SlideShare ist ein Scribd-Unternehmen logo
1 von 36
Downloaden Sie, um offline zu lesen
TANRI YANILGISI
                                   The God Delusion
                                       Ric hard Dawkins

Richard Dawkins
Richard Dawkins, bilimin halkça anla lmas için olu turulmu Oxford Üniversitesi
Charles Simonyi kürsüsünde profesör ve ayn zamanda New College bilim kurulunun bir
üyesidir.

Gen Bencildir, Richard Dawkins'i üne kavu turan ve hali haz rda en ünlü ve çok okunan
kitab d r. Bir dizi çok satan kitap arkas ndan gelmi tir: Geni letilmi Fenotip (The
Extended Phenotype ), Kör Saatçi (The Blind Watchmaker), Cennetten Akan I rmak
(River Out of Eden), mkans zl k Da na T rmanmak (Climbing Mount Improbable ),
Gökku a n Sökmek (Unweaving the Rainbow), Atalar m z n Hikayesi (The Ancestor's
Tale) ve k sa yaz lar ndan olu an Bir eytan' n Papaz (A Devil's Chaplain). Dawkins
hem Kraliyet Cemiyeti (The Royal Society) hem de Kraliyet Edebiyat Cemiye ti (Royal
Society of Literature ) üyesidir. Aralar nda 1987 Kraliyet Edebiyat Cemiyeti ödülü, 1990
Kraliyet Cemiyeti Michael Faraday ödülü, 1997 nsan Biliminin lerlemesi çin
Uluslararas Kozmos Ödülü (International Cosmos Prize for Achievement in Human
Science), 2001 Kistler Ödülü, 2001 Shakspeare ödülü ve 2007 Galaxy ngiliz Kitap
Ödülleri Y l n Yazar ödülünün de oldu u say s z onurland rma ve ödülün de sahibidir.

Haziran 2006 da ngiliz televizyonu Kanal Dört, Richard Dawkins taraf ndan hem
yaz lan hem sunulan ve bu kitapta geli tirilen konular n baz lar n irdeleyen, Tüm
Kötülüklerin Kökeni isimli ik i belgesel yay nlad .

                                                ***
                                               ÇER K

           Önsöz                                           .....     9

Bölüm 1.    çten nanan Bir nançs z                                       17
           Hakl itibar                                       .....       18
           Haks z itibar                                       ..        27

Bölüm 2.   Tanr Hipotezi ............................................ 35
           Çok Tanr c l k                                     .... 37
           Tek Tanr c l k                                     ....     42
           Laiklik, Amerika'n n Kurucular ve Dini                    ..44
           Agnostisizmin Yetersizli i                             .... 51
           Noma                                           ......       58
           Büyük Dua Deneyi                                      .... 64
           Neville Chamberlain Evrimciler Okulu                  .... 69
           Küçük Ye il Adamlar                                    ... 72

Bölüm 3.


                                                                                      1
Önsöz
Bu kitap sizin için. Bilinci artt rmay amaçlar, bir ateist olman n gerçekçi, cesur ve
görkemli bir istek oldu u konusunda bilinci artt rmay . Mutlu olan, dengeli, ahlakl ve
mant a dayal fikirlerle tatmin olmu bir ateist olabilirsiniz.

Belki de agnostisizmin makul bir görü oldu unu, ancak ateizmin en az dinsel inanç
kadar dogmatik (inançsal) oldu unu dü ünüyorsunuz.

Amerikan kamuoyu yoklamalar , ateistlerin ve agnostiklerin say s n n dindar Yahudilerin
ve hatta di er baz dindar topluluk üyelerinin say s n aç k ara farkla geçti ini ileri
sürüyor. Ancak, Amerika'da en etkili siyasal lobi oldu u herkesçe bilinen Yahudilerin ve
daha büyük politik gücü kullanabilen ev anjelik H ristiyanlar n aksine, ateistler ve
agnostikler organize de ildirler ve bu yüzden hemen hemen s f r etkiye sahiptirler.
Asl nda ateistleri organize etmek, kedileri gütmeye benzetilir çünkü ateistler ba ms zca
dü ünmeye yatk nd rlar ve otoriteye boyun e meyeceklerdir.

Robert M. Pirsig öyle demi tir; Yan lg dan bir ki i ac çekiyorsa, buna delilik denir.
Yan lg dan birçok insan ac çekti inde ise buna Din denir.

                                 BÖLÜM 1.
                             ÇTEN B R NANÇSIZ
Kafamda insan suretinde bir Tanr canland rmaya çal mam; dünyan n yap s
kar s nda, onu kavramaya yetersi z alg lar m z n el verdi i ölçüde hu u duymak
yeterlidir. ALBERT EINSTEIN

HAKLI T BAR
Nobel ödüllü fizikçi (ve ateist) Steven Weinberg, Dreams of a Final Theory ' de (Son
Kuram n Dü leri) basit bir aç klamayla ta gedi ine oturtmu tur: Baz insanlar n
öylesine geni , öylesine esnek Tanr görü leri vard r ki her nereye bakarlarsa baks nlar
Tanr y bulacaklar na hiç üphe yoktur. Onlara sordu unuzda, 'Tanr en büyüktür' ya da
'Tanr bizim en üstün yarad l l halimizdir' ya da 'Tanr kainatt r' diyeceklerdir. Elbette,
t pk di er kelimelerde oldu u gibi 'Tanr ' kelimesine de istedi imiz anlam verebiliriz.
E er 'Tanr enerjidir' demek isterseniz, onu bir avuç kömürün içinde de bulabilirsiniz.

Daha talihsiz bir kafa kar kl  ise Einstein c din denilebilecek eyi do a üstücü dinden
ay ramamak yüzünden do mu tur. Einstein' n ara s ra Tanr n n ad n anmas , (ki bunu
yapan tek ateist bilim adam o de ildir) yanl anlamaya ve bu ünlü dü ünür üzerinde
hak iddia etmeye can atan do a üstücülere cazip gelmi ti.

Julian Baggini, Ateizm: Çok K sa Bir Takdim'de bir ateistin natüraliz mle ba lant s n n
anlam n aç klar: Ateistlerin temel in anc ; kainatta yaln zca tek çe it hammadde
bulundu u ve bunun da fiziksel oldu udur, bunun d ndaki eyler, güzellik, duygular
ve ahlaki de erler yani k sacas insan hayat na zenginlik katan zengin fenomenlerin
tümü ak lda olu ur.




                                                                                          2
E er kesin olarak anla lamad    için do an n ötesine uzan yormu gibi görünen
herhangi bir ey varsa, eninde sonunda onu anlamay ve do an n içinde onu
kucaklamay umar z. Ne de olsa bir gökku a n bilimsel tan m yla aç klad n zda
muhte emli inden hiçbir ey kaybetmeyecektir.

Yahudi oldu unu gurur duyarak söyleyen ve Yahudi dini kurallar na uyan bir çok
entelektüel ateist vard r. Bunun sebebi belki eski geleneklere, ya da öldürülmü
akrabalara kar sadakat ve ayn zamanda "din"'i, birçoklar m z n payla t        en ünlü
taraftar Albert Einstein olan panteistik sayg olarak s n fland rmaya olan a k n ve
  a rt c isteklilik olabilir. nanmayabilirler ancak Dan Dennett'in söyledi i ekilde,
'inanca inan rlar'.

Einstein' n en hevesle al nt yap lan dü üncesi udur, Dinsiz bilim topal, bilimsiz din
kördür. Ancak Einstein ayn zamanda unlar da söylemi tir: Dinsel görü lerim
hakk nda okuduklar n z elbette bir yaland , düzenli olarak tekrar edilmekte olan bir
yalan. nsan suretinde bir Tanr ya inanmam; ve bu nu hiçbir zaman inkar etmedim,
aksine bunu aç k bir ekilde ifade ettim. E er içimde dinsel olarak tan mlanabilecek bir
his var ise, bu dünyan n yap s kar s ndaki s n rs z hayranl md r, elbette bilimimizin
aç klayabildi i kadar na.

 te Einstein'dan birkaç al nt daha, amaç Einstein c inanc n lezzetini katmakt r.
Ben içten inanan bir inançs z m. Bu biraz yeni bir tür inançt r.

 Ben do aya hiçbir zaman bir amaç, hedef veya antropomorfik (insan biçiminde) olarak
anla labilecek bir ey yüklemedim. Do adan anlad m, onun sadece çok eksikçe
kavrayabildi imiz, ola anüstü güzellikte bir yap oldu u ve dü ünen insana
alçakgönüllülük hissini a lamas gerekti idir. Bu, mistisizm ile hiç alakas olmayan
gerçek bir inanca dayal bir duygudur.

 nsan suretinde bir Tanr fikri bana oldukça yabanc d r ve hatta safça gelir.

O halde, o da t pk Voltaire ve Diderot gibi bir deist miydi ? Yoksa felsefesine hayran
oldu u Spinoza gibi bir panteist miydi: Varolan n sistemli harmonisinde ke ndisini belli
eden, Spinoza'n n Tanr s na inan r m, kendisini insan eyl emleri ve kaderleriyle
ili kilendiren bir Tanr ya de il. ?

Gelin terminolojiyi hat rlayal m. Bir teist, ilk i i olan evreni yaratmas n n yan nda, hala
ortal klarda ilk yaratt klar n n sonraki kaderini etkileyen ve gözleyen bir do aüstü
zekaya inan r. Tanr ya inanan birçok inanç sisteminde, Tanr insani meselelerle çok
yak n ili kidedir. Dua edenlere cevap verir, günahlar affeder ya da cezaland r r,
mucizeler yaratarak dünyaya müdahale eder, iyi ve kötü eylemlerimizin hesaplar n
tutar ve bunlar ne zaman yapt m z bilir (ve hatta ne zaman yapmay
dü ündü ümüzü de bilir). Bir deist de do aüstü bir zekaya inan r ancak bu zekan n
eylemleri, öncelikle kainata hükmeden kanunlar düzenlemekle s n rl d r. Deist Tanr
asla daha sonra müdahale etmez ve insan meselelerine özel bir ilgi duymad          kesindir.
Panteistler do aüstü bir Tanr ya hiç inanmazlar, ancak tarih kelimesini do an n ya da
kainat n ya da i leyi e hükmeden kanunlar n do aüstü olmayan e anlaml s olarak
kullan rlar. Ancak bu e anlaml l k do a üstücülü ü içermez. Deistlerin Tanr s duac lara

                                                                                          3
cevap vermez, günahlarla ya da günah ç karmalarla ilgilenmez, dü üncelerimizi
okumaz ve k aprisli mucizelerle müdahale etmez ve dolay s yla deistler teistlerden bu
noktada ayr l r. Deistler ile panteistler aras ndaki fark ise, deist Tanr n n panteistin
kainat n kurallar için belirledi i mecazi ya da iirsel e anlam olmaktan ziyade, bir çe it
kozmik zeka olmas d r. Panteizm uyar lm ateizmdir. Deizm, suland r lm teizmdir.

Einstein dan al nt yaparsak; Tecrübe edilebilecek herhangi bir eyin arkas nda
akl m z n kavrayamayaca bir ey oldu unu ve bunun güzelli inin ve de ha metinin
bize yaln zca dolayl bir yolla ve zay f bir yans ma olarak ula t n hissetmek, bu
dindarl kt r. te ben bu anlamda dindar m. Ben de bu anlamda dindar m ama
 kavrayamayaca       ifadesinin sonsuza kadar kavranamaz anlam na gelmemesi
ko uluyla. Ancak kendime dindar dememeyi tercih ederim çünkü bu yan lt c olur. Carl
Sagan bunu çok güzel ifade eder:        Tanr e er sadece ve sadece kainata hükme den
fiziksel kanunlar serisiyse, o halde böyle bir Tanr n n varl  çok aç kt r. Bu Tanr
duygusal yönden tatmin edici de ildir ... , yer çekimi kanununa dua etmenin pek
anlaml oldu u söylenemez.

Bu fizikçilerin metaforik (mecazi) ya da panteistik T anr s , ncil'in, rahiplerin, molla ve
hahamlar n ve de Katolik Kilisesi'nin de i mez kurallar n n müdahale eden, mucize
üreten, dü ünceleri okuyan günah cezaland ran, dualara yan t veren, Tanr s ndan
birkaç k y l uzaktad r. Bu ikisini kas tl ca kar t rmak, benim kanaatimce entelek tüel
hainli in daniskas d r.


HAKSIZ T BAR
Toplumumuzda dindar olmayanlar dahil neredeyse herkesin kabul etti i genel bir san
vard r; bu, dinsel inanc n bilhassa sald r lara kar savunmas z oldu u ve ola and
kal nl kta bir sayg duvar yla korunmas gerekti idir.       Douglas Adams      bu konuya
çok ustaca aç kl k getirir, onun bu sözlerini payla maktan hiç usanmam:
 Din ... merkezinde baz fikirler bar nd r r ve biz bunlar kutsal ya da mübarek diye
adland r r z ya da benzer terimler kullan r z. Bu u anlama gelir,      te hakk nda kötü söz
söyleme izninizin olmad      bir fikir ya da bir kavram; tek keli meyle, bu yasakt r. Peki
neden olmas n ? Çünkü y asakt r ! E er birisi sizin onaylamad n z bir partiye oy
verirse, bu konuda onunla istedi iniz kadar tart makta serbestsiniz; herkes bir görü
bildirecek ama bu kimseyi rencide etmey ecektir. E er birisi vergilerin artmas ya da
azalmas gerekti ini söylerse, bu konuda da yorum yapmakta özgürsünüz. Ancak di er
taraftan, birisi Bir Sebt günü k dü mesine dokunmamal y m derse, ona öyle
dersiniz, Buna sayg duyar m .

Neden Muhafazakar partiyi ya da çi partisini, Cumhuriyetçileri ya da Demokratlar , u
yada bu model ekonomiyi ya da Windows yerine Macintosh'u desteklemek" tamamen
me rudur da kainat n nas l meydana geldi i ve onu kimin yaratt yla ilgili bir fikir
beyan etmek yasakt r ? Kutsal meseleler oldu u için mi ? ... Genelde dinsel görü lere
itiraz etmemeye al k n z Yine de meseleyi mant kl ca irdeledi inizde, böylesi fikirlerin
di er fikirlerle çeki ebilmesi ad na en az onlar kadar serbest olmamas n n bir sebebi
yoktur, tabi e er söylenmemeleri gerekti ini aram zda bir ekilde kararla t rmad ysak.
'


                                                                                          4
Din, her zaman koz ol arak kullan lm t r.    Dinin gücü adeta bir t ls m gibidir.

E cinsel kar t ayr mc l n resmi davas , sözüm ona dinsel ayr mc l a kar bir dava
olarak düzenlenmi tir ! Ve yasa buna sayg duyar görünmektedir. E er e cinsellere
hakaret etmemi engellemeye çal rsan z, bu benim önyarg özgürlü üme tecavüz
etmektir. diyerek s yr lamazs n z. Ancak unu diyerek kurtulabilirsiniz, Bu benim din
özgürlü üme tecavüz etmektir. Üzerinde dü ündü ünüzde, aradaki fark nedir ? Bir kez
daha din, bask n ç km t r.

Ayr ca hiç kimsenin Peygamberin resmini çizmemesini ö ütleyen slami bir ö reti
vard r. Mueller'in incelemesine göre;    E er insanlar bir 7'nci yüzy l vaizini kendi
ailelerinden daha çok seviyorlarsa, bu onlara kalm . Ancak onlardan ba ka kimse bunu
ciddiye almak zorunda de ildir

H.L. Menken'in dedi i gibi: Di er dostlar m z n inanc na sayg göstermek zorunday z
ancak bu sayg yaln zca kar s n n güzel, çocuklar n n da ak ll oldu u teorisine
gösterdi imiz anlay ta ve boyutta olmal d r.

Olaylar n geli iminde dine benzersiz ekilde ve haddini a an sayg gösterilir ki ben bu
kitap için bundan feragat ediyorum. Ne birilerini incitmek ad na tarz m n d na
ç kaca m ne de inanç meselesini di er meselelerden ayr tutarak daha yumu ak bir
tutum sergileyece im.



                                   BÖLÜM 2.
                                TANRI H POTEZ
Bir ça n dini, bir sonrakinin edebi e lencesidir.      RALPH WALD EMERSON

Eski Ahit'in Tanr s , tart maya aç k olarak, tüm literatürün en tats z karakteridir.
K skanç ve bundan gurur duyan, dar kafal , adaletsiz, ba lamak bilmez bir hakimiyet
ba ml s , kindar, kana susam bir etnik temizlikçi, homofobik, rkç , bebek katili,
soyk r mc , evlat katili, bir salg n hastal k gibi tehlike saçan, megalomanyak,
sadomazo ist, kötücül, dönek bir zorba ve bir kad n dü man .         Thomas Jefferson da
benzer fikre sahipti: "H ristiyanlar n Tanr s korkunç, kötü huylu bi r varl kt r; ac mas z,
kindar, kaprisli ve adaletsizdir"

Bu denli kolay bir hedefe sald rmak insafs zl kt r. Bunun aksine, Tanr Hipotezini daha
savunulabilir bir biçimde tarif etmeliyim: bir üstün insan, bir do a üstü zeka vard r ve
bu varl k, kainat ve de içindeki biz dahil her eyi bilinçli olarak tasarlam ve
yaratm t r. Bu kitap daha farkl bir görü ü savunacakt r: herhangi bir ey tasarlamaya
yeter karma kl kta bir yarat c zeka, yaln zca kademeli evrimin uzun bir sürecinin son
ürünü olarak ortaya ç kabilir. Evrim geçirmi yarat c zekalar muhakkak kainata en geç
kat lanlard r ve bu sebepten ötürü, evrenin tasar m ndan sorumlu olamazlar. Tanr bu
tan ma göre bir yan lg d r ve sonraki bölümlerin gösterece i gibi, zararl bir yan lg d r.




                                                                                          5
ÇOK TANRICILIK ( Politeizm)
  ibn Warraq : tektanr c l n nihai kaderi s ras geldi inde bir tanr daha eksilterek
ateizm olmakt r.

Tabi ki en iyisi, dini, hay rseverli in sebebiymi gibi göstererek reklam n yapmay
tamamen terk etmek olurdu.

(e er Mormonizmi' de sayarsak dört din) hepsinin de geçmi i mitolojik resul brahim'e
dayan r.

Benim sald rd m ey, Tanr d r, bütün Tanr lard r ve ne zaman ve ne ekilde icat
edilmi veya edilecek olurlarsa olsunlar do aüstü olan her eydir.

TEK TANRICILIK (Monoteizm)
Eski Ahit ad yla bilinen barbar bir Tunç ça metninden üç insanl k kar t din geli mi
ve dolay s yla, gök tanr ve dünyevi erkek elçilerinin etkisine girmi olan bu diyarlarda
2000 y ld r bir kad n nefreti var olmu tur.GORE VIDAL

H ristiyanl n temeli, Filistin'in Roma i gali s ras nda Tarsuslu Paul taraf ndan,
Yahudili in daha merhametli ve daha az ayr cal kl tek tanr c bir mezhebi olarak at lm
ve dünyan n geri kalan na Yahudilerden yay lm t r. Birkaç yüzy l sonra, Muhammed ve
takipçileri Yahudi orijinal inin kat tektanr c l na yeniden döndüler ama ayr cal n bir
kenara ittiler. Ve inanc yaymak için güçlü bir askeri fetih ide olojisi ekleyerek, yeni
kutsal kitap Kuran' n üzerinden slam' kurdular. H ristiyanl k da, ilkin mparator
Konstantin'in bu inanc d merkezli bir mezhep olmaktan ç kar p resmi inanç
konumuna yükseltmesinin ard ndan Romal lar n, ard ndan Haçl sava ç lar n n ve daha
sonra vurguncular ve misyonerler e li indeki di er Avrupal i galci ve sömürgecilerin
kulland klar k l çlar sayesinde yay lm t r. ... Budizm ve de Konfüçyüsçülük gibi di er
inançlar için endi elenmem gerekmiyor. Asl nda bunlara din yerine ahlaki düzen veya
hayat felsefesi olarak bak lmas gerekti i eklinde söylenebilecek birkaç söz vard r.

Eski Ahit'in psikoz sorunlu tanr s na k yasla, 18. yüzy l Ayd nlanmas n n deist Tanr s
ba tan a a daha ulu bir varl kt r: kozmik yarat m na yak an, yüceli i itibariyle insani
meselelerle ilgilenmeyen, ki isel dü ünce ve umutlar m za kay ts z, kirli günahlar m z
ya da geveledi imiz pi manl klar m z kafas na takmayan.

 deistlerin ateistlerle çeli mesi, teistlerle ise birle mesi daha büyük ihtimal dir. Her
 eyin ötesinde, her iki grup da evreni yaratm olan üstün bir zek aya gerçekten inan r.

LA KL K, AMER KA'NIN KURUCULARI VE D N
  kurulu temellerinde laiklik olan Amerika'n n u an H ristiyanl k aleminin en dindar
ülkesi olmas çeli kisine s kl kla dikkat çekilir.

Yine bir di er varsay ma göre Amerika'n n a r dindarl , paradoksal bir ekilde,
yap s ndaki laiklikten ileri gelmektedir. Amerika hukuki yönden aç kça laik oldu u için,
din, hür te ebbüs halini alm t r. ve sonuç günümüz deki az e itimli s n flar aras nda
din ç lg nl na yakla an bir eydir.


                                                                                       6
Jefferson' n a a daki demeci, bugün agnostisizm dedi imiz eyden ay rt edilemez:
"Soyut varl klardan bahsetmek, hiçlerden bah setmektir. nsan ruhunun, meleklerin ve
tanr n n soyut oldu unu söylemek, ya bunlar n birer hiç oldu unu söylemek demektir
ya da Tanr , melekler ve ruhlar yoktur.

 Zay f zihinleri kölele tiren a a l k önyarg lar n yol açt bütün korkular üzerinden at.
Mant     bulundu u yuvas na s k ca oturtarak düzelt ve her olay ve dü ünce için onun
mahkemesine ba vur. Tanr n n varl n bile cesurca sorgula; çünkü e er bir Tanr
varsa, akla sayg y gözü kapal korkudan daha çok takdir edecektir.

Jefferson ve arkada lar teist, deist, agnostik ya da ateist olmalar n n yan nda ayn
zamanda dinsel görü leri olan ya da olmayan bir Ba kan n, ahsi meselelerini tamamen
içinde tutmas gerekti ine inanan tutkulu laiklerdi. Amerika'n n kurucular n n hepsi, özel
dinsel inançlar her ne olursa olsun, e er Baba George Bush'un kendisine gazeteci
Robert Sherm taraf ndan sorulan, Ateist olan Amerikal lar n vatanda l klar n n ve
vatanseverliklerinin e itli ini onayl yor musunuz ? sorusuna verdi i cevab okusalard
donakal rlard : Hay r, bu ateistlerin ne vatanda ne de vatansever olarak
say lmalar n n zorunlu oldu unu dü ünmüyorum. Bu millet Tanr n n emrindedir.

  Ateizmi onaylayan her ba kan aday n n ani bir siyasi intihara giri mi oldu u,
evrensel bir görü tür.

AGNOST S ZM N YETERS ZL
Hiçbir ekilde kan t bulamad m z konularda agnostik olmakta yanl olan bir ey
yoktur. Mant a uygun bir duru tur.   Agnostisizm, bir anlamda ço u bilimsel
sorgulamada uygun bir duru tur; mesela fosil tarihindeki en büyük imha olan dinozor
neslinin tükenmesine neyin yol açt n n sorgulanmas nda oldu u gibi.

Agnostisizmi iki çe ide ay rarak ba layaca m. UGA, yani Uygulamada Geçici
Agnostisizm, gerçekten kesin bir yan t n oldu u, öyle ya da böyle, ancak bu yan ta
ula mak için yeterli kan t m z n olmad , (ya da kan t anlamad m z ya da kan t
okumaya vaktimizin olmad , vesaire ... ) akla uygun haz r cevapl l kt r. UGA, dinozor
katliam kar s nda mant kl bir duru tur. Bir yerlerde bir gerçek vard r ve bir gün bu
gerçe i bilmeyi umar z, gerçi o an bilmeyiz.

Ancak ayr ca, haz r cevapl l n son derece kaç n lmaz bir türü daha vard r ki buna
Prensipte Sabit Agnostisizm (PSA) diyece im. Agnostisizmin PSA türü, ne kadar kan t
toplarsak toplayal m asla cevaplanamayacak sorular için uygundur, çünkü kan t fikri
ba l ba na uygulanamazd r.

Tanr n n varl   ya da yoklu u evrenle ilgili bilimsel bir olgudur, uygulamada olmasa
bile prensipte ke fi mümkündür.
...

   1) Koyu Teistler. Tanr n n var olma olas l   %100 dür. C.G.Jung un sözleriyle Ben
      inanmam, bilirim.




                                                                                       7
2) Son derece yüksek ol as l k ama tam yüzde 100 de ildir. Fiili teistler (gerçekten
      teist olanlar). Kesin olarak bilemem ama Tanr ya fazlas yla inan r m ve onun
      burada oldu unu varsayarak hayat m sürdürürüm .
   3) Yüzde 50'den yüksek ama çok yüksek olmayanlar . Teknik aç dan agnostik ama
      teizm meyilli. Son derece üphe duyar m ama Tanr ya inanmaya meyilliyim.
   4) Tam yüzde 50. Düpedüz tarafs z agnostik. Tanr n n varl         ya da var olmamas
      tam anlam yla e it olas l ktad r.
   5) Yüzde 50'den dü ük ama çok dü ük de il. Teknik aç dan agnostik ama ateizm
      meyilli. Tanr n n olup olmad n bilmem ama inançs z olmaya meyilliyim.
   6) Son derece dü ük olas l k ama s f r de il. Fiili ateist. Kesin olarak bilemem ancak
      Tanr n n epey olanak d oldu unu dü ünürüm ve burada olmad n varsayarak
      hayat m sürdürürüm.
   7) Koyu ateist. Tanr n n olmad n bilirim , t pk Jung'un bir tanr n n oldu unu
      "bilirim" görü ü gibi.

  (Bu arada, Jung raflar ndaki belirli kitaplar n gürültülü bir patlamayla kendili inden
patlad klar n da dü ünmü birisidir.) Ateistler inanç sahibi de ildirler ve tek ba na
mant k hiç bir eyin kesinlikle var olmad      görü üne itemez.

Bu al lm n d ndaki örneklerin tümünün ana fikri, çürütülemez oldu klar d r, ancak
yine de hiç kimse bu örneklerin var olma hipotezlerinin, var olmama hipotez leriyle e it
bir durumda oldu unu dü ünmez. Russel' n belirtmek istedi i, ispat n yükünün
inançs zlar n de il inançl lar n s rt nda oldu udur.

Önemli olan Tanr n n çürütülebilir olup olmad   de il (ki çürütülemez de ildir)
varl n n mümkün olup olmad d r.         Ve Tanr kan tlanamayaca ve
çürütülemeyece inden, var olma olas l n n yüzde 50 oldu unu varsaymak da
kesinlikle mant k d d r ki bu dü üncenin geçersizli ini ayr ca ele alaca z.

NO M A
... bilim baz karma k sorular kar layam yorsa, insanlar bunu dinin yapabilece ini
dü ünmeye iten nedir ?

  hepimiz hak etmeyen ama güçlü bir rakibe yaranmak için gerçekte inanmad klar m z
onaylamaktan suçluyuz

Bir yarat c do aüstü zekan n varl  ya da yoklu u aç k bir biçimde bilimsel bir
sorgudur, pratikte tart mas z olmasa bile (ya da henüz). Ayr ca dinlerin milyonlarca
imanl y etkilemek için bel ba lad  her mucize hikayesinin yalanlanmas ya da
do rulanmas da öyledir.

Ve ilgi çekmenin yoll ar ndan biri gerçekte onaylamad m z bir yöne kaymak, yani
NOMA'y benimsemektir ve bu, bilimin dinin iddialar ndan ba ms z olup, hiç tehditkar
olmad     konusunda hemfikir olmakt r.

 Chicago genetikçisi Jerry Coyne nin Ruse hakk ndaki sözlerine kulak verdim:
 Ruse sava n gerçek do as n kavrayamam t r. Bu sava yaln zca evrim ve
yarad l ç l k sava de ildir. Dawkins ve Wilson gibi bilim adamlar na göre, gerçek

                                                                                           8
çeki me rasyonalizm v e hurafeler aras ndad r. Bilim rasyonalizmin yaln zca bir formunu
te kil ederken, din hurafenin en bilindik eklidir. Yarad l ç l k, sadece en güçlü dü man
olarak gördükleri eyin bir belirtisidir: din. Din yarad l ç l k olmadan var olabilirken,
yarad l ç l k din olmadan var olamaz .

Arthur C. Clarke'nin, Third Law (Üçüncü Kural'da) dedi i gibi: Yeterince ilerlemi
herhangi bir teknoloji büyüden farks zd r . Teknolojimizin ikram etti i mucizeler
eskilerin gözüne, sular yaran Musa ya da su üstünde yürüye n sa hikayelerinden daha
az ola anüstü görünmeyecektir.



                          BÖLÜM 3
             TANRININ VARLI I YÖNÜNDE KANITLAR
THOMAS AQUlNAS'IN 'KANITLAR'I
1. Hareketsiz Hareket Ettirici : Hiç bir ey bir ilk hareket ettirici olmadan hareket
etmeye ba lamaz. Bu bizi tek ç k n Tanr oldu u k s r döngüye yöneltir. Bir ey ilk
hareketi sa lam olmal d r ve biz buna Tanr deriz.
2. Sebepsiz Sebep : Hiçbir ey kendi kendine sebep olamaz. Her sonucun öncül bir
sebebi vard r ve biz tekrar k s r döngüye itiliriz. Bu durum, bir ilk sebep taraf ndan sona
erdirilmi olmal d r ki biz buna Tanr deriz.
3. Evrensel spat : Maddesel nesnelerin var olmad         bir zaman dilimi mutlaka
olmu tur. Ancak, u an maddesel nesneler bulundu undan, bunlar var eden maddesel
olmayan bir ey olmal d r ki biz buna Tanr deriz.

Bu arada, her eyi bilme ve her eye gücü yetme vas flar n n birbirleriyle çeli ti i
mant kç lar n dikkatinden kaçmam t r. E er Tanr her eyi biliyorsa, her eye gücü
yetme özelli ini kullanarak yapaca      eyler zaten önceden bellidir. Demek ki Tanr bu
belirli eylemlerini de i tiremeyecektir, ki bu da her eyi yapabilme gücünün olmad
anlam na gelir. Karen Owens bu nükteli küçük paradoksu e it ölçüde esprili bir
dörtlü ünde yakalam t r:
Her eyi bilen,
Gelece i gören Tanr
Gelecekteki fikrini de i tirmek için,
Her eye gücü yetme özelli ini kullanabilecek mi ?

4. Dereceden spat : Dünyadaki konular n ( eylerin) farkl farkl olduklar n biliriz.
Mesela, iyilik ve güzellik dereceleri vard r. Ancak bu dereceler yaln zca bir maksimuma
göre k yasland ktan sonra aç kl k kazan rlar. nsanlar hem iyi he m kötü olabilirler,
öyleyse maksimum iyilik insanda gömülü olamaz. O halde, kusursuzluk standard n
belirlemek için de ba ka bir maksimum olmal d r ve biz bu maksimuma Tanr deriz.

5. Teolojik spat ya da Tasar dan spat : Dünyadakiler, özellikle ya ayan nesneler,
sanki birisi taraf ndan tasarlanm gibi görünürler. Tasarlanmam gibi görünen
bildi imiz hiç bir ey yoktur. O halde bi r tasar mc olmal d r ve biz ona Tanr deriz.




                                                                                         9
Anselm e göre, kendisinden daha mükemmel hiçbir varl n tasavvur edilemeyece i bir
varl , en mükemmel olan tasavvur etmek mümkündür. Bir ateist dahi böyle bir varl
akla getirebilir, gerçek dünyadaki varl n inkar etse bile. Kan t öyle bir sonuca var r;
gerçek dünyada var olmay an bir varl k, bu duruma göre mükemme l olamaz. O halde
bir çeli kiye dü eriz ve demek ki Tanr vard r !

Sonuç itibariyle, bir budala dahi en az ndan akl n içinde daha üstün bir örne i olmayan
bir eyin var oldu una ikna olmu tur. Bunu hissetmesi için kulak vermesi gerekir. Ve
hissedilen ey her ne ise, akl n içindedir. Ve elbette, daha üstün bir ey
dü ünülemeyece inden yaln zca zihnin içinde var olamaz. Zira yal n zca zihnin içinde
var oldu unu hayal edin: o halde gerçekte de var oldu u dü ünülebilir ki bu daha üstün
olan d r.

Bertrand Russel (budala de ildir) ilginç bir söz söylemi tir, Safsatan n tam olarak
nereden kaynakland n bulmak, - ontolojik kan t n- safsata olmas gerekti ine inanm
olmay hissetmekten çok daha zordur.

Gaunilo, benzer bir reductio (Bir yanl l    mant ksal sonuçlarla çürütmek, tuhafl
indirgemek) ileri sürmü tür :
   1. Dünyan n olu umu akl n hayalin alabilece i en harika ba ar d r.
   2. Bir ba ar n n erdemi / de eri, gerçek bir yetene in ürünüdür (a) ve yarat c s n n
      gücüdür (b)
   3. Yarat c n n yetersizli i (ya da güçsüzlü ü) ne kadar çok olursa, ba ar da o kadar
      çok etkileyicidir.
   4. Bir yarat c için en heybetli engel; var olmamas d r.
   5. O halde, e er kainat n var olan bir yarat c n n ürünü oldu unu dü ünürsek, ondan
      daha büyük bir varl n oldu unu akla getirebiliriz; ismen, kendisi var olmadan
      her eyi var eden bir yarat c .
   6. Bu durumda, var olan bir Tanr , kendisinden daha güçlü bir varl n olmad n
      dü ündü ümüz bir yarat c olamaz çünkü ondan daha müthi ve daha inan lmaz
      bir yarat c , var olmayan bir Tanr olacakt r.

      Dolay s yla
   7. Tanr yoktur.

Euler, 'Bilimle Kör Et Kan t ' diye adland rabilece imiz bir yöntem kul lan yordu.
Enerjinin Korunumu Yasas 'n hat rlatarak         Öldü ümüzde vücudumuzu olu turan
atomlar ndan hiç biri kaybolmaz (ve enerjinin hiçbir k sm ), o halde biz öl ümsüzüz .

Büyük bir lider u sözüyle insanlar n güvenini kazan r: E er Mozart' dinleme imkan n z
varsa Tanr ya neden ihtiyaç duyas n z ?

Bir di er insan nas l olur da benim eri emeyece im güzellikte müzik/ iir/sanat
üretmeye cüret edebilir ? Bunu ancak ve ancak Tanr yapar.

Ki isel deneyimden kan t, bir Tanr ya inanmaya ihtiyac olanlara en ikna edici gelen
kan t türüdür. Ancak farkl dü ünen ve psikoloji hakk nda az çok bilgi sahibi olanlar için
en güçsüz olan d r.

                                                                                        10
Ak l hastanesindekiler, Napolyon yada Charlie Chaplin olduklar n zannederler. Veya
tüm dünyan n kendilerine suikast düzenledi ini yada dü üncelerini di er insanlar n
beynine nakledebileceklerini dü ünürler. Onlar n suyuna gideriz ancak ilham ald klar iç
dü üncelerini ciddiye almay z çünkü genelde insanlar n büyük bir k sm bu fikirlere
kat lmayacakt r. Dinsel deneyimlerdeki tek fark, birçok insan tar af ndan öne sürülmü
olmalar d r. Sam Harris, The End of Faith eserinde ( nanc n Sonu) yazd klar yla pek de
alayc bir tutumda de ildi:
    Ve Yarat c n n, yatak odas pencerenize ya mur damlalar n mors alfabesiyle
çarpt rarak sizinle ileti im kurdu una inanmak zihinsel bi r hastal n kat ispat olurken,
bu Yarat c n n dü üncelerinizi duyabildi ine inanman n toplumumuzda normal
oldu unun dü ünülmesi asl nda basit bir tarihsel kazad r. Böylelikle, dindarlar genelde
ç lg n olmazken , öz inançlar tamamen öyledir.

Burada ister istemez David Hume'un mucizeler için üretti i k sa ve öz tan m akla gelir:
 Bir mucizenin kan tlanmas için ahitlik yeterli de ildir ancak, bu ahitlik kan tlanmaya
çal lan gerçeklikten daha mucizevi yse durum de i ir.

Üstün zekal erkeklerin çok büyük ço unlu u H ristiyanl k dinine inanmaz ancak bu
gerçe i toplum içinde ö rt bas ederler çünkü kazançlar n kaybetmekten korkarlar.
BERTRAND RUSSEL

  bilim alanlar nda Nobel ödülü alanlar aras nda, edebiyat alan ndakiler de buna dahil
olarak, ait olduklar nüfusa k yasla kayda de er oranda bir dinsizlik vard r.

(National Academy of Sciences ) seçilenlerin yaln zca yüzde yedisinin ki ile mi bir
Tanr ya inand klar n gösterir. Ateistlerin bu ez ici üstünlü ü, Amerikan halk nüfusunda
neredeyse tam z t yöndedir. Buna göre insanlar n yüzde 90 ndan fazlas bir çe it
do aüstü varl a inan rlar.      Dikkat çekici nokta, Amerikan halk n n genelindeki
dindarl k ile entelektüel elit kesimin ateizmi aras ndaki z t kutupla mad r.

 ngiltere (KAÜ) Krall k Ailesi Üyeleri'nin ezici bir ço unlu u, t pk Amerikan
akademisyenlerinin ezici ço unlu u gibi ateisttir.

En ilgi çekici sonuçlardan birisi de dindarl n gerçekten de e itimle olumsuz yönde
ili kide oldu unun fark edilmesidir (daha yüksek e itimli insanlar n dindar olmas daha
olanaks zd r). Dindarl k ayn zamanda bilime olan ilgi ve (çok k eskin biçimde) politik
özgür dü ünceyle de olumsuz ili kidedir.

Bell öyle bir sonuç ç karm : Dinsel inanç ve bir kimsenin zekas ve/veya e itim
seviyesi aras ndaki ili ki üzerine 1927'den beri yap lan ara t rmalar n, dördü hariç hepsi
bu etmenler aras nda bir ters orant oldu unu ortaya döker. Buna göre, bir kimsenin
zekas ya da e itim seviyesi ne kadar yüksek olursa, bu ki inin dindar olmas ya da
herhangi bir türden inançlar bar nd rmas o kadar olanak d d r.

PASCAL N BAHS
Büyük Frans z matematikçisi Blaise Pascal' n hesab na göre Tanr ya inansan z iyi
edersiniz çünkü e er hakl ysa, sonsuz mutlulu unuz sorunsuzca ilerleyecek, ancak e er

                                                                                         11
inan p da yan l yorsan z, herhangi bir kayb n z olmayacakt r. Di er taraftan, e er
Tanr ya inanmazsan z, yan ld n z anlad n zda sonsuz bir y k m içerisine girersiniz,
ancak e er inanmamakta hakl ysan z yine bir kayb n z olmayacakt r. Tanr ya
inanmamak, bu durumda, dü ük bir zihinsel ba ar n n üretti i bir fikirdir. Tanr ya
inan n.

 nanmak, bir tedbir meselesi olarak de erlendirilmesinin ard ndan uygulamaya konulan
bir eylem olamaz. En az ndan bu bir irade meselesi de ildir. Pascal'in bahsi sadece
Tanr ya inanma numaras yapman n göstergesi olabilir. Ve inand n z iddia etti iniz
Tanr , her eyi bilme gücü olan türden bir Tanr olmasa iyi olur yoksa bu dalavereniz i
sezebilir.

Bertrand Russel kendisine , öldükten sonra Tanr n n Neden bana inanmad n bilmek
istiyorum sorusu kar s nda ne cevap verece i soruldu unda, öyle yan tlam t r:
 Yeterli kan t yoktu Tanr m, yeterli kan t yoktu .   Tanr n n ahlaktan yoksun sahte
inanc (hatta dürüst inanc ) aç k yürekli septizmden daha de erli bulaca na bahse girer
miydiniz ?

Bununla beraber, e er yok oldu u yönünde bahse girerseniz daha iyi, daha dolu bir
hayat sürece iniz söylenebilir. Çünkü bahsiniz var oldu u yönündeyse, k ymetli
zaman n z ona tapmakla, ona ku rban vermekle, onun için sava mak ve ölmekle vs
harcamak zorundas n z.

BAYES KANITLARI
... kan t olmad nda bunu itiraf ederler: 'Bu konuda herhangi bir kan t olmad     n
onayl yorum. Zaten bu yüzden buna inanç deriz.'

Kabul edilmelidir ki, ilahiyat e ilimli ki iler genelde kronik olarak, gerçe i, arzulanan
gerçekten ay rt etme yetisinden acizdirler. Ya da, e er bu ho unuza gitmediyse, ferdi
bir kötü tanr icat edin, buna eytan deyin ve dünyadaki bütün kö tülüklerin varl n ,
onun iyi tanr yla yapt     kozmik sava lar n bir sonucu olarak görün. Veya (daha
geli mi bir çözüm) insan s k nt lar yla özenlice u ra maktan daha önemli vazifeleri
olan bir tanr y do ru varsay n. Ya da ac çekilmesine kay ts z olmayan ancak bu ac lar
sistemli, adil bir kainatta özgür irade ad na ödenmesi gereken bir bedel olarak gören bir
tanr . lahiyatç lar n tüm bu rasyonell e tirmelere (akla uygun hale getirme) inand klar
görülebilir.

Kan t n özünde u bildik Tanr y kim yaratt ? sorusu vard r ki bu soru ço u dü ünen
insan n kendi içinde ke fetti i bir sorudur.



                         BÖLÜM 4
           TANRI NEREDEYSE KES N OLARAK YOKTUR
Farkl dinsel cemaatlerin din adamlar , t pk cad lar n gün    ndan korktuklar gibi
bilimin ilerlemesinden korkar ve benimsedikleri aldatmacalar n yok olu unu müjdeleyen
kaç n lmaz sona nefretle ka çatarlar. - THOMAS JEFFERSON


                                                                                      12
ESRARENG Z BOEING 747
 htimalsizlikten kan t en önemli olan d r.

Hoyle, Dünya üzerinde ya am n kendili inden ba layabilmesi olas l n n, bir hurdal n
alt n üstünü silip süpürerek geçen bir kas rgan n rastlant eseri bir Boeing 747 nin
parçalar n (uçak çal acak ekilde) birle tirebilmesi olas l ndan daha yüksek
olmayaca n söylemi tir.        Nitekim 747 sahas nda, parçalar n n geli igüzel kar t r l p
birle tirilmesiyle dört dörtlük i leyen bir at, böcek ya da deveku u yaratman n kar t
olas l klar yarad l ç larca destek görür çünkü onlara göre bunu ancak Tanr yapabilir.
Bu, özetle, yarad l ç lar n en sevdikleri kan tt r; lakin bu kan t yaln zca do al seçilimi
daha en ba ndan kavrayamam birisi taraf ndan üretilebilir.


B L NÇLEND R C OLARAK DO AL SEÇ L M
  bir ö retmenin ö rencilerine verebilece i en güzel hediyelerden biri çocu un
ebeveynlerini a rtabilece i bir bilgi sunmakt r.

ngilizce, kad nlar sürekli d l yormu gibi görünür.

  haf zamda Woody Allen' n zeka dolu s zlanmas canlan verir: Sonuçta bir Tanr
varsa, onun kötülük yapma pe inde oldu unuzu sanmam. Ancak onun hakk nda en
fena ekilde yorum yapmak isterseniz, onu n ba ar s z bir Tanr oldu unu söylersiniz

 ND RGENEMEZ KARMA IKLIK
Bir kez daha, ak ll tasar m rastlant sall n tek do ru alternatifi de ildir. Do al seçilim
yaln zca sade, mant kl ve ho bir çözüm de ildir; rastlant sall a kar       u ana kadar
önerilmi i leyen tek alternatiftir.

Ancak yazarlar, ya zekalar yetmeyip kavrayamad klar ndan, ya da bunu yapmay
istemediklerinden, bir kez daha gerçek alternatif do al seçilimi ima etmeyi unuturlar.

Rastlant sall n tek alternatifi tasar m de ildir. Do al seçilim daha iyi bir alternatiftir.
Asl nda, tasar m daha en ba nda gerçek bir alternatif de ildir çünkü çözdü ü sorundan
daha büyük bir sorun do urur: tasar mc y kim tasarlad ?

Darwin gözün özel bir sorun ç kard n belirlemi tir: Gözü, farkl mesafeleri
odaklamaya, farkl miktardaki       içeri almaya ve küresel ve renksel sapmalar
düzeltmeye yarayan e siz düzeneklerinin hepsiyle ele ald m zda, bu organ n do al
seçilimin etkisiyle meydana gelmi olma olas l    dürüstçe itiraf ederim ki bana son
derece saçma geliyor.     Darwin in oldukça rahat görünen bu i tiraf asl nda tumturakl
bir hiledir.

BO LUK BADET (B LG BO LUKLARINA TAPINMA)
Yarad l ç lar günümüzün bilim ya da bilgi birikiminde bo luklar bulmak için can atarlar.
E er aç k bir bo luk bulunursa, bu bo lu u hükmen Tanr n n doldurma zorunlulu u
oldu u addedilir.   Cehaleti kabullenmek bilimsel at l m n ba l ca görevlerindendir.
Mistikler gizeme sevinirler ve gizemli kalmas n isterler. Bilim adamlar gizeme farkl bir

                                                                                        13
nedenle sevinirler: bu onlara ke fedecek bir ey sunar. dinin gerçekten de kötü
etkilerinden biri de bize, anlamadan tatmin olman n bir üstünlük oldu unu
ö retmesidir.

E er do ru varsayd m z bir evrimsel geçi i belgeleyecek fosiller ortada yoksa evrimsel
geçi yok farz edilir ve Tanr n n müdahalesi hükme n kazan r.

  dinozor ayak izlerinin aras na kar m insan ayak izleri hikayelerine ra men
kronolojik aç dan hatal fosiller asla gerçekten bulunamam t r.

Daha genel bir tan mla, bir parças n n eksiltilmesiyle ayakta kalamamas anlam nda
indirgenemez olan birçok yap vard r ancak bu yap lar sonradan ç kar lan ve bir daha
gözükmeyen iskelelerin yard m yla in a edilir.

 ndirgenemez karma kl k yeni bir fikir de ildir ama tabir yarad l ç Michael Behe
taraf ndan 1996'da uydurulmu tur.

 ndirgenemez karma ay ispat etmenin kilit noktas , hiçbir parçan n kendi kendine
kullan l olamayaca n göstermektir.

St. Augustine'in epey aleni bir tabiri vard r: Günah i lemenin farkl bir yöntemi vard r
ki bu yöntem tehlike yle doludur. Bu, merak hastal d r. Bize, do an n s rlar n
ke fettirmeye çal an ve ke fettiren budur ancak bu s rlar bizim kavray m z n
ötesindedir. Merak n bize hiçbir yarar dokunmaz ve hiçbir insan ö renmeyi umut
etmemelidir .

E er hedefiniz gerçek dünyayla ilgili mühim gerçeklikleri ke fetmekten ziyade kolay
aldanan halk ve politikac lar içinde propaganda yapmaksa elbette bunlar verimsiz
çal malard r.

Amerikan genetik bilimci Jerry Coyne, Behe'nin kitab n ele tirirken konuyu öyle ele
al r: E er bilim tarihi bize herhangi bir ey ispatlayacaksa bu cahilli imize Tanr
ismini vererek bir yere ula amayaca m zd r.

 Neden Tanr her eyin bir aç klamas olarak kabul edilsin ? De ildir. Bu bir aç klama
noksanl d r, bir omuz silkmedir, bilmiyorum demenin ruhsal ve ayin sel k l k
de i tirmesidir. E er bir insan bir eyi Tanr yla ili kilendirirse genelde bunun anlam bu
ki inin elinde bir ipucu olmamas d r. Böylelikle bu bilinmezi eri ilmez, çözülmez bir gök
perisine dayand r r.

S rt a r s ndan f t a, sark k rahimden sinüs iltihaplar na kadar ço u insani rahats zl a
kar hassasl m z do rudan do ruya u anda dik yürüdü ümüz bedenimizin, dört
ayak üzerinde durmay terk etmek için yüzlerce milyon y ldan fazla ekil de i tirmi
olmas ndan kaynaklan r. Y rt c lar, kurban hayvanlar yakalamak için mükemme lce
tasarlanm gibi görünürken, kurban hayvanlar da kaçabilmek için en az onlar kadar
mükemmelce tasarlanm gibi görünür. Peki, Tanr kimin taraf ndad r ?




                                                                                      14
KOZMOLOJ K VERS YON
Kainattaki di er tüm elementler en nihayetinde, hidrojenin nükleer füzyon geçirmesiyle
olu mu lard r. büyük y ld zlar süpernova gibi patlayabilip toz bulutlar içinde
maddelerini (ki buna periyodik tablonun elementleri de dahildir) saç p savururlar.
Ard ndan bu toz bulutlar , yo unla arak yeni y ld z ve gezegenleri olu tururlar. Bizim
y ld z m z ve gezegenimiz de böyle olu mu tur. Dünyan n, her yerde bulunan hidrojenin
d ndaki di er elementler yönünde n bu kadar zengin olmas n n nedeni de budur: bu
elementler olmasa, do al etkilenme (kimya) ve ya am imkans z olurdu.

  hidrojensiz bir madde yap s n n ya am ba latmas mümkün de ildir. Çünkü hidrojen
olmadan su olmaz.

J.Anderson Thomson, bir evrimsel psikiatrist bak aç s yla buna farkl bir aç klama
getirir ki buna göre hepimi z, cans z nesneleri ki ile tirerek bir ajan vasf kazand rmaya
yönelten bir psikolojik yan lg dan muzdaripizdir. Thomson'a göre, bir h rs z gölge
sanmaya bir gölgeyi h rs z sanmaktan daha yatk n zd r.        geçmi te, atalar m z
zaman nda, çevremizdeki en büyük dürtü birbirimiz den kaynaklan rd . Bunun miras ,
insani ere in zorunlu olarak, genelde korkuyu, yüklenmesidir. Neden sonuç ili kilerini
insano lundan ba ka bir etmene ba lamakta epey güçlük çekeriz. Do al olarak, bu
dürtüyü ilahi ere e genelledik.

  evrimimizin ba layabilmesi için özen ve öngörüyle ayarlanm bir kainat tasarlama
kapasitesine sahip herhangi bir Tanr , kar lamakla yükümlü oldu u aç klamadan daha
büyük bir aç klamaya gereksinim duyan en üst düzeyde karma k ve olanak d bir
varl k olmal d r.

Kainattaki her parçac n özgün konumlar n hiç durmadan gözetleyebilen ve idare
edebilen bir Tanr , basit olamaz. Böyle si bir varl n do rulanmas dev gibi bir aç klama
gerektirecektir. Daha kötüsü (Sadelik bak aç s itibariyle), Tanr n n dev bilincinin di er
bölgeleri ise, e zamanl olarak insano lunun dualar , duygular ve faaliyetleriy le
me gul olacakt r. Ayr ca bu galaksinin di er gezegenlerinde ve de di er yüz milyarca
galaksilerdeki gezegenlerde zeki yabanc lar varsa, Tanr onlarla da ilgilenmelidir.

   milyonlarca ki iye e zamanl olarak anla l r sinyaller gönderebilen ve yine e
zamanl olarak bu ki ilerden sinyal alabilen bir Tanr , her nas l bir varl k olursa olsun,
basit olamaz.    ancak, kendisine atfedilen güçlere gerçekten sahip olsayd , günümüzün
en büyük bilgisayar ya da beyninden, çok daha ayr nt l ve planl bir ekilde üretilmi
bir eye sahip olmas gerekirdi.


                                   BÖLÜM 5
                                 D N N KÖKEN
 Fayda ifadesiyle Darwinizm, gerçekte genlerin sa kalma süresinin artmas na etki
eden fayday ima eder. Darwinizmci faydan n alan bireysel organizman n genleriyle
s n rl kalmamaktad r.   kinci hedef The Extended Phenotype ta (Yay lm Fenotip)
savundu um teoriden do ar : gözlem alt ndaki bireyin genleri ba ka bir bireyin


                                                                                       15
genlerinin güçlü etkisi alt nda olabilir. Bünyesinde bar nd rd   parazitin ba ka bir
bünyeye s çramas na çanak tutacak ekilde davranmaya itilen birçok hayvan örne i
vard r.    Bir hayvan davran , bu davran a ait genlerin ya am süresini uzun tutmaya
meyillidir. Bu genler bu davran sergileyen belirli bir hayvan n bedenine ait olsa da
olmasa da.

Dinin heryerdeli i, dinin büyük ihtimalle bir fayda sa lamakta oldu u izlenimini yarat r
ancak bu fayda, biz ya da genlerimiz üzerinde olamaz. Belki de, din t pk bir replikatör
gibi genlerinkine benzer bir yöntemle yay ld ndan, yaln zca dinsel görü lerin
süregelmesine fayda sa lam olabilir.

  Papua-Yeni Gineli yerlileri bizzat tan r. Bu insanlar besinin zor elde edildi i çetin
ko ullarda biyolojik çevreyi efsanevi biçimde do ru kavrayarak ya amay sürdürürler.

Ayr nt lar dünya genelinde farkl l k gösterse de, her medeniyetin, zaman, sa l k ve güç
israf na yol açan ve de dü manl k provoke eden ayinleri art ko an, bunlara ek olarak
gerçek d fikirleri ve yarat c l a ket vuran fantez ileriyle zararl nitelik ta yan bir
inanc vard r.

D N N BAR Z FAYDALARI
Plasebo ilaç etkisi yeter derecede belgelenmi tir ve bunun çok da gizemli oldu unu
söyleyemeyiz. Sahte haplar, hiçbir ekilde farmakolojik etkileri olmamakla birlikte,
gözle görülür biçimde sa l     düzeltirler.

Din stresi azaltarak ömrü uzatan bir plasebo mudur?

Elimizdeki mant n, dinin atalar m z n stresini azaltt yönünde oldu unu sanmam. Bu
teori yard mc bir rol üstlenmi olsa da bu meseleye ufak gelir. Din çok büyük bir
fenomendir ve aç klamas daha büyük bir teoriyi gerektirir.

T pk Steven Pinker in Ak l Nas l ler de telkin teorisine i neleyici bir tarzda de indi i
gibi: Telkin teorisi yaln zca u soruyu aç a ç kar r; ak l neden huzuru yanl oldu u
aç kça görülen inançlarda bulacak ekilde evrim geçirir ? So uk [ü üyen] bir insan,
s cak oldu una inanarak huzura kavu amaz; bir aslanla kar kar ya gelen bir insan,
bir tav an oldu una inanarak içini rahatlatamaz.        nsanlar n baz inançlar ho ya da
rahatlat c bulmas n n psikolojik aç klamalar , san lan n aksine, esasl de il belirli belirsiz
aç klamalard r.

Darwinizm, insanlar n neden dinin albenisine kar savunmas z olduklar n ve do rudan
do ruya papazlar n, politikac lar n ve krallar n istismar na aç k olduklar n merak eder.

Cinsel ehvet meselesinde yan t gayet basittir: beyinlerimiz cinsellikten zevk alacak bir
sistemle çal r çünkü cinsellik, do al ko ullarda, bebek üretir.  ac hissetmeyen ya da
ac y umursamayan nadir bireyler gene lde yaralanarak, erken ya ta ölürler. Biz geriye
kalanlar ise bundan ders al p, ac dan korunmak için geri ad m atar z.




                                                                                          16
GRUP SEÇ L M
Cambridge'li arkeolog Colin Renfrew Hristiyanl n bir çe it grup seçilimi sayesinde sa
kald n öne sürer. Bu görü        nda grup seçilimi, grup içi ba l l k ya da grup içi
arkada l k sevgisini beslemi ve bu durum dindar gruplara daha az dindar gruplara
k yasla daha çok ya ama ans tan m t r.

Son derece kavgac yap daki bir sava tanr s na tapan bir kabile, tanr lar bar ve
uyumu te vik eden ya da bir tanr ya inanmayan rakip kabilel ere kar olan tüm
sava lar kazan r. Sava ta ehit dü tüklerinde, cesurca sava maktan ötürü do ruca
cennete gidece ine sars lmaz biçimde inanan sava ç lar seve seve canlar n feda
ederler. O halde bu tür dini olan kabilelerin; kabileler aras sava ortam nda ayakta
kalmalar , yendikleri kabilenin s rlar n ve kar lar n kendilerine almalar daha olas d r.

Darwin'in fikirleri  Ayn bölgede ya ayan iki ilkel ça kabilesi rekabet ettiklerinde,
e er bu kabilelerden birisinde (di er ko ullar e it oldu u dü ünülürse) büyük say da
cesur, duyguda ve inançl üye varsa, ki bunlar bir tehlike sezdiklerinde bir di erini
uyarmaya, yard m etmeye ve birbirini korumaya daima haz rd r, bu kabile hiç üphe
yok ki daha ba ar l olacak ve di er kabileyi yenecektir.    Bencil ve kavgac insanlar
birle emezler ve uyum ol madan hiçbir ey gerçekle tirilemez. Yukar daki özelliklere
yüksek miktarda sahip olan herhangi bir kabile geni leyecek di er kabilelere üstün
gelecektir; ancak bunu yapt     zaman diliminde, tüm geçmi tarihi hesaba katarak,
di er daha varl kl kabileler taraf ndan s ras geldi inde hezimete u rat lacakt r.

BA KA B R EY N YAN ÜRÜNÜ OLARAK D N
Yaln zca bizim mum ate imize yön elen güveleri görürüz ve yanl soruyu sorar z:
 Neden bütün güveler, intihar eder ?    Buna intihar demek asla do ru de ildi.
Genelde faydal bir pusulan n, tekleyen yan ürünüdür.

 nsanlar bu inançlar na yaln zca tutkulu bir ekilde ba lanmakla kalmay p, bu
ba l l klar ndan kaynaklanan pahal ya mal olan etkinlikler için zaman ve kaynaklar n
adarlar. Bu inançlar u runa ölür ve öldürürler. Bunu garipseriz, t pk kendini kurban
etme davran n garipsedi imiz gibi.      yanl soruyu soruyor olabiliriz.

Teorik olarak, çocuklar ki isel deneyim sayesinde bir uçurumun e i ine fazla
yana mamak, denenmemi çilekleri yememek ve timsahlarla dolu bir gölde yüzmemek
gerekti ini ö renebilirler. Ancak, en az ndan, çocu un beyninde pratik yönteme
egemen olan bir seçici ç kar olacakt r: ebeveynlerin sana ne anlat rlarsa anlats nlar
sorgulamadan inan. Ebeveynlerine itaat et; kabile büyüklerine itaat et, özellikle de
ciddi, tehditkar bir ruh halindeler ise. Büyüklerine onlar sorgulamadan güven.

Emirlere riayet etmektense kendi inisiyatifini kullanan askerlerin ülkeleri sava lar
kaybetmeye yatk nd r. Askerler olabildi ince makinele tirilmeye ya da
bilgisayarla t r lmaya talim edilir.

Bilgisayarlar söylenenleri yaparlar. Kendi programlama dillerinde verilen y önergelere
köle gibi riayet ederler. Bu ekilde kelime i lem ve tablolama gibi faydal i lemleri
gerçekle tirirler. Ancak, t pk kaç n lmaz bir yan ürün gibi, hatal yönergelere uymakta
da e it miktarda robotiklerdir.

                                                                                       17
Do al seçilim, ebeveynleri ya da kabile büyükleri onlara ne derse desin inanmaya
meyilli çocuk beyinleri in a eder. Böylesi güvenilir itaat, sa kalmak için önemlidir.
Ancak güvenilir itaatin yan etkisi körü körüne safl kt r. Darwinci süregelmeyle ilgili
kusursuz sebeplerden ötürü, çocuk beyi nleri ebeveynleri ve emanet edildikleri
büyüklerine güvenme gereksinimi duyar. Kendili inden gelen sonuç udur ki, güvenen
ki i iyi tavsiyeyi kötüden katiyen ay ramayacakt r. Ve büyük olas l kla, çocuk
büyüyüp kendi çocuklar n yeti tirmeye koyuldu unda, do al olarak t pat p ayn bula c
ciddi tutumlar n hepsini çocuklar na aktaracakt r (saçmal klar da anlaml lar da).

Diller, co rafi ayr ma yeterince olgunla t nda, ortak bir atan n dilinden sapmaya
sürüklenirler. Ayn durum nesilden nesile miras b rak lm temelsiz ve keyfi inançlar için
ve de emirler için de geçerlidir; bunlar bir ihtimal, çocuk beyninin faydal
programlanabilirli iyle kayda de er bir güç kazanm inançlard r.

Dindar önderler, çocuk beyninin savunmas zl      n n ve beyin y kamay erken ya larda
yapman n öneminin epey fark ndad rlar.

Gençlere ö retilenleri ve gençlerin deneyimlerini (gördüklerini duyduklar n ,
dü ündüklerini ve inand klar n ) kontrol alt nda tutanlar, ulus için ge lece in gidi at n
belirler.

... kendi inanc n n saçmal klar na bakmadan di er inançlar a a l yordu.

   ·   Atalar m z n ya ad      zamanlarda, bir adam, biyolojik bir babas olmaks z n,
       bakire bir anneden dünyaya geldi.
   ·   Ayn babas z adam Lazarus isimli bir arkada n göreve ça rd , ki Lazarus çok
       uzun zaman önce ölmü , cesedi kokmu tu ve Lazarus acilen ya ama döndü.
   ·   Babas z adam öldükten sonra dirildi ve üç gün sakland .
   ·   K rk gün sonra, babas z adam bir da n tepesine ç kt ve gökyüzüne yükselerek
       tamamen gözden kayboldu.
   ·   E er kafan z n içinde gizli dü ünceler geçirirseniz, babas z adam ve babas (ki
       babas ayn zamanda kendisidir) dü üncelerinizi duyar ve buna göre davranabilir.
       Ayr ca dünyadaki herkesin dü üncelerini e zamanl olarak duyma yetene i de
       vard r.
   ·   E er iyi ya da kötü bir ey yaparsan z, ayn babas z adam bunlar n hepsini görür,
       hatta sadece siz yapm olsan z bile. Gere ince cezaland r labilir ya da
       ödüllendirilebilirsiniz, ölümünü zden sonra bile.
   ·   Babas z adam n bakire annesi hiçbir zaman ölmedi ama bedenen cennete
       yükseldi.
   ·   Ekmek ve arap, e er bir papaz (testislere sahip olmak zorunda olan birisi)
       taraf ndan kutsan rlarsa, bu babas z adam n bedeni ve kan na dönü üverirler .

D NE DÖNÜK PS KOLOJ K STEK
Psikolog Paul Bloom, Din bir yan üründür görü ünün bir di er savunucusu, çocuklar n
düalistik bir ak l teorisine kar do al e ilimli olduklar n belirtir. Biz insanlar n,
özellikle çocuklar n do u tan ikicil oldu u fikrini öne sürer.


                                                                                            18
Bir ikicil, madde ve ak l aras nda temel bir fark oldu unu benimser. Bir monist (tekçi)
ise bunun aksine, akl n maddenin bir aksi oldu una (bir beyin ya da bir bilgisayar
beynindeki madde, gereç) ve madde olmadan var olamayaca na inan r. Bir ikicil, akl n
bir tür bedenden ayr lm ruh oldu una inan r. Ruh, bedende ikamet eder ve bu yüzden
makul olarak bedeni terk edip ba ka bir yerde bulunabilir. kicil herhangi bir zihinsel
hastal      bir ç rp da cin çarpmas olarak yorumlayabilir, bu kötü ruhlar n bedendeki
hakimiyeti geçicidir ve kovulabilirler. kiciler, en küçük f rsat yakalad klar nda cans z
fiziksel nesneleri ki iselle tirirler, hatta elale ve bulutlarda eytanlar, hayaletler
görürler.

Paul Bloom buna öyle bir aç klama getirecektir; ayd n bir monist olmay ö renmi
olsam da, ben de bir tür hayvan m ve bu yüzden içgüdüsel bir ikicil olarak evrim
geçirdim.     ba ka birinin beynine göç edebilen bir ben oldu u fikri entelektüel bir
monist olsak da, benim ve herkesin içine derinden i lemi tir. Bloom, bilhassa iyice
küçük çocuklar n ikicil olmalar n n yeti kinlere k yasla daha olas oldu u iddias n ,
deneye dayal bir kan tla desteklemi tir. Bu, beyinde bir ikicilik e ilimi geli ti i fikrini
akla getirir ve Bloom'a göre bu e ilim dinsel görü leri benimsemekte do al bir yatk nl k
sa lar.

Bloom, ayr ca do u tan yarad l ç olmaya yatk n oldu umuzu öne sürer. Do al seçilim
sezgisel mant kla i lemez. Özellikle de çocuklar n her eyde bir mesaj oldu unu
dü ünmesi olas d r. Çocuklar sezgileri olmayan teistler midir ? Bulutlar ya mur
içindir. Sivri kayalar hayvanlar n kendi kendile rini ka mas için sivridir. Her eye bir
amaç yüklemeye teleoloji (erekbilim) denilir. Çocuklar do u tan erekbilimcidir ve ço u
bu s fat ndan asla s yr lamaz.

Do u tan gelen ikicilik ve erekbilim uygu n ko ullar alt nda bizi dine uygun hale getirir.
  Do u tan kazan lan ikicili imiz, bizi ruhun bedenin bütünleyici bir parças olmas
görü ünden ziyade, bedende ikamet eden bir ruha inanmaya haz rlar. T pk bedenden
ayr lm bir ruhun bedenin ölümünden sonra ba ka bir yere gitmesinin kolayca hayal
edilebilmesi gibi. Daha aç k bir deyi le, çocuksu erekbilim din için zemin haz rlar.
E er her eyin bir amac varsa, bu amaçlar kime ai ttir ? Elbette Tanr n nd r.

Dünyadaki varl klar n davran lar hakk nda bilgi sahibi olmak, sa kalmak ad na
önemlidir ve do al seçilimin, beynimizi bunu etkili ve h zl yapacak ekilde
biçimlendirmi oldu unu dü ünebiliriz. O halde ikicillik ve erekbilimin bu yetene imize
yarar dokunmu olabilir mi ? Bu varsay m , filozof Daniel Dennett'in kas tl durum
tabirinden anlayabiliriz.

Fiziksel durum, tasar msal durum ve kas tl durum vard r. Fiziksel durum, prensipte
daima i ler çünkü her ey eninde sonunda fizik kanunlar na riayet eder.

Darwinci do al seçilim gerçekte tasarlanmam olan canl lar için tasar m durumunun bir
uyarlamas na olanak tan r. E er kalbin kan pompalamak için tasarland n farz edersek
kalbi anlamakta kestirme bir yol kullanm oluruz.




                                                                                        19
Kas tl durum bir di er k sa yoldur ve tasar m durumundan bir gömlek daha üstündür.
Bir varl n bir amaç için tasarlanmad     ama kendi eylemlerini idare eden maksatl bir
ajan oldu u ya da bu ajan bar nd rd     kabul edilir.

Kas tl durumun tehlikeli ko ullarda karar almay h zland ran bir beyin mekanizmas
olarak sa kalma de eri olmas bana bütünüyle mant kl gelir.          kas tl durumun
temelini olu turacak bir kan t geli tirilebilir; karma k sosyal artlarda ve özellikle üst
s n f kas ttan bahsediyorsak.

Tasar m durumu ve kas tl durum faydal beyin mekanizmalar d r ve sa kalma için
gerçekten dikkat edilmesi gereken varl klar hakk ndaki önseziye ivme kazand r rlar.

... ilgi çekici bir olas l k Dennett taraf ndan dile getirilmi tir ki bu, dinin mant ks zl   n n,
beyindeki belirli bir yap sal mant ks z mekanizman n yan ürünü oldu unu belirtir:
Muhtemelen genetik faydalar olan, a k olma e ilimimizin.

Helen Fisher ve di erleri göstermi lerdir ki a k olmak beyni e siz durumlara sokar. Bu
durumlar son derece özgündür ve sinirler üzerinde etkin kimyasallar n (gerçekte do al
uyu turucular) tetiklenmesiyle ortaya ç karlar. Evrim psikologlar Helen le u noktada
hemfikirdirler ki, mant ks z kalp çarp nt s , ortak ebeveynli e olan sadakati garantiye
alan ve birlikte bir çocuk yapmaya yetecek kadar uzun süre dayanan bir mek anizma
olabilir.

Mant ks z din, sahiden de do al seçilim taraf ndan a k olmak için ay klanm mant ks z
beyin mekanizmalar n n bir yan ürünü olabilir mi ? Dinsel inanç hiç üphesiz a k
olmakla ayn karakterde bir yap dad r (ve her ikisi de ba ml l k yap c bir
uyu turucunun etkisinin niteliklerinin ço unu ta r). Nöropsikiatrist John Smythi es iki
tür dü künlükle etkinle en farkl beyin bölgeleri aras ndaki belirgin farklara dikkatimizi
çeker. Yine de birkaç benzerli e de de inmi tir:
 Dinin birçok yüzünün bir yönü de, bir do aüstü ki iye odaklanm , (örnek Tanr ),
 iddetli a k ve buna ek olarak bu ki inin ikonalar na gösterilen derin sayg d r. ...
Sevilmenin ve tehlikeli bir dünyada korunman n s cak ve rahatlat c hisleri, daha az
ölüm korkusu, zor zamanlarda edilen dualara yükseklerden gelen yard m ve
benzerleri.

Biyolog Lewis Wolpert, ... Vurgulamak istedi i, ... mant ks z inanc n karars zl a kar
bir savunma oldu udur: E er hayat kurtaran inançlara sadakatle ba l olunmasayd ,
insan evriminin ilk zamanlar nda bunun sak ncalar olurdu. Örne in, avlan rken ya da
alet edevat imal ederken fikirlerin sürekli de i mesi ciddi bir zarar verirdi. Wolpert'in
görü ünün içeri i, en az ndan baz ko ullar alt nda, mant ks z bir görü te sebat etmenin
karars z olmaktan daha iyi oldu udur, üstelik yeni bulgular ya da muhakemeler belirli
bir de i imi desteklese bile. ... Wolpert'in mant ks zl kta srar görü ünü, saçma dinsel
davran lar n ba l ca cephelerini aç klayabilecek bir di er faydal psikolojik e ilim olarak
görmek oldukça makuldür.

Toplumsal Evrim'de, Robert Trivers 1976 senesinde üretti i kendini kand rma teorisinin
ayr nt lar na girmi tir: Kendini kand rma , gerçe i bilinçli zihinden saklamakt r ki bu
di er insanlardan saklamaktan daha iyidir. ... Kand rma eyleminden bilinçsiz hale

                                                                                              20
gelerek, hilekar kimse bu i aretleri gözlemcisinden saklar. Böylece kand rmaya e lik
eden sinirlilik hali olmaks z n, bu kimse istedi i kadar yalan söyleyebilir.

Lionel Tiger yimserlik: Umudun Biyo lojisi'nde ... nsanlar n bilinçli olarak görmek
istedikleri eyi görmeleriyle ilgili bir e ilim vard r .

 nsanlar bir kültürü bir kez benimsediklerinde bu kültürü sürdürmekte srar eder,
geli tirir ve farkl la t r rlar ki bu bir bak ma biyolojik evrimi an msatmaktad r.

Bir evrimsel örne in herhangi bir do al seçilimin etkisinde olmas zorunlu de ildir.
Biyologlar, bir genin bir nüfus içinde yay labilmesi için iyi bir gen de il ama ansl bir
gen olmas n n bile yeterli oldu unu bilirler. Buna genetik sürüklenme deriz.

Genetik sürüklenmenin kültürel e de eri, dinin evrimini akl m zdan geçirirken göz ard
edemeyece imiz inand r c bir seçenektir. Dil yar biyolojik bir yolla evrim geçirir ve
evrimin yönü adressiz görünür ki bu adeta geli igüzel bir gidi att r. Dil, geneti in as rlar
zarf nda yava yava de i en kültürel bir benzeriyle sonraki nesillere devrolur, ta ki
çe itli evrimsel a amalar kar l kl anla mazl a varana kadar.

San r m dinler t pk dillerde oldu u gibi, gayet keyfi ba lang çlardan, u an
gözlemlemekte oldu umuz a rt c (ve bazen tehlikeli) düzeydeki çe itlilik, zenginli ini
olu turmaya elveri li bir geli igüzellikle evrim geçirmi tir. ... bir tür do al seçilim da
bunu bir parça etkilemi olabilir çünkü farkl dinlerin apaç k ortak özellikleri vard r.
Örne in birçok din, objektif olarak mant ks z ancak öznel olarak albenili bir ilke ö retir
ki buna göre ki iliklerimiz bedensel ölümün ard ndan sa kal rlar. Ölümsüzlük fikri sa
kalmak ve yay lmakta çok ba ar l d r çünkü hüsnükuruntu sa lar. Ve hüsnükuruntu
önemlidir çünkü insan psikolojisinde, inanc n arzuyla renklendirilmesi gibi neredeyse
evrensel bir e ilim vard r.

Tasar m konusunda, dindar önderler dinin sa kalmas na yard mc olan aldatmacalar
etrafl ca ifade etmekte bir hayli yeteneklidirler. ... nanc n sahip oldu u en büyük
dü man mant kt r ... Her kim bir H ristiyan olmak isterse, akl n n gözlerini oymal d r.

SAK N OL ÇÜNKÜ MEME'LER M N ÜZER NDE YÜRÜYORSUN
Dini meselelerdeki gerçeklik, teme lsizce süregeImi bir fikirden ba ka bir ey de ildir.
OSCAR WILDE

Darwinci do al seçilim, bir türün de ersiz herhangi bir ortak özelli ini asla
ay klamayaca ndan (mesela din gibi) bu özellik mutlaka bir fayda sa l yor olmal d r,
aksi takdirde süregelemezdi. Lakin bu faydan n bireyin sa kalmas ya da üreme
ba ar s yla ilgili olmas gerekmemektedir.

A a daki k smi listede, ya salt yararl olduklar için ya da varolan memepleksle
uyumlu olduklar için sa kalmalar mümkün olabilen dinsel meme'ler vard r:
   · Öldükten sonra ya amaya devam edeceksiniz.
   · E er sava ta ehit dü erseniz, cennetin bilhassa ahane bir bölümüne
     gideceksiniz ve burada yetmi iki bakireyle keyif çatacaks n z (zavall bakirelerin
     halini bir dü ünün.)

                                                                                           21
·   Kafirler, küfürbazlar ve din de i tirenler öldürülmelidir (ya da cezaland r lmal d r,
       örne in sürgün edip, aileleriyle görü meleri engellenerek. )
   ·   Tanr n n yüce meziyetlerine inan. E er inanc n n bocalad n hissedersen, bunu
       onarmak için s k çal ve inançs zl n konusunda yard m etmesi için Tanr ya
       yalvar.
   ·    man (kan ts z inanç) bir erdemdir. nançlar n z kan ta ne kadar kar gelirse, o
       ölçüde erdemlisinizdir. Mant a ve kan ta gerek duymadan, gerçekten tuhaf,
       dayanaks z ve katlan lmaz bir eye inanmay beceren üstat inançl lar özellikle çok
       iyi ödüllendirileceklerdir.
   ·   Herkes, hatta dinsel inançlar olmayanlar dahi, bu üstatlara istemsiz v e sorgusuz
       bir riayetle azami seviyede sayg duymal d r.
   ·   Baz esrarengiz eyler vard r ki (Kutsal Üçleme, dönü üm, cisimle me gibi)
       bunlar anlamay amaçlamay z. Bunlardan birini bile anlamaya çal may n, çünkü
       bu giri im esrarengizli ine zarar verebilir. Bunlara gizem diyerek tatmin olman n
       yollar n ö renin.
   ·   Ho müzik, sanat ve yaz tlar, dinsel fikirlerin kopyalanm simgeleridir.

Düzenli dinler halklar taraf ndan düzenlenmi tir: papazlar, piskoposlar, hahamlar,
imamlar ve Ayetullahlar.

Teorik olarak tasarlanm bir di er aday din, Mormoniz m'dir. Joseph Smith,
Mormonizm'in giri imci, yalanc mucidi, tamamen yeni bir kutsal kitap topar lamak için
elinden geleni ard na koymaz. ... Halbuki Mormonizm on dokuzuncu yüzy lda
üretildikten sonra evrim geçirmeye ba lam t ve u anda Amerika'n n en itibarl
dinlerinden biri haline geldi.

KARGOKÜLTLER
David Attenborough, Cennetin Aray       ... Yeterli düzeyde ilerlemi herhangi bir teknoloji
büyüden ay rt edilemez.

 Beyaz adam bu anlams z eylemler, yani ayinleri kullanarak tanr lar bu kargolar
göndermeye ikna ediyordu. E er yerli halk kargo istiyorsa, o halde onlar da ayn eyi
yapmal yd .

 ... ço u bir di erinden ba ms z ve ba lant s zd . Bu inançlar n ço unda, vahiy günü
geldi inde belirli bir Mesih kargoyu getirecekti.

Pistte John Frum'un uça n piste inmeye cezbetmek için tasarlanm , dekor vazifesi
gören sahte uçaklar bile v ard .

Kargo kültler... dinlerin neredeyse bir hiçten türemelerinin ça da , kusursuz bir
örne ini temsil etmekteler. Dinlerin kökeniyle ilgili genel olarak dört ders verirler ve
bunlara burada özetle de inece im. lk ders, bir inanc n türemekteki inan lmaz h z d r.
 kinci ders, kaynaklanma sürecinin izlerinin üstünü örtmekteki h zd r. ... Üçüncü ders
farkl adalarda benzer kültlerin ba ms zca ortaya ç kmas ndan kaynaklan r. ...
Dördüncü ders, kargo kültler benzerdir, yaln zca birbirlerine de il ayn zamanda eski
dinlere de.


                                                                                         22
... ahlak n büyük olas l kla dinden daha eski bir geçmi i vard r.



                                BÖLÜM 6
                      AHLAKIN KÖKEN : NEDEN Y Y Z ?
Dünyadaki konumu muz pek tuhaf. Her birimiz, sebebini bilmeden buray k saca ziyaret
ederiz ancak görünen o ki baz lar m z için bunun il ahi bir amac var. Oysa, gündelik
hayat n bak aç s yla bir de erlendirme yap l rsa gerçekten bildi imiz bir ey var: insan
di er insanlar u runa burada; elbette, biz gülümsemeyi ve iyi kalpli olmay en önemli
de erler sayarak mutlu olabilenler için. ALBERT EINSTEIN

Dindar insanlar n ço u, din olmadan bir insan n de il iyi birisi olmas , iyi birisi olmaya
gerek duymas n n bile dü ünülmesinin zor oldu unu söylerler. ... Ne kötüdür ki bu tarz
 üpheler bir ad m daha ileri giderek ekil de i tirir ve baz dindarlar , inançlar na i tirak
etmeyen ki ilere kar öfke nöbetleri geçirecek kadar etkiler. ... e er çocuklara
maymundan geldi imizi ö retirsen, bir maymun gibi davran rlar .

 Kilise ve devlet ayr m diye bir ey OLAMAZ ve siz, kafirler bu sava kaybedeceksiniz
... E er bu ülkenin kurulmas na sebep olan temelleri ve bu ülkeyi sevmiyorsan z s .... r
olup gidin, cehenneme kadar yolunuz var.

AHLAK E          L M M Z N DARW NC B R KÖKEN VAR MIDIR ?
Nihilizm, Hiççilik veya Yokçuluk : bilimsel bilgi d nda hiçbir gerçek bilgi olmad n kabul etmektir. Bu
yakla m n uzant s olarak da toplumda yerle ik kurallar n, kurumlar n, de er yarg lar n n ve ahlak kurallar n n
yads nmas na var r.
Hazc l k, di er adlar yla hedonizm, ... Sokrates in ö rencisi Aristippos'un ö retisidir. Aristippos'a göre iyi demek
haz demektir; haz veren her ey iyi, ac veren her ey de kötüdür. Ya am n amac hazd r ve insan ya am süresince
hazza yönelmeli, ac dan kaç nmal d r.


Evrimin do al seçilimle i ledi ini aç klayan Darwin ci görü sahip oldu umuz iyilik,
ahlak, namus, duyguda l k ve merhamet gibi e ilimlerimizi aç klamakta yetersiz kal r.
... yilik, 'bencil gen' teorisiyle uyumsuz de il midir ? Hay r. Bu uyumsuzluk teorinin
yanl yorumlanmas yla ortaya ç kar ve çok yayg nd r; gerçekte s k nt verici (ve tahmin
edilebilir) bir yanl anla lmad r.

Darwinci mant k, ya am hiyerar isinde sa kalan ve do al seçilimin filtresinden geçen
bir birimin bencil olmay gözetmesi sonucuna var r. ... bencil olan sadece gendir. Bilgi
halinde çok uzun nesiller boyunca sa kalan ya da kalmay an gendir. Genlerden farkl
olarak (ve tart maya aç k olarak meme'lerden) organizma, grup organizma ve türler,
nesiller boyunca sa kalma konusunu aç klamakta bir birim vazifesi görebilecek do ru
türden varl klar olamazlar çünkü kendilerinin birebir kopyalar n türetmez ve kendini
kopyalayan varl klar n havuzunda rekabet etmezler. Genler tam olarak bunu yaparlar
ve bu, bencilin özgün Darwinci anlam kapsam nda, geni bir 'bencillik' birimi olarak
belirlemenin (bütünüyle hakl ) gerekçesidir.

... bir genin bir gen havuzundaki frekans n n artabilmesi, akrabal k özgecili inin bir
standart halini almas yla mümkün olabilecektir. Kendi çocuk lar na kar iyi kalpli olmak


                                                                                                                23
bunun apaç k bir örne idir. ... baz omurgal lar, büyük karde lerin küçük karde lerin
bak m yla ilgilendi i topluluklar geli tirmi tirler ki bu "bak m geni" bu farkl türler
aras nda ortakt r. ... hayvanlar genelde savunma, kaynaklar payla ma ve tehlike
uyar s na dikkat gösterme e ilimindedirler ya da di er taraftan, yak n akrabal a
özgecil bir tav r sergilerler çünkü istatistiksel olas l klar göz önüne al nd nda,
akrabal kta ayn genlerin kopyalar ortak kullan mdad r.

... bir di er ba l ca özgecilik türü kar l kl özgeciliktir ( Sen benim s rt m ka ben de
seninkini. ), ... yayg n biçimde "ortakya arl k" olarak tan mlan r. Al m sat m ve de i
toku ilkelerinden kaynaklan r. ... Her iki taraf da bu i lemden yararlan r ... Kar l kl
özgecilik, kar lanmas gereken yetenekler ve asimetriler sayesinde i ler.

 nsano lu dünyas nda, S V'ler (sana ihtiyac m var) ve para i lemleri erteleme yapmaya
olanak tan yan araçlard r. ... Do al seçilim, asimetrik gereksinim ve f rsat ili kilerinde
bireyleri, elveri li oldu unda vermeye, elveri li olmad ndaysa almak için kar taraf
k k rtmaya yatk nl k kazand ran genleri destekler. Do al seçilim ayr ca u e ilimleri de
destekler; zorunluluklar n hat rlanmas , kin gütme, de i toku ili kilerinin kontrol
alt nda tutulmas ve alan ancak s ras geldi inde vermeyen hilebazlar n
cezaland r lmas .

Hilebazlar her zaman olacakt r ve kar l kl özgecili in oyun teorisel bilme celerine kar
kal c çözümler üretilmesi için her zaman hilebazlar n cezaland r lmas na dair bir unsur
gerekmektedir. ... iki ana çe it kal c çözüm getirir. 'Daima kötü ol' kal c bir çözümdür.
... di er strateji öyledir, 'iyi huylu olarak ba la ve di erlerine karars zl k hakk n tan .
Sonra, iyi eylemleri iyilikle kar la ancak kötü eyl emlerin intikam n al.'

... Potlatch Effect olarak bilirler ki bu, Kuzey Bat Pasifik'teki kabilelerde, kabile reisi
adaylar n n peri an edici zenginlikte ölen verme düellolar yla birbirleriyle çeki meleri
geleneklerinden kaynaklan r. ... Zahavi'nin görü ünün özünde, üstünlük bildirilerinin
do rulu unun bildirilerin bedelleriyle kan tlanmas vard r. ... Bireyler, (örne in e lerini
cezbederken) üstünlü ün pahal ya mal olan gösterile ri, gösteri li cömertlikleri ve
vatansever at l mlar yla ba ar y sat n al rlar.

Bireylerin birbirlerine kar özgecil, cömert ya da 'dürüst' olmas n aç klayan dört
sa lam Darwinci sebebim z var. Bir; özgün bir durum olan genetik akr abal k. ki;
kar l kl etki: al nan iyiliklerin kar lanmas ve geri ödenece ini 'umarak' iyilikler
sunma. Bunun sonras nda, üçüncü olarak, efkat ve cömertlikle ün kazanman n
Darwinci yarar . Ve dört, e er Zahavi hakl ysa, dikkat çekici cömertli in bir tür taklit
edilemez, güvenilir bir bildiriye dönü mesi ve bunun özgün bir ek fayda sa lamas .

Topluluk üyesi arkada lar n z n ço u akraban zd ve di er topluluklar n üyelerinden çok
daha yak n ili kideydiniz; böylece akrabal k özgecili inin geli mesi ad na birçok f rsat
do du. Ve, akraba ya da de il, hayat n z boyunca hep ayn ki ilerle kar la maya
meyilliydiniz; böylece kar l kl özgecili in geli mesi için ideal ko ullar do du. Bu ilkel
ça atalar m z n neden kendi kümeleri içindeki bireylere kar iyi, di er kümelerdekilere
kar kötü (Ksenefobi) oldu unu anlamak hiç de zor de ildir.

Do al seçilimin menzilini yanl   tan mlamamak burada önemlidir.

                                                                                           24
Do al seçilim, atalar m z zaman nda, küçük ve dura an gruplar halinde, t pk babunlar
gibi ya ad m z dönemde beynimiz içinde özgecil dürtüler programlad . Bunu cinsel
dürtüler, açl k dürtüleri, ksenefobik dürtüler ve benzerleri takip etti. ... Cinsel arzu
cinsel arzudur ve bireyin psikolojisi üzerindeki etkisi, cinsel arzu yu harekete geçiren
temel Darwinci bask dan ba ms zd r. Cinsel arzu, temel mant ndan ba ms zca
varolan güçlü bir dürtüdür.

 efkat, özgecilik, cömertlik, duyguda l k, merhamet konular nda da ayn mant n
geçerli oldu unu iddia ediyorum. Atalar döne minde, yaln zca yak n akrabal k ve olas
al veri meselelerinde özgecil olma f rsat m z vard . Günümüzde bu k s tlama yoktur
ancak el yordam süregelir. ... Her ikisi de teklemedir, Darwinci tekleme: Mutluluk
veren, de erli teklemeler.

AHLAKIN KÖKEN HAKKINDA B R DURUM ARA TIRMASI
Hauser'in kitab n n mesaj Ahlaki yarg lar m z n kullan lmas evrensel bir ahlaki
gramerdir ve bu, olas bir ahlaki sistemler dizisini do uracak ilkeleri bar nd rabilmek için
milyonlarca y l boyunca evrimle mi bir zihin yetisidir. Dilde oldu u gibi, ahlaki
gramerimizi olu turan ilkeler fark ndal k radar n n kontrol sahas n n içindedir.

Immanuel Kant' n kusursuzca ifade etti i ilkeye göre, mant kl bir varl k asla raz
olmayaca bir sona do ru sürüklenmemelidir. Bu son di erlerinin yarar na olsa dahi.

... iyi ya da kötü birisi olmak için Tanr ya ihtiyac m z yoktur.

E ER TANRI YOKSA NEDEN Y Y Z ?
Einstein' n dedi i gibi, E er insanlar sadece cezaland r lmaktan korktuklar ya da
ödüllendirilece ini umut ettikleri için iyi kalplilerse, o halde gerçekten çok ac nacak
haldeyiz. ... Birçok dindar ki inin dinin kendilerini iyi birer birey olma konusunda
motive etti ini dü ündüklerini biliyorum, özellikle de ki isel günahkarl      sistematik
biçimde sömüren inançlardan bi rinin mensubu iseler.

H.L.Mencken .... nsanlar dine ihtiyac m z var dediklerinde as l imalar kolluk
kuvvetlerine ihtiyac m z oldu udur.

E er ahlakl olmak için Tanr ya gereksinim duydu umuz do ru olsayd bile, bu elbette
Tanr n n varl n daha olas yada daha çekici k lmazd (birçok insan aradaki fark
söyleyemez.)

Kant, ... Tanr ya kar hizmetten ziyade, hizmete kar       hizmet temelli bir ahlaki sistem
yaratmay denemi tir.

Do ru ve yanl belirlemek ahlak felsefecilerinin mesleki görevidir. ... Deontoloji,
ahlak n kurallara itaat etmekten ibar et oldu u inanc için kullan lan süslü bir isimdir. ...
Saltç lar salt do ru ve salt yanl lar oldu una inan rlar. ... Neticeciler daha bilgiç bir
edayla bir eylemin ahlak n n bu eylemin sonuçlar yla de erlendirilmesini geçerli
sayarlar.


                                                                                           25
Her saltç görü dinden türememi tir. Bununla birlikte, saltç ahlak dinin d ndaki
zeminlerle müdafaa etmek e pey güçtür. Akl ma gelen tek unsur vatanseverliktir,
özellikle de sava zamanlar nda. Tan nm    spanyol film yö netmeni Luis Bunuel'in de
dedi i gibi, Tanr ve Vatan yenilmesi mümk ün olmayan bir ekiptir; tüm zulüm ve
katliam rekorlar n ellerinde tutarlar.

Profesyonel askerin ster hakl ister haks z, benim ülkem görü ünden çok çok daha
salt bir görü bulmak zordur, çünk ü bu slogan gelecekte bi r günün politikac lar n n
dü man belleyece i herkesi öldürmenin sözünü vermektir.



                              BÖLÜM 7
               Y    K TAP ve DE   EN AHLAK ANLAYI I
Politika, esaretindeki binlerce insan katletmi tir, din ise on bin lercesini. SEAN O'CASEY

Kutsal bir kitab n bir ahlak veya ya am kurallar kayna olabilmesi iki yolla gerçekle ir.
Bu yollardan birincisi do rudan aç klamad r. ... Di er yolsa örnekle aç klamakt r.

 ncil'in büyük bölümünün sistemli bir biçimde zararl oldu u söylenemez ancak bu kitap
epey tuhaft r. Bu, bizim hiç tan mad m z ve birbirlerini genellikle tan mayan yüzlerce
anonim yazar n, editör ve kopyac n n dokuz yüzy l boyunca düzenlemeler yaparak,
de i tirerek, tercüme ederek, sapt rarak ve 'geli tirerek' karman çorman bir hale
getirdikleri tutars z belgelerden olu mu bir antoloji için gayet normal bir durumdur.

ESK AH T
Benim as l anlatmak istedi im de zaten budur! Kutsal kitaplardaki bilgileri gerçek,
simge ya da kinaye olarak s n fland r r, ay klar ve seçeriz. Bu gibi ay klama ve seçimler
bir ki isel karar meselesidir ve bu, az ya da çok bir ateistin ahsi ahlak kurallar n
benimsemeyi seçmesine benzer ki bu mutlak bir temele dayanmayan öznel bir karard r.
E er bu kararlardan biri geçersiz ahlak kurallar sonucunu do uruyorsa di eri de ayn
 ekilde de erlendirilmelidir.

Do rusu, kültürlü ilahiyatç lar n tüm iyi niyetlerine ra men, insanlar n korkutucu
seviyede büyük bir ço unlu u kendi kutsal kitaplar nda anlat lan hikayelerin, (örne in
Nuh tufan ) tümünün gerçek oldu unu dü ünmektedir.

 brahim in hikayesi... Ça da ahlak normlar göz önüne al nd nda bu tats z hikaye,
çocuk istismar na, asimetrik güçlerin ili kisindeki zorbal a ve di er taraftan,
Nuremberg savunmas n n ilk kay tl kullan m na örnek te kil eder: Ben yaln zca
emirlere uyuyordum. Oysa bu efsane üç te k tanr l dinin de ba l ca efsanelerindendir,
... günümüzde birçok insan kendi kutsal kitaplar ndaki olaylar n hepsinin gerçek
oldu unu dü ünmektedir ve bu söz de gerçekliklerin biz geriye kalanlar üzerinde bask n
bir siyasi gücü vard r, özellikle A.B.D ve slam dünyas nda.

 Fakat, bir erkekle asla yatmam tüm kad nlar kendinize ay r n. Hay r hay r, Musa
ça da ahlakç lar için iyi bir rol mode li olamaz.

                                                                                       26
Tek kan tlamak istedi im, ça da ahlak anlay n n her kayna n n ncil olmad d r. Din
savunucular , dinin iyinin ve kötünün belirlenmesinde bir tür rota sundu unu öne
sürerek i in içinden s yr lamazlar.

 ncil'in dürüstlü e ilham verdi i görü ünü destekleyen insanlar acaba bu kitab n içinde
gerçekte neler yazd n n fark nda m d rlar ? ... sebt gününde çal rsan z hiç ku kusuz
idam edilmelisiniz... a k nl ktan a z m n aç k kalmas na neden olan, günümüz modern
insanlar n n hayatlar na Yahweh gibi tüyler ürpertici bir rol modelinin yapt klar yla yön
vermeleridir; ve daha da kötüsü, otoriter bir üslupla bu zar arl canavar (ister gerçek
ister kurgu) biz geriye kalanlara zorla benimsetmeye u ra malar d r.

Suudi Arabistan'da putperestlik uygulamas na kar       boyun vurma cezas prensipte
sürmektedir.

Nobel ödüllü Amerikan fizikçi, Steven Wei nberg'in dedi i gibi, Din insano lunun
yüceli inin alçalt lmas d r: Din olsa da olmasa da her zaman iyi eyler yapan iyi insanlar
ve kötülükler yapan kötü insanlar olacakt r. Ancak iyi insanlar n kötülük yapabilmesi
için din gerekir. Blaise Pascal benzer bir söz söylemi tir: nsanlar dinsel inanç yoluyla
yapt klar kötülükleri ba ka bir yolla asla bu kadar eksiksiz ve ne eyle yapmazlar.

YEN AH T DAHA Y M D R ?
Bu bölümün ba l ca tezi, ahlak kurallar m z kutsal metinlerden türetmedi imiz ve
türetmememiz gerekti i oldu undan sa s rf bu tez için, bir rol modeli olarak
onurland r labilir.

... bir dinin, bir idam ve i kence aletini kutsal bir se mbol olarak kabul etmesi dikkat
çekicidir. ... E er sa yirmi y l önce öldürülseydi, Katolik okulu ö rencileri boyunlar na
haç takmak yerine küçük elektrikli sandalyeler takarlard .

KOM UNU SEV
Kutsal Kitap der ki, cinayet i lememelisin. E er birisi di erlerinin gözü önünde kasten
cinayet i lerse, k l çla idam edilmelidir. Söylemek gereksizdir ki, e er bu ki i bir dinsizi
öldürdüyse idam edilmemelidir. Söylemek gereksizmi !

... dindar olsak da olmasak da ahlak kurallar m z farkl bir kaynaktan türetti imizi
kan tlamaktad r ve bu di er kaynak gerçekte her ne olursa olsun , dinimize ya da
dinsizli imize bakmaks z n hepimiz için geçerlidir.

Soyk r ma göz yuman ve k nayan bu denek çocukl ar aras ndaki fark yaratan, dindir.

Yahudi Tanr s n Gentileslere (Yahudi olmayan milletler ) benimsetme fikrini icat eden
ki i Paul idi.

Hartung'un ...   ncil, bir örgüt ahlak tasar s d r ve soyk r m, örgüt harici ki ileri
kölele tirme ve dünya hakimiyetiyle ilgili talimatlar yla doludur. ... hiç kimse lyada
Destan 'n bir ahlak temeli olarak pazarlamaz. As l sorun burada ba lar. ncil bir ya am


                                                                                          27
rehberi gibi sat l p, sat n al nmaktad r. Ve aç k ara farkla tüm zamanlar n en çok satan
kitab d r.

Din hiç üphesiz ayr l k yaratan bir güçtür ve bu dine yöneltilen ba l ca suçlamalardan
yaln zca bir tanesidir. Ancak, dinsel örgüt ya da mezhepler aras nda meydana gelen
sava ve kan davalar n n, gerçekte nadiren ilahi anla mazl klardan kaynakland        s kça
ve hakl gerekçelere dayand r larak belirtilir. ... Din, topluluk içi ve toplu luk d
dü manl k ve kan davas n n bir etiketidir ve deri rengi, dil ya da gözde futbol tak m
gibi di er zararl etiketlerden a a kal r yan yoktur. Ve her yerde geçerlidir.

Ru di öyle bir kan ya varm : Bu olanlar n hangisine sayg duyaca z ? Ya da dinin
kirlenmi ad na, dünyan n dört bir yan nda neredeyse her gün i lenen suçlar n hangi
birine sayg duyaca z ? Nas l oldu da tüm mahvedici sonuçlara ra men din toteml eri
diriltebildi ? Ve toteml er ad na nas l gönüllüce öldürebiliriz ? ... Sorunun ad Tanr d r.

Bildi im bir ey var ki bu da, insanl n toplumsal ba l l k ya da toplum d dü manl k
e ilimlerinin din olmadan da ayn güçte var olmaya devam edece idir. ... Ancak din en
az üç yolla bu zarar artt r r ve kötüle tirir:
   · Çocuklar n etiketlenmesi ya da s n fland r lmas .
   · Ayr m yapan okullar.
   · Yabanc birisiyle evlenme kar t tabular.

... dinsel homogami (ayn dinden birisiyle evlenmek) ve heterogami (farkl dinden
birisiyle evlenmek)...

Dinin kendi içinde belli ba l birçok zarar vard r fakat s rf ahlaks zl k ve özenle i lenen
bölücülük özellikleriyle (insano lunun belirli bir toplulu u benimserken, bu topluluktan
olmayan insanlar yad rgamas do al bir e ilimdir ve din bu e ilimi sistemli yöntemlerle
i leyerek güçlendirir) bile dünyaya kötülük saçmakta etkin bir güç olabil ir.

ZAMANLA DE           EN AHLAK ANLAYI I
... insanlar n ço u, ahlaki ilkeler konusunda genel ve liberal bir ortak görü e ba l l k
gösterirler. ... Bu yararl kurallar n baz lar na kutsal kitaplarda rastlayabiliriz ancak
bunlar iyi kalpli birisinin asla benimsemeyece i di er birçok bilginin aras nda gizlidir ve
kutsal kitaplar iyi ilkeleri kötülerinden ay rmaya yarayan k staslar içermez.

 te ateist bir web sitesinden buldu um yeni bir dizi, ça da Yeni On Emir :
  · Sana yap lmas n istemedi in eyleri ba kas na yapma
  · Her meselede, zarar vermemek için mücadele et
  · Arkada lar na, arkada canl lara ve dünya genelin e sevgi, efkat, içtenlik v e
     sayg yla yakla .
  · Kötülü e göz yumma ve adal eti uygulamaktan çe kinme ama özgürce itiraf edilen
     ve dürüstçe pi manl k belirtilen kabahatleri affetmeye daima haz r ol.
  · Hayat n ne e ve hayranl k duygusuyla ya a.
  · Hep yeni eyler, ö renme aray nda ol.
  · Her eyi s na; durumlar kar s ndaki fikirlerini daima gözden geçir. E er uyumlu
     de ilse tutkuyla ba l oldu un bir inanc dahi terk et.


                                                                                         28
·   Dü ünce ayr l klar n asla sansürleme ya da yok etme; di er insanlar n seninle
       ayn fikirde olmama haklar na daima sayg duy.
   ·   Öz deneyim ve mant nla kendi ba ms z fikirlerini olu tur; Ba kalar n n seni
       körü körüne idare etmelerine izin verme.
   ·   Her eyi sorgula.

... filozof John Rawls 'Kurallar n z tasarlarken hiyerar ik konumunuzun
de i ebilece ini, bazen yukar larda bazen a a larda olabilece inizi akl n zdan hiç
ç karmay n.

Ben ayr ca u konulara da yer vermek isterdim:
  · Cinsel ya ant n z n tad n ç kar n (hiç kimseye zarar vermedi i müddetçe) ve
     di er insanlar n da kendi cinsel ya ant lar n mahremce ya amalar na izin verin,
     e ilimleri her ne yönde olursa olsun ki bu sizi hiç ilgilendirmez.
  · Cinsiyet, rk ya da toplumsal farkl l klara dayal bask ve ayr cal k uygulamay n z.
  · Çocuklar n z n beynini y kamay n z.Onlara ahsi menfaatleri yönünde fikir
     yürütmeyi ve herhangi bir konuyla ilgili iddialar n nas l de erlendirilece ini
     ö retin. Ve sizinkilerden farkl fikirler üretmeyi nas l ba aracaklar n anlat n.
  · Sonsuza kadar ya amayaca n z akl n zdan ç karmayarak günü de erlendirin.

Dindar ya da de il hepimiz, do rular ve yanl lar konusunda büyük ölçüde de i im
gösterdik.

Her toplumda bir bak ma gizemli bir ortak görü vard r ve her on y ll k süre zarf nda
de i im geçirir. Bu olgu için Almanca'dan geçen Zeitgeist (her zamana ait bir ruh
vard r) kelimesini kullanmak iddial olmayacakt r. ... çe itli ülkelerin kad nlar n n oy
hakk kazand klar tarihlerden birkaç : Amerika 1920, ngiltere 1928, Fransa 1945,
Belçika 1946, sviçre 1971, Kuveyt 2006.

Bu de i im hepimizi içine ald ve dinle herhangi bir ba lant s yoktu. Bir bak ma
de i im din sayesinde de il, dine ra men gerçekle ti.

H.G.Wells'in ütopik New Republic (Yeni Cumhuriyet) kitab ndan... :
  Ve Yeni Cumhuriyet alt rklara nas l davranacak ? Zencilere nas l davranacak ? ... peki
ya sar tenliler ? Yahudiler ?.. siyah rklar, kahverengiler, kirli beyazlar ve sar insanlar.
Yeni verim gereksinimle rine göre ra bet görmeyen bu insanlara ne olacak? Asl nda,
dünya bir alemdir ve merhametli bir kurum de ildir ve san yorum ki bu insanlar gitmek
zorunda kalacaklar. Ve bu Yeni Cumhuriyet adamlar n n ahlak sistemi, yani dünyay a
hakim olacak ahlaki sistem, ilk hedefte insanl k ad na güzel, yararl ve uygun olan n
üretilmesini destekleyecek ekilde düzenlenecektir; güzel ve güçlü bedenler, ayd nl k ve
etkili zihinler... Ve do an n imdiye kadar dünyan n ekillenmesinde izledi i yöntem ki
bu yöntem sayesinde var olan zay fl n yeni zay fl klar türetmesi önlen mi tir...
ölümdür... Yeni Cumhuriyet'in adamlar ... öldürmenin kayda de er bir eylem say ld
bir görü ü benimseyeceklerdir.
Bu 1902'de yaz lm t r ve Wells zaman n n önde gelen ilericilerindendi.




                                                                                          29
De i en ahlak anlay n n geni say da insan aras nda nas l bu kadar e zamanl
olabildi ini aç klamam z gerekiyor; ve anlay de i iminin istikrarl rotas n da
aç klamak zorunday z.

De i im barlarda, yemeklerde ve sohbetlerde zihinden zihine aktar l r.

Baz lar m z ilerleyen ahlak anlay dalgas n n bir parça gerisinde kal r z baz lar m z ise
biraz daha ilerideyizdir. ... birey önderlerin rolünü es geçmemeliy iz.

Geli mi e itim ve özellikle de giderek artan bir uzla ma görü ü sayesinde her birimiz
di er rklardan ve cinsiyetlerden bireylerle ortak bir konumu payla t m z fikrini
benimsedik; bu iki faktör kutsal kitaplar a dayal de ildir, biyoloji ve özellikle de evrimle
ilgilidir. Dünya genelinde siyah rklar n ve kad nlar n Nazi Almanya's ndaysa Yahudiler
ve çingenelerin kötü muame le görmelerinin sebeplerinden birisi, bu insanlar n
bütünüyle insan olarak görülmemeleriydi.

PEK YA H TLER VE STAL N ? ONLAR ATE ST DE L M YD ?
Hitler'in görü ve amaçlar n n, Caligula'n nkilerden ya da katliam ustal klar Noel Barber
taraf ndan tarif edilen Osmanl sultanlar n nkilerden daha zararl olmad     iddiam bir
kez daha belirtmek isterim.

Hitler... Yahudilerin Tanr katili olduklar n akl ndan hiç ç karmam t r. Bu sayede
vicdan azab na kap lmadan imhay gerçekle tirdi.

 Din halk sakin tutmak için müke mmel bir araçt r diyen Napolyon ve halk dinin
gerçekleri yans tt n dü ünürken, bilgeler bunun bir yalan, yöneticiler ise yararl bir
araç oldu unu söylerler diyen filozof Sen eca ile ayn fikirdeydi belki de. ... Ya da belki
de Hitler H ristiyanl k için sahte bir sempati sergilemesinin zorunlu oldu unu dü ündü
çünkü aksi takdirde sundu u rejim kiliseden almas gereken deste i alamayacakt .

Baz ateistler kötü eylemler sergileyebilir ancak bu kötül ükleri ateizm ad na yapmazlar.
... Sava lar ekonomik h rslar, siyasi tutkular, etnik ya da rksal önyarg lar, keskin
kindarl k, intikam ya da bir ulusun yap s ndaki bir tür vatansever inançla ba lar. Bir
sava n fitilini ate leyebilecek bir di er gerçekçi motivasyon ise, bir insan n sars lmaz
bir biçimde kendi inanc n tek gerçek inanç olarak görmesidir ve bu görü rakip dinlerin
tüm kafir ve tak ipçilerini ölüm cezas na mahkum eden v e aleni bir ekilde, Tanr n n
askerlerinin do rudan cennete gideceklerini vaat eden bir kutsal kitapla desteklenir.
Sam Harris bu konuyla ilgili olarak The End of Faith ( nanc n Sonu) isimli kitab nda
 Dinsel inanc n tehlikesi, s radan insanlar n ç lg nl k meyvelerini toplamalar na ve bu
meyvelerin kutsal olduklar na inanmas na imkan vermesidir. Her yeni neslin çocuklar na
dinsel konular n di er konular gibi hakl ç kar lmas na gerek duyulmad
ö retildi inden, medeniyetler hala ak ls z ordular yla dolup ta maktad r. Bugün bile
birbirimizi eski literatüre dayanarak öldürmek teyiz. Bundan daha üz ücü ve saçma bir
 ey olabilir mi ?

Bir dü ünün, hangi insan inançs zl     u runa sava mak ister ?




                                                                                         30
BÖLÜM 8
                     D N N SAKINCASI NED R ?
                  NEDEN DÜ MAN OLMAK GEREK R ?
Din, insanlar günün her an , yapt m z her hareketi gökyüzünden izleyen görünmez bir
adam n varl na inand rm t r. Ve bu görünmez adam n, on maddelik özel bir listesi
vard r, sizden bunlar yapmaman z ister. E er bunlardan herhangi birisini yaparsan z,
sizi sonsuza kadar kalaca n z özel bir yere gönderir; buras ate ve dumanla kapl d r,
i kence ve zd rab n yuvas d r. Tanr , sizi buraya gönderirken yanman z , ac çekmenizi,
bo ulman z ,· feryat etmenizi ve sonsuza kadar a laman z ister ... Ama 'Sizi Sever ! ·
GEORGECARLIN

Tanr n n var olmad   ve ahlakl olmak için dine ihtiyac m z olmad fikri ...
arkada lar m... Neden bu kadar dü mans n ? Gerçekten dinde yanl olan nedir ? Din,
etkin biçimde sava mam z gerektirecek kadar zararl m ?

... tak nd m z bu dü manca tav r sadece kelimelerle s n rl d r. ... bir soru
yöneltecektir: Dü manl n seni a r tutucu bir ateist yapmaz m ?

A IRI TUTUCULUK VE B L M N ALTÜST ED LMES
Tutucular gerçekleri bir kutsal kitaptan okuyarak ö rendikleri için daima hakl
olduklar n dü ünürler ve pe in fikirli olarak hiç bir eyin inançlar n sarsamayaca n
beyan ederler. Kutsal kitab n sundu u gerçek bir aksiyomdu r, bir muhakeme sürecinin
son ürünü de ildir. Tutuculara göre, kitap gerçe i anlat r ve bilimsel kan tlarla,
kitaptaki do rular n çeli ti i durumlarda çöpe at lmas gereken kitap de il, kan tt r. ...
Evrimle ilgili kitaplar kutsal de ildir ve güvenilirliklerini bu yolla kazanmazlar ... e er bir
bilim kitab nda herhangi yanl bir bilgiye yer verilmi se bu er ya da geç fark edilecek
ve kitab n sonraki bask lar nda bu hata olmayacakt r. Ne hikmettir ki hiç bir zaman
kutsal kitaplarda düzeltilmesi gereken yanl l klar ortaya ç kmaz.

Filozoflar, özellikle de yetersiz felsefi bilgisi ol an amatörler ve hatta ' kültürel
ba nt c l k' virüsü kapm olanlar, bu noktada can s k c bir k rm z bayrak
kald rabilirler: bir bilim adam n n bilimsel kan ta olan inanc ba l ba na bir tutucu
inanç konusudur. ... Hepimiz kafalar m z n üzerindeki amatör felsefeci apkalar yla,
hangi meslekten olursak olal m kendi kan tlar m z üretiriz.

Bilim adamlar , 'gerçe i' çe itli kuramsal yöntemle rle tan mlamaya çal rken tutucu bir
izlenim b rak yor olabilirler. Ama zaten herkes böyledir. "Evrim gerçektir" dedi imde,
 Yeni Zelanda'n n güney yar mküre de oldu u gerçektir dedi imde oldu umdan daha
tutucu de ilimdir. Evrime inan r z çünkü bilimsel kan tla do rulanm t r ve yeni bir kan t
bu gerçe i çürütürse bir gecede bu inanc m zdan vazgeçeriz. Gerçek bir tutucu asla
bunu söyleyemez.

Tutuculuk kol ayl kla tutkuyla kar t r labilir. ... Tutkulu görünmemin as l sebebi, evrim
lehindeki kan tlar n ezici seviyede güçlü olmas ve rakibimin bunu bir türlü
görememesidir; ya da çok daha al ld k olan , bunu görmeyi reddetmesidir.


                                                                                            31
Bir bilim adam olarak tutucu inanca kar dü man m çünkü bu e ilimdeki bir inanç her
zaman bilimsel giri imin önünü t kar. Din bize görü lerimizi de i tirmememiz
gerekti ini ve ayr ca, kavranmas mümkün; ilgi uyand r c konular n ke fedilmesini
arzulamamay ö retir.

Tutucu din, say s z masum, iyi niyetli ve hevesli genç beyne yönelik bilimsel ö retimi
y kman n tutkusuyla hareket eder. Tutucu olmayan, 'duyarl ' din bunu yapm yor
olabilir. Ancak, çok küçük ya lardaki çocuklara sorgusuz sadakatin bir erdem oldu unu
ö reterek dünyay tutucular için güvenli bir yer haline getirir.

SALTÇILI IN KARANLIK YÜZÜ
Saltç l n temelleri neredeyse her zaman güçlü dinsel sadakate dayan r ve bu mant k
    nda, dinin dünya üzerindek i kötülüklerin etkin bir kayna oldu unu söyleyebiliriz.

 ILIMLI NANCIN BA NAZLI A GÜÇ KATMASI
Muriel Gray, 24 Temmuz 2005 Herald daki yaz s nda, Bütün bu ac lar n, karga an n,
 iddetin, terörün ve umursamazl n nedeni elbette dinin kendisidir ve böylesi a ikar bir
gerçekli in alt n çizmek her ne kadar gülünç görünüyor olsa da, gerçek u ki hükümet
ve medya bunun do ru olmad n iddia ederek her eyin üzerini örttüklerini
zannediyorlar.

... teröristleri ... motive eden kötülük de ildir. ... teröristler do ruluk yolunda
olduklar na karar verir ve t pk kürtaj doktorlar n öldüren H ristiyan katiller gibi
inançlar ndaki emirleri sadakatle yerine getirirler. ... eytan taraf ndan ele geçirilmi
olduklar için de de il ancak be ikten itibaren tam ve sorgusuz bir inanca sahip olacak
 ekilde yeti tirildikleri için.

A r c l k dinsel inanca özgü de ildir. A r c vatan ya da etnik grup sevgisiyle de
tehlikesiz bir dünya yaratmaya çal labilir. ... Ancak dinsel inanç, ak lc ç kar hesab n n
bilhassa etkili bir susturucusudur ve genelde di erlerine bask n ç kar. Böyle olmas n n
sebebi san r m, ölümün bir son olmamas vaadinin zahmetsiz ve ba tan ç kar c bir söz
olmas ve ehit olarak cennete gitmenin çok gurur duyulacak bir ey olmas d r.

H ristiyanl k, en az slam'da oldu u kadar, çocuklara sorgusuz inanc n bir erdem
oldu unu ö retir. ... E er birisi yapt klar n n inanc n n bir parças oldu unu söylerse
di erleri, ayn dinden ya da de il, ya da dinsiz, kökle mi al kanl klar gere i hiç
sorgulamadan buna 'sayg ' duymak zorundad r. ... Papazlar ve 'topluluk liderleri' (bu
arada bu insanlar kimin seçti ini bilmeyiz) bu sald r lar n arkas nda gerçek inanc n
a r c bir çarp tmas oldu u yalan n sürdürmek için s raya girerler.

Patrick Sookhdeo'ya göre... Günümüzde Müslümanlar n çok büyük bir ço unlu u
hayatlar n iddete ba vurmadan ya amaktad r, çünkü Kuran esas nda bir kar md r.
E er huzur istiyorsan z, huzur dolu sat rlar bulursunuz. E er sava istiyorsan z, sava ç
sat rlar bulursunuz.

Ne yaz k ki Kuran'daki bar yanl s pasajlar, genelde sadece ilk bölümlerdedir, yani
Muhammed'in Mekke'de oldu u zamanlar. Daha kavgac sat rlar kitab n sonraki


                                                                                         32
bölümlerinde, Muhammed'in Medine'ye kaçmas yla ba lar. Sonuç...        slam yaln zca 13
y l boyunca bar temsil etmi tir

... gerçekten zarar verici olan ey çocuklara inanc n bir erdem oldu unun
ö retilmesidir. nanç kesinlikle kötü bir eydir çünkü savunma ge rektirmez, kan t
kald rmaz. ... Bir ehit olarak cennete gidece inin vaadiyle korku kar s nda ba    kl k
kazanan gerçek inançl -kafa, silahl kuvvetler tarihinde, uzun yay, sava at , tank ve
bombalar n yan nda önemli bir yeri hak eder.

                             BÖLÜM 9
                    ÇOCUKLUK, ST SMAR ve KAÇI
Her köyde ö retmen denen yanan bir ate var; ve yine her köy de papaz denen, bu
ate i söndüren biri var. V CTOR HUGO

Roma Katolik Kilisesi'nin temel inanç si stemine göre, usule ayk r ve gizlice yap lsa da,
çocuk bir kez vaftiz edildi mi geri dönülmez ekilde H ristiyan olmu say l r.

F Z KSEL ve RUHSAL ST SMAR
Hiçbir kan ta dayanmadan ba l oldu u inanc n tek do ru inanç oldu unu kabullenmek,
ba ka inançlar sapma veya geçersiz olmakla suçlamak büyüklük taslamaktan ba ka bir
 ey de ildir.

Laik görü leri savunanlar uyan k olmazlarsa, Dominyoncular (H ristiyan ö retisinin
egemenli ini savunan dinsel görü yanl lar ) ve Yeniden Yap lanmac lar, k sa süre
içerisinde Amerika'n n dinsel ya am nda geçerli ve etkili olacaklard r.

Cehennemin korkunçlu unun bu denli i irilmesinin, onun gerçek olmas n n imkans z
olmas n telafi etmek amac ta d n oldu unu öne sürdüm. E er mant kl bir ey
olsayd , cayd rmak için çok az hat rlatmak yeterli olurdu. Gerçek olamayaca ndan,
cayd r c l k de erini korumak ve olanaks zl n dengelemek için çok a r miktarda
korkutucu bir yer olarak tan t lmas gerekir.

ÇOCUKLARI KORUMAK
Konu ma özgürlü ü, müdahalede bulunulamayacak denli de erli bir özgürlüktür. Fakat
bir önemli istisna ... Çocuklar n özel durumu için sansür lehinde ...

Etnik gruplara ait dinsel uygulamalar n tuhafl n yücelten ve bu yolda gi ri ilen
zalimlikleri hakl bulan görü , s k s k kar m za ç kmakta.

Belirli bir ya taki çocuklar n e itim görmeleri Ami 'lerin dinsel de erlerine ayk r yd .
Özellikle Ami çocuklar n n 16 ya na kadar okula zorunlu devam n n, çocuklar n
bugünkü Ami toplulu unu bo vermesi ve dini konular önemsenmemesi yönünde çok
büyük tehlike ta maktad r. Ami ler, bu durumda ya toplumda asimile olurlar ya da
daha dindar bir bölgeye göç etmek zo runda kal rlar.




                                                                                       33
B L NÇLENME TEKRAR YÜKSEL YOR
Laik düzenin olmad    ngiltere'de, ateist aileler, çocuklar n n okullarda bulunduklar
toplumda hakim ol an dinsel inan la yeti tirilmesine göz yummaktalar.


                           BÖLÜM 10
                  ÇOK GEREKL B R BO LUK (MU) ?
Dinin insan ya am nda ba l ca dört rolü oldu u ö retilir: Aç klama, tavsiye, teselli ve
telkin.

Evrimciler, biz insanlar genç maymunlar olarak tan mlarlar ki genç empanze ve
gorillerin yeti kin empanze ve gorillerden daha fazla insana benzedikleri su götürmez
bir gerçektir.

AVUNTU - TESELL
Avutma gücünün olmas , dinin gerçek oldu unun ispat olamaz. ... Bunlar yaln zca,
kendinizi Tanr n n var oldu una ikna etmenin (gerçekten var olmasa da) çekicili ini
kan tlayabilirdi. ... Tanr ya inanmakla, inanca inanmak aras ndaki fark aç klar: Her ne
kadar sahte olsa da, inan lmas çekici olan bir inanç: Tanr m, inançs zl m konusunda
bana yard m edece ine inan yorum nançlar sallant da olan ama yine de dine sad k
olan insanlar, bunlar di er insanlara ö retmeye te vik edilirler. Bir eyi yeterince
tekrarlad n zda, kendinizi bunun gerçek oldu una ikna etmeyi ba arabilirsiniz.

Tan d m ateistlerin ço unun ateizmlerini bir sahte dindarl k perdesinin arkas na
saklad klar n söylemekle herhalde abartm olmam. Bu ki iler do aüstü herhangi bir
güce inanmazlar ancak mant ks z inanç için belirsiz bir hissi bar nd rmaya devam
ederler. nanca inan rlar. Birçok insan n X gerçektir ifadesiyle, nsanlar n X'in gerçek
oldu una inanmak zorunda olmalar makuldür ifadesi aras ndaki fark n ne oldu unu
görünürde aç klayam yor olmas a rt c d r. Belki de bu mant k hatas na bile bile
dü müyor ancak, gerçe in insani duygular n kar s nda daha önemsiz ol du unu
dü ünüyorlard r. nsani duygular kötülemek istemem. Ama ne yi tart t m z aç a
kavu turmam z gerekiyor: duygular m gerçekler mi ? Her ikisi de öneml idir ancak
tamamen farkl eylerdir.

Avuntu, ... ruhsal s k nt ya da kederin yat t r lmas olarak aç klanmaktad r. Avuntuyu
ikiye ay raca m :
    1. Do rudan fiziksel avuntu.
    2. Önceden kabul edilmeyen gerçekleri ke federek veya mevcut gerçekleri, yeni bir
       bak aç s yla irdeleyerek avuntu.

 kinci tip avuntuya bakt m zda, burada dinin son derece etkili oldu una inanmak hiç
güç de ildir. ... Hiç üphesiz zaman içinde Tanr hay rl eyler de gönderecektir.
Ölümden korkan birisinin içtenlikle ölümsüz bir ruha sahip oldu una inanmas bu ki iyi
avutabilecektir. ... Sahte inançlar en az gerçekleri kadar avutucu o labilir, ta ki
gerçeklerin su yüzüne ç kt     ana kadar.



                                                                                          34
Tanri  Yanilgisi / Richard  Dawkins
Tanri  Yanilgisi / Richard  Dawkins

Weitere ähnliche Inhalte

Andere mochten auch

Week four sped23000
Week four sped23000Week four sped23000
Week four sped23000Brian Friedt
 
Images of Western Canada
Images of Western CanadaImages of Western Canada
Images of Western Canadadavepatt
 
Joshua Bell Vioolspeler T
Joshua Bell Vioolspeler TJoshua Bell Vioolspeler T
Joshua Bell Vioolspeler TRudolf Winius
 
Week five sld characteristics_fall
Week five sld characteristics_fallWeek five sld characteristics_fall
Week five sld characteristics_fallBrian Friedt
 
Presentation musee
Presentation museePresentation musee
Presentation museeurbs
 
Week five cd sped_23000
Week five cd sped_23000Week five cd sped_23000
Week five cd sped_23000Brian Friedt
 

Andere mochten auch (6)

Week four sped23000
Week four sped23000Week four sped23000
Week four sped23000
 
Images of Western Canada
Images of Western CanadaImages of Western Canada
Images of Western Canada
 
Joshua Bell Vioolspeler T
Joshua Bell Vioolspeler TJoshua Bell Vioolspeler T
Joshua Bell Vioolspeler T
 
Week five sld characteristics_fall
Week five sld characteristics_fallWeek five sld characteristics_fall
Week five sld characteristics_fall
 
Presentation musee
Presentation museePresentation musee
Presentation musee
 
Week five cd sped_23000
Week five cd sped_23000Week five cd sped_23000
Week five cd sped_23000
 

Ähnlich wie Tanri Yanilgisi / Richard Dawkins

Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları - horozz.net
Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları - horozz.netErich Von Daniken - Tanrıların Arabaları - horozz.net
Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları - horozz.netAdnan Dan
 
Gelin birlik olalım broşür. turkish (türkçe)
Gelin birlik olalım broşür. turkish (türkçe)Gelin birlik olalım broşür. turkish (türkçe)
Gelin birlik olalım broşür. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Bedri Ruhselman - Ruhlar Arasında - horozz.net
Bedri Ruhselman - Ruhlar Arasında - horozz.netBedri Ruhselman - Ruhlar Arasında - horozz.net
Bedri Ruhselman - Ruhlar Arasında - horozz.netAdnan Dan
 
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Evrimcilere net cevap 1. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 1. turkish (türkçe)Evrimcilere net cevap 1. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 1. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
çocuklar darwin yalan söyledi. turkish (türkçe)
çocuklar darwin yalan söyledi. turkish (türkçe)çocuklar darwin yalan söyledi. turkish (türkçe)
çocuklar darwin yalan söyledi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Siraç Dergi | Sayı 1
Siraç Dergi | Sayı 1Siraç Dergi | Sayı 1
Siraç Dergi | Sayı 1Siraç Dergi
 
EVRİM FELSEFESİ
EVRİM FELSEFESİEVRİM FELSEFESİ
EVRİM FELSEFESİVural Yigit
 
Materyalizmin sonu. turkish (türkçe)
Materyalizmin sonu. turkish (türkçe)Materyalizmin sonu. turkish (türkçe)
Materyalizmin sonu. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Neo darwinizm güdümlü genetik mühendisliği
Neo darwinizm güdümlü genetik mühendisliğiNeo darwinizm güdümlü genetik mühendisliği
Neo darwinizm güdümlü genetik mühendisliğiibrahimokur
 
Bilginin İslamilestirilmesi
Bilginin İslamilestirilmesiBilginin İslamilestirilmesi
Bilginin İslamilestirilmesiAbdurrahman Çam
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Derin zaman - Zaman Nedir
Derin zaman -  Zaman NedirDerin zaman -  Zaman Nedir
Derin zaman - Zaman NedirAdnan Dan
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 4. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 4. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 4. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 4. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 

Ähnlich wie Tanri Yanilgisi / Richard Dawkins (20)

Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları - horozz.net
Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları - horozz.netErich Von Daniken - Tanrıların Arabaları - horozz.net
Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları - horozz.net
 
Gelin birlik olalım broşür. turkish (türkçe)
Gelin birlik olalım broşür. turkish (türkçe)Gelin birlik olalım broşür. turkish (türkçe)
Gelin birlik olalım broşür. turkish (türkçe)
 
Ortaçağ
OrtaçağOrtaçağ
Ortaçağ
 
Bedri Ruhselman - Ruhlar Arasında - horozz.net
Bedri Ruhselman - Ruhlar Arasında - horozz.netBedri Ruhselman - Ruhlar Arasında - horozz.net
Bedri Ruhselman - Ruhlar Arasında - horozz.net
 
Etigintarihselgelisimi
EtigintarihselgelisimiEtigintarihselgelisimi
Etigintarihselgelisimi
 
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
 
Evrimcilere net cevap 1. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 1. turkish (türkçe)Evrimcilere net cevap 1. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 1. turkish (türkçe)
 
çocuklar darwin yalan söyledi. turkish (türkçe)
çocuklar darwin yalan söyledi. turkish (türkçe)çocuklar darwin yalan söyledi. turkish (türkçe)
çocuklar darwin yalan söyledi. turkish (türkçe)
 
Siraç Dergi | Sayı 1
Siraç Dergi | Sayı 1Siraç Dergi | Sayı 1
Siraç Dergi | Sayı 1
 
EVRİM FELSEFESİ
EVRİM FELSEFESİEVRİM FELSEFESİ
EVRİM FELSEFESİ
 
Voodoo Bebeği (ikinci versiyon)
Voodoo Bebeği (ikinci versiyon)Voodoo Bebeği (ikinci versiyon)
Voodoo Bebeği (ikinci versiyon)
 
Materyalizmin sonu. turkish (türkçe)
Materyalizmin sonu. turkish (türkçe)Materyalizmin sonu. turkish (türkçe)
Materyalizmin sonu. turkish (türkçe)
 
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
 
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
 
Neo darwinizm güdümlü genetik mühendisliği
Neo darwinizm güdümlü genetik mühendisliğiNeo darwinizm güdümlü genetik mühendisliği
Neo darwinizm güdümlü genetik mühendisliği
 
Bilginin İslamilestirilmesi
Bilginin İslamilestirilmesiBilginin İslamilestirilmesi
Bilginin İslamilestirilmesi
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
 
Hristiyanlik
HristiyanlikHristiyanlik
Hristiyanlik
 
Derin zaman - Zaman Nedir
Derin zaman -  Zaman NedirDerin zaman -  Zaman Nedir
Derin zaman - Zaman Nedir
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 4. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 4. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 4. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 4. turkish (türkçe)
 

Tanri Yanilgisi / Richard Dawkins

  • 1. TANRI YANILGISI The God Delusion Ric hard Dawkins Richard Dawkins Richard Dawkins, bilimin halkça anla lmas için olu turulmu Oxford Üniversitesi Charles Simonyi kürsüsünde profesör ve ayn zamanda New College bilim kurulunun bir üyesidir. Gen Bencildir, Richard Dawkins'i üne kavu turan ve hali haz rda en ünlü ve çok okunan kitab d r. Bir dizi çok satan kitap arkas ndan gelmi tir: Geni letilmi Fenotip (The Extended Phenotype ), Kör Saatçi (The Blind Watchmaker), Cennetten Akan I rmak (River Out of Eden), mkans zl k Da na T rmanmak (Climbing Mount Improbable ), Gökku a n Sökmek (Unweaving the Rainbow), Atalar m z n Hikayesi (The Ancestor's Tale) ve k sa yaz lar ndan olu an Bir eytan' n Papaz (A Devil's Chaplain). Dawkins hem Kraliyet Cemiyeti (The Royal Society) hem de Kraliyet Edebiyat Cemiye ti (Royal Society of Literature ) üyesidir. Aralar nda 1987 Kraliyet Edebiyat Cemiyeti ödülü, 1990 Kraliyet Cemiyeti Michael Faraday ödülü, 1997 nsan Biliminin lerlemesi çin Uluslararas Kozmos Ödülü (International Cosmos Prize for Achievement in Human Science), 2001 Kistler Ödülü, 2001 Shakspeare ödülü ve 2007 Galaxy ngiliz Kitap Ödülleri Y l n Yazar ödülünün de oldu u say s z onurland rma ve ödülün de sahibidir. Haziran 2006 da ngiliz televizyonu Kanal Dört, Richard Dawkins taraf ndan hem yaz lan hem sunulan ve bu kitapta geli tirilen konular n baz lar n irdeleyen, Tüm Kötülüklerin Kökeni isimli ik i belgesel yay nlad . *** ÇER K Önsöz ..... 9 Bölüm 1. çten nanan Bir nançs z 17 Hakl itibar ..... 18 Haks z itibar .. 27 Bölüm 2. Tanr Hipotezi ............................................ 35 Çok Tanr c l k .... 37 Tek Tanr c l k .... 42 Laiklik, Amerika'n n Kurucular ve Dini ..44 Agnostisizmin Yetersizli i .... 51 Noma ...... 58 Büyük Dua Deneyi .... 64 Neville Chamberlain Evrimciler Okulu .... 69 Küçük Ye il Adamlar ... 72 Bölüm 3. 1
  • 2. Önsöz Bu kitap sizin için. Bilinci artt rmay amaçlar, bir ateist olman n gerçekçi, cesur ve görkemli bir istek oldu u konusunda bilinci artt rmay . Mutlu olan, dengeli, ahlakl ve mant a dayal fikirlerle tatmin olmu bir ateist olabilirsiniz. Belki de agnostisizmin makul bir görü oldu unu, ancak ateizmin en az dinsel inanç kadar dogmatik (inançsal) oldu unu dü ünüyorsunuz. Amerikan kamuoyu yoklamalar , ateistlerin ve agnostiklerin say s n n dindar Yahudilerin ve hatta di er baz dindar topluluk üyelerinin say s n aç k ara farkla geçti ini ileri sürüyor. Ancak, Amerika'da en etkili siyasal lobi oldu u herkesçe bilinen Yahudilerin ve daha büyük politik gücü kullanabilen ev anjelik H ristiyanlar n aksine, ateistler ve agnostikler organize de ildirler ve bu yüzden hemen hemen s f r etkiye sahiptirler. Asl nda ateistleri organize etmek, kedileri gütmeye benzetilir çünkü ateistler ba ms zca dü ünmeye yatk nd rlar ve otoriteye boyun e meyeceklerdir. Robert M. Pirsig öyle demi tir; Yan lg dan bir ki i ac çekiyorsa, buna delilik denir. Yan lg dan birçok insan ac çekti inde ise buna Din denir. BÖLÜM 1. ÇTEN B R NANÇSIZ Kafamda insan suretinde bir Tanr canland rmaya çal mam; dünyan n yap s kar s nda, onu kavramaya yetersi z alg lar m z n el verdi i ölçüde hu u duymak yeterlidir. ALBERT EINSTEIN HAKLI T BAR Nobel ödüllü fizikçi (ve ateist) Steven Weinberg, Dreams of a Final Theory ' de (Son Kuram n Dü leri) basit bir aç klamayla ta gedi ine oturtmu tur: Baz insanlar n öylesine geni , öylesine esnek Tanr görü leri vard r ki her nereye bakarlarsa baks nlar Tanr y bulacaklar na hiç üphe yoktur. Onlara sordu unuzda, 'Tanr en büyüktür' ya da 'Tanr bizim en üstün yarad l l halimizdir' ya da 'Tanr kainatt r' diyeceklerdir. Elbette, t pk di er kelimelerde oldu u gibi 'Tanr ' kelimesine de istedi imiz anlam verebiliriz. E er 'Tanr enerjidir' demek isterseniz, onu bir avuç kömürün içinde de bulabilirsiniz. Daha talihsiz bir kafa kar kl ise Einstein c din denilebilecek eyi do a üstücü dinden ay ramamak yüzünden do mu tur. Einstein' n ara s ra Tanr n n ad n anmas , (ki bunu yapan tek ateist bilim adam o de ildir) yanl anlamaya ve bu ünlü dü ünür üzerinde hak iddia etmeye can atan do a üstücülere cazip gelmi ti. Julian Baggini, Ateizm: Çok K sa Bir Takdim'de bir ateistin natüraliz mle ba lant s n n anlam n aç klar: Ateistlerin temel in anc ; kainatta yaln zca tek çe it hammadde bulundu u ve bunun da fiziksel oldu udur, bunun d ndaki eyler, güzellik, duygular ve ahlaki de erler yani k sacas insan hayat na zenginlik katan zengin fenomenlerin tümü ak lda olu ur. 2
  • 3. E er kesin olarak anla lamad için do an n ötesine uzan yormu gibi görünen herhangi bir ey varsa, eninde sonunda onu anlamay ve do an n içinde onu kucaklamay umar z. Ne de olsa bir gökku a n bilimsel tan m yla aç klad n zda muhte emli inden hiçbir ey kaybetmeyecektir. Yahudi oldu unu gurur duyarak söyleyen ve Yahudi dini kurallar na uyan bir çok entelektüel ateist vard r. Bunun sebebi belki eski geleneklere, ya da öldürülmü akrabalara kar sadakat ve ayn zamanda "din"'i, birçoklar m z n payla t en ünlü taraftar Albert Einstein olan panteistik sayg olarak s n fland rmaya olan a k n ve a rt c isteklilik olabilir. nanmayabilirler ancak Dan Dennett'in söyledi i ekilde, 'inanca inan rlar'. Einstein' n en hevesle al nt yap lan dü üncesi udur, Dinsiz bilim topal, bilimsiz din kördür. Ancak Einstein ayn zamanda unlar da söylemi tir: Dinsel görü lerim hakk nda okuduklar n z elbette bir yaland , düzenli olarak tekrar edilmekte olan bir yalan. nsan suretinde bir Tanr ya inanmam; ve bu nu hiçbir zaman inkar etmedim, aksine bunu aç k bir ekilde ifade ettim. E er içimde dinsel olarak tan mlanabilecek bir his var ise, bu dünyan n yap s kar s ndaki s n rs z hayranl md r, elbette bilimimizin aç klayabildi i kadar na. te Einstein'dan birkaç al nt daha, amaç Einstein c inanc n lezzetini katmakt r. Ben içten inanan bir inançs z m. Bu biraz yeni bir tür inançt r. Ben do aya hiçbir zaman bir amaç, hedef veya antropomorfik (insan biçiminde) olarak anla labilecek bir ey yüklemedim. Do adan anlad m, onun sadece çok eksikçe kavrayabildi imiz, ola anüstü güzellikte bir yap oldu u ve dü ünen insana alçakgönüllülük hissini a lamas gerekti idir. Bu, mistisizm ile hiç alakas olmayan gerçek bir inanca dayal bir duygudur. nsan suretinde bir Tanr fikri bana oldukça yabanc d r ve hatta safça gelir. O halde, o da t pk Voltaire ve Diderot gibi bir deist miydi ? Yoksa felsefesine hayran oldu u Spinoza gibi bir panteist miydi: Varolan n sistemli harmonisinde ke ndisini belli eden, Spinoza'n n Tanr s na inan r m, kendisini insan eyl emleri ve kaderleriyle ili kilendiren bir Tanr ya de il. ? Gelin terminolojiyi hat rlayal m. Bir teist, ilk i i olan evreni yaratmas n n yan nda, hala ortal klarda ilk yaratt klar n n sonraki kaderini etkileyen ve gözleyen bir do aüstü zekaya inan r. Tanr ya inanan birçok inanç sisteminde, Tanr insani meselelerle çok yak n ili kidedir. Dua edenlere cevap verir, günahlar affeder ya da cezaland r r, mucizeler yaratarak dünyaya müdahale eder, iyi ve kötü eylemlerimizin hesaplar n tutar ve bunlar ne zaman yapt m z bilir (ve hatta ne zaman yapmay dü ündü ümüzü de bilir). Bir deist de do aüstü bir zekaya inan r ancak bu zekan n eylemleri, öncelikle kainata hükmeden kanunlar düzenlemekle s n rl d r. Deist Tanr asla daha sonra müdahale etmez ve insan meselelerine özel bir ilgi duymad kesindir. Panteistler do aüstü bir Tanr ya hiç inanmazlar, ancak tarih kelimesini do an n ya da kainat n ya da i leyi e hükmeden kanunlar n do aüstü olmayan e anlaml s olarak kullan rlar. Ancak bu e anlaml l k do a üstücülü ü içermez. Deistlerin Tanr s duac lara 3
  • 4. cevap vermez, günahlarla ya da günah ç karmalarla ilgilenmez, dü üncelerimizi okumaz ve k aprisli mucizelerle müdahale etmez ve dolay s yla deistler teistlerden bu noktada ayr l r. Deistler ile panteistler aras ndaki fark ise, deist Tanr n n panteistin kainat n kurallar için belirledi i mecazi ya da iirsel e anlam olmaktan ziyade, bir çe it kozmik zeka olmas d r. Panteizm uyar lm ateizmdir. Deizm, suland r lm teizmdir. Einstein dan al nt yaparsak; Tecrübe edilebilecek herhangi bir eyin arkas nda akl m z n kavrayamayaca bir ey oldu unu ve bunun güzelli inin ve de ha metinin bize yaln zca dolayl bir yolla ve zay f bir yans ma olarak ula t n hissetmek, bu dindarl kt r. te ben bu anlamda dindar m. Ben de bu anlamda dindar m ama kavrayamayaca ifadesinin sonsuza kadar kavranamaz anlam na gelmemesi ko uluyla. Ancak kendime dindar dememeyi tercih ederim çünkü bu yan lt c olur. Carl Sagan bunu çok güzel ifade eder: Tanr e er sadece ve sadece kainata hükme den fiziksel kanunlar serisiyse, o halde böyle bir Tanr n n varl çok aç kt r. Bu Tanr duygusal yönden tatmin edici de ildir ... , yer çekimi kanununa dua etmenin pek anlaml oldu u söylenemez. Bu fizikçilerin metaforik (mecazi) ya da panteistik T anr s , ncil'in, rahiplerin, molla ve hahamlar n ve de Katolik Kilisesi'nin de i mez kurallar n n müdahale eden, mucize üreten, dü ünceleri okuyan günah cezaland ran, dualara yan t veren, Tanr s ndan birkaç k y l uzaktad r. Bu ikisini kas tl ca kar t rmak, benim kanaatimce entelek tüel hainli in daniskas d r. HAKSIZ T BAR Toplumumuzda dindar olmayanlar dahil neredeyse herkesin kabul etti i genel bir san vard r; bu, dinsel inanc n bilhassa sald r lara kar savunmas z oldu u ve ola and kal nl kta bir sayg duvar yla korunmas gerekti idir. Douglas Adams bu konuya çok ustaca aç kl k getirir, onun bu sözlerini payla maktan hiç usanmam: Din ... merkezinde baz fikirler bar nd r r ve biz bunlar kutsal ya da mübarek diye adland r r z ya da benzer terimler kullan r z. Bu u anlama gelir, te hakk nda kötü söz söyleme izninizin olmad bir fikir ya da bir kavram; tek keli meyle, bu yasakt r. Peki neden olmas n ? Çünkü y asakt r ! E er birisi sizin onaylamad n z bir partiye oy verirse, bu konuda onunla istedi iniz kadar tart makta serbestsiniz; herkes bir görü bildirecek ama bu kimseyi rencide etmey ecektir. E er birisi vergilerin artmas ya da azalmas gerekti ini söylerse, bu konuda da yorum yapmakta özgürsünüz. Ancak di er taraftan, birisi Bir Sebt günü k dü mesine dokunmamal y m derse, ona öyle dersiniz, Buna sayg duyar m . Neden Muhafazakar partiyi ya da çi partisini, Cumhuriyetçileri ya da Demokratlar , u yada bu model ekonomiyi ya da Windows yerine Macintosh'u desteklemek" tamamen me rudur da kainat n nas l meydana geldi i ve onu kimin yaratt yla ilgili bir fikir beyan etmek yasakt r ? Kutsal meseleler oldu u için mi ? ... Genelde dinsel görü lere itiraz etmemeye al k n z Yine de meseleyi mant kl ca irdeledi inizde, böylesi fikirlerin di er fikirlerle çeki ebilmesi ad na en az onlar kadar serbest olmamas n n bir sebebi yoktur, tabi e er söylenmemeleri gerekti ini aram zda bir ekilde kararla t rmad ysak. ' 4
  • 5. Din, her zaman koz ol arak kullan lm t r. Dinin gücü adeta bir t ls m gibidir. E cinsel kar t ayr mc l n resmi davas , sözüm ona dinsel ayr mc l a kar bir dava olarak düzenlenmi tir ! Ve yasa buna sayg duyar görünmektedir. E er e cinsellere hakaret etmemi engellemeye çal rsan z, bu benim önyarg özgürlü üme tecavüz etmektir. diyerek s yr lamazs n z. Ancak unu diyerek kurtulabilirsiniz, Bu benim din özgürlü üme tecavüz etmektir. Üzerinde dü ündü ünüzde, aradaki fark nedir ? Bir kez daha din, bask n ç km t r. Ayr ca hiç kimsenin Peygamberin resmini çizmemesini ö ütleyen slami bir ö reti vard r. Mueller'in incelemesine göre; E er insanlar bir 7'nci yüzy l vaizini kendi ailelerinden daha çok seviyorlarsa, bu onlara kalm . Ancak onlardan ba ka kimse bunu ciddiye almak zorunda de ildir H.L. Menken'in dedi i gibi: Di er dostlar m z n inanc na sayg göstermek zorunday z ancak bu sayg yaln zca kar s n n güzel, çocuklar n n da ak ll oldu u teorisine gösterdi imiz anlay ta ve boyutta olmal d r. Olaylar n geli iminde dine benzersiz ekilde ve haddini a an sayg gösterilir ki ben bu kitap için bundan feragat ediyorum. Ne birilerini incitmek ad na tarz m n d na ç kaca m ne de inanç meselesini di er meselelerden ayr tutarak daha yumu ak bir tutum sergileyece im. BÖLÜM 2. TANRI H POTEZ Bir ça n dini, bir sonrakinin edebi e lencesidir. RALPH WALD EMERSON Eski Ahit'in Tanr s , tart maya aç k olarak, tüm literatürün en tats z karakteridir. K skanç ve bundan gurur duyan, dar kafal , adaletsiz, ba lamak bilmez bir hakimiyet ba ml s , kindar, kana susam bir etnik temizlikçi, homofobik, rkç , bebek katili, soyk r mc , evlat katili, bir salg n hastal k gibi tehlike saçan, megalomanyak, sadomazo ist, kötücül, dönek bir zorba ve bir kad n dü man . Thomas Jefferson da benzer fikre sahipti: "H ristiyanlar n Tanr s korkunç, kötü huylu bi r varl kt r; ac mas z, kindar, kaprisli ve adaletsizdir" Bu denli kolay bir hedefe sald rmak insafs zl kt r. Bunun aksine, Tanr Hipotezini daha savunulabilir bir biçimde tarif etmeliyim: bir üstün insan, bir do a üstü zeka vard r ve bu varl k, kainat ve de içindeki biz dahil her eyi bilinçli olarak tasarlam ve yaratm t r. Bu kitap daha farkl bir görü ü savunacakt r: herhangi bir ey tasarlamaya yeter karma kl kta bir yarat c zeka, yaln zca kademeli evrimin uzun bir sürecinin son ürünü olarak ortaya ç kabilir. Evrim geçirmi yarat c zekalar muhakkak kainata en geç kat lanlard r ve bu sebepten ötürü, evrenin tasar m ndan sorumlu olamazlar. Tanr bu tan ma göre bir yan lg d r ve sonraki bölümlerin gösterece i gibi, zararl bir yan lg d r. 5
  • 6. ÇOK TANRICILIK ( Politeizm) ibn Warraq : tektanr c l n nihai kaderi s ras geldi inde bir tanr daha eksilterek ateizm olmakt r. Tabi ki en iyisi, dini, hay rseverli in sebebiymi gibi göstererek reklam n yapmay tamamen terk etmek olurdu. (e er Mormonizmi' de sayarsak dört din) hepsinin de geçmi i mitolojik resul brahim'e dayan r. Benim sald rd m ey, Tanr d r, bütün Tanr lard r ve ne zaman ve ne ekilde icat edilmi veya edilecek olurlarsa olsunlar do aüstü olan her eydir. TEK TANRICILIK (Monoteizm) Eski Ahit ad yla bilinen barbar bir Tunç ça metninden üç insanl k kar t din geli mi ve dolay s yla, gök tanr ve dünyevi erkek elçilerinin etkisine girmi olan bu diyarlarda 2000 y ld r bir kad n nefreti var olmu tur.GORE VIDAL H ristiyanl n temeli, Filistin'in Roma i gali s ras nda Tarsuslu Paul taraf ndan, Yahudili in daha merhametli ve daha az ayr cal kl tek tanr c bir mezhebi olarak at lm ve dünyan n geri kalan na Yahudilerden yay lm t r. Birkaç yüzy l sonra, Muhammed ve takipçileri Yahudi orijinal inin kat tektanr c l na yeniden döndüler ama ayr cal n bir kenara ittiler. Ve inanc yaymak için güçlü bir askeri fetih ide olojisi ekleyerek, yeni kutsal kitap Kuran' n üzerinden slam' kurdular. H ristiyanl k da, ilkin mparator Konstantin'in bu inanc d merkezli bir mezhep olmaktan ç kar p resmi inanç konumuna yükseltmesinin ard ndan Romal lar n, ard ndan Haçl sava ç lar n n ve daha sonra vurguncular ve misyonerler e li indeki di er Avrupal i galci ve sömürgecilerin kulland klar k l çlar sayesinde yay lm t r. ... Budizm ve de Konfüçyüsçülük gibi di er inançlar için endi elenmem gerekmiyor. Asl nda bunlara din yerine ahlaki düzen veya hayat felsefesi olarak bak lmas gerekti i eklinde söylenebilecek birkaç söz vard r. Eski Ahit'in psikoz sorunlu tanr s na k yasla, 18. yüzy l Ayd nlanmas n n deist Tanr s ba tan a a daha ulu bir varl kt r: kozmik yarat m na yak an, yüceli i itibariyle insani meselelerle ilgilenmeyen, ki isel dü ünce ve umutlar m za kay ts z, kirli günahlar m z ya da geveledi imiz pi manl klar m z kafas na takmayan. deistlerin ateistlerle çeli mesi, teistlerle ise birle mesi daha büyük ihtimal dir. Her eyin ötesinde, her iki grup da evreni yaratm olan üstün bir zek aya gerçekten inan r. LA KL K, AMER KA'NIN KURUCULARI VE D N kurulu temellerinde laiklik olan Amerika'n n u an H ristiyanl k aleminin en dindar ülkesi olmas çeli kisine s kl kla dikkat çekilir. Yine bir di er varsay ma göre Amerika'n n a r dindarl , paradoksal bir ekilde, yap s ndaki laiklikten ileri gelmektedir. Amerika hukuki yönden aç kça laik oldu u için, din, hür te ebbüs halini alm t r. ve sonuç günümüz deki az e itimli s n flar aras nda din ç lg nl na yakla an bir eydir. 6
  • 7. Jefferson' n a a daki demeci, bugün agnostisizm dedi imiz eyden ay rt edilemez: "Soyut varl klardan bahsetmek, hiçlerden bah setmektir. nsan ruhunun, meleklerin ve tanr n n soyut oldu unu söylemek, ya bunlar n birer hiç oldu unu söylemek demektir ya da Tanr , melekler ve ruhlar yoktur. Zay f zihinleri kölele tiren a a l k önyarg lar n yol açt bütün korkular üzerinden at. Mant bulundu u yuvas na s k ca oturtarak düzelt ve her olay ve dü ünce için onun mahkemesine ba vur. Tanr n n varl n bile cesurca sorgula; çünkü e er bir Tanr varsa, akla sayg y gözü kapal korkudan daha çok takdir edecektir. Jefferson ve arkada lar teist, deist, agnostik ya da ateist olmalar n n yan nda ayn zamanda dinsel görü leri olan ya da olmayan bir Ba kan n, ahsi meselelerini tamamen içinde tutmas gerekti ine inanan tutkulu laiklerdi. Amerika'n n kurucular n n hepsi, özel dinsel inançlar her ne olursa olsun, e er Baba George Bush'un kendisine gazeteci Robert Sherm taraf ndan sorulan, Ateist olan Amerikal lar n vatanda l klar n n ve vatanseverliklerinin e itli ini onayl yor musunuz ? sorusuna verdi i cevab okusalard donakal rlard : Hay r, bu ateistlerin ne vatanda ne de vatansever olarak say lmalar n n zorunlu oldu unu dü ünmüyorum. Bu millet Tanr n n emrindedir. Ateizmi onaylayan her ba kan aday n n ani bir siyasi intihara giri mi oldu u, evrensel bir görü tür. AGNOST S ZM N YETERS ZL Hiçbir ekilde kan t bulamad m z konularda agnostik olmakta yanl olan bir ey yoktur. Mant a uygun bir duru tur. Agnostisizm, bir anlamda ço u bilimsel sorgulamada uygun bir duru tur; mesela fosil tarihindeki en büyük imha olan dinozor neslinin tükenmesine neyin yol açt n n sorgulanmas nda oldu u gibi. Agnostisizmi iki çe ide ay rarak ba layaca m. UGA, yani Uygulamada Geçici Agnostisizm, gerçekten kesin bir yan t n oldu u, öyle ya da böyle, ancak bu yan ta ula mak için yeterli kan t m z n olmad , (ya da kan t anlamad m z ya da kan t okumaya vaktimizin olmad , vesaire ... ) akla uygun haz r cevapl l kt r. UGA, dinozor katliam kar s nda mant kl bir duru tur. Bir yerlerde bir gerçek vard r ve bir gün bu gerçe i bilmeyi umar z, gerçi o an bilmeyiz. Ancak ayr ca, haz r cevapl l n son derece kaç n lmaz bir türü daha vard r ki buna Prensipte Sabit Agnostisizm (PSA) diyece im. Agnostisizmin PSA türü, ne kadar kan t toplarsak toplayal m asla cevaplanamayacak sorular için uygundur, çünkü kan t fikri ba l ba na uygulanamazd r. Tanr n n varl ya da yoklu u evrenle ilgili bilimsel bir olgudur, uygulamada olmasa bile prensipte ke fi mümkündür. ... 1) Koyu Teistler. Tanr n n var olma olas l %100 dür. C.G.Jung un sözleriyle Ben inanmam, bilirim. 7
  • 8. 2) Son derece yüksek ol as l k ama tam yüzde 100 de ildir. Fiili teistler (gerçekten teist olanlar). Kesin olarak bilemem ama Tanr ya fazlas yla inan r m ve onun burada oldu unu varsayarak hayat m sürdürürüm . 3) Yüzde 50'den yüksek ama çok yüksek olmayanlar . Teknik aç dan agnostik ama teizm meyilli. Son derece üphe duyar m ama Tanr ya inanmaya meyilliyim. 4) Tam yüzde 50. Düpedüz tarafs z agnostik. Tanr n n varl ya da var olmamas tam anlam yla e it olas l ktad r. 5) Yüzde 50'den dü ük ama çok dü ük de il. Teknik aç dan agnostik ama ateizm meyilli. Tanr n n olup olmad n bilmem ama inançs z olmaya meyilliyim. 6) Son derece dü ük olas l k ama s f r de il. Fiili ateist. Kesin olarak bilemem ancak Tanr n n epey olanak d oldu unu dü ünürüm ve burada olmad n varsayarak hayat m sürdürürüm. 7) Koyu ateist. Tanr n n olmad n bilirim , t pk Jung'un bir tanr n n oldu unu "bilirim" görü ü gibi. (Bu arada, Jung raflar ndaki belirli kitaplar n gürültülü bir patlamayla kendili inden patlad klar n da dü ünmü birisidir.) Ateistler inanç sahibi de ildirler ve tek ba na mant k hiç bir eyin kesinlikle var olmad görü üne itemez. Bu al lm n d ndaki örneklerin tümünün ana fikri, çürütülemez oldu klar d r, ancak yine de hiç kimse bu örneklerin var olma hipotezlerinin, var olmama hipotez leriyle e it bir durumda oldu unu dü ünmez. Russel' n belirtmek istedi i, ispat n yükünün inançs zlar n de il inançl lar n s rt nda oldu udur. Önemli olan Tanr n n çürütülebilir olup olmad de il (ki çürütülemez de ildir) varl n n mümkün olup olmad d r. Ve Tanr kan tlanamayaca ve çürütülemeyece inden, var olma olas l n n yüzde 50 oldu unu varsaymak da kesinlikle mant k d d r ki bu dü üncenin geçersizli ini ayr ca ele alaca z. NO M A ... bilim baz karma k sorular kar layam yorsa, insanlar bunu dinin yapabilece ini dü ünmeye iten nedir ? hepimiz hak etmeyen ama güçlü bir rakibe yaranmak için gerçekte inanmad klar m z onaylamaktan suçluyuz Bir yarat c do aüstü zekan n varl ya da yoklu u aç k bir biçimde bilimsel bir sorgudur, pratikte tart mas z olmasa bile (ya da henüz). Ayr ca dinlerin milyonlarca imanl y etkilemek için bel ba lad her mucize hikayesinin yalanlanmas ya da do rulanmas da öyledir. Ve ilgi çekmenin yoll ar ndan biri gerçekte onaylamad m z bir yöne kaymak, yani NOMA'y benimsemektir ve bu, bilimin dinin iddialar ndan ba ms z olup, hiç tehditkar olmad konusunda hemfikir olmakt r. Chicago genetikçisi Jerry Coyne nin Ruse hakk ndaki sözlerine kulak verdim: Ruse sava n gerçek do as n kavrayamam t r. Bu sava yaln zca evrim ve yarad l ç l k sava de ildir. Dawkins ve Wilson gibi bilim adamlar na göre, gerçek 8
  • 9. çeki me rasyonalizm v e hurafeler aras ndad r. Bilim rasyonalizmin yaln zca bir formunu te kil ederken, din hurafenin en bilindik eklidir. Yarad l ç l k, sadece en güçlü dü man olarak gördükleri eyin bir belirtisidir: din. Din yarad l ç l k olmadan var olabilirken, yarad l ç l k din olmadan var olamaz . Arthur C. Clarke'nin, Third Law (Üçüncü Kural'da) dedi i gibi: Yeterince ilerlemi herhangi bir teknoloji büyüden farks zd r . Teknolojimizin ikram etti i mucizeler eskilerin gözüne, sular yaran Musa ya da su üstünde yürüye n sa hikayelerinden daha az ola anüstü görünmeyecektir. BÖLÜM 3 TANRININ VARLI I YÖNÜNDE KANITLAR THOMAS AQUlNAS'IN 'KANITLAR'I 1. Hareketsiz Hareket Ettirici : Hiç bir ey bir ilk hareket ettirici olmadan hareket etmeye ba lamaz. Bu bizi tek ç k n Tanr oldu u k s r döngüye yöneltir. Bir ey ilk hareketi sa lam olmal d r ve biz buna Tanr deriz. 2. Sebepsiz Sebep : Hiçbir ey kendi kendine sebep olamaz. Her sonucun öncül bir sebebi vard r ve biz tekrar k s r döngüye itiliriz. Bu durum, bir ilk sebep taraf ndan sona erdirilmi olmal d r ki biz buna Tanr deriz. 3. Evrensel spat : Maddesel nesnelerin var olmad bir zaman dilimi mutlaka olmu tur. Ancak, u an maddesel nesneler bulundu undan, bunlar var eden maddesel olmayan bir ey olmal d r ki biz buna Tanr deriz. Bu arada, her eyi bilme ve her eye gücü yetme vas flar n n birbirleriyle çeli ti i mant kç lar n dikkatinden kaçmam t r. E er Tanr her eyi biliyorsa, her eye gücü yetme özelli ini kullanarak yapaca eyler zaten önceden bellidir. Demek ki Tanr bu belirli eylemlerini de i tiremeyecektir, ki bu da her eyi yapabilme gücünün olmad anlam na gelir. Karen Owens bu nükteli küçük paradoksu e it ölçüde esprili bir dörtlü ünde yakalam t r: Her eyi bilen, Gelece i gören Tanr Gelecekteki fikrini de i tirmek için, Her eye gücü yetme özelli ini kullanabilecek mi ? 4. Dereceden spat : Dünyadaki konular n ( eylerin) farkl farkl olduklar n biliriz. Mesela, iyilik ve güzellik dereceleri vard r. Ancak bu dereceler yaln zca bir maksimuma göre k yasland ktan sonra aç kl k kazan rlar. nsanlar hem iyi he m kötü olabilirler, öyleyse maksimum iyilik insanda gömülü olamaz. O halde, kusursuzluk standard n belirlemek için de ba ka bir maksimum olmal d r ve biz bu maksimuma Tanr deriz. 5. Teolojik spat ya da Tasar dan spat : Dünyadakiler, özellikle ya ayan nesneler, sanki birisi taraf ndan tasarlanm gibi görünürler. Tasarlanmam gibi görünen bildi imiz hiç bir ey yoktur. O halde bi r tasar mc olmal d r ve biz ona Tanr deriz. 9
  • 10. Anselm e göre, kendisinden daha mükemmel hiçbir varl n tasavvur edilemeyece i bir varl , en mükemmel olan tasavvur etmek mümkündür. Bir ateist dahi böyle bir varl akla getirebilir, gerçek dünyadaki varl n inkar etse bile. Kan t öyle bir sonuca var r; gerçek dünyada var olmay an bir varl k, bu duruma göre mükemme l olamaz. O halde bir çeli kiye dü eriz ve demek ki Tanr vard r ! Sonuç itibariyle, bir budala dahi en az ndan akl n içinde daha üstün bir örne i olmayan bir eyin var oldu una ikna olmu tur. Bunu hissetmesi için kulak vermesi gerekir. Ve hissedilen ey her ne ise, akl n içindedir. Ve elbette, daha üstün bir ey dü ünülemeyece inden yaln zca zihnin içinde var olamaz. Zira yal n zca zihnin içinde var oldu unu hayal edin: o halde gerçekte de var oldu u dü ünülebilir ki bu daha üstün olan d r. Bertrand Russel (budala de ildir) ilginç bir söz söylemi tir, Safsatan n tam olarak nereden kaynakland n bulmak, - ontolojik kan t n- safsata olmas gerekti ine inanm olmay hissetmekten çok daha zordur. Gaunilo, benzer bir reductio (Bir yanl l mant ksal sonuçlarla çürütmek, tuhafl indirgemek) ileri sürmü tür : 1. Dünyan n olu umu akl n hayalin alabilece i en harika ba ar d r. 2. Bir ba ar n n erdemi / de eri, gerçek bir yetene in ürünüdür (a) ve yarat c s n n gücüdür (b) 3. Yarat c n n yetersizli i (ya da güçsüzlü ü) ne kadar çok olursa, ba ar da o kadar çok etkileyicidir. 4. Bir yarat c için en heybetli engel; var olmamas d r. 5. O halde, e er kainat n var olan bir yarat c n n ürünü oldu unu dü ünürsek, ondan daha büyük bir varl n oldu unu akla getirebiliriz; ismen, kendisi var olmadan her eyi var eden bir yarat c . 6. Bu durumda, var olan bir Tanr , kendisinden daha güçlü bir varl n olmad n dü ündü ümüz bir yarat c olamaz çünkü ondan daha müthi ve daha inan lmaz bir yarat c , var olmayan bir Tanr olacakt r. Dolay s yla 7. Tanr yoktur. Euler, 'Bilimle Kör Et Kan t ' diye adland rabilece imiz bir yöntem kul lan yordu. Enerjinin Korunumu Yasas 'n hat rlatarak Öldü ümüzde vücudumuzu olu turan atomlar ndan hiç biri kaybolmaz (ve enerjinin hiçbir k sm ), o halde biz öl ümsüzüz . Büyük bir lider u sözüyle insanlar n güvenini kazan r: E er Mozart' dinleme imkan n z varsa Tanr ya neden ihtiyaç duyas n z ? Bir di er insan nas l olur da benim eri emeyece im güzellikte müzik/ iir/sanat üretmeye cüret edebilir ? Bunu ancak ve ancak Tanr yapar. Ki isel deneyimden kan t, bir Tanr ya inanmaya ihtiyac olanlara en ikna edici gelen kan t türüdür. Ancak farkl dü ünen ve psikoloji hakk nda az çok bilgi sahibi olanlar için en güçsüz olan d r. 10
  • 11. Ak l hastanesindekiler, Napolyon yada Charlie Chaplin olduklar n zannederler. Veya tüm dünyan n kendilerine suikast düzenledi ini yada dü üncelerini di er insanlar n beynine nakledebileceklerini dü ünürler. Onlar n suyuna gideriz ancak ilham ald klar iç dü üncelerini ciddiye almay z çünkü genelde insanlar n büyük bir k sm bu fikirlere kat lmayacakt r. Dinsel deneyimlerdeki tek fark, birçok insan tar af ndan öne sürülmü olmalar d r. Sam Harris, The End of Faith eserinde ( nanc n Sonu) yazd klar yla pek de alayc bir tutumda de ildi: Ve Yarat c n n, yatak odas pencerenize ya mur damlalar n mors alfabesiyle çarpt rarak sizinle ileti im kurdu una inanmak zihinsel bi r hastal n kat ispat olurken, bu Yarat c n n dü üncelerinizi duyabildi ine inanman n toplumumuzda normal oldu unun dü ünülmesi asl nda basit bir tarihsel kazad r. Böylelikle, dindarlar genelde ç lg n olmazken , öz inançlar tamamen öyledir. Burada ister istemez David Hume'un mucizeler için üretti i k sa ve öz tan m akla gelir: Bir mucizenin kan tlanmas için ahitlik yeterli de ildir ancak, bu ahitlik kan tlanmaya çal lan gerçeklikten daha mucizevi yse durum de i ir. Üstün zekal erkeklerin çok büyük ço unlu u H ristiyanl k dinine inanmaz ancak bu gerçe i toplum içinde ö rt bas ederler çünkü kazançlar n kaybetmekten korkarlar. BERTRAND RUSSEL bilim alanlar nda Nobel ödülü alanlar aras nda, edebiyat alan ndakiler de buna dahil olarak, ait olduklar nüfusa k yasla kayda de er oranda bir dinsizlik vard r. (National Academy of Sciences ) seçilenlerin yaln zca yüzde yedisinin ki ile mi bir Tanr ya inand klar n gösterir. Ateistlerin bu ez ici üstünlü ü, Amerikan halk nüfusunda neredeyse tam z t yöndedir. Buna göre insanlar n yüzde 90 ndan fazlas bir çe it do aüstü varl a inan rlar. Dikkat çekici nokta, Amerikan halk n n genelindeki dindarl k ile entelektüel elit kesimin ateizmi aras ndaki z t kutupla mad r. ngiltere (KAÜ) Krall k Ailesi Üyeleri'nin ezici bir ço unlu u, t pk Amerikan akademisyenlerinin ezici ço unlu u gibi ateisttir. En ilgi çekici sonuçlardan birisi de dindarl n gerçekten de e itimle olumsuz yönde ili kide oldu unun fark edilmesidir (daha yüksek e itimli insanlar n dindar olmas daha olanaks zd r). Dindarl k ayn zamanda bilime olan ilgi ve (çok k eskin biçimde) politik özgür dü ünceyle de olumsuz ili kidedir. Bell öyle bir sonuç ç karm : Dinsel inanç ve bir kimsenin zekas ve/veya e itim seviyesi aras ndaki ili ki üzerine 1927'den beri yap lan ara t rmalar n, dördü hariç hepsi bu etmenler aras nda bir ters orant oldu unu ortaya döker. Buna göre, bir kimsenin zekas ya da e itim seviyesi ne kadar yüksek olursa, bu ki inin dindar olmas ya da herhangi bir türden inançlar bar nd rmas o kadar olanak d d r. PASCAL N BAHS Büyük Frans z matematikçisi Blaise Pascal' n hesab na göre Tanr ya inansan z iyi edersiniz çünkü e er hakl ysa, sonsuz mutlulu unuz sorunsuzca ilerleyecek, ancak e er 11
  • 12. inan p da yan l yorsan z, herhangi bir kayb n z olmayacakt r. Di er taraftan, e er Tanr ya inanmazsan z, yan ld n z anlad n zda sonsuz bir y k m içerisine girersiniz, ancak e er inanmamakta hakl ysan z yine bir kayb n z olmayacakt r. Tanr ya inanmamak, bu durumda, dü ük bir zihinsel ba ar n n üretti i bir fikirdir. Tanr ya inan n. nanmak, bir tedbir meselesi olarak de erlendirilmesinin ard ndan uygulamaya konulan bir eylem olamaz. En az ndan bu bir irade meselesi de ildir. Pascal'in bahsi sadece Tanr ya inanma numaras yapman n göstergesi olabilir. Ve inand n z iddia etti iniz Tanr , her eyi bilme gücü olan türden bir Tanr olmasa iyi olur yoksa bu dalavereniz i sezebilir. Bertrand Russel kendisine , öldükten sonra Tanr n n Neden bana inanmad n bilmek istiyorum sorusu kar s nda ne cevap verece i soruldu unda, öyle yan tlam t r: Yeterli kan t yoktu Tanr m, yeterli kan t yoktu . Tanr n n ahlaktan yoksun sahte inanc (hatta dürüst inanc ) aç k yürekli septizmden daha de erli bulaca na bahse girer miydiniz ? Bununla beraber, e er yok oldu u yönünde bahse girerseniz daha iyi, daha dolu bir hayat sürece iniz söylenebilir. Çünkü bahsiniz var oldu u yönündeyse, k ymetli zaman n z ona tapmakla, ona ku rban vermekle, onun için sava mak ve ölmekle vs harcamak zorundas n z. BAYES KANITLARI ... kan t olmad nda bunu itiraf ederler: 'Bu konuda herhangi bir kan t olmad n onayl yorum. Zaten bu yüzden buna inanç deriz.' Kabul edilmelidir ki, ilahiyat e ilimli ki iler genelde kronik olarak, gerçe i, arzulanan gerçekten ay rt etme yetisinden acizdirler. Ya da, e er bu ho unuza gitmediyse, ferdi bir kötü tanr icat edin, buna eytan deyin ve dünyadaki bütün kö tülüklerin varl n , onun iyi tanr yla yapt kozmik sava lar n bir sonucu olarak görün. Veya (daha geli mi bir çözüm) insan s k nt lar yla özenlice u ra maktan daha önemli vazifeleri olan bir tanr y do ru varsay n. Ya da ac çekilmesine kay ts z olmayan ancak bu ac lar sistemli, adil bir kainatta özgür irade ad na ödenmesi gereken bir bedel olarak gören bir tanr . lahiyatç lar n tüm bu rasyonell e tirmelere (akla uygun hale getirme) inand klar görülebilir. Kan t n özünde u bildik Tanr y kim yaratt ? sorusu vard r ki bu soru ço u dü ünen insan n kendi içinde ke fetti i bir sorudur. BÖLÜM 4 TANRI NEREDEYSE KES N OLARAK YOKTUR Farkl dinsel cemaatlerin din adamlar , t pk cad lar n gün ndan korktuklar gibi bilimin ilerlemesinden korkar ve benimsedikleri aldatmacalar n yok olu unu müjdeleyen kaç n lmaz sona nefretle ka çatarlar. - THOMAS JEFFERSON 12
  • 13. ESRARENG Z BOEING 747 htimalsizlikten kan t en önemli olan d r. Hoyle, Dünya üzerinde ya am n kendili inden ba layabilmesi olas l n n, bir hurdal n alt n üstünü silip süpürerek geçen bir kas rgan n rastlant eseri bir Boeing 747 nin parçalar n (uçak çal acak ekilde) birle tirebilmesi olas l ndan daha yüksek olmayaca n söylemi tir. Nitekim 747 sahas nda, parçalar n n geli igüzel kar t r l p birle tirilmesiyle dört dörtlük i leyen bir at, böcek ya da deveku u yaratman n kar t olas l klar yarad l ç larca destek görür çünkü onlara göre bunu ancak Tanr yapabilir. Bu, özetle, yarad l ç lar n en sevdikleri kan tt r; lakin bu kan t yaln zca do al seçilimi daha en ba ndan kavrayamam birisi taraf ndan üretilebilir. B L NÇLEND R C OLARAK DO AL SEÇ L M bir ö retmenin ö rencilerine verebilece i en güzel hediyelerden biri çocu un ebeveynlerini a rtabilece i bir bilgi sunmakt r. ngilizce, kad nlar sürekli d l yormu gibi görünür. haf zamda Woody Allen' n zeka dolu s zlanmas canlan verir: Sonuçta bir Tanr varsa, onun kötülük yapma pe inde oldu unuzu sanmam. Ancak onun hakk nda en fena ekilde yorum yapmak isterseniz, onu n ba ar s z bir Tanr oldu unu söylersiniz ND RGENEMEZ KARMA IKLIK Bir kez daha, ak ll tasar m rastlant sall n tek do ru alternatifi de ildir. Do al seçilim yaln zca sade, mant kl ve ho bir çözüm de ildir; rastlant sall a kar u ana kadar önerilmi i leyen tek alternatiftir. Ancak yazarlar, ya zekalar yetmeyip kavrayamad klar ndan, ya da bunu yapmay istemediklerinden, bir kez daha gerçek alternatif do al seçilimi ima etmeyi unuturlar. Rastlant sall n tek alternatifi tasar m de ildir. Do al seçilim daha iyi bir alternatiftir. Asl nda, tasar m daha en ba nda gerçek bir alternatif de ildir çünkü çözdü ü sorundan daha büyük bir sorun do urur: tasar mc y kim tasarlad ? Darwin gözün özel bir sorun ç kard n belirlemi tir: Gözü, farkl mesafeleri odaklamaya, farkl miktardaki içeri almaya ve küresel ve renksel sapmalar düzeltmeye yarayan e siz düzeneklerinin hepsiyle ele ald m zda, bu organ n do al seçilimin etkisiyle meydana gelmi olma olas l dürüstçe itiraf ederim ki bana son derece saçma geliyor. Darwin in oldukça rahat görünen bu i tiraf asl nda tumturakl bir hiledir. BO LUK BADET (B LG BO LUKLARINA TAPINMA) Yarad l ç lar günümüzün bilim ya da bilgi birikiminde bo luklar bulmak için can atarlar. E er aç k bir bo luk bulunursa, bu bo lu u hükmen Tanr n n doldurma zorunlulu u oldu u addedilir. Cehaleti kabullenmek bilimsel at l m n ba l ca görevlerindendir. Mistikler gizeme sevinirler ve gizemli kalmas n isterler. Bilim adamlar gizeme farkl bir 13
  • 14. nedenle sevinirler: bu onlara ke fedecek bir ey sunar. dinin gerçekten de kötü etkilerinden biri de bize, anlamadan tatmin olman n bir üstünlük oldu unu ö retmesidir. E er do ru varsayd m z bir evrimsel geçi i belgeleyecek fosiller ortada yoksa evrimsel geçi yok farz edilir ve Tanr n n müdahalesi hükme n kazan r. dinozor ayak izlerinin aras na kar m insan ayak izleri hikayelerine ra men kronolojik aç dan hatal fosiller asla gerçekten bulunamam t r. Daha genel bir tan mla, bir parças n n eksiltilmesiyle ayakta kalamamas anlam nda indirgenemez olan birçok yap vard r ancak bu yap lar sonradan ç kar lan ve bir daha gözükmeyen iskelelerin yard m yla in a edilir. ndirgenemez karma kl k yeni bir fikir de ildir ama tabir yarad l ç Michael Behe taraf ndan 1996'da uydurulmu tur. ndirgenemez karma ay ispat etmenin kilit noktas , hiçbir parçan n kendi kendine kullan l olamayaca n göstermektir. St. Augustine'in epey aleni bir tabiri vard r: Günah i lemenin farkl bir yöntemi vard r ki bu yöntem tehlike yle doludur. Bu, merak hastal d r. Bize, do an n s rlar n ke fettirmeye çal an ve ke fettiren budur ancak bu s rlar bizim kavray m z n ötesindedir. Merak n bize hiçbir yarar dokunmaz ve hiçbir insan ö renmeyi umut etmemelidir . E er hedefiniz gerçek dünyayla ilgili mühim gerçeklikleri ke fetmekten ziyade kolay aldanan halk ve politikac lar içinde propaganda yapmaksa elbette bunlar verimsiz çal malard r. Amerikan genetik bilimci Jerry Coyne, Behe'nin kitab n ele tirirken konuyu öyle ele al r: E er bilim tarihi bize herhangi bir ey ispatlayacaksa bu cahilli imize Tanr ismini vererek bir yere ula amayaca m zd r. Neden Tanr her eyin bir aç klamas olarak kabul edilsin ? De ildir. Bu bir aç klama noksanl d r, bir omuz silkmedir, bilmiyorum demenin ruhsal ve ayin sel k l k de i tirmesidir. E er bir insan bir eyi Tanr yla ili kilendirirse genelde bunun anlam bu ki inin elinde bir ipucu olmamas d r. Böylelikle bu bilinmezi eri ilmez, çözülmez bir gök perisine dayand r r. S rt a r s ndan f t a, sark k rahimden sinüs iltihaplar na kadar ço u insani rahats zl a kar hassasl m z do rudan do ruya u anda dik yürüdü ümüz bedenimizin, dört ayak üzerinde durmay terk etmek için yüzlerce milyon y ldan fazla ekil de i tirmi olmas ndan kaynaklan r. Y rt c lar, kurban hayvanlar yakalamak için mükemme lce tasarlanm gibi görünürken, kurban hayvanlar da kaçabilmek için en az onlar kadar mükemmelce tasarlanm gibi görünür. Peki, Tanr kimin taraf ndad r ? 14
  • 15. KOZMOLOJ K VERS YON Kainattaki di er tüm elementler en nihayetinde, hidrojenin nükleer füzyon geçirmesiyle olu mu lard r. büyük y ld zlar süpernova gibi patlayabilip toz bulutlar içinde maddelerini (ki buna periyodik tablonun elementleri de dahildir) saç p savururlar. Ard ndan bu toz bulutlar , yo unla arak yeni y ld z ve gezegenleri olu tururlar. Bizim y ld z m z ve gezegenimiz de böyle olu mu tur. Dünyan n, her yerde bulunan hidrojenin d ndaki di er elementler yönünde n bu kadar zengin olmas n n nedeni de budur: bu elementler olmasa, do al etkilenme (kimya) ve ya am imkans z olurdu. hidrojensiz bir madde yap s n n ya am ba latmas mümkün de ildir. Çünkü hidrojen olmadan su olmaz. J.Anderson Thomson, bir evrimsel psikiatrist bak aç s yla buna farkl bir aç klama getirir ki buna göre hepimi z, cans z nesneleri ki ile tirerek bir ajan vasf kazand rmaya yönelten bir psikolojik yan lg dan muzdaripizdir. Thomson'a göre, bir h rs z gölge sanmaya bir gölgeyi h rs z sanmaktan daha yatk n zd r. geçmi te, atalar m z zaman nda, çevremizdeki en büyük dürtü birbirimiz den kaynaklan rd . Bunun miras , insani ere in zorunlu olarak, genelde korkuyu, yüklenmesidir. Neden sonuç ili kilerini insano lundan ba ka bir etmene ba lamakta epey güçlük çekeriz. Do al olarak, bu dürtüyü ilahi ere e genelledik. evrimimizin ba layabilmesi için özen ve öngörüyle ayarlanm bir kainat tasarlama kapasitesine sahip herhangi bir Tanr , kar lamakla yükümlü oldu u aç klamadan daha büyük bir aç klamaya gereksinim duyan en üst düzeyde karma k ve olanak d bir varl k olmal d r. Kainattaki her parçac n özgün konumlar n hiç durmadan gözetleyebilen ve idare edebilen bir Tanr , basit olamaz. Böyle si bir varl n do rulanmas dev gibi bir aç klama gerektirecektir. Daha kötüsü (Sadelik bak aç s itibariyle), Tanr n n dev bilincinin di er bölgeleri ise, e zamanl olarak insano lunun dualar , duygular ve faaliyetleriy le me gul olacakt r. Ayr ca bu galaksinin di er gezegenlerinde ve de di er yüz milyarca galaksilerdeki gezegenlerde zeki yabanc lar varsa, Tanr onlarla da ilgilenmelidir. milyonlarca ki iye e zamanl olarak anla l r sinyaller gönderebilen ve yine e zamanl olarak bu ki ilerden sinyal alabilen bir Tanr , her nas l bir varl k olursa olsun, basit olamaz. ancak, kendisine atfedilen güçlere gerçekten sahip olsayd , günümüzün en büyük bilgisayar ya da beyninden, çok daha ayr nt l ve planl bir ekilde üretilmi bir eye sahip olmas gerekirdi. BÖLÜM 5 D N N KÖKEN Fayda ifadesiyle Darwinizm, gerçekte genlerin sa kalma süresinin artmas na etki eden fayday ima eder. Darwinizmci faydan n alan bireysel organizman n genleriyle s n rl kalmamaktad r. kinci hedef The Extended Phenotype ta (Yay lm Fenotip) savundu um teoriden do ar : gözlem alt ndaki bireyin genleri ba ka bir bireyin 15
  • 16. genlerinin güçlü etkisi alt nda olabilir. Bünyesinde bar nd rd parazitin ba ka bir bünyeye s çramas na çanak tutacak ekilde davranmaya itilen birçok hayvan örne i vard r. Bir hayvan davran , bu davran a ait genlerin ya am süresini uzun tutmaya meyillidir. Bu genler bu davran sergileyen belirli bir hayvan n bedenine ait olsa da olmasa da. Dinin heryerdeli i, dinin büyük ihtimalle bir fayda sa lamakta oldu u izlenimini yarat r ancak bu fayda, biz ya da genlerimiz üzerinde olamaz. Belki de, din t pk bir replikatör gibi genlerinkine benzer bir yöntemle yay ld ndan, yaln zca dinsel görü lerin süregelmesine fayda sa lam olabilir. Papua-Yeni Gineli yerlileri bizzat tan r. Bu insanlar besinin zor elde edildi i çetin ko ullarda biyolojik çevreyi efsanevi biçimde do ru kavrayarak ya amay sürdürürler. Ayr nt lar dünya genelinde farkl l k gösterse de, her medeniyetin, zaman, sa l k ve güç israf na yol açan ve de dü manl k provoke eden ayinleri art ko an, bunlara ek olarak gerçek d fikirleri ve yarat c l a ket vuran fantez ileriyle zararl nitelik ta yan bir inanc vard r. D N N BAR Z FAYDALARI Plasebo ilaç etkisi yeter derecede belgelenmi tir ve bunun çok da gizemli oldu unu söyleyemeyiz. Sahte haplar, hiçbir ekilde farmakolojik etkileri olmamakla birlikte, gözle görülür biçimde sa l düzeltirler. Din stresi azaltarak ömrü uzatan bir plasebo mudur? Elimizdeki mant n, dinin atalar m z n stresini azaltt yönünde oldu unu sanmam. Bu teori yard mc bir rol üstlenmi olsa da bu meseleye ufak gelir. Din çok büyük bir fenomendir ve aç klamas daha büyük bir teoriyi gerektirir. T pk Steven Pinker in Ak l Nas l ler de telkin teorisine i neleyici bir tarzda de indi i gibi: Telkin teorisi yaln zca u soruyu aç a ç kar r; ak l neden huzuru yanl oldu u aç kça görülen inançlarda bulacak ekilde evrim geçirir ? So uk [ü üyen] bir insan, s cak oldu una inanarak huzura kavu amaz; bir aslanla kar kar ya gelen bir insan, bir tav an oldu una inanarak içini rahatlatamaz. nsanlar n baz inançlar ho ya da rahatlat c bulmas n n psikolojik aç klamalar , san lan n aksine, esasl de il belirli belirsiz aç klamalard r. Darwinizm, insanlar n neden dinin albenisine kar savunmas z olduklar n ve do rudan do ruya papazlar n, politikac lar n ve krallar n istismar na aç k olduklar n merak eder. Cinsel ehvet meselesinde yan t gayet basittir: beyinlerimiz cinsellikten zevk alacak bir sistemle çal r çünkü cinsellik, do al ko ullarda, bebek üretir. ac hissetmeyen ya da ac y umursamayan nadir bireyler gene lde yaralanarak, erken ya ta ölürler. Biz geriye kalanlar ise bundan ders al p, ac dan korunmak için geri ad m atar z. 16
  • 17. GRUP SEÇ L M Cambridge'li arkeolog Colin Renfrew Hristiyanl n bir çe it grup seçilimi sayesinde sa kald n öne sürer. Bu görü nda grup seçilimi, grup içi ba l l k ya da grup içi arkada l k sevgisini beslemi ve bu durum dindar gruplara daha az dindar gruplara k yasla daha çok ya ama ans tan m t r. Son derece kavgac yap daki bir sava tanr s na tapan bir kabile, tanr lar bar ve uyumu te vik eden ya da bir tanr ya inanmayan rakip kabilel ere kar olan tüm sava lar kazan r. Sava ta ehit dü tüklerinde, cesurca sava maktan ötürü do ruca cennete gidece ine sars lmaz biçimde inanan sava ç lar seve seve canlar n feda ederler. O halde bu tür dini olan kabilelerin; kabileler aras sava ortam nda ayakta kalmalar , yendikleri kabilenin s rlar n ve kar lar n kendilerine almalar daha olas d r. Darwin'in fikirleri Ayn bölgede ya ayan iki ilkel ça kabilesi rekabet ettiklerinde, e er bu kabilelerden birisinde (di er ko ullar e it oldu u dü ünülürse) büyük say da cesur, duyguda ve inançl üye varsa, ki bunlar bir tehlike sezdiklerinde bir di erini uyarmaya, yard m etmeye ve birbirini korumaya daima haz rd r, bu kabile hiç üphe yok ki daha ba ar l olacak ve di er kabileyi yenecektir. Bencil ve kavgac insanlar birle emezler ve uyum ol madan hiçbir ey gerçekle tirilemez. Yukar daki özelliklere yüksek miktarda sahip olan herhangi bir kabile geni leyecek di er kabilelere üstün gelecektir; ancak bunu yapt zaman diliminde, tüm geçmi tarihi hesaba katarak, di er daha varl kl kabileler taraf ndan s ras geldi inde hezimete u rat lacakt r. BA KA B R EY N YAN ÜRÜNÜ OLARAK D N Yaln zca bizim mum ate imize yön elen güveleri görürüz ve yanl soruyu sorar z: Neden bütün güveler, intihar eder ? Buna intihar demek asla do ru de ildi. Genelde faydal bir pusulan n, tekleyen yan ürünüdür. nsanlar bu inançlar na yaln zca tutkulu bir ekilde ba lanmakla kalmay p, bu ba l l klar ndan kaynaklanan pahal ya mal olan etkinlikler için zaman ve kaynaklar n adarlar. Bu inançlar u runa ölür ve öldürürler. Bunu garipseriz, t pk kendini kurban etme davran n garipsedi imiz gibi. yanl soruyu soruyor olabiliriz. Teorik olarak, çocuklar ki isel deneyim sayesinde bir uçurumun e i ine fazla yana mamak, denenmemi çilekleri yememek ve timsahlarla dolu bir gölde yüzmemek gerekti ini ö renebilirler. Ancak, en az ndan, çocu un beyninde pratik yönteme egemen olan bir seçici ç kar olacakt r: ebeveynlerin sana ne anlat rlarsa anlats nlar sorgulamadan inan. Ebeveynlerine itaat et; kabile büyüklerine itaat et, özellikle de ciddi, tehditkar bir ruh halindeler ise. Büyüklerine onlar sorgulamadan güven. Emirlere riayet etmektense kendi inisiyatifini kullanan askerlerin ülkeleri sava lar kaybetmeye yatk nd r. Askerler olabildi ince makinele tirilmeye ya da bilgisayarla t r lmaya talim edilir. Bilgisayarlar söylenenleri yaparlar. Kendi programlama dillerinde verilen y önergelere köle gibi riayet ederler. Bu ekilde kelime i lem ve tablolama gibi faydal i lemleri gerçekle tirirler. Ancak, t pk kaç n lmaz bir yan ürün gibi, hatal yönergelere uymakta da e it miktarda robotiklerdir. 17
  • 18. Do al seçilim, ebeveynleri ya da kabile büyükleri onlara ne derse desin inanmaya meyilli çocuk beyinleri in a eder. Böylesi güvenilir itaat, sa kalmak için önemlidir. Ancak güvenilir itaatin yan etkisi körü körüne safl kt r. Darwinci süregelmeyle ilgili kusursuz sebeplerden ötürü, çocuk beyi nleri ebeveynleri ve emanet edildikleri büyüklerine güvenme gereksinimi duyar. Kendili inden gelen sonuç udur ki, güvenen ki i iyi tavsiyeyi kötüden katiyen ay ramayacakt r. Ve büyük olas l kla, çocuk büyüyüp kendi çocuklar n yeti tirmeye koyuldu unda, do al olarak t pat p ayn bula c ciddi tutumlar n hepsini çocuklar na aktaracakt r (saçmal klar da anlaml lar da). Diller, co rafi ayr ma yeterince olgunla t nda, ortak bir atan n dilinden sapmaya sürüklenirler. Ayn durum nesilden nesile miras b rak lm temelsiz ve keyfi inançlar için ve de emirler için de geçerlidir; bunlar bir ihtimal, çocuk beyninin faydal programlanabilirli iyle kayda de er bir güç kazanm inançlard r. Dindar önderler, çocuk beyninin savunmas zl n n ve beyin y kamay erken ya larda yapman n öneminin epey fark ndad rlar. Gençlere ö retilenleri ve gençlerin deneyimlerini (gördüklerini duyduklar n , dü ündüklerini ve inand klar n ) kontrol alt nda tutanlar, ulus için ge lece in gidi at n belirler. ... kendi inanc n n saçmal klar na bakmadan di er inançlar a a l yordu. · Atalar m z n ya ad zamanlarda, bir adam, biyolojik bir babas olmaks z n, bakire bir anneden dünyaya geldi. · Ayn babas z adam Lazarus isimli bir arkada n göreve ça rd , ki Lazarus çok uzun zaman önce ölmü , cesedi kokmu tu ve Lazarus acilen ya ama döndü. · Babas z adam öldükten sonra dirildi ve üç gün sakland . · K rk gün sonra, babas z adam bir da n tepesine ç kt ve gökyüzüne yükselerek tamamen gözden kayboldu. · E er kafan z n içinde gizli dü ünceler geçirirseniz, babas z adam ve babas (ki babas ayn zamanda kendisidir) dü üncelerinizi duyar ve buna göre davranabilir. Ayr ca dünyadaki herkesin dü üncelerini e zamanl olarak duyma yetene i de vard r. · E er iyi ya da kötü bir ey yaparsan z, ayn babas z adam bunlar n hepsini görür, hatta sadece siz yapm olsan z bile. Gere ince cezaland r labilir ya da ödüllendirilebilirsiniz, ölümünü zden sonra bile. · Babas z adam n bakire annesi hiçbir zaman ölmedi ama bedenen cennete yükseldi. · Ekmek ve arap, e er bir papaz (testislere sahip olmak zorunda olan birisi) taraf ndan kutsan rlarsa, bu babas z adam n bedeni ve kan na dönü üverirler . D NE DÖNÜK PS KOLOJ K STEK Psikolog Paul Bloom, Din bir yan üründür görü ünün bir di er savunucusu, çocuklar n düalistik bir ak l teorisine kar do al e ilimli olduklar n belirtir. Biz insanlar n, özellikle çocuklar n do u tan ikicil oldu u fikrini öne sürer. 18
  • 19. Bir ikicil, madde ve ak l aras nda temel bir fark oldu unu benimser. Bir monist (tekçi) ise bunun aksine, akl n maddenin bir aksi oldu una (bir beyin ya da bir bilgisayar beynindeki madde, gereç) ve madde olmadan var olamayaca na inan r. Bir ikicil, akl n bir tür bedenden ayr lm ruh oldu una inan r. Ruh, bedende ikamet eder ve bu yüzden makul olarak bedeni terk edip ba ka bir yerde bulunabilir. kicil herhangi bir zihinsel hastal bir ç rp da cin çarpmas olarak yorumlayabilir, bu kötü ruhlar n bedendeki hakimiyeti geçicidir ve kovulabilirler. kiciler, en küçük f rsat yakalad klar nda cans z fiziksel nesneleri ki iselle tirirler, hatta elale ve bulutlarda eytanlar, hayaletler görürler. Paul Bloom buna öyle bir aç klama getirecektir; ayd n bir monist olmay ö renmi olsam da, ben de bir tür hayvan m ve bu yüzden içgüdüsel bir ikicil olarak evrim geçirdim. ba ka birinin beynine göç edebilen bir ben oldu u fikri entelektüel bir monist olsak da, benim ve herkesin içine derinden i lemi tir. Bloom, bilhassa iyice küçük çocuklar n ikicil olmalar n n yeti kinlere k yasla daha olas oldu u iddias n , deneye dayal bir kan tla desteklemi tir. Bu, beyinde bir ikicilik e ilimi geli ti i fikrini akla getirir ve Bloom'a göre bu e ilim dinsel görü leri benimsemekte do al bir yatk nl k sa lar. Bloom, ayr ca do u tan yarad l ç olmaya yatk n oldu umuzu öne sürer. Do al seçilim sezgisel mant kla i lemez. Özellikle de çocuklar n her eyde bir mesaj oldu unu dü ünmesi olas d r. Çocuklar sezgileri olmayan teistler midir ? Bulutlar ya mur içindir. Sivri kayalar hayvanlar n kendi kendile rini ka mas için sivridir. Her eye bir amaç yüklemeye teleoloji (erekbilim) denilir. Çocuklar do u tan erekbilimcidir ve ço u bu s fat ndan asla s yr lamaz. Do u tan gelen ikicilik ve erekbilim uygu n ko ullar alt nda bizi dine uygun hale getirir. Do u tan kazan lan ikicili imiz, bizi ruhun bedenin bütünleyici bir parças olmas görü ünden ziyade, bedende ikamet eden bir ruha inanmaya haz rlar. T pk bedenden ayr lm bir ruhun bedenin ölümünden sonra ba ka bir yere gitmesinin kolayca hayal edilebilmesi gibi. Daha aç k bir deyi le, çocuksu erekbilim din için zemin haz rlar. E er her eyin bir amac varsa, bu amaçlar kime ai ttir ? Elbette Tanr n nd r. Dünyadaki varl klar n davran lar hakk nda bilgi sahibi olmak, sa kalmak ad na önemlidir ve do al seçilimin, beynimizi bunu etkili ve h zl yapacak ekilde biçimlendirmi oldu unu dü ünebiliriz. O halde ikicillik ve erekbilimin bu yetene imize yarar dokunmu olabilir mi ? Bu varsay m , filozof Daniel Dennett'in kas tl durum tabirinden anlayabiliriz. Fiziksel durum, tasar msal durum ve kas tl durum vard r. Fiziksel durum, prensipte daima i ler çünkü her ey eninde sonunda fizik kanunlar na riayet eder. Darwinci do al seçilim gerçekte tasarlanmam olan canl lar için tasar m durumunun bir uyarlamas na olanak tan r. E er kalbin kan pompalamak için tasarland n farz edersek kalbi anlamakta kestirme bir yol kullanm oluruz. 19
  • 20. Kas tl durum bir di er k sa yoldur ve tasar m durumundan bir gömlek daha üstündür. Bir varl n bir amaç için tasarlanmad ama kendi eylemlerini idare eden maksatl bir ajan oldu u ya da bu ajan bar nd rd kabul edilir. Kas tl durumun tehlikeli ko ullarda karar almay h zland ran bir beyin mekanizmas olarak sa kalma de eri olmas bana bütünüyle mant kl gelir. kas tl durumun temelini olu turacak bir kan t geli tirilebilir; karma k sosyal artlarda ve özellikle üst s n f kas ttan bahsediyorsak. Tasar m durumu ve kas tl durum faydal beyin mekanizmalar d r ve sa kalma için gerçekten dikkat edilmesi gereken varl klar hakk ndaki önseziye ivme kazand r rlar. ... ilgi çekici bir olas l k Dennett taraf ndan dile getirilmi tir ki bu, dinin mant ks zl n n, beyindeki belirli bir yap sal mant ks z mekanizman n yan ürünü oldu unu belirtir: Muhtemelen genetik faydalar olan, a k olma e ilimimizin. Helen Fisher ve di erleri göstermi lerdir ki a k olmak beyni e siz durumlara sokar. Bu durumlar son derece özgündür ve sinirler üzerinde etkin kimyasallar n (gerçekte do al uyu turucular) tetiklenmesiyle ortaya ç karlar. Evrim psikologlar Helen le u noktada hemfikirdirler ki, mant ks z kalp çarp nt s , ortak ebeveynli e olan sadakati garantiye alan ve birlikte bir çocuk yapmaya yetecek kadar uzun süre dayanan bir mek anizma olabilir. Mant ks z din, sahiden de do al seçilim taraf ndan a k olmak için ay klanm mant ks z beyin mekanizmalar n n bir yan ürünü olabilir mi ? Dinsel inanç hiç üphesiz a k olmakla ayn karakterde bir yap dad r (ve her ikisi de ba ml l k yap c bir uyu turucunun etkisinin niteliklerinin ço unu ta r). Nöropsikiatrist John Smythi es iki tür dü künlükle etkinle en farkl beyin bölgeleri aras ndaki belirgin farklara dikkatimizi çeker. Yine de birkaç benzerli e de de inmi tir: Dinin birçok yüzünün bir yönü de, bir do aüstü ki iye odaklanm , (örnek Tanr ), iddetli a k ve buna ek olarak bu ki inin ikonalar na gösterilen derin sayg d r. ... Sevilmenin ve tehlikeli bir dünyada korunman n s cak ve rahatlat c hisleri, daha az ölüm korkusu, zor zamanlarda edilen dualara yükseklerden gelen yard m ve benzerleri. Biyolog Lewis Wolpert, ... Vurgulamak istedi i, ... mant ks z inanc n karars zl a kar bir savunma oldu udur: E er hayat kurtaran inançlara sadakatle ba l olunmasayd , insan evriminin ilk zamanlar nda bunun sak ncalar olurdu. Örne in, avlan rken ya da alet edevat imal ederken fikirlerin sürekli de i mesi ciddi bir zarar verirdi. Wolpert'in görü ünün içeri i, en az ndan baz ko ullar alt nda, mant ks z bir görü te sebat etmenin karars z olmaktan daha iyi oldu udur, üstelik yeni bulgular ya da muhakemeler belirli bir de i imi desteklese bile. ... Wolpert'in mant ks zl kta srar görü ünü, saçma dinsel davran lar n ba l ca cephelerini aç klayabilecek bir di er faydal psikolojik e ilim olarak görmek oldukça makuldür. Toplumsal Evrim'de, Robert Trivers 1976 senesinde üretti i kendini kand rma teorisinin ayr nt lar na girmi tir: Kendini kand rma , gerçe i bilinçli zihinden saklamakt r ki bu di er insanlardan saklamaktan daha iyidir. ... Kand rma eyleminden bilinçsiz hale 20
  • 21. gelerek, hilekar kimse bu i aretleri gözlemcisinden saklar. Böylece kand rmaya e lik eden sinirlilik hali olmaks z n, bu kimse istedi i kadar yalan söyleyebilir. Lionel Tiger yimserlik: Umudun Biyo lojisi'nde ... nsanlar n bilinçli olarak görmek istedikleri eyi görmeleriyle ilgili bir e ilim vard r . nsanlar bir kültürü bir kez benimsediklerinde bu kültürü sürdürmekte srar eder, geli tirir ve farkl la t r rlar ki bu bir bak ma biyolojik evrimi an msatmaktad r. Bir evrimsel örne in herhangi bir do al seçilimin etkisinde olmas zorunlu de ildir. Biyologlar, bir genin bir nüfus içinde yay labilmesi için iyi bir gen de il ama ansl bir gen olmas n n bile yeterli oldu unu bilirler. Buna genetik sürüklenme deriz. Genetik sürüklenmenin kültürel e de eri, dinin evrimini akl m zdan geçirirken göz ard edemeyece imiz inand r c bir seçenektir. Dil yar biyolojik bir yolla evrim geçirir ve evrimin yönü adressiz görünür ki bu adeta geli igüzel bir gidi att r. Dil, geneti in as rlar zarf nda yava yava de i en kültürel bir benzeriyle sonraki nesillere devrolur, ta ki çe itli evrimsel a amalar kar l kl anla mazl a varana kadar. San r m dinler t pk dillerde oldu u gibi, gayet keyfi ba lang çlardan, u an gözlemlemekte oldu umuz a rt c (ve bazen tehlikeli) düzeydeki çe itlilik, zenginli ini olu turmaya elveri li bir geli igüzellikle evrim geçirmi tir. ... bir tür do al seçilim da bunu bir parça etkilemi olabilir çünkü farkl dinlerin apaç k ortak özellikleri vard r. Örne in birçok din, objektif olarak mant ks z ancak öznel olarak albenili bir ilke ö retir ki buna göre ki iliklerimiz bedensel ölümün ard ndan sa kal rlar. Ölümsüzlük fikri sa kalmak ve yay lmakta çok ba ar l d r çünkü hüsnükuruntu sa lar. Ve hüsnükuruntu önemlidir çünkü insan psikolojisinde, inanc n arzuyla renklendirilmesi gibi neredeyse evrensel bir e ilim vard r. Tasar m konusunda, dindar önderler dinin sa kalmas na yard mc olan aldatmacalar etrafl ca ifade etmekte bir hayli yeteneklidirler. ... nanc n sahip oldu u en büyük dü man mant kt r ... Her kim bir H ristiyan olmak isterse, akl n n gözlerini oymal d r. SAK N OL ÇÜNKÜ MEME'LER M N ÜZER NDE YÜRÜYORSUN Dini meselelerdeki gerçeklik, teme lsizce süregeImi bir fikirden ba ka bir ey de ildir. OSCAR WILDE Darwinci do al seçilim, bir türün de ersiz herhangi bir ortak özelli ini asla ay klamayaca ndan (mesela din gibi) bu özellik mutlaka bir fayda sa l yor olmal d r, aksi takdirde süregelemezdi. Lakin bu faydan n bireyin sa kalmas ya da üreme ba ar s yla ilgili olmas gerekmemektedir. A a daki k smi listede, ya salt yararl olduklar için ya da varolan memepleksle uyumlu olduklar için sa kalmalar mümkün olabilen dinsel meme'ler vard r: · Öldükten sonra ya amaya devam edeceksiniz. · E er sava ta ehit dü erseniz, cennetin bilhassa ahane bir bölümüne gideceksiniz ve burada yetmi iki bakireyle keyif çatacaks n z (zavall bakirelerin halini bir dü ünün.) 21
  • 22. · Kafirler, küfürbazlar ve din de i tirenler öldürülmelidir (ya da cezaland r lmal d r, örne in sürgün edip, aileleriyle görü meleri engellenerek. ) · Tanr n n yüce meziyetlerine inan. E er inanc n n bocalad n hissedersen, bunu onarmak için s k çal ve inançs zl n konusunda yard m etmesi için Tanr ya yalvar. · man (kan ts z inanç) bir erdemdir. nançlar n z kan ta ne kadar kar gelirse, o ölçüde erdemlisinizdir. Mant a ve kan ta gerek duymadan, gerçekten tuhaf, dayanaks z ve katlan lmaz bir eye inanmay beceren üstat inançl lar özellikle çok iyi ödüllendirileceklerdir. · Herkes, hatta dinsel inançlar olmayanlar dahi, bu üstatlara istemsiz v e sorgusuz bir riayetle azami seviyede sayg duymal d r. · Baz esrarengiz eyler vard r ki (Kutsal Üçleme, dönü üm, cisimle me gibi) bunlar anlamay amaçlamay z. Bunlardan birini bile anlamaya çal may n, çünkü bu giri im esrarengizli ine zarar verebilir. Bunlara gizem diyerek tatmin olman n yollar n ö renin. · Ho müzik, sanat ve yaz tlar, dinsel fikirlerin kopyalanm simgeleridir. Düzenli dinler halklar taraf ndan düzenlenmi tir: papazlar, piskoposlar, hahamlar, imamlar ve Ayetullahlar. Teorik olarak tasarlanm bir di er aday din, Mormoniz m'dir. Joseph Smith, Mormonizm'in giri imci, yalanc mucidi, tamamen yeni bir kutsal kitap topar lamak için elinden geleni ard na koymaz. ... Halbuki Mormonizm on dokuzuncu yüzy lda üretildikten sonra evrim geçirmeye ba lam t ve u anda Amerika'n n en itibarl dinlerinden biri haline geldi. KARGOKÜLTLER David Attenborough, Cennetin Aray ... Yeterli düzeyde ilerlemi herhangi bir teknoloji büyüden ay rt edilemez. Beyaz adam bu anlams z eylemler, yani ayinleri kullanarak tanr lar bu kargolar göndermeye ikna ediyordu. E er yerli halk kargo istiyorsa, o halde onlar da ayn eyi yapmal yd . ... ço u bir di erinden ba ms z ve ba lant s zd . Bu inançlar n ço unda, vahiy günü geldi inde belirli bir Mesih kargoyu getirecekti. Pistte John Frum'un uça n piste inmeye cezbetmek için tasarlanm , dekor vazifesi gören sahte uçaklar bile v ard . Kargo kültler... dinlerin neredeyse bir hiçten türemelerinin ça da , kusursuz bir örne ini temsil etmekteler. Dinlerin kökeniyle ilgili genel olarak dört ders verirler ve bunlara burada özetle de inece im. lk ders, bir inanc n türemekteki inan lmaz h z d r. kinci ders, kaynaklanma sürecinin izlerinin üstünü örtmekteki h zd r. ... Üçüncü ders farkl adalarda benzer kültlerin ba ms zca ortaya ç kmas ndan kaynaklan r. ... Dördüncü ders, kargo kültler benzerdir, yaln zca birbirlerine de il ayn zamanda eski dinlere de. 22
  • 23. ... ahlak n büyük olas l kla dinden daha eski bir geçmi i vard r. BÖLÜM 6 AHLAKIN KÖKEN : NEDEN Y Y Z ? Dünyadaki konumu muz pek tuhaf. Her birimiz, sebebini bilmeden buray k saca ziyaret ederiz ancak görünen o ki baz lar m z için bunun il ahi bir amac var. Oysa, gündelik hayat n bak aç s yla bir de erlendirme yap l rsa gerçekten bildi imiz bir ey var: insan di er insanlar u runa burada; elbette, biz gülümsemeyi ve iyi kalpli olmay en önemli de erler sayarak mutlu olabilenler için. ALBERT EINSTEIN Dindar insanlar n ço u, din olmadan bir insan n de il iyi birisi olmas , iyi birisi olmaya gerek duymas n n bile dü ünülmesinin zor oldu unu söylerler. ... Ne kötüdür ki bu tarz üpheler bir ad m daha ileri giderek ekil de i tirir ve baz dindarlar , inançlar na i tirak etmeyen ki ilere kar öfke nöbetleri geçirecek kadar etkiler. ... e er çocuklara maymundan geldi imizi ö retirsen, bir maymun gibi davran rlar . Kilise ve devlet ayr m diye bir ey OLAMAZ ve siz, kafirler bu sava kaybedeceksiniz ... E er bu ülkenin kurulmas na sebep olan temelleri ve bu ülkeyi sevmiyorsan z s .... r olup gidin, cehenneme kadar yolunuz var. AHLAK E L M M Z N DARW NC B R KÖKEN VAR MIDIR ? Nihilizm, Hiççilik veya Yokçuluk : bilimsel bilgi d nda hiçbir gerçek bilgi olmad n kabul etmektir. Bu yakla m n uzant s olarak da toplumda yerle ik kurallar n, kurumlar n, de er yarg lar n n ve ahlak kurallar n n yads nmas na var r. Hazc l k, di er adlar yla hedonizm, ... Sokrates in ö rencisi Aristippos'un ö retisidir. Aristippos'a göre iyi demek haz demektir; haz veren her ey iyi, ac veren her ey de kötüdür. Ya am n amac hazd r ve insan ya am süresince hazza yönelmeli, ac dan kaç nmal d r. Evrimin do al seçilimle i ledi ini aç klayan Darwin ci görü sahip oldu umuz iyilik, ahlak, namus, duyguda l k ve merhamet gibi e ilimlerimizi aç klamakta yetersiz kal r. ... yilik, 'bencil gen' teorisiyle uyumsuz de il midir ? Hay r. Bu uyumsuzluk teorinin yanl yorumlanmas yla ortaya ç kar ve çok yayg nd r; gerçekte s k nt verici (ve tahmin edilebilir) bir yanl anla lmad r. Darwinci mant k, ya am hiyerar isinde sa kalan ve do al seçilimin filtresinden geçen bir birimin bencil olmay gözetmesi sonucuna var r. ... bencil olan sadece gendir. Bilgi halinde çok uzun nesiller boyunca sa kalan ya da kalmay an gendir. Genlerden farkl olarak (ve tart maya aç k olarak meme'lerden) organizma, grup organizma ve türler, nesiller boyunca sa kalma konusunu aç klamakta bir birim vazifesi görebilecek do ru türden varl klar olamazlar çünkü kendilerinin birebir kopyalar n türetmez ve kendini kopyalayan varl klar n havuzunda rekabet etmezler. Genler tam olarak bunu yaparlar ve bu, bencilin özgün Darwinci anlam kapsam nda, geni bir 'bencillik' birimi olarak belirlemenin (bütünüyle hakl ) gerekçesidir. ... bir genin bir gen havuzundaki frekans n n artabilmesi, akrabal k özgecili inin bir standart halini almas yla mümkün olabilecektir. Kendi çocuk lar na kar iyi kalpli olmak 23
  • 24. bunun apaç k bir örne idir. ... baz omurgal lar, büyük karde lerin küçük karde lerin bak m yla ilgilendi i topluluklar geli tirmi tirler ki bu "bak m geni" bu farkl türler aras nda ortakt r. ... hayvanlar genelde savunma, kaynaklar payla ma ve tehlike uyar s na dikkat gösterme e ilimindedirler ya da di er taraftan, yak n akrabal a özgecil bir tav r sergilerler çünkü istatistiksel olas l klar göz önüne al nd nda, akrabal kta ayn genlerin kopyalar ortak kullan mdad r. ... bir di er ba l ca özgecilik türü kar l kl özgeciliktir ( Sen benim s rt m ka ben de seninkini. ), ... yayg n biçimde "ortakya arl k" olarak tan mlan r. Al m sat m ve de i toku ilkelerinden kaynaklan r. ... Her iki taraf da bu i lemden yararlan r ... Kar l kl özgecilik, kar lanmas gereken yetenekler ve asimetriler sayesinde i ler. nsano lu dünyas nda, S V'ler (sana ihtiyac m var) ve para i lemleri erteleme yapmaya olanak tan yan araçlard r. ... Do al seçilim, asimetrik gereksinim ve f rsat ili kilerinde bireyleri, elveri li oldu unda vermeye, elveri li olmad ndaysa almak için kar taraf k k rtmaya yatk nl k kazand ran genleri destekler. Do al seçilim ayr ca u e ilimleri de destekler; zorunluluklar n hat rlanmas , kin gütme, de i toku ili kilerinin kontrol alt nda tutulmas ve alan ancak s ras geldi inde vermeyen hilebazlar n cezaland r lmas . Hilebazlar her zaman olacakt r ve kar l kl özgecili in oyun teorisel bilme celerine kar kal c çözümler üretilmesi için her zaman hilebazlar n cezaland r lmas na dair bir unsur gerekmektedir. ... iki ana çe it kal c çözüm getirir. 'Daima kötü ol' kal c bir çözümdür. ... di er strateji öyledir, 'iyi huylu olarak ba la ve di erlerine karars zl k hakk n tan . Sonra, iyi eylemleri iyilikle kar la ancak kötü eyl emlerin intikam n al.' ... Potlatch Effect olarak bilirler ki bu, Kuzey Bat Pasifik'teki kabilelerde, kabile reisi adaylar n n peri an edici zenginlikte ölen verme düellolar yla birbirleriyle çeki meleri geleneklerinden kaynaklan r. ... Zahavi'nin görü ünün özünde, üstünlük bildirilerinin do rulu unun bildirilerin bedelleriyle kan tlanmas vard r. ... Bireyler, (örne in e lerini cezbederken) üstünlü ün pahal ya mal olan gösterile ri, gösteri li cömertlikleri ve vatansever at l mlar yla ba ar y sat n al rlar. Bireylerin birbirlerine kar özgecil, cömert ya da 'dürüst' olmas n aç klayan dört sa lam Darwinci sebebim z var. Bir; özgün bir durum olan genetik akr abal k. ki; kar l kl etki: al nan iyiliklerin kar lanmas ve geri ödenece ini 'umarak' iyilikler sunma. Bunun sonras nda, üçüncü olarak, efkat ve cömertlikle ün kazanman n Darwinci yarar . Ve dört, e er Zahavi hakl ysa, dikkat çekici cömertli in bir tür taklit edilemez, güvenilir bir bildiriye dönü mesi ve bunun özgün bir ek fayda sa lamas . Topluluk üyesi arkada lar n z n ço u akraban zd ve di er topluluklar n üyelerinden çok daha yak n ili kideydiniz; böylece akrabal k özgecili inin geli mesi ad na birçok f rsat do du. Ve, akraba ya da de il, hayat n z boyunca hep ayn ki ilerle kar la maya meyilliydiniz; böylece kar l kl özgecili in geli mesi için ideal ko ullar do du. Bu ilkel ça atalar m z n neden kendi kümeleri içindeki bireylere kar iyi, di er kümelerdekilere kar kötü (Ksenefobi) oldu unu anlamak hiç de zor de ildir. Do al seçilimin menzilini yanl tan mlamamak burada önemlidir. 24
  • 25. Do al seçilim, atalar m z zaman nda, küçük ve dura an gruplar halinde, t pk babunlar gibi ya ad m z dönemde beynimiz içinde özgecil dürtüler programlad . Bunu cinsel dürtüler, açl k dürtüleri, ksenefobik dürtüler ve benzerleri takip etti. ... Cinsel arzu cinsel arzudur ve bireyin psikolojisi üzerindeki etkisi, cinsel arzu yu harekete geçiren temel Darwinci bask dan ba ms zd r. Cinsel arzu, temel mant ndan ba ms zca varolan güçlü bir dürtüdür. efkat, özgecilik, cömertlik, duyguda l k, merhamet konular nda da ayn mant n geçerli oldu unu iddia ediyorum. Atalar döne minde, yaln zca yak n akrabal k ve olas al veri meselelerinde özgecil olma f rsat m z vard . Günümüzde bu k s tlama yoktur ancak el yordam süregelir. ... Her ikisi de teklemedir, Darwinci tekleme: Mutluluk veren, de erli teklemeler. AHLAKIN KÖKEN HAKKINDA B R DURUM ARA TIRMASI Hauser'in kitab n n mesaj Ahlaki yarg lar m z n kullan lmas evrensel bir ahlaki gramerdir ve bu, olas bir ahlaki sistemler dizisini do uracak ilkeleri bar nd rabilmek için milyonlarca y l boyunca evrimle mi bir zihin yetisidir. Dilde oldu u gibi, ahlaki gramerimizi olu turan ilkeler fark ndal k radar n n kontrol sahas n n içindedir. Immanuel Kant' n kusursuzca ifade etti i ilkeye göre, mant kl bir varl k asla raz olmayaca bir sona do ru sürüklenmemelidir. Bu son di erlerinin yarar na olsa dahi. ... iyi ya da kötü birisi olmak için Tanr ya ihtiyac m z yoktur. E ER TANRI YOKSA NEDEN Y Y Z ? Einstein' n dedi i gibi, E er insanlar sadece cezaland r lmaktan korktuklar ya da ödüllendirilece ini umut ettikleri için iyi kalplilerse, o halde gerçekten çok ac nacak haldeyiz. ... Birçok dindar ki inin dinin kendilerini iyi birer birey olma konusunda motive etti ini dü ündüklerini biliyorum, özellikle de ki isel günahkarl sistematik biçimde sömüren inançlardan bi rinin mensubu iseler. H.L.Mencken .... nsanlar dine ihtiyac m z var dediklerinde as l imalar kolluk kuvvetlerine ihtiyac m z oldu udur. E er ahlakl olmak için Tanr ya gereksinim duydu umuz do ru olsayd bile, bu elbette Tanr n n varl n daha olas yada daha çekici k lmazd (birçok insan aradaki fark söyleyemez.) Kant, ... Tanr ya kar hizmetten ziyade, hizmete kar hizmet temelli bir ahlaki sistem yaratmay denemi tir. Do ru ve yanl belirlemek ahlak felsefecilerinin mesleki görevidir. ... Deontoloji, ahlak n kurallara itaat etmekten ibar et oldu u inanc için kullan lan süslü bir isimdir. ... Saltç lar salt do ru ve salt yanl lar oldu una inan rlar. ... Neticeciler daha bilgiç bir edayla bir eylemin ahlak n n bu eylemin sonuçlar yla de erlendirilmesini geçerli sayarlar. 25
  • 26. Her saltç görü dinden türememi tir. Bununla birlikte, saltç ahlak dinin d ndaki zeminlerle müdafaa etmek e pey güçtür. Akl ma gelen tek unsur vatanseverliktir, özellikle de sava zamanlar nda. Tan nm spanyol film yö netmeni Luis Bunuel'in de dedi i gibi, Tanr ve Vatan yenilmesi mümk ün olmayan bir ekiptir; tüm zulüm ve katliam rekorlar n ellerinde tutarlar. Profesyonel askerin ster hakl ister haks z, benim ülkem görü ünden çok çok daha salt bir görü bulmak zordur, çünk ü bu slogan gelecekte bi r günün politikac lar n n dü man belleyece i herkesi öldürmenin sözünü vermektir. BÖLÜM 7 Y K TAP ve DE EN AHLAK ANLAYI I Politika, esaretindeki binlerce insan katletmi tir, din ise on bin lercesini. SEAN O'CASEY Kutsal bir kitab n bir ahlak veya ya am kurallar kayna olabilmesi iki yolla gerçekle ir. Bu yollardan birincisi do rudan aç klamad r. ... Di er yolsa örnekle aç klamakt r. ncil'in büyük bölümünün sistemli bir biçimde zararl oldu u söylenemez ancak bu kitap epey tuhaft r. Bu, bizim hiç tan mad m z ve birbirlerini genellikle tan mayan yüzlerce anonim yazar n, editör ve kopyac n n dokuz yüzy l boyunca düzenlemeler yaparak, de i tirerek, tercüme ederek, sapt rarak ve 'geli tirerek' karman çorman bir hale getirdikleri tutars z belgelerden olu mu bir antoloji için gayet normal bir durumdur. ESK AH T Benim as l anlatmak istedi im de zaten budur! Kutsal kitaplardaki bilgileri gerçek, simge ya da kinaye olarak s n fland r r, ay klar ve seçeriz. Bu gibi ay klama ve seçimler bir ki isel karar meselesidir ve bu, az ya da çok bir ateistin ahsi ahlak kurallar n benimsemeyi seçmesine benzer ki bu mutlak bir temele dayanmayan öznel bir karard r. E er bu kararlardan biri geçersiz ahlak kurallar sonucunu do uruyorsa di eri de ayn ekilde de erlendirilmelidir. Do rusu, kültürlü ilahiyatç lar n tüm iyi niyetlerine ra men, insanlar n korkutucu seviyede büyük bir ço unlu u kendi kutsal kitaplar nda anlat lan hikayelerin, (örne in Nuh tufan ) tümünün gerçek oldu unu dü ünmektedir. brahim in hikayesi... Ça da ahlak normlar göz önüne al nd nda bu tats z hikaye, çocuk istismar na, asimetrik güçlerin ili kisindeki zorbal a ve di er taraftan, Nuremberg savunmas n n ilk kay tl kullan m na örnek te kil eder: Ben yaln zca emirlere uyuyordum. Oysa bu efsane üç te k tanr l dinin de ba l ca efsanelerindendir, ... günümüzde birçok insan kendi kutsal kitaplar ndaki olaylar n hepsinin gerçek oldu unu dü ünmektedir ve bu söz de gerçekliklerin biz geriye kalanlar üzerinde bask n bir siyasi gücü vard r, özellikle A.B.D ve slam dünyas nda. Fakat, bir erkekle asla yatmam tüm kad nlar kendinize ay r n. Hay r hay r, Musa ça da ahlakç lar için iyi bir rol mode li olamaz. 26
  • 27. Tek kan tlamak istedi im, ça da ahlak anlay n n her kayna n n ncil olmad d r. Din savunucular , dinin iyinin ve kötünün belirlenmesinde bir tür rota sundu unu öne sürerek i in içinden s yr lamazlar. ncil'in dürüstlü e ilham verdi i görü ünü destekleyen insanlar acaba bu kitab n içinde gerçekte neler yazd n n fark nda m d rlar ? ... sebt gününde çal rsan z hiç ku kusuz idam edilmelisiniz... a k nl ktan a z m n aç k kalmas na neden olan, günümüz modern insanlar n n hayatlar na Yahweh gibi tüyler ürpertici bir rol modelinin yapt klar yla yön vermeleridir; ve daha da kötüsü, otoriter bir üslupla bu zar arl canavar (ister gerçek ister kurgu) biz geriye kalanlara zorla benimsetmeye u ra malar d r. Suudi Arabistan'da putperestlik uygulamas na kar boyun vurma cezas prensipte sürmektedir. Nobel ödüllü Amerikan fizikçi, Steven Wei nberg'in dedi i gibi, Din insano lunun yüceli inin alçalt lmas d r: Din olsa da olmasa da her zaman iyi eyler yapan iyi insanlar ve kötülükler yapan kötü insanlar olacakt r. Ancak iyi insanlar n kötülük yapabilmesi için din gerekir. Blaise Pascal benzer bir söz söylemi tir: nsanlar dinsel inanç yoluyla yapt klar kötülükleri ba ka bir yolla asla bu kadar eksiksiz ve ne eyle yapmazlar. YEN AH T DAHA Y M D R ? Bu bölümün ba l ca tezi, ahlak kurallar m z kutsal metinlerden türetmedi imiz ve türetmememiz gerekti i oldu undan sa s rf bu tez için, bir rol modeli olarak onurland r labilir. ... bir dinin, bir idam ve i kence aletini kutsal bir se mbol olarak kabul etmesi dikkat çekicidir. ... E er sa yirmi y l önce öldürülseydi, Katolik okulu ö rencileri boyunlar na haç takmak yerine küçük elektrikli sandalyeler takarlard . KOM UNU SEV Kutsal Kitap der ki, cinayet i lememelisin. E er birisi di erlerinin gözü önünde kasten cinayet i lerse, k l çla idam edilmelidir. Söylemek gereksizdir ki, e er bu ki i bir dinsizi öldürdüyse idam edilmemelidir. Söylemek gereksizmi ! ... dindar olsak da olmasak da ahlak kurallar m z farkl bir kaynaktan türetti imizi kan tlamaktad r ve bu di er kaynak gerçekte her ne olursa olsun , dinimize ya da dinsizli imize bakmaks z n hepimiz için geçerlidir. Soyk r ma göz yuman ve k nayan bu denek çocukl ar aras ndaki fark yaratan, dindir. Yahudi Tanr s n Gentileslere (Yahudi olmayan milletler ) benimsetme fikrini icat eden ki i Paul idi. Hartung'un ... ncil, bir örgüt ahlak tasar s d r ve soyk r m, örgüt harici ki ileri kölele tirme ve dünya hakimiyetiyle ilgili talimatlar yla doludur. ... hiç kimse lyada Destan 'n bir ahlak temeli olarak pazarlamaz. As l sorun burada ba lar. ncil bir ya am 27
  • 28. rehberi gibi sat l p, sat n al nmaktad r. Ve aç k ara farkla tüm zamanlar n en çok satan kitab d r. Din hiç üphesiz ayr l k yaratan bir güçtür ve bu dine yöneltilen ba l ca suçlamalardan yaln zca bir tanesidir. Ancak, dinsel örgüt ya da mezhepler aras nda meydana gelen sava ve kan davalar n n, gerçekte nadiren ilahi anla mazl klardan kaynakland s kça ve hakl gerekçelere dayand r larak belirtilir. ... Din, topluluk içi ve toplu luk d dü manl k ve kan davas n n bir etiketidir ve deri rengi, dil ya da gözde futbol tak m gibi di er zararl etiketlerden a a kal r yan yoktur. Ve her yerde geçerlidir. Ru di öyle bir kan ya varm : Bu olanlar n hangisine sayg duyaca z ? Ya da dinin kirlenmi ad na, dünyan n dört bir yan nda neredeyse her gün i lenen suçlar n hangi birine sayg duyaca z ? Nas l oldu da tüm mahvedici sonuçlara ra men din toteml eri diriltebildi ? Ve toteml er ad na nas l gönüllüce öldürebiliriz ? ... Sorunun ad Tanr d r. Bildi im bir ey var ki bu da, insanl n toplumsal ba l l k ya da toplum d dü manl k e ilimlerinin din olmadan da ayn güçte var olmaya devam edece idir. ... Ancak din en az üç yolla bu zarar artt r r ve kötüle tirir: · Çocuklar n etiketlenmesi ya da s n fland r lmas . · Ayr m yapan okullar. · Yabanc birisiyle evlenme kar t tabular. ... dinsel homogami (ayn dinden birisiyle evlenmek) ve heterogami (farkl dinden birisiyle evlenmek)... Dinin kendi içinde belli ba l birçok zarar vard r fakat s rf ahlaks zl k ve özenle i lenen bölücülük özellikleriyle (insano lunun belirli bir toplulu u benimserken, bu topluluktan olmayan insanlar yad rgamas do al bir e ilimdir ve din bu e ilimi sistemli yöntemlerle i leyerek güçlendirir) bile dünyaya kötülük saçmakta etkin bir güç olabil ir. ZAMANLA DE EN AHLAK ANLAYI I ... insanlar n ço u, ahlaki ilkeler konusunda genel ve liberal bir ortak görü e ba l l k gösterirler. ... Bu yararl kurallar n baz lar na kutsal kitaplarda rastlayabiliriz ancak bunlar iyi kalpli birisinin asla benimsemeyece i di er birçok bilginin aras nda gizlidir ve kutsal kitaplar iyi ilkeleri kötülerinden ay rmaya yarayan k staslar içermez. te ateist bir web sitesinden buldu um yeni bir dizi, ça da Yeni On Emir : · Sana yap lmas n istemedi in eyleri ba kas na yapma · Her meselede, zarar vermemek için mücadele et · Arkada lar na, arkada canl lara ve dünya genelin e sevgi, efkat, içtenlik v e sayg yla yakla . · Kötülü e göz yumma ve adal eti uygulamaktan çe kinme ama özgürce itiraf edilen ve dürüstçe pi manl k belirtilen kabahatleri affetmeye daima haz r ol. · Hayat n ne e ve hayranl k duygusuyla ya a. · Hep yeni eyler, ö renme aray nda ol. · Her eyi s na; durumlar kar s ndaki fikirlerini daima gözden geçir. E er uyumlu de ilse tutkuyla ba l oldu un bir inanc dahi terk et. 28
  • 29. · Dü ünce ayr l klar n asla sansürleme ya da yok etme; di er insanlar n seninle ayn fikirde olmama haklar na daima sayg duy. · Öz deneyim ve mant nla kendi ba ms z fikirlerini olu tur; Ba kalar n n seni körü körüne idare etmelerine izin verme. · Her eyi sorgula. ... filozof John Rawls 'Kurallar n z tasarlarken hiyerar ik konumunuzun de i ebilece ini, bazen yukar larda bazen a a larda olabilece inizi akl n zdan hiç ç karmay n. Ben ayr ca u konulara da yer vermek isterdim: · Cinsel ya ant n z n tad n ç kar n (hiç kimseye zarar vermedi i müddetçe) ve di er insanlar n da kendi cinsel ya ant lar n mahremce ya amalar na izin verin, e ilimleri her ne yönde olursa olsun ki bu sizi hiç ilgilendirmez. · Cinsiyet, rk ya da toplumsal farkl l klara dayal bask ve ayr cal k uygulamay n z. · Çocuklar n z n beynini y kamay n z.Onlara ahsi menfaatleri yönünde fikir yürütmeyi ve herhangi bir konuyla ilgili iddialar n nas l de erlendirilece ini ö retin. Ve sizinkilerden farkl fikirler üretmeyi nas l ba aracaklar n anlat n. · Sonsuza kadar ya amayaca n z akl n zdan ç karmayarak günü de erlendirin. Dindar ya da de il hepimiz, do rular ve yanl lar konusunda büyük ölçüde de i im gösterdik. Her toplumda bir bak ma gizemli bir ortak görü vard r ve her on y ll k süre zarf nda de i im geçirir. Bu olgu için Almanca'dan geçen Zeitgeist (her zamana ait bir ruh vard r) kelimesini kullanmak iddial olmayacakt r. ... çe itli ülkelerin kad nlar n n oy hakk kazand klar tarihlerden birkaç : Amerika 1920, ngiltere 1928, Fransa 1945, Belçika 1946, sviçre 1971, Kuveyt 2006. Bu de i im hepimizi içine ald ve dinle herhangi bir ba lant s yoktu. Bir bak ma de i im din sayesinde de il, dine ra men gerçekle ti. H.G.Wells'in ütopik New Republic (Yeni Cumhuriyet) kitab ndan... : Ve Yeni Cumhuriyet alt rklara nas l davranacak ? Zencilere nas l davranacak ? ... peki ya sar tenliler ? Yahudiler ?.. siyah rklar, kahverengiler, kirli beyazlar ve sar insanlar. Yeni verim gereksinimle rine göre ra bet görmeyen bu insanlara ne olacak? Asl nda, dünya bir alemdir ve merhametli bir kurum de ildir ve san yorum ki bu insanlar gitmek zorunda kalacaklar. Ve bu Yeni Cumhuriyet adamlar n n ahlak sistemi, yani dünyay a hakim olacak ahlaki sistem, ilk hedefte insanl k ad na güzel, yararl ve uygun olan n üretilmesini destekleyecek ekilde düzenlenecektir; güzel ve güçlü bedenler, ayd nl k ve etkili zihinler... Ve do an n imdiye kadar dünyan n ekillenmesinde izledi i yöntem ki bu yöntem sayesinde var olan zay fl n yeni zay fl klar türetmesi önlen mi tir... ölümdür... Yeni Cumhuriyet'in adamlar ... öldürmenin kayda de er bir eylem say ld bir görü ü benimseyeceklerdir. Bu 1902'de yaz lm t r ve Wells zaman n n önde gelen ilericilerindendi. 29
  • 30. De i en ahlak anlay n n geni say da insan aras nda nas l bu kadar e zamanl olabildi ini aç klamam z gerekiyor; ve anlay de i iminin istikrarl rotas n da aç klamak zorunday z. De i im barlarda, yemeklerde ve sohbetlerde zihinden zihine aktar l r. Baz lar m z ilerleyen ahlak anlay dalgas n n bir parça gerisinde kal r z baz lar m z ise biraz daha ilerideyizdir. ... birey önderlerin rolünü es geçmemeliy iz. Geli mi e itim ve özellikle de giderek artan bir uzla ma görü ü sayesinde her birimiz di er rklardan ve cinsiyetlerden bireylerle ortak bir konumu payla t m z fikrini benimsedik; bu iki faktör kutsal kitaplar a dayal de ildir, biyoloji ve özellikle de evrimle ilgilidir. Dünya genelinde siyah rklar n ve kad nlar n Nazi Almanya's ndaysa Yahudiler ve çingenelerin kötü muame le görmelerinin sebeplerinden birisi, bu insanlar n bütünüyle insan olarak görülmemeleriydi. PEK YA H TLER VE STAL N ? ONLAR ATE ST DE L M YD ? Hitler'in görü ve amaçlar n n, Caligula'n nkilerden ya da katliam ustal klar Noel Barber taraf ndan tarif edilen Osmanl sultanlar n nkilerden daha zararl olmad iddiam bir kez daha belirtmek isterim. Hitler... Yahudilerin Tanr katili olduklar n akl ndan hiç ç karmam t r. Bu sayede vicdan azab na kap lmadan imhay gerçekle tirdi. Din halk sakin tutmak için müke mmel bir araçt r diyen Napolyon ve halk dinin gerçekleri yans tt n dü ünürken, bilgeler bunun bir yalan, yöneticiler ise yararl bir araç oldu unu söylerler diyen filozof Sen eca ile ayn fikirdeydi belki de. ... Ya da belki de Hitler H ristiyanl k için sahte bir sempati sergilemesinin zorunlu oldu unu dü ündü çünkü aksi takdirde sundu u rejim kiliseden almas gereken deste i alamayacakt . Baz ateistler kötü eylemler sergileyebilir ancak bu kötül ükleri ateizm ad na yapmazlar. ... Sava lar ekonomik h rslar, siyasi tutkular, etnik ya da rksal önyarg lar, keskin kindarl k, intikam ya da bir ulusun yap s ndaki bir tür vatansever inançla ba lar. Bir sava n fitilini ate leyebilecek bir di er gerçekçi motivasyon ise, bir insan n sars lmaz bir biçimde kendi inanc n tek gerçek inanç olarak görmesidir ve bu görü rakip dinlerin tüm kafir ve tak ipçilerini ölüm cezas na mahkum eden v e aleni bir ekilde, Tanr n n askerlerinin do rudan cennete gideceklerini vaat eden bir kutsal kitapla desteklenir. Sam Harris bu konuyla ilgili olarak The End of Faith ( nanc n Sonu) isimli kitab nda Dinsel inanc n tehlikesi, s radan insanlar n ç lg nl k meyvelerini toplamalar na ve bu meyvelerin kutsal olduklar na inanmas na imkan vermesidir. Her yeni neslin çocuklar na dinsel konular n di er konular gibi hakl ç kar lmas na gerek duyulmad ö retildi inden, medeniyetler hala ak ls z ordular yla dolup ta maktad r. Bugün bile birbirimizi eski literatüre dayanarak öldürmek teyiz. Bundan daha üz ücü ve saçma bir ey olabilir mi ? Bir dü ünün, hangi insan inançs zl u runa sava mak ister ? 30
  • 31. BÖLÜM 8 D N N SAKINCASI NED R ? NEDEN DÜ MAN OLMAK GEREK R ? Din, insanlar günün her an , yapt m z her hareketi gökyüzünden izleyen görünmez bir adam n varl na inand rm t r. Ve bu görünmez adam n, on maddelik özel bir listesi vard r, sizden bunlar yapmaman z ister. E er bunlardan herhangi birisini yaparsan z, sizi sonsuza kadar kalaca n z özel bir yere gönderir; buras ate ve dumanla kapl d r, i kence ve zd rab n yuvas d r. Tanr , sizi buraya gönderirken yanman z , ac çekmenizi, bo ulman z ,· feryat etmenizi ve sonsuza kadar a laman z ister ... Ama 'Sizi Sever ! · GEORGECARLIN Tanr n n var olmad ve ahlakl olmak için dine ihtiyac m z olmad fikri ... arkada lar m... Neden bu kadar dü mans n ? Gerçekten dinde yanl olan nedir ? Din, etkin biçimde sava mam z gerektirecek kadar zararl m ? ... tak nd m z bu dü manca tav r sadece kelimelerle s n rl d r. ... bir soru yöneltecektir: Dü manl n seni a r tutucu bir ateist yapmaz m ? A IRI TUTUCULUK VE B L M N ALTÜST ED LMES Tutucular gerçekleri bir kutsal kitaptan okuyarak ö rendikleri için daima hakl olduklar n dü ünürler ve pe in fikirli olarak hiç bir eyin inançlar n sarsamayaca n beyan ederler. Kutsal kitab n sundu u gerçek bir aksiyomdu r, bir muhakeme sürecinin son ürünü de ildir. Tutuculara göre, kitap gerçe i anlat r ve bilimsel kan tlarla, kitaptaki do rular n çeli ti i durumlarda çöpe at lmas gereken kitap de il, kan tt r. ... Evrimle ilgili kitaplar kutsal de ildir ve güvenilirliklerini bu yolla kazanmazlar ... e er bir bilim kitab nda herhangi yanl bir bilgiye yer verilmi se bu er ya da geç fark edilecek ve kitab n sonraki bask lar nda bu hata olmayacakt r. Ne hikmettir ki hiç bir zaman kutsal kitaplarda düzeltilmesi gereken yanl l klar ortaya ç kmaz. Filozoflar, özellikle de yetersiz felsefi bilgisi ol an amatörler ve hatta ' kültürel ba nt c l k' virüsü kapm olanlar, bu noktada can s k c bir k rm z bayrak kald rabilirler: bir bilim adam n n bilimsel kan ta olan inanc ba l ba na bir tutucu inanç konusudur. ... Hepimiz kafalar m z n üzerindeki amatör felsefeci apkalar yla, hangi meslekten olursak olal m kendi kan tlar m z üretiriz. Bilim adamlar , 'gerçe i' çe itli kuramsal yöntemle rle tan mlamaya çal rken tutucu bir izlenim b rak yor olabilirler. Ama zaten herkes böyledir. "Evrim gerçektir" dedi imde, Yeni Zelanda'n n güney yar mküre de oldu u gerçektir dedi imde oldu umdan daha tutucu de ilimdir. Evrime inan r z çünkü bilimsel kan tla do rulanm t r ve yeni bir kan t bu gerçe i çürütürse bir gecede bu inanc m zdan vazgeçeriz. Gerçek bir tutucu asla bunu söyleyemez. Tutuculuk kol ayl kla tutkuyla kar t r labilir. ... Tutkulu görünmemin as l sebebi, evrim lehindeki kan tlar n ezici seviyede güçlü olmas ve rakibimin bunu bir türlü görememesidir; ya da çok daha al ld k olan , bunu görmeyi reddetmesidir. 31
  • 32. Bir bilim adam olarak tutucu inanca kar dü man m çünkü bu e ilimdeki bir inanç her zaman bilimsel giri imin önünü t kar. Din bize görü lerimizi de i tirmememiz gerekti ini ve ayr ca, kavranmas mümkün; ilgi uyand r c konular n ke fedilmesini arzulamamay ö retir. Tutucu din, say s z masum, iyi niyetli ve hevesli genç beyne yönelik bilimsel ö retimi y kman n tutkusuyla hareket eder. Tutucu olmayan, 'duyarl ' din bunu yapm yor olabilir. Ancak, çok küçük ya lardaki çocuklara sorgusuz sadakatin bir erdem oldu unu ö reterek dünyay tutucular için güvenli bir yer haline getirir. SALTÇILI IN KARANLIK YÜZÜ Saltç l n temelleri neredeyse her zaman güçlü dinsel sadakate dayan r ve bu mant k nda, dinin dünya üzerindek i kötülüklerin etkin bir kayna oldu unu söyleyebiliriz. ILIMLI NANCIN BA NAZLI A GÜÇ KATMASI Muriel Gray, 24 Temmuz 2005 Herald daki yaz s nda, Bütün bu ac lar n, karga an n, iddetin, terörün ve umursamazl n nedeni elbette dinin kendisidir ve böylesi a ikar bir gerçekli in alt n çizmek her ne kadar gülünç görünüyor olsa da, gerçek u ki hükümet ve medya bunun do ru olmad n iddia ederek her eyin üzerini örttüklerini zannediyorlar. ... teröristleri ... motive eden kötülük de ildir. ... teröristler do ruluk yolunda olduklar na karar verir ve t pk kürtaj doktorlar n öldüren H ristiyan katiller gibi inançlar ndaki emirleri sadakatle yerine getirirler. ... eytan taraf ndan ele geçirilmi olduklar için de de il ancak be ikten itibaren tam ve sorgusuz bir inanca sahip olacak ekilde yeti tirildikleri için. A r c l k dinsel inanca özgü de ildir. A r c vatan ya da etnik grup sevgisiyle de tehlikesiz bir dünya yaratmaya çal labilir. ... Ancak dinsel inanç, ak lc ç kar hesab n n bilhassa etkili bir susturucusudur ve genelde di erlerine bask n ç kar. Böyle olmas n n sebebi san r m, ölümün bir son olmamas vaadinin zahmetsiz ve ba tan ç kar c bir söz olmas ve ehit olarak cennete gitmenin çok gurur duyulacak bir ey olmas d r. H ristiyanl k, en az slam'da oldu u kadar, çocuklara sorgusuz inanc n bir erdem oldu unu ö retir. ... E er birisi yapt klar n n inanc n n bir parças oldu unu söylerse di erleri, ayn dinden ya da de il, ya da dinsiz, kökle mi al kanl klar gere i hiç sorgulamadan buna 'sayg ' duymak zorundad r. ... Papazlar ve 'topluluk liderleri' (bu arada bu insanlar kimin seçti ini bilmeyiz) bu sald r lar n arkas nda gerçek inanc n a r c bir çarp tmas oldu u yalan n sürdürmek için s raya girerler. Patrick Sookhdeo'ya göre... Günümüzde Müslümanlar n çok büyük bir ço unlu u hayatlar n iddete ba vurmadan ya amaktad r, çünkü Kuran esas nda bir kar md r. E er huzur istiyorsan z, huzur dolu sat rlar bulursunuz. E er sava istiyorsan z, sava ç sat rlar bulursunuz. Ne yaz k ki Kuran'daki bar yanl s pasajlar, genelde sadece ilk bölümlerdedir, yani Muhammed'in Mekke'de oldu u zamanlar. Daha kavgac sat rlar kitab n sonraki 32
  • 33. bölümlerinde, Muhammed'in Medine'ye kaçmas yla ba lar. Sonuç... slam yaln zca 13 y l boyunca bar temsil etmi tir ... gerçekten zarar verici olan ey çocuklara inanc n bir erdem oldu unun ö retilmesidir. nanç kesinlikle kötü bir eydir çünkü savunma ge rektirmez, kan t kald rmaz. ... Bir ehit olarak cennete gidece inin vaadiyle korku kar s nda ba kl k kazanan gerçek inançl -kafa, silahl kuvvetler tarihinde, uzun yay, sava at , tank ve bombalar n yan nda önemli bir yeri hak eder. BÖLÜM 9 ÇOCUKLUK, ST SMAR ve KAÇI Her köyde ö retmen denen yanan bir ate var; ve yine her köy de papaz denen, bu ate i söndüren biri var. V CTOR HUGO Roma Katolik Kilisesi'nin temel inanç si stemine göre, usule ayk r ve gizlice yap lsa da, çocuk bir kez vaftiz edildi mi geri dönülmez ekilde H ristiyan olmu say l r. F Z KSEL ve RUHSAL ST SMAR Hiçbir kan ta dayanmadan ba l oldu u inanc n tek do ru inanç oldu unu kabullenmek, ba ka inançlar sapma veya geçersiz olmakla suçlamak büyüklük taslamaktan ba ka bir ey de ildir. Laik görü leri savunanlar uyan k olmazlarsa, Dominyoncular (H ristiyan ö retisinin egemenli ini savunan dinsel görü yanl lar ) ve Yeniden Yap lanmac lar, k sa süre içerisinde Amerika'n n dinsel ya am nda geçerli ve etkili olacaklard r. Cehennemin korkunçlu unun bu denli i irilmesinin, onun gerçek olmas n n imkans z olmas n telafi etmek amac ta d n oldu unu öne sürdüm. E er mant kl bir ey olsayd , cayd rmak için çok az hat rlatmak yeterli olurdu. Gerçek olamayaca ndan, cayd r c l k de erini korumak ve olanaks zl n dengelemek için çok a r miktarda korkutucu bir yer olarak tan t lmas gerekir. ÇOCUKLARI KORUMAK Konu ma özgürlü ü, müdahalede bulunulamayacak denli de erli bir özgürlüktür. Fakat bir önemli istisna ... Çocuklar n özel durumu için sansür lehinde ... Etnik gruplara ait dinsel uygulamalar n tuhafl n yücelten ve bu yolda gi ri ilen zalimlikleri hakl bulan görü , s k s k kar m za ç kmakta. Belirli bir ya taki çocuklar n e itim görmeleri Ami 'lerin dinsel de erlerine ayk r yd . Özellikle Ami çocuklar n n 16 ya na kadar okula zorunlu devam n n, çocuklar n bugünkü Ami toplulu unu bo vermesi ve dini konular önemsenmemesi yönünde çok büyük tehlike ta maktad r. Ami ler, bu durumda ya toplumda asimile olurlar ya da daha dindar bir bölgeye göç etmek zo runda kal rlar. 33
  • 34. B L NÇLENME TEKRAR YÜKSEL YOR Laik düzenin olmad ngiltere'de, ateist aileler, çocuklar n n okullarda bulunduklar toplumda hakim ol an dinsel inan la yeti tirilmesine göz yummaktalar. BÖLÜM 10 ÇOK GEREKL B R BO LUK (MU) ? Dinin insan ya am nda ba l ca dört rolü oldu u ö retilir: Aç klama, tavsiye, teselli ve telkin. Evrimciler, biz insanlar genç maymunlar olarak tan mlarlar ki genç empanze ve gorillerin yeti kin empanze ve gorillerden daha fazla insana benzedikleri su götürmez bir gerçektir. AVUNTU - TESELL Avutma gücünün olmas , dinin gerçek oldu unun ispat olamaz. ... Bunlar yaln zca, kendinizi Tanr n n var oldu una ikna etmenin (gerçekten var olmasa da) çekicili ini kan tlayabilirdi. ... Tanr ya inanmakla, inanca inanmak aras ndaki fark aç klar: Her ne kadar sahte olsa da, inan lmas çekici olan bir inanç: Tanr m, inançs zl m konusunda bana yard m edece ine inan yorum nançlar sallant da olan ama yine de dine sad k olan insanlar, bunlar di er insanlara ö retmeye te vik edilirler. Bir eyi yeterince tekrarlad n zda, kendinizi bunun gerçek oldu una ikna etmeyi ba arabilirsiniz. Tan d m ateistlerin ço unun ateizmlerini bir sahte dindarl k perdesinin arkas na saklad klar n söylemekle herhalde abartm olmam. Bu ki iler do aüstü herhangi bir güce inanmazlar ancak mant ks z inanç için belirsiz bir hissi bar nd rmaya devam ederler. nanca inan rlar. Birçok insan n X gerçektir ifadesiyle, nsanlar n X'in gerçek oldu una inanmak zorunda olmalar makuldür ifadesi aras ndaki fark n ne oldu unu görünürde aç klayam yor olmas a rt c d r. Belki de bu mant k hatas na bile bile dü müyor ancak, gerçe in insani duygular n kar s nda daha önemsiz ol du unu dü ünüyorlard r. nsani duygular kötülemek istemem. Ama ne yi tart t m z aç a kavu turmam z gerekiyor: duygular m gerçekler mi ? Her ikisi de öneml idir ancak tamamen farkl eylerdir. Avuntu, ... ruhsal s k nt ya da kederin yat t r lmas olarak aç klanmaktad r. Avuntuyu ikiye ay raca m : 1. Do rudan fiziksel avuntu. 2. Önceden kabul edilmeyen gerçekleri ke federek veya mevcut gerçekleri, yeni bir bak aç s yla irdeleyerek avuntu. kinci tip avuntuya bakt m zda, burada dinin son derece etkili oldu una inanmak hiç güç de ildir. ... Hiç üphesiz zaman içinde Tanr hay rl eyler de gönderecektir. Ölümden korkan birisinin içtenlikle ölümsüz bir ruha sahip oldu una inanmas bu ki iyi avutabilecektir. ... Sahte inançlar en az gerçekleri kadar avutucu o labilir, ta ki gerçeklerin su yüzüne ç kt ana kadar. 34