3.
Bir toplumda mal ve hizmetlerin değiş tokuş
edildiği ortamların bütününe denir.
Bir mal veya hizmetin satıcıları ile alıcılarını
buluşturan ortamların bütününe o mal veya
hizmetin piyasası denir.
Ör. Mal, emek, para, sermaye piyasaları.
Ör. Cep telefonu piyasası, beyaz eşya, vs.
Piyasa Nedir
4.
3 tür piyasa modeli vardır.
Serbest Piyasa Modeli
Kontrol Edilen Piyasa Modeli
Karma Piyasa Modeli
Piyasa Ekonomisi, serbest piyasa modelini ifade
etmek için kullanılan bir kavramdır.
Piyasa Modelleri
5.
Birden çok alıcı ve satıcısı bulunan, fiyatların alıcı ve
satıcı arasındaki gönüllü pazarlığa bağlı olarak
belirlendiği; sektöre giriş-çıkış, arz-talep, fiyatlar ve iş
yapma usulüne devlet tarafından müdahale
edilmeyen piyasaya «serbest piyasa» denir.
Serbest piyasada düzenleyici güç bireylerin
birbirinden habersiz olarak yaptığı tercihlerdir.
Serbest piyasada arz-talep, fiyatlar, vb. unsurların
belirleyicisi hem herkes hem hiç kimsedir.
Serbest Piyasa
6.
Sektöre giriş ve çıkışların devlet tarafından kontrol
edildiği, fiyatların devlet tarafından belirlendiği veya
arz ve talebin devlet tarafından yönlendirildiği
piyasaya «kontrol edilen piyasa» denir.
Kontrol edilen piyasalarda düzenleyici güç devlet
makamlarında bulunan kişilerdedir.
Bu tip piyasalarda arz-talep, fiyatlar, vb. unsurlar
kamu otoritesini kullanan siyasetçi ve bürokratlar
tarafından belirlenir.
Kontrol Edilen Piyasa
7.
Karma piyasa özgün bir model olmaktan ziyade, iki
temel modelin kısmi olarak hayata aktarılmasıyla
ortaya çıkan bir durumdur.
Bazı alanlarda serbest piyasa modelini benimseyen,
bazı alanlarda ise daha kontrolcü bir tutum izleyen
devletlerin sürdürdüğü ekonomik modele karma
piyasa modeli ya da karma ekonomi denir. Karma
piyasalarda devletin belirleyici gücü var olmaya
devam ettiği için bu piyasa modeli, teorik anlamda
kontrol edilen piyasa modeline dahil edilebilir.
Karma Piyasa
8.
Geniş anlamıyla İslam, Allah’ın ilk insandan itibaren
insanoğluna hitap eden ilahi kurallar sisteminin
adıdır. Bu sistem içerisinde Allah’ın kural ve öğütlerini
içeren ilahi kitaplar ve o kitapları insanlara ulaştıran
elçiler vardır.
Dar anlamıyla İslam, son ilahi kitap olan Kuran’ın
öğretileri ve Allah’ın son elçisi olan Hz.Muhammed’in
yaşayışını esas alan dindir.
Bu seminerde dar anlamıyla İslam ele alınacaktır.
İslam Nedir
9.
İslam’ın teorik kaynağı, son ilahi kitap olan Kuran-ı
Kerim’dir.
İslam’ın pratik kaynağı Allah’ın son elçisi olan
Hz.Muhammed’in yaşayışına dair günümüze ulaşan
tarihi kaynaklardır.
Bu seminerde ele alınan konulara ilişkin İslami bakış
açısı, Kuran ve erken dönem İslam tarihi kaynakları
üzerinden temellendirilecektir.
Teori ve Uygulama
10.
Kuran’da piyasa alanına girsin veya girmesin, beşeri
faaliyetin her türünü ilgilendiren bazı hükümler
bulunmaktadır. Bunlardan birincisi bireylerin sırf din
adına belli davranışları yapmaya veya terk etmeye
zorlanamayacağına ilişkin hükümdür.
«Bu dinde zorlamaya yer yoktur. Doğrular ve
yanlışlar apaçık ortadadır. Kim taşkınlık edenleri
bırakır ve Allah’a güvenirse asla kopmayacak olan
sağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah dinleyen ve
bilendir.» (2:256)
Kuran’da Piyasa
11.
Kuran’ın başka pek çok ayetinde bireysel özgürlüğün
güçlü bir şekilde vurgulandığı görülmektedir.
Elçinin üzerine düşen açık bir tebliğden ibarettir.
(5:99, 16:35, 24:54, 29:18)
Biz ona doğru yolu gösterdik. Artık ister teşekkür
eder, ister nankörlük… (76:3)
Onları yola getirmek senin işin değildir. Gereken
gayreti göstereni Allah yola getirir. (2:272)
Kuran’da Piyasa
12.
Sen sadece bir hatırlatıcısın. Onların tepelerine
dikilecek değilsin. (88:21-22)
Sen kendi sevdiklerini yola getiremezsin. Gereken
gayreti göstereni Allah yola getirir. Kimin doğru yolda
olduğunu da ancak O bilir. (28:56)
Allah yapacak olsaydı yeryüzündeki herkes iman
ederdi. Şimdi sen mi insanları mümin olsunlar diye
zorlayacaksın? Hiçbir canlı Allah’ın onayı olmadan
mümin sayılamaz. Allah böyle aklını kullanmayanları
rezilliğe mahkûm eder. (10:99-100)
Kuran’da Piyasa
13.
Kuran’da, iktisadi mübadelenin meşruiyeti
gönüllülük şartına bağlanmıştır.
«Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda geçersiz
yollarla edinmeyin. Karşılıklı rızaya dayalı ticaret
olsun ki kendi kendinizi öldürmeyin. Allah size karşı
çok cömerttir.» (4:29)
Alışverişlerde karşılıklı rızanın bulunmaması
durumunu da ele alan ayet, gönüllülük ilkesinin
sistematik olarak ihlal edildiği toplumların ekonomik
krizlere ve toplumsal yıkımlara giden yola girdiğini
ihbar eder niteliktedir.
Kuran’da Piyasa
14.
Devletlerin piyasaya müdahalesi tek taraflı olduğu için bir
gönüllülükten bahsedilemez. Bu nedenle devlet
müdahaleleri meşru bir zemine oturmak zorundadır.
Devletler ekonomik faaliyette bulunmaz bunun yerine
zenginliğin yeniden dağıtımını gerçekleştirirler.
Ekonomide birinden alıp diğerine verme şeklinde
gerçekleşen işlemlere ‘sıfır toplamlı oyun’ denir. Sıfır
toplamlı oyun, bir tarafın zenginleşmesinin diğer tarafın
yoksullaşmasına bağlı olduğu işlemleri ifade etmek için
kullanılır. Kuran’da bu tip bir faaliyetin ancak Allah’ın
gösterdiği şekilde olabileceği vurgulanmakta, bu konuda
keyfiyete izin verilmemektedir.
Kuran’da
Devlet ve Piyasa
15.
“Rabbinin ikramını onlar mı paylaştırıyorlar? Oysa
onların geçimliklerini bu dünya hayatında paylaştıran
biziz. Onlar birbirlerini çalıştırsınlar diye kimilerini
kimilerinden daha yüksek konumlara çıkartan da
biziz. Rabbinin ikramı onların biriktirdiklerinden daha
hayırlıdır.” (43:32)
Kuran’a göre ekonomide bir ‘paylaşım’ olacaksa, bu
Allah’ın gösterdiği gibi olmak zorundadır.
Kuran’da ekonomik zenginliğin paylaştırılması zekat
yoluyla yapılır. Devletin vatandaşlardan zekat dışında
alabileceği bir vergi yoktur.
Kuran’da
Devlet ve Piyasa
16.
“Mallarından bir bağlılık vergisi al. Bununla onları
arındırıp geliştirirsin. Onları destekle. Şüphesiz senin
desteğin onlar için bir güvenlik ve huzur kaynağıdır.
Allah dinleyen ve bilendir.” (9:103)
“O vergiler sadece şunlar içindir: fakirler, imkânları
kısıtlı olanlar, bu işlerde çalışanlar, barış harcamaları,
özgürlüğü kısıtlanmış olanlar, borç yükü altında
ezilmiş olanlar, savunma harcamaları ve ulaşım
harcamaları. Bu Allah tarafından size yüklenmiş bir
görevdir. Allah her şeyi bilir ve doğru karar verir.”
(9:60)
Kuran’da
Devlet ve Piyasa
17.
Vergi gelirlerinin harcanacağı sınıflar şu şekilde
güncel dile aktarılabilir:
Açlık sınırı altında yaşayanlar
Yoksulluk sınırı altında yaşayanlar
Kamu personeli
Adalet sistemi ve diplomasi harcamaları
Mahpus, mahkum ve mülteciler
Ağır borç yükü altında olanlar
Savunma harcamaları
Yol ve ulaşım harcamaları
Kuran’da
Devlet ve Piyasa
18.
Toplumdan vergi olarak alınan mal ve paraların bu
sınıflar dışında bir harcama alanına yönlendirilmesi
Kuran açısından temelsizdir.
Bu bağlamda Kuran’ın, devlete ekonomi alanında
çok sınırlı bir rol verdiği söylenebilir.
Kuran’da
Devlet ve Piyasa
19.
Kuran parasal süreçler konusunda da bir takım
önermelerde bulunur. Bireylerin ceplerindeki paranın
satın alım gücünü düşürmek Kuran’daki bazı
ayetlerle aykırılık teşkil eder.
Paranın satın alım gücünü düşürmek üç şekilde
yapılabilir.
Aldatmak, yanlış ölçü kullanarak haksızlık etmek
Enflasyonist para politikası izlemek
İtibari para ile piyasadaki para arzını artırmak
Kuran’da
Devlet ve Piyasa
20.
“Ey toplumum. Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka
ilahınız yok. Size Rabbinizden açık bir kanıt geldi.
Ölçüyü ve tartıyı düzgün yapın. İnsanların mallarının
değerini azaltmayın. Şu memlekette işler
yolundayken yolsuzluk yapmayın. Eğer Allah’a
güveniyorsanız bu sizin için daha hayırlıdır.” (7:85)
“Ölçüden kırpanların çekeceği var! Onlar insanlardan
alırken gereği gibi tartılsın isterler ama onlar için
tartarken veya ölçerken onları zarara sokarlar.” (83:1-
3)
Kuran’da
Devlet ve Piyasa
21.
Bir tüccar 1 kilo mal verdiğini söylerken 1 kilodan az
veriyorsa müşterisinin parasının değerini azaltmış
olur.
Genişleyici para politikası izleyen merkez bankaları
para bastıkça enflasyona sebep olarak halkın
parasının değerini azaltır.
Kısmi rezerv sisteminde kaydî para üreten bankalar
da piyasadaki para arzını artırdığı için paranın satın
alım değerini azaltmış olur.
Kuran’da
Devlet ve Piyasa
23.
Peygamberin Medine’ye göç etmesinden sonraki ilk
bir yıl içerisinde yaptığı işlerden birisi Medine
pazarını kurmaktır.
Peygamberin yeni bir pazar kurmasının nedeni
aslında müslümanların başka din veya millete
mensup insanların hakim olduğu pazarlarda iş
yapamaması değil, mevcut pazarlarda gayrimeşru
vergi, haksız rekabet ve imtiyazlar gibi bir takım
yanlışların yerleşmiş olmasıdır.
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
24.
Bundan dolayı Peygamber, Medine pazarının
kurulacağı yeri belirlediğinde şöyle söylemiştir:
«Burası sizin pazarınız olacak. Burada kimseye
sıkıntı verilmeyecek ve burada vergi alınmayacak.
Kendinize sabit yerler de edinmeyeceksiniz.»
Bu ifadelerden, bu pazarın aslında bir serbest pazar
olmak üzere kurulduğunu;
Alışverişlerden ve üreticilerden vergi alınmaması,
Ticari hayat içerisinde hiç kimsenin herhangi bir
imtiyaza sahip olmaması,
gibi hedeflere ulaşılmak istendiğini anlayabiliriz.
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
25.
Peygamberin pazar konusunda müslümanlara
yaptığı diğer uyarılar kaynaklarda şu şekilde yer
almaktadır:
Pazara uzaktan gelenleri yolda karşılamayın.
Buna İslam hukukunda ‘telakki’r-rukban’ denir.
Bu uyarı iktisatta ‘asimetrik enformasyon’ olarak ifade
edilen problemin etkisini azaltmaya yöneliktir.
Peygamber, bu uygulamanın dış ticareti kötü
etkileyeceğini ve nihayet yerli halkı yerli üreticiye
muhtaç bırakacağını bildiği için böyle bir uyarıda
bulunmuştur.
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
26.
Arabistan topraklarının tarıma fazla elverişli
olmaması ticareti ve haddizatında dış ticareti
zenginliğin temel kaynağı haline getirmiştir.
Peygamber bu nedenle iç ve dış ticareti teşvik etmiş,
mal stoklayarak arzı daraltanlara karşı sivil toplumu
tepkiye davet etmiştir.
«Pazara mal getiren kazanır, karaborsacı dışlanır.»
(İbn-i Mace, Ticaret, 12)
Peygamberin bu sözüyle de piyasadaki mal arzını
artırmaya çalıştığı görülmektedir.
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
27.
Piyasadaki mal arzını daraltmak ve fiyatları
yükseltmek isteyenlere peygamber şu uyarıyı
yapmıştır:
«Bir gıda maddesini kırk gün satmayıp depolayan
kimse Allah’tan uzaklaşır. Allah da onu kendisinden
uzaklaştırır.» (İbn-i Hanbel, el-Müsned, II/33)
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
28.
Peygamber piyasadaki mal arzını ne kadar geniş
tutmak istese de aynı maksatla ihracatın
engellenmesine karşı çıkmıştır. Örneğin bir gün
Belka’dan Medine’ye buğday getiren Seymune adlı
bir şahsa Medine halkı hurma satmaktan kaçınmış
ve bunun üzerine peygamber Medine esnafına şöyle
demiştir:
“Sahip olduğunuz bu hurmanın pahalılığına karşılık
şu buğdayın ucuzluğu neyinize yetmiyor? Bırakın
götürsünler.” (İbn-i Hacer, el-İsabe, II/104)
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
29.
Yine asimetrik enformasyonun kötü etkilerini bertaraf
etmek için şunu da söylemiştir:
«Şehirli köylü adına satış yapmasın.»
Burada da piyasaya dair bilgi eksikliği bulunan
kişilerin bu dezavantajından yararlanılmasının
piyasaya duyulan güveni zedeleyeceğini düşünmüş
ve herkesin kendi üretimini bizzat satmasını teşvik
etmiştir.
“Pazara mal getiren kazanır” ifadesi de bu teşviğin
dile getirilmiş halinden ibarettir.
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
30.
Piyasada düzenleyici ahlak kurallarına karşı ihmalkar
davranan tüccarlar peygamber tarafından kınanmış
ve eleştiriye maruz kalmıştır.
“Birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın. (Biriniz
satış yaparken ötekiniz teklif vermesin) Satın
almayacaksanız pazarlığı kızıştırmayın.”
(Ebu Davud, Alışveriş, 43)
Bu konu İslam hukukunda “neceş” olarak bilinir.
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
31.
Peygamber piyasada genel ahlak kaidelerini ihlal
eden tüccarlara karşı halkı uyarma işini
kurumsallaştırmıştı. Bu iş tarihi kaynaklarda “hisbe”
olarak bilinir. Pazarlarda dolaşıp insanları,
haksızlıklara karşı uyaran bu görevlilere “muhtesib”
denirdi.
Peygamberin devrinde Medine’de muhtesiplik yaptığı
bilinen beş kişinin ikisi kadındır.
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
32.
Peygamberin Medine piyasası için yaptığı tek
regülasyon ölçü ve tartıları standartlaştırmaktır.
Medine’de muhacirlerin Mekke ölçek ve tartısını,
ensarın ise Medine ölçek ve tartısını kullandığını
gören peygamber, bu karışıklığı gidermek ve
alışverişlerde işlem maliyetini düşürmek için şu
düzenlemeyi yapmıştır:
“Ölçek Medine’nin ölçeği, tartı Mekke’nin tartısıdır.”
(Ebu Davud, Alışveriş, 8)
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
33.
Mekke ile Medine arasında soğuk savaşın
yaşanması dış ticareti kötü etkilediğinden zaman
zaman Medine’de kıtlık olur ve fiyatlar yükselirdi.
Böyle durumlarda piyasada bazı ürünlerin fiyatlarının
aşırı yükselmesi üzerine peygamberden tavan fiyat
belirlemesini isteyen kişilere karşı peygamber şu
cevabı vermiştir:
«Fiyatları belirleyen, daraltıp genişleten ve rızkı
veren Allah’tır. Ben üzerimde herhangi birinizin hakkı
olmadan Allah’a kavuşmak isterim.» (İbn-i Mace, İbn-
i Hanbel, Ebu Davud, Ebu Yusuf, Tirm.)
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
34.
Peygamberden ulaşan aşağıdaki rivayet, aslında
onun piyasaya dair tüm söylemlerinin bir özeti
mahiyetindedir:
«İnsanları rahat bırakın. Allah onları birbirleriyle
rızıklandırır.»
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
35.
Peygamber hayatı boyunca piyasada serbestliği
teşvik etmiş ve müdahale etmekten kaçınmıştır.
Bununla birlikte piyasaya tamamen ilgisiz kalmış da
değildir.
Onun piyasaya yönelik eylemleri çoğunlukla insanları
bilgilendirmek ve piyasa ahlakına aykırı davranış
gösteren üreticileri ifşa etmekten ibaret olmuştur.
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
36.
Örneğin bir gün pazarda bir buğday çuvalının içine
elini daldırmış ve altta kalan buğdayın ıslak olduğunu
fark edince tüccar ile arasında şöyle bir diyalog
geçmiştir:
- Bu buğdayın hali ne?
- Yağmur yağdı Allah’ın elçisi.
- Bunu üst tarafa koysaydın da görenler anlasaydı ya...
Aldatan bizden değildir.
(İbn-i Mace, İbn-i Hanbel, Tirmizi, Ebu Davud)
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
37.
Bir başka örnek de insanları ölçme ve değerlendirme
konusunda titizliğe davet etmesidir. Kaynaklarda şu
şekilde rivayetler yer alır:
“Sattığınız zaman ölçerek satın. Aldığınız zaman da
ölçerek alın. Yiyeceklerinizi ölçün ki sizin için
bereketli olsun. Bir yiyecek satın alan onu ölçmeden
satmasın.” (Buhari, Alışveriş, 51-52)
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
38.
Peygamber, piyasada tedavülde olan dinar ve
dirhemlerin kenarlarını kesmek ve paranın satın alım
gücünü düşürmek suretiyle kazanç elde edilmesini
de yasaklamıştır.
Bu iş daha çok devletin yapabileceği bir iş olduğu için
peygamber kendi zamanında para basmak için bir
kamu kurumu (merkez bankası) tesis etmekten
kaçınmış, ardından gelen halifeler de bu konuda çok
ihtiyatlı davranmışlardır.
Peygamber’in Piyasaya
Yönelik Uygulamaları
40.
Faiz geliri bugünkü müslüman iktisatçıların çoğu
tarafından gayrimeşru olarak kabul edilir.
Bir işlemin gayrimeşru olması hukuken geçersiz
olması anlamına gelir ki bu durum faizli işlemleri
yasadışı hale getirmektedir.
Oysa faiz geliri dinen haram olmakla birlikte
gayrimeşru değildir. Tarafların karşılıklı rıza ile
imzaladıkları faizli bir borç sözleşmesi hukuki sonuç
doğuran bir sözleşmedir ve taraflar bu sözleşmenin
sonucunu elde etmekten engellenemezler. Aksi
durum, ‘dinde zorlama’ açısından Kuran’a, mülkiyet
haklarının ihlali açısından hukuka aykırıdır.
Faiz Meselesi
41.
Peygamber, yaşadığı dönemde faizli işlem yapanları
uyarmakla yetinmiş, onlara herhangi bir cezai
yaptırım uygulamamıştır.
Kuran’da konuyla ilgili ayetler, faizli işlemlerin haram
olduğunu, bu işlemlerden elde edilen kazancın bir
bereketinin olmayacağını ifade etmekte, fakat bunu
yapanlar aleyhine dünyevi bir ceza
öngörmemektedir.
Faiz Meselesi
42.
“Allah alışverişi helal, faizli işlemi haram kılmıştır.
Kime Rabbinden bu konuda bir öğüt ulaşır da buna
son verirse daha önce aldıkları kendisinindir. Onun
işi Allah’a aittir.” (2:275)
“Ey Allah’a güvenenler! Allah’tan çekinin de
verdiğiniz faizli borçtan arta kalanı bırakın. Eğer
gerçekten güveniyorsanız böyle yaparsınız.” (2:278)
Faiz Meselesi
43.
“Onların çoğunun kötülük ve düşmanlık konusunda
yarıştığını ve haram kazanç elde ettiğini görürsün.
Yaptıkları ne kadar kötü! Keşke bilim adamları ve
hocaları onları kötü sözlerinden ve haram
kazançlarından sakındırsalardı. Ne kötü işler
yapıyorlar!” (5:62-63)
Faiz Meselesi
44.
Müslüman bilim adamları İslam’ın adil gelir dağılımını
öngördüğü konusunda güçlü bir kanaate sahip olsa
da bu tarz bir politikanın Kuran’da ve Sünnet’te izine
rastlamak mümkün değildir.,
Asrı Saadet’te Yönetim-Piyasa İlişkisi adlı eserinde
Cengiz Kallek’in de vurguladığı gibi peygamberin ve
halifelerin, toplumun zengin kesiminden zekat
dışında vergi alarak yoksul kesimleri
zenginleştirmeye yönelik bir gayreti olmamıştır.
Adil Gelir Dağılımı
Meselesi
45.
Nitekim Kuran’da bir devletin zenginliği yeniden
dağıtma rolüne soyunması eleştirilmektedir.
“Rabbinin ikramını onlar mı paylaştırıyorlar? Oysa
onların geçimliklerini bu dünya hayatında paylaştıran
biziz. Onlar birbirlerini çalıştırsınlar diye kimilerini
kimilerinden daha yüksek konumlara çıkartan da
biziz. Rabbinin ikramı onların biriktirdiklerinden daha
hayırlıdır.” (43:32)
Adil Gelir Dağılımı
Meselesi
46.
Bununla birlikte Kuran’da, insanların fırsat eşitliğine
sahip olması gerektiği vurgulanır.
“Yeryüzünde denge ve dayanıklılık sağlayan dağları
yukarıdan yerleştiren O’dur. Orayı bereketlendirmiş
ve gıdalarının ölçüsünü dört evrede, arayan herkes
için eşit mesafede olmak üzere oluşturmuştur.”
(41:10)
Bu ayetten, insanların mülkiyete ulaşım kanalları
olan piyasalara giriş konusunda herkesin eşit
düzeyde hak sahibi olması gerektiği çıkartılabilir.
Adil Gelir Dağılımı
Meselesi
Bazı yazarlar müdahale teriminin kapsamına iktisadi aktörlerinin piyasa içerisindeki bazı büyük hamlelerinin neden olduğu ani dalgalanmaları da ekler. Muhtelif haber, reklam ve sair spekülatif eylemlerle bilinçli olarak piyasadaki belli mal ve hizmetlere yönelik arz ve taleplerde dramatik değişikliklere yol açan faaliyetleri müdahale kapsamında değerlendirirler. Oysa bu tip bir müdahale piyasa içinde faaliyet gösteren her aktörün sadece faaliyet göstermesinin doğal bir sonucudur. Bu anlamda zaten herkes piyasaya müdahildir. Oysa bu tanımda kastedilen, kanun ve regülasyonlar yoluyla yapılan yasal müdahalelerdir.
Ali ibn Ahmed es-Semhudi (ö.1533), «Vefa’ül-Vefa», Beyrut, II/747-748.
Ali ibn Ahmed es-Semhudi (ö.1533), «Vefa’ül-Vefa», Beyrut, II/747-748.