2. ...Birden kendimi reklamcılık
sektörünün kapısından içeri
merakla adım atarken
buldum.
Oysa, “ büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna umut ve
gururla verdiğim cevabın “Hollywood yıldızı”
olmasından vazgeçme gerçekçiliğine erişeli henüz
3-4 yıldan fazla olmamıştı.
zaman
?
daha
hızlı
Bu düşünce, aniden patlayan bir akabilir
flashback efekti ile gözümde canlanan o
“sepya”
miydi?
tonlarındaki lise anılarımı
bana tekrar yaşattı...
3. Meğer“gerçekçiliğe”attığım ilk adım, lise diplomamı imzalayan okul müdürünün,
öss tercih listemi yapmam için bana verdiği tavsiyeyle atılmış:
“sinema değil senin işin kesinlikle REKLAMCILIK olmalı!
okul formasını yeniden tasarlayabilecek yaratıcılığa ve
farklı bakış açılarına , kendini hep bir şekilde haklı
çıkarabilecek ikna yeteneğine, kimseyi dinlemeyip kendi dilediğinin
peşinden gidebilecek inatçılığa ve ısrarcılığa, çevirdiğin dolapları
kıvırabilmek için hayalgücünün sınırlarını zorlamana, ve amacına
öyle yada böyle ulaşabilmelerine bakılırsa Lina,
sen kesinlikle bir reklamcı ruhuna sahipsin...”
4. umursamazca davranmış,
hayatımda ilk kez sözünü
dinlediğim okul müdürünün
sıkıcı konuşması üzerine “En olmadı reklamdan bir
yaptığım 3. Tercihimden şekilde sinemaya dönerim,
reklamcılığa kabul edilmiştim nerden baksan ikisinde de
ekran arkasındasın işte”
bile...
- Sonraları öylesine kaptırmışım ki kendimi bu işe, şimdi hayranlıkla okuyor
olduğum reklamcılık bölümünün 3. Sınıfında aldığım ADV 452 dersinin tezini
yazmaya başladığımda ancak aklıma gelebildi tüm bu detaylar.
5. Türkiye’de reklamcılığın ilk günlerinden itibaren hangi evrelerden geçip günümüze kadar geldiğini en
usta reklamcıların tecrübeleri vasıtasıyla öğrendiğimiz Kağan İşmen’in bu dersini, lise yıllarımdan
kalma bu anım ile birlikte ele almak istedim.
Lise müdürüm beni bu yola yönlendirirken acaba gerçekten haklı mıydı?
Yoksa şansım mıydı yaver giden bunca zaman?
Öyleyse bundan sonra
ne olacaktı?
Bunu anlamanın bir
tek yolu vardı:
Elimde geçmişten
günümüze
reklamcılık ile ilgili
ne bilgi varsa,
onlari bir bir
değerlendirecektim.
6. YAR farklı bakış açıları
ATICI ve
LIK
kavramlarından başladım bende, Lise müdürümün sıralamasına uyarak.
Daha önceleri yaratıcılık stratejilerle
sınırlandırılarak ikinci plana atılırmış.
“Yeni yaratıcılık demişti BBDO reklam ajansından Haluk Sicimoğlu.
hayalgücünün yüksek DDB’den Jeffy Medina da sürekli
olmasından ibarettir”
farklılaşmanın yollarını aramış. “Herkes
böyle yapıyor ve başarısız olunuyor. O halde ne
yapmalı? Herkesin yapmamış olduğu ne yapmalı da
bu başarısızlığı gidermeli?” mantığıyla ilerleyerek
farklı bakış açılarında çözüm aramış.
7. Geçmişte tabak gibi herşeyin ortada olduğu reklamlar çekiliyormuş.
Tiyatro
oynanıyor gibi
duruyormuş
Buna çözüm arayan Jeffy Medina, close-up yöntemini geliştirmiş.
reklamlar.
Düğmenin içerisinden geçen
bir ipliği, yeni geliştirdiği
close up yöntemi ile çekmiş
ve oldukça fazla ilgi çeken
bu reklam filmi çok tutmuş.
“Eğer cok istersen ve azmedersen yapamayacagın bir şey yoktur. Risk alman gerek. Almazsan olduğun yerde
sayıklarsın. Hedefe giden yoldan şaşmamalısın. Önce yaptığın işi sev. Sevmenin yollarını ara. Sevmezsen
yapamazsın. Çok sev ve çok ilgilen. Hayatın reklamdan ibaret olsun. Reklamla yat reklamla kalk. Ve her
şeyden önce merak et. Soru sor. Araştır. Sürekli bilgi al, alabildiğin kadar. Bunun için imkanlarını zorla.
Londra’ya mı gidilmesi lazım? Giderim. Hedefe ulaşmanın yolu buradan geçiyorsa, her türlü zorluğun
üstesinden gelebilirim.”
Diyerek mücadeleci ve hırslı kişiliğini ortaya koyan Jeffy Medina, beni reklamcılık sektörüne
uygun gören müdürümü yine destekler şekilde konuşmuştu...
8. Öyle görünüyor ki,
REKLAMCILIK bölümünde
okuyor olmam kesinlikle bir
tesadüf değil,
olmam gereken yer
burası!
9. Reklamcılık sektörünün
günümüze gelene kadar pek çok
değişikliğe uğradığını görünce,
zaten nereye doğru gidiyor
olduğunu da rahatlıkla
görebiliyoruz. Reklamcılık,
“limitsizliğe” doğru gidiyor.
Fikirler yalınlaştırılmaya
çalışılıyorken, işi abartarak
basitleşme, anlamsızlaşma,
sıradanlaşmaya dogru gidiliyor.
Bu gidişatın bir grafiğini çizecek olsaydık eğer, grafik;
birden durulup olduğu yerde sayıkladıktan
sonra
düşüşe geçerdi.
yükselerek ilerlerken,
sıfırdan başlayıp
Çünkü ortalama payları olması gereken strateji/yaratıcılık konseptleri, surekli
bir çekişme içerisindeler. Durum böyle olunca da, uzun vaadeli bir açıdan
bakarsak kimi zaman stratejinin, kimi zaman da yaratıcılığın tavan-taban
yaptigini goruruz. Ancak şöyle bir gerçek var ki, strateji abartıya kaçtığında
yaratıcı ve farklı bir reklam ortaya çıkmıyor, yaratıcılık abartıya kaçtığında ise
ilanlar asıl anlatmak istediğini verdiği mesajda doğru yansıtamıyor.
10. Atilla Aksoy, derslerinden birinde şunu söylemişti:
“Reklamcılık işinin özünde,
pazarlama sorununu anlamak
yatıyor. En önemli şey geleceğin
ufak ufak filizlendiğini
görebilmektir.”
Ben bu sözün kesinlikle doğruluğuna inanıyorum. Eğer Atilla Aksoy’un,
günümüzde bozulmaya başlamış olan reklamcılık sektörünü ileride daha iyi bir
hale getirebilmek için vermiş olduğu bu tavsiyeyi uygularsak biz genç reklamcılar
olarak, bence reklam sektörünün geleceği oldukça parlak olacaktır.
O zaman; ilk adımı ben atıyorum,
reklamcılığı kurtarmaya gidiyorum!
11. Çünkü bilirsiniz ya; reklamcı olmak demek,
herhangi bir meslekle uğraşan adamla aynı rutini
paylaşmaktan hayli uzaklaşmak demek. Reklamcı olmak
demek, hayatında attığın kariyer odaklı adımdan çok,
kariyerinde attığın hayati bir adım demek.
Reklamcı olmak, reklamcı doğmak demek. İçinizde bir
yerlerde yatan kahramanın farkında olmak, onu
uyandırmak, harekete geçirmek, gaza getirmek, ve birlikte
uçabilmeyi öğrenmek demek.
Lina Nil