İnovatif Kimya Dergisi Sayı-22 Anlatılan Konu Başlıkları
Kırmızı Savaşçı Likopen
Osmanlılarda Kimyasal Maddelerin İsimlendirilmesi
Doğanın Mucize Molekülleri Fenolik Bileşikler
Kenetlenme Reaksiyonlarında Homojen Katalizörler
Serotonin’in Akrabası Dopamin
Verim Hesabı
Fullerenler
PolyMath ve Kimya Mühendisliği
Ayrıca Her Ay 3 Web Sitesi ve Kimya Bulmacası, Kimya Sektöründen Haberler, Kimya Sözlüğü ile Element Tanıyalım
İyi okumalar dileriz.
1. Kimya
Dergisi İNOVATİFKimya Dergisi
YIL:3 SAYI:22 MAYIS 2015
Osmanlılarda
Kimyasal Maddelerin
İsimlendirilmedisi
Doğanın Mucize
Molekülleri
Fenolik Bileşikler
Kenetlenme
Reaksiyonlarında
Homojen Katalizörler
PolyMath ve
Kimya Mühendisliği
Serotonin’in
Akrabası Dopamin
Verim Hesabı Fullerenler
Haberler
Faydalı Linkler Element Tanıma
Sözlük(İng-Trk)
Bulmaca
2. ÖnsözHakkımızda
İnovatif Kimya Dergisi Haziran 2013’te çalışma-
larına başlayan Ağustos 2013’te ilk sayısını çıkaran,
internet ortamda faaliyet gösteren, Kimya ve Kimya
Sektörü hakkında yazılar yazılan, yazarlarını online
ortamdan edinen bir e-dergidir.
Dergimiz Kimya ile ilgili yazılarınızı online ortamda
sizlerden alarak sizi tanıtmayı, sektörden olan ark-
adaşlara kimya dergisi okumanın keyfini yaşatmayı,
kimya ile ilgili piyasada çok okunan bir dergi ola-
bilmeyi kimyayı seven, kimyayı takip eden, kimya
ile ilgili bildiklerini paylaşan bir kesim oluşturmayı
hedef edinmiştir.
Dergimizde kimya üzerine bölüm okuyan, mezun
herkes bize yazabilir. Kimya ile ilgili bir bölüm
bitirmiş olmanız yeterli.
Dergimizde yazarlarımızın yazdığı yazılar kısmı,
haber kısmı, bulmaca kısmı, elementleri tanıyalım
kısmı, kimya sözlüğü kısmı ve faydalı web siteleri
kısmı adlı bölümler vardır.
Eğlenerek ve öğrenerek okumanız, bize yazmanız
dileğimizle...
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
Sahibi : Yavuz Selim Kart
Genel Yayın Yönetmeni : Yavuz Selim Kart
Yayın Danışmanı : Yavuz Selim Kart
Dergi Editörleri : Yavuz Selim Kart
Ebru Çetinkaya
Haber Bölümü : Yavuz Selim Kart
Ebru Çetinkaya
Hatile Moumintsa
Facebook Yönetimi
ve Bilgi Araştırma : Yavuz Selim Kart
Hatile Moumintsa
Twitter Yönetimi : Yavuz Selim Kart
Instagram Yönetimi : Yavuz Selim Kart
Dergi Tasarımı : Yavuz Selim Kart
3. KURALLARDergimiz Hakkında
1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumun-
dasınız. Kullanmış olduğunuz bu yazıların
kaynağını bu dergi olarak belirtmek zorundasınız.
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci
derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun
yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız.
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gel-
ebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu
değildir.
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde
kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi du-
rum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak
hallediniz. Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız
telif haklarına riayet ederek resimlerini döküman-
larına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden
doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu
değildir.
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız
var ise. Yazılarınız için lütfen Yavuz Selim KART ile
konuşun. Dergi ile iletişim kurmak için
www.facebook.com/groups/147842018740235/
Grubu aracalığı iletişim kurabilirsiniz. Bu grup
aracılığı ile bizimle iletişimde kalabilirsiniz.
6. Elimize çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı
yayımlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan
bir kesim sağlamak, hem bilgilerinizi 3. şahıslara
yaymak hem de sizleri en iyi şekilde tanıtmaktır.
7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları
inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine
göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönder-
diğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz
tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size
geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyel-
erde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca
bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin.
Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi.
8. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa
olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın.
9. Dergimize yapacağınız eleştirileri de ark-
adaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir
biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi
herkes gönüllü yapıyor. Lütfen saygıda kusur etmey-
iniz.
10. Dergi ekibi gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu
dergi ilk kurulduğu andan beri böyledir. Dergi
ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır.
Gelen herkese en başta bu kural söylenir. Görevini
yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bo-
zan, dergi yöneticisini dinlemeyen, ben kafama göre
hareket ederim diyen herkes ekipten çıkarılır.
11. Dergimizde yazabilecceğiniz konular
aşağıda listelenmiştir.
* Akademik Makaleler
* Endüstriyel Konular
* Üniversite Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar
(Kimya üzerine bölümler için)
* İş Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar
* Laboratuvar Üzerine Yazılar
* Kimya Sanayi Uygulamaları
* Teorik Kimya Üzerine Makaleler
* Ülkemizdeki Kimya ile ilgili Kanunlar Üzerine
Yazılar
* Kimya Sektöründe Güvenlik Önlemleri ve Dikkat
Edilecek Husular Üzerine Yazılar
* Kimya Sektöründe Bilgisayar Uygulamaları
Üzerine Yazılar
temel konular bunlar. Bu konular ile ilgili bize yazıp
gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz şeyler Kimya
Dünyası ile alakalı olmalı yoksa yayımlanmaz.
12. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayıml-
anmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da
herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelime-
ler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz
konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi
yayımlamama hakkını elinde tutar. Bu konuda son
söz dergi yöneticisine aittir.
13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş
buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine
sahiptir.
14. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları
kabul etmiş sayılırlar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
5. Merhaba
İNOVATİF KİMYA Dergisi Okuyucuları
Editörden
Değerli Okuyucularımız;
Gönüllülük esasına göre işleyen dergimizde sizlerin gönderdiği yazılarla 22. sayıyı çıkar-
manın mutluluğunu yaşıyoruz. Her geçen gün daha da büyüyoruz. Desteklerinizi esirgemediğiniz
için çok teşekkür ederiz.
Nisan ayında bilim dünyasının saygıdeğer hocalarından, ülkemizin yetiştirdiği ender şah-
siyetlerden biri olan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nu kaybettik. Yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı
diliyoruz.
İnovatif Kimya Dergisi bu ay ve bundan sonraki aylar da geçerli olmak üzere ücretsiz kimya
ve kimya sektörü üzerine etkinliklere destek verecek. Birçok konuda ilkleri elinde bulunduran
e-dergimiz bu konuda da aktif bir rol almayı kendine görev edindi. Bu konuda Nisan ayında face-
book, twitter, linkedin ortamlarında çeşitli duyurular yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Ayrıca
önceden bize haber edildiği takdirde e-dergide de bu tür etkinliklere destek olacağız. Ücretsiz etkin-
likleri kaçırmamanızı öneriyoruz.
Bu ay E-Dergimizde 8 farklı yazı bulunmakta. Bize bu ay gönderilen yazılar. Osmanlılarda
Kimyasal Maddelerin İsimlendirilmesi yazısı, Osmanlı döneminde kimya hakkında ilgi çekici bir
yazı. Kenetlenme Reaksiyonlarında Homojen Katalizörler yazısı, Düzce Üniversitesi Öğretim Üy-
esi Hocamızın yazısıdır. Doğanın Mucize Molekülleri Fenolik Bileşikler yazısı, Fenolik Bileşikler
ve Gıda üzerine hoş bir yazı. Kırmızı Savaşçı Likopen yazısı, bu ayın kapak konusu. Serotonin’in
Akrabası Dopamin yazısında ise değişik şeyler öğrenmeye devam edeceksiniz. Verim Hesabı
yazısı, kimya sektöründe okuyan, çalışan meslektaşlarımız için ilgi çekici bir yazı. Fullerenler yazısı,
fullerenlerin yapılarını anlatan özlü bir yazı. PolyMath ve Kimya Mühendisliği yazısında ise her ay
olduğu gibi bu ay da kimya ile ilgili bilgisayar programı hakkında bir yazı sizlere sunuldu. Element
Tanıma kısmınında bu ay sırada Neon Elementi var. Yurttan ve Dünyadan Kimya Haberleri ile de
gündemi takip edeceksiniz. Her ay web siteleri kısmı ile bu ay da birçok web sitesi keşfedeceksiniz.
Sözlük kısmında İngilizce-Türkçe Kimya kelimelerini öğreneceksiniz. Bulmaca kısmında ise hem
eğlenip hem öğreneceksiniz.
Umarız zevk alarak okursunuz. Bize yazı gönderen emek harcayan meslektaşlarımıza, takipçilerim-
ize, sevenlerimize teşekkürü bir borç biliyoruz. Kimya üzerine bölüm okuyan, çalışan her kesimden
ve sektörden bilgilendirici yazılar bekliyoruz. Bir sonraki ay görüşmek üzere. Sevgiyle kalın.
Yavuz Selim Kart
Dergi Editörü
6. IÇINDEKILER
Osmanlılarda Kimyasal Maddelerin
Isimlendirilmesi
Kenetlenme Reaksiyonlarında
Homojen Katalizörler
Kırmızı Savaşçı Likopen
Doganın Mucize Molekülleri
Fenolik Bileşikler
Element Tanıyalım
Serotonin’in Akrabası Dopamin
.
Fullerenler
PolyMath ve Kimya Mühendisligi
7
11
19
22
27
29
25
33
14
46
35
34
Verim Hesabı
Sözlük (Ing-Trk)
Haberler
Faydalı Siteler
Kimya Bulmaca
Sizde Yazarımız Olun
Kimya Bulmaca Çözüm (Önceki Ay)
47
48
49
7. 7
Mehmet Refik BAYRAM
mrefikbayram@hotmail.com
OSMANLILARDA
KİMYASAL
MADDELERİN
İSİMLENDİRİLMESİ
İLE BUGÜNÜN TÜRKÇESİNDE KULLANILAN İSİMLENDİRME
YÖNTEMLERİYLE KARŞILAŞTIRILMASI
B
u çalışmada; Osmanlı Dönemi’nde kullanılan ve geliştirilen kimyasal terimler, madde formülleri,
element sembolleri ve kimyasal madde isimlendirmelerinin bugün ki kimya terminolojisiyle
karşılaştırılması yapılmıştır.
2014 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Şura Toplantısı’nda alınan tavsiye kararına göre liselerde Osmanlıca
eğitimi verilmesi planlanmaktadır. Verilmesi planlanan bu eğitim sayesinde öğrencilerimiz, daha küçük
yaşta Osmanlıca’yı öğrenme fırsatını bulacaklar ve bu sayede atalarımızın bilime, sanata, spora verdikleri
katkıları araştırma ve inceleme şansına sahip olacaklardır. Lise eğitiminde yeni bir dönem olacağından
bu çalışmamız liseye devam eden öğrenciler için önemli bir yol gösterici olacaktır.
Dönemin büyük bir gücü olan Osmanlı Devleti’nin
askeri alandaki ihtiyaçları nedeniyle kimyayı bir
uğraşı alanı olarak mevcut kılmıştır; ama buna
rağmen basılı kaynak sayısı oldukça azdır. Osman-
lılarda kimyasal simgeler, sembol, formül ve isim-
lendirmeleri derlemek, o dönemin kimya bilimini
bugüne taşımak ve bu konuda eksiği bulunan basılı
kaynaklara ve bilimsel araştırmalara katkıda bulun-
mak bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır.
Osmanlılarda kimyasal simgelemeler ve formüllerle
ilgili çalışmalar incelendiğinde Latin alfabesi dışında-
ki alfabeleri kullanan ulusların tümü, Latin har-
flerinden türeme kimyasal simgeleri değiştirmeden
almışlar, yalnızca Osmanlılar , Arap harfleri ile yeni
bir kimyasal simge sistemini geliştirmişler.(E. Dölen,
Türkiye’de Kimya-II: Osmanlılarda kimyasal semboller ve Formüller (1834-1928), TMMOB/KMO/İst.
Şb.yayınları., İstanbul,1996.) Bu sistem Kırımlı (Kırımi) Aziz Bey (1840-1878) tarafından 1868-1871 yılları
arasında iki cilt halinde yayımlanan Kimyayı-yı Tıbbı (Tıbbi Kimya) adlı eserde ortaya konmuştur. Söz
konusu eser, başta Adolph Wurtz’un ki (1817-1884) olmak üzere çeşitli Fransız kimya kitaplarına dayanır.
Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi (1774-1834) gaz terimini 1803 yılında basılmamış eserinde kullanmışsa
da Baş Hoca İshak Efendi hava terimini yeğ tutmuş ve zaman zaman da buhar ve duhan (duman) terimler-
ini aynı çerçeve de kullanmıştır.
Kimyager Derviş Paşa (1817-1879), oksit formüllerinde element simgesinin üzerine oksijen atomu
sayısı kadar nokta koymuş ve bu şekilde formül yazma yoluna gitmiştir. Bu formüllerinde Arap harfleri
karışıklığa sebep olabileceğinden Latin harfli simgeler tercih etmiştir.
Yüksek
Kimyager
(Van Bilim ve
Sanat Mrkz.
Yönetici)
8. 8
Kırımlı Aziz Bey, Derviş Bey tarafından geliştirilmiş kimya terminolojisini daha da geliştirip sistemleştirilm-
iştir. Ancak Latin harflerinin yerine Arapça harfler kullanmış, Arap harflerinden oluşan simgeleri türetirk-
en temel olarak elementin adının ilk harfini almış, aynı harfle başlayan elementler için Arap harflerinin,
sözcüğün başında, ortasında ve sonunda olmasına göre aldığı farklı biçimleri kullanmıştır. Bunun da yet-
mediği durumlarda iki farklı simgeler kullanmıştır. Kırımlı Aziz Bey , Latin harfli kimyasal simgeleri kullan-
mış olduğundan, kimyager Derviş Paşa’yı eleştirmiştir.
Osmanlı Türkçesi’nin liselerimizde okutulmasına başlamasıyla bu tür bilimsel çalışmalarının önemi artacak-
tır. Bu anlamda önemli olduğunu düşündüğüm Osmanlı’da kimya terminolojisinde geçen sembol, formül ve
kavramlar araştırıldı ve bugünkü kimya terminolojisiyle karşılaştırıldı. Aşağıdaki terminoloji listesinde, ilk
isimlendirme bugün kullanılan isimlendirme olup
• Sodyum Klorür: Klor-i Sodyum
• Kaya tuzu: Milh-i Cebeli, Milh-i Sahri
• Deniz tuzu: Milh-i bahri, Nemek-i Derya
• Sodyum Karbonat: Karboniyet-i Sodyum, Milh-i Kali
• Boraks: Boraks, Tenkar
• Potasyum Nitrat: Azotiyet-i Potasyum, Azotiyet-i Potas
• Amonyum Klorür: Klor Amonyum
• Kalsiyum Oksit: Tiz Kireç
• Kalsiyum Sülfat: Kıbriyet-i Kalsiyum
• Kalsiyum Karbonat: Karboniyet-i Kalsiyum
• Çinko Sülfat: Kıbriyet-i Tutya
• Gümüş Nitrat: Azotiyet-i Fıdda
• Demir (II) Sülfat : Kıbritiet-i Hadid
• Oksijen: Hava-yı Hayati, Yaşam Havası
• Azot: Hava-yı Memati, Öldürücü Hava
• Basit Cisimler: Ecsam-ı Basit
• Bileşik Cisimler: Ecsam-ı Mürekebe
• Asit: Hamız
• Oksit: Humz
• Civa Amalgamı: Hamur
• Sitrik Asit: Hamız-ı Limon
• Malik Asit: Hamız-i Tuhafi
• Kamforik Asit: Hamız-i Kafuri
• Gallik Asit: Hamız-i Mazi
• Atom: Cuz-i Ferd
• Cevher-i Ferd: Molekül
• Kimyasal Terimler: Istılahat-ı Kimyeviye
• Ametaller: Şıbh-i Maadin
• Metaller: Maadin
• Kimyasal Simgeler: Rumuzat-i Kiyeviye
• Anorganik Kimya: Kimya-yı Gayr-ı Uzvi
• Analitik Kimya: Kimya-yı Tahlil
• Organik Kimya: Kimya-yı Uzvi
• Biyokimya: Kimya-yı Hayati
• Eczacılık Bilimi: Fenn-i İspençiyari
• Spektral Analiz: Tahlil-i Tayfi
• Radyoaktif Maddeler: Radyoaktif Maddeler
• Nadir Toprak Metalleri: Maadin-i Turabiye-i Nadire
• Periyodik Cetvel : Cümle-i Devriye Anasır
• Optik İzomeri: Mütesaviu’l Terkib-i Hikemi Veya Besari
• Asimetrik Karbon: Gayr-i Mütenazır Karbon
• Homologluk: Müşabehet-i Ecsam
9. 9
• P2
O5
: Hamız-i Fosfor
• P2
O3
: Hamız-i Fosfor
• P3
O4
: Hamız-i Taht-I Fosfori
• P2
H3
: Müvellidu’l-Mai Fosfori-i Evel
• P2
O5
+3H2
0….H3
PO4
: Hamız-i Fosfor-i Adi
• P2
O5
+2H2
O……..H4
P2
O7
:Hamız-i Pirofosfor
• O: Müvellidü’l Humuza
• I: İyod
• Na :Sodiyum
• NaI : İyod-i Sodiyum
• Sülfürik asit: Hamız-i kibrit
• KCl: klor-i potasyum
• K2
O: Potas
• S: Kibrit
• HgS:Kibrit-i zibak
• HgO: Humz-i Zibak
• PbSO4
:Kibritiyet-i Kurşun
• PbO: Humz-ı Kurşun
• CO: Humz-ı Karbon
• AlCl3
:Klor-ı Aliminyum
• Al2
03
:Humz-ı Alüminyum:
• BaCl: Klor-i Baryum
• BaS:Kibritiyet-i Baryum
• FeS:Kibrit-i Hadid
• MnO2
:Humz-i Sani-i Manganez
Osmanlı Türkçesi’nde bileşik formülleri adlandırılırken bugün ki adlandırmanın aksine ikinci elementin
adı önce, birinci elementin adı ise sonra okunmuştur. NaCl; Klor-i Sodyum, NH4
Cl: Klor Alüminyum
gibi. Asit, baz, tuz ve oksitler isimlendirilirken bugünkü isimlendirmenin aksine bileşik türü önce yazılır.
Sülfürik asit, Asit Sülfürik olarak isimlendirilmiştir.
Osmanlılar, bitkisel kökenli asitleri, elde edildikleri bitkilere göre adlandırmışlar; örneğin hamız-ı limoni
(Sitrik asit), Hamız-ı mazı (mazı asiti, yani galik asit) gibi.
Oksijen ve azot gazların insan ve havyan yaşamına etkileri dikkate alınarak isimlendirilmiştir.
Oksijen: hava-yı hayati, (Yaşam havası) şeklinde isimlendirilirken, Azot ise Hava-yı memati (öldürücü
hava) şeklinde isimlendirilmiştir.
Kükürt Elementi Kibrit olarak isimlendirilmiş ve bileşiklerinde de Kibrit olarak okunmuştur.
Kaynaklar :
1.E. Dölen, Türkiyede Kimya-II: Osmanlılarda Kimyasal semboller ve Formüller (1834-1928), TMMOB/
KMO/İst.Şb. Yay., İstanbul, 1996.
2.F. Gunergun, 14-17. Yüzyıllarda Osmanlı imparatorluğunda Kullanılan Anorganik ilaçlar, İstanbul,
1986.
3.Kimya ve Sanayi (Türkiye Kimya Cemiyeti Yayın Organı). Cilt XIX, sayı: 85-86. Mart-Haziran
1971.s:7-24
4.M.P.Crosland,Kimya dili üzerine tarihsel incelemeler,Ankara,2000.
5. (http://www.meleklermekani.com/threads/kimya-bilimine-hizmet-etmis-osmanli-donemi-kimyagerl-
eri-hakkinda-bilgi.207576/20.12.2015)
6. http://www.labmedya.com/Haberdetay.aspx?haber=83. Tarih 30.12.2014)
10.
11. 11
Haydar GÖKSU
adar_gok@hotmail.com
KENETLENME
REAKSİYONLARINDA
HOMOJEN
KATALİZÖRLER
K
atalizörlerin sıklıkla kullanıldığı ilaç-kozmetik endüstrisi, gıda ve polimer sanayinde ihtiyaç
duyulan temel ligandlardan biri fosfindir. Fosfin yapısındaki fosfor atomu üzerindeki bağ yap-
mamış elektron çiftleri sayesinde geçiş metaline koordine olmaktadır. Geçiş metali ile fosfin ar-
asındaki bağlanma özelliği elbette diğer ligand-metal arasındaki etkileşimde de olduğu gibi sterik yapıya
ve elektronik özelliklere bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.1 Özellikle aminofosfin gibi çok dişli li-
gandların geçiş metal kompleksleri kararlı olup çeşitli karbon-karbon veya karbon-heteroatom bağ oluşu-
munu sağlayarak organik sentezlerde önemli bir yere sahiptir. Literatürdeki bir çalışmada, furfuril amin
gibi bir çıkış materyali kullanılarak elde edilen aminofosfin-Pd(II) kompleksinin X-ray görüntüsü alın-
mıştır ve bu kompleks Suzuki Çapraz Kenetlenme Reaksiyonları’nda bir katalizör olarak kullanılmıştır
O
NH2
O
N(PPh2)2
O
N PPh2
Ph2P
Pd
Cl
Cl
Ph2PCl
NEt3, THF
[PdCl2(cod)]
THF
furfuril amin aminofosfin aminofosfin-Pd(II ) kompleksi
cod: 1,5-siklohekzadien
B(OH)2 Br R R
katalizör (kat.)
Cs2CO3, 60 o
C
fenilboronik asit aril bromür kenetlenme ürünü
10-60 dk, %58-96 verim
Şekil 1 : Aminofosfin-Pd(II) kompleksi sentezi ve Suzuki Çapraz Kenetlenme Reaksiyonu
Kimya
Ögretmeni
(Düzce Üni
Yard. Doç.
Dr.)
12. 12
Başka bir çalışmada güçlü bir ligand sınıfında olan N-heterosiklik karben türevleri sentezlenmiştir.
N-heterosiklik karben türevleri; geçiş metal kimyasında, transfer hidrojenasyon reaksiyonlarında,
rutenyum katalizli furan sentezinde ve paladyum katalizli çapraz kenetlenme reaksiyonlarında kul-
lanılan güçlü bir ligand sınıfındadır. Sentezlenen N-heterosiklik karben türevlerinin PdCl2
ve piridin
eşliğinde oluşturulan kompleksler NMR spektroskopisindeki kimyasal kayma değerleriyle ve kütle spek-
troskopisindeki verilerle tanımlanmış ve bu kompleksler bir sonraki adımda Suzuki-Miyaura Çapraz
Kenetlenme Reaksiyonları için katalizör olarak kullanılmıştır. Dimetil formamid (DMF) gibi bir çözücü
ortamında ve ılıman şartlarda gerçekleştirilen çapraz kenetlenme reaksiyonları 3 saatte %55 ile %99 ar-
asında değişen verimlerde gerçekleşmiştir. Reaksiyon verimleri arasındaki bu fark aril halojenür mole-
küllerindeki R grubunun elektronik yapısına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir (Şekil 2).4
N
H
N KOH, RX
Etanol, reflux N
N
R
RX
DMF N
N
R
R
X
PdCl2, K2CO3
80 o
C, 10 h
N
N
N
R
Pd
Cl
Cl
N
R
B(OH)2 Cl R R
katalizör (kat.)
DMF/H2O
K2CO3, 3 h
fenilboronik asit aril klorür kenetlenme ürünü
%55-99 verim
benzoimidazol 1-alkil-
benzoimidazol
benzoimidazolyum
tuzu N-heterosiklik karben-Pd(II)-
piridin kompleksi
Şekil 2 : N-heterosiklik karben-Pd(II)-piridin kompleksi sentezi ve Suzuki-Miyaura Çapraz Kenetlenme
Reaksiyonu
Kaynaklar :
1. Lapointe, A. M., 1999. J. Comb. Chem. 1, 101-104.
2. Aydemir, M., Baysal, A., Sahin, E., Gumgum, B., Ozkar, S. 2011. Inorg. Chim. Acta, 378, 10-18.
3. Nobre, S. M., Monteiro, A. L., 2009, J. Mol. Catal. A: Chem. 313, 65.
4. Yaşar, S., Sahin, C., Arslan, M., Ozdemir, I., 2015. J. Organomet. Chem. 776, 107-112.
13.
14. 14
Tugba TÜRKEN
tugba_turken@hotmail.com
DOĞANIN MUCİZE
MOLEKÜLLERİ
FENOLİK BİLEŞİKLER
F
enolik bileşikler, gıda maddelerinin görünüş, tat ve lez-
zet gibi tüketim açısından önemli olan kalite özellikleri
üzerine etkileri ve doğal antioksidan olarak insan
sağlığı üzerine olumlu etkileri nedeniyle önemli bileşenler-
dir. Fenolik bileşikler gıdaların acılık ve burukluk gibi lezzet
unsurları üzerine etki ettiğinden dolayı, özelliklede meyve
sebzeler ve bunlardan elde edilen ürünler için çok önem-
lidirler. Meyvelerin rengini etkileyen antosiyaninler fenolik
bileşiklerin geniş bir grubunu oluşturmaktadır. Antosiyanin-
lerin meyve ve ürünlerine verdiği renk, tüketici tercihleri ve
kalite özellikleri açısından önemlidir. Antosiyaninler, gıda
endüstrisinde doğal renklendirici olarak kullanılmaktadır.
Ayrıca, fenolik bileşiklerin bir kısmı da doğal tatlandırıcı
olarak kullanılmaktadır.
Sağlık açısından, sentetik antioksidanların toksik ve kanserojen etkileri nedeniyle doğal antioksidan
özellik gösteren fenolik bileşiklere olan ilgi her geçen gün artırmaktadır. Antioksidan olarak fenolik
bileşikler kanser, kalp hastalıkları, katarakt, göz hastalıkları, yaşlılık hastalıkları vb. birçok hastalığı
engelleyebildiği ifade edilmektedir. Bu nedenle fenolik madde içeriği yüksek olan meyve ve sebze tüketi-
mi hastalıklara yakalanma riskini azaltmakta ve sağlık üzerine olumlu etkide bulunmaktadır.
Fenolik bileşikler yapılarındaki fenol halkalarına göre ve bu halkaların birbirlerine bağlanmalarına göre
farklı sınıflara ayrılırlar; fenolik asitler(hidroksibenzoik asit, hidroksisinamik asit), flavonoidler(flavo-
noller, flavonlar, flavanoller(kateşinler), flavanonlar, izoflavonoidler, proantosiyanidinler), stilbenler ve
lignanlardır. Yapısal farklılıklar ise fenolik asitler, flavonoidler, stilbenler ve lignanlar arasında olur.
Yüksek
Kimya
Mühendisi
(Kalite Güvence
Müh.)
15. 15
Flavonoidler
Flavonoidler fenolik benzopiran yapısına sahip moleküllerdir. Fenolik bileşikler içerisinde en önem-
li grubu oluşturan flavon (2-fenol-benzo-dihidro-piran) türevleridir. Yapısal olarak kendi içinde altı
gruba ayrılırlar. Bunlar:
• Flavanoller
• Flavonlar
• Flavanonlar
• İzoflavonlar
• Flavonoller
• Antosiyanidinler
Flavonoidler ve diğer bitki fenolikleri genelde bitkilerin yaprak, çiçek ve gövde kısımlarında bulunur-
lar. Bunlar bitkilerin normal büyüme ve olgunlaşmalarının yanı sıra onarılmasında ve enfeksiyon-
lara(zararlılara) karşı savunulmasında da önemli rol oynar. Ayrıca bitkilerin yaprak, çiçek ve meyve-
lerindeki renklerin oluşum ve korunmasını sağlarlar. Günümüzde bitkilerde 4000’den fazla flavonoid
bulunduğu belirtilmektedir. Bu rakam gün geçtikçe artmaya devam etmektedir.
Flavonoller: Flavonoller gıdalarda en yaygın bulunan flavonoid türüdür. Flavonollerin en yaygınları
ise kemferol ve kuersetindir. Gıdalarda glikozit formunda bulunurlar. Kuersetin çok güçlü bir aktioksi-
dandır. Flavonlar: Flavonoller kadar yaygın değillerdir. Açık sarı renkli bileşiklerdir. En çok bulunan-
ları luteolin ve apigenindir.
Flavanonlar: Flavanonlar domateste ve nane gibi aromatik gıdalarda bulunurlar. Fakat turunçgillerde
daha yüksek konsantrasyonlarda bulundukları bilinmektedir. En yaygın olanları naringenin, hesperi-
din ve eriodisitoldur.
İzoflavonlar: İzoflavonlar soya fasulyesinde yaygın olarak bulunan flavonoidlerdir. Bunun yanı sıra
bazı baklagillerde de bir miktar bulunurlar. İnsan beslenmesi için soya ve soya bazlı ürünler temel
izoflavon kaynağı olarak kullanılabilirler.
Flavanoller: Flavanoller hem monomer(kateşin) hem de polimer(proantosiyanidin) formunda bulu-
nabilirler. Kateşinler hemen her meyvede bulunmaktadırlar. Kateşin ve epikateşin en yaygın bulunan
flavanollerdendir. Bunun yanı sıra gallokateşin, epigallokateşin ve epigallokateşin galat gibi flava-
nollerde bazı bitkilerin tohumlarında bulunur.
Proantosiyanidinler: Proantosiyanidinler, kateşinlerin flavan-3-ol yapısının kimyasal veya enzimatik
olarak dimer, oligomer ve polimerlere kondensasyonu ile oluşan bileşiklerdir. Kateşin monomerlerinin
kondensasyonu genellikle C4
– C8
(bazen C6
) bağları ile gerçekleşir. Proantosiyanidinler üzümsü mey-
velerde bulunan temel polifenollerdendir.
Fenolik Asitler
Lignanlar
Fenolik asitler benzoik asit ve sinamik asit türevleri olmak üzere iki grupta incelenirler. Hidroksiben-
zoik asitler, hidrolize taninler gibi kompleks yapıdaki bileşiklerdir. Hidroksibenzoik asitler, hidroksis-
inamik asitlerden yağ asitlerinin β-oksidasyonu ile anolog olan bir reaksiyon zinciri sonucunda oluş-
maktadır.
Hidroksisinamik asitler gıdalarda, hidroksibenzoik asitlere oranla daha yaygın bulunurlar. Bunlar;
ferulik asit, p-kumarik asit, kafeik asit ve sinapik asittir. Hidroksisinamik asitler genellikle asit türevleri
halinde bulunduklarından, serbest halde pek bulunmazlar.
Lignanlar iki fenilpropan ünitesinden oluşurlar. Keten tohumu, sekoisolarikiresinol (3,7 g.kg-1) ve
azda olsa metairesinol içeriği bakımından lignanlarca en zengin besin kaynağı olarak bilinir. Diğer
hububat, tahıl, meyve ve sebzelerde az miktarda lignan bulunur.
16. 16
Stilbenler
İnsan beslenmesinde yeri çok az olan bir fenolik bileşiktir. Bilinen en yaygın stilben resverotroldür. Tıbbi
bitkiler ile çalışırken antikanserojen etkisi olduğu keşfedilmiştir. Çok eser miktarda kırmızı şarapta
bulunduğu belirtilmektedir. Ancak normal besinler ile alınan miktarların herhangi bir koruyucu etki
göstermesi mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.
TÜR KAYNAĞI POLİFENOL İÇERİĞİ
(mg.kg-1/ mg.L-1)
FLAVONOLLER Soğan 350-1200
Kuersetin Karalahana 300-600
Kaemferol Pırasa 30-225
Mirisetin Domates 15-200
Brokoli 40-100
Yaban Mersini 30-160
Kayısı 25-50
Elma 20-40
Fasulye 10-50
Siyah Üzüm 15-40
Siyah Çay 30-45
Yeşil Çay 20-35
FLAVONLAR Maydanoz 240-1850
Apigenin Kereviz Sapı 20-140
Luteolin Kırmızı Biber 5-10
FLAVANONLAR Portakal Suyu 215-685
Hesperidin Greyfurt Suyu 100-650
Naringenin Limon Suyu 50-300
İZOFLAVONLAR Soya Unu 800-1800
Daidzein Soya Fasulyesi 200-900
Genistein Soya Mantarı(Miso) 250-900
Glisitein Soya Peyniri 80-700
Soya Sütü 30-175
MONOMERİK
FLAVANOLLER
Çikolata 460-610
Kateşin Fasulye 350-550
Epikateşin Kayısı 100-250
Kiraz/Vişne 50-220
Üzüm 30-175
Şeftali 50-140
Böğürtlen 130
Elma 20-120
Yeşil Çay 100-800
Siyah Çay 60-500
17. 17
ANTOSİYANİNLER Patlıcan 7500
Siyanidin Böğürtlen 1000-4000
Pelargonidin Frenk Üzümü 1300-4000
Peonidin Yaban Mersini 250-5000
Delfidin Siyah Üzüm 300-7500
Malvidin Kiraz/Vişne 350-4500
Ravent 2000
Çilek 150-750
Erik 20-250
Mor Lahana 250
Hidroksibenzoik Asitler Böğürtlen 80-270
Protokateşik asit Ahududu 60-100
Gallik asit Frenk Üzümü 40-130
p-hidroksibenzoik asit Çilek 20-90
Hidroksisinamik Asitler Yaban Mersini 2000-2200
Kivi 600-1000
Kiraz/Vişne 180-1150
Erik 140-1150
Patlıcan 600-660
Elma 50-600
Armut 15-600
Enginar 450
Patates 100-190
Mısır Unu 310
Un(pirinç,buğday,yulaf) 70-90
Kahve 350-1750
Kaynaklar :
** Manach, C., Scalbert, A., Morand, C., Remesy, C. & Jimenez, L. (2004). Polyphenols: food sources and
bioavailability. American Journal of Clinical Nutrition, 79, 727–747.
** Gharras El Hasna, (2009). Polyphenols: food sources, properties and applications-a review, İnterna-
tional Journal of Food Science and Tech., 44 , 2512-2518.
Çizelge 1 : Bazı gıdaların polifenol içerikleri (Manach et al., 2004)
18.
19. 19
Volkan SAHIN
sahinvolkan@outlook.com.tr
KIRMIZI SAVASÇI
LIKOPEN
B
azı zamanlar kahvaltı sofralarımızda, bazen bir yemeğin
içerisinde veya mükemmel bir sebze salatasını kırmızı
parlak rengiyle süslerken görür ve bir güzel yeriz. Peki bir
çırpıda yediğimiz domatesin organizmamızdaki etki mekaniz-
ması ve faydaları hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz ?
Domates içerisinde likopen adı verilen ve bir karotenoid olan
savaşçılar barındırır. Bu yazıyla domates ve onun savaşçıları
(likopen) hakkında biraz fikir edineceğiz. İsterseniz başlayalım.
Likopen tüm karotenoidlerde olduğu gibi asiklik C40
H56
yapısından türemiştir. 11 konjuge ve 2 konjuge
olmayan çift bağlı açık zincirli bir hidrokarbondur.
Molekül formülü C40
H56
, molekül ağırlığı 536.873 g/mol ve IUPAC sistematik adlandırmaya göre kimy-
asal adı “(6E,8E,10E,12E,14E,16E,18E,20E,22E,24E,26E)2,6,10,14,19,23,27,31-Oktametildotriakonta
-2,6,8,10,12,14,16,18,20,22,24,26,30-tridekaen” olan likopen parlak kırmızı bir karotenoid pigmenttir.
Sekiz izopren birimden meydana gelmiş bir tetraterpendir. İnsan vücudunda bulunan en yaygın karote-
noiddir ve en güçlü antioksidanlardan birisidir.
Likopenin rengi onun eşlenik (konjuge) karbon çift bağlarından kaynaklanır. Her bir çift bağ elektron-
ların bir üst enerji seviyesine çıkmaları için gereken enerjiyi azaltır, böylece molekülün gittikçe daha
büyük dalga boylarında görünür ışık soğurabilmesini sağlar. Likopen görünür spektrumun çoğunu
soğurduğu için kırmızı görünür.
Likopen yükseltgenirse (oksitlenirse) karbon atomları arasındaki çift bağlar parçalanır, molekül daha
küçük parçalara bölünür, bunların her biri bir oksijen atomuyla çift bağ kurmuş olur. Bu C=O bağları da
ışığı soğursalar da soğurdukları ışığın dalga boyu bu moleküllerin renkli görünmesi için yeterli değildir.
Likopen indirgendiği zaman da benzer bir sonuç olur, indirgenme sonucu çift bağlar tek bağa dönüştüğü
için görünür ışığı soğuramaz.
Günlük yaşamımızda tükettiğimiz ve içerdiği likopen oranı yüksek meyve sebzeler arasında domates,
karpuz, pembe greyfurt, pembe guava, ve kuşburnu bulunur.
Kimyager
(Ögrenci)
20. 20
Domatesin pişirilmesi sonucu kullanılabilir likopen oranı artar. Likopen suda çözünmediği için ve
bitkisel liflere bağlı durumda olduğundan domatesin yemek için hazırlanması (parçalanması, yağ
ile karıştırılması, pişirilmesi) likopenin vücut tarafından kullanılabilirliğini artırır. Likopen yağda
çözündüğü için yağ onun sindirim sistemi tarafından emilmesini büyük ölçüde artırır.
Likopen içeren yiyeceklerdeki likopen miktarları yaklaşık olarak:
Kaynak Likopen miktarı (mg/100 g)
Domates 8.8-42
Domates suyu 86-100
Domates sosu 63-131
Ketçap 124
Karpuz 23-72
Pembe Greyfurt 3.6-34
Pembe guana 54
Papaya 20-53
Lezzetli mi lezzetli domatesin kırmızı rengini veren likopen bir antioksidandır. Ve çeşitli kanser türl-
erinde etkin olduğu gözlemlenmiştir. Peki antioksidanlar nedir? Antioksidanlar, çeşitli hastalıkların
oluşmasında tetikleyici rol oynayan "oksidatif stres" sonucu açığa çıkan serbest radikallerin üretilmesini
engellemekle görevlendirilmişlerdir. Sebze ve meyveler aracılığıyla vücuda alınan likopenin, hücrel-
erde oluşan serbest radikallerin uzaklaştırılmasında rol aldığı bulunmuştur. Birçok hastalığın ortaya
çıkmasını tetikleyen serbest radikallerin zararsız hale getirilmesinde görev alır. Fakat asıl önemli olan,
likopenin kanser hücrelerinde kontrolsüz çalışan büyüme hormonu reseptörlerine bağlanarak, kanser
hücresinin normal hücre durumuna geri dönmesini uyarmasıdır. Likopenin diğer vazifeleri arasında;
kolesterol yapımının azaltılması, vücuda giren yabancı cisimlere karşı savunma mekanizmalarının aktive
edilmesi, siklooksijenaz isimli enzimin aktivitesinin düzenlenmesi ve dolayısıyla romatizmaya yol açan
reaksiyonların önlenmesi vardır. Ayrıca likopenin, dokulardaki lipoproteinlerin oksidatif stresten korun-
masında, bazı kanser türlerinde, apoptozis denen programlı hücre ölümünün tetiklenmesinde rol aldığı-
na dair araştırmalar vardır.
21. 21
Ayrıca likopen tekli (singlet) oksijeni etkisiz kılan en güçlü karotenoiddir. Mor ötesi ışınların meyda-
na getirdiği tekli oksijen deri yaşlanmasının başlıca nedenidir. Kozmetik endüstrisinde bazı cilt bakım
ürünleri, koruma faktörlü güneş kremleri üreten markaların likopen içerikli kremler ürettiği bilinmek-
tedir. Likopenin sık kullanımının kalp damar hastalığı, kanser (özellikle prostat kanseri), diyabet, osteo-
poroz ve hatta erkeklerde kısırlık riskini azalttığı yönünde bulgular vardır.
Likopenin farmakokinetik özellikleri tam olarak anlaşılmadan kanseri önlemek amacıyla farmakolojik
dozlarının kullanılmasını tavsiye etmek için henüz yeterli veri yoktur. Likopenin saflaştırılmış form-
larının spesifik yararı hakkında daha kesin veriler elde edilinceye kadar domates ve domates bazlı ürün-
leri de içeren, çeşitli sebze ve meyvelerce zengin bir diyetin insan sağlığına faydaları vurgulanmalıdır.
Kaynaklar :
1)T.C. Sağlık Bakanlığı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya Bölümü
uzmanlık tezi-Yasemin Tuba AŞICIOĞLU-2005 İstanbul
2) www.onkder.org / Türk onkoloji dergisi
3) www.wikipedia.com / Lycopene
4) Kenneth L. WILLIAMSON , “Organic Experiments” , ninth edition, page 600-601, “isolation of lyco-
pene and b-carotene “
22. 22
Hatile MOUMINTSA
hatile_m@hotmail.com
Serotonin’in
Akrabası
Dopamin
D
eğerli okuyucularımız bir önceki sayılarımızdan
bir tanesinde serotonini anlatmıştım. Bu sayıda da
sizlere dopaminden bahsedeceğim. Kendiside aynı
zaman da mutluluk hormonu diye anılsa da aynı zaman-
da dopamin insanlarda ve hayvanlarda birçok fonksiyona
sahiptir. Bunlardan bazıları şunlardır:
• Hareket
• Hafıza
• Haz Veren Ödül
• Davranış
• Kavrama (İdrak)
• Dikkat
• Prolaktin Üretimini Engelleme
• Uyku
• Duygu Durumu (Ruh Hâli)
• Öğrenme
Dopamin, vücutta doğal olarak üretilen bir kimyasaldır. Beyinde, dopamin reseptörlerini aktive ederek
nörotransmiter olarak görev yapar. Dopamin, ayrıca, hipotalamustan da salgılanır ve kana karışarak
nörohormon görevi yapar. Nörohormon olarak görevi hipofizin ön lobundan prolaktin salgılanmasını
baskılamaktır. Dopamin molekülü aşağıdadır:
Kendinizi aç mı hissediyorsunuz? üzgün ve keyifsizmi? kormayın bunun sebebi siz değilsiniz. Kim olabilir
peki hep beraber görelim.
Açlığı, kendimizi üzgün,yalnız veya keyifsiz hissettiğimizde ortaya çıkan duruma sebep olur.Dopamin heye-
can ve mücadelelerle ilişkili beyin kimyasalıdır.Dağda kayak yaparken, romantik bir randevuya giderken ya
da yabancı bir ülkeyi ilk defa ziyaret ettiğimizde dopamin seviyemiz yükselir.Sağlıklı bir dopamin seviyesine
sahip olduğumuzda hayat bize eğlenceli ve ilginç gelir; sık sık heyecan hissederiz. Düşük olduğunda ise sıkıcı
ve içinden çıkılmaz bir hayata hapsolmuş gibi keyifsiz ve mutsuz hissetmeye meyilliyizdir.
Kimya
(Mezun)
23. 23
Düşük dopamin seviyesi bizi aceleci yapabilir, kestirme yiyecek ve
davranışlara yöneltebilir.Çünkü ihtiyacımız olan zihinsel ve biyokimyasal
kaynaklara sahip değilizdir ve çok yağlı bir abur cuburun veya uyarıcı bir
davranışın bizi geçici de olsa çöküntüden kurtaracağını ve rahatlama yarata-
cağını biliriz. Yüksek oranda yağ içeren yiyecekler beynimizin sürdürülemez
miktarda dopamin salgılamasına neden olur, bu da heyecan ve zevk pat-
laması yaşamamıza yol açar; aynı zamanda yemek bağımlılığının da temelini
hazırlar.
Dopamin ve beyin fonksiyonlarını ayrı ayrı inceleyelim.
Dopamin ve Hareket (İstemli Hareket)
Beynin bazal gangliya adlı bölümü hareketi düzenler. Ama bazal gangliyanın iyi çalışabilmesi için belli
bir miktar dopamine ihtiyacı vardır. Beyinde dopamin eksikliği oluştuğunda, hareketlerde gecikme ve
koordinasyonsuzluk meydana gelir. Öte yandan, dopaminde aşırılık olduğunda, beyin vücudun tekrarla-
nan tikler gibi gereksiz hareketler yapmasına neden olur.
Dopamin ve Ödül (Haz) Bekleyen Davranış
Dopamin beyinde haz duygusuna aracılık eder. Haz verebilecek durumlar esnasında salgılanır. Bu
yüzden kişinin haz verecek aktiviteler veya işler aramasına sebep olur. Haz verecek şeyler yiyecek, seks
veya uyuşturucu olabilir.
Dopamin ve Bağımlılık
Sigara, kokain ve amfetaminler dopaminin sinir hücreleri tarafından tekrar emilmesini engeller. Böylece
sinir uçları arasında dopamin birikir. Dopamin fazlalığını haz olarak hisseden beyin bu maddelerden
yine ister. Bu da kişide bağımlılık hâlini alır.
Dopamin ve Hafıza
Beyindeki dopamin düzeyleri, özellikle prefrontal korteksteki, kısa süreli hafızanın iyileştirilmesini
sağlar. Bununla birlikte dopamin seviyesinin hassas bir aralığı vardır. Dopamin çok fazlalaştığında ya da
azaldığında hafıza zarar görür.
Dopamin ve Dikkat
Dopamin odaklanmayı ve dikkati artırır. Dopamin belli bir bilgiye verilecek cevabı temel alarak kısa
süreli hafıza neyin kalacağına karar verir. Prefrontal korteksteki dopamin azlığının dikkat eksikliğine
neden olduğu düşünülmektedir.
Dopamin ve Kavrama
Beynin ön loblarındaki dopamin bilginin beynin diğer bölgelerine akışını kontrol eder. Dopamin ek-
sikliğinde nöro-kognitif fonksiyonlarda düşüş meydana gelir, özellikle hafıza, dikkat ve problem çözme
yeteneğinde.
Sosyal Fonksiyonlar
Dopamin eksikliğinin sosyal anksiyete ve sosyal fobiyle ilişkili olduğu saptanmıştır. Öte yandan bipolar
bozukluk hastalarının da aşırı sosyal olduğu gözlenmekte ve bunun sebebinin de dopamin miktarındaki
artış olduğu düşünülmektedir.
Dopamini doğal yollarla arttırmanın yolu
Dopamin miktarını doğal yollarla artırdığınızda daha mutlu, daha tatmin edici bir yaşam sürmeniz
mümkün. Çünkü dopamin ruh hâlinin düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynar. Dopamin azlığı ise
depresyon, tatminsizlik, enerjisizlik ve bunalım olarak kendini gösterir.
24. 24
1. Egzersiz Yapın
2. Sağlıksız Yiyeceklerden Uzak Durun
3. Dopamin Seviyesini Artıracak Gıdaları Seçin
4. C Vitamini Tüketin
5. Güneş Işığına Çıkın
6. Sizi Mutlu Yapan Aktiviteler, Hobiler Bulun
7. Hedefiniz Olsun
Dopamin seviyesini doğal yollarla artırmak için şu yolları deneyebilirsiniz.
Dopamin seviyesini arttıran gıdalar
Dopamin seviyesinin doğal olarak yükselmesini sağlayacak yiyecekler var. Muz bu açıdan istisnai bir yi-
yecek. Çünkü dopamin üretiminde rol oynayan tirozin adlı bir madde içeriyor. Taze meyve ve yiyecekler
genelde dopamin seviyesini yükseltecek bileşenler bulundurmaktadır. Ayrıca şu besinlerde de bulunur
Avoka ,Badem ,Baklagiller, Balık ,Buğday tohumu, Ceviz, Çilek, Kabak çekireği ,Ördek, Pancar kökü,
Peyni ,Susam ,Süt ,Tavuk, Yumurta.
Kaynaklar :
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dopamin
http://www.onikibilgi.com/dopamin-iceren-yiyecekler/
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dopamin#/media/File:Dopamin_-_Dopamine.svg
25. 25
Anıl Yasin AKDOGAN
anil_yasin_akdogan@hotmail.com
VERİM
HESABI
K
imyasal madde üretimi yapan fabrikalarda kimyagerlerin ve kimya mühendislerinin en önem-
li işlerinden biri , reaksiyona giren maddelerin tamamen ürüne dönüşmesini sağlamaktır. Bir
stokiyometri probleminde teorik olarak hesaplanan ürün miktarı , gerçekte elde edilen miktar ile
genelde aynı değildir. Çünkü reaksiyon sırasında yan ürün oluşabilir ve ürün tamamlanamayabilir veya
ürünün bir miktarı deneysel koşullara bağlı olarak kaybolabilir. Bu faktörlerin hepsi sonuçta ürün mik-
tarında azalmaya sebep olur. Reaksiyon verimliği de saflık gibi % ile ifade edilir. % 50 verimin anlamı
şudur ; 100 gram ürün oluşması gerekirken 50 gram ürün oluşmuş olmasıdır.
Bir reaksiyon sonucunda elde edilen ürün saflaştırıldıktan sonra tartılır , bu nicelik reaksiyonun gerçek
verimidir. Teorik verim ise hesaplama ile bulunan miktardır. Gerçek verimle , teorik verim % olarak
ifade edilirse , “yüzde verim” olarak adlandırılır.
Örneğin bir reaksiyonda hesaplanan teorik verim 9.0 gramdır. Ancak elde edilen ürün 7.2 gram gramdır.
Buna göre % verim?
Buna günlük bir olaydan örnek vermek gerekirse ;
Ayşe, kimyasal madde üretimi yapan bir fabrikada kimyager olarak çalışmaktadır. Ayşe’den ısıtma suyu
sistemlerinden çözünmüş oksijenin uzaklaştırılmasında ve pestisitlerin üretiminde kullanılan N2
H4
(hidrazin) üretmesi istenmiştir. Ayşe, yaptığı araştırma sonunda Rasching yöntemine göre Cl2
, NaOH ve
NH3
’tan N2
H4
üretildiğini bulmuştur. Rasching yönteminde, aşağıdaki üç basamak vardır.
Kimya
Teknikeri
(Mezun)
26. 26
Ayşe, yukarıdaki tepkimelere dayalı olarak fabrikada N2
H4
üretimine başlamış ancak yan ürün olarak N2
ve NH4
Cl de elde ettiğini görmüştür. Bu maddelerin nasıl oluştuğunu merak eden Ayşe, yaptığı çalışma-
lar sonunda bir ara ürün olan NH2
Cl’in, N2
H4
’in ile reaksiyona girdiğini ve reaksiyonun Rasching yön-
teminin üçüncü basamağı ile yarıştığını saptamıştır.
Yan tepkimeden kaynaklanan ürünlerin oluşmasını engelleyemeyen Ayşe, damıtma, kristallendirme gibi
saflaştırma yöntemlerinden yararlanmış ve N2
H4
’i % 98 saflıkta elde etmiştir. Tüm bu işlemler sonunda
işin maliyetini belirleyebilmek için verim hesabı yapan Ayşe, N2
H4
’in % 60 verimle üretilebildiğini bul-
muştur.
Kimyasal reaksiyonlara dayalı üretimlerde % 100 verim elde edememenin pek çok nedeni vardır. Bun-
lardan ilki yukarıdaki örnekte Rasching yönteminde de vurgulandığı gibi aynı koşullarda iki reaksiyonun
birbiriyle yarışmasıdır. Yarışmalı reaksiyonlara osilasyonlu reaksiyon denir. Osilasyonlu reaksiyonların en
bilineni Briggs – Rauscher reaksiyonudur. Eğer yarışmalı reaksiyonlar olursa reaktantlar farklı ürünlere
dönüşür yani gerçek verim düşük çıkar.
Verimin az olmasının diğer bir nedeni, reaksiyonun % 100 tamamlanmaması yani denge reaksiyonu ol-
masıdır. Denge reaksiyonlarında reaktantların hepsi ürüne dönüşmez. Dolayısıyla ürün verimi % 100’den
düşük olacaktır.
Kimyasal reaksiyonlarda verimin düşük çıkmasının başka bir nedeni ise saflaştırma işlemlerinde madde
kaybının olmasıdır. Örneğin Rasching yöntemiyle hidrazin üretimi yapılırken oluşan hidrazin yanında
NH4
Cl, NaCl, NaOH bulunabilmektedir. Hidrazinin bu maddelerden ayrılabilmesi için kristallendirme,
buharlaştırma, süzme gibi saflaştırma yöntemleri kullanılır. Her bir saflaştırma işleminde bir miktar hi-
drazin kaybolabilir. Dolayısıyla verim düşmüş olur.
Kaynaklar :
• http://kimyaca.com/
• Megep
27. 27
Kadir Mert EFEOGLU
kadir_mert41@hotmail.com
Fullerenler
K
arbonun üçüncü yapısal şekli Fulleren veya Buckminster fulleren
(diğer ismiyle "Buckyballs") Fulleren iletken bir karbon allatropudur.
Ancak,elektronların serbest hareket biçimleri karbonun diğer allatrop-
larındakinden farklıdır.
Fullerenler,karbonlu bileşiklerin yanmasıyla meydana
gelmektedir.Bu moleküller kırılgandır ve normal şartlarda
birbirlerinden ayrılarak, is gibi maddeler oluştururlar.
En küçük ve en basit fullerende 60 karbon atomu vardır.
Formülü C60
olan bu fulleren 1985 yılında keşfedildi ve
Richard Buckminster ("Bucky") Fuller'in jeodezik kubbe
tasarımına çok benzediği için, "buckminsterfulleren" olar-
ak adlandırıldı. Birbirine benzeyen tüm kırılgan yapılarına
fulleren dense de C60
molekülü "bucky küresi" olarak bilinir.
Bucky küresi ve diğer fullerenlerde her karbon atomu üç
karbon atomuna bağlanarak grafik tabakalardaki gibi çoğun-
lukla altıgen, bazen de beşgen şeklinde dizilir. Birbiriyle
bağlantılı bu altıgen ve beşgen tabakaları, bir küre biçiminde
büyüktür.
Elmas ve grafitin aksine fullerendeki karbon atomları dördüncü bağ yapamaz.Bunun yerine,her ato-
mun bağlanmamış elektronu tüm atomlar arasında ortak kullanılır.Böylece küre yüzeyine eşit olarak
dağılan bir elektron "bulutu" oluşur.Bu buluttaki elektronlar serbest hareket eder ve elektrik akımı
iletebilirler.
Pek çok alanda faydalı olacağı öngörülen fullerenler,günümüzde nanotüp biçiminde üretilebiliyor.
Fullerenler belki de ilerde çok küçük makineler için boru ve tel şeklinede getirelecekler. Fullerenler, içi
boş bir yapıya sahip oldukları için atomları bünyelerinde tutabilir ancak bu atomlarla bağ yapamazlar.
Bu nedenle bir fulleren ile içerisinde yer alan atomlar bileşik oluşturmaz. Atomların böyle dizilimlerini
ifade etmek için kimyacıların yeni bir yöntem kullanmaları gerekmiştir.Bu yöntemde bir bucky küresi
içerisinde bulunan bir helyum atomuda He@C60
şeklinde ifade edilir. (Nano Tüp hakkında bilgi
Resim 1’ de yer almaktadır.)
Fullerenler üzerine ilk yayın Japon kimyager Eiji Osawa tarafından 1970 yılında yapıldı. Eiji Osawa
teorik yöntemler ile Fullerenlerin kararlı olabileceklerini tahmin etti.Eiji Osawanın yayınları Japon
dilinde olduğu için, dünya çapında tanınmadı. 15 yıl sonra 14 Kasım 1985 Nature dergisinde Robert F.
Curl, Jr (ABD), Sör Harold W. Kroto (İngiltere) ve Richard E. Smalley (ABD) araştırmacılar tarafından
yayınlanan yayın dünya çapında ilgi görmüştür. Bunlar 1996 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanırken, Osa-
wa gözardı edildi.
Kartepe
Teknik ve
Endüstri Meslek
Lisesi
Kimya
Teknisyeni
(Ögrenci)
28. 28
Resim 1 : Nano tüpler hakkında bilgi
2010 yılında fullerenlerin varlığı Hubble Uzay Teleskobu Spitzer ile gezegenimsi bulutsu Tc 1'de kızılötesi
görüntüleri ile tespit edildi. Fullerenler böylece dünyadışı en büyük kanıtlanmış moleküller olarak kayıt-
lara geçti.
Kaynaklar :
wikimedia:R.Buckminster fuller
wikimedia:Robert Curl
wikimedia:Richard smalley
wikimedia:Harold Kroto
http://tr.wikipedia.org/wiki/Karbon
http://tr.wikipedia.org/wiki/Fulleren
Tübitak Bilim Kitapları
29. 29
Yavuz Selim KART
kim_muhselim@hotmail.com
PolyMath ve
Kimya Mühendisliği
Merhaba sevgili İnovatif Kimya Dergisi okurları,
21 Sayı boyunca kimya ile ilgili programlar anlattım. 22. Sayıda da yine sizlere böyle bir programdan
bahsedeceğim. Anlatacağım program, PolyMath programıdır. Bu programın kimya mühendisliği uygu-
lamaları üzerine yönünden sizlere bahsedeceğim. Ayrıntılı, içerikli bir programdır.
PolyMath programı ile diferansiyel denklem çözebilir ve çözümlerin grafik halinde çıktılarını alabilirsin-
iz. Kimya mühendisleri için oldukça yararlı olabilecek bu programı bir örnek üzerinden giderek sizlere
açıklamaya çalışacağım. Resim 1’de kütle denkliği sorusu görmektesiniz.
Resim 1 : Akış Şemamız
Resim 1’de bizden istenenler.
1000 kg/h K kristali üretimi için
a) KS ünitesinde buharlaşan su miktarını (kg/h)
b) Geri döngü akımı kütle akış hızını (kg/h)
c) Kurutucudan akan havanın miktarını bulunuz.
A,b,c şıklarına bakarsak birçok denklem kurup çözmemiz gereken bir sistem. Burada şimdi yazıp çöze-
biliriz neden programa ihtiyaç duyalım gibi sözler söylüyor olabilirsiniz lakin daha büyük, daha geniş
sistemler ile çalıştığımızı düşünelim. İş büyüdükçe zaman kavramı daha önemli hale gelecektir. Bu
yüzden her zaman bu programları kullanmasanız da az çok nerede ne kullanacağınızı bilmeniz de yarar
var.
Burada denklemleri ilk başta yazalım. Resim 2 ve Resim 3’de bu denklemleri görmektesiniz.
Kimya
Mühendisi
(Mezun)
30. 30 Resim 2’de kütle denkliği işlemlerini kurmaya başladık. Resim 3’de devam ediyoruz.
Resim 2 : Kütle Denkliği-1
Resim 3 : Kütle Denkliği-2
31. 31
Şimdi çözümü PolyMath işlemi ile nasıl yapacağız.
PolyMat ile 8x8 bir matris açıyoruz.
Balans eşitliklerinin katsayılarını tablo değerlerine giriyoruz. Resim 4’de bunu görmektesiniz.
Resim 4 : PolyMath Programına Verilerin Girilmesi
Yazdığımız matrise göre Polymath’in çıkardığı denklikler aşağıdaki gibi olacak.
Resim 5 : PolyMath programının çıkardığı denklikler
Bu işlemlerden sonra Pembe kısma basarak sonuç raporunu alıyoruz. Resim 6’da bu işlemi görme-
ktesiniz.
32. 32
Resim 6 : PolyMath programında işlemin raporlu sunumu
Kısacası siz gerekli bilgileri girdiğiniz takdirde sonucu çok kısa bir zaman içinde PolyMath ile
alabiliyorsunuz. Program içerikli bir program diye en başta belirtmiştim. Program ile reak-
siyon problemlerinizi de çözdürebilirsiniz. Programın web sitesi http://www.polymath-soft-
ware.com/ adresidir. Programı satan firma fiyatları öğrenciler için uygun tutmaya çalışmış.
Kısa süreli denemek için sitesinden yararlanmanızı öneriyoruz. Başka yerlerden indirip virüs
yemeyin.Umarım faydalı bir yazı olmuştur,bir sonraki sayıda buluşmak üzere.
Sağlıcakla kalın…
Kaynaklar :
https://canercankurt.files.wordpress.com/2013/02/odev1.pdf
33. 33
ELEMENTTANIYALIM Neon
Simgesi: Ne
Grubu: 8A (Soygaz)
Atom numarası: 10
Bağıl atom kütlesi: 20,1797
Oda sıcaklığında: Gaz
Erime noktası: -248,447°C
Kaynama noktası: -245,904°C
Yoğunluğu: 0,9 g/cc
Keşfi: 1898 - Sir William Ramsey,
M.W. Travers
Atom çapı: 0,51 Å
Elektronegatifliği: Yok
Elektron dizilimi: 1s2
2s2
p6
Yükseltgenme basamağı (sayısı): 0
Neon (Ne), periyodik tablonun 8-A grubunda yer alan soy gazdır.
Doğada dağılmış olarak ve çok küçük yüzdelerde, yalnızca atmosferde değil, aynı zamanda ye-
raltından çıkan doğal gazların bileşiminde de bulunur.Kuru havanın, hacim olarak %0,0018’ini
oluşturur. Renksiz bir gazdır. En dış yörüngesinin sekiz elektron içermesi nedeniyle çok kararlı bir
yapıya sahip olan neon, kimyasal bağlar ve bileşikler oluşturmaz. Değerliliği sıfırdır. Neon atomu on
proton, on nötron ve on elektrona sahiptir. Soy gazlardandır ve herhangi bir kimyasal bağ yapamaz.
Neon 1898 yılında William Ramsay ve Morris Travers tarafından keşfedilmiştir.
Neonun Elde Edilmesi
Ticari amaçla, sıvılaştırılmış havadan ayrıştırılır.
Neon,havanın sıvılaştırılmasıyla,diğer soygazlar ile birlikte ele geçer. Sıvılaştırılmış havanın, sıvı oksijen-
le yıkanmasıyla saf halde elde edilirler. Günümüzde laboratuvarlarda aktif kömürle yapılan adsorbsiyon
ile soygazların atom ağırlıklarına göre ayrılabilmeri mümkün olmaktadır
Kullanım Alanları
Akla gelen ilk kullanım alanı renkli reklam aydınlatmaları olsa da; yüksek voltaj göstergelerinde, para-
tonerlerde, dalga metre tüplerinde ve televizyon tüplerinde de neon kullanılır. Gaz lazerlerinin yapımın-
da, helyumla birlikte kullanılır. Sıvı neon, günümüzde ticari olarak elde edilebilmekte ve soğutucu olarak
kullanılmaktadır.
Çoğunlukla aydınlatmada kullanılır. Neon gazı içeren bir tüpte düşük basınç altında oluşturulan elek-
trik dolaşımı, parlak turuncu bir ışığın salınmasına neden olur. Bu nedenle neon gazı, argon, kripton ve
ksenon gibi öbür soy gazlarla beraber reklam amacına yönelik aydınlatıcı tüplerinin doldurulmasında
kullanılır. Aydınlatma tüplerinin, uzunlukları büyük, çapları küçük olup, yüksek gerilimle beslenirler.
35. 35
HABERLER
Yurttan Kimya HaberleriBOR PİLLERİ GELİYOR
Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Plazma Fiziği ve Teknolojileri Araştırma Laboratuarında yapılan
çalışmalarda, 15 yıl sonra neredeyse tüm enerji depolama sistemlerinde kullanılacağı düşünülen ‘bor’
madeni içeren pil tasarlanıyor.
ESOGÜ Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Suat Pat, yeni projelerinden
biri olan bor madenli pilin gelecekte özellikle teknolojik aletlerin kullanımında vazgeçilmez olacağını
söyledi.
Doç. Dr. Pat, “Yeni projelerimizden birisi ise borun enerji sistemlerin kullanımıyla alakalı bir çalış-
ma ve onun üzerinde geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Planladığımız bor pil çalışmasının
amacı, gelecek yıllarda karşımıza çıkacak tüm enerjinin depolandığı sistemlerde kullanılabilecek
bir yapıda olmasıdır. Bu yapıların en büyük özelliği, uzun yıllar bozulmadan kullanılabilmelerid-
ir. Tehlike oluşturmamaktadırlar ve çok güvenlidirler. En güzel yanı da ülkemizde çokça çıkan bor
madenini yeni bir uygulama alanına açmış olacağız. Tahmin ediyoruz ki, önümüzdeki 10 ila 15 yıl
içerisinde neredeyse tüm enerji depolama sistemlerinde bor piller karşımıza çıkacaktır. Bununla
ilgili araştırma çalışmalarını ortaya koymaktayız” dedi.
İnsan Saç Telinin 100 Katı İnceliğinde
İnsan saç telinin 100 katı inceliğinde üretilecek pilin daha da geliştirilebileceğini kaydeden Doç. Dr. Pat,
“Bordan yaptığımız pilin nano kalınlıkta, yaklaşık 200 ya da 300 nanometre kalınlığında, yani insan
saç telinin 100 katı inceliğinde bir yapı inceliğinde üretmeyi amaçlıyoruz. Hedefimize ulaştığımızda
görebileceğimiz bir takım ekstra bulgular da olacaktır. Bunların arasında bor kullandığımızda pil
kapasitesinin arttığını, enerji veriminin arttığını göreceğiz. Bu da bize önümüzdeki yıllarda te-
knoloji adına çok büyük bir kazanç sağlayacak. Ayrıca ülkemiz adına büyük bir getiri olacak. Çünkü
bu tür pillerin ham maddesi tamamen yurt dışına bağımlıdır. Biz ise bunu yurt içindeki kaynaklarla
geliştirmeyi hedeflemekteyiz” şeklinde konuştu.
36. 36
YUMURTA KABUĞUNDAN DOĞAL GIDA KORUYUCUSU
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ), fikrinin inovatif ve ticari faaliyete dönüştürülebilir olduğuna
inanan girişimcilere yönelik platformu İTÜ Çekirdek’in girişimcilerinden Elif Güngör, yumurta ka-
buğundan doğal gıda koruyucusu üretti.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ), fikrinin inovatif ve ticari faaliyete dönüştürülebilir olduğuna
inanan girişimcilere yönelik platformu İTÜ Çekirdek’in girişimcilerinden Elif Güngör, gıda katkı mad-
deleri alım satım işi yaptığı sırada Japonya’da istiridye kabuğundan yapılan doğal bir antibakteriyel gıda
koruyucusu bulduğunu ve kendisi de yüksek lisans tezini hazırlarken farklı hammadde ile bu tür bir
koruyucu yapmak üzere çalışmaya başladığını söyledi.
Yumurta kabuğu denemelerinde çok başarılı olduklarını ve patent başvurusunda bulunduklarını dile
getiren Güngör, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Teknogirişim programından 100 bin liralık bir
hibe kazandığını, kurduğu firmayla Ar-Ge sürecinin başladığını ifade etti.
Güngör, proje sonucunda doğal antibakteriyeli elde ettiğini belirterek, “Bunu gıda için saflaştırma
imkanı vardı. İkinci projeyi de bunun için TÜBİTAK’a verdik. Geçen yıl mayısta İTÜ Çekirdek’te
üçüncü oldum. Şimdi ufak çaplı üretimim var” dedi.
Türkiye’nin gıda kimyasallarında dışa bağımlı olduğunu ve 11 milyon dolarlık ithalatı bulunduğunu
aktaran Güngör, ürününe ilişkin şu bilgileri verdi: “Ürünü, yumurta kabuğuna hiçbir kimyasal ekle-
meden elde ediyoruz. Türkiye’de ve dünyada ilk. Yumurta kabuğu tamamen yıkanıyor, temizleniyor.
Ardından ön yakma yapıyor ve öğütüyoruz. Sonra çok yüksek sıcaklıklarda uzun süre pişiriyoruz.
Hiçbir şekilde element bulaşmaması gerekiyor. O nedenle çok pahalı bir sistemle çalışıyoruz. Süt
ürünleri, salça, reçel grubu, şekerleme grubu, unlu mamuller, et ürünleri, bulyon gibi toz grubu,
çiğ köfte sektörlerinde kullanılabilir. Üretici direkt ürünün içine atarak kullanabiliyor. Yaklaşık 10
firmada Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Bunlardan 2’si onaylandı.”
‘İlk helal ve doğal gıda koruyucusu olacak’
Elif Güngör, doğal ürünün kimyasal koruyucunun yerini birebir alabildiğini söyledi. Ürünün yan et-
kisinin bulunmadığını vurgulayan Güngör, şöyle devam etti: “Koruyucu kimyasallar pek çok yan
etkiye sahip, kanserojen etkileri söz konusu. Bizim ürünümüz doğal, hiçbir yan etkisi yok. Sadece
koruma özelliği var. İçine katıldığı ürünü 2 yıl koruyabiliyor. Salça örneğini il kontrol laboratu-
varına götürdüğümde hiçbir koruyucu tespit edilmedi. Çünkü ürünümüz yumurta kabuğunun
saflaştırılmış, üzerine mühendislik konulmuş hali.”
37. 37
Güngör, doğal koruyucu ürünün kilogram fiyatını 100 dolar + KDV olarak belirlediklerini ifade ederek,
“Kimyasal koruyucunun fiyatı ortalama 10 dolar seviyesinde ancak onlar 1 tona 1 kilo veya 1 tona 3 kilo
kullanıyor. Yani doza endekslediğimizde onlarla rekabet edebilecek düzeydeyiz. Ürünümüzün 350 gramı
ile 3,5 ton ürün korunabiliyor” diye konuştu.
Üretim için 2 milyon lira donanım maliyetine ihtiyaç duyulduğunu aktaran Güngör, yatırımla ayda 5 ton
üretim yapılabileceğini ve bunun da piyasanın yüzde 30’unu karşılayabildiğini dile getirdi.
Güngör, ürün için helal belgesine başvurduğunu, belgeyi aldığında ürünün Türkiye’nin ve dünyanın “ilk
helal ve doğal” gıda koruyucusu olacağını kaydetti.
38. 38
BAKTERİ ÖLDÜREN KİMYASALLARA DİKKAT
Yrd. Doç. Dr. Bilge Baytekin antibakteriyel sabunlara bakteri öldürücü etkiyi kazandıran kimyasalları
doğadan temizlemeye çalışıyor. Baytekin’e göre bu kimyasalar, dirençli bakterilerin oluşmasına neden
oluyor.
Bilim Kadınları İçin projesi kapsamında burs almaya hak kazanan Bilkent Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Kimya Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Bilge Baytekin, genç bir bilim kadını ve aynı zamanda bir
anne. Bir yandan 11 aylık kızı ile ilgileniyor, diğer yandan da kızına ve diğer çocuklara daha temiz bir
dünya bırakmanın peşinden koşuyor. Çevre atıklarından zararsızca kurtulma üzerine çalışmalarını
yürüten Yrd. Doç. Dr. Baytekin, çevreye ve sağlığa zararlı kalıcı organik kirletici sınıfındaki kimyas-
al maddelerin çevreye zarar vermeden yok edilebilmesi ve zararsız ürünlere dönüştürülmesi üzerine
çalışıyor.
L’Oreal Türkiye’nin UNESCO ortaklığı ile uyguladığı proje kapsamında bu yıl 15 bin dolar burs almayı
kazanan Türkiye’deki 6 bilim kadınından biri olan Baytekin sorularımızı yanıtladı.
Mekanokimya nedir?
Mekanokimya kısaca mekanik etkilerle (itme, çekme, bastırma, sürtünme gibi) başlatılan kimyasal reak-
siyonları araştırır. Mekanik etki hayatımızda her alanda yürürken, araba sürerken, herhangi bir maki-
nenin çalışması sırasında ortaya çıkan ve çok bulunan bir etkidir. Mekanokimyanın bu etkileri kimyasal
reaksiyona dönüştürüp boşa giden bu enerjiyi yararlı ürünlere çevirmeye çalışır. Mekanokimya ile hem
en temel bilimsel soruları cevaplayabilir hem de pratikte oluşan sorunların çözümüne yönelik yöntemler
geliştirebiliriz.
Çalışmanız ne üzerine olacak?
Benim çalışma alanım çevre üzerine olacak. Projenin konusu çevrede çokça bulunan ve giderek artan
kalıcı organik kimyasalları çevreden yok ederek uzaklaştırma konusunu içeriyor. Kalıcı organik, kirleten
dediğimiz zararlı organik kimyasal moleküller daha çok atık sularda bulunur. Biz de işin özünde atık su
arıtma konusunda çalışacağız. Şu an yalnızca iki kimyasala, triklosan ve triklokarbana yöneldik. Bu iki
madde, çevrede bozulmadan uzun süre kalabilir, biyolojik anlamda birikerek büyür. Atık tesislerinde
ayrıştırabilse de ayrıştırılan çamurdan tekrar yeraltı suyuna karışabilir. Tam ve kesin bir çözüm ancak
parçalayarak yok etme yoluyla olabilmektedir. Biz de bu yok etmeyi ek ağartıcı kimyasal kullanmadan,
bol ve ucuz olarak temin edilebilen silika türevleri ile mekanokimyasal olarak verimli bir şekilde başar-
mayı hedefliyoruz. Proje için 1 yıllık süreç var.
39. 39
Diş macununda ve oyuncakta bile kullanılıyor
Triklosan ve triklokarban, antibakteriyel sabun ve temizleyicilere bakteri öldürücü etkiyi kazandıran
en yaygın iki kimyasal. Tekstil malzemelerinde, çarşaflarda, oyuncaklarda, bulaşık deterjanlarında, çöp
torbalarında, kesme tahtası, diş macunlarında yani çok çeşitli yerlerde kullanılıyor. Küçük miktarda
kullanıldığı zaman zararsız. Son on yıl içinde antibakteriyel ürün sayısında ciddi bir patlama var. Dünya
Sağlık Örgütü de bu konuda çeşitli çalışmalar yapıyor.
Böcek ilacı
ABD kanunlarına göre, her iki kimyasal da kişisel bakım ürünlerinde kullanıldığında “reçeteye tabi
olmayan ilaç” temizlik ürünlerinde kullanıldığındaysa “pestisit” (yani böcek ilacı) olarak niteleniyor.
Dolayısıyla ürün etiketlerinde bulunması zorunlu. Ancak yapılan araştırmada, etiketinde belirtilmediği
halde bir bulaşık deterjanında triklosan bulunduğu tespit edilmiş. Avrupa Çevre Ajansı (EEA), 2012
yılında yayımladığı raporda, su ekosistemimizde miktarları ve çeşitleri giderek artan tehlikeli kimyasal-
ların listesini yayımlamıştır.
Anne sütünde ve suda çıktı
Yapılan araştırmalarda triklosan ve triklokarbana, içme suyu kaynaklarında, insanlardan alınan idrar
(yüzde 75’inde) ve anne sütü örneklerinde (yüzde 97’sinde) rastlandı. Amerikan Kimya Derneği’nin San
Francisco’daki senelik toplantısında sunulan rapora göre, 184 gebe üzerinde gerçekleştirilen araştırmada
“triklosan” isimli antibakteriyel kimyasal gebe kadınların tümünün, “triklokarban” ise yüzde 85’inin
idrarında tespit edildi. 33 kadının göbek kordon kan örneklerinin yarısından fazlasında “triklosan”,
dörtte birinde ise “triklokarban” bulunduğu da ortaya çıktı. Triklosan ve triklokarbanın antibiyotiklere
dirençli bakterilerin oluşumuna sebep olduğu, beyin ve üreme sisteminin gelişimini etkilediği, bitki ve
hayvanlarda biriktikleri biliniyor.
40. 40
175 MİLYON DOLARLIK İTHALATI KÖMÜR RAFİNE EDEREK BİTİRECEK
Yerli şirket MKS Devo Chemicals, kurduğu pilot kömür rafinerisiyle 8 ayrı kimyasal hammadde elde
etmeyi başardı. Kömürün kalorisini de bu yolla 2 katına çıkaran tesis, yakın bir dönemde tam üretime
geçecek.
Kömürü rafineri ederek Türkiye’nin en az 175 milyon dolarlık ithalattan kurtulması mümkün. Rafineri
edilen kömürden uçucu gazlar alınarak hem ham madde olarak kullanılıyor hem de kalorisi 2 katına
çıkarılıyor. Öte yandan kok işleminden geçen kömürden elde edilen katrandan da aynı miktarda kimyas-
al ham madde elde edilebiliyor. Rafineri esnasında 8 ayrı kimyasal ham madde elde ediliyor. Kömür raf-
ineri işi temel olarak kömür ‘kok’lama ile aynı. MKS Devo Chemicals’ın sahibi Korgun Şengün, Bandır-
ma’daki fabrikasında pilot bir kömür rafinerisi kurdu. “Kömür yakılamayacak kadar değerli” sözünü
hatırlatan Şengün, kömür ya da kömür katranından elde edebildikleri 8 ham maddenin 4’ü için Türki-
ye’nin her yıl ithalata en az 175 milyon dolar ayırdığını söyledi. Rafineri esnasında kömürün içindeki su,
amonyak, kükürt ve uçucuların alındığını ifade eden Şengün, bu işlemin ardından kömürün kalorisinin
de daha rahat yandığı için 2 katına çıktığını belirtti. Kömürü rafineri etme fikrinin ilk olarak demir- çe-
lik sektörü temsilcilerinden çıktığını kaydeden Şengün, “Sektör temsilcileri, kömürün içindeki uçuc-
uları almayı düşünmüşler. Kömürü oksijensiz ortamda yakarak kalorisini yükseltmişler. Kömürün
içindeki ham madde olan uçucular, kömürün ısısını aşağıya çekiyor. Bu uçucular kimyanın önemli
girdileri. Rusya’da, Almanya’da, Danimarka’da kömür katranına önem vermişler. Kömür katranı raf-
inerilerinde ciddi şekilde hammadde ürettiklerinde, katrana daha fazla ihtiyaç duyar hale gelmişler.
Demir- çelik dışındaki sanayide yüksek kalorili kömüre ihtiyaç yok ama onun da içinde sağlığa
zarar veren kükürt var. Birçok gelişmiş ülke kömürü rafineri ederek kullandırtıyor. Tonu belki 40
dolara alınabilecek bir kömürden, yaklaşık 1000 dolarlık, neredeyse hepsi ithal gelen ham maddeler
üretilebiliyor” diye konuştu.
Doğaya zararsız kömür üretiyor Kardemir’in katranını alacak
Kurdukları rafineride kömürü havasız bir ortamda ısıttıklarını anlatan Şengün, “Türkiye’nin fay yapısı
nedeniyle kömürler ıslak. Kömürü önce 100 derecede ısıtarak amonyaklı su elde ediyoruz. Sıcaklığı
200- 220 dereceye getirdiğimizde hafif yağlar diye tanımlanan benzen, tolien, ksilen ile kükürtü
alıyoruz. 220- 400 derece arasında naftalin ve fenol, 400- 600 derece arasında da coal tar pitch elde
ediliyor. Bu maddeleri tam olarak birbirinden ayırıp yüzde 100 safl ığa ulaştırmak için laboratu-
varımıza tekrar ayrıştırma yapıyoruz. Kömür rafinerisinin enerji ihtiyacını da rafineri sırasında
ortaya çıkan gazlarla elde ediyoruz” dedi.
41. 41
Tam olarak faaliyete geçtiklerinde günlük 50 ton kömür işlemeyi düşündüklerini anlatan Şengün,
işlemin ardından yüzde 20 su, yüzde 35- 40 kimyasal hammadde ve yüzde 40- 45, 2 kat yüksek kalori-
li, kükürtü alındığı için doğaya ve insan sağlığına zararsız yeşil kömür ortaya çıktığını kaydetti. Tesisin
kömür katranıyla da üretim yapabildiğine dikkat çeken Korgun Şengün, şöyle konuştu: “Türkiye’de 150
bin ton katran büyük demir- çelik üreticilerinin kömür ‘kok’lama işlemi esnasında ortaya çıkıyor.
Bundan su ile birlikte amonyak da yok edildiği için, onu elde edemiyoruz. Bu 150 bin tonluk katran,
maddeleri ayrılmadan satıldığında kilogramı 150- 200 dolardan yaklaşık 22.5 milyon dolar ediyor.
Ham maddeleri satmaya kalksak kilogramı ortalama 800 dolara denk gelecek. Kardemir, İsdemir,
Erdemir’den numuneler aldık. Şu anda Kardemir’in üstünde duruyoruz. Onlardan kömür katranı
alacağız.”
Hammaddelerin tonu 1000 dolara kadar çıkıyor
Kömürden elde edilebilen 8 ham maddenin metrik tonu 200 dolarla 1000 dolar arasında değişiyor.
Kömürden elde edilen benzen; gözlük camı, naylon kumaş, naftalin; hazır beton, tolien; tiner, patlayıcı
madde uçak yakıtında kullanılıyor. Ksilen polyester, boya, vernik üretiminde kullanılırken; fenol ise
gözlük camı üretiminin ve ilaç sanayinin hammaddesi. Bu alanda yer alan Coal tar pitch ise alüminyum
yapımında ihtiyaç duyulan bir madde.
42. 42
Dünyadan Kimya Haberleri
KUANTUM BİLGİSAYARLAR İÇİN İLK KEZ FOTONIK ÇİP ÜRETİLDİ
NTT Cihaz Teknolojileri Laboratuvarı ve Southampton,Tokyo ve Bristol Üniversitelerinden uluslararası
bilim adamlarından oluşan ekip tarafından kuantum ışınlama(teleportasyon) devrelerinin çekirdeğini
oluşturan, kuantum dolanıklığı üreterek tespit eden kuantum fotonik çipi başarıyla entegre edildi. Bu
sonuçlar, ultra-yüksek-hızlı kuantum bilgisayarları geliştirme ve iletişim güvenliğini güçlendirmeye yol
açtı.
Kübitler için bugün kullandığımız ikili sistem(1,0) bilgisayarlarının duyarlı kuantum versiyonları denile-
bilir ve kuantum bilgisayarların temelini oluşturur.Işık parçacıkları denilen fotonlar mükemmel kübitleri
uygulamak için umut vaat ediyor. Başarılı bir kuantum ışınlama sağlamak için kübitleri bir fotondan
diğerine transfer etmek gerekiyor. Buna rağmen kuantum ışınlamayı deneysel olarak incelemek için
yüzlerce optik cihazın dikkatlice yerleştirilmesi gerekiyor. Gelecekte cebinizde taşıyacağınız bir kuantum
bilgisayar için imkansız bir durum gibi gözüküyor.
2013 yılında Prof. Furusawa ve meslektaşları mükemmel kuantum ışınlanmasını başarsa da, bu kurulu-
mu yapmak aylar alıyordu ve bu düzenekler 2015 yılında yapılan bu çipe göre binlerce kat daha büyük-
tü. Bristol Üniversitesi’nden Prof. Jeremy O’Brien’ın liderliğinde yapılan yeni araştırmayla, bütün bu
optik düzenekler son teknoloji nano üretim sayesinde, sadece birkaç milimetrelik bir silikon mikroçipe
entegre etmeyi başardı.
Böylece ilk kez kuantum ışınlama silikon çip üzerine tanımlanarak radikal bir şekilde boyut problemi
çözüldü. Araştırmacılar kuantum bilgisayarı fotonik çipe entegre etme hedefine doğru büyük bir adım
atmış oldular.
Kuantum bilgisayarlar sayesinde ultra güvenlikli iletişim ve ultra hızlı işlem gücü sayesinde bu limitler-
in ötesine geçilebilir. Pratik kuantum teknolojilerinin hayata geçirilmesi için mikro-çiplerde ışınlanmayı
hayata geçirmek büyük önem taşıyor.
Tokyo Üniversitesi’nden Profesör Akira Furusawa, “Bu son gelişme ile fotonik çip üzerinde mükem-
mel bir kuantum ışınlama yapma imkanı tanıyor. Sonraki adım ,kuantum ışınlamayı tüm sisteme
entegre etmek olacak” dedi.
43. 43
YENİ AKILLI TELEFON KAMERASI KİMYASAL İÇERİĞİ GÖSTEREBİLİR
Sadece bir fotoğraf veya video çekerek içeceğinizin içindeki kimyasal bileşenleri bilmek ister miydiniz?
Tel Aviv Üniversitesi'nde geliştirilen kompakt hiperspektral görüntüleme kamerası sayesinde bu müm-
kün.
Hiperspektral görüntüleme insan gözü tarafından seçilemeyen ışık spektrasını tarayarak, her maddeye
ve prosese özel elektromanyetik parmak izlerini tanımlayabiliyor.
Normalde bu teknoloji daha büyük kameralarla yapılsa da , Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. David
Mendlovic daha küçük optik bileşenler kullanarak akıllı telefonlara uyabilecek kadar küçültmeye çalıştı.
MEMS(mikroelektromekanik sistem) teknolojisi kullanılarak, kitle üretimine uygun standart akıllı tele-
fonlarla çalışabilecek kamera tasarımları yapmaya çalışıldı.
Çekilen fotoğraflardan anlam çıkarabilmek için bunların, farklı maddelerin hiperspektral işaretlerinin
olduğu veri tabanlarıyla karşılaştırılmaları gerekiyor. Mednlovic, “Bu optik element ayarlanabilir filtre
ve yazılımı gibi davranarak, yeni bileşenleri destekleyebilir, resme bağlı bilgiyi çekip çıkarabilir.”
dedi.
Bu gibi uygulamalar tüketici elektronikleri, otomotiv endüstrisi,biyoteknoloji ve ülke güvenliği için
kullanılabilir.İlk çalışır prototipin Haziran’a kadar hazır olması bekleniyor. Temel sistem geçen ay Barse-
lona'da düzenlenen Mobile World Kongresi'nde gösterilmiştir.
44. 44
AKDENİZ PLASTİK ÇÖPLÜĞÜNE DÖNÜŞÜYOR
Bilim insanları Akdeniz’de büyük miktarlarda plastik atık biriktiğini söylüyor.
Bir araştırmada deniz yüzeyinde yüzen bin ton civarında plastik tespit edildi.
Bunların başlıcaları plastik şişe, torba ve ambalaj parçaları.
İspanyol araştırmacılar, Akdeniz’in biyolojik zenginliği ve ekonomik önemi nedeniyle plastik kirliliğinin
özellikle tehlikeli olduğunu söylüyorlar.
Balık, kuşlar, kaplumbağalar ve balinaların midelerinde plastik bulunmuş.
İspanya’daki Cadiz Üniversitesi’nden Dr Andres Cozar “Akdeniz büyük bir plastik atık birikim bölge-
si” diyor.
Plastik diğer denizlerde de sorun
Kuzey Avrupa kıyılarında yetişen istiridye ve midyelerde de çok küçük plastik parçaları bulunmuş.
Plastik Akdeniz’de okyanus deveranlarındakine benzer bir ölçekte birikmekte.
Arktik Okyanusu, Bengal Körfezi, Güney Çin Denizi ve Barents Denizi dahil olmak üzere diğer deni-
zlerde de yüksek miktarda plastik bulunmuş.
Mikroplastik tehdidi
Plos One dergisinde yayınlanan çalışmayı değerlendiren, Londra Üniversitesi’nden Dr David Morritt,
mikroplastikler olarak bilinen çok küçük plastik parçalarının özellikle endişe verici olduğunu söyledi.
Çalışmada Akdeniz’deki plastik öğelerin % 80’den fazlasının bu kategoride olduğu bulundu.
Biyolojik Bilimler Okulu’ndan Dr. Morritt “Bu çok küçük plastik parçaları deniz canlıları tarafından
yutuluyor ve plastiklerden bağırsaklara bazı kimyasal maddeler salınıyor” dedi.
Akdeniz’in önemi
Akdeniz küresel okyanus alanının % 1’den azını temsil ediyor ancak ekonomik ve ekolojik açıdan önem-
li.
Akdeniz tüm deniz türlerinin % 4 ila % 18’ini barındırıyor.
Aynı zamanda kıyısındaki ülkeler için turizm ve balıkçılık geliri sağlamakta.
Cadiz Üniversitesi’nden Dr Cozar, “Akdeniz’deki biyolojik zenginlik ve ekonomik faaliyetlerin yoğun-
laşması göz önüne alındığında, plastik kirliliğinin deniz ve insan yaşamı üzerindeki etkileri bu
plastik birikim bölgesinde özellikle ilgiye mazhar olabilir” diyor.
45. 45
1 DAKİKADA ŞARJ OLAN BATARYA GELİŞTİRİLDİ
Bilimadamları, cep telefonları için 1 dakika şarj olabilen alüminyum batarya geliştirdi.
Bilimadamları, cep telefonları için çok hızlı şarj olan batarya geliştirdi. Batarya 1 dakikada şarj olup,
kullanıma hazır hale geliyor.
Yanma-Patlama Riski Taşımıyor
Aluminyun hücrelerden kuvvet alan bataryanın, kullanımda olan lityum teknolojisine göre daha güvenli
olacağı, basit ziyan görmeyeceği ve yanma-patlama riski taşımadığı belirtiliyor.
Çevre Dostu Batarya
Stanford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, yeni bataryanın, kullandıkça ömrü azalan bataryalara göre
daha avantajlı olacağını ve her şarj olduğunda kullanım ömrünün etkilenmeyeceğini söyledi. Üniver-
sitede kimya profesörü olarak çalışan Hangjie Dai, geliştirdikleri yeni bataryanın alkaline gibi pillerin
yerini alacağını, lityum iyon bataryalara göre daha etraf dostu olacağını söyledi.
Birçok Riskten Uzak
Profesör Dai, yeni bataryanın matkapla delinse bile yanma riski taşımadığını belirterek, lityum pillerin
taşıdığı birçok riskten ırak olacağını söyledi.
7 Bin 500 Kez Şarz Edildi
Aluminyum hücreli bataryalar güvenli olmalarının yanısıra, belirsiz defa yeniden şarj edilebilicek. Daha
evvel geliştirilen benzer bataryalarda, en fazla 100 defa şarz ömrü sağlanmıştı. Yeni batarya ise 7 bin 500
defa şarj edildi ve problem çıkarmadı. Lityum bataryalar ise 1000 defa şarj ömrüne sahip.
Kaynaklar :
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/yumurta-kabugundan-dogal-gida-koruyucusu.html
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/bor-pilleri-geliyor.html
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/bakteri-olduren-kimyasallara-dikkat.html
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/175-milyon-dolarlik-ithalati-komur-raf-
ine-ederek-bitirecek.html
http://phys.org/news/2015-04-quantum-teleportation-chip.html#ajTabs
http://www.gizmag.com/unispectral-hyperspectral-imaging-smartphone-camera/36858/
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/akdeniz-plastik-coplugune-donusuyor.html
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/1-dakikada-sarj-olan-batarya-gelistirildi.html
46. 46
FAYDALI
LINKLER
http://che31.weebly.com/
http://www.calculatoredge.com/
https://www.easycalculation.com/chemistry/chemistry.
php
Kimya Mühendisleri için hazırlanmış bir site.
Sitede Kimya Mühendisliği ve kütle, enerji
denkliklerine ait notlar bulunmakta. Farklı
kaynaklardan yararlanmayı düşünenler için
oldukça güzel içerikler. İyi incelemeler.
Çok geniş içerikli bir mühendislik hesaplama
sitesi. Kimya Mühendisliği, Plastik Mühendis-
liği vb. birçok temel bilime ait hesaplama
işlevleri mevcut. Kesinlikle incelemenizi
öneriyoruz.
Kimyagerler için hazırlanmış bir site. Temel
kimya ile ilgili hesaplamaları web sitesin-
den kolaylıkla yapabilirsiniz. Kimya üzerine
bölüm okuyan herkese tavsiye ediyoruz.
47. 47
BULMACA
Kimya Bulmacasi
1 2
3
4
5
6
7
8
9
Soldan Saga
1. Bir sivinin, kaynama noktasina kadar isitilmasina gerek
olmadan buhari haline dönüsmesi.
4. Atik su aritmada uygulanan bir islemdir
5. Açik hava basincini ölçmek için kullanilan düzenek
7. Petrol bazli dizel yakitina alternatif olarak üretilmeye
baslanmis olan bir dizel motor yakitidir.
8. Bir elementin tüm kimyasal özelliklerini gösteren en
küçük parçasidir.
9. Bir solvent içinde çözünebilen maddenin en fazla miktari
o madde-nin o solvent içindeki çözünürlügünü tanimlar.
Buna ne denir
Yukaridan Asagiya
2. Distilasyon veya ekstraksiyondan elde edilen, siyah
renkli, kristal olmayan, isitilinca yumusayan viskoz, yari
kati bir maddedir.
3. Toz halinde alumina, silika, kireç ve diger bazi maddeler
karisimidir
5. Hampetrolün birinci distilasyonuyla üretilen üründür
6. Karasal alanda organik maddelerin anaerobik
parçalanmasiyla meyda-na gelen gazdir
48. 48
BULMACAGeçen Ayın Çözümü
Kimya Bulmacasi
K
1
O
2
V A L E N T
R
G S
3
E Y R E L T
4
I K T
5
A A E
N
6
Ö T Ü R L E S M E R
I P M
P
7
O L I A L K O L A
8
B S O R B S
9
I Y O N
N A M
F E
T
R
M
10
O L A L I T E
Soldan Saga
1. (+) ve (-) yüklere sahip ayni ya da farkli ametal atomlari
arasinda olusan bag çesididir. [KOVALENT]
3. Çözücüsü çok olup, çözüneni az olan çözeltilere denir
[SEYRELTIK]
6. Asitler bazlarla birleserek tuz ve su olusturma olayina ne
denir [NÖTÜRLESME]
7. Bilesik iskeletinin degisik yerlerinde farkli C atomlari
üzerinde olmak sarti ile birden fazla –OH içeren
bilesiklere denir [POLIALKOL]
8. Isinlarin, madde üzerinde tutularak isiya dönüsmesi
olayina nedir [ABSORBSIYON]
10. 1kg çözücüde çözünen maddenin mol sayisina denir.
[MOLALITE]
Yukaridan Asagiya
2. Karbon elementinin hidrojenli bilesiklerini inceleyen
kimya dalina denir [ORGANIK]
4. Bazi çözeltilere az miktarda asit, baz ve su eklendiginde
pH’i önemli ölçüde degismez. Bu tür çözeltilere ne ad
verilir [TAMPON]
5. Sicakligi ölçmeye yarayan cihazlara denir
[TERMOMETRE]
9. Eritme, buharlastirma, miknatisla ayirma, eleme, süzme,
ayiklama… gibi ayrici yöntemlerle kendisinden daha basit
yapilara ayrilamayan maddelere denir. [SAF]
49. 49
E-Dergide
Yazarlık
SİZDE YAZARIMIZ
OLUN
-- Yazacağınız konuyu belirleyin. (Kimya içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden
ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz
ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz ki aksi durumda yazınız kopya yazı sıfatı
görür yayımlanmaz.
-- Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli. Aksi durumda sorumluluk yazardadır.
-- Yazılar Facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Bu bizim işimizi zorlaştırıyor.
Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli.
-- Yazmayı düşünen arkadaşlarımız
Yavuz Selim Kart adlı arkadaşımıza ulaşması gerekmektedir.
-- Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa yazınız
yayımlanmayacaktır.
--Ad Soyad
Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı)
Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz üniversite ismi
Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz.
-- 2015 Haziran ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Mayıs 2015’tir.
Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar bir sonraki ay yayımlanacak-
tır.
-- Kopyala-Yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle yayınlanmaz. Bu şekilde
yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey değil. Sonuçta yazılarınızı okunuy-
or ve araştırılıyor.
-- Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Yazdığınız yazı en az bir kaç görsel içersin.Fikir
düşünce yazılarında olmayabilir ama diğer konularda en az bir kaç tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey
katıyor.
-- Herhangi bir sorun olursa yazı gönderen meslektaşımıza ulaşırız. Gerekli düzeltmeleri yapması için
bildirimler yaparız. Gerekli görüldüğü takdirde yazınızın güzel görünmesi adına küçük değişiklikler yaparız
ve sizi bu durumdan haberdar ederiz.
-- İnovatif Kimya Dergisi gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi