar, işletmelerin
ofisleri daha akıllı hale getirmek
için en son teknolojileri uygula-
masına hazır olduklarını düşün-
seler de bunun gelecek beş yıl
içerisinde gerçekleşip gerçekleş-
meyeceği konusunda karasızlar.
Çalışanlar, yeni çalışma düzenle-
melerinin var olmasını sağlayan
ilerlemelerin yeni güvenlik ve
altyapı gerektireceğinin de far-
kında. Avrupalı ve Güney Afrikalı
katılımcılar, gelişmiş güvenlik
korumasına, işyerlerinde uygula-
nacak en önemli teknoloji olarak
bakıyor.
Mevcut Teknoloji Y Kuşağının
İçin Önemli
Söz konusu bir kabiliyet edin-
mek ve onu korumak olduğun-
da teknoloji, özellikle y-kuşağı
için büyük önem taşıyor; Alman
Y kuşağı çalışanlarının %79’u
işlerinde kullandıkları tekno-
lojinin sorumluluklarını yerine
getirmelerini kolaylaştırdığını
söylüyor. Bu nedenle önemli bir
kesimin, işverenlerinin sunduğu
teknoloji standartların altında
olduğu takdirde işlerini bırakmak
istediğini söylemesi şaşırtıcı değil.
Zira Fransa’da Y kuşağının yarısı
gibi şaşırtıcı bir kesim işini bırak-
ma niyetini dile getirdi. Avrupa
ve Güney Afrika’daki Y kuşağı
(Fransa’da %86’ya kadar) ayrıca
yeni bir işteki mevcut teknolojinin
pozisyonu kabul edip etmemeleri
konusundaki kararlarını etkileye-
ceğini söylüyor.
Geleceğin İşgücü Çalışması
Hakkında
Dell ve Intel, 10 ülkeye (ABD, İn-
giltere, Fransa, Almanya, Japonya,
Brezilya, Çin, Hindistan, Kanada
ve Güney Afrika) ve yedi hedef
sektöre (eğitim, devlet, mali hiz-
metler, sağlık hizmetleri, imalat,
medya – eğlence ve perakende)
yayılmış küçük, orta ve büyük
ölçekli işletmelerin 3.801 tam za-
manlı çalışanı (haftada 35 saatin
üzerinde çalışanlar) ile Geleceğin
İşgücü Çalışmasını yapmak üzere
PSB’yi görevlendirdi. Nicel araştır-
ma, 5 Nisan 2016 – 3 Mayıs 2016
tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Araştırmaya kapsamlı bir bakış
için lütfen www.Dell.com/work-
forcestudy adresini ziyaret edin
ve sosyal medyada #FutureWork-
force’u inceleyin.
21. 21
Dünya GSM Operatörleri Birliği (GSMA) yakın zamanda Sürdürülebilir
Kalkınma Hedefleri Yolunda Mobil Haberleşme Sektörü Etki Analizi 2016
isimli raporu yayımladı.
Mobil Haberleşme Sektörü
Etki Analizi 2016
özel haber
Deloitte tarafından GSMA adına
geliştirilen ve daha önce bir
benzeri yapılmamış olan bu ra-
por gelişmiş ve gelişmekte olan
pazarlarda mobil haberleşme
sektörünün bireyler, toplumlar
ve ekonomiler üzerindeki dö-
nüştürücü etkisine eleştirel bir
bakış açısı sunuyor.
BM Özel Sektör Forumu’nda
Eylül 2016’da yayınlanan rapor,
endüstrinin faaliyetleri ve bu fa-
aliyetlerin Birleşmiş Milletler’in
Sürdürülebilir Kalkınma Hedef-
leri (SKH’ler) üzerindeki etki-
lerini birbirine bağlayan ortak,
ölçülebilir bir sistem oluşturarak
ilerlemeyi kolaylaştırmak için
tasarlanmıştır.
Raporun sonuçlarının mobil ha-
berleşme endüstrisinde strateji,
planlama ve yatırım üzerine alı-
nacak olan kararlarda belirleyici
rol oynaması hedeflenmiştir.
Mobil Haberleşme Sektörünün
SKH’ler Üzerindeki Etkileri
Rapor, mobil haberleşme sektö-
rünün SKH’ler üzerinde etkili ol-
duğunu ortaya koymaktadır. Ra-
porda, özellikle SKH 9 (endüstri,
inovasyon ve altyapı), SKH 1
(yeterlilik), SKH 4 (Kaliteli eği-
tim) ve SKH 13 (iklim aksiyonu)
gibi hedefler üzerinde devasa bir
etkiye sahip olan sektörün, as-
lında 17 hedefin hepsini tek tek
etkilediği ortaya çıkıyor. Küresel
çapta 4.8 milyar insanı birbirine
bağlayan mobil operatörler ve
oyuncular, hali hazırda SKH’lere
ulaşma hedefini destekleyecek
şekilde geniş bir yelpazede prog-
ram ve hizmetler sunuyorlar.
Örneğin;SKH 1 (Yoksulluğa
son)- Günümüzde, 400 milyon-
dan fazla insan 90’ı aşkın ülkede
kullanılabilir olan mobil ödeme
servisleri sayesinde cep tele-
fonlarıyla finansal hizmetlere
erişebiliyor. Mobil haberleşme
endüstrisi dünya çapında tüke-
ticilerin en çok ihtiyaç duyduğu
uluslararası havale gibi yeni
mobil ödeme sistemlerini geliş-
tirmeye devam etmeye kendini
adamış durumda.
SKH 5 (Toplumsal cinsiyet
eşitliği)- Mobil haberleşme en-
düstrisi, dünya çapında orta ve
düşük gelirli ülkelerde kadınla-
rın. Mobil hizmetlere erişimini
ve bu hizmetleri kullanmalarını
artırmaya odaklanıyor. Şubat
ayında başlatıldığından bu yana,
90 milyon müşteriyi temsilen
18 operatör. Mobil internet ve
mobil para hizmetlerindeki cin-
siyet farkını azaltmak için Bağlı
Kadınlar Girişimi’ne katıldı.
SKH 8 (İnsana yakışır iş ve
ekonomik büyüme)- Mobil
haberleşme endüstrisi dünya
ekonomisine çok büyük katkılar
sağlamaktadır.
Mobil ekosistem 2015 yılın-
da global ekonomiye GSYH’in
yüzde 4.2’sine karşılık gelen 3.1
trilyon dolar katkı sağladı; bu
rakamın 2020 yılında 3.7 trilyon
dolara yükselmesi bekleniyor.
Endüstri ayrıca 2015’te direkt
ve dolaylı olarak 32 milyon işi
destekledi. Ve kamu kaynakları-
na çeşitli tiplerde vergiler ara-
cılığıyla 430 milyar dolar katkı
sağladı.
SKH 11 (sürdürülebilir şehir ve
yaşam alanları)Mobil haberleş-
me endüstrisi afetler ve insa-
ni krizler esnasında iletişimi
mümkün kılmak için. Teknolo-
jiyi ve uzmanlığı geliştirmeyi
amaçlıyor. Birleşmiş milletler
OCHA tarafından desteklenen
GSMA’nın İnsani Bağlantı Prog-
ramı 76 ülkeden 103 mobil ağ.
Operatörünün katılımıyla kriz
anında ağ esnekliğini sağlama-
yı ve abonelere destek olmayı
taahhüt ediyor.
22. 2017 Tehdit Öngörüleri, yıllık olarak
Kaspersky Lab’ın uzman Küresel
Araştırma ve Analiz Ekibi tarafın-
dan ve şirketin geniş çaplı içgörür-
lerine ve uzmanlığına dayanarak
hazırlanıyor. 2017 için hazırlanan
listede; kişiye özel ve tek kullanımlık
araçların etkisi, saldırgan kimliğini
saklamak amacıyla yanlış yönlendir-
me yöntemlerinin kullanımındaki
artış, ayrım yapılmaksızın her alanda
internete bağlı bir dünyanın kırıl-
ganlığı ve bilgi savaşlarında siber
saldırıların kullanımı gibi konular
öne çıkıyor.
Tehlike Göstergelerinin Düşüşü
Tehlike Göstergeleri, bilinen zararlı
yazılımların özelliklerini paylaşmak
ve aktif bir zararlı yazılımı tespit
etmekte uzun zamandır başarıyla
kullanılan bir yöntem olarak bilini-
yor. Kaspersky uzmanlarının Project-
Sauron APT‘yi keşfetmesiyle birlikte
bu durum artık değişti.
Analizler sonucunda, tüm özellikle-
rini her bir kurbanına özel değiştire-
bilen bir zararlı yazılım platformuyla
karşı karşıya olunduğu ve dolayısıyla
güçlü YARA kuralları gibi önlemlerin
desteği olmaksızın IoC’ler yardımıyla
diğer kurbanların tespit edilemeye-
ceği ortaya çıkmış oldu.
Kısa Ömürlü Zararlı Yazılımların
Yükselişi
Kaspersky Lab uzmanları, 2017
yılında cihazların belleklerinde
konuşlanan ve ilk yeniden başlat-
ma sırasında kendisini silecek olan
zararlı yazılımların ortaya çıkacağını
öngörüyor. Söz konusu yazılımların,
genel anlamda bir keşif ve kimlik
bilgileri toplama amacını taşıdığı
2017 Tehdit Öngörüleri
Açıkladı!
2017 Tehdit Öngörüleri ’ne göre, şirketin 2016’da her bir kurbanı
için ayrı araçlar yaratabilen bir APT tespit etmesiyle birlikte Tehlike
Göstergelerini kullanmak (orijinal adıyla “Indicators of Compromise”
veya “IoC”), güvenilir bir zararlı yazılım tespit etme yolu olmaktan çıktı.
22
23. ve tespit edilmemeye önem veren
saldırganların son derece hassas
ortamlarda kullanacağı yöntemler
olarak belirtiliyor.
Bunlar çarpıcı gelişmeler, fakat
saldırganlar karşısında çaresiz ol-
duğumuz anlamına gelmiyor. YARA
kurallarının daha geniş bir kabul
görmesinin zamanı geldi.
Şirketleri uçtan uca tarayabilecek,
ikili öğelerde saklı özellikleri ince-
leyip tespit edebilecek ve bilinen
saldırıların parçalarını bulmak üze-
re bellekleri tarayabilecek çözüm-
lere ihtiyaç var. Kısa ömürlü bula-
şıcılar, gelişmiş anti-zararlı yazılım
çözümlerinde proaktif ve sofistike
buluşsal yöntemlerin önemini de
ortaya çıkarıyor.
2017 Tehdit Öngörüleri
Saldırıları kimin yaptığını tespit
etmek zorlaşacak: Siber saldırıların
uluslararası ilişkilerde giderek daha
önemli bir rol oynamasıyla birlikte,
saldırıları kimin yaptığını bilmek
politik açıdan atılacak misilleme
gibi adımlar bağlamında temel bir
sorun teşkil edecek. Kimlik tes-
piti arayışı ise kimliği konusunda
yanıltıcı ipuçları bırakan suçluların
sayısında bir artışı beraberinde
getirecek.
Bilgi Savaşlarının Yükselişi
2016’da dünya hack edilmiş bilgi-
lerin agresif amaçlarla kullanılması
konusunu ciddiye almaya başladı.
Bu tarz saldırıların 2017’de artması
bekleniyor ve insanların bu tarz ve-
rilere inanmaya eğilimli oluşların-
dan. Faydalanabilecek saldırganla-
rın söz konusu bilgileri kısmen veya
manipüle edilmiş olarak açıklama-
ları riski bulunuyor.
Uzmanlar, sözde, çoğunluğun iyiliği
için hackleyip veri ortaya döken
“Robin Hood” tarzında hackerların
sayısında da artış öngörüyor.
Siber Sabotaja Karşı Artan
Savunmasızlık
Hayati önem taşıyan altyapı ve
üretim sistemleri, hiç korunmayarak
veya çok az korunarak internete.
Bağlı kaldığı sürece, özellikle de
jeopolitik gerginlik dönemlerinde
saldırganların ilgisini çekmeye de-
vam edecek.
Mobil Casusluk
Uzamanlar özellikle mobil cihazları
hedef alan. Ve güvenlik endüstrisinin
adli analiz amacıyla mobil işletim
sistemlerine tam erişim. Almak-
ta zorlanacak olması gerçeğinden
faydalanacak casusluk harekatlarıyla
daha fazla karşılaşılacağını öngörü-
yor.
Saldırıların Metalaştırılması
2016’da yaşanan SWIFT soygu-
nu gibi saldırıların “metalaşacağı”
öngörülüyor. Bu konuda uzmanlaşan
kaynakların yeraltı forumlarında
paylaşılması veya hizmet olarak
satılması söz konusu.
Ödeme Sistemleri Tehlikede
Çeşitli Ödeme sistemleri giderek
popülerleşerek yaygın hale gelirken.
Uzmanlar bunların suçluların ilgisini
de daha fazla çekeceğini öngörüyor.
Güven”in Kırılması
Uzmanlar fidye yazılımlarının yük-
selişinin devam edeceğini öngörür-
ken. Diğer yandan da kurbanların
artık saldırganlara giderek daha az
güveneceğini, yani ödeme yapmala-
rı durumunda verilerinin iade edi-
leceğine inanmayacaklarını tahmin
ediyor. Bunun ödeme yapmaya ha-
zır insanlar için bir dönüm noktası
teşkil edeceği öngörülüyor.
Aşırı Kalabalık İnternette Cihaz
Bütünlüğü
Nesnelerin interneti (IoT) cihaz-
ları üreticileri piyasaya güvenliği
sağlanmamış ve sorun teşkil eden
cihazlar. Çıkartmaya devam eder-
ken, hackerların bu işe el atması
ve mümkün olduğunca çok sayıda
cihazı kullanım dışı bırakması riski
yüksek.
Dijital Reklamların Kriminal
Cazibesi
Önümüzdeki yıl içerisinde, reklam-
cılık sektöründe görmeye alıştığı-
mız takip. Ve hedefleme araçlarının
benzerlerinin sözde aktivistlerin ve
muhaliflerin izlenmesinde kulla-
nıldığını göreceğiz. Benzer şekilde,
IP adresi kombinasyonları, tarayıcı
bilgileri tespiti, ilgi alanları ve otu-
rum. Açma seçimleri sayesinde mü-
kemmel hedef profilleme imkanları
sunan reklam ağları, gelişmiş siber
casusluk failleri tarafından hedefle-
rini vurmada kullanılacak.
23
24. Blogger'lık müessesesi bir acayip... Tam öldü dediler, yeniden canlandı.
Mecra değiştirdi, mikro oldu, Instagram'la "görselleşti", Vlog'la
resmileşti derken gördük ki hâlâ özgün içerik üretmeyi başaran
blog'lar gündeme yön vermeye ve sahipleri için ciddi bir "pasif gelir
kaynağı" olmaya devam ediyor.
özel dosya
24
Pekiyi, herkes gibi siz de yıllardır
blog yazmanıza rağmen neden
“diğerleri kadar” başarılı olamı-
yorsunuz? Eğer bu soru aklınıza
takılıp kaldıysa ve her şeye rağ-
men blog’unuzu güncellemeye
devam etmek istiyorsanız, başarı-
sızlığın 10 muhtemel sebebini bu
yazımızda bulabilirsiniz.
Karşınızda blog’unuzun başarısız
olmasının 10 sebebi!
Başarısız Blog’ların İlk
Sorunu: Genel Bir Temanızın
Olmaması
Kimseye “böyle blog tutulmaz”
demek doğru değil, ama başarılı
blog’ların temelinde ana konuya
hakimiyet esası yatıyor. İnsanlarla
paylaştığınız şeyin onlar için de
anlam ifade edebilmesi için, oku-
yucularınıza bilgi veren ve onlara
bir şey öğretmeye muktedir oldu-
ğunuz konular hakkında yazmanız
gerek...
Temanız illa ki tek bir ana başlıkla
sınırlı olmak zorunda değil; örne-
ğin sadece otomobiller ya da mak-
yaj malzemeleri hakkında yazmak
zorunda değilsiniz. Fakat farklı
deneyimlerinizin sayısı, blog’unu-
zun ana temasını boğmaya başlar-
sa okuyucularınızı hızla kaybede-
ceğinize emin olabilirsiniz.
Blog'unuzun Başarısız
Olmasının 10 Sebebi
Süleyman SERTKAYA
info@btgunlugu.com
25. 25
Çözüm: Blog’unuza niş, özgün
içeriğin az olduğu ve hakkında
bilgi verebileceğiniz kadar hakim
sayıldığınız bir ana tema belirle-
yerek içerik girin. Eğer sadece tek
bir konudan veya ana başlıktan
bahsetmek istemiyorsanız, ana
temayı “deneyimleriniz” olarak
belirleyerek okuyucularınızı yine
bir konsept altında bir araya geti-
rebilirsiniz.
Blog Tutmanın Zaman ve
Emek İstemeyen Bir Uğraş
Olduğunu Zannetmek
Blog yazmak, gerçekten ama
gerçekten emek isteyen bir uğraş.
Eğer “aklıma estiği gibi üç beş
satır yazarım, önemli olan blog’un
her gün güncellenmesi!” diyor-
sanız, yanılıyorsunuz. İnternet
sonsuz bir mecra ve okuyucular
yaş, demografik yapı ve coğrafya
fark etmeksizin “iyi” ya da “kötü”
içerik ayrımını hemen yapabili-
yorlar.
Blog’unuzun tanıtımı kadar onun
içeriği ve özgünlüğü için de emek
sarf etmelisiniz. Unutmayın;
hangi konuda yazıyor olursamız
olun bir rakibiniz var ve içeriğini-
ze zaman ve emek harcamazsanız,
harcadığınız kadarını bile çöpe
atmış sayılırsınız.
Çözüm: Blog’unuzu güncelle-
mek için aylık bir plan yapın. Ne
yazacağınızı önceden belirlemek,
blog’unuzu zamanında güncelle-
mek için sizi motive edecektir. Ne
kadar çok zaman ve emek harcar-
sanız, geri dönüşünü almanız o
kadar hızlı olacaktır.
Fakat şunu hiçbir zaman aklınız-
dan çıkarmayın; çok çalışmaktan-
sa akıllıca çalışmak daha iyi sonuç
verir. Dolayısı ile blog’unuzu
güncellerken “akıllıca” yöntemler
izlediğinize ve içeriğinizi benzer-
siz, kaliteli ve özgün oluşturduğu-
nuza dikkat edin.
Sadece “Bu Konu Para Kazan-
dırır” Motivasyonu ile Konu
Seçmek
Blog yazmak, bazen “tam zaman-
lı bir iş kadar” emek ve zaman
isteyebilir. O nedenle yazacağınız
konuyu seçerken hem özgün ve
“niş” tabir edilen bir tema seç-
meye hem de bu tema hakkında
gerçekten “tutkulu” olmaya dikkat
edin. Örneğin eğer fiziksel ola-
rak fit değilseniz ya da egzersiz
ya da beslenme hakkında kulak-
tan duyma şeyler dışında bir şey
bilmiyorsanız, sırf “para kazandı-
rıyor” veya “talep görüyor” diye
“fitness” ya da “sağlıklı yaşam”
hakkında yazmaya çalışmayın. Her
“niş” tema, zekice işlenirse “para
kazandıran bir blog” haline geti-
rilebilir. Aksi takdirde sevmediği-
niz ve ilgilenmediğiniz bir konu
hakkında yazmaktan sıkılacak ve
kısa sürede para kazanamadığınız
için bıkıp, bırakacaksınız. Ne yazık
ki bu başarısız olma sebeplerinin
en başlıcalarından biri...
Çözüm: Niş temanızı akıllıca
seçin. Örneğin balık tutmaktan
hoşlanıyorsanız, kişisel deneyim
ve anılarınız kadar insanlara nasıl
“daha iyi balık tutulacağını” öğre-
tin. Ya da futbol hakkında yaza-
caksanız sadece takım ve taktik
değerlendirmeleri hakkında değil;
taraftar ve futbolcu perspektifin-
den de eğitici ve ufuk açıcı yazılar
paylaşın.
Özel Bir Alan Adına Sahip
Olmamak
Son derece klişe ama ne yazık ki
doğru bir örnek. İnsanlar, jenerik
alan adı ve servis sağlayıcılar al-
tında tutulan blogların “yeterince
profesyonel” olmadığını düşünü-
yor. Açıkça söylemek gerekirse be-
nim böyle bir ön yargım yok; ama
çok fazla kaynakta profesyonel-
liğin ilk adımının “özel alan adı”
olduğu iddia edildiği için bu sosyal
teamüle uyum sağlamak gerekiyor.
Yani; www.adinizsoyadiniz.wor-
dpress.com, www.adinizsoyadiniz.
blogspot.com, adinizsoyadiniz.
tumblr.com gibi alan adları yerine,
mümkünse www.adinizsoyadiniz.
com alan adı altında yayın yapın.
Elbette ki bu durumun istisnaları
var; ama profesyonel bir başlan-
gıç yapmakta hatta daha sonra
26. özel dosya
26
markalaşacak bir ismin alan adına
önceden sahip olmakta hiçbir
sakınca yok.
Çözüm: Blog’unuzu ilk günden
itibaren özel bir alan adı altında
yayınlayın.
Sadece İyi Yazarak İçeriğin
Okuyucuya Ulaşmasını
Beklemek
Blog’ların başarısız olmasının ve
iki üç ay sonra elde kalmasının
esas sebeplerinden biri, sadece
“kaliteli içerik” üreterek okuyucu-
ya ulaşılabileceğini zannetmektir.
Evet, okuyucu iyi ve kötü içeriği
ayırt etmek konusunda son derece
sezgisel davranır ama bu ortamı
yaratabilmek için önce “okyucu-
ya ulaşmak gerekir.” Dolayısı ile
sadece kaliteli içerik üretip, mil-
yonlarca site içinde okuyucunun
blog’unuzu keşfetmesini beklemek
pasif ve faydasız bir yaklaşımdır.
O yüzden içerik kadar, doğru ve
etkili promosyon da önemlidir. Bir
blog sırf “var olduğu için” Google
ya da diğer arama motorları tara-
fından “öne çıkarılmaz.” İçeriğini-
zin kalitesi kadar SEO uyumluluğu
ve kişisel çabalarınızla ilerleyen
aktif bir promosyon gerekir.
Çözüm: Bir blog’u tanıtıp duyur-
manın pek çok yolu vardır. Bun-
ların en temel üçü şunlar; Misafir
Blogger’lık. (Ünlü bir blog ya da
sitede misafir blogger olarak yazı
yayınlamak). Atıf Almak. (Bir ko-
nuda önem teşkil eden herhangi
bir mecrada atıf almak; ki en iyi
geri dönüş toplama yolu budur).
Sosyal Medya. (Facebook, Pinte-
rest, Twitter ve diğer büyük sosyal
medya sitelerinde kullanıcılara
erişecek şekilde duyuru yapmak).
Bir Ayda “Çok Para Kazanılabil-
diğini” Zannetmek
Bu “zan” pek çok blogger’ı yolun
başında yıkıp geçen şeydir; hiçbir
blog arkasında ne gibi bir güç ve
ağ olursa olsun bir ayda “dünyanın
parasını” kazanmaya başlamaz.
Evet, reklam gelirleri, network
gelirleri, sponsor gelirleri ayda on
binlerce lirayı bulan blog ve siteler
var; ama bunlar belki de 3 yıldır
sürekli içerik üretilen, tanıtılan,
emek harcanan niş siteler. Dolayı-
sı ile ekini yemek için önce topra-
ğın sürülmesi gerekliliği akıldan
çıkmamalı! Unutmayın; başarısız
olmak demek “para kazanmamak”
değil. Para kazanmayı başaracak
kadar sabredememek!
Çözüm: Eğer 6 aydır deniyorsanız
ama hâlâ sonuç alamadıysanız
yine de pes etmeyin! Hedefleri-
nizin ve hayallerinizin gerçekçi,
elde edilebilir olduğunun sağla-
masını yaptığınız sürece başarısız
olmanız için fazla sebep yok. Sizce
de sadece içerik üreterek kendi
paranızı kazanmak ve dünyada bir
iz bırakarak geçiminizi sağlamak
için bunca emeğe değmez mi?
Sabredin.
İstikrarsız Bir Blogger Olmak
Yedinci maddeye yazdığıma bak-
mayın; blog aleminin en önemli
kuralı bu olabilir: İSTİKRAR! Eğer
başarılı ve sık ziyaret edilen, ünlü
ve takip edilen bir blog’a sahip
olmak istiyorsanız sadece “canınız
istediğinde” yazamazsınız. Aşağı
yukarı belirli, tahmin edilebilir
ve blog’un güncelleneceğine dair
ümit veren aralıklarla yazarak
okuyucunuzun aidiyet duygusunu
körüklemelisiniz.
Aksi takdirde milyonlarca farklı
içerik içinde unutulup gidece-
ğinize şüpheniz olmasın. Fakat
“istikrar” deyince de sırf yazmak
için yazmaktan bahsedildiği sa-
nılmasın. İstikrar, kaliteli içerik
üretmek konusunda tutarlılık
demektir.
Çözüm: Bu noktada iki temek yak-
laşım vardır. Ya “haftada en az 4
yazı gireceğim” der ve girersiniz;
ya da “bu ay yazacağım konular
bunlar” diyerek, kendi derginizin
editörü olur, takvimini takip eder
ve içeriklerini hazırlarsınız. Tabii
ki daha zor olan ikinci şık daha
büyük başarı getirecektir.
27. 27
Berbat Bir Tasarıma Sahip
Olmak
Berbat bir içerikten daha kötü
olan bir şey varsa o da berbat bir
tasarıma sahip olmaktır. Binlerce
rakibin olduğu bir mecrada tuhaf,
okunmayan ve çağ dışı bir tasarı-
ma sahip olmak, blog’unuzu daha
“ilk intiba” sırasında eler. Eğer
blog’unuz 5 yıl önceki trendlere
göre tasarlanmışsa içeriğine de o
şekilde muamele edileceğinden
şüpheniz olmasın.
Çok iyi fakat hızlı tüketilmiş, her
yerde herkesin karşısına çıkan
ücretsiz şablonlardansa, ücret-
li ve blog’unuza özel olabilecek
şablonları tercih etmeniz; hatta
mümkünse kendinize özel bir ça-
lışmayı profesyonel bir web sitesi
tasarımcısına yaptırmanız, yapa-
bileceğiniz en doğru yatırım olur.
Aksi halde başarısız olmanız işten
değil.
Çözüm: Eğer buna ayıracak bütçe-
niz varsa sonuna kadar kullanın.
Fakat yoksa, renkli, cıvıl cıvıl,
çiçekli böcekli, gök kuşağı gibi
temalar tercih etmeyin. Bu tarz
tasarımlar göz yormaktan ve sizi
“amatör bir hevesli” gibi göster-
mekten başka bir işe yaramıyor.
Sade, okunabilir, gözü yormayan
ve neyin nerede olduğunu belli
eden bir tasarım işinizi görecektir.
Yeni Açılmış Bir Blog’a Reklam
Almak
Eğer blog’unuzu yeni açtıysanız ya
da tek tük ziyaretçiniz varsa, oku-
yucularınızın gözünde olumlu bir
intiba yaratana kadar blog’unuza
reklam almayın. Çünkü reklam-
lar okuyucuda sevimsiz duygular
uyandırır ve blog’unuzu ister iste-
mez “spam” kültürüyle eşleştirir.
Eğer köklü ve çok bilinen bir blog
sahibi değilseniz, okuyucunun
reklam gördüğünde “spam” duy-
gusundan kaçınabileceği bir re-
feransınız yok demektir. Eğer ille
de hemen blog’tan kuruş kuruş da
olsa para kazanmak istiyorsanız,
reklam yerine “affiliate marketing”
ağlarını deneyebilirsiniz. Başarı-
sız blog’ların en temel özelliğinin
açılır açılmaz her yerden reklam
fışkırması olduğunu unutmayın.
Çözüm: Aylık ziyaretçi sayınız
50.000 ve üzerinde olana kadar
reklamlardan uzak kalın. Bu zor
gelebilir ama işin doğrusu bu.
Zaten her tık başına kazanacağınız
para, korkuttuğunuz / kaçırdığınız
okuyucuya değmeyecektir. Büyü-
yene ve ünlenene kadar bekleyin;
yatırımınızı reklamdan ziyade içe-
rik anlaşmaları, marka anlaşma-
ları ve pasif gelir modeli üzerine
yapın.
Okuyuculara Üyelik, Takipçilik
ya da İzleme İmkânı
Sunmamak
e-Posta listeleri pek fazla şey ifade
etmeyebilir; ama sadece haftada
bir atılan hatırlatma postaları bile
okuyucularınızın geri dönmesini
sağlayacaktır. Günde onlarca farklı
kaynağın takip edildiği düşünü-
lürse, blog’unuzu ziyaret edenlere
“onları sıkmayacak ve bunaltma-
yacak şekilde” sitenizi hatırlatmak
faydalıdır.
O nedenle ziyaretçilerinizin site-
nize üye olabileceği, e-posta liste-
sine kayıt olabileceği, siteyi takip
edebileceği bir “izleme” imkânını
mutlaka sunun. Başarısız blog’lar-
da böyle bir imkanın olmadığını
göreceksiniz.
Çözüm: Ziyaretçilerinizi boğmaya-
cak, onların üstüne üstüne gel-
meyecek bir “e-mail subscription”
sistemini sitenize entegre edin.
Google’da arama yaparak onlar-
ca farklı alternatif bulabilirsiniz.
Sonra ücretsiz e-posta bültenleri
servisi kullanarak onlara 3-4 gün-
de bir, “blog’ta bu güncellemeler
oldu” şeklinde bir bülten göndere-
bilirsiniz.
Bülten gönderirken Spam yapma-
maya, az ve öz içerik paylaşmaya,
bülten tasarımını ferah ve anlaşılır
tutmaya ve kullanıcılarınız sizden
e-posta almak istemiyorsa “buna
saygı duymaya” özen gösterin.
28. Yayınlanan son araştırma, şirketlerin milyon dolarlara varan zararlara yol
açan siber risklere karşı hazırlıksız olduğunu rakamlarla ortaya koydu.
Siber Risklere Karşı Hazır
mısınız?
özel haber
Yapılan siber risk araştırmasına
göre, Avrupalı kurumların yalnızca
%40’lık bir kısmı siber zarar senar-
yolarına karşı önlemini almışken,
%60’ı hala olası siber tehditlere
karşı korumasız durumda bulunu-
yor. “Teknolojinin çıkmaz sokağı”
olarak adlandırılan siber risklerin
farkındalığı ise artan saldırılarla
birlikte oldukça önemli bir seviyeye
ulaştı. Rapora göre, siber tehditle-
rin farkındalığı 2015’te %21’ken,
bu yıl %50’lik bir artış göstererek
%31’e yükseldi.
Geçtiğimiz günlerde Kıta Avrupası
Siber Risk Değerlendirme Rapo-
ru’nu yayınladı. Avrupa’da faali-
yet gösteren kurumlardan 700’ü
aşkın katılımcının görüşleriyle
oluşturulan kapsamlı rapora göre,
şirketlerin siber riskler konusun-
daki farkındalığı artmakla birlikte
sayısı giderek artan siber tehditler
karşısında söz konusu kurumların
henüz yeterli hazırlık seviyesine
ulaşmadığı gözler önüne seriliyor.
Rapora göre ankete katılan kurum-
ların sadece üçte biri risk kayıt-
larında siber tehditlerin ilk beşte
yer aldığını belirtirken, şirketlerin
yalnızca %40’ı bir siber zarar se-
naryosunun olası finansal etkileri-
ne karşı önlemini almış durumda
bulunuyor. Araştırmada Avrupalı
şirketlerin %60’ının ise olası bir
saldırıda, zararı milyon dolarlara
varabilecek siber tehditlere kar-
şı hala korunmasız olması dikkat
çekiyor. Öte yandan yol açabileceği
büyük maddi ve manevi zararlar
nedeniyle siber riskler farkındalı-
ğı her geçen yıl artıyor. Araştırma
sonuçları 2015 yılında siber tehdit
farkındalığının %21 iken, bu yıl
%50’lik bir artış göstererek %31’e
yükseldiğini ortaya koyuyor.
Siber Risk Sadece BT
Departmanının Sorunu Değil!
Kapsamlı araştırma şirketlerin
siber risklere yaklaşımıyla ilgili
bir diğer önemli gerçeğe de dikkat
çekti. Buna göre şirketlerin yöne-
tim kurulları siber risk konusunda
birincil sorumluluk üstlenmiyor ve
kuruluşların üçte ikisinden fazlası
(%68) hala bu konuda Bilgi Tek-
nolojileri (IT) departmanlarına
sorumluluk yüklüyor.
Hızla değişen doğası ve potansiyel
şiddeti nedeniyle siber risklerin
tüm temel paydaşlar tarafından
aktif bir şekilde yönetilmesi ge-
rekiyor. Her ne kadar Avrupa’daki
kuruluşlar siber risk konusunda
bilgi ve yönetimi güçlendirmek için
konuya daha fazla odaklansalar da
hala yapılması gereken işler var.
Siber risk sadece bir BT sorunu
olarak değerlendirilemez; firmalar
karşı karşıya kaldıkları siber teh-
ditlerin ortaya koyduğu karmaşık
sistemle başa çıkmak için çok daha
etkili ve verimli yöntemler geliştir-
melidir.
28
29. EMEA bölgesindeki Flash kullanımı ile ilgili olarak yapılan sektörel
araştırma, kurumların kritik uygulamalarını (app) desteklemek için yüksek
performansa ve depolamaya ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor.
Neden Depolama İhtiyacımız
Artıyor?
özel haber
Ne var ki, neredeyse dörtte biri-
nin Flash depolama teknolojilerini
kullanma yönünde planları yok.
Araştırmada ayrıca İngiltere, Fran-
sa ve Almanya’dan katılan 3000 BT
karar vericisinin yüzde 85’inin, BT
satın alma kararlarından doğrudan
sorumlu olduğu görülüyor.
Araştırmada Elde Edilen
Bulgulardan Bazıları
Ödemeler, CRM ve iş zekası uy-
gulamaları en yüksek performans
gerektiren uygulamalar: Araştırma-
daki katılımcıların neredeyse yarısı
(yüzde 46), işletmelerinde yüksek
performanslı depolama teknolojile-
rine ihtiyaç olduğu fikrini paylaşıyor.
Ödeme süreçleri, Müşteri İlişkileri
Yönetimi (CRM) ve İş Zekası uygu-
lamaları iş sürekliliğini sağlamak
için en istikrarlı seviyelerde yüksek
performansı gerektiren uygulamalar
arasında yer alıyor.
EMEA Flaş pazarı doymuş değil:
Yüksek performanslı depolama
ihtiyaçları olduğunu söyleyen BT
karar vericilerinin neredeyse dörtte
biri, uygulamalarını Flash ile des-
teklemediklerini de anlatıyor. Hatta
yalnızca yüzde 16’sı ödeme süreçle-
ri, CRM ve İş Zekası uygulaması gibi
iş sürekliliği için en kritik konular-
da Flash kullanıyor. Eğer en yoğun
zaman diliminde, Flash depolama ve
Kurumsal uygulama desteği bir sa-
atten uzun bir süre aksarsa, katılım-
cıların yarısından fazlası (yüzde 52)
müşterilerin bundan memnuniyet-
sizlik duyacağını, yaklaşık yarısı ise
(yüzde 48,5) müşterilerin o işlet-
meye karşı güvenlerini kaybedece-
ğini söylüyor. Yaklaşık yarısı (yüzde
48) bu durumdan dolayı kurumun
para kaybedeceğini düşünüyor.
Flaş bilinci ve büyüme fırsatı yük-
sek: BT karar vericilerinin dörtte
üçünden fazlası (yüzde 78), Flash’a
yatırım yapma konusunda bilgi
sahibi; bu bilginin en yüksek olduğu
yer ise büyük kurumlar (yüzde 28).
Bu farkındalığa karşın, EMEA’daki
büyük kurumlardan katılan katılım-
cıların yüzde 28’inde Flash yok ve
kullanma planları da yapmıyorlar.
EMEA kurumlarındaki neredeyse her
5 kişiden biri (yüzde 18), Flash’tan
yararlanmayı planlıyor ve neredeyse
yarısı (yüzde 48) hâlihazırda kullan-
maya başlamış bulunuyor. Bu arada,
bölgedeki büyük ve orta ölçekli
kurumların yüzde 14’ü Flash kullan-
mayı planlıyor ve en yüksek büyüme
potansiyelinin ise küçük işletmeler-
de olduğu görülüyor (yüzde 17).
Bu araştırmalar işletmelerin yüksek
performanslı uygulamalara duyduğu
iştahın yanı sıra müşterilere hizmet
vermek ve günlük operasyonla-
rı yürütmek için bunlara duyulan
bağımlılığın yüksek olduğunu gözler
önüne seriyor. İşletmelerin mis-
yon-kritik yapısı ve yüksek perfor-
manslı depolama konusu göz önüne
alındığında, daha fazla flaş kullanı-
mına yönelik olarak hala geniş bir
alanın mevcut olduğunu görmek
hem şaşırtıcı hem de heyecan verici.
İngiltere, Fransa ve Almanya’da yer
alan 3000 BT karar vericisi ile yapı-
lan araştırma Mayıs 2016 tarihinde
Opinion Matters şirketi tarafından
gerçekleştirildi.
29
30. Fujitsu Forum 2016’da
Dijitalleşme Rüzgarı
Avrupa'nın en büyük teknoloji etkinliği Fujitsu Forum 2016, “İnsan
Odaklı İnovasyon” ana temasıyla geçtiğimiz günlerde Münih’te
gerçekleştirildi. Tüm dünyadan 14 binden fazla insanın ziyaret ettiği
etkinlik 2 gün sürdü. Katılımcılar Fujitsu’nun öne çıkan çözüm ve
ürünlerinden; siber güvenlik, nesnelerin interneti, yapay zeka, bulut ve
büyük veri çözümlerini deneyimlerdiler.
A
vrupa’nın en büyük
teknoloji etkinliği
yapılır da BT Günlüğü
ekibi orada olmaz mı?
Tabii ki biz de 16 ve 17
Kasım 2016’da Almanya’nın Münih
kentinde gerçekleştirilen Fujitsu
Forum etkinliğinde yerimizi aldık.
Etkinlikler genellikle ana bir tema
ile gerçekleştiriliyor. Fujitsu Forum‘
da işletmelerin dijital dönüşümü
için “İnsan Odaklı İnovasyon” ana
temasıyla düzenlendi. Fujitsu Fo-
rum’da adından da anlaşılabileceği
gibi Fujitsu’nun sunduğu çözüm
ve ürünler katılımcılara gösterildi.
Bunlara baktığımızda; bulut, nesne-
lerin interneti, yapay zeka ve siber
güvenlik gibi temel dijital alanlarda
yatırım ve yeniliklere devam etti-
ğini ve müşterilerine, dijital dö-
nüşümün zorluklarıyla, fırsatlarını
keşfetmekte nasıl yardımcı olacağı
üzerinde duruldu.
Avrupa’nın En Yüksek Katılımlı
Kurumsal Teknoloji Etkinliği
Fujitu Forum’un açılış konuşması
büyük bir katılım ile Münih fuar
merkezinin ana salonunda ger-
çekleştirildi. Geçtiğimiz yıllarda
olduğu gibi Fujitsu Dünya Başkanı
Tatsuya Tanaka sahneye çıkarak
dünyadaki dijital dönüşümün
hayatlarımızı nasıl değiştirdiğini
anlattı. Sunumunda dikey endüst-
Ali Yavuz ŞAHİN
yavuz@btgunlugu.com
özel haber
30
31. rilerdeki yenilikçi Fujitsu çözümle-
rinden de bahsetti. Sahneyi Fujitsu
Dünya Başkanı Tatsuya Tanaka’dan
devralan Fujitsu Kıdemli Başkan
Yardımcısı, EMEIA ve Amerika
Bölgesi Başkanı Duncan Tait: “İno-
vasyon ve değer üretiminin altın
çağını yaşıyoruz” dedi. Duncan
Tait’in konuşması dünyayı değişti-
ren dijital devrim üzerineydi. Tait,
dijital devrimin negatif bir güç ol-
madığını, sadece bunu görmezden
gelenlerin durdurulamaz dijital
değişimden endişe etmesi gerekti-
ğini ifade etti.
Duncan Tait, Fujitsu’nun Avrupa
genelinde 1200 üst düzey yö-
neticiyle gerçekleştirdiği pazar
araştırmasını referans göstererek;
“Kurumların yüzde 52’si önümüz-
deki beş yıl içinde mevcut işlerinin
bugünden farklı olacağını düşü-
nüyor” dedi. Ayrıca Tait, “Dijital
karışıklık dünyamızı değiştiriyor.
Bulut, büyük veri, mobil hizmetler
ve nesnelerin internetine dayanan
yeni dijital teknolojiler ve hiz-
metler, pazar dinamiklerini kendi
başlarına değiştiriyor ve tama-
men yeni müşteri gereksinimleri
yaratıyor’’ diye ekledi. Fujitsu’nun
sunduğu çözüm ve hizmetler, iş
ortaklarımızın katkılarıyla yeni bir
dijital dünya oluşturmaya olanak
sağlıyor “ dedi.
Açılış oturumunda Duncan Ta-
it’in ardından sahneye gelen DHL
CIO’su Dr. Markus Voss, dijital
Darwinizm ile yüzyüze olduğumu-
zu ve kurumların dijital adaptas-
yonunun bir varoluş mücadelesi
olduğunu söyledi. Dijital dönüşü-
mün önemine sık sık vurgu yaptı.
Eskiden yıllarımızı ve saatlerimizi
alan iş süreçlerinin artık günlere
ve saatlere kadar indirgendiğini
söyleyen Voss, DHL’de depo yöneti-
mi tarafında AR (Artırılmış Gerçek-
lik) ve robotlarla üretkenliği nasıl
artırdıklarını gösterdi.
Son olarak bir konuşma yapan Fu-
jitsu CTO’su Dr. Joseph Reger, Ya-
pay Zeka (AI) ve Makine Öğrenme
(ML) kavramları üzerinde durarak,
“Dijital zekayı, sahip olduğumuz
veriler oluşturuyor” dedi. Dr. Reger
konuşmasında dijital dönüşümün
iş modelini yeniden tanımlamak
gerektiğini vurgulayarak şunları
söyledi: “Dijital dönüşümde mut-
laka CEO’nun liderliği gerekiyor.
Zira dijital dönüşüm hangi sektör-
de olursanız olun, yaptığınız işin
tüm doğasını tamamen değiştir-
mek anlamına geliyor. Bu nedenle
en üst kademeden yönetim kararı
gerekiyor”.
Yeni Teknolojiler Fuar Alanın-
da Tanıtıldı
Fujitsu Forum içinde oluşturulan
Fuar Alanında ise Fujitsu’nun ino-
vatif teknoloji portföyü de sergi-
lendi. Altı farklı bölümde, bulut
tabanlı teknolojilerden en yeni
yazılım mimarisi teknolojilerine,
en son altyapı teknolojilerinden
siber güvenlik çözümlerine kadar
pek çok ürün ve hizmet sunuldu.
Teknolojinin en üst düzeyde sergi-
lendiği demo merkezinde dikkati
çeken yeni ürün ve hizmetler ise
şunlar oldu:
Güvenlik tehditleriyle mücade-
le etmek için FUJITSU SURIENT
çözümleri ile siber atak ve savun-
ma senaryo uygulamaları, Fujitsu
IoT ürünleri ve çözümleri, Müşteri
hizmetlerini üstlenen robotlar, Akıllı
hastane ve evde bakım ürünleri, Suç
oranını yüzde 80 oranında doğruluk-
la hesaplayarak güvenlik güçlerinin
dağılım ve miktar optimizasyonunu
sağlayan bölgesel suç öngörü sis-
temi, Dijital tranformasyonu yö-
netmek için kapsamlı Fujitsu Meta
portföyü, Fujitsu K5 Bulut Servisi,
ServiceNow ile kurumsal uygulama
hizmetleri, Yapay zeka (AI), ‘Sosyal
Kontrol Merkezi’, sanal asistan ve
bilişsel öğrenme sağlayan “Gelecek
Nesil Hizmet Masası”, ScanSnap ve
PaperStream gibi kişisel ve kurumsal
olarak kağıttan dijitale dönüşümü
sağlayacak iki pazar lideri doküman
tarama platformu, Connect IT Bar
– müşteri odaklı, yerinde BT des-
tek çözümü, Clean Desk, kablosuz
docking ve şarj gibi işyeri ve toplantı
çözümleri, Modern ve ergonomik
işyeri ortamı için optimize edilmiş 8.
jenerasyon ekranlar, 7. nesil Intel®
Core™ teknolojisi tabanlı ultra-mo-
bil notebook serisi, Yeni ETERNUS
AF flash depolama hattı, Entegre
sistemler - PRIMEFLEX entegre
sistemler ve VMWare Bulut altyapısı
için PRIMEFLEX çözümleri.
31
32. 32
Dijital Devrim 5 Yıl İçinde
Geleneksel İş Modellerini
Yok Edecek
Şirket yönetimlerinin çoğunluğu, dijital devrimi karşılamaya
hazır olmadıklarını itiraf ederken geleneksel iş modellerinin
önümüzdeki beş yıl içinde geçersiz hale geleceğini öngörüyor.
kapak konusu
33. 33
A
vrupa, Orta Doğu ve Afri-
ka’da 380 CEO ve üst düzey
yöneticinin katılımıyla ger-
çekleştirilen Dijital Devrim
araştırmasına göre, pazara
yeni girmiş ve daha dinamik dijital ra-
kiplerle arasındaki mesafeyi kapatmaya
çalışan geleneksel şirketlerin beşte dör-
dünden fazlası için veriye dayalı müşteri
içgörüsü bugün ticari açıdan en öncelikli
sırada yer alıyor.
Araştırmaya katılan CEO’ların %66’sı,
mevcut ticari yaklaşımlarının çoğunun
artık etkisiz olduğunu, bir Dijital Devrim
noktasında bulunduklarını ve müşteri
deneyimi ve müşteri yönetimi alanında
arayı kapatmak ve gelişmek için bütçe-
lerini hızla arttırmaları gerektiğini kabul
ediyor. Aynı zamanda neredeyse dört
işletmeden üçü veriyi, doğru bir biçimde
zengin bir içgörüye dönüştürme beceri-
sinden yoksun olduğunu itiraf ediyor ve
artık bu iki alanda yapılacak yatırımları
gelecek sene için şirketin ilk beş önceliği
arasında görüyor.
Bulgular ayrıca, siber güvenlik ve ticari
performans arasındaki doğrudan ilişki-
ler göz önüne alındığında sadece en iyi
performansı gösteren müşteri odaklı şir-
ketlerin başarılı olacağının altını çiziyor.
Şirketlerin yaklaşık %42’si, bunu, başarı-
nın önündeki en büyük engellerden biri
olarak görüyor ve sıralamada rakiplerinin
faaliyetlerinden hemen sonraya koyuyor.
Bunlar arasında yalnızca dörtte birden
daha azı, mevcut dolandırıcılık engel-
leme stratejilerinin yeni nesil çevrimiçi
dolandırıcılara karşı etkili olduğuna
güveniyor.
Türkiye ve Ortadoğu’ya bakıldığında ise,
şirketlerin %80’i için dolandırıcılığın bir
sorun olduğu görülüyor ve bu şirketle-
rin %52’si, dolandırıcılığa gittikçe daha
fazla maruz kaldıklarını belirtiyor. Aynı
zamanda, bölgedeki yaklaşık dört şirket-
ten üçü, dijital müşteri deneyimlerinin
başarısız olduğunu kabul ediyor. Sonuç
olarak, araştırmaya katılan şirketlerin
yüzde 56’sı, fiziksel ve dijital kanallarını
34. 34
daha iyi entegre ederek müşteri
hizmetlerini geliştirmek için artık
aktif adımlar attıklarını belirtiyor.
Araştırma sonuçları, “Müşteri
Çağında Başarılı Olun” başlıklı
raporda yayınlandı. Dolandırıcı-
lık, müşteri yönetimi alanında en
iyi uygulamalar ve gelişen dijital
trendler dahil olmak üzere pek çok
konuda yönetim kurulu seviyesin-
deki mevcut düşünce biçimi raporda
öne çıkıyor.
Gerçekleştirilen araştırmanın so-
nuçlarına bakıldığında, veriye daya-
lı müşteri içgörüsünün günümüz iş
ortamında ne kadar önemli olduğu
net bir şekilde görülüyor. Forres-
ter Consulting’in gerçekleştirdiği
araştırmanın sonucunda bulgular
gösteriyor ki ister hızlı inovasyon,
ister şiddetli rekabet veya artan
müşteri beklentileri olsun, şirketler
her alanda zorluklarla karşı karşı-
yalar. Ama hepsi, etkileşimle ilgili
sıkıntılar ile tüketici güvenliği ara-
sında bir denge sağlarken komplike
dolandırıcılıklarla baş etmenin,
başlıca ticari öncelikleri olduğunu
kabul ediyor. Pek çok şirket yöneti-
cisi başarılı olmak, rekabeti sürdür-
mek ve hatta hayatta kalmak için
mevcut çalışma yöntemlerini hızlı
bir şekilde adapte etmeleri ve geliş-
tirmeleri gerektiğinin farkında.
Sonuç olarak, araştırmaya katılan
şirketlerin %56’sı, fiziksel ve dijital
kanallarını daha iyi entegre ederek
müşteri hizmetlerini geliştirmek
için artık aktif adımlar attıklarını
belirtiyor. Bu konuda iyileştirme ya-
parken araştırmaya katılan şirket-
lerin %70’i, etkili bir dijital müşteri
deneyimi sunmuyor ve üçte ikisi
“müşterinin bütünsel görünümünü
göremediğinin altını çiziyor.
Dijital Dönüşüm Araştırması 2016
Geçtiğimiz günlerde yapılan Dijital
Dönüşüm Araştırması ilginç so-
nuçları ile dikkatleri üzerine çekti.
Araştırmada, İnovasyon, dijitalleş-
me ve iş departmanlarını yeniden
organize etme noktasında verilen
cevaplar şu yönde: Görüşülen orga-
nizasyonların %38’i inovasyon için
IT ve çalışanlarının da dahil olduğu
bir focus grup oluşturmuş. %75’i
önümüzdeki 12 ay içerisinde dijital
dönüşümü en önemli iş öncelikle-
rinden biri olarak gördüğünü söyle-
di. %87 isi ise artık BT ile iş birimle-
rinin strateji oluşturma noktasında
daha fazla birlikte hareket ettiğini
paylaştı.
Araştırma Türkiye’deki kurumsal
şirketlerin dijital dönüşüm aşa-
masında hangi noktada olduğuna
ışık tutuyor; Aşama 1: Kurumların
strateji oluşturması, Çoğu kurumsal
organizasyon stratejilerini oluştur-
du ve plan yaptı. (Çok detaylı olma-
sa da). Aşama 2: Legacy sistemler
ve uygulamalar yeni nesil sistem-
lerle ve uygulamalarla yenilenmeye
başladı. Ancak bu tarafta entegras-
yon, güvenlik ve uygulama yöneti-
mi gibi bazı zorluklar var. (Legacy
sistemlerle ve yeni nesil hizmetleri
bir arada sunmaya çalışmak enteg-
rasyon sıkıntısına neden oluyor).
Aşama 3 ve Aşama 4: İnovasyon
yetkinliği. Her sektörün lider ku-
rumları var, bir ekosistem gerekiyor.
Kurumların bu ekosistem olmadan
inovasyon yapmaları çok mümkün
değil. Developer community olma-
dan inovasyon yapmak zor.
Crowd Sourcing Devri
Yapılan çalışmada kurumları geç-
tiğimiz 12 ay içerisinde öncelik-
lendirdikleri IT yatırımları sorul-
duğunda uygulama geliştirme ve
yönetiminin en ön sırada olduğunu
görüyoruz. Aslında çok mantıklı
çünkü artık sektör fark etmeksizin
hemen hemen tüm kurumsal tüm
organizasyonların mobil uygulama-
sı var ve bunu geliştirme yönünde
çalışmaları mevcut.
2. sırada ileri güvenlik çözümleri
yer alıyor. Artan güvenlik tehditleri
özellikle de banka, devletin bazı
kapak konusu
35. 35
kurumları için bu yatırımların git-
tikçe ön plana çıktığını biliyoruz. 3.
Sırada ise depolama, iş devamlılığı
ve felaket kurtarma yatırımları yer
alıyor. Bu tarafta da hızlı veri artışı,
bunun etkin yönetimi, kesintisiz
servis sağlama gibi hedefler kurum-
ların bu yatırımları önceliklendir-
mesine neden oluyor.
Bunu networking yatırımları
takip ediyor (hızla artan mobil
çalışanların altyapısını desteklemek
vb.). Son olarak ise sunucu ve şirket-
lerin çalışanlarına verdiği cihazlar
( laptop, tablet, akıllı telefon vb.
Gibi) yine ilk 5 de yer alıyor. Mobil
çalışmanın ve her yerden kesintisiz
iş yapabilme hedefleri bu 2 yatırımın
da (networking + end user devices)
önceliklendirilmesine neden oluyor.
Peki önümüzdeki 12 ay içerisinde
hangi teknoloji yatırımları ön plan-
da olacak? Görüşülen organizasyon-
ların hepsi mobility yatırımlarını ilk
5 içerisinde yer alacağını söylediler.
Yani «Mobile First» yaklaşımı tüm
kurumsal organizasyonlarda benim-
senmiş durumda.
2. sırayı uygulama geliştirme ve
yönetimi alırken, büyük veri ve
analitik yatırımları 3. sırada yer
aldı. Bulut tabanlı servisler 4. sırada
ve sosyal ağlar üzerinden yapılması
planlanan yatırımlar da eş değerde
önceliklendirilecek. Aslında IDC’nin
dijital dönüşüm için temel ola-
rak gördüğü ve 3. platform olarak
adlandırdığı teknolojiler (mobilite,
sosyal iş, bulut, büyük veri ve ana-
litiği) kurumsal organizasyonların
öncelik listesine girmiş bulunuyor.
Yani aslında dijital dönüşümün
başladığı ve hızlanarak devam
edeceğinin de bir göstergesi olarak
okunabilir bu resim.
Yapılan görüşmelerde CIO’ların
karşılaştıkları en büyük zorluk-
lar; teknik ve tecrübe anlamında
eleman bulmak ve tutmak, 2. sırada
yeni teknolojilere karşı çalışanların
direnç göstermesi (bu IT departma-
nı çalışanı olabileceği gibi başka iş
birimlerinden de olabiliyor), yeni
teknolojilerin bulut, büyük veri gibi
kullanımı çok yaygın olmadığı ve
sektör bazlı çözüm anlamında ürün
portföyü ve çözümler anlamında
kısıtlı kalması bu teknolojilerin
standart olmasını engelliyor.
İşletmelerin %78’i, Dijital Giri-
şim Konusunda Baskı Hissediyor
Elimizdeki veriler sadece Türkiye ile
sınırlı değil. Küresel yapılan araştır-
malara baktığımızda ise; işletmele-
rin %78’i, dijital girişim konusunda
şimdi ya da gelecekte kurumlarına
karşı bir tehdit oluşturacağına
inanıyor.
Bu durum yenilikçi şirketleri ile-
riye itiyor, dijital girişim yenilikçi
olmayanlarınsa batışını hızlandırı-
yor. Tüm dünyadan ankete katılan
işletmelerin neredeyse yarısı (%45),
dijital olarak doğmuş yeni şirket-
lerin getirdiği rekabetten dolayı
önümüzdeki üç ila beş yıl içinde
işletmelerinin modası geçmiş duru-
muna düşmesinden korkuyor.
Hatta bazı şirketler, değişimin hı-
zından fena halde yara alabilecek-
lerini hissediyor. İş dünyası lider-
lerinin yarısından fazlası (%52) ise
dijital teknolojilerin ve Nesnelerin
İnternetinin bir sonucu olarak geç-
tiğimiz üç yıl içinde sektörlerinde
önemli bir yıkım yaşarken, dünya
genelinde işletmelerin %48’i üç yıl
içinde sektörlerinin nasıl şekillene-
ceğini bilmiyor.
Anket sonuçları, 16 ülke ve 12 sek-
tör genelinde orta ile büyük ölçekli
kurumlardan 4000 liderle Vanson
Bourne’nin (VB) yaptığı çalışma
sonunda ortaya çıktı.
Düzensiz İlerleme ya da Dijital
Kriz yolda mı?
En azından şu söylenebilir ki iler-
leme, düzensiz oldu. Bazı şirketler,
dijital dönüşümlerine zar zor başla-
36. 36
dı. Çoğu şirket dağınık bir yaklaşım
benimsedi. Sadece ufak bir azınlık,
dijital dönüşümlerini tamamladı.
Ankete katılan her üç işletmeden
sadece biri, kritik dijital işletme
gereklerini* iyi bir şekilde yerine
getiriyor. Çoğu işletmenin sadece
bir kısmı, dijital olarak düşünür ve
hareket ederken büyük çoğunluk
(%73), dijital dönüşümün kurum
genelinde daha yaygın olabileceği-
ni kabul ediyor.
On şirketten yaklaşık altısı, daha
iyi güvenlik, hizmet ve bilgiye 7/24
daha hızlı erişim gibi müşterile-
rin başlıca taleplerini karşılaya-
mıyor. Yaklaşık üçte ikisi (%64),
alınan istihbaratlara zamanında
tepki veremediklerini itiraf edi-
yor. İşletmelerin yapamadıklarını
ifade ettikleri konular dijital çağda
başarı için şart. Bu kadar yoğun bir
yarışın olduğu bir piyasada bunları
başaramamak, dijital bir krizin baş-
langıcını tetikleyebilir.
Dijital Dönüşüm Endeksi, araş-
tırmayı tamamlıyor ve şirketleri
anket katılımcılarının firmalarının
dijital dönüşüm performansı hak-
kındaki görüşlerine dayalı olarak
derecelendiriyor. Karşılaştırma-
ya göre işletmelerin sadece %5’i
kendilerini Dijital Liderler grubuna
koyarken, neredeyse yarısı geride
kalıyor.
Dijital Liderler: %5 - Dijital dönü-
şüm, çeşitli biçimlerde işletmenin
DNA’sına işlemiştir.
Dijitali Öncelikle Benimseyenler:
%14 - Uygulamada oturmuş bir di-
jital planları, yatırımları ve yenilik-
leri vardır.
Dijitali Değerlendirenler: %34 -
Dikkatli ve adım adım dijital dö-
nüşümü benimserler, gelecek için
plan ve yatırım yaparlar.
Dijitali Takip Edenler: %32 - Çok az
dijital yatırımları vardır, çekinerek
gelecek için plan yapmaya başla-
mışlardır.
Dijitalde Geride Kalanlar: %15 - Uy-
gulamada dijital bir planları yoktur,
sınırlı teşebbüsleri ve yatırımları
vardır.
Dijital Kurtarma Planı
Ağır yıkım riskini göz önünde bu-
lunduran işletmeler, bir çare arama-
ya başlıyor. Dijital dönüşümlerini
ilerletmek için: %73’ü, işletmeleri
için merkezi bir teknoloji strateji-
sine öncelik vermeleri gerektiğini
kabul ediyor.
%66’sı, BT altyapısına ve dijital
beceri liderliğine yatırım yapmayı
planlıyor.
%72’si yazılım geliştirme becerileri-
ni genişletiyor.
Katılımcıların öncelik sırasına göre
önümüzdeki üç yıl içinde en çok
planlanan BT yatırımları şöyle:
Yakınsanmış Altyapı , Ultra yüksek
performanslı teknolojiler (Örneğin,
Flash), Analitik, büyük veri ve veri
işleme (Örneğin, Veri Gölleri), Nes-
neler İnterneti teknolojileri.
Bunlara ek olarak katılımcıların
dörtte biri ile üçte biri arası, tam
bir dijital kâr (%36) elde ettiğini
açıkladı. İşletmelerin yüzde 35’i
açık bir inovasyon modeli benim-
semek üzere yeni dijital girişim ile
ortaklık kurduğunu belirtti. Ayrıca
işletmelerin yüzde 28’i, kurumun
bir bölümünü ayırarak yeni bir şir-
ket kurmuş veya ihtiyaç duydukları
becerileri ve yeniliği birleşme veya
satınalma yoluyla etme niyetinde.
Sadece %17’si başarıyı başvurduk-
ları patent sayısına göre ölçüyor ve
neredeyse yarısı (%46) dijital he-
defleri tüm departman ve personel
hedeflerine entegre ediyor.
Yakın gelecekte neredeyse her işlet-
menin temelinde yazılım geliştirme
uzmanlığı olacak. Bu şirketlerin
çoğu, tamamen yeni olacakken
diğerleri yani 20 yıldır tek bir satır
bile kod yazmayanlar, treni kaçır-
mış olacak. İşletmeler 1000 kata
daha fazla kullanıcıyı ve 1000 kat
daha fazla veriyi yönetmekle mü-
cadele ederken yeni dijital ürünler
ve hizmetler de BT altyapısının
dönüşümüne yol gösterecek.
Dijital Dönüşüm Bankacılık
İçin 405 Milyar Dolarlık Fırsat
Sunuyor
Teknolojik dönüşüm tüm sektörleri
etkisi altına almaya devam eder-
ken, bireysel bankacılık hizmetleri
sunan kurumlar kritik bir süreçten
geçiyor. Tüm dünyada esen ‘finte-
ch’ rüzgarı finansal teknolojileri ve
etkin güvenlik hizmetlerini kulla-
nan finans şirketlerini rekabette
öne taşıyor. Hazırlanan ‘Bireysel
Bankacılık Sektöründe Dijital Değer
için Yol Haritası”na göre dijital en-
tegrasyonunu tamamlayan bireysel
bankacılık sektöründe 2015-2017
arasında 405.3 milyar dolar maliyet
fayda değişimi potansiyeli bulunu-
yor.
Dijitalleşmede Öncelik
Güvenlik Riskini Azaltmak
Rapora göre, 2015 yılında finan-
sal hizmetler bütün olarak 405.3
milyar dolarlık potansiyelin sadece
yüzde 29’unu gerçekleştirebildi.
Büyümeyi ve inovasyonu yavaşlatan
kapak konusu