3. ERAY AKDAĞ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI
YARI ZAMANLI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
SAVUNUCULUK
VE DEMOKRATİK KATILIM
DERS NOTLARI
E R A Y A K D A Ğ
K İ T A P L I Ğ I
4. YAYIN NO: 1
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
ISBN : 978-605-65406-0-8
Bu kitap ve içerisindeki serbest unsurlar Creative
Commons Alıntı-Türetilemez 4.0 (CC BY-ND) Uluslararası
Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu lisansın bir kopyası için
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0/
internet bağlantısını ziyaret edebilirsiniz. Bu lisans, size alıntı yapıldığı sürece, eserin
değiştirilmeden ticari ya da ticari olmayan dağıtım hakkını verir. Dolayısıyla bazı hakları
mahfuzdur. Ancak orijinal olarak İktisat ve Toplum Dergisi’nin 51. sayısında yayımlanan
ve bu e-kitabın 23. – 34. Sayfalarda yer alan “Bir Oyun Teorisi Örneği ile Lobicilik”
makalesi bu geniş telif imkanları kapsamının dışında kendi koşullarına tabidir.
Kapak : Görsel Creative Commons 2.5 Lisansına tabidir.
Tarih : 1 Ocak 2006
Dosya : US Capitol Dome Jan 2006.jpg
Açıklama : ABD Capitol Kubbesi
Yükleyen : Diliff – http://en.wikipedia.org/wiki/User:Diliff
Değişiklikler : Görselin üzerine yazılar eklenmiş, estetik düzenleme sırasında
resim küçültülerek bir yana yaklaştırılmıştır.
Kaynak : http://commons.wikimedia.org/wiki/File:US_Capitol_dome_Jan_2006.jpg
Creative Commons Hakkında Bilgi: https://creativecommons.org/
Diğer Görseller : http://www.rgbstock.com/ ve http://www.123rf.com/
İLETİŞİM:
Linkedin : www.linkedin.com/in/erayakdag
Twitter : https://twitter.com/erayakdag
Google + : https://plus.google.com/+erayakdag
Facebook : https://www.facebook.com/erayakdagsayfasi
5. Sevgili Ebevenlerime,
Sevgili Eşime,
Sevgili Kızıma,
Sevgili Dostlarıma,
Beni Şekillendiriş, Sabır ve Destekleri İçin Derin Minnetle…
Birlikte Çalışma Şansı Bulduğum;
Saygıdeğer Mesai Arkadaşlarıma,
Saygıdeğer Bölüm Başkanıma,
Saygıdeğer Üniversiteme,
Saygıdeğer Öğrencilerime,
Bu Hayati Konunun Tüm Değerli Takipçilerine
Emekleri ve Bu Alanı Değerli Gördükleri İçin Derin Saygıyla…
İnsanların Kendisinde ve Çevresinde Sürekli Gelişimi Hedeflediği,
Bireylerin Sorumluluklarının Gereğini Her Zaman Karşıladığı,
Vatandaş Odaklı Devlet Anlayşının Daha Da Güçlendiği,
Katılımcı Demokrasinin Çok Daha İlerlediği,
Çok Daha Güzel Günler Dileğiyle…
Eray AKDAĞ
6.
7. Sayfa: 1
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
İÇİNDEKİLER
İçindekiler ..…………………………………………………………………………………………...… 1
Teşekkür ..…………………………………………………………………………………………...… 2
Önsöz ..…………………………………………………………………………………………...… 3
Savunuculuk ve Demokratik Katılım İlişkisine Kısa Bakış ……………………………. 6
Dersin Amacı ve Temel Odak Noktaları ………………………………………………………. 9
Örnek Makale ve Ödevler …………………………………………………………………………. 10
Ders İçeriğine Bakış …………………………………………………………………………. 11
Vatandaşın Devlet Yönetiminde – Hizmetinde Hesap Sorabilme Gücü ...………… 15
Bir Oyun Teorisi Örneği ile Lobicilik ..…………………………………………………… 23
Transatlantik İlişkilerde Yeni Atılım: Transatlantik Ticaret ve
Yatırım Ortaklığı ve AB-Türkiye Gümrük Birliği ………………………………………...… 35
Yeni Bir Türkiye Anayasası Yaratmak: Arap Baharı İçin Bir Fırsat Mı? .………...… 39
İletişim ve Kültürel Arka Planı ………………………………………………………………… 43
Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim ……………………………………………………… 46
Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim – 2……………………………………………………… 50
Mini Yasama Sözlüğü .………………………………………………………………………………. 53
Kaynak Okuma, Sunum ve Portal Örnekleri …………………………………………………… 54
Örnek Ders Materyalleri …………………………………………………………………………..…… 63
M.1. Yasama Sürecinde Sadeleştirilmiş Etki Alanları Akış Şeması ..……… 63
M.2. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları ……….….……… 64
M.10. TBMM Komisyon Önergesi Örneği ….………………………………..…….… 71
M.11. TBMM Genel Kurul Önergesi Örneği ….………………………………………… 72
8. Sayfa: 2
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
TEŞEKKÜR
İlk teşekkürü bu dersin açılmasına vesile olan ve imkan sağlayan çok değerli ana bilim
dalı başkanım Sayın Prof. Dr. Sanem BAYKAL’a atfetmek isterim. Kendisinin nazik daveti
ve desteğiyle yaklaşık 4 yıldır bu dersi veriyor olmam son kertede bugün bu satırları
yazıyor olmama yol açtı. Belki daha da önemlisi uzun yıllardır bu alanda yürütmeye
çalıştığım akademik ve amprik çalışmalarımı, mezunu olduğum son derece saygın bir
üniversiteye küçük bir katkı olarak, nitelikli öğrencilerle paylaşma fırsatı sağladı.
Sahip olduğum formasyon ve birikimlerin oluşmasında 12 yılı aşkın süredir hocam,
mentorum, üst yöneticim ve çok değerli bir büyüğüm olarak akademik ve profesyonel
gelişimime derin katkılar sağlayan Sayın Zafer A. YAVAN’a da çok teşekkür etmek
isterim. Kendisinin yönlendirmeleri iş hayatındaki pek çok zorluğu, her zaman kolaylıkla
olmasa da, başarılı bir biçimde karşılamama imkan sağladı.
Tabi kendisi yakından takip etmeseydi yayımı belki çok daha uzun yıllar sürecek, belki
de hiç mümkün olmayacak olan bu kitap için Sayın Ü. Barış URHAN’a; hem bu sebeple,
hem de bilfiil bu kitabın ortaya çıkış sürecinde sağladığı çok çeşitli katkılar ve değerli
istişarelerimiz dahil yoğun şahsi destekleri için çok teşekkür etmek isterim.
Ayrıca bu önemli ve gönüllü sivil toplum girişimini var eden, koruyan ve Yönetim Kurulu
Üyeliği, hatta Başkanlık gibi kritik sorumluluklar üstlenen tüm TÜSİAD üyelerine de
şükranlarımı sunmak isterim. Bu saygın kurumda kendileriyle bir arada olmaktan büyük
şeref duyduğum bu özel kişilerden öğrendiklerim gerçekten de kendileri gibi eşsiz oldu.
Bu süreçte her türlü yoğun ve stresli tempoya rağmen gece, gündüz, haftasonu ya da
resmi tatil demeden son derece nitelikli profesyonel ve şahsi katkıları ile uzun yıllardır
başarılarımızın sürekliliğini mümkün kılan TÜSİAD Ankara Daimi Temsilciliği’ndeki çok
yakın çalışma arkadaşlarıma ve her zaman aynı derecede yakın çalışma fırsatı
bulamasam da tam bir ekip ruhu içerisinde ve zaman zaman son derece çok yakın olarak
birlikte çalışmak şeref ve mutluluğuna sahip olduğum TÜSİAD Genel Sekreterliği,
Temsilcilik ve Büro Direktörlüklerinde görev yapmış ve yapmakta olan tüm ekip
arkadaşlarıma ve dostlarıma da teşekkür etmek, onlardan da çok şey öğrendiğimi
burada ifade etmek isterim.
Böylece son olarak ama kuşkusuz asla en az olarak değil ailelerime; hem beni var edip
şekillendiren, hem kurduğum, hem dahil olduğum, hem de seçilmiş ailem olarak
adlandırdığım yakın dostlarıma sevgi ve şükranlarımı sunmak isterim. Tüm zorluklara
rağmen benim için en büyük güç onlar oldular. Hayata anlam katarak onu gerçek bir
yaşama dönüştüren en önemli unsur şüphesiz onlardır ve onlar olacaktır.
En derin selam, sevgi ve saygılarımla.
Eray AKDAĞ
22 Nisan 2015, Ankara
9. Sayfa: 3
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
ÖNSÖZ
Kolektif emeklerin değerine inanan birisi olarak; sunulduğu haliyle geliştirilmeye
ihtiyacı olan bu çalışmanın daha da çok gecikmeksizin paylaşılmasında fayda olduğuna
inanıyorum. Kuşkusuz meşhur bir sözün de belirttiği gibi “Mükemmel iyinin düşmanıdır.”
Ve mükemmeli arayışımızda bazen sadece elimizdeki ile yetinerek bunun üzerine
inşanın devamını dilemek gerekir sanırım. Özellikle de akademik amaçla ve ücretsiz
dağıtıma açılacak bir e-kitabın, okuyucularına bir nebze olsun katkı sağlayarak, en
azından tartışma yaratmak yoluyla naçiz de olsa bir değer yaratacağını varsayarken.
Değinilen alanlardaki akademik çalışmalara küçük bir katkı sağlamak amacıyla
hazırlanan bu e-kitap fikri Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği
ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans programlarına 2012
yılında eklenen Avrupa Birliği'nde Politika Savunuculuğu ve Demokratik Katılım dersi
için destekleyici kaynak arayışından doğmuştur. Özü itibarı ile multidisipliner bir
yaklaşımda küçük bir derlemeden, yani bir tür ders notu paketinden ibaret olan bu
e-kitap sağlıklı bir demokrasinin temelinde vatandaşın devlet yönetimine gönüllü ve
aktif katılımı olduğu anlayışı doğrultusunda hazırlanmıştır. Tabi bu katılımı mümkün
kılan araçların ve hatta kültürün devletin bizatihi kendisi tarafından şekillendirildiğini
ve bunun önemini ihmal etmeden.
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Ankara Şubesi tarafından 2014 yılında düzenlenen ve
Savunma Sanayii Müsteşarlığı Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen 15. Kamu Kalite
Sempozyumu’nda gerçekleştirdiğim “Vatandaşın Kamu Yönetiminde – Hizmetinde
Hesap Sorabilme Gücü ve AB Örnekleri” başlıklı sunumu da bu vesile ile işaret etmek
isterim. Yoğun tempo sebebiyle bu kitapta yer veremediğim pek çok önemli konuya ve
kaynağa http://www.slideshare.net/ adresinden kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu sunumun
slaytlarında en iyi Avrupa Birliği üyesi ülke örnekleri dahil olarak yer verilmektedir.
Son olarak sizlerin de bu alandaki bilgi, görüş, gözlem ve deneyimlerinize danışmak isterim.
Hep daha iyiye ulaşma arayışı doğrultusunda sinerjik eleştirileriniz dahil her türlü analitik
istişare için bana www.linkedin.com/in/erayakdag ve https://twitter.com/erayakdag aracılığı
ile ulaşabileceğinizi belirtir, hatta bunu teşvik ederim. Zira istişare ve analitik fikir
tartışmalarının değerine inanan bir profesyonel olarak; konular üzerinde münazara ve
yeni perspektiflerin her zaman zenginliğin ve gelişimin önünü açtığı kanaatindeyim.
Dolayısıyla lütfen gerekli gördüğünüzde bana ulaşmakta ve paylaşmakta tereddüt
etmeyiniz: İyi zihinler, iyi sonuçlar yaratır ve inovasyon yaratıcı tartışmayla başlar.
Şüphesiz en önemli temennim, bu çalışmanın okuyucularına fayda sağlamasıdır. Bu
mütevazı çalışmanın konuya ilgi duyan herkese yararlı olması dileğiyle.
Eray AKDAĞ
22 Nisan 2015, Ankara
11. Sayfa: 5
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Tercihini ifade edenler bilgece seçmek için hazır
olmadıkça
demokrasi başarılı olamaz.
Demokrasinin gerçek koruyucusu, bundan dolayıdır ki,
eğitimdir.
Franklin D. ROOSEVELT
Democracy cannot succeed unless
those who express their choice are prepared to choose
wisely.
The real safeguard of democracy, therefore, is education.
Franklin D. ROOSEVELT
12. Sayfa: 6
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
SAVUNUCULUKVEDEMOKRATİKKATILIMİLİŞKİSİNEKISABAKIŞ
Eray AKDAĞ
Savunuculuk ve demokratik
katılım kavramları modern
dünyada sağlıklı bir
demokrasinin temelinde
vatandaşın devlet yönetimine
gönüllü ve aktif katılımı olduğu
anlayışıyla birlikte gittikçe
güçlenmektedir. Zira her
devletin en önemli çekirdek
unsuru olan vatandaş; Jean
Jacques Roussou’nun çeyrek
milenyum önce, 1762 yılında
Toplumsal Sözleşme 1 kitabıyla
oluşturduğu eşsiz kilometre
taşından bu yana devletin varlık
sebebini temsil etmektedir. Keza
zaman zaman aksi düşünülse de
vatandaş devlet için var
olmamıştır; devlet vatandaşın
güvenliği, refahı ve mutluluğu
için var edilmiş bir makine, bir
mekanizmadır.
Buna karşın kuşkusuz Winston
Churchill’in 11 Kasım 1947’de
Avam Kamarası’nda
gerçekleştirdiği konuşmasında
çok isabetli bir şekilde
vurguladığı üzere “Demokrasi en kötü yönetim biçimidir, denenmiş olan bütün diğer
sistemleri saymazsak eğer!”2. Churchill’in burada demokrasiyi kötülediğini düşünmek
elbette yersiz olacaktır. Aslında bu sözden alınması gereken temel mesaj; demokrasinin
hassas yapısı ve sağlıklı işleyebilmesi için dikkatle tasarlanması ve bu tasarımın
korunarak, dönemin değişen ihtiyaçlarına ve sosyokültürel dalgalara uyumlu şekilde
geliştirilmesi gerekli çok sayıda denge ve denetim mekanizmasının varlığına ihtiyaç
duyuyor olduğudur. Üstelik bunu yaparken hızlı ve verimli çalışan bir sistemi de
mümkün kılacak bir tasarıma ihtiyaç duymaktadır.
1 Roussou’dan çok daha önce Socrates’in milattan önce 400’lü yıllara uzanan Crito’sundan, Thomas Hobbes’un
1651’deki Leviathan’ına ve John Locke’un yine 17. yüzyıldaki yorumları başta olmak üzere Toplumsal
Sözleşme kavramının irdelendiğini göz ardı etmemek gerekir. Zira Hugo Groutius’unkiler de dahil olmak üzere
bu alandaki her bir yorumun tartışmanın şekillenmesine çok değerli ve güçlü yansımaları bulunmaktadır.
2 HC Deb. 11 Vol. 444 cc203-321: http://hansard.millbanksystems.com/commons/1947/nov/11/parliament-bill
13. Sayfa: 7
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Aksini ya da farklı bir görüşü savunmak mümkün olsa da, savunduğumuz temel iddia;
günümüzde demokrasilerin ve yönetimlerin kalitesini belirleyen en önemli turnusol
testinin vatandaşın devlet yönetimine aktif ve sürekli katılım imkanı ve bunun hangi
oranda gerçekleşebildiğidir. Kuşkusuz güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda (Trias
Politica3) yasama, yürütme ve yargının birbirini denetlemesi son derece gerekli ve
değerlidir. Ancak bu aslında devlet içerisinde yer alan bir iç denetim sistemidir. Devletin
de, tıpkı diğer tüm modern güvence sistemlerindeki gibi bir de dış denetime ihtiyacı
bulunmaktadır. İşte bu dış denetim devletin meşruiyetinin kaynağı olan bireyler, yani
devlet hukukundaki anayasal ifadesiyle vatandaşlar tarafından sağlanmalıdır.
Vatandaşın devleti denetlemesi, yani bu dış denetim unsuru olmaksızın sistemde
entropi4 oluşması neredeyse kaçınılmazdır. Demokrasinin olumlu ve verimli çalışması
için toplumun eğitim ve kültür seviyesinin belirli bir eşik değerin üzerinde olması
gerektiği tartışmalarını başka çalışmalarda irdelemek kaydıyla şu önermeler ifade ve
iddia edilebilir: Özel ve tüzel kişiliklerin, yani devlete meşruiyet gücünü veren tüm
paydaşların oluşturduğu görüşlerin gerek resmi kararların oluşturulma sürecine
gerekse de alınmış kararların sonuçlarının test edilerek gözden geçirildiği ve ihtiyaca
göre yeniden şekillendirildiği süreçlere etkili katılımı öngörülmelidir. Sağlıklı bir
demokrasiye ve rekabetçi güce sahip olmak için resmi politika belirleme süreçlerinin bu
alandaki etkililiği sürdürülebilir başarı için en akılcı, hatta kaçınılmaz yegane yoldur.
İşte bu katılımı sağlayabilmek, yani katılım yoluyla dış denetimi başarabilmek uzun
aralıklarla kurulan bir sandıkta, son derece sınırlandırılmış seçeneklerle mümkün
olamamaktadır. Ayrıca çok sayıda istişare, paydaşlarla konsültasyon, politikaların
birlikte tasarımı, sonuçların ölçülmesi, yeniden değerlendirilmesi, daha iyi politika
tasarımı, etki analizi, şeffaflık, idari kararların ve yasama sonuçlarının sürekli gözden
geçirilerek geliştirilmesi gerekli olmaktadır. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik
Devletleri (ABD) gibi örnekler uzun ve sancılı deneyimler sonucunda işte bu anlayışı
benimsemişlerdir. Bu yönde dikkate değer düzeyde mekanizma, hukuki zorunluluk ve
kültürel duruş sergileyen çok sayıdaki modern demokrasi son derece değerli örnekler
sergilemektedir. Türkiye de kısa demokrasi deneyimi içerisinde zaman zaman bu alanda
çok önemli atılımlarda bulunmuş olmakla birlikte gerek kendisini bağlayan ama henüz
yerine getiremediği bazı uluslararası hukuki taahhütleri, gerekse bu anlayışı
benimsediğine dair çeşitli göstergeler doğrultusunda halen pek çok yeni adıma atma
potansiyeline sahip görünmektedir.
Burada dikkat çekilmesi gereken kritik bir konu bireyin, yani vatandaşın katılım
mekanizmalarını nasıl en verimli şekilde değerlendirebileceği hususudur. Zira her ne
kadar farkı yaratan bireyler olsa da tarihin de pek çok defa ispatladığı gibi en kalıcı,
3 Dünya Bankası tarafından Hukukun Üstünlüğü algısının takibinde önemli bir yere sahip olan Güçler Ayrılığı İlkesi
yani Trias Politica hakkında bilgi ve tartışmalar için: http://info.worldbank.org/governance/wgi/index.aspx#home
http://en.wikipedia.org/wiki/Separation_of_powers ve ayrıca tarihi bir not olarak incelenebilecek bir çalışma da:
http://scholarship.law.upenn.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=8996&context=penn_law_review
4 Termodinamiğin İkinci Kanunu açık bir biçimde şu saptamayı teyit etmektedir: Doğal haline müdahale edilmeyen
sistemlerdeki düzensizlikler, rastgelelikler, dolayısıyla çarpıklık ve bozulmalar zamanla daha da şiddetlenerek sistemi
bozar. Böylece oluşan entropi, yani yıpranma sonucunda faydalı (iş yapabilir) enerji miktarını azalırken faydasız
enerjiyi arttırır. Bu durum ta ki yeni bir denge durumu oluşana kadar devam edecektir. Sosyal bilimlere de uyarlanan
bu durumu engellemenin temel yolu ise sağlıklı denge ve denetim sistemleri ile ana sistemi sürekli dengede tutmaktır.
14. Sayfa: 8
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
sürdürülebilir ve yüksek kaliteli başarılar daima kolektif başarılardır. Bireyin yaşam
süresi, iş ve özel hayatındaki zorlukları, maddi ve düşünsel imkanları gibi sınırları
aşabilmenin en güvenceli ve anlamlı yolu farklı özelliklere sahip çok sayıda kişinin bir
araya gelmesi olagelmiştir. Bu anlayıştan hareketle, ancak tek bir kişinin yaratabileceği
değişimleri asla küçümsememek kaydıyla; devlet yönetimine en etkili ve başarılı
katılımın gönüllü yapılar olan sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla mümkün olduğunu
ifade etmek gerekir. Bu anlamda sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, sendikalar,
kamusal nitelikli özel sektör hizmet kuruluşları, hatta şirketler ve benzeri tüzel kişilikler
son derece değerlidir. İkinci olarak bazen bu kuruluşlar içerisinde, bazen ise bu alanda
uzmanlaşmış bireyler ya da tüzel kişilikler tarafından sürdürülen ya da sürdürülmesi
gereken Savunuculuk faaliyetlerine özellikle dikkat çekmek gerekir. Kendiliğinden
katılımcılığı yeterince desteklemeyen devletleri bu alanda ikna eden, devlet yönetiminde
sorumluluk üstlenmekten kaçınan vatandaşların katılımını sağlayan, kuralları bozmadan
üslubu dairesinde sistemi çalıştıran çok değerli bir unsur olarak savunuculuk
mekanizmalarının iyi anlaşılması ve güçlendirilmesi demokrasilerin sağlığı açısından
özel öneme sahip unsurlar arasında görünmektedir.
Böylelikle Türkiye’de son yıllarda daha çok gündeme gelse de halen oldukça sınırlı
olarak ele alınan bu alanlardaki güncel hukuki ve sosyokültürel durumun bir resmini
çekmek önem arz etmektedir. Bu resmi, gerek demokrasi tarihinin gelişimi, gerek
modern demokrasilerde belki de en önemli örnekleri içeren AB ve ABD resimleri ile
kıyaslamak gayesi bu ders notları kitabının yola çıkış noktasını oluşturmaktadır. Zira
böylece daha başarılı uygulamaları hızla, ya da en azından daha kolay bir şekilde
geliştirebilmek mümkün olabilecektir. Özetle bu e-kitap regülasyonların olası
zararlarına karşı koruma ve güç sağlayan basit ama etkili bir alet çantası tasarımına
destek olmayı hedeflemektedir. Üstelik bu alet çantası hem günlük hayatına odaklanmak
isteyen bireyler, toplumu küçük bir etkiyle de olsa dönüştürmeyi arzulayan sivil toplum
kuruluşları, kamusal tüzel kişilikler, hem de iş hayatının zorlu ve her zaman adilane
olmayan rekabet şartları ile başa çıkmaya çalışan şirketler için kullanılabilir bir biçimde
sunulmaktadır.
Görsel süre aşımı sebebiyle Kamu Malı statüsündedir.
http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Social_contract_rousseau_page.jpg
15. Sayfa: 9
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
DERSİNAMACIVETEMELODAKNOKTALARI
Eray AKDAĞ
Bu dersin ana gayesi; birey ve toplum odaklı, yüksek verimlilikle işleyen sağlıklı bir
katılımcı demokrasinin desteklenmesi perspektifiyle politika savunuculuğu ve sivil
toplum konularına vurgu yapılmasıdır. Bu dersin doğrudan amacı ise; katılımcılarda AB,
ABD ve Türkiye uygulamaları konusunda temel bilgi birikiminin oluşturulmasının
ardından, sağlıklı bir “Sivil Toplum–Özel Sektör–Kamu” ilişkisi kurulabilmesi için
katılımcılara temel bir “Alet Çantası” sunmaktır. Bu ders siyasetçi, bürokrat, sivil toplum,
iş dünyası ve akademi camiası temsilcileri ile gelecekte bu alanlardan birisinde aktif
olmayı hedefleyen katılımcılar için tasarlanmıştır.
Dolayısıyla “Savunuculuk ve Demokratik Katılım” dersi üç temel alana odaklanmaktadır:
a. Demokratik Katılım: Kavramın çeşitli boyutlarıyla incelenmesi ve taşıdığı önemin
anlaşılması.
b. Politika Savunuculuğu: Politika belirleme süreçlerine etkili katılımın sağlanmasının
yöntemleri.
c. Karşılaştırmalı Değerlendirme: AB, ABD ve Türkiye’deki mevzuat ve içtihatları ana
hatlarıyla ele alarak göreli avantaj ve dezavantajlarının irdelenmesi.
Bu çerçevede dersin temel perspektifi kısaca şu şekilde ifade edilebilir:
a. Temayüz etmiş bir demokraside bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının ve diğer
paydaşların başta “Yasama Süreci” olmak üzere çeşitli (Kamusal) “Politika Belirleme
Süreçlerine” sağlıklı bir yapıda katılımı büyük önem taşımaktadır. Farklı bilgi
birikimlerinin, vizyonların ve saha deneyimlerinin sağlıklı bir platformda istişaresi,
daima sinerji ve verimlilik artışıyla sonuçlanmakta, bir yandan benimsenecek
politikaların doğru hedeflere odaklanmasına, bir yandan da mevzuat kalitesinin
yükseltilmesine katkı sağlamaktadır.
b. Bununla birlikte sağlıklı bir istişare zemini oluşturulması pek çok pratik zorluğa
sahiptir. Zira gerek siyasi, gerek idari erk açısından bakıldığında; bir yandan birbiri
ile çelişen farklı çıkarlar arasında seçim yapmak gerekirken, bir yandan da geleceğe
dair sağlıklı bir vizyona sahip olmak ve çok sayıdaki bu görüşleri son derece hızlı
ilerleyen bir takvim ve gündem yapısı içerisinde bir sonuca bağlamak
gerekmektedir. Böylelikle, görüşlerin sunulması, değerlendirilmesi ve istişaresi
ancak belirli tasarımlar yoluyla mümkün olabilmektedir. Bu tasarımlar hedefe göre
dizayn edilmiş “Kurumsal İletişim Platformlarını” ve “Kurumsal İletişim
Yöntemlerini” ifade etmektedir.
c. Bu kurumsal iletişim platformları ve yöntemleri paydaşlar açısından farklı,
siyasi/idari erk sahipleri açısından farklı hassasiyetler doğurmaktadır. Paydaşlar,
görüşlerinin etkili olması ve dikkatle değerlendirilmesi için: Doğru zamanda, uygun
noktada ve yanlış anlaşılmaları, iletişim parazitlerini engelleyecek yöntemler (resmi
yazışma usulleri vd.) kullanmak durumundadır. Siyasi/idari erk sahipleri ise
bireylerin ve kurumların gerçek siyasi, iktisadi ve sosyal ihtiyaçlarını hızla
16. Sayfa: 10
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
algılayabilmek için tutarlı bir modele, temsil yeteneği ve bilgi birikimi açısından
anlamlı kurumların listesine ve doğru iletişim kanallarına ihtiyaç duymaktadır.
d. Bu derste ilgili ülke örnekleri, mevzuatları ve uygulamaları değerlendirildikten
sonra Türkiye örnekleri, mevzuatları ve uygulamaları ele alınarak gerek paydaşlar
gerek siyasi/idari erk açısından mevcut yapıda sağlıklı hareket yöntemleri
değerlendirildikten sonra mevcut sistemin daha da geliştirilmesine yönelik öneriler
değerlendirilecektir.
ÖRNEKMAKALEVEÖDEVLER
Katılımcılardan aşağıda açıklanan yükümlülüklerin ya da benzerlerinin ve fazlasının
karşılanması beklenecektir.
a. Tanımlanan başlıklarda iki akademik makale hazırlanarak sunulması:
i. Makale I: AB Lobicilik Kuralları ve Uygulamalarını ana hatlarıyla ortaya koyduktan
sonra bunları tercihiniz ve sınıfta sağlıklı dağılıma uygun olarak belirlenecek bir
AB üyesi ülkedeki kural ve uygulamalar ile kıyaslayınız.
ii. Makale II: Türkiye’deki mevcut uygulamaları kısaca değerlendirerek; “katılımcı
demokrasiyi” pekiştirecek, ama bu alandaki pratik zorlukları da öngörerek bunlar
dair çözüm yöntemleri içeren politika ve modeller tasarlayınız. Yeni politika ve
modellerin tasarlanabilmesi için ne tip araç ve metotlar (arama konferansı, sosyal
medya vd.) geliştirilebilir, öneriler sununuz.
b. Hedefe dönük uygulama amacıyla iki kısa ödev hazırlanması:
i. Kısa Ödev I: “Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında
Yönetmelik” kurallarına uygun bir resmi yazı hazırlayınız. (İçerik ve ek bilgiler
ders sırasında açıklanacaktır.)
ii. Kısa Ödev II: T.C. Başbakanlık “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları
Yönetmeliği”ne uygun bir sivil toplum kuruluşu görüşü hazırlayınız. (İçerik ve ek
bilgiler ders sırasında açıklanacaktır.)
c. Ders akış planına paralel olarak “Türkiye’deki politika savunuculuğu”
uygulamamalarına yönelik kısa sözlüler içeren kolektif zihin egzersizlerine hazırlıklı
aktif katılım.
17. Sayfa: 11
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
DERSİÇERİĞİNEBAKIŞ
I. TEMEL KAVRAMLARA BAKIŞ:
a. Kurumsal Yapılar: Baskı ve Menfaat Grupları, Kanaat Önderleri, Sivil Toplum
Kuruluşu (STK), Kamu Yararına Dernek, Meslek Kuruluşları, Kamu Tüzel Kişisi,
Kamu Dışı Kuruluş (NGO: Non Governmental Organization/GO: Governmental
Organization), Gönüllülük Esası, Kanunla Kurulma, Siyaset-Politika-Siyasa-
Sosyal Politika Kavramlarının Tanımı ve İlişkisi, Karar Alıcılar, Yasama Erki,
Kanun Koyucu
b. Süreçler: Politika Belirleme Süreçleri, Yasama Süreci, Yasamada Öncelik
Değişimi, Mevcut Uygulama ve Pratik Örnekler (TBMM, Başbakanlık,
Bakanlıklar ve diğer Kamu Kurum ve Kuruluşları, Uluslararası Kuruluşların
Etkisi: UNDP, AB Delegasyonu, IMF…)
c. İlgili Kavramlar: Savunuculuk ve Lobicilik Arasındaki Farklar ve Türleri,
Politika Belirleme Süreçleri, Katılımcı Demokrasi, Demokratik Katılım, Aktivizm,
Yurttaş Aktivizmi, Kampanya, Kaliteli Mevzuat Tasarımı (Better Regulation),
Düzenleyici Etki Analizi, Kanun Tekniği ve Kırmızı Bant Yaklaşımı (Red Tape),
Kırtasiyeciliğin ve Bürokratik Yüklerin Azaltılması (Başbakanlık ve eTR
Örnekleri), Yasama Sürecine Sivil Toplum Katılımı, Stratejik İletişim ve Kamu
İlişkileri…
d. Temel Yasama Hazırlık Saikleri: (i) Acil İhtiyaca Binaen (Yangın Söndürme),
(ii) Sektörü Regüle Etme Saikiyle, (iii) Sektörü Evriltmek Saikiyle, (iv) Gelecek
Döneme Hazırlık Saikiyle, (v) Belirlenen Vizyona Hazırlık Saikiyle…
e. Hazırlıkta Belirli Zorluklar: İhtiyaçların ve Mikro Alanların Saptanması, Arz ve
Talebin, Ev ile Çarşının, Devlet Dairesi ile Sokağın Farkı, Personel Eksikliği,
Uzmanlık ve Birikim Eksikliği, Yeterli Hazırlık Zamanının Bulunmayışı...
(Telekomünikasyon eİmza Örneği)
II. KATILIMCI DEMOKRASİ VE AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİNİN KATKISI
a. Demokratik Katılım: Niçin Katılım, Demokrasinin Güçlü ve Zayıf Yönleri,
Demokratik Denge-Kontrol Mekanizmaları, Savunuculuğun Anlamlı, Önemi ve
Demokrasilerdeki Rolü... (Dean Howard’ın Demokrasilerde Yönetim Örneği ve
Ekleme: Yönlendirme Gereği Var Mı, Siyanürlü Altın & Altın İthalatı –
Hidroelektrik Örnekleri )
b. AB Üyelik Sürecinin Katkıları: Bürokraside Evrilme, Paydaşlarla İletişim ve
Etkileşimin Artması, Kurumsal İletişim Platformlarının Gelişmesi, Danışma ve
Görüş Alışveriş Süreçlerinde Artış, Yurtdışı Gelişmeleri Yakın Takip ve İstişare
Algısının Gelişimi (GBOK, AB İcra Kurulu ve YOİKK Örneklerine Bakış, FIAS
Raporu Etkisi…)
c. Bazı Önemli Çalışmalar: Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında
Yönetmelik, Başbakanlık Kırtasiyenin ve Bürokrasi Azaltılması Çalışmaları,
Kamuda Verimliliğin Arttırılması Girişimi, Kırmızı Bandı Kesmek, YASADER
Çalışmaları…
18. Sayfa: 12
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
d. Bazı Önemli Örnekler: AB’de Kısa Listeler ve Diğer Modeller,
BUSINESSEUROPE ve OECD BIAC Örnekleri, Yasama Sürecine Görüş Aktarımı,
Politika Belirleme Süreçlerine Katılım Gereği, AB’de Düzenleyici Etki Analizi
ve İngiltere, Girdi-Çıktı Tabloları, TBMM’de Çevre Kanunu Görüşmelerinde
Fon ve Pet Örneği, Türk Ticaret ve Borçlar Kanunu Tasarıları…
III. TÜRKİYE’DE KURUMSAL İLETİŞİM PLATFORMLARI
a. Genel Bakış: Kurumsal İletişim Platformları, amaçları, yapıları ve anlamları.
Kurumsal İletişim Platformlarının misyonları, uygulamaları, politika belirleme
süreçlerine etkileri ve diğer katkıları. Kurumsal iletişim platformlarının
yaratığı bazı temel etkiler.
b. Temel Platformlar: Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu
(YOİKK), Türk Tasarım Danışma konseyi (TTDK), İklim Değişikliği
Koordinasyon Kurulu (İDKK) ve Reform İzleme Grubu (RİG), Reform Eylem
Grubu (REG), Türkiye Sanayi Stratejisi İzleme ve Yönlendirme Komitesi,
İstihdam ve Mesleki Eğitim İlişkisinin Güçlendirilmesi Eylem Planı İzleme ve
Değerlendirme Kurulu (İMEİGEP), İhracata Dönük Üretim Stratejisi
Değerlendirme Kurulu (İDÜSDK), Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK),
Avrupa Birliği İletişim Grubu (ABİG), Ekonomik Sosyal Konsey (ESK), Pazara
Giriş Komitesi…
c. YOİKK’in Gelişimi: YOİKK örneği, gelişimi ve son nokta: YOİKK’in ilk olarak
FIAS Raporu’ndan kaynaklanması, Rekabet Endeksi Gelişmeleri, YOİKK’te
Atılım ve Gerileme Örneği, YOİKK Yapısında Yeni Dönem.
IV. BİR STK OLARAK TÜSİAD ÖRNEĞİ
a. Kurumun Yapısı: TÜSİAD Tanıtımı ve Yapısı
b. Uluslararası Etkileşimleri: Bazı Örnekler: BUSINESSEUROPE, OECD BIAC,
MEDEF, ABD Kongresi, Fransa Senatosu (Ermeni düzenlemesi), Almanya ve
Fransa’da Faaliyetler ve Raporlar, Lobi Şirketleri ve Gazetecilerle Çalışmaları
c. Görüş Oluşturma Süreçleri: Yönetim Kurulu, Komisyonlar ve Çalışma
Grupları, Üye Etkileşimleri, Talep Çekimli ve Arz İtişli Yaklaşım.
d. Ankara Daimi Temsilciliği: Çalışma Alanları, Faaliyetleri ve Örnek
Uygulamaları…
V. SAVUNUCULUK, LOBİCİLİK VE İLETİŞİM
a. Genel Bakış
i. Lobicilik Tarihçesi
ii. Savunuculukta ve Lobicilikte Yaklaşımlar
iii. İletişimin Farkları ve Kademeleri
iv. Kurumsal İletişim, Kamu İletişimi, Stratejik İlişkiler
v. Kamuoyu ve ve Medya İletişimi
vi. Kurumsal Temsil, İtibar ve Marka Değeri Koruma
19. Sayfa: 13
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
vii. Dünyada Lobicilik Örnekleri ve Bu Konuda Çeşitli Düzenlemeler
b. Stratejik ve Kurumsal İletişimde Bazı Kritik Unsurlar
i. Kurumsal Tutarlılık ve Etik İlkeler Bütünü
ii. Kamu İlişkilerinde Süreklilik İhtiyacı ve Gerekçeleri
iii. Algının Farklı Düzeylerde Yaratılması ve Algının Önemi
iv. İstatistik ve Ölçümleme: Önem ve Olası Riskler
c. Oyun Teorisi
i. Stratejik Karşılaşmalarda Statik ve Dinamik Oyunlar
ii. Tutukluların İkilemi ve Nash Dengesi
iii.Cinsiyetler Savaşı ve Yaşlılıkları
iv. Muhan Soysal Hoca Örneği
v. Stratejik Yaklaşım
vi. Dungeons and Dragons Role Play
VI. RESMİ İLETİŞİM VE YÖNTEMLERİ
a. Usul ve Esasın Önemi, Usulün Esasın Önüne Geçtiği Durumlar
b. Resmi Yazışma Kuralları, Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları
c. Bazı Kritik Örnekler: Rica ve Arz Etmek, Günlük Yaşam ve İletişimle Farklılıklar
d. Bazı Yaşanmış Örnekler: TBMM Anayasa Komisyonu, Faks Numarası Hatası…
e. Özel Kalemlerle Görüşmelerde Usul ve Üslup
VII. AB VE ABD UYGULAMALARI
a. AB’de ve ABD’de Savunuculuk
b. AB’de Lobicilik Düzenlemeleri
c. ABD’de Lobicilik Düzenlemeleri
d. Bazı Önemli Uluslararası Lobi Kuruluşları
e. Uygulamalara Bakış
VIII. TÜRKİYE UYGULAMALARI
a. Türkiye’de Savunuculuk
b. Türkiye’de Lobicilik Düzenlemeleri
c. Türkiye’de Lobi Kuruluşları
d. Uygulamalara Bakış
IX. ÖN HAZIRLIK VE DOĞRU İFADELENDİRME
a. Prezantasyonun ve İfadelendirmenin Önemi
b. Ön Hazırlık Gereksinimi, Araçlar ve Geri Bildirim
20. Sayfa: 14
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
c. Asansör Konuşması, Kurumsal Tanıtım Kiti, Kurumsal Temsilin Önemi, İmaj ve
İmgelem Oluşturma, Zemini, Sahayı ve Aktörleri/Oyuncuları Tanıma
d. Örnekler: TBMM, UNDP, WB, NDI, TÜSİAD Görüşleri vd.
X. UYGULAMAYA GİRİŞ
a. Toplantı Usulleri, Söz Alma Modelleri, Ziyaret ve Temas Çerçeveleri,
b. Seminerler, Raporlar, Basın Temasları ve Basın Açıklamaları
c. Stratejik İletişim, Kamu İlişkileri, Kurumsal İletişim, Kamuoyu İletişimi ve
Etkileşimi, Lobicilik
XI. AVRUPA BİRLİĞİ’NE BAKIŞ
a. Avrupa Birliği’nde Politika Belirleme Süreçleri ve Ülke Örnekleri
b. AB Kurumsal Yapısı ve Hukuki Çerçeve
d. AB’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD çalışmaları
XII. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NE BAKIŞ
a. Amerika Birleşik Devletleri’nde Politika Belirleme Süreçlerinin Özel Yapısı
b. Yerel Ağların Önemi ve Federal Hukuki Çerçeve
c. ABD’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD çalışmaları
XIII. TÜRKİYE’YE BAKIŞ
a. Genel Değerlendirme
i. Türkiye’de Politika Belirleme Süreçleri ve Mevzuat Gelişimi
ii. Türkiye’de Hukuki Çerçeve
iii. Türkiye’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD Örneği
iv. Etkin Yönetişim ve Katılım için Sivil Toplumun Gelişme İhtiyacı, ABD
Örnekleri (Baskı Zincir ve Grupları, Yönetime Hazır İnsan Kaynağı)
v. Gelecek için ihtiyaçlar ve olası gelişmeler
b. Lobi ve Sivil Toplumun Diğer Denetim Yöntemleri
i. TBMM’yi İzleme, TBMM Genel Kurulu, TBMM İhtisas Komisyonları, TBMM
Parti Grupları, Milletvekilleri, TBMM Denetim Amaçlı Soru Önergeleri
ii. Bakanlıklar, Kamu Kurum ve Kuruluşları
iii. TBMM Dışı Siyasi Partiler
iv. AB Dönem Başkanlığı, AB Konseyi, AB Komisyonu, AB Parlamentosu vb.
v. Diğer Ülkelerin Kamu Kurumları ve İşadamları
vi. Yabancı Misyonlar (Delegasyon, Büyükelçilikler, IMF, DB, UNDP, ILO…)
vii. Kamuoyu Yaratma ve Dezenformasyon
XIV. SAVUNUCULUĞUN MEŞRUİYETİ VE DEMOKRASİ AÇISINDAN ÖNEMİ
XV. TÜRKİYE İÇİN POLİTİKA ÖNERİLERİ (ORTAK DEĞERLENDİRME)
21. Sayfa: 15
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
VATANDAŞINDEVLETYÖNETİMİNDE–HİZMETİNDE
HESAPSORABİLMEGÜCÜ5
Eray AKDAĞ - TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi
Başlarken
“Hesap Verebilirlik/Sorulabilirlik” uluslararası literatürdeki
ifadesiyle “Accountability” Türkiye’nin farklı evrelerinde pek
çok farklı şekilde algılanmış ve sıklıkla ihmal edilmiş bir
kavram. Bu durumun pek çok diğer örnekte olduğu gibi burada
da kültürel yapı ve kavramlara karşılık gelen tercümelerin
seçiminde semantik kökenlerle de ilgili olduğu iddia edilebilir.
Zira Türkiye’de ve Türkçe’de “Hesap Sorma” çoğu kez güçlü bir
muktedir gücün yapabileceği, içerisinde kısmen tehdit içeren
bir kavram olarak algılanırken, “Hesap Verme” de ancak
güçsüzün güçlüye karşı bir zorunluluğu, gönülsüz ve olumsuz
bir uygulama olarak algılanma
eğilimindedir.
Dolayısıyla vatandaşın “Devlet”
gibi kudretli bir güçten hesap
sormaya cüret etmesi zaman
zaman (belki de sıklıkla)haddini
aşan ve konumunu bilmez gafilane
bir yaklaşım olarak
etiketlenmektedir. Keza iktidarın
yönetimindeki devlet, yolda
yürüyen vatandaş nezdinde
“Devlet Baba” şeklinde figürize edilen koruyucu ve kadrinden
sual olunmaz bir muktedir güçtür. Öte yandan küresel
düzlemde bu kavram, kuşkusuz tarihsel gelişmelerin de
etkisiyle, çok daha farklı algılanmaktadır. Kısaca: Firmaların
daha kaliteli yönetilebilmesi amacıyla geliştirilen “Kurumsal
Yönetim” yaklaşımının, devlet yönetimi ve demokrasideki
kalite arttırıcı izdüşümü olarak değerlendirilebilir. Böylelikle
günümüzde “sağlıklı” olarak nitelendirilen pek çok
demokraside geniş, hatta yaratıcı ve yenilikçi uygulama
alanları bulan “Hesap Verebilirlik” kavramı kamusal güç
kullanımının meşruiyetinin temelinde yer almaktadır. Devlet
yönetiminde kalitenin yükselmesine yardımcı olan bu unsur,
aynı zamanda devlet mekanizmasının en önemli denge-
denetleme mekanizmalarından birisi olarak bir tür otomatik
düzeltme fonksiyonu da icra etmektedir: Dolayısıyla son
derece hayatidir!
5 Bu makale orijinal olarak TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini “Fikir Üreten Fabrika’dan” serisi çerçevesinde
2 Temmuz 2014 tarihinde yayımlanmıştır. Orijinal metin için: bit.ly/hesapsorma ve bit.ly/hesapsormagucu
«NİTEKİM
DEMOKRASİNİN EN
KÖTÜ DEVLET YÖNETİM
SİSTEMİ OLDUĞU
SÖYLENEGELMİŞTİR,
BUGÜNE KADAR
DENENMİŞ DİĞER BÜTÜN
SİSTEMLER HARİÇ.»
SIR. W. CHURCHILL
ÖZET:
Sağlıklı bir demokrasi,
vatandaşın birey ya da
topluluk olarak politika
belirleme ve karar alma
süreçlerine katılımını
gerektirir. Bu katılım aynı
zamanda devlet için bir
dış denetim
oluşturmaktadır.
Vatandaşın Devletten
Hesap Sorma Gücü
demokrasi tarihiyle
evrilen ve gelişen kritik
bir alandır. Daha iyi
kamu yönetimini
hedefleyen bu
mekanizmalar bütünü
AB başta olmak üzere
uluslararası hukukta ve
uygulamalarda da
kapsamlı yer
bulmaktadır. Zira
demokrasinin sağlıklı
çalışabilmesinin en
önemli unsurları
arasında yer almaktadır.
22. Sayfa: 16
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Cevaplanması Gereken Sorular
Bu perspektif doğrultusunda birbiriyle ilgili pek çok alanı ortaya koymak kaçınılmaz
aslında. Zira bu alandaki pek çok başlık kendi başına çok önemli olsa da, sadece bir araya
gelince bütünü oluşturabilmektedir. Ancak bu kısa analizin sınırları dâhilinde her bir
konuyu bütün boyutlarıyla tam olarak ele almak imkansızdır. Buna karşın her konuyu
tek tek incelemek mümkün olmasa da, en azından bir seri soruyu akla getirmek ve belki
bunlara kısaca değinmek mümkün ve anlamlıdır.
Dolayısıyla en azından aşağıdaki sorulara, cevaplanmayı ve araştırılmayı hak eden
konular olarak yer vermek gerekir:
Vatandaş Olmak ve Hesap Sormak Niçin Önemlidir?
Demokrasi mi, Yoksa «Sağlıklı» Demokrasi mi?
AB’den ve AB Üyeleri’nden Örneklere ve
Mekanizmalara Baktığımızda Ne Görüyoruz?
Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Bugün İtibarı ile
Nerededir?
Türkiye Kamu Yönetiminde “Hesap Verebilirlik” Bağlamında Genel Olarak Nerededir?
Türkiye’nin Önümüzdeki Dönemde Nasıl Bir Yol Haritası İzlemesi Gereklidir?
Vergileme, Temsil ve Magna Carta
Demokrasi dünyanın pek çok ülkesinde farklı denge – denetim mekanizmaları ile
uygulanmaktadır. Kuşkusuz bunların ilk ve en başarılı olanları arasında Birleşik Krallık
(BK) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) uygulamaları özel bir konuma sahiptir. Her ne
kadar bu sistemlerin de kendilerine has zayıf ve güçlü yönleri olsa da, dünyanın en
başarılı ya da sağlıklı demokrasi uygulamaları arasında yer aldığı tartışmasızdır.
Bu noktadan hareketle ABD devriminin ve demokrasi anlayışının temeli olan Boston Çay
Partisi6 tarihte özel anlardan birisidir. “(Karar Alma Süreçlerinde) Temsil Olmadan
Vergileme Yapılamaz!” şiarıyla özdeşleşen bu olay aslında vatandaşların devlet
yönetimine katılma hakkının, dolayısıyla devletin sivil irade ile denetlenmesinin ve
devlete hesap sormanın en temel argümanlarından birisini oluşturmuştur.7 Ancak
yönetime katılma ve yönetimi denetleme, yani yönetimden hesap sorma hakkı aslında
çok daha öncesinde kabul edilen tarihin akışını değiştiren belgelere not düşülen
konulardan birisidir.
Bu alanda en meşhur örneklerden birisi tereddütsüz 1215 tarihli “Büyük Özgürlük
Fermanı – Magna Carta Libertatum”dur. Tarihi değiştiren belgelerden birisi olarak kabul
edilen Magna Carta’nın8 pek çok açıdan hayati önemi bulunmakla birlikte, bu belgeyle
zımnen güvence altına alınan şu üç konu özellikle dikkat çekicidir:
Kralın kararları, ekonomik aktörleri iktisaden etkileyeceği için bu kararlara dair
aktörlerin görüş belirtme hakkı,
Ödedikleri vergilerle Krallığı finanse edenlerin yönetime katılma hakkı,
“Hür” vatandaşların somut ve orantılı bir gerekçe gösterilmeksizin Kralın keyfine
göre cezalandırılamayacak olması (Hukukun Üstünlüğü).
6 Pek çok diğer kaynak öncesinde giriş olarak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Boston_%C3%87ay_Partisi – GÖRSEL: Serbest telifli medya.
7 Vergi Direnci konusuna kısa bir bakış için: Kerim Gök, "Vergi Direncinin Gelişimi", Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı: 1, Cilt XXII, 2007, s. 143-163,
http://bit.ly/1k9gKwo (21.06.2014)
8 GÖRSEL: Serbest telifli medya: http://tr.wikipedia.org/wiki/Magna_Carta
23. Sayfa: 17
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Hesap Verme Ilişkisi ve Katılım
Demokrasinin beşiği kabul edilen İngiltere’nin tarihindeki bu sayfa zamanla “nevi
şahsına münhasır” İngiliz Anayasa Hukuku’nun en temel belgelerinden oldu.9
Bu adımın ardından tarihsel olarak Hesap Sorma, Hesap Verme, Denetim ve Katılım
kavramlarının etkileşiminin zamanla gelişerek demokrasinin sağlıklı işlemesinde bir ana
mekanizmanın dört ayağını oluşturageldiği iddia edilebilir.
Ancak unutulmamalıdır ki devletin denetimi sadece
iki şekilde hayata geçirilebilir:
Devletin Gönüllü Olarak Mekanizma Üretmesi
Bireyin/Vatandaşın Talepleri (Anayasal Katılım Hakkı)
Boston Çay Partisi ve Magna Carta örneklerinde de
görüldüğü gibi tarihte ve ülke örneklerinde bu iki süreçten
bazen birisi, bazen diğeri, bazen ise ikisi birlikte ortaya çıkmıştır. Ancak şunu açıkça
belirtmek gerekir ki; muktedir kuvvet olarak siyasi iradenin kabul etmediği bir hesap
verme, katılım ya da denetim ilişkisinin var edilmesi mümkün değildir! Keza birinci
örnekte İngiliz ve ABD Hükümetlerinin, ikinci örnekte ise Kralın kabulü ve resmi
onayıyla yeni bir dönem ve yönetim anlayışı hayata geçmiştir. Yani siyasi irade gönüllü
ya da gönülsüz olarak kendi yetkisini paylaşmak, kendisini denetletmek ve kendi elinde
bulunan yönetme yetkisini bu yetkinin kaynağı olan toplumla paylaşmak tercihlerini
ortaya koymuştur. Bu durum, zaman içerisinde adaletsiz uygulamaların yanı sıra;
“kararların sonuçlarına dair bilgisiz ya da hatalı öngörülere dayanan süreçlerin de
düzeltilmesi” sonuçlarını doğurmuştur denilebilir.
Bugün bürokrasi ve kırtasiyeciliği azaltmayı hedefe koyan Kırmızı Bandı Kesmek10 ve
Düzenleyici Etki Analizi11 (DEA) çalışmaları konusunda İngiltere’nin bu kadar katılımcı
ve başarılı olmasının temel sebeplerinden birisi belki de bu çekişmeli döneme
dayanmaktadır. Dolayısıyla şunu iddia etmek mümkündür: Güçler Ayrılığı İlkesinin
sacayaklarını oluşturan Yasama, Yürütme ve Yargı devletin “iç denetimini” sağlarken, en
az bunlar kadar gerekli bir diğer vazgeçilmez de; vatandaşın devleti denetlemesi, yani
“dış denetimdir”. Bu dış denetim gerek sade vatandaşın, gerek iş dünyasında yer alan
vatandaşların; bireysel ya da kolektif olarak üstlenmesi kaçınılmaz olan bir hak ve
sorumluluktur. Her ne kadar bu denetimde bireylerin rolü çok önemliyse de daha etkili
denetim geleneksel olarak sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri gibi yapılar
aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu noktada katılım konusuna da özel bir vurgu gereklidir.
Zira denetim, herhangi bir düzeyde katılım olmaksızın gerçekleştirilmesi mümkün
olmayan bir faaliyettir. Ayrıca karar alma ya da uygulama süreçlerine katılımın bilfiil
kendisi, gerçekleştirilebilecek en etkili aktif denetim türüdür.12
Türkiye’de denetim kavramı genellikle her şey bittikten sonra geriye dönük bir
muhasebe olarak algılanmaktadır. Bu aslında büyük bir yanılgıdır ve bu yaklaşım pek
çok dönülebilir hatanın düzeltilmesini de imkânsız hale getirir. Oysa denetim ex-post,
yani bir hukuki düzenleme ya da uygulama sonrasında olabileceği gibi ex-ante ve hatta
uygulama sırasında, yani eşzamanlı olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Denetimin
zamanı ise denetim mekaniğinin, yani yöntemin en önemli belirleyicisidir.
9 İngiltere’de çok sayıda belge ve içtihat anayasa hukukunu oluşturur: http://www.parliament.uk/business/publications/research/notes-on-parliament-and-
constitution/ (21.06.2014)
10 Kırmızı Bant ve İngiltere uygulamaları: http://www.parliament.uk/business/publications/research/notes-on-parliament-and-constitution/ (21.02.2014) ve
http://www.redtapechallenge.cabinetoffice.gov.uk/home/index/ (21.06.2014)
11 İngiltere’de DEA uygulamaları (21.06.2014): http://www.legislation.gov.uk/ukia
12 Bu konuda temel kavramlara bakış için: John M. Ackerman, (2005) "Social Accountability in the Public Sector: A Conceptual Discussion", The World Bank Social
Development Papers (Participation and Civic Engagement), P.:82 (21.06.2014) http://bit.ly/1nYHFw4
ANCAK ŞUNU AÇIKÇA
BELİRTMEK GEREKİR Kİ;
MUKTEDİR KUVVET OLARAK
SİYASİ İRADENİN KABUL
ETMEDİĞİ BİR HESAP VERME,
KATILIM YA DA DENETİM
İLİŞKİSİNİN VAR EDİLMESİ
MÜMKÜN DEĞİLDİR!
24. Sayfa: 18
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Avrupa Birligi’ne Bakış
Avrupa Birliği (AB) uygulamalarına bakıldığında ilk dikkat çeken unsur belki de hesap
verebilirliğin aslında İyi Yönetişim (Good Governance) temelinde ele alınıyor oluşudur.13
Dolayısıyla
devletlerin kaliteli yönetilebilmesi için de Kurumsal Yönetimin dört ana ilkesinin geçerli olduğu
söylenebilir:
Şeffaflık
Hesap Verebilirlik
Adillik
Sorumluluk
Bu temel yapının ardından değinilmesi gereken ilk konu başlığı kaçınılmaz olarak Yolsuzlukla
Mücadele çalışmalarıdır. Zira devletin hesap verebilirliğinde yegane konu olmasa da temel ve belki
de en önemli konulardan birisi budur. İşte bundan dolayıdır ki Yolsuzlukla Mücadele; AB
katmanları dahil uluslararası işbirliğinin son derece gelişmiş ve yaygın olduğu bir alandır.14
Keza
bu alanda uluslararası ve ulusal pek çok hukuki düzenleme, el kitabı ve rapordan oluşan kapsamlı
bir müktesebat bulunmaktadır. Ancak yine unutulmamalıdır ki denetim ve hesap verme ilişkisinde
yolsuzluk temel konu ve belki en önemli unsurlardan birisi olsa da yegane unsur değildir!
Denetim ve hesap verme ilişkisinde: (i) Sivil Toplum ve Özel Sektör Kuruluşlarının politika yapım
ve yasama süreçlerine katılımı, (ii) alternatif çözüm önerilerinin birlikte değerlendirilmesi, (iii)
sonuçlarla tekrar gözden geçirilerek yeniden tasarlanması, (iv) Daha İyi, hatta Akıllı Mevzuat
Tasarımı (Better / Smart Regulation)15
ve Düzenleyici Etki Analizi, (v) e-Devlet uygulamalarının
geliştirilmesi, (vi) Bekçilerin (Whistleblower) hukuki korunması16
başta olmak üzere pek çok
derin çalışma olanı bulunmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında demokrasinin temel araçlarından birisi
olan seçim sandığı uygulaması aslında diğer pek çok demokratik
unsur ve uygulama ile desteklenmeye muhtaç olduğu tescil
edilmiş, ancak kritik rolünü koruyan bir uygulamadır.
Etki Analizi
Demokrasinin temel ilkeleri doğrultusunda vatandaşa
(dolayısıyla sivil topluma ve özel sektöre) devletin hesap
vermesi ve kendisini denetletmesi konusunda vurgulanması gereken başlık belki de
Düzenleyici Etki Analizi uygulamasıdır. Zira ülkemizde bir süredir ihmal edilen bu alan
Türkiye için kısa vadede uygulanabilir ve sonuç yaratır güçte somut bir yol haritası
sağlayan teknik ve pratik bir uygulamadır.17 Ayrıca gerek denetim ve hesap verme,
gerek ülkelerin rekabet gücü ve kaliteli politika tasarımı için kuşkusuz “hayati” olarak
değerlendirilmektedir.
13 2001 tarihli ama anlamlı bir kaynak için: AB Komisyonu Dokümanı European Governance – A White Paper COM(2001) 428 final, (2001/C 287/01)
http://bit.ly/1z4lVYl (21.06.2014)
14 Kapsamlı bir liste için bakınız: Yolsuzluğa Karşı Ulusal ve Uluslararası Yapılar: http://www.track.unodc.org/ACAuthorities/Pages/home.aspx (21.06.2014)
15 Bir süredir gelişen bu önemli Akıllı Regülasyon çalışmaları için: http://ec.europa.eu/smart-regulation/ (21.06.2014) ve http://www.oecd-
ilibrary.org/governance/better-regulation-in-europe_20790368 (21.06.2014)
16 Türkiye’de Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kısmen uygulanan bu önemli konu için: http://bit.ly/1iUGl12 (21.06.2014) ve
http://bit.ly/1qtIWl1 (21.06.2014)
17 Etki Analizi hakkında ek bilgi için: Müberra GÜNGÖR ve Gökhan EVREN, "Kapsam, Uygulama, Deneyimler ve Öneriler: Mobil Arabağlantı Ücretlerinin
Düzenlenmesine İlişkin Ardıl DEA Çalışması", Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu - Kasım 2009 http://bit.ly/1qMC3ZQ (21.06.2014)
HESAP VEREBİLİRLİKTE DE
KURUMSAL YÖNETİMİN
ANA İLKELERİ GEÇERLİDİR:
• ŞEFFAFLIK
•HESAP VEREBİLİRLİK
• ADİLLİK
• SORUMLULUK
25. Sayfa: 19
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Türkiye mevzuatına sadece son 10 yıl içerisinde giren bu “hayati” konuda, dünya
örnekleri oldukça uzun bir geçmişe sahiptir ve 1974 yılından itibaren İktisadi İşbirliği ve
Gelişme Teşkilatı (OECD) üye ülkeleri tarafından kullanılmaktadır.18
Etki analizi son on yıllardaki verimli sonuçları doğrultusunda AB’de de o kadar büyük
önem kazanmıştır ki; sadece 2003 – 2007 arasındaki 5 yıllık dönemde AB düzeyinde 287
Etki Analizi çalışması Avrupa Komisyonu’nca tamamlanmış ve yayımlanmıştır. Yine bu
alanda en başarılı örneklerden Birleşik Krallık da sadece 6 yıllık 2008 – 2013 döneminde
toplam 2 734 Etki Analizi yaparak raporlarını şeffaf bir biçimde internet üzerinden
kamuoyu görüşüne sunmuştur. Bu noktada etki analizlerinin sadece sonuç raporlarının
değil, pek çok örnekte sivil toplum ve iş dünyası görüşüne sunulan konsültasyon
versiyonlarının da aynı şeffaf çerçevede yayımlandığına özellikle dikkat çekmek gerekir.
Bu şeffaflık boyutuna paralel olarak; etki analizlerinin kamu ve özel sektör
paydaşlarınca kalite ve içerik denetimine tabi tutulması da bu sürecin vaz geçilmez
bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanda alınan en önemli önlemlerden birisi
münhasıran etki analizlerinin kalitesini yükseltmek amacıyla Avrupa Komisyonu
tarafından 2006 yılında oluşturulan Etki Analizi
Kurulu’dur. Kurul’un 2012 Raporu’ndaki verilere göre
sadece 2007 – 2012 arasındaki 6 yılda 583 Etki Analizi,
Kurul tarafından incelenmiş ve Etki Analizi Kurulu
tarafından bunlara ilişkin 765 geliştirme-tadil
önerisi/talimatı sunulmuştur. 19 Bu tadil çağrıları
sonucunda sadece 2009 – 2012 arasındaki 4 yıllık
dönemde nihai Etki Analizi raporlarında gerçekleştirilen
değişiklik sayısı 238 olmuştur.
Özellikle vurgulanması gereken bir diğer nokta da etki analizlerinin sadece mevzuat
düzenlemeleri için değil, bunlara yol açacak ana politika alanları ve hatta yol haritaları
için de yapılmasının önemidir. Keza yukarıda değinilen AB düzeyindeki 583 etki
analizinin %69’u yasama sürecine dair iken, geri kalanları yasama süreci dışındaki
alanlarda gerçekleştirilmiştir.
Bu alanda daha çok bilgi alabilmek amacıyla Avrupa Komisyonu’nun 2009 tarihli Etki
Analizi Kılavuzu20, yine Komisyon’un 2014 yılı etki analizlerini ve bunlara dair Kurul
görüşleri sayfası21, görüşe açık konsültasyonlar sayfası22 ve Avrupa Komisyonu için
düzenlemelerin fayda ve maliyetlerine ilişkin hazırlanan raporu23 öncelikle gözden
geçirmekte faydalı bilgi kaynakları arasında yer almaktadır.
…ve Turkiye
Türkiye Cumhuriyeti, devletin vatandaşa hesap vermesi, kendini denetletmesi, sivil
toplumun yasama süreçlerine katılımcılığı, politika belirleme öncesi açık konsültasyon,
birlikte yeniden değerlendirme, e-devlet yapılanması, akıllı mevzuat tasarımı ve resmi
işlemlerin şeffaflaşması gibi değindiğimiz başlıkların tamamının oluşturduğu alanlarda
değişken bir yapı sergilemektedir.
18 OECD’nin internet sitesinden Düzenleyici Etki Analizi Hakkında bilgi için: http://bit.ly/1ok2F3g (21.06.2014)
19 European Commission Impact Assesment Board Report - 2012: http://bit.ly/1o2nEGg (21.06.2014)
20 European Commission Impact Assesment Guidelines (2009): http://bit.ly/1lN4je2 (21.06.2014)
21 Etki Analizileri Listesi ve Metinleri için: http://bit.ly/1lN45DQ (21.06.2014)
22 Avrupa Komisyonunda Görüşe Açık Konsültasyon Çağrıları: http://bit.ly/1iUGiSN (21.06.2014)
23 Regülasyonun maliyetlerin ilişkin bir CEPS yayını: http://bit.ly/1qMBJKC (21.06.2014)
AB DÜZEYİNDEKİ
583 ETKİ ANALİZİNİN %69’U
YASAMA SÜRECİNE DAİR
İKEN, GERİ KALANLARI
YASAMA SÜRECİ
DIŞINDAKİ ALANLARDA
GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.
26. Sayfa: 20
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Ülkemizde nispeten yeni bir çalışma alanı olan bu konuda en kapsamlı girişimlerden
birisi kuşkusuz “Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında
Kanun”un 15 Temmuz 2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesi
olmuştur. Bu kanunun 5. maddesi “Kamu yönetiminin kuruluş ve işleyişinin temel
ilkeleri” arasında “Yapılacak yeni düzenlemeler ve kurulacak birimler için düzenleyici
etki analizi yapılır.” Hükmünü içermekteydi. 24 Ancak dönemin Cumhurbaşkanı
tarafından veto edilen bu kanun daha sonra tekrar ele alınmamış ve mevzuatın parçası
olma ya da yürürlüğe girme şansı bulamamıştır. Dolayısıyla etki analizini kanuni bir
süreç olarak mevzuata yerleştiren temel mevzuat 10 Aralık 2003 tarihinde kabul edilen
5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu” olarak görünmektedir. Halbuki bu
kanun etki analizine birden çok maddede yer verse de, etki analizini münhasıran “kamu
maliyesinin temel ilkeleri” bağlamında ele almaktadır.
Yani bu kanunda etki analizi sadece bütçe ve proje
tekliflerinde gerekçelendirme süreçlerinin vazgeçilmez
bir unsurudur.
Böylelikle etki analizi başta olmak üzere bu alanlarda
“bütünsel” reform adımı 2006 yılında yayımlanan
“Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Yönetmeliği”25 ile
atılmıştır. Bu devrimsel nitelikli yönetmelik «Yürürlüğe
konulması hâlinde etkisinin 10 milyon TL’yi geçeceği
tahmin edilen kanun ve kanun hükmünde kararname
taslakları için düzenleyici etki analizi yapılmasını» zorunlu kılmaktadır. Halen
yürürlükte olan bu hayati mevzuat 2007 yılında ekinde Düzenleyici Etki Analizi Rehberi
de bulunan “Düzenleyici Etki Analizi Çalışmaları”26 konulu Başbakanlık Genelgesi ve
2009 yılında “Kamu Hizmeti Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik”27
ile geliştirilerek güçlendirilmiştir. Böylelikle “Standart Maliyet Modeli” gibi yeni
kavramlar ülkemizde uluslararası örnekler esas alınarak çalışılmaya başlanmıştır.
Avrupa Komisyonu’nun 2006 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin “daha iyi
düzenleme konusunda bazı ilerlemeler kaydettiği, düzenleyici etki analizinin Türk
hukuk sistemine ithal edildiği” belirtilirken; “Düzenleyici etki analizinin kullanımının,
diğer hususların yanı sıra, AB’ye katılım müzakerelerinin sürdürülmesi açısından
Türkiye’yi destekleyebilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.28
Türkiye’nin “2014-2016 Orta Vadeli Programı’nda da yeniden yer verilen bu konu;
“Kaynak kullanımında etkinliği artırmak ve hesap verebilirliği güçlendirmek amacıyla,
yeni harcama programları uygulamaya geçirilmeden önce etki analizi çalışmaları
yapılması” şeklinde yer almıştır.29 Dolayısıyla konu önemle vurgulanmakla birlikte, yine
kamu maliyesi yönü ağır basacak şekilde gündemde tutulmaktadır.
Bu alanda mutlaka değinilmesi gereken bir diğer çalışma ise “Yatırım Ortamını
İyileştirme Koordinasyon Kurulu” (YOİKK) çalışmalarıdır. T.C. Hazine Müsteşarlığı
girişimi ve Dünya Bankası desteğiyle 2000 yılında başlatılan “Türkiye Yatırımların
Önündeki İdari Engeller Raporu” çalışmaları bu raporun önerilerine paralel olarak
“'Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı” çerçevesinde
YOİKK’in30 2001 yılında kuruluşuyla sonuçlanmıştır. Özetle; Türkiye’de devlet
yönetiminin güçlendirilmesi amacıyla pek çok girişimde bulunulmuştur.
24 http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5227.html
25 http://bit.ly/TLopKF (21.06.2014)
26 http://bit.ly/1ok2dSQ (21.06.2014)
27 http://bit.ly/1mgfgpS (21.06.2014)
28 Türkiye İlerleme Raporu 2006 Tercümesi:, http://bit.ly/1mPHUNx (21.06.2014)
29 http://bit.ly/1k9giOI (21.06.2014)
30 Uluslararası Finans Kurulu (IFC) ve Dünya Bankası’nın Türkiye Yatırımın Önündeki İdari Engeller Raporu (2001): http://bit.ly/1luNBLI (21.06.2014)
ETKİ ANALİZİ BAŞTA
OLMAK ÜZERE BU
ALANLARDA “BÜTÜNSEL”
REFORM ADIMI 2006
YILINDA YAYIMLANAN
“MEVZUAT HAZIRLAMA
USUL VE ESASLARI
YÖNETMELİĞİ” İLE
ATILMIŞTIR.
27. Sayfa: 21
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Genel Degerlendirme ve Sonuç
Yukarıdaki çerçevesi çizilen alan Türkiye için hem ulusal, hem de uluslararası öncelikler
arasında yer almaktadır. Zira devletin yönetim kalitesini arttıran bu süreçler, AB üyelik
müzakere sürecinde «Yazılı Olmayan Başlıktır». Keza Kopenhag Kriterleri’nde de iyi
yönetişim dahil bu alan zımnen ama esasa dair bir konu olarak yer almaktadır. Bu
anlamda Türkiye’de süreçlere katılım, karar alma mekanizmalarının geliştirilmesi ve
kurumsallaştırılarak süreklilik ve istikrar arz etmesi gibi pek çok unsurun üzerinde
dikkatle düşünülmesi gerekmektedir.
Ayrıca çeşitli seçkin uluslararası yapıların tavsiyelerine, ülkelerin iyi uygulama
örneklerine ve hatta Türkiye’nin kendi resmi taahhütlerine uygun olmayan bazı
duraklama ve gelişmelere de bulunduğunu da not etmek son derece önemlidir.
Zira OECD Düzenleyici Reform Çalışmaları kapsamında 2002 yılında yayımlanan
“Türkiye: İktisadi Gelişim için Hayati Destek” Raporu’nda “tüm devlet çapında
Düzenleyici Reform Stratejisi ve Etki Analizi eksikliği, OECD Tavsiyeleri’ne ve çoğu OECD
ülke uygulamasına zıtlıklar” vurgulanmaktaydı.31
Bu alanda yıllar içerisinde bazı adımlar atılmış olsa da; bu adımların kurumsal süreklilik
kazanamamış olması, geliştirilememesi, hatta bazı örneklerde eski yapıya dönülmesi
önemli bir olumsuzluk olarak göze çarpmaktadır.
Benzer şekilde Türkiye’nin bazı uluslararası taahhütlerini de yerine getiremediği
unutulmamalıdır. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nin çok yakın tarihli 2013/19
Başbakanlık Genelgesi’nde şu ifadelerle ortaya konulmuştur: “demokrasi, insan hakları
ve hukukun üstünlüğü standartlarının yükseltilmesi, kamu yönetiminde etkinliğin,
saydamlığın, hesap verilebilirliğin ve katılımcılığın artırılması hususlarında … siyasi
kararlılığının bir göstergesi olarak … Açık Yönetim Ortaklığı adlı uluslararası girişime
Ülkemiz de katılmıştır.”32
Bu önemli adıma karşın, taahhüt edilen şeffaflık, harcama
ve regülasyon internet siteleri (www.transparency.gov.tr,
www.spending.gov.tr, www.regulation.gov.tr) henüz
yayına girememiştir.33
Bu genel analizde kısaca değinilen ilgili mevzuat,
uygulamalar, ulusal ve uluslararası gelişmeler bütünsel
olarak ele alındığında, Türkiye için şu değerlendirmeler yapılabilir:
Türkiye bu alanlarda uyuma genel olarak geç başlamış durumdadır.
Buna rağmen iyi örnekleri andıran pek çok sayıda uygulama ve mevzuat
oluşturulmuştur.
Fakat özellikle Etki Analizi ve Kurumsal Konsültasyon konularında önemli bir atılımın
ardından duraklama ve aksamalar yaşanmaktadır.
Genellikle aksayan konular:
–Uygulamaların standarda değil, kişilere bağlı olması,
–Düzenli ve sürekli uygulama yapıl(a)maması,
31 OECD Reviews of Regulatory Reform: Turkey - Crucıal Support For Economıc Recovery: http://bit.ly/1qejMFt (21.06.2014)
32 http://bit.ly/1pSrIKq (21.06.2014)
33 Open Government Partnership Initiative-Ogp Turkey's National Action Plan: http://www.opengovpartnership.org/file/956/download (21.06.2014)
DOLAYISIYLA BU
ALANLARDA SİVİL TOPLUM
KATMANLARINDAN
GELECEK BASKI VE TALEPLER
TARİH BOYUNCA OLDUĞU
GİBİ GELECEĞİN
ŞEKİLLENDİRİLMESİNDE
BELİRLEYİCİ OLACAKTIR!
28. Sayfa: 22
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Eray AKDAĞ, 2003 yılından bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ile
İlişkiler başta olmak üzere TÜSİAD Ankara Daimi Temsilciliği’nde devlet
yönetimleri ile ilişkiler alanında çok sayıda ulusal ve uluslararası çalışmada görev
ve sorumluluk üstlenmektedir.
Ankara Daimi Temsilciliği, katılımcı demokrasi bağlamında ve Türkiye'nin Avrupa
Birliği üyelik perspektifini gözeterek yasama ve yürütme sürecini TÜSİAD adına
takip ederek; TBMM, hükümet, kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerin
düzenlenmesine ve TÜSİAD’ın karar alma süreçlerine etkili katılımına yardımcı
olmaktadır.
TÜSİAD, Türkiye'nin başlıca endüstri ve hizmet kuruluşlarını temsil eden gönüllü
bir girişimci örgütüdür. TÜSİAD, Türk iş dünyası adına, görüş ve önerilerini
TBMM’ye, hükümete, diğer devletlere, uluslararası kuruluşlara ve kamuoyuna
doğrudan ya da dolaylı olarak basın ve diğer araçlar aracılığı ile ileterek,
yukarıdaki amaçlar doğrultusunda düşünce ve hareket birliği oluşturmayı
hedefler.
TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini Fikir Üreten Fabrika’dan Serisi, güncel
tartışmalara yönelik ve genel okuyucu kitlesi için TÜSİAD Araştırmacıları
tarafından hazırlanan kısa makalelerden oluşmaktadır. "TÜSİAD Tartışma
Makaleleri Dizini"nde yer alan görüşler yalnızca yazara aittir ve TÜSİAD’ın
görüşlerini yansıtmayabilir.
–Öngörülebilirliğin sınırlı olması, hızla değişen önceliklerdir.
Bunların ardından akılda tutulması gereken belki son bir nokta da hesap verme ya da
denetim ilişkisinin özünde üç unsurun bulunduğudur:
Karar vericinin açıklama yükümlülüğü, (Resmi/Resmi Olmayan)
Hesap soranın sunulanları sorgulayabilmesi kanalları/yeteneği,
Kötü performans için yaptırım, iyi performans için ödül (Resmi/Resmi Olmayan).
Sonuç olarak Türkiye’de mevcut uygulamaların geliştirilmesi ve En İyi Örneklerin
hedeflenmesi gereklidir. Bu alanlarda devlet tarafından gerekli “Güven Arttırıcı
Önlemler” alınmadıkça başarılı sonuçlara ulaşabilmek maalesef çok da mümkün
görünmemektedir. Dolayısıyla muhtemeldir ki: Bu alanlarda sivil toplum
katmanlarından gelecek meşru talepler tarih boyunca olduğu gibi geleceğin
şekillendirilmesinde belirleyici olacaktır!
29. Sayfa: 23
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
BİROYUNTEORİSİÖRNEĞİİLELOBİCİLİK34
Eray Akdağ
Ankara Üniversitesi S.B.E.
Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik
İlişkiler Anabilim Dalı
https://www.linkedin.com/in/erayakdag
erayakdag@gmail.com
Serkan Küçükşenel
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
İktisat Bölümü
http://www.metu.edu.tr/~kuserkan/
kuserkan@metu.edu.tr
Ü. Barış Urhan
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
İktisat Bölümü & iktisadiyat.com
http://tr.linkedin.com/pub/u-baris-urhan/24/b2/582
barisurhan@gmail.com
Lobicilik kavramı, pek çok diğer ülkedekine benzer bir biçimde ülkemizde de genellikle
olumsuz tınıya sahip bir kavram ve çalışma alanı olarak algılanmaktadır. Ancak lobicilik
aslında kendi başına olumlu ya da olumsuz bir alan değil; iki yönde de kullanılabilecek
bir araç, karar süreçlerindeki zihinsel alet çantasının bir parçasıdır. Bu yaklaşım, basit
bir alegori ile şöyle açıklanabilir: Lobicilik de tıpkı pek çok ilaç gibi doğru kullanımla
yaşamı korur, güçlendirir ve destekler. Oysa yanlış ya da kötü amaçlı kullanımı sağlığa
zarar verip hayatı tehdit edebilir. Dolayısıyla bu aracın olumlu ya da olumsuz sonuçlar
doğurması iki ana kurguya bağlıdır: (1) Lobiciliğin, parçası olduğu ana mekanizmanın
nasıl kurgulandığı ve (2) lobicilik çalışmalarının hangi amaçlar için kullanıldığı. Burada
ilk kurgu aslında daha hayati bir zemin teşkil eder; zira doğru kurgulanan bir ana
mekanizma lobiciliğin olası olumsuz etkilerini karşıt lobiler aracılığı ile bertaraf
edebilmektedir.
Bu kurgunun tasarımında dikkatle geliştirilen Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik
Devletleri (ABD) modellerini incelemek anlamlı görünmektedir. Örneğin AB lobicilik
mekanizması ve paydaşlarla istişare konusunda çok sayıda araştırma ve resmi belge
oluşturmuştur. Avrupa Komisyonu Tebliği’nin (2014) de işaret ettiği üzere kamu dışı
paydaşlarla istişareler şeffaflığı arttırmakta ve “Akıllı Mevzuat” tasarımı açısından
önemli faydalar sağlamaktadır. Keza konuyu demokrasi ve katılım ilişkisi çerçevesinde
uluslararası örneklerle irdeleyen Akdağ’a (2014) göre “Sağlıklı bir demokrasi, vatandaşın
34 Orijinal olarak İktisat ve Toplum Dergisi’nin 51. sayısında yayımlanan ve kapak konusunu teşkil eden bu makaleye
Seçilmiş Yazıları arasında yer alması sebebiyle derginin internet sitesinden ulaşılabilmektedir: http://bit.ly/itdlobicilik
30. Sayfa: 24
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
birey ya da topluluk olarak politika belirleme ve karar alma süreçlerine katılımını
gerektirir.”
Anlaşılacağı üzere doğru işleyen şeffaf bir sistem, çıkabilecek sorunların önceden
incelenmesi yoluyla; gerek karar alıcıların, gerekse de bu kararlardan etkilenecek
olanların konuyla ilgili daha çok bilgi ve sezgi sahibi olmalarına imkan tanımaktadır. Bu
durum yönetimin daha demokratik ve katılımcı bir şekilde gerçekleşmesini de mümkün
kılar. Aynı zamanda karar alıcılara birçok değerli ve pahalı araştırmanın ücretsiz olarak
sunulması yoluyla önemli ek imkânlar da yaratır. Başka bir deyişle politika yapım
sürecinin kalitesini arttırır. Böylece bireylerin ve şirketlerin ya da bunların oluşturduğu
sivil toplum kuruluşlarının lobi çalışmaları oldukça önemli katkılar yaratabilmektedir.
Demokrasilerde toplumun kararları benimsemesinin önemi ve seçim kazandırmak ya da
kaybettirmek gibi olası popülist etkileri de düşünüldüğünde lobiciliğin ve aktif bir sivil
toplumun çok boyutlu önemi daha da artmaktadır. Örneğin Kabasakal’ın (2008) işaret
gibi “idare aygıtının uygulamaya koyduğu politikaların sivil toplum kuruluşları tarafından
savunulması halinde, bu politikalar toplum tarafından daha kolay benimsenmektedir.”
“Peki o zaman lobicilik nedir?”, “Neler bu kavramın ve alanın içerisine girmektedir?” gibi
sorular uzun yıllardır çok sayıda tartışmaya zemin teşkil etmiştir. Bu konu uzun uzun ele
alınabilecek ve irdelenebilecek bir alandır. Ancak bu makalede giriş düzeyinde de olsa
asıl irdelenmesi hedeflenen alan bu kavramdan ziyade; “sistem ve düşünsel alet” olarak
lobiciliğin nasıl bir etkileşim silsilesini hayata geçirdiği olacaktır. Bunu daha açık ortaya
koyabilmek için de oyun teorisi yaklaşımını benimseyerek kolay bir örnek ile konuyu ele
alacağız.
Lobicilik Nedir?
Bugüne kadar çok çeşitli zeminlerde yer verilen bu kavramı mümkün olan en geniş
haliyle algılamak pek çok örnekte verimli bir başlangıç sağlamaktadır. Geleneksel
anlamıyla lobicilik; siyasi karar alma süreçlerini etkilemek için çaba göstermek olarak
algılanır. Oysa bundan çok daha katmanlı ve geniş bir anlama ve literatüre sahip
olduğunu belirtmek gerekir. Bu konuda önemli farklar içeren ABD yaklaşımı için
Drutman (2010) ve AB yaklaşımı için Coen ve Richardson (2009) kapsamlı bilgiler
içermektedir. Oysa derin teknik ayrımları olsa da bu kavram hepimizin hayatının
merkezinde yer almaktadır. Kullanıldığı alana, disipline ve amaca bağlı olarak anlamı
31. Sayfa: 25
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
değişebilen bu kavramı, arkadaşlarınızı izlemek istediğiniz sinema filmine ikna etmek
için etkilemeye kadar günlük hayatın içerisinde bulmak mümkündür.
Kelimenin ilk defa icat edildiği ve siyasi olarak kullanıldığı yere ilişkin çok sayıda iddia
bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın olan anlatım; bu kavramı 1869 – 1877 yılları
arasında ABD Başkanlığı’nı yürüten Ulysses S. Grant dönemine atfeder. Bu anlatıma göre,
kavram ilk kez Willard Oteli lobisinde bir şeyler içerek zihnini dinlendirmeyi seven
Grant’e ulaşabilmek için otel lobisinde biriken kişiler için kullanılmıştır. Oysa konu biraz
daha araştırılınca bu hikâyenin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkıyor. Daha eski bir tarihte
Londra’da yayımlanan Cornhill dergisinin 1863 yılının Ocak-Haziran sayısında
“Willard’s” ve “National” otellerine değinerek lobicilikten kısaca bahsedilmektedir. Hatta
Oxford İngilizce Sözlüğü Editörü Jesse Sheidlower 2006 yılındaki bir radyo mülakatında
“lobi” kelimesinin topluluk anlamının “üyelerini resmi görevlerinde etkilemek üzere
yasama meclisinin lobisini sıklıkla ziyaret eden kişiler” olarak 1808 yılına ait Oxford
İngilizce Sözlüğü’nde dahi tanımladığı belirtmiştir. Dolayısıyla bu kavramın ABD değil,
İngiltere menşeli olduğunu düşünmek daha anlamlı görünmektedir.
Bununla birlikte isminin ne zaman konulduğundan bağımsız olarak aslında lobicilik,
yine en geniş anlamıyla, muhtemelen tarihin ilk günlerinden bu yana günlük hayatın
kaçınılmazıdır. Dolayısıyla bunu geniş anlamıyla sosyal yaşamın başlangıcından itibaren
yaşantımızın parçası olan bir psikolojik ve sosyolojik etkileşim unsuru olarak ifade
etmek yerinde olacaktır. Tabi toplumun her kesimi lobi yeteneklerine eşit ölçüde
erişememekte ve bu etkileşimden farklı şekillerde etkilenebilmektedir (Zald, 2004). Bu
konuda yapılması gereken ilginç bir vurgu da lobicilikte kimi zaman kanıta dayalı
iknanın, yani bilimsel ve akademik bilgilerin, kimi zaman ise duygusal yüklerin; sempati,
kızgınlık, toplumsal baskı, merhamet, popülist yaklaşım gibi unsurların belirleyici
olduğu üzerinedir. Bu boyutlarıyla lobicilik siyaset, ekonomi, psikoloji, sosyoloji, felsefe,
tarih, hukuk gibi pek çok nesnel bilim ve disiplin altında incelenebilmektedir.
Bu girişten sonra rahatça anlaşılabileceği üzere, lobicilik kavramı neredeyse kendi
başına bir literatür oluşturmaya adaydır. Bununla birlikte elimizdeki konuyu rahatça
irdeleyebilmek amacıyla bu makalede lobicilik kavramının anlamını dar tutarak,
münhasıran yasama ve yürütme odaklı karar alma faaliyetlerini “aktif ve doğrudan”
etkileme girişimleri olarak tanımlıyor olacağız. Dolayısıyla yasama uhdesinde bulunan
kanun ve içtüzük ile yürütmenin uhdesinde bulunan yönetmelik ve genelge gibi ikincil
32. Sayfa: 26
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
düzenlemelerin yanı sıra, yaptırım gücü olan idari kararlar ve uluslararası anlaşma türü
belgelerin müzakere ve kabulü konularını lobiciliğin temel oyun alanı olarak
tanımlamaktayız. Kısaca mevzuatı ve idari kararları doğrudan etkileme faaliyetlerini
lobicilik olarak tanımlıyor olacağız.*
Aktorlere Bakış: Kim Neyi Etkiler?
Aktörleri tanımlarken en az ikili bir yaklaşım kullanmak faydalı olacaktır. Zira konuyu
tanımlarken makro perspektifteki değerlendirmeler için daha kapsayıcı ve basite
indirgenmiş yaklaşım değerli olmakla birlikte, oyunun aktörlerinin etkileşimlerini
irdelerken daha mikro bir bakış gerekli olacaktır. Makro lensten bakıldığında üç temel
aktör tanımlaması anlamlıdır: Devlet, Lobici ve Toplum. En yalın anlatımıyla bu
etkileşim şöyle tanımlanabilir: Lobici devleti etkileyerek toplumsal sonuçlar yaratmayı
hedeflemektedir.
Lobicilik faaliyetlerinin amacına uygun olarak gerçekleştirilebilmesi ve başarı ile
sürdürülebilmesi için; politika yapıcıların istenilen yönde adım atmalarına katkı
sağlayabilecek güvenilir ve doğrulanabilir bilginin üretilmesi çok önemlidir. Üretilen bu
bilginin politika yapıcılara ve topluma yayılması da lobicilik faaliyetlerinin başarı ile
gerçekleştirilmesi için gereklidir.
Öncelikle lobiler temsil ettikleri sektör veya topluluk hakkında çok detaylı bilgiye sahip
olmalıdır. Bu bilgi sektörün ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu ihtiyaçların politika
yapıcılara detaylı ve ikna edici olarak aktarılabilmesinde önemli rol oynamaktadır. Ek
olarak, lobilerin temsil ettiği sektör veya topluluğun ekonomik önceliklerini belirlemek
ve üyelerini, sektörü ilgilendiren gündemdeki kanun değişikliği önerileri hakkında fikir
sahibi olmalarını sağlayabilmek için doğru ve etkin iletişim kanallarına ihtiyacı
bulunmaktadır. Lobiler doğru ve detaylı bilgiye ulaşabilmek için şirket temsilcileri,
danışmanlar ve akademisyenlerden destek alırlar ve ayrıca lobilerin kendi içlerindeki
araştırma grupları da bu bilgi edinme sürecine katkıda bulunabilmektedirler. Temel
olarak lobicilik faaliyetleri elde edilen bu bilginin politika yapıcılara detaylı ve düzenli
olarak aktarılmasından ibarettir. Dolayısıyla, lobiler politika yapıcılar ve toplum için bir
bilgi kaynağı olarak düşünülebilir.
Beklendiği üzere politika yapıcıları ile lobilerin öncelikleri farklılaşabilmektedir. Lobiler
genellikle ilk olarak temsil ettikleri grubun üyelerinin önceliklerini düşünmektedirler.
33. Sayfa: 27
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Bu öncelikler politika yapıcıların öncelikleri ile örtüşebilir veya farklılaşmalar
gözlenebilir. Bu olası farklılaşmaların temel sebepleri politika yapıcıların başka bir lobi
tarafından bilgilendirilmiş olması ya da lobinin faaliyet alanının kapsadığı gruptan daha
büyük bir kitlenin refahı ile sorumlu olmasından kaynaklanmaktadır.
Bununla birlikte aslında ana teoriden uzaklaşıp gerçek hayat uygulamalarına
yaklaşıldığında bu üç aktör arasındaki geçişlilik ve aktör farklarını yansıtamayan
sınırlamalar biraz daha geniş bir tasnifi gerekli kılmaktadır. Son kertede lobici ve toplum
aslında iç içe olduğu gibi, devlet de birbiri ile etkileşen pek çok birimden oluşmaktadır.
Belki de daha da önemlisi demokrasilerde toplumdan kopuk bir devlet yönetimi
tahayyül edilemeyeceği için; devlet de gerek toplumu etkilemek ve yönlendirmek,
gerekse toplumdan gelen mesajları dinlemek amacıyla lobi çalışmalarının parçası olmak
zorundadır.
Bu doğrultuda mikro lensler kullanmaya başladığımızda örneğin şöyle bir tasnif ile yeni
ve daha da detaylandırılabilecek aktörler tanımlamak mümkündür:
Devlet yerine: Parlamento, Bürokrasi ve Yargı (Yargı dış etkilere açık olmasa da
kararları itibarı diğer iki aktörün kararlarını etkileyerek bozabilmekte ve diğer
başlıklardaki aktörler tarafından harekete geçirilebilmektedir. Ayrıca çekişen tarafların
avukatları ve savundukları savları, aslında lobiciler ve aktardıkları bilgi ve görüşler
olarak da düşünülebilir.)
Lobici yerine: Baskı Grupları, Sivil Toplum Kuruluşları, Meslek Örgütleri, Ortak İlgi
Toplulukları, Şirket Temsilcileri, Danışmanlık Şirketleri, Medya, hatta Vatandaş…
Toplum yerine: Vatandaş/Birey, Etnik Gruplar, Dini Gruplar ve Sosyal Gruplar, Şirketler,
Şirket Ortakları, Profesyonel Çalışanlar, Bürokratlar, Toplumsal Sınıflar ya da Çeşitli
Toplumsal Kesim ve Katmanlar…
Aktif oyun ve etkileşim tasarımlarında daha etkili bir mikro lense geçerek Parlamento’yu
cari durumda Türkiye için kritik alt başlıklara bölmek kaçınılmaz ve diğer taraftan da
hayati ayrımlara güzel bir örnek olacaktır. Örneğin: TBMM Başkanı, Hükümet (Kabine
Üyeleri), TBMM İhtisas Komisyonu Başkanları, İktidar Partisi Milletvekilleri, Ana
Muhalefet Partisi Milletvekilleri, TBMM’de parti grubu bulunan diğer iki muhalefet
partisinin Muhalefet Partisi Milletvekilleri, bu partilerin TBMM Grup Başkanvekilleri,
TBMM Bürokrasisi.
34. Sayfa: 28
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Alanlar açısından bakıldığında ise bu aktörlerin tamamının belirli ve zaman zaman diğer
aktörlerle iç içe geçen etki ve güç alanları olduğuna dikkat etmek gerekir. Örneğin bir
kanunun görüşülerek onaylanması parlamentonun yetki alanındadır. Bununla birlikte
kanun tasarısını bürokrasi hazırlar ve bu konuda parlamento üzerinde en büyük
etkilerden birisini oluşturur. Kanunun “adil” bir kanun olup olmadığı ile ilgili algı ise
kamuoyunun (vatandaşlar ve menfaat sahipleri) zihninde oluşur. Bu algının
oluşturulmasında önemli bir etki ve güce sahip olan bir araç ise medyadır. Medyanın
kullandığı haberler, veriler ve yorumlar ise ekseriyetle siyasetçilerden, bürokrasiden ve
paydaşlardan gelir. Başa döndüğümüzde parlamento bürokrasiden gelen tasarıyı
görüşür ama bu tasarıyı neredeyse baştan sona değiştirebilir. Tabi görüşmeleri sırasında
Hükümetin görüş, yönlendirme ve tavsiyelerini esas alma eğilimindedir. Bunları ise
bürokrasi etkiler. Hükümet ve Parlamento arasındaki ilişki çok iç içe olduğunda
Parlamentonun Hükümetten talimat alması bile olasılık dahilindedir. Bununla birlikte
sağlıklı demokrasilerde güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda burada talimatı engelleyen
güçlü bir ayrım bulunmaktadır. Buna karşın İhtisas Komisyonu’ndaki siyasi parti
dağılımı oy oranlarını belirlerken, Komisyon Başkanı görüşmelerin akışını şekillendirir
ve yönlendirir. Bu esnada komisyon üyelerinin, parçası oldukları siyasi parti grubunun
yönetiminden telkinler alacağını da unutmamak gerekir.
Bu noktada zaten bir ölçüde karışık görünen bu sistemi etkilemek üzere lobiciler
devreye girer. Böylece elimizde oldukça basitleştirerek kısaltılmış şekliyle aşağıdaki gibi
bir akış şeması ortaya çıkar.
Şema: Yasamada Lobi İlişkilerine Makro Bakış
Bu şemadan da takip edilebileceği üzere hükümetin sunduğu kanun önerisi
parlamentoda karara bağlanmaktadır. Dolayısıyla hükümet parlamento üzerinde belirli
bir etki sahibidir. Lobici ise iki aşamada da sürece dahildir. Öncelikle hükümetin
önerisinin şekillenme sürecini etkilemeyi hedeflemektedir. İkinci olarak ise kanuna
parlamentonun vereceği son şekli etkilemeyi hedeflemektedir. Burada lobici ile diğer iki
PARLAMENTOHÜKÜMET
LOBİCİ
35. Sayfa: 29
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
aktör arasında gözlemlenen iki yönlü oklar ise hükümetin ve parlamentonun kararlarına
göre lobicinin strateji değiştirerek yeni öneriler getirebilir yapısını simgelemektedir.
Zira diğer aktörlerin tutum ve kararlarına göre lobici ikincil ve üçüncül stratejiler
tasarlayabilmekte, etkide bulunabilmek için önerilerini daha az tercih etiği modellere
göre revize edebilmektedir. Bu oyun dinamiğinde aktörlerin güçleri ise kurulan devlet
yönetimi mekaniğine ve toplumun siyasi-kültürel dinamiklerine bağlı olarak
belirlenmektedir.
Ornek Bir Oyun: Tek taraflı eksik bilgi (one sided-incomplete
information) lobicilik oyunu
Lobiler ve politika yapıcılar arasındaki bilgi akışını anlayabilmek ve stratejik
interaksiyonu modelleyebilmek için oyun teorisi araçları kullanılmaktadır. Temel
bulgular lobiler ve politika yapıcılar arasında ne zaman doğru bilgi akışının ve iletişimin
olabileceği üzerinedir. Genellikle çift taraflı bilgi akışı modellerinde lobilerin olması
gereken politika hakkında yaptıkları araştırmalar sonucu tam bilgiye sahip oldukları
fakat politika yapıcıların olması gereken veya ideal politika hakkında eksik bilgiye sahip
oldukları farz edilir. Bu iki taraf arasındaki öncelik farklılıklarından bahsedebilmek için
lobinin temsil ettiği sektör için en uygun politikanın olması gereken politikadan
farklılaştığı varsayılmaktadır. Bu varsayım genel olarak tutarlıdır çünkü bu iki grup
arasında herhangi bir ideal politika tercih farkı olmaması durumunda lobicilik
faaliyetlerine gerek kalmamaktadır. Lobi politika kararlarını etkileyebilmek için ideal
politika hakkında bir bilgiyi politika yapıcılarına göndermektedir. Tahmin edilebileceği
üzere her durum için lobi doğru bilgiyi politika yapıcılara göndermek istemeyebilir ve
stratejik olarak politika yapıcılar da bu durumun farkındadırlar. Bu iki grup arasında
bilgi akışının olabilmesi ve dolayısıyla politika yapıcıların ideal politika hakkında doğru
olarak bilgilendirilmesi için iki taraf arasındaki en çok tercih edilen politika
farklılaşmasının çok fazla olmaması gerekliliği Grossman ve Helpman (2001) tarafından
gösterilmiştir. Bu sonucun temel mantığı lobi ve politika yapıcıların tercihleri belli bir
seviyenin üzerinde farklılıklar gösterir ise lobi bilgi aktarımını manipule etmeye
çalışacak ve elinde bulunan bilgiyi tam doğru olarak politika yapıcılara iletmek
istemeyebilecektir. Bu tarz bilgi aktarımı oyunlarında doğru bilgi aktarımının olmadığı
ve politika yapıcıların olması gereken politikayı öğrenemediği bir “boş lakırtı” dengesi
de bulunmaktadır. Bu dengede politika yapıcılar lobiler tarafından gönderilen bilginin
doğru olmayabileceğini tahmin ederek değerlendirmeye almamakta ve bunun farkında
36. Sayfa: 30
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
olan lobiler rasgele doğru olmayabilecek bir bilgiyi politika yapıcılara
göndermektedirler. Bu tarz lobi ve politika yapıcılar arasında faydalı bir bilgi akışının
olmadığı dengeden kaçınabilmek için lobicilik maliyetlerinin yüksek olması
gerektiği Grossman ve Helpman (2001) tarafından ispatlanmıştır. Lobicilik
maaliyetlerinin yüksek olması politika yapıcılara gelen bilginin tutarlı olması ihtimalini
arttırdığı için doğru bilgi aktarımına ve dolayısıyla bu iki grup arasındaki istikrarlı bir
iletişimin kurulmasına katkı sağlamaktadır. Bu aşamada örneği karmaşıklaştırmamak
adına tek taraflı bilgi akışı kısıtı altında bir örnekle oyun teorisinden nasıl istifade
edilebileceğine dair aşağıdaki örneği verebiliriz:
Bir lobici ve hükümetin bir konu üzerinde Meclis’i ikna etmek için karşı karşıya geldiğini
varsayalım. Teknik açıdan, iki tarafın da Meclis üzerinde lobicilik yaptığını düşünerek
oyunu daha da basitleştirebiliriz. Lobici “güçlü” ve “zayıf” durumlardan sadece 1
tanesine sahipken hükümet lobicinin x olasılıkla güçlü, 1-x olasılıklı zayıf olduğunu
düşünsün. Yani lobici kendi durumundan; dolayısıyla güçlü mü, güçsüz mü olduğunun
farkındayken, hükümet lobicinin gücüyle ilgili olarak olasılıksal bir dağılım bilgisine
sahiptir. Bu durumda karşımıza lobicinin türüne göre değişen iki oyun çıkıyor. Oyunda
kullanılacak örnek değerleri şöyle tanımlayabiliriz:
Hükümet tarafı:
Yüksek çabanın maliyeti: 2 TL
Düşük çabanın maliyeti: 1 TL
Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici güçlü ve lobi yapmazsa: 3 TL
Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici güçlü ve lobi yaparsa: 1 TL
Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici zayıf ise: 3 TL
Hükümetin düşük çaba ile lobicilik kazanımı: 1,5 TL
Lobici tarafı:
Lobiciliğin Maliyeti: 1 TL
Lobi Yapmamanın Maliyeti: 0 TL
Güçlü lobicinin lobi yapma kazancı: 2 TL
Zayıf lobicinin yüksek çaba gösteren hükümet karşısında lobi yapma kazancı: 0 TL
37. Sayfa: 31
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Zayıf lobicinin düşük çaba gösteren hükümet karşısında lobi yapma kazancı: 1 TL
Şimdi yukarıdaki açıklamaları oyun matrislerimize yerleştirelim:
a. Eğer Lobici Güçlüyse
Tablo 1: Lobicinin güçlü olduğu durumda oyun matrisi
Lobi Yap Lobi Yapma
Yüksek Çaba
-1 , 1 1 , 0
Düşük Çaba
0,5 , 1 0,5 , 0
Burada koyu ile yazılmış (her kutucukta soldaki) değerler hükümetin getirileri iken açık
siyah olarak yazılmış değerler lobicinin değerleridir. Matrisi şöyle okuyabiliriz:
Hükümet “yüksek çaba” gösterir ve lobici de “lobi yap”mayı tercih ederse, bu
tercihlerin sonunda hükümetin lobicinin güçlü olduğu ve lobi yaptığı durumdaki
getirisi 1, bu durumdaki yüksek çabasının maliyeti 2 olduğu için 1-2=-1 alır. Lobici
güçlü durumdayken lobi yapmasının getirisi 2, maliyeti 1 olduğu için 2-1=1 alır.
Dolayısıyla lobicinin güçlü olduğu durumda {yüksek çaba, lobi yap} strateji profilinin
oyuncular için getirisi {-1,1} olur.
b. Eğer Lobici Zayıfsa
Tablo 2: Lobicinin zayıf olduğu durumda oyun matrisi
Lobi Yap Lobi Yapma
Yüksek Çaba
1 , -1 1 , 0
Düşük Çaba
0,5 , 1 0,5 , 0
HÜKÜMET
HÜKÜMET
LOBİCİ
LOBİCİ
38. Sayfa: 32
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Oyunun çözümü:
Burada oyunun çözümünü ve hükümetin hangi koşulda nasıl davranacağını bulmak için
öncelikle hükümetin beklenen getirisini hesaplayalım:
Hükümetin yüksek çaba göstermesi durumundaki beklenen getirisi
E(YüksekÇaba)= 𝑥[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) × (1)] + (1 −
𝑥)[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍) × (1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍)) × (1)] = 1 − 2𝑥𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) =1-2x
olur. Bu çözüm, sadece hükümetin gözünde lobicinin güçlü olması olasılığına, x, bağlı
olacaktır, çünkü güçlü lobici için lobi yapmak baskın stratejidir (𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) = 1).
Buna karşılık hükümet lobicinin durumu hakkında net bir bilgiye sahip değildir ve güçlü
olmasına ve zayıf olmasına birer olasılık atar ve ona göre hareket eder.
Yukarıdaki çözümün nasıl okunacağını örneklemek için ilk kısmı birlikte okuyalım:
𝑥[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) × (1)]
x yani “hükümetin, lobicinin güçlü olma olasılığına atadığı değer,
olasılık değeri” çarpı, lobici güçlüyken (G), lobicinin lobi yapma
olasılığı 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) çarpı, lobicinin güçlü olduğu durumda lobi
yaparak elde edeceği getiri yani (-1); artı (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) yani
lobicinin güçlü olduğu durumda lobi yapmama ihtimali çarpı, bu
durumda hükümetin yüksek çaba gösterdiği durum itibariyle getiri
yani 1.
Hükümetin düşük çaba göstermesi durumunda beklenen getirisi 0,5 olarak kolayca
görülebilir çünkü lobicinin türü ve stratejilerinden bağımsız olarak hükümet her
durumda 0,5 kazancını elde edecektir. Hükümet beklenen getirisini en-çoklaştırmaya
(maksimize etmeye) çalıştığı için yüksek çaba göstermenin beklenen getirisi, düşük çaba
göstermenin beklenen getirisinden yüksek ise hükümet yüksek çaba stratejisini
seçecektir (1 − 2𝑥 > 0,5). Bu durumda eğer lobicinin güçlü olma olasılığı 0,25
değerinden küçük ise hükümet yüksek çaba gösterecektir. Hükümet için düşük çaba
göstermenin beklenen getirisi yüksek çaba göstermenin beklenen getirisinden yüksek
ise bu sefer hükümet düşük çaba gösterecektir (0,5 > 1 − 2𝑥). Dolayısıyla, eğer lobicinin
güçlü olma olasılığı 0,25 değerinden büyük ise hükümet düşük çaba gösterir. Bu noktada
zayıf lobici için lobi yapmanın beklenen getirisi
𝐸(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍) = 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç)) × (1)
39. Sayfa: 33
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
ve lobi yapmamanın beklenen getirisi de
𝐸(𝐿𝑌𝑎𝑝𝑚𝑎|𝑍) = 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) × (0) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç)) × (0) = 0
olur. Zayıf lobici için lobi yapmanın beklenen getirisi, lobi yapmamanın beklenen
getirisinden yüksek ise (1 − 2𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) > 0) lobi yapmak ve diğer durumlarda
(1 − 2𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) < 0) lobi yapmamak beklenen getiriyi en-çoklaştıracaktır. Bu da demek
oluyor ki hükümetin yüksek çaba gösterme olasılığı 0,5 değerinin üzerinde ise lobi
yapmamak ve diğer durumlarda lobi yapmak zayıf lobici için en iyi cevap olacaktır. Eğer
hükümet kesin olarak yüksek çaba gösteriyor ise zayıf lobici için en iyi cevap “lobi
yapma”mak iken; hükümet kesin olarak düşük çaba gösteriyor ise zayıf lobici için en iyi
cevap durumda “lobi yap” olacaktır.
Bu tarz eksik bilgi oyunları için yaygın olarak kullanılan çözüm kavramı Bayezci
Nash dengesidir. Bu dengede bütün oyuncular ve bu oyuncuların değişik türleri için aynı
anda en iyi beklenen faydayı sağlayan strateji profilleri ele alınmaktadır. Bu çözüm
kavramı Nash dengesinin eksik bilgi ortamlarına her bir oyuncu türüne ayrı bir oyuncu
gibi davranılarak direk olarak genişletilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu oyun için iki
tane Bayezci saf strateji Nash dengesi bulunmaktadır:
1) Eğer hükümet lobicinin düşük bir olasılıkla güçlü olabileceğine inanıyor ise
(x<0,25), hükümet “yüksek çaba” gösterecek, güçlü lobici türü “lobi yap” stratejisini
seçecek ve zayıf lobici türü “lobi yapma” stratejisini seçecektir.
2) Eğer hükümet lobicinin büyük bir olasılıkla güçlü olabileceğine inanıyor ise
(x>0,25), hükümet “düşük çaba” gösterecek, güçlü lobici türü “lobi yap” stratejisini
seçecek ve zayıf lobici türü “lobi yap” stratejisini seçecek.
Sonuç olarak, hükümet kabaca lobicinin güçlü olduğuna inanır ise düşük çaba
gösterecek çünkü güçlü lobici her durumda lobi yapacaktır, ve diğer durumlarda yüksek
çaba gösterecektir çünkü zayıf lobici lobi yapmamayı tercih edecektir.
*: Lobicilik incelenirken ülkemizde daha az bilinen Savunuculuk (Advocacy) kavramına
da en azından değinmek gerekir. Çok farklı tanımlamaları bulunmakla birlikte; bu
kavramı lobiciliği de içeren ama daha geniş bir üst kavram olarak değerlendirmek
gerekir. Özetle; köklendirme (grassroots), ortak görüşler çerçevesinde topluluk yaratma
(community building) ve kesimlerin hak ve duygularının kitlelere anlatılması dahil her
türlü fikir savunma ve seslendirme eylemi savunuculuk uygulamaları arasında yer
almaktadır.
40. Sayfa: 34
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
Kaynakça
[1] Avrupa Komisyonu Tebliği, (2014) Regulatory Fitness and Performance Programme
(REFIT): State of Play and Outlook, “COM(2014) 368 final” ve eşlik eden Çalışma
Dokümanı {SWD(2014) 192 final}
[2] Akdağ, E. (2014), “Vatandaşın Devlet Yönetiminde Hesap Sorabilme Gücü”, TÜSİAD
Tartışma Makaleleri Dizini “Fikir Üreten Fabrika’dan” Serisi. İnternet Bağlantısı:
bitly.com/hesapsorma
[3] Coen, D. ve Richardson, J. (2009). Lobbying in the European Union: Institutions,
Actors and Issues. New York: Oxford University Press.
[4] Drutman, L. J., (2010). The Business of America is Lobbying: The Expansion of
Corporate Political Activity and the Future of American Pluralism, University of
California Doktora Tezi.
[5] Grossman, G. M., ve E. Helpman (2001) Special Interest Politics, Cambridge MA ve
London UK: The MIT Press.
[6] Kabasakal, M. (2008) Sivil Toplum ve Demokrasi, T.C. İçişleri Bakanlığı Denetçi
Yeterlilik Tezi.
[7] The Cornhill Magazine (1863), Londra: Smith, Elder & Co., Sayfa 96. İnternet
Bağlantısı: bit.ly/cornhill863
[8] Sheidlower J. (2006) Oxford İngilizce Sözlüğü Editörüyle NPR Radyo Mülakatı.
İnternet Bağlantısı: https://bitly.com/nproed808
[9] Zald, M. N. (2004), “Culture, Ideology, and Strategic Framing”, Comparative
Perspectives on Social Movements: Political Opportunities, Mobilizing Structures, and
Cultural Framings, ed. D. McAdam, J. D. McCarthy ve M. N. Zald, sayfa: 261-274 (İlk baskı
1996) Cambridge University Press
41. Sayfa: 35
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ
TRANSATLANTİKİLİŞKİLERDEYENİATILIM:TRANSATLANTİK
TİCARETVEYATIRIMORTAKLIĞIVEAB-TÜRKİYEGÜMRÜKBİRLİĞİ*
Eray AKDAĞ, TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi
Fikir Üreten Fabrika'dan (Arşiv)
*: Orijinali İngilizce olarak yazılan bu analiz ilk olarak ABD’li düşünce kuruluşu Alman
Marshall Fonu’nun (The German Marshall Fund of the United States – GMF) “On Turkey”
Serisi’nin parçası olarak yayımlanmıştır. GMF’in “On Turkey” Serisi; politika yapıcılar
başta olmak üzere Atlas Okyanusu’nun iki yakasında Türkiye takipçilerine Türkiye’de
siyaset ve dış politika alanlarındaki gelişmeleri kolay anlaşılır bir yapıda sunmayı
amaçlamaktadır. http://bit.ly/gmfttip ve http://bit.ly/fufttip
Özet: Dünya çarpıcı biçimde hızlı ve kapsamlı bir dönüşüm geçirmektedir. İki taraflı ve
çok taraflı düzenlemeler ile hem mevzuatın, hem de standartların bütün dünyada
uyumlaştırılması piyasalara girişi çok kolaylaştıracak ya da zorlaştıracaktır. Bu aynı
zamanda Türkiye ekonomisi ve siyaset atmosferinin tamamı açısından kritik bir virajı
ifade etmektedir ki; muhtemelen en azından Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri için
ilginç yayılma etkileri doğuracaktır.
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kısa süre önce Amerika Birleşik
Devletleri’ne gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Beyaz Saray “ABD ve Türkiye’nin T.C.
Ekonomi Bakanlığı ve ABD Ticaret Temsilcilik Ofisi başkanlığında ikili bir Yüksek
Düzeyli Komite kurulmasına karar verdiğini ve Stratejik Ekonomik ve Ticaret İşbirliği
Çerçevesi ile bağlantılı olacak bu komitenin nihai amacının ekonomik ilişkileri
derinleştirmek ve ticareti serbestleştirmek olduğunu” açıkladı.[1] Bu kuşkusuz önemli
bir adımdır, ancak aynı derecede tereddütsüzdür ki yetersizdir. Zira gelinen noktada,
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (T-TIP) müzakerelerine paralel çalışacak
resmi bir mekanizma oluşturmak son derece kritiktir. Hatta Kaleağası ve Ornarlı
tarafından daha önce ifade edildiği üzere:[2] “Transatlantik Ticaret ve Yatırım
Ortaklığı’nın Türkiye için hayati önemi olduğu ve Türkiye’nin bu yapıda son derece
önemli bir rol üstlenebileceği” dahi iddia edilebilir.
Başlangıçta
Avrupa Birliği ve Türkiye Gümrük Birliği’nden (GB) faydalanmaya başlayalı neredeyse
yirmi yıl olmuştur. İki tarafın ekonomilerini canlandırmanın yanı sıra, Gümrük Birliği
Türkiye’nin tam üyeliğine yönelik önemli ve somut bir adım olarak tasarlanmıştı. Buna
karşın bir zamanların beklentisi olan üyelik, hala uzak bir gelecekte görünmektedir. GB,
başlangıcından bugüne iki taraf için de önemli faydalar sağlıyor olmasına karşın, GB
üyesi olup da AB üyesi olmamak Türkiye için arzu edilmeyen sonuçlar üretmektedir.
Zira GB alanı içerisinde yer alan her mal ve hizmet “ulusal” muameleye tabidir.
Dolayısıyla AB ne zaman üçüncü bir ülke ile bir serbest ticaret anlaşması (STA) imzalasa,
Türkiye yeni bir ticaret sapması riskiyle karşılaşmaktadır: Üçüncü ülke menşeli mal ve
hizmetler Türkiye’ye vergiye tabi olmaksızın girebilmekte, ancak Türkiye aynı ülke ile
benzer nitelikte bir anlaşma imzalamadığı sürece bu tercihli yöntemden
faydalanamamaktadır. Bu sistematik, AB üyesi olana kadar kaçınılması güç bir asimetri
yaratmaktadır ve STA’lardaki meşhur “Türkiye Maddesi” bugüne kadar pek de etkili
olmamıştır. Bu durumun bir sonucu olarak; AB’nin Güney Kore, Kanada, Meksika ve
Japonya STA’larından kaynaklanabilecek önemli risklerden kaçınabilmek amacıyla
Türkiye bütün diplomatik kaynaklarını seferber etmektedir. Bu yapı dengeleri