SlideShare ist ein Scribd-Unternehmen logo
1 von 30
Downloaden Sie, um offline zu lesen
1 
 
TT ÜÜ RR KK İİ YY EE TT EE MM SS İİ LL CC İİ LL İİ ĞĞ İİ
İİ ŞŞ LL EE TT MM EE BB ÖÖ LL ÜÜ MM ÜÜ
FİNANSMAN TARİHİ VE GELİŞİMİ
LLİİSSAANNSS PPRROOGGRRAAMMII
SSUUNNAANN :: SSeerrddaall KKOOÇÇİİYYİİTT
SSUUNNUULLAANN:: MMUURRAATT AAYYAANN
İSTANBUL , TEMMUZ 2014
2 
 
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER 02
ŞEKİLLER DİZİNİ 03
GİRİŞ 04
1. FİNANS TANIMI VE KAVRAMI 05
2. FİNANSAL PİYASALAR 08
3. GSMH NEDİR ? NASIL HESAPLANIR ? 10
4. ÜLKE EKONOMİSİNDE GSMH NASIL HESAPLANIR 11
5. FAKTÖR PİYASASINDA DENGE 12
6. FAİZ 13
7. TOPRAĞIN GETİRİŞİ ( RANT) 13
8. KAR 14
9. FİNANSAL ANALİZ 14
9.1. Oran Analizi 16
9.2. Karşılaştırmalı Raporlar Analizi 16
9.3 Yüzde Analizi 16
9.4 Trend Analizi 17
10. FİNANS BİLİMİ VE FİNANSAL SİSTEM 17
10.1. Piyasalar, Yatırımlar ve Finansal Yönetim Arasındaki İlişkiler 18
10.2. Finansal Yönetimin Fonksiyonları 19
10.2.1. Finansal Analiz 19
10.2.2. Finansal Planlama ve Denetim 19
10.2.3. Fonların Sağlanması 20
10.2.4. Fonların Yatırımı 20
10.2.5. Özel Finansal Sorunların Çözümü 20
11.FİNANSAL YÖNETİMİN DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ 20
12.KAR MAKSİMİZASYONU VE FIRSAT MALİYETİ 21
13. FİNANS TARİHİ GÖRSEL EVRAKLARI 22
8. SONUÇ
KAYNAKÇA
3 
 
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1. Finans Piyasalarının Tüm Piyasalar İçindeki Yeri 09
Şekil 2. Nihai Mal Örnek Tablosu
Şekil 3. Trend Yüzdeleri Analizi
4 
 
GİRİŞ
Finansın bağımsız bir disiplin olarak ortaya çıkması çok geriye gitmemektedir.
Finansal yönetimden beklentiler gün geçtikçe artmış ve karmaşık hale gelmiştir. Artık,
günümüzde firma değerinin maksimize edilmesi amacı temel prensip olarak kabul
görmektedir. Bunun için de yalnızca kaynak temininin yeterli olmayacağı, yatırım ve temettü
kararlarının da önemli olduğu anlaşılmıştır.
Başarılı olmak isteyen bir finans yöneticisinin piyasalar, yatırım ve finansal yönetim arasındaki
ilişkiyi ve karşılıklı bağımlılığı iyi anlaması gerekir. Finansal analiz, finansal planlama ve
denetim, fonların sağlanması, fonların yatırımı ve özel finansal sorunların çözümü finans
yöneticisinin yerine getirmesi gereken temel işlevlerdir.
Finansal yönetim, vekâlet sorununun çözümü için de bazı önlemler almak durumundadır.
Günümüzde, firmaların gündeminde yer alması gereken bir diğer konu da kurumsal
yönetimdir. Günümüzde, kurumsal yönetimin temel ilkeleri olan şeffaflık, eşitlik, hesap
verebilme ve sorumluluk her firmanın riayet etmesi gereken ya da beklenen temel prensipler
olarak ön plana çıkmaktadır.
5 
 
1. FİNANS TANIMI VE KAVRAMI ?
Çalışmamıza başlamadan önce finans kavramının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Finans, Fransızca’dan türeyen bir kelime olup sözlükte, “para, mal, mali işler” gibi anlamlara
gelmektedir. Fakat pratikte, “işletmenin gereksinim duyduğu fonların, en uygun şekilde ele
geçirilmesi ve bu fonların en etkin şekilde kullanılmasıdır” diye tanımlayabiliriz.
Finans, işletmenin gereksinim duyduğu fonların en uygun koşullarda ele geçirilmesivle ele
geçirilen fonların en etkin kullanımını sağlamaktır.
1950’li yıllara kadar, finansın fon bulma fonksiyonu ön plandayken, bu tarihten sonra, fonların
kullanımı daha fazla önem kazanmıştır.
Finansın ve Finansal Piyasaların Tarihsel Gelişimi Bileşik faiz hesaplamalarının, yaklaşık İ.Ö.
1800 yıllarında, Babil Krallığında, Hammurabi Yasalarıyla düzenlendiği tahmin edilmektedir.
İlk opsiyon sözleşmesi, İ.Ö. 1000 yıllarında, Filozof Thales tarafından satın alınmıştır.
Uluslararası bankacılığın kökleri 15. yüzyıla kadar uzamaktadır.
Konusu pirinç olan vadeli işlem piyasaları, 1650’li yıllarda Japonya’da görülmüştür.
Bugünkü anlamda ilk anonim şirket (East India Company), 1599 yılında İngiltere’de
kurulmuştur.
Günümüzde halen faaliyetini sürdüren bir başka A.Ş., (Hudson’s Bay) 1670 yılında Kanada’da
kurulmuştur.
ABD’de 1690 yılında, ilk kağıt para ihracı gerçekleştirilmiştir. İlk menkul kıymet ihraçları,
1720 yılında gerçekleşmiştir.
Günümüzün en büyük borsası olan New York Borsası (NYSE), 1792 yılında
kurulmuştur.Bilgisayar ve İletişim Teknolojilerindeki Gelişmelere ve Küreselleşmeye Bağlı
Olarak Son Yıllarda Finanstaki Gelişmeler Uluslararası Finansman Türev Ürünler ve Türev
Piyasalar Finans Mühendisliği Risk Yönetimi Finansın Kapsamına Giren Konular Finansal
yönetim veya İşletme finansı Para ve sermaye piyasaları Yatırım Piyasalar, Yatırımlar ve
Finansal Yönetim Arasındaki İlişkiler Finansal Yönetimin Fonksiyonları 1
1. Finansal Analiz
2. Finansal Planlama ve Denetim
3. Fonların Sağlanması
4. Fonların Yatırımı
5. Özel Finansal Sorunların Çözümü
Ekonomik koşullardaki gelişmeyle birlikte finans yöneticisinin rolü de devamlı olarak
                                                            
1
http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr
6 
 
değişmekte ve gelişmektedir. Bir zamanlar finansal kayıtların tutulması, raporların
hazırlanması, işletmenin nakit durumunun yönetilmesi gibi işleri kapsamaktayken, son yıllarda
finans yöneticilerinin görevleri, bu sayılanların çok ötesine geçmiştir.
1930 öncesi finans yönetiminde, esas olarak, çeşitli finansal pazarlar ve bu pazarlarda işlem
gören menkul değerlerle ilgili betimleyici tartışmalar ağırlıktaydı. Dolayısıyla çalışmalar
finanslama ya da bilançonun pasif tarafında yer alan borçlanmalar ve öz sermaye üzerinde
yoğunlaşılmıştır.2
1930′lu yıllarda finansal yönetim, bu dönemin ekonomik yapısını belirleyen depresyon ve
bunalımın etkisinde kalmıştır. Fiyatlardaki düşmeler, kredilerdeki sıkıntılar, tasfiye ve iflaslara
neden olmuştur. Ayakta kalan işletmeler ise finansal reorganizasyona gitmişler ve likidite
durumlarını kuvvetlendirecek önlemlere ağırlık vermişlerdir.
1940 ve 1950′li yıllarda finansal yönetimde kantitatif yöntemlere yer verilmiştir. İlk defa,
finansal yönetimde, fonların kullanımı, diğer bir ifade ile bilançonun aktif tarafıyla da
ilgilenilmiştir.
Ayrıca, sermaye bütçelemesi problemlerinde, mükemmel bir teknik olan iskonto edilmiş nakit
akışları tekniği kullanılmıştır. Bundan başka sermayenin maliyetini ölçmede ve finansal
varlıkların değerlendirilmesinde yeni yeni teknikler geliştirilmiştir.
Sermaye bütçelemesi ve sermaye maliyeti konusundaki gelişmeler günümüzde de devam
etmektedir.
1960′lı yıllarda sabit aktiflerle, stoklar, alacaklar ve nakit gibi döner aktiflerin dağılımında
optimizasyon ve istatistiksel tekniklerin kullanıldığı matematiksel modeller uygulanmaya
başlanmıştır.
1970′li yıllarda bu eğilim daha da artmıştır. Bu yılların diğer önemli bir özelliği de işletme
değerini ve hissedarların ortakların servetini maksimum kılmada riskle düzeltilmiş modellerin
geliştirilmiş olmasıdır.
1980′li yıllardaki gelişmeler, finansal kararlar almada bilgisayarlı uygulamalara gittikçe artan
bir önemin verilmesi yönündedir. Ayrıca bu yıllarda finans yöneticileri, sık sık yükselen faiz
oranları karşısında varlıkların yönetiminde de daha atak davranmaktadırlar.
Son yıllarda dünya ekonomisinde yaşanan büyük değişim ve gelişimler diğer alanlarda olduğu
gibi finansı da önemli ölçüde etkilemiştir. Özellikle 1980′lerden sonra gelişmelerin hızı
artmıştır.
İlk dikkati çeken eğilim, sermayenin dolaşım hızının olağanüstü artmasıdır. Sermayenin
uluslararacılaşması yeni bir olgu değildir; ancak dünya ekonomisinin merkez ülkelerinden
çevre ülkelere yapılan doğrudan sermaye yatırımlarında ve daha çok da portföy yatırımlarında
son yıllarda önceki dönemlere göre çok büyük sıçramalar yaşanmıştır.
Dikkati çeken diğer bir eğilim teknolojik gelişme ve değişikliklerdir. Bilgisayarların işlem
hızında, bellek kapasitesinde yaşanan olağanüstü gelişmelere karşılık maliyetlerin hızla
düşüyor olmasıyla, dünyanın hemen hemen bütün noktalarının yalnızca telefon hatlarıyla
değil fiber optik veri transfer kanallarıyla bağlanmasını olanaklı hale getirmiştir.
                                                            
2
http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr
7 
 
Finans fonksiyonu üzerinde etkili olan diğer gelişmeler ise şu şekilde özetlenebilir;
-İşletmelerin büyük ölçekte faaliyette bulunmaları.
-İşletmelerin çok çeşitli ürünler üretmeleri ve çeşitli piyasalara sunmaları.
-Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin öneminin artması.
-İşletmelerin büyümeye verdikleri önemin artması.
-İşletmeler arasında birleşmelerin ve satın almaların yoğunlaşması.
-Teknolojide hızlı değişmelerin yaşanması.
-Piyasalarda rekabetin artması, kâr marjlarının daralması.
-Ulaştırma ve iletişim olanaklarının artması.
-Faiz ve döviz kurlarında dalgalanmaların artması.
Dünya ekonomisinde yaşanan, yukarıda sayılan ve benzeri değişimler nedeniyle finans
yöneticisinin işlevleri de büyük ölçüde nitelik değiştirmiştir.
Karar alma, değişimin hızından dolayı daha çok zorlaşmış, daha riskli hale gelmiştir. Bu
nedenle daha kapsamlı karar alma modelleri kullanma gereği ortaya çıkmıştır. Zamanın önemi
büyük olduğu için, verilerin hızla alınarak kullanılabilmesinde bilgi işlem teknikleri yaygın bir
biçimde kullanılmaya başlanmıştır.
Değişimin hızlı olması belirsizlik ve riski arttırmıştır. Diğer taraftan piyasaların entegre olması
nedeniyle piyasalar arasında etkileşim büyümüş, finansal yönetimde yeni finansal araçların ve
yeni risk yönetim tekniklerinin kullanılması kaçınılmaz olmuştur.3
Görüldüğü gibi finans (veya finansman) yönetilmesi gereken önemli bir süreçtir. Bu sürecin
içerisinde:[3]
Finansal kaynakların bulunması,
Kaynakların planlanması ve yönetimi,
Kaynakların etkinliğinin kontrol edilmesi
Gibi süreçler bulunmaktadır. Bu süreçlerin doğru şekilde yönetilebilmesi için de doğru bir
örgütlenmeye ihtiyaç bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen fonlar iki türlü elde edilebilmektedir. Bu fonlar hem yabancı kaynaklardan
hem de öz kaynaklardan sağlanabilmektedir. Eğer bu fonlar yabancı kaynaklardan sağlanırsa,
bu kaynağı temin edenlerin yönetime katılma, sorumluluk taşıma, kar etme veya etmeme
riskini alma gibi görevleri bulunmamaktadır. Fakat öz kaynaklar ile fon ihtiyacı karşılanırsa, öz
kaynak sağlayanların yönetime katılma, kar veya zarara ortak olma, pay oranında sorumluluk
taşıma gibi görevleri mevcuttur.[4]
                                                            
3
http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr
8 
 
Eğer finansman yabancı kaynaklardan yapılıyorsa, bu temelde iki ayrı şekilde ifade
edilebilmektedir. Bunlardan bir tanesi nakit finansman diğeri de gayrinakit (nakit olmayan)
finansmandır. İşletmeler ticari işlemler için kısa vadeli, yatırım kararları sonrası oluşacak
maliyetleri karşılayabilmek için de uzun vadeli nakit ihtiyaçları duyabileceklerdir. Bunları
kısaca özetlemek istesek, kısa vadeli nakit düzensizlikleri, personel ödemeleri, sarf malzemesi,
idari giderler veya ticari mallar için kısa vadeli fon ihtiyacında bulunabilecekleri gibi; yatırım
nitelinde makine alımı, ticari araç veya iş yeri alımı gibi işlemler için de uzun vadeli nakit
finansmanlara ihtiyaç duyabileceklerdir. Gayri nakit finansmanlara değindiğimizde ise
bankaların nakit kredi yerine kendi itibarlarını müşterileri için ortaya koydukları finansman
çeşitleri olduklarını görmekteyiz.[5] Bunlara örnek olarak da ticari işlemlerini sürdürebilmeleri
için gerekli teminat mektubu, akreditif, kontr garanti vb. gösterilebilecektir.4
2. FİNANS PİYASALARI
Bir işletme yabancı kaynaklı fon temin etmek istediğinde ya kredili alış yapmak için reel
sektördeki diğer firmalara başvurur ya da fon arz edenlerin fonlarının toplandığı finans
sektöründen fon talebinde bulunmak durumundadır.
Aşağıda da görüldüğü piyasaları reel ve finans piyasaları diye ikiye ayırabilmekteyiz. Reel
kesimde bulunan ve fon ihtiyacı olan işletmeler ya kendi aralarında vadeli satışlar yaparak
birbirlerinin fon ihtiyaçlarını nakit bir finansmana gereksinim duymadan çözerler ya da finans
sektörünün içerisinde bulunan kurumlardan bu ihtiyaçlarının çözümünü talep ederler.
İşletmelerin finansman ihtiyaçlarını karşılayabilecek finans piyasası aktörleri de aşağıda
belirtilmiştir.
1. Bankalar
2. Sigorta şirketleri
3. Finansal kiralama şirketleri
4. Faktoring şirketleri
5. Forfaiting şirketleri
                                                            
4
http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr
9 
 
Şekil 1. Finans Piyasalarının Tüm Piyasalar İçindeki Yeri5
Eğer işletmenin piyasadaki saygınlığı fazla ise (borçlarını zamanında ve eksiksiz olarak
ödüyor, piyasaya yapması gereken bildirimlerini zamanında yapıyor, ortakların sektördeki
geçmişleri ve deneyimleri yüksekse piyasa itibarı da olumludur), fon arz edenlerden nakit
veya nakit olmayan finansman bulmak konusunda zorlanmayacaktır.
 
 
                                                            
5
TSPAKB, a.g.e, s. 18
10 
 
 
3. GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) NEDİR? NASIL HESAPLANIR?
 
Milli Gelir ile ilgili iki temel kavram vardır.
GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla)
GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla)
GSMH yani Gayri Safi Milli Hasıla yaygın olarak bilindiği gibi bir ülkedeki kişi başına düşen
gelirdeğildir. Kişi başına düşen gelire bir ülkedeki GSMH’yı bulup, daha sonra elde ettiğimiz bu
GSMH rakamını o ülkedeki toplam nüfusa bölerek ulaşabiliriz. Ama önce GSMH nedir onu
kavrayalım.
GSMH, bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen tamamlanmış(nihai) mal ve hizmetlerin
piyasa fiyatları ile ifade edilen değerleri toplamıdır. “Ekonomide belirli bir dönem” den kasıt
bu tanım için genelde 1 yıldır. “tamamlanmış (nihai) mal ve hizmetler“ ile kastedilen ise bir
ülke ekonomisinde üretim aşamasından çıkmış son mallardır. Örneğin bir ceket üretilirken
önce çiftçiden pamuk alınır. Bu pamuk ip haline getirilir, ipten ise kumaş yapılır ve son olarak
bu kumuştan ceket dikilir. İşte dikilen bu ceket iktisadi olarak “nihai mal“dır. Buradaki diğer
mallar olan pamuk, ip ve kumaş ise ara mallardır. Ara mal, bir başka mal ve hizmetin
üretilmesinde kullanılan mal ve hizmetlerdir. GSMHhesabının nihai mallara göre yapılması
gerekir. GSMH hesabına ara malların dahil edilmesine “çifte sayma“ denir, ki bu da bir
ekonomide yapılmaması gereken şeylerden biridir. Çünkü GSMH’yı olduğundan fazla
değerlerde gösterebilir.6
Şekil 2. Nihai Mal Örnek Tablosu
                                                            
6
http://www.kemalonur.com/serbest-bolge/gsmh-gayri-safi-milli-hasila-nedir-nasil-
hesaplanir.html
11 
 
Tabloda da görüldüğü gibi ara malların satış değerlerinden oluşan bir toplamı alırsak,
nihai malımız olan ceketin ekonomimize yapmış olduğu 100 TL lik katkıyı 155 TL olarak elde
ederiz. Aradaki bu fark ise GSMH nın 55 TL fazla çıkmasına yol açar. Tabi bu sadece bir mal
için 55 TL olarak çıkıyor örneğimizde. Ekonomideki bütün mal ve hizmetlerin GSMH hesabına
bu şekilde girmesi o ülke ekonomisi için akıl almaz sonuçlar meydana getirilebilir.
4. ÜLKE EKONOMİSİNDE GSMH NASIL HESAPLANIR .
GSMH hasıla hesabı ikiye ayrılır. Biri cari ya da diğer bir deyişle nominal GSMH, diğeri ise
sabit fiyatlarla hesaplanan reel GSMH’dır. Bu ikisinden önemli olan reel GSMH dır, ki bu o ülke
ekonomisinin baz alınan yıldan bu yıla ne kadar geliştiğini ya da gelişemediğini gösterir. Reel
GSMH o ülkedeki cari dönemde yapılan mal ve hizmet üretimi miktarıyla baz alınan yıldaki
piyasa fiyatlarının çarpımlarının toplamıyla elde edilir.
P: bir mal/hizmetin piyasa fiyatı
Q: bir mal/hizmetin üretim miktarı
GSMH = P1.Q1+P2.Q2+…+Pn.Qn
Olarak hesaplanır. Bu toplam GSMH nın “Üretim Yöntemi“ ile hesaplanmasına olanak sağlar.
Eğer GSMH yı 2010 yılı için hesaplamak istersek hesabımıza konu olacak mal/hizmetlerin
2010 yılı piyasa fiyatlarıyla aynı mal/hizmetlerin 2010 yılı üretim miktarlarını dikkate alırız. Bu
durumu yukarıdaki gibi formüle edersek aşağıdaki gibi olur.
GSMH=P12010.Q12010+P22010.Q22010+…+Pn2010.Qn2010
Fakat bu hesap görüldüğü gibi bir ekonomideki reel büyümeyi bize vermez. Çünkü sadece
içinde bulunduğumuz yıla aittir. Oysa büyümeyi elde edebilmek için iki değişkene ihtiyaç
vardır.Sabit fiyatlarla hesaplanan reel GSMH bize bir ülke ekonomisinin bir yıldan diğer yıla
ne kadar büyüğünü, geliştiğini gösterir. Örneğin biz ülkemizin 1998 yılından 2010 yılına kadar
ne kadar büyüdüğünü araştırmak istiyoruz. Bunun için 1998 yılındaki fiyatlar genel düzeyi ile
aynı mallarda 2010 yılında gerçekleşen üretim miktarlarını çarparak toplamalıyız. Bunu da;
GSMH=P11998.Q12010+P21998.Q22010+…+Pn1998.Qn2010
Şeklinde ifade edebiliriz. Böylece 1998 yılından bu yana piyasa fiyatlarının sabit olduğunu
varsayıp, 1998 yılından 2010 yılına kadar ekonomimizdeki gerçek büyümeyi elde etmiş oluruz.
Burada 1998 yılını baz yılı kabul edip fiyatlar genel düzeyini 1998 yılında sabitleyerek 2010 yılı
12 
 
üretimimizi fiyat etkisinden arındırmış oluyoruz.7
İktisadi olarak bir ülke ekonomisinin gelişmişliği yapılan üretimle ilgilidir. Enflasyon ve
deflasyon gibi etkenler fiyatlar genel düzeyinde cok büyük artışlara ya da azalışlara sebep
olabilirler. Bu nedenle cari dönemde yapılan GSMH hesabı büyüme ölçüsü olarak
kullanılamaz. Enflasyonun %100 lere ulaştığı dönemlerde bakarsınız ki cari dönemde
hesaplanan GSMH baz yılının çok çok üstündedir fakat üretime baktığınızda baz yılının yarısı
kadar bile yoktur. Bu o ülke ekonomisinin gerilemekte olduğunu gösterir. Derflasyonun da
ters yönde fakat benzer bir etkisinden söz edilebilir.
Ülke ekonomilerinde temel amaçlardan biri fiyat istikrarını sağlamak olsa da bu konuda
nadiren başarılı olunur. Bu yüzden GSMH hesabı her yıl genel olarak bir kere ve bir yıl içinde
dört kez hesaplanır.8
5. FAKTÖR PİYASASINDA DENGE
Bir üretim faktörünün eline geçen gelirin ekonomik rant ve transfer, kazancı olmak üzere iki
bileşeni vardır. Bir diğer deyişle üretim faktörünün toplam geliri ekonomik rant ve transfer
kazançlarından oluşur. Ekonomik rantla toprak rantını karıştırmamak gerekir.
Ekonomik rant tüketici artığına benzemektedir. Ekonomik rant bir faktör sahibinin faktörünü
kullanıma arz etmek için istediği miktarın üstünde elde ettiği gelire denir. Transfer kazancı,
bir üretim kullanmanın fırsat maliyetidir.
Emek Arzı
Gelir ve İkame etkileri boş zaman talebi (veya emek arzı) çerçevesinden de geçerlidir.
1) Gelir Etkisi: Daha yüksek ücret tüketiciyi daha zengin yapar. İnsanların servetinin
artması boş zaman da dahil mal talebini artırır.
2) İkâme Etkisi: Ücret oranı boş zamanın fiyatı (fırsat maliyeti) olduğundan tüketiciler saat
ücretinden vazgeçerek kendi boş zamanını satın alır. Ücret oranı yükseldiği zaman, tüketicinin
satın alabileceği diğer mallara göre boş zaman yükseldiği zaman, tüketicinin satın alabileceği
diğer mallara göre boş zaman yükseldiği zaman, tüketicinin satın alabileceği diğer mallara
göre boş zaman daha pahalı hale gelir. Böylece bir ücret artışı bireylerin daha az boş zaman
fakat daha fazla mal satın almalarına neden olur.
Bazı çalışanlar ücret oranındaki artışa daha fazla çalışarak tepki gösterirken, diğerleri daha az
çalışarak tepki gösterebilirler.
Bu konuda yapılan bazı araştırmalar şu sonuçları ortaya koymuştur
                                                            
8
http://www.kemalonur.com/serbest-bolge/gsmh-gayri-safi-milli-hasila-nedir-nasil-
hesaplanir.html
13 
 
* Çalışanların büyük bir çoğunluğu için ücret değişmelerine karşı emek arzının cevabı çok
güçlü değildir.
* Düşük ücretli işçilerde ikâme etkisi öne çıkmaktadır. Böylece ücretler yükseldiği zaman
daha fazla çalışacaktır.
* Yüksek ücretli işçilerde gelir etkisini dengelemektedir.
Böylece ücretler çok yükseldiği zaman daha fazla çalışamamaktadır.
Emek Talebi ve Denge Ücretinin Belirlenmesi
Emek talebinin marjinal ürün gelir eğrisi beliler. Kârın maksimize etmek isteyen firma marjinal
ürün geliri piyasa ücret oranına eşit oluncaya kadar emek istihdam edecektir.
6. FAİZ
Bir ülkedeki faktör sahiplerinin elde ettikleri gelirin önemli bir kısmını faiz gelirleri oluşturur.
Faiz, sermayenin getirişidir. Sermaye söz konusu olduğunda prodüktivitenin fiziksel temeli
emekde olduğu gibi açık değildir.
Sermaye mallarının yapımı için daha dolambaçlı ve belli bir zamanın geçmesini gerektiren
yöntemler kullanılır. Dolambaçlı üretim yöntemleri daha prodüktiftir, belli bir sürenin
geçmesini gerektirir. Öte yandan herhangi bir şeyin üretilmesi, önce makine ve teçhizat
alınması dolayısıyla para harcamasını gerektirir. Burada temel sorun, bakım masrafları
düşüldükten sonra yatırımın miktarının artabileceği dikkate alındığında sermayenin marjinal
prodüktivitesi düşmeyecektir.9
Öte yandan bir ekonomide sürekli olarak yeni buluşlar yapılmaktadır. Buluşlar sermaye
artışının marjinal prodüktivitesinde yarattığı düşüşü fazlasıyla dengeleyerek sermayenin
marjinal prodüktivitesi eğrisinin sağa kaymasına neden olacaktır.
7. TOPRAĞIN GETİRİŞİ (RANT)
"Toprak" ya da "doğa" terimleri ile açıklanan üretim faktörü, ekilebilir
topraklar yanında, madenler, petrol yatakları ve yer altı suları gibi doğal kaynaklar da, orman
ve sular gibi yerüstü kaynakları da bu kavramın içine girmektedir. Bir üretim faktörü
olarak "toprak" m en önemli özellikleri şunlardır. 10
1) Toprak miktarı bakımından sınırlı ya da kıt bir kaynaktır.
2) Toprağın başka yere taşınması imkansızdır. Yâni, toprak nerede bulunuyorsa ancak orada
üretime katılabilir.
3) Toprağın çoğaltılması mümkün değildir. Yâni, ne insan gücü gibi, ne de sermaye gibi
zamanla arz miktarlarını arttırmak söz konusudur.
O hâlde toprak sahibinin üretiminden aldığı payın tamamı ekonomik rant niteliği
kazanmaktadır. Bir üretim faktörünü belirli bir alanda tutmak için ödenmesi gereken
bedele transfer geliri denir. Ve bu miktarı aşan ödemeler ekonomik rant olarak nitelendirilir.
                                                            
9
TDK, “Finans”, http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/SOZBUL.ASP?kelime=finans.
10
Mehmet Erkan, “Finans Nedir”, http://www2.aku.edu.tr/~mehmeterkan/sayfalar/2
14 
 
Rant sözcüğünün aslı İngilizce'dir. (Rent) ve kira demektir. Kiraya verilen bisiklet, kamyon
veya traktör doğal kaynak değil sermaye mallarıdır. Buna karşılık, ev apartman ve çiftlik kirası
içinde toprak unsurunun payı olmakla birlikte onun üzerine sonradan bina ve tesisler yapmak
için insanlar emek ve sermaye yatırmışlardır.
Toprak arasındaki kalite farklarından ya da pazar olan uzaklık farklarından doğan ranta
ise diferansiyel rant denir. Klasik rant teorisini ortaya koyan David Ricardo'nun açıklamaları,
diferansiyel rantın izahıdır.
Toprak doğada hazırdır yani üretilmiştir. Dolayısıyla, toplum açısından reel maliyeti sıfırdır.
Toprağı başka bir yere taşımak da mümkün değildir; yani toplam açısından toprağın alternatif
maliyeti de sıfırdır.
Toprak rantını tarım alanında kullanılan toprağın rantı ile kentlerde iş yeri ve konut alanı
olarak kullanılan arsaların rantı olarak ikiye ayırmak mümkündür. İkinci tür ranta şehir
rantı adı verilir.
8. KÂR
Bir iş adamının eline geçen yıllık gelirin içinde, kendisinin bile tamamen kâr geliri sanmasına
rağmen, gerçekte çok çeşitli gelirler bulunabilir. Örneğin iş adamı kendi firmasının başında
yönetici olarak çalışmaktadır; fakat ücret ve maaş olarak kendisine hiçbir ödeme
yapılmamaktadır. Bu durumda yıl sonunda eline geçen kârın bir kısmı bu nitelikte bir
ödemedir; yani yönetici gelir cinsinden bir emek getiridir. iş adamı aynı zamanda işe kendi
sermayesini koymuş ise buna ayrıca faiz yürütmediği için, yıl sonunda eline geçen paranın bir
kısmı da faizdir; yani bir mülk geliridir. Firmanın kullandığı toprak veya arsa iş adamının
kendisine ait ise kâr zannettiği gelirin içinde rant da vardır. Bütün bunların dışında kalan bir
gelir söz konusu ise onu da saf anlamda kâr olarak kabul edebiliriz.
Klasik iktisatçılar faiz ile kârı karıştırdıkları için ayrı bir torileri yoktur. Neo klasik
iktisatçılarından bir kısmı kârı (girişim) unsurlarının karşılığı olarak görürler.
Amerikalı iktisatçı Frans Knight'nın kâr teorisine göre, girişimci, yükleniminin karşılığı olarak
kâr adı altında bir gelir elde etmektedir ki bu kâr her zaman pozitif bir miktar olmaz. Bazen
negatif olur. Yani zarar ortaya çıkabilir.
J. Schumpeter'e göre kâr geleneksel işlerin yapılması karşılığı elde edilen bir gelir değil;
yenilikler yapan, yeni pazarlar açan, yeni ürünler bulan dinamik müteşebbislerin (girişimlerin)
yaratıcı çabalarının karşılığı olarak elde ettikleri gelirlerdir. 11
9. FİNANSAL ANALİZ
İşletmelerin finans piyasalarından ve diğer işletmelerden nakit veya gayrinakit fon bulmaları
noktasında bir finansal analize tabi tutulmaları gerekmektedir. Bunun sebebi, fon arz eden
kurumların fon talep eden kurumun risk seviyesini ölçmeye çalışmasıdır. Bu analiz sonucunda
                                                            
11
 Niyazi Berk, Finansal Yönetim, İstanbul, Bilim Teknik, 1990, s. 2.
15 
 
firmaya kullandırılacak kredinin fiyatı bulunmaya çalışılacaktır. Bankaların firmalara
kullandırdıkları kredi fiyatlamasında dikkat ettikleri husus maliyet + kar marjı formülüdür.
Burada belirtilen maliyet içerisinde ;
Bankaların bireysel veya kurumsal müşterilerinden toplandıkları fonların ağırlıklı maliyeti,
Kredi kullanmak isteyen müşterinin riski, Bankanın faiz dışı gelirlerinin faiz dışı giderlerinden
az olması durumunda bunun kapatılmasını ifade eden gider kaybı ve Sermaye maliyeti
bulunmaktadır. Bu maliyetlerin bulunmasından sonra üzerine hedefledikleri karı ekleyip
fiyatlama yapmaktadırlar.
Görüldüğü gibi bankalar müşterinin riskli olup olmamasına göre fiyatı indirip
arttırabilmektedirler. Bu hususu piyasadaki konut kredilerinin araç kredilerinden genellikle
daha düşük faize sahip olması ile de açıklayabiliriz. Çünkü konut kredilerinde birey aldığı
konutu kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır fakat araç her zaman ikinci planda
kalacaktır.
Bu aşamadan anlaşıldığı gibi fon talep edenin mutlaka incelenmesi gerekmektedir. Bunun
yapılabilmesi için aşağıdaki teknikler kullanılabilir.
Nicel analiz ;
İşletmenin finansal durumunu sayısal veriler etrafında değerlendirmeye verilen analizdir.
Nitel analiz ;
İşletmenin piyasa itibarını, geçmişte yaptığı faaliyetleri sayısal analize girmeden inceleyen ve
işletme hakkında genel bir bilgi vermeyi amaçlayan analizdir.
Bir firmayı incelerken yukarıdaki analizlerden ilk önce nitel analiz yapılıp, firma hakkında
olumsuz bir bilgi varsa bulunmaya çalışılır. Çünkü geçmişinde olumsuz işler yapmış bir
işletmenin nicel verileri ne kadar olumlu olsa da bu firma ile çalışmak istenmeyecektir. Eğer
bu tür bir olumsuzluk bulunmadıysa, nicel analize geçilebilir.
Bu aşamada bilinmesi gereken bir diğer ayrım da statik ve dinamik analiz ayrımıdır. Statik
analiz aynı yıla ait verilerin birbirleri ile ilişkili durumlarını incelerken, dinamik analizde de
geçmişten bugüne olan değişimlerin incelenmesine çalışılır. Bu sebeple bir işletmenin
gidişatını en iyi dinamik analiz göstermektedir.12
Gerek dinamik gerekse de statik olsun içerisinde matematiksel bilgiler bulunduran ve
sonuçlarının finansal tablolar üzerinden alındığı ve günümüz iş yaşamında sıklıkla kullanılan
teknikler aşağıda belirtilmiştir.
 Oran analizi
                                                            
12
 Niyazi Berk, Finansal Yönetim, İstanbul, Bilim Teknik, 1990, s. 2.
16 
 
 Karşılaştırmalı raporlar analizi
 Yüzde analizi
 Trend analizi
Bunların detayına aşağıda girilmiştir.
9.1. Oran analizi
Finansal tablolarda yer alan herhangi iki kalem arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Bu sebeple,
dört çeşit oran analizi yapılabilmektedir. Bunlar aşağıda belirtilmiştir.
Likidite oranları: Bu oranlar işletmenin dönen varlıkları ve kısa vadeli yabancı kaynakları
arasındaki bazı ilişkileri göstermeyi amaçlayan ve temelde firmanın çalışma sermayesinin
yeterli olup olmadığının ortaya çıkartılmasını amaçlayan oranlardır.
Mali yapı oranları: İşletmenin kaynak yapısının, bu kaynakların nerelerde kullanıldığının ve
etkin kullanılıp kullanılmadığının ortaya çıkartılmasını sağlayan oranlardır.
Faaliyet oranları: İşletmenin varlıklarını verimli kullanıp kullanamadığını gösteren oranlarıdır.
Karlılık oranları: İşletmenin karlı şekilde çalışıp çalışmadığını gösteren oranlardır.13
9.2. Karşılaştırmalı Raporlar Analizi
Bir işletmenin iki veya daha fazla hesap dönemine ait finansal tablolarının birbirini takip eden
dönemler bazında incelenmesini ifade etmektedir. Bu analiz işlevinden de anlaşıldığı gibi bir
tür dinamik analizdir ve karşılaştırılan tabloların mutlaka aynı muhasebe standartlarına göre
düzenlenmiş olmaları gerekmektedir. Karşılaştırmalı tablolar analizini kullanırken verilerin
tutarlılığını sağlamak için enflasyondan arındırmak da oldukça önemlidir.
9.3. Yüzde Analizi
Dikey yüzdeler olarak da adlandırılan bu tekniğe göre, mali tablolarda yer alan her kalemin
hem bulunduğu grup hem de toplam içerisindeki payı hesaplanır. Bu durumda genel toplam
100 kabul edilerek ağırlığın hangi kalemlerde olduğu gösterilmeye çalışılır. Örneğin aktif
toplamı 1.000.000 TL olan bir işletmenin Dönen varlıkları içerisindeki stoklar kalemi 300.000
TL gibi bir yer kaplıyorsa bu durumda genel toplam 100, stoklar 30 olarak dikey şekilde
yazılır. Bu analizin en önemli özelliği karışık rakamları daha anlaşılır hale getirerek
yorumlamaya kolaylık sağlamasıdır.
                                                            
13
Mehmet Takan, Bankacılık Teori, Uygulama ve Yönetim, İstanbul, Nobel, 2001, s. 272.
17 
 
9.4. Trend Analizi
Trend yüzdeleri analizi olarak da adlandırılabilecek bu analize göre, eğer uzun vadeli bir
eğilim hesaplanmak isteniyorsa (işletmenin son iki yılda değil de son beş yıldaki gidişatı
hesaplanmak amaçlanıyorsa) karşılaştırmalı tablolar analizi yerine bu teknik
kullanılabilecektir.[15] Böylece baz kabul edilebilecek bir yıl için bir kalem 100 değerini alacak
diğer yılların verileri de buna göre hareket edecektir. Örneğin aşağıdaki tabloda belirtilen
stoklar kalemini dikkate aldığımızda yıllık değişimler trend yüzdelerini etkilemiştir. Böylece
karışık rakamlar etrafında yorum yapmaya çalışmaktansa 2000 yılında 100 br stok sahibi olan
bu işletmenin 2003 sonunda 112,5 br stoka sahip olduğu yani %12,5 oranında stoklarını
yükselttiği görülebilecektir.14
Trend Yüzdeleri analizi
Yıllar 2000 2001 2002 2003
Stok değeri 100.000 95.000 82.500 112.500
Trend Yüzdesi 100 95 82,5 112,5
Şekil 3. Trend Yüzdeleri Analizi
10. FİNANS BİLİMİ VE FİNANSAL SİSTEM
Finans; bir işletmenin servetini veya değerini maksimum kılmak için bir dizi finansal veya
ekonomik prensibin uygulanması anlamına gelmektedir. Bir diğer önemli kavram olan finansal
yönetim ise işletme sahiplerinin servetini maksimum kılmaya yarayan planlama kararlarının
alındığı bir süreç olup; para, sermaye piyasaları ve yatırımlar ile birlikte finans sektöründe
çalışanların en önemli kariyer yolları arasında yer almaktadır.
Ekonomik anlamda piyasalar, mal ve faktör piyasaları olarak ikiye ayrılabilir. Faktör piyasası;
işgücü, sermaye ve doğal kaynaklardan oluşur. Bu nedenle, finansal piyasa, faktör
piyasasının önemli bir kısmını oluşturur. Finansal piyasalar, tasarruf fazlası olan kişilerin,
tasarruflarını, tasarruf açığı olan kişilerin kullanımına sundukları piyasalardır. Bu piyasalarda
fonların el değiştirmesi, fon talep edenlerin fon arz edenlere bir belge vermesi ile olmaktadır.
Bu nedenle, finansal piyasalar, finansal varlık olarak ifade edilen kıymetli evrak niteliğindeki
bu belgelerin alınıp satıldığı piyasalardır.
Finansal piyasalar, finansal varlıklara fiyat oluşturma, varlıkların likiditesini artırma ve el
değiştirme maliyetlerini düşürme gibi fonksiyonlara sahiptirler. Bu maliyetler, işlem, araştırma
                                                            
14
Mehmet Takan, Bankacılık Teori, Uygulama ve Yönetim, İstanbul, Nobel, 2001, s. 272.
18 
 
ve bilgi edinme maliyetleridir. Finansal piyasalara fon sunan yatırımcılar, fon talep eden
bireyler ve işletmeler, bunların piyasaya sundukları finansal varlıklar ve aracı kurumlar, bir
bütün olarak "Finansal Sistemi" oluştururlar. Finansal sistem, yazılı veya teamül halindeki
kurallar doğrultusunda çalışmaktadır. Hükümetler, hazırlayacakları yasa ve yönetmeliklerle
piyasaların hukuksal çerçevesini belirler, işleyişini düzenler ve denetim kurumları aracılığıyla
piyasaları denetim altında tutarlar.
Finansal piyasaları, çeşitli ölçütlere göre sınıflandırmak mümkündür. Fon arz ve talebinin
vadesi bir yıla kadar olan piyasalara para piyasası, bir yıldan uzun olan piyasalara ise sermaye
piyasası denmektedir. Finansal varlıkların alım satımının yapılacağı belirli bir yerin veya yasa
ve kuralların uygulanıp uygulanmamasına göre de bir ayırım yapmak mümkündür. Bu
durumda, organize olmuş veya organize olmamış piyasalar olarak bir ayırım yapılabilir.
Piyasanın yöresel olup olmamasına göre de bir sınıflandırma yapmak mümkündür. Başka bir
sınıflama da birincil piyasa, ikincil piyasa, nakit ve türev piyasalar şeklinde yapılabilir.15
Para piyasası ile sermaye piyasası arasında çok yakın bir ilişki vardır. Uygulamada para ve
sermaye piyasaları iç içe geçmiş durumdadır. Çünkü, ekonomide fon arz ve talep edenler, her
iki piyasada da faaliyet gösterirler. Yatırımcılar, ellerindeki fonları, en az risk ile en yüksek
verimi sağlayacak şekilde yatırıma aktarmak isterler. Bu nedenle, yatırımların para
piyasasında veya sermaye piyasasında değerlendirilmesi çok önemli değildir. Bunun için,
finansal piyasalara aktarılan fonlar, para piyasalarından sermaye piyasalarına veya sermaye
piyasalarından para piyasalarına doğru olabilir.
10.1. Piyasalar, Yatırımlar ve Finansal Yönetim Arasındaki İlişkiler
Finansal piyasaları, firmaları ve yatırımcıları bir arada düşündüğümüzde aradaki ilişkiyi basitçe
yukarıdaki gibi şemalaştırabiliriz. Şekilden de görüldüğü gibi, firmalar ihtiyaç duydukları
fonları, para (bir yıldan daha kısa süreli para arz ve talebinin karşılaştığı piyasa) ve sermaye
(bir yıldan daha uzun süreli para arz ve talebinin karşılaştığı piyasa) piyasaları aracılığıyla fon
fazlası olan yatırımcılardan temin etmeye çalışır. Finansal yönetimin burada görevi firmaların
ihtiyaç duydukları fonları yatırımcıların piyasada arz ettikleri fonlarla eşleştirmek, karşılığında
yatırımcıya menkul kıymet sunmak ve bu menkul kıymetlerden kâr elde etmelerini
sağlamaktır. Yatırımcı kâr edemezse firmanın uzun vadede kaliteli fon bulması zorlaşacaktır.
Yatırımcının kâr etmesi de firmanın bulduğu fonları kârlı yatırımlara dönüştürmesiyle
mümkündür.
Kredi temin edilebilecek kaynaklardan işletmeye maliyetinin en az olacak olanının bulunması
ve piyasalarda sürdürülebilir ilişkiler kurulması, finansal yönetimin görevidir. Finansman
maliyetlerinin yüksekliği özellikle KOBİ’ler için önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yüksek maliyetli finansman seçeneği de bu işletmelerin rekabet ortamında ayakta kalmalarını
zorlaştırmakta ve onları öz kaynak kullanmak zorunda bırakmaktadır. Öz kaynakla büyümenin
                                                            
15
TSPAKB, Genel Ekonomi, İstanbul, TSPAKB, 2006, s. 12.
19 
 
sınırlı olduğu ortadadır. Dolayısıyla finans yöneticisinin para ve sermaye piyasalarını yakından
takip etmesi, işletme yararına ilişkiler geliştirmesi beklenir. Ülkemizde henüz gelişimi devam
eden sermaye piyasalarının gün geçtikçe derinleşmesi finans yöneticisinin işini biraz daha
kolaylaştıracaktır. Zira derin piyasalarda fon maliyeti de düşecektir. Uluslararası finans
piyasasından ülkemize gelen yabancı fonların, piyasanın sığ olması nedeniyle kısa süreli kârlar
peşinde koşması, şu aşamada finans yöneticisinin işini zorlaştırmaktadır.
10.2. Finansal Yönetimin Fonksiyonları
Girişte kısaca değinilen, finansal yönetimden beklenenleri daha ayrıntılı olarak ele alırsak
karşımıza şu temel fonksiyonlar çıkmaktadır.
Finansal Analiz・
Finansal Planlama ve Denetim・
Fonlar・ ın Sağlanması
Fonlar・ ın Yatırımı
Özel Finansal Sorunlar・ ın Çözümü
10.2.1. Finansal Analiz
Finansal analiz, işletmenin finansal tablolarından yararlanarak, mevcut durumunun
değerlendirilmesi ve geleceğe ilişkin tahminlerin yapılmasıdır. Finansal analiz; iç finansal
analiz ve dış finansal analiz şeklinde olabilir. İç analiz finans biriminin yaptığı ve firma
yöneticilerine yönelik bir çalışma iken, dış finansal analiz dışarıdan bazı kişi veya kuruluşlara
yaptırılan, dış paydaşlara bilgi sunan bir çalışmadır. 16
10.2.2. Finansal Planlama ve Denetim
Finansal planlama, işletmenin faaliyeti sırasında ortaya çıkacak her türlü fon giriş ve çıkışının
önceden planlanmasıdır. Planlama ile fon giriş ve çıkışları zaman bakımından uyumlu hale
getirilmeye çalışılır ve firmanın finansman sıkıntısı çekmemesi sağlanır. Yapılan planların
yakından gözetilmesi ve varsa plandan sapmalar konusunda önlemler alınması da planlama
fonksiyonuna dâhildir. Finansal planlama yapılırken yararlanılan temel araçlar, proforma mali
tablolar ve nakit bütçeleridir. Bu konu bir sonraki bölümde daha ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
Kısa vadeli finansman kararlarının alınmasında ise nakit bütçeleri kullanılır. Nakit ihtiyacı
belirlendikten sonra fon akımları bu bütçe sayesinde izlenir. Finansman kararlarının vadesi
konjonktüre ve ülkenin makroekonomik durumuna göre değişebilir. Tahmin edilecek sürenin
kısa olması tahmin güvenirliliğinin yüksek olmasını sağlayacaktır. Bu bütçe ile fon ihtiyacının
ortaya çıkacağı zamanlar önceden belirlenir ve hazırlıklar ona göre yapılır. Fon açığı olması
durumunda düşük maliyetli kaynak bulunması, fon fazlası olması durumunda ise yüksek
getirili yatırımlar bulunması gerekecektir.
                                                            
16
Sadi Uzunoğlu seminer notları, “Bankalarda Kaynak Maliyeti Hesapla Yöntemleri ve Kredi
Fiyatlama”, Türkiye Bankalar Birliği, İstanbul, 13 Ocak 2005 – 14 Ocak 2005, s. 7.
20 
 
Finansal denetim ise, finansal planlama ile uygulamaların karşılaştırılması ve sapma varsa
düzeltici önlemlerin alınmasıdır.
10.2.3. Fonların Sağlanması
İşletmenin ihtiyaç duyduğu fonların, zamanında ve en uygun koşullarla sağlamasıdır. Finansal
yönetimin belki de en eski işlevi olan fon sağlama halen önemini korumaktadır. Gerektiği
zamanda, yeterli tutarda ve uygun koşullarda fon sağlanabilmesi firmaların hayati
gereksinimidir. Ülkemizde çoğu küçük ve orta büyüklükteki işletme yeterli ve zamanında fon
bulamadıkları için kapanmak durumunda kalmaktadır.
10.2.4. Fonların Yatırımı
İşletmedeki fonların, beklenen gelir ve risk göz önünde bulundurularak ve işletme amaçlarına
en uygun şekilde; menkul kıymetlere, alacaklara, stoklara veya duran varlıklara yatırılmasıdır.
Alınacak yatırım kararı firma değerinin maksimize edilmesi ilkesi göz önünde bulundurularak
yapılır. Bu da kârlılık ve risk arasında optimum bir dağılım gerektirir. 17
10.2.5. Özel Finansal Sorunların Çözümü
Günümüzde finans yöneticisinden beklenen şeyler gittikçe artmaktadır. Şirket birleşmeleri ve
satın almaları sadece dünyada değil ülkemizin gündeminde de ağırlığını artırmaktadır. Şirket
birleşme ve satın alma faaliyetleriyle ilgili teknik konular (firmanın piyasa değerinin
belirlenmesi, marka değerinin tespit edilmesi gibi) finans yöneticisinin sorumluluğu altındadır.
11. FİNANSAL YÖNETİMİN DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ
Finansal yönetim gün geçtikçe hem diğer bilim dallarına ışık tutmakta hem de diğer bilim
dallarındaki gelişmelerden yararlanarak gelişmektedir. Finansal yönetimin en fazla ilişki
içerisinde olduğu bilimsel dallar herhalde muhasebe ve ekonomidir. Pazarlama, üretim,
yönetim ve örgüt teorisi, sayısal yöntemler ve diğer işletme fonksiyonları ve bilim dalları ise
finansla ilişkili diğer disiplinlerdir.
Muhasebe; işletmede mali karakterdeki olayları sistemli bir biçimde kaydeden, sınıflandıran,
özetleyen ve elde edilen bilgilerin analizini ve yorumunu yapan bir bilim dalı olup finansal
karar ve analizlerde muhasebenin ürettiği mali tablo ve verilerden sık sık faydalanılır. Bu
nedenle de muhasebe, finansmanın hem dili hem de mutfağı olarak adlandırılır. Örneğin,
finansal analiz için muhasebenin konularından birisi olan bilanço ve gelir tablosuna ihtiyaç
duyulur. İşletmelerde finansal kararların sıhhatli olması muhasebe fonksiyonunun ürettiği veri
ve finansal tablolarla yakından bağlantılıdır.
Finansal yönetimin yakın ilişkide olduğu bir diğer disiplin ekonomi olup iktisadi prensipler
finansal kararlar için temel oluşturur. Ekonomi bilimini, makro ve mikro ekonomi olarak iki alt
                                                            
17
 Muharrem Özdemir, Finansal Yönetim, Ankara, Gazi, 1997, s. 33.
21 
 
gruba ayıracak olursak bunlardan mikro ekonomi, işletmelerin, bireylerin ve ailelerin iktisadi
kararlarıyla ilgilenerek finans yazınına doğrudan katkıda bulunmaktadır.
Finans yöneticisi, mikro ekonomiden, uzun dönemli yatırım kararlarında yararlandığı gibi,
nakit, stok ve alacaklarının yönetimi gibi kısa dönem özelliği taşıyan kararları verirken de
faydalanır. Makro ekonomi ise, ekonomiyi bir bütün olarak ele almaktadır. Bir finans
yöneticisi, ekonominin genel durumunu, yani para ve sermaye piyasalarını yakından izlemek
mecburiyetindedir. Örneğin, ekonomi kötüye giderken yatırım kararı almak riskli olabilir. Aynı
şekilde, finans yöneticisinin faiz, milli gelir, enflasyon, vergi ve parasal politikaları yakından
takip etmesi gerekmektedir.
Yönetim ve örgüt teorisi, pazarlama, üretim, istatistik, sayısal yöntemler finansal yönetimin
ilişkili olduğu diğer disiplinlerdir. Finansal yönetimin bu disiplinlerle olan ilişkisi gün geçtikçe
daha da artmaktadır. Örneğin yönetim ve örgüt teorisi alanındaki gelişmeler kurumsal
yönetim alanındaki gelişmelere ışık tutmaktadır. Bir finans yöneticisinin; pazarlamada
yapılacak yeni ürün geliştirme faaliyetlerinin ya da yeni pazarlama yöntemlerinin ya da yeni
ürün ya da üretim sisteminin işletmenin öngörülen nakit akışlarına ve sermaye harcamalarına
etkilerini düşünmesi gerekmektedir. Finans alanında yapılan araştırmaların nicelik ve nitelik
açısından gösterdiği iyileşmeye istatistik ve sayısal yöntemler alanında kaydedilen gelişmeler
büyük ölçüde katkıda bulunmuştur ve bulunmaya devam etmektedir. 18
Bu yüzden finans yöneticisi aşağıdaki konuları takip etmek durumundadır;
Ekonomi・
Finans piyasalar・ ının işleyişi
Finansal kurumlar ve finansal araçlar・
Fon maliyetleri・
Vergiler,・
Merkez bankas・ ı ve hazine politikası
Enflasyon ve faiz oranla・ rı vb.
12. KAR MAKSİMİZASYONU VE FIRSAT MALİYETİ
Daha önce de dediğimiz gibi, firmaların günümüzdeki amacı değer maksimizasyonudur.
Sadece kârı hedeflememenin temel nedeni, bir şeye değer biçerken sadece onun getirisine
değil ikiz kardeşi olan riskine de odaklanmaktır. Firma yöneticisinin vereceği bazı kararlar
firmanın kârlılığını ve riskini etkiler. Bu kararlardan bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Firman・ ın faaliyette bulunacağı sektör
Firman・ ın büyüklüğü
                                                            
18
 Muharrem Özdemir, Finansal Yönetim, Ankara, Gazi, 1997, s. 33.
22 
 
Firman・ ın kullandığı teknoloji
・ İşletmenin sermaye yapısı
・ İşletmenin likidite durumu
・ İşletmenin gerçekleştireceği yatırım projeleri vb.
Firmanın piyasa değerini artırmanın yolu ise yatırımdan beklenen getiri oranının yatırımcının
beklediği getirinin üstünde olmasına dikkat etmekten geçer. Yatırımın getirisinin sermayenin
maliyetinin üstünde olması durumunda sermayenin getirisi artar ancak bu hisse senedinin
değerinin artacağı anlamına da gelmez. Hisse senedinin değerinin artması için yatırımdan
beklenen getiri oranının yatırımcının beklediği getirinin üstünde olması gerekir. Temettü
politikalarını anlatırken de vurgulayacağımız gibi, yatırımdan beklenen getiri oranı yatırımcının
beklediği getiri oranının altındaysa hisse değerini korumak için yatırım yapmak yerine temettü
verilmelidir. 19
SONUÇ
İşletmelerde fon gereksinimlerinin belirlendiği ve fonların bölümlere tahsisinin yapıldığı bir
merkez olan finans bölümünün örgütteki yeri, işletmelerin küçük, orta veya büyük işletme
oluşuna göre değişiklik göstermektedir.
Mikro ve küçük ölçekli işletmelerde finans fonksiyonunu yürüten, genellikle işletme sahibi
veya genel müdürdür. Bu işletmelerde çoğunlukla ön muhasebe bile tutulmamaktadır.
Muhasebe desteği vergi amaçlı alınmakta olup SMMM’lerden istifade edilmektedir. Orta
büyüklükteki işletmelerde ise, genellikle finans ile muhasebe fonksiyonu aynı çatı altında olup
aynı yöneticinin sorumluluğu altındadır.
İşletme büyüyüp büyük ölçekli işletme olduğunda, finans fonksiyonu, ayrı bir bölüm olarak
örgüt şemasındaki yerini alır.
Büyük işletmelerin çoğunda, muhasebe, finans fonksiyonun altında alt bir fonksiyon olarak
yer almaktadır.
Çok büyük işletmelerde, “Finans Komitesi” gibi bir yapının oluştuğu gözlenmektedir.
Finans komitesinde, işletmenin fonksiyonel bölüm yöneticileri yer almaktadır.
Genellikle ayda bir toplanan finans komitesine yönetim kurulu başkanı başkanlık eder.
Finans komitesinin en önemli görevi, işletmenin karşılaştığı finans ve muhasebe sorunlarının
çözümü için politikalar saptamak ve gerekli düzenlemeleri yapmaktır.
                                                            
19
 Muharrem Özdemir, Finansal Yönetim, Ankara, Gazi, 1997, s. 33.
23 
 
KAYNAKÇA
http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr
TDK, “Finans”, http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/SOZBUL.ASP?kelime=finans.
Mehmet Erkan, “Finans Nedir”, http://www2.aku.edu.tr/~mehmeterkan/sayfalar/2.
Niyazi Berk, Finansal Yönetim, İstanbul, Bilim Teknik, 1990, s. 2.
Rıdvan Karalar, İşletme Temel Bilgiler İşlevler, Eskişehir, ETAM, 1994, s. 328.
Mehmet Takan, Bankacılık Teori, Uygulama ve Yönetim, İstanbul, Nobel, 2001, s. 272.
TSPAKB, Genel Ekonomi, İstanbul, TSPAKB, 2006, s. 12.
Takan, a.g.e., s. 657.
Sadi Uzunoğlu seminer notları, “Bankalarda Kaynak Maliyeti Hesapla Yöntemleri ve Kredi
Fiyatlama”, Türkiye Bankalar Birliği, İstanbul, 13 Ocak 2005 – 14 Ocak 2005, s. 7.
TSPAKB, Analiz Yöntemleri, İstanbul, TSPAKB, 2006, s. 19.
A.e., s. 28.
Muharrem Özdemir, Finansal Yönetim, Ankara, Gazi, 1997, s. 33.
Berk, a.g.e., s. 24.
TSPAKB, Analiz Yöntemleri, s. 30-31.
Özdemir, a.g.e., s. 70.
A.e., s. 72.
http://www.kemalonur.com/serbest-bolge/gsmh-gayri-safi-milli-hasila-nedir-nasil-
hesaplanir.html
886. AUX GALERIES DE PERA OSMANLI ANONİM ŞİRKETİ HİSSE SENEDİ
Beyoğlu’nda Kadın ve Çocuklar İçin Levazım ve Çocuklar İçin Takımlar, 1912 Tarihli 5 Kurucu Hisse. Üzerinde 2 Kuruşluk Matbu pullu.
3.500 TL
FİNANS TARİHİ
887. Finans Tarihi - İstanbul 1836 T. RALLİ İmzalı ÇEK
200 TL
888. Finans Tarihi - İstanbul 1841 ISAC CAMONDO İmzalı ÇEK
200 TL
889. Finans Tarihi - İstanbul 1842 SCHİLİZZİ İmzalı ÇEK
200 TL
890. Finans Tarihi - İstanbul 1835 DEMETRİO ZAFİROPULO İmzalı ÇEK
200 TL
891. Kağıtçılık Tarihi - Finans Tarihi - İZMİR 1873 tarihli Osmanlı Bankası ÇEK (KA-
ĞIDIN İÇERİSİNDE “BANK IMPERIAL OTTOMAN YER ALMAKTADIR)
150 TL
893. Finans Tarihi - İstanbul 1835 Tarihli BALTAZZİ ÇEK
200 TL
894. Finans Tarihi - İstanbul 1842 Tarihli FRANSIS ET FIGLI KANUNA İmzalı
ÇEK
200 TL
895. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli N.M. (NİCOLİDİ MRAİTİDİ) İmzalı ÇEK
200 TL
897. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli REGGIO PETTIDI İmzalı ÇEK
200 TL
899. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli ÇEK
200 TL
900. Finans Tarihi - İZMİR 1881 COUVELA CARIDIA & Cie.
İmzalı ÇEK 					 200 TL
898. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli REGGIO PETTIDI İmzalı ÇEK
200 TL
896. Finans Tarihi - İZMİR 1891 Tarihli COUVALA CANIDIAS
İmzalı ÇEK 					 200 TL
892. Kağıtçılık Tarihi - Finans Tarihi - BEYRUT 1870 tarihli Osmanlı Bankası ÇEK
(KAĞIDIN İÇERİSİNDE “BANK IMPERIAL OTTOMAN YER ALMAKTADIR)
150 TL
FİNANS TARİHİ
901. Finans Tarihi - İZMİR İMARAT VE İNŞAAT UMU-
MİYE TÜRK ANONİM ŞİRKETİ HİSSE SENEDİ
5 HİSSE SENEDİ
300 TL
902. Finans Tarihi - İZMİR İMARAT VE İNŞAAT UMU-
MİYE TÜRK ANONİM ŞİRKETİ HİSSE SENEDİ
10 HİSSE SENEDİ
300 TL
903. Sigortacılık Tarihi - HANSA Hamburg’da
Umumi Sigorta Şirketi POLİÇE 1924 tarihli.
200 TL
904. OSMANLI BANKASI ÇEK DEFTERİ
1924 Tarihli
6 adeti kullanılmış, 44 ADET ÇEK
600 TL
905. Finans Tarihi - ÜSKÜP OSMANLI BANKASI KP
(1914 yılında postadan geçmiş)
90 TL
906. Finans Tarihi - MİDİLLİ OSMANLI BANKASI KP
150 TL
FİNANS TARİHİ
907. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli GEORGES MAVROGORDATO İmzalı ÇEK
200 TL
908. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli LES FILS DE ANDRIA İmzalı ÇEK
200 TL
909. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli CARIDIES İmzalı ÇEK
200 TL
910. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli BALTAZZİ İmzalı ÇEK
200 TL
911. Finans Tarihi - İZMİR 1840 Tarihli SİMON SİNA İmzalı ÇEK
200 TL
913. Finans Tarihi - İstanbul 1842 Tarihli ISAC CAMONDO İmzalı ÇEK
200 TL
914. Finans Tarihi - İZMİR 1864 Tarihli MAVROGORDATO İmzalı ÇEK
200 TL
915. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli PEGGİDİTTİDİAS İmzalı ÇEK
200 TL
916. Finans Tarihi - İZMİR 1868 Tarihli MASILIO CAFSIMATI İmzalı ÇEK
200 TL
912. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli L. ASLANOGLOU İmzalı ÇEK
125 TL
FİNANS TARİHİ
917. Finans Tarihi - İZMİR 1891 Tarihli YARIDIATRO İmzalı ÇEK
175 TL
918. Finans Tarihi - İZMİR 1863 Tarihli HADKZUSİON İmzalı ÇEK
200 TL
919. Finans Tarihi - İZMİR 1841 Tarihli PETROCOCCHINO İmzalı ÇEK
200 TL
920. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli N.M. İmzalı ÇEK
200 TL
921. Finans Tarihi - İZMİR 1868 Tarihli VEİLLAND İmzalı ÇEK
200 TL
923. Finans Tarihi - İZMİR 1891 Tarihli DELAGRAMMEN İmzalı ÇEK
200 TL
924. Finans Tarihi - İZMİR 1842 Tarihli ÇEK
200 TL
925. Finans Tarihi - İZMİR 1871 Tarihli DEMETRIOS İmzalı ÇEK
200 TL
926. Finans Tarihi - 1868 Tarihli MORAİTİNİ İmzalı ÇEK
200 TL
922. Finans Tarihi - İZMİR 1842 Tarihli COSTANTINO SEVASTOPULO İmzalı
ÇEK
200 TL
FİNANS TARİHİ
929. INDUSTRIELLE ORIENTALE, 1895 Tarihli HİSSE SENEDİ
300 TL
933. SOCIETE FRANCO-OTTOMANE OSMANLI YAĞ
ŞİRKETİ 1910 Tarihli HİSSE SENEDİ
150 TL
932. SOCIETE COMMERCIALE OTTOMANE Ermenice, Osmanlıca, Fransızca yazılı 1910 Tarihli
HİSSE SENEDİ
150 TL
931. ŞİRKET-İ HAYRİYE HAMİDİYE 1906 Tarihli
HİSSE SENEDİ
100 TL
927. SANAYİ BANKASI Bir adet Nama Yazılı HİSSE SENEDİ
1.000 TL
930. DOCKS & ATELIERS DU HAUT - BOSPHORE 1911 Tarihli HİSSE SENEDİ
200 TL
928. EMPRUNT OTTOMAN 1863 YAZISIZ HİSSE SENEDİ
450 TL
FİNANS TARİHİ
934. TUTUM BANKASI HİSSE SENEDİ
150 TL
935. İSTANBUL BANKASI 20 HİSSE SENEDİ
200 TL
936. OMNİUM INDUSTRIEL d’ORIENT
1920 Tarihli HİSSE SENEDİ
350 TL
939. MADEN OSMANLI ANONİM ŞİRKETİ
1914 HİSSE SENEDİ
150 TL
937. ŞİRKET-İ HAYRİYE NAMA YAZILI 1910
Tarihli HİSSE SENEDİ
300 TL
938. İTTİHAD SEYR-İ SEFAİN ANONİM
ŞİRKET-İ OSMANİYESİ 1911 Tarihli HİSSE
SENEDİ
250 TL
940. 5 FARKLI VALÖRLÜ VATAN KONSERVE HİSSE SENEDİ
250 TL
941. BRIQUETERIE “PEDOTTI” TUĞLA VE BRİ-
KET FABRİKASI 1914 Tarihli HİSSE SENEDİ
150 TL
FİNANS TARİHİ

Weitere ähnliche Inhalte

Ähnlich wie 04 finansman tarihi ve gelişimi

Finansal Yönetim (2010-2011)
Finansal Yönetim (2010-2011)Finansal Yönetim (2010-2011)
Finansal Yönetim (2010-2011)Ekrem Tufan
 
Aof muhasebe ve finans
Aof muhasebe ve finansAof muhasebe ve finans
Aof muhasebe ve finansFatih Yaldiz
 
Finans E-Eğitimi
Finans E-EğitimiFinans E-Eğitimi
Finans E-EğitimiUniverist
 
küresel kriz ve bankacılık serktörü
küresel kriz ve bankacılık serktörüküresel kriz ve bankacılık serktörü
küresel kriz ve bankacılık serktörüYazılım Mühendisi
 
Turizm işletmelerinde finansal yönetim dersi
Turizm işletmelerinde finansal yönetim dersiTurizm işletmelerinde finansal yönetim dersi
Turizm işletmelerinde finansal yönetim dersiEkrem Tufan
 
Ttk Tasarisi Tms iliskisi
Ttk Tasarisi Tms iliskisiTtk Tasarisi Tms iliskisi
Ttk Tasarisi Tms iliskisiAtıf ÜNALDI
 
Perakendicilikte uluslararasılaşma
Perakendicilikte uluslararasılaşmaPerakendicilikte uluslararasılaşma
Perakendicilikte uluslararasılaşmanihalakkaya
 
Bölgesel Finans merkezi olarak İstanbul ve Dünya Finans Merkezi Örnekleri
Bölgesel Finans merkezi olarak İstanbul ve Dünya Finans Merkezi ÖrnekleriBölgesel Finans merkezi olarak İstanbul ve Dünya Finans Merkezi Örnekleri
Bölgesel Finans merkezi olarak İstanbul ve Dünya Finans Merkezi Örnekleriİzmir University of Economics
 
Uluslararasılaşma
UluslararasılaşmaUluslararasılaşma
Uluslararasılaşmamercangrel1
 
7 06 butce nedir nasil hazirlanir
7 06 butce nedir nasil hazirlanir7 06 butce nedir nasil hazirlanir
7 06 butce nedir nasil hazirlanirRamazan Kol
 
Uluslararasi alanda kabul edi̇len kurumsal yöneti̇m düzenlemeleri̇
Uluslararasi alanda kabul edi̇len kurumsal yöneti̇m düzenlemeleri̇Uluslararasi alanda kabul edi̇len kurumsal yöneti̇m düzenlemeleri̇
Uluslararasi alanda kabul edi̇len kurumsal yöneti̇m düzenlemeleri̇ilker serdar
 
Bilgi Toplumuna Dönüşüm Politikası
Bilgi Toplumuna Dönüşüm PolitikasıBilgi Toplumuna Dönüşüm Politikası
Bilgi Toplumuna Dönüşüm PolitikasıUfuk Kılıç
 
Hisse Rapor Bilgi Paylasim Agi.pdf
Hisse Rapor Bilgi Paylasim Agi.pdfHisse Rapor Bilgi Paylasim Agi.pdf
Hisse Rapor Bilgi Paylasim Agi.pdfBacklink Paketleri
 
Kobiler İçin Risk Sermayesi
Kobiler İçin Risk SermayesiKobiler İçin Risk Sermayesi
Kobiler İçin Risk SermayesiKASIAD KOCAELİ
 
Finansal yönetim ve fonksiyonlar (1) kopya
Finansal yönetim ve fonksiyonlar  (1)   kopyaFinansal yönetim ve fonksiyonlar  (1)   kopya
Finansal yönetim ve fonksiyonlar (1) kopyaSinan Gümüşdağlı
 
100 soruda dis_ticaret
100 soruda dis_ticaret100 soruda dis_ticaret
100 soruda dis_ticaretSunay Çakır
 

Ähnlich wie 04 finansman tarihi ve gelişimi (20)

Yenilikçi Finans
Yenilikçi FinansYenilikçi Finans
Yenilikçi Finans
 
Finansal Yönetim (2010-2011)
Finansal Yönetim (2010-2011)Finansal Yönetim (2010-2011)
Finansal Yönetim (2010-2011)
 
Aof muhasebe ve finans
Aof muhasebe ve finansAof muhasebe ve finans
Aof muhasebe ve finans
 
Finans E-Eğitimi
Finans E-EğitimiFinans E-Eğitimi
Finans E-Eğitimi
 
Kurumsal Hazine Yönetimi
Kurumsal Hazine YönetimiKurumsal Hazine Yönetimi
Kurumsal Hazine Yönetimi
 
GISP - 2015 Sonrası Gayrimenkul Sektorü Raporu
GISP - 2015 Sonrası Gayrimenkul Sektorü Raporu   GISP - 2015 Sonrası Gayrimenkul Sektorü Raporu
GISP - 2015 Sonrası Gayrimenkul Sektorü Raporu
 
küresel kriz ve bankacılık serktörü
küresel kriz ve bankacılık serktörüküresel kriz ve bankacılık serktörü
küresel kriz ve bankacılık serktörü
 
Turizm işletmelerinde finansal yönetim dersi
Turizm işletmelerinde finansal yönetim dersiTurizm işletmelerinde finansal yönetim dersi
Turizm işletmelerinde finansal yönetim dersi
 
Ttk Tasarisi Tms iliskisi
Ttk Tasarisi Tms iliskisiTtk Tasarisi Tms iliskisi
Ttk Tasarisi Tms iliskisi
 
Perakendicilikte uluslararasılaşma
Perakendicilikte uluslararasılaşmaPerakendicilikte uluslararasılaşma
Perakendicilikte uluslararasılaşma
 
Bölgesel Finans merkezi olarak İstanbul ve Dünya Finans Merkezi Örnekleri
Bölgesel Finans merkezi olarak İstanbul ve Dünya Finans Merkezi ÖrnekleriBölgesel Finans merkezi olarak İstanbul ve Dünya Finans Merkezi Örnekleri
Bölgesel Finans merkezi olarak İstanbul ve Dünya Finans Merkezi Örnekleri
 
Uluslararasılaşma
UluslararasılaşmaUluslararasılaşma
Uluslararasılaşma
 
7 06 butce nedir nasil hazirlanir
7 06 butce nedir nasil hazirlanir7 06 butce nedir nasil hazirlanir
7 06 butce nedir nasil hazirlanir
 
Uppsala modeli
Uppsala modeliUppsala modeli
Uppsala modeli
 
Uluslararasi alanda kabul edi̇len kurumsal yöneti̇m düzenlemeleri̇
Uluslararasi alanda kabul edi̇len kurumsal yöneti̇m düzenlemeleri̇Uluslararasi alanda kabul edi̇len kurumsal yöneti̇m düzenlemeleri̇
Uluslararasi alanda kabul edi̇len kurumsal yöneti̇m düzenlemeleri̇
 
Bilgi Toplumuna Dönüşüm Politikası
Bilgi Toplumuna Dönüşüm PolitikasıBilgi Toplumuna Dönüşüm Politikası
Bilgi Toplumuna Dönüşüm Politikası
 
Hisse Rapor Bilgi Paylasim Agi.pdf
Hisse Rapor Bilgi Paylasim Agi.pdfHisse Rapor Bilgi Paylasim Agi.pdf
Hisse Rapor Bilgi Paylasim Agi.pdf
 
Kobiler İçin Risk Sermayesi
Kobiler İçin Risk SermayesiKobiler İçin Risk Sermayesi
Kobiler İçin Risk Sermayesi
 
Finansal yönetim ve fonksiyonlar (1) kopya
Finansal yönetim ve fonksiyonlar  (1)   kopyaFinansal yönetim ve fonksiyonlar  (1)   kopya
Finansal yönetim ve fonksiyonlar (1) kopya
 
100 soruda dis_ticaret
100 soruda dis_ticaret100 soruda dis_ticaret
100 soruda dis_ticaret
 

Mehr von Serdal KOÇİYİT

Mehr von Serdal KOÇİYİT (14)

DİPLOMA TERC KONS ONAYLI
DİPLOMA TERC  KONS  ONAYLIDİPLOMA TERC  KONS  ONAYLI
DİPLOMA TERC KONS ONAYLI
 
14 ekiplerde motivasyon etkenleri
14   ekiplerde motivasyon etkenleri14   ekiplerde motivasyon etkenleri
14 ekiplerde motivasyon etkenleri
 
13 toplantı süreci
13   toplantı süreci13   toplantı süreci
13 toplantı süreci
 
12 müşteri i̇lişkileri yönetimi crm-
12   müşteri i̇lişkileri yönetimi  crm-12   müşteri i̇lişkileri yönetimi  crm-
12 müşteri i̇lişkileri yönetimi crm-
 
11 ekip çalışması ve temel öğeleri
11   ekip çalışması ve temel öğeleri11   ekip çalışması ve temel öğeleri
11 ekip çalışması ve temel öğeleri
 
10 stratejik analiz
10   stratejik analiz10   stratejik analiz
10 stratejik analiz
 
09 karar verme turleri
09   karar verme turleri09   karar verme turleri
09 karar verme turleri
 
08 i̇novasyon
08   i̇novasyon08   i̇novasyon
08 i̇novasyon
 
07 i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci
07   i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci07   i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci
07 i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci
 
06 koçluk nitelikleri
06   koçluk nitelikleri06   koçluk nitelikleri
06 koçluk nitelikleri
 
05 i̇nsan davranışları ve kişilik tipleri
05   i̇nsan davranışları ve kişilik tipleri05   i̇nsan davranışları ve kişilik tipleri
05 i̇nsan davranışları ve kişilik tipleri
 
03 ekonomi ve üretim
03   ekonomi ve üretim03   ekonomi ve üretim
03 ekonomi ve üretim
 
02 liderlik ve nitelikleri
02   liderlik ve nitelikleri02   liderlik ve nitelikleri
02 liderlik ve nitelikleri
 
01 delagasyon
01   delagasyon01   delagasyon
01 delagasyon
 

04 finansman tarihi ve gelişimi

  • 1. 1    TT ÜÜ RR KK İİ YY EE TT EE MM SS İİ LL CC İİ LL İİ ĞĞ İİ İİ ŞŞ LL EE TT MM EE BB ÖÖ LL ÜÜ MM ÜÜ FİNANSMAN TARİHİ VE GELİŞİMİ LLİİSSAANNSS PPRROOGGRRAAMMII SSUUNNAANN :: SSeerrddaall KKOOÇÇİİYYİİTT SSUUNNUULLAANN:: MMUURRAATT AAYYAANN İSTANBUL , TEMMUZ 2014
  • 2. 2    İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER 02 ŞEKİLLER DİZİNİ 03 GİRİŞ 04 1. FİNANS TANIMI VE KAVRAMI 05 2. FİNANSAL PİYASALAR 08 3. GSMH NEDİR ? NASIL HESAPLANIR ? 10 4. ÜLKE EKONOMİSİNDE GSMH NASIL HESAPLANIR 11 5. FAKTÖR PİYASASINDA DENGE 12 6. FAİZ 13 7. TOPRAĞIN GETİRİŞİ ( RANT) 13 8. KAR 14 9. FİNANSAL ANALİZ 14 9.1. Oran Analizi 16 9.2. Karşılaştırmalı Raporlar Analizi 16 9.3 Yüzde Analizi 16 9.4 Trend Analizi 17 10. FİNANS BİLİMİ VE FİNANSAL SİSTEM 17 10.1. Piyasalar, Yatırımlar ve Finansal Yönetim Arasındaki İlişkiler 18 10.2. Finansal Yönetimin Fonksiyonları 19 10.2.1. Finansal Analiz 19 10.2.2. Finansal Planlama ve Denetim 19 10.2.3. Fonların Sağlanması 20 10.2.4. Fonların Yatırımı 20 10.2.5. Özel Finansal Sorunların Çözümü 20 11.FİNANSAL YÖNETİMİN DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ 20 12.KAR MAKSİMİZASYONU VE FIRSAT MALİYETİ 21 13. FİNANS TARİHİ GÖRSEL EVRAKLARI 22 8. SONUÇ KAYNAKÇA
  • 3. 3    ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 1. Finans Piyasalarının Tüm Piyasalar İçindeki Yeri 09 Şekil 2. Nihai Mal Örnek Tablosu Şekil 3. Trend Yüzdeleri Analizi
  • 4. 4    GİRİŞ Finansın bağımsız bir disiplin olarak ortaya çıkması çok geriye gitmemektedir. Finansal yönetimden beklentiler gün geçtikçe artmış ve karmaşık hale gelmiştir. Artık, günümüzde firma değerinin maksimize edilmesi amacı temel prensip olarak kabul görmektedir. Bunun için de yalnızca kaynak temininin yeterli olmayacağı, yatırım ve temettü kararlarının da önemli olduğu anlaşılmıştır. Başarılı olmak isteyen bir finans yöneticisinin piyasalar, yatırım ve finansal yönetim arasındaki ilişkiyi ve karşılıklı bağımlılığı iyi anlaması gerekir. Finansal analiz, finansal planlama ve denetim, fonların sağlanması, fonların yatırımı ve özel finansal sorunların çözümü finans yöneticisinin yerine getirmesi gereken temel işlevlerdir. Finansal yönetim, vekâlet sorununun çözümü için de bazı önlemler almak durumundadır. Günümüzde, firmaların gündeminde yer alması gereken bir diğer konu da kurumsal yönetimdir. Günümüzde, kurumsal yönetimin temel ilkeleri olan şeffaflık, eşitlik, hesap verebilme ve sorumluluk her firmanın riayet etmesi gereken ya da beklenen temel prensipler olarak ön plana çıkmaktadır.
  • 5. 5    1. FİNANS TANIMI VE KAVRAMI ? Çalışmamıza başlamadan önce finans kavramının açıklanmasında yarar bulunmaktadır. Finans, Fransızca’dan türeyen bir kelime olup sözlükte, “para, mal, mali işler” gibi anlamlara gelmektedir. Fakat pratikte, “işletmenin gereksinim duyduğu fonların, en uygun şekilde ele geçirilmesi ve bu fonların en etkin şekilde kullanılmasıdır” diye tanımlayabiliriz. Finans, işletmenin gereksinim duyduğu fonların en uygun koşullarda ele geçirilmesivle ele geçirilen fonların en etkin kullanımını sağlamaktır. 1950’li yıllara kadar, finansın fon bulma fonksiyonu ön plandayken, bu tarihten sonra, fonların kullanımı daha fazla önem kazanmıştır. Finansın ve Finansal Piyasaların Tarihsel Gelişimi Bileşik faiz hesaplamalarının, yaklaşık İ.Ö. 1800 yıllarında, Babil Krallığında, Hammurabi Yasalarıyla düzenlendiği tahmin edilmektedir. İlk opsiyon sözleşmesi, İ.Ö. 1000 yıllarında, Filozof Thales tarafından satın alınmıştır. Uluslararası bankacılığın kökleri 15. yüzyıla kadar uzamaktadır. Konusu pirinç olan vadeli işlem piyasaları, 1650’li yıllarda Japonya’da görülmüştür. Bugünkü anlamda ilk anonim şirket (East India Company), 1599 yılında İngiltere’de kurulmuştur. Günümüzde halen faaliyetini sürdüren bir başka A.Ş., (Hudson’s Bay) 1670 yılında Kanada’da kurulmuştur. ABD’de 1690 yılında, ilk kağıt para ihracı gerçekleştirilmiştir. İlk menkul kıymet ihraçları, 1720 yılında gerçekleşmiştir. Günümüzün en büyük borsası olan New York Borsası (NYSE), 1792 yılında kurulmuştur.Bilgisayar ve İletişim Teknolojilerindeki Gelişmelere ve Küreselleşmeye Bağlı Olarak Son Yıllarda Finanstaki Gelişmeler Uluslararası Finansman Türev Ürünler ve Türev Piyasalar Finans Mühendisliği Risk Yönetimi Finansın Kapsamına Giren Konular Finansal yönetim veya İşletme finansı Para ve sermaye piyasaları Yatırım Piyasalar, Yatırımlar ve Finansal Yönetim Arasındaki İlişkiler Finansal Yönetimin Fonksiyonları 1 1. Finansal Analiz 2. Finansal Planlama ve Denetim 3. Fonların Sağlanması 4. Fonların Yatırımı 5. Özel Finansal Sorunların Çözümü Ekonomik koşullardaki gelişmeyle birlikte finans yöneticisinin rolü de devamlı olarak                                                              1 http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr
  • 6. 6    değişmekte ve gelişmektedir. Bir zamanlar finansal kayıtların tutulması, raporların hazırlanması, işletmenin nakit durumunun yönetilmesi gibi işleri kapsamaktayken, son yıllarda finans yöneticilerinin görevleri, bu sayılanların çok ötesine geçmiştir. 1930 öncesi finans yönetiminde, esas olarak, çeşitli finansal pazarlar ve bu pazarlarda işlem gören menkul değerlerle ilgili betimleyici tartışmalar ağırlıktaydı. Dolayısıyla çalışmalar finanslama ya da bilançonun pasif tarafında yer alan borçlanmalar ve öz sermaye üzerinde yoğunlaşılmıştır.2 1930′lu yıllarda finansal yönetim, bu dönemin ekonomik yapısını belirleyen depresyon ve bunalımın etkisinde kalmıştır. Fiyatlardaki düşmeler, kredilerdeki sıkıntılar, tasfiye ve iflaslara neden olmuştur. Ayakta kalan işletmeler ise finansal reorganizasyona gitmişler ve likidite durumlarını kuvvetlendirecek önlemlere ağırlık vermişlerdir. 1940 ve 1950′li yıllarda finansal yönetimde kantitatif yöntemlere yer verilmiştir. İlk defa, finansal yönetimde, fonların kullanımı, diğer bir ifade ile bilançonun aktif tarafıyla da ilgilenilmiştir. Ayrıca, sermaye bütçelemesi problemlerinde, mükemmel bir teknik olan iskonto edilmiş nakit akışları tekniği kullanılmıştır. Bundan başka sermayenin maliyetini ölçmede ve finansal varlıkların değerlendirilmesinde yeni yeni teknikler geliştirilmiştir. Sermaye bütçelemesi ve sermaye maliyeti konusundaki gelişmeler günümüzde de devam etmektedir. 1960′lı yıllarda sabit aktiflerle, stoklar, alacaklar ve nakit gibi döner aktiflerin dağılımında optimizasyon ve istatistiksel tekniklerin kullanıldığı matematiksel modeller uygulanmaya başlanmıştır. 1970′li yıllarda bu eğilim daha da artmıştır. Bu yılların diğer önemli bir özelliği de işletme değerini ve hissedarların ortakların servetini maksimum kılmada riskle düzeltilmiş modellerin geliştirilmiş olmasıdır. 1980′li yıllardaki gelişmeler, finansal kararlar almada bilgisayarlı uygulamalara gittikçe artan bir önemin verilmesi yönündedir. Ayrıca bu yıllarda finans yöneticileri, sık sık yükselen faiz oranları karşısında varlıkların yönetiminde de daha atak davranmaktadırlar. Son yıllarda dünya ekonomisinde yaşanan büyük değişim ve gelişimler diğer alanlarda olduğu gibi finansı da önemli ölçüde etkilemiştir. Özellikle 1980′lerden sonra gelişmelerin hızı artmıştır. İlk dikkati çeken eğilim, sermayenin dolaşım hızının olağanüstü artmasıdır. Sermayenin uluslararacılaşması yeni bir olgu değildir; ancak dünya ekonomisinin merkez ülkelerinden çevre ülkelere yapılan doğrudan sermaye yatırımlarında ve daha çok da portföy yatırımlarında son yıllarda önceki dönemlere göre çok büyük sıçramalar yaşanmıştır. Dikkati çeken diğer bir eğilim teknolojik gelişme ve değişikliklerdir. Bilgisayarların işlem hızında, bellek kapasitesinde yaşanan olağanüstü gelişmelere karşılık maliyetlerin hızla düşüyor olmasıyla, dünyanın hemen hemen bütün noktalarının yalnızca telefon hatlarıyla değil fiber optik veri transfer kanallarıyla bağlanmasını olanaklı hale getirmiştir.                                                              2 http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr
  • 7. 7    Finans fonksiyonu üzerinde etkili olan diğer gelişmeler ise şu şekilde özetlenebilir; -İşletmelerin büyük ölçekte faaliyette bulunmaları. -İşletmelerin çok çeşitli ürünler üretmeleri ve çeşitli piyasalara sunmaları. -Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin öneminin artması. -İşletmelerin büyümeye verdikleri önemin artması. -İşletmeler arasında birleşmelerin ve satın almaların yoğunlaşması. -Teknolojide hızlı değişmelerin yaşanması. -Piyasalarda rekabetin artması, kâr marjlarının daralması. -Ulaştırma ve iletişim olanaklarının artması. -Faiz ve döviz kurlarında dalgalanmaların artması. Dünya ekonomisinde yaşanan, yukarıda sayılan ve benzeri değişimler nedeniyle finans yöneticisinin işlevleri de büyük ölçüde nitelik değiştirmiştir. Karar alma, değişimin hızından dolayı daha çok zorlaşmış, daha riskli hale gelmiştir. Bu nedenle daha kapsamlı karar alma modelleri kullanma gereği ortaya çıkmıştır. Zamanın önemi büyük olduğu için, verilerin hızla alınarak kullanılabilmesinde bilgi işlem teknikleri yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Değişimin hızlı olması belirsizlik ve riski arttırmıştır. Diğer taraftan piyasaların entegre olması nedeniyle piyasalar arasında etkileşim büyümüş, finansal yönetimde yeni finansal araçların ve yeni risk yönetim tekniklerinin kullanılması kaçınılmaz olmuştur.3 Görüldüğü gibi finans (veya finansman) yönetilmesi gereken önemli bir süreçtir. Bu sürecin içerisinde:[3] Finansal kaynakların bulunması, Kaynakların planlanması ve yönetimi, Kaynakların etkinliğinin kontrol edilmesi Gibi süreçler bulunmaktadır. Bu süreçlerin doğru şekilde yönetilebilmesi için de doğru bir örgütlenmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen fonlar iki türlü elde edilebilmektedir. Bu fonlar hem yabancı kaynaklardan hem de öz kaynaklardan sağlanabilmektedir. Eğer bu fonlar yabancı kaynaklardan sağlanırsa, bu kaynağı temin edenlerin yönetime katılma, sorumluluk taşıma, kar etme veya etmeme riskini alma gibi görevleri bulunmamaktadır. Fakat öz kaynaklar ile fon ihtiyacı karşılanırsa, öz kaynak sağlayanların yönetime katılma, kar veya zarara ortak olma, pay oranında sorumluluk taşıma gibi görevleri mevcuttur.[4]                                                              3 http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr
  • 8. 8    Eğer finansman yabancı kaynaklardan yapılıyorsa, bu temelde iki ayrı şekilde ifade edilebilmektedir. Bunlardan bir tanesi nakit finansman diğeri de gayrinakit (nakit olmayan) finansmandır. İşletmeler ticari işlemler için kısa vadeli, yatırım kararları sonrası oluşacak maliyetleri karşılayabilmek için de uzun vadeli nakit ihtiyaçları duyabileceklerdir. Bunları kısaca özetlemek istesek, kısa vadeli nakit düzensizlikleri, personel ödemeleri, sarf malzemesi, idari giderler veya ticari mallar için kısa vadeli fon ihtiyacında bulunabilecekleri gibi; yatırım nitelinde makine alımı, ticari araç veya iş yeri alımı gibi işlemler için de uzun vadeli nakit finansmanlara ihtiyaç duyabileceklerdir. Gayri nakit finansmanlara değindiğimizde ise bankaların nakit kredi yerine kendi itibarlarını müşterileri için ortaya koydukları finansman çeşitleri olduklarını görmekteyiz.[5] Bunlara örnek olarak da ticari işlemlerini sürdürebilmeleri için gerekli teminat mektubu, akreditif, kontr garanti vb. gösterilebilecektir.4 2. FİNANS PİYASALARI Bir işletme yabancı kaynaklı fon temin etmek istediğinde ya kredili alış yapmak için reel sektördeki diğer firmalara başvurur ya da fon arz edenlerin fonlarının toplandığı finans sektöründen fon talebinde bulunmak durumundadır. Aşağıda da görüldüğü piyasaları reel ve finans piyasaları diye ikiye ayırabilmekteyiz. Reel kesimde bulunan ve fon ihtiyacı olan işletmeler ya kendi aralarında vadeli satışlar yaparak birbirlerinin fon ihtiyaçlarını nakit bir finansmana gereksinim duymadan çözerler ya da finans sektörünün içerisinde bulunan kurumlardan bu ihtiyaçlarının çözümünü talep ederler. İşletmelerin finansman ihtiyaçlarını karşılayabilecek finans piyasası aktörleri de aşağıda belirtilmiştir. 1. Bankalar 2. Sigorta şirketleri 3. Finansal kiralama şirketleri 4. Faktoring şirketleri 5. Forfaiting şirketleri                                                              4 http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr
  • 9. 9    Şekil 1. Finans Piyasalarının Tüm Piyasalar İçindeki Yeri5 Eğer işletmenin piyasadaki saygınlığı fazla ise (borçlarını zamanında ve eksiksiz olarak ödüyor, piyasaya yapması gereken bildirimlerini zamanında yapıyor, ortakların sektördeki geçmişleri ve deneyimleri yüksekse piyasa itibarı da olumludur), fon arz edenlerden nakit veya nakit olmayan finansman bulmak konusunda zorlanmayacaktır.                                                                  5 TSPAKB, a.g.e, s. 18
  • 10. 10      3. GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) NEDİR? NASIL HESAPLANIR?   Milli Gelir ile ilgili iki temel kavram vardır. GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) GSMH yani Gayri Safi Milli Hasıla yaygın olarak bilindiği gibi bir ülkedeki kişi başına düşen gelirdeğildir. Kişi başına düşen gelire bir ülkedeki GSMH’yı bulup, daha sonra elde ettiğimiz bu GSMH rakamını o ülkedeki toplam nüfusa bölerek ulaşabiliriz. Ama önce GSMH nedir onu kavrayalım. GSMH, bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen tamamlanmış(nihai) mal ve hizmetlerin piyasa fiyatları ile ifade edilen değerleri toplamıdır. “Ekonomide belirli bir dönem” den kasıt bu tanım için genelde 1 yıldır. “tamamlanmış (nihai) mal ve hizmetler“ ile kastedilen ise bir ülke ekonomisinde üretim aşamasından çıkmış son mallardır. Örneğin bir ceket üretilirken önce çiftçiden pamuk alınır. Bu pamuk ip haline getirilir, ipten ise kumaş yapılır ve son olarak bu kumuştan ceket dikilir. İşte dikilen bu ceket iktisadi olarak “nihai mal“dır. Buradaki diğer mallar olan pamuk, ip ve kumaş ise ara mallardır. Ara mal, bir başka mal ve hizmetin üretilmesinde kullanılan mal ve hizmetlerdir. GSMHhesabının nihai mallara göre yapılması gerekir. GSMH hesabına ara malların dahil edilmesine “çifte sayma“ denir, ki bu da bir ekonomide yapılmaması gereken şeylerden biridir. Çünkü GSMH’yı olduğundan fazla değerlerde gösterebilir.6 Şekil 2. Nihai Mal Örnek Tablosu                                                              6 http://www.kemalonur.com/serbest-bolge/gsmh-gayri-safi-milli-hasila-nedir-nasil- hesaplanir.html
  • 11. 11    Tabloda da görüldüğü gibi ara malların satış değerlerinden oluşan bir toplamı alırsak, nihai malımız olan ceketin ekonomimize yapmış olduğu 100 TL lik katkıyı 155 TL olarak elde ederiz. Aradaki bu fark ise GSMH nın 55 TL fazla çıkmasına yol açar. Tabi bu sadece bir mal için 55 TL olarak çıkıyor örneğimizde. Ekonomideki bütün mal ve hizmetlerin GSMH hesabına bu şekilde girmesi o ülke ekonomisi için akıl almaz sonuçlar meydana getirilebilir. 4. ÜLKE EKONOMİSİNDE GSMH NASIL HESAPLANIR . GSMH hasıla hesabı ikiye ayrılır. Biri cari ya da diğer bir deyişle nominal GSMH, diğeri ise sabit fiyatlarla hesaplanan reel GSMH’dır. Bu ikisinden önemli olan reel GSMH dır, ki bu o ülke ekonomisinin baz alınan yıldan bu yıla ne kadar geliştiğini ya da gelişemediğini gösterir. Reel GSMH o ülkedeki cari dönemde yapılan mal ve hizmet üretimi miktarıyla baz alınan yıldaki piyasa fiyatlarının çarpımlarının toplamıyla elde edilir. P: bir mal/hizmetin piyasa fiyatı Q: bir mal/hizmetin üretim miktarı GSMH = P1.Q1+P2.Q2+…+Pn.Qn Olarak hesaplanır. Bu toplam GSMH nın “Üretim Yöntemi“ ile hesaplanmasına olanak sağlar. Eğer GSMH yı 2010 yılı için hesaplamak istersek hesabımıza konu olacak mal/hizmetlerin 2010 yılı piyasa fiyatlarıyla aynı mal/hizmetlerin 2010 yılı üretim miktarlarını dikkate alırız. Bu durumu yukarıdaki gibi formüle edersek aşağıdaki gibi olur. GSMH=P12010.Q12010+P22010.Q22010+…+Pn2010.Qn2010 Fakat bu hesap görüldüğü gibi bir ekonomideki reel büyümeyi bize vermez. Çünkü sadece içinde bulunduğumuz yıla aittir. Oysa büyümeyi elde edebilmek için iki değişkene ihtiyaç vardır.Sabit fiyatlarla hesaplanan reel GSMH bize bir ülke ekonomisinin bir yıldan diğer yıla ne kadar büyüğünü, geliştiğini gösterir. Örneğin biz ülkemizin 1998 yılından 2010 yılına kadar ne kadar büyüdüğünü araştırmak istiyoruz. Bunun için 1998 yılındaki fiyatlar genel düzeyi ile aynı mallarda 2010 yılında gerçekleşen üretim miktarlarını çarparak toplamalıyız. Bunu da; GSMH=P11998.Q12010+P21998.Q22010+…+Pn1998.Qn2010 Şeklinde ifade edebiliriz. Böylece 1998 yılından bu yana piyasa fiyatlarının sabit olduğunu varsayıp, 1998 yılından 2010 yılına kadar ekonomimizdeki gerçek büyümeyi elde etmiş oluruz. Burada 1998 yılını baz yılı kabul edip fiyatlar genel düzeyini 1998 yılında sabitleyerek 2010 yılı
  • 12. 12    üretimimizi fiyat etkisinden arındırmış oluyoruz.7 İktisadi olarak bir ülke ekonomisinin gelişmişliği yapılan üretimle ilgilidir. Enflasyon ve deflasyon gibi etkenler fiyatlar genel düzeyinde cok büyük artışlara ya da azalışlara sebep olabilirler. Bu nedenle cari dönemde yapılan GSMH hesabı büyüme ölçüsü olarak kullanılamaz. Enflasyonun %100 lere ulaştığı dönemlerde bakarsınız ki cari dönemde hesaplanan GSMH baz yılının çok çok üstündedir fakat üretime baktığınızda baz yılının yarısı kadar bile yoktur. Bu o ülke ekonomisinin gerilemekte olduğunu gösterir. Derflasyonun da ters yönde fakat benzer bir etkisinden söz edilebilir. Ülke ekonomilerinde temel amaçlardan biri fiyat istikrarını sağlamak olsa da bu konuda nadiren başarılı olunur. Bu yüzden GSMH hesabı her yıl genel olarak bir kere ve bir yıl içinde dört kez hesaplanır.8 5. FAKTÖR PİYASASINDA DENGE Bir üretim faktörünün eline geçen gelirin ekonomik rant ve transfer, kazancı olmak üzere iki bileşeni vardır. Bir diğer deyişle üretim faktörünün toplam geliri ekonomik rant ve transfer kazançlarından oluşur. Ekonomik rantla toprak rantını karıştırmamak gerekir. Ekonomik rant tüketici artığına benzemektedir. Ekonomik rant bir faktör sahibinin faktörünü kullanıma arz etmek için istediği miktarın üstünde elde ettiği gelire denir. Transfer kazancı, bir üretim kullanmanın fırsat maliyetidir. Emek Arzı Gelir ve İkame etkileri boş zaman talebi (veya emek arzı) çerçevesinden de geçerlidir. 1) Gelir Etkisi: Daha yüksek ücret tüketiciyi daha zengin yapar. İnsanların servetinin artması boş zaman da dahil mal talebini artırır. 2) İkâme Etkisi: Ücret oranı boş zamanın fiyatı (fırsat maliyeti) olduğundan tüketiciler saat ücretinden vazgeçerek kendi boş zamanını satın alır. Ücret oranı yükseldiği zaman, tüketicinin satın alabileceği diğer mallara göre boş zaman yükseldiği zaman, tüketicinin satın alabileceği diğer mallara göre boş zaman yükseldiği zaman, tüketicinin satın alabileceği diğer mallara göre boş zaman daha pahalı hale gelir. Böylece bir ücret artışı bireylerin daha az boş zaman fakat daha fazla mal satın almalarına neden olur. Bazı çalışanlar ücret oranındaki artışa daha fazla çalışarak tepki gösterirken, diğerleri daha az çalışarak tepki gösterebilirler. Bu konuda yapılan bazı araştırmalar şu sonuçları ortaya koymuştur                                                              8 http://www.kemalonur.com/serbest-bolge/gsmh-gayri-safi-milli-hasila-nedir-nasil- hesaplanir.html
  • 13. 13    * Çalışanların büyük bir çoğunluğu için ücret değişmelerine karşı emek arzının cevabı çok güçlü değildir. * Düşük ücretli işçilerde ikâme etkisi öne çıkmaktadır. Böylece ücretler yükseldiği zaman daha fazla çalışacaktır. * Yüksek ücretli işçilerde gelir etkisini dengelemektedir. Böylece ücretler çok yükseldiği zaman daha fazla çalışamamaktadır. Emek Talebi ve Denge Ücretinin Belirlenmesi Emek talebinin marjinal ürün gelir eğrisi beliler. Kârın maksimize etmek isteyen firma marjinal ürün geliri piyasa ücret oranına eşit oluncaya kadar emek istihdam edecektir. 6. FAİZ Bir ülkedeki faktör sahiplerinin elde ettikleri gelirin önemli bir kısmını faiz gelirleri oluşturur. Faiz, sermayenin getirişidir. Sermaye söz konusu olduğunda prodüktivitenin fiziksel temeli emekde olduğu gibi açık değildir. Sermaye mallarının yapımı için daha dolambaçlı ve belli bir zamanın geçmesini gerektiren yöntemler kullanılır. Dolambaçlı üretim yöntemleri daha prodüktiftir, belli bir sürenin geçmesini gerektirir. Öte yandan herhangi bir şeyin üretilmesi, önce makine ve teçhizat alınması dolayısıyla para harcamasını gerektirir. Burada temel sorun, bakım masrafları düşüldükten sonra yatırımın miktarının artabileceği dikkate alındığında sermayenin marjinal prodüktivitesi düşmeyecektir.9 Öte yandan bir ekonomide sürekli olarak yeni buluşlar yapılmaktadır. Buluşlar sermaye artışının marjinal prodüktivitesinde yarattığı düşüşü fazlasıyla dengeleyerek sermayenin marjinal prodüktivitesi eğrisinin sağa kaymasına neden olacaktır. 7. TOPRAĞIN GETİRİŞİ (RANT) "Toprak" ya da "doğa" terimleri ile açıklanan üretim faktörü, ekilebilir topraklar yanında, madenler, petrol yatakları ve yer altı suları gibi doğal kaynaklar da, orman ve sular gibi yerüstü kaynakları da bu kavramın içine girmektedir. Bir üretim faktörü olarak "toprak" m en önemli özellikleri şunlardır. 10 1) Toprak miktarı bakımından sınırlı ya da kıt bir kaynaktır. 2) Toprağın başka yere taşınması imkansızdır. Yâni, toprak nerede bulunuyorsa ancak orada üretime katılabilir. 3) Toprağın çoğaltılması mümkün değildir. Yâni, ne insan gücü gibi, ne de sermaye gibi zamanla arz miktarlarını arttırmak söz konusudur. O hâlde toprak sahibinin üretiminden aldığı payın tamamı ekonomik rant niteliği kazanmaktadır. Bir üretim faktörünü belirli bir alanda tutmak için ödenmesi gereken bedele transfer geliri denir. Ve bu miktarı aşan ödemeler ekonomik rant olarak nitelendirilir.                                                              9 TDK, “Finans”, http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/SOZBUL.ASP?kelime=finans. 10 Mehmet Erkan, “Finans Nedir”, http://www2.aku.edu.tr/~mehmeterkan/sayfalar/2
  • 14. 14    Rant sözcüğünün aslı İngilizce'dir. (Rent) ve kira demektir. Kiraya verilen bisiklet, kamyon veya traktör doğal kaynak değil sermaye mallarıdır. Buna karşılık, ev apartman ve çiftlik kirası içinde toprak unsurunun payı olmakla birlikte onun üzerine sonradan bina ve tesisler yapmak için insanlar emek ve sermaye yatırmışlardır. Toprak arasındaki kalite farklarından ya da pazar olan uzaklık farklarından doğan ranta ise diferansiyel rant denir. Klasik rant teorisini ortaya koyan David Ricardo'nun açıklamaları, diferansiyel rantın izahıdır. Toprak doğada hazırdır yani üretilmiştir. Dolayısıyla, toplum açısından reel maliyeti sıfırdır. Toprağı başka bir yere taşımak da mümkün değildir; yani toplam açısından toprağın alternatif maliyeti de sıfırdır. Toprak rantını tarım alanında kullanılan toprağın rantı ile kentlerde iş yeri ve konut alanı olarak kullanılan arsaların rantı olarak ikiye ayırmak mümkündür. İkinci tür ranta şehir rantı adı verilir. 8. KÂR Bir iş adamının eline geçen yıllık gelirin içinde, kendisinin bile tamamen kâr geliri sanmasına rağmen, gerçekte çok çeşitli gelirler bulunabilir. Örneğin iş adamı kendi firmasının başında yönetici olarak çalışmaktadır; fakat ücret ve maaş olarak kendisine hiçbir ödeme yapılmamaktadır. Bu durumda yıl sonunda eline geçen kârın bir kısmı bu nitelikte bir ödemedir; yani yönetici gelir cinsinden bir emek getiridir. iş adamı aynı zamanda işe kendi sermayesini koymuş ise buna ayrıca faiz yürütmediği için, yıl sonunda eline geçen paranın bir kısmı da faizdir; yani bir mülk geliridir. Firmanın kullandığı toprak veya arsa iş adamının kendisine ait ise kâr zannettiği gelirin içinde rant da vardır. Bütün bunların dışında kalan bir gelir söz konusu ise onu da saf anlamda kâr olarak kabul edebiliriz. Klasik iktisatçılar faiz ile kârı karıştırdıkları için ayrı bir torileri yoktur. Neo klasik iktisatçılarından bir kısmı kârı (girişim) unsurlarının karşılığı olarak görürler. Amerikalı iktisatçı Frans Knight'nın kâr teorisine göre, girişimci, yükleniminin karşılığı olarak kâr adı altında bir gelir elde etmektedir ki bu kâr her zaman pozitif bir miktar olmaz. Bazen negatif olur. Yani zarar ortaya çıkabilir. J. Schumpeter'e göre kâr geleneksel işlerin yapılması karşılığı elde edilen bir gelir değil; yenilikler yapan, yeni pazarlar açan, yeni ürünler bulan dinamik müteşebbislerin (girişimlerin) yaratıcı çabalarının karşılığı olarak elde ettikleri gelirlerdir. 11 9. FİNANSAL ANALİZ İşletmelerin finans piyasalarından ve diğer işletmelerden nakit veya gayrinakit fon bulmaları noktasında bir finansal analize tabi tutulmaları gerekmektedir. Bunun sebebi, fon arz eden kurumların fon talep eden kurumun risk seviyesini ölçmeye çalışmasıdır. Bu analiz sonucunda                                                              11  Niyazi Berk, Finansal Yönetim, İstanbul, Bilim Teknik, 1990, s. 2.
  • 15. 15    firmaya kullandırılacak kredinin fiyatı bulunmaya çalışılacaktır. Bankaların firmalara kullandırdıkları kredi fiyatlamasında dikkat ettikleri husus maliyet + kar marjı formülüdür. Burada belirtilen maliyet içerisinde ; Bankaların bireysel veya kurumsal müşterilerinden toplandıkları fonların ağırlıklı maliyeti, Kredi kullanmak isteyen müşterinin riski, Bankanın faiz dışı gelirlerinin faiz dışı giderlerinden az olması durumunda bunun kapatılmasını ifade eden gider kaybı ve Sermaye maliyeti bulunmaktadır. Bu maliyetlerin bulunmasından sonra üzerine hedefledikleri karı ekleyip fiyatlama yapmaktadırlar. Görüldüğü gibi bankalar müşterinin riskli olup olmamasına göre fiyatı indirip arttırabilmektedirler. Bu hususu piyasadaki konut kredilerinin araç kredilerinden genellikle daha düşük faize sahip olması ile de açıklayabiliriz. Çünkü konut kredilerinde birey aldığı konutu kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır fakat araç her zaman ikinci planda kalacaktır. Bu aşamadan anlaşıldığı gibi fon talep edenin mutlaka incelenmesi gerekmektedir. Bunun yapılabilmesi için aşağıdaki teknikler kullanılabilir. Nicel analiz ; İşletmenin finansal durumunu sayısal veriler etrafında değerlendirmeye verilen analizdir. Nitel analiz ; İşletmenin piyasa itibarını, geçmişte yaptığı faaliyetleri sayısal analize girmeden inceleyen ve işletme hakkında genel bir bilgi vermeyi amaçlayan analizdir. Bir firmayı incelerken yukarıdaki analizlerden ilk önce nitel analiz yapılıp, firma hakkında olumsuz bir bilgi varsa bulunmaya çalışılır. Çünkü geçmişinde olumsuz işler yapmış bir işletmenin nicel verileri ne kadar olumlu olsa da bu firma ile çalışmak istenmeyecektir. Eğer bu tür bir olumsuzluk bulunmadıysa, nicel analize geçilebilir. Bu aşamada bilinmesi gereken bir diğer ayrım da statik ve dinamik analiz ayrımıdır. Statik analiz aynı yıla ait verilerin birbirleri ile ilişkili durumlarını incelerken, dinamik analizde de geçmişten bugüne olan değişimlerin incelenmesine çalışılır. Bu sebeple bir işletmenin gidişatını en iyi dinamik analiz göstermektedir.12 Gerek dinamik gerekse de statik olsun içerisinde matematiksel bilgiler bulunduran ve sonuçlarının finansal tablolar üzerinden alındığı ve günümüz iş yaşamında sıklıkla kullanılan teknikler aşağıda belirtilmiştir.  Oran analizi                                                              12  Niyazi Berk, Finansal Yönetim, İstanbul, Bilim Teknik, 1990, s. 2.
  • 16. 16     Karşılaştırmalı raporlar analizi  Yüzde analizi  Trend analizi Bunların detayına aşağıda girilmiştir. 9.1. Oran analizi Finansal tablolarda yer alan herhangi iki kalem arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Bu sebeple, dört çeşit oran analizi yapılabilmektedir. Bunlar aşağıda belirtilmiştir. Likidite oranları: Bu oranlar işletmenin dönen varlıkları ve kısa vadeli yabancı kaynakları arasındaki bazı ilişkileri göstermeyi amaçlayan ve temelde firmanın çalışma sermayesinin yeterli olup olmadığının ortaya çıkartılmasını amaçlayan oranlardır. Mali yapı oranları: İşletmenin kaynak yapısının, bu kaynakların nerelerde kullanıldığının ve etkin kullanılıp kullanılmadığının ortaya çıkartılmasını sağlayan oranlardır. Faaliyet oranları: İşletmenin varlıklarını verimli kullanıp kullanamadığını gösteren oranlarıdır. Karlılık oranları: İşletmenin karlı şekilde çalışıp çalışmadığını gösteren oranlardır.13 9.2. Karşılaştırmalı Raporlar Analizi Bir işletmenin iki veya daha fazla hesap dönemine ait finansal tablolarının birbirini takip eden dönemler bazında incelenmesini ifade etmektedir. Bu analiz işlevinden de anlaşıldığı gibi bir tür dinamik analizdir ve karşılaştırılan tabloların mutlaka aynı muhasebe standartlarına göre düzenlenmiş olmaları gerekmektedir. Karşılaştırmalı tablolar analizini kullanırken verilerin tutarlılığını sağlamak için enflasyondan arındırmak da oldukça önemlidir. 9.3. Yüzde Analizi Dikey yüzdeler olarak da adlandırılan bu tekniğe göre, mali tablolarda yer alan her kalemin hem bulunduğu grup hem de toplam içerisindeki payı hesaplanır. Bu durumda genel toplam 100 kabul edilerek ağırlığın hangi kalemlerde olduğu gösterilmeye çalışılır. Örneğin aktif toplamı 1.000.000 TL olan bir işletmenin Dönen varlıkları içerisindeki stoklar kalemi 300.000 TL gibi bir yer kaplıyorsa bu durumda genel toplam 100, stoklar 30 olarak dikey şekilde yazılır. Bu analizin en önemli özelliği karışık rakamları daha anlaşılır hale getirerek yorumlamaya kolaylık sağlamasıdır.                                                              13 Mehmet Takan, Bankacılık Teori, Uygulama ve Yönetim, İstanbul, Nobel, 2001, s. 272.
  • 17. 17    9.4. Trend Analizi Trend yüzdeleri analizi olarak da adlandırılabilecek bu analize göre, eğer uzun vadeli bir eğilim hesaplanmak isteniyorsa (işletmenin son iki yılda değil de son beş yıldaki gidişatı hesaplanmak amaçlanıyorsa) karşılaştırmalı tablolar analizi yerine bu teknik kullanılabilecektir.[15] Böylece baz kabul edilebilecek bir yıl için bir kalem 100 değerini alacak diğer yılların verileri de buna göre hareket edecektir. Örneğin aşağıdaki tabloda belirtilen stoklar kalemini dikkate aldığımızda yıllık değişimler trend yüzdelerini etkilemiştir. Böylece karışık rakamlar etrafında yorum yapmaya çalışmaktansa 2000 yılında 100 br stok sahibi olan bu işletmenin 2003 sonunda 112,5 br stoka sahip olduğu yani %12,5 oranında stoklarını yükselttiği görülebilecektir.14 Trend Yüzdeleri analizi Yıllar 2000 2001 2002 2003 Stok değeri 100.000 95.000 82.500 112.500 Trend Yüzdesi 100 95 82,5 112,5 Şekil 3. Trend Yüzdeleri Analizi 10. FİNANS BİLİMİ VE FİNANSAL SİSTEM Finans; bir işletmenin servetini veya değerini maksimum kılmak için bir dizi finansal veya ekonomik prensibin uygulanması anlamına gelmektedir. Bir diğer önemli kavram olan finansal yönetim ise işletme sahiplerinin servetini maksimum kılmaya yarayan planlama kararlarının alındığı bir süreç olup; para, sermaye piyasaları ve yatırımlar ile birlikte finans sektöründe çalışanların en önemli kariyer yolları arasında yer almaktadır. Ekonomik anlamda piyasalar, mal ve faktör piyasaları olarak ikiye ayrılabilir. Faktör piyasası; işgücü, sermaye ve doğal kaynaklardan oluşur. Bu nedenle, finansal piyasa, faktör piyasasının önemli bir kısmını oluşturur. Finansal piyasalar, tasarruf fazlası olan kişilerin, tasarruflarını, tasarruf açığı olan kişilerin kullanımına sundukları piyasalardır. Bu piyasalarda fonların el değiştirmesi, fon talep edenlerin fon arz edenlere bir belge vermesi ile olmaktadır. Bu nedenle, finansal piyasalar, finansal varlık olarak ifade edilen kıymetli evrak niteliğindeki bu belgelerin alınıp satıldığı piyasalardır. Finansal piyasalar, finansal varlıklara fiyat oluşturma, varlıkların likiditesini artırma ve el değiştirme maliyetlerini düşürme gibi fonksiyonlara sahiptirler. Bu maliyetler, işlem, araştırma                                                              14 Mehmet Takan, Bankacılık Teori, Uygulama ve Yönetim, İstanbul, Nobel, 2001, s. 272.
  • 18. 18    ve bilgi edinme maliyetleridir. Finansal piyasalara fon sunan yatırımcılar, fon talep eden bireyler ve işletmeler, bunların piyasaya sundukları finansal varlıklar ve aracı kurumlar, bir bütün olarak "Finansal Sistemi" oluştururlar. Finansal sistem, yazılı veya teamül halindeki kurallar doğrultusunda çalışmaktadır. Hükümetler, hazırlayacakları yasa ve yönetmeliklerle piyasaların hukuksal çerçevesini belirler, işleyişini düzenler ve denetim kurumları aracılığıyla piyasaları denetim altında tutarlar. Finansal piyasaları, çeşitli ölçütlere göre sınıflandırmak mümkündür. Fon arz ve talebinin vadesi bir yıla kadar olan piyasalara para piyasası, bir yıldan uzun olan piyasalara ise sermaye piyasası denmektedir. Finansal varlıkların alım satımının yapılacağı belirli bir yerin veya yasa ve kuralların uygulanıp uygulanmamasına göre de bir ayırım yapmak mümkündür. Bu durumda, organize olmuş veya organize olmamış piyasalar olarak bir ayırım yapılabilir. Piyasanın yöresel olup olmamasına göre de bir sınıflandırma yapmak mümkündür. Başka bir sınıflama da birincil piyasa, ikincil piyasa, nakit ve türev piyasalar şeklinde yapılabilir.15 Para piyasası ile sermaye piyasası arasında çok yakın bir ilişki vardır. Uygulamada para ve sermaye piyasaları iç içe geçmiş durumdadır. Çünkü, ekonomide fon arz ve talep edenler, her iki piyasada da faaliyet gösterirler. Yatırımcılar, ellerindeki fonları, en az risk ile en yüksek verimi sağlayacak şekilde yatırıma aktarmak isterler. Bu nedenle, yatırımların para piyasasında veya sermaye piyasasında değerlendirilmesi çok önemli değildir. Bunun için, finansal piyasalara aktarılan fonlar, para piyasalarından sermaye piyasalarına veya sermaye piyasalarından para piyasalarına doğru olabilir. 10.1. Piyasalar, Yatırımlar ve Finansal Yönetim Arasındaki İlişkiler Finansal piyasaları, firmaları ve yatırımcıları bir arada düşündüğümüzde aradaki ilişkiyi basitçe yukarıdaki gibi şemalaştırabiliriz. Şekilden de görüldüğü gibi, firmalar ihtiyaç duydukları fonları, para (bir yıldan daha kısa süreli para arz ve talebinin karşılaştığı piyasa) ve sermaye (bir yıldan daha uzun süreli para arz ve talebinin karşılaştığı piyasa) piyasaları aracılığıyla fon fazlası olan yatırımcılardan temin etmeye çalışır. Finansal yönetimin burada görevi firmaların ihtiyaç duydukları fonları yatırımcıların piyasada arz ettikleri fonlarla eşleştirmek, karşılığında yatırımcıya menkul kıymet sunmak ve bu menkul kıymetlerden kâr elde etmelerini sağlamaktır. Yatırımcı kâr edemezse firmanın uzun vadede kaliteli fon bulması zorlaşacaktır. Yatırımcının kâr etmesi de firmanın bulduğu fonları kârlı yatırımlara dönüştürmesiyle mümkündür. Kredi temin edilebilecek kaynaklardan işletmeye maliyetinin en az olacak olanının bulunması ve piyasalarda sürdürülebilir ilişkiler kurulması, finansal yönetimin görevidir. Finansman maliyetlerinin yüksekliği özellikle KOBİ’ler için önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yüksek maliyetli finansman seçeneği de bu işletmelerin rekabet ortamında ayakta kalmalarını zorlaştırmakta ve onları öz kaynak kullanmak zorunda bırakmaktadır. Öz kaynakla büyümenin                                                              15 TSPAKB, Genel Ekonomi, İstanbul, TSPAKB, 2006, s. 12.
  • 19. 19    sınırlı olduğu ortadadır. Dolayısıyla finans yöneticisinin para ve sermaye piyasalarını yakından takip etmesi, işletme yararına ilişkiler geliştirmesi beklenir. Ülkemizde henüz gelişimi devam eden sermaye piyasalarının gün geçtikçe derinleşmesi finans yöneticisinin işini biraz daha kolaylaştıracaktır. Zira derin piyasalarda fon maliyeti de düşecektir. Uluslararası finans piyasasından ülkemize gelen yabancı fonların, piyasanın sığ olması nedeniyle kısa süreli kârlar peşinde koşması, şu aşamada finans yöneticisinin işini zorlaştırmaktadır. 10.2. Finansal Yönetimin Fonksiyonları Girişte kısaca değinilen, finansal yönetimden beklenenleri daha ayrıntılı olarak ele alırsak karşımıza şu temel fonksiyonlar çıkmaktadır. Finansal Analiz・ Finansal Planlama ve Denetim・ Fonlar・ ın Sağlanması Fonlar・ ın Yatırımı Özel Finansal Sorunlar・ ın Çözümü 10.2.1. Finansal Analiz Finansal analiz, işletmenin finansal tablolarından yararlanarak, mevcut durumunun değerlendirilmesi ve geleceğe ilişkin tahminlerin yapılmasıdır. Finansal analiz; iç finansal analiz ve dış finansal analiz şeklinde olabilir. İç analiz finans biriminin yaptığı ve firma yöneticilerine yönelik bir çalışma iken, dış finansal analiz dışarıdan bazı kişi veya kuruluşlara yaptırılan, dış paydaşlara bilgi sunan bir çalışmadır. 16 10.2.2. Finansal Planlama ve Denetim Finansal planlama, işletmenin faaliyeti sırasında ortaya çıkacak her türlü fon giriş ve çıkışının önceden planlanmasıdır. Planlama ile fon giriş ve çıkışları zaman bakımından uyumlu hale getirilmeye çalışılır ve firmanın finansman sıkıntısı çekmemesi sağlanır. Yapılan planların yakından gözetilmesi ve varsa plandan sapmalar konusunda önlemler alınması da planlama fonksiyonuna dâhildir. Finansal planlama yapılırken yararlanılan temel araçlar, proforma mali tablolar ve nakit bütçeleridir. Bu konu bir sonraki bölümde daha ayrıntılı olarak açıklanacaktır. Kısa vadeli finansman kararlarının alınmasında ise nakit bütçeleri kullanılır. Nakit ihtiyacı belirlendikten sonra fon akımları bu bütçe sayesinde izlenir. Finansman kararlarının vadesi konjonktüre ve ülkenin makroekonomik durumuna göre değişebilir. Tahmin edilecek sürenin kısa olması tahmin güvenirliliğinin yüksek olmasını sağlayacaktır. Bu bütçe ile fon ihtiyacının ortaya çıkacağı zamanlar önceden belirlenir ve hazırlıklar ona göre yapılır. Fon açığı olması durumunda düşük maliyetli kaynak bulunması, fon fazlası olması durumunda ise yüksek getirili yatırımlar bulunması gerekecektir.                                                              16 Sadi Uzunoğlu seminer notları, “Bankalarda Kaynak Maliyeti Hesapla Yöntemleri ve Kredi Fiyatlama”, Türkiye Bankalar Birliği, İstanbul, 13 Ocak 2005 – 14 Ocak 2005, s. 7.
  • 20. 20    Finansal denetim ise, finansal planlama ile uygulamaların karşılaştırılması ve sapma varsa düzeltici önlemlerin alınmasıdır. 10.2.3. Fonların Sağlanması İşletmenin ihtiyaç duyduğu fonların, zamanında ve en uygun koşullarla sağlamasıdır. Finansal yönetimin belki de en eski işlevi olan fon sağlama halen önemini korumaktadır. Gerektiği zamanda, yeterli tutarda ve uygun koşullarda fon sağlanabilmesi firmaların hayati gereksinimidir. Ülkemizde çoğu küçük ve orta büyüklükteki işletme yeterli ve zamanında fon bulamadıkları için kapanmak durumunda kalmaktadır. 10.2.4. Fonların Yatırımı İşletmedeki fonların, beklenen gelir ve risk göz önünde bulundurularak ve işletme amaçlarına en uygun şekilde; menkul kıymetlere, alacaklara, stoklara veya duran varlıklara yatırılmasıdır. Alınacak yatırım kararı firma değerinin maksimize edilmesi ilkesi göz önünde bulundurularak yapılır. Bu da kârlılık ve risk arasında optimum bir dağılım gerektirir. 17 10.2.5. Özel Finansal Sorunların Çözümü Günümüzde finans yöneticisinden beklenen şeyler gittikçe artmaktadır. Şirket birleşmeleri ve satın almaları sadece dünyada değil ülkemizin gündeminde de ağırlığını artırmaktadır. Şirket birleşme ve satın alma faaliyetleriyle ilgili teknik konular (firmanın piyasa değerinin belirlenmesi, marka değerinin tespit edilmesi gibi) finans yöneticisinin sorumluluğu altındadır. 11. FİNANSAL YÖNETİMİN DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ Finansal yönetim gün geçtikçe hem diğer bilim dallarına ışık tutmakta hem de diğer bilim dallarındaki gelişmelerden yararlanarak gelişmektedir. Finansal yönetimin en fazla ilişki içerisinde olduğu bilimsel dallar herhalde muhasebe ve ekonomidir. Pazarlama, üretim, yönetim ve örgüt teorisi, sayısal yöntemler ve diğer işletme fonksiyonları ve bilim dalları ise finansla ilişkili diğer disiplinlerdir. Muhasebe; işletmede mali karakterdeki olayları sistemli bir biçimde kaydeden, sınıflandıran, özetleyen ve elde edilen bilgilerin analizini ve yorumunu yapan bir bilim dalı olup finansal karar ve analizlerde muhasebenin ürettiği mali tablo ve verilerden sık sık faydalanılır. Bu nedenle de muhasebe, finansmanın hem dili hem de mutfağı olarak adlandırılır. Örneğin, finansal analiz için muhasebenin konularından birisi olan bilanço ve gelir tablosuna ihtiyaç duyulur. İşletmelerde finansal kararların sıhhatli olması muhasebe fonksiyonunun ürettiği veri ve finansal tablolarla yakından bağlantılıdır. Finansal yönetimin yakın ilişkide olduğu bir diğer disiplin ekonomi olup iktisadi prensipler finansal kararlar için temel oluşturur. Ekonomi bilimini, makro ve mikro ekonomi olarak iki alt                                                              17  Muharrem Özdemir, Finansal Yönetim, Ankara, Gazi, 1997, s. 33.
  • 21. 21    gruba ayıracak olursak bunlardan mikro ekonomi, işletmelerin, bireylerin ve ailelerin iktisadi kararlarıyla ilgilenerek finans yazınına doğrudan katkıda bulunmaktadır. Finans yöneticisi, mikro ekonomiden, uzun dönemli yatırım kararlarında yararlandığı gibi, nakit, stok ve alacaklarının yönetimi gibi kısa dönem özelliği taşıyan kararları verirken de faydalanır. Makro ekonomi ise, ekonomiyi bir bütün olarak ele almaktadır. Bir finans yöneticisi, ekonominin genel durumunu, yani para ve sermaye piyasalarını yakından izlemek mecburiyetindedir. Örneğin, ekonomi kötüye giderken yatırım kararı almak riskli olabilir. Aynı şekilde, finans yöneticisinin faiz, milli gelir, enflasyon, vergi ve parasal politikaları yakından takip etmesi gerekmektedir. Yönetim ve örgüt teorisi, pazarlama, üretim, istatistik, sayısal yöntemler finansal yönetimin ilişkili olduğu diğer disiplinlerdir. Finansal yönetimin bu disiplinlerle olan ilişkisi gün geçtikçe daha da artmaktadır. Örneğin yönetim ve örgüt teorisi alanındaki gelişmeler kurumsal yönetim alanındaki gelişmelere ışık tutmaktadır. Bir finans yöneticisinin; pazarlamada yapılacak yeni ürün geliştirme faaliyetlerinin ya da yeni pazarlama yöntemlerinin ya da yeni ürün ya da üretim sisteminin işletmenin öngörülen nakit akışlarına ve sermaye harcamalarına etkilerini düşünmesi gerekmektedir. Finans alanında yapılan araştırmaların nicelik ve nitelik açısından gösterdiği iyileşmeye istatistik ve sayısal yöntemler alanında kaydedilen gelişmeler büyük ölçüde katkıda bulunmuştur ve bulunmaya devam etmektedir. 18 Bu yüzden finans yöneticisi aşağıdaki konuları takip etmek durumundadır; Ekonomi・ Finans piyasalar・ ının işleyişi Finansal kurumlar ve finansal araçlar・ Fon maliyetleri・ Vergiler,・ Merkez bankas・ ı ve hazine politikası Enflasyon ve faiz oranla・ rı vb. 12. KAR MAKSİMİZASYONU VE FIRSAT MALİYETİ Daha önce de dediğimiz gibi, firmaların günümüzdeki amacı değer maksimizasyonudur. Sadece kârı hedeflememenin temel nedeni, bir şeye değer biçerken sadece onun getirisine değil ikiz kardeşi olan riskine de odaklanmaktır. Firma yöneticisinin vereceği bazı kararlar firmanın kârlılığını ve riskini etkiler. Bu kararlardan bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir: Firman・ ın faaliyette bulunacağı sektör Firman・ ın büyüklüğü                                                              18  Muharrem Özdemir, Finansal Yönetim, Ankara, Gazi, 1997, s. 33.
  • 22. 22    Firman・ ın kullandığı teknoloji ・ İşletmenin sermaye yapısı ・ İşletmenin likidite durumu ・ İşletmenin gerçekleştireceği yatırım projeleri vb. Firmanın piyasa değerini artırmanın yolu ise yatırımdan beklenen getiri oranının yatırımcının beklediği getirinin üstünde olmasına dikkat etmekten geçer. Yatırımın getirisinin sermayenin maliyetinin üstünde olması durumunda sermayenin getirisi artar ancak bu hisse senedinin değerinin artacağı anlamına da gelmez. Hisse senedinin değerinin artması için yatırımdan beklenen getiri oranının yatırımcının beklediği getirinin üstünde olması gerekir. Temettü politikalarını anlatırken de vurgulayacağımız gibi, yatırımdan beklenen getiri oranı yatırımcının beklediği getiri oranının altındaysa hisse değerini korumak için yatırım yapmak yerine temettü verilmelidir. 19 SONUÇ İşletmelerde fon gereksinimlerinin belirlendiği ve fonların bölümlere tahsisinin yapıldığı bir merkez olan finans bölümünün örgütteki yeri, işletmelerin küçük, orta veya büyük işletme oluşuna göre değişiklik göstermektedir. Mikro ve küçük ölçekli işletmelerde finans fonksiyonunu yürüten, genellikle işletme sahibi veya genel müdürdür. Bu işletmelerde çoğunlukla ön muhasebe bile tutulmamaktadır. Muhasebe desteği vergi amaçlı alınmakta olup SMMM’lerden istifade edilmektedir. Orta büyüklükteki işletmelerde ise, genellikle finans ile muhasebe fonksiyonu aynı çatı altında olup aynı yöneticinin sorumluluğu altındadır. İşletme büyüyüp büyük ölçekli işletme olduğunda, finans fonksiyonu, ayrı bir bölüm olarak örgüt şemasındaki yerini alır. Büyük işletmelerin çoğunda, muhasebe, finans fonksiyonun altında alt bir fonksiyon olarak yer almaktadır. Çok büyük işletmelerde, “Finans Komitesi” gibi bir yapının oluştuğu gözlenmektedir. Finans komitesinde, işletmenin fonksiyonel bölüm yöneticileri yer almaktadır. Genellikle ayda bir toplanan finans komitesine yönetim kurulu başkanı başkanlık eder. Finans komitesinin en önemli görevi, işletmenin karşılaştığı finans ve muhasebe sorunlarının çözümü için politikalar saptamak ve gerekli düzenlemeleri yapmaktır.                                                              19  Muharrem Özdemir, Finansal Yönetim, Ankara, Gazi, 1997, s. 33.
  • 23. 23    KAYNAKÇA http://notoku.com/finansal-yonetimin-tarihsel-gelisimi/#ixzz36siStbVr TDK, “Finans”, http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/SOZBUL.ASP?kelime=finans. Mehmet Erkan, “Finans Nedir”, http://www2.aku.edu.tr/~mehmeterkan/sayfalar/2. Niyazi Berk, Finansal Yönetim, İstanbul, Bilim Teknik, 1990, s. 2. Rıdvan Karalar, İşletme Temel Bilgiler İşlevler, Eskişehir, ETAM, 1994, s. 328. Mehmet Takan, Bankacılık Teori, Uygulama ve Yönetim, İstanbul, Nobel, 2001, s. 272. TSPAKB, Genel Ekonomi, İstanbul, TSPAKB, 2006, s. 12. Takan, a.g.e., s. 657. Sadi Uzunoğlu seminer notları, “Bankalarda Kaynak Maliyeti Hesapla Yöntemleri ve Kredi Fiyatlama”, Türkiye Bankalar Birliği, İstanbul, 13 Ocak 2005 – 14 Ocak 2005, s. 7. TSPAKB, Analiz Yöntemleri, İstanbul, TSPAKB, 2006, s. 19. A.e., s. 28. Muharrem Özdemir, Finansal Yönetim, Ankara, Gazi, 1997, s. 33. Berk, a.g.e., s. 24. TSPAKB, Analiz Yöntemleri, s. 30-31. Özdemir, a.g.e., s. 70. A.e., s. 72. http://www.kemalonur.com/serbest-bolge/gsmh-gayri-safi-milli-hasila-nedir-nasil- hesaplanir.html
  • 24. 886. AUX GALERIES DE PERA OSMANLI ANONİM ŞİRKETİ HİSSE SENEDİ Beyoğlu’nda Kadın ve Çocuklar İçin Levazım ve Çocuklar İçin Takımlar, 1912 Tarihli 5 Kurucu Hisse. Üzerinde 2 Kuruşluk Matbu pullu. 3.500 TL FİNANS TARİHİ 887. Finans Tarihi - İstanbul 1836 T. RALLİ İmzalı ÇEK 200 TL 888. Finans Tarihi - İstanbul 1841 ISAC CAMONDO İmzalı ÇEK 200 TL 889. Finans Tarihi - İstanbul 1842 SCHİLİZZİ İmzalı ÇEK 200 TL 890. Finans Tarihi - İstanbul 1835 DEMETRİO ZAFİROPULO İmzalı ÇEK 200 TL
  • 25. 891. Kağıtçılık Tarihi - Finans Tarihi - İZMİR 1873 tarihli Osmanlı Bankası ÇEK (KA- ĞIDIN İÇERİSİNDE “BANK IMPERIAL OTTOMAN YER ALMAKTADIR) 150 TL 893. Finans Tarihi - İstanbul 1835 Tarihli BALTAZZİ ÇEK 200 TL 894. Finans Tarihi - İstanbul 1842 Tarihli FRANSIS ET FIGLI KANUNA İmzalı ÇEK 200 TL 895. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli N.M. (NİCOLİDİ MRAİTİDİ) İmzalı ÇEK 200 TL 897. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli REGGIO PETTIDI İmzalı ÇEK 200 TL 899. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli ÇEK 200 TL 900. Finans Tarihi - İZMİR 1881 COUVELA CARIDIA & Cie. İmzalı ÇEK 200 TL 898. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli REGGIO PETTIDI İmzalı ÇEK 200 TL 896. Finans Tarihi - İZMİR 1891 Tarihli COUVALA CANIDIAS İmzalı ÇEK 200 TL 892. Kağıtçılık Tarihi - Finans Tarihi - BEYRUT 1870 tarihli Osmanlı Bankası ÇEK (KAĞIDIN İÇERİSİNDE “BANK IMPERIAL OTTOMAN YER ALMAKTADIR) 150 TL FİNANS TARİHİ
  • 26. 901. Finans Tarihi - İZMİR İMARAT VE İNŞAAT UMU- MİYE TÜRK ANONİM ŞİRKETİ HİSSE SENEDİ 5 HİSSE SENEDİ 300 TL 902. Finans Tarihi - İZMİR İMARAT VE İNŞAAT UMU- MİYE TÜRK ANONİM ŞİRKETİ HİSSE SENEDİ 10 HİSSE SENEDİ 300 TL 903. Sigortacılık Tarihi - HANSA Hamburg’da Umumi Sigorta Şirketi POLİÇE 1924 tarihli. 200 TL 904. OSMANLI BANKASI ÇEK DEFTERİ 1924 Tarihli 6 adeti kullanılmış, 44 ADET ÇEK 600 TL 905. Finans Tarihi - ÜSKÜP OSMANLI BANKASI KP (1914 yılında postadan geçmiş) 90 TL 906. Finans Tarihi - MİDİLLİ OSMANLI BANKASI KP 150 TL FİNANS TARİHİ
  • 27. 907. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli GEORGES MAVROGORDATO İmzalı ÇEK 200 TL 908. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli LES FILS DE ANDRIA İmzalı ÇEK 200 TL 909. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli CARIDIES İmzalı ÇEK 200 TL 910. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli BALTAZZİ İmzalı ÇEK 200 TL 911. Finans Tarihi - İZMİR 1840 Tarihli SİMON SİNA İmzalı ÇEK 200 TL 913. Finans Tarihi - İstanbul 1842 Tarihli ISAC CAMONDO İmzalı ÇEK 200 TL 914. Finans Tarihi - İZMİR 1864 Tarihli MAVROGORDATO İmzalı ÇEK 200 TL 915. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli PEGGİDİTTİDİAS İmzalı ÇEK 200 TL 916. Finans Tarihi - İZMİR 1868 Tarihli MASILIO CAFSIMATI İmzalı ÇEK 200 TL 912. Finans Tarihi - İZMİR 1881 Tarihli L. ASLANOGLOU İmzalı ÇEK 125 TL FİNANS TARİHİ
  • 28. 917. Finans Tarihi - İZMİR 1891 Tarihli YARIDIATRO İmzalı ÇEK 175 TL 918. Finans Tarihi - İZMİR 1863 Tarihli HADKZUSİON İmzalı ÇEK 200 TL 919. Finans Tarihi - İZMİR 1841 Tarihli PETROCOCCHINO İmzalı ÇEK 200 TL 920. Finans Tarihi - İZMİR 1865 Tarihli N.M. İmzalı ÇEK 200 TL 921. Finans Tarihi - İZMİR 1868 Tarihli VEİLLAND İmzalı ÇEK 200 TL 923. Finans Tarihi - İZMİR 1891 Tarihli DELAGRAMMEN İmzalı ÇEK 200 TL 924. Finans Tarihi - İZMİR 1842 Tarihli ÇEK 200 TL 925. Finans Tarihi - İZMİR 1871 Tarihli DEMETRIOS İmzalı ÇEK 200 TL 926. Finans Tarihi - 1868 Tarihli MORAİTİNİ İmzalı ÇEK 200 TL 922. Finans Tarihi - İZMİR 1842 Tarihli COSTANTINO SEVASTOPULO İmzalı ÇEK 200 TL FİNANS TARİHİ
  • 29. 929. INDUSTRIELLE ORIENTALE, 1895 Tarihli HİSSE SENEDİ 300 TL 933. SOCIETE FRANCO-OTTOMANE OSMANLI YAĞ ŞİRKETİ 1910 Tarihli HİSSE SENEDİ 150 TL 932. SOCIETE COMMERCIALE OTTOMANE Ermenice, Osmanlıca, Fransızca yazılı 1910 Tarihli HİSSE SENEDİ 150 TL 931. ŞİRKET-İ HAYRİYE HAMİDİYE 1906 Tarihli HİSSE SENEDİ 100 TL 927. SANAYİ BANKASI Bir adet Nama Yazılı HİSSE SENEDİ 1.000 TL 930. DOCKS & ATELIERS DU HAUT - BOSPHORE 1911 Tarihli HİSSE SENEDİ 200 TL 928. EMPRUNT OTTOMAN 1863 YAZISIZ HİSSE SENEDİ 450 TL FİNANS TARİHİ
  • 30. 934. TUTUM BANKASI HİSSE SENEDİ 150 TL 935. İSTANBUL BANKASI 20 HİSSE SENEDİ 200 TL 936. OMNİUM INDUSTRIEL d’ORIENT 1920 Tarihli HİSSE SENEDİ 350 TL 939. MADEN OSMANLI ANONİM ŞİRKETİ 1914 HİSSE SENEDİ 150 TL 937. ŞİRKET-İ HAYRİYE NAMA YAZILI 1910 Tarihli HİSSE SENEDİ 300 TL 938. İTTİHAD SEYR-İ SEFAİN ANONİM ŞİRKET-İ OSMANİYESİ 1911 Tarihli HİSSE SENEDİ 250 TL 940. 5 FARKLI VALÖRLÜ VATAN KONSERVE HİSSE SENEDİ 250 TL 941. BRIQUETERIE “PEDOTTI” TUĞLA VE BRİ- KET FABRİKASI 1914 Tarihli HİSSE SENEDİ 150 TL FİNANS TARİHİ