Selma Alpay Aslan - Katalog Kayıtları için Konu Başlığı Seçiminde Etik İlkeler : Bir Vaka Çalışması / Professional Ethics in Assigning Subject Headings for Catalog Records : A Case Study
1. Uluslararası Kütüphane ve Bilgibilim Felsefesi Sempozyumu 3-5 Eylül, 2014, Kastamonu / International Symposium on Philosophy of Library and Information Science Ethics: Theory and Practice September 3-5, Kastamonu, Turkey
Ähnlich wie Selma Alpay Aslan - Katalog Kayıtları için Konu Başlığı Seçiminde Etik İlkeler : Bir Vaka Çalışması / Professional Ethics in Assigning Subject Headings for Catalog Records : A Case Study
Ähnlich wie Selma Alpay Aslan - Katalog Kayıtları için Konu Başlığı Seçiminde Etik İlkeler : Bir Vaka Çalışması / Professional Ethics in Assigning Subject Headings for Catalog Records : A Case Study (10)
Selma Alpay Aslan - Katalog Kayıtları için Konu Başlığı Seçiminde Etik İlkeler : Bir Vaka Çalışması / Professional Ethics in Assigning Subject Headings for Catalog Records : A Case Study
1. Katalog Kayıtları için Konu Başlığı Seçiminde Etik
İlkeler : Bir Vaka Çalışması
Professional Ethics in Assigning Subject Headings
for Catalog Records: A case study
Selma Aslan
03.09.2014, Kastamonu
2. İÇERİK / CONTENTS
Mesleki etiğin evrenselliği
Kataloglama ve konu başlığı atamada etik
Vaka çalışması:
1915 Tehcir Olayı
Soykırım iddiasına dönüşüm
Propaganda savaşı ve yansımaları
Konuyla ilgili bazı konu başlıkları
Kullanılan konu başlıklarının etik yansımaları
Sonuç ve değerlendirme
3. SÜREÇ VE EVRENSEL BOYUT
Ranganathan (1931) ’dan IFLA’ya (2012 )
IFLA’nın tüm kütüphane derneklerine yol
gösterici olmak ve birey olarak
kütüphanecilere rehberlik etmek adına mesleki
ilkeler belirlemesi,
Metinlerini gönderen tüm ülkelerin mesleki
etik ilkelerini IFLA web sitesinde toplu şekilde
yayınlaması bir dönüm noktasıdır(60 ülkenin
ilkeleri vardır)
Kuçuradi:“Meslek etiğinin en önemli
yanlarından biri, dünyanın neresinde olursa
olsun, aynı meslekte çalışan bireylerin bu
davranış kurallarına uygun davranmaları
gereğidir.” (Aydın, 2014)
4. GORMAN – 8 KALICI DEĞER (ENDURING VALUES)
1. Koruyuculuk (Stewardship)
2. Hizmet (Service)
3. Düşünce özgürlüğü (Intellectual Freedom)
4. Akılcılık (Rationalism)
5. Okur-yazarlık ve öğrenme (Literacy and Learning)
6. Kayıtlı bilgiye erişimde eşitlik (Equity of Access
to Recorded Knowledge and Information)
7. Kişisel gizlilik (Privacy)
8. Demokrasi (Democracy).
Not: 2000 yılında belirlenen bu değerleri Foster ve
McMenemy (2012, s. 251) 36 ülkenin ilkelerini
karşılaştırırken kıyaslama ölçütü olarak kullanmışlardır.
5. TEKNİK HİZMETLERDE GEÇERLİ ETİK İLKELER
Hizmet
arka plandaki hazırlık çalışmalarını da kapsayan
yönüyle,
düşünce özgürlüğü ve
demokrasi
tarafsız konu başlıkları oluşturup kullanabilmek,
bilgiyi doğru sunabilmek açısından
Tonta ve Çelik : “Özgür insan, özgürce düşünebilen
ve kanaatlerini özgürce ifade edebilen insandır.
Bunun ön koşulu da doğru, çarpıtılmamış bilgiye
erişim hakkıdır … bilgi edinme özgürlüğü adını
verebileceğimiz bu hakkın yetersiz olduğu
ülkelerde kamuoyu sağlıklı oluşamaz”.
6. BİLGİNİN DÜZENLENMESİNDE KARŞILAŞILAN ETİK
SORUNLAR
Sansürcü bir niyetle yanlış konu numarası vermek,
Sınıflama işlemini özellikle bazı kaynaklar için bilinçli
olarak geciktirmek ve hatta hiç yapmamak,
Teknik işlemleri bitirilen materyalleri rafta yanlış yere
yerleştirmek
Kütüphaneler arasında işbirliği temelinde geliştirilen
ortak platformlara katkıda bulunmama -hep yararlanıcı
konumunda bulunma (Yılmaz, 2009, s. 4)
Yanlış/eksik kodlama yapmak
Alfabesi farklı ülke yazarlarının adlarının farklı yazılışları
konusunda gereken özeni göstermemek (Bair, 2005, s. 15-16)
7. KONU BAŞLIKLARI İLE İLGİLİ SORUNLAR
Genel bilgilere ve kamuoyunda oluşmuş genel
kanılara dayalı olarak geliştirilmiş konu
başlıkları ve sınıflandırma sistemleri hâkim
kültür dışında kalan konular ve toplumda
marjinalize edilmiş gruplar hakkındaki bilgilere
erişimi oransız şekilde etkilemektedir.”
Beghtol ve Buchanan: “Egemenlik kurmanın
kataloglama ve sınıflandırma uygulamalarında
gömülü sinsi biçimi” ne değinmiştir.
(Bair, 2005, s. 19)
8. ADLANDIRMA GÜCÜ
Olson, bir kaynağın neye dair olduğuna ad
koymak yetkisine sahip olmak “adlandırma
gücü” der, bu aynı zamanda sorumluluk anlamı
taşır. Katalogcu konuları nasıl sunacağına
karar verir ve böylece
erişimi,
bir kaynağın içindeki bilgilerin kullanımını
kataloglanan belgelerden elde edilecek bilgiyi
etkiler.
“Katalog kayıtları giderek daha çok küresel
ölçekte paylaşıldığından, kendi kütüphanemiz
için bir adlandırma yaparken bunu dünya için
de yapmış oluyoruz.”
(Bair, 2005, s. 15-16)
9. KATALOGLAMA ETİK İLKELERİ ÖNERİSİ
Kataloglamayı ağırdan alarak erişimi
geciktirmemek;
Kodları, konu başlıklarını, otorite dizinlerini
tarafsız, doğru oluşturmak, güncel tutmak ve
doğru kullanmak;
Kopya kataloglamada kontrolleri ihmal etmemek;
Paylaşılan veritabanlarında fark edilen hataları
raporlamak, düzeltmek;
Kataloglamayı ayrıntılı olarak tam düzeyde yapmak;
Dil veya konu bilgisi eksikliği durumunda bilenden
yardım alarak yanlış veya hatalı olabilecek kayıtlar
yaratmaktan kaçınmak ve
Kendini sürekli geliştirmek …
(Bair, 2005, s. 23)
10. Amerikan Kütüphaneciler Derneği web sitesi Etik Kuralları
sayfasındaki giriş metninde değerlerin çelişik olması halinde
etik ikilemler doğar ifadesi göze çarpar.
11. YAŞANAN ÇELİŞKİLER
Kaynak yetersizliği nedeniyle istenilen düzeyde
hizmet sunulamamasından dolayı etik ilkelere
uyulamaması,
Çelişik değerlerin yarattığı ikilemlerden
kaynaklanan tercih yapma gereği,
İlkelerle yasal gerekliliklerin çatışması,
Kişisel çıkar veya düşüncelerimizle ilkelerin
uyuşmaması
12. KONU BAŞLIĞI VERİRKEN SORUN YARATAN
ETKENLER
dil ya da konu alanının yeterince bilinmemesi,
yol gösterecek bilen birinin bulunamaması,
eldeki bilgilerle yanlış yorumlar yapılması,
genelgeçer bilgilerin ön yargılı, yanıltıcı olması
“Soykırım—Türkiye” veya “Ermeni soykırımı” gibi
konu başlıkları böyle bir yanılsamanın dikkate
alınmaya değer sonuçlar doğuran bir örneği
olabilir mi?
13. TÜRKLER VE ERMENİLER
Türkler ve Ermeniler 1000’li yıllardan 1700
sonlarında milliyetçiliğin yükselmeye başlaması ve
Osmanlı İmparatorluğu’nun düşüşe geçişine dek
birlikte sorunsuz yaşamışlardır.
Sorunlar,
1774 yılında Rusya’ya, 1856 Kırım Savaşı sonrası
İngiltere’ye, Hristiyanların dinlerinin ve kiliselerinin
korunacağına dair güvence verilerek yabancı
devletlerin içişlerine karışır duruma gelmesi,
1820’lerden itibaren gelmeye başlayan misyonerlerin
eğitim programlarının yol açtığı etkilenmeler,
Balkanlardaki bağımsızlık hareketlerinin örnek teşkil
etmesi.
(Şimşir, 1986, s. 50 ve çeşitli kaynaklar)
14. SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇIKARILMASINI
ZORLAYAN NEDENLER
Nüfusun yüzde 20’sini oluşturdukları halde özerklik
veya bağımsızlık kazanma arzusu ile Taşnaksutyun,
Hınçakyan ve diğer bazı örgütlenmelere dâhil olan
Ermenilerin 1890’ların başından itibaren isyanlar
çıkararak Batılı devletlerin Balkanlarda olduğu gibi
müdahale etmesi için vesile yaratma çabasına girişmeleri
ve1890-1914 yılları arasında 40’dan fazla isyan
çıarmaları,
Ruslarla yapılan Sarıkamış Muharebesi ve diğer tüm
savaşlarda düşmanla işbirliği,
I. Dünya Savaşında tüm cephelere uzanan lojistik
güzergahlarda sabotajlar ve depolardaki malzemeleri ele
geçirme,
Savaş sırasında espiyonaj (Düşmanı bilgilendirme),
Osmanlı Bankası baskını,
Van İsyanı ve ardından kentin Ruslara teslim edilmesi
15. SOYKIRIM İDDİASINI BENİMSEYENLERİN BAKIŞ
AÇISI
Van İsyanı ve diğer isyanlar aslında pek de
tehdit oluşturmuyordu
gönüllü birliklere yazılanların sayısı azdı,
İttihat ve Terakki Partisi aslında çok önceden
Ermenileri yok etme planı yapmıştı ve isyanlar
bahane edildi.
16. Amerikan Protestan dinyayıcıların eğittiği V. Kardeşyan’ın
New York’ta çizdirip Paris Barış Konferansına yolladığı bu
düşsel “Büyük Ermenistan” haritası Sinop’tan Muğla’ya çizgi
çizerek Akdeniz, Karadeniz ve Hazer Denizi’ne çıkışlar
sağlıyor. (http://www.turksolu.com.tr/218/ataov218.htm)
17. SEVK VE İSKÂN KANUNU (27 MAYIS 1915)
UYGULAMASI
Resmi Osmanlı kayıtlarında adı geçen 1.3 milyon
Ermeni nüfusundan Protestan/Katolik, kamu
görevlisi, yaşlı ve hasta olan veya yaşadıkları yer
itibariyle tehdit oluşturmayan 284.000 kişi dışında
bir milyona yakın insanın savaş bölgesinde
yaşadıklarından veya politik bağlantılarından dolayı
tehcirleri öngörülmüş,
300.000 kişi İran ve Rusya’ya kaçmış,
100.000 kişi Müslümanlığı kabul edip kalmayı
yeğlemiş,
tehcir harekatı tamamlanmadan Şubat1916’da
uygulamaya son verilmiş ve o tarihe dek tehcir
edilenlerden 486.000 kişi gidecekleri yerlere
varmışlardır.
18. TEHCİRİN SONUÇLARI
Açlık, salgın hastalık ve saldırılardan kaynaklanan
yitikler Toynbee ve McCarthy’nin tahminlerine göre
600.000 dolayındadır.
McCarthy’ye göre Rusya yönünde Kafkaslara doğru
kendi inisiyatifleri ile kaçanlar arasında ölüm oranı
% 50, tehcirle güneye gönderilenler arasında %
20’dir.
Nubar Boghos 1919 Paris Konferansı’nda 1.3
milyon Osmanlı Ermenisinden 280.000’nin ülkede,
700.000’inin çeşitli ülkelerde hayatta oldukları
yönünde bilgi vermiştir.
Soykırım iddiasına sahip çıkanlar 1915-1923
arasında, yani İstiklal Savaşı yıllarını kapsamak
üzere soykırımın sürdüğünü ve 1.5 milyon
Ermeni’nin öldürüldüğünü ifade ederler.
19. HUKUKİ BOYUT I
Tehcir süresince görevini yerine getirmemek ya
da kötüye kullanmak suçundan 1915 yılında
20 kişi idama mahkûm edilmiş, Talat Paşa’nın
hazırladığı bir rapora dayalı olarak Mart-Nisan
1916’da 1673 kişi mahkemeye sevk edilmiş ve
suçlu bulunanlara gerekli cezalar verilmiştir.
(Tacar ve Gauin, 2012, s.828).
İngilizler tarafından Malta’ya götürülen 144
kişi hakkında dava açılabilmesi için dört yıl
boyunca yürütülen araştırmalar sonuç
vermemiş ve dava açılamamıştır. (Uluç Gürkan, 2014)
20. HUKUKİ BOYUT II
Avrupa Toplulukları İlk Derece Mahkemesi’nin 2003
tarihli kararı: Krikorianların Avrupa Parlamentosu’nun
soykırımı tanıyan 1987 tarihli kararına dayanarak Avrupa
Birliği’nin Türkiye ile üyelik için müzakereleri
başlatmaması gerektiği iddiası ile açtıkları davada
Mahkeme, “Parlamento kararları siyasi kararlardır,
kesinlikle hukuki sonuç doğurmazlar, çünkü geri
alınabilir, değiştirilebilir metinlerdir” gerekçesi ile
iddiaları reddetmiş olup 20 ülkede alınan parlamento
kararları da aynı mahiyettedir.
Fransa Anayasa Konseyi’nin 2012 tarihli kararı:
Mahkeme, Parlamento’nun, 2001 yılında çıkarılan
Ermeni Soykırımı’nı tanıyan bir cümlelik kanuna dayalı
olarak soykırımı inkâr edenlerin cezalandırılması
hükmünü getirecek yasayı, düşünce özgürlüğüne aykırı
olması bir yana; kanunların normatif olmaları gerekirken
2001 yasası bu özelliği taşımadığından geçerliliğinin
tartışmalı olması nedeniyle de reddetmiştir.
(Palabıyık, 2014)
21. HUKUKİ BOYUT III
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 17 Aralık 2013 tarihli
Doğu Perinçek’in soykırımı inkâr ettiği için kendisini
cezalandıran İsviçre’ye karşı açtığı davanın ilk aşamada
İsviçre aleyhine sonuçlanması: Karar üç temel unsuru
vurgulamaktadır;
Soykırım hukuki bir kavramdır, tanımlanması çok
zordur, kesin kanıtlara gereksinim vardır.
190’ı aşkın ülkeden 20’sinin parlamentoları soykırımı
tanımıştır. Uluslararası bir oydaşma yoktur.
1915 ve izleyen yıllarda Osmanlı topraklarında
yaşananlar Yahudi soykırımından farklıdır. Yahudi
Soykırımı kanıtlanmıştır. Ermeni olaylarının kesin
kanıtları yoktur. İsviçre’nin temyiz başvurusunun
nasıl sonuçlanacağı bilinmemekle birlikte bu karar
her halükârda önem taşımaktadır.
(Palabıyık, 2014)
22. BERNARD LEWİS’IN KARŞILAŞTIRMASI
A COMPARISON BY LEWIS
“Yahudi soykırımı ile [tehcir
arasında] bir paralellik
kurulabilmesi için Almanya’daki
Yahudilerin Alman devletine
karşı düşmanla işbirliği yaparak
silahlı isyan düzenlediklerini,
Hamburg ve Berlin’in kararın
dışında tutulduğunu ve devlet
hizmetinde çalışanların da muaf
tutulduğunu varsaymanız
gerekir. Ayrıca karar yalnızca
Almanya sınırları içinde
uygulanmış olup Polonya’ya
gidenlerin Polonyalı Yahudiler
tarafından karşılanarak koruma
altına alınmış olmaları
gerekirdi.”
“… to make a parallel with the
holocaust in Germany you
would have to assume that
Jews in Germany had been
engaged in an armed rebellion
against the German state
collaborating with the allies
against Germany, that in the
deportation order the cities of
Hamburg and Berlin were
exempted, and the persons in
the employment of the state
were exempted. And the
deportation only applied to the
Jews of Germany proper, so
that when they got to Poland
they were welcomed and
sheltered by the Polish Jews.”
Bernard Lewis.
http://www.youtube.com/user/armeniantale
23. Türkiye, bir halk veya ülke
soykırımla suçlanamayacağı, suçu
işleyen kişilerin mahkeme kararı ile
belirlenmiş olması gerektiği halde
böyle bir karar olmaksızın dünya
kamuoyu gözünde
soykırım ile suçlu durumuna
düşürülmüş tek ülkedir ve Türklere
karşı nefret söylemi suçu
işlendiğinin farkındalığı eksikliği
vardır.
24. PROPAGANDA SAVAŞI VE YANSIMALARI I
“[savaşın] yarattığı büyük problem ekonomik
değil psikolojiktir, insanların düşüncelerinin
yeniden nasıl bir dengeye oturtulabileceğidir.”
(Buchan’dan aktaran Strachan, 2009, s. 316)
savaş ortamında gerçeklik yitip gitmekte, ülke
çıkarları açısından söylenmesi gerektiği
düşünülen şeyler söylenmekte ve savaş bitince
gerçeklere dönmek kolay olmamakta ve bazen
de hiç dönülememektedir.
25. PROPAGANDA SAVAŞI VE YANSIMALARI II
“Türkleri savundu vazifeden alındı –
Amerikan Robert College
Okulunun Müdürü Dr. Gates
dostlarına veda etmiş ve
İstanbul’dan Paris’e hareket
etmiştir. Geçenlerde Dr. Gates
yaptığı bir konuşmada Türkleri
savunmuş ve “Ermeni mezalimi”
konusunda iddiaların çok fazla
büyütüldüğünü söylemişti.
Öğrendiğimize göre Ermeni
cemaatinin bu sözleri protesto
etmesinden ve Amerikalılar
nezdinde teşebbüste
bulunmasından kısa zaman
sonra Robert College
Müdürü’nün vazifesine son
verilmiş ve kendisi Birleşik
Amerika’ya geri çağrılmıştır.”
İstiklal Harbi Gazetesi, 15 Mayıs 1919 , s. 2
26. PROPAGANDA SAVAŞI VE YANSIMALARI III
I. Dünya Savaşı
yıllarında istihbaratçı
olarak çalışan ünlü
tarihçi Toynbee, o
dönemde yazdıkları ile
ilgili olarak, Dışişleri
Bakanlığı’nda
çalışıyordum, verilen
görevleri ifa ettim
ifadesini kullanmış olup
örn. The Blue Book
(Mavi Kitap) olarak
anılan The Treatment of
Armenians in the
Ottoman Empire, 1915-
1916 adlı rapora
bibliyografyasında da
yer vermemiştir
(Dr. Ozdemir’s…)
27. PROPAGANDA SAVAŞI VE YANSIMALARI IV
Gürün, Ermeni Dosyası adlı kitabında
propaganda konusuna ayırdığı
bölümde Ponsoby’den şu alıntıya
yer vermiştir:
"Düşmanın kötülenmesi bir
vatan görevi sayılır."
(Gürün,1985, s. 44 - 53)
McCarthy:
“… kurbanlardan çok
öldürenlerin telef olduğu
garip bir soykırım”
(Sonyel, 2005, s. 203)
“Standart tarih anlatısında
hiçbir zaman bahsedilmeyen
ise aynı sebeplerden dolayı
muhtemelen iki ila iki buçuk
milyon sivil Müslüman’ın
ölmesiydi. Onlar,
kendilerinden hiç
bahsedilmeyen hayaletlerdir;
çünkü haber muhabirleri,
konsoloslar ve misyonerler
sadece Hristiyanların çektiği
acı ile ilgileniyorlardı. Ölen
Müslümanlar sanki hiç var
olmamışçasına tarihten yok
olup gittiler.”
Salt (2014, s. 16)
28. TEHCİR KONUSUNDA ÜNİVERSİTE
KÜTÜPHANELERİMİZDE KULLANILAN BAŞLIKLAR
ABD dönem başkanı Wilson’un çizdiği
Ermenistan haritası Sevr Anlaşması’na
yansımış, ABD Lozan Anlaşması’nı
benimsememiş, 1930’larda ayrı bir ticaret ve
dostluk anlaşması imzalanmıştır.
Bu koşullarda Kongre Kütüphanesi “Ermeni
katliamları” ve “Soykırım—Türkiye” konu
başlıklarını kullanmaktadır.
Ülkemizde çoğunlukla Kongre Kütüphanesi
başlıkları kullanılmakta olup bazı kütüphaneler
kendi başlıklarını oluşturmuşlardır. Az sayıda
kütüphanenin kataloğunda “Ermeni soykırımı”
başlığına da rastlanmaktadır.
30. KURUMSAL DAĞILIM
Katılımcının
üniversitesinin vakıf
/devlet ve 2000 yılı
öncesi/sonrası
kurulumlu olduğu
sorgulanmakla
birlikte gruplar
belirgin farklılık
göstermediğinden
sonuçların analizinde
tümünün birlikte ele
alınmasının daha
uygun olacağı
düşünülmüştür.
100
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
2000
öncesi %
2000
sonrası %
Toplam
%
%
Belirtilmemiş 18
Diğer kurumlar 8
Vakıf üniversitesi 8 14 22
Devlet üniversitesi 43 4 51
31. KATILIMCI DAĞILIMI
Katılımcıların yarısı konu
başlığı verme yetkilisi,
yakın bir oranda
meslek elemanı olup
yalnızca kütüphane
kullanıcısı veya birey
olarak yanıt verenler %
13 oranında kalmakla
birlikte meslek
elemanlarının
neredeyse hepsi aynı
zamanda kütüphane
kullanıcısı ve birey
olarak da görüşlerini
sunmuşlardır.
Başlığı
kullanan
yetkili
25%
Başlığı
kullanmaya
n yetkili
24%
Kullanıcı
9%
Meslekten
38%
Birey
4%
32. ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANELERİNİN KONU BAŞLIKLARI
KONUSUNDA POLİTİKALARI
Yanda sadece Ermeni
soykırımı” başlığını
kullanıyoruz yanıtı
veren % 25 oranındaki
katılımcıların kendi
içlerinde dağılımları
görülmektedir.
Aynı kurumdan iki
kişinin farklı seçenek
işaretledikleri
durumlar az da olsa
görülmüştür.
LCSH
Aynen
33%
Türklere
soykırım
11%
Soykırımı
kabul
politikası
Kopya
katalogla
ma
50%
6%
33. POLİTİKALAR I
Üniversiteler kamu hizmeti veren kuruluşlardır.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, hükümetlerden
bağımsız olarak devlet politikası, tehcir kararı bir insan
grubunu yok etme niyetiyle alınmayıp, savaşta cephe
arkası güvenliğini sağlama amacı güttüğünden karşılıklı
yaşanan acı ve kıyımın soykırım olarak
tanımlanamayacağı yönündedir.
Bilimsel özerklik kapsamında bir bilim adamı,
araştırmasında kullandığı kaynaklara dayanarak,
yaşananların soykırım olduğunu savlayabilir, ama kamu
hizmeti veren bir kütüphanenin bu tür yayınları
kataloğunda “Ermeni soykırımı” ifadesi ile etiketlemesi
daha farklıdır.
Böyle bir durum, mesleki ve kurumsal etik ilkelerin bir
çatışması ve kamu etiğinde sadakat ve tutarlılık
açısından bir sorun olarak görülebilir.
34. POLİTİKALAR II
Teknik olarak LCSH’yi aynen uygulayanların aslında
“Ermeni soykırımı” değil, “Ermeni katliamları” ve
“Soykırım—Türkiye” başlıklarını kullanıyor olmaları
beklenirdi. Bu başlıklar eş anlamlı gibi düşünülerek
böyle yanıt verilmiş olabilir.
“Ermeni soykırımı” başlığının “0” gösterge ile
kullanılması LCSH mantığıyla kütüphanenin ürettiği
kendi başlıklarına da LCSH’den alınmıştır anlamını
taşıyan “0” göstergesinin kullanılabileceği yönünde
bir görüşe dayanıyor olabilir.
LCSH’ye ait olmadığı halde “0” gösterge ile verilen
başlıklar kopya kataloglama yapanları ve TO-KAT’ta
MARC kayıtlarını inceleyenleri
yanıltabilmektedir.
Bu yanıtlar “kodlama hatasından kaynaklanan
yanıltma türü” bir etik sorunu örnekliyor olabilir.
35. POLİTİKALAR III
Başlığın bazı kütüphanelerde Ermenilerin Türklere
yaptığı soykırım anlamında kullanıldığı ortaya
çıkmıştır. Toplu kataloglarda kayıtların birleştiği
günümüzde ayrı anlamlarda kullanılan aynı başlığın
kullanıcılar tarafından nasıl algılanıyor olabileceği
düşündürücüdür. Kendi kütüphanesinin
kullanımına göre belli bir algılama içinde olan
kullanıcı farklı bir kullanımla karşılaştığında
herhalde bocalayacak, durumu anlamlandırmakta
zorlanabilecektir.
% 50 oranında değişiklik yapılmadan kopya
kataloglama yapılması, her bir kütüphane farklı
politikalara sahip olabileceği ve bir yayın için hangi
katalogda veri bulunursa oradan aktarılacağı için
tutarlılık konusunda muhtemelen ciddi sorunlar
yaşandığını ortaya koymaktadır.
36. MESLEK ELEMANLARININ BAKIŞ AÇISI
Bu tablo, bu soruya yanıt
verenlerin % 88’inin eğer
Ermeni soykırımı
başlığının kullanıldığı bir
kütüphanede
çalışıyorlarsa veya
çalışmak durumunda
kalırlarsa kurumsal
politikalarla kendi
görüşlerinin örtüşmemesi
nedeniyle bu konudaki
kitaplar üzerinde işlem
yaparken kişisel
değerlerine aykırı bir
uygulama yapmalarının
söz konusu olduğunu
göstermektedir.
Kendi
başlıklarımı
z
oluşturulma
lı
30%
Bu başlık
iptal
edilmeli
19%
Uyarlama
yapılmalı
39%
LCSH'ye
uyulmalı
12%
37. POTANSİYEL VE AKTİF KULLANICI GÖZÜYLE
BAKIŞ I
Katılımcıların yaklaşık
% 75’inin bu başlıkla
ilgili olarak çeşitli
açılardan rahatsızlık
duyduğu ve
hassasiyetleri olduğu
anlaşılmıştır. % 25
ise tepkisiz, tarafsız
veya onaylayan bir
tutum içinde
olduklarını
göstermişlerdir.
AİHM
31%
Aile
etkilenmesi
2%
Atalara
karşı
sorumluluk
24%
Türklere
soykırım
9%
Onur kırıcı
7%
Etkilenmiyo
rum
13%
Soykırım
kabulü
11%
Diğer
3%
38. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Etik değerlere bağlı kalmanın her zaman kolay
olmadığı, çelişik durumlar yaşanabileceği
gerek incelenen literatür, gerekse 1915 Tehcir
Olaylarını konu alan vaka çalışması ile ortaya
konulmuştur.
Uyuşmazlık konularını işleyen bilgi kaynakları
kütüphane kataloglarında sunulurken tarafsız
başlıklar kullanılması,
meslek elemanlarını etik açmazlara düşmekten
esirger,
konuya duyarlılığı olanlar incitilmemiş olur ve
böylece daha etik davranılmış olunur ve belli bir
ölçüde sorunların çözümüne de katkı yapılabilir.
39. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME II
Etik ilkeler kılavuz mahiyetindedir, onları
yorumlayarak nasıl bir tavır takınacaklarına insanlar
kendileri karar verirler.
Ulusal konu başlıkları listesi oluşturulmadıkça
farklı yaklaşımlar devam edecektir. TO-KAT’ta
kütüphane kayıtlarının bir araya toplanması ulusal
bir konu başlıkları listesi hazırlamak amacıyla veri
alabilmek anlamında bir fırsat sunmuş
bulunmaktadır.
Konu başlıkları bağlantılı LC ve DDC sınıflandırma
numaraları ve kullanım sıklığı ile birlikte sistemden
çekilip bir meslek örgütü veya merkezi kurumun
çatısı altında ekipler kurularak yapılacak çalışmalar
için temel veri teşkil edebilir. Oluşturulacak liste
bakınız ve ayrıca bakınız göndermelerini de
kapsamalıdır.
40. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME III
Bair’in değindiği ortak veritabanlarında hataları düzeltme
sorumluluğunu meslektaşlarımızın yerine getirebilmesi ve TOKAT
toplu kataloğunun daha nitelikli kayıtlara kavuşması için hatalı
kayıt sahibi kütüphanelerin uyarılabileceği bir hata bildirim
butonunun yazılıma eklenmesi ve bilgi dünyamızın dünyaya açılan
kapısı olan TO-KAT’ın yapısının gözden geçirilmesine, ya da eğer
proje kapandığı için geliştirilme şansı yaratılamazsa nitelikli bir
toplu katalog oluşturmak için alternatif çözüm yolları üretilmesine
ihtiyaç vardır.
Toplu’nun Tük Kütüphaneciler Derneği bünyesinde "Etik Sürekli
Çalışma Grubu“ oluşturulması önerisi desteklenmeye değerdir.
Grup, meslektaşların günlük çalışmalarında karşılaştıkları, örneğin
bu bildiri ile ortaya çıkan türden ve muhtemelen varlığının farkında
bile olmadığımız daha nice etik sorunun tartışılması ve çözüm
üretilmesi için çalışmalar yürütebilecek şekilde yapılandırılabilirse
etik kurallara uymada yaşanan çelişkiler ve uygulama güçlüklerinin
üstesinden gelinmesinde sinerji yaratılabilir. (2007, s. 212)
Dünyanın daha yaşanılası bir yer olması ve yaşamın herkes için
biraz daha anlam kazanması açısından insanların bilgiyle
donanmasında oynadığımız role, etik değerlerimize bağlılık
konusunda özen göstererek artı değer katma fırsatını sonuna
kadar kullanmalıyız.