2. Türk gençleri yalvardılar Hakan'a:
“Boru çaldır, ruhlarımız uyana...
Cenk edelim, yayılalım cihana.”
-- Yayılmaktır Türk soyunun turası!
Böyle diyor Oğuz Han'ın yasası!
3. Hakan dedi: “Anayurt’tan bıkılmaz,
Boş bulunup eve düşman tıkılmaz.
Yabancılar çıkarılır, çıkılmaz.”
-- Toplanınız, vatanınız burası!
Böyle diyor Oğuz Han’ın yasası.
4. Önce yaddan temizlensin yurdunuz.
Yuvasında yalnız kalsın kurdunuz;
Bir gün gelir yine arar ordunuz:
-- Atalardan kalan büyük mirası.
Böyle diyor Oğuz Han’ın yasası.
5. Şimdi dışı değil, içi almalı,
Her yerine demir kökler salmalı,
Türk, Ötüken ovasında kalmalı.
-- Bugün ona yeter bu gök yaylası;
Böyle diyor Oğuz Han’ın yasası.
6. Ekin eksin yerden altın toplasın,
San’at yapsın, sırlarını anlasın
Tacir olup garba kervan yollasın
-- Yurt şenletmek olsun yeni sevdası;
Böyle diyor Oğuz Han’ın yasası.
7. Hakan sustu, Türk gençleri yürüdü
Arkasından tezgâhları sürüdü;
Her tarafı iş ordusu bürüdü...
-- Buymuş meğer Türk’ün Kızılelması
Böyle demiş Oğuz Han’ın yasası.
9. Ötüken’in Anlamı
► “Ötüken”, eski Türk vatanının (belki
sembolik) adıdır. Bugün, bizim için Ötüken,
Türkiye’mizdir. Nitekim, açıklayacağım şiirde
Ziya Gökalp da bu manayı kullanmaktadır.
10. Başlamadan önce…
► Şiirin yorumuna başlamadan önce, Bilge
Kağan’ın, 731’de ölen kardeşi Kül-Tigin
adına kazdırdığı nefis Türkçeli kitabenin
birkaç cümlesini hatırlayalım. Yazılı Türk
tarihinin başlangıcında duran Bilge Ata’nın
bu sözleri, her çağ ve nesildeki
insanlarımıza, vatanseverlik düsturu olarak
bulabilecekleri en güzel sözlerdir:
11. Bilge Kağan’ın ağzından…
“... Bilgisiz kağanlar tahta oturmuşlar. Emirleri
yersiz, kötü imiş. Beyleri ve halkı âsi olduğundan ve Çin
kavmi de hilekâr, kurnaz olduğu için, kardeşler
kardeşlere karşı ayaklandıkları için, beylerle halk
arasında ayrılık olduğu için, ülkeli ve hakanlı Türk
milletinin vatanı çökmeye yüz tutmuş. Hakanı
hükümsüz kalmış.
Türk’ün asil erkek evlatları, Çin hakanına kul,
temiz kızları cariye olmuş. Türk beyleri Türk adlarını
atarak Çin beylerinin adlarını almışlar. Çin kağanına
itaat etmişler. Elli yıl, işlerini güçlerini ona vermişler.
12. O zaman Türk halkı şöyle demiş: Ülkeli
millet idim, vatanım şimdi hani? Kime il
kazandıracağım ben! Kağanlı millet idim, kağanım
şimdi hani? Hangi kağana hizmet edeceğim!
Böyle deyip Çin hanına düşman olmuş.
Türk Oğuz beyleri Türk milleti işitin! Üstüne
gök çökmese altta yer delinmese senin ülkeni,
töreni kim bozabilir! Türk milleti kendine dön,
bağımsız güzel yurduna dön!
13. Kendin bir kere yanıldın, kötülük ettin.
Silahlar nereden geldi de seni dağıtıp
götürdü? Mızraklar hangi yerden geldi de seni
sürüp götürdü. Ey kutsal Ötüken milleti! Seni
kimse götürmedi, sen kendin vardın! Doğuya
gidenin gitti... Batıya gidenin gitti... Vardığın
yerde eline geçen şu oldu: Kanın su gibi aktı,
kemiğin dağlar gibi yığıldı yattı.”
14. Gönderilmek istenen ileti
► Görüldüğü gibi, Türkiye’nin her meydanı ve her
okuluna çerçeveler içinde yazılması gerekli olan bu
“Bilge Ata” nutkunda, devlete itaat, vatana bağlılık,
düşmana aldanmamak, kapılmamak, kültürde
bağımsızlık, idare edilenlerle edenler arasında
barış, anlayış, ayrıca iç barış... Bir vatanda kalıp
oraya hizmet etmek öğütlenmektedir. Bunlara
uymayan “Kök-Türk” kavminin nasıl mahvolduğu,
sonra nasıl azar azar “Ötüken”de toplanarak,
kurtuluş savaşı vererek kendine geldiği
anlatılmaktadır.
15. Şimdi bu bilgiler ışığında
GÖKALP’ın “Ötüken Ülkesi” şiirini
anlamaya çalışalım:
16. ► Şiirin tarihi 1914. Hem öğretici, hem lirik,
hem yön verici, hem de biraz politik olan bu
şiirde, anlamadığımız bir tek “Osmanlıca”
veya uydurma kelime yok. Gökalp’ın dili
üzerindeki ilmi ve doğru görüşlerine uygun
olarak “sade Türkçe, halk Türkçesi” ile
yazılmış. Bugün biz de bu dili yazmakta,
canlı tutmakta, savunmaktayız.
17. ► Şiirde birkaç kelimeyi, iyi anlaşılmak için
açıklayalım: “Yad: el, yabancı” demek. “Tezgâh:
teknik, sanayi, fabrika, atölye, fen vs.”
anlamlarında kullanılıyor. Kızılelma: Bilhassa
Osmanlı tarihlerinde geçen bir deyimdir. Çokluk
“ülkü, ideal” manalarına gelmekle beraber daha
çok, Türk’ün yayılma, fetih, imparatorluk
ülküsüdür. Mesela Fatih devrinde önce İstanbul,
sonra Roma, Türk’ün Kızılelması sayılmıştır.
Birinciye ulaşılmış ve Fatih, Otranto üzerinden
ikinciye ulaşmak üzere iken merhum olmuştur.
18. ► Şiirin 1914’te yazılmış olması ilgi çekici.
Birinci Dünya Harbi’nin başlangıcındayız.
Düşmanımız çok; Ruslar ve İngilizler dâhil...
1911’de, “Turan” şiirini yayınlayarak:
Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan.
Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan
19. diyen Gökalp, 1914’te, İttihat ve Terakki iktidarının,
fikir babalığı sorumluluğunu da yüklenmiş olarak bu
şiirde geçici bir süre için de olsa, “fetih” töresini ve
“cihana yayılma” tutkusunu bırakmayı öğütlüyor.
“Ötüken”e, vatana dönmeyi, oraya kök salarak, her
türlü yabancıyı oradan atarak, fende, teknikte,
ticarette, tarımda gelişmeyi, zenginleşmeyi telkin
etmektedir. “Büyük Turan fethi rüyası” yerine “Şimdi
dışı değil içi almalı” düsturunu koymaktadır. Şiirin
içinde tartışma zaten dikkati çeker.
20. ►Türk gençleri, Hakan’a (devlet yetkililerine)
savaş açması için yalvarıyorlar:
“Boru çaldır, ruhlarımız uyansın, cenk ile
cihanı alalım... Oğuz Han’ın töresi budur”
diyorlar.
21. Hakan ise “Bilge Kağan” gibi, onlara sağduyu öğütleri
vermektedir:
-- Hayır, anayurda (Ötüken’e) bağlıyız. Yurdu
boşaltıp düşman eline veremeyiz. Bu ova, tarlalar,
madenler bize yeter. Varlığımızı iyi kullanarak yurdu
şenlendirelim. Çağın en ilerisine kadar varalım. Millî
sanat, felsefe, kültür ile yükselelim. Ondan sonra nasıl
olsa ruhumuzda var olan fatihlik cevheri yine depreşir.
Ordumuz “Bir gün gelir yine atalar mirası olan yayılma
töresini arar bulur” Ancak bu, Ötüken’de kalarak kendi
devlet ve ülkemize hizmet etmemize bağlıdır.
22. Şiirin yazılış amacı:
►Bu şiirin, 1914’te olmakla birlikte, “büyük
harbe” girmemizden önce ve hatta “harbe
girmenin lüzumsuzluk ve zararlarını” telkin
için yazıldığını sanıyorum.
23. ►Şurası da bilinmelidir: İttihatçılar da o
savaşa, “Turan’ı almak” gibi bir ham hayalle
girmemişlerdi. Hata, harbe girmekteydi.
Girdikten sonra maksat, Osmanlı Devletinin
çok geniş sınırlarını korumaktı. Fakat netice,
bizim mahvımız oldu.
24. Şiirin ana düşüncesi:
► 1914’te, bu şiirin dile getirdiği düşüncenin
Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî görüş ve
siyaseti olduğunu da, burada hatırlamalıyız.
Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh”
cümlesi, bu manzumenin bir özeti sayılabilir.