2. GENEL YÖNETİM BÜTÇESİ
Devlet Bütçesi, kamu gelir ve giderlerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından onaylanarak, hükümet tarafından yürütülüp uygulanmasına izin
veren bir kanun, bir hukuki belgedir. Bir başka deyişle kamu kaynaklarının
toplanması ve harcamaların yapılması için hükümetin, ulusal egemenliği
temsil eden parlamentodan aldığı bir yetkidir.
3. GENEL YÖNETİM BÜTÇESİ
5018 sayılı Kanun’da genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçeleri üç başlık altında toplanmıştır:
A. Merkezi Yönetim Bütçesi: Kanuna ekli (I), (II), ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin
bütçesidir.
1. Genel Bütçe: (I) sayılı cetvelde yer alan, Devlet tüzel kişiliğine dâhil olan kamu idarelerinin
bütçesidir.
2. Özel Bütçe: (II) sayılı cetvelde yer alan, bir bakanlığa bağlı veya ilgili olarak belirli bir kamu hizmeti
yürütmek üzere kurulan, gelir tahsis edilen, bu gelirlerden harcama yapma yetkisi verilen, kuruluş
ve çalışma esasları özel kanunla düzenlenen kamu idarelerinin bütçeleridir.
3. Düzenleyici ve Denetleyici Kurum Bütçesi: (III) sayılı cetvelde yer alan, özel kanunlarla kurul,
kurum veya üst kurul şeklinde teşkilatlanan kurumların bütçeleridir.
B. Sosyal Güvenlik Kurumu Bütçesi: Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan, sosyal güvenlik hizmeti
sunmak üzere kanunla kurulan kamu idarelerinin bütçeleridir.
C. Mahalli İdare Bütçesi: Mahalli idare kapsamındaki kamu idarelerinin (belediyeler, il özel idareleri ve mahalli
idare birlikleri) bütçeleridir.
4. BÜTÇE GELİRLERİ
Kamu gelirleri, devletin ve diğer kamu kuruluşlarının, kamu hizmetlerini
karşılamak amacıyla kanuna dayanarak çeşitli kaynaklardan elde ettikleri
gelirlerdir. Bu gelirler ile devlet, mal ve hizmetleri satın alır ve bunlarla kamusal
hizmeti gerçekleştirir. Kamu gelirleri devletin egemenlik gücüne dayanılarak
değişik kaynaklardan elde edilir. Bunlar:
Vergi gelirleri
Vergi dışı gelirler
Sermaye gelirleri
Özel gelirler, alınan bağış ve yardımlar
Özel bütçeli idarelerin öz gelirleri
Düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri
5. BÜTÇE GİDERLERİ
Devlet veya diğer kamu tüzel kişilerinin ( belediyeler, il özel idareleri, köyler,
kamu iktisadi teşebbüsleri) kamu harcamalarını karşılamak amacıyla yaptıkları
ödemelere kamu giderleri denir. Kamu giderleri, devlet (amme) masrafları veya
kamu harcamaları ile aynı anlama gelmektedir. Devlet hizmetlerinin
gerçekleştirilebilmesi için yapılan harcamalar kamu giderleri olarak tanımlanır.
Başlıca kamu giderleri şunlardır:
Cari giderler
Sermaye giderleri
Borç verme
6. KAMU KESİMİ BORÇLANMA GEREKSİNİMİ
Kamu kesiminin gelirleri ile giderleri birbirine eşit ise kamu kesimi dengededir. Kamu
gelirleri, kamu giderlerinden fazla ise kamu kesimi fazlalık veriyordur. Tersine, kamu
giderleri kamu gelirlerinden fazla ise kamu kesimi açık veriyor demektir. Bu açık Kamu
Kesimi Borçlanma Gereksinimi (KKBG) olarak adlandırılır. Ülkeler arası
karşılaştırmalarda KKBG’nin Gayri Safi Milli Hasıla’ya (GSMH) oranı esas alınmaktadır.
Türkiye’de toplam kamu kesimi finansman açığı; merkezî yönetim bütçe açığı, KİT’lerin
bütçe açığı, mahalli idareler bütçe açığı, döner sermayeler bütçe açıkları, sosyal
güvenlik kuruluşları açıkları, işsizlik sigortası fonu açıkları ve fonların açıkları
toplamından oluşmaktadır. KKBG ise toplam kamu kesimi finansman açıklarının
GSYH’ye oranlanması ile bulunmaktadır. Kamu kesiminin açık vermesi durumunda
açığın finansmanında aşağıdaki yöntemlere başvurulur:
Vergileri artırmak
Giderleri kısmak
Devlet varlıklarını satmak (Özelleştirme)
Para basmak
Borçlanmaya gitmek
7. KAMU BORÇLANMASI
Kamu borçlanması, devletin hazine bono-su,
devlet tahvili ve benzeri menkul kıymetler ya
da
dış
kredi
sözleşmeleri
yoluyla
borçlanmasıdır. Ülke içinden ya da dışından
sağlanmasına göre farklı özellik ve etkiler
gösteren bir kamu finansmanı biçimidir.
Verginin tersine geçici bir nitelik taşıyan ve faiz
yükü getiren bir gelir kaynağıdır. Türkiye’de iç
ve de dış borçlanma yetkisi Hazine
Müsteşarlığına verilmiştir.
9. İç Borçlanma
İç borçlar, ülke içi kaynaklardan elde
edilen borçlardır. Devletin vatandaşlarına
veya ülkede faaliyette bulunan mali
kuruluşlara,
ülke
parası
ile
borçlanmasına
iç
borçlanma
denmektedir. İç borçlanmalarda alacaklı
ve borçlu aynı ekonomi, aynı toplumdur.
İç borçlar bir bakıma kullanılabilecek milli
gelirin bir kısmının bireylerden, özel
teşebbüs ve kamu kurumlarından
devlete veya onun yetki gösterdiği kamu
kuruluşlarına transferini ifade eder.
10. İç Borçlanma
İç borçlanmanın kamu için bazı avantajları vardır. İç borçlar, yurt içi piyasalardan
sağlandığından devlet bu borçların vadesi, ödeme koşulları ve zamanı ile ilgili
düzenlemelerde bulunarak kendi lehine sonuçlar doğurabilmektedir. Ayrıca yurt
içi piyasada satılan tahvillerin bedeli hemen elde edildiğinden iç piyasalardan
borçlanma, ihtiyaç duyulan fonların zaman kaybı olmaksızın elde edilmesine
olanak verir. Tasarruf sahipleri ise ellerinde atıl fon bulundurmak veya
tasarruflarını başka şekilde kullanmaktan vazgeçerek kamu kesimine borç
verirler ve bunun karşılığında da bazı maddi getiriler elde ederler.
Devletin iç borç alabileceği kaynaklar; özel kişi ve kurumlar, sosyal güvenlik
kurumları ve ekonomik kurumlar, ticari bankalar ve sigorta şirketleri ile Merkez
Bankası olmak üzere dört grup altında değerlendirilebilir.
11. İç Borçlanma
Hazine’nin iç borçlanmasında kullandığı yöntemler şunlardır:
Doğrudan Satış Yöntemi
Halka Arz Yöntemi
TAP Yöntemi
İhale Yöntemi
Son yıllarda en çok kullanılan yöntem ihale yöntemidir.
12. Dış Borçlanma
Dış borçlar, bir ülkenin belli bir süre sonunda anapara ve faizini geri ödemek
koşuluyla yabancı ülkelerden sağladığı kaynaklardır. Devlet, tahvilini yabancı
sermaye piyasasına ihraç edip karşılığında yabancı para alıyorsa bu borçlanma,
dış borçlanmadır. Dış borçların borç faiz ödemeleri de döviz ile olur.
Kamusal ihtiyaçların, söz konusu ülkenin kendi iç kaynaklarından karşılanması
esastır. Ancak birtakım nedenlerle ya iç borçlanmaya başvurulmaz ya da iç
borçlanma imkânları oldukça kısıtlıdır. Yani bazen ekonominin içinde bulunduğu
durum nedeniyle dış borçlanmaya başvurmak kaçınılmaz olur. Özellikle
gelişmekte olan ülkelerdeki sermaye, teknoloji ve nitelikli insan gücü
yetersizlikleri, bu ülkeleri dış kaynak aramaya zorlamaktadır. Ayrıca ülkeler,
ekonomi içerisindeki kaynaklara ek kaynak sağlamak ve döviz cinsinden yeni
ödeme imkânları elde etmek için de dış kaynak arayışlarına girmektedirler.
13. Dış Borçlanma
Dış borçlanma, ülkeye dışarıdan kaynak girişi sağladığından başlangıçta ülke
ekonomisinde olumlu bir etki oluşturur. Ancak bu borcun, anapara ve faizlerinin
ülkeden dışarıya transferi ise ekonomide bozucu bir etkide bulunabilir. Bu
bozucu etkileri azaltmak için dış borçlanma yoluyla sağlanan kaynakların verimli
yatırımlar için kullanılması gerekir. Dış borçlanma üç kaynaktan yapılmaktadır:
Yabancı devletlerden yapılan borçlanma
Uluslararası kuruluşlardan borçlanma
Dış finansal piyasalardan borçlanma
14. Dış Borçlanma
Dış borçlanma, ülkeye dışarıdan kaynak girişi sağladığından başlangıçta ülke
ekonomisinde olumlu bir etki oluşturur. Ancak bu borcun, anapara ve faizlerinin ülkeden
dışarıya transferi ise ekonomide bozucu bir etkide bulunabilir. Bu bozucu etkileri
azaltmak için dış borçlanma yoluyla sağlanan kaynakların verimli yatırımlar için
kullanılması gerekir. Dış borçlanma dört kaynaktan yapılmaktadır:
(1) Kredi almak yoluyla borçlanmada kamu kurumu, yabancı banklara
başvurarak yürüteceği bir proje ya da yapacağı bir iş nedeniyle belirli bir vadeyi
kapsayan bir krediyi faiz karşılığında alır. Bu kredi bir banka tarafından verilebileceği gibi
miktarın büyüklüğüne göre birkaç bankanın katılımıyla da verilebilir. Eğer birden fazla
bankanın katılımı söz konusuysa buna “sendikasyon” bu birlikte açılan krediye de
“sendikasyon kredisi” adı veriliyor. Eskiden Hazine de bu tür kredileri alırdı.
15. Dış Borçlanma
(2) Tahvil ihracı yoluyla borçlanmada kamu kurumu yurt dışı piyasalara tahvil ihraç eder
ve bunun karşılığında borçlanır. Bu tahviller yabancı para cinsinden olabileceği gibi TL
cinsinden de olabilir. Dış borç sayılmasındaki ayırt edici nitelik üzerinde yazılı para birimi
ya da kimin satın aldığı değil hangi piyasada ihraç edildiğidir.
(3) Devletlerden borçlanma daha çok Hazine tarafından Türkiye Cumhuriyeti adına
sağlanan bazı dış borçlar için söz konusu olur. Burada Türkiye Cumhuriyeti yabancı bir
devletten bir projesi ya da herhangibir programı için borç alabilir. Şimdilerde pek
kullanılmayan bu yöntem eskiden yaygın olarak kullanılıyordu. Türkiye için OECD
nezdinde kurulmuş bir konsorsiyum vardı ve Türkiye’nin uyguladığı istikrar programlarına
OECD üyesi ülkelerin katılımıyla borç verilirdi.
(4) Uluslararası kurumlardan borçlanma türü IMF, Dünya Bankası, yatırım bankaları,
kalkınma bankaları gibi çok uluslu kuruluşlardan yapılan borçlanmaları ifade eder. Bunlar
ya bir programın desteklenmesi için ya da belirli kamu projelerinin gerçekleştirilmesi için
alınan borçlardır.
16. Dış Borçlanma ve Rating
Bir ülke ya da şirketin kredi değerliliğinin ölçülmesine reyting (rating), bu ölçme
işlemini yapan kuruluşlara da reyting kuruluşu deniyor. Başlıcaları Standard and
Poor’s (S&P), Moody’s ve Fitch olan reyting kuruluşları, ülkeler için kredi
ölçümlemesi yaparlarken (sovereign rating) ekonomik durum, siyasal durum ve
riskler, yönetim riskleri gibi unsurları ele alıyorlar ve buna göre notlama
yapıyorlar.
Reyting kısa ve uzun vade için farklı değerler taşıyabilir. Kısa vadeli reyting, bir
borçlunun bir yıl içinde temerrüt olasılığını ölçmeyi hedeflerken, uzun vadeli
reyting, borçlunun ömür boyu durumunu değerlendirmeye yönelen
değerlendirmedir. Ayrıca bir ülkenin kendi parası cinsinden ve yabancı paralar
cinsinden borçlanma yeteneğini test eden farklı reytingler söz konusudur.
17. Dış Borçlanma ve CDS
CDS, Credit Default Swap deyiminin kısaltmasıdır. Türkçede tam bir karşılığı olmadığı için
CDS olarak kullanılıyor. Biraz zorlamayla da olsa zaman zaman “kredi risk primi” olarak
adlandırılabiliyor.
CDS, bir kişi ya da kuruluşun, kredi sahibinin karşılaşabileceği alacağın ödenmemesi riskini
belirli bir bedel karşılığında üstlenmeyi kabul etmesinin bedelidir. Bu çerçevede bir anlamda
kredi sigortası gibi çalışır. Yunanistan devletinin borçlanma tahvilini alan bir kurum düşünelim.
Bu kurum bu tahvil karşılığında Yunan devletine belirli bir faiz karşılığında belirli bir süre için
kredi vermiş olur. Vade sonunda tahvili verecek ve anaparasını, birikmiş faiziyle birlikte geri
alacaktır. Diyelim ki bu kurum Yunanistan’ın bu tahvilin bedelini geri ödeyeceğinden endişe
duyuyor olsun. Bu durumda bu kurum bu tahvili CDS işlemi yapan kuruluşa götürecek ve ona
belirli bir bedel ödemek suretiyle Yunan devletinin vade sonunda ödememesine karşılık CDS
şirketinin ödemesi garantisini satın alacaktır. İşte bu kurumun CDS şirketine ödediği prime
CDS primi (risk primi) deniyor. Bugünlerde Türkiye tahvilleri için CDS primi 185 dolayında
bulunuyor. Türkiye’nin CDS primi Fed açıklamalarının ardından benzer yükselen ülke CDS
primleriyle birlikte yükseldikten sonra tekrar düşüşe geçti. Bugün itibariyle bir Türk tahvili alan
ve bunu CDS garantisine bağlamak isteyen kişi ya da kurumun tahvilin değerinin yüzde 1,8’i
oranında risk primi ödemesi gerekmektedir.
Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar
yüksek demektir. Çünkü bu prim ister istemez faize yansımaktadır.
18. Borç Stoku ve Borç Yükü
Bir ülkenin borç stoku denildiği zaman, o ülkenin herhangi bir dönemindeki iç ve
dış borçlarının toplam miktarı anlaşılır. Borç yükü ise, bir ülkenin belirli bir
dönemdeki toplam borç stokunun o dönemdeki GSMH’ya oranı demektir. Genel
olarak borç stoku ve borç yükü kavramlarına yalnızca borçların ana para
yükümlülükleri dâhil edilir. Bir başka deyişle, faizler bu iki kavrama da dâhil
edilmez. Bunun temel nedeni borçlanma faizlerinin bir gider kalemi olarak kabul
edilmesi ilkesidir.
19. Borç Servisi
Borç servisini, borç yükünün normal (vadesi geldiğinde mevcut faiziyle geri
ödeme) ya da normal dışı yollara başvurarak hafifletilmesi olarak tanımlamak
mümkündür. Borç servisi aşağıdaki şekillerde yapılabilir:
Borcun Ana Para ve Faizlerinin Geri Ödenmesi
Tahkim (Konsolidasyon)
Değiştirme (Tahvil, Konversiyon)
Erteleme
Yeniden Finansman (re-financing)
Monetizasyon
Swap
20. Kamu Borçlanmasının Mali Piyasalara Etkileri
Hazine ihalelerinde yapılan satış miktarları ve ihale
sonucunda çıkan faiz oranları mali piyasaları doğrudan
etkileyebilmektedir. Örneğin;
Hazine itfasında piyasaya çıkan likiditenin ihale ile
Hazine’ye geri dönmeyen kısmı döviz ya da hisse
senedi fiyatlarını etkileyebilir.
Hazine ihalelerinde oluşan faiz oranları DİBS ikincil
piyasa faizlerini doğrudan etkilemektedir. Bu faizler de
hem daha sonraki Hazine ihale faizlerini hem de döviz
fiyatlarını etkilemektedir.
21. Kamu Borçlanmasının Genel Ekonomiye Etkileri
Yüksek Reel Faiz
Dışlanma Etkisi
Enflasyon Etkisi
Gelir Dağılımına Etkisi
Dış Ticaret ve Ödemeler Dengesine Etkisi