1. 1942-24 Ocak 1993
Aramızdan Ayrılışının 28. Yılında
Uğur Mumcu’ya Sevgi ve Saygıyla…
Prof. Dr. Kemal KOCABAŞ
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Genel Başkanı
UĞUR MUMCU TÜRKİYE’DİR…
3. “22 Ağustos 1942 tarihinde Kırşehir'de Tapu Kadastro
memuru Hakkı Şinasi Bey ile Nadire Hanımın dört
çocuğunun üçüncüsü.”
51 Yıllık Dolu Dolu Geçen Onurlu bir Yaşam:
TOPLUMUN VİCDANI OLMUŞ BİR AYDIN-BİR
GAZETECİ-BİR YURTSEVER
4. Mumcu Ailesinden Suç Duyurusu
ANKARA
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNANLAR : Ş. Güldal MUMCU- Şinası Özgür MUMCU-
Özge MUMCU
VEKİLİ : Av. Halil SEVİNÇ
KONU : Suç duyurusu
AÇIKLAMA : Araştırmacı gazeteci yazar Uğur MUMCU'nun, 24 Ocak 1993 günü evinin önünde aracına
konulan bir patlayıcı ile katledildiği, en temel hakkı olan yaşama hakkının elinden alındığı devletin
yetkili organlarınca bilinen bir gerçektir. Bir başka gerçek de devletin birinci görevinin, devleti
oluşturan insanların yaşama haklarını garanti altına alması gerektiğidir. Böyle olduğu içindir ki
katliamın hemen ardından devlet yetkililerince, katil ya da katillerin yakalanıp yargılanacağı konusunda
bir çok sözler verildi. 2000 yılı içinde “Umut Operasyanu” adı altında yürütülen bir soruşturma sonucu
bazı kişiler suçun asli faili gösterilerek haklarında dava açıldı, yapılan yargılama sonunda
cezalandırıldı. Ancak bu güne kadar olayın ardındaki gerçek failler, azmettiriciler bulunup yargı önüne
çıkarılmadığı gibi, bombayı araca koyduğu iddia edilen Oğuz DEMİR dahi yakalanıp yargı önüne
çıkarılamadı. Yakın geçmişte yaşadığımız “zaman aşımı” olayının tekrar yaşanmaması için yürütülen
soruşturmada ve yurt dışında bulundukları gerekçesiyle yargı karşısına bir türlü çıkarılamayan kişilere
ilişkinin yürütülen idari işlemlerde işi sürüncemede bırakan tüm sorumluluların tespit edilerek
cezalandırılmasını istiyoruz.
İSTEM SONUCU : Açıkladığımız nedenlerle “Mumcu Suikastı” düzenleyicilerinden yargı karşısına çıkarılamayan suçun
asli failleri ve azmettiricileri hakkında yürütülen soruşturma ve kavuşturmada ihmali görülen yetkililer hakkında
cezalandırılmaları istemiyle suç duyurusunda bulunuyoruz.
24.01.2011
5. Dün ve Bugün Önemli Tehlike:
BELLEKLERİ YİTİRMEMEK-DUYARLILIKLARI
KAYBETMEMEK
6. 24 OCAK 2011 Sorusu:
Katillerin Yakalanmadığı, aramızda dolaştığı bir
Türkiye
7. DEMOKRATİK-HUKUK DEVLETİ OLMAK…
Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Cavit Orhan
Tütengil, Abdi İpekçi, Ümit Kaftancıoğlu, Prof. Dr. Ümit
Doğanay, Doç. Dr. Bahriye Üçok ve
pek çok aydınımız hep faali meçhul kaldılar. Katiller bir türlü
yakalanamadı. İktidarda olup da söz verenler, sözlerini yerine
getiremediler.
“Türkiye katilleri yakalanmayan
bir ‘siyasî cinayetler ülkesi’ oldu”
Bu cinayetler aydınlanmadan ülkenin vicdanı aklanmayacak ve
gerçek anlamda bir hukuk devleti olamayacağız!
8. Sabahattin Ali, Orhan Yavuz, Doğan Öz, Necdet Bulut, Akın Özdemir, Abdi İpekçi,
Çetin Emeç,Tarık Dursun, Musa Anter, Uğur Mumcu, Behçet Aysan, Metin Altıok, Onat Kutlar,
Metin Göktepe, Yasemin Cebenoyan, Necip Hamletipoğlu, Hrant Dink
Cevat Yurdakul, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, Sevinç Özgüner, Ahmet Zeki Tekiner,
İlhan Erdost, Muammer Aksoy
11. Uğur MUMCU ve Türk Sosyalizmi
Cumhuriyet, 26 Ağustos 1962,Yunus Nadi Armağanı, Makale Yarışması Ödülü
…Atatürk devletçiliği ne kaybettirmiştir, veyahut iktisadi şartlarımızda
ne derece bir değişiklik olmuştur? Bu soruların cevapları Türk
sosyalizminin anahtarıdırlar. Sistemleri, tarihi oluşlarıyla birlikte
memleket şartlarıyla düşünmek gerek. Sosyalizm, Lenin'in tarifinde bir
işçi diktatörlüğü, batılı tariflerde bir iktisadi demokrasi, yani halkın
iktisaden kendi kendisini idare etmesidir. Bunun içindir ki, aynı
sosyalizm altında çeşitli yönler vardır. Türk sosyalizmi ne Marks'ın
sosyalizmine benzemeli, ne de batı sosyalizminin
bir kopyası olmalı. Memleket şartlarının yarattığı ve siyasi rejime en uygun
olan bir sosyalizm...
Anayasamız sosyalizme kapalı, memleketimiz yabancı sermayeye açıktır.
Amerika bizim canımız, feda olsun kanımız...
(Kim, 1 Mart 1968)
12. YIL 1969: HUKUK ASİSTANI UĞUR MUMCU
31 Ocak'ta Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare
Hukuku Kürsüsü Profesörü Tahsin Bekir Balta'nın asistanı
oldu. 15 Temmuz'dan sonra incelemeleri, Milliyet
Gazetesinde yayımlanmaya başladı. Asistan olduktan
sonra, 13 Kasım'da Ankara Barosu Levhasından kaydını
sildirerek avukatlığı bıraktı.
12 MART 1971-TUTUKLANMA
12 Mart'ta gerçekleşen darbenin aydınlara yönelik baskıcı tutumundan o da payına
düşeni aldı. 17 Mayıs'ta gözaltına alındı. Ayrıntı "Kitaplarımı İsterim" . Bir ay sonra
serbest bırakıldı.
12 Temmuz'da Ortam'da yazıları yayımlanmaya başladı. Dergi, 29 Kasım'da çıkan
sayısından sonra kanun dışı baskıları protesto etmek amacıyla yayın hayatına son
verdi. 27 Ekim'de Devrim Dergisine son kez yazdı. Askerliğini yapmaya hazırlandığı
sırada, orduya hakaret etme savıyla tutuklandı. Pek çok aydınla birlikte, Mamak Askeri
Cezaevinde bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, açılan davada 7 yıl hapse mahkûm edildi
ancak, kararın Yargıtay'ca bozulmasının ardından serbest bırakıldı.
13. UĞUR MUMCU-PATNOS VE SAKINCALI PİYADE…
1973
Tuzla Piyade Okulunda 10 Ocak'a kadar süren üç aylık eğitimden sonra, okul yönetimi
tarafından "kötü hal ve düşünce sahibi" diye suçlanarak "er" çıkarıldı ve Patnos'a yollandı.
Yaşadıklarını "Evet, evet ne olursa olsun, ben Patnos dağlarında halk çocuklarıyla er
olarak askerlik yapmayı, emekli olduktan sonra siyasal iktidarın uzattığı yönetim
kurullarında, on binlerce lira para alan orgeneral olmaya değişmem!" diyerek,
yedek subaylık hakkı ve aylıkları için sadece maddi tazminat isteğiyle açtığı davayı
kazandı ve yedek subaylık hakkını elde etti.Sakıncalı Piyade adlı yapıtını, Rutkay
Aziz ile birlikte, tiyatroya uyarladı. Sakıncalı Piyade Tiyatro ilk olarak Ankara Sanat
Tiyatrosu'nca (AST) sahneye kondu ve700 kez sahnelendi (1978)
15. 12 EYLÜL DARBESİ HEMEN ÖNCESİ
UĞUR MUMCU:
15 Ocak 1979-Cumhuriyet
Türkiye’deki kavga Kürt ile Türk’ün,
inananla, inanmayanın, Sünni ile
Alevi’nin kavgası değil, egemen
sınıflarla emekçilerin kavgasıdır. Ve
bu çelişkilerle yaşadığımız olaylar,
faşist diktatörlük için kolları
sıvayanların kanlı saldırılarıyla
biçimlenmektedir. Temel hak ve
özgürlükleri korumak, anayasal
düzene yönelen şiddet eylemlerinin
kökünü kazımak, doğrudan faşist
odakların köklerinin kazınmasına
bağlıdır…
16. 12 EYLÜL;
CUMHURİYETİN 2. KIRILMA SÜRECİDİR.
Küreselleşme: Dünyanın yeni düzeni
Piyasalaşma ve Dinselleştirmeye giden yol
17. VE 2547… VE DE YÖK ÜNİVERSİTESİ…
KORKU ÜNİVERSİTESİ…
6 Ekim 1981
YAYGIN TASFİYE
-1402
-Geçici 10. Madde
-İstifalar
DARBE KÜLTÜRÜ
Akademik Özgürlükler sınırlı, milli kültür,
bayrak törenleri, hamaset,
üniversitelerde Türk-İslam Sentezi
YÖK-REKTÖR-DEKAN
Emir-Komuta Sistemi
12 EYLÜL VE ÜNİVERSİTELER
22. Uğur Mumcu ve ABD-1 Mart 1968
“Evet, Amerikan sermayesi bizi komünizme karşı
koruyacak. Ne kadar doğal zenginliklerimiz varsa
verelim onlara:
- Petroller sizindir, istediğiniz gibi kullanın.
- Madenler ha sizin, ha bizim.
- Kanunlarımızı size uygulamayız, kendi eviniz
gibi rahat edin.
- Casusluk raporlarınızın da bir önemi yok, örtbas
ederiz.
Bu mu, bunlar mı Türkiye'nin kurtuluş yolları?!..
Koca koca siyasilerimiz bunları salık verdiler
yıllarca.
- Petroller bizimdir.
- Bir önemi yok, onlar bizi komünizme karşı
koruyorlar.
- Madenlerimiz yağma ediliyor.
- Sus, hain.
- Milli bağımsızlığımızı yitiriyoruz.
-Moskova'ya, Moskova'ya...
“Anayasamız sosyalizme kapalı, memleketimiz yabancı sermayeye
açıktır. Amerika bizim canımız, feda olsun kanımız...”
23. Uğur Mumcu ve Atatürkçülük
Cumhuriyet’in temelini elsiz ayaksız yeşil yılanlar
kemiriyor; devletimiz NATO generallerinin emrinde,
ülkemiz IMF’lerin ipoteğinde!..
Uyan Gazi Kemal uyan!..
Devletin devlete, insanın insana kulluğunu yok etmek
için uyan, uyan Gazi Kemal!.."
(Cumhuriyet, 29 Ekim 1979, O Eski Türkü...)
Uğur MUMCU
Atatürkçülüğü, Ulusal Kurtuluş
Devrimciliği olarak anlamak ve
yorumlamak gerekir. Bu anlamda
bir "Atatürkçülük", anlayışını
okullarımıza sokmuş değiliz.
Bugün de "devrim" sözcüğünü
kaldırıp, yerine "inkılap"
sözcüğünü yerleştirerek
Atatürkçülüğü benimseteceğimizi
hiç sanmıyoruz.
Atatürkçülük, ancak çoğulcu bir
demokraside, özgürlükçü bir
düzende benimsetilirse, bu eğitim
biçimi daha sağlıklı olur.
Atatürkçülüğü bir siyasal iktidarın
"resmi ideolojisi" yaptınız mı,
Atatürkçülük yerine sahtesi
egemen olur. (Cumhuriyet, 12
Kasım 1985, Devrim Tarihi...)
24. Uğur MUMCU, Serbest Piyasa, Kemalizm ve SOL-1991
Son yıllarda Türkiye'de yeni bir siyasal paranoya ortaya çıktı."Piyasa fetişizmi" ve
"kemalizm düşmanlığı"Bu, entellektüel görünüşlü bir yeni McCartizm'dir. Özal ve ANAP'a
karşı çıktınız mı tamam: "Sivil toplum düşmanısınız... Kemalist darbe hazırlıyorsunuz...
Cuntacısınız... İttihatçısınız...
Sömürü kalktı mı? Kalkmadıysa sol ölmez. Sosyal demokrasi ölmez, sosyalizm
ölmez. Sömürü kalktı da Türkiye'de sınıfsız toplum mu kuruldu. Kurulmadıysa
sol ölmez, solculuk ölmez, sosyalizm inancı ölmez.2 Kasım 1991
Sol bitti mi? Her halkın devrimcisi ve gericisi vardır. Sağcı olmadan solcunun, solcu
olmadan sağcının ideolojik kimliği anlaşılmaz.
Milliyetçilik ve şovenizm yok mu? Var. Her ulusun yurtseveri, milliyetçisi,
devrimcisi, işbirlikçisi vardır. Sadrazam Damat Ferit, işbirlikçidir ve Türk'tür. Şurayı
Devlet Başkanı Seyit Abdülkadir işbirlikçidir ve Kürt'tür. ... Diyorlar ki "Kürt
şovenizmi olmaz " Niçin olmaz? Olur.Dilini serbestçe konuşamayan bir halkın
tepkileri anlayışla karşılanır. Ancak bu tepkilere "devrimcilik, sosyalistlik" etiketi
yapıştırlamaz.
Çünkü etnik özelliklerin ön plana çıktığı hiçbir siyasal akım, sosyalist olamaz.
(Cumhuriyet, 23 Haziran 1991, Yasaklar Kalktıkça...)
25. 25 Mart 1981
“25 Mart 1981 Gazetelerin,işadamları
ve müteahhitler eliyle basın dışı
alanlardaki kazanç kapılarının
kalkanı olarak kullanılması, hiç
şüphesis , basın özgürlüğü için çok
olumsuz bir gelişme olmuştur.”
3 Mayıs 1992
Gazetecinin bu görevini yapabilmesi
için habere, olaya, olguya, belgeye ve
bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir.
Bunun için de gazetecinin güvenilir
kişi olması zorunludur. Sır saklayan,
haber ve bilgi kaynağını gizlemesini
bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç
odaklarına karşı savaşmayı göze alan
insan, gazetecidir. Günümüzde sarı
basın kartlarının ardına gizlenip devlet
kapılarında ve belediyelerde “ihale
takip eden”, bankalardan aldıkları
kredilerle milyarlar vuran, düzmece
belgelerle gazetelerini ve devleti
dolandıranlar da var.
Nazım Hikmet’in en çok sevdiğim
şiirlerinden biri “Ve kavga bittiği
zaman / Ne çiftlik sahibi oldu ne
apartman/Kavgadan önce Kartal’da
bahçıvandı/Kavgadan sonra
Kartal’da bahçıvan” diye biter.
Uğur Mumcu ve Gazetecilik…
26. 1986 İstanbul Ziverbey Zihni Paşa İskence Köşkü-
Roma, Uğur Mumcu-Talat Tarhan
Araştırmacı Gazetecilik
27. Uğur Mumcu ve Köy Enstitüleri
17 Nisan 1990
Sayın dinleyiciler,
Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devrimi yaptı.
Hukuk devrimi, batılı yasaların, resepsiyon yoluyla Türkiye’ye getirilmesi demektir.
İtalya’dan Ceza Yasası’nı aldık; Fransa’dan İdare Hukuku ilkelerini aldık; İsviçre’den Medeni
Hukuk aldık. Almanya’dan Ceza Yargılaması Hukukunu aldık.
Bir gülmece dergisindeki şu tanım olayları yeterince sergiliyor, Türk vatandaşı tanımı. Diyor ki:
- Türk ne demektir? Türk vatandaşı kimdir?
- Türk vatandaşı. İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre
cezalandırılan, Alman ceza muhakemeleri usulü yasasına göre yargılanan, Fransız idare
hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir.
28. Yücel-Tonguç ve Uğur MUMCU
Hasan Âli Yücel, bugün bakıyoruz, bugün yeniden
değerlendiriyoruz, oğlu Can Yücel’in şiirinde yazdığı gibi;
“Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi”, gerçekten bu
toplumun özlediği hümanist, ilerici bir aydın. Hakkı Tonguç
ise, bir sosyalist aydın. Ve ikisi sırt sırta veriyorlar ve Köy
Enstitülerini kuruyorlar, yaşatıyorlar. Köy Enstitüleri sadece
bir eğitim sistemi değil, bir toplumsal düzen, toprak
devrimiyle, toprak reformuyla eş anlamda yürütülmesi
gereken bir sistem, toplumsal dokuyu değiştirecek bir
sistem.
1945, savaş bitmiştir. Yalta Konferansı başlamıştır. Soğuk savaş başlamıştır. Aynı İsmet İnönü,
bu kez gözünü solculara, Marksistlere çevirilişi ve Marksistlerle ilgili kovuşturmalar
başlamıştır. Köy Enstitüleri’nin yıkılışı soğuk savaş yıllarına rastlar, İsmet İnönü,
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu kadar coşkuyla desteklediği Köy Enstitüleri’ni soğuk savaşın
koşullarına uyma zorunluluğuyla ortada bırakmıştır. Gerçek budur. İsmet İnönü sanmıştır ki,
din sömürüsü, toprak ağalarıyla iktidarını sürdürecektir. Ama şu gerçek bugün daha çok
kanıtlanıyor ki, hangi iktidar din sömürüsüne dayanmışsa, mutlaka yıkılmıştır. Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarı, 1949 yılında din derslerini kabul etti, yıkıldı. Kurtaramadı bu ödün.
29. İşçisiyle, köylüsüyle, emekçi halkımızla emekçiler iktidar olacak. Hiç umutsuz
olmayalım. Bugünlerin karamsar ortamından ürkmeyelim. Nasıl Kurtuluş
Savaşı yapılmışsa, bizler de demokrasi için, özgürlük için barışçı yol ve
yöntemlerle halka bütün bu sorunlarımızı anlatacağız. Engeller olacak, engelleri
aşacağız. Hepimiz, işçisiyle, köylüsüyle Galatasaray Lisesi’nde paralı yatılı,
Kartal Maltepe Cezaevi’nde parasız yatılı okuyan Ali Sirmen gibi
arkadaşlarımızla...
İşçisiyle, köylüsüyle, emekçi halkımızla
emekçiler iktidar olacak. Hiç umutsuz
olmayalım. Bugünlerin karamsar
ortamından ürkmeyelim. Nasıl Kurtuluş
Savaşı yapılmışsa, bizler de demokrasi
için, özgürlük için barışçı yol ve
yöntemlerle halka bütün bu
sorunlarımızı anlatacağız. Engeller
olacak, engelleri aşacağız. Hepimiz,
işçisiyle, köylüsüyle Galatasaray
Lisesi’nde paralı yatılı, Kartal Maltepe
Cezaevi’nde parasız yatılı okuyan Ali
Sirmen gibi arkadaşlarımızla...
UĞUR MUMCU VE KÖY ENSTİTÜLERİ
30. Mutlaka ve mutlaka ve Aziz Nesin gibi yazarlarımızla insan ne kadar
öğünse az. Niçin az? Bakın şu salonu, öğrenci genç gelmiyor. Nasıl gelsin
ki, felsefe: “Kullan kafanı, dön köşeni.” Böyle bir toplumda, neredeyse -
iltifat kabul edilmesin- asırlık çınar gibi yıllarca dövüşüyor. Ve o genç
insanlar korkuyor; Aziz Nesin, yetmiş beş yaşında, heykel gibi
savaşıyor.
Ben Aziz Nesin’leri gördükçe ben Bahri Savcı’ları gördükçe, ben Tarık
Zafer Tunaya’ları gördükçe, ben Mehmet Ali Aybar’ları gördükçe,
Muammer Aksoy’ları gördükçe, kendi kuşağımdan utanıyorum. Bizler
genç değiliz. O ak saçlı delikanlılar gençtir. Hepsini saygıyla
selamlıyorum. Düğme ilikliyorum önlerinde.
Teşekkür ederim.
31. SON SORULAR VE KAYGILAR
22 Ocak 1993-Cumhuriyet
Bunda bir yanlışlık, bir çarpıklık yok mu? İmam hatipliler din adamı olarak
çalışmayacaklarsa, neden art arda imam hatip okulları açılıyor? Neden
bu okullardaki öğrenci sayısı her yıl bu kadar artıyor? İmam Hatip lisesi
mezunları neden yetiştirildikleri alanlar dışındaki işlerde
görevlendiriliyor. Eskiler “Camiye,kışlaya, mektebe siyaset sokulmaz”
derlerdi. Bu yasa tasarısı TBMM’den geçerse camilere ve okullara
sokulan dinsel siyaset, kışlalara da sokulmuş olacak”
34. 23 Ocak 1993
O; Şimdi yüreklerimizde, beyinlerimizde demokratik hukuk
devletinin, temiz toplumun, emeğin sömürülmediği, Bağımsız
bir Türkiye ideali adına yaşıyor.
35. Uğur Mumcu Sol-Kemalist çizgisiyle
ülkenin vicdanıydı…
28 Yıl Sonra Anısına Sevgiyle, Saygıyla…