SlideShare ist ein Scribd-Unternehmen logo
1 von 29
ATATÜRK’ÜN
TABUTUNUN AÇILDIĞI GÜN
(9 kasım 1953)
8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile Şevki
Mutlu'nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi
Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydı. Patalogdu. Arayan ise
Ankara Valisi Kemal Aygün'dü...
Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını Anıtkabir'e
taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun
olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu
belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz. "Prof. Mutlu önce
reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu. Hastalığını
gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica
etti. Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar götürürüm,
bu tarihi bir görev" dedi.
Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi'ne gitti.
Başbakan Adnan Menderes oradaydı. Meclis Başkanı Refik Koraltan ve
eski başkan Abdülhalik Renda da.. Mutlu, görevden affını istemekle ne
büyük hata ettiğini o zaman anladı. Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu...
Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici kabrinden çıkarılıp
müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir hafta boyunca
sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet
tutmuştu.
Ata'nın tabutu
Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri tamam
olunca Prof. Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi.
Son saygı duruşu
Mermer lahid
sökülüyor
(Sonra betonlar kırılıyor
ve tabutu kaldıracak olan
makaralar lahid
salonunun tavanına
yerleştiriliyor.)
Tabut ortaya çıkıyor
(Lahdin üzeri tamamen
açılmış, Atatürk’ ün
cenazesini 15 yıldan beri
muhafaza eden kurşun
tabut ortaya çıkmıştı.)
Nefeslerin
tutulduğu an...
(Tarih: 9 Kasım 1953.
Meclis Başkanı Refik
Koraltan, Başbakan Adnan
Menderes ve devletin en
üst düzeyi tabutun
çevresindeler…)
Tabut salonun zeminine yerleştiriliyor
(Adnan Menderes birazdan 'Hanımefendi, buyurunuz' diyecek ve
Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Atadan'ı tabutun yanına götürecek.. )
Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni
bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali
düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı.
Sanduka talaş doluydu. Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile
ıslatılmış tahta talaşı doluydu. Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru
toplandı. Talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu.
Bu, cesedi muhafaza için kullanılan solüsyondan bir numuneydi.
Üzerinde terkibi yazılıydı. Ata'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra
kahverengi bir muşambayla kaplanmıştı. Sargıları açmaya başladılar.
Herkes nefesini tutmuştu. Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan
gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü
söylenti geziniyordu. Ve 15 yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü
göreceklerdi.
Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada
bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı.
Ata'nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı.
Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı:
"Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi
duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol
göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki
yatağında uyuyor gibiydi."
Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına
çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar. En başta Başbakan
Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes
de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı, ürkek bir şekilde aşağı,
tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile Mutlu'dan
aktaralım:
"Menderes çok heyecanlandı. Rengi sapsarı oldu. Bir de baktım ki,
müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk'ün yüzüne bakmadı. Tahmin
ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı."
Kız kardeşinin gözyaşları
(Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Atadan, başını tabuta dayıyor ve
dakikalarca öyle kalıyordu. Belki çok uzaklarda, Selanik'te kalan günleri
yad ediyor; belki de ağabeyinin ruhuna dualar gönderiyordu.)
En sona Abdülhalik Renda kalmıştı. O da Ata'yla karşı karşıya gelir
gelmez tabutun yanına yığılıverdi. Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek
gördükten sonra naaş, tekrar solüsyonla ıslatıldı. Ata'nın başı
pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı.
Bu sırada bir komiser, orada görevli adli tıp doçenti Dr. Cahit Özen'in
yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı gösterdi ve şöyle dedi: "Bu
kağıdı,Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım gönderdi. Kefenin içine
Atatürk'ün göğsü üstüne konmasını istiyor." Doç. Özen, kağıda bir göz
attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı. "Böyle bir kağıdı Atatürk kabul
etmez. Bize kızar, darılır." dedi. Komiser kağıdı katlayıp cebine koydu
ve uzaklaştı.
Bütün işlemler bittikten sonra salonda bulunanlar naaşın iki yanından
geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta
yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde yattığı büyük gül ağacı
tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı
kapatıldı.
Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu Dolmabahçe'den
Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son durağı olacak
Anıtkabir'e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı...
Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açılmıştı Ata'nın 15 yıl
Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı, 12 askerin omuzları üzerinde
oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir top arabası ve matem
marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştı. Radyodan naklen yayımlanan o
görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüdür.
Ata’nın Etnografya
Müzesi'nden 12
askerin omuzları
üzerinde çıkarılışı
Etnografya
Müzesi'nden
Anıtkabir'e doğru yol
alan korteji, Makbule
Hanım hıçkırıklar
içinde takip ediyor
Etnoğrafya Müzesi'nden çıkış
Korteji izleyen halk
Dinler, Anıtkabir yolunda...
(Türkiye'deki bütün dini cemaatlerin temsilcileri cenaze arabasını
takip ediyorlar. Ermeni, Yahudi, Katolik ve Rum temsilcilerle beraber
zamanın Diyanet İşleri Başkanı kortejle yürüyor.)
Anıtkabir’e varılmıştır artık…
Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün naaşının
korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem yapılmıştı. Gülhane
Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından
gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir formül
enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç
şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem sayesinde
Ata'nın naaşı da öldüğü günkü haliyle korunabilirdi.
Ancak İslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan, geçici tahnitin
bozulması şarttı. Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O
komite, törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in
huzurunda Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı. Tabut
açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı. Bir başka
deyişle Atatürk'ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler,
o törene katılanlar olacaktı.
Atatürk'ü son görenler anlatıyor:
Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953'te Etnografya
Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki o
töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı buldular.
İzlenimlerini şöyle anlattılar:
OSMAN ERSOY:
"Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü... Korkunç heyecanlıydım. Biz
çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile katafalka çıktık. Oldukça
sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük sakalı vardı. Kaşları
fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu."
HALİDE İNTEPE:
"Tabut kapanmadan en son gittim baktım. Başı yana doğru eğikti. Yüzü
hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı. Hani insan hasret giderek
ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle aralıktı gözleri... Ama bir ölü
yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."
Kaynaklar:
http://www.anitkabir.org
http://tekadamdevrimi.com
http://www.hurriyet.com.tr
http://bluepoint.gen.tr/ataturk
Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün,
Prof.Dr. Kamile Şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten
aktardıkları
ataturksevgisi@gmail.com
E-posta Topluluğumuza
Sizde Katılarak, Paylaşılan
Birbirinden Güzel E-maillere Tanıklık Etmek
İster Misiniz?
Üye Olmak İçinÜye Olmak İçin
Tıklayınız…Tıklayınız…
YA DA
yakamoz_kultur_sanat_portali+subscribe@googlegroups.com
Adresine boş bir e-posta göndermeniz ve adresinize
gelecek mesajı onaylamanız yeterlidir.
yakamozxy@gmail.comyakamozxy@gmail.com (¯`·.Yakamoz.·´¯)

Weitere ähnliche Inhalte

Mehr von Holistik Danışmanlık Hiz. Ltd.Şti.

Mehr von Holistik Danışmanlık Hiz. Ltd.Şti. (20)

Realty TR
Realty TRRealty TR
Realty TR
 
Naziler ve Atatürk
Naziler ve AtatürkNaziler ve Atatürk
Naziler ve Atatürk
 
Satiş elemanlarinin 39 hatasi
Satiş elemanlarinin 39 hatasiSatiş elemanlarinin 39 hatasi
Satiş elemanlarinin 39 hatasi
 
Değişim ve yenilikçilik(İnovasyon)
Değişim ve yenilikçilik(İnovasyon)Değişim ve yenilikçilik(İnovasyon)
Değişim ve yenilikçilik(İnovasyon)
 
Moti̇vasyon
Moti̇vasyonMoti̇vasyon
Moti̇vasyon
 
Deği̇şi̇k alanlar zekası
Deği̇şi̇k alanlar zekasıDeği̇şi̇k alanlar zekası
Deği̇şi̇k alanlar zekası
 
Başarinin sirri nedi̇r
Başarinin sirri nedi̇rBaşarinin sirri nedi̇r
Başarinin sirri nedi̇r
 
Davranişlarimiz nasil oluşur
Davranişlarimiz nasil oluşurDavranişlarimiz nasil oluşur
Davranişlarimiz nasil oluşur
 
Ataturk[1]poster için
Ataturk[1]poster içinAtaturk[1]poster için
Ataturk[1]poster için
 
Demokratik hukuk devleti
Demokratik hukuk devletiDemokratik hukuk devleti
Demokratik hukuk devleti
 
Premio internacional fotografía hamdan 20141
 Premio internacional fotografía  hamdan  20141 Premio internacional fotografía  hamdan  20141
Premio internacional fotografía hamdan 20141
 
İstanbul'un i̇şgali
İstanbul'un i̇şgaliİstanbul'un i̇şgali
İstanbul'un i̇şgali
 
Estambul casa viejas. . .d.14-11
Estambul casa viejas. . .d.14-11Estambul casa viejas. . .d.14-11
Estambul casa viejas. . .d.14-11
 
Ponts myst rieux
Ponts myst rieuxPonts myst rieux
Ponts myst rieux
 
Bilimin savunması
Bilimin savunmasıBilimin savunması
Bilimin savunması
 
Andre Weil kuralı
Andre Weil kuralıAndre Weil kuralı
Andre Weil kuralı
 
İstanbul ( 1 )
İstanbul ( 1 )İstanbul ( 1 )
İstanbul ( 1 )
 
Holland Story
Holland Story   Holland Story
Holland Story
 
Karayolu demiryolu-denizyolu
Karayolu demiryolu-denizyoluKarayolu demiryolu-denizyolu
Karayolu demiryolu-denizyolu
 
Foudre1
Foudre1Foudre1
Foudre1
 

ATATÜRK'ÜN TABUTUNUN AÇILDIĞI GÜN

  • 2. 8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu'nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydı. Patalogdu. Arayan ise Ankara Valisi Kemal Aygün'dü... Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını Anıtkabir'e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz. "Prof. Mutlu önce reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu. Hastalığını gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica etti. Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi bir görev" dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi'ne gitti. Başbakan Adnan Menderes oradaydı. Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda da.. Mutlu, görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı. Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu...
  • 3. Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir hafta boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet tutmuştu.
  • 5. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri tamam olunca Prof. Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi.
  • 7. Mermer lahid sökülüyor (Sonra betonlar kırılıyor ve tabutu kaldıracak olan makaralar lahid salonunun tavanına yerleştiriliyor.)
  • 8. Tabut ortaya çıkıyor (Lahdin üzeri tamamen açılmış, Atatürk’ ün cenazesini 15 yıldan beri muhafaza eden kurşun tabut ortaya çıkmıştı.)
  • 9. Nefeslerin tutulduğu an... (Tarih: 9 Kasım 1953. Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve devletin en üst düzeyi tabutun çevresindeler…)
  • 10. Tabut salonun zeminine yerleştiriliyor (Adnan Menderes birazdan 'Hanımefendi, buyurunuz' diyecek ve Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Atadan'ı tabutun yanına götürecek.. )
  • 11. Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı. Sanduka talaş doluydu. Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu. Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bu, cesedi muhafaza için kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi yazılıydı. Ata'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla kaplanmıştı. Sargıları açmaya başladılar. Herkes nefesini tutmuştu. Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti geziniyordu. Ve 15 yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü göreceklerdi.
  • 12. Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı. Ata'nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı. Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı: "Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında uyuyor gibiydi."
  • 13. Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar. En başta Başbakan Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı, ürkek bir şekilde aşağı, tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile Mutlu'dan aktaralım: "Menderes çok heyecanlandı. Rengi sapsarı oldu. Bir de baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk'ün yüzüne bakmadı. Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı."
  • 14. Kız kardeşinin gözyaşları (Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Atadan, başını tabuta dayıyor ve dakikalarca öyle kalıyordu. Belki çok uzaklarda, Selanik'te kalan günleri yad ediyor; belki de ağabeyinin ruhuna dualar gönderiyordu.)
  • 15. En sona Abdülhalik Renda kalmıştı. O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi. Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş, tekrar solüsyonla ıslatıldı. Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser, orada görevli adli tıp doçenti Dr. Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı gösterdi ve şöyle dedi: "Bu kağıdı,Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım gönderdi. Kefenin içine Atatürk'ün göğsü üstüne konmasını istiyor." Doç. Özen, kağıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı. "Böyle bir kağıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır." dedi. Komiser kağıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı.
  • 16. Bütün işlemler bittikten sonra salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatıldı. Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu Dolmabahçe'den Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son durağı olacak Anıtkabir'e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı... Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açılmıştı Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı, 12 askerin omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir top arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştı. Radyodan naklen yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüdür.
  • 17. Ata’nın Etnografya Müzesi'nden 12 askerin omuzları üzerinde çıkarılışı
  • 18. Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e doğru yol alan korteji, Makbule Hanım hıçkırıklar içinde takip ediyor
  • 21. Dinler, Anıtkabir yolunda... (Türkiye'deki bütün dini cemaatlerin temsilcileri cenaze arabasını takip ediyorlar. Ermeni, Yahudi, Katolik ve Rum temsilcilerle beraber zamanın Diyanet İşleri Başkanı kortejle yürüyor.)
  • 23. Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem yapılmıştı. Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem sayesinde Ata'nın naaşı da öldüğü günkü haliyle korunabilirdi. Ancak İslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan, geçici tahnitin bozulması şarttı. Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O komite, törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in huzurunda Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı. Tabut açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı. Bir başka deyişle Atatürk'ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene katılanlar olacaktı.
  • 24. Atatürk'ü son görenler anlatıyor: Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki o töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı buldular. İzlenimlerini şöyle anlattılar:
  • 25. OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü... Korkunç heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile katafalka çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük sakalı vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu."
  • 26. HALİDE İNTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktım. Başı yana doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı. Hani insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle aralıktı gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."
  • 27.
  • 28. Kaynaklar: http://www.anitkabir.org http://tekadamdevrimi.com http://www.hurriyet.com.tr http://bluepoint.gen.tr/ataturk Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün, Prof.Dr. Kamile Şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıkları ataturksevgisi@gmail.com
  • 29. E-posta Topluluğumuza Sizde Katılarak, Paylaşılan Birbirinden Güzel E-maillere Tanıklık Etmek İster Misiniz? Üye Olmak İçinÜye Olmak İçin Tıklayınız…Tıklayınız… YA DA yakamoz_kultur_sanat_portali+subscribe@googlegroups.com Adresine boş bir e-posta göndermeniz ve adresinize gelecek mesajı onaylamanız yeterlidir. yakamozxy@gmail.comyakamozxy@gmail.com (¯`·.Yakamoz.·´¯)

Hinweis der Redaktion

  1. Yakamoz Kültür Sanat Portalı