SlideShare ist ein Scribd-Unternehmen logo
1 von 22
Downloaden Sie, um offline zu lesen
NİSAN 2022
BÜLTENİ
İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi Kararı
Karara konu somut olayda davacı, yerleşim yerlerine uzak işlere yönlendirilmesi sonucunda
işverenine işbaşı yapmayacağını bildirmiştir. Ancak davalı işveren iş akdinin istifa ile
sonlandığı yönünde kayıt tutup davacının işsizlik maaşının almasını engellemiş olup, bu
sebeple davacı tarafından işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talebiyle
dava ikame edilmiş ve ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf sebepleri olarak, davacının çalıştığı projedeki işinin sona ermesi sebebiyle
işyerinin değiştirilmiş olduğunu, davacının yolu bahane göstererek yeni gösterilen projede
işbaşı yapmadığını, davacının toplu taşıma kartı (akbil) ile İstanbul içinde tüm toplu taşıma
araçlarını kullanabiliyor olmasına rağmen kendisine gösterilen işe gitmediğini, davacının yeni
projede işbaşı yapmaması nedeniyle iş akdinin sonlandırıldığını göstererek yerel mahkeme
kararının kaldırılması talep edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, somut olayda
davacının İstanbul Anadolu yakasındaki görev yerinin Avrupa yakasındaki proje için
değiştirildiği, aynı il içinde bile olsa mesafenin çok uzak olduğu, özellikle trafik durumu da
değerlendirildiğinde bu değişikliğin esaslı değişiklik niteliğinde olduğuna ve davalı vekilinin
istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu kararla, ulaşım koşullarının göz ardı
edilmek suretiyle iş koşullarında değişikliğe gidilmesinin de esaslı değişiklik olarak
değerlendirildiği dikkat çekmektedir.
Aktif İşgücü Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik Resmi Gazetede Yayımlandı
İstihdamın korunması ve artırılması, işsizlerin ve çalışanların mesleki niteliklerinin geliştirilmesi, işsizliğin
azaltılmasına ve özel politika gerektiren grupların işgücü piyasasına kazandırılmasına yardımcı olmak
üzere Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen aktif işgücü hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin usul ve
esasları belirlemek amacıyla düzenlenen ilgili Yönetmelik; Türkiye İş Kurumu tarafından işgücü piyasası
ihtiyaçları doğrultusunda yürütülecek mesleki eğitim kursları, işbaşı eğitim programları ve ilgili
Yönetmelik çerçevesinde tasarlanacak olan diğer kurs, program, proje ve özel uygulamalara yönelik
düzenlemeler barındırmaktadır. Bu noktada ilgili Yönetmelikte “aktif işgücü hizmetleri” de, istihdamın
korunmasına ve artırılmasına, işsizlerin mesleki niteliklerinin geliştirilmesine, işsizliğin azaltılmasına ve özel
politika gerektiren grupların işgücü piyasasına kazandırılmasına yardımcı olmak üzere gerçekleştirilen
faaliyetler olarak tanımlanmaktadır.
Ayrıca ilgili Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte 12.3.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Aktif
İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmışsa da, yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğe istinaden
hazırlanan sözleşme, protokol, program ve projeler ile başlatılan iş ve işlemlerin sonuçlanana kadar,
kaldırılan yönetmelik ve buna dayanılarak hazırlanan mevzuatın uygulanmaya devam edeceği de
belirtilmelidir.
Anayasa Mahkemesi, İş Akdinin Feshedilmesine İlişkin Davada Esasa Etkili
İddialar Karşılanmaksızın Karar Verilmesi Nedeniyle Gerekçeli Karar Hakkının
İhlal Edildiğine Karar Verdi
Olayda belediye, bir adi ortaklıkla 49 işçi için 36 ay süreli hizmet alım sözleşmesi imzalamış daha sonra
önemli menfaat ihlali oluşturduğu gerekçesiyle sözleşmeyi feshetmiştir. Başvurucu, iş akdinin geçerli bir
nedene dayanmadan feshedildiğini belirterek işe iade davası açmıştır. Akabinde başvurucu, açmış olduğu
davada esasa etkili iddialar karşılanmaksızın karar verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Anaya Mahkemesi, ilk derece
mahkemesi kararında 677 sayılı KHK’da düzenleme bulunmamasına karşın ilgili kralı yasal dayanak olarak
kabul etmesi ve feshin sonucunun doğurduğu hususlara yönelik irdeleme ve açıklama yapılmamış
olmasını, Anayasa’nın ‘’hak arama hürriyeti’’ kenar başlıklı 36. Maddesinin birinci fıkrası yönünden
gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirerek ilk derece mahkemesi tarafından gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiğine ve yeniden yargılama yapılması gerektiğine kanaat getirmiştir.
‘İş Teftişi Tüzüğü’ Yürürlükten Kaldırıldı
Çalışma mevzuatının uygulanmasında müfettişlerce Devlet adına yapılacak izleme, denetleme ve teftişin
ilkeleri, teftiş hizmetinin örgütlenmesine ilişkin kurallar, işyerlerinde tutulacak teftiş defterlerinin biçimi, ne
yolda doldurulacağı ve bununla ilgili işlemler, müfettiş ve müfettiş yardımcılarının görev, yetki ve
nitelikleriyle işe alınmaları ve çalışma yöntemlerinin gösterildiği 5433 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile
6/8/1979 tarihli 7/1/7925 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan ‘’İş Teftişi Tüzüğü’’ 19.04.2022
tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Anayasa Mahkemesi, Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan
Alacakların Ödenmesi İçin Açılan Davada Mahkemeye Erişim Hakkının
İhlal Edildiğine Karar Verdi
Somut olayda, başvurucu, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret ve ikramiye alacaklarından
6.539,68 TL'nin ödenmesi istemiyle dava açmıştır. Yerel mahkeme üç kez bilirkişi raporu aldıktan sonra
gerçek tutarı tespit etmiş ve davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Davalı belediye bu karara karşı
temyiz yoluna başvurmuştur. Yargıtay temyiz istemini kabul etmiş ve yerel mahkemenin kararını
bozmuştur. Kararda davacının talep ettiği alacağı belirlemesinin objektif olarak mümkün olduğu ancak
alacağını ispat edemediği hallerde belirsiz alacak davası açılacağından söz edilemeyeceği söylenmiştir.
Anayasa Mahkemesi, başvurucunun toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacağın ödenmesi istemiyle
açtığı davanın koşulları oluşmadan belirsiz alacak davası olarak açıldığı gerekçesiyle esası incelemeden
dava şartı yokluğundan reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil ettiğini bu sebeple
Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine Karar Vermiştir.
ÖZEL HUKUK
Çocuk Tesliminde Yeni Uygulama 11 İlde Başlıyor
TBMM Genel Kurul'da yasalaşan " başta #çocukteslimi " hakkındaki düzenlemeler neticesinde; Çocuk
teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair işlemler Adıyaman, Elazığ, Erzurum, Gümüşhane, Kırıkkale,
Kırşehir, Mardin, Muğla, Sivas, Tekirdağ ve Uşak'ta yarından itibaren Adalet Bakanlığı Adli Destek ve
Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri tarafından yerine getirilecek. Bütün il ve ilçelerde çocuk teslim
merkezlerinin kurulmasına yönelik çalışmaların yıl sonuna kadar tamamlanması planlanmaktadır.
(16.04.2022) Yayımlanan Resmi Gazete ile Sigorta Tahkim Komisyonu Tarafından
Yürütülen Yargılamalarda İtiraz ve Temyiz Parasal Sınırları Değişti
Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararına itiraz edilebilmesi için gereken parasal sınır 8 bin TL, İtiraz Hakem
Heyeti Kararının temyiz edilebilmesi için gereken parasal sınır 107 bin TL, Heyet Teşekkülü için ise 24 bin tl
sınır getirilmiştir. İlgili tebliğin yürürlük tarihi 01/05/2022'dir. Sigortacılık Kanununun 30’uncu Maddesinin
On İkinci ve On Beşinci Fıkralarında Yer Alan Parasal Sınırların Artırılmasına İlişkin Tebliğ ile İlgili Parasal
Sınırlar Şu Şekildedir: Parasal Sınırlar Madde 3 - (1) Sigorta tahkim komisyonuna başvurusu yapılan sekiz
bin türk lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Sekiz bin türk lirası ve
daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı sigorta tahkim komisyonu
nezdinde itiraz edilebilir. (2) Sigorta tahkim komisyonuna yapılan yüz yedi bin türk lirasının üzerindeki
uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen hakem kararları için temyize gidilebilir. (3) Sigorta tahkim
komisyonuna yapılan yirmi dört bin türk lirası ve üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında heyet teşekkülü
zorunludur. Yürürlük Madde 4 - (1) Bu tebliğ 01/05/2022 tarihinde yürürlüğe girer.
Çocuk ile Velayet Dışı Ebeveyni Arasında Şahsi İlişkinin Geç Tesisi Aile Hayatına
Saygı Hakkının İhlali Sayıldı
Anayasa Mahkemesi 2018/4453 numaralı başvurusunda, velayet dışı ebeveynin eşinin engellemesi
nedeniyle çocuklarını göremediği iddiasıyla çocuklarının velayetinin kendisine verilmesini ve çocuklarıyla
arasında tedbiren kişisel ilişki kurulması talepleriyle ilk derece mahkemesinde dava açması neticesinde ilk
derece mahkemesi, velayet dışı ebeveynin çocukların ile tedbiren şahsi ilişki kurulması talebi yönünden
bilirkişi inceleme sonucunun gelmesine rağmen esas hüküm kurulmasını 2 yıl süre ile geciktirmiş ve anılan
bilirkişi raporunda sadece anne-çocuk ilişki incelenerek baba-çocuk ilişkisine dair değerlendirme
yapılmaması nedeniyle yetersiz rapor üzerinden hüküm kurmuştur.
Anayasa Mahkemesi, yargı makamlarının hızlı ve özenli davranmadıkları, dolayısıyla pozitif yükümlülüklere
uygun bir yargılama yapmadığının TMK 169.,182.,183. maddeleri uyarınca tespiti neticesinde, Anayasa’nın
20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine kanaat getirmiştir.
ALACAK TAHSİLİ
Anayasa Mahkemesi İcra İflas Kanununun 278. Maddesinin 3. Fıkrasında Yer Alan
“…usul ve…” ve “…sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar,…”
ibarelerinin Anayasa’ya Aykırı Olduklarına Karar Verdi
Anayasa Mahkemesi yapmış olduğu değerlendirmede Tasarrufun İptali davası açılabilmesi ve bağışlama
olarak kabul edilen ivazlı tasarrufların iptal edilebilmesini bazı şartların varlığına bağlandığından söz
ederek, buna göre başlatılan icra takibinin kesinleştirilmiş olması ile alacağın kısmen veya tamamen
alınamaması durumunda iptal davası açılabileceği ve ancak alacaklının alacağının doğumundan sonra
borçlu tarafından gerçekleştirilen tasarruf işlemlerinin iptal konusu olabileceğini belirtmiştir. AYM
devamında, iptal edilebilecek tasarrufların süre yönünden de ayrıca sınırlandırılmış olup ancak hacizden,
aciz halinden veya iflasın açılması tarihinden başlayarak geriye doğru son iki yıllık gerçekleştirilen
tasarruflar iptal edilebileceğini ve iptal davasının ancak iptale tabi tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren
beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılabileceğini ifade etmiştir. Dolayısıyla AYM iptal davası
açılabilmesinin ancak belirli koşulların varlığı halinde mümkün olabileceğine değinmiştir. AYM, yaptığı
değerlendirmenin devamında ilgili kurallarla, borçlunun üst soyu ile sıhren üçüncü dereceye kadar (bu
derece dahil) hısımları ile yaptığı ivazlı tasarrufların başka hiçbir şarta bağlı bulunmaksızın bağışlama gibi
olduğu, aksinin iddiası ve ispatı mümkün olmayan bir olgu olarak kabul edildiğinden söz ederek, tasarruf
konusu malın değerinin tam olarak veya fazlasıyla ödenmiş olması, tasarruf işleminin borçlunun
alacaklılarının da menfaatine bulunması, alacaklıların tasarruf işlemi dolayısıyla zarar görmemesi,
alacaklıların alacağı tahsil ve cebri icra imkanlarının zorlaştırılmamış hatta kolaylaştırılmış olması
sonucunu değiştirmeyeceğini ifade ettikten sonra borçlunun üst soyu ve sıhren üçüncü dereceye kadar
(bu derece dahil) hısımları ile gerçekleştireceği ivazlı tasarrufların kesin olarak bağışlama sonucu
bağlayan kurallar, taraflara belirtilen hususlarda iddia ve savunmada bulunma, bu hususların ispatı
yönünden delil, bilgi ve belge sunma imkanı vermediğini söyleyerek; bu yönüyle ilgili kuralların kamu
yararı ile kişisel yarar arasındaki dengeyi bozmak suretiyle mülkiyet hakkının ve hak arama özgürlüğünün
ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına neden olduğundan bahisle ilgili kuralları iptal etmiştir.
KAMU HUKUKU
Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında KHK'nın Kabul Edilmesine Dair
Kanun’un 8/b-(5) maddesindeki “içinde veya” ibaresinin İptaline Karar Verildi
Somut olayda, davacının görev içinde amir ya da üstünün işlemini olumsuz yönde eleştirici nitelikte söz
söylediği gerekçesiyle altı yıl kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına yönelik işlemin iptali
talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için
başvurmuştur. 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamenin
Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 8. Maddesinin (b) bendinin (5) numaralı alt bendi “Görev içinde veya
dışında amir ya da üstlerinin eylem veya işlemlerini olumsuz yönde eleştirici nitelikte söz söylemek ya da
yazı yazmak” şeklindedir. Anayasa Mahkemesi tarafından, (5) numaralı alt bendinin “içinde veya”
ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğunu ve İPTALİNE oyçokluğuyla karar verildi.
Anayasa Mahkemesi Kararın Sonucunu Değiştirebilecek Nitelikteki Esaslı
İddiaların Gerekçede Karşılanmaması Nedeniyle Gerekçeli Karar Hakkının İhlal
Edildiğine Karar Verdi
Anayasa Mahkemesi (AYM), mahkemenin mahkumiyet kararının gerekçesinde -başvurucunun tüm
iddialarını gerekçelendirmek zorunda olmamakla birlikte- savunmaya temel teşkil eden, sonuca etkili
olabilecek iddialar hakkında değerlendirme yapmayarak bunu yanıtsız bırakmanın gerekçeli karar hakkını
ihlal edebileceğini belirterek; mahkemenin gerekçeli kararında, birbirine zıt nitelikte iki farklı adli rapordan
başvurucu lehine olan rapor ile ilgili değerlendirme yapılmadığı, aksi yönde tespitler içeren ve olaydan
dört gün sonra düzenlenen aleyhe nitelikteki rapora neden itibar edildiğine ilişkin olarak ise herhangi bir
açıklamada bulunulmadığı somut olayda, birden fazla kişiye isnat edilen muhtelif suçlar ile ilgili olarak
geniş kapsamlı bir yargılama yürüten mahkemece gerekçeli kararda savunma, iddia ve tanık anlatımlarının
yargılamaya konu eylemler ile ilişkilendirilmemesi sebebiyle hangi beyanlara itibar edildiğinin de
anlaşılamadığını ifade etmiştir. Dolayısıyla AYM, başvurucunun savunmalarında ileri sürdüğü ve sonuca
etkili olabilecek temel iddiaların ayrı ve açık olarak tartışılmadığı ve başvurucunun iddialarına cevap
verilmediği somut olayda yargılama sürecinin bir bütün olarak değerlendirildiğinde gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
Anayasa Mahkemesi Cinsel Saldırı Suçu İle İlgili Olarak Etkili Ceza Soruşturması
Yürütülmemesi Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine Karar Verdi
Bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan ilgili karara konu olay bakımından başvurucu, düşünme ve hareket
kabiliyetinin kısıtlanarak cinsel saldırıya maruz kaldığını ileri sürmüş, yaşanan bu olay ile ilgili etkili ceza
soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa
Mahkemesi (AYM) yapmış olduğu değerlendirmede başvurucunun cinsel saldırıya maruz kaldığına ilişkin
temel iddiasının uyuşturucu veya uyarıcı bir madde etkisiyle rızasının sakatlanmasına yönelik olduğunu ve
bu iddianın gerçekliğinin ancak başvurucudan alınan kan örneklerinin incelenmesi ile ortaya çıkabilecek
nitelikte olduğunu belirtmiştir.
Bu noktada AYM, başvurucunun şikayeti üzerine derhal ceza soruşturması başlatılarak olayla ilgili
delillerin toplandığı ve bu bağlamda başvurucunun kan örneklerinin alındığına değindiği somut olayda, ilk
aşamada Başsavcılığın başvurucunun rızasıyla cinsel ilişki yaşadığını kabul etmesiyle kovuşturmaya yer
olmadığı kararı vermesinin ardından Başsavcılığın bu kararı her ne kadar Sulh Ceza Hakinliğince
kaldırılmış olsa da soruşturmanın genişletilmesi aşamasında kan örneklerinin kaybolması nedeniyle,
soruşturma mercii tarafından ilk olarak başka hususlar yanında elde edilen kritik önemde bir delilin
bilimsel incelemesi yaptırılmadan bir karar verilerek soruşturmayı neticelendirmesinin, bir hayli önemli bir
delilin süratle incelenmemesi ve daha sonra muhafaza edilmesinde gösterilen özensizlik nedeniyle
inceleme imkanının ortadan kalkmasının yapılan soruşturmanın etkililiğine zarar verdiğini, bu nedenlerle
de kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Anayasa Mahkemesi Özel Hayata Saygı Hakkı ve Haberleşme Hürriyetinin İhlal
Edildiğine Karar Verdi
Tutuklu olan başvurucunun kendisine gelen veya kendisi tarafından gönderilen mektupların Ulusal Yargı
Ağı Bilişim Sistemine kaydedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkin yaptığı
değerlendirmede, başvuru konusu uygulamayla mahkumiyete konu suçun özelliği ya da tutuklu ile
hükümlünün ceza hukuku bağlamındaki statülerine göre farklılık öngörülmeden, sakıncalı olup olmadığına
bakılmaksızın tüm yazışmaların UYAP’a sistematik bir şekilde kaydedildiğine işaret etmiştir. Ayrıca AYM
mahpusun yazışmalarının ne kadar süreyle sistemde saklı tutulacağı, bunların üçüncü kişilerşn erişimine
ve kullanımına hangi şartlarda açılacağı, infaz kurumu tarafından hangi mercilerle paylaşılabileceği ile
kişisel verilerin ve mahremiyetin nasıl korunacağı hususlarında açık bir düzenlemenin mevcut olmadığı,
uygulamada da anılan konular yönünden belirsizliğin bulunduğunu ifade etmiştir.
AYM bu durumda, mahpusun mahrem bilgileri ile kişisel verilerinin kayıt, muhafaza ve kullanımını içeren
tedbirlerin kapsamını, uygulanmasını, idarenin takdir yetkisinin sınırlarını düzenleyen, bununla birlikte
muhataplarının yetki aşımı ile keyfiliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak niteliğe
ve açıklığa sahip kuralların mevcut olmadğının söylenebileceğini, dolayısıyla somut olayda özel hayata
saygı hakkı ile haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının olmadığı sonucuna
varıldğına işaret ederek; başvurucunun mahremiyetin ve kişisel verilerin korunmasını isteme bağlamında
özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi Etkili Soruşturma Yükümlülüğü Bakımından Yaptığı
Değerlendirmede Yaşam Hakkının İhlaline Karar Verdi
Karara konu somut olayda, inşaat işçisi özel bir elektrik firmasına ait binanın inşaatında çalışmakta iken
yapının yüksek bir noktasından düşerek yaralanmış olup tedavisi devam ederken hayatını kaybetmiştir.
Kaza sonrası sağlık kurumuna sevkin kasıtlı olarak geç gerçekleştirilmesi ve suçun niteliğini değiştiren bu
hususun soruşturma sürecinde dikkate alınmamış olması nedeniyle Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 17.
Maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından İHLAL
EDİLDİĞİNE karar verdi.
Anayasa mahkemesi 5580 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanununun 4/1
maddesinde yer alan ‘’… veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma
bulunmaması...’’ ibaresinin Anayasaya aykırı olduğuna karar verdi
Özel bir eğitim kurumunda öğretmen olarak görev yapan davacının öğretmenlik görevine son verilmesine
yönelik idari işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına
varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. Mahkemece bakılmakta olan davanın konusu ise özel bir eğitim
kurumunda öğretmen olarak görev yapan davacı hakkında dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından
kovuşturma bulunması nedeniyle davacının öğretmenlik görevine son verilmesine yönelik idari işlemin
iptali talebine ilişkindir.
Anayasa mahkemesi, itiraza konu kurala ilişkin esas incelemesini ‘’…personelinde’’ ve ‘’…dolandırıcılık,
sahtecilik’’ ibareleri üzerinden ve Anayasanın 13. 48. Ve 49. Maddeleri çerçevesinde değerlendirerek
yapmıştır. İtiraz konusu kural uyarınca şart, haklarında dolandırıcılık veya sahtecilik suçlarından dolayı
kovuşturma bulunmamasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan şartı taşımayan kişilerin özel eğitim kurumu
personeli olarak çalışabilmesini mümkün olmadığı göz önüne alındığında ilgili kuralla çalışma hak ve
özgürlüğüne sınırlama getirildiği kanaatine vararak, temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren
düzenlemelerin kanunla yapılması ve anayasada öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması
gerekliliğine değinmiştir.
Anayasa Mahkemesi değerlendirmenin devamında yapılmış bulunan sınırlamanın elverişlilik, gereklilik,
ölçülülük bakımından değerlendirmesini yaparak ölçülü olmadığına kanaat getirmiş ve neticede Kuralın
Anayasa’nın 13., 48. Ve 49. Maddelerine aykırı olduğu tespit edilerek iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi Psikolojik Taciz Sebebiyle Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını
Koruma ve Geliştirme Hakkının İhlal Edildiğine Karar Verdi
Başvurucu tarafından ileri sürülen şikayetler doğrultusunda etkili bir idari soruşturmanın yapılmadığı ve
psikolojik taciz uyguladığı ileri sürülen kişi hakkında bahse konu davranışlarının tekrarlanmaması için
önlemler alınması konusunda idare tarafından gerekli özenin gösterilmediğine, idare mahkemesince de
etkili bir yargılama yapılmadığına işaret edilen başvuruya konu somut olayda Anayasa Mahkemesi;
kamusal makamların, psikolojik taciz oluşturan durumları tespitle yetinmemesi gerektiği, bu tür
davranışların oluşmaması ya da telafi edilmesi amacıyla etkili önlemleri hızla almaları gerektiğine işaret
ederek, kamusal makamlar tarafından etkili önlemler alınmaması ve yürütülen yargıalamalar sonucunda
derece mahkemelerince ulaşılan sonuçların ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanmaması nedeniyle kişinin
maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi Uzun Süren Yargılama Sebebiyle Makul Sürede Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine Karar Verdi
Başvuruya konu somut olayda başvurucu, PTT Bank işlem müdürü olarak görev yapmakta iken müstakil
ünite olarak faaliyetini sürdüren PTT Bank İşlem Müdürlüğü kaldırılmış, başvurucu da bunun üzerine
Ankara PTT Başmüdürlüğü emrine Değerli Kağıtlar Merkezi müdürü olarak atanmıştır. Başvurucu, söz
konusu atama işlemi ile Parasal Posta İşletme Dairesi ile PTT Bank İşlem Müdürlüğünün birleştirilmesi
sonucu oluşturulan Parasal Posta İşletme Dairesi Başkanlığına kendisinin atanması gerekirken başkasının
atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesince verilen karar ile
başlangıçta başvurucunun atama işleminin iptaline karar verilmişse de, temyiz başvurusu üzerine atama
işleminin iptaline yönelik karar bozulmuştur.
Bunun üzerine başvurucunun birtakım talepleri ile birlikte yaptığı bireysel başvuruda AYM, medeni hak
ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç
tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak ise -çoğu zaman icra aşamasını
da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarihin esas alınacağını belirterek, medeni hak ve
yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların
yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususların dikkate alınacağına işaret etmiş ve anılan ilkeler uyarınca somut olayda başvuru
konusu davada 9 yıllık yargılama süresinin makul olmadığını belirterek, makul sürede yargılama hakkının
ihlal edildiğine karar vermiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308/A maddesinin 1.cümlesinin ‘’sanığın aleyhine
itirazlar’’ yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildi
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi tarafından yapılan başvuruda, ‘’Bölge Adliye
Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yetkisi’’ başlıklı 308/A maddesinin Anayasa’nın 2., 10., 13. Ve
36. Maddelerine aykırı olduğunu ileri sürüldü. Anayasa Mahkemesi yapmış olduğu değerlendirmesinde
itiraz konusu bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikli kararlarına karşı bölge adliye
mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yetkisi ile bu itirazın incelenme usulünü düzenleyen 308/A
maddesinin bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikti kararlarına karşı bölge adliye
mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının re’sen veya istem üzerine kararın kendisine verildiği tarihten
itibaren 30 gün içinde kararı veren daireye itiraz edebileceğini öngören 1. Fıkrasının birinci cümlesini
Anayasa’nın 36. Maddesine aykırı olduğuna kanaat getirerek iptaline karar verdi.
Anayasa Mahkemesi 2/2/2022 Tarihli Kararı ile kötü muamele yasağının ihlal
edildiğine kanaat getirdi
Anayasa Mahkemesi, üçüncü kişilerce gerçekleştirilen yaralama eylemine yönelik ceza yargılaması
sonucunda sorumlu kişilerin eylemleriyle orantılı olarak cezalandırılmaması nedeniyle kötü muamele
yasağının ihlal edildiğine kanaat getirdi.
Mahalle meydanında başvurucunun 3. Kişilerce darp ve linç edilmesi basit yaralama suçu olarak
değerlendirip alt sınırdan ceza verilmesini, Anayasa Mahkemesi kötü muamele yasağının ihlali olarak
değerlendirerek yeniden yargılama yapılmasına ve başvurucuya 45.000 TL manevi tazminat ödenmesine
karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi, 02.03.2022 Tarihli Kararı ile "Rahatsız Etmek" Şeklindeki
İbarenin Yanlış Yorumlanması ile Suç ve Cezaların Kanuniliği İlkesinin İhlal
Edildiğine Kanaat Getirdi
Anayasa Mahkemesi, kanunda afiş asma eylemine karşılık bir yaptırım bulunmadığı halde başvurucunun
cezalandırılması nedeniyle Suç ve Cezaların Kanuniliği İlkesinin İhlal Edildiğine karar verdi. Somut olayda,
başvurucunun afiş asarak kişilere rahatsızlık verme kabahatini işlediği gerekçesiyle hakkında idari para
cezası verilmiştir. Anayasa Mahkemesi, 5326 sayılı kanunun 37. maddesi hükmünde düzenlenen ''mal ve
hizmet satışı amacıyla çevreyi rahatsız etmek'' unsurundan ''rahatsız etmek'' kısmının getiriliş amacı
yönüyle radikal bir biçimde farklı bir yoruma tabi tutulduğunu, bu sebeple suç ve cezaların kanuniliği
ilkesinin ihlal edildiğine kanaat getirmiştir.
Anayasa Mahkemesi 15.03.2022 Tarihli Kararı İle Aile Hayatına Saygı Hakkının
İhlal Edildiğine Kanaat Getirdi
Somut olayda, başvurucunun, eşi ve çocuğu adına 28/09/2015 tarihinde düzenlenmiş geçici koruma
kimlik belgeleri verilmiş, ayrıca başvurucuya 11/09/2018-05/06/2020 tarihleri aralığında ikamet izni
verilmiştir. Samsun Valiliği İl Göç İdaresi başvurucu hakkında İçişleri Bakanlığının G-87 kodlu genel
güvenlik tehdit kaydının bulunduğunu belirterek bu kişinin sınır dışı edilmesine karar vermiştir. Anılan
karar gereği sınır dışı edilen başvurucu, kedi beyanına göre 15 gün sonra yasa dışı yollarla ülkemize giriş
yapmıştır. Başvurucu, hukuka aykırı olarak sınır dışı edildiğini, bu işlemin dayanağı niteliğindeki istihbari
bilgide belirtilen kişinin kendisi olmadığını belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi başvurucunun, eşi ve küçük
yaştaki çocuğu ile yaklaşık beş yıldır Türkiye'de yasal ikamet iznine sahip olarak yaşadığını, Anayasa'nın
20. maddesi kapsamında mevcut aile hayatının bulunduğunu tespit etmiştir. Bu durumda başvurucu
hakkındaki yurda giriş yasağı tahdit kararının aile hayatına saygı hakkına müdahale teşkil ettiği kanaatine
varmıştır.
TİCARİ UYUŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜ
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kooperatiflerin Ticaret Şirketi
Sayılmasına Karar Verdi
Yargıtay Birinci Başkanlığı kooperatiflerin/yapı kooperatiflerinin tacir/ticaret şirketi sayılıp sayılamayacağı
hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri kararları arasında içtihat ve uygulama farklılığı nedeniyle görüş
ayrılığı bulunduğunu belirtilerek içtihatların birleştirilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Bu karar
doğrultusunda 01.04.2022 tarihli Resmi Gazete' de kooperatiflerin/yapı kooperatiflerinin Türk Ticaret
Kanunu kapsamında "tacir/ticaret şirketi" sayılmalarına karar verilmiştir.
Bankacılıkta Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik
Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapıldı
06.04.2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ilgili yönetmelik ile Yurt Dışında Yerleşik Vatandaşlar
Mevduat ve Katılım Sistemi (YUVAM) Hesapları Hakkında Tebliğ (Sayı: 2022/7) kapsamında hesap açmak
ve bu şekilde açılan hesaplarla ilgili diğer işlemleri yapmak üzere, T.C. Nüfus Cüzdanı sahibi ya da
29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi uyarınca Mavi Kart verilen
gerçek kişilerin, Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatının (ICAO) 9303 sayılı standardına uygun yakın alan
iletişimi özelliği olan pasaport kullanılmak suretiyle banka tarafından uzaktan kimlik tespiti yoluyla yeni
müşteri olarak kabul edilebileceği, belirtilen amaca yönelik olarak açılan hesaba, kişinin sadece yurt dışı
bankalarda kendi adına açılmış hesaplarından para gönderimi gerçekleştirilebileceği, açılan bu hesaptan
para çıkışının da sadece kişinin kendi banka hesaplarına yapılabileceği düzenlenmiştir. Bu doğrultuda T.C.
Nüfus Cüzdanı ya da Mavi Kart sahibi gerçek kişiler tarafından açılan banka hesapları yüksek seviyeli risk
profilinde izlenecektir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat Yönetmeliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazetede Yayımlandı
Resmi Gazetede yayımlanan ilgili Yönetmelik ile Enerji Dönüşüm Dairesi Başkanlığının görev ve yetkileri
belirlenmiştir. Bu noktada ilgili başkanlığın Enerji piyasasında enerji politikaları ve Kurumun sorumluluk
alanları çerçevesinde araştırma-gelirştirme faaliyetleri ile yenilikçi politika ve projelerin tespiti, sağlanacak
desteklerin kapsamının ve miktarının belirlenmesi ve uygulamanın izlenmesi ile bu kapsamda elde edilen
çıktıların ilgili piyasa süreçlerinde değerlendirilmesine dair çalışmalar yapacağı, enerji piyasasında
dijitalleşme sürecini izleyeceği ve bu alanda politika ve proje önerileri geliştireceği, fosil yakıtları ikame ve
destekleyici olarak kullanılabilen alternatif yakıtların enerji piyasasında kullanılmasına yönelik çalışmalar
yapacağı, yine elektrikli araçlara elektirik enerjisi temininin sağlandığı şarj istasyonları ile ilgili mevzuat
çalışmaları yürüteceği düzenleme altına alınmıştır.
İhracatı Yakından İlgilendiren Eximbank Sigortası Hakkında Yakın Zamanda
Güncelleme Yapılmıştır
2 gün önce; 19 Nisan 2022 tarihli ve 5445 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılan 20 Nisan 2022 tarih ve
31815 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren DEĞİŞİKLİKLE;Eximbank’ın
yapabileceği kredi sigortalarının kapsamı değiştirildi.
Kapsam genişletildi. Karar’a göre, Eximbank ihracatçılar ya da Yabancı İştirakleri tarafından markaları
(aynı şirketler topluluğu içinde yer alan firma markaları dahil) altında satılmak üzere yurtdışında kurulu
firmalara ürettirilen ve üretildiği ülke içerisinde veya o ülkeden Türkiye dışındaki diğer ülkelere yapılan
satışları teminat altına almak amacıyla kredi sigortası yapabilecek.
Önceki uygulamada sınırlama mevcuttu;
ihracatçılar tarafından yapılan satışlar ile ihracatçıların yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak en az
yüzde elli sermayesine sahip oldukları firmalar tarafından üretilen ve ülke içinde veya o ülkeden Türkiye
dışındaki diğer ülkelere yapılan satışları teminat altına almak amacıyla yapılan kredi sigortaları kapsam
dahilindeydi.
GEZİ Teknelerine Sigorta Yaptırma Zorunluğu Geldi, Uygulama 1 Mayıs’ta
Başlıyor
GEZİ teknelerine Sigorta yaptırma zorunluğu geldi, uygulama 1 Mayıs’ta başlıyor. Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK), mart ayında yayınladığı tebliğ ile 12 ve üzeri
yolcu taşıyan ve deniz turizminde kullanılan; gezi, eğlence amaçlı tekne, yatlar, ticari yatlar, günübirlik gezi
tekneleri deniz araçları zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına alındı. Teknelere sigorta yaptırmaları
için de 1 Mayıs tarihine kadar süre tanındı.
GÖÇMENLİK / IMMIGRATION
Last Development about Citizenship in Turkey
According to verbal explanation of Council Ministers of Turkey, the minimum worth of the property for
citizenship will be increased to USD 400,000. So far it has been not announced and published at the
decision on Official Gazette of Turkey*.
It is required to state that the law has not been entered into force. The implementation is yet to be done.
The main terms and conditions of the amendment are not certain. But we need to declare that the
amendment will not have an impact on the foreigners who have already submitted their application to
the Citizenship.
Polonya Cumhuriyeti Kimlik Kartı Sahiplerine Vize Muafiyeti Sağlandı
5423 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Polonya Cumhuriyeti kimlik kartı sahibi vatandaşlarının Türkiye’ye
yapacakları her 180 gün içinde 90 gün ikamet süreli ‘’turistik amaçlı’’ seyahatlerinde ve transit
geçişlerinde vize muafiyeti tanınmasına karar verilmiştir.
Republic of Poland Identity Card Holders Granted the Right to Visa Exemption
With the Presidential Decree No. 5423, it was decided to grant visa exemption for the citizens of the
Republic of Poland who hold an identity card, for their "touristy" travels and transit passes with a
residence period of 90 days within 180 days.
+90 850 333 86 60
+90 212 215 25 84
info@mgc.com.tr
mgc.com.tr
MGC LEGAL
Büyükdere Cad. No:127 Astoria B Kule
Kat 5 Şişli – İstanbul, TÜRKİYE
İletişim

Weitere ähnliche Inhalte

Ähnlich wie MGC Legal Nisan 2022 Bülteni

Ähnlich wie MGC Legal Nisan 2022 Bülteni (20)

MGC Legal Temmuz 2022 Bülteni.pdf
MGC Legal Temmuz 2022 Bülteni.pdfMGC Legal Temmuz 2022 Bülteni.pdf
MGC Legal Temmuz 2022 Bülteni.pdf
 
Yurtdisinda calisan iscinin_mesai_cizelgelerinde_gunluk_mesai_8_saat_olarak_b...
Yurtdisinda calisan iscinin_mesai_cizelgelerinde_gunluk_mesai_8_saat_olarak_b...Yurtdisinda calisan iscinin_mesai_cizelgelerinde_gunluk_mesai_8_saat_olarak_b...
Yurtdisinda calisan iscinin_mesai_cizelgelerinde_gunluk_mesai_8_saat_olarak_b...
 
Subat 2021 Hukuk Bulteni
Subat 2021 Hukuk BulteniSubat 2021 Hukuk Bulteni
Subat 2021 Hukuk Bulteni
 
MGC Legal Şubat 2022 Bülteni
MGC Legal Şubat 2022 BülteniMGC Legal Şubat 2022 Bülteni
MGC Legal Şubat 2022 Bülteni
 
MGC Legal Mayıs 2022 Bülteni
MGC Legal Mayıs 2022 BülteniMGC Legal Mayıs 2022 Bülteni
MGC Legal Mayıs 2022 Bülteni
 
Istinaf mahkemesi yurtdisi_iscilik_alacaklarinda_hangi_devlet_hukukunun_uygul...
Istinaf mahkemesi yurtdisi_iscilik_alacaklarinda_hangi_devlet_hukukunun_uygul...Istinaf mahkemesi yurtdisi_iscilik_alacaklarinda_hangi_devlet_hukukunun_uygul...
Istinaf mahkemesi yurtdisi_iscilik_alacaklarinda_hangi_devlet_hukukunun_uygul...
 
MGC Legal Ekim 2021 Bülteni
MGC Legal Ekim 2021 BülteniMGC Legal Ekim 2021 Bülteni
MGC Legal Ekim 2021 Bülteni
 
_Sigorta Hakem Heyetinin Bilirkişi Ataması, Mahkemeden Yardım İstemesi, Yerin...
_Sigorta Hakem Heyetinin Bilirkişi Ataması, Mahkemeden Yardım İstemesi, Yerin..._Sigorta Hakem Heyetinin Bilirkişi Ataması, Mahkemeden Yardım İstemesi, Yerin...
_Sigorta Hakem Heyetinin Bilirkişi Ataması, Mahkemeden Yardım İstemesi, Yerin...
 
Is Hukuku Okumalari-7
Is Hukuku Okumalari-7Is Hukuku Okumalari-7
Is Hukuku Okumalari-7
 
Is akdi once_isci_tarafindan_hakli_sebeple_feshedilmesi_halinde_isverenin_isc...
Is akdi once_isci_tarafindan_hakli_sebeple_feshedilmesi_halinde_isverenin_isc...Is akdi once_isci_tarafindan_hakli_sebeple_feshedilmesi_halinde_isverenin_isc...
Is akdi once_isci_tarafindan_hakli_sebeple_feshedilmesi_halinde_isverenin_isc...
 
Yargitay karari
Yargitay karariYargitay karari
Yargitay karari
 
Daniştay 13 Dai̇re rekabet kurulu kararının i̇ptali i̇stemi
Daniştay 13 Dai̇re rekabet kurulu kararının i̇ptali i̇stemiDaniştay 13 Dai̇re rekabet kurulu kararının i̇ptali i̇stemi
Daniştay 13 Dai̇re rekabet kurulu kararının i̇ptali i̇stemi
 
İş kanunu
İş kanunuİş kanunu
İş kanunu
 
MGC Legal - İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Bülteni - Ocak 2021
MGC Legal - İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Bülteni - Ocak 2021MGC Legal - İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Bülteni - Ocak 2021
MGC Legal - İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Bülteni - Ocak 2021
 
MGC Legal Ocak 2021 Bülteni
MGC Legal Ocak 2021 BülteniMGC Legal Ocak 2021 Bülteni
MGC Legal Ocak 2021 Bülteni
 
Is ve Sosyal Guvenlik Subat 2021 Bulteni
Is ve Sosyal Guvenlik Subat 2021 BulteniIs ve Sosyal Guvenlik Subat 2021 Bulteni
Is ve Sosyal Guvenlik Subat 2021 Bulteni
 
İş Sözleşmeleri̇ni̇n Feshi̇
İş Sözleşmeleri̇ni̇n Feshi̇İş Sözleşmeleri̇ni̇n Feshi̇
İş Sözleşmeleri̇ni̇n Feshi̇
 
Adi Konkordato ve Konkordato Projesi
Adi Konkordato ve Konkordato ProjesiAdi Konkordato ve Konkordato Projesi
Adi Konkordato ve Konkordato Projesi
 
COVID – 19 KAPSAMINDA ALINAN TEDBİRLER VE COVID – 19’UN HUKUK VE TİCARET HAYA...
COVID – 19 KAPSAMINDA ALINAN TEDBİRLER VE COVID – 19’UN HUKUK VE TİCARET HAYA...COVID – 19 KAPSAMINDA ALINAN TEDBİRLER VE COVID – 19’UN HUKUK VE TİCARET HAYA...
COVID – 19 KAPSAMINDA ALINAN TEDBİRLER VE COVID – 19’UN HUKUK VE TİCARET HAYA...
 
Konuis01
Konuis01Konuis01
Konuis01
 

Mehr von MGC Legal

Mehr von MGC Legal (16)

Mayis 2021 Hukuk Gundemi Bülteni
Mayis 2021 Hukuk Gundemi BülteniMayis 2021 Hukuk Gundemi Bülteni
Mayis 2021 Hukuk Gundemi Bülteni
 
Kisa Calisma Uygulamasi
Kisa Calisma UygulamasiKisa Calisma Uygulamasi
Kisa Calisma Uygulamasi
 
Nisan 2021 Hukuk Gundemi Bulteni
Nisan 2021 Hukuk Gundemi BulteniNisan 2021 Hukuk Gundemi Bulteni
Nisan 2021 Hukuk Gundemi Bulteni
 
Mobbing Terimi ve Hukuki Degerlendirmesi
Mobbing Terimi ve Hukuki DegerlendirmesiMobbing Terimi ve Hukuki Degerlendirmesi
Mobbing Terimi ve Hukuki Degerlendirmesi
 
Relocation Services for Expatriates
Relocation Services for ExpatriatesRelocation Services for Expatriates
Relocation Services for Expatriates
 
Avrupa Veri Koruma Otoriteleri Kararlari - Subat 2021
Avrupa Veri Koruma Otoriteleri Kararlari - Subat 2021Avrupa Veri Koruma Otoriteleri Kararlari - Subat 2021
Avrupa Veri Koruma Otoriteleri Kararlari - Subat 2021
 
Evlat Edinme Kurumu
Evlat Edinme KurumuEvlat Edinme Kurumu
Evlat Edinme Kurumu
 
Emeklilik Islemleri
Emeklilik IslemleriEmeklilik Islemleri
Emeklilik Islemleri
 
Is Sozlesmesinin Isverence Hakli Nedenle Feshi
Is Sozlesmesinin Isverence Hakli Nedenle FeshiIs Sozlesmesinin Isverence Hakli Nedenle Feshi
Is Sozlesmesinin Isverence Hakli Nedenle Feshi
 
Uzaktan Calisma Uygulamasi
Uzaktan Calisma UygulamasiUzaktan Calisma Uygulamasi
Uzaktan Calisma Uygulamasi
 
Isveren Acisindan Ise Iade Sureci ve Davaları
Isveren Acisindan Ise Iade Sureci ve DavalarıIsveren Acisindan Ise Iade Sureci ve Davaları
Isveren Acisindan Ise Iade Sureci ve Davaları
 
Avrupa Veri Koruma Otoriteleri Kararları - Ocak 2021
Avrupa Veri Koruma Otoriteleri Kararları - Ocak 2021Avrupa Veri Koruma Otoriteleri Kararları - Ocak 2021
Avrupa Veri Koruma Otoriteleri Kararları - Ocak 2021
 
MGC Legal - Veri koruma otoriteleri bülteni - aralik 2020
MGC Legal  - Veri koruma otoriteleri bülteni -  aralik 2020MGC Legal  - Veri koruma otoriteleri bülteni -  aralik 2020
MGC Legal - Veri koruma otoriteleri bülteni - aralik 2020
 
MGC Legal - ICT LAW bulteni - Aralik 2020
MGC Legal - ICT LAW bulteni - Aralik 2020MGC Legal - ICT LAW bulteni - Aralik 2020
MGC Legal - ICT LAW bulteni - Aralik 2020
 
Is ve sosyal guvenlik kasim 2020 bulteni
Is ve sosyal guvenlik kasim 2020 bulteniIs ve sosyal guvenlik kasim 2020 bulteni
Is ve sosyal guvenlik kasim 2020 bulteni
 
Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ekim 2020 Bülteni
Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ekim 2020 BülteniBilgi ve İletişim Teknolojileri Ekim 2020 Bülteni
Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ekim 2020 Bülteni
 

MGC Legal Nisan 2022 Bülteni

  • 2. İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi Kararı Karara konu somut olayda davacı, yerleşim yerlerine uzak işlere yönlendirilmesi sonucunda işverenine işbaşı yapmayacağını bildirmiştir. Ancak davalı işveren iş akdinin istifa ile sonlandığı yönünde kayıt tutup davacının işsizlik maaşının almasını engellemiş olup, bu sebeple davacı tarafından işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talebiyle dava ikame edilmiş ve ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf sebepleri olarak, davacının çalıştığı projedeki işinin sona ermesi sebebiyle işyerinin değiştirilmiş olduğunu, davacının yolu bahane göstererek yeni gösterilen projede işbaşı yapmadığını, davacının toplu taşıma kartı (akbil) ile İstanbul içinde tüm toplu taşıma araçlarını kullanabiliyor olmasına rağmen kendisine gösterilen işe gitmediğini, davacının yeni projede işbaşı yapmaması nedeniyle iş akdinin sonlandırıldığını göstererek yerel mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, somut olayda davacının İstanbul Anadolu yakasındaki görev yerinin Avrupa yakasındaki proje için değiştirildiği, aynı il içinde bile olsa mesafenin çok uzak olduğu, özellikle trafik durumu da değerlendirildiğinde bu değişikliğin esaslı değişiklik niteliğinde olduğuna ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu kararla, ulaşım koşullarının göz ardı edilmek suretiyle iş koşullarında değişikliğe gidilmesinin de esaslı değişiklik olarak değerlendirildiği dikkat çekmektedir.
  • 3. Aktif İşgücü Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Resmi Gazetede Yayımlandı İstihdamın korunması ve artırılması, işsizlerin ve çalışanların mesleki niteliklerinin geliştirilmesi, işsizliğin azaltılmasına ve özel politika gerektiren grupların işgücü piyasasına kazandırılmasına yardımcı olmak üzere Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen aktif işgücü hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla düzenlenen ilgili Yönetmelik; Türkiye İş Kurumu tarafından işgücü piyasası ihtiyaçları doğrultusunda yürütülecek mesleki eğitim kursları, işbaşı eğitim programları ve ilgili Yönetmelik çerçevesinde tasarlanacak olan diğer kurs, program, proje ve özel uygulamalara yönelik düzenlemeler barındırmaktadır. Bu noktada ilgili Yönetmelikte “aktif işgücü hizmetleri” de, istihdamın korunmasına ve artırılmasına, işsizlerin mesleki niteliklerinin geliştirilmesine, işsizliğin azaltılmasına ve özel politika gerektiren grupların işgücü piyasasına kazandırılmasına yardımcı olmak üzere gerçekleştirilen faaliyetler olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca ilgili Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte 12.3.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmışsa da, yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğe istinaden hazırlanan sözleşme, protokol, program ve projeler ile başlatılan iş ve işlemlerin sonuçlanana kadar, kaldırılan yönetmelik ve buna dayanılarak hazırlanan mevzuatın uygulanmaya devam edeceği de belirtilmelidir.
  • 4. Anayasa Mahkemesi, İş Akdinin Feshedilmesine İlişkin Davada Esasa Etkili İddialar Karşılanmaksızın Karar Verilmesi Nedeniyle Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine Karar Verdi Olayda belediye, bir adi ortaklıkla 49 işçi için 36 ay süreli hizmet alım sözleşmesi imzalamış daha sonra önemli menfaat ihlali oluşturduğu gerekçesiyle sözleşmeyi feshetmiştir. Başvurucu, iş akdinin geçerli bir nedene dayanmadan feshedildiğini belirterek işe iade davası açmıştır. Akabinde başvurucu, açmış olduğu davada esasa etkili iddialar karşılanmaksızın karar verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Anaya Mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararında 677 sayılı KHK’da düzenleme bulunmamasına karşın ilgili kralı yasal dayanak olarak kabul etmesi ve feshin sonucunun doğurduğu hususlara yönelik irdeleme ve açıklama yapılmamış olmasını, Anayasa’nın ‘’hak arama hürriyeti’’ kenar başlıklı 36. Maddesinin birinci fıkrası yönünden gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirerek ilk derece mahkemesi tarafından gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ve yeniden yargılama yapılması gerektiğine kanaat getirmiştir. ‘İş Teftişi Tüzüğü’ Yürürlükten Kaldırıldı Çalışma mevzuatının uygulanmasında müfettişlerce Devlet adına yapılacak izleme, denetleme ve teftişin ilkeleri, teftiş hizmetinin örgütlenmesine ilişkin kurallar, işyerlerinde tutulacak teftiş defterlerinin biçimi, ne yolda doldurulacağı ve bununla ilgili işlemler, müfettiş ve müfettiş yardımcılarının görev, yetki ve nitelikleriyle işe alınmaları ve çalışma yöntemlerinin gösterildiği 5433 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 6/8/1979 tarihli 7/1/7925 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan ‘’İş Teftişi Tüzüğü’’ 19.04.2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlükten kaldırılmıştır.
  • 5. Anayasa Mahkemesi, Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacakların Ödenmesi İçin Açılan Davada Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine Karar Verdi Somut olayda, başvurucu, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret ve ikramiye alacaklarından 6.539,68 TL'nin ödenmesi istemiyle dava açmıştır. Yerel mahkeme üç kez bilirkişi raporu aldıktan sonra gerçek tutarı tespit etmiş ve davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Davalı belediye bu karara karşı temyiz yoluna başvurmuştur. Yargıtay temyiz istemini kabul etmiş ve yerel mahkemenin kararını bozmuştur. Kararda davacının talep ettiği alacağı belirlemesinin objektif olarak mümkün olduğu ancak alacağını ispat edemediği hallerde belirsiz alacak davası açılacağından söz edilemeyeceği söylenmiştir. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacağın ödenmesi istemiyle açtığı davanın koşulları oluşmadan belirsiz alacak davası olarak açıldığı gerekçesiyle esası incelemeden dava şartı yokluğundan reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil ettiğini bu sebeple Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine Karar Vermiştir.
  • 6. ÖZEL HUKUK Çocuk Tesliminde Yeni Uygulama 11 İlde Başlıyor TBMM Genel Kurul'da yasalaşan " başta #çocukteslimi " hakkındaki düzenlemeler neticesinde; Çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair işlemler Adıyaman, Elazığ, Erzurum, Gümüşhane, Kırıkkale, Kırşehir, Mardin, Muğla, Sivas, Tekirdağ ve Uşak'ta yarından itibaren Adalet Bakanlığı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri tarafından yerine getirilecek. Bütün il ve ilçelerde çocuk teslim merkezlerinin kurulmasına yönelik çalışmaların yıl sonuna kadar tamamlanması planlanmaktadır. (16.04.2022) Yayımlanan Resmi Gazete ile Sigorta Tahkim Komisyonu Tarafından Yürütülen Yargılamalarda İtiraz ve Temyiz Parasal Sınırları Değişti Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararına itiraz edilebilmesi için gereken parasal sınır 8 bin TL, İtiraz Hakem Heyeti Kararının temyiz edilebilmesi için gereken parasal sınır 107 bin TL, Heyet Teşekkülü için ise 24 bin tl sınır getirilmiştir. İlgili tebliğin yürürlük tarihi 01/05/2022'dir. Sigortacılık Kanununun 30’uncu Maddesinin On İkinci ve On Beşinci Fıkralarında Yer Alan Parasal Sınırların Artırılmasına İlişkin Tebliğ ile İlgili Parasal Sınırlar Şu Şekildedir: Parasal Sınırlar Madde 3 - (1) Sigorta tahkim komisyonuna başvurusu yapılan sekiz bin türk lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Sekiz bin türk lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı sigorta tahkim komisyonu nezdinde itiraz edilebilir. (2) Sigorta tahkim komisyonuna yapılan yüz yedi bin türk lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen hakem kararları için temyize gidilebilir. (3) Sigorta tahkim komisyonuna yapılan yirmi dört bin türk lirası ve üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında heyet teşekkülü zorunludur. Yürürlük Madde 4 - (1) Bu tebliğ 01/05/2022 tarihinde yürürlüğe girer.
  • 7. Çocuk ile Velayet Dışı Ebeveyni Arasında Şahsi İlişkinin Geç Tesisi Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlali Sayıldı Anayasa Mahkemesi 2018/4453 numaralı başvurusunda, velayet dışı ebeveynin eşinin engellemesi nedeniyle çocuklarını göremediği iddiasıyla çocuklarının velayetinin kendisine verilmesini ve çocuklarıyla arasında tedbiren kişisel ilişki kurulması talepleriyle ilk derece mahkemesinde dava açması neticesinde ilk derece mahkemesi, velayet dışı ebeveynin çocukların ile tedbiren şahsi ilişki kurulması talebi yönünden bilirkişi inceleme sonucunun gelmesine rağmen esas hüküm kurulmasını 2 yıl süre ile geciktirmiş ve anılan bilirkişi raporunda sadece anne-çocuk ilişki incelenerek baba-çocuk ilişkisine dair değerlendirme yapılmaması nedeniyle yetersiz rapor üzerinden hüküm kurmuştur. Anayasa Mahkemesi, yargı makamlarının hızlı ve özenli davranmadıkları, dolayısıyla pozitif yükümlülüklere uygun bir yargılama yapmadığının TMK 169.,182.,183. maddeleri uyarınca tespiti neticesinde, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine kanaat getirmiştir.
  • 8. ALACAK TAHSİLİ Anayasa Mahkemesi İcra İflas Kanununun 278. Maddesinin 3. Fıkrasında Yer Alan “…usul ve…” ve “…sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar,…” ibarelerinin Anayasa’ya Aykırı Olduklarına Karar Verdi Anayasa Mahkemesi yapmış olduğu değerlendirmede Tasarrufun İptali davası açılabilmesi ve bağışlama olarak kabul edilen ivazlı tasarrufların iptal edilebilmesini bazı şartların varlığına bağlandığından söz ederek, buna göre başlatılan icra takibinin kesinleştirilmiş olması ile alacağın kısmen veya tamamen alınamaması durumunda iptal davası açılabileceği ve ancak alacaklının alacağının doğumundan sonra borçlu tarafından gerçekleştirilen tasarruf işlemlerinin iptal konusu olabileceğini belirtmiştir. AYM devamında, iptal edilebilecek tasarrufların süre yönünden de ayrıca sınırlandırılmış olup ancak hacizden, aciz halinden veya iflasın açılması tarihinden başlayarak geriye doğru son iki yıllık gerçekleştirilen tasarruflar iptal edilebileceğini ve iptal davasının ancak iptale tabi tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılabileceğini ifade etmiştir. Dolayısıyla AYM iptal davası açılabilmesinin ancak belirli koşulların varlığı halinde mümkün olabileceğine değinmiştir. AYM, yaptığı değerlendirmenin devamında ilgili kurallarla, borçlunun üst soyu ile sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımları ile yaptığı ivazlı tasarrufların başka hiçbir şarta bağlı bulunmaksızın bağışlama gibi olduğu, aksinin iddiası ve ispatı mümkün olmayan bir olgu olarak kabul edildiğinden söz ederek, tasarruf konusu malın değerinin tam olarak veya fazlasıyla ödenmiş olması, tasarruf işleminin borçlunun alacaklılarının da menfaatine bulunması, alacaklıların tasarruf işlemi dolayısıyla zarar görmemesi, alacaklıların alacağı tahsil ve cebri icra imkanlarının zorlaştırılmamış hatta kolaylaştırılmış olması sonucunu değiştirmeyeceğini ifade ettikten sonra borçlunun üst soyu ve sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımları ile gerçekleştireceği ivazlı tasarrufların kesin olarak bağışlama sonucu bağlayan kurallar, taraflara belirtilen hususlarda iddia ve savunmada bulunma, bu hususların ispatı yönünden delil, bilgi ve belge sunma imkanı vermediğini söyleyerek; bu yönüyle ilgili kuralların kamu yararı ile kişisel yarar arasındaki dengeyi bozmak suretiyle mülkiyet hakkının ve hak arama özgürlüğünün ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına neden olduğundan bahisle ilgili kuralları iptal etmiştir.
  • 9. KAMU HUKUKU Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında KHK'nın Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 8/b-(5) maddesindeki “içinde veya” ibaresinin İptaline Karar Verildi Somut olayda, davacının görev içinde amir ya da üstünün işlemini olumsuz yönde eleştirici nitelikte söz söylediği gerekçesiyle altı yıl kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına yönelik işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 8. Maddesinin (b) bendinin (5) numaralı alt bendi “Görev içinde veya dışında amir ya da üstlerinin eylem veya işlemlerini olumsuz yönde eleştirici nitelikte söz söylemek ya da yazı yazmak” şeklindedir. Anayasa Mahkemesi tarafından, (5) numaralı alt bendinin “içinde veya” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğunu ve İPTALİNE oyçokluğuyla karar verildi. Anayasa Mahkemesi Kararın Sonucunu Değiştirebilecek Nitelikteki Esaslı İddiaların Gerekçede Karşılanmaması Nedeniyle Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine Karar Verdi Anayasa Mahkemesi (AYM), mahkemenin mahkumiyet kararının gerekçesinde -başvurucunun tüm iddialarını gerekçelendirmek zorunda olmamakla birlikte- savunmaya temel teşkil eden, sonuca etkili olabilecek iddialar hakkında değerlendirme yapmayarak bunu yanıtsız bırakmanın gerekçeli karar hakkını ihlal edebileceğini belirterek; mahkemenin gerekçeli kararında, birbirine zıt nitelikte iki farklı adli rapordan başvurucu lehine olan rapor ile ilgili değerlendirme yapılmadığı, aksi yönde tespitler içeren ve olaydan dört gün sonra düzenlenen aleyhe nitelikteki rapora neden itibar edildiğine ilişkin olarak ise herhangi bir açıklamada bulunulmadığı somut olayda, birden fazla kişiye isnat edilen muhtelif suçlar ile ilgili olarak geniş kapsamlı bir yargılama yürüten mahkemece gerekçeli kararda savunma, iddia ve tanık anlatımlarının yargılamaya konu eylemler ile ilişkilendirilmemesi sebebiyle hangi beyanlara itibar edildiğinin de anlaşılamadığını ifade etmiştir. Dolayısıyla AYM, başvurucunun savunmalarında ileri sürdüğü ve sonuca etkili olabilecek temel iddiaların ayrı ve açık olarak tartışılmadığı ve başvurucunun iddialarına cevap verilmediği somut olayda yargılama sürecinin bir bütün olarak değerlendirildiğinde gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
  • 10. Anayasa Mahkemesi Cinsel Saldırı Suçu İle İlgili Olarak Etkili Ceza Soruşturması Yürütülmemesi Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine Karar Verdi Bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan ilgili karara konu olay bakımından başvurucu, düşünme ve hareket kabiliyetinin kısıtlanarak cinsel saldırıya maruz kaldığını ileri sürmüş, yaşanan bu olay ile ilgili etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi (AYM) yapmış olduğu değerlendirmede başvurucunun cinsel saldırıya maruz kaldığına ilişkin temel iddiasının uyuşturucu veya uyarıcı bir madde etkisiyle rızasının sakatlanmasına yönelik olduğunu ve bu iddianın gerçekliğinin ancak başvurucudan alınan kan örneklerinin incelenmesi ile ortaya çıkabilecek nitelikte olduğunu belirtmiştir. Bu noktada AYM, başvurucunun şikayeti üzerine derhal ceza soruşturması başlatılarak olayla ilgili delillerin toplandığı ve bu bağlamda başvurucunun kan örneklerinin alındığına değindiği somut olayda, ilk aşamada Başsavcılığın başvurucunun rızasıyla cinsel ilişki yaşadığını kabul etmesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermesinin ardından Başsavcılığın bu kararı her ne kadar Sulh Ceza Hakinliğince kaldırılmış olsa da soruşturmanın genişletilmesi aşamasında kan örneklerinin kaybolması nedeniyle, soruşturma mercii tarafından ilk olarak başka hususlar yanında elde edilen kritik önemde bir delilin bilimsel incelemesi yaptırılmadan bir karar verilerek soruşturmayı neticelendirmesinin, bir hayli önemli bir delilin süratle incelenmemesi ve daha sonra muhafaza edilmesinde gösterilen özensizlik nedeniyle inceleme imkanının ortadan kalkmasının yapılan soruşturmanın etkililiğine zarar verdiğini, bu nedenlerle de kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
  • 11. Anayasa Mahkemesi Özel Hayata Saygı Hakkı ve Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine Karar Verdi Tutuklu olan başvurucunun kendisine gelen veya kendisi tarafından gönderilen mektupların Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine kaydedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, başvuru konusu uygulamayla mahkumiyete konu suçun özelliği ya da tutuklu ile hükümlünün ceza hukuku bağlamındaki statülerine göre farklılık öngörülmeden, sakıncalı olup olmadığına bakılmaksızın tüm yazışmaların UYAP’a sistematik bir şekilde kaydedildiğine işaret etmiştir. Ayrıca AYM mahpusun yazışmalarının ne kadar süreyle sistemde saklı tutulacağı, bunların üçüncü kişilerşn erişimine ve kullanımına hangi şartlarda açılacağı, infaz kurumu tarafından hangi mercilerle paylaşılabileceği ile kişisel verilerin ve mahremiyetin nasıl korunacağı hususlarında açık bir düzenlemenin mevcut olmadığı, uygulamada da anılan konular yönünden belirsizliğin bulunduğunu ifade etmiştir. AYM bu durumda, mahpusun mahrem bilgileri ile kişisel verilerinin kayıt, muhafaza ve kullanımını içeren tedbirlerin kapsamını, uygulanmasını, idarenin takdir yetkisinin sınırlarını düzenleyen, bununla birlikte muhataplarının yetki aşımı ile keyfiliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak niteliğe ve açıklığa sahip kuralların mevcut olmadğının söylenebileceğini, dolayısıyla somut olayda özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının olmadığı sonucuna varıldğına işaret ederek; başvurucunun mahremiyetin ve kişisel verilerin korunmasını isteme bağlamında özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
  • 12. Anayasa Mahkemesi Etkili Soruşturma Yükümlülüğü Bakımından Yaptığı Değerlendirmede Yaşam Hakkının İhlaline Karar Verdi Karara konu somut olayda, inşaat işçisi özel bir elektrik firmasına ait binanın inşaatında çalışmakta iken yapının yüksek bir noktasından düşerek yaralanmış olup tedavisi devam ederken hayatını kaybetmiştir. Kaza sonrası sağlık kurumuna sevkin kasıtlı olarak geç gerçekleştirilmesi ve suçun niteliğini değiştiren bu hususun soruşturma sürecinde dikkate alınmamış olması nedeniyle Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 17. Maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından İHLAL EDİLDİĞİNE karar verdi. Anayasa mahkemesi 5580 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanununun 4/1 maddesinde yer alan ‘’… veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması...’’ ibaresinin Anayasaya aykırı olduğuna karar verdi Özel bir eğitim kurumunda öğretmen olarak görev yapan davacının öğretmenlik görevine son verilmesine yönelik idari işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. Mahkemece bakılmakta olan davanın konusu ise özel bir eğitim kurumunda öğretmen olarak görev yapan davacı hakkında dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından kovuşturma bulunması nedeniyle davacının öğretmenlik görevine son verilmesine yönelik idari işlemin iptali talebine ilişkindir. Anayasa mahkemesi, itiraza konu kurala ilişkin esas incelemesini ‘’…personelinde’’ ve ‘’…dolandırıcılık, sahtecilik’’ ibareleri üzerinden ve Anayasanın 13. 48. Ve 49. Maddeleri çerçevesinde değerlendirerek yapmıştır. İtiraz konusu kural uyarınca şart, haklarında dolandırıcılık veya sahtecilik suçlarından dolayı kovuşturma bulunmamasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan şartı taşımayan kişilerin özel eğitim kurumu personeli olarak çalışabilmesini mümkün olmadığı göz önüne alındığında ilgili kuralla çalışma hak ve özgürlüğüne sınırlama getirildiği kanaatine vararak, temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması ve anayasada öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekliliğine değinmiştir. Anayasa Mahkemesi değerlendirmenin devamında yapılmış bulunan sınırlamanın elverişlilik, gereklilik, ölçülülük bakımından değerlendirmesini yaparak ölçülü olmadığına kanaat getirmiş ve neticede Kuralın Anayasa’nın 13., 48. Ve 49. Maddelerine aykırı olduğu tespit edilerek iptaline karar vermiştir.
  • 13. Anayasa Mahkemesi Psikolojik Taciz Sebebiyle Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkının İhlal Edildiğine Karar Verdi Başvurucu tarafından ileri sürülen şikayetler doğrultusunda etkili bir idari soruşturmanın yapılmadığı ve psikolojik taciz uyguladığı ileri sürülen kişi hakkında bahse konu davranışlarının tekrarlanmaması için önlemler alınması konusunda idare tarafından gerekli özenin gösterilmediğine, idare mahkemesince de etkili bir yargılama yapılmadığına işaret edilen başvuruya konu somut olayda Anayasa Mahkemesi; kamusal makamların, psikolojik taciz oluşturan durumları tespitle yetinmemesi gerektiği, bu tür davranışların oluşmaması ya da telafi edilmesi amacıyla etkili önlemleri hızla almaları gerektiğine işaret ederek, kamusal makamlar tarafından etkili önlemler alınmaması ve yürütülen yargıalamalar sonucunda derece mahkemelerince ulaşılan sonuçların ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanmaması nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
  • 14. Anayasa Mahkemesi Uzun Süren Yargılama Sebebiyle Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine Karar Verdi Başvuruya konu somut olayda başvurucu, PTT Bank işlem müdürü olarak görev yapmakta iken müstakil ünite olarak faaliyetini sürdüren PTT Bank İşlem Müdürlüğü kaldırılmış, başvurucu da bunun üzerine Ankara PTT Başmüdürlüğü emrine Değerli Kağıtlar Merkezi müdürü olarak atanmıştır. Başvurucu, söz konusu atama işlemi ile Parasal Posta İşletme Dairesi ile PTT Bank İşlem Müdürlüğünün birleştirilmesi sonucu oluşturulan Parasal Posta İşletme Dairesi Başkanlığına kendisinin atanması gerekirken başkasının atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesince verilen karar ile başlangıçta başvurucunun atama işleminin iptaline karar verilmişse de, temyiz başvurusu üzerine atama işleminin iptaline yönelik karar bozulmuştur. Bunun üzerine başvurucunun birtakım talepleri ile birlikte yaptığı bireysel başvuruda AYM, medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak ise -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarihin esas alınacağını belirterek, medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususların dikkate alınacağına işaret etmiş ve anılan ilkeler uyarınca somut olayda başvuru konusu davada 9 yıllık yargılama süresinin makul olmadığını belirterek, makul sürede yargılama hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
  • 15. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308/A maddesinin 1.cümlesinin ‘’sanığın aleyhine itirazlar’’ yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildi Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi tarafından yapılan başvuruda, ‘’Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yetkisi’’ başlıklı 308/A maddesinin Anayasa’nın 2., 10., 13. Ve 36. Maddelerine aykırı olduğunu ileri sürüldü. Anayasa Mahkemesi yapmış olduğu değerlendirmesinde itiraz konusu bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikli kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yetkisi ile bu itirazın incelenme usulünü düzenleyen 308/A maddesinin bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikti kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının re’sen veya istem üzerine kararın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde kararı veren daireye itiraz edebileceğini öngören 1. Fıkrasının birinci cümlesini Anayasa’nın 36. Maddesine aykırı olduğuna kanaat getirerek iptaline karar verdi.
  • 16. Anayasa Mahkemesi 2/2/2022 Tarihli Kararı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğine kanaat getirdi Anayasa Mahkemesi, üçüncü kişilerce gerçekleştirilen yaralama eylemine yönelik ceza yargılaması sonucunda sorumlu kişilerin eylemleriyle orantılı olarak cezalandırılmaması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine kanaat getirdi. Mahalle meydanında başvurucunun 3. Kişilerce darp ve linç edilmesi basit yaralama suçu olarak değerlendirip alt sınırdan ceza verilmesini, Anayasa Mahkemesi kötü muamele yasağının ihlali olarak değerlendirerek yeniden yargılama yapılmasına ve başvurucuya 45.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi, 02.03.2022 Tarihli Kararı ile "Rahatsız Etmek" Şeklindeki İbarenin Yanlış Yorumlanması ile Suç ve Cezaların Kanuniliği İlkesinin İhlal Edildiğine Kanaat Getirdi Anayasa Mahkemesi, kanunda afiş asma eylemine karşılık bir yaptırım bulunmadığı halde başvurucunun cezalandırılması nedeniyle Suç ve Cezaların Kanuniliği İlkesinin İhlal Edildiğine karar verdi. Somut olayda, başvurucunun afiş asarak kişilere rahatsızlık verme kabahatini işlediği gerekçesiyle hakkında idari para cezası verilmiştir. Anayasa Mahkemesi, 5326 sayılı kanunun 37. maddesi hükmünde düzenlenen ''mal ve hizmet satışı amacıyla çevreyi rahatsız etmek'' unsurundan ''rahatsız etmek'' kısmının getiriliş amacı yönüyle radikal bir biçimde farklı bir yoruma tabi tutulduğunu, bu sebeple suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine kanaat getirmiştir.
  • 17. Anayasa Mahkemesi 15.03.2022 Tarihli Kararı İle Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine Kanaat Getirdi Somut olayda, başvurucunun, eşi ve çocuğu adına 28/09/2015 tarihinde düzenlenmiş geçici koruma kimlik belgeleri verilmiş, ayrıca başvurucuya 11/09/2018-05/06/2020 tarihleri aralığında ikamet izni verilmiştir. Samsun Valiliği İl Göç İdaresi başvurucu hakkında İçişleri Bakanlığının G-87 kodlu genel güvenlik tehdit kaydının bulunduğunu belirterek bu kişinin sınır dışı edilmesine karar vermiştir. Anılan karar gereği sınır dışı edilen başvurucu, kedi beyanına göre 15 gün sonra yasa dışı yollarla ülkemize giriş yapmıştır. Başvurucu, hukuka aykırı olarak sınır dışı edildiğini, bu işlemin dayanağı niteliğindeki istihbari bilgide belirtilen kişinin kendisi olmadığını belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi başvurucunun, eşi ve küçük yaştaki çocuğu ile yaklaşık beş yıldır Türkiye'de yasal ikamet iznine sahip olarak yaşadığını, Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında mevcut aile hayatının bulunduğunu tespit etmiştir. Bu durumda başvurucu hakkındaki yurda giriş yasağı tahdit kararının aile hayatına saygı hakkına müdahale teşkil ettiği kanaatine varmıştır.
  • 18. TİCARİ UYUŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜ Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kooperatiflerin Ticaret Şirketi Sayılmasına Karar Verdi Yargıtay Birinci Başkanlığı kooperatiflerin/yapı kooperatiflerinin tacir/ticaret şirketi sayılıp sayılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri kararları arasında içtihat ve uygulama farklılığı nedeniyle görüş ayrılığı bulunduğunu belirtilerek içtihatların birleştirilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Bu karar doğrultusunda 01.04.2022 tarihli Resmi Gazete' de kooperatiflerin/yapı kooperatiflerinin Türk Ticaret Kanunu kapsamında "tacir/ticaret şirketi" sayılmalarına karar verilmiştir. Bankacılıkta Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapıldı 06.04.2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ilgili yönetmelik ile Yurt Dışında Yerleşik Vatandaşlar Mevduat ve Katılım Sistemi (YUVAM) Hesapları Hakkında Tebliğ (Sayı: 2022/7) kapsamında hesap açmak ve bu şekilde açılan hesaplarla ilgili diğer işlemleri yapmak üzere, T.C. Nüfus Cüzdanı sahibi ya da 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi uyarınca Mavi Kart verilen gerçek kişilerin, Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatının (ICAO) 9303 sayılı standardına uygun yakın alan iletişimi özelliği olan pasaport kullanılmak suretiyle banka tarafından uzaktan kimlik tespiti yoluyla yeni müşteri olarak kabul edilebileceği, belirtilen amaca yönelik olarak açılan hesaba, kişinin sadece yurt dışı bankalarda kendi adına açılmış hesaplarından para gönderimi gerçekleştirilebileceği, açılan bu hesaptan para çıkışının da sadece kişinin kendi banka hesaplarına yapılabileceği düzenlenmiştir. Bu doğrultuda T.C. Nüfus Cüzdanı ya da Mavi Kart sahibi gerçek kişiler tarafından açılan banka hesapları yüksek seviyeli risk profilinde izlenecektir.
  • 19. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazetede Yayımlandı Resmi Gazetede yayımlanan ilgili Yönetmelik ile Enerji Dönüşüm Dairesi Başkanlığının görev ve yetkileri belirlenmiştir. Bu noktada ilgili başkanlığın Enerji piyasasında enerji politikaları ve Kurumun sorumluluk alanları çerçevesinde araştırma-gelirştirme faaliyetleri ile yenilikçi politika ve projelerin tespiti, sağlanacak desteklerin kapsamının ve miktarının belirlenmesi ve uygulamanın izlenmesi ile bu kapsamda elde edilen çıktıların ilgili piyasa süreçlerinde değerlendirilmesine dair çalışmalar yapacağı, enerji piyasasında dijitalleşme sürecini izleyeceği ve bu alanda politika ve proje önerileri geliştireceği, fosil yakıtları ikame ve destekleyici olarak kullanılabilen alternatif yakıtların enerji piyasasında kullanılmasına yönelik çalışmalar yapacağı, yine elektrikli araçlara elektirik enerjisi temininin sağlandığı şarj istasyonları ile ilgili mevzuat çalışmaları yürüteceği düzenleme altına alınmıştır. İhracatı Yakından İlgilendiren Eximbank Sigortası Hakkında Yakın Zamanda Güncelleme Yapılmıştır 2 gün önce; 19 Nisan 2022 tarihli ve 5445 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılan 20 Nisan 2022 tarih ve 31815 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren DEĞİŞİKLİKLE;Eximbank’ın yapabileceği kredi sigortalarının kapsamı değiştirildi. Kapsam genişletildi. Karar’a göre, Eximbank ihracatçılar ya da Yabancı İştirakleri tarafından markaları (aynı şirketler topluluğu içinde yer alan firma markaları dahil) altında satılmak üzere yurtdışında kurulu firmalara ürettirilen ve üretildiği ülke içerisinde veya o ülkeden Türkiye dışındaki diğer ülkelere yapılan satışları teminat altına almak amacıyla kredi sigortası yapabilecek. Önceki uygulamada sınırlama mevcuttu; ihracatçılar tarafından yapılan satışlar ile ihracatçıların yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak en az yüzde elli sermayesine sahip oldukları firmalar tarafından üretilen ve ülke içinde veya o ülkeden Türkiye dışındaki diğer ülkelere yapılan satışları teminat altına almak amacıyla yapılan kredi sigortaları kapsam dahilindeydi.
  • 20. GEZİ Teknelerine Sigorta Yaptırma Zorunluğu Geldi, Uygulama 1 Mayıs’ta Başlıyor GEZİ teknelerine Sigorta yaptırma zorunluğu geldi, uygulama 1 Mayıs’ta başlıyor. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK), mart ayında yayınladığı tebliğ ile 12 ve üzeri yolcu taşıyan ve deniz turizminde kullanılan; gezi, eğlence amaçlı tekne, yatlar, ticari yatlar, günübirlik gezi tekneleri deniz araçları zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına alındı. Teknelere sigorta yaptırmaları için de 1 Mayıs tarihine kadar süre tanındı.
  • 21. GÖÇMENLİK / IMMIGRATION Last Development about Citizenship in Turkey According to verbal explanation of Council Ministers of Turkey, the minimum worth of the property for citizenship will be increased to USD 400,000. So far it has been not announced and published at the decision on Official Gazette of Turkey*. It is required to state that the law has not been entered into force. The implementation is yet to be done. The main terms and conditions of the amendment are not certain. But we need to declare that the amendment will not have an impact on the foreigners who have already submitted their application to the Citizenship. Polonya Cumhuriyeti Kimlik Kartı Sahiplerine Vize Muafiyeti Sağlandı 5423 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Polonya Cumhuriyeti kimlik kartı sahibi vatandaşlarının Türkiye’ye yapacakları her 180 gün içinde 90 gün ikamet süreli ‘’turistik amaçlı’’ seyahatlerinde ve transit geçişlerinde vize muafiyeti tanınmasına karar verilmiştir. Republic of Poland Identity Card Holders Granted the Right to Visa Exemption With the Presidential Decree No. 5423, it was decided to grant visa exemption for the citizens of the Republic of Poland who hold an identity card, for their "touristy" travels and transit passes with a residence period of 90 days within 180 days.
  • 22. +90 850 333 86 60 +90 212 215 25 84 info@mgc.com.tr mgc.com.tr MGC LEGAL Büyükdere Cad. No:127 Astoria B Kule Kat 5 Şişli – İstanbul, TÜRKİYE İletişim