2. Lider
Karakter, vizyon, strateji ve
duygusal zeka sahibidir.
İletişim, zaman yönetimi, çatışma
ve değişim yönetimi gibi becerileri
ile dikkat çeker.
Ekip anlayışı ile insan ilişkileri
sürecini yürüterek işinde fark
yaratan kişidir.
2
3. Lider
Günümüzde kurumların başarısı, her
düzeydeki çalışanların kendilerini geliştirerek
bilinçli, dürüst, sabırlı, üstün kaliteyi
hedefleyen, yardımlaşan, gelişmeye ve
geliştirmeye hevesli kişilere bağlıdır.
Bu kişiler, işinin lideri niteliklerini kazanırlar ve
bu nitelikleri ile çalıştıkları kişileri etkilerler.
3
4. Lider
İş hayatında istenen liderler tarihteki
ya da politikadaki liderler değildir.
Bazıları liderlik pozisyonlarına atanırlar
ama yanlarında çalışanlar onları lider
olarak görmezler.
Bazıları da herhangi bir pozisyonda
liderlik sergileyebilirler ve işinin lideri
olurlar.
4
5. Lider
Liderler doğuştan üstün yeteneklerle donatılmış, az
bulunan karizmatik kişiler olarak düşünülürler.
Oysa kendini tanıyan ve yönetebilen, çevresindekileri
anlayan ve etkileyebilen hemen her insan liderlik
niteliklerine sahiptir.
5
6. Lider Karakterlidir
Etik anlayış sahibidir.
Güçlü bir inanç ve değer sistemi
geliştirmiştir.
Hayata karşı belirli bir duruşu vardır.
Kişisel bütünlük sergiler, özü sözü biridir.
Kararlı ve disiplinlidir.
Güven duygusu uyandırır.
Birleştirici ve bütünleştiricidir.
6
7. Lider Vizyonerdir
Kendisiyle ve işiyle ilgili olarak büyük
resmi görür.
Genel tabloyu ve belirli bir görevin
aradaki yerini bilerek önünü görebilir.
Görevinin daha büyük amacını hatırlar
ve her gün yapılan sıradan işlere büyük
bir anlam katar.
İş arkadaşlarının ve müşterilerinin
sahibi olmalarını destekler.
7
8. Lider Stratejisttir
Kendisini vizyonuna ulaştıracak yolda
kararlı ve disiplinli bir şekilde yürürken
elinde bir yol haritası vardır.
Beklenmedik durumlara hazırlıklıdır.
Alternatif planlar yapar.
8
9. Lider Duygusal Zekâ Sahibidir
İşinin lideri, kendisiyle,
başkalarıyla ve çevresiyle başa
çıkabilmesini kolaylaştıran,
duyguları tanıma, anlama ve etkin
biçimde kullanma yeteneğine
sahiptir.
9
10. Lider Duygusal Zeka Sahibidir
Kendisiyle ilgili farkındalığı vardır.
Beden dilini kontrol edebilir ve
başkalarının beden diline duyarlıdır.
Empati gösterir.
Davranışlarının sonuçlarını dikkate
alarak davranır ve sonuçların
sorumluluğunu alır.
10
11. Lider Duygusal Zekâ Sahibidir
Uzlaşmaya dayalı sinerjik
ilişki kurar.
İnsan ilişkilerinde
başarılıdır.
İşe bağlıdır.
İyimserdir ve yüksek iç
motivasyon sahibidir.
Hoşgörülü ve esnektir.
Olumsuz duygularını
kontrol edebilir.
11
12. Duygusal Zekâ
Kendini Kendini
Tanımak Yönetmek
Empati
Başkalarını Başkalarını
Etkilemek Anlamak
12
13. Lider Duygusal Zekâ Sahibidir
Kendini tanır: Kendini yönetir:
Duygusal benlik Duygusal
bilinci vardır. özdenetimi vardır.
Doğru Açıktır ve dürüsttür.
özdeğerlendirme Uyumludur.
yapar. Başarma güdüsü vardır.
Özgüvenlidir. İnisiyatif alır.
İyimserdir.
13
14. Lider Duygusal Zekâ Sahibidir
Başkalarını anlar: Başkalarını etkiler
ve yönetir:
Empati kurar.
İlham verir.
Organizasyonel
bilinci vardır.
Etkiler. Değiştirir, geliştirir.
Değişim katalizörlüğü yapar.
Hizmet dürtüsü
vardır.
Çatışmaları yönetir.
Ekip çalışması ve işbirliği yapar.
14
15. Lider Özgüven Sahibidir
Kişisel yeterliklerinin farkındadır ve bu yeterliklerle
"değerli olduğuna" inanır.
Bu yeterliğe sahip olarak ;
- Baskılar ve direnmelere karşın etkili kararlar alabilir.
- Kendisini, başkalarına özgüveniyle sunar.
- "Varım, önemliyim" duygusunu yaşar.
- Doğru olduğuna inanıyorsa, hoş olmayan görüşleri
de söyler.
15
16. Lider İyimserdir
Hayatın iyi taraflarına bakar ve
kötü olaylar, olumsuz duygular
karşısında bile olumlu bir tutum
sergiler.
Başarısızlığı değiştirilebilir
nedenlere bağlar.
16
17. Lider Olumlu Tutum Sahibidir
Engelleri fırsat olarak görür
Sorunları değil, çözümleri düşünür
Yapıcı ve yaratıcı düşünür
Hataları, alınan dersler olarak görür
Esnek olmayı, kendisiyle barışık olmayı bilir
Gerçekleri olduğu gibi kabullenir
17
18. Olumlu ve Güvenli Davranır
Aktif, dolaysız ve dürüst davranış gösterir
Kendine ve karşıdakine saygı duyar
Rahat, korkusuz, atak davranır
Girişkendir, sorumluluk alır
Etkiler, dinler, konuşur, görüşür
Açık ve dürüst ilişkileri cesaretlendirir
18
19. Lider Yüksek Motivasyon Sahibidir
Kendi hayatı ile ilgili değişiklik için sorumluluk üstlenir
ve tartışmalarda ‘haklı çıkmak’ yerine sorunun
üstesinden gelmek için “sorumluluk” almaya gayret
eder.
Kendi motivasyonunu yüksek tutup işini coşkuyla
yaparak arkadaşlarına örnek oluşturur.
Kendi iç motivasyonunu yüksek tutmanın herkesin
kendi sorumluluğu olduğu mesajını verir.
19
20. Lider Hoşgörülü ve Esnektir
Yolunda gitmeyen işlerle ilgili
varılan noktada ileriye doğru bir
çözüm arar.
Olmuş olana takılmaz.
Hoşgörülüdür.
Durumun gerektirdiği esnekliği ve
anlayışı gösterir.
20
21. Lider Etkili İletişimcidir
Aktif dinler.
Net ve açık ifade eder.
Rahattır ve girişkendir.
Bilgi, düşünce ve duygu alışverişi
yapar, etkileşim içinde olur.
Duyarlıdır.
İhtiyaçları doğru anlar.
Beklentileri karşılamaya çalışır.
21
22. Lider Proaktiftir
İş ortamını iyileştirmek ya da yaratıcı bir
yaklaşımla yenilik getirmek için eyleme
geçmeye hazırdır.
Çevresini, içinde bulunduğu durumu ve
ortamı doğru kavrayarak, durumun
gereklerine uygun ve etkili tepki verir.
İleri görüşlüdür.
Önceden davranır.
22
23. Lider Sinerji Yaratır.
Orkestra şefi gibi sinerji yaratır,
çaba ve yetenekleri bütünleştirir.
Fikirlerin yararlı yönüne odaklanır
ve fikirleri geliştirmeye çalışır.
Girdiği her işe ve ilişkiye değer
katar.
23
24. Lider Rol Modelidir
Örnek davranışlarıyla çevresindekilere
yol gösterir.
Olgunluğuyla birlikte çalıştığı kişilerin
olgunlaşmasına katkıda bulunur.
Taklit edilir, örnek alınır ve takip edilir.
24
25. Lider Profesyoneldir
İşi hakkında derinlemesine bilgi sahibidir, işinin
gereklerini yerine getirir ve işini iyi yapan kişidir.
İşini yaparken kendini, insanlarla ilişkilerini ve çevre
koşullarını kontrol eder, bulunduğu yerin kurallarına ve
süreçlerine uyar,
Belirlenen standartları korur, profesyonel imajı ve
davranışı temsil eder.
25
26. Lider Zamanı Yönetir
Zamanını akılcı kullanarak verimli sonuçlar elde eder.
Öncelikli işlere öncelik verir ve ertelemez.
Bir iş için ayırdığı zamanda gerçekten o işi yapar.
26
27. Lider Çatışmaları Yönetir
Kazan-kazan yaklaşımı vardır.
Çatışmaları fırsata çevirmeye çalışır.
Önce anlamaya sonra anlatmaya
çalışır.
Karşısındakinin bakış açısıyla
görebilir.
27
28. Lider Çatışmaları Yönetir
Sakin, soğukkanlı ve sabırlıdır.
Fikir çatışmalarını besler, ego çatışmalarını
önler.
Çatışmanın genel ve kişiye
yönelik değil, belirli ve söz konusu duruma
yönelik olmasını sağlar
Tartışmalarda arabuluculuk yapar.
28
29. Lider Değişimi Yönetir
Değişimle baş edebilir ve bunu bir
gelişme fırsatı olarak kullanır.
Değişimi anlayıp, hızla uyum sağlar ve
etkili bir şekilde yönetir.
Kendini gözden geçirir, yeniden
değerlendirir ve günceller.
Bugünü canlı tutarken gelecek için
sağlam bir temel oluşturmasını bilir.
29
30. Lider Riskleri Yönetir
Hesaplı risk alır, inisiyatif
gösterir, kararlar alır.
Girişken ve atak davranış
sergiler.
30
31. Lider Performansı Yönetir
İlişkide olduğu kişilerin üstün
performanslarını takdir ederek onların
kendilerine değer verildiğini ve
çabalarının fark edildiğini görmelerini
sağlar.
Çevresindeki olumlu davranışları överek
pekiştirmeye çalışır.
31
32. Lider Performansı Yönetir
Yapıcı geribildirim ve olumlu duygular içeren
değerlendirmeler yapar.
Başarısızlığı yapıcı biçimde eleştirerek hatanın
düzeltilmesi için karşısındakini öneriler geliştirmeye
yönelten net ve somut geribildirim yapar.
Olumlu davranışları yerinde över, olumsuz
davranışları başkalarının olmadığı yerde uyarır.
32
33. Kişisel Vizyon Sahibidir
Neyi niçin yaptığını bilir
İşleri doğru yapmaktan çok doğru işleri
yapmayı tercih eder
Günü kurtarmaya değil geleceği
yaratmaya çalışır
Daha fazlasını ister
Kaynakları ve yetenekleri
etkin kullanır.
33
34. Kişisel Liderlik Yetkinliğine Sahiptir
Vizyona ulaşma yolunda kararlı ve
disiplinli olarak çalışır
Fiziksel, zihinsel ve duygusal anlamda dengeli yaşar
Zor durumlarla ve zor insanlarla baş etme
konusunda ustadır
Tercihlerinin sorumluluğunu alır
Karar verme ve eyleme geçme konusunda yeteneklidir.
34
35. Liderlik Tarzları
Kumanda edici liderlik
Hız belirleyici liderlik
Demokratik liderlik
İlişki geliştiren liderlik
Koç liderlik
Vizyoner liderlik
İlham verici liderlik
35
36. Kumanda Edici Liderlik
Zorlar. Emirler yağdırır ve
Emirler yağdırır ve
Tehdit eder. hemen uyulmasını
Ceza uygular.
hemen uyulmasını
bekler
bekler
İnsanları ezer.
Etkileme gücü
Başarı dürtüsü
İnisiyatif
Duygusal Özdenetim
36
37. Hız Belirleyici Liderlik
Kötü performansı suçlar.
Kötü performansı suçlar.
Temposu çok
Temposu çok Başarıyı takdir etmekte
Başarıyı takdir etmekte
yüksektir.
yüksektir. cimridir.
cimridir.
Temposuna ayak
Temposuna ayak
uydurulmasını bekler.
uydurulmasını bekler.
Yetki devretmez.
Yetki devretmez.
Takım Çalışması
İşbirliği
İletişim
37
38. Demokratik Liderlik
Bilgi, görüş ve
Bilgi, görüş ve
onay alır.
onay alır.
Güven, saygı ve
Güven, saygı ve
bağlılık yaratır.
bağlılık yaratır.
Takım Çalışması
Takım Çalışması
Çatışma Yönetimi
Çatışma Yönetimi
Etkileme Gücü
Etkileme Gücü
İşbirliği
İşbirliği
38
39. İlişki Geliştiren Liderlik
Çalışanlara insan
olarak yaklaşır.
Duygusal destek verir.
Sadakat duygusu yaratır.
İşbirliği
Empati
Çatışma Yönetimi
39
41. Vizyoner Lider
Büyük resmi gösterir.
EMPATİ
Hedef gösterir,
hedefe ulaşma yolları ve
risk almakta özgür bırakır.
Değerli çalışanlarını elde
tutar.
41
42. İlham Verici Liderlik
Rol model olur. Performansı ve
Düşünce ve motivasyonu
duyguları artırır.
uyarır Başarıyı özendirir
Canlandırır,
heyecanlandırır
Tutumu değiştirir
Adanmayı sağlar
Bağlılık yaratır
42
Kişilerin ilgi alanları, yapmaktan hoşlandıklarını; zihinsel ve fiziksel becerileri yapabileceklerini; duygusal zekası ise neler yaptığını ve neler yapabildiğini gösterir. İş yaşamında duygusal zekası yüksek kişilerin, işbirliğine, dolayısıyla ekip çalışmasına daha yatkın, daha güvenilir, daha esnek, iç motivasyonu yüksek, daha iyimser ve çevrelerinde daha çok kabul gören kişiler oldukları gözlenmektedir. Bu kişiler çatışmalardan uzak durabilir ya da çıkan çatışmaları yatıştırmakta daha ustaca davranırlar. Duygusal zeka, kişinin kendisi ve dünya ile barışıklığının bir ölçüsüdür. Ancak kişinin kendisi ve dünya ile çok fazla barışık olması da iş hayatı içinde istenmeyen bazı durumları beraberinde getirebilir. Böyle kişiler kendilerine olan aşırı güvenleri nedeniyle, eleştirilere kapalı ve olaylarla ilgili sorumluluk alma eğilimleri düşük olabilir.
Duygusal beyinle ilgili bir kilometre taşı varsa o da kendi ile ilgili farkındalık duygusudur – ne hissettiğimizin farkında olmak. Güne evde kötü başlayan bir insan sebebini bilmeden işte tüm gün boyunca homurdanıp durabilir. Duygusal tepkiyle ilgili farkındalık oluştuğunda yani neokortekste işlendiğinde bununla baş edebilme şansı da artar. Bu bilim adamları tarafından metamod – geri çekilip ne hissettiğinin farkına varmak – olarak adlandırılır. Metamod çok zor bir yetkinliktir çünkü duygular genellikle maskelenmiş olarak görünür. Yas tutan bir insan üzgün olduğunun farkında olabilir ancak eş zamanlı olarak öldüğü için o insana kızgın da olduğunu farketmeyebilir çünkü bu uygunsuz bir durum olarak tanımlanabilir. Goleman’ın analizinde kendi ile ilgili farkındalık kendini kontrol etmeyi sağladığı için en önemli yetkinlik olarak belirmektedir. Ana fikir duyguları baskılamamak bunun yerine Aristo’nun dediği gibi davranmaktır. (ARISTO söz) Artık bilim adamları geleceği 4 yaşındaki bir çocuğun şekerlemelerle olan ilişkisini gözlemleyerek görebiliyor. Araştırmacılar, çocukları teker teker boş bir odaya alıyor ve kibar bir şekilde işkenceye başlıyor. Bu şekerlemeleri dilerseniz hemen yiyebilirsiniz, ama ben dönene kadar beklerseniz, iki şekerleme yemeye hak kazanacaksınız diyor. Daha sonra uzaklaşıyor. Çocukların bazıları araştırmacı çıkar çıkmaz şekerlemeye uzanıyor. Bazıları pes etmeden önce bir kaç dakika bekliyor. Ama bazıları beklemeyi tercih ediyor. Gözlerini kapatıyorlar; başlarını sıraya yaslayıp, kendi kendilerine şarkı söylüyorlar, oyun oynamaya çalışıyorlar hatta bazıları uykuya dalıyor. Araştırmacı geri döndüğünde kazandıkları şekerlemeleri veriyor. Ve bilim beklemeye başlıyor. Çocuklar büyüyüp lise çağlarına geldiklerinde ilginç bir şey oluyor. Aileler ve öğretmenler ile yapılan araştırmalarda görülüyor ki beklemeyi tercih eden çocuklar genel olarak daha iyi yetişmiş, popüler, öz güvenli, gözüpek ve güvenilirler. Çabuk pes edenlerin ise daha yalnız, sinirli ve inatçı oldukları görülüyor. Ve her iki grubun Akademik Yetenek testleri kıyaslandığında da bekleyen çocukların ortalamada 210 puan daha yüksek skorlar aldıkları görülüyor. Parlak zekalı insanları düşündüğümüzde aklımıza dağınık saçları, derin bakışları ve birbiriyle uyumsuz çorapları ile Einstein geliyor. Çok başarılı insanların doğuştan böyle olduğunu hayal ederiz. Ancak bu durumda zamanla neden bazı doğal yeteneklerin daha da ateşlendiği bazılarının da söndüğünü merak ediyor olmalısınız. İşte tam bu noktada şekerlemeler devreye giriyor. Hazzın ertelenmesi çok önemli bir yetenek olarak devreye giriyor, neden sonuç mantığı ile çalışan beynin tepkisel beyin üzerindeki zaferi. İşte bu kısaca duygusal zekanın göstergesi ve hiçbir IQ testinde ortaya çıkmıyor.
Duygusal beyinle ilgili bir kilometre taşı varsa o da kendi ile ilgili farkındalık duygusudur – ne hissettiğimizin farkında olmak. Güne evde kötü başlayan bir insan sebebini bilmeden işte tüm gün boyunca homurdanıp durabilir. Duygusal tepkiyle ilgili farkındalık oluştuğunda yani neokortekste işlendiğinde bununla baş edebilme şansı da artar. Bu bilim adamları tarafından metamod – geri çekilip ne hissettiğinin farkına varmak – olarak adlandırılır. Metamod çok zor bir yetkinliktir çünkü duygular genellikle maskelenmiş olarak görünür. Yas tutan bir insan üzgün olduğunun farkında olabilir ancak eş zamanlı olarak öldüğü için o insana kızgın da olduğunu farketmeyebilir çünkü bu uygunsuz bir durum olarak tanımlanabilir. Goleman’ın analizinde kendi ile ilgili farkındalık kendini kontrol etmeyi sağladığı için en önemli yetkinlik olarak belirmektedir. Ana fikir duyguları baskılamamak bunun yerine Aristo’nun dediği gibi davranmaktır. (ARISTO söz) Artık bilim adamları geleceği 4 yaşındaki bir çocuğun şekerlemelerle olan ilişkisini gözlemleyerek görebiliyor. Araştırmacılar, çocukları teker teker boş bir odaya alıyor ve kibar bir şekilde işkenceye başlıyor. Bu şekerlemeleri dilerseniz hemen yiyebilirsiniz, ama ben dönene kadar beklerseniz, iki şekerleme yemeye hak kazanacaksınız diyor. Daha sonra uzaklaşıyor. Çocukların bazıları araştırmacı çıkar çıkmaz şekerlemeye uzanıyor. Bazıları pes etmeden önce bir kaç dakika bekliyor. Ama bazıları beklemeyi tercih ediyor. Gözlerini kapatıyorlar; başlarını sıraya yaslayıp, kendi kendilerine şarkı söylüyorlar, oyun oynamaya çalışıyorlar hatta bazıları uykuya dalıyor. Araştırmacı geri döndüğünde kazandıkları şekerlemeleri veriyor. Ve bilim beklemeye başlıyor. Çocuklar büyüyüp lise çağlarına geldiklerinde ilginç bir şey oluyor. Aileler ve öğretmenler ile yapılan araştırmalarda görülüyor ki beklemeyi tercih eden çocuklar genel olarak daha iyi yetişmiş, popüler, öz güvenli, gözüpek ve güvenilirler. Çabuk pes edenlerin ise daha yalnız, sinirli ve inatçı oldukları görülüyor. Ve her iki grubun Akademik Yetenek testleri kıyaslandığında da bekleyen çocukların ortalamada 210 puan daha yüksek skorlar aldıkları görülüyor. Parlak zekalı insanları düşündüğümüzde aklımıza dağınık saçları, derin bakışları ve birbiriyle uyumsuz çorapları ile Einstein geliyor. Çok başarılı insanların doğuştan böyle olduğunu hayal ederiz. Ancak bu durumda zamanla neden bazı doğal yeteneklerin daha da ateşlendiği bazılarının da söndüğünü merak ediyor olmalısınız. İşte tam bu noktada şekerlemeler devreye giriyor. Hazzın ertelenmesi çok önemli bir yetenek olarak devreye giriyor, neden sonuç mantığı ile çalışan beynin tepkisel beyin üzerindeki zaferi. İşte bu kısaca duygusal zekanın göstergesi ve hiçbir IQ testinde ortaya çıkmıyor.
Kişilerin ilgi alanları, yapmaktan hoşlandıklarını; zihinsel ve fiziksel becerileri yapabileceklerini; duygusal zekası ise neler yaptığını ve neler yapabildiğini gösterir. İş yaşamında duygusal zekası yüksek kişilerin, işbirliğine, dolayısıyla ekip çalışmasına daha yatkın, daha güvenilir, daha esnek, iç motivasyonu yüksek, daha iyimser ve çevrelerinde daha çok kabul gören kişiler oldukları gözlenmektedir. Bu kişiler çatışmalardan uzak durabilir ya da çıkan çatışmaları yatıştırmakta daha ustaca davranırlar. Duygusal zeka, kişinin kendisi ve dünya ile barışıklığının bir ölçüsüdür. Ancak kişinin kendisi ve dünya ile çok fazla barışık olması da iş hayatı içinde istenmeyen bazı durumları beraberinde getirebilir. Böyle kişiler kendilerine olan aşırı güvenleri nedeniyle, eleştirilere kapalı ve olaylarla ilgili sorumluluk alma eğilimleri düşük olabilir.
Kişilerin ilgi alanları, yapmaktan hoşlandıklarını; zihinsel ve fiziksel becerileri yapabileceklerini; duygusal zekası ise neler yaptığını ve neler yapabildiğini gösterir. İş yaşamında duygusal zekası yüksek kişilerin, işbirliğine, dolayısıyla ekip çalışmasına daha yatkın, daha güvenilir, daha esnek, iç motivasyonu yüksek, daha iyimser ve çevrelerinde daha çok kabul gören kişiler oldukları gözlenmektedir. Bu kişiler çatışmalardan uzak durabilir ya da çıkan çatışmaları yatıştırmakta daha ustaca davranırlar. Duygusal zeka, kişinin kendisi ve dünya ile barışıklığının bir ölçüsüdür. Ancak kişinin kendisi ve dünya ile çok fazla barışık olması da iş hayatı içinde istenmeyen bazı durumları beraberinde getirebilir. Böyle kişiler kendilerine olan aşırı güvenleri nedeniyle, eleştirilere kapalı ve olaylarla ilgili sorumluluk alma eğilimleri düşük olabilir.
Duygusal beyinle ilgili bir kilometre taşı varsa o da kendi ile ilgili farkındalık duygusudur – ne hissettiğimizin farkında olmak. Güne evde kötü başlayan bir insan sebebini bilmeden işte tüm gün boyunca homurdanıp durabilir. Duygusal tepkiyle ilgili farkındalık oluştuğunda yani neokortekste işlendiğinde bununla baş edebilme şansı da artar. Bu bilim adamları tarafından metamod – geri çekilip ne hissettiğinin farkına varmak – olarak adlandırılır. Metamod çok zor bir yetkinliktir çünkü duygular genellikle maskelenmiş olarak görünür. Yas tutan bir insan üzgün olduğunun farkında olabilir ancak eş zamanlı olarak öldüğü için o insana kızgın da olduğunu farketmeyebilir çünkü bu uygunsuz bir durum olarak tanımlanabilir. Goleman’ın analizinde kendi ile ilgili farkındalık kendini kontrol etmeyi sağladığı için en önemli yetkinlik olarak belirmektedir. Ana fikir duyguları baskılamamak bunun yerine Aristo’nun dediği gibi davranmaktır. (ARISTO söz) Artık bilim adamları geleceği 4 yaşındaki bir çocuğun şekerlemelerle olan ilişkisini gözlemleyerek görebiliyor. Araştırmacılar, çocukları teker teker boş bir odaya alıyor ve kibar bir şekilde işkenceye başlıyor. Bu şekerlemeleri dilerseniz hemen yiyebilirsiniz, ama ben dönene kadar beklerseniz, iki şekerleme yemeye hak kazanacaksınız diyor. Daha sonra uzaklaşıyor. Çocukların bazıları araştırmacı çıkar çıkmaz şekerlemeye uzanıyor. Bazıları pes etmeden önce bir kaç dakika bekliyor. Ama bazıları beklemeyi tercih ediyor. Gözlerini kapatıyorlar; başlarını sıraya yaslayıp, kendi kendilerine şarkı söylüyorlar, oyun oynamaya çalışıyorlar hatta bazıları uykuya dalıyor. Araştırmacı geri döndüğünde kazandıkları şekerlemeleri veriyor. Ve bilim beklemeye başlıyor. Çocuklar büyüyüp lise çağlarına geldiklerinde ilginç bir şey oluyor. Aileler ve öğretmenler ile yapılan araştırmalarda görülüyor ki beklemeyi tercih eden çocuklar genel olarak daha iyi yetişmiş, popüler, öz güvenli, gözüpek ve güvenilirler. Çabuk pes edenlerin ise daha yalnız, sinirli ve inatçı oldukları görülüyor. Ve her iki grubun Akademik Yetenek testleri kıyaslandığında da bekleyen çocukların ortalamada 210 puan daha yüksek skorlar aldıkları görülüyor. Parlak zekalı insanları düşündüğümüzde aklımıza dağınık saçları, derin bakışları ve birbiriyle uyumsuz çorapları ile Einstein geliyor. Çok başarılı insanların doğuştan böyle olduğunu hayal ederiz. Ancak bu durumda zamanla neden bazı doğal yeteneklerin daha da ateşlendiği bazılarının da söndüğünü merak ediyor olmalısınız. İşte tam bu noktada şekerlemeler devreye giriyor. Hazzın ertelenmesi çok önemli bir yetenek olarak devreye giriyor, neden sonuç mantığı ile çalışan beynin tepkisel beyin üzerindeki zaferi. İşte bu kısaca duygusal zekanın göstergesi ve hiçbir IQ testinde ortaya çıkmıyor.
Duygusal beyinle ilgili bir kilometre taşı varsa o da kendi ile ilgili farkındalık duygusudur – ne hissettiğimizin farkında olmak. Güne evde kötü başlayan bir insan sebebini bilmeden işte tüm gün boyunca homurdanıp durabilir. Duygusal tepkiyle ilgili farkındalık oluştuğunda yani neokortekste işlendiğinde bununla baş edebilme şansı da artar. Bu bilim adamları tarafından metamod – geri çekilip ne hissettiğinin farkına varmak – olarak adlandırılır. Metamod çok zor bir yetkinliktir çünkü duygular genellikle maskelenmiş olarak görünür. Yas tutan bir insan üzgün olduğunun farkında olabilir ancak eş zamanlı olarak öldüğü için o insana kızgın da olduğunu farketmeyebilir çünkü bu uygunsuz bir durum olarak tanımlanabilir. Goleman’ın analizinde kendi ile ilgili farkındalık kendini kontrol etmeyi sağladığı için en önemli yetkinlik olarak belirmektedir. Ana fikir duyguları baskılamamak bunun yerine Aristo’nun dediği gibi davranmaktır. (ARISTO söz) Artık bilim adamları geleceği 4 yaşındaki bir çocuğun şekerlemelerle olan ilişkisini gözlemleyerek görebiliyor. Araştırmacılar, çocukları teker teker boş bir odaya alıyor ve kibar bir şekilde işkenceye başlıyor. Bu şekerlemeleri dilerseniz hemen yiyebilirsiniz, ama ben dönene kadar beklerseniz, iki şekerleme yemeye hak kazanacaksınız diyor. Daha sonra uzaklaşıyor. Çocukların bazıları araştırmacı çıkar çıkmaz şekerlemeye uzanıyor. Bazıları pes etmeden önce bir kaç dakika bekliyor. Ama bazıları beklemeyi tercih ediyor. Gözlerini kapatıyorlar; başlarını sıraya yaslayıp, kendi kendilerine şarkı söylüyorlar, oyun oynamaya çalışıyorlar hatta bazıları uykuya dalıyor. Araştırmacı geri döndüğünde kazandıkları şekerlemeleri veriyor. Ve bilim beklemeye başlıyor. Çocuklar büyüyüp lise çağlarına geldiklerinde ilginç bir şey oluyor. Aileler ve öğretmenler ile yapılan araştırmalarda görülüyor ki beklemeyi tercih eden çocuklar genel olarak daha iyi yetişmiş, popüler, öz güvenli, gözüpek ve güvenilirler. Çabuk pes edenlerin ise daha yalnız, sinirli ve inatçı oldukları görülüyor. Ve her iki grubun Akademik Yetenek testleri kıyaslandığında da bekleyen çocukların ortalamada 210 puan daha yüksek skorlar aldıkları görülüyor. Parlak zekalı insanları düşündüğümüzde aklımıza dağınık saçları, derin bakışları ve birbiriyle uyumsuz çorapları ile Einstein geliyor. Çok başarılı insanların doğuştan böyle olduğunu hayal ederiz. Ancak bu durumda zamanla neden bazı doğal yeteneklerin daha da ateşlendiği bazılarının da söndüğünü merak ediyor olmalısınız. İşte tam bu noktada şekerlemeler devreye giriyor. Hazzın ertelenmesi çok önemli bir yetenek olarak devreye giriyor, neden sonuç mantığı ile çalışan beynin tepkisel beyin üzerindeki zaferi. İşte bu kısaca duygusal zekanın göstergesi ve hiçbir IQ testinde ortaya çıkmıyor.
Duygusal beyinle ilgili bir kilometre taşı varsa o da kendi ile ilgili farkındalık duygusudur – ne hissettiğimizin farkında olmak. Güne evde kötü başlayan bir insan sebebini bilmeden işte tüm gün boyunca homurdanıp durabilir. Duygusal tepkiyle ilgili farkındalık oluştuğunda yani neokortekste işlendiğinde bununla baş edebilme şansı da artar. Bu bilim adamları tarafından metamod – geri çekilip ne hissettiğinin farkına varmak – olarak adlandırılır. Metamod çok zor bir yetkinliktir çünkü duygular genellikle maskelenmiş olarak görünür. Yas tutan bir insan üzgün olduğunun farkında olabilir ancak eş zamanlı olarak öldüğü için o insana kızgın da olduğunu farketmeyebilir çünkü bu uygunsuz bir durum olarak tanımlanabilir. Goleman’ın analizinde kendi ile ilgili farkındalık kendini kontrol etmeyi sağladığı için en önemli yetkinlik olarak belirmektedir. Ana fikir duyguları baskılamamak bunun yerine Aristo’nun dediği gibi davranmaktır. (ARISTO söz) Artık bilim adamları geleceği 4 yaşındaki bir çocuğun şekerlemelerle olan ilişkisini gözlemleyerek görebiliyor. Araştırmacılar, çocukları teker teker boş bir odaya alıyor ve kibar bir şekilde işkenceye başlıyor. Bu şekerlemeleri dilerseniz hemen yiyebilirsiniz, ama ben dönene kadar beklerseniz, iki şekerleme yemeye hak kazanacaksınız diyor. Daha sonra uzaklaşıyor. Çocukların bazıları araştırmacı çıkar çıkmaz şekerlemeye uzanıyor. Bazıları pes etmeden önce bir kaç dakika bekliyor. Ama bazıları beklemeyi tercih ediyor. Gözlerini kapatıyorlar; başlarını sıraya yaslayıp, kendi kendilerine şarkı söylüyorlar, oyun oynamaya çalışıyorlar hatta bazıları uykuya dalıyor. Araştırmacı geri döndüğünde kazandıkları şekerlemeleri veriyor. Ve bilim beklemeye başlıyor. Çocuklar büyüyüp lise çağlarına geldiklerinde ilginç bir şey oluyor. Aileler ve öğretmenler ile yapılan araştırmalarda görülüyor ki beklemeyi tercih eden çocuklar genel olarak daha iyi yetişmiş, popüler, öz güvenli, gözüpek ve güvenilirler. Çabuk pes edenlerin ise daha yalnız, sinirli ve inatçı oldukları görülüyor. Ve her iki grubun Akademik Yetenek testleri kıyaslandığında da bekleyen çocukların ortalamada 210 puan daha yüksek skorlar aldıkları görülüyor. Parlak zekalı insanları düşündüğümüzde aklımıza dağınık saçları, derin bakışları ve birbiriyle uyumsuz çorapları ile Einstein geliyor. Çok başarılı insanların doğuştan böyle olduğunu hayal ederiz. Ancak bu durumda zamanla neden bazı doğal yeteneklerin daha da ateşlendiği bazılarının da söndüğünü merak ediyor olmalısınız. İşte tam bu noktada şekerlemeler devreye giriyor. Hazzın ertelenmesi çok önemli bir yetenek olarak devreye giriyor, neden sonuç mantığı ile çalışan beynin tepkisel beyin üzerindeki zaferi. İşte bu kısaca duygusal zekanın göstergesi ve hiçbir IQ testinde ortaya çıkmıyor.