Iste Ilham is the monthly magazine about enterpreneurship and the business opportunities. We kindly invite you to follow us to be informed about R&D funds and joint venture, angel investors. We promise inspiration in your business... (Magazine %30 English, in the following volumes, it will be published Turkish&English)
1. İŞ'te İlham İ Ş D Ü N Y A S I N I N A Y L I K İ L H A M D E R G İ S İ
DİKKAT!
Girişimcilere özel devlet
destekleri, proje
yarışmaları ve birbirinden
faydalı etkinlik haberleri..
Melek Yatırımcılık Nedir?
Bitcoin 20 bin doları aştı!
S A Y I 0 1
M A R T 2 0 1 8
Gebze'de Bir Bilişim Vadisi
Katar Son Beş
Yılda Ne İthal Etti?
www.isteilham.com.tr
Diyarbakır'ın Kadın Girişimcileri
@isteilhamdergiFiyatı: 8.00 TL / KKTC fiyatı :12.00 TL
Satılık Patent, Faydalı Model,
İş birliği Fırsatları İlanları
Antalya'nın 'Çılgın Projesi'
Boğaçayı'nda yeni
yatırım fırsatları
2. www.pmsteknik.com info@pmsteknik.com
Uluslararası Pazar Araştırmaları
Web Sitesi / Sosyal Medya Araçları Güncelleme
SEO Analizi
KOSGEB / TEYDEB / TUBİTAK / Kalkınma Ajansı Projeleri Tasarımı
Eğitim / Seminer Uluslararası B2B Toplantı Organizasyonları
4. YAYINCI
Proto Mass Spare
Teknik Müh. Dış Tic. San.ve Tic. Ltd. Şti.
ADINA SAHİBİ
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
REKLAM VE SATIŞ MÜDÜRÜ
GÖRSEL YÖNETMEN
GENEL MERKEZ
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Canay GÜMÜŞLÜ SAFİ
Mustafa AYDIN
Bayramoğlu Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad. No: 172/3
Darıca / KOCAELİ
iletisim@isteilham.com +90 544872 54 54
Aylık Yerel Süreli Yayın
Hediye Canan GÜMÜŞLÜ
Esra ÖZKAN
Esra ÖZKAN
5. Derginin içinde neler var?
Sanayi, Ticaret ve İstihdam...
Diyarbakır TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı
Hatice AKYIL sorularımızı yanıtlıyor...
20 - Tanzimat Döneminde Ticaret
60 Yılın Öyküsü...
25 - Torku'nun Girişimcilik Hikayesi
Birbirinden Farklı Efektif Yöntemler
31 - Bloglardan Para Kazanma Yöntemleri
71- Diyarbakır'ın Başarılı Kadın Girişimcileri
Mentör, Finansör, Otokontrol...
Kendi işinizin patronu olun!
İş dünyasının ilham kaynağı
13 - Melek Yatırımcı Kimdir?
08 - Editör: Tüketme, Üret
07 - İş'te İlham artık sizlerle!
Dev Yat Limanı ve Temalı Park
34 - Antalya'nın Çılgın Projesi: "Boğaçayı"
Bitcon'in Hikayesi ve Milli Sanal Para Çalışmaları
48 - Sanal Para Birimi, Bitcoin
TOBB ve Facebook'dan Kadın Girişimcilere Destek
55 - #SheMeansBusiness Projesi
Katar Son Beş Yılda Hangi Ürün Gruplarını İthal Etti?
62 - Dünya Ne Alıyor, Ne Satıyor?
Gebze Teknik Üniversitesi'nden Son Gelişmeler
Türkiye'nin İlk Ahşap Otomobili: Lazrower
41 - Gebze'de Bilişim Vadisi
37 - Yerli Ahşap Araba
Çeşitli Ülkelerden İşbirliği, Alım, Satım Talepleri
66 - Uluslararası Dış Ticaret Talepleri
Sahibinden Satılık Patent ve Faydalı Modeller
68 - Turuncu Sayfalar
Genç Girişimci ve Başarılı Proje/İş Örnekleri
69- Genç Girişimciler, Başarılı Projeler
6.
7. LK BULUŞMA,
Değerli İş İnsanları, Profesyoneller, Yöneticiler,
Gençler,
Öncelikle bir grup girişimci kadının bir
etkinlikte bir araya gelerek, kendi hayatlarında,
çevrelerinde ve sonrasında ülkemizde iş
dünyasında tetiklemek istedikleri modern
müteşebbislik ruhunun vücuda gelmiş şekli olan
“İşte İlham” köprüsüyle sizlerle, ülkemizin
paha biçilemez değerleri ile buluştuk. Hepinize
gösterdiğiniz ilgi ve ayırdığınız değerli
vakitleriniz için çok teşekkür ederiz.
Fikir aşamasından, bu haberleşmemizin
iskeletinin oluşturulmasında, sponsorlarımızın
desteğinden, başarılı iş insanlarının bizlerle
paylaştıkları oldukça önemli deneyimlerine
kadar her sayfası, her kelimesi büyük bir
heyecanla, büyük bir umutla hazırlandı bu ilk
buluşmamızın.
Bu dergide amaçladığımız şey aslında tam
olarak en umutsuz anımızda, okuduğumuz bir
tecrübe, ya da bir etkinlik haberi, bir proje
çağrısı ya da bir iş fırsatı ilanı ile beynimizde
bir fikir şimşeğini yakabilmek ve kendimizi,
bunu ne olursa olsun devam ettirebilecek bir
güçle besleyebilmek. Örneğin, işinde yeterli
derecede yenilikçi yönünü gösteremeyen bir
VE SİZLERLEYİZ...
C a n a y G Ü M Ü Ş L Ü S A F İ
ÖNSÖZ
CANAYGÜMÜŞLÜSAFİYAZIYOR
kalıp ustasının, etrafına söyleyip de dikkate
alınmadığı bir projesini hayata geçirebilmek,
küçük işler yaparak işletmesini döndürmeye
gücü yetmeyen bir tekstil girişimcisinin burada
yayınlanan global bir distribütör ya da tedarikçi
arama ilanından yola çıkarak yeni ve başarılı bir
işe yelken açması gibi örneklerin her an
çıkabilmesi için dikkatle, titizlikle hazırlanan bir
yayın İş’te İlham.
Sadece bir bekleme salonunda göz gezdirilip bir
tarafa atılacak bir kağıt grubu olmasından daha
çok, okurken birazdan gireceğiniz görüşmeyi
unutacağınız, önemli haber ve çağrıların notunu
alacağınız ya da fotoğrafını çekip iş çevreniz ile,
yakınlarınız ile paylaşacağınız, o an okuduğunuz
bir çağrıya kısa bir e-mail ile başvurabileceğiniz
bir ilham perisi olmasını hedefliyoruz.
Yazımı kısa tutuyor, bu sayı ile sizlere
getirdiğimiz ilham verici haberlere ve yazılara
ilerlemenize daha fazla engel olmak
istemiyorum. Buluştuğumuz için tekrar
teşekkürler. İlerleyen sayılarımızda sizlerle daha
fazla yenilik ile buluşmayı hedefliyoruz. Bizlere
her zaman değerli görüşleriniz için
iletisim@isteilham.com elektronik posta
adresinden ulaşabilirsiniz. Herkese, bol ilhamlı
işler, hayırlı kazançlar ve başarılar dilerim.
İ
-7-
8. Aldığımız nefesin hakkını vermek istiyorsak; tükettiğimiz şeyleri önce
üretmeye gayret etmeliyiz. Bu düşünceden yola çıkarak "Sadece nefes almak
yerine nefes olmaya" yani bir şeyler üretmeye karar verdik ve... İŞ'te İlham!
Dergisini çıkarmaya karar verdik.
EDİTÖRYAZIYOR
-8-
dı üstünde, bir şeylerden
ilham aldık ve iş
dünyasına, girişimcilere,
yatırımcılara, ekonomiye,
üretime ilham olmak üzere
yazmaya başladık. İlk sayımız,
ilk heyecan... Attığımız bu
adımın çok uzun bir yolculuğun
başlangıcı olduğunu
düşünüyoruz. Yeni bir yıla
girerken bu dergimizin de yeni
umutlara ilham olmasını
diliyoruz. Maalesef ülkemizin
içinde üretme aşkı bulunmasına
rağmen her ne sebeplerle ise
üretmekten çok tüketmeye
yönelmişiz. Aslında özümüzde
bereketli toprakların üretken
insanlarıyız. 2016 verilerine
göre Marka sayısı bakımından
Avrupa'da 1., patent sayısı
bakımından ise dünyanın en
çok patenti olan 25 ülke
arasındayız. Artık milli
üretime ve bunun sürekliliğine
odaklanma zamanı geldi. Bir
kahraman gelip de sizi
kurtarsın diye beklemeyin.
Eğer bir fikriniz varsa harekete
geçin. Fikriniz yoksa araştırın
ve sorunlara çözüm bulup
başımıza icat çıkarın... Tam da
yerli üretimde milli açılımlar
yapıldığı zamandayız. Ülke
olarak kalkınmamızın yegane
temeli budur; yerli ve milli
ürünler üretmektir. Bu
derginin de üretmeniz için
ilham olmasını diliyoruz.
Sevgiler...
A news article can include
accounts of eyewitnesses to the
happening event. It can contain
photographs, accounts,
statistics, graphs, recollections,
interviews, polls, debates on
the topic, etc. Headlines can be
used to focus the reader’s
attention on a particular (or
main) part of the article. The
writer can also give facts and
detailed information following
answers to general questions
like who, what, when, where,
why and how. part of the
article. The writer can also
give facts and detailed
information following answers
to general questions like who,
what, when, where, why and
how.
A
TÜKETME; ÜRET
E s r a Ö Z K A N
9. Plastik Enjeksiyon Üretimi
Plastik Enjeksiyon Kalıp Tasarım ve İmalatı
Şişirme Kalıbı Tasarım ve İmalatı
Kesme Kalıpları Tasarım ve İmalatı
Şişirme Makinesi Tasarım ve İmalatı
Otomotiv Kontrol Fikstürleri
POKE YOKE Uygulamaları
Ultrasonik Kaynak Uygulamaları
Otomasyon Konveyör Uygulamaları
Otomotiv Tampon Uygulamaları
Otomotiv, Beyaz Eşya ve Elektronik
Sektöründe;
www.sanatplastik.com faikbora@gmail.com
Dudullu OSB Des San. Sit. 102 (Söğüt) Sok. B-6 Blok, No:4 Ümraniye / İstanbul TÜRKİYE
Telefon:+90 216 671 19 19 Faks: +90 216 671 00 51
10. ağlık sektöründe çalışmalarına devam eden
Şadiye Mavi, Türkiye’nin uluslar arası arenadaki gurur
kaynaklarından biri. Güney Kore’de 2014 yılında
düzenlenen 7. Uluslar arası Kadın Buluşçular
Fuarı’nda hastaların damar yolu açma işleminde
kullanılan intraketi (iğne) güvenli hale getirdiği
projesiyle altın madalya kazanan Mavi, aldığı meslek
içi bir eğitim sırasında ‘tüketme, üret’ mantığından
yola çıkarak sağlık sektöründeki karşılaştığı sorunlara
kendi imkanlarıyla çözüm üreterek Güney Kore’de
tıbbi atık ve ambülansla ilgili iki projesini daha sundu.
Geliştirdiği 4 projenin de ‘faydalı model’ tescilini alan
Şadiye Mavi Sağlık Yönetimi Bölümünde yüksek
lisansını tamamladı. Güvenli damar yolu açma iğnesini
seri üretime geçirme hazırlığında olan girişimcimiz,
projelerine yatırımcı aradığını belirterek bu yoldaki
deneyimlerini bizlerle paylaştı.
Sorunlara çare aradı
Sağlık sektöründe karşılaştığı problemleri çözmek
adına üzerinde çalıştığı çok sayıda projesi olan Mavi,
evinde kendi eliyle oyarak tasarladığı güvenli intraket
projesi ile ilgili, “Benim üzerinde çalıştığım nokta,
hasta ve çalışan güvenliği. Sadece ele iğne batması
sonucu bulaşıcı hastalık kaparak ölen, bulaşıcı hastalık
kapan sağlık personellerimiz var. Ben bu gibi
sorunların önüne geçmeye çalışıyorum” şeklinde bilgi
verdi.
Her şey o eğitimde başladı
Aldığı, ‘Rol değişimi’ eğitimi sırasında, kullanılan tıbbi
malzemelerin geliştirilmesi gerektiği ile ilgili yenilikçi
fikirlerin kendisinde oluşmaya başladığını belirten
Mavi, . "Bunların değiştirilebileceğini, daha pratik hale
getirilebileceğini belirtmiştim. Eğitimcilerimizden de
aldığım ilham ve yüreklendirici telkinler ile bu
fikirlerimi projeleştirmeye başladım." dedi.
Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne tanıtılan projenin çok
beğeni aldığını bildiren Mavi, Faydalı Model olarak
projeyle Türk Patent Enstitüsü’ne başvurduğunu
2013’te patenti aldığını kaydetti.
Kalemi şişle oyarak yaptı
Mavi, Güney Kore’de altın madalya getiren güvenli
intraket (iğne) projesini ise şöyle anlattı: “Sağlık
çalışanları, en çok hastanın damar yolunu açma
işleminde serum setini takmaya çalışırken sıkıntı
yaşıyor. Mevcut intraketin fonksiyonu nedeniyle tek elle
çalışmak zorunda kalan personel, zaman zaman iğneyi
kendi eline batırabiliyor. İğne çıkarıldığında yoğun kan
gelebiliyor. Hastanın, kanı görünce paniği artıyor. Hem
çevre temizliği hem hijyen açısından hoş olmayan
görüntüler meydana gelebiliyor. Bu nedenle sağlık
çalışanlarının bulaşıcı hastalık kapma riski çok fazla. Bu
nedenle hem hasta, hem de sağlık çalışanı için güvenli
intraketi tasarlamaya karar verdim. Ve bu ürün aracılığı
ile, ülkemize bir ödül getirmek fırsatını yakalamış
olduk. ” diye konuştu.
GÜNEY KORE'DEN GİRİŞİMCİ
ÖDÜLÜ ALAN SAĞLIKÇI...
Haber Merkezi
S
-10-
HABER
Şadiye MAVİ
Güney Kore’de 2014 yılında altın madalya kazanıp gururumuz olan Şadiye Mavi, sağlık sektöründe ithal
olarak elde edilen ve çok kullanışı zor olan ürünlere yenilikçi çözüm bulmak amacıyla icat ettiği güvenli
damar açma iğnesi, pratik flaster gibi çok sayıda projesine yatırımcı arıyor.
11. imdeki mutfağı
laboratuvar
yaptım. Plastik
kalemi, ocakta
ısıttığım şiş ile
oyarak ilk
ototipimi yaptım.
-11-
HABER
MEDICAL STAFF TOOK ENTERPRENEUR PRIZE IN SOUTH
KOREA.
Şadiye Mavi, who has been working as nurse in a governmental hospital, took
the gold medal in the entrepreneurship contest was held in South Korea. Her
award-winning project is “Safety Branule Using in Vascular Access”. By
means of that project, medical staff can establish vascular access by more
safety and more practical.
She declared that she always had tried to find a solution and make new
designs when she had encountered some technical problems on her job and
duties. For instance there is a great risk to get diseases for medical staff
while taking blood such as HIV, Hepatitis B, etc.
Her designed product aims to protect the staff against to that kind of infectious diseases while taking blood.
Furthermore, she developed four medical products & projects which deserved utility model registration. She plans
to find the right investors for her all medical projects. Then, she will apply patent registration for her other new
projects.
She added that searching the solution to the daily and professional problems is the life philosophy for her. Then,
she advised to the entrepreneurs not to give up their targets, aims and dreams. She defends the rules is that dreams
never transform the aims and targets unless they give importance to consistency and continuous improvement.
Patentlerine yatırımcı arıyor
Girişimcimiz, bundan sonraki süreçte projelerini hayata
geçirebileceği yatırımcı partnerler aradığını belirtmektedir. Bu
noktada, özellikle ithal alımlara karşı yerli üretimin diğer
girişimcileri de yüreklendireceğini ekleyen Mavi, Seri üretim
için destek arayan ve patentlerini yatırımcılara açtığını belirten
Mavi, üretim ortamının çok pahalıya mal olduğunu ve maliyeti
düşürmek için projeyi geliştirmeye çalıştığını söyledi. Mavi,
“Türkiye’de mevcut kullanılan intraket 24 kuruşa Çin’den
getiriliyor. Sağlık sektöründe tüketim oranı çok yüksek,
bitmeyen bir pazar. Üretim için yatırımcıya ihtiyacımız var,
yatırım alırsak seri üretime geçeceğiz. Bu işi başarırsam herkes
mesleğimi bırakacağımı söylüyor ama ben bırakmayacağım.
Sahada kalıp sorunlara çözüm aramaya devam edeceğim” dedi.
Girişimci adaylarına yılmamalarını tavsiye ediyor
Şadiye Hanım ile yaptığımız sohbetin sonlarına geldiğimizde
ona, “Uluslararası ödül alan bir girişimci olarak girişimci olmak
isteyenlere ne söylemek istersiniz? Onlara tavsiyeleriniz
nelerdir?” diye sorduğumuzda bize vurguladığı en önemli özellik
azimli ve kararlı olmaktı. “Bu yolda maddi manevi zorluklarla
karşılaşabilirler. Hatta fikirlerini, projelerini çürütmeye,
bastırmaya çalışan art niyetliler ile de karşılaşabilirler. Sürekli
araştırmaktan, projelerinin olurluluk analizlerini yapmaktan asla
geri durmasınlar” diye ekledi.
Büyük bir heyecanla bizlere projelerinden ve projelerinin
sağladığı toplumsal avantajlardan bahseden Şadiye Hanım’a İşte
İlham ekibi olarak başarılar dileriz.
12. TEKERLEKLİ PAZAR ARABASINDAN
KITAYA BÜYÜYEN BAŞARI ÖYKÜSÜ3
tel tekstilinde uzun yıllar ihracat yapan Hepsi Life, yönünü iç
piyasaya çevirdi. Antalya’nın Lara Kundu Bölgesi’ndeki şubesi
bulunan Hepsi Life markasının sahibi Serhat Erdoğan, 17 Ağustos 1999
Marmara Depremi’nin ardından gelen başarı öyküsünü anlattı. Yalova'da
yaşadıkları dönemde deprem nedeniyle tüm maddi varlıklarını
kaybettiklerini ifade eden Erdoğan, depremden sonra hayata sıfırdan
başladıklarını ve tekstil sektörüne girdiklerini söyledi. Erdoğan, "Depremde
herşeyimizi kaybetmiştik. O zaman 26 yaşındaydım. Yeniden hayata
tutunmamız lazımdı. Eve ekmek gitmesi gerekiyordu. Düşündük ve
pazarcılık yapmaya karar verdik. Babamın dostundan 5 bin TL borç aldım.
Pazar yerinde bir tezgahım olmadığı için 3 tekerlekli bir el arabası alarak
seyyar pazarcılık yapmaya başladım" dedi.
Tüm halk pazarlarını dolaştı
O dönemde 4 yıl boyunca Marmara Bölgesi'nde
neredeyse tüm halk pazarlarını gezdiklerini vurgulayan
Erdoğan, "Halk pazarlarında outlet nevresim takımı ve
çarşaf sattım. Semt pazarları ekonominin nabzını tutar. O
nedenle pazardaki müşterilerle birebir görüşerek, neleri
istediklerini, taleplerini öğrendim ve edindiğim
tecrübelerle işimi büyütmeye başladım. 3 tekerlekli pazar
arabasından 2 metre pazar tezgahına geçtik. Ardından da
4 metre ve sonrasında 8 metre tezgaha büyüdük. Hatta
aynı gün, iki farklı semtte pazara çıkmaya başladık.
Pazarda her satış yaptığımda, kendi markamla kendi
açtığım mağazamın ürünlerini sattığımı hayal ederdim"
diye konuştu. Pazar esnafının yoğun ürün talebinden
dolayı işlerinin arttığına dikkat çeken Erdoğan,
"Pazardaki hacmimizi hızla büyüttük ve parça kumaş
olarak aldığımız ürünlerin konfeksiyonunu yapmak
üzere atölye kurma kararı aldık. İlk atölyemizi 2004'te
İstanbul'da kurduk. Global kriz nedeniyle battık ve
perakende mağazacılığa yöneldik. Şu amda 10
mağazamız var" bilgilerini aktardı.
Şimdi 3 kıtaya hizmet veriyor
Otel tekstilinde yıllarca Avrupa ve Amerika ülkelerine
ihracat yaptıklarını kaydeden Erdoğan, açıklamasına
şöyle devam etti: "Otel tekstilindeki çalışmalarımızın
yüzde yüzünü ihracata ayırıyorduk. Aldığımız kararla iç
piyasaya bu sene giriş yapıyoruz. Tüm Türkiye'deki ve
Kıbrıs'taki otellere ürünlerimizi sunmaya başladık. Şimdi
geldiğimiz noktada, İstanbul'da toplam 2 bin 500
metrekare alanda perakende mağazacılık ve 3 bin 100
metrekare alanda kaz tüyü yastık, yorgan imalatı
fabrikası, 10 bin metrekare kapalı alanda da Denizli'de
havlu, bornoz imalatı yapar hale geldik. Perakendecilik
olarak 3 bin 500 barkod çalışıyoruz. Otel tekstili grunda
sadece beyaz grup çalışıyoruz. Şu anda 3 kıtaya hizmet
veriyoruz."
O
KAYNAK: Esra ÖZKAN
EXPORT TO THREE CONTINENTALS STARTING BY
THREE-WHEELED SHOPPING TROLLEY.
We introduce another successful entrepreneur, Serhat
Erdoğan. He has not got only dramatic life story, but also he
obtained great achievement by struggling many kind of
difficulties after Marmara Earthquake in 1999.
Mr. Erdoğan lost everything he had in the earthquake in
1999. Then he started to work as a pedlar with his three-
wheeled shopping trolley and he had tripped most of bazaars
in Marmara Region for 4 years at those times. He saw the
demands, needs and marketing trends and so he improved
his commercial skills and business network. According to his
speech, he and his family should have recovered as soon as
possible; thus, they tried to evaluate all the opportunities in
business life such a textile, pedlar trade, outlet selling. Then
their company went bankrupt in the economic crisis in 2004.
Then they developed their business from three-wheeled
shopping trolley and pedlar stand to shopping centres
established on 15,600 m² totally in three cities with ten shops
and two factories. Presently, he produces hotel textile
products such as goose feather pillow and duvet in the
factory located in Istanbul and towel and bathrobe in the
factory in Denizli. These products are exported to three
continentals by “Hepsi Life” trademark.
-12-
BAŞARI ÖYKÜSÜ
Marmara Depreminden sonra elinde hiçbir şeyi kalmadı, 5 bin TL borçla
3 tekerlekli bir pazar arabası alarak pazarcılığa başladı. Şimdi ise 3
şehirde toplamda 15 bin 600 metrekare alanda faaliyet gösteren tekstilci
Serhat Erdoğan, Hepsi Life markasıyla 3 kıtaya hizmet veriyor.
13. -13-
"Melek yatırımcı, hem bir mentör, hem bir yol gösterici
hem de projenin oto kontrolüdür."
MELEK YATIRIMCI KİMDİR?
MELEK YATIRIMCILIK
14. Yatırım Meleği Canay GÜMÜŞLÜ SAFİ
elek Yatırımcılık, yatırımcıların
kendi öz sermayeleri ile, yenilikçi
gelişime açık ve talep potansiyeli
oluşabilecek projeleri ve girişimcilerini
desteklemeleri ama buna karşın azınlık
hissede kalarak gerek finansal, gerek
deneyimsel ve çevre olarak
girişimcilere destek vermelerinden
oluşan bir sistemdir.
Yani Melek Yatırımcılar, Henüz
başlangıç aşamasında olan bir iş
fırsatına, ileriki süreçlerde kurulacak
işletmenin büyümesi ve gelişmesi için
sermaye ve bilgi birikimi sağlar
Ülkemizde Melek Yatırımcılığı, devlet
nezdinde bir yönetmeliğe bağlanmıştır
ve BKS Lisanslı Melek Yatırımcılar,
Bireysel Katılım Yatırımcısı (BKY)
olarak tanımlanmaktadır. BKY
Lisansı ise, Hazine Müsteşarlığı’nca
belirlenen kriterleri karşılayan BKY’
lere verilen ve devlet desteğinden
yararlanma olanağı sağlayan
belgedir. Lisans, 5 yıl geçerlidir,
istenilirse süresi dolduğunda
yenilenebilir. 2017 başında
Türkiye’deki lisanslı BKY 600 kişi
iken, ABD’de bu rakam 300.000
civarındadır. Avrupa’da ise ise bu sayı
yaklaşık olarak 75.000’dir.
BKY’ler, servetin 5%-10%’u arasında
BKY’lere, bu konuda devletin
vergi desteği de bulunmaktadır:
*BKY’ler yatırım yaptıkları
girişim şirketlerine ait iştirak
hisselerini en az 2 tam yıl elde
tutmaları şartıyla, yatırdıkları
tutarların %75’ini yıllık
beyannamelerine konu kazanç ve
iratlarından hisselerin satın alındığı
dönemde indirebilirler.
*Bilim Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı, TÜBİTAK ile KOSGEB
tarafından belirlenen araştırma,
geliştirme ve yenilikçilik
programları kapsamında projesi
son 5 yıl içinde desteklenmiş
kurumlara iştirak sağlayan BKY
için bu oran %100 olarak
uygulanır.
BKY’den destek alabilecek
firmaların şartları şu şekildedir:
*TTK'ya tabi AŞ olacak.
*Şirketin son 2 mali yıldaki net
satışları yıllık 5 milyon lirayı
aşmayacak.
*Çalışan sayısı 50’nin altında
olacak.
*Şirket, BKY’ ye ve/veya
yakınlarına ait olmayacak.
*Şirket, devlet desteği sağlanan
sektörlerde olacak.
*Halka açık olmayacak.
Melek Yatırımcılık, yatırımcıların kendi öz
sermayeleri ile, yenilikçi gelişime açık ve
talep potansiyeli oluşabilecek projeleri ve
girişimcilerini desteklemeleri ama buna
karşın azınlık hissede kalarak gerek finansal,
gerek deneyimsel ve çevre olarak
girişimcilere destek vermelerinden oluşan bir
sistemdir. azınlık hissede kalarak gerek
finansal, gerek deneyimsel ve çevre olarak
girişimcilere destek vermelerinden oluşan bir
sistemdir. Çevre olarak girişimcilere destek
vermelerinden oluşan bir sistemdir.
Yani Melek Yatırımcılar, Henüz başlangıç
aşamasında olan bir iş fırsatına, ileriki
süreçlerde kurulacak işletmenin büyümesi ve
gelişmesi için sermaye ve bilgi birikimi sağlar
Ülkemizde Melek Yatırımcılığı, devlet
nezdinde bir yönetmeliğe bağlanmıştır ve BKS
Lisanslı Melek Yatırımcılar, Bireysel Katılım
Yatırımcısı (BKY) olarak tanımlanmaktadır.
yatırım yapılabilir. Riski dağıtmak
için ideal yatırım 10 – 15’dir. Alınan
istatistiklere göre, yatırımların geri
dönüşü %10’dur.
BKY lisansına sahip olmak için bazı
şartlar mevcuttur:
Yüksek gelir veya servete sahip
yatırımcılar:
Lisans almadan önceki 2 yılda,
yıllık gayrisafi geliri min. 200 bin
TL olan veya lisans başvurusu
anında toplam varlıklarının değeri
minimum 1 milyon TL olan
Tecrübeli yatırımcılar: Banka ve
finansal kuruluşlarda
Yüksek cirolu şirketlerde (25
milyon TL ve üzeri)
Yurtiçi kuluçka merkezlerinde
yönetici olarak iş tecrübesine
sahip BKY Ağı Üyesi ve
Yatırımcı
Fon/Portföy Yöneticisi ya da
Finans Sektöründe Müdür veya
Dengi veya Üstü
Genel Müdür Yrd. veya Dengi
veya Üstü 25 milyon Üzeri
Satışları Bulunan Kurumda Görev
Yapılan Yıllara İlişkin
Kuluçka/Teknoloji Geliştirme
Merkezlerinde Tecrübeli
Yatırımcı
-14-
MELEK YATIRIMCILIK
M
15. -15-
MELEK YATIRIMCILIKGeçtiğimiz yıllarda yurtdışında aktif olan Melek
Yatırımcı kitlesi, rotasını Türkiye’ye çevirerek
birçok iş projesine destek sağladı. Ulusal ve küresel
finansman desteklerinin yanında, bireysel olarak
projeleri takip eden Melek Yatırımcılar sayesinde
ülkemizdeki girişimciler daha kolay destek
bulabilmektedir.
TBAA(Business Angels Association) yani Melek
Yatırımcılar Derneği, sistemin özelliklerini şu
şekilde açıklamıştır;
İşletmeyi kuracak sermayesi bulunmayan
girişimci adayı ile iş tecrübesi olan finansman
sahibinin birlikte kurduğu sistem
Melek Yatırımcı, kendine ait finansmanı
yatırımlarda kullandığı gibi girişimciye de
danışmanlık yapıyor
Melek Yatırımcılar genellikle 10 Bin ila 500
Bin dolar sermaye gerektiren iş projelerine
destek veriyor
Melek Yatırımcı da kendisi bizzat girişimci
olmak zorundadır
Melek Yatırımcıların bir diğer hedefi ise, 4-5
yıllık zaman zarfında hisselerini satarak çıkış
yapmaktır.
Türkiye’deki bazı melek girişimcilik ağları şu
şekildedir:
*TEB Özel Melek Yatırım Platformu
*Keirutsu Forum
*BUBA
*BIC Angel Investments
*Metutech – Ban İş Melekleri Ağı
*E-tohum
*İstanbul Startup Angel
*Şirket Ortağım Melek Yatırımcı Ağı
*TR Angels Melek Ağı
*Galata Business Angel (GBA)
Bu kategorimizde, ilerleyen makalelerimizde, bu
ağlardan, faaliyetlerinden, etkinliklerinden,
destek oldukları projelerin durumundan
bahsedeceğiz. Ayrıca ilerideki yazılarımızda
dünyadaki melek yatırımcı ağlarını, start-up
projelerini de anlatacağız…
Türkiye’deki bazı melek girişimcilik ağları şu şekildedir:
TEB Özel Melek Yatırım Platformu
Keirutsu Forum
BUBA
BIC Angel Investments
Metutech – Ban İş Melekleri Ağı
E-tohum
İstanbul Startup Angel
Şirket Ortağım Melek Yatırımcı Ağı
TR Angels Melek Ağı
Galata Business Angel (GBA)
Bu kategorimizde, ilerleyen makalelerimizde, bu
ağlardan, faaliyetlerinden, etkinliklerinden, destek
oldukları projelerin durumundan bahsedeceğiz. Ayrıca
ilerideki yazılarımızda dünyadaki melek yatırımcı
ağlarını, start-up projelerini de anlatacağız…Bu
kategorimizde, ilerleyen makalelerimizde, bu ağlardan,
faaliyetlerinden, etkinliklerinden, destek oldukları
projelerin durumundan bahsedeceğiz. Ayrıca ilerideki
yazılarımızda dünyadaki melek yatırımcı ağlarını, start-
up projelerini de anlatacağız…dünyadaki melek yatırımcı
ağlarını, start-up projelerini de anlatacağız…dünyadaki
melek yatırımcı ağlarını, start-up projelerini de
anlatacağız…
16. GİRİŞİMCİLİK
-14-
GİRİŞİMCİLİK
-16-
YENİ GİRİŞİMCİLERE ALTIN
ÖĞÜTLER
Haber Merkezi
irçok kişi için artık işçi sınıfından çıkarak
'patron' olmanın vakti gelmiştir. Bu yola
başkoyanlar için önemli tavsiyelerimiz var.
Burada önemli olan kaç saat çalıştığınız veya ne
kadar çalıştığınız değildir. Esas olan belli bir
amaç ortaya koyarak, kaliteli bir ürünle birlikte,
başlanan noktadan hedeflenen noktaya
ulaşmaktır. Bu hedefe ulaşmak için belli bir yol
çizmek, plan yapmak gerekir. İşte 7 adımda
başarılı bir girişimci olmanın püf noktaları:
1-Pazar talebini dikkate alarak bir ürün veya
hizmet belirleyin:
Beyin fırtınası yapın. "Büyük iş" değil, "doğru
iş" yapın. Kariyerinizde yapmak istediğiniz şeyi
seçin. En az bir müşterisi olduğunu kesin
bildiğiniz bir ürün veya hizmet seçin. Para
kazanmaktan ziyade temel amaç insanların
hayatını kolaylaştırmak ve onları memnun etmek
olmalıdır.
2- Ekip oluşturun. Seçtiğiniz ürününe bir
ücret belirleyin:
En önemli konulardan biri de girişimcinin her işi
"ben" yapabilirim diye atlamasıdır. Hayır
efendim yapamaz! Ancak her işten anlamalı.
Üretimden, satış sürecine kadar her aşama
hakkında bilgi sahibi olmalı ama burada en
önemlisi iyi bir ekip kurmaktır. Müşterilerin
talebini araştırdıktan sonra seçtiğiniz ürün veya
hizmeti sunan markalarda pazar araştırması
yaparak rakiplerinizi tanıyın. Piyasanın altında
bir rakamla satış yapmaktan asla korkmayın.
Müşterilere kaliteli bir hizmet sunarsanız,
tanıtımınızı iyi yaparsınız. Böylece fiyatta artışa
gidebilirsiniz. Ve maliyetleri düşük tutmayı
unutmayın.
3- İlk satışınızı yapana kadar idare
edebileceğiniz bütçeniz olmalı:
İlk satış yapılacak olan süreç gelene kadar belli
miktarda elinizde bir sermaye olması
gerekmektedir. Yoksa o gemi batar. Nakit sorunu
yaşarsanız, motivasyonunuz kırılacaktır ve borçla
uğraşmaktan müşterilere
odaklanamayacaksınızdır. Bu durumda iflas
kaçınılmazdır.
B
4- Herkesten farklı olun:
Fiyalarınızı belirlediniz. Tanıtım amacıyla
herkesten ucuz satıyorsunuz diyelim. Ancak
ürünün ve hizmetinizin diğer benzer ürünlerden
farkı nedir? Müşteri neden sizi tercih etmeli?
Önce bu soruların cevabını bulalım.
5- Pazaralama için bir iş modeli geliştirin:
Nasıl bir satış yapacağınız konusunda planlama
yapın. Müşteriler size nasıl ulaşacak, belirleyin.
Birçok pazarlama yöntemi vardır ancak
teknolojiye muhakkak ayak uydurun. Müşteriye
ulaşım kanallarını belirleyin. Müşteri gibi
düşünün...
6- Satış yapmayı iyice öğrenin:
Önce müşteriyi iyi dinleyin. Müşteri ne istiyor,
onun gözünden bakın. Müşteriyi dinledikten
sonra ürününüzü ve hizmetinizi anlatın ki
kişinin ihtiyacını karşılayabilecek doğru bir şey
sattığınızı anlasın.
7- Organizatör olun:
Bir düğün organize eder gibi A'dan Z'ye her şeyi
hesaplayarak iyi bir organizasyoncu olun. İyi bir
organizasyon, iş akış sürecinin sorunsuz
17. The writer can also give
facts and detailed
information following
answers to general
questions like who, what,
when, where, why and how.Endüstriyel tesisler Çelik konstrüksiyon
Çelik yapı Anahtar teslimi projeler.
Üretim ve montaj. Tedarik ve şantiye kurulumu
www.ferrometal.biz.tr
18. MOTİVASYON
C a n a y G Ü M Ü Ş L Ü S A F İ
otivasyon… Yabancı kaynaklı bir kelime
olup, söylenişinde biraz entelektüel biraz
magazinvari bir tınısı olsa bile, sözlük
anlamlarından biri “Kişinin kendisini ya da
başkalarını, istenilen fiziksel ya da ruhsal duruma
getirmek için uyguladığı psikolojik strateji” yani
güdülenme, güdülemedir. Halk tabiriyle aslında
“gaza gelme, ya da getirme” olarak da
basitleştirilebilir.
Davranış Bilimi Disiplini içinde yer alan
Motivasyon ile ilgili akademik bir çok araştırma,
bilimsel bir çok deney, ve yazılmış bir çok
makale, yazı bulunmaktadır. Bu deney ve
çalışmalardan örnekler vermek gerekirse,
hepimizin mutlaka hayatının bir evresinde
duyduğu havuç deneyi vardır. Tavşana ödül
olarak sunulan havuç belirli sayıdaki deneyden
sonra kaldırılır ve tavşan yine isteneni yapmaya
devam eder. Artık tavşan motive olmuştur.
Ya da bilimsel araştırmalara örnek olarak Sam
Glucksberg’in gerçekleştirdiği, Mum Problemi
deneyi ile insanların güdülenmeleri ile ilgili
davranışları yakından incelenmiştir Deneklere bir
mum, bir kutu raptiye ve birkaç kibrit veriliyor ve
onlardan mumu, duvara, masaya damlamayacak
şekilde tutturmanız isteniyor. Çoğu mumu
raptiye ile duvara tutturmaya çalışıyor. Fakat
sonrasında parasal ödül ile yani bir motive edici
araç ile, deneklerin, on dakika içerisinde aslında
raptiye kutusunu bir platform gibi kullanarak
mumu duvara sabitlemeyi akıl ederek, problemi
çözümledikleri görülmüştür.
Belgelenmiş çalışmalardan özetler verdikten
sonra, bizlerin hayatındaki güdülenmeler,
güdüleyicilerden bahsedelim. Gerçek yaşamda
motive ediciler nelerdir? Niye güdülenmek isteriz
ya da motive etmek isteriz? Ya da nasıl motive
oluruz? Motivasyon insanın kendi hayat filminde
başrolü oynama farkındalığıdır. Yaşadığı her anı,
karşılaşacağı her İlahi sınavı layığı ile yaşama ve
geçme isteğidir. Motivasyon, insanın
yaşadıklarından çıkardığı dersleri unutmamasıdır.
Ve bu yaşanmışlıklar ile daha odaklanmış daha
güdülenmiş olarak daha iyiyi başarma,
gerçekleştirme isteğidir. Motivasyon, aile birliğidir,
arkadaş omuzlamasıdır; Öyle ki, aşılmayacak
sandığımız sorunların bile aile içinde, ya da dost
meclislerinde hafiflemesi, küçülmesi veya çözüme
ulaştırılmasıdır. Gülümseyen yüz, parlayan
gözlerdir motivasyon. Trafikte, beklemediğiniz
anda size verilen bir yol, bir selamlaşma yolda
kalmışa çaresize uzatılan eldir ve sonrasında hayata
dair halâ umut edilecek bir şeyler olduğunun
algılanışıdır. Motivasyon bir beyefendinin
hanımına çok iyi dikiş dikebildiği ya da
dikebileceğini yürekten söyleyebilmesi, bir
hanımın beyine, kötü giden işlerin ardından yüce
planlayıcının elbet bir kapı açacağını içtenlikle
hatırlatmasıdır. Gündelik hesaplardan uzaktır,
yüreklendirmedir, motivasyon diye telaffuz edilen
o kelime… Halbuki dilimizde, ne kadar güzel
kelimelerdir Yüreklenmek, yüreklendirmek” Beni
motive etti demeyiz genelde daha duygusal bir
konuşmadaysak, “Beni öyle bir yüreklendirdi ki,
…..” diye başlarız cümlemize. Değerli
okuyucularım, düştüğün yerden kalkabilme
gücüdür motivasyon. İlla bunun için birine ihtiyaç
duymadan,Yüce Yaradan'ın en büyük yardımcı
olduğunu unutmamaktadır. Her iyi şeye önce onun
adıyla başlamaktır. Ondan daha ulu yüreklendirici
olabilir mi? Güdülenme, bazen çok istediğimiz
şeyin ya da istediğimiz halde olmayan bir isteğin
aslında bizim için hayırlı olmayabileceğini akıldan
çıkarmamaktır. İşte insan her şeyden önce, ister
kendini, ister başka birini motive etmeye
çalışmadan önce bu filmdeki başrol oyuncusunun
oyunu hakkıyla ve yapabileceğinin en iyisi ile
vermeye çalışmasına odaklanmalıdır. Sonrada o
derin tevekkül ile Rabb’a sığınmalıdır.
Olumlu düşünmeye çalışalım ki, o iç huzuru ile
hayırlısını bulmaya daha çok yol alabilelim...
M
-18-
GİRİŞİMCİLİK
19. The writer can also give
facts and detailed
information following
answers to general
questions like who, what,
when, where, why and how.
www.akcanboya.com.tr
20. TANZİMAT DÖNEMİNDE
TİCARET VE SANAYİYE BİR BAKIŞ
anzinat ilanından önce Osmanlı Devleti’nde her
türlü ve sanat ve ticarette “gedik ve inhisar” sistemi
yaygındı. Yani çeşitli imtiyaz hakları ve tekel olarak
ticaret hakkı uygulanmaktaydı. Türk halkı bu sistemle
ticaret alanında geçimini sağlayabiliyordu. Bu
dönemde büyük tüccar Türklere “Hayriye”, Türk
olmayan tüccarlara da “Avrupa Tüccarı” deniyordu.
İngiltere’de buhar gücünün makineye uyarlanmasının
ardından meydana gelen Sanayi Devrimi 1815’ten
sonra batılı devletlerde büyük bir araştırma dönemi
başlatmış, ardarda buluşlar ortaya çıkmıştı. Batıdaki
bu gelişim ve sanayi hareketlerine ayak uyduramayan
Osmanlı Devleti, bir zamanlar ilerisinde olduğu
ülkelerin gerisinde kalmıştır. Artık batıda, insan gücü
ile yapılan ağır işler, buhar makineleriyle yapılmaya
başlanmış ve bu sayede seri üretimin yolu açılmıştı.
Osmanlı’da özellikle tekstil sektöründe ve diğer
alanlarda eski usul üretim devam etmekte ve batıyla
teknoloji açısından ara gittikçe açılmaktaydı. Gerek
Tanzimat, gerekse Islahat Fermanında İmparatorluğun
sanayileşmesi ile ilgili hususlara yer verilmemiştir.
Ancak Tanzimat Dönemi, devlet adamlarının
-20-
MAKALE
T
sanayileşmenin farkında olmadığı söylenemez. 1838
yılında İngiltere’de Baltalimanı Ticaret Anlaşması’nı
imzalamasıyla Osmanlı Devleti serbest ticarete adım
atmış, ancak bu anlaşmanın uygulanmaya
başlamasının ardından Osmanlı ekonomisi büyük bir
kriz ile karşı karşıya kalmıştı. Çünkü ecnebi
mamullerin Osmanlı pazarına yerleşmesi kolaylaştı.
Artık Avrupa’nın ucuz ve kaliteli malları, iç pazarı
daraltmıştı. Osmanlı artık seri üretim ürünlerle rekabet
edemez hale gelmişti.
Diğer taraftan Avrupa'nın gelişen sanayi ve çoğalan
nüfus ham madde ve besin ürünlerine olan ihtiyacı
artırınca Osmanlı İmparatorluyu dış pazarlara açıldı.
Ne var ki üretim iç ve dış pazar ihtiyacı
karşılayamayınca yerli sanayi hammadde bulmak gibi
önemli. bir sorunla karşı karşıya kaldı. Osmanlı
Devleti, Tanzimat döneminde sanayileşme
çabaları çerçevesinde yeni fabrikalar tesis etme
faaliyetlerinin ardında çeşitli sebepler bulunuyordu.
İslimye’de Yün kumaş fabrikasının kurulması
konusuna ilişkin değerlendirmeler, bu çok boyutlu
amaçları göstermesi açısından güzel bir örnek teşkil
etmektedir.
21. -21-
MAKALE
1830’lu yılların sonlarında, Osmanlı
ordusundaki askerlerin elbiseleri
için gerekli olan yün kumaş,
imparatorluk topraklarında kâfi
miktarda üretilmediğinden,
Avusturya ve Fransa’dan ithal
edilmek zorunda kalınıyordu. Gerek
ordunun ve gerekse halkın
kullandığı çukalar için yılda
yaklaşık 20.000.000-25.000.000
kuruş Osmanlı Devleti’nden mevcut
ülkelere gitmekteydi. Yün kumaş
üretimi Avrupa’da çarh (çark)
aletleriyle yapılmakta ve bu çarklar
vapur (buhar makinesi) kuvveti
vasıtasıyla işletilmekteydi. Yeni
teknolojiyle yüz işçinin yapacağı işi
on beş-yirmi işçi rahatlıkla
yapabildiklerinden, fabrika
mamulleri daha düşük maliyetli
olmaktaydı.
Osmanlı Devleti yün kumaş üretimi
ile imparatorluk için pek çok fayda
oluşacağını düşünmüş ve halk
arasındaki yoksul ve işsiz birkaç bin
kişi çuka üretiminde istihdam
edilerek, hem bir meslek edinmeleri
ve hem de bu sayede geçimlerini
refah içinde temin edebilecekleri
imkânlara ulaşmaları sağlanacaktı.
Tanzimat Dönemi sanayi
çalışmaları açısından iki döneme
ayrılabilir:
Dönem 1840)-1860 yılları arası,
II. Dönem 1860-1876 yılları arası.
1840-1860 yılları arasında uzanan
ilk dönemde devlet için ağır bastığı,
yani devletin eskiden olduğu gibi
ihtiyacı olan malları üretmek
amacıyla fabrikalar kurma veya
mevcutları modernize etme yoluna
gittiği görülür.
Devletin bu girişimi, Batı'daki
üretim usullerinin Osmanlı
geleneksel üretim usulüne
üstünlüğünün anlaşılmağa başladığı
bir döneme rastlamaktadır. Başka
bir deyişle bu teşebbüs, Avrupa
devletlerinin Osmanlı pazarlarını
ele geçirmek için mücadele
verdikleri bir sırada karşı tedbir
olarak düşünülmüştür.
Bu konudaki belli başlı çalışmaları
şöyle özetlemek mümkündür:
*lslimiye'de II. Mahmut zamanında
kurulan bir yün-iplik ve dokuma
fabrikasının Avrupa'dan getirtilen
modem makinalarla teçhiz edilerek
Fabrika Müdürlüğüne de Avrupa'yı
yakından, tanıyan Kamil Paşa'nın
getirilmesi,
*Muhtemelen 1840'lann ortasında
üretime geçen, demir döküm ve
dokuma atölyeleri ile bir tersaneden
müteşekkil Bakırköy Sanayi
Sitesinin kurulması,
*Ordunun ihtiyacı olan demirden
mamul araç-gereç ve silahların
yapımı amacıyla Zeytinburnu
Sanayi Sitesinin kurulması,
Yine ordunun kumaş ihtiyacını
karşılamak gayesiyle 1843'de, İzmit
çuha Fabrikası'nın kurulması,
*Aynı şekilde 1840'ların ortasında
faaliyete geçtiği zannedilen Hereke
*Dokuma Fabrikası'nın Avrupa'dan
getirilen modern makinalarla
donatılması,
*Çubuklu Bor Fabrikasının
kurulması,
MAKALE - TANZİMAT DÖNEMİ
*1842'de Balıkesir çuha fabrikasının
üretime başlaması,
*Beşiktaş'ta bir demir
dökümhanesinin kurulması,
*Varna yakınlarında on iki fırınlı
demir dökümhanelerin kurulması,
*1846'da İzmir Kağıt Fabrikası'nın
kurulması ve kumaş fabrikalarının
ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla
1852'deBursa'da bir İpek İpliği
Fabrikası'nın kurulması
Tanzimatçılar ekonomiyi içinde
bulunduğu bu darboğazdan
kurtarabilmek amacıyla 1860'ların
başından itibaren bir takım yeni
tedbirler aldılar ki, bunları şu şekilde
sıralamak mümkündür:
*İthal gümrüğünün arıtılması
*İmparatorlukta üretilen malların
kalite, çeşit ve fiyatlarını görmek
üreticilerin sorunlarını tespit etmek
için İstanbul’da bir sergi açılması,
*Sanayinin ihtiyacı olan kalifiye
eleman yetiştirmek için sanayi
mekteplerinin açılması
*Islah Sanayi Konseyinin kurulması
Bir sonraki bölümümüzde Tanzimat
devrindeki yurt dışı sergi ve fuarlara
katılım ile ilgili bazı notlar düşeceğiz.
Kaynak: “TANZIMAT DÖNEMİ
SANAYILEŞME POLITIKASI” (Rıfat
Önsoy)
“Tanzimat Dönemi Sanayileşme
Hareketinin Türkiye’de İşletmecilik
Anlayışının Oluşumuna Etkileri
Hereke Fabrikası ve Nizamnamesi”
(Mehmet TOPAL, Erkan ERDEMİR,
Engin KIRLI)
22. rganize sanayi bölgeleri (OSB), alt yapı
ve üst yapı imkanları sağlanmış,
bölgesine göre çeşitli devlet teşviklerine
uygun, branşlaşmaya imkan vererek sanayi
tesislerini bir araya toplayan ve bu şekilde
meskun yerleşim bölgelerinden ayıran sanayi
kampüsleridir.
Dünyada ilk OSB uygulamasına, XIX.
Yüzyılın ilk yarısında ABD' de kendiliğinden
ortaya çıkan bir uygulamayla rastlanılmıştır.
Gelişme kendiliğinden oluşmuş ve tekstil
imalathaneleri fiziksel yerleşmelerle bir araya
toplanmıştır. ABD' de 1885 yılında hazırlanan
bir raporda ise ekonominin geliştirilmesiyle
bağlantılı olarak "Sanayi Bölgesi" fikri ortaya
atılmıştır. Raporda, sanayi bölgelerinin
oluşturulmasının sanayinin geliştirilmesi için
önemli bir araç olacağına dikkat çekilmektedir
(Onat, 1969:9–12). Organize Sanayi Bölgeleri
ile ilgili ilk bilinçli uygulama ise; 1896 yılında
İngiltere'nin Manchester kenti yakınlarında
kurulan "Trafford Park" uygulamasıyla
gerçekleştirilmiştir. Organize Sanayi Bölgesi
düşüncesinin ilk ortaya atıldığı ABD' de ilk
uygulamalara ise 1899 yılında
geçilmiştir. Türkiye’de ilk OSB uygulamasına
baktığımızda ise, 1960 yılında başlayan planlı
kalkınma döneminde sanayinin "lokomotif
sektör" olduğu saptanmış ve ekonomik
dengenin kurulması, ekonomik ve toplumsal
kalkınmanın birlikte gerçekleştirilmesi, belli
bir hızda büyüme ve sanayileşmeye önem
verilmesi gibi uzun vadeli hedefler
belirlenmiştir. Belirlenen hedefler
doğrultusunda; ülkede sanayinin geliştirilmesi
amacıyla uygulamaya konulan pek çok teşvik
tedbirlerinden biri olan OSB uygulamalarına,
ilk olarak 1961 yılında Bursa OSB'nin
kurulmasıyla başlanmıştır. Bursa OSB, Dünya
Bankası'ndan alınan kredi ile kurulmuştur.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının en son
verilerine göre, şu an ülkemizde toplam 298 adet
organize sanayi bölgesi bulunmaktadır.
Elde edilen verilere göre, tüm yurt çapında
OSB’lerde çalışan sayısı 1,7 milyona ulaşmış
durumda ve 2018 sonunda bu sayının 2 milyonu
geçmesi beklenmektedir. Aileleri ile
düşündüğümüzde, 10 milyona yakın
vatandaşımız organize sanayi bölgelerindeki
firmalarda çalışılarak elde edilen gelir ile
geçimini sağlamaktadır. Yine aynı şekilde
ülkemizdeki tüm OSB’lerde faaliyet gösteren
firma sayısı 50.000’e yakındır. Ekonomist
Dergisinin 2015 sonunda yaptığı araştırmaya
göre, Özellikle İzmir, Konya ve Eskişehir gibi
Anadolu ekonomisinin itici gücü olan
kentlerdeki OSB’ler hızla büyümenin ve daha
fazla işletmeye yer açmanın peşinde.
TÜRKİYE’DEKİ
ORGANİZE SANAYİ
BÖLGELERİHABER MERKEZİ
-22-
MAKALE
o
23. İzmir’deki 13 organize sanayi
bölgesindeki 257 firma 2017
sonuna kadar 2 milyar liralık yeni
yatırım yapacak. Kentin çeşitli
ilçelerindeki bu yatırımlar sayesinde
23 bin kişiye de iş imkanı sağlanacak.
OSB’lerin bölgesel dağılımına
baktığımızda, en yüksek sayı Marmara
Bölgesindedir. Toplam 84 OSB
bulunmaktadır. Bu sayı Akdeniz,
Doğu Anadolu ve Güney Doğu
Anadolu Bölgelerindeki OSB sayısının
toplamından bile fazladır. Geri kalan
üç bölgemizdeki (Ege, İç Anadolu,
Karadeniz) OSB sayıları hemen
hemen birbiri ile aynıdır. Aşağıdaki
Grafikte dağılımı daha net görebiliriz:
Organize Sanayi Bölgeleri Yer Seçimi
Yönetmeliği" 17.01.2008 tarih ve
26759 sayılı Resmi Gazete ‘de,
“Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama
Yönetmeliği ”de 22.08.2009 tarih ve
27327 sayılı Resmi Gazete’ de
uygulamalar esnasında doğan
ihtiyaçlar sebebi yeniden düzenlenerek
söz konusu eski Yönetmelikler
yürürlükten kaldırılmak suretiyle
yürürlüğe girmiştir. Bu mevzuata
göre beş ayrı statüde OSB
bulunmaktadır:
*Farklı sektörlerde faaliyet gösteren
tesislerin yer aldığı KARMA OSB,
*Aynı sektör grubunda ve bu sektör
grubuna dahil alt sektörlerde faaliyet
gösteren tesislerin yer aldığı İHTİSAS
OSB,
*Gerçek kişiler veya Tüzel kişilerce
kendi mülkleri üzerine kuracakları
ÖZEL OSB,
*Tarım sektöründe faaliyet
göstermek amacı ile kurulan ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na
bağlı olarak faaliyet gösteren
-23-
MAKALE
TARIMA DAYALI İHTİSAS OSB
(TDİ). (2011/Geçici 10. madde.)
*Uzun yıllar önce çeşitli
sebeplerle bir arada oluşarak
faaliyet gösteren sanayi tesislerinin
bulunduğu alanın OSB’ye
dönüştürülmesi amacıyla kurulan
ISLAH OSB’dir. (2011/Geçici 8.
Madde.)
Ülkemizdeki OSB’leri aynı çatıda
bir araya getiren birden fazla
oluşum bulunmaktadır:
*OSBÜK: Organize Sanayi
Bölgeleri Üst Kuruluşu’dur.
OSB'lerin kendi aralarında
yardımlaşmaları ve ortak
sorunlarını çözüme
kavuşturmalarını sağlamak üzere
2002 yılında kurulmuştur. Resmi
Gazete'nin 22.08.2009 tarihli ve
27327 sayılı nüshasında
yayımlanan "Organize Sanayi
Bölgeleri Uygulama
Yönetmeliği"ne tabiidir. 176 OSB
üyesi bulunmaktadır.
www.osbuk.org
*OSBDER: Organize Sanayi
Bölgeleri Platformu Derneği’dir. Şu
an 40 OSB üyesi bulunmaktadır.
Ağırlıklı olarak ana amacı sorunlara
ortak çözüm bulabilme ve yatırım
yetenekleri doğrultusunda
ihtisaslaşma ve ortak iş geliştirmeyi
kapsamaktadır. www.osbder.org
*Bilim Sanayi ve Teknoloji
bakanlığının yayınladığı
bir web portalinde ise,
tüm bu OSB’lerin enerji
tüketim raporları çeşitli
faaliyet dokümanları
ve yayınlar
bulunmaktadır.
osbbs.sanayi.gov.tr
İFO Fuarcılık tarafından
gerçekleştirilen OSB Çevre
Araştırması 2016, başta KOBİ’ler
olmak üzere binlerce firmayı
bünyesinde barındıran Organize
Sanayi Bölgeleri’nin, geri dönüşüm
ve atık yönetimi konusundaki
karnesinin çok da iyi olmadığını
gösterdi. Sonuçlara göre Türkiye
genelindeki toplam 284 OSB’den
yalnızca 22’sinde tehlikeli atık
yönetimi bulunurken, ön atık su
arıtma tesisi olan 112, merkezi atık
su arıtması olan 74, evsel atık
yönetimi olan 72, proses atık
yönetimine sahip 28, ambalaj atığı
yönetimi olan 26 Organize Sanayi
Bölgesi var.
Türkiye’deki Organize Sanayi
Bölgeleri’nin, sürdürülebilir çevrenin
geleceği için oldukça önemli bir rolü
olmasına karşın, yapılan araştırma, şu
anda bir çevre yönetim sistemine
sahip OSB sayısının sadece 51
olduğunu gösteriyor. Ancak
bunlardan 19’unda merkezi atık su
arıtma, 32’sinde proses atık yönetimi,
34’ünde ise tehlikeli atık yönetimi
bulunmuyor.
Aynı araştırma, OSB’lerde çevre
konusunda çalışan uzman personel
sayısının da çok yeterli olmadığını
gösteriyor. Rakamlara göre, toplamda
31.804 firmanın faaliyet gösterdiği
284 Organize Sanayi Bölgesi içinde
görev yapan çevre personeli sayısı
toplamda yalnızca 300’dür.
İlerleyen bölümlerde, Organize
Sanayi Bölgelerimizi tek tek
tanıtmaya devam edeceğiz.
24. -24-
HABER
Çöp atınca para
kazandıran yerli otomat!
ntalya’da faaliyet gösteren
İlyasHan İnşaat’ın sahibi Cengiz
Hani, yıllar önce gittiği Norveç’te
çöpe değer kazandıran otomatı
keşfetti. 4 yıl önce memleketine
dönen Hani, çöp otomatını
Türkiye’de faydalı model olarak
tescil ettirdi. Çöp atınca
karşılığında para değerinde fiş
veren çöp otomatını geliştirerek
tescil ettiren Hani, otomatın Türkçe
versiyonunu hayata geçirmek
istiyor.
Gençlik yıllarında Antalya’dan
Norveç’e gittiğini anlatan ve
burada 15 yıl yaşadığını söyleyen
Hani, “Üniversiteyi Norveç’te
okudum. Burada yaşamaya
başladım. Bir gün elimde gazete
okurken Türkiye ile ilgili bir haber
gördüm. Türkiye’deki bir sokakta
karton toplayarak yolda yürüyen
bir gencin fotoğrafının altına
‘Türkiye’de geri dönüşüm sistemi
böyle’ şeklinde bir haber
yapmışlar. Ülkemle ilgili böyle bir
haber görünce, durumdan çok
rahatsız oldum ve bir şeyler
yapmak istedim” dedi.
Çöpler paraya dönüşüyor
Norveç sokaklarında ve belli
noktalarda çöp otomatlarının
bulunduğunu belirten Hani, karton,
cam ve plastik gibi çöpleri bu
otomatlara atınca karşılığında para
değerinde fiş verildiğini ifade etti.
Bunun Türkçe versiyonu ile
daha elişmiş modelini
yapmak gelişmiş modelini yapmak
için çalışmalara başladığını
anlatan Hani, “4 yıl önce
Türkiye’ye döndüm.
Türk Patent Enstitüsü’ne faydalı
model başvurusu yaptım ve
otomatın Türkiye’de
uygulanabilecek şeklini 2013
yılında tescil ettirdim. Türkiye’de
çöpe değer vermeyen çok insan var.
Bu şekilde hem çöpe değer
kazandırıyoruz hem geri dönüşüme
katkı sağlıyoruz hem de çevreyi
kirleten vatandaşları çöpleri
otomata atmaları için teşvik etmiş
oluyoruz. Sistem size çöp attıkça
para kazandırıyor” diye konuştu.
Benzin alınabilir, alışveriş
yapılabilir
Otomata atılan pet ve benzeri
materyallerle artan puanların,
makinenin yanındaki ekrandan
yardım kuruluşlarına da bağış
şeklinde gönderilebildiğine dikkat
çeken Hani, tek tuşla bu bağışların
ihtiyaç olan sivil toplum
kuruluşlarına yapılabildiğini
açıkladı. Otomat sayesinde sokakta
çöp toplayan kişilerin ve
dilencilerin azalacağını öne süren
Hani, böylece dilencilerin, çöp
toplayarak otomatlara atacağını ve
karşılığında da para
kazanacağını savundu. Cengiz
Hani, otomat sistemini ise şöyle
özetledi: “Çöp otomatları,
belediyeler, firmalar, sivil toplum
kuruluşları aracılığıyla her yere
kurulabilir. Çöp karşılığında alınan
fişler de, anlaşmalı olunduğu
takdirde marketlerde, AVM’lerde,
benzin istasyonlarında geçerlilik
kazanabilir. Biriktirilen fişler
karşılığında anlaşmalı yerlerden
benzin, market ürünü gibi
alışverişler yapılabilir. Personeli
çok olan büyük ölçekli şirketler
bünyelerinde kurabilir ve tasarruf
sağlayabilir. Sosyal sorumluluk
projesi olarak yürütülebilir.
Belediyeler aracılığıyla sokaklara
kurulabilir, okullarda,
restoranlarda, aklınıza gelebilecek
her yerde kurabilir. Makinelerin
üzerinde reklam alanı da
bulunacak. Otomatı kentimiz
üretebiliriz ancak bir yatırımcıya
ihtiyacımız var. Bu kültürü
ülkemizde yaygınlaştırmalıyız.
Yatırım konusunda destek
bekliyorum.”
Haber Merkezi
A
Antalya’da inşaat işleriyle uğraşan girişimci Cengiz Hani,
Norveç’te yaşarken keşfettiği ve cam, plastik ve kutu karşılığında
para değerinde fiş veren çöp otomatını tescil ettirdi, projeyi
Türkiye’de hayata geçirmek istiyor.
25. -25-
BAŞARI ÖYKÜSÜTORKU'NUN GİRİŞİMCİLİK
HİKAYESİ Haber Merkezi
Torku markası ile market raflarında yer alan onlarca gıda ürünü ile evlerimize konuk olan bu tadın
arkasında Konya Şeker olduğunu biliyor muydunuz?
ilerseniz hep beraber
Konya Şeker’in, aslında
arkasındaki yüzlerce çiftçinin
başarılı ve uzun yıllara dayalı
istikrarlı birlikteliğinin ve
girşiminin başarılı öyküsüne şöyle
bir kısaca bakalım:
Torku markasından geriye şöyle bir
bakacak olursak, 2007’de
tescillenen Torku markası, 2008
yılında kurulan Anadolu Birlik
Holding’in çatısı altında bulunan bir
Konya Şeker markasıdır. Konya
Şeker’in kuruluşu ise, Pankobirlik
ve konya Şeker Fabrikasının
kuruluşuna dayanır.
21 Ekim 1952 tarihinde, Konya’da
33 ortak tarafından 10 TL.sermaye
taahhüdü ile kurulan Konya Pancar
Ekicileri Kooperatifi, 28 Şubat 2015
tarihi itibarıyla 666 köyü kapsayan
21 satış mağazası ile, 48.298 Adet
ortağına 16.873.547,26 TL.ödenmiş
sermaye ile hizmet vermektedir.
Bunun da geçmişinde, pancar
ekicileri aslında 1951 yılında
Türkiye Şeker Sanayii'nin
genişletilmesi konusunda alınan
kararların uygulamasıyla
kooperatifler halinde
teşkilatlanmaya başlamıştır.
Ardından Konya Şeker Fabrikası
D
1954’te üretime başlamıştır,
şirketin büyük hissedarı, 56 bin
üreticinin ortak olduğu Konya
Pancar Ekicileri Kooperatifi’dir.
Konya Şeker 40 yıl boyunca
kamu tarafından işletildi. Konya
Şeker, Türkiye Şeker Fabrikaları
A.Ş’nin yönetimi döneminde,
diğer fabrikalar gibi arzu edilen
büyümeyi sağlayamadıysa da
kapasitesini kademeli olarak
artırdı. Kuruluş yıllarında günlük
1800 ton olan şeker pancarı
işleme kapasitesi, 1966 yılında 2
bin 700 tona, 1978’de ise 6 bin
tona çıkarılmış, 1987’de Konya
Pancar Ekicileri Kooperatifi
ortaklığıyla kurulan Pancar Yem
Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin yem
fabrikası faaliyete geçirilmiştir.
Şeker Fabrikası, özelleştirmelerin
yoğun olarak gündeme geldiği
1990’lı yılların başında, gerçek
sahibi olan pancar ekicilerine geri
verildi. Kademeli olarak
gerçekleştirilen devir işleminin
ardında 1994 yılında yönetim
tamamen kooperatiflere
devredildi. 1993 yılında SEK’in
özelleştirilmesi sürecinde Konya
Süt Fabrikası, Konya Şeker ve
Konya Pancar Ekicileri
Kooperatifi’nin ortak girişimiyle
şirket bünyesine dâhil edildi.
İstanbul Sanayi Odasının
düzenlediği ilk 500 şirket
sıralamasında 2015 yılında 40 olan
Anadolu Birlik Holding’in
kurulmasına giden büyüme
seferberliğinin temelinde 1999
Yılında Sayın Recep Konuk’un
yönetime seçilmesiyle başlayan
Konya Şeker’in adeta ikinci
kuruluş dönemi vardır. 17 Yılı
geride kalan bu ikinci kuruluş
26. -26-
BAŞARI ÖYKÜSÜ
döneminde Anadolu Birlik Holding verimlilik ve
iyi yönetimin getirdiği karlılık ile tamamına yakını
ödenmiş 3.3 Milyar dolar yatırım yaparak aktif
büyüklüğünü artırdı ve yerel bir şirketten global bir
tarımsal sanayi kuruluşu olma yolunda çok önemli
mesafe kat etti.
Ardından, Konya Şeker Fabrikası, 50 milyon
dolarlık yatırımla rehabilite edildi ve üretimin
verimliliği artırıldı. 2003 yılında dünyanın en
modern şeker fabrikalarından biri olan Çumra Şeker
Fabrikası ile birlikte toplam 11 tesisten oluşan
Çumra Şeker Entegre Tesisleri’nin temeli atıldı ve
bu dev yatırım 2004 yılında faaliyete girdi. Bu
adımlarla Konya Şeker, iki fabrikasında
Türkiye’deki toplam şeker üretiminin yüzde
22’sini gerçekleştirmeye başladı. Bu yatırımla,
fabrikanın günlük pancar işleme kapasitesi
artarken, melasta denen atık olarak elde edilen
kahverengi kıvamlı sıvıda kalan şeker oranı
düşürüldü, yakıt ve işçilik giderleri azaltıldı.
Diğer yandan, istihdamın kalitesi artırılarak
mesleki formasyona önem verildi, kararlılıkla
uygulanan bu istihdam politikası sonucu
çalışan profilinde Meslek Yüksek Okulları ve
Meslek Lisesi mezunu kalifiye işçilerin oranı
yüzde 92’ye yükseltildi. Sadece bu yatırım ve
önlemlerin sonuçları bile şirketin 2000-2015
yıllarında 283 milyon dolar tasarruf etmesini
sağladı.
Şu an gelinen durumda ise, 60.000’e yakın
çiftçi iştirakçisi/üyesinin olduğu Konya Şeker
10.000’in üzerinde kişiye doğrudan istihdam
sağlıyor. Yaklaşık 1 milyon dekarlık alanda 40
bin çiftçiye sözleşmeli tarım yaptırıyor.
Türkiye’nin toplam pancar şekeri üretiminin
yaklaşık yüzde 22’sini gerçekleştiren Konya
Şeker, dondurulmuş patates pazarında da pazar
lideridir. Yakıt etanolü üretim kapasitesiyle
Türkiye’deki kurulu kapasitesinin yüzde
56’sına, Türkiye’de ilk ve tek sıvı şeker
tesisine, dünyada bir benzeri sadece ABD’de
bulunan Buharlı Küspe Kurutma Tesisine sahip
olan, Konya Şeker, sanayi faaliyetlerini 11
kampüste sürdürmektedir.
27. -27-
BAŞARI ÖYKÜSÜ
Konya Şeker tarafından Türk sanayiine kazandırılan
tesis ve fabrikalarda 2015 yılında 1,5 milyar USD ciro
elde edilmiştir. Konya Şeker’in markası Torku bugün
içecek, şeker, şekerleme, çikolata, bisküvi, gofret, hazır
yemek, modern seracılık ürünleri, mandıra ürünü, et ve
et ürünleri, bitkisel yağ gruplarında bir çok ürüne
sahiptir. Konya Şeker bünyesinde Çumra'da faaliyet
gösteren Torku Çikolata Fabrikası 7 gün 24 saat
üretim yapıyor ve 37 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.
Görüldüğü üzere 33 üye ve 10TL sermaye ile bundan
65 yıl önce başlanan bu girişim yolculuğunda gelinen
noktada on binlerce hissedar, binlerce çalışan, onlarca
firma ve milyarlarca TL ciro ile her geçen gün gücüne
güç katan uluslararası bir firma ve markalar topluluğu
bulunmaktadır. Görünüyor ki, birlik olabilmek ve
sürekli Gelişim, girişimciliğin katalizörü oluyor…
29. 29-
HABER
Geçtiğimiz yıl Antalya'nın ev sahibi olduğu G20 Zirvesi'nde, liderlerin kaldığı
otellere gönderilen lokumun Yenigün Gıda'ya geri dönüşü Suudi Prens ve kuzeni
sayesinde 25 bin euroluk ihracat oldu.
eçel sektöründe 102 yıldır gelenekselleşen
lezzetleri pazara sunarak marka haline getiren
Yenigün Gıda, geleneksel tatlarını geçtiğimiz yıl
Antalya'da gerçekleşen G20 Zirvesi'nde liderlere ikram
edince, Suudi Prens ve kuzeni firmaya gelerek depoyu
boşalttı.
2015 yılında Türkiye'de gerçekleşen G-20 Liderler
Zirvesi'nde Mardan Palace Hotel'de konaklayan Suudi
Arabistan Kralı Salman Bin Abdülaziz ve Prens El-
Velid bin Telal bin Abdülaziz el Suud, zirve
döneminde odalarında ikram edilen Yenigün Gıda'nın
lokumlarını tadınca, firmanın kısmeti açıldı. Yenigün
Gıda, G20 Zirvesi'ne özel ürettikleri lokumları,
liderlerin odasına ikram olarak gönderdi. Bunun
üzerine zirve sonunda Cumhurbaşkanlığı'ndan telefon
aldıklarını söyleyen Yenigün Gıda Yönetim Kurulu
Başkanı Necmi Alpagot, bu vesileyle Suudi Kralı'n
oğlu ve yeğenine toplam 25 bin euroluk ürün sattığını
açıkladı.
Depoyu boşalttılar
G20 Zirvesi’ne özel kutu yaptıklarına dikkat çeken
Necmi Alpagot, firmanın kısmetini açan olayı şöyle
anlattı: “Tüm G20 ülkelerine, Antalya Büyükşehir
Belediyesi’nin aracılığıyla dağıtım yaptık. Obama’dan
Putin’e kadar kaldıkları odalara da özel ürettiğimiz
lokumu gönderdik. Bu çalışmanın geri dönüşü çok
büyük oldu. Bu lokumu yiyen Suudi Arabistan
Kralı’nın oğlu Telal bin Abdülaziz el Suud, zirvenin
bir hafta sonrası buraya geldi. O zaman da
Cumhurbaşkanlığı danışmanı aradı. Firmamıza
Şeyh’in ziyarete geleceklerini söyledi. Ürünlerimizden
tattı çok beğendi ve o gün depomuzu boşalttı. Bizden
ailesine 15 bin euroluk ürün aldı. Paketler araçlara
sığmadı, kamyonetle Mardan Palace Hotel’e otele
gönderdik. Onlar da dönüşlerinin bir gün öncesinde
aldıklarını kargo uçağıyla gönderiyormuş. Ertesi gün
biri daha geldi. ‘Araplar sizi soruyor’ dediler. Bu kez
de Kralın yeğeni geldi. 10 bin euroluk ürün de o aldı.
Ar-Ge'yle çeşitlerini artırdı
Dört nesildir geleneksel lezzetleri koruyarak
Antalya’da faaliyetlerine devam ettiklerini kaydeden
Alpagot, çalışmalarını da anlatarak, “Şu anda 10 bin
metrekarelik tesisimizde yaptığımız üretimle, dünyada
sayılı markalardan biri haline geldik. Yüksek kalite
düzeyinde ürün imal ediyoruz. Farklı ürün çeşitlerinde
şeker, glikoz, tatlandırıcı, renklendirici gibi katkı
maddesi içermeyen çeşitler geliştiriyoruz” dedi.
R
Şeker hastaları da reçel yiyebiliyor
Hem diyabet (şeker) hastalarının tüketebileceği şekilde
hem de formunu korumak isteyenler için özel organik
ürün geliştirdiklerini ifade eden Alpagot,
“Ürünlerimizi, tüm dünyaya ulaştırabilmek açısından
sanal mağazaya taşıdık ve www.yenigunstore.com’u
kurduk. Yaz sonundan itibaren tüm ürünlerimizin
online satışına başladık. Pekmez ve yöresel
reçellerimiz çok ilgi görüyor. Özellikle ‘fit’ markasıyla
çıkardığımız kalorisiz, diyabet lokum ve reçellerimiz
ve Pekmix markasındaki 5 meyve pekmezi karışımı
çok beğeniliyor. Pekmix, 5 meyve pekmezi; üzüm,
harnup, hurma, dut ve andızdan oluşan bir pekmezdir.
Yenigün pekmezlerinde şeker ilavesi, glikoz ve katkı
maddesi yok. Onun yerine bu ürünlerimizi şeker otu
olarak da tanınan doğal tatlandırıcı stevia bitkisiyle
üretiyoruz. Bu bitki Güney Amerika’da bin yıldır
kullanılıyor. Bu bitkinin özelliği, kan şekerini
yükseltmiyor, sıfır kalorili, ayrıca diğer şekerin aksine
dişleri güçlendiriyor. Lezzeti de çok güzel” diye
konuştu.
İhracatı bu yıl ikiye katladık
Vişne, kayısı ve çilek ürünlerinde stevia bitkisini
denediklerini dile getiren Alpagot, ihracat
çalışmalarına da değindi. Antalya Ticaret ve Sanayi
Odası’nın (ATSO) Ur-GE projesi kapsamında sürekli
yurtdışı ziyaretlerine gittiklerini hatırlatan Alpagot,
Rusya, Almanya, Amerika, Fransa ülkelerine
Kaynak: Esra ÖZKAN
Suudi Kraliyet ailesi G20'de
Yenigün'ün kısmetini açtı
30. -30-
HABER
gittiklerini belirtti. Gittikleri tüm ülkelerden
verim aldıklarını açıklayan Alpagot, şöyle
konuştu: “Mart’ta da Japonya’daki fuara
gideceğiz. Her birinin bize faydası oldu.
İhracat yaptığımız ülkelere yenilerini
ekledik. Kuveyt’le de trende tesadüf bir
karşılaşma sonucunda büyük bir işe
başladık. Bu yıl şu ana kadar 2 milyon
dolara yakın ihracatımız var. Geçen yılı
ikiye katladık. Dış ticaret bölümüne bu yıl
ağırlık verdik. Ortadoğu’ya sürekli pekmez
yapıyoruz. İsrail’e hurma pekmezi
gönderiyoruz. Hurma pekmezinde
Türkiye’nin en büyük ihracatçısıyız.
İsrail’in raporlarına göre ilk üçteki markanın
ikisini biz üretiyoruz. Yani İsrail’in
pazarında lideriz.
Hurma pekmezinin lezzeti çok güzel.
Ortadoğu ülkelerinde de yayıyoruz.
Amerika pazarında iki tür reçel hızlı
gidiyor. Bu yıl lokumu da dahil ettik.
Kuveyt ile Dubai de çok hızlı ilerliyor.
Böylece ihracatımızı artırdık. Yüzde 10
büyüme oranını yakaladığımızı
düşünüyorum. Yılsonu net rakamı
göreceğiz.
Bu sene turizmdeki kriz nedeniyle otellere
verdiğimiz ürünlerde daralma oldu ancak
biz buna rağmen personel çıkarmadık.
Taşerona verdiğimiz işi kendi
personellerimize yaptırdık.”
Yenigün Reçelleri artık
dünyanın bir tık uzağında
Yenigün Gıda, tüm ürünlerini
‘www.yenigunstore.com’ üzerinden
elektronik pazarda satışa sundu. Yenigün
Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Necmi
Alpagot, organik reçeller, marmelatlar, toz
içecekler, turşular, pekmez, bal, tahin-
helva, lokum gibi ürünlerini geliştirerek,
online mağaza üzerinden de satışa
başladıklarını söyledi.
31. BLOGLARDAN YASAL PARA
KAZANMANIN YÖNTEMLERİ
zellikle Wordpress tabanlı hazır platoformları
üzerinden hazırlanan bloglar son dönemlerde
oldukça yaygınlaşmaya başladı. Birçok insan,
kendi ilgi alanlarını, gezi notlarını, hatıralarını,
deneyimlerini veya hobilerini, profesyonelliklerini
sosyal medya ile, internet ağı ile paylaşmakta. Bu
yazı dizisinde, blogunuza ilginin artması ile
birlikte, hangi yasal yöntemler ile çeşitli
seviyelerde gelir elde edebiliriz, bu yöntemlere
değineceğiz.
Blog’ları, mevcut web sitelerinden ayıran en
önemli unsur, dinamik olmaları. Yani, zamana
dayalı olarak sürekli, yazı, makale, bilgi
ekleyebilmeniz ve sosyal medya araçları ile daha
uyumlu çalışan bir alt yapıya sahip olmalarıdır.
Birçok haber sitesi de artık blog mantığı ile
güncellenmektedir.
Bu bağlamda, konu ne olursa olsun, açtığınız bir
blog, okuyucu , abone, tıklama, beğeni, sipariş
formu sayısı gibi göstergeler ile izlenebilir ve bu
göstergelerdeki ciddi artışlar, blogunuzun reklam
alması dahil olmak üzere bir çok yöntemle finansal
kaynak haline gelmesini sağlar.
Fakat, yazımıza başlamadan şunu bilmeliyiz
ki, bloglar bir çırpıda hızlı bir şekilde zengin
olma aracı değildir. Eğer böyle bir amacınız
varsa, yanlış yerdesiniz, şimdiden söyleyelim.
Pahalı arabalar, evler, lüks hayat
görüntülerine kapılıp vaktinizi ve paranızı,
size bu vaatleri veren kişilere kaptırmayın. Bu
tür vaatlerin bir çoğu sahtekârlıkdan öteye
gitmez.
Diğer “Online Yöntemlerle Para Kazanma
makalelerinin aksine bu makale, bu yazı
WordPress blog oluşturma ile nasıl yasal gelir
elde edilebileceğine dair bir rehber niteliğinde
düşünülebilir. Bu metotların, bu girişime
başlamak için para ya da zaman yatırımı
gerektirdiğini söylememiz gerekir. Bu
yolda ne kadar istekli ve azimli iseniz,
tabiri caiz ise, karşılığını o kadar iyi
alırsınız. Bu metotları kullanmaya
başlamadan önce kendinize ait bir
Wordpress bloğunuzun olması
gerekmekte elbette. Başlangıç
aşamasındakiler için nasıl bir Wordpress Blog
oluşturulur, adım adım anlatmaya çalışacağız.
Yaşınız kaç olursa olsun, süreç gerçekten
takip edilmesi kolay bir şekilde işler. Sadece
sürekliliği ve takibi bırakmamalısınız.
Bloğunuz olur olmaz aşağıdaki kılavuz
aşamalarını uygulamaya çalışın. Bu yazıyı
daha anlaşılır hale getirmek için adımları alt
alta yazdık:
YATIRIMREHBERİVE TAVSİYELER
-31-
Haber Merkezi
Ö
32. İçerik Listesi
Blog İçeriğinizden Para Kazanmak,
WordPress Satış Ortaklığı ile Para Kazanmak,
WordPress Üzerinden Google Adsense Gösterimi,
Direkt Satış Reklamları için WordPress Reklam
Eklentini Kullanmak,
Sopnsorlu Blok Psotalarının Satışı,
Eleştiri Yazılarından Ödeme Alınması,
Amaca Özel Site Tasarımı ile Para Kazanmak,
Paralı Üyelik Gerektiren Site Oluşturmak,
Sadece İçerik Görebilen Kısıtlandırılmış Üyelik
Oluşturmak,
Şahsi Forumlar Oluşturmak,
WordPress ile Dizin(Directory)web site
hazırlamak, Ödemeli Üyelikli İş İlanları Sitesi
Hazırlamak, Ödemeli Ticari Firmalar Dizini
Oluşturmak,
Ödemeli Üyelikli Etkinlik Takvimi WordPress
Bloğu Oluşturmak,
WordPress ile Dijital Ürünler Satmak,
WordPress Üzerinden e-kitap Satmak,
Online Kurslar Satmak,
Paralı Webinarlar Yapmak,
WordPress Kullanarak Online Servisler Satmak,
Freelance(Serbest) Hizmetler Sunmak,
Kendi İşinizi WordPress Site Üzerinden
Başlatmak, Koçluk, Mentörlük, Rehberlik
Yapmak,
WordPress Kullanarak Fiziksel Ürünler Satmak,
WooCommerce gibi platformlar ile e-ticaret
Sistemi Oluşturmak,
WordPress Üzerinde online Tişört Mağazası
Açmak, Fabrikadan Halka WooCommerce
Platformu ile Satış Ypamak
WordPress ile Amazon Satış Dükkânı Açmak,
Word Press Tasarımcısı ya da Geliştiricisi Olmak,
WordPress Eklentileri Geliştirmek,
WordPress Temaları Satmak,
Web Sitesi Üzerinden Grafik Hizmeti Satmak,
Bağış/Yardım (Donation) Kabul Etmek,
Blok İçeriğinizden Para Kazanmak.
Blog ile nasıl para kazanacağınızı düşündüğünüzde,
reklamcılık ve tanıtıcılık, ilk akla gelen şeydir.
Tabii ki, WordPress üzerinde reklam alarak gelir elde
etmek mümkündür. Fakat blog içeriğinizden para
kazanmak için başka yöntemler de mevcuttur.
Bu yöntemleri ilerideki sayılardaki yazı dizimizde
detaylı olarak izah edeceğiz.
-32-
YATIRIM TAVSİYELERİ
EARNING MONEY METHODS ON BLOGS .
As is known, nowadays wordpress based blogs become
popular. Therefore, most of people share their travel notes,
memories, hobbies, professional knowledge by their blogs on
internet; furthermore, due to increasing of the readers’
interest, they started to earn money by their blogs. We
mentioned that we can earn money what kind of methods
legally.
The most important difference of the blogs than the standard
web sites is being dynamic. In other words, you can write
time-based articles and also blogs have substructure is more
accordant with social media tools. Thus, subject is whatever;
your blog can be tracked by some indicator such as
subscriptions, readers, click, and orders. Dramatic
increment on those indicators provides your blog to take
advertisement and earn money. However, it should be known
that blogs are not the tool for earning money quickly.
You can see the some examples for the items which can be
used in your blogs to earn money as following:
• Organising Webinars
• Web Site Design
• Social Media Consultancy
• Selling technologic and/or daily usage products
• Coaching, Mentorship, Consultancy on your profession
• Preparing and/or selling Wordpress add-ins or themes
• Selling sponsored blog posts
• Getting payment for writing critiques and reviews.
There are many different methods more. In the further issues,
we will give information about other methods and we will
explain their details.
33.
34. Türkiye’nin Kanal İstanbul’dan sonraki ikinci 'çılgın projesi' Boğaçayı Projesi’nin ilk etabı, sel ve
taşkın önlemeye yönelik alt yapı çalışmalarıyla başladı. Şimdiden Boğaçayı etrafında bulunan
arazilerin değer kazandıran projenin, Antalya dışındaki yatırımcılar tarafından ilgi odağı haline
gelmesi bekleniyor.
-34-
ntalya’nın 'pırlanta
gerdanlığı' 6 kilometre
uzunluğundaki Konyaaltı
Sahiliyle birleşen, Boğaçayı’nı
bir yaşam merkezi ve halkın
buluşma noktası olarak, turizm
cazibesini de sağlayacak bir
rekreasyon projesiyle
Antalya’ya kazandıracaklarını
anlatan Büyükşehir Belediye
Başkanı Menderes Türel,
şunları aktardı: “Boğaçayı’nın
şu anki bataklık görünümünü
ortadan Antalyalıların yaşam
alanı haline getirecek bir adımı
atıyoruz. Denizi yaklaşık 750
metre içeri almak suretiyle bir
su görünümü sağlayıp
rekreasyon çalışmaları ile
burayı kartpostalları adeta
süsleyecek hale getirmiş
olacağız. Halkımızın spor
yapabileceği, stresini
atabileceği bir dinlenme alanı,
bir peyzaj projesi olarak burası
taçlandırılmış olacak. Alt yapı
çalışmaları ile birlikte peyzaj
çalışmaları da eş zamanlı
devam edecek. Önümüzdeki
turizm sezonuna ikinci
köprüyü geçen yere kadar
peyzajıyla, alt yapısıyla bu
çalışma tamamlanmış olacak.”
Yat limanı ve temalı park
Boğaçayı Projesi’nin sadece
alt yapı çalışmalarından ibaret
olmadığını vurgulayan Başkan
Türel, “Büyük Limanın doğu
kısmındaki mendireğin
arkasına, proje kapsamında
470 kapasiteli bir de yat limanı
yapılacak. Onun arkasında da
yine bir yaşam merkezi olacak,
şehrin ekonomik ve sosyal
kalkınmasına da önemli bir
First step of the second crazy
project of Turkiye after "Channel
Istanbul", "Boğaçayı Project"
started with the substructure
works to prevent the torrent .
This project has already gained
value to the land near to Boğaçayı
is expected to be the focus of the
interest of the domestic investors.
Antalya Metropolitan
Municipality Mayor, Menderes
Türel emphasised that Boğaçayı
Project is not composed of only
substructure activites but also it
consists a very extended marina,
which has 470 yachts capacity,
will be established on the east of
Big Port. Moreover, also a
wellness center will be taken
place in this project. He declared
that Boğaçayı Project will have a
great role to commercial and
culturel development of the
region.
A
Yatırımcılara yeni fırsatlar doğuracak:
ANTALYA'NIN 'ÇILGIN PROJESİ'
BOĞAÇAYI BAŞLADI
HABER
Haber Merkezi
35. -35-
HABER
önemli bir katkı sağlayacak” ifadelerini kullandı.
Boğaçayı Projesi’nin 4’ncü etabı ile ilgili de bilgi veren
Türel, şunları söyledi: “Sinema stüdyoları ve eğlence
merkeziyle temalı park olarak düşündüğümüz, içinde
konaklama tesislerinin de olacağı yepyeni bir proje.
Hemen yanında safari parkla birlikte…Bunun da
projelerini tamamladık. Özellikle halkın ortak yaşam
alanı olan, denizden özel proje alanımıza kadar yaklaşık
bin 500 metrelik kısmı bu dönemde tamamlayacağız.”
Türel, proje kapsamında Antalya’nın 30 senedir en
önemli kanayan yaralarından, bir türlü çözülemeyen
Boğaçayı üzerindeki taş ve kum ocakları meselesinin de
tarih olacağını belirtti. Yatırım miktarı 1 milyar liranın
üzerinde olan Boğaçayı Projesi, marka değeri ile birlikte
Antalya ekonomisine büyük bir katma değer
kazandıracak. Esnaf, proje yapılırken ekonomik kazanç
sağlayacak. Proje bittiğinde 10 bin vatandaş iş sahibi
olacak, istihdama büyük katkı sağlanacak. Projenin
içerisinde yaşam merkezleri, halka açık rekreasyon ve
aktivite alanları, yat limanları, restoranlar yer alacak.
Çay kenarı insanların farklı aktivitelerle eğlenebileceği
bir çekim merkezi haline dönüşmesi de bekleniyor.
36.
37. Tabzonlu girişimci, ahşap ustası Kaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2013 yılında Başbakanlığı
dönemindeyken söylediği "Bir babayiğit çıksın, yerli otomobil üretsin" sözünden ilham alarak ortalama 150 km
hızla giden Lazrower adındaki ahşaptan ürettiği otomobili, seri üretimle trafiğe çıkarmak istiyor.
17 yaşındaydım. Zaten Köprübaşı yoksul bir belde.
İmkanlarımız kısıtlı olduğu için evimizin altınaki küçük
bir odayı atölye yaptım. Burada oyma bastonlar,
anahtarlıklar gibi küçük küçük ürünler yapardım. Satarak
cebime harçlık kazandırırdım. Daha sonra yine
Köprübaşı'nda bir marangoz atölyesinde çalışmaya
başladım. Burada hiç ustam olmadı. Tamamen mesleğime
olan ilgim ve alakamdan dolayı kendimi geliştirdim. Ve
atölyeyi satın alarak kendim imalat yapmaya başladım.
Mobilya, kapı ve pencere doğrama işleri yaparken daha
sonra sıradışı ürünler yapmaya başladım. Çocukluğumdan
beri farklı ve ilginç şeyler yapmayı seven biriyim. O
nedenle 170 cm boyunda bir kemençe yapmıştım. Çok
ilgi gördüm. Bunu biraz daha büyüterek 4 metre 61 cm
boyunda, dünyanın en büyük kemençesini ürettim.
Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazandım.
Ancak tescili için 15 bin lira istediler, bütçem olmadığı
için karşılayamadım. Trabzon Kanuni Evi'nde
sergileyenen Yavuz Sultan Selim'in balmumu heykelinin
oturtulduğu padişah tahtı da benim ürünüm
İlk ahşap arabayı ne zaman yaptınız?
Daha sonra 2009 yılında Ankara'da düzenlenen Trabzon
Kültür Günleri etkinliklerine katılmak için ahşaptan
maket bir araba yapmaya karar verdim. Fuarda çok ilgi
gördük ve fuarın gözdesi olduk.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2013 yılında
Başbakanlığı dönemindeyken "Bir babayiğit çıksın, yerli
otomobil üretsin" diye çağrısı vardı. Bu sözden ilham
alarak ahşaptan maket yaptığımız otomobili, çalışır
vaziyete bir otomobile dönüştürdük. Çok küçük bir
atöylem olduğu için aracı içeri sığdıramıyordum. Ve
kapının önünde naylon brandanın altında yaptım.
Türkiye'de istenildikten sonra o şartlarda bile bir araba
yapıldığını insanlar görsün diye çabaladım.
Bu aracı satın alan oldu mu? Fiyatlarınız nedir?
Lazrower adını verdik. Plakasını ise "61 FETİH 1453"
olarak belirledik. 140 - 150 km hız yapıyor. Kendi
düğünümde gelin arabası yaptım. Lazrower'ı yaklaşık
30.000 TL'ye mal ettik. Gülgen ve Ladin kerestesinden
ürettik. Kaportasından tamponuna kadar ahşap kullandık.
Fuarda çok beğenildi ve İşadamı Ali Ağaoğlu bizden bu
aracı satın aldı.
aportasından tamponuna kadar ahşaptan
otomobil üreten Trabzonlu 20 yıllık ahşap ve
mobilya ustası Mustafa Kaya, şimdiye kadar yaptığı
çalışmaları ve hayat hikayesini anlattı. 37 yaşındaki
evli ve bir çocuk babası Mustafa Kaya, ahşaptan
ürettiği otomobilin hikayesini anlattı. Tabzonlu
girişimci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
2013 yılında Başbakanlığı dönemindeyken söylediği
"Bir babayiğit çıksın, yerli otomobil üretsin"
sözünden ilham alarak Lazrower adını verdiği
ahşaptan otomobili üretti. İşte ahşap otomobilin
hikayesi:
Ahşap ustalığına ne zaman nasıl başladınız:
20 yıllık ahşap ve mobilya ustasıyım. Trabzon
Köprübaşı'nda yaşıyorum. İlkokul mezunuyum.
1996. yılında Kastamonu El Sanatları Araştırma
Enstitüsü'nde 8 aylık ahşap oymacışlık kursuna
gittim. Mesleğime böyle başladım. O dönemde
KAPORTASINDAN TAMPONUNA
YERLİ AHŞAPTAN ARABA
RÖPORTAJ: Esra ÖZKAN
K
-37-
RÖPORTAJ
38. Şimdiye kadar 5 ahşaptan otomobil ürettik ve sattık.
Lazrower'dan sonrası hep sipariş üzerine oldu. Ortalama bir
arabayı 45 günde 2 kişilik ekiple yapıyoruz. Ancak seri
üretimde olursak daha kısa sürede gerçekleşir. Maliyeti, kalite
ve teknik özelliklere göre değişiyor. Seri üretimle maliyet yüzde
40-50 oranında düşer. Bu araçları ortalama 100 bin liradan
satıyoruz.
Başka ne tür çalışmalarınız var?
Bunun dışında, şu anda Uzungöl'de, başta Arap turistler olmak
üzere yerli ve yabancı turistlerin şehir turu atmak için yoğun ilgi
gösterdiği ahşaptan otobüs yaptık. Adını tahtabüs koyduk.
Ayrıca bir arkadaşım aracığıyla arıcılıkta kullanılan nakil
araçlarında yaşanan bazı sıkıntılar olduğunu öğrendik ve bizden
arıların taşınmasında kullanılan bir araç yapmamızı istedi.
Mevcut araçları nasıl daha iyi konuma getirebiliriz diye 6 ay
boyunca araştıma yaptık. Arıcılık Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğü'nün çalışmalarını sürekli takip ettik. Ar-Ge
çalışmasını tamamladık ve arı nakil aracı tasarladık. Mevcut
araçlarla arı kovanlarının nakli 1 haftada gerçekleşiyor. Şu anda
Türkiye'nin dört bir yanını gezen, 440 arı kovanına denk
gelecek şekilde arı kovanlarını nakil eden bu araçla, nakil
sürecini 2 saate düşürdük. Bu proje de yurtdışında bazı ülkeler
tarafından takip ediliyor. Bu projenin arıcılığa kazandırılması
için üretim hazırlığındayız. Yanlış bilinen doğrular var. Ahşap
aslında çok zor yanan bir malzemedir. O nedenle diğerine göre
daha güvenli bir araç. Zaten içini de 1000 derece ısıya dayanıklı
yanmaz plaka ile kaplıyoruz.
Hedefleriniz neler?
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'nun bize yeni
çalışmalarımızda desteği var. Bu yerli otomobilimizin yasal,
gerekli iznlerini alıp trafiğe çıkmasını, otomotiv sektöründe,
arıcılıkta, turizmde kullanılmasını sağlamak istiyoruz.
Arıcılık için arı
nakil aracı
tasarladık. 1
haftada
gerçekleşen nakil
işlemini 2 saate
düşürdük.
-38-
RÖPORTAJ
100% DOMESTIC AND WOODEN AUTOMOBILE: LAZROWER
An enterpreneur from Trabzon who is wood carpenter designed
and produced wooden automobile. Mustafa Kaya has been wood
carpenter for 20 years. He made the biggest kit has height as 4m
61cm, then he applied to record this result to Guinness Book of
Record.
He prepared a wooden model automobile for Trabzon Culture
Activities in Ankara in 2009. This automobile attracted great deal
of attention. According to his speech, he took inspiration from the
call of Turkish President of Republic for producing 100%
domestic automobile.
Then, he produced the wooden automobile named “Lazrower” by
the licence plate “61 FETIH 1453” It can accelerate up to 140-
150 km and was produced through hornbeam and spruce trees
with the cost as 30.000 TL. Well-known Businessman, Ali Ağaoğlu
bought a wooden automobile. Nowadays, he studies on wooden
bus for using in business trips.
39.
40. Turkcell EXPO Kulesi
Dünyanın En İyi
Kültürel Yapısı seçildi
Haber Merkezi
ita Mimarlık'ın aldığı ödül sonrası EXPO 2016
Antalya'nın kulesi olarak seçilen ve farklı
mimariyi akıl dolu mühendislikle birleştiren Taca İnşaat
tarafından inşa edilen Antalya'nın simgelerinden
Turkcell EXPO Kulesi, Engineering News-Record
tarafından Dünyanın En İyi Yapıları 2017 ödül
töreninde "Dünyanın En İyi Kültürel Yapısı" seçildi.
Prestijli ödül, Amerika Birleşik Devletleri’nin New
York kentinde Sheraton New York Times Square
Hotel'de düzenlenen tören ile Taca İnşaat Yönetim
Kurulu Başkanı Tayyar Akkurt ve bu projeden sorumlu
Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Akkurt'a takdim edildi.
En yüksek puanı aldı
Taca İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Akkurt ödül
töreninde yaptığı açıklamada, Turkcell Expo
Kulesi’nin, "Dünyanın En İyi Kültürel Yapısı"
seçilmesinin gururunu yaşadıklarını belirtti. ENR
jürisinin İş Güvenliği, İnşaat Kalitesi, Yaratıcılık,
Projenin Tasarımı ve Üretim Zorluğu kriterlerine göre
değerlendirme yaptığının altını çizen Tolga Akkurt,
Expo 2016 kulesinin tüm bu kriterlerde en yüksek puanı
alarak birinci geldiğini söyledi.
Türkiye'nin Eyfel'i sayılıyor
Tolga Akkurt konuşmasına şöyle devam etti; “Sahip
olduğumuz deneyimi, yenilikçi inşaat teknikleriyle
birleştirerek, Türk turizminin göz bebeği Antalya için
simge sayılan bir yapıyı 11 aydan kısa bir sürede
tamamlamayı başardık. Antalya Expo 2016 Kulesi,
gerek mühendisliği, gerek mimarisi ve gerekse
işçiliğiyle Türk inşaat sektörünün dünya çapında kabul
gören bir seviyeye gelerek neler başarabildiğinin bir
kanıtıdır. Bu noktada Taca İnşaat olarak yalnızca
Türkiye’de değil, Avrupa’dan Orta Doğu’ya, Afrika’ya
kadar hemen her coğrafyada faaliyet gösterecek
kapasiteye sahibiz. İnşaat süreçlerinde kullandığımız
teknolojik yenilikler, teorik bilgiyi sahaya uygulama
modelimiz ve iş yapış hızımızla hem ülke içinde hem de
uluslararası arenada ayrışıyoruz. Bu çerçevede bugüne
kadar attığımız her adımda gurur duyulacak yapılar inşa
ettik."
Türkiye'nin Eyfel'i olarak adlandırılan 114 metrelik
Turkcell EXPO 2016 Antalya Kulesi, inşaat ve
mühendislik sektörlerinde dünyanın önde gelen
yayın grubu Engineering News-Record tarafından,
"Dünyanın En İyi Kültürel Yapısı" seçildi.
N
-40-
HABER
41. -41-
Türkiye'nin en girişimci
üniversitelerinden biri olan Gebze Teknik
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk
GÖRGÜN,Gebze Teknik Üniversitesi'nin (GTÜ)
yenilikçi başarılarını ve Bilişim Vadisindeki son
gelişmeleri anlattı.
Ayrıca gençlere girişimcilik ve kendilerini
sürekli geliştirmeleri ile ilgili tavsiyeleri olan
Prof. Dr. Haluk Görgün, GTÜ'nin gelecek
planları ile ilgili de bilgiler verdi.
GEBZE'DE BİR BİLİŞİM VADİSİ VE
SANAYİNİN ÜNİVERSİTESİ- GTÜ
42. GEBZETEKNİKÜNİVERSİTESİVEBİLİŞİMVADİSİ
-42-
1) Üniversite Teknopark'ın faaliyetleri ile ilgili son
gelişmeler nelerdir?
Üniversitemiz zengin bir Teknopark ekosistemine
sahip bir üniversitedir. Kampüsümüz içerisinde
teknopark kurulum aşamasında son noktaya gelinmiş,
arazilerimiz tahsis edilmiş, inşaat projeleri çizilmiş ve
bunlar için gerekli izinler alınmıştır. Bakanlığın 1.
Aşama Proje ön onayı alınmış, 2. Aşama başlamıştır.
Bundan sonraki süreçte daha da hızlı ilerlemeyi
öngörmekteyiz. Çok yakın zamanda fiili olarak inşaata
başlanılacağını bekliyorum. Üniversite sınırlarımız
içerisinde teknopark kurulum çalışması devam
ederken, ortağı olduğumuz STARCAMP Uluslararası
Kuluçka Merkezimiz Silikon Vadisi’nde faaliyetlerine
başlamıştır. STARCAMP Silikon Vadisi’ndeki tek
Türkiye eksenli kuluçka merkezidir. Fiziki olarak
Silikon Vadisi’nin kalbi kabul edilen Palo Alto şehrinin
merkezinde, Stanford Üniversitesi’ne ve Dünya girişim
sermayesinin merkezi olarak kabul edilen Sand Hill
Road’a yürüme mesafesinde yer almaktadır. Burada
girişimcilerimiz için bir hızlandırma programı
başlattık. Program, proje fikrinden yatırımcı
görüşmelerine kadar girişimcilik projesinin bütün ana
süreçlerini içermektedir. Silikon Vadisinde girişimciler
için özel olarak hazırlanmış tek Hızlandırma
Programı’dır. Nisan ve Mayıs aylarında ilk
uygulamamızı da gerçekleştirdik.
Önümüzdeki günlerde bir de gezi planlıyoruz.
STARCAMP’in uluslararası ölçekte girişimler
çıkarmamıza ve ülkemizin uluslararası rekabet gücüne
pozitif katkı sağlayacağına inanıyorum. STARCAMP
benzeri bir kuluçka merkezinin Avrupa’nın başkenti
Brüksel’de de açılabilmesi için çalışmalara başladık.
Üniversitemizin 2. Büyük ortağı olduğu ve Türkiye’nin
Silikon Vadisi olacak olan Bilişim Vadisi’nin birinci
aşama inşaatı tamamlanmıştır. Bu bölümde firmalara
ofis kiralama süreci devam etmektedir. Doluluk oranı
şimdiden %80’lere ulaşmış durumdadır. Kiralanan
bölümlere firmalar yerleşmeye başladı. Temmuz ayı
içerisinde taşınma işlemlerinin tamamlanacağını
düşünüyoruz. Ağustos ayında da Bilişim Vadisi’nin
faaliyete geçeceğini öngörüyoruz.
2) Teknopark'ta faaliyet göstermesi beklenen
firmaların sektörel profilleri ile ilgili bilgi
verebilir misiniz?
Teknoparklar ülkemizin teknoloji transferinde
önemli bir aktördür. Biz de ülkemizin
kalkınması adına kendine özgü modeller
üzerinde çalışıyoruz. Türkiye sanayisinin
kalbinde yer alıyoruz. Etrafımızda bulunan
sanayi kuruluşları üzerine ayrıntılı çalışmalar
yaptık. Firmaların faaliyet gösterdikleri alanları
gelecek vizyonlarını göz önüne aldık.
Firmaların kalbinde yatan, yönelmek istedikleri
sektörleri belirledik. Bunların yanı sıra
TÜBİTAK ve devletimizin belirlemiş olduğu
öncelikli alanları da dikkate alarak 5 ana sektör
belirledik. Bunlar Savunma Sanayi, Uçak ve
Havacılık Sanayi, Otomotiv Yan Sanayi, Beyaz
Eşya, Yazılım ve Bilişim sektörleridir.
Üniversitemiz içerisinde faaliyet gösterecek
Teknoparkta bu sektörlere odaklanmayı
amaçlıyoruz.
3) Üniversitemizin Fikri Mülkiyet Hakları ile
ilgili patent, faydalı model gibi göstergelerdeki
artışı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Teknoloji transfer ofisinin (Ocak 2015’te)
kurulmasıyla birlikte fikri haklar konusunda
akademisyenlerimize destek verilmeye
başlanmıştır. Bildiğiniz üzere patent başvurusu
öncesi ve sonrası işlemler hem meşakkatli hem
de masraflı. Teknoloji Transfer Ofisimiz
(TTO), akademisyenlerimize başvuru
dosyalarının hazırlanmasında ve başvuru
sonrasındaki işlemlerin takibinde destek
olmakta, kolaylık sağlamaktadır. Ayrıca tüm
başvuru masrafları ve yıllık sicil ücretleri TTO
aracılığıyla Üniversitemiz tarafından
karşılanmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda
üniversitemizde patent başvuru sayıları hızla
artmıştır. 2014 yılında 5 ulusal patent
başvurusu yapılmış iken, 2015 yılında bu sayı
14’e, 2016 yılında ise 11’e ulaşmıştır.
43. -43-
RÖPORTAJ
2014 yılında hiç uluslararası patent başvurusu yapılmamışken,
TTO desteğiyle birlikte 2015 yılında 7, 2016 yılında 5
uluslararası patent başvurusu yapılmıştır.
Böylece son iki yılda toplam 31 akademisyen yani
üniversitedeki akademisyenlerimizin %15 inin fikri haklarının
korunması için tüm masraflar karşılanmış ve tüm süreçler
TTO tarafından yürütülerek iş yükü ve bürokratik anlamda
kolaylık sağlanmıştır.
2014 ve önceki yıllar ile birlikte bu zamana kadar toplam 10
ulusal patent tescil edilmiş ve başta Amerika ve Japonya
olmak üzere çeşitli ülkelerden 34 patent belgesi alınmıştır.
Güçlü bir mimarlık fakültesi kadrosuna sahip olmamıza
rağmen akademisyenlerimiz daha önce hiç endüstriyel tasarım
başvurusunda bulunmamışken, son iki yılda verilen
seminerler, eğitimler ve birebir ziyaretler ile fikri haklar
konusunda farkındalık oluşturulmuş ve üniversitenin verdiği
destekler anlatılmıştır. Böylece 6 tasarım başvurusu yapılmış
ve tamamı tescillenmeye hak kazanmıştır.
Üniversitemizin isim ve logosunun değişmesiyle birlikte
hemen kurumsal kimlik ve marka çalışmaları başlatılmış;
aralarında Gebze Teknik Üniversitesi ve Teknoloji Transfer
Ofisinin de
bulunduğu 4 adet marka başvurusu yapılmıştır.
4) Gebze Teknik Üniversitesi'nin ülkemizdeki tanınırlığı ve
tercih edilirliği gün geçtikçe daha da artıyor. Yeni faküle,
bölüm veya enstitü açılması gibi planlar bulunmakta
mıdır?
İlk kez geçen yıl LYS puanıyla öğrenci olan Çevre
Mühendisliği (%100 İngilizce) bölümümüz ile lisans program
sayımızı 9’a yükseltmiştik. Bu yıl lisans programlarımıza 7
yeni bölüm daha eklendi. 2017 LYS puanlarıyla ilk kez
öğrenci alacak bölümlerimiz Kimya, Kimya Mühendisliği,
Biyomühendislik, İktisat, Harita Mühendisliği, Şehir ve Bölge
Planlama, Makine Mühendisliği’dir. Üniversitemizde 2017-
2018 akademik yılında 16 lisans, 31 yüksek lisans ve 15
doktora programı ile akademik donanımları yüksek, sektörün
ihtiyaç duyduğu güncel bilgi ve tecrübeye sahip mezunlar
vermeye devam edeceğiz.
Ülkemizin ihtiyaç duyduğu bilim insanlarını yetiştirmek ve
ülkemizi teknoloji üretiminde dünyayla rekabet edebilir
seviyeye çıkarmak her zaman üniversitemizin öncelikli
hedeflerinden birisi olmuştur. Bu doğrultuda 2016 yılına
kadar Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler Enstitülerimiz
lisansüstü eğitimi sürdürürken yeni kurulan 7 enstitümüz ile
bu hedefimize her geçen gün daha da yaklaşmaktayız.
Bilimsel ve teknolojik araştırmalarıyla ülkemize hizmet etmek
için kurulan bu enstitülerimizi şöyle sıralayabilirim;
Nanoteknoloji, Bilişim Teknolojileri, Enerji Teknolojileri,
Biyoteknoloji, Yer ve Deniz Bilimleri, Ulaşım Teknolojileri,
Savunma Teknolojileri Enstitüsü.
5) Bölgenin endüstri kuruluşlarının GTÜ ile proje
işbirliklerini nasıl buluyorsunuz? (San-Tez, staj, vb.) Bu
konudaki yakın dönem hedefleriniz nelerdir?
Ülkemizde şimdiye kadar endüstrinin tezgâhta biriktirdiği,
olgunlaştırdığı ve ihraç edilebilir hale getirdiği saygı
duyulacak katma değeri yüksek bir tecrübesi oluştu. Öyle ki
bazı alanlarda(tekstil, tasarım ve tarım gibi) bu tecrübe
akademinin bile ötesine geçmiştir.
Akademi tarafında da özellikle araştırmaya harcanan fonların
hacimsel büyümesi ile kaliteli ve uygulanabilir sonuçların
ortaya çıkması sağlandı. Özellikle bilgi çağında, akademi
ulaştığı bilgileri “çağın aklı” ile karşılaştırma ve
olgunlaştırarak yine “katma değeri yüksek bilgi” haline
getirme fırsatı yakaladı.İşte bu iki kümenin ara yüzler ile bir
araya gelmesini ve birbirini tamamlamasını bizler çok
önemli görüyoruz. Çünkü bu tarz bir işbirliği ile “yüksek
katma değerli” ürün tasarlayabilir, üretebilir ve pazara
sunabiliriz.
Ancak ülkemizde çok uzun süreden beri “üniversite-sanayi”
iş birliği kaygısının dillendirildiğini belirtmek isterim. Bu
alanda işbirliklerini güçlendirmek için en somut adım
KOSGEB ile oldu. Sonrasında TÜBİTAK “sanayii-akademi”
işbirliğini içeren proje çağrıları ve ilgili bakanlıkların ve
kuruluşların, yerel yönetimlerin bu tarz “işbirliklerini” şart
koştuğu proje çağrıları oldu. Ancak özellikle son on (10)
yılda bu alanda işbirliklerini güçlendirecek daha özel “ara
yüzler” ortaya çıktı.
44. GEBZETEKNİKÜNİVERSİTESİVEBİLİŞİMVADİSİ
-44-
Özellikle Teknoparklar, Teknoloji Transfer
Ofisleri ve özel kümelenmeler( silikon
vadileri gibi) bu işbirliklerini en verimli hale
getirme iddiasıyla ortaya çıktılar ve gerek
kamu gerekse özel sektörden çok ciddi
destekler aldılar. İşte GTÜ de bu
işbirliklerini en iyi seviyeye çekecek bu yeni-
özel ara yüzleri, Doğu Marmara Bölgesi
ekosisteminin kendine özgü özelliklerini de
göz önüne alarak yeniden kurgulamış
bulunmaktadır. Bu kurgu sonucunda
üniversitemizde Teknoloji Transfer Ofisi ve
Teknoloji Transfer Merkezi AŞ.isimli iki
kuruluş yapılandırılmıştır.
Ayrıca az önce bahsettiğim gibi Teknopark
kurulması için gerekli başvuruları yapmış ve
olumlu cevap alınmıştır. Dahası Bilim Sanayi
Teknoloji Bakanlığımızın belirlediği 1000 Ar-Ge
Merkezi hedefini bölgemiz merkezli olarak
gerçekleştirmek için çalışılmaktadır.
Bu ara yüzlerimizle birlikte endüstri ile iç içe olmak
adına işletmelere rutin ziyaretler gerçekleştiriyoruz.
Bu ziyaretlerimizde ilgili işletmenin detaylı bir
“faaliyet “filmini” çekiyoruz. Elde ettiğimiz bütün
bilgileri, üniversitemizde ilgili araştırmacılarımızla
paylaşıyoruz. Daha sonra işletme yetkililerini ve
hocalarımızı bir araya getirerek birlikte neler
yapılabileceğini tartışıyor ve alınan kararları da sıkı
bir şekilde takip ediyoruz. Aynı zamanda bu
buluşmaları artırmak üzere birçok etkinliğe de ev
sahipliği yapıyoruz.
Bu çerçevede son birkaç yılda patentlenmiş ürün,
sanayi işbirliği ile çıkmış tez, sanayii de direkt
üretimde ve işletmesinde staj yapan öğrenci sayımız
katlanarak artmıştır.
Öyleki bazı işletmelerin biriktirdiği bilgiyi çok
önemsemiş ve bunu yüksek lisans şeklinde
kurgulayıp üniversitemize program olarak
kazandırmış bulunmaktayız; bugün Şişecam AŞ.
nin üniversitemiz bünyesinde Cam Bilimi ve
Teknolojisi adı altında Yüksek Lisans programı
açtık. Bu programda Şişecam uzmanları ve
hocalarımız beraber ders vermektedir. Aynı
zamanda programa kayıtlı öğrencilerimiz Şişecam
bursu ile desteklenmektedir.
Yüksek sermaye birikimi yapmış ve karlılıkta artık
doymuş firmalarımıza farklı sektörlerde yatırım
yapmak üzere işbirliklerimizde olmaktadır. Çok
yeni olarak ülkemizin ve dünyanın sayılı
işletmelerinden biri bugün hocalarımızın biriktirdiği
“bilgiye” güvenerek yüzyılın en yüksek katma
değerli ürünlerinden “enzim” konusunda yatırım
yapmaya başlamıştır.
Bizler yakın dönemde bu tarz işbirliklerini
çoğaltmayı ve bu işbirliklerini çıktılarını daha da
zenginleştirmeyi düşünüyoruz. Bulunduğumuz
Bulunduğumuz bölgenin birikmiş endüstri
tecrübesini hocalarımızın desteği ile daha fazla
“katma değerli ve ihraç edilebilir ürünlere”
çevirmeyi planlıyoruz. Bu hedefler
doğrultusunda 5 Temmuz itibariyle 6 adet
Avrupa Birliği (IPA-Instrument for Pre-
Accession) projesinin başvurusunu yaptık. Bu
başvurularda Doğu Marmara Kalkınma Ajansı,
Kocaeli Sanayi Odası ve Gebze Ticaret Odası
gibi çevre odalar, IMES ve GOSB gibi organize
sanayi bölgeler ve benzeri sanayi kurum ve
kuruluşları ile ortak konsorsiyumlar oluşturduk.
6) Girişimcilik üzerine düşündüğümüzde,
farkındalık, farklılık oluşturmak adına iş
hayatına yeni atılacak ya da atılmış gençlerimize
tavsiyeleriniz nelerdir?
İş hayatına atılacak gençlerimize ilk tavsiyem
RUTİNİN dışına çıkarak düşünebilmeleridir.
Aksi halde düşünürlerse mevcut sistemde
iyileştirmeler yapmanın ötesine geçemezler.
Ancak yeni teknolojiler ve katma değeri yüksek
yeni ürünler geliştirmek, ülkemizin öncülüğünü
yapabileceği yeni alanlar bulmak ancak ve ancak
İNOVATİF DÜŞÜNME ile olur.
Yenilikçi düşüncenin hayat bulması için
gençlerimizin tedirgin davranmaması gerekiyor.
Çünkü hızlı davranmak başarının önemli
adımlarından bir tanesi olabilmekte. Üretilen çok
sayıdaki çözüm önerisinden her zaman teknik
anlamda en iyisi değil, doğru zamanda doğru
ekiple doğru kurgulanmış bir iş modeli yapısıyla
hayata geçebilen girişimler başarılı olmaktadır.
Ülkemiz adına, katma değeri yüksek teknolojik
ürünlerin/çözümlerin çok sayıda farklı proje ile
bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Bunun için iyi eğitimli gençlerin risk alarak ciddi
ArGe yapan teknoloji şirketleri kurması
gerekmektedir. Bu doğrultuda, GTÜ olarak
üstümüze düşen görevlerimizi yerine getirmeye
çalışıyoruz. TTO ekibimiz ile her zaman proje
fikirlerini hayata geçirmek isteyen gençlerimizi
destekliyor, yanlarında oluyoruz.