4. Piramitler Nasıl İnşa Edildi?
İnşa edilen en önemli piramitler Gize Piramitleri’dir ve Mikerinos, Kefren ve Keops
ismindeki üç pramitten oluşur. Gize Platosu’nda bulunan bu piramitlerin en büyüğü
ve en gizemli olanı Keops piramididir.
Keops piramidi 20 yıl içinde 150 metre yüksekliğe kadar kaldırılan her biri 2.5 ton
ağırlığındaki 2.300.000 adet kireç taşı kullanılarak inşa edilmiştir. Toplam ağırlığı
5.5 milyon ton olan bu taşların bu süre zarfında dizilebilmesi için her iki buçuk
dakikada bir taşın yerine oturtulmuş olması gerektirmektedir. Bu nedenle
günümüzde bu piramidin en anlaşılmaz yönlerinden biri nasıl inşa
edildiğidir.
Hayranlık verici bir orantıya sahip olan yapı, gizemini taşların suskunluğuna
bırakmıştır. 51° 51’ 14” eğimle dizilen bu taşlarda hassasiyetin binde bir oranında
bile şaşması durumunda piramit en tepede düzgün birleşemezdi. Günümüzde bu
tarz ufak hatalar en seçkin yapılarda bile makul bir tolerans olarak görülmektedir.
Ama bundan 4500 yıl önce inşa edilen piramitlerde tepe noktası kusursuzca
birleştirilmiştir
7. Mısır'daki piramitler 'in sayısı yaklaşık 118 tanedir.
"Keops Piramidi - Kefren Piramidi - Mikerinos Piramidi" Giza ilçesinde bulunduğu
için Giza Piramitler'i olarak bilinmekle beraber Mısır'ın en ünlü üç piramidi'dir
10. PİRAMİTLER’in
sayısı 80′e yakındır.
Hepsi Nil’in sol
kıyısına kurulmuş ve
vadide 40 kilometrelik
bir uzunluk içine
yayılmışlardır.
Bazıları ayrı olmakla
birlikte çoğu grup
halindedir
11. Piramitler içinde en çok ilgi çekenleri üç büyük piramit olarak
bilinen Giza şehri civarında bulunan abidelerdir. Bunlar
varsayılan kurucularının adlarına göre ayrılmaktadır: Keops
(Kufu), Kefren ve Mikerinos. Bu üç Giza Piramidinin geometrik
ve gözlemsel ilkelere dayalı bir plana göre inşa edildiği ve bu
planın da doğrudan astronomik gözlemlere dayandığı ileri
sürülmektedir
15. Piramitlerin Gizemi
* Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre
uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunmaktadır.
* Piramit, kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda sadece 2 kez güneş girmektedir. (doğduğu ve tahta
çıktığı günler)
* Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.
* Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.
* Kirletilmiş suyu, birkaç gün Piramit’in içine bıirakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz.
* Piramit’in içerisinde süt, birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.
* Bitkiler Piramit’in içinde daha hızlı büyürler.
* Piramit’in içine bırakılmış su, 5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.
* Çöp bidonu içindeki yemek artıkları, hiç koku vermeden Piramit içinde mumyalaşır.
* Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar büyükçe bir Piramit’in içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.
* Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur; araştırmacıların çoğu, ya içinde kayboldular ya
da aynı yerde birkaç tur attılar, fakat içlerini göremediler.
* Piramitlerin içi yazın soğuk kışın sıcak olur
18. Binlerce yil önce yapilan piramitlerde bugün bile hala binlerce sir yatmaktadir.O
tarihlerde piramitleri yapan insanlar herhalde metre kavramini bilmiyorlardi.Ve
bütün bunlari göz karariyla yapmalarida imkansiz.Bugün bile çok düzenli bir sekilde
yapilan gökdelenlerde çok hafif bir sapma sözkonusu olabiliyor
21. Amerika Kıtası’ndan Asya Kıtası’na kadar Dünya’nın birçok
bölgesinde rastlanan piramitlerin içinde en fazla ilgi uyandıranları
Mısır’daki piramitler olmuştur. Bu nedenle de, Mısır deyince kuşkusuz
ki, ilk akla gelen konuların başında, o devasa piramitler gelir… Bu
gizemli yapıları gerçekten de alnından ter damlayan ve kırbaç altında
zorla çalıştırılan binlerce köle mi inşa etmiştir? Tek parça tonlarca
ağırlığındaki dev taş blokları sadece kas kuvvetiyle mi üst üste
yerleştirildiler?!… Bu nasıl bir kas kuvvetiydi?!…
İşte akılları karıştırmaya başlayan ilk sorular bunlardı… Ancak konu
üzerinde araştırmalar sürdürüldükçe kafaları karıştıracak daha pek
çok sorunun daha ortaya çıkmakta gecikmediği görüldü… Öncelikle,
bilinen insanlık tarihinin bize sunduğu verilerle, Mısırlılar’ın bu devasa
yapıları hangi teknolojiyle yaptıkları sorusuna mantıklı bir cevap
verilemeyeceği kesin olarak anlaşılmıştı…
25. Keops, Kefren ve Mikerinos…
Gerçekte bu üç büyük piramit Tufan Öncesi teknolojisi kullanılarak Osiris Rahipleri’nin gözetiminde inşa edilmiştir. Bir zamanlar
Büyük Piramit de dahil olmak üzere, Mısır’daki tüm piramitlerin anıt mezar olarak yapıldığı görüşü günümüzde geçerliliğini
yitirmiş durumdadır. Tufan Öncesi’nde yapılmış olan ilk üçüne (Keops, Kefren ve Mikerinos) kıyasla çok daha küçük ve basit,
adeta birer taklit niteliğinde olan ve Tufan’dan çok daha sonraki dönemlere ait diğer piramitlerin yegane işlevi firavun mezarı
olmalarıdır. Ancak diğerleri için durum çok farklıydı…
Konuyu açalım…
BÜYÜK PİRAMİT (KEOPS) İlk önce, bu ünlü piramidin boyutlarıyla ilgili verileri hatırlayalım… Keops’la ilgili bulgular, bu
piramidin çok özel bir yapı olduğunu ve bulunduğu noktaya özellikle yerleştirilmiş olduğunu gösteriyor. Temelinin her bir köşesi
51 derece, 51 dakika, 14 saniye
Pi Sayısı
Temel çevresinin yüksekliğine oranı Pi sayısının iki katına eşittir: 2 X 3.1415
Piramit Kübiti
Bu eserin yapımında kullanılan temel ölçüm birimi 636.66 ram’ye denk gelen “Piramit Kübiti”dir.
Dünyanın merkezinden Kutba uzatılan yarı çap
Dünyanın merkezinden Kutba uzatılan yarıçap 6357 km’dİr Bu da “Piramit Kübitinin 10 milyon katına eşittir.
Dünya ile Güneş arasnıdaki mesafe
Dünya ile Güneş arasındaki mesafe ortalama 149.5 milyon kilometredir. Piramidin yüksekliğinin ise tahmini olarak 147- 149
metredir. Tahmin ediliyor dememizin sebebi (tepe noktasının zaman içinde erozyona uğramış olmasından dolayı bu gün için
kırık olmasıdır. Bu oranlara baktığımızda, piramidin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımının dünyamızın Güneşe olan uzaklığını
vermekte olduğu görülmektedir
29. Yapımında yaklaşık 2.600.000 blok granit ve kireçtaşı kullanılmıştır. Bu taş bloklarının her birinin ağırlığı 2 tondan 70
tona kadar değişmektedir. Milimetrelik bir orandaki titizlikle özel boyutlarda kesilen tüm bu bloklar, birbirleri ile o denli
hassa bir şekilde birleştirilmişlerdir ki, bloklar arasından saç teli bile geçemeyecek derecede, hiçbir boşluk
bırakılmamıştır. Bu birleştirilme işleminde harç kullanılmamıştır
31. Mısır Kıpti Tarihçisi Mesudi
Orta Çağ’da yaşamış Mısır Kıpti tarihçisi Mesudi de, Arap Tarihçisi İbn-i Abd-Hükm’ün aktardıklarını
doğrularcasına Büyük Piramid’in Surid isimli bir kral tarafından yaptırıldığını aktarmıştır. Bu kayıtlara
göre Surid, Tufan’dan 300 yıl önce yaşamıştır. Nasıl olduğu bilinmeyen bir biçimde kral, Aslan
Takımyıldızı’yla ilgili bir felâket hakkında önceden uyarılır. Piramidi yaptırma nedeni de buna dayanın
Yaklaşan büyük felâketten eskinin anısını koruyabilecek bir anıt yapmak… İşte bu düşünceyle Büyük
Piramidi inşa ettirir. Piramidin dış cephesi, duvar ve tavanları astronomi, matematik ve tıp alanında
bilgilerle donatılır. Bu bilgilerin arasında gizemli varlıklarla ilgili bilgilerin de kaydedildiği ifade
edilmektedir. Eskinin anısı ile ilgili tarihi bilgiler de, bu piramidin gizli bölümlerine yerleştirilir. (Edgar
Cayce’nin Atlantisle ilgili gelecekte bulunacağını iddia ettiği önemli bilgiler işte bunlardır.) Ancak ne
yazık ki. Piramidin dış cephesi ve duvarlarındaki bu yazıtların büyük bir bölümü günümüze kadar
gelememiş ve gizli tarihe ilişkin bilgiler de şu ana kadar bulunamamıştır.
Bu kayıtları doğrulayan başka tarihi belgeler de vardır.
Örneğin Herodot kendi devrinde piramitlerin üzerinde bazı yazmalara rastladığını kaydetmiştir. 12. Yüzyıl
tarihçilerinden Abd-Ül-Latif, piramitlerin dışındaki yazıtların 10.000 sayfa dolduracak kadar çok
olduğundan söz eder. Bunun haricinde o dönemden kalan bir papirüste yazılanlar da, tüm bu tarihi
kayıtları destekler niteliktedir. Abu Hormenies mabedinde bulunan Kıpti Papirüsü’nde şöyle bir pasaj
vardır:
“Piramitler işte böyle yapıldı. Duvarlara astronomi, fizik ve diğer yararlı bilgilerin sırlan yazıldı. Dilimizi
okuyabilen herkes bunları anlayabilsin diye.”
34. Bu odada hiçbir şeye rastlamadılar. Oda
boştu!… Odanın en dibinde daracık bir tünel
bulunuyordu. Tünele girdiler ama burası 15
metre ileride kör bir duvarla bitiyordu.
“Yeraltı Odası”nın zemininde bir de dimdik
aşağıya inen bir kuyu bulunmaktaydı. Ancak
kuyu 9 metre derinliğe kadar inip burada
bitiyordu… Al-Mamun’un adamları daha
sonra geriye döndüler ve “Geçit”e düşen taşı
buldular. Bu taşın, kırmızı granitten olan bir
başka taşın önünü örttüğünü farkettiler. Bu
iri granit yukarıya doğru çıkan ikinci bir
geçidin önünde tıkaç vazifesi görüyordu.
Uzun çabalardan sonra bu tünele girmeyi
başardılar tünelin içinde ilerlemeye
başladılar.
Bir süre sonra yolları yine granitten yapılmış
iki tıkaçla kesildi. Granitten yapılma bu
tıkaçları aşmak oldukça zor oluyordu…
Günler süren yoğun uğraştan sonra granit
tıkaçlardan birini bulunduğu yerden sökmeyi
başardılar. Karşılarına çıkan tünelden
ilerleyip basık tavanlı ve yine 26 derecelik bir
eğim yapan bir başka “Çıkış Geçidi”ne
vardılar. Dizleri üzerinde sürünerek 45
metrelik bir mesafe boyunca kaygan taşların
üzerinde ilerleyip yatay bir tünele girdiler. Bu
tünelin sonunda ise yine bomboş bir odada