1. İKTİSADİ GELİŞME ve
VERGİLENDİRME DERSİ 2013
DOÇ.DR.MUSTAFA DURMUŞ
Gazi Üniversitesi İİBF
Maliye Bölümü
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç. Dr. Mustafa Durmuş
1
2. DERS PLANI
I. Giriş,Tarihsel Gelişim, Kavramlar ve Azgelişmişlik
Sorunları
II. Kalkınma –Büyüme Teorileri
Kalkınma teorileri
Büyüme Teorileri
Klasik Büyüme Teorisi
Marksist Büyüme Teorisi
Keynesgil Büyüme Teorileri / İhracata Dönük Büyüme
Teorileri
Neo-Klasik Büyüme Teorileri
Yeni(Endojen) Büyüme Teorileri
III. Sermaye Birikimi – Kalkınma / Büyüme İlişkisi
Sermaye birikimi
Reel tasarrufların mobilizasyonu
Yatırım- büyüme ilişkisi
Vergileme-büyüme ilişkisi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
2
3. DERS PLANI
IV. Özel tasarrufların mobilizasyonu sorunu
Finansal piyasalar ve gelişmekte olan ülkelerde tasarrufların
mobilizasyonu sorunu
Finansal piyasaların geliştirilmesinde vergi politikasının rolü
V. Alternatif Strateji : Kamu kesimi tasarrufları ve vergi
politikası
Örnek olay : 1868 Meiji Restorasyonu
VI. Kamu harcamaları ve iktisadi kalkınma/ büyüme sorunu
Dışsallıklar, sürdürülebilir kalkınma/çevre sorunları ve vergileme
VII. Vergileme ve iktisadi kalkınma/büyüme
Büyüme ile ilgili temel vergisel kavramlar ve tanımlar
Gelişmekte olan ülkelerde vergi sistemleri / yapıları
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
3
4. DERS PLANI
VIII.Vergi Politikası : Kamusal tasarrufların Artırılması
Vergi oranlarının değiştirilmesi
- Ek Kayıp Analizi ve Laffer Eğrisi
- Uygulamada farklı vergilerin farklı iktisadi
etkileri
- Vergi oranları ve kayıt dışılık
Vergi tabanının genişletilmesi
Vergi yönetiminde etkinliğin sağlanması
Temel vergi reformu
Vergi reformlarının sonuçları
Vergi reformunun normatif analizi
Vergi reformu siyaseti
Optimal vergileme
Etkin ve adil bir vergi sisteminin temel nitelikleri
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
4
5. KAYNAKÇA
Wallerstein, Immanuel,
-The Modern World System I: Capitalist
Agriculture and the Origins of the European
World Economy in the Sixteenth Century,
1979.
-The Modern World System II: Mercantilism
and the Consolidation of the European World-
Economy, 1600-1750, 1980 .
-The Modern World System III: The Second
Era of Great Expansion of the Capitalist
World-Economy, 1730-1840s, 1988.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
5
6. KAYNAKÇA
Andre Gunder Frank, "The Development of
Underdevelopment", 1966.
Samir Amin, “Unequal Development: An
Essay on the Social Formations of
Peripheral Capitalism”, 1976.
A.P. Thirlwall, Growth and Development,
2005.
M.Gillis, D.Perkins, M.Roemer, D. Snodgrass,
Economics of Development, 1996.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
6
7. KAYNAKÇA
N. Gemmell, “Taxation and Development”,
Surveys in Development Economics (edt.
N. Gemmell), 1987 içinde, s.269-306.
Robin Burgess ve Nicholas Stern, “Taxation and
Development”,Journal of Economic Literature
Vol.31,No.2 (June 1993), s.762-830’dan
çeviren Mustafa Durmuş, “Vergileme ve
Kalkınma”, Maliye Dergisi, Sayı 152, Ocak-
Haziran 2007, s. 1-59.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
7
9. Temel Sorular
1. Kalkınma sorunsalı nedir?
2. Kalkınma - büyüme ilişkisi nedir? Her tür büyüme kalkınma
anlamına gelir mi?
3. Kalkınma- büyüme - ekoloji nasıl bir etkileşim içindedir?
4. Azgelişmişliğin nedenleri nelerdir?
5. Günümüzde kapitalist üretim tarzı altında kalkınmak mümkün
müdür? Kapitalizm artık kalkınmanın önünde engel midir?
6. Küresel kapitalizm altında kalkınma paradigması geçerli midir
yoksa çökmüş müdür?
7. Uluslar arası ve yerli piyasalara dayanılarak kalkınma ve
sanayileşme mümkün müdür?
8. Kalkınma açısından 2008 krizinden ne tür dersler çıkartılabilir?
9. Kalkınma ve gelişme için üretim tarzını değiştirmek gerekli
midir?
10. Vergi politikaları ile kalkınma ve gelişmeyi ne ölçüde
gerçekleştirebiliriz?
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
9
11. 11
Kapitalizm
Feodal toplumun içinden filizlendi,
Ancak sınıf karşıtlıklarını ortadan
kaldırmadı,
Eski toplumsal sınıfların yerine yeni
toplumsal sınıfları (feodal beylerin yerine
burjuvazi, serflerin yerine proletarya)
koydu,
Sınıf karşıtlıkları ve çelişkilerini
yalınlaştırıp derinleştirdi.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
12. 12
Kapitalizmin temel çelişkisi :
Sosyal Üretim - Özel Mülkiyet
çelişkisi /çatışması
Kapitalizmin gelişimi
ekonomiyi sosyalleştirdi.
1. Sermaye: Önce ulusal,
sonra küresel düzeyde hem
sanayi hem de finansta büyük
şirket ve kurumlarda
yoğunlaştı.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
13. 13
Sosyal Emek X Özel Mülkiyet
2. Emek: Tekil emek sosyal emeğe dönüştü.
Sosyalleşmiş üretim hem eski üretim yöntemlerinde hem
de insan ilişkilerinde devrim yarattı:
Fabrikadan çıkan şey artık çok sayıda işçinin ortak
ürünü.
Ancak, tek kişilik üretime özgü ürüne el koyma
biçimleri (özel mülkiyet) devam etti ve
sosyalleşmiş üretimin ürünlerine de uygulandı.
Bu durum, kapitalizmde bir fay hattı oluşturdu:
Toplumsal (sosyal üretim) ile özel mülkiyet (bireysel
ya da kurumsal) arasındaki çelişki.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
14. Kapitalizm öncesi
(feodalizm)
Tekil emek :
Toprak, zirai aletler, atölye, diğer aletler
gibi emeğin kullandığı araçlar tek bir
çalışanın kullanımına uyarlanmış
bireysel araçlardı.
Bu araçlar üreticinin kendisine aitti.
Kırsal bölgelerde bunlar küçük köylü
(özgür ya da bağımlı köylü) ve
şehirlerde el aletleri ile çalışan işçilerdi.
14İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
15. Büyük ölçekli üretim
Kapitalizm tekil, bağımsız üreticileri bir araya getirip,
daha büyük çapta bir üretimi mümkün kıldı.
Bu üreticileri zaman, mekan ve şartlar altında birbirine daha
bağımlı bir hale getirdi.
Sermaye kendini sürekli büyütmek içgüdüsüyle üretim
koşullarında devrimci dönüşümler yapmaya yöneldi.
Bu devrimci atılımların itici gücü büyük ölçekte bir araya
gelen emek gücü oldu.
Uzmanlaşma ve işbölümü, üretimin parçalara ayrılabilmesi ve
sonra bu parçaların birleştirilebilmesi tüm bunlar, sosyal
emeğin ortaya çıkışıyla gerçekleşti ve servet /sermaye çok
hızlı büyüdü.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
15
16. 16
Bölüşüm ilişkileri:
Kapitalizmde sosyal emek tarafından yaratılan
ürünlere, bu ürünleri üretenlerce değil,
kapitalistlerce el konuluyor.
Engels : “Böyle bir çelişki, yeni üretim tarzına
kapitalist niteliğini veren şeydir ve kapitalist toplumun
tüm sosyal antogonizmalarının mikrobu bu çelişkide
yuvalanır :
“ Sosyalleşmiş üretim ile özelleşmiş
kapitalist el
koyma (özel mülkiyet) arasındaki
uyumsuzluk.”
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
Kapitalizmin temel çelişkisi :
Sosyal üretim - özel mülkiyet çelişkisi
17. 17
Kendini :
1. Emek –sermaye çatışması :
İşçilerle kapitalistler arasındaki uzlaşmaz
çelişki / çatışma oluşur.
Marx :
”Bir yandan emekten daha fazla artı değer
yaratma biçimindeki sömürü, diğer
yandan bu sömürüye karşı direnç, sosyal
sınıflar arasındaki çatışmanın özünü
oluşturur ve bu çatışma bazen durgunlaşıp
gizlense de, açık bir sınıf savaşına dönüşür”
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
Kapitalizmin temel çelişkisi :
Sosyal üretim - özel mülkiyet çelişkisi
18. 18
Kapitalizmin temel çelişkisi :
Sosyal üretim - özel mülkiyet çelişkisi
2. Rekabet / üretim anarşisi :
Kapitalist üretim kâr için yapılır. Bu da
kapitalistler arasında sınırı, sonu olmayan
bir rekabete ve üretim ve pazar anarşisine yol
açar.
Rekabet, bir yandan aşırı kapasite
yatırımlarına ve aşırı üretime ,bir yandan da
işverenlerin işçilerin ücretlerini baskılamasına
neden olur.
Üretim- tüketim dengesi bozulur : Aşırı
üretim ya da eksik tüketim biçiminde kriz
patlak verir.
Satış olmayınca kâr realize edilmez, yeni
yatırımlar yapılmaz, ekonomi büyüyemez,
durgunluğa girer kriz ortaya çıkar.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
19. (i) Temel amacı, güdüsü kâr elde etmek,
sermaye ve servet biriktirmektir ve temel
araçları özel mülkiyet ve fiyat mekanizması
ve reel ve finansal piyasalardır.
(ii) Üretim araçları genelde özel
mülkiyete / teşebbüse aittir (devlet
kapitalizmi hariç) ve bunlar kar amaçlı
olarak kullanılırlar.
(iii) Kaynak tahsisi, arz, talep, fiyat,
bölüşüm, yatırım vb. kararları tamamen ya
da çoğunlukla piyasadaki aktörler
tarafından alınır.
Kapitalizmin bazı temel
özellikleri
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
19
20. (iv) Üretim süreci sonunda elde
edilen kâr sermaye sahibine kalır ve
bu kâr diğer sermaye kesimlerince ve
vergi biçiminde devlet ile paylaşılır.
(v) İşçilere, işverenler tarafından
ücret adı altında ödeme yapıldığından
kapitalizm ücretli emek sistemidir.
Kapitalizmin bazı temel
özellikleri
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
20
21. Kapitalizm “Meta fetişizmi” ne yol açar. Bu durum dolaşımda olan bir
malın/metanın iki ayrı yönü ile ilgilidir.
İlki o malın gerçekte ne iş gördüğüyle alakalı olan ‘kullanım değeri’, diğeri
piyasa da kazandığı değer, yâni, ‘değişim değeri’dir.
Kullanım değeri bir metanın işlevidir, örneğin bir ceketin ‘bizi soğuktan
korumak için’ üretilmiş olması gibi ne iş gördüğüyle ilgilidir.
Değişim değeri bu ceket piyasaya çıktığında, vitrinlere yerleştiğinde, diğer
metalarla, insanla ve parayla ilişki içerisine girdiğinde kazandığı değerdir.
Böylece, ceket işlevinden sıyrılıp bambaşka bir sanal görüntüye sahip olur.
Onun artık bir markası, fiyatı, kullanacak olana sağlayacağı “imaj” gibi
özellikleri vardır.
Meta fetişizmi:
Kullanım değeri x Değişim değeri
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
21
22. Kapitalizmde metaların kullanım değerleri önemini yitirir
ve değişim değerleri belirleyici olur. Mallar ve hizmetler
değişim değeri üzerinden fiyatlanır.
Örneğin, gençler Apple ürünü ‘iphone/ipad’ ya da
‘blackberry’ cihazlarından satın aldıklarında sadece
modern bir iletişim cihazı satın almazlar.
Bu cihazlar, bahsedilen meta fetişizminden dolayı onlara
ayrı bir hüviyet, ayrı bir imaj, hava kazandırır (!)
Kapitalizm en mahrem, en insani duygularımızı bile
piyasalaştırır, metalaştırır, hayatı meta fetişizminin sanal
dünyasına eklemler.
Meta fetişizmi:
Kullanım değeri x Değişim değeri
Meta fetişizmi:
Kullanım değeri x Değişim değeri
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
22
23. Sosyalizm
Toplumun, onu var edenler
tarafından kolektif yönetimi.
Kolektif-ortak mülkiyet.
Üretim, “kar elde etmek” için değil,
yalnızca “ihtiyaçların karşılanması” için
yapılır.
Kaynak tahsisi demokratik-planlama ile
yapılır.
“Meta fetişizmi” ortadan kalkar.
Sosyalist üretim tarzında mal ve hizmetler
ihtiyaçları karşılamaya yönelik olarak
“kullanım değerleri” esas alınarak
üretilirler.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
23
24. 1. Merkantilizm: (16.yy - 18yy) :
Makineleşme öncesi dönem.
İş bölümü yaygınlaşmakta, sermaye birikimi
temelde ticaret, tarım ve madencilik alanında
gerçekleşmekte.
Robinson Crusoe (17.yy) ilkel birikim dönemini
anlatır.
Üretim araçlarının üretimi ikincil bir öneme
sahip.
Tüketim malları üretimi kısıtlı el işçiliği ile
yapılabilmektedir.
Kapitalizmin tarihsel birikim
dönemleri
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
24
25. 2. Liberal rekabetçi dönem (İngiltere Sanayi
Devrimi):
Önce tekstil, sonrasında ise tüm sanayide
gerçekleşen sanayi devrimi dönemi.
Birikim modern sanayiye, üretim araçları
üreten sanayiye kaydı.
Fabrikalar , ulaştırma, iletişim, demiryolları,
telgraf, limanlar, buharlı gemiler ve genelde bir
alt yapı inşa dönemi.
Kapitalistler arasındaki yoğun rekabetin ve
boom- bust döngülerinin dönemi.
Bu dönemde fiyat rekabeti iktisadi faaliyetlerin
yönetilmesinde merkezi bir rol oynadı.
Kapitalizmin tarihsel birikim
dönemleri
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
25
26. 3. Tekelci kapitalizm (emperyalizm):
19yy’ın son çeyreğinde ortaya çıktı.
Sermaye bir spiral biçiminde yoğunlaşıp merkezileşti ve
giderek küreselleşti.
Kurumsal örgütlenme baskın tip haline geldi ve sınaî
menkul kıymetler için bir piyasa oluştu.
Sanayiler oligopolist firmaların denetimine girdi ve fiyat,
hâsıla, yatırım düzeyi ile ilgili kararlar ve faaliyetler
rekabetle değil, oligopolistik kurallara göre oluştu.
Otomobil, bilgisayar ve uçak yapımlarıyla sanayi daha
da genişledi.
Üretim sektörü giderek tüketim sektörünün büyümesine
bağımlı hale geldi.
Kapitalizmin tarihsel birikim
dönemleri
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
26
27. 4. Tekelci olgun kapitalizm:
1950’ler….
Sweezy ve Magdoff:
Olgun kapitalist ekonomiler büyümeyi sürdürebilmek
için, sürekli artmakta olan ekonomik artığı emebilecek
yeni talep kaynakları bulmak zorundadır, yoksa
büyüyemezler.
Diğer taraftan artan verimliliklerle sürekli büyüyen
bu ekonomik artığın yeni karlı yatırım alanlarına
yöneltilmesi, yeni yatırım alanları bulmanın
güçlüklerinden dolayı, giderek zorlaşır.
27
Kapitalizmin tarihsel birikim
dönemleri
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
28. Çünkü;
Temel sınaî alt yapının yeni baştan kurulmasına
gerek yoktu,
Otomobil gibi çığır açıcı gelişmeler her zaman
mümkün değil,
Gelir ve servet eşitsizliği arttı, bu da yoksulların
tüketimini kıstı,
Zenginler fonlarını giderek daha spekülatif
faaliyetlere yatırdılar,
Yeni yatırımlar azaldı,
Oligopolleşme sistemin dinamizmi ve esnekliğinin
temeli olan fiyat rekabetinin giderek yok olmasına
neden oldu.
28
Olgun ekonomiler uzun süreli
durgunluğa girdiler
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
29. 5.Tekelci finans kapital aşaması
(finansallaşmanın hızlanması)
Finansallaşma stagnasyona yanıt oldu.
FIRE, yani finans, sigorta ve gayrimenkul gibi alt
parçalardan oluşan finans sektörü;
Sanayinin ekonomik artık üreten kapasitesini dengeledi.
Hem finans sektöründe yeni istihdam yarattı, hem de varlık
zenginleşmesiyle reel sektör için efektif talep oluşturdu.
Finans sektörü reel sektörde elde edilen karların
değerlenebilmesi için ciddi imkânlar yarattı.
Kapitalistler her zaman sermayelerini büyütme arzusu içinde
olduklarından, paralarını finansal piyasalara akıttılar.
Finansal sektör, çekici- exotik finansal araçlar sundu
(menkul kıymetleştirme, CDO ve CDS’ler, türev
piyasalar).
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
29
30. 30
ABD : Finansal tekelleşme
/merkezileşme
2008 kriziyle daha da yoğunlaştı.
1990’da en büyük 10 finansal kuruluş, toplam finansal
varlıkların sadece % 10’una sahip iken, bugün bu oran
% 50 civarında.
En büyük yirmi kuruluş toplam % 70’e sahip. Bu oran
1990’da sadece % 12 idi.
1985’te ABD’de FDIC tarafından denetlenen 14.771
ticari banka ve tasarruf bankası vardı ve 2008 yılı
sonunda bu sayı 8,533’e düştü.
1991’deki en güçlü 15 bankanın (1,5 trilyon $ varlık
tutuyorlardı) sadece beşi 2008 sonu itibariyle ayakta
kalabildi ve bunların tuttukları varlıkların değeri 89
trilyon ABD dolarına ulaştı.
Kaufman: Tek bir kuşakta finansal sistem
dönüştürüldü.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
31. Finansal tekelleşme /merkezileşme
boyutları
Son 30 yıldır;
—Finansal işlemlerin hem ölçeği hem de önemi ciddi olarak arttı.
—Finansal piyasaların ve ajanların genel ekonomi içindeki
payı arttı.
—Türev araçlar gibi yeni finansal araçlar ortaya çıktı ve bu
araçlar belirleyici hale geldi.
—Finansal sektörün ölçeği ve karlılığı arttı.
—Finansal sektör gelirleri, finans dışı sektör gelirlerine göre arttı.
—Ekonomideki toplam borçlanma düzeyi arttı.
—Artık finansal piyasalar ve kurumlar, finans dışı şirketlerin
karar alma süreçlerine daha fazla müdahale ediyorlar.
—Finans dışı şirketler (FDŞ) finansal varlıklara giderek daha
fazla yatırım yapıyorlar, finansal şubeler açıyorlar, finans işine
daha fazla giriyorlar, ellerindeki fonlarını giderek finansal
piyasalarda değerlendiriyorlar.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
31
32. ABD’ de finansal karların toplam
yurt içi karlar içindeki payı(%)
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
32
33. FİNANSALLAŞMA GÖSTERGELERİ :
A. Finans sektörünün (FIRE), milli
gelirden aldığı pay hızla arttı
1952- 1980: % 12–14 iken, 2000’
de % 20’ ye çıktı.
FŞ karları 1980 yılında, FDŞ
karlarının sadece % 8–9’ u iken,
2000’lerde % 40 oldu.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
33
34. B. Finansal işlem hacmi arttı
New York Menkul Kıymetler Borsası (NYSE)’nda,
Günlük işlem hacmi :
-1980’ de 45 milyon hisse;
-1990’lar milyar hisse oldu.
Hisse el değiştirme oranı , 2000’lerde,
1970’lerdekinin 5 katına çıktı.
ABD Hazine bonolarının günlük ortalama alım
satım hacmi 1992’ de 96 milyar $’dan, 2004’ te 500
milyar $’a;
Günlük devir oranı 2000’ de % 6’ dan, 2004’ te %
12’ ye çıktı.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
34
35. C. FDŞ’ler, iyi tanımlanmamış finansal
yatırımlara-varlıklara yöneldi
Böyle varlıkların, toplam finansal
varlıklar içindeki payları 1952’ de %
14 idi, 1980’ de % 50’lere, 2000’li
yıllarda % 70’lere çıktı.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
35
36. D. Mali varlık stokunun değeri
hızla büyüdü
Dünya mali varlık stok hacmi,
1980: 12 tril $
2007: 196 tril $.
Bu stoklar dünya
GSMH’sının(derinlik):
1980 : % 120’sini
2007 : % 356’sini oluşturuyor.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
36
37. Mali Varlık Stokunun Değerindeki Gelişme
(1980-2007):
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
37
38. E. Menkul kıymetleştirme(MK) arttı,
mortgage kredileri menkul kıymetleştirildi
Bankalar, MK ile, farklı varlık türlerini bir
havuzda topluyor ve bu varlıkların
gelirlerine bağlı olarak menkul kıymet
ihraç ediyorlar.
İhraç edilen menkul kıymetlerin geliri
bankaya, havuzdaki varlıkların geliri
menkul kıymet yatırımcılarına gidiyor.
ABD : 2000- 2007: Menkul kıymetleştirme
uygulamaları iki katına çıktı.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
38
39. F. Türev araçlar- piyasalar :
MK’nin temel aktörü
Türev Araçlar (derivatives), getirileri başka bir türev
araca veya menkul kıymete bağlı olan finansal
araçlar.
Faize, dövize, hisse senetlerine, emtia fiyatlarına,
kredi alacaklarına dayalı olarak düzenlenirler.
Türev aracın değeri, dayandığı varlığın değerindeki
değişmeye göre değişir; kar ya da zarar elde edilir.
İki temel amaç: Riskten korunmak (hedging) ve
spekülasyon ile kazanç sağlamak.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
39
41. Kapitalist sınıf
zenginleşmesinin yeni yönü
1980 yılından bu yana düzenlenen Forbes
400, ABD’ nin en zengin 400 insanını
yayınlıyor.
Son yıllara ait veriler ABD’ deki finans
sektöründe faaliyet gösteren spekülatör
kapitalistlerin giderek başat bir hale
gelirken, sanayici ve petrol zenginlerinin
ikinci plana düştüğünü ortaya koyuyor.
Buna göre, 1982 yılında, petrol ve doğal gaz
zenginleri en zengin 400 kişi arasında % 22,8
ile ilk sırada, sanayiciler % 15,3 ile ikinci
sırada yer alırken finans % 9 ile alt
sıralardaydı.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
41
42. Sadece 10 yıl sonra, finans tüm
alanların önüne geçerek % 17’ye
ulaştı (gayrimenkul ile birlikte %
25).
Aynı yıl petrol ve gaz zenginlerinin
payı % 8,8’ e ve sanayicilerin payı
% 14,8’ geriledi.
Krizin hemen öncesinde 2007 yılında
finansın tek başına payı % 27,3’ e
fırlarken (gayrimenkul ile birlikte %
34), sanayi % 9,5’e geriledi.
Kapitalist sınıf zenginleşmesinin yeni yönü
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
42
44. Finansal piyasalar?
Finansal piyasalar ; yatırım bankaları, bankalar,
sigorta şirketleri, emeklilik fonları, hedge fonlar yani
döviz, hisse senedi, devlet tahvili ve türev araçların alım
satımıyla uğraşanlar.
Çoğunluğu kriz sonrasında kurtarılan uluslararası
bankalar.
Piyasaların gücü:
Her yıl dünya genelinde üretilen reel mal ve hizmetin
ortalama değeri 45-55 trilyon ABD doları civarında iken
finansal alanda piyasaların harekete geçirdiği işlemin
değeri 3,450 trilyon ABD doları, yani reel ekonominin
76 katı.
44İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
45. Bu bankalar ECB’den % 1’ den aldıkları krediyi İspanya
ve İtalya’ya % 6,5’ten borç olarak veriyorlar.
Bu noktada da hükümetlerin borçlanma faizlerini
yükselten derecelendirme kuruluşlarının skandallarla
dolu devasa gücü devreye giriyor.
Rating ne denli düşükse borçlanma maliyeti o denli
yüksek oluyor.
Yunanistan’da kanıtlandığı gibi kemer sıkma ve kısıntılar
bu ülkelerin büyümesini daha da düşüreceğinden
derecelendirme kuruluşları kredi notlarını daha da
düşürecek bu da faizleri yükseltecek, ülkeler daha fazla
kemer sıkmaya yönelecekler ve bu süreç sürüp
gidecektir.
45
Finansal piyasalar?
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
46. Bu piyasaları oluşturan sermaye şirketlerinin büyüklüğü
sermayenin kimin elinde olduğunun ve uluslararası
sermayenin neyi ve nasıl kontrol ettiğinin önemli bir
göstergesi.
Fortune 500 ya da 1000’de yer alan şirketler ABD
sermayesinin temelini oluşturuyor. Bu şirketlerin çeperinde on
binlerce başka şirket mevcut.
Dünya çapında ise (2007 yılına ait veri setine göre) toplamda
43,060 çok uluslu şirket(ÇUŞ) bir araya gelerek bu
sermaye ağını oluşturuyor.
Bu ağdan hareketle dünya çapındaki ekonomik güç yapısı da
şekilleniyor. Bu ağın merkezinde 1318 ÇUŞ var. Bunun
147’si tüm ağın % 40’nı kontrol edebiliyor. Bunların
çoğunluğu bankalar, yatırım bankaları, fonlar, sigorta
şirketleri gibi finansal kuruluşlardan oluşuyor.
46
Finansal piyasalar?
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
47. Özellikle tepedeki 50 şirketten sadece biri finans dışı
şirket niteliğinde (15.sıradaki Walton Enterprises).
İlk 20’nin içinde ise Barclays Bank, JP Morgan Chase, Axa,
Vanguard, Goldman Sachs, Merrill Lynch, Deutsche Bank, Legg
Mason, TIAA-CREF, Nomura Holdings, BNP Paribus gibi finans
devleri yer alıyor. Bu şirketler her tür varlığı/ asseti (hisse
senedi, tahvil, mortgage, nakit, opsiyon sözleşmeleri vb)
kontrol ediyorlar.
Bunu binlerce firma ya da zengin birey adına yapıyorlar.
Sermaye kontrolü; piyasalar, gelirler, işgücü ve çeşitli biçim ve
miktardaki varlık / servet üzerinde uygulanan bir kontroldür ve
ağırlıklı olarak uluslararasılaşmış oligopollerce
gerçekleştirilmektedir
47
Finansal piyasalar?
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
48. Finansallaşma borç stoklarını
hızla artırdı
Toplam Borç (özel +
kamusal) stoku:
İspanya : 5,3 trilyon avro
Portekiz : 783 milyar avro
Yunanistan: 703 milyar
avro
GSYH içindeki pay:
İspanya : % 506
Portekiz: % 479
Yunanistan: % 296
Özel borç / kamu borcu
rasyosu (%):
İspanya : 87 /13
Portekiz: 85 / 15
Yunanistan: 58 / 42.
Dış borç / iç borç rasyosu:
İspanya: 33 / 67
Portekiz: 49 / 51
Yunanistan: 51 / 49.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
48
49. Finansallaşma borç stoklarını
hızla artırdı
ABD İç Borç Stoku:
1980: GSYİH : 2.7 tr$, Borç: 4.5 tr$= % 200
1990: GSYİH : 5.8 tr$, Borç :13.5tr$= % 232
2007: GSYİH : 13.8tr$,Borç :47.7tr$= % 345
Finans sektörünün borcu 26 kat, hane halkı
borcu 10 kat, FDŞ’nin borcu 7 kat ve kamu
borcu 6 kat arttı.
Dünya kamu borç stoku (2008) : 32 trilyon
$(Dünya hasılasının % 50’si).
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
49
50. Dünya kamu borç stoku
dağılımı
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
50
51. Finansallaşma bankacılık
sistemini riske soktu
BIS :
Aralık 2009 itibariyle avro bölgesi bankalarının ;
İspanya’da 727 milyar $
Portekiz’de 244 milyar $
Yunanistan’da 206 milyar $
İrlanda’da 402 milyar $’lık olmak üzere
Toplam 1,579 milyar $’lık riski var.
Bunun 254 milyar $’ı - % 16’sı kamu borcu
biçiminde.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
51
52. Finansallaşma bankacılık
sistemini riske soktu
Avrupa bankacılık krizi ABD bankacılık
sistemini de etkiledi.
ABD bankalarının AB bünyesindeki
riskleri son 5 yılda 2 katına çıktı.
Avrupa’da somutlaşan bankacılık krizi
tüm ABD ve tüm kapitalist sistemdeki
küresel finans için ciddi bir risk.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
52
53. Finansallaşma krizleri tetikledi
Giderek finansallaşan bir ekonomide;
Ekonomik canlılığı sağlayabilmek,
Sermayeyi büyütebilmek ve
Karlılığı koruyabilmek için
Finansal balonlara ihtiyaç duyulur.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
53
54. ABD: 7 yılda 2 balon şişirildi
(2000–2007):
ABD 2000-2007: İki balon şişirildi ve bu balonlar
patladı.
İlk balon : 2000 Wall Street Borsa Balonu.
Mart 2001: Durgunluğu ve 11 Eylül sonrası olası
çalkantıyı önlemek için ikinci balon, Konut balonu
şişirildi.
Küçük çaplı bir resesyonla büyük kriz (2008)
ötelendi.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
54
55. Kalkınma-Büyüme İlişkisi
İki kavram birbirine karıştırılıyor.
İkisi arasında nitelik farklılıkları var.
Kalkınma: İnsanın doğa karşısında
egemenliğinin artması, üretici güçlerde
kesintisiz bir değişme ve gelişme ve dinamizm.
Ekonomik, sosyal, toplumsal ve siyasal
yapıların değişerek insan yaşamının maddi
ve manevi alanlarda ilerlemesi, birey ve
toplum refahının artması.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
55
56. Kalkınma-Büyüme İlişkisi
Kalkınma, sosyo-ekonomik yapısal bir dönüşüm.
Büyüme ve gelişmeyi içerir:
- Sanayileşme,
- Kişi başına düşen gelir artışı,
- Adil bir gelir dağılımı,
- Etkin kaynak tahsisi,
- İleri teknoloji,
- Sosyo-kültürel gelişme,
- Demokrasi ve insan hakları,
- Eğitim, sağlık, sosyal güvenliğin insan hakkı olarak
kabulü,
- Çevre bilincinin gelişmesi.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
56
57. Kalkınma
Goulet: Kalkınmanın üç olmazsa olmazı: Zorunlu
ihtiyaçların karşılanması, özgüven-bağımsızlık ve
özgürlük.
1.Yurttaşlarının konut-barınma, gıda, eğitim,
sağlık gibi zorunlu ihtiyaçlarını bedelsiz olarak
karşılayamayan;
2. Emperyalistlerce kaynakları sömürülen ve diğer
ülkelerle ilişkilerini eşit bir zeminde
sürdüremeyen;
3. Halklarının, insanlarının kendi geleceklerini
özgürce belirleyebilme hak ve özgürlüklerine sahip
olmadığı bir ülke, toplum, ekonomi
gerçek anlamda kalkınmış sayılamaz
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
57
58. İktisadi Kalkınma
İktisadi kalkınma, sermaye birikimi
başta olmak üzere, teknolojik gelişme,
sosyal ve politik alanda kurumsal
düzenlemeler ve etkin bir kamu
yönetiminin varlığını gerekli kılar.
Kaldor : İktisadi kalkınma ancak
sanayileşme ve sermaye birikimi
ile mümkün.
İktisadi olarak kalkınmış ülkeler
sanayileşmiş ülkelerdir.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
58
59. İktisadi Büyüme
İktisadi büyüme kalkınma sürecinin
lokomotifi : Kişi başına düşen milli gelirdeki
artış.
İktisadi büyüme kabaca üç yolla gerçekleşir:
-Mevcut üretim kapasitesinin daha yoğun
kullanımı (kapasite kullanımı),
-Potansiyel hasıla ile fiili hasıla arasındaki
açığın kapatılmasına yönelik olmak üzere
kaynakların yeniden tahsisi (etkin kaynak
tahsisi)
-İşgücü kullanımına göre fiziki sermayenin
ve/veya teknolojinin hızlandırılması (verimlilik
artışı).
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
59
60. Kalkınma-sanayileşme –
sermaye birikimi
Sermaye birikimi :Bir ekonomide üretimi artırmayı
hedefleyen, sermaye stokuna net ilaveler.
Dar anlamda özel ve kamusal yatırım harcamaları
sermaye birikiminin temel unsurları.
Geniş anlamda sermaye birikimi :
- Fiziki sermaye malları ( fabrikalar, makineler ve
binalar),
- Alt yapı harcamaları ( yol, baraj ve hava limanları),
- Beşeri sermaye ( eğitim + sağlık yatırımları)
- Yaşam standardını ve işgücü verimliliğini artıran
tüketim harcamaları.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
60
61. Beşeri sermaye terimi insan varlığını cansız
nesnelerle birleştiren bir terim.
Ana akım: «Beşeri sermaye ekonomideki ajanların
gelir yaratmaya dönük üretken kapasiteleridir».
Ancak bu tanım işçilerin yaşam ve çalışma
koşullarını içermiyor. Bu nedenle de okullarda
aldıkları eğitimin süresi ile ilişkilendirerek ölçüm
yapıyor.
İşe başlamadan önceki dönem pasif olarak ele
alınırken, işte öğrendikleri ihmal ediliyor.
Perelman The Invisible Handcuffs of Capitalism,
2011)
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
61
62. Eğitim alamayan, ağır işlerde ve düşük ücretlerle
çalışanların mevcut durumları bu kavram ile
meşrulaştırılıyor.
Eğitimin ırka, cinse ve sınıfsal konumlara göre nasıl
değiştiği gerçeği de unutuluyor.
Bu kavram işçiyi insanlık halinden çıkartıp,
işyerinde cansız, sabit bir sermaye malı konumuna
indirgiyor.
Oysa bir insan olarak işçiler sadece pasif, aldıkları
emirleri uygulayan araçlar değiller.
Perelman, The Invisible Handcuffs of Capitalism,
2011
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
62
63. İşçiler kapasiteleri, arzuları, umutları olan varlıklar.
Kavram insanı diğer sermaye biçimlerine indirger.
İnsan varoluşunun diğer kısımları da sermaye
biçimlerine indirgeniyor.
16 tür sermaye kavramından söz ediliyor:
Entelektüel, dini, doğal, dijital, psikolojik, politik,
aile, bilgi vb.
Bu durum Thatcher’in TINA’sı ile ilişkilidir.
Piyasa mantığına uygun düşmeyen hiçbir şey
anlamlı değildir.
Perelman, The Invisible Handcuffs of Capitalism,
2011
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
63
64. Sermaye birikimi
Kapitalist büyümenin temel biçimi ve
amacı,
Kapitalistlerin servet biriktirme biçimi,
Kapitalist krizlerin temel nedeni (aşırı
birikim krizleri: 1929, 2008),
İktisadi büyüme : Sermayenin
büyümesi.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
64
65. Krizlere ve sosyal adaletsizliğe
neden olan sermaye birikimi
mi,
yoksa sermayenin ve
teknolojinin üzerindeki
mülkiyet biçimi mi?
Sermaye X üretim araçları
Sermaye birikimi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
65
66. Emekçiler «sermayenin gerekli
olduğuna» inandırıldığından sermaye
üretim ve toplumu yönetmeyi
sürdürür.
Eğitim, gelenek ve alışkanlıklarla
işçiler kapitalist üretim tarzının
doğa kanunları gibi geçerli ve gerekli
olduğuna inandırılırlar bu da onların
tüm direncini kırar.
66
Eleştirel akım:
Sermaye birikimi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
67. Sermayenin tam olarak ne olduğunu anlamak gerekir.
Marx (Das Kapital):
«Sermaye işçilerin kendilerinin yarattığı ama sonuçta
kendilerine karşı bir silaha dönüşen bir ürün.
Araç, alet, makine gibi insanın zihinsel ve el emeğine
dayalı faaliyetlerinin sonucunda ürettiği şey.
Sermayeye baktığımızda onun geçmişteki ve devam
eden emek sömürüsünün bir sonucu olduğunu
görürüz».
67
Sermaye birikimi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
68. Bu durum neden kolayca anlaşılmaz?
Çünkü sömürü açık değildir.
İşçinin emeğini işverene sattığı ve bunun da
karşılığını aldığı algısı yaratılır.
Örnek: Ücretlerin saat ücreti olarak
hesaplanıp ödenmesi biçimindeki uygulama
bu görüntüyü güçlendirir.
“Tüm emek sanki ödenmiş emekmiş gibi ortaya
çıkar.”
68
Sermaye birikimi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
69. Böylece çalışılan bir günün gerekli ve
artık emek; ödenmiş ve ödenmemiş
emek biçiminde ayrıldığı gerçeği
gizlenir.
Bu yanılsama/illüzyon sermayenin
gerçekte kaynağının işçilerin
ödenmemiş emekleri olduğunu
gerçeğini de gizlemek için yaratılır.
69
Sermaye birikimi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
70. Oysa sermayenin büyümesinin ön koşulu
artı değerin büyümesidir.
Bu nedenle sermaye herhangi bir üretken
gücün geliştirilmesinin değil, artı değer
üretimini artıracak ve onu realize edecek
gelişmelerin peşindedir.
Yani sermaye seçici davranır ve üretkenlik
artışının meyvesini toplama derdindedir.
Bilim ve teknoloji uygulamaları da bu
bağlamda sermayenin hizmetindedir.
70
Sermaye birikimi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
71. Oysa sermaye geçmiş ve yaşayan sosyal
emeğin, sosyal mirasın bir sonucudur.
Sosyal mirasımız, kuşaklarca üretilen ürünler
sermaye sahiplerine ait oldukça, işçiler
sermayenin kontrolü altında kalmaya
devam ederler.
Sermayenin geçmiş ve yaşayan sosyal emeğin
bir sonucu olması onun toplumsal mülkiyete
ait olmasını haklı ve gerekli kılar .
71
Sermaye birikimi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
72. Alternatif bir üretim tarzı
Sosyal Mülkiyet: Üretim
araçlarının sosyal mülkiyeti olmalı
çünkü sosyal verimliliğin hepimizin
özgür gelişimine yönlendirilmesi
ancak bu sayede mümkündür.
Sosyal Üretim: İşçiler tarafından
organize edilecek olan sosyal üretim
üreticiler arasında yeni işbirliği
ilişkisini inşa eder ve bu tüm
üreticilerin tam gelişimi için şarttır.
Sosyal ihtiyaçların karşılanması:
Dayanışmacı bir toplumda
toplumsal ihtiyaçların karşılanması
temeldir; birimizin özgür gelişimi
hepimizin özgür gelişiminin
koşuludur.
Sosyalmülkiyet
SosyalÜretim SosyalİhtiyaçlarınKarşılanması
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
72
73. Kapitalizm altında büyüme ve
kalkınma (Azgelişmiş ülkeler)
İktisadi büyüme ve kalkınmanın planlanması,
örgütlenmesi ve finanse edilmesi kamunun
görevi, çünkü;
Özel tasarruflar az, yetersiz,
Finansal piyasalar azgelişmiş ve spekülatif,
Sermaye birikimi yetersiz ,
Teknoloji geri ve dışa bağımlı,
Özel sektör sadece kar maksimizasyonu
peşinde .
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
73
74. Büyüme Fetişizmi
M. Durmuş, « Büyüme, Neyin Büyümesi?»,
Ekonomik Yaklaşım, Sayı 83, cilt 23, 2012.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
74
75. İktisadi büyüme GSYH’deki yüzdesel artışla
ölçülüyor.
Ama bu ölçüm tatmin edici değil. Zira;
insana ait maliyetleri ve faydaları,
emek ve emekçilerin çalışma koşullarını göz ardı
ederken,
ticari işlemlerin değerleri üzerinde yoğunlaşıyor.
Sadece belirli piyasa işlemlerinin değerini ölçüyor.
Üretimi ya da örneğin özgün bir biçimde faydalı mal
üretimini göstermiyor.
Bunun nedeni ölçmenin malların “değişim değerine”
dayandırılması, “kullanım değerleri»nin göz ardı
edilmesi.
İktisadi büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
75
76. “Kimler, nasıl çalışır?” gibi konular
istatistiklerde yer almaz.
Emek gücü sadece piyasada bir işlem
olarak yer aldığında hesaba katılır.
Keza bir akademisyenin yazdığı bir
makale toplumun bilinçlenmesine ciddi
katkı sağlasa da, yazar ünlü bir pop
şarkıcının elde ettiği gibi yüksek bir geliri
elde edemediğinden, şarkıcının yüksek
geliri GSYH hesabında yer alırken
akademisyenin katkısı sadece kendisini
ödenen aylık maaş miktarında yer alır.
İktisadi büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
76
77. Oysa GSYH içinde, dolayısıyla da
ticari işlemler arasında yer almayan
çok sayıda faaliyet toplum için,
insanlık için temel bir öneme sahiptir.
Örneğin bugün barış çabaları silah
üretmekten daha değerlidir ama
GSYH’ye her hangi bir katkı
sağlamamaktadır.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
77
İktisadi büyüme
78. Diğer yandan böyle bir ölçme biçimi
sermaye çevreleri açısından
işlevseldir.
Zira bu kesimlere hem ticari işlemlerle
ilgili enformasyon kolaylığını sunarak,
hem de piyasaların ne denli etkin
çalıştıkları biçimindeki yaygın
yanılsamayı güçlendirerek hizmet eder.
İktisadi büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
78
79. Ayrıca GSYH kavramı; ev içi
üretimi hesaplamaya dâhil etmez.
Hiçbir ayrıştırma yapmaksızın tüm
ticari faaliyetlerin insanlara
hizmet ettiğini varsayar.
Dinamik bir süreç içinde değişen
GSYH yapısının hesaplanmasının
zorluklarını dikkate almaz.
İktisadi büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
79
80. Bilgi eksikliği içeren ya da irrasyonel satın almaların
ötesinde tüketicilerin aslında almaya niyetli
olmadıkları satın almaları kapsama dâhil eder.
Diğer taraftan örneğin otomobillerin neden olduğu trafik
sıkışıklığı, atmosfer kirliliği vs fiyatlamanın dışında
kalacağı için GSYH içinde değil, dışında kalır.
Otoların neden olduğu trafik kazaları ise hastane
ödemeleri ve oto yedek parça, tamir ve sigorta gibi
ödemelere neden olduğundan GSYH’yi artırır.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
80
İktisadi büyüme
81. Ayrıca ülke karşılaştırmalarında da
sorunlar söz konusudur.
Örneğin ücretlerin düşük, fakat işçilerin
iyi koşullarda sosyal konut, uygun
ulaşım ve ulusal sağlık hizmetine sahip
olduğu ülkelerde (örneğin Küba) bu tür
farklılıkların ülke karşılaştırmalarında
hesaba katılması çok zordur.
İktisadi büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
81
82. Bu anlamda kişi başına düşen gelirin
yüksekliği bir ülkenin iktisadi ve sosyal
kalkınmışlığının göstergesi olamaz.
Öyle olsaydı, bu gelirin nasıl bölüşüldüğü bir
yana, örneğin kişi başına düşen geliri 35.000
doların üstünde olan Suudi Arabistan’ın
dünyanın sosyal ve ekonomik olarak en
gelişmiş ülkelerinden biri olması gerekirdi.
Bu bağlamda tek başına iktisadi büyüme
hızının ya da kişi başına düşen gelirin
yüksekliği bir ülkenin emekçileri ve
işsizlerince alkışlanacak ya da gurur
duyulacak bir şey değildir.
İktisadi büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
82
83. Gelir bölüşümü – bebek
ölümleri ilişkisi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
83
84. Inequality and health, 2011, inequality.org
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
84
85. Inequality and health, 2011, inequality.org
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
85
86. Inequality and health, 2011, inequality.org
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
86
87. Inequality and health, 2011, inequality.org
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
87
88. Küba
11 milyon nüfus. Ömür 75 yıl. Bebek ölüm
oranı binde 7. Yaygın ulusal sağlık sistemi
1959’da başlatıldı. GSYH’sinin % 6,3’ünü
sağlığa harcıyor.
Kişi başı sağlık harcaması 131 dolar gibi çok
düşük bir rakam olsa da DSÖ’nün 1997 sağlık
sistemleri performansı sıralamasında 191 ülke
içinde ilk 39’a giriyor (ABD 37.).
Herkese ücretsiz sağlık hizmeti veriliyor.
Hizmet kamuya ait hastanelerde kamu
personelince veriliyor.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
88
89. Hastalar 24 saat mahalledeki doktor ve hemşireye
ulaşabiliyor.
1 doktor–1 hemşire takımına 120–170 hasta düşüyor.
Gerekli olduğunda hastalar uzman kliniklere (polyclinics)
ya da hastaneler sevk ediliyorlar.
Doktorlar yaşlılar için evlere ziyarete gidiyorlar. Her
hasta yılda iki kez kontrolden geçiyor.
Devlet sağlık harcamalarının % 89,2’sini karşılıyor. Buna
ilaç ve diş bakımı da dâhil. Kalan kısım cepten yapılıyor.
Bunun nedeni ülkeye uygulanan ambargo.
Küba Latin Amerika’nın her yerine dayanışma amaçlı
doktor gönderiyor.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
89
Küba
90. Venezuella
Kaynak:
Venezuelan Economic and Social
Performance Under Hugo Chávez, in
Graphs
Jake Johnston and Sara Kozameh
07 March 2013
http://www.cepr.net
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
90
99. Türkiye gibi % 50’ye kadar varan kayıt
dışılık GSYH hesabını saptırır.
Özellikle de bildirilmemiş nakit işlemleri
hesaplamaya dâhil edilmediğinden,
devasa boyutlarda vergi kaçakçılığı ya
da vergiden kaçınma sonucunda vergi
kayıpları doğmakta ve tüm bunlar doğru
GSYH hesaplaması yapılmasını önler.
İktisadi büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
99
100. Burjuva iktisat ideolojisi GSYH artışı olarak
tanımladığı ekonomik büyüme kılıfına
bürünerek piyasaların tek başına toplum
için en yüksek faydayı garantileyeceğini ileri
sürer.
Bu haliyle bu kavram adeta büyük
istatistiklerden oluşan bir halı gibidir.
Altına işçiler, onların yaşam ve çalışma koşulları
süpürülerek despotik burjuva iktisat
ideolojisinin doğası gizlenir.
GSYH’nin ekonomik başarının bir ölçütü
olarak kabul edilmesi dikkatlerin daha adil
ve eşitlikçi iyi bir topluma olan ihtiyaçtan
uzaklaştırılmasına neden olur.
İktisadi büyüme
Perelman
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
100
101. ► Kapitalist büyüme bir yanılsamadır.
Bu yönüyle de toplumdaki sömürü ilişkilerini
ve ekonomideki büyümenin ve
zenginliklerin ne pahasına ve kimler
tarafından yaratıldığını gizlemeye hizmet
eder.
Hem ülke içinde yaratılmış olan ‘artı değer’ hem
de dış ticaret aracılığıyla çok uluslu şirketlerin el
koydukları yarı sömürge ülke işçilerinin yaratmış
olduğu ‘artı değer’, ‘katma değer’ olarak
gösterilir.
Böylece hem zenginliği yaratan gerçek
kaynaklar hem de acımasız bir yerli ve
emperyalist sömürü gizlenmiş olur.
“Büyüme oranı % 10’larda olsaydı emekçiler
için ya da toplumun bütünü için ne
değişirdi?”
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
101
102. ► Büyüme sorunu daha ziyade metropol
kapitalist ekonomilerin bir sorunudur ve
yatırım, talep, tüketim eksikliği ve azalan kâr
oranları gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkar.
Azgelişmiş ülkeler için düşük büyüme bir sorun
olsa da asıl sorun kalkınma ve sanayileşme
sorunudur.
Çünkü bu ülkeler genelde gelişmişlerden daha hızlı
büyüseler de kapitalist bir üretim tarzı içinde
kalkınamamakta ya da sanayileşememektedirler.
Ya da en fazla “yarı- sanayileşmiş” bir ülke konumuna
gelebilmekte ve ABD, Avrupa ve Japonya’nın terk
ettiği sanayilere yönelebilmektedirler.
“Büyüme oranı % 10’larda olsaydı emekçiler
için ya da toplumun bütünü için ne
değişirdi?”
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
102
103. Bu anlamda son 10 yıldır ortalama % 6-
7’lerde büyümesine rağmen Türkiye’nin
kalkınmakta ve sanayileşmekte olduğunu
ileri sürmek mümkün değil.
Türkiye daha ziyade dışa bağımlı bir yarı-
sanayileşmiş ülke ve ekonomi, temel sosyal
kalkınmışlık özelliklerine de sahip olmayan bir
ülke konumunda.
Bu nedenle de özellikle siyasal iktidarların hızlı
büyüme oranlarının arkasına sığınarak
yaptığı “gelişme” ya da “refah artışı”
iddiaları gerçekçi değil.
“Büyüme oranı % 10’larda olsaydı emekçiler
için ya da toplumun bütünü için ne
değişirdi?”
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
103
104. ► İktisadi büyüme kavramı pratikte toplumdaki sınıfsal
eşitsizlikleri açıklayamadığı gibi bu tür eşitsizlikleri
gizlemek, perdelemek için de kullanılıyor.
Örneğin birkaç banka ya da sınai tekel kar ettiğinde
ortalama, kişi başına düşen gelir de büyümekte, iktisadi
büyüme de hızlanmaktadır.
Bu anlamda İktisadi büyüme sermayenin, servetin
büyümesidir.
Öyle ki iktisadi büyümenin hızlandığı yıllarda servet ve
sermaye sahiplerinin varlık stokları da çok hızlı büyürken,
ücretlilerin ya da küçük üretici, esnaf ve köylünün gelirleri
yerinde sayar ya da çok az artar.
Bu sonuca neden olan faktörlerden biri de hükümetlerin
emek aleyhine uyguladıkları, ücret, gelir ve vergi
politikalarıdır.
“Büyüme oranı % 10’larda olsaydı emekçiler
için ya da toplumun bütünü için ne
değişirdi?”
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
104
105. ► Günümüzde iktisadi büyüme
yeterli düzeyde ve güvenceli
istihdam yaratmayan bir
büyümedir.
► İktisadi büyüme sonucunda
gelir ve servet dağılımındaki
adaletsizlik düzelmiyor daha da
artıyor.
“Büyüme oranı % 10’larda olsaydı emekçiler
için ya da toplumun bütünü için ne
değişirdi?”
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
105
106. ► Kapitalist büyüme, daha fazla üretim
ve tüketim çılgınlığı doğayı tahrip
ediyor.
Çünkü kapitalist üretimin doğrudan amacı
insan ihtiyaçlarının ya da toplumsal
ihtiyaçların karşılanması değil, kâr, daha
fazla kâr ve en fazla kâr elde etmek.
Daha fazla kâr için daha fazla üretim ve
tüketim yapılıyor.
Bunun sonucunda ekonomi büyüyor ancak
böyle bir büyüme sırasında hem emek hem
de çevre sömürülüyor, tahrip ediliyor.
“Büyüme oranı % 10’larda olsaydı emekçiler
için ya da toplumun bütünü için ne
değişirdi?”
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
106
108. Büyüme ve refah artışı asıl olarak
sanayi devrimiyle, sermaye birikimi,
sanayileşme ve teknolojik ilerlemenin
hızlanmasıyla son 160 yıldan bu yana
gerçekleşti.
Bir yazara göre eğer 1850 tarihine kadar ki
6000 yıllık insan ömrü 1 gün ile ifade
edilirse geçtiğimiz yüz yıl ½ saatten biraz
fazla eder.
Ancak bu son ½ saatte toplam 1 günden
çok daha fazla üretim yapılmış ve gelir ve
refah yaratılmıştır.
Bölüşüm
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
108
109. Örneğin 1970–1990 döneminde
küresel sanayiler iki kat büyüdü.
Keza son 30 yıldır finansal sermaye
ve finans sektörü çok daha hızlı
büyüdü.
Finansal işlemlerin , sermayenin,
piyasaların ve kurumların genel
ekonomi içindeki ve milli gelir içindeki
payı ciddi biçimde arttı.
Bölüşüm
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
109
110. Gelir ve servet bu denli artarken,
bunun bölüşümü son derece
adaletsiz oldu.
160 yıl öncesine göre yaşam standardı
iyileşmiş olan emekçi sınıflar ile
sermaye sınıfı arasındaki uçurum
daha da büyüdü.
Son kriz emekçileri hem mutlak hem de
nispi olarak daha da yoksullaştırdı.
Bölüşüm
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
110
111. Günümüzde dünyada insanlık tarihinde daha
önce görülmemiş bir ölçüde servet dağılımı
adaletsizliği mevcut.
En tepedeki 9,5 milyon zengin, dünya nüfusunun
binde 14’ünü oluşturmasına rağmen toplam
servetin % 25’ine sahip durumda.
En zengin % 10’luk nüfus küresel servetin ya da
kaynakların % 85’ini elinde tutarken, nüfusun %
90’ı geriye kalan % 15’lik bir kaynakla idare
etmek zorunda.
En alttaki % 50’lik nüfus ise toplam servetin
sadece % 1’ine sahip.
Bölüşüm:
Küresel eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
111
112. Diğer taraftan 2,5 milyar insan günde 2,5
dolardan az bir gelir tüketebiliyor.
Dünyada kişi başına günde 2 kg’lık bir gıda
üretilirken toplamda 1,4 milyar insan aç
yaşıyor.
Dünyadaki en büyük 147 çok uluslu şirket
küresel sermayenin % 40’ını kontrol
ederken, bunların çoğunluğunu bankalar ve
sigorta şirketleri gibi finans kapital kuruluşları
oluşturuyor.
Bölüşüm:
Küresel eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
112
113. Servet dünyada coğrafi olarak da eşit
ya da adil dağılmıyor.
2000 yılında ABD ve Kanada tüm
servetin % 34’üne,
Avrupa % 30’una ve
zengin Asya-Pasifik ülkeleri %
24’üne sahipken,
kalan servet diğer bölgelere (L.
Amerika ve Afrika % 12) ait.
Bölüşüm:
Küresel eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
113
114. Dünyanın en zengin 200 kişisinin
serveti, 2,6 milyar insanınkinden fazla.
Oysa dünyada herkesin yeterli bir biçimde
sağlık, eğitim, gıda temiz içme suyu,
sanitasyon hak ve hizmetlerden
yararlanabilmesi için yılda sadece 40
milyar dolarlık bir ek kaynağa ihtiyaç var.
Bu rakam, 2009 yılında toplam servetleri
2,4 trilyon dolar olan dünyanın en zengin
50 kişisinin servetinin altmışta birine denk
düşüyor.
Bölüşüm:
Küresel eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
114
115. Finans kapital baskın duruma geldi.
Forbes 400 Dergisi’nin her yıl düzenli olarak
yayınladığı ABD’ nin en zengin 400 insanının
sektörler itibariyle dağılımı:
Finans sektöründe faaliyet gösteren spekülatör
kapitalistler giderek baskın hale gelirken, sanayici
ve petrol zenginleri ikinci plana düştü.
1982 yılında, petrol ve doğal gaz zenginleri en zengin
400 kişi arasında % 22,8 ile ilk sırada, sanayiciler %
15,3 ile ikinci sırada yer alırken, finans % 9 ile alt
sıralardaydı.
2007 yılında finansın tek başına payı % 27,3’ e
yükselirken (gayrimenkul ile birlikte % 34), sanayi %
9,5’e geriledi.
Bölüşüm:
Kapitalist sınıf içinde farklılaşma
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
115
116. Diğer taraftan dünyanın en zengin
ülkesi ABD’ de son kriz öncesinde
dahi yaklaşık 50 milyon insanın
sağlık sigortası yoktu.
10 milyonun üzerinde insan en fazla
haftalık 290 dolar olan asgari ücret
ile geçinmek zorunda ve
nüfusun % 15’i, yani 46 milyon
insan ise yoksul konumunda.
Bölüşüm:
En zengin ABD aynı zamanda an
adaletsiz ülke
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
116
117. ABD: Asgari ücretlinin sağlık sigortası alabilmek
için çalışması gereken yıllık saat (1979 ve 2011)
John Schmitt and Marie-Eve Augier, Affording Health Care and Education on the Minimum Wage,
http://www.cepr.net, March 2012,
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
117
118. 2011 yılı itibariyle dünyadaki dolar
milyarderi sayısı 1000’i aşıyor.
Forbes 2011 listesindeki en zengin
milyarder 75 milyar dolarlık serveti ile
Meksikalı Carlos Slim Helü.
Oysa Meksika ekonomisi % 6 oranında
küçülmüştü.
Kısaca, kapitalist dünyada milyarlarca
insan yoksulluk içindeyken, az sayıda
insan dünyadaki zenginliklerin çok
büyük bir kısmına el koymaktadır.
Bölüşüm:
Küresel eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
118
119. Eşitsizlik farklı birim ve ölçeklerde
kendini sürekli üretiyor.
Bugün her bölgenin ya da metropol
kentin kendi yerel seçkinleri oluştu.
Muhtemelen dünyadaki zenginlik
bölüşümü geçmişte bugünkü kadar
eşitsiz olmadı.
Var oluşumuzun % 90’ında, tarımın
geliştirilmesine kadar ki dönemde,
insanlar bir hayli eşitlikçi
toplumlarda yaşadı.
Bölüşüm:
Eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
119
120. Türkiye’de öncelikle servet dağılımı son
derece adaletsiz.
Bu adaletsizlik son yıllarda izlenmekte olan neo
liberal politikalarla daha da arttı.
2008 krizi sonrasında Türkiye’de servet
zenginlerinin sayısını arttı.
28 Şubat 2011 tarihli Forbes Dergisi:
Türkiye’nin en zenginleri listesinde (Forbes 100)
yer alan Türk dolar milyarderlerinin sayısı son üç
yılda artarak 2011 yılında 39 oldu.
Geçen yıl bu sayı 28 ve 2009 yılında ise 13 idi.
39 dolar milyarderinin bilinen servetlerinin
toplamı 100 milyar doları aşıyor.
Türkiye’de Bölüşüm:
Servet dağılımında eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
120
121. Bu durum son yıllarda uygulanan
ekonomi politikalarından asıl
olarak kimlerin fayda sağladığını,
gurur duyulan büyümenin ne
anlama geldiğini,
büyümenin istihdamı ve emekçi
sınıfların gelirlerini artırmadığını,
servet zengini sermayedarlar
yarattığını ortaya koyuyor.
Türkiye’de Bölüşüm:
Servet dağılımında eşitsizlik -
adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
121
122. Ekonomist Dergisi 'En Zengin 100 Türk'
Araştırması’nın 2012 sonuçları:
En zengin 100 Türk’ün toplam serveti 2012
yılında geçen yıla oranla % 25 arttı.
Dikkat çekici yükseliş İslami sermayenin önde
gelen markalarından Ülker Grubu'na ait.
Geçen yıl altıncı sırada bulunan Ülker Ailesi’ne ait
Yıldız Holding, Koç Holding ve Doğuş Holding’in
ardından üçüncü sıraya yükseldi.
Sabancı Holding ise dördüncü sırada yer alabildi.
Türkiye’de Bölüşüm:
Servet dağılımında eşitsizlik -
adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
122
123. Şirket hissesi, gayrimenkul, toprak /arsa, banka
mevduat hesapları, Hazine bonosu, repo, borsa
gelirleri gibi servet unsurlarına sahip olmayan
emekçi sınıflar gelir dağılımından da adaletli
bir şekilde pay alamıyor.
TÜİK gelir dağılımı araştırmaları sosyal
sınıfların milli gelirden aldığı payları göstermiyor.
Buna rağmen % 20’lik hane halkı gruplarına
göre yapılan gelir dağılımı araştırması en üst gelir
grubu ile alttakiler arasındaki uçurumu
göstermeye yetiyor.
Türkiye’de Bölüşüm:
Gelir dağılımında eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
123
125. 2011 yılında en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden
aldığı pay % 46,7 (geçen yıl bu oran % 46,4 idi) iken, en düşük gelire
sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay % 5,8’dir.
En tepedeki yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk
yüzde 20’lik grubun payının 8 katı.
Yani, en üst % 20’lik bir grup toplam gelirin neredeyse yarısına
el koyarken, kalan yarısı Türkiye nüfusunun % 80’i tarafından
paylaşılmak zorunda.
Ya da en tepedeki üçte birlik bir nüfus gelirin üçte ikisine el
koyarken, en alttaki % 60’lık nüfus kalan üçte bir ile yetinmek
durumunda.
Gini Katsayısı : 0.404 (geçen yıl 0,402 idi).
Türkiye Şili ve Meksika’dan sonra en OECD ülkeleri içinde en
yüksek Gini Katsayısına sahip ülke.
Türkiye’de Bölüşüm:
Gelir dağılımında eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
125
126. Türkiye’de insani gelişmişlik düzeyi çok düşük.
Bu endeks 169 ülke arasındaki insani gelişmişlik farklarını
gösteriyor.
Endeks, sağlık(ömür beklentisi), eğitim süresi ve okullaşma
oranı ve kişi başına düşen milli gelir gibi asıl olarak üç temel
kaleme dayanıyor.
Endeksin değeri 1’ e yaklaştıkça o ülkedeki insanların refah
düzeyleri artar, yoksulluk düzeyi azalır.
OECD ülkelerinin endeks ortalaması : 0.88 .
Norveç’in 0.94 ile en tepede (1.) ve Zimbabwe’nin 0.14 ile
sonuncu (169.) olduğu sıralamada Türkiye 0.68 ile 83.
sırada yer alıyor.
Daha önceleri Türkiye 70’li sıralarda yer almaktaydı.
İran, Ermenistan, Gürcistan, Yemen, Fas, Suriye, Mısır,
Ürdün, Libya ve Tunus gibi ülkeler Türkiye’nin üstünde
sıralanıyor.
UNDP / İnsani Gelişme Endeksi
2010
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
126
127. 31 OECD ülkesinde 6 sosyal adalet göstergesinin
ağırlıklı ortalaması OECD genelinde 6.67.
Türkiye 6 göstergenin hepsinde 5 puanın altında
kalarak 4.19 ile son sırada (31.sırada) yer aldı.
Böylece Türkiye OECD’nin en sosyal adaletsiz
ülkesi olarak tescillendi.
Yoksullukla mücadele: 4.26
Eğitimde eşitlik: 3.67
İstihdam imkânı: 4.86
Sosyal bütünleşme: 3.22
Sağlık: 3.79
Kuşaklararası adalet: 5.05.
OECD / Sosyal Adalet
Göstergeleri 2011
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
127
128. Emekten yana kamu bütçe politikaları
ile bu adaletsizlikleri bir miktar
azaltmak mümkün.
Ancak Türkiye’de bütçeler bu
amaçla kullanılmıyor.
Tam tersine bütçeler gelir ve
servetin zenginler ve sermaye
grupları lehine yeniden
bölüştürülmesine hizmet ediyor.
Türkiye’de Bölüşüm:
Gelir dağılımında eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
128
129. OECD ülkelerinde kamu bütçesinden
yapılan sosyal amaçlı harcamalar
ortalama olarak 1980 yılında %15.5 ve
2012’de % 21.7’ dir.
Türkiye ‘de ise bu oran 1980’de % 3.22’
den 2009 yılında % 12.8’e yükseldi.
Türkiye’de sosyal amaçlı harcamalar
Meksika, Güney Kore ve Şili’den sonra
en düşük dördüncü düzeyde.
Yani, en düşük sosyal amaçlı yardım yapan
ülkeler ile en eşitsiz gelir dağılımına sahip
ülkeler arasında paralellik bulunmaktadır.
Türkiye’de Bölüşüm:
Gelir dağılımında eşitsizlik - adaletsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
129
130. 2013 Bütçesi
Maliye + Hazine % 42 171 Milyar TL
Milli Eğitim Bakanlığı % 11,7 47,5 Milyar TL
Asker + Polis + Cezaevleri % 11,6 47,2 Milyar TL
Sağlık Bakanlığı % 4,1 16,7 Milyar TL
103 Üni. + YÖK + ÖSYM % 3,7 15,22 Milyar TL
Diyanet İşleri Bşk. % 1,1 4,6 Milyar TL
Kültür + Turizm + Çevre
Bakanlığı
% 1,0 3,8 Milyar TL
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
130
131. Bütçeden küçük köylü ve yoksullara yapılan
yardımlar bütçenin toplamda % 3 ya da 4’ünü
ancak buluyor.
Örnek: Son 9 yıl boyunca (2012 ve 2013 hariç )
Sosyal Yardım Dayanışma Fonu aracılığıyla
yoksullara yapılan yardımlar ortalama 2 milyon
lirayı bulmadı.
Sürekliliği olmayan yardım biçimleri, yoksulluğu
azaltmaktan ziyade sisteme ve sistemin
egemenlerine bağımlılık yaratıyor.
Bir yandan devletin sosyal yönünün
küçültülürken, diğer yandan da güncel, tekil ve
birbirinden kopuk yardım harcamaları gündemde
tutuluyor.
2013 bütçesi: Yüzü sermayeye sırtı
ise halka, emeğe dönük bir bütçe
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
131
132. Tarım Kanunun 21 inci maddesinde “Tarımsal
destekleme programlarının finansmanı, bütçe
kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır.
Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî
hasılanın yüzde birinden az olamaz” hükmü yer
alır.
Ancak bu oran yıllar itibariyle % 1’in altında
seyretmektedir.
2013 yılı bütçesinde bu oran toplam tarımsal
desteklemeler ele alındığında % 0.83’dür.
Ancak Destekleme ve fiyat İstikrar Fonu… vb
yollarla verilen diğer dolaylı tarımsal destekleri de
eklendiğinde bu oran yüzde 1’in üzerine çıkıyor.
2013 bütçesi: Yüzü sermayeye sırtı
ise halka, emeğe dönük bir bütçe
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
132
133. 2012 yılı için ise doğrudan gelir desteği
ödemeleri için bütçeden kaynak ayrılmadı.
Bu desteğin yerini alan bazlı desteklemeler
aldı.
Bütçeden yapılan tarımsal destekler tarım
kesiminin gelirlerinin en az üçte birini
oluşturuyor.
Ancak tarımsal desteklerden faydalanabilmeleri
için köylülerin Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS)
kayıt olmaları gerekli.
ÇKS’ye kayıt olabilmek için de arazilerin tapulu
olma şartı aranıyor.
Bütçeden yapılan tarımsal
destekler
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
133
134. Özellikle miras yoluyla parçalı arazilerin
sayısının giderek artması ve tapusu
olmayan ya da hisseli küçük çiftçilerin
sayısının fazlalığı nedeniyle, desteklerden
yoksul kesim yeterince
yararlanamıyor.
Ayrıca topraksız köylüler ve tarım
işçileri de destek kapsamı dışında
kalıyorlar.
Tarımsal desteklerden daha çok büyük
üreticiler yararlanıyor.
Desteklerin yoksulluğu azaltıcı etkileri
yok denecek kadar az.
Bütçeden yapılan tarımsal
destekler
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
134
135. Buna karşılık çeşitli vergi muafiyeti ve istisnaları, vergi
indirim ve tecilleri ve sermaye sübvansiyonları biçiminde
sermaye sahiplerine verilen destekler bütçenin %
13’üne denk düşüyor.
Sadece “vergi harcaması” adı altında 2013 bütçesinde
22,4 milyar lira tutarında verginin sermaye geliri elde
edenlerden alınmasından vazgeçiliyor.
Ancak vergi kanunları dışında yer alan mevzuatla düzenlenen
ve bütçenin ekinde yer almayan (örneğin Petrol Kanunu )
vergi harcaması sayısı açıklananlardan daha fazla.
Yani sermayeye tanınan vergisel imkân bütçede
sıralananlardan çok daha fazla.
Sermaye için ayrıca; işveren primindeki 5 puanlık indirim
için kredi faiz desteği için ve kobi desteği için
milyarlarca lira tutarında sübvansiyon söz konusu.
2013 bütçesi: Yüzü sermayeye sırtı
ise halka, emeğe dönük bir bütçe
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
135
136. Böyle bir bütçe politikası sonucunda
asgari ücretli bir ücretlinin vergi yükü
net ücretinin % 70’ine kadar çıkıyor.
Resmi kurumlar vergisi oranı % 20
olmasına rağmen,
Türkiye’nin en büyük şirketleri,
holdingleri ve bankalarının efektif
olarak ödedikleri verginin gelirlerine
oranı ortalama % 5’i aşmıyor.
Bu oran BİM marketler zincirinde ise %
0,08 civarında.
Türkiye’de Adaletsiz vergi yükü dağılımı
bölüşümü daha da adaletsiz yapıyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
136
137. Bu eşitsizlik ve adaletsizlik göstergeleri
sınıfsal bölünmüşlüğün sadece çarpıcı
sonuçları.
250 yıllık kapitalizmin insanlara, iddia
edilenin aksine, sınıfsal sömürü, yoksulluk,
eşitsizlik ve adaletsizlik ve krizler dışında pek
de bir şey vermediğinin göstergeleri.
Bu sonuçları doğuran şey, toplumdaki
diğer sömürü ve ezme biçimlerinin üzerinde,
artı değer sömürüsüne, kâr maksimizasyonu
için üretime ve çevreyi tahrip eden, işçi ve
emekçi sınıfları baskılamaya dayalı kapitalist
üretim tarzının bizzat kendisi.
Bölüşüm
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
137
138. İşsizlikte olduğu gibi, yoksulluk, gelir ve
servet dağılımı adaletsizliğinin nedeni ana
akım iktisatçıların ileri sürdüğü gibi kaynak
yetersizliği değil, kapitalist sistemin
kaynakları dağıtma biçimidir.
Çünkü kaynaklar piyasalar tarafından
ihtiyaçların karşılanması için değil, kâr
elde etmek için dağıtılmakta ve devlet izlediği
sosyo-ekonomi politikaları ile bunu
kolaylaştırmaktadır.
Bölüşüm
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
138
139. Keza bu bir kerelik bir olarak
kalmıyor,
piyasalar ve devlet bu eşitsizlikleri
hem yeniden üretiyor hem de daha
da derinleştiriyor.
İktisadi krizler ise bu eşitsizlik ve
adaletsizliği daha da artırıyor.
Bölüşüm
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
139
140. Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet
devam ettiği sürece,
istihdam, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve
sosyal konut gibi hakları karşılamaya dönük
kamusal hizmetler tüm toplumun,
insanlığın ya da çevrenin yararına olacak
bir biçimde sunulamaz.
Bu haklar birer birer ortadan kaldırılarak
sermaye için yeni kârlı alanlara
dönüştürülecek şekilde metalaştırılır.
Eleştirel akım:
Bölüşüm
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
140
141. Sosyal devletlerin çöküşü kapitalizmi reforme etme
çabasının sadece kısa bir süre için işe
yarayabildiğini gösterdi.
Bu nedenle de kısa erimde mevcut sistemde çalışan
sınıfların ve işsizlerin çıkarlarını koruyup geliştiren her
tür iyileştirme için mücadele edilmeli.
Ancak, toplumsal yapının dönüştürülüp, siyasal
iktidarın tekelci sermayeden alınmadan bu reformların
asla güvende ve kalıcı olamayacağının da bilinciyle;
uzun erimde kaynakların, tüm toplumun ve ekolojinin
ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bu sorunlara neden
olan üretim tarzını ve bunun neden olduğu
bölüşüm ilişkilerini değiştirmek gerekmektedir.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
141
Eleştirel akım:
Bölüşüm
142. Ekonomiyi kontrolü altında tutan
büyük işletmelerin ve bankaların
kamusal mülkiyete devredilmesi,
Dış ticaretin devletleştirilmesi,
Bu işletmelerin yönetim ve
denetiminin işçilerin ve diğer emekçi
sınıfların ve bir bütün olarak
toplumun demokratik olarak
seçilmiş olan temsilcilerine
bırakılması gerekli.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
142
Eleştirel akım:
Bölüşüm
144. Kapitalizm sadece kriz dönemlerinde
değil, krizde olmadığı dönemlerde de
yeterince iş ya da istihdam yaratan bir
sistem değil.
Son dönemlerde görüldüğü gibi yarattığı
istihdam istikrarsız-geçici, düşük
ücretli, yarı zamanlı ve güvencesiz
istihdam niteliğinde (prekarya).
Bu anlamda kapitalizm bir yandan vahşi bir
emek sömürüsü sürdürürken, diğer yandan
milyonlarca insanı işsiz bırakmakta ve
potansiyel emeği israf etmektedir.
İstihdam / İşsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
144
145. İşsizlik oranı = işsizler / emek
gücü
Emek gücüne katılım oranı = 16
yaş -65 yaş arası nüfus.
Türkiye : % 49, OECD : % 66,
ABD: % 70
İşsizlik türleri:
Friksiyonel (% 3-4, iş değiştirme
süreci)
Yapısal işsizlik
145
İşsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
146. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO)
küresel istihdam verileri (ILO, 2011);
2010 yılında dünyadaki toplam işsiz sayısı 205
milyon ve ortalama işsizlik oranı: % 6,2.
Nüfusun ne kadarının istihdam edildiğini gösteren
istihdam / nüfus oranı : % 61.
Emek gücüne katılım oranı: % 65 dolayında
(azgelişmiş ülkelerde % 50’lerin altına düşüyor).
Yani kapitalist ekonomiler insanlar için yeterli
istihdam yaratmıyor, iş olanağı sunmuyor.
Kapitalizm artık yeterli istihdam
yaratmıyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
146
147. Nispeten daha örgütlü ve yüksek ücretli sanayi
istihdamının payı azalırken, daha düşük ücretli ve
güvencesiz nitelikteki tarım ve hizmetler sektörü
istihdamının payı artıyor.
Kısmi zamanlı istihdam hem kriz döneminde hem
de toparlanma dönemlerinde artıyor.
Gençler (15–24 yaş grubu) arasındaki işsiz sayısı
ve işsizlik oranı ortalamanın iki katından fazla
(% 12,6; 78 milyon ).
Yani kapitalizm gençlere iş ve umut vermiyor.
Gençlerin emek gücüne katılım oranı ise giderek
azalıyor.
2010 yılında 1,7 milyon genç emek gücü piyasasından
çekildi.
İstihdamın sektörel dağılımı
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
147
148. Hizmetler : %
43
Tarım: % 35
Sanayi: % 22.
Tarımın payı
hızla azalıp,
hizmetlerin
payı artarken,
sanayi çok az
arttı.
Dünya çapında istihdamın sektörel dağılımının
gelişimi (1990-2009)
(ILO Global Employment Trends 2011)
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
148
149. Hizmetler : % 70
Sanayi: % 24
Tarım: % 6
Hizmetler
sektörünün payı
artarken,
tarımın ve
sanayinin payı
azaldı.
Metropol ülkelerde istihdamın sektörel dağılımı
ILO Global employment trends 2011
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
149
150. Sektörel dağılım:
Hizmetler : 11,587,000 (
% 48) (MG payı : %
71,9)
Tarım : 6,143,000 ( %
25.5) ( MG payı : % 8,1)
Sanayi : 4,704,000 ( %
19.5) (MG payı : % 20)
İnşaat : 1,676,000 ( %
7,0)
Kamu / özel sektör
dağılımı:
Özel sektör :
10,225,700
( %92,7),
Kamu sektörü :
805,263 ( % 7,3).
Türkiye’de kayıtlı istihdamın dağılımı (2011):
24,110,000 (% 100)
(Rakamlarla Türkiye (İşveren, Temmuz 2012)
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
150
152. Türkiye’de ücretli istihdamının payı
(%) (Rakamlarla Türkiye (İşveren, Temmuz 2012)
İstihdam durumu:
Ücretli ve yevmiyeli:
14,876,000 ( % 61,7)
Kendi hesabına ve işveren :
5,931,000 ( % 24,6)
Ücretsiz aile işçisi:
3,303,000 ( % 13,7)
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
152
153. Son 30 yıldır ücretlilerin
milli gelir içindeki payı
hemen tüm OECD
ülkelerinde azaldı.
Bunun nedenleri verimlilik
artışları, sermaye
yoğunluğu, artan yerli
ve uluslar arası rekabet,
işçilerin toplu pazarlık
güçlerinin azalması,
kolektif pazarlık
kurumlarının
dönüşümü.
Bu durum gelir dağılımını
daha da kötüleştirirken
sosyal uyumu azalttı,
toparlanmayı zorlaştırdı.
OECD Ülkelerinde Emek Gücünün MG
İçinde Azalan Payı (1990-2009)
(OECD Employment Outlook 2012)
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
153
154. Kapitalizmin yarattığı istihdam istikrarsız-geçici, düşük
ücretli, yarı zamanlı ve güvencesiz istihdam niteliğinde.
Toplam 3 milyar çalışan işçinin yarısı (1,5 milyar işçi)
güvencesiz, her an işten çıkartılabilir konumda ve çok düşük
ücretlerle çalışabiliyor.
Öyle ki günde 1.25 dolar ve altında bir ücretle yetinmek
durumunda kalan “çalışan yoksul istihdamı” toplam
istihdamın % 21’ini oluşturuyor.
Bu oran azgelişmiş ülkelerde % 50’yi buluyor.
Ebeveynleri ile birlikte toplamda günlük 2 dolar ile geçinmek
zorunda kalan işçilerin oranı ise % 39 (1,2 milyar işçi)
Esnek, güvencesiz, düşük ücretli
istihdam
154İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
155. Esnek istihdam Avrupa İstihdam Politikasının önemli
bir parçasını oluşturuyor.
Bu, standart olmayan istihdam koşulları, kısmi zamanlı
çalışma, evden çalışma ve sabit ücretli çalışma gibi
konuları içeriyor.
Uluslararası emek gücü istatistiklerine göre Avrupalı
her 5 işçiden 2’si esnek istihdam koşullarında
çalıştırılıyor.
Esnek istihdamın en yaygın olduğu ülkelerin başında Hollanda, İtalya,
Almanya, Portekiz, Polonya ve İspanya geliyor.
Esnek, güvencesiz, düşük ücretli
istihdam
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
155
157. Temel özelliği güvencesizlik.
Bunlar sendikalı, sigortalı iş güvenliğinden
yoksun ve son derece sağlıksız ortamlarda,
düşük ücretli çalışmak zorundalar.
Öyle ki, bazı bölgelerde saat başına 20 cent,
günde 16 saat ve ayda 1 gün izin gibi ilkel
sermaye birikimi dönemini hatırlatan koşullarda
çalıştırılıyorlar.
Bunlar aynı zamanda nesnel olarak sendikalı
işçilerin direncini kırmada kullanılıyorlar.
157
Prekarya
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
158. Türkiye: Kanun Hükmünde Kararnameler
(KHK)
AKP hükümeti, 06.04.2011 Tarih ve
6223 Sayılı kanunun verdiği “yetkiye”
dayanarak bugüne kadar toplam 35
Kanun Hükmünde Kararname çıkardı.
Bu KHK’lerle, sağlık, eğitim, adalet,
barınma, kültür ve çevre gibi hizmetlerle,
kamu yönetimi alanında mali ve sosyal
haklar başta olmak üzere birçok konuda
önemli değişiklikler yapıldı.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
158
159. Güvencesiz ve esnek, kuralsız bir
çalışma rejimi hızla örülüyor
Bu KHK’ler ve diğer düzenlemelerin hedefi
güvencesiz, esnek, kuralsız bir çalışma
rejimi oluşturmak.
Bu süreç 2003’teki 4857 sayılı İş Yasası
ile başlatıldı.
►Bu 10 yıllık sürecin ilk ayağı yaygınlaşan
taşeron (alt işveren) uygulaması.
Özel sektörde taşeronlaştırma hızla
sürdürülürken, kamu kesiminde kadrolu
güvenceli istihdam yerini giderek ‘taşeron’
işçi ve ‘dışarıdan hizmet alımına’ bırakıyor.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
159
160. ÇSGB verilerine göre son 10 yılda taşeron işçi
sayısı 350 binlerden 1 milyon 500 bine ulaştı.
Tek başına Sağlık Bakanlığı bünyesinde 2011
yılında çalışan 478.000 personelin; 358.000’i
kadrolu, kalan 120.000’i, yani % 25’inden
fazlası ise “taşeron firma personeli”.
KİT’lerde “sözleşmeli personel” çok daha
büyük oranda: % 44.
‘Geçici işçiler ile birlikte bu oran % 48’i buluyor.
Bu oran 1986 yılında ise sadece % 3 idi.
Güvencesiz ve esnek, kuralsız bir
çalışma rejimi hızla örülüyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
160
161. ►İkinci ayak : 2012 yılında açıklanan Ulusal
İstihdam Stratejisi (UİS) Belgesi:
2023 yılına kadar çalışma hayatında yapılması
hedeflenen değişikliklerin
Temel hedefi işsizliğin nedeni olarak görülen
güvenceli istihdamı ortadan kaldırmak ve daha
esnek emek gücü piyasaları yaratmak.
Bu strateji altında; (i) taşeron uygulaması
yaygınlaştırılıp asıl işlerde de taşeron işçi çalıştırmak
tamamen serbest bırakılıyor (ii) geçici işçilik
yaygınlaştırılıyor (iii) Özel istihdam büroları
aracılığıyla "kiralık işçilik" oluşturulacak. Böylece
esneklik kurumsallaştırılmış olacak (iv) kıdem
tazminatları budanacak.
Güvencesiz ve esnek, kuralsız bir
çalışma rejimi hızla örülüyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
161
162. Sendikal haklar daraltılıp, sendikalar
etkisizleştirildi
►Üçüncü ayak : 6356 sayılı yeni Sendikalar ve Toplu
İş Sözleşmesi Kanunu.
Bu kanun ile işçilerin yaklaşık % 55 ' ini oluşturan
30’dan az işçi çalıştıran işyerlerindeki işçilerin ve 6
aydan az kıdemi olan işçilerin sendikalaşma hakkı
ortadan kaldırıldı.
1.4 milyon işyerinin % 95’inde 30’dan az işçi çalışıyor.
Yani işyerlerinin % 95’inde sendikal örgütlenmenin
yasal bir güvencesi kalmadı.
Sendikal nedenlerle işten atılmaları yaptırımsız kaldı.
Bu işçiler tazminat hakkından da mahrum
kalıyorlar.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
162
163. Kamuda güvencesizleştirme, esnek
çalıştırma ve sendikal vesayet
dönemi
►Dördüncü ayak : 6111 sy ‘Torba Yasa
(13.02.2011) ile 657 sy DMK’ de yapılan
değişiklikler :
Madde 104: “ …Memurların yürüttükleri
hizmetin özelliklerine göre, bu madde
uyarınca tespit edilen çalışma saat ve
süreleri ile görev yerlerine bağlı
olmaksızın çalışabilmeleri mümkündür.”
Madde 101: “Günün yirmi dört saatinde
devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan
Devlet memurlarının çalışma saat ve
şekilleri kurumlarınca düzenlenir”.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
163
164. Memurların, kamu yararı ve hizmet
gerekleri sebebiyle ihtiyaç duyulması
halinde,
Kurumlarınca Devlet Personel
Başkanlığı’nın uygun görüşü alınarak
diğer kamu kurum ve kuruluşlarında 6
aya kadar geçici süreli olarak
görevlendirilebileceğine” ilişkin
düzenleme yapıldı.
Kamuda güvencesizleştirme, esnek
çalıştırma ve sendikal vesayet dönemi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
164
165. Madde 110: “Kamu kurum ve kuruluşları yürütmekte oldukları
hizmetlerin özelliklerini göz önünde bulundurarak
memurlarının başarı, verimlilik ve gayretlerini ölçmek
üzere, Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü
alınmak kaydıyla, değerlendirme ölçütleri belirleyebilir.”
Madde 125: “a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların
huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak,
boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi
yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya
bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve
teşvik etmek veya yardımda bulunanlara
devlet memuriyetinden çıkarılma cezası verilir.”
Kamuda güvencesizleştirme, esnek
çalıştırma ve sendikal vesayet dönemi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
165
166. ► Beşinci ayak: 4688 sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanunu'nda
(Nisan 2012 ) yapılan değişiklik:
Kamu çalışanlarının tümünün
grev hakkı yok sayıldı.
‘Sözde toplu sözleşme hakkı’ getirildi
ama özünde zorunlu tahkim rejimine
geçildi (Kamu Görevlileri Hakem
Kurulu - KGHK ).
Kamuda güvencesizleştirme, esnek
çalıştırma ve sendikal vesayet dönemi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
166
167. Çalışma rejimine dönük bu düzenlemelerin
amacı; hem özel hem de kamu
sektöründe,
esnek ve güvencesiz çalıştırmayı
yaygınlaştırmak,
emekçi sendikalarını etkisizleştirip,
küçültmek,
onları siyasal iktidarın vesayeti altına
sokmak
artı değer miktarını daha da artırmak.
Bu çabalar sonuç verdi.
Kamuda güvencesizleştirme, esnek
çalıştırma ve sendikal vesayet dönemi
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
167
168. Özel sektörde
Sendikalaşma oranı (2011):
% 3-7 civarında.
Toplu iş sözleşmesi (2011):
2012 yılında 16 milyon ücretliye karşılık toplu iş
sözleşmelerinden yararlanan işçi sayısı 680 bin civarında.
A.Ç.
Akdedilen TİS sayısı : 1,939 (2009: 1,995)
İşyeri sayısı (% 1’i) : 14,057 (toplam 1,400,000 )
Kapsamdaki işçi sayısı (% 3.5’i) : 422,584 (2009:
504,796)
Grev uygulamaları (2011):
Grev sayısı : 9 ( 2009: 13)
İşyeri sayısı: 26 (2009 : 34)
Greve katılan işçi sayısı : 557 ( 3,101)
168
Özel sektörde sendikalaşma oranı, akdedilen TİS sayısı ve
grev sayısı azalma eğilimini sürdürüyor (Rakamlarla
Türkiye, İşveren, Temmuz 2012)
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
169. Kamu sendikaları giderek iktidarın vesayeti
altına girdi
Toplam memur sayısı :
2,017,978.
Toplam sendikalı memur
sayısı:
1,375,661.
Sendikalaşma oranı: %
68.17
169 İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
170. Memur-Sen: 650 bin 328 ( %
47),
Memur-Sen 2002 ' de 42 bin olan üye sayısını 15
kat artırdı.
T. Kamu-Sen: 418 bin 991 (%
30),
KESK: 240 bin 304 ( % 17).
Birleşik Kamu-İş: 33 bin 477
(% 2).
Sendikaların üye sayıları
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
170
171. 657’de yapılması düşünülen değişiklikler
(Yeni Tasarı)
‘yeni tasarı’ ile kamu emekçilerinin ellerinde
kalan son hakları dahi ellerinden almak
isteniyor.
İşte, işyerinde, mesai saatinde, ücrette,
çalışma süresinde , kuralsız, standart-dışı,
eğreti istihdamı yerleştirilip
yaygınlaştırılmak ve güvencesizliğin kural
haline getirilmesi hedefleniyor.
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
171
172. Kadro esasına dayanan memurluğun yerine
sözleşmeli personel, geçici personel ve işçilerin
istihdam edilmesi ve mevcut memur kadrolarının bu
statülere yönlendirilmesi hedefleniyor.
Bu, kamu personelini statü hukukundan çıkartıp
özel sözleşme hukukuna mahkûm eden bir durum.
Bu, mevcut memur statüsünden 4/B hem de
4/C’ye geçiş ve taşeron işçiye dönüşmek
biçiminde gerçekleşecek.
Böylece toplu sözleşme hakkından
yararlanamayan, hak mücadelesinde
sendikalaşmalarının önü tıkanan, örgütsüz bir
işçi sınıfının da oluşturulması hedefleniyor.
‘Yeni Tasarı’
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
172
173. Güvencesiz istihdam biçimi altında
sermaye doğrudan ya da devlet eliyle,
emekçiyi ihtiyaç duyduğu zaman ve
mekânda ve normlarda kullanabilecek.
Kamu, sermayenin talebine uygun olarak
yeniden yapılandırılacak.
Kamu emekçileri performans sistemi ve
kalite yönetimi benzeri uygulamalara
maruz bırakılacak,
böylece de kamu ile özel arasındaki
sınırlar giderek ortadan kaldırılacak.
‘Yeni Tasarı’
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
173
174. Kısaca, emekçiler açısından güvencesiz
istihdam;
►işini kaybetmek,
►sendikasızlaşmak-örgütsüzleşmek,
►koruyucu düzenlemelerden yoksun
kalmak,
►daha ağır bir artı değer sömürüsüne maruz
bırakılmak,
►daha fazla yoksullaşmak ve refah
kaybına uğramak demektir.
‘Yeni Tasarı’
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
174
175. Nüfusun % 20’si çok yoksul ve 16 milyon insan
sosyal yardımlarla yaşamını sürdürebiliyor;
Bunlara ilave olarak çalışan yoksul oranı
tarım sektöründe % 35’in üzerinde,
sanayi sektöründe % 30’a yakın ve
en yoksul çalışanların % 46’sını yevmiyeli işçiler
ve
% 34’ünü ücretsiz aile işçileri (ev kadınları)
oluşturuyor.
Türkiye’de çalışan yoksullar
175İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
176. Bu sınırlı istihdam olanağı bölge, cins,
yaş, ırk ve etnisiteye göre de farklılık
gösteriyor.
Öyle ki kadınlar arasındaki işsizlik
erkeklere göre daha yüksek (kadınlarda
oran % 6,5 iken erkeklerde % 6).
Zenciler, göçmenler, azınlık uluslar
daha zor ve nitelikli iş bulabiliyorlar, daha
ucuza çalıştırılıyorlar ve krizde ilk onlar
işten çıkartılıyor.
Yani kapitalizm tüm cinslere ve etnik
gruplara eşit imkân tanımıyor.
176
İstihdam imkanları etnisiteye göre değişiyor.
Kapitalizm tüm etnik gruplara eşit imkan tanımıyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
177. Türkiye’de bölgeler itibariyle tarım dışı işsizliğin dağılımı:
Güney Doğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde Türkiye ortalamasının çok üstünde
resmi olarak % 20,4’ e varan bir işsizlik
Yani genel olarak Türkiye’nin doğusunda işsizlik batısına kıyasla daha
yüksek.
En yüksek işsizlik oranına sahip kentler:
Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Van Muş, Bitlis,
Diğer taraftan İzmir’in % 16,5, Kayseri’nin (Sivas ve Yozgat dâhil) % 16,7 ve
Kocaeli-Sakarya’nın % 14,7 olarak Türkiye ortalamasının üstünde çıkması
işsizliğin sanayi bölgelerinde de ne denli yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
177
İstihdam imkanları etnisiteye göre değişiyor.
Kapitalizm tüm etnik gruplara eşit imkan tanımıyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
178. Kriz dönemlerinde bu tablo daha
da kötüleşiyor,
işsiz sayısı hızla artarken,
esnek istihdam adı altında (işsizliği
azaltmak gerekçesiyle)
emek sömürüsü daha da
yoğunlaşıyor.
Kriz dönemlerinde :
İşsizlik, esnek, güvencesiz, düşük ücretli istihdam
artıyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
178
180. Resmi işsizlik oranları metropol ülkelerde dahi
ortalama % 10’un üzerine çıktı.
ABD’ de bu oran % 8,2 ; Japonya’da % 5 (genç işsizliği %
10,5) ve Avrupa ülkelerinde ortalama % 10’un üzerinde.
2011 yılı sonu itibariyle Avro Bölgesinde ortalama işsizlik
oranı % 10,4 ve genç işsizliği oranı % 21.
Ancak genç işsizliği İspanya’da % 50’yi aşarken,
Yunanistan’da % 50’ye yakın ve Portekiz’de % 30’un
üzerinde.
27 AB ülkesinde kayıtlı işsiz sayısı 22 milyon
civarında.
İşinden memnun olmayıp da daha iyi iş arayanların ve
emekli olduktan sonra geçinemediği için çalışmak
isteyen iş arayanların sayısı ise 27 milyonun
üzerinde.
Kriz dönemlerinde :
İşsizlik, esnek, güvencesiz, düşük ücretli istihdam
artıyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
180
181. En çok işsiz 4 milyona yakın bir sayı ile
İspanya’da yaşıyor.
İkinci sırayı 3,5 milyon ile Almanya
alırken, sıralama 2,5 milyon ile İtalya ve
Fransa ve 1,7 milyon ile Polonya ve 1,5
milyon ile İngiltere (genç işsizliği % 22)
şeklinde devam ediyor.
İnsanların en fazla iş aradığı
ülkelerin başında yaklaşık 6 milyon
ile Almanya gelirken onu 5 milyon
ile İspanya takip ediyor.
Kriz dönemlerinde :
İşsizlik, esnek, güvencesiz, düşük ücretli istihdam
artıyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
181
182. Litvanya, Estonya ve Letonya gibi daha önce
sosyalist bloka dâhil olan ülkelerde ise
işsizlik oranları ortalamanın bir hayli
üstünde.
Benzer bir durum 1990’ların “altın çocuğu”
olarak gösterilen ve 1990–2000 döneminde
ortalama % 10 büyüme hızı yakalayan İrlanda
ve sosyal refah devletinin tipik örneklerinden
olan Danimarka için de söz konusu.
Kriz dönemlerinde :
İşsizlik, esnek, güvencesiz, düşük ücretli istihdam
artıyor
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
182
183. TÜRKİYE : İŞGÜCÜ DURUMU 2005-2011 (Mevsim
etkilerinden arındırılmış )
(Kaynak: KESK-AR)
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
183
184. Türkiye’de 2012 Ekim itibariyle işsizlik
oranı TÜİK tarafından Türkiye genelinde %
9.1 olarak açıklandı.
Kentlerde bu oran tarım dışında % 11.4
ve genç nüfus arasında % 18.1.
Ancak açıklanan bu oranları ihtiyatla
karşılamak gerekir. Zira Türkiye’de
işgücüne katılım oranı % 48,6 (AB
ülkelerinde % 65–70 civarında).
Bu durum gerçek işsizlik oranının açıklanan
resmi işsizlik oranının çok üstünde olmasını
gerekli kılıyor.
Türkiye’de işsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
184
186. Ayrıca TÜİK işsizlik oranını tespit ederken
haftada 1 saat çalışanı dahi işsiz
saymamaktadır.
Eğer haftada 1 saat değil de 15 saat kıstas
alınsaydı resmi işsizlik oranı yaklaşık üç puan
daha yüksek çıkacaktı.
Bu nedenlerden dolayı gerçekte işsizlik
oranının çok daha yukarıda olması beklenir.
186
Türkiye’de işsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
187. Türkiye ekonomisinde son 10 yıldır görülen ekonomik büyümenin yeterli
istihdam yaratmamasının yapısal nedenleri :
Toplam yerli (iç) tasarruf hacmi çok düşük ve 2002 yılından bu yana dış
kaynakla büyümeye yönelen AKP iktidarı bu oranı daha da düşürerek 2002’de
% 18,6’dan 2011’de : % 13,3’e geriletti.
Öyle ki Türkiye 2005’ten önce tarihsel olarak yılda ortalama 20 milyar doların
altında dış kaynak kullandı.
Bu kaynakların çok büyük kısmı uzun vadeli kaynaktı (2007’de % 95).
2005’ten itibaren dış kaynak kullanımı hızla arttı ve 50 milyar doların
üstüne çıktı.
2010’da kullanılan dış kaynağın sadece % 6’sı uzun vadeli, % 94’ü kısa
vadeli, istihdama yönelmeyen ve spekülatif kaynak niteliğinde.
187
Türkiye’de işsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
188. Bu durum kaçınılmaz olarak cari
açığın artmasına neden oldu.
Öyle ki cari açığın döviz kazandırıcı
işlemlere (ihracat + turizm gelirleri)
oranı hızla arttı.
1994 ve 2001 krizlerindekine benzer
bir oranda 2010 yılında % 30’un
üzerine çıkarak ekonominin krize
karşı duyarlılığını artırdı.
188
Türkiye’de işsizlik
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
189. Ayrıca büyümenin motoru konumundaki dış ticaret
sektörü istihdamsız büyümeye neden oluyor.
Çünkü ihracat ithalata, özellikle de ara malı
ithalatına bağımlı.
Öyle ki aramalı ithalatının toplam ihracat içindeki payı
% 80’e kadar çıkıyor.
Böylece büyüme Türkiye’de değil, ihracatçı ülkelerdeki
istihdama katkı sağlıyor.
Ayrıca büyüme ile istihdam arasındaki ilişkiyi gösteren
büyüme-istihdam esneklik katsayısı sadece
0.14.
Son 10 yıldır bu katsayı 0.38’den gerileyerek bugüne
geldi.
Türkiye’de istihdamsız
büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
189
190. Kapitalizm toparlanma dönemlerinde de yeni
istihdam ya da ücret artışı yaratmıyor.
Büyümeyi daha çok emek gücü verimliliğini
artırarak sağlıyor.
İstihdam artışı ise verimlilik artışının çok
gerisinde.
Bir araştırmaya göre, 2011 yılının ilk çeyreğinde
ABD’nin 2007–2009 resesyonundan çıkışı
(toparlanma) hem işsiz yani istihdam yaratmayan
hem de ücretsiz (ücret artışı yaratmayan) bir
toparlanmadır.
Toplam istihdam 2009’un dip yapmış çeyreğindeki
düzeyden yukarı çıkamamış ve reel saatlik ve haftalık
ücretler ya sabit kalmış ya da azalmıştır.
İstihdamsız büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
190
191. Kısaca, günümüzde üretim artışı, kârlılık ve
ekonomik büyüme yeni yatırımlarla değil, daha
ziyade emek gücünün daha verimli
çalıştırılmasıyla sağlanıyor.
İmalat sanayindeki sermaye yoğunluğundaki
(sermayenin organik bileşimi) artış bir yandan
büyümeyi sağlarken, diğer yandan çalışan işçi
sayısını azaltıyor.
Sermaye artışı kadar yeni istihdam yaratılmasını
mümkün olmuyor.
İşçilerin daha az kullanılmasının yaratacağı kâr
azalması ise emek gücü verimliliğinin artırılması (nispi
artı değer sömürüsü) ya da mevcut sanayileri düşük
ücretli az gelişmiş ülkelere kaydırarak önleniyor.
İstihdamsız büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
191
192. Özellikle de kriz dönemlerinde işçiler
işlerinden olma korkusuyla daha sıkı ve
verimli çalışıyorlar.
ILO’ya göre, dünya genelinde emek gücü
verimliliği 2010 yılında % 3,1 arttı.
Buna karşılık reel ücretler ya çok az arttı ya
da geriledi.
Dünya genelinde % 0,5 artarken gelişmiş
ülkelerde % 0,5–0,6 arasında düştü.
İstihdamsız büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
192
193. Türkiye’de de “İmalat Sanayi
Üretim Endeksi”ve “İmalat
Sanayi Çalışanlar Endeksi:
1997=100 baz yılı olarak ele
alındığında, 2001 yılında
81,7 olan Çalışanlar
Endeksinin değeri, 2008’de
84,7 olabildi.
Aynı dönemde İmalat Sanayi
Üretim Endeksi ise 92,4’ten
138,5’e yükseldi.
Yani çalışan işçi sayısı aşağı
yukarı sabit kalırken üretilen
hâsıla arttı.
102,5
112
123,7
129,6
136,8
143,3
84,78684,284,885,483,7
82,281,7
92,4
138,5
0
20
40
60
80
100
120
140
160
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
İmalat Sanayiinde Toplam Çalışanlar İmalat Sanayi Toplam Üretim
Türkiye’de istihdamsız
büyüme
İzinsiz çoğaltılamaz-
Doç.Dr.Mustafa Durmuş
193