SlideShare ist ein Scribd-Unternehmen logo
1 von 15
Downloaden Sie, um offline zu lesen
Dr Cüneyt Köksoy




              ARTERYEL ANEVRIZMALAR




                  Doç. Dr. Cüneyt Köksoy




Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı




                                                                              1
Dr Cüneyt Köksoy



Anevrizma geri dönümsüz olarak bir arterin normal çapından %50 daha fazla genişlemesidir (1). Anevrizmalar

morfolojisine, etyolojisine, anatomik yerine ve kliniğine göre sınıflandırılabilirler (Tablo 1). Arteryel anevrizmaların en

sık geliştiği alan infrarenal aortadır. Bununla beraber anevrizma hemen her arterde gelişebilir.

ETYOLOJİ ve PATOGENEZ

Anevrizmaya neden olan başlıca olaylar tablo 1 de gösterilmiştir. Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber anevrizma

arterin dejeneratif hastalığı olarak kabul edilir. Sıklıkla aterosklerozla beraber olması nedeni ile aterosklerozun

etyolojide rol aldığı düşünülmektedir. Ailevi yatkınlığın özellikle aorta anevrizmalarında %15-25 oranında olması

genetik faktörlerin etyolojide rol aldığına işaret etmektedir (1).

Anevrizma temel olarak arterin normal bütünlüğünün bozulması sonucu gelişir. Arter içindeki basınca dayanabilmek

için arter duvarı düz kas hücreleri, elastin ve kollajen liflerinin belirli bir düzen içinde oluşturmuş olduğu konsantrik

lameller halindedir. Elastin damarlardaki yükü taşıyan esas elementtir. Anevrizmalarda damar duvarında elastin ve

kollagenin miktarı azalmış, damar duvarı normal yapısını yitirmiş ve içteki kanın kuvvetine direnme gücü azalmıştır.

Hangi olayın damarı anevrizma haline dönüştürdüğü net olarak bilinmemekle beraber, bu süreçte ateroskerozun önemli

rolü olduğuna inanılmaktadır. Ateroskerozda damar lümeninde oluşan daralmaya cevap olarak arterin çapının daha da

genişlemesi, aterosklerozun mediyanın konsantrik lamellerini tahrip edip zayıflatması, zamanla aterosklerotik plakların

dejenerasyonu ve adventisyal fibrozis anevrizma gelişimine katkıda bulunan önemli faktörlerdir. Ayrıca anevrizma

duvarında hem kollajenaz hemde elastaz aktivitesi artmıştır. Kollajenin yıkımındaki bu artışa karşın gerçekte

fonksiyonel açıdan sorunlu olan kollajen sentezindeki artış nedeni ile adventisya ve intimada yapısal açıdan sorunlu

elastin ve kollagen birikimi söz konusudur(2).

Anevrizmanın en önemli ve tehlikeli komplikasyonu rüptürdür. Rüptür anevrizmanın lümenindeki kanın basıncına artık

dayanamaması ve damarın bütünlüğünün bozulup kanı anevrizma dışına sızdırmasıdır. Rüptür lümenindeki mekanik

stresin yani kan basıncının damar duvarındaki buna karşı koyan direnci aştığı durumda gelişir. Laplace yasasında

olduğu gibi duvardaki gerilim PxR/W kan basıncı (P) ve damar çapı (R) ile doğru damar duvar kalınlığı (W) ile ters

orantılıdır. Rüptür dışında anevrizmanın en önemli komplikasyonları ateroemboli, periferik emboli, anevrizmanın ani

trombozuna bağlı akut arter tıkanıklığı, anevrizmanın başka alanlara fistülize olması ve enfekte olmasıdır.

KLİNİK BULGULAR

Anevrizmalarda klinik belirtiler anevrizmanın lokalizasyonuna ve etyolojisine göre farklılık gösterebilir. Çoğu kez

anevrizmalar asemptomatiktir. Anevrizmanın akut genişlemesi, çevrel dokulara bası yapması yada erozyona uğratması

ayrıca neden olduğu komplikasyonlar semptomlara neden olur. En önemli semptomlar torasik aorta anevrizmaları için




                                                                                                                         2
Dr Cüneyt Köksoy


göğüs ve sırt ağrısı, abdominal aorta anevrizmaları için karın, bel, sırt ağrısı ve karında nabız hissi, femoral arter

anevrizmaları için kasıkta ağrılı kitle, popliteal arter anevrizmaları için ekstremitede akut arter tıkanıklığı belirtileridir.

Bunun yanında anevrizmalar başta rüptür olmak üzere neden oldukları komplikasyonlar ile belirgin hale gelirler. Ancak

genelde anevrizmalar asemptomatiktir ve diğer nedenlerle yapılan incelemeler sırasında tesadüfen belirlenirler.

TANI:

Anevrizmalar çoğu kez detaylı sistemik muayene ile belirlenebilirler. En önemli belirti arter lokalizasyonuna uyan bir

alandaki pulzatil kitledir. Komplike olmadığı sürece bu kitle ağrısızdır. Komplike anevrizmalarda rüptür, ateroemboli,

periferik emboli, anevrizmanın ani trombozuna bağlı akut arter tıkanıklığı, anevrizmanın başka alanlara fistülize olması

gibi komplikasyonlara ait ayrıca belirtiler bulunabilir.

Anevrizma tanısı radyolojik incelemelerle konulur. Yüzeyel anevrizmlar için ultrasonografik yöntemler anevrizmayı

belirlemek için yeterlidir. Ancak toraks ve karın gibi daha derin alanlarda bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans

görüntüleme teknikleri anevrizmanın yeri, çapı, durumu (rüptüre yada değil) ve diğer organlarla olan ilişkileri

konusunda güvenilir bilgi verir. Anjiografi anevrizma tanısı için önemli bir yöntem olmakla beraber invaziv bir yöntem

olmasından ötürü daha çok tıkayıcı arter hastalıkları gibi cerrahi girişimin planlanması gereken durumlarda kullanılır.

TEDAVİ

Anevrizmanın klinik önemi başta rüptür olmak üzere çeşitli komplikasyonlara neden olmasıdır. Bu açıdan her hangi

bir anevrizma belirlendiğinde, söz konusu anevrizmanın sonuçları açısından değerlendirme yada tahminler yapılarak

tedavi planlanır. Bir anevrizma asemptomatik ve rüptür riskinin yüksek değilse sadece risk faktörlerini azaltarak

hastalar takip edilebilirler. Asemptomatik anevrizmalar için rüptür riskini tahmindeki en önemli kriterler çap,

lokalizasyon, şekil, yapı ve hastanın durumudur. Bu parametreler anevrizmanın yerine göre değişebileceği için aşağıda

detaylı olarak verilmiştir. Anevrizmanın tedavi edilmesine karar verildiğinde tedaviden amaç anevrizmanın bir şekilde

dolaşımdan izole edilerek distale kan akımının sağlanmasıdır. Bu yada bir damar greftinin klasik cerrahi teknikle damar

yerleştirişmesi yada bir kateter üzerine sarılmış damar greftinin anevrzima açılmadan içeriye yerleştirilmesi şeklinde

yapılır. Bu son yöntem geçtiğimiz on yılın içinde damar hastalıklarının tedavisi alanındaki en önemli ilerleme olmuştur.

Aşağıda en sık karşılaşılan lokalizyonlardaki anevrizmalar daha detaylı olarak tartışılmıştır.

                                       ABDOMİNAL AORTA ANEVRİZMALARI

Abdominal aortanın 3 cm den daha geniş bir çapa ulaşması anevrizma olarak nitelendirilir (1). Arteryel anevrizmalar

içinde en sık rastlanan anevrizma abdominal aorta anevrizmalarıdır (AAA). Genelde anevrizma renal arterlerin altında




                                                                                                                             3
Dr Cüneyt Köksoy


başlar ve aorta bifurkasyosu hizasında sonlanır. Bununla beraber AAA %25 iliak arterlere, %5 suprarenal aortaya

uzanabilir. AAA olan bireylerin %12 sinde eşlik eden torasik aorta anevrizmaları ve %3-5 periferik arteryel anevrizma

bulunabilir (1,3).

Anevrizma oluştuktan sonra yılda 0.2-0.8 mm hızında genişler ve rüptürle sonuçlanabilir. Rüptür için en önemli risk

faktörleri tablo 2 de gösterilmiştir (3, 4). Rüptür olan hastaların ancak %50 si hastaneye ulaşabilir ve bunlarında

yarısından çoğu hastanede ölürler. Bu açıdan AAA rüptüründe toplam mortalite oranı %85-95 dir(4,5).

Epidemiyoloji:

Abdominal aorta anevrizmaları toplumda %0.5-3 sıklığında görülür. Genelde erkeklerde beş kat daha sık rastlanıp, 50

yaşlarında ortaya çıkmaya başlar ve en yoğun olarak 80 li yaşlarda görülür. 65 yaş üzerindeki erkelerde %11 oranında

AAA görüldüğü bildirilmiştir. Toplumda AAA rüptürü sıklığı ise 4-8:100 000 dir. AAA için bilinen risk faktörleri

yaşlılık, erkek cins, ailede AAA varlığı, vucudun başka bir yerindeki arteryel anevrizmalar (özellikle femoral ve

popliteal), sigara, koroner arter hastalığı ve hipertansiyondur (6).

Etyoloji

AAA için en önemli etken ateroskleroza bağlı olduğu düşünülen kronik mediyal dejenerasyondur. Bunun yanında

enfeksiyon, enflamasyon, kistik mediyal nektoz, arterit, travma, diseksiyon, konjenital kollagen doku hastalıkları

etyolojide rol alan diğer etkenlerdir (2).

Klinik belirtiler:

AAA klinikte üç ana şekilde ortaya çıkabilir. Bunlar asemptomatik, semptomatik ve rüptüre AAA dır. AAA çoğu kez

asemptomatiktir ve tesadüfen saptanır. Nadiren karında yada vertebranın anevrizma tarafından erozyonuna bağlı belde

kronik ağrı yapabilir. Hastalar bazen erken doyma, bulantı ve üriner semptomlar olabilir. Bazen aorta üzerinde yer alan

pankreas ve mide nedeni ile yanılarak AAA olarak palpe edilebilir. Üfürüm AAA için spesifik bir bulgu değildir.

Semptomatik anevrizma yarı akut ve ciddi semptomatik durumu tanımlamak için kullanılır. Genişlemekte olan

anevrizma ani, şiddetli, sabit bel, karın veya kasıklarda ağrıya neden olur. Bazen senkop tek şikayet olup, ağrı daha

siliktir. Bu durum çoğu kez anevrizma rüptürüne öncülük eder.

AAA rüptürü en korkulan ve en tehlikeli AAA komplikasyonudur. Rüptür %80 sol retroperitoneal alana olur ve bazen

çevrel dokular ve pıhtı tarafından sınırlandırılabilir. Bu durumda hasta hemorajik şok belirtileri yada normal vital

bulgular gösterebilir. Buna karşın direkt peritona rüptür olduğu durumlarda hastanın çoğu kez hastaneye ulaşması

mümkün olmaz. Bu durumda hasta ani gelişen intraperitoneal kanamaya bağlı hemorajik şok nedeni ile kaybedilir. Tüm




                                                                                                                     4
Dr Cüneyt Köksoy


anevrizma rüptürleri için standart bir klinik şekil yoktur. Ancak genelde karın veya sırtta ağrı ile gelen hipotansif bir

hastada abdominal pulzatil kitlenin palpe edildiği durumda AAA rüptürü öncelikle düşünülmelidir. Çoğu kez bu

tabloya bayılma yada geçici bir hipotansiyon öncelik edebilir. Ancak bazen semptomlar çok silik olabilir yada kasıkta

ağrı, bayılma, paralizi ve belde kitle şeklinde ortaya çıkabilirler. Anevrizması olduğu bilinen kişilerde rüptür anında

%25 karında pulzatil kitle palpe edilemeyebilir. Ayrıca karnın kaba ve haşin palpasyonu böyle durumlarda anevrizma

rüptürü kanamasını artırabilir. Yinede AAA olduğu bilinen yada karında pulzatil kitle ile gelen bir kişide karın, bel

ağrısı ve hipotansiyon durumunda AAA rüptürü olmadığı ispat edilmek zorundadır. Rüptür dışında AAA nın belirgin

komplikasyonları kendini mavi parmak sendromu ile belli eden ateroemboli, akut arter tıkanıklığı yapan periferik

emboli, anevrizmanın ani trombozu sonucu gelişen akut aortik oklüzyon, anevrizmanın v.cavaya açıldığı aortocaval

fistül ve anevrizmanın duodenuma açıldığı akut gastrointestinal kanama ve şok yapabilen aortoduodenal fistüldür.

Fizik muayene:

AAA lı hastalarda her şeyden önce sistemik aterosklerozun belirtileri-periferik nabızların yokluğu yada eşitsizliği,

karotis bölgesinde üfürüm, sıklıkla eşlik eden femoral ve popliteal anevrizmalara bağlı bu bölgelerde pulzatil kitle

bulunabilir. AAA çoğu kez asemptomatik olup sadece karında pulzatil kitle palpe edilebilir. Aorta bifurkasyosu göbek

civarında olduğu için bu bölgede orta hatta veya solunda pulzatil kitle çoğu kez AAA ya işaret eder. Ancak

palpasyonda anevrizma tanısı anevrizmanın çapı ve hastanın tipine bağlıdır. Bununla beraber anevrizmaların ancak

%38 i palpe edilebilir. Anevrizmaların çoğunun asemptomatik olması ve palpe edilememesi nedeni ile hastaların üçte

ikisi bir başka nedenle yapılan radyolojik incelemeler sırasında tesadüfen saptanır.

Tanı:

En yaygın ve kolay tanı metodu ultrasonografidir. Abdominal ultrasonografi yüksek risk gruplarının taranmasında ve

anevrizmanın ön değerlendirilmesinde kullanılabilen bir yöntemdir. Ancak anevrizmanın çevrel dokularla ilişkisinin ve

çapının kesin olarak değerlendirilmesi gerektiğinde bilgisayarlı tomografi en güvenilir yöntemdir (7). Özellikle spiral

bilgisayarlı tomografi gerek ameliyat gerekse endolüminal greftleme öncesi tercih edilecek olan incelemedir. Manyetik

rezonans görüntüleme bilgisayarlı tomografi ile benzer avantajlara sahip bir incelemedir. Anjiografi AAA tanısı ve

tedavinin planlanması çin rutin gereken bir inceleme değildir. Ancak viseral arterlerde tutulum olduğunda, periferik

arter hastalığı yada böbrek anomalileri varlığında tedavinin planlanması açısından yararlıdır (7).

Klinik olarak AAA rüptürünün aşikar olduğu durumda genelde tanı metodları ile pek vakit kaybedilmeden hasta

ameliyata alınmalıdır. AAA rüptürü için klasik triad olarak tanımlanan “ağrı, hipotansiyon ve karında pulzatil kitle”

hastaların ancak %26 sında bulunabilir. Hipotansiyonun olmadığı ve karında pulzatil kitlenin palpe edilemediği




                                                                                                                       5
Dr Cüneyt Köksoy


durumlarda tanı zordur. Genelde %20-42 oranında rüptür tanısı atlanmaktadır. AAA rüptürü düşünülen durumlarda

gerçekte rüptüre AAA %30, rüptüre olmamış AAA %50 oranında saptanır. AAA rüptürünün erken tanısı için en önemli

kriter ateroskerotik bir hastada yukarıda tanımlanan klinik tablonun AAA rüptürünü akla getirmesidir. Hastanın

hemodinamik olarak stabil olduğu ve rüptürden şüphelenilen            durumlarda öncelikle yapılması gereken inceleme

abdominal bilgisayarlı tomografidir.       Tomografi özellikle intravenöz kontrastlı tomografi rüptürü ve aortanın

durumunu, uzanımlarını net olarak ortaya koyar. Daha basit yöntemlerden direkt karın grafisi aorta duvarındaki

kalsifikasyonlar dışında bir bilgi vermediği gibi zaman kaybına yol açar. Ultrasonografi anevrizma tanısında ve

taramasında güvenilir ve hasta başında uygulanabilen bir noninvaziv metoddur. Ancak retroperitoneal rüptürü,

anevrizmanın supraçölyan uzanımını, yan dal tutulumunu göstermede yetersizdir.

AAA tanısı konulduktan ve cerrahi tedavi planlandıktan sonraki aşama hastanın bu girişim için hazırlanmasıdır.

Öncelikle hastadaki diğer hastalıklar ve riskler belirlenmelidir. Bu amaçla anemi ve enfeksiyonun varlığının

değerlendirilmesi için rutin tam kan incelemeleri, özellikle böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının değerlendirilmesi için

rutin biyokimyasal analiz, olası enfeksiyon odağının araştırılması için idrar testi, akciğer grafisi, kardiak fonksiyonun

değerlendirilmesi için EKG ve ekokardiyografi, akciğer fonksiyonunun belirlenmesi için solunum testleri ve arteryel

kan gazları incelenir. Hastada kan grup tayini yapılır ve olası bir transfüzyon için cross match çalışılır.

Tedavi:

AAA nın en önemli sonucu rüptür olduğu için tedavi temelde rüptürü engellemeye yada rüptür olma olasılığı yüksek

olan anevrizmaları tedavi etmeye yöneliktir. Bu açıdan anevrizmanın çapı rüptür için en önemli faktörlerden birisi

olduğundan, 5-6 cm yi aşan anevrizmalar asemptomatik bile olsalar bile tedavi edilmeleri gerekir (1). Bunun dışında

her hangi bir çapta ama semptomatik olan yani ağrı, bası, distal embolizasyon ve aorto kaval yada aortoduodenal fistül

olan anevrizmalar tedavi edilmelidirler.

Hayatı tehdit edecek ölçüde eşlik eden hastalıklar örneğin ileri evre kanser, akciğer hastalığı, kalp hastalığı AAA

tedavisini yüksek riskli hale getirebilir. Genel olarak iki yıldan fazla yaşam beklentisi olan kanser hastalarının ayrıca

yüksek riskli bir durumları yoksa anevrizma yönünden ameliyat edilebilecekleri tavsiye edilir. Bu nedenle tedavi kararı

alıyorken anevrizmanın ve hastanın genel durumu birilikte değerlendirilmelidir.

Medikal tedavi: Medikal tedavi hastada rüptür riskini azaltmayı ve bu sürede hastayı ameliyatsız takip etmeyi amaçlar.

Bu yöntem asemptomatik ve rüptür riskinin düşün olduğu küçük anevrizmalar için geçerlidir. Bu amaç doğrultusunda

sigaranın bırakılması, hipertansiyonun etkin bir şekilde tedavisi, ve diğer aterosklerotik risk faktörlerinin düzenlemesi

sağlanır. Anevrizma genişleme hızının spesifik olarak enzimlerin inhibisyonu yada antibiyotiklerle tedavisi henüz




                                                                                                                       6
Dr Cüneyt Köksoy


klinik araştırmaların devam ettiği konulardır. Hastalarda risk azaltılması sağlandıktan sonra 6 ayda bir yapılan

abdominal bilgisayarlı tomografik incelemelerle takip edilir.

Semptomatik bir anevrizmada olay anevrizmanın rüptürle sonuçlanacak bir şekilde genişlemeye devam etmesidir.

Laplace yasası ışığında semptomatik bir anevrizmada kontrol alınabilecek tek durum kan basıncıdır. Bu nedenle

semptomatik yada rüptüre anevrizmalı hipertansif bir hastada beta-blokürler ve gereğinde vazodilatatörler kullanılarak

kan basıncı düşürülmelidir. Bu semptomatik bir hastada aorta duvarındaki gerilimi azaltıp rüptürü yada rüptüre bir

hastada daha fazla kanamanın olmasını engelleyebilir. Buna karşın hipotansif bir hastada kan basıncını düşürecek

tedavi uygulanmamalıdır. Semptomatik bir hastada amaç sistolik kan basıncını 100-120 mmHg aralığında veya organ

perfüzyonunun sağlanabileceği minumum basınçta tutup, ağrının giderilmesidir. Hemodinamik olarak stabil olmayan

AAA lı bir hastada tanı veya başka tedavi yöntemleri ile vakit kaybedilmeden hasta ameliyata alınmalıdır.

Cerrahi tedavi: AAA nın etkin tedavisi cerrahi girişimdir. Cerrahi tedavi rüptür riskinin yüksek olduğu anevrizma

varlığında uygulanır. Özetle anevrizmanın çapının 5.5-6 cmyi aşması, semptomatik olması Bu ya açık cerrahi yada

endovasküler yolla gerçekleştirilir. Açık cerrahide ya orta hattan yapılan laparatomi yada sol retroperitoneal kesi ile

girişilip aortaya ulaşılır. Renal arterlerin üzerine uzanan anevrizmalarda 10. interkostal aralıktan yapılan

torakofrenotomi ile aortaya ulaşılır. Sistemik heparinizasyon sonrası proksimal ve distalden klempler ile aortadaki

akım kesilip, anevrizma açılır. Anevrizma kesesi içindeki kan aspire edildikten ve kanayan lomber arterler ve a.

mesenterica inferior dikiş geçilerek bağlanır. Daha sonra uygun çaptaki Dacron yada PTFE grefti proksimalde ve

distalde aortaya anastomoz edilir. Eğer anevrizma iliak arterlere uzanıyorsa pantalon şeklindeki “Y” greftin bacakları

iliak arterlere anastomoz edilir. Klempler kaldırıldığında tekrar ekstremite dolaşımı sağlanmış olur.

AAA nın cerrahi tedavisinde girişimin geniş bir cerrahi diseksiyonu gerektirmesi ve aortanın anastomozlar süresince

klempe edilmiş olmasının yarattığı hemodinamik ve sistemik inflamatuar etkiler nedeni ile morbiditesinin yüksek

olması daha az invaziv girişimlerin geliştirilmesi konusunda arayışlara neden olmuştur. Bu amaçla daha küçük kesilerle

yada retroperitoneal cerrahi işlemler gibi mevcut cerrahi tekniğin modifikasyonları veya endovasküler stent greftler

kullanılmaktadır. Endovasküler anevrizma onarımında (EVAR) temel olarak femoral arterlerden üzerine stent greftin

sarılmış olduğu bir kateterin aortaya ilerletilmesi ve daha sonra bunun anevrizma hizasında açılıp anevrizmanın kan

akımından izole edilmesidir (8). EVAR hasta tarafından çok kolay tolere edilebilen ve sistemik komplikasyonların az

olduğu bir girişimdir. Girişimin başarısı %95 olup genelde hastanede yatış süresi 3 günün altındadır. Bununla beraber

yaklaşık %3 lük mortalite oranı açık cerrahiden pek farklı değildir. Yöntemin hastalar açısından kolay olmasına karşın,

açık cerrahide görülmeyen yeni komplikasyonlara rastlanmaktadır. Bu yöntem ile anevrizma kesesi izole edildiğinde

proksimal yada distalde greft aorta arasından, anevrizmaya açılan aorta dallarındaki geri kanamadan veya greftin




                                                                                                                      7
Dr Cüneyt Köksoy


kendisindeki kaçaklar nedeni ile greftin çevresindeki anevrizma lümeni tekrar kan ile dolar ve bu olay endoleak olarak

tanımlanır. Genelde %10 rastlanan endoleak işlemden hemen sonra gelişebileceği gibi yıllar sonrada ortaya çıkıp

anevrizma rüptürüne neden olabilir. Ancak EVAR her AAA için uygun bir yöntem değildir. Anevrizmanın boynu

olarak ifade edilen infrarenal aortadaki normal çapta aorta segmentinin >28 mm den küçük çapta ve >15 mm den uzun

olması, bu bölümde çok fazla mural trombüs olmaması gereklidir. Ayrıca aortanın longitünal aksinde olabilecek

kıvrıntıların <120 dereceden küçük olması istenir (%8). Bu ve buna benzer gereksinimler nedeni ile günümüzde

anevrizmaların yaklaşık %60 ına EVAR yöntemi uygulanabilmektedir. Bununla beraber sistemin pahalı olması ve

endoleak komplikasyonu nedeni ile hastaların sürekli takipte tutulmaları zorunluluğu nedeni ile günümüzde

endolüminal greftleme yöntemi yaşlı ve eşlik eden hastalıklar nedeni ile açık cerrahi morbiditesinin yüksek olacağı

tahmin edilen AAA hastalarına uygulanması gerektiği tavsiye edilmektedir (%9).

Cerrahi tedavi morbidite ve mortalitesi yüksek olabilen bir girişimdir. Elektif cerrahide operatif mortalite %1.5-5 iken,

rüptürde %50 dir (5). Ameliyat mortalitesine etkiyen en önemli faktörler hastanın ameliyat öncesi durumu (kreatinin,

kojestif kalp yetmezliği, solunum fonksiyon testlerinde FEV1) ve geliş şeklidir (asemptomatik, semptomatik yada

rüptüre). Başlıca komplikasyonlar kanama, kolon iskemisi, distal embolizasyon, böbrek yetmezliği, akciğer yetmezliği,

pnömoni, myokard enfarktüsü, empotans, kesi yeri enfeksiyonu, greft enfeksiyonu ve geç dönemde greftoenterik fistül.

Bunun dışında açık cerrahi oldukça dayanıklı bir girişimdir ve cerrahiye bağlı hata yada tekrar anevrizma gelişimi riski

%5 den düşüktür. AAA cerrahisi geçiren hastalarda 5 yıllık sağkalım %70, 10 yıllık sağkalım ise %40 olarak

bildirilmektedir. Muhtemelen ateroskerozun sistemik etkilerine bağlı olarak bu oranlar benzer yaş grubundaki

hastalardaki yaşam beklentisinin yarısı kadardır.

Tarama: Anevrizmanın ileri yaşlarda ortaya çıkan ve sonunda mortal bir komplikasyon olan rüptür ile sonuçlanması

anevrizmanın erken tanısını gündeme getirmiştir. Yapılan çalışmalarda yüksek riskli toplum bireylerinin taranarak

anevrizmanın belirlenmesinin, toplumda anevrizmaya bağlı mortaliteyi ve rüptüre hastalarda yapılan sağlık harcamaları

göz önüne alındığında genel anevrizmaya bağlı sağlık harcamalarında önemli oranda tasarruf sağlanabileceği ortaya

çıkmıştır. Anevrizma açısından yüksek riskli gruplar 65 yaş üzerindeki erkek, periferik arter hastalığı, hipertansiyon,

kronik obstrüktif akciğer hastalalığı ve 1. derece akrabalarında anevrizma olan bireylerdir. Bu bireyde abdominal

ultrasonografi ike bir kaç dakika içinde anevrizma belirlenebilir ve durumuna göre takip edilir veya cerrahi yöntemlerle

tedavi edilir.

                        TORASİK ve TORAKOABDOMİNAL AORTA ANEVRİZMALARI




                                                                                                                       8
Dr Cüneyt Köksoy


Aortanın suprarenal bölümünü içeren anevrizmalar genel olarak torakoabdominal aorta anevrizmaları (TAAA) olarak

nitelendirilirler. AAA dan daha az görülmesine karşın genel aortik anevrizma rüptürüne bağlı ölümlerin %25 ine neden

olabilen ciddi bir patolojidir (10). En önemli etyolojik faktörler aterosklerozala ilişkili olabilen mediyal dejenerasyon

ve aorta diseksiyonlarıdır. TAAA daha fazla semptoma neden olur. Başlıca semptomlar sırt ağrısı, ses kısıklığı, yutma

güçlüğü ve hemoptizidir. En önemli komplikasyon rüptürdür. Tanı çoğu kez tesadüfen konulur. En güvenilir tanı

metodu bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntülemedir. Anjiografi daha çok periferik yada organ arter

hastalıkları varlığında gerekli olabilir. Anatomik lokalizasyon açısından cerrahi tedavinin sonuçlarına göre Crawford

tarafından TAAA 4 gruba ayrılmıştır (12). Tip I Sol subklavian arterden renal arterlere, Tip II sol subklabian arterden

infrarenal aorta bifurkasyosuna, Tip III 6. interkostal aralıktan distale, Tip IV ise diyafram altından başlayıp distale

kadar uzananan TAAA anlamındadır. Anevrizma 5.5-6 cm den geniş olduğunda, semptomatik yada rüptüre olduğunda

ameliyat önerilir. TAAA için standart tedavi cerrahidir. Klasik sol torakoabdomianl kesi ile gereğinde diyafram

kesilerek aortaya ulaşılır. Aortanın hemen bütün organların arterlerini veren bir yapı olmasından ötürü anevrizma onarı

yapabilmek için aortaya konulan klempler süresince organ iskemisini azaltmak için hipotermi, sol atriumdan kanın

aortanın distaline verilmesi yada dolaşımın tamamen durdurularak derin hipotermide uygulanması gibi yardımcı

yöntemlere ihtiyaç vardır (10). Bu yöntemlerden birinin eşliğinde aortaya klemp konur ve anevrizma açılarak önce

proksimal anastomoz yapılır. Daha sonra greftte açılan pencereye 9-12 interkostal arterler, çölyak, mezenterik ve renal

arterler anastomoz edilir ve daha sonrada distal anastomoz tamamlanır. TAAA cerrahisi cerrahinin en büyük ve

komplikasyonlu ameliyatlarından birisidir. Genel olarak ameliyat mortalitesi %4-15 olup, başlıca komplikasyonlar

medulla spinalis iskemisine bağlı parapleji, böbrek, akciğer, kalp yetmezliği, mezenterik iskemi, kanama, dissemine

intravasküler koagülasyon, ve geç dönemde greft enfeksiyonudur(10-13). En önemli komplikasyon paraplejidir.

Parapleji ameliyat sırasında medulla spinalisi besleyen interkostal arterlerin bağlanması, uzun süreli aorta klempajının

oluşturduğu medulla spinalis iskemisi, reperfüzyon hasarı ve postoperatif hipotansiyon sonucu gelişir. Paraplejiyi

azaltmak için yaygın kullanılan metodlar hipotermi, interkostal arterlerin grefte anastomozu, ameliyat esnasında geçici

atrio-distal aorta/femoral arter bypassı ve beyin omurilik sıvısı drenajı kullanılmaktadır (13). TAAA nın bir çok yan dal

vermesinden ötürü kısa segmentli anevrizmalar dışında endovasküler tedavi çok yaygın kullanılamamaktadır.

                                          İLİAK ARTER ANEVRİZMALARI

İliak arter anevrizmaları çoğu kez abdominal aort anevrizmaları ile birliktedir. Soliter iliak anevrizmaları aortoiliak

bölge anevrizmalarının ancak %2 sini oluşturur (1). Etyoloji yönünden AAA ile benzer özelliklere sahip olmasına

karşın, aorta anevrizmasının tüp greft ile onarılmış olduğu hastalarda daha sık görülür. İliak arter anevrizmaları daha

çok ana iliak arterleri tutar. Pelvik organlara bası yaptığı için genelde iliak arter anevrizmaları semptomatiktir ve rüptür




                                                                                                                          9
Dr Cüneyt Köksoy


riski yüksektir. Asemptomatik iliak arter anevrizmalarında 3 cm den daha geniş olduklarında ve semptomatik yada

rüptüre olduklarında cerrahi yada endovasküler onarımda tedavi edilirler.

                                        PERİFERİK ARTER ANEVRİZMALARI

Femoral arter anevrizmaları:

Femoral arter anevrizmaları popliteal arter anevrizmlarından sonra en sık karşılaşılan periferik arter anevrizmasıdır.

Başta AAA olmak üzere çoğu kez başka anevrizmalarla beraberdir (1). Gerçek anevrizmalar çoğu kez dejeneratif

özelliktedir. Ancak giderek artan femoral arter girişimleri (anjiografiler, kan gazları, kateterizasyonlar, bypass v.b.)

femoral arterlerin en sık karşılaşılan anevrizması yalancı anevrizmalardır.             Gerçek anevrizmalar çoğu kez

asemptomatiktir. Anevrizma 3 cm den geiş olduğunda yada semptomatik olduğunda tedavi önerilir. Genelde uygulanan

tedavi cerrahi olup, yüzeyel femoral arterdeki izole anevrizmlarada endovasküler yöntemler uygulanabilir. Yalancı

anevrizmalar eğer ponsiyona bağlı olarak gelişmiş ise anevrizma içine trombin enjeksiyonu, ultrasonografi antında

kompresyon yada bunlara yanıt alınamıyor ise cerrahi tedavi uygulanır. Femoral bölgedeki anastomozlara bağlı

paraanastomotik yalancı anevrizmalarda sebebe yönelik tedavi yapılmalıdır.

Popliteal arter anevrizmaları

Popliteal arter çapının 2 cm den daha geniş olduğu durumları kapsayan popliteal arter anevrizmaları en sık rastlanan

gerçek periferik anevrizmlardır. Tüm periferik anevrizmaların %80 ni popliteal anevrizmalar oluşturur. Popliteal arter

anevrizmalı hastaları %50 sinde karşı popliteada, femoralde, ve aortada da anevrizma olduğu için popliteal anevrizma

bir çeşit sistemik anevrizmal hastalığın belirtisi olarak kabul edilir. Popliteal anevrizmalar diğer anevrizmaların tersine

genelde semptomatiktir ve çoğu kez anevrizmanın tromboze olaması yada periferik emboliye yol açması nedeni ile akut

arter tıkanıklığının klinik belirtileri yada kritik ekstremite iskemisi belirtileri ile ortaya çıkarlar. Çoğu kez iskemik

belirtilerle saptanan popliteal arter anevrizmalarında ekstremiteyi kurtarmak mümkün olmayabilir. Tedavi tüm

semptomatik anevrizmaların ameliyat edilmesidir. Asemptomatik anevrizmaların bir gün iskemik komplikasyonlara

neden olabileceği ve bu durumda ekstremiteyi kurtarmak zor olabileceği için tüm 2 cm den geniş yada tüm popliteal

arter anevrizmaları ameliyat edilmelidir. Ameliyatta anevrizma açılıp uçlar bağlanarak araya greft yerleştirilir. Yada

daha basit olarak femoropopliteal bypass yapılır. Asemptomatik popliteal anevrizmalarda sonuçlar genelde çok iyidir. 5

yıllık greft açık kalma oranı %80, ekstremite kurtarma oranı ise %98 dir. Semptomatik hastalarda ise amputasyon oranı

%18, mortalite %5 ve 5 yıllık greft açık kalma oranı %65 dir. Trombozla gelen popliteal arter anevrizmalarında

preoperatif tromboliz başarı şansını artırır (14).

Üst esktremite arter anevrizmaları




                                                                                                                        10
Dr Cüneyt Köksoy


Üst ekstremitede anevrizmalar subklavian arterin proksimal bölümde mediyal dejenerasyona ve distal bölümde torasik

outlet sendromuna sekonder poststenotik dilatasyonu takiben, brakial arterde enjeksiyon yada uyşturucu kullanımına

bağlı mikotik anevrizmalar şeklinde veya hemodializ amaçlı arteriyovenöz fistüllerin bir komplikasyonu sonucu

gelişebilir. Özellikle brakial arterin mikotik anevrizmları antekübital bölgede abse klinii gösterebilir ve abse drenajı için

yapılacak işlemler şiddetli kanama ve ekstremite kaybı ile sonuçlanabilir (1).

                                    ORGAN ARTERLERİNİN ANEVRİZMALARI

Viseral arterlerin anevrizmaları pek sık rastlanmamalarına karşın, tanıdaki güçlük ve rüptür riski nedeni ile önem

taşırlar. Viseral arterlerin anevrizmları en sık splenik arter (%60) ve hepatik arter(%20) de olur. Splenik arter

anevrizmaları viseral arter anevrizmalarının en önemli grubunu oluşturmasına karşın toplumda görülme oranı %1 den

az olup daha sık kadınlarda (4:1) rastlanır. Splenik arter anevrizmaları ateroskeroza bağlı olabilmekle beraber daha sık

fibromüsküler displazi, portal hipertansiyon, pankreatit ve tekrarlanan gebeliklerle ilişkilidir. Pankreatiti takiben gelişen

splenik arter anevrizmaları çoğu kez pseudoanevrizma şeklindedir. Splenik arter anevrizmaları genelde sol üst

kadranda, sırtta ağrı gibi semptom verebilir ve direkt grafilerde çoğu kez yüzük şeklinde görülen kalsifikasyonlar

gösterebilir. Rüptür asemptomatik anevrizmalarda %2 den az olmakla beraber, risk gebelikte artar. Semptomatik olan

splenik arter anevrizmaları endovasküler olarak embolize edilebilir yada cerrahi olarak bağlanabilir.

Hepatik arter anevrizmaları ise daha çok ateroskleroza sekonder medial dejenerasyon, infeksiyon veya travma sonucu

gelişir. Genelde erkekete ve sakküler şekildedir. Rüptür periton boşluğuna olabileceği gibi, safra yollarınada olabilir.

Semptomatik hepatik arter anevrizmaları endovasküler embolizasyon yada cerrahi olarak rezeksiyon ve safen ven ile

greftleme şeklinde onarım yapılabilir.

Superiyor mezenterik , çölyak, gastrik ve diğer intestinal arter anevrizmaları çok daha nadir olup genelde tesadüfen

saptanır. Semptomatik, enfekte (mikotik) ve büyük anevrizmalar onarılmalı yada bağlanmalıdır.

Renal arter anevrizmaları çoğu kez ekstraparankimal renal arter dallarının sakküler anevrizmaları şeklindedir. Genelde

medial fibroplazi veya poliarteritis nodoza ile birlikte görülür. Renal arter anevrizmları nadiren semptomaitk olur ve

çoğu kez tesadüfen saptanır. Gebelik hariç rüptür riski düşüktür. Eğer anevrizma >2cm çapa ulaşır yada semptomatik

olursa özellikle doğum çağındaki kadınlarda tedavi önerilir.

                                              MİKOTİK ANEVRİZMALAR

Her nekadar mikotik anevrima terimi ilk kez 1885 de mantarlara bağlı anevrizmalar için kullanılmış olmakla beraber,

günümüzde her hangi bir mikroorganizma ile enfekte anevrizmaları kapsayacak şekilde kullanılmaktadır. Daha doğru

bir ifade ile bir enfeksiyon sonucu gelişen anevrizmalar mikotik anevrizma olarak nitelendirilmektedir. En sık aorta




                                                                                                                          11
Dr Cüneyt Köksoy


(%40), periferik arterler (%35) ve viseral arterler (%20) de mikotik anevrizma gelişmektedir. En önemli etken (%30)

Stafilokok türleridir. Hastaların yarısında immun yetmezlik vardır. Sepsis olduğu bilinen bir hastada septik belirtilerle

beraber hızla büyüyen sıcak ve hassas pulzatil kitle şeklinde klinik belirtiler verir. Olguların yarıya yakını rüptür ile

gelirler. Genelde sakküler, kalın ve düzensiz duvarlı anevrizmalar şeklindeki tomografi veya anjiografik görüntü dikkat

çekicidir. Tanı anevrizma duvarından alınan örneklerde gram boyaması ve kültürde üreme olması ile konur. Tedavide

ameliyat sonrası greft enfeksiyonu riskinden ötürü hayati olmayan arterler bağlanmalı, ekstranatomik bypass yapılıp

damarlar bağlanmalı yada otojen greftler (dondurulmuş insan damarları) veya antibiyotik bağlanmış greftler

kullanılarak anevrizma onarılmalıdır. İnfekte AAA için ameliyat mortalitesi %20 den fazladır. Yaygın paraaortik

enfeksiyon, rüptür ve suprarenal anevrizma varlığında mortalite fazladır. Ameliyat sonrası komplikasyonlara sık

rastlanır. İnfekte AAA için 5 yıllık sağ kalım oranı %50 olup, bu değer enfekte olamayan anevrizmalı hastaların

sonuçlarından kötüdür (5).




                                                                                                                      12
Dr Cüneyt Köksoy



KAYNAKLAR


1-       Thompson MW, Sayers RD. Arterial aneurysms. Beard JD, Gaines PA (Eds) Vascular and Endovascular
Surgery. WB Saunders Company Ltd. London, 1998;253-285.
2-        Wassef M, Baxter BT, Chisholm RX, Dalman RL, Fillinger MF, Heinecke J. ve ark. Pathogenesis of
abdominal aortic aneurysms: A multidisciplinary research program supported by the National Heart,Leng, and Blood
Institute. J Vasc Surg 2001;34:730-8.
3.      Sterpetti AV., Cavallaro A, Cavallari N. Factors influencing the rupture of abdominal aortic aneurysms. Surg
Gynecol Obstet. 1991;173:175-8.
4.      Cronenwett, JL, Krupski WC, Rutherford RB. Abdominal aortic and iliac aneurysms. Ruherford RB (Ed)
Vascular Surgery W.B. Saunders Company, Philadelphia, 5th edition, 2000; 1246-1280
5.      Noel AA, Gloviczki P, Cherry KJ, Bower TC, Panneton JM, Mozes GI, ve ark. Ruptured abdominal aortic
aneurysms: The excessive mortlity rate of conventional repair. J Vasc Surg 2001;34:41-6.
6.       Lawrence PF, Oderich GSC, Bhirangi K. Epidemiology of aortic aneurysmal disease. In: Aortic Surgery.
Ballard JL (Ed)Landes Bioscience, Georgetown, 2000; 9-19.
7.      Morasch MD, Pearce WH. Diagnostic imaging techniques before aortic surgery. In: Aortic Surgery. Ballard
JL (Ed)Landes Bioscience, Georgetown, 2000; 9-19.
8.       Laheij RJF, van Marrewijk C. Endovascular stenting of abdominal aortic aneurysm in patients ineligible for
elective open surgery. Lancet 2000;356:832-
9-       Chaikof EL, Fillinger MF, Matsumura JS, Rutherford RB, White GH, Blankessteijn JD ve ark. Identifying and
grading factors that modify the outcome of endovascular aortic aneurysm repair. J Vasc Surg 35: 10-61-6.
10.     Coselli JS, Köksoy C. Thoracic aortic disease In: Corson JD, Williamson RCN (Eds). Surgery, Mosby Inc.
London, 2001; 883-906.
11.     Svensson LG, Crawford ES, Hess KR, Coselli JS, Safi HJ. Experience with 1509 patients undergoing
thoracoabdominal aortic operations. J Vasc Surg 1993;17:357-70.
12.      Köksoy C, LeMaire SA, Curling PE, Raskin SA, Schmittling ZC, Conklin LD, Coselli JS. Renal perfusion
during thoracoabdominal aortic operations: cold crystalloid is superior to normothermic blood.
Ann Thorac Surg 2002;73:730-8.
13.      Coselli JS, LeMaire SA, Köksoy C, Schmittling ZC, Curling PE. Cerebrospinal fluid drainage reduces
paraplegia after thoracoabdominal aortic aneurysm repair: Results of a randomized clinical trial. J Vasc Surg
2002;35:631-940

14.     Marty B, Wicky S, Ris HB, Mueller X, Fischer A, Hayoz D ve ark. Success of thrombolysis as a predictor of
outcome in acute thrombosis of popliteal aneurysms. J Vasc Surg 2002;35:487-93.
15.     Oderich GS, Panneton JM, Bower TC, Cherry KJ, Rowland CM, Noel AA, ve ark. Infected aortic aneurysms:
Aggressive presentation, complicated early outcome, but durable results. J Vasc Surg 2001;34:900-8.




                                                                                                                 13
Dr Cüneyt Köksoy



Tablo 1. Anevrizmaların sınıflandırılması
SINIFLANDIRMA                    GRUPLAR           TANIM
Morfolojilerine göre             Gerçek            Arterin tüm katlarının katılması
                                     Fuziform      İğ şeklindeki anevrizmalar
                                     Sakküler      Kese şeklinde anevrizmalar
                                     Karışık       Sakküler ve füziform
                                 Yalancı           Arterin bazı katlarının katılması
Anatomik yerine göre             Aortik            Torasik, torakoabdominal, infrarenal aortik
                                 Viseral arter
                                 Periferik arter
Etyolojisine göre                Dejeneratif       Ateroskleroza eşlik eden nonspesifik dejeneratif
                                                   Fibromüsküler displazi
                                 Konjental         İdiopatik
                                                   Tuberous sklerans
                                                   Turner sendromu
                                                   Menkes sendromu
                                 İnfeksiyöz        Bakteri
                                                   Fungal
                                                   Sfiliz
                                 Bağ dokusu        Marfan sendromu
                                                   Ehlers-Danlos Sendromu
                                                   Kistik Mediyal nekroz
                                                   Berry (Serebral)
                                 İnflamatuar       Takayasu hastalığı
                                                   Behçet hastalığı
                                                   Kawasaki Hastalığı
                                                   Poliarteritis nodosa
                                                   Dev hücre arteriti
                                                   Periarteryel inflamasyonlar (pankreatit, v.b.)
                                 Diseksiyon        İdiyopatik
                                                   Kistik mediyal nekroz
                                                   Travma
                                 Post-stenotik     Torasik outlet sendromu
                                                   Travma
                                 Travmatik         Yalancı anevrizmalar
                                                   Paraanastomotik anevrizmalar
                                 Diğer             İnflamatuar abdominal aorta anevrizması
Kliniğine göre                   Rüptüre           Kanın anevrizma dışına geçmesi
                                 Rüptüre olmayan   Asemptomatik yada semptomatik anevrizmalar




                                                                                                       14
Dr Cüneyt Köksoy



Tablo 2. Abdominal aorta anevrizması rüptürü ve genişlemesi için başlıca risk faktörleri


              Rüptür Risk Faktörleri                          Anevrizma Genişlemesi için Risk Faktörleri

Çap                                               Çap

           <4 cm      : %0                        Hipertansiyon

           4-5 cm      : %0.5-5                   Nabız basıncı

           5-6 cm      : %3-15                    Sigara

           6-7 cm      : %10-20                   Trombüs içeriği

           7-8 cm      : %20-40

           >8 cm       : %30-50

Hipertansiyon (Diyastolik kan basıncı)

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı

Sigara

Aile öyküsü

Hızla büyüyen anevrizmalar

Şekil (Sakküler,düzensiz anevrizmalar)




                                                                                                               15

Weitere ähnliche Inhalte

Was ist angesagt?

Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım  (fazlası için www.tipfakultesi.org )Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım  (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Asiyanotik konjenital kalp hastaliklar dr. fatih ayik
Asiyanotik konjenital kalp hastaliklar   dr. fatih ayikAsiyanotik konjenital kalp hastaliklar   dr. fatih ayik
Asiyanotik konjenital kalp hastaliklar dr. fatih ayikuvcd
 
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Venöztromboemboliprofilaxi
VenöztromboemboliprofilaxiVenöztromboemboliprofilaxi
VenöztromboemboliprofilaxiZühal GÜLLÜ
 
Aort ve buyuk_damar_hast (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Aort ve buyuk_damar_hast (fazlası için www.tipfakultesi.org)Aort ve buyuk_damar_hast (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Aort ve buyuk_damar_hast (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
SSCD Kongresi - SUBARAKNOİD KANAMALAR
SSCD Kongresi - SUBARAKNOİD KANAMALARSSCD Kongresi - SUBARAKNOİD KANAMALAR
SSCD Kongresi - SUBARAKNOİD KANAMALARAbdurrahman Şimşek
 
Evar sonrasi anevrizma caplarinda degisim
Evar sonrasi anevrizma caplarinda degisimEvar sonrasi anevrizma caplarinda degisim
Evar sonrasi anevrizma caplarinda degisimuvcd
 
Aort hastaliklarinda standart endovaskuler tedavi
Aort hastaliklarinda standart endovaskuler tedaviAort hastaliklarinda standart endovaskuler tedavi
Aort hastaliklarinda standart endovaskuler tedaviuvcd
 
Kalp nakli dr. umit kervan
Kalp nakli   dr. umit kervanKalp nakli   dr. umit kervan
Kalp nakli dr. umit kervanuvcd
 
Renal tumorlerin vena cava inferiora tumor trombus ekstansiyonu
Renal tumorlerin vena cava inferiora tumor trombus ekstansiyonuRenal tumorlerin vena cava inferiora tumor trombus ekstansiyonu
Renal tumorlerin vena cava inferiora tumor trombus ekstansiyonuuvcd
 
Kronik venoz yetmezlik tedavisinde seps uygulamalari
Kronik venoz yetmezlik tedavisinde seps uygulamalariKronik venoz yetmezlik tedavisinde seps uygulamalari
Kronik venoz yetmezlik tedavisinde seps uygulamalariuvcd
 
Aort kapak cerrahisi 2014 kilavuzlarinda dr. mehmet erdem toker
Aort kapak cerrahisi 2014 kilavuzlarinda   dr. mehmet erdem tokerAort kapak cerrahisi 2014 kilavuzlarinda   dr. mehmet erdem toker
Aort kapak cerrahisi 2014 kilavuzlarinda dr. mehmet erdem tokeruvcd
 
Iskemik mitral yetmezlikte cerrahi tedavi (4)
Iskemik mitral yetmezlikte cerrahi tedavi (4)Iskemik mitral yetmezlikte cerrahi tedavi (4)
Iskemik mitral yetmezlikte cerrahi tedavi (4)Serkan Akarsu
 
Olgu sunumu ; amputasyon i̇le sonuçlanan el nekrozu ve olasi nedenleri̇ Dr. ...
Olgu sunumu ; amputasyon i̇le sonuçlanan el nekrozu ve olasi nedenleri̇  Dr. ...Olgu sunumu ; amputasyon i̇le sonuçlanan el nekrozu ve olasi nedenleri̇  Dr. ...
Olgu sunumu ; amputasyon i̇le sonuçlanan el nekrozu ve olasi nedenleri̇ Dr. ...deniz oguz
 
Akciğer grafisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Akciğer grafisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Akciğer grafisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Akciğer grafisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
1.Uludağ Nöroşirürji Kış Sempozyumu
1.Uludağ Nöroşirürji Kış Sempozyumu1.Uludağ Nöroşirürji Kış Sempozyumu
1.Uludağ Nöroşirürji Kış Sempozyumuarifcan
 
DR.BAHRİ YILDIZ
DR.BAHRİ YILDIZDR.BAHRİ YILDIZ
DR.BAHRİ YILDIZbahri
 
Siyanotik kongenital kalp hastaliklari genel tanimlar dr. yusuf kenan yalci...
Siyanotik kongenital kalp hastaliklari genel tanimlar   dr. yusuf kenan yalci...Siyanotik kongenital kalp hastaliklari genel tanimlar   dr. yusuf kenan yalci...
Siyanotik kongenital kalp hastaliklari genel tanimlar dr. yusuf kenan yalci...uvcd
 
Subaraknoid Kanama ve Kanamış Anevrizmaların Tedavisi
Subaraknoid Kanama ve Kanamış Anevrizmaların TedavisiSubaraknoid Kanama ve Kanamış Anevrizmaların Tedavisi
Subaraknoid Kanama ve Kanamış Anevrizmaların Tedavisiarifcan
 

Was ist angesagt? (20)

Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım  (fazlası için www.tipfakultesi.org )Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım  (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Asiyanotik konjenital kalp hastaliklar dr. fatih ayik
Asiyanotik konjenital kalp hastaliklar   dr. fatih ayikAsiyanotik konjenital kalp hastaliklar   dr. fatih ayik
Asiyanotik konjenital kalp hastaliklar dr. fatih ayik
 
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Venöztromboemboliprofilaxi
VenöztromboemboliprofilaxiVenöztromboemboliprofilaxi
Venöztromboemboliprofilaxi
 
Aort ve buyuk_damar_hast (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Aort ve buyuk_damar_hast (fazlası için www.tipfakultesi.org)Aort ve buyuk_damar_hast (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Aort ve buyuk_damar_hast (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
SSCD Kongresi - SUBARAKNOİD KANAMALAR
SSCD Kongresi - SUBARAKNOİD KANAMALARSSCD Kongresi - SUBARAKNOİD KANAMALAR
SSCD Kongresi - SUBARAKNOİD KANAMALAR
 
Evar sonrasi anevrizma caplarinda degisim
Evar sonrasi anevrizma caplarinda degisimEvar sonrasi anevrizma caplarinda degisim
Evar sonrasi anevrizma caplarinda degisim
 
Aort hastaliklarinda standart endovaskuler tedavi
Aort hastaliklarinda standart endovaskuler tedaviAort hastaliklarinda standart endovaskuler tedavi
Aort hastaliklarinda standart endovaskuler tedavi
 
Kalp nakli dr. umit kervan
Kalp nakli   dr. umit kervanKalp nakli   dr. umit kervan
Kalp nakli dr. umit kervan
 
Renal tumorlerin vena cava inferiora tumor trombus ekstansiyonu
Renal tumorlerin vena cava inferiora tumor trombus ekstansiyonuRenal tumorlerin vena cava inferiora tumor trombus ekstansiyonu
Renal tumorlerin vena cava inferiora tumor trombus ekstansiyonu
 
Kronik venoz yetmezlik tedavisinde seps uygulamalari
Kronik venoz yetmezlik tedavisinde seps uygulamalariKronik venoz yetmezlik tedavisinde seps uygulamalari
Kronik venoz yetmezlik tedavisinde seps uygulamalari
 
Aort kapak cerrahisi 2014 kilavuzlarinda dr. mehmet erdem toker
Aort kapak cerrahisi 2014 kilavuzlarinda   dr. mehmet erdem tokerAort kapak cerrahisi 2014 kilavuzlarinda   dr. mehmet erdem toker
Aort kapak cerrahisi 2014 kilavuzlarinda dr. mehmet erdem toker
 
Iskemik mitral yetmezlikte cerrahi tedavi (4)
Iskemik mitral yetmezlikte cerrahi tedavi (4)Iskemik mitral yetmezlikte cerrahi tedavi (4)
Iskemik mitral yetmezlikte cerrahi tedavi (4)
 
Olgu sunumu ; amputasyon i̇le sonuçlanan el nekrozu ve olasi nedenleri̇ Dr. ...
Olgu sunumu ; amputasyon i̇le sonuçlanan el nekrozu ve olasi nedenleri̇  Dr. ...Olgu sunumu ; amputasyon i̇le sonuçlanan el nekrozu ve olasi nedenleri̇  Dr. ...
Olgu sunumu ; amputasyon i̇le sonuçlanan el nekrozu ve olasi nedenleri̇ Dr. ...
 
Akciğer grafisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Akciğer grafisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Akciğer grafisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Akciğer grafisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
1.Uludağ Nöroşirürji Kış Sempozyumu
1.Uludağ Nöroşirürji Kış Sempozyumu1.Uludağ Nöroşirürji Kış Sempozyumu
1.Uludağ Nöroşirürji Kış Sempozyumu
 
DR.BAHRİ YILDIZ
DR.BAHRİ YILDIZDR.BAHRİ YILDIZ
DR.BAHRİ YILDIZ
 
Siyanotik kongenital kalp hastaliklari genel tanimlar dr. yusuf kenan yalci...
Siyanotik kongenital kalp hastaliklari genel tanimlar   dr. yusuf kenan yalci...Siyanotik kongenital kalp hastaliklari genel tanimlar   dr. yusuf kenan yalci...
Siyanotik kongenital kalp hastaliklari genel tanimlar dr. yusuf kenan yalci...
 
Vasküler Nöroşirurji
Vasküler NöroşirurjiVasküler Nöroşirurji
Vasküler Nöroşirurji
 
Subaraknoid Kanama ve Kanamış Anevrizmaların Tedavisi
Subaraknoid Kanama ve Kanamış Anevrizmaların TedavisiSubaraknoid Kanama ve Kanamış Anevrizmaların Tedavisi
Subaraknoid Kanama ve Kanamış Anevrizmaların Tedavisi
 

Ähnlich wie Arteryel anevrizmalar doc_dr_c_koksoy

Aort Hastalıklarında radyoloji
Aort Hastalıklarında radyoloji Aort Hastalıklarında radyoloji
Aort Hastalıklarında radyoloji SedatA5
 
PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARI (fazlası için www.tipfakultesi.org )
PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARI (fazlası için www.tipfakultesi.org )PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARI (fazlası için www.tipfakultesi.org )
PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARI (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Aks (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Aks (fazlası için www.tipfakultesi.org)Aks (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Aks (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Mesenter iskemi
Mesenter iskemiMesenter iskemi
Mesenter iskemicanberkay
 
Vaskülitler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Vaskülitler (fazlası için www.tipfakultesi.org)Vaskülitler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Vaskülitler (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Hemorajik Svh
Hemorajik SvhHemorajik Svh
Hemorajik Svhmusyildiz
 
Akut apandisit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Akut apandisit(fazlası için www.tipfakultesi.org)Akut apandisit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Akut apandisit(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
8-torakstravmalari-sonppt_2.ppt
8-torakstravmalari-sonppt_2.ppt8-torakstravmalari-sonppt_2.ppt
8-torakstravmalari-sonppt_2.pptKadirUnaz
 
temporal arterit SUNUM TANIM PATOGENEZ TEDAVİ
temporal arterit SUNUM TANIM PATOGENEZ TEDAVİtemporal arterit SUNUM TANIM PATOGENEZ TEDAVİ
temporal arterit SUNUM TANIM PATOGENEZ TEDAVİseleneksioglu
 
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Kikh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kikh (fazlası için www.tipfakultesi.org)Kikh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kikh (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Ventri̇küler çikiş yolu darliklari pulmoner stenoz ve aort stenozu sezer ayman
Ventri̇küler çikiş yolu darliklari pulmoner stenoz ve aort stenozu sezer aymanVentri̇küler çikiş yolu darliklari pulmoner stenoz ve aort stenozu sezer ayman
Ventri̇küler çikiş yolu darliklari pulmoner stenoz ve aort stenozu sezer aymanSEZER AYMAN
 
SİNÜS VEN TROMBOZU TANI VE TEDAVİSİ.pptx
SİNÜS VEN TROMBOZU TANI VE TEDAVİSİ.pptxSİNÜS VEN TROMBOZU TANI VE TEDAVİSİ.pptx
SİNÜS VEN TROMBOZU TANI VE TEDAVİSİ.pptxRAMAZAN KARACA
 
Anevrizmalar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Anevrizmalar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Anevrizmalar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Anevrizmalar (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 

Ähnlich wie Arteryel anevrizmalar doc_dr_c_koksoy (20)

Aort Hastalıklarında radyoloji
Aort Hastalıklarında radyoloji Aort Hastalıklarında radyoloji
Aort Hastalıklarında radyoloji
 
PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARI (fazlası için www.tipfakultesi.org )
PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARI (fazlası için www.tipfakultesi.org )PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARI (fazlası için www.tipfakultesi.org )
PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARI (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
68._Unsal_VURAL.pdf
68._Unsal_VURAL.pdf68._Unsal_VURAL.pdf
68._Unsal_VURAL.pdf
 
Abdomi̇nal aort anevri̇zmalarinda cerrahi̇ ve kompli̇kasyonlar
Abdomi̇nal aort anevri̇zmalarinda cerrahi̇ ve kompli̇kasyonlarAbdomi̇nal aort anevri̇zmalarinda cerrahi̇ ve kompli̇kasyonlar
Abdomi̇nal aort anevri̇zmalarinda cerrahi̇ ve kompli̇kasyonlar
 
Aks (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Aks (fazlası için www.tipfakultesi.org)Aks (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Aks (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Mesenter iskemi
Mesenter iskemiMesenter iskemi
Mesenter iskemi
 
Vaskülitler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Vaskülitler (fazlası için www.tipfakultesi.org)Vaskülitler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Vaskülitler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Serebral venöz sinüs trombozunda dekompresif kraniektominin rolü
Serebral venöz sinüs trombozunda dekompresif kraniektominin rolüSerebral venöz sinüs trombozunda dekompresif kraniektominin rolü
Serebral venöz sinüs trombozunda dekompresif kraniektominin rolü
 
Hemorajik Svh
Hemorajik SvhHemorajik Svh
Hemorajik Svh
 
Akut apandisit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Akut apandisit(fazlası için www.tipfakultesi.org)Akut apandisit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Akut apandisit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
8-torakstravmalari-sonppt_2.ppt
8-torakstravmalari-sonppt_2.ppt8-torakstravmalari-sonppt_2.ppt
8-torakstravmalari-sonppt_2.ppt
 
Venöz Tromboemboli
Venöz TromboemboliVenöz Tromboemboli
Venöz Tromboemboli
 
temporal arterit SUNUM TANIM PATOGENEZ TEDAVİ
temporal arterit SUNUM TANIM PATOGENEZ TEDAVİtemporal arterit SUNUM TANIM PATOGENEZ TEDAVİ
temporal arterit SUNUM TANIM PATOGENEZ TEDAVİ
 
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Kikh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kikh (fazlası için www.tipfakultesi.org)Kikh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kikh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Ventri̇küler çikiş yolu darliklari pulmoner stenoz ve aort stenozu sezer ayman
Ventri̇küler çikiş yolu darliklari pulmoner stenoz ve aort stenozu sezer aymanVentri̇küler çikiş yolu darliklari pulmoner stenoz ve aort stenozu sezer ayman
Ventri̇küler çikiş yolu darliklari pulmoner stenoz ve aort stenozu sezer ayman
 
SİNÜS VEN TROMBOZU TANI VE TEDAVİSİ.pptx
SİNÜS VEN TROMBOZU TANI VE TEDAVİSİ.pptxSİNÜS VEN TROMBOZU TANI VE TEDAVİSİ.pptx
SİNÜS VEN TROMBOZU TANI VE TEDAVİSİ.pptx
 
Anevrizmalar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Anevrizmalar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Anevrizmalar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Anevrizmalar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
EVAR,AAA
EVAR,AAAEVAR,AAA
EVAR,AAA
 
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 

Arteryel anevrizmalar doc_dr_c_koksoy

  • 1. Dr Cüneyt Köksoy ARTERYEL ANEVRIZMALAR Doç. Dr. Cüneyt Köksoy Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı 1
  • 2. Dr Cüneyt Köksoy Anevrizma geri dönümsüz olarak bir arterin normal çapından %50 daha fazla genişlemesidir (1). Anevrizmalar morfolojisine, etyolojisine, anatomik yerine ve kliniğine göre sınıflandırılabilirler (Tablo 1). Arteryel anevrizmaların en sık geliştiği alan infrarenal aortadır. Bununla beraber anevrizma hemen her arterde gelişebilir. ETYOLOJİ ve PATOGENEZ Anevrizmaya neden olan başlıca olaylar tablo 1 de gösterilmiştir. Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber anevrizma arterin dejeneratif hastalığı olarak kabul edilir. Sıklıkla aterosklerozla beraber olması nedeni ile aterosklerozun etyolojide rol aldığı düşünülmektedir. Ailevi yatkınlığın özellikle aorta anevrizmalarında %15-25 oranında olması genetik faktörlerin etyolojide rol aldığına işaret etmektedir (1). Anevrizma temel olarak arterin normal bütünlüğünün bozulması sonucu gelişir. Arter içindeki basınca dayanabilmek için arter duvarı düz kas hücreleri, elastin ve kollajen liflerinin belirli bir düzen içinde oluşturmuş olduğu konsantrik lameller halindedir. Elastin damarlardaki yükü taşıyan esas elementtir. Anevrizmalarda damar duvarında elastin ve kollagenin miktarı azalmış, damar duvarı normal yapısını yitirmiş ve içteki kanın kuvvetine direnme gücü azalmıştır. Hangi olayın damarı anevrizma haline dönüştürdüğü net olarak bilinmemekle beraber, bu süreçte ateroskerozun önemli rolü olduğuna inanılmaktadır. Ateroskerozda damar lümeninde oluşan daralmaya cevap olarak arterin çapının daha da genişlemesi, aterosklerozun mediyanın konsantrik lamellerini tahrip edip zayıflatması, zamanla aterosklerotik plakların dejenerasyonu ve adventisyal fibrozis anevrizma gelişimine katkıda bulunan önemli faktörlerdir. Ayrıca anevrizma duvarında hem kollajenaz hemde elastaz aktivitesi artmıştır. Kollajenin yıkımındaki bu artışa karşın gerçekte fonksiyonel açıdan sorunlu olan kollajen sentezindeki artış nedeni ile adventisya ve intimada yapısal açıdan sorunlu elastin ve kollagen birikimi söz konusudur(2). Anevrizmanın en önemli ve tehlikeli komplikasyonu rüptürdür. Rüptür anevrizmanın lümenindeki kanın basıncına artık dayanamaması ve damarın bütünlüğünün bozulup kanı anevrizma dışına sızdırmasıdır. Rüptür lümenindeki mekanik stresin yani kan basıncının damar duvarındaki buna karşı koyan direnci aştığı durumda gelişir. Laplace yasasında olduğu gibi duvardaki gerilim PxR/W kan basıncı (P) ve damar çapı (R) ile doğru damar duvar kalınlığı (W) ile ters orantılıdır. Rüptür dışında anevrizmanın en önemli komplikasyonları ateroemboli, periferik emboli, anevrizmanın ani trombozuna bağlı akut arter tıkanıklığı, anevrizmanın başka alanlara fistülize olması ve enfekte olmasıdır. KLİNİK BULGULAR Anevrizmalarda klinik belirtiler anevrizmanın lokalizasyonuna ve etyolojisine göre farklılık gösterebilir. Çoğu kez anevrizmalar asemptomatiktir. Anevrizmanın akut genişlemesi, çevrel dokulara bası yapması yada erozyona uğratması ayrıca neden olduğu komplikasyonlar semptomlara neden olur. En önemli semptomlar torasik aorta anevrizmaları için 2
  • 3. Dr Cüneyt Köksoy göğüs ve sırt ağrısı, abdominal aorta anevrizmaları için karın, bel, sırt ağrısı ve karında nabız hissi, femoral arter anevrizmaları için kasıkta ağrılı kitle, popliteal arter anevrizmaları için ekstremitede akut arter tıkanıklığı belirtileridir. Bunun yanında anevrizmalar başta rüptür olmak üzere neden oldukları komplikasyonlar ile belirgin hale gelirler. Ancak genelde anevrizmalar asemptomatiktir ve diğer nedenlerle yapılan incelemeler sırasında tesadüfen belirlenirler. TANI: Anevrizmalar çoğu kez detaylı sistemik muayene ile belirlenebilirler. En önemli belirti arter lokalizasyonuna uyan bir alandaki pulzatil kitledir. Komplike olmadığı sürece bu kitle ağrısızdır. Komplike anevrizmalarda rüptür, ateroemboli, periferik emboli, anevrizmanın ani trombozuna bağlı akut arter tıkanıklığı, anevrizmanın başka alanlara fistülize olması gibi komplikasyonlara ait ayrıca belirtiler bulunabilir. Anevrizma tanısı radyolojik incelemelerle konulur. Yüzeyel anevrizmlar için ultrasonografik yöntemler anevrizmayı belirlemek için yeterlidir. Ancak toraks ve karın gibi daha derin alanlarda bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme teknikleri anevrizmanın yeri, çapı, durumu (rüptüre yada değil) ve diğer organlarla olan ilişkileri konusunda güvenilir bilgi verir. Anjiografi anevrizma tanısı için önemli bir yöntem olmakla beraber invaziv bir yöntem olmasından ötürü daha çok tıkayıcı arter hastalıkları gibi cerrahi girişimin planlanması gereken durumlarda kullanılır. TEDAVİ Anevrizmanın klinik önemi başta rüptür olmak üzere çeşitli komplikasyonlara neden olmasıdır. Bu açıdan her hangi bir anevrizma belirlendiğinde, söz konusu anevrizmanın sonuçları açısından değerlendirme yada tahminler yapılarak tedavi planlanır. Bir anevrizma asemptomatik ve rüptür riskinin yüksek değilse sadece risk faktörlerini azaltarak hastalar takip edilebilirler. Asemptomatik anevrizmalar için rüptür riskini tahmindeki en önemli kriterler çap, lokalizasyon, şekil, yapı ve hastanın durumudur. Bu parametreler anevrizmanın yerine göre değişebileceği için aşağıda detaylı olarak verilmiştir. Anevrizmanın tedavi edilmesine karar verildiğinde tedaviden amaç anevrizmanın bir şekilde dolaşımdan izole edilerek distale kan akımının sağlanmasıdır. Bu yada bir damar greftinin klasik cerrahi teknikle damar yerleştirişmesi yada bir kateter üzerine sarılmış damar greftinin anevrzima açılmadan içeriye yerleştirilmesi şeklinde yapılır. Bu son yöntem geçtiğimiz on yılın içinde damar hastalıklarının tedavisi alanındaki en önemli ilerleme olmuştur. Aşağıda en sık karşılaşılan lokalizyonlardaki anevrizmalar daha detaylı olarak tartışılmıştır. ABDOMİNAL AORTA ANEVRİZMALARI Abdominal aortanın 3 cm den daha geniş bir çapa ulaşması anevrizma olarak nitelendirilir (1). Arteryel anevrizmalar içinde en sık rastlanan anevrizma abdominal aorta anevrizmalarıdır (AAA). Genelde anevrizma renal arterlerin altında 3
  • 4. Dr Cüneyt Köksoy başlar ve aorta bifurkasyosu hizasında sonlanır. Bununla beraber AAA %25 iliak arterlere, %5 suprarenal aortaya uzanabilir. AAA olan bireylerin %12 sinde eşlik eden torasik aorta anevrizmaları ve %3-5 periferik arteryel anevrizma bulunabilir (1,3). Anevrizma oluştuktan sonra yılda 0.2-0.8 mm hızında genişler ve rüptürle sonuçlanabilir. Rüptür için en önemli risk faktörleri tablo 2 de gösterilmiştir (3, 4). Rüptür olan hastaların ancak %50 si hastaneye ulaşabilir ve bunlarında yarısından çoğu hastanede ölürler. Bu açıdan AAA rüptüründe toplam mortalite oranı %85-95 dir(4,5). Epidemiyoloji: Abdominal aorta anevrizmaları toplumda %0.5-3 sıklığında görülür. Genelde erkeklerde beş kat daha sık rastlanıp, 50 yaşlarında ortaya çıkmaya başlar ve en yoğun olarak 80 li yaşlarda görülür. 65 yaş üzerindeki erkelerde %11 oranında AAA görüldüğü bildirilmiştir. Toplumda AAA rüptürü sıklığı ise 4-8:100 000 dir. AAA için bilinen risk faktörleri yaşlılık, erkek cins, ailede AAA varlığı, vucudun başka bir yerindeki arteryel anevrizmalar (özellikle femoral ve popliteal), sigara, koroner arter hastalığı ve hipertansiyondur (6). Etyoloji AAA için en önemli etken ateroskleroza bağlı olduğu düşünülen kronik mediyal dejenerasyondur. Bunun yanında enfeksiyon, enflamasyon, kistik mediyal nektoz, arterit, travma, diseksiyon, konjenital kollagen doku hastalıkları etyolojide rol alan diğer etkenlerdir (2). Klinik belirtiler: AAA klinikte üç ana şekilde ortaya çıkabilir. Bunlar asemptomatik, semptomatik ve rüptüre AAA dır. AAA çoğu kez asemptomatiktir ve tesadüfen saptanır. Nadiren karında yada vertebranın anevrizma tarafından erozyonuna bağlı belde kronik ağrı yapabilir. Hastalar bazen erken doyma, bulantı ve üriner semptomlar olabilir. Bazen aorta üzerinde yer alan pankreas ve mide nedeni ile yanılarak AAA olarak palpe edilebilir. Üfürüm AAA için spesifik bir bulgu değildir. Semptomatik anevrizma yarı akut ve ciddi semptomatik durumu tanımlamak için kullanılır. Genişlemekte olan anevrizma ani, şiddetli, sabit bel, karın veya kasıklarda ağrıya neden olur. Bazen senkop tek şikayet olup, ağrı daha siliktir. Bu durum çoğu kez anevrizma rüptürüne öncülük eder. AAA rüptürü en korkulan ve en tehlikeli AAA komplikasyonudur. Rüptür %80 sol retroperitoneal alana olur ve bazen çevrel dokular ve pıhtı tarafından sınırlandırılabilir. Bu durumda hasta hemorajik şok belirtileri yada normal vital bulgular gösterebilir. Buna karşın direkt peritona rüptür olduğu durumlarda hastanın çoğu kez hastaneye ulaşması mümkün olmaz. Bu durumda hasta ani gelişen intraperitoneal kanamaya bağlı hemorajik şok nedeni ile kaybedilir. Tüm 4
  • 5. Dr Cüneyt Köksoy anevrizma rüptürleri için standart bir klinik şekil yoktur. Ancak genelde karın veya sırtta ağrı ile gelen hipotansif bir hastada abdominal pulzatil kitlenin palpe edildiği durumda AAA rüptürü öncelikle düşünülmelidir. Çoğu kez bu tabloya bayılma yada geçici bir hipotansiyon öncelik edebilir. Ancak bazen semptomlar çok silik olabilir yada kasıkta ağrı, bayılma, paralizi ve belde kitle şeklinde ortaya çıkabilirler. Anevrizması olduğu bilinen kişilerde rüptür anında %25 karında pulzatil kitle palpe edilemeyebilir. Ayrıca karnın kaba ve haşin palpasyonu böyle durumlarda anevrizma rüptürü kanamasını artırabilir. Yinede AAA olduğu bilinen yada karında pulzatil kitle ile gelen bir kişide karın, bel ağrısı ve hipotansiyon durumunda AAA rüptürü olmadığı ispat edilmek zorundadır. Rüptür dışında AAA nın belirgin komplikasyonları kendini mavi parmak sendromu ile belli eden ateroemboli, akut arter tıkanıklığı yapan periferik emboli, anevrizmanın ani trombozu sonucu gelişen akut aortik oklüzyon, anevrizmanın v.cavaya açıldığı aortocaval fistül ve anevrizmanın duodenuma açıldığı akut gastrointestinal kanama ve şok yapabilen aortoduodenal fistüldür. Fizik muayene: AAA lı hastalarda her şeyden önce sistemik aterosklerozun belirtileri-periferik nabızların yokluğu yada eşitsizliği, karotis bölgesinde üfürüm, sıklıkla eşlik eden femoral ve popliteal anevrizmalara bağlı bu bölgelerde pulzatil kitle bulunabilir. AAA çoğu kez asemptomatik olup sadece karında pulzatil kitle palpe edilebilir. Aorta bifurkasyosu göbek civarında olduğu için bu bölgede orta hatta veya solunda pulzatil kitle çoğu kez AAA ya işaret eder. Ancak palpasyonda anevrizma tanısı anevrizmanın çapı ve hastanın tipine bağlıdır. Bununla beraber anevrizmaların ancak %38 i palpe edilebilir. Anevrizmaların çoğunun asemptomatik olması ve palpe edilememesi nedeni ile hastaların üçte ikisi bir başka nedenle yapılan radyolojik incelemeler sırasında tesadüfen saptanır. Tanı: En yaygın ve kolay tanı metodu ultrasonografidir. Abdominal ultrasonografi yüksek risk gruplarının taranmasında ve anevrizmanın ön değerlendirilmesinde kullanılabilen bir yöntemdir. Ancak anevrizmanın çevrel dokularla ilişkisinin ve çapının kesin olarak değerlendirilmesi gerektiğinde bilgisayarlı tomografi en güvenilir yöntemdir (7). Özellikle spiral bilgisayarlı tomografi gerek ameliyat gerekse endolüminal greftleme öncesi tercih edilecek olan incelemedir. Manyetik rezonans görüntüleme bilgisayarlı tomografi ile benzer avantajlara sahip bir incelemedir. Anjiografi AAA tanısı ve tedavinin planlanması çin rutin gereken bir inceleme değildir. Ancak viseral arterlerde tutulum olduğunda, periferik arter hastalığı yada böbrek anomalileri varlığında tedavinin planlanması açısından yararlıdır (7). Klinik olarak AAA rüptürünün aşikar olduğu durumda genelde tanı metodları ile pek vakit kaybedilmeden hasta ameliyata alınmalıdır. AAA rüptürü için klasik triad olarak tanımlanan “ağrı, hipotansiyon ve karında pulzatil kitle” hastaların ancak %26 sında bulunabilir. Hipotansiyonun olmadığı ve karında pulzatil kitlenin palpe edilemediği 5
  • 6. Dr Cüneyt Köksoy durumlarda tanı zordur. Genelde %20-42 oranında rüptür tanısı atlanmaktadır. AAA rüptürü düşünülen durumlarda gerçekte rüptüre AAA %30, rüptüre olmamış AAA %50 oranında saptanır. AAA rüptürünün erken tanısı için en önemli kriter ateroskerotik bir hastada yukarıda tanımlanan klinik tablonun AAA rüptürünü akla getirmesidir. Hastanın hemodinamik olarak stabil olduğu ve rüptürden şüphelenilen durumlarda öncelikle yapılması gereken inceleme abdominal bilgisayarlı tomografidir. Tomografi özellikle intravenöz kontrastlı tomografi rüptürü ve aortanın durumunu, uzanımlarını net olarak ortaya koyar. Daha basit yöntemlerden direkt karın grafisi aorta duvarındaki kalsifikasyonlar dışında bir bilgi vermediği gibi zaman kaybına yol açar. Ultrasonografi anevrizma tanısında ve taramasında güvenilir ve hasta başında uygulanabilen bir noninvaziv metoddur. Ancak retroperitoneal rüptürü, anevrizmanın supraçölyan uzanımını, yan dal tutulumunu göstermede yetersizdir. AAA tanısı konulduktan ve cerrahi tedavi planlandıktan sonraki aşama hastanın bu girişim için hazırlanmasıdır. Öncelikle hastadaki diğer hastalıklar ve riskler belirlenmelidir. Bu amaçla anemi ve enfeksiyonun varlığının değerlendirilmesi için rutin tam kan incelemeleri, özellikle böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının değerlendirilmesi için rutin biyokimyasal analiz, olası enfeksiyon odağının araştırılması için idrar testi, akciğer grafisi, kardiak fonksiyonun değerlendirilmesi için EKG ve ekokardiyografi, akciğer fonksiyonunun belirlenmesi için solunum testleri ve arteryel kan gazları incelenir. Hastada kan grup tayini yapılır ve olası bir transfüzyon için cross match çalışılır. Tedavi: AAA nın en önemli sonucu rüptür olduğu için tedavi temelde rüptürü engellemeye yada rüptür olma olasılığı yüksek olan anevrizmaları tedavi etmeye yöneliktir. Bu açıdan anevrizmanın çapı rüptür için en önemli faktörlerden birisi olduğundan, 5-6 cm yi aşan anevrizmalar asemptomatik bile olsalar bile tedavi edilmeleri gerekir (1). Bunun dışında her hangi bir çapta ama semptomatik olan yani ağrı, bası, distal embolizasyon ve aorto kaval yada aortoduodenal fistül olan anevrizmalar tedavi edilmelidirler. Hayatı tehdit edecek ölçüde eşlik eden hastalıklar örneğin ileri evre kanser, akciğer hastalığı, kalp hastalığı AAA tedavisini yüksek riskli hale getirebilir. Genel olarak iki yıldan fazla yaşam beklentisi olan kanser hastalarının ayrıca yüksek riskli bir durumları yoksa anevrizma yönünden ameliyat edilebilecekleri tavsiye edilir. Bu nedenle tedavi kararı alıyorken anevrizmanın ve hastanın genel durumu birilikte değerlendirilmelidir. Medikal tedavi: Medikal tedavi hastada rüptür riskini azaltmayı ve bu sürede hastayı ameliyatsız takip etmeyi amaçlar. Bu yöntem asemptomatik ve rüptür riskinin düşün olduğu küçük anevrizmalar için geçerlidir. Bu amaç doğrultusunda sigaranın bırakılması, hipertansiyonun etkin bir şekilde tedavisi, ve diğer aterosklerotik risk faktörlerinin düzenlemesi sağlanır. Anevrizma genişleme hızının spesifik olarak enzimlerin inhibisyonu yada antibiyotiklerle tedavisi henüz 6
  • 7. Dr Cüneyt Köksoy klinik araştırmaların devam ettiği konulardır. Hastalarda risk azaltılması sağlandıktan sonra 6 ayda bir yapılan abdominal bilgisayarlı tomografik incelemelerle takip edilir. Semptomatik bir anevrizmada olay anevrizmanın rüptürle sonuçlanacak bir şekilde genişlemeye devam etmesidir. Laplace yasası ışığında semptomatik bir anevrizmada kontrol alınabilecek tek durum kan basıncıdır. Bu nedenle semptomatik yada rüptüre anevrizmalı hipertansif bir hastada beta-blokürler ve gereğinde vazodilatatörler kullanılarak kan basıncı düşürülmelidir. Bu semptomatik bir hastada aorta duvarındaki gerilimi azaltıp rüptürü yada rüptüre bir hastada daha fazla kanamanın olmasını engelleyebilir. Buna karşın hipotansif bir hastada kan basıncını düşürecek tedavi uygulanmamalıdır. Semptomatik bir hastada amaç sistolik kan basıncını 100-120 mmHg aralığında veya organ perfüzyonunun sağlanabileceği minumum basınçta tutup, ağrının giderilmesidir. Hemodinamik olarak stabil olmayan AAA lı bir hastada tanı veya başka tedavi yöntemleri ile vakit kaybedilmeden hasta ameliyata alınmalıdır. Cerrahi tedavi: AAA nın etkin tedavisi cerrahi girişimdir. Cerrahi tedavi rüptür riskinin yüksek olduğu anevrizma varlığında uygulanır. Özetle anevrizmanın çapının 5.5-6 cmyi aşması, semptomatik olması Bu ya açık cerrahi yada endovasküler yolla gerçekleştirilir. Açık cerrahide ya orta hattan yapılan laparatomi yada sol retroperitoneal kesi ile girişilip aortaya ulaşılır. Renal arterlerin üzerine uzanan anevrizmalarda 10. interkostal aralıktan yapılan torakofrenotomi ile aortaya ulaşılır. Sistemik heparinizasyon sonrası proksimal ve distalden klempler ile aortadaki akım kesilip, anevrizma açılır. Anevrizma kesesi içindeki kan aspire edildikten ve kanayan lomber arterler ve a. mesenterica inferior dikiş geçilerek bağlanır. Daha sonra uygun çaptaki Dacron yada PTFE grefti proksimalde ve distalde aortaya anastomoz edilir. Eğer anevrizma iliak arterlere uzanıyorsa pantalon şeklindeki “Y” greftin bacakları iliak arterlere anastomoz edilir. Klempler kaldırıldığında tekrar ekstremite dolaşımı sağlanmış olur. AAA nın cerrahi tedavisinde girişimin geniş bir cerrahi diseksiyonu gerektirmesi ve aortanın anastomozlar süresince klempe edilmiş olmasının yarattığı hemodinamik ve sistemik inflamatuar etkiler nedeni ile morbiditesinin yüksek olması daha az invaziv girişimlerin geliştirilmesi konusunda arayışlara neden olmuştur. Bu amaçla daha küçük kesilerle yada retroperitoneal cerrahi işlemler gibi mevcut cerrahi tekniğin modifikasyonları veya endovasküler stent greftler kullanılmaktadır. Endovasküler anevrizma onarımında (EVAR) temel olarak femoral arterlerden üzerine stent greftin sarılmış olduğu bir kateterin aortaya ilerletilmesi ve daha sonra bunun anevrizma hizasında açılıp anevrizmanın kan akımından izole edilmesidir (8). EVAR hasta tarafından çok kolay tolere edilebilen ve sistemik komplikasyonların az olduğu bir girişimdir. Girişimin başarısı %95 olup genelde hastanede yatış süresi 3 günün altındadır. Bununla beraber yaklaşık %3 lük mortalite oranı açık cerrahiden pek farklı değildir. Yöntemin hastalar açısından kolay olmasına karşın, açık cerrahide görülmeyen yeni komplikasyonlara rastlanmaktadır. Bu yöntem ile anevrizma kesesi izole edildiğinde proksimal yada distalde greft aorta arasından, anevrizmaya açılan aorta dallarındaki geri kanamadan veya greftin 7
  • 8. Dr Cüneyt Köksoy kendisindeki kaçaklar nedeni ile greftin çevresindeki anevrizma lümeni tekrar kan ile dolar ve bu olay endoleak olarak tanımlanır. Genelde %10 rastlanan endoleak işlemden hemen sonra gelişebileceği gibi yıllar sonrada ortaya çıkıp anevrizma rüptürüne neden olabilir. Ancak EVAR her AAA için uygun bir yöntem değildir. Anevrizmanın boynu olarak ifade edilen infrarenal aortadaki normal çapta aorta segmentinin >28 mm den küçük çapta ve >15 mm den uzun olması, bu bölümde çok fazla mural trombüs olmaması gereklidir. Ayrıca aortanın longitünal aksinde olabilecek kıvrıntıların <120 dereceden küçük olması istenir (%8). Bu ve buna benzer gereksinimler nedeni ile günümüzde anevrizmaların yaklaşık %60 ına EVAR yöntemi uygulanabilmektedir. Bununla beraber sistemin pahalı olması ve endoleak komplikasyonu nedeni ile hastaların sürekli takipte tutulmaları zorunluluğu nedeni ile günümüzde endolüminal greftleme yöntemi yaşlı ve eşlik eden hastalıklar nedeni ile açık cerrahi morbiditesinin yüksek olacağı tahmin edilen AAA hastalarına uygulanması gerektiği tavsiye edilmektedir (%9). Cerrahi tedavi morbidite ve mortalitesi yüksek olabilen bir girişimdir. Elektif cerrahide operatif mortalite %1.5-5 iken, rüptürde %50 dir (5). Ameliyat mortalitesine etkiyen en önemli faktörler hastanın ameliyat öncesi durumu (kreatinin, kojestif kalp yetmezliği, solunum fonksiyon testlerinde FEV1) ve geliş şeklidir (asemptomatik, semptomatik yada rüptüre). Başlıca komplikasyonlar kanama, kolon iskemisi, distal embolizasyon, böbrek yetmezliği, akciğer yetmezliği, pnömoni, myokard enfarktüsü, empotans, kesi yeri enfeksiyonu, greft enfeksiyonu ve geç dönemde greftoenterik fistül. Bunun dışında açık cerrahi oldukça dayanıklı bir girişimdir ve cerrahiye bağlı hata yada tekrar anevrizma gelişimi riski %5 den düşüktür. AAA cerrahisi geçiren hastalarda 5 yıllık sağkalım %70, 10 yıllık sağkalım ise %40 olarak bildirilmektedir. Muhtemelen ateroskerozun sistemik etkilerine bağlı olarak bu oranlar benzer yaş grubundaki hastalardaki yaşam beklentisinin yarısı kadardır. Tarama: Anevrizmanın ileri yaşlarda ortaya çıkan ve sonunda mortal bir komplikasyon olan rüptür ile sonuçlanması anevrizmanın erken tanısını gündeme getirmiştir. Yapılan çalışmalarda yüksek riskli toplum bireylerinin taranarak anevrizmanın belirlenmesinin, toplumda anevrizmaya bağlı mortaliteyi ve rüptüre hastalarda yapılan sağlık harcamaları göz önüne alındığında genel anevrizmaya bağlı sağlık harcamalarında önemli oranda tasarruf sağlanabileceği ortaya çıkmıştır. Anevrizma açısından yüksek riskli gruplar 65 yaş üzerindeki erkek, periferik arter hastalığı, hipertansiyon, kronik obstrüktif akciğer hastalalığı ve 1. derece akrabalarında anevrizma olan bireylerdir. Bu bireyde abdominal ultrasonografi ike bir kaç dakika içinde anevrizma belirlenebilir ve durumuna göre takip edilir veya cerrahi yöntemlerle tedavi edilir. TORASİK ve TORAKOABDOMİNAL AORTA ANEVRİZMALARI 8
  • 9. Dr Cüneyt Köksoy Aortanın suprarenal bölümünü içeren anevrizmalar genel olarak torakoabdominal aorta anevrizmaları (TAAA) olarak nitelendirilirler. AAA dan daha az görülmesine karşın genel aortik anevrizma rüptürüne bağlı ölümlerin %25 ine neden olabilen ciddi bir patolojidir (10). En önemli etyolojik faktörler aterosklerozala ilişkili olabilen mediyal dejenerasyon ve aorta diseksiyonlarıdır. TAAA daha fazla semptoma neden olur. Başlıca semptomlar sırt ağrısı, ses kısıklığı, yutma güçlüğü ve hemoptizidir. En önemli komplikasyon rüptürdür. Tanı çoğu kez tesadüfen konulur. En güvenilir tanı metodu bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntülemedir. Anjiografi daha çok periferik yada organ arter hastalıkları varlığında gerekli olabilir. Anatomik lokalizasyon açısından cerrahi tedavinin sonuçlarına göre Crawford tarafından TAAA 4 gruba ayrılmıştır (12). Tip I Sol subklavian arterden renal arterlere, Tip II sol subklabian arterden infrarenal aorta bifurkasyosuna, Tip III 6. interkostal aralıktan distale, Tip IV ise diyafram altından başlayıp distale kadar uzananan TAAA anlamındadır. Anevrizma 5.5-6 cm den geniş olduğunda, semptomatik yada rüptüre olduğunda ameliyat önerilir. TAAA için standart tedavi cerrahidir. Klasik sol torakoabdomianl kesi ile gereğinde diyafram kesilerek aortaya ulaşılır. Aortanın hemen bütün organların arterlerini veren bir yapı olmasından ötürü anevrizma onarı yapabilmek için aortaya konulan klempler süresince organ iskemisini azaltmak için hipotermi, sol atriumdan kanın aortanın distaline verilmesi yada dolaşımın tamamen durdurularak derin hipotermide uygulanması gibi yardımcı yöntemlere ihtiyaç vardır (10). Bu yöntemlerden birinin eşliğinde aortaya klemp konur ve anevrizma açılarak önce proksimal anastomoz yapılır. Daha sonra greftte açılan pencereye 9-12 interkostal arterler, çölyak, mezenterik ve renal arterler anastomoz edilir ve daha sonrada distal anastomoz tamamlanır. TAAA cerrahisi cerrahinin en büyük ve komplikasyonlu ameliyatlarından birisidir. Genel olarak ameliyat mortalitesi %4-15 olup, başlıca komplikasyonlar medulla spinalis iskemisine bağlı parapleji, böbrek, akciğer, kalp yetmezliği, mezenterik iskemi, kanama, dissemine intravasküler koagülasyon, ve geç dönemde greft enfeksiyonudur(10-13). En önemli komplikasyon paraplejidir. Parapleji ameliyat sırasında medulla spinalisi besleyen interkostal arterlerin bağlanması, uzun süreli aorta klempajının oluşturduğu medulla spinalis iskemisi, reperfüzyon hasarı ve postoperatif hipotansiyon sonucu gelişir. Paraplejiyi azaltmak için yaygın kullanılan metodlar hipotermi, interkostal arterlerin grefte anastomozu, ameliyat esnasında geçici atrio-distal aorta/femoral arter bypassı ve beyin omurilik sıvısı drenajı kullanılmaktadır (13). TAAA nın bir çok yan dal vermesinden ötürü kısa segmentli anevrizmalar dışında endovasküler tedavi çok yaygın kullanılamamaktadır. İLİAK ARTER ANEVRİZMALARI İliak arter anevrizmaları çoğu kez abdominal aort anevrizmaları ile birliktedir. Soliter iliak anevrizmaları aortoiliak bölge anevrizmalarının ancak %2 sini oluşturur (1). Etyoloji yönünden AAA ile benzer özelliklere sahip olmasına karşın, aorta anevrizmasının tüp greft ile onarılmış olduğu hastalarda daha sık görülür. İliak arter anevrizmaları daha çok ana iliak arterleri tutar. Pelvik organlara bası yaptığı için genelde iliak arter anevrizmaları semptomatiktir ve rüptür 9
  • 10. Dr Cüneyt Köksoy riski yüksektir. Asemptomatik iliak arter anevrizmalarında 3 cm den daha geniş olduklarında ve semptomatik yada rüptüre olduklarında cerrahi yada endovasküler onarımda tedavi edilirler. PERİFERİK ARTER ANEVRİZMALARI Femoral arter anevrizmaları: Femoral arter anevrizmaları popliteal arter anevrizmlarından sonra en sık karşılaşılan periferik arter anevrizmasıdır. Başta AAA olmak üzere çoğu kez başka anevrizmalarla beraberdir (1). Gerçek anevrizmalar çoğu kez dejeneratif özelliktedir. Ancak giderek artan femoral arter girişimleri (anjiografiler, kan gazları, kateterizasyonlar, bypass v.b.) femoral arterlerin en sık karşılaşılan anevrizması yalancı anevrizmalardır. Gerçek anevrizmalar çoğu kez asemptomatiktir. Anevrizma 3 cm den geiş olduğunda yada semptomatik olduğunda tedavi önerilir. Genelde uygulanan tedavi cerrahi olup, yüzeyel femoral arterdeki izole anevrizmlarada endovasküler yöntemler uygulanabilir. Yalancı anevrizmalar eğer ponsiyona bağlı olarak gelişmiş ise anevrizma içine trombin enjeksiyonu, ultrasonografi antında kompresyon yada bunlara yanıt alınamıyor ise cerrahi tedavi uygulanır. Femoral bölgedeki anastomozlara bağlı paraanastomotik yalancı anevrizmalarda sebebe yönelik tedavi yapılmalıdır. Popliteal arter anevrizmaları Popliteal arter çapının 2 cm den daha geniş olduğu durumları kapsayan popliteal arter anevrizmaları en sık rastlanan gerçek periferik anevrizmlardır. Tüm periferik anevrizmaların %80 ni popliteal anevrizmalar oluşturur. Popliteal arter anevrizmalı hastaları %50 sinde karşı popliteada, femoralde, ve aortada da anevrizma olduğu için popliteal anevrizma bir çeşit sistemik anevrizmal hastalığın belirtisi olarak kabul edilir. Popliteal anevrizmalar diğer anevrizmaların tersine genelde semptomatiktir ve çoğu kez anevrizmanın tromboze olaması yada periferik emboliye yol açması nedeni ile akut arter tıkanıklığının klinik belirtileri yada kritik ekstremite iskemisi belirtileri ile ortaya çıkarlar. Çoğu kez iskemik belirtilerle saptanan popliteal arter anevrizmalarında ekstremiteyi kurtarmak mümkün olmayabilir. Tedavi tüm semptomatik anevrizmaların ameliyat edilmesidir. Asemptomatik anevrizmaların bir gün iskemik komplikasyonlara neden olabileceği ve bu durumda ekstremiteyi kurtarmak zor olabileceği için tüm 2 cm den geniş yada tüm popliteal arter anevrizmaları ameliyat edilmelidir. Ameliyatta anevrizma açılıp uçlar bağlanarak araya greft yerleştirilir. Yada daha basit olarak femoropopliteal bypass yapılır. Asemptomatik popliteal anevrizmalarda sonuçlar genelde çok iyidir. 5 yıllık greft açık kalma oranı %80, ekstremite kurtarma oranı ise %98 dir. Semptomatik hastalarda ise amputasyon oranı %18, mortalite %5 ve 5 yıllık greft açık kalma oranı %65 dir. Trombozla gelen popliteal arter anevrizmalarında preoperatif tromboliz başarı şansını artırır (14). Üst esktremite arter anevrizmaları 10
  • 11. Dr Cüneyt Köksoy Üst ekstremitede anevrizmalar subklavian arterin proksimal bölümde mediyal dejenerasyona ve distal bölümde torasik outlet sendromuna sekonder poststenotik dilatasyonu takiben, brakial arterde enjeksiyon yada uyşturucu kullanımına bağlı mikotik anevrizmalar şeklinde veya hemodializ amaçlı arteriyovenöz fistüllerin bir komplikasyonu sonucu gelişebilir. Özellikle brakial arterin mikotik anevrizmları antekübital bölgede abse klinii gösterebilir ve abse drenajı için yapılacak işlemler şiddetli kanama ve ekstremite kaybı ile sonuçlanabilir (1). ORGAN ARTERLERİNİN ANEVRİZMALARI Viseral arterlerin anevrizmaları pek sık rastlanmamalarına karşın, tanıdaki güçlük ve rüptür riski nedeni ile önem taşırlar. Viseral arterlerin anevrizmları en sık splenik arter (%60) ve hepatik arter(%20) de olur. Splenik arter anevrizmaları viseral arter anevrizmalarının en önemli grubunu oluşturmasına karşın toplumda görülme oranı %1 den az olup daha sık kadınlarda (4:1) rastlanır. Splenik arter anevrizmaları ateroskeroza bağlı olabilmekle beraber daha sık fibromüsküler displazi, portal hipertansiyon, pankreatit ve tekrarlanan gebeliklerle ilişkilidir. Pankreatiti takiben gelişen splenik arter anevrizmaları çoğu kez pseudoanevrizma şeklindedir. Splenik arter anevrizmaları genelde sol üst kadranda, sırtta ağrı gibi semptom verebilir ve direkt grafilerde çoğu kez yüzük şeklinde görülen kalsifikasyonlar gösterebilir. Rüptür asemptomatik anevrizmalarda %2 den az olmakla beraber, risk gebelikte artar. Semptomatik olan splenik arter anevrizmaları endovasküler olarak embolize edilebilir yada cerrahi olarak bağlanabilir. Hepatik arter anevrizmaları ise daha çok ateroskleroza sekonder medial dejenerasyon, infeksiyon veya travma sonucu gelişir. Genelde erkekete ve sakküler şekildedir. Rüptür periton boşluğuna olabileceği gibi, safra yollarınada olabilir. Semptomatik hepatik arter anevrizmaları endovasküler embolizasyon yada cerrahi olarak rezeksiyon ve safen ven ile greftleme şeklinde onarım yapılabilir. Superiyor mezenterik , çölyak, gastrik ve diğer intestinal arter anevrizmaları çok daha nadir olup genelde tesadüfen saptanır. Semptomatik, enfekte (mikotik) ve büyük anevrizmalar onarılmalı yada bağlanmalıdır. Renal arter anevrizmaları çoğu kez ekstraparankimal renal arter dallarının sakküler anevrizmaları şeklindedir. Genelde medial fibroplazi veya poliarteritis nodoza ile birlikte görülür. Renal arter anevrizmları nadiren semptomaitk olur ve çoğu kez tesadüfen saptanır. Gebelik hariç rüptür riski düşüktür. Eğer anevrizma >2cm çapa ulaşır yada semptomatik olursa özellikle doğum çağındaki kadınlarda tedavi önerilir. MİKOTİK ANEVRİZMALAR Her nekadar mikotik anevrima terimi ilk kez 1885 de mantarlara bağlı anevrizmalar için kullanılmış olmakla beraber, günümüzde her hangi bir mikroorganizma ile enfekte anevrizmaları kapsayacak şekilde kullanılmaktadır. Daha doğru bir ifade ile bir enfeksiyon sonucu gelişen anevrizmalar mikotik anevrizma olarak nitelendirilmektedir. En sık aorta 11
  • 12. Dr Cüneyt Köksoy (%40), periferik arterler (%35) ve viseral arterler (%20) de mikotik anevrizma gelişmektedir. En önemli etken (%30) Stafilokok türleridir. Hastaların yarısında immun yetmezlik vardır. Sepsis olduğu bilinen bir hastada septik belirtilerle beraber hızla büyüyen sıcak ve hassas pulzatil kitle şeklinde klinik belirtiler verir. Olguların yarıya yakını rüptür ile gelirler. Genelde sakküler, kalın ve düzensiz duvarlı anevrizmalar şeklindeki tomografi veya anjiografik görüntü dikkat çekicidir. Tanı anevrizma duvarından alınan örneklerde gram boyaması ve kültürde üreme olması ile konur. Tedavide ameliyat sonrası greft enfeksiyonu riskinden ötürü hayati olmayan arterler bağlanmalı, ekstranatomik bypass yapılıp damarlar bağlanmalı yada otojen greftler (dondurulmuş insan damarları) veya antibiyotik bağlanmış greftler kullanılarak anevrizma onarılmalıdır. İnfekte AAA için ameliyat mortalitesi %20 den fazladır. Yaygın paraaortik enfeksiyon, rüptür ve suprarenal anevrizma varlığında mortalite fazladır. Ameliyat sonrası komplikasyonlara sık rastlanır. İnfekte AAA için 5 yıllık sağ kalım oranı %50 olup, bu değer enfekte olamayan anevrizmalı hastaların sonuçlarından kötüdür (5). 12
  • 13. Dr Cüneyt Köksoy KAYNAKLAR 1- Thompson MW, Sayers RD. Arterial aneurysms. Beard JD, Gaines PA (Eds) Vascular and Endovascular Surgery. WB Saunders Company Ltd. London, 1998;253-285. 2- Wassef M, Baxter BT, Chisholm RX, Dalman RL, Fillinger MF, Heinecke J. ve ark. Pathogenesis of abdominal aortic aneurysms: A multidisciplinary research program supported by the National Heart,Leng, and Blood Institute. J Vasc Surg 2001;34:730-8. 3. Sterpetti AV., Cavallaro A, Cavallari N. Factors influencing the rupture of abdominal aortic aneurysms. Surg Gynecol Obstet. 1991;173:175-8. 4. Cronenwett, JL, Krupski WC, Rutherford RB. Abdominal aortic and iliac aneurysms. Ruherford RB (Ed) Vascular Surgery W.B. Saunders Company, Philadelphia, 5th edition, 2000; 1246-1280 5. Noel AA, Gloviczki P, Cherry KJ, Bower TC, Panneton JM, Mozes GI, ve ark. Ruptured abdominal aortic aneurysms: The excessive mortlity rate of conventional repair. J Vasc Surg 2001;34:41-6. 6. Lawrence PF, Oderich GSC, Bhirangi K. Epidemiology of aortic aneurysmal disease. In: Aortic Surgery. Ballard JL (Ed)Landes Bioscience, Georgetown, 2000; 9-19. 7. Morasch MD, Pearce WH. Diagnostic imaging techniques before aortic surgery. In: Aortic Surgery. Ballard JL (Ed)Landes Bioscience, Georgetown, 2000; 9-19. 8. Laheij RJF, van Marrewijk C. Endovascular stenting of abdominal aortic aneurysm in patients ineligible for elective open surgery. Lancet 2000;356:832- 9- Chaikof EL, Fillinger MF, Matsumura JS, Rutherford RB, White GH, Blankessteijn JD ve ark. Identifying and grading factors that modify the outcome of endovascular aortic aneurysm repair. J Vasc Surg 35: 10-61-6. 10. Coselli JS, Köksoy C. Thoracic aortic disease In: Corson JD, Williamson RCN (Eds). Surgery, Mosby Inc. London, 2001; 883-906. 11. Svensson LG, Crawford ES, Hess KR, Coselli JS, Safi HJ. Experience with 1509 patients undergoing thoracoabdominal aortic operations. J Vasc Surg 1993;17:357-70. 12. Köksoy C, LeMaire SA, Curling PE, Raskin SA, Schmittling ZC, Conklin LD, Coselli JS. Renal perfusion during thoracoabdominal aortic operations: cold crystalloid is superior to normothermic blood. Ann Thorac Surg 2002;73:730-8. 13. Coselli JS, LeMaire SA, Köksoy C, Schmittling ZC, Curling PE. Cerebrospinal fluid drainage reduces paraplegia after thoracoabdominal aortic aneurysm repair: Results of a randomized clinical trial. J Vasc Surg 2002;35:631-940 14. Marty B, Wicky S, Ris HB, Mueller X, Fischer A, Hayoz D ve ark. Success of thrombolysis as a predictor of outcome in acute thrombosis of popliteal aneurysms. J Vasc Surg 2002;35:487-93. 15. Oderich GS, Panneton JM, Bower TC, Cherry KJ, Rowland CM, Noel AA, ve ark. Infected aortic aneurysms: Aggressive presentation, complicated early outcome, but durable results. J Vasc Surg 2001;34:900-8. 13
  • 14. Dr Cüneyt Köksoy Tablo 1. Anevrizmaların sınıflandırılması SINIFLANDIRMA GRUPLAR TANIM Morfolojilerine göre Gerçek Arterin tüm katlarının katılması Fuziform İğ şeklindeki anevrizmalar Sakküler Kese şeklinde anevrizmalar Karışık Sakküler ve füziform Yalancı Arterin bazı katlarının katılması Anatomik yerine göre Aortik Torasik, torakoabdominal, infrarenal aortik Viseral arter Periferik arter Etyolojisine göre Dejeneratif Ateroskleroza eşlik eden nonspesifik dejeneratif Fibromüsküler displazi Konjental İdiopatik Tuberous sklerans Turner sendromu Menkes sendromu İnfeksiyöz Bakteri Fungal Sfiliz Bağ dokusu Marfan sendromu Ehlers-Danlos Sendromu Kistik Mediyal nekroz Berry (Serebral) İnflamatuar Takayasu hastalığı Behçet hastalığı Kawasaki Hastalığı Poliarteritis nodosa Dev hücre arteriti Periarteryel inflamasyonlar (pankreatit, v.b.) Diseksiyon İdiyopatik Kistik mediyal nekroz Travma Post-stenotik Torasik outlet sendromu Travma Travmatik Yalancı anevrizmalar Paraanastomotik anevrizmalar Diğer İnflamatuar abdominal aorta anevrizması Kliniğine göre Rüptüre Kanın anevrizma dışına geçmesi Rüptüre olmayan Asemptomatik yada semptomatik anevrizmalar 14
  • 15. Dr Cüneyt Köksoy Tablo 2. Abdominal aorta anevrizması rüptürü ve genişlemesi için başlıca risk faktörleri Rüptür Risk Faktörleri Anevrizma Genişlemesi için Risk Faktörleri Çap Çap <4 cm : %0 Hipertansiyon 4-5 cm : %0.5-5 Nabız basıncı 5-6 cm : %3-15 Sigara 6-7 cm : %10-20 Trombüs içeriği 7-8 cm : %20-40 >8 cm : %30-50 Hipertansiyon (Diyastolik kan basıncı) Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Sigara Aile öyküsü Hızla büyüyen anevrizmalar Şekil (Sakküler,düzensiz anevrizmalar) 15