1. Kastamonu
• Kastamonu tarihi
• Yöresel yemekler
• Müzeleri
• Doğal güzellikleri
• Tarihi yerleri
2. KASTAMONU TARİHİ
Kastamonu’nun bilinen tarihi, Hitit İmparatorluğu ile başlar. Hititlerden sonra Frigya ve Lidya Krallıklarının egemen
olduğu bu topraklar M.Ö.4.yy’da Perslerin eline geçmiştir. M.Ö.4,yy’da Büyük İskender Anadolu Ile birlikte Kastamonu
topraklarını da Makedonya’ya katmıştır.
İskender’den sonra yöreyi ele geçiren Pontus Krallığı M.Ö.1,yy’da Romalılar tarafından ortadan kaldırılmıştır. Uzun yıllar
Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalan Kastamonu M.S.395 yılında İmparatorluğun bölünmesiyle bütün Anadolu gibi
Bizans İmparatorluğuna katılmıştır.
Prehistorik çağlardan sonra havalinin (Paflagonya’nın) bilinen Sümerlerin en eski bir kolu olan Gaslar (Gaşka Türkleri)’dır.
M.Ö.2000-1300 yılları arasında hüküm süren Gaslar (Gaşkalar) devamlı olarak Mısırlılar, Suriyeliler ve Kaldelilerle siyasi,
ticari ve kültürel münasebetlerde bulunmuşlar, Hititlerle de bazen savaşmış bazen dost olmuşlardır. Gaslar sert
karakterli, cengaver kişiler olarak bilinmektedir.
Bugün Kastamonu ve çevresindeki illeri de içine alan ve Romalılar devrinde adına Paflagonya (Pophlaginia) denilen
Gasların kurduğu şehirlerden bir tanesi de „Timonion veya Tumanna“ dır. Bazı yazarlar Kastamonu adının menşei
konusunda; bu kelimenin "Gas" kelimesi Ile „Timoni“ veya „Tumanna“ kelimesinin (Gas ülkesi anlamında) birleşmesinden
meydana geldiği görüşünü ileri sürmüşlerdir ki en akla yakın ihtimal budur. Fonotik yönden de bugünkü Kastamonu’ya
yaklaşmaktadır.
İkinci bir görüşe göre Romalılar devrinde Taşköprü’nün eyalet merkezi olduğu zamanlar Kastamonu küçük bir kasaba
olup, Bizans devrinde ve özellikle Kommenler soyu zamanında gelişmeye başlamıştır. Bu soy zamanında buraya bir kale
yapılmış ve Kommenlerin kalesi anlamında “Kastra Kommen” denilmiştir. Bu kelimenin zamanla “Kastamonu” şekline
dönüştüğünü ileri sürenler olmuşsa da bunu belirleyen herhangi bir vesika mevcut değildir.
3. Kastamonu’nun ilk defa Türklerin eline geçmesi Danişmentliler zamanında Ahmet Gazinin Oğlu Gümüş tekin devrinde
“1105 yılında” gerçekleşmiştir. 100 yıla yakın bir zaman Danişment idaresinde kalan şehir ve çevresi 15 yıl süre ile tekrar
Bizanslılara geçmiş, 1213 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın emriyle Selçuklu kumandanı Hüsamettin
Çobanbey tarafından zapdedilmiştir.
Moğollar tarafından bölgenin ikinci kez zaptına memur edilen Şemsettin Yaman Candar kumandasındaki ordu 1292
yılında Kastamonu’ya giderek Muzafferettin Yavlak Arslan birliğini bozguna uğratmış kendiside öldürülmüştür.
Muzafferettin Yavlak Arslanın oğlu Mahmutbey, babasının intikamını almak için mücadeleye girmiş ve Şemsettin Yaman
Candar’ı buradan batıya sürmeyi başarmıştır. Şemsettin Yaman Candar’ın ölümünden sonra Süleyman Paşa tarafından
1309 yılında Kastamonu yeniden zapdedilmiş, toprakları genişletilerek “Candaroğulları Beyliği”ni kurmuş ve Çobanlar
hakimiyetine son vermiştir.
İsfendiyarbey'den sonra “İsfendiyaroğulları” adını da alan Kastamonu beyliği 1460 yılında Osmanlı İdaresine girinceye
kadar önemli bir ilim ve kültür merkezi olmuş, bir çok ilim adamı yetiştirmiş, Osmanlılar zamanında da bu özelliğini
devam ettirmiştir. Kastamonu, Fatih Sultan Mehmet’in 1460 yılında Sinop’la birlikte bu şehri alarak Candaroğulları
beyliğini ortadan kaldırmasından sonra Osmanlı devletine katılmıştır. Kastamonu Milli Mücadele sırasında lojistik destek
açısından en güvenilir bölge olması nedeniyle büyük yarar sağlamıştır. Özellikle Ankara’ya İnebolu-Kastamonu yoluyla
yiyecek, giyecek, para, cephane ve silah nakli yapılmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “23-31 Ağustos 1925” tarihleri arasında
Kastamonu’da yaptığı Kıyafet ve Şapka İnkılabı, Cumhuriyet döneminin önemli olayı olarak tarih sayfalarına geçmiştir.Bu
süre “Kültür, tarih ve sanat haftası” ismini almıştır.
5. TARİHİ YERLERİ..
Kastamonu Kalesi
Kentin görkemli anıtlarından olan Kalenin ilk kez Bizans
döneminde yapıldığı düşünülmektedir. Sağlam olan iç kalenin
temel kısmı Bizans, üst bölüm Candaroğulları dönemine aittir.
6. Ev Kaya Mezarı
İl merkezinin güneyinde bulunan bu kaya mezarları M.Ö. 7. yy
başlarına tarihlenmektedir.
7. Ağlı Mağarası
Kalenin bulunduğu kayalarda bulunan, Paflagonyalılar ve Bizanslılar
tarafından yerleşim yeri , mezar odası olarak kullanılan mağaralardan
görünüm.
Haç
M.Ö. 100-700 yılları arasında paflagonyalılar, daha sonraları Bizanslılar
tarafından yerleşim ve korunma alanı olarak kullanılan Kalenin kuzey
tarafında kaya kütlesinin orta kısmında aşağıdan yüksekliği 15m bir
mağara daha vardır ve halk dilinde berber odası olarak adlandırılmakta
olup burasının kilise olması muhtemeldir. Mağaranın içinde kaya
oyularak oturma yeri yapılmış dış tarafında ki duvarlarda ise haç
işaretleri yine kaya oyularak yapılmıştır. Ayrıca buraya ulaşmak için
kalenin üstünden itibaren kayalar kesilerek patika yol yapılmış olup bu
gün kullanılamaz durumdadır.
Sipahiler Kaya Mezarı
Sipahiler mahallesi Dere sokak sınırları içinde yol kenarından yaklaşık
150m içerde ağaçlarla kaplı bir tepede bulunmaktadır.
8. Kale kapı Kaya Mezarı
Taşköprü'ye 17 Km. mesafede, Donalar köyünde bulunan müstakil ve
yüksek bir kaya üzerine oyulmuştur. Alınlığında kartal, Arslan , boğa ve
öküz kabartmaları bulunmaktadır. M.Ö. 7. Yy‘ da paflagonyalılar
tarafından yapıldığı zannedilmektedir.
9. Doğanlar Kalesi
M.Ö. 1100-700'lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen birbirine birleşik üç
kaleden oluşan resimde görüldüğü üzere 120 basamaklı gözetleme
kulesi olarak kullanılan bölümün batısında iki kale varlığı ile birlikte
günümüze kadar ulaşmış ancak bakımsız ve ilgisizlik nedeniyle harabe
şeklinde durmaktadır. Eski ismiyle Doğdular Kalesi olarak bilinen
harika yapının günümüz turizmine kazandırılması için çevre yollarının
etrafında bulunan pürüzlüklerin temizlenmesi ile ziyarete açılmayı
beklemektedir.
10. Zımbıllı Tepe Höyüğü (Pompeipolis)
Taşköprü ilçe merkezi yakınındaki bulunan bu antik kent M.Ö. 64 yılında
Romalılar tarafından Paphlagonia eyaletinin merkezi olarak kurulmuştur.
Yapılan arkeolojik kazılarda birçok eser ve mozaikler ortaya çıkarılmıştır
11. Urgancı kaya mezarı
Urgancı köyünün yukarısındadır. Geriden bakıldığı zaman giriş yerinde
vaktiyle iki sütün bulunduğu anlaşılmaktadır.
Aygır Kalesi Kaya Mezarı
Ağcı kişi Mahallesinin batı kısmında Aygır Kayası denilen kayalara
oyulmuştur. M.Ö. 6 yy 'da yapıldığı sanılmaktadır.
Bademci Kaya Mezarı
Bademci Köyü'nün üst tarafında uzanan kayalara yerden 30 metre
yükseklikte koyulmuştur.
Hobu Kayası Mezarı
Bu mezar Taşköprü'nün Kuzey doğusunda, Çay cevher Köyündedir.
Tarihi Tümülüsler
Taşköprü'nün 13 değişik yerinde 70 civarında Tümülüs tespit edilmiştir.
Bu Tümülüsler içlerinde eski çağlara ait tarihi kalıntılar barındırmakta ve
kazı çalışmaları ile gün ışığına çıkarılmayı beklemektedir.
12. Pompeiopolis Nekrepolü
Romalılar çağında, Taşköprü'nün Paflagonya eyalet merkezi zamanına ait
kaya mezarları, köy dere mevkiinde olan Hobu Kayası ve diğer kayalarda
toplanmış bulunmaktadır.
Kızlar Kalesi
Taşköprü'nün doğusunda tabii bir kayanın üzerindedir. Sur ve burçları
moloz taşı , tuğla ve harçla yapılmıştır. Romalılar zamanında yapıldığı
sanılmaktadır.
Mazhar Oluğu Kalesi
Alisaray Köyü yakınında tabii bir tepe üzerine yapılmıştır. Şu an yıkılmış bir
vaziyettedir. Güneyinde yerin altına doğru bir yol olduğu söylenmekte ise de; yol
bu gün kapanmış durumdadır.
Donalar Köyü Kaya Tüneli
Donalar Köyündeki Kale Kapı Kayalarına oyulmuştur. Bu kayanın tam tepesinde
bulunan tünelin girişi at nalı şeklindedir. Tünelin eni 2,2 metre, boyu 2 metredir.
50 derecelik bir eğimle kayanın içine doğru gitmektedir. İkinci tünel bu kayanın
doğusunda olup içi dolmuştur. Üçüncü tünelde bu büyük kayanın karşısındaki
kayalara oyulmuştur.
13. Horma Kanyonu (Anbar Gölü)
Zarı çayı üzerinde olup, suyun taştaki kireçleri aşındırması ile oluşan
derin kazanlar şeklinde çukurlar mevcuttur. Eski dönemlerde yaşayan
insanların kayaları oyarak su kanalı açıp, bu kanaldan un su ile çalışan
un değirmenine su akıtmaları yine ayrı bir dikkat çekmektedir.
14. Ilgaz Kayak Merkezi
Kastamonu Çankırı arasında yer alan Ilgaz Dağları Kuzeydoğudan
Güneybatı 'ya doğru uzanan ve temelini paleozoik dönem kayalarının
oluşturduğu bir dağ sırası. Yapısında bulunan serpantinler, şistler ve
volkanik kayaçlarla dikkat çeken Ilgaz Dağları, Orta Anadolu ile Kuzey
Anadolu arasında bir köprü oluşturuyor. En yüksek tepesi olan Hacet
Tepesi 2587 metre, Küçük Hacet Tepesi ise 2313 metre.
15. Cide Gideros Koyu
Kastamonu'nun en güzel koylarından biri olan Gideros koyu; kestane, meşe,
kayın, şimşir ve çam ağaçlarından oluşan yemyeşil bir örtüyle çevrilerek,
zümrüt yeşili bir gölü andırıyor.
Cide ile Kurucaşile burunları arasında burnun ardına saklanmış güzellik.
Karayolundan pek fark edilemediği için çoğu zaman es geçilen, keşfedildikten
sonrada vazgeçilemeyen birçok efsane ve hikayesi olan bir doğa harikası.
Bölgesi ziyarete gelenlerin mutlaka görmeleri gereken eşsiz bir güzellik.
16. MÜZELERİ
Arkeoloji Müzesi
Kemalettin Bey tarafından İttihat ve Terakki Cemiyeti Binası olarak yapılan
tarihi bina Türk Ocağı, Parti Binası, İkinci İstiklal Mahkemeleri Binası olarak
kullanılmıştır. 1925 yılında Atatürk'ün Kastamonu'yu ziyaretinde "Şapka ve
Kıyafet İnkılabı" ile ilgili tarihi nutkunu bu binada yapmıştır.
Müze' de Kastamonu ve çevresinde, buluntu, kazı ve satın alma yoluyla
kazandırılan tarih öncesi devirlerden itibaren, Roma, Bizans, Candaroğulları
Beyliği ve Osmanlı Dönemine ait arkeolojik eserler kolleksiyonu
sergilenmektedir.
17. Kent Tarihi Müzesi
İlin Tarihi, Kültürü ve çeşitli yayınları ile kıymeti haiz malzemeleri Hükümet
Konağı alt katında açılan mekânda sergilenmektedir. Valilikçe düzenlenen
merkez Cumhuriyet Bayramının 79.yılı kutlamaları çerçevesinde 29.Ekim.2002
tarihinde açılmıştır.
19. YÖRESEL YEMEKLER
Kastamonu yiyecek-içecek hususunda zengin bir mutfağa sahiptir. Bu
zenginliğin başlıca sebebi; bitki örtüsündeki çeşitli ve tabiata dayalı
yetiştirilen hayvan varlığıdır. Yiyecek olarak kullanılan yabani otlar, bitkiler,
mantarlar, dağ çileği yanında her türlü sebze ile birçok meyve Kastamonu
topraklarında yetişmektedir.
Türkiye'nin en güzel ve kaliteli sarımsakları bu İl'de yetişmekte ve ihraç
edilmektedir.
Üryani eriğini sadece bu İlde yemek mümkündür. Kastamonu bölgesine ait
812 çeşit yiyecek derlemesi yapılmıştır. Bunlardan 38 çeşit çorba ve 51 çeşit
ekmek tarifi görülmektedir. Kastamonu mutfağının ünlü yiyeceği sac
üzerinde pişirilen" etli ekmek"tir.
Bu etli ekmeği bir bardak yayık ayranı, "ekşi-eşi" yada " pelverde ezmesi"
eşliğinde yiyen artık Kastamonu'nun adını unutamaz. İl' de hazırlanan, kışlık
yiyecek "tarhana" nın çorbası en besleyici çorbadır. Hazırlanmasında
kullanılan un-yoğurt hamuru içindeki çok çeşitli bitki özleri, tadı-lezzetini
farklı hale getirmektedir. Ayrıca besin değerini artırmaktadır.
Her mevsim yerli halkın ve ziyarete gelenlerin yemekten vazgeçemediği
"döner" in kömür ateşinde pişenin tadı doyumsuzdur.Kış mevsiminde,
yöreye has olarak yapılan "pastırmalı ekmek" bir başka lezzettedir.