3.
1.
2.
Wertheimer, problemler için iki tip çözümden bahseder:
A Tipi Çözüm
B Tipi Çözüm
A Tipi Çözüm; Gestalt ilkelerine dayalı öğrenmede
problemin doğasını anlamaya yönelik olup,
yaratıcılık ve içgörünün olduğu çözümlerdir.
B Tipi Çözüm; Öğrencinin olguları veya kuralları
anlamadan ezberlediği çözümlerdir. Böyle bir öğrenme
katıdır, çabuk unutulur ve sadece sınırlı durumlarda
uygulanabilir.
4.
Birey olguları veya kuralları
anlamadan ezberlediğinde
aptalca hatalar yapabilir. Örneğin;
dersi iĢlemeye zaten istekli olan
bir sınıfta, öğretmenin ders
planında hazırladığı bir güdüleme
etkinliği uygulaması anlamsız ve
gülünçtür. Bu
öğretmenin, öğrencileri güdüleme
ile ilgili bilgiyi
anlamlandırmaksızın ezberlediği
açıktır.
5.
Werthiemer, problem çözmenin çeĢitli yolları
üzerinde çalıĢırken geometri gibi “saf entelektüel”
durumları kullanmasının yanı sıra, sosyal durumlar
için de örnekler vermiĢtir. Geometride kullandığı
problemlerden biri, bir paralel kenar alanının
bulunması ile ilgilidir:
6.
Wertheimer, deneklere basit bir biçimde “taban
ölçüsünü yükseklikle çarpma” formülü ile
değil, formülün iĢleme nedenini temel alarak bir
dikdörtgenin alanının nasıl bulunacağını göstererek
iĢe baĢladı.Bunu, dikdörtgeni küçük karelere
bölerek ve alanın, bir sıranın belirli sayıda sırayla
çarpılmıĢ, belirli sayıdaki kareler olduğunu
göstererek yapmıĢtır.
7. Daha sonra deneklere kağıttan kesilmiĢ bir paralel
kenar vermiĢ ve alanını bulmalarını istemiĢtir.Bu
deney 4 farklı durumla sonuçlanmıĢtır:
1- Bazıları bunun yeni bir problem olduğunu ve nasıl
yapılacağı söylenmeden çözemeyeceklerini
söylemiĢlerdir.
2- Bazıları kör bir biçimde bu durumda bir kenarı
diğer kenarla çarpan yanlıĢ formülü tekrar
etmiĢlerdir (B Tipi ezberci Çözüm)
8. 3- Diğer kiĢiler orijinal bir çözüm bulmaya
çabalamıĢlar, ancak temel iliĢkileri
görememiĢlerdir.
4- Bununla birlikte birkaçı A tipi yaratıcı çözümlere
ulaĢmıĢtır. Problemi zorlaĢtıran Ģeyin iki uç çıkıntı
olduğunu farkeden bir çocuk makas istemiĢ, bir
ucu kesmiĢ ve bunu diğer ucun üstüne
yerleĢtirmiĢ, böylece paralel kenarı bir dikdörtgene
dönüĢtürmüĢtür.
9. BaĢka bir denek aynı hedefe, paralel kenarı önce
bir daire Ģeklinde bükerek iki ucunu birleĢtirmiĢ
sonra da dikey biçimde keserek dikdörtgene
ulaĢmıĢtır. Bu iki birey, duruma iliĢkin, doğru,
orijinal çözümleri mümkün kılan gerçek bir
kavrama sergilemiĢlerdir.
10.
Anlayarak öğrenme ile ezberleyerek öğrenme
arasındaki farkı, Michael Wertheimer
(1980), Katona tarafından yapılan Ģu deneyle
açıklamaktadır:
11.
Deneklere birden dokuza kadar aĢağıdaki dizide olduğu
gibi 15 tane rakam verilmiĢ ve onlardan bu diziye 15
saniye kadar baktıktan sonra, rakamları sırasıyla
anımsamaları istenmiĢtir.
1 4 9 1 6 2 5 3 6 4 9 6 4 8 1
Deneklerin çoğu ancak birkaç rakamı arka arkaya
anımsayabilmiĢ, birkaç hafta geçtikten sonra ise yine
çoğunluk hemen hiçbir rakamı anımsayamamıĢlardır.
Diğer bir gruba ise sayıların bir araya getiriliĢindeki
ilkeyi bulmaları söylenmiĢtir. Diziyi inceleyen
deneklerden bazıları, sayı dizisinin birden dokuza
kadar olan sayıların karesi olduğunu bulmuĢlar ve bu
ilkeyi haftalar, aylar sonra bile anımsamıĢlardır.
12.
Problem çözmede tümden gelim ve tüme
varım yöntemleri ezbere uygulanabilir.
KavrayıĢ, sadece mantıksal doğruluğun
olması demek değil, problemin bir bütün
olarak algılanması, araçların, amaca gitme
yollarının algılanması demektir.
13. Wertheimer’ın sosyal durumlar için verdiği örnek
ise badminton oynayan iki çocuğa iliĢkindir: Büyük
çocuk, küçük çocuğa göre her noktada kazanacak
kadar iyi oynuyordu ve küçük çocuk kendisini
engellenmiĢ hissederek, oynamaktan vazgeçti. Bu
büyük çocuğu Ģımarttığı için küçük çocuk için bir
problem oluĢturmaktaydı. Büyük çocuk, küçük
çocuğu kendisiyle oynamaya nasıl ikna edebilirdi:
14. 1- “Bu bir spor.” deyip, küçüğü yüreklendirebilir.
Büyük ihtimal boĢ bir uğraĢ.
2- Kendisine bir engel koyup oynamalarını teklif
edebilir. Daha iyi bir yaklaĢım ama tek taraflı
yarıĢın neden olduğu probleme bir çözüm değil.
3- Rekabeti, problemin özü görürse, yapıcı bir
çözüm öne sürebilir. Rekabetçi oyunun kazanma
noktalarını, birlikte topu ne kadar süre
düĢürmeden atacaklarını görerek, iĢbirlikçi bir
oyun geliĢtirmiĢler ve ikisi de oyundan zevk
almıĢlardır.
15.
Sonuç olarak Wertheimer’in eğitim açısından
vurguladığı nokta çocuğun ne anladığı üzerinedir.
Problemin sunulması problemin çözümü için
önemlidir çünkü bu, problemin kavranmasını ve
çözümü keĢfetme yeteneğini artırır.
16.
Örneklerde görüldüğü gibi dıĢsal pekiĢtireç
verilmemekte, kiĢiler yalnızca içsel pekiĢtireçle
problemin çözümünde içgörü kazanmaktadır.
17. YAġAM ALANI
Sosyal psikolojinin kurucusu
olarak bilinen Lewin, Gestalt
kuramcıları tarafından
geliĢtirilen ve her bir parçanın
bütünü etkilediği dinamik bir
sistemin iĢleyiĢini inceleyen
alan kuramını kullanarak
insanın motivasyonu ile ilgili
bir kuram öne sürmüĢtür.
18.
Öğrenme ile uğraĢan diğer Gestalt psikologlarından
farlı olarak Lewin, içinde öğrenme, motivasyon, kiĢilik
ve toplumsal davranıĢın tümünün tartıĢılabildiği bir
betimleme sistemi geliĢtirmiĢtir.
19.
Kurama göre alan, bütünün örüntüsüdür ve alanda
olan bir değiĢme,domino etkisi gibi her Ģeyi
etkilemektedir. En yalın biçimde, dünyanın
doğusunda çıkan bir rüzgar tüm dünyayı
etkilemektedir.
20.
Lewin davranıĢın üzerinde o davranıĢı gerektiren
birçok psikolojik olgunun etkili olduğunu ve bütün
bu psikolojik olguların kiĢinin yaĢam alanını
oluĢturduğunu ifade etmektedir.
21.
YaĢam alanı, belirli bir bireyin belli bir zamandaki
davranıĢını etkileyen olguların ya da gerçeklerin
toplamı olarak tanımlanabilir.
22. Kavramsal olarak içinde bireyin hareket ettiği iki
boyutlu bir alan olarak temsil edilir. Söz konusu alan
kiĢinin kendisini, peĢinde koĢtuğu amaçları, kaçınmaya
çalıĢtığı olumsuz “durumları”, hareketlerini kısıtlayan
engelleri ve istediğine ulaĢması için izlemesi gereken
yolları kapsar.
23.
YaĢam alanı kiĢinin bilinçli olarak
farkında olduğu Ģeylerden oluĢtuğu
gibi, bilincin de olmadığı faktörlerden
de etkilenebilir.Örneğin, bir lise
öğretmeni yöneticilik görevi almak
isteyebilir ve bu iĢi yapabileceğini
hissedebilir. Bununla birlikte bu iĢ için
bir fırsat ortaya çıktığında
baĢvurmamak için bazı mazeretler öne
sürer. Bu birkaç kez
tekrarlandığında, arkadaĢları, bazı
Ģeylerin örneğin kiĢinin kendi
yeteneğine olan güven eksikliğinin
engel olduğundan kuĢkulanırlar.
Lewin’in terimleriyle bu kiĢinin yaĢam
alanında kendisiyle yönetici olma
arasında bir engel vardır. Burada
kiĢinin neyi algıladığı önem
kazanmaktadır. Bir baĢka ifadeyle
kiĢinin psikolojik gerçekliği önemlidir:
24.
Lewin davranıĢın birey için anlamlı olan amaçlara
yöneldiğini ifade etmekte ve sınıftaki her öğrencinin
farklı bir yaĢam alanı veya psikolojik gerçekliği olduğunu
ileri sürmektedir. Öğretmenin amaçları ile öğrencilerinki
her zaman aynı olmayabilir. Bir öğretmen öğrencilerinin
gözüyle dünyayı görmeye çalıĢmalı ya da Lewin’in
terimiyle öğrencilerinin yaĢam alanlarını anlamak için
çaba sarfetmelidir.
25.
Görüldüğü gibi Lewin’in kuramı öğrenme konusuna
öğrencilerin davranıĢlarının yordanması anlamında
bir katkı getirmektedir. Ancak hangi koĢullarda
hangi öğrenmenin gerçekleĢeceği konusunda
yeterli bir bilgi sunmamaktadır.
26. GESTALT KURAMIN EĞĠTĠM AÇISINDAN
DOĞURGULARI
Gestalt kuramcılara göre insanlar dünyayı bir bütün
olarak algılamaktadırlar. Gelen uyarıcılar birbirinden
ayrı bir Ģekilde değil, bir arada anlamlı bütünler
halinde örgütlenmiĢ bir biçimde algılanmaktadır.
27.
Bundan dolayı, öğretmen
dönemin baĢında dersin
genel çerçevesini bir bütün
olarak sunmalı, daha sonra
ayrıntısına inmelidir.
Ünitenin kendi içindeki
öğelere ve diğer ünitelerle
iliĢkisi bir bütünlük
taĢımalıdır. Bunun
gerçekleĢtirilmesi süreklilik
açısından da son derece
önemlidir.
28.
Ayrıca objelerin benzerlik, yakınlık, sürekliliklerine
göre gruplandırarak anımsanabilmesi için
öğretmenler öğrencilerine yardımcı olmalıdırlar.
29.
Gestalt kuramcılar psikolojik gerçekliğin önemini
vurguladıkları için öğrencinin
inançları, değerleri, gereksinmeleri ve tutumlarının
dikkate alınması gerekir. Öğretmenler öğrenmeöğretme ortamlarını öğrencinin gereksinmelerine
yanıt verecek Ģekilde düzenlemelidirler.
30.
Gestaltçılar içgörüye dayalı öğrenme, problem
çözme ve üretici düĢünmenin altını çizdikleri
için, öğretmenler problem çözümü için gerekli tüm
ögeleri sunmalıdırlar. Öğrencinin problemin özüne
inebilmesi öğeler arasındaki iliĢkileri keĢfetmesi ve
olası çözüm yollarından en uygununu bulabilmesi
için yardımcı olunmalıdır.
31.
Öğrenci biliĢsel anlamda bir dengesizlik içine
sokulmalı, merakı uyandırılmalıdır. Dolayısıyla
öğrenci çözüm yolunu bulduğunda dengeyi yeniden
kuracak ve kendine güveni de artacaktır. Bir baĢka
ifadeyle, baĢarı öğrencinin kendisini içsel olarak
pekiĢtirmesini beraberinde getirecek ve dıĢsal
pekiĢtireçlere gerek duymayacaktır.
32.
Gestaltçılara göre öğrencinin körü körüne
ezberleyerek değil de anlayarak öğrenmesi
önemlidir. Bunun için öğrenci yalnızca mantıklı değil
çok yönlü ve yaratıcı düĢünebilmelidir. Bu amaçla
öğretmen- öğrenci etkileĢimi yoğun bir Ģekilde
sağlanmalıdır. Öğrenci “sıradan” değil farklı
çözümlere teĢvik edilmelidir.
33.
Gestalt kuramcılar, öğrenme ile ilgili olarak yapılan
tekrarları yararlı görmektedirler. Öğretmenler bu
tekrarların çok sayıda problem durumu
sunarak, anlamaya dayalı olmasına özen
göstermelidirler. Uygulamalı ödevler de bu amaca
hizmet eder.
34.
Gestaltçılar öğrenilenlerin yeni durumlara kolaylıkla
transfer edilmesinin önemli olduğunu ileri
sürmektedirler. Bunun için öğretmen, öğrencilerini
değiĢik problem durumları ile baĢbaĢa
bırakmalı, onlara ödevler vermeli ve uygulamalar
yaptırmalıdır.