SlideShare a Scribd company logo
1 of 12
Download to read offline
KASIM 2013 • Sayı: 02

NASUH
MAHRUKİ

MADONNA

“Akut’ta
biz lider
seçeriz”

“I am
because
we are”

EMRE
KONUK’tan
Takım
çalışması
sırları
EDİTÖRDEN

Merhaba,
Geçen ay ilkini yayınladığımız
Performansım E-dergimiz sizden
gelecek geri bildirimlerle her ay
daha profesyonel ve güçlü bir hale
gelecek.
BAŞAK TECER
Bu ayın ana teması; takım çawww.basaktecek.com
lışması.
editor@performansim.com
• • •
HAYATIN İÇİNDEN: Nasuh Mahruki ve AKUT
Kapakta takım çalışmasının anlamını ve ruhunu bize deprem ve doğal afetlerde en iyi şekilde öğreten kurumlardan
birinin başkanı Nasuh Mahruki var. AKUT Türkiye’de ve
dünyada onlarca felakette görev almış ve gönüllülerden
oluşan bir kurum.
• • •
UZMANLAR NE DEDİ:
Takım çalışmasının güven zemini üstünde gerçekleşebileceğini ve takımı bir arada tutan en önemli kavramların
başında ortak inanç ve değerler olduğu ortak söylemlerden
biriydi. Vizyoner liderin de takıma yön verme ve başarıya
yürümesindeki rolü kaçınılmaz elbette.
Herkese söz hakkı tanınan, hedefleri ve süreçleri yönetebilen, başarıların ödüllendirildiği kurumlarda takım çalışmasının etkinliğinden bahsetmek mümkün.

Bunun için de yine etkin iletişim, geri bildirim ve dinleme
becerileri olmazsa olmazlar arasında.
Çocuk ve genç gözünden köşesinde görüş aldığımız arkadaşlarımız hayat görüşleriyle şimdiden büyüklere ciddi
dersler veriyorlar.
İş Ajandası’nda size gözden kaçırmamanız gereken aktiviteleri seçtik. PERYÖN KONGRESİ bunlardan biri. Ajandanıza mutlaka kaydediniz.
• • •
FİLM/VİDEO
Devrim Arabaları’nı takım çalışmasını anlatan en iyi filmlerden biri olarak özetledik. TED TALKS’ta Tom Vujec’in “
Bir kule kurun” konuşmasına da 20 dakikanızı ayırmanızı
öneririz.
• • •
KÜTÜPHANE
Harvard Business Serisi’nin cep kitaplarından olan “ EKİP
LİDERLİĞİ “ özellikle kurum içi projelerin yönetiminde size
önemli ipuçları veriyor.
• • •
DÜNYADAN
Dünyadan köşemizde ayın konuğu: JOHN MAXWELL
Aralık sayımızın kapak konusu: KARİYER…
Hayatımıza değer katacağımız bir ay olması dileklerimle….
Sevgi ve saygılarımla,

İÇİNDEKİLER
3.		
4.		
5. 	 	
6-9. 	
10.	
	
		
11.		
		
11-12. 	
		
12-13-14.	
		
15.		
		
16-17-18. 	
		
19-20. 	
		
20.	
	
		
21. 	
		

Editörden
İş Ajandası
Peryön (HRM EXPO’da neler oldu?)
Hayatın içinden (Ali Nasuh Mahruki ile Takım)
Dünyadan
(John Maxwell: Takım Çalışması Mucizesi)
Bir Çocuk Gözünden
(Yağmur Özbek; Bir elin nesi var iki elin sesi var)
Bir Genç Gözünden
(Selin Ekşioğlu; Takım liderleri dinleme ve empati becerilerini geliştirmelidir.)
Sıradışı
(Madonna; I Am Because We are...)
Koçluk ve Mentorluk
(Demet Uyar; Takım Koçu ne yapar?)
Uzmana Sorduk
(Takım Çalışmasının Performans üzerindeki etkisi)
Ne dediler
(Duygu Aydoğdu ve Sema Gökdemir ile Takım Çalışması)
Kütüphane
(Ekip Liderliği)
Ayın filmi ve Videosu
(Ayın Filmi: Devrim Arabaları Ayın Videosu: Tom Wujec)
İŞ AJANDASI

DÜNYA DEVLERİ
WEBİT 2013 KONGRESİ’NDE!
TARİH: 6-7 KASIM 2013
Detaylı bilgi için: http://webitcongress.com/

YER: Haliç Kongre Merkezi
WEBİT, 200’ün üzerinde konuşmacı, 100’den fazla ülkeden
8000 ziyaretçinin katılımıyla CES ve MWC konferanslarını geride bırakacak. Geleceğe yön veren konu ve konuşmacıların yer
aldığı kongrede katılımcılar bilişim dünyasının nabzını tutacaklar.
Dünya standartlarında düzenlenen konferanslarda gündem
yaratacak 200’ün üzerinde konuşmacıyla Dünya’da yılın en değerli olayı Webit Türkiye piyasası için de öncü olma özelliği taşıyor. Procter and Gamble, Unilever, Acer, Master Card, Nokia ve sektörün lider pek çok markası Dünya’nın en inovatif dijital,
teknoloji şirketleri, yayıncılar ve kurumlar Webit Kongresi 2013’te olacak.
Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü Oditoryum’da Dijital ve mobil pazarlama üzerine 2 farklı konferans….
Biletler için: www.biletix.com

MOBİLE MARKETING CONFERENCE
TARİH: 2 Kasım 2013

KONU : Alanında uzman konuşmacılar tarafından Mobil
reklam ve pazarlama vizyonu, mobil-ticaret, interaktif medyanın
dünü ve bugünü mobil reklam araçları gibi konular ele alınacak.
KONUŞMACILAR: Zehra Öney – 360 Plus Media - Genel
Müdür / Eğitim Programı Moderatörü – MMA Türkiye Başkanı,
Prof. Dr. İbrahim Kırcova - Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim
Üyesi, Mikela Eskenazi – Blippar - New Market Consultant, Uğur
Şeker – Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi, Emre Sait Türegün –
Medyanet - Mobil Reklam Satış Müdürü, Işık İlhan – Garanti
Bankası – Genel Müdür Yardımcısı, Emrah Salih Fakir – Pharos
Kurucu.

DIGITAL MARKETING
CONFERENCE
TARİH: 16 Kasım 2013
KONU: Dijital pazarlamaya giriş ve pazarlama stratejileri,
marka ve online itibar yönetimi, e-ticaret, dijital mecralarda
ölçümleme hakkında alanında üstatlar konuşuyor.
KONUŞMACILAR: Prof. Dr. İbrahim Kırcova, Yıldız Teknik
Üniversitesi, Cem Çınlar, Tick Tock Boom Genel Koordinatörü, Cem Batu, Plasenta Conversation Agency Kurucu Ortak,
Vadi Efe, Dekatlon Buzz Yönetici Ortak, Mustafa İçil, Google
Türkiye Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Pazarlama Müdürü

TÜYAP İSTANBUL KİTAP FUARI
TARİH: 2-10 Kasım 2013
Detaylı bilgi için: http://www.istanbulkitapfuari.com/

TÜYAP tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği
ile 2-10 Kasım 2013 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve
Kongre Merkezi- Büyükçekmece’de düzenlenecek olan
32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı; 650 yayınevi ve sivil
toplum kuruluşunun katılımı, 300 etkinlik ve yüzlerce
imza ile kapılarını kitapseverlere açmaya hazırlanıyor.
Onur Yazarı Prof. Dr. Taner Timur ve Tema “Geçmişteki
Gelecek” Çin Halk Cumhuriyeti ise Konuk ülke olarak
katılıyor fuara…

HRM
EXPO’da
NELER
OLDU?
Yiğit Oğuz Duman: “Ataerkil insan kaynakları yönetiminin küresel, açık yönetim tarzına
geçmesi gerekiyor”
PERYÖN’ün “Ortak
Ülke Destekçisi”si olduğu
HRM Expo 2013, 17-19 Eylül’de Almanya’nın
Köln kentinde gerçekleşti. PERYÖN’ün “Ortak Ülke Destekçisi”
olduğu HRM Expo 2013, 17-19 Eylül’de Almanya’nın Köln kentinde gerçekleşti. Fuarın ana konuşmacıları arasında yer alan
PERYÖN Başkanı Yiğit Oğuz Duman, İnsan Kaynakları Yönetimi
Derneği (SHRM), Global İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Howard
Wallack ile “Küresel İK Eğilimleri” konusunda bir basın toplantısı
gerçekleştirdi. Duman’ın toplantının ardından yaptığı “Gelişen
Türkiye’de Fırsatlar ve Tehditler: Değişen İK Kuralları“ başlıklı
konuşması, geniş bir katılımcı grubu tarafından izlendi. Duman,
konuşmasında Türkiye’deki baskın kültürün sosyal medya sayesinde değiştiğini ve şirketlerin çalışanlarını elde tutmak için
bunu dikkate alması gerektiğini söyledi. Kadın istihdamının
düşüklüğüne dikkat çeken Duman, “İK yönetiminin ataerkil
yaklaşımlardan tamamen uzaklaşıp, küresel açık bir yönetim
tarzını benimsemesi gerekiyor” dedi. Duman, HRM Expo Fuarı
ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, katılımcıların Türkiye’nin
nitelikli insan kaynağı ve KOBİ’lerin sunduğu büyük ortaklık ve
iş fırsatları hakkında büyük heyecan duyduklarını belirtti.
15 bin kişi katıldı
Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen fuara 15 bini aşkın
ziyaretçi, 641 firma katıldı, 200’ün üzerinde oturum gerçekleştirildi.

larından BZD Yayın ve İletişim Hizmetleri tarafından Türkçe’ye
çevrilerek basıldı.
Kitap, her şirketin can damarı olan “Finans” konusunda asıl işi
finans olmayan yöneticileri hedefliyor. “Yöneticiler İçin Finansın
Temelleri” her yöneticinin ihtiyacı olan ancak çoğu zaman göz
ardı ettiği bilgileri basit ve pratik şekilde anlatıyor, kendine yatırım
yapmak isteyen yöneticilere temel noktalarda uzmanlaşmaları
için yol gösteriyor.

ARAŞTIRMA

PERYÖN YAYINLAR
Finans ile ilgili bilmek istediğiniz her şey PERYÖN Yayınlar
Çalışma Grubu “Yöneticiler İçin Finansın Temelleri” kitabını
yayımladı. PERYÖN Yayınlar Çalışma Grubu 2012 Aralık ayında,
üyelerin gelişmek istediği alanlarda, mesleğe yeni başlayanların
merak ettiği konularda kitapçık ve kitaplar yayımlamak,
PERYÖN Çalışma Gruplarının
çalışmalarını kalıcı hale getirmek, gündemdeki konular
hakkında yazmak isteyen üyeleri bir araya getirmek, ödüllü
iyi örnek uygulamalarının vaka
çalışmalarını hazırlamak üzere
kuruldu.
PERYÖN Yayınlar Çalışma
Grubu’nun yürüttüğü çalışmaların ilk yayını “Yöneticiler
için Finansın Temelleri” oldu.
PERYÖN Yayınları’ndan yayımlanan Kitap, dünyanın en
seçkin yayın kuruluşlarından
Harvard Business Review
Press tarafından hazırlandı
ve kurumsal yayıncılık konusunda Türkiye’nin öncü firma-

Sağlık ağır basıyor. Türkiye’de PERYÖN işbirliğiyle Mercer ve
Marsh tarafından yapılan EMEA Sağlık Araştırması Türkiye’de
işverenlerin yan haklarla ilgili eğilim ve önceliklerini ortaya koydu.
İşverenlerin yüzde 79’u sağlıkla ilgili yan hakları sosyal sorumluluk olarak görüyor, yüzde 82’si verimliliği artırdığını düşünüyor.
Firmaların yüzde 73’ü çalışan bağlılığı ve memnuniyeti, yüzde
52’si maliyet kontrolü, yüzde 52’si rekabetçi yan hak paketleri
sunmak öncelikleri doğrultusunda ödül paketlerinde sağlıkla
ilgili yan haklara ağırlık veriyor. Türkiye’de sağlıkla ilgili yan
hakların maliyeti ise son bir yılda diğer ülkelere göre yüzde 1,4
daha fazla arttı. Maliyetleri ve riskleri düşürmek için işverenlerin
yüzde 31’i “wellness’a” yatırım yapmayı planlıyor.

YARIŞMA PERYÖN
“İK BLOG ÖDÜLLERİ 2013”
PERYÖN bu yıl 21’incisini düzenlediği İnsan Yönetimi Kongresi kapsamında bir ilki daha gerçekleştiriyor. PERYÖN İK Blog
Ödülleri 2013 yarışmasıyla İnsan Kaynakları dünyasının en iyi
blogları seçilecek ve ödüllendirilecek. Bu yıl birincisi düzenlenecek
olan yarışmada, İnsan Kaynaklarının nabzını tutan, kendilerine
özgün tarzlarıyla sevilerek takip edilen İnsan Kaynakları dünyasının blogları yarışacak. PERYÖN İK Blog Ödülleri’ni almaya
hak kazanan ilk 3 blog, 5 Kasım 2013’te 21. İnsan Yönetimi
Kongresi’nde açıklanacak.
HAYATIN İÇİNDEN
HAYATIN İÇİNDEN

Ali Nasuh Mahruki
BAŞAK TECER

“Cesaretli bir yoldaş, güvenilir bir sırdaş ve
sorumluluklarının bilincinde bir arkadaş”

T

akım çalışması konusunda kapak yapmaya karar
verdiğimde kendi kendime şunu sordum: Akla ilk
kimler gelir? Bence, sivil toplum örgütleri ve vakıflar,
bu konuda çok ciddi başarılara imza atıyorlar. Hepsi değil
elbette. Zira ne acı ki; bu tarz kurumlarda bile rekabet ve
acımasız çekişmeler, yola çıkış amacından koparabiliyor
üyeleri. Aklıma gelen ilk örgütlerden biri AKUT’tu. Türkiye’deki
felaketlerde isimlerini duysak da, binlerce gönüllünün, şimdilik
33 bölgede 33 liderle yönetildiği profesyonel bir yapılanma
haline gelmişti bu organizasyon. Başında da takım çalışmasını hayatının her alanında deneyimlemiş, gurur veren bir
uluslararası dağcımız Nasuh Mahruki vardı. Üstelik takım
çalışması kavramını evlilik kurumuna da başarıyla taşımış
biriydi o. Sabah Gazetesi’nde çalıştığım dönemde Peryön
ile birlikte düzenlediğimiz “ Kariyer Panayır” ında tanımıştım
onu. Harika bir konuşmacı, sentez zihin ve aydındı. Heyecanla aradım, bizi hemen kabul etti. Evinde ağırladı. Tüm
mütevaziliği ve misafirperverliği ile…

Takım oyunu, takım çalışması ne demek?

Büyük, zorlu ve iddialı hedefler, farklı yeteneklerin ve farklı
bakış açılarının bir araya getirilmelerini ve tüm bu kapasitenin
eşgüdümlü ve sinerjik bir ilişkiyle amaca dönük hareket ettirilmelerini gerektirir. Başarılı takımlar bu güçlerini en verimli
kullanan takımlardır. Hedefler ne kadar zor olursa takımlar
da o kadar donanımlı olmak zorundadır. Ekipteki herkesin
katkısını yükseltecek olan bu nitelikler hepinizi başarıya daha
fazla yaklaştıracaktır.

Aile de bir takımdır...
Hayat, bir
Ailede herkesin çeşitli rol
takım oyunu her
ve sorumlulukları vardır ve
şeyden önce çünkü
eğer ailenin her bireyi kendi
üzerine düşen sorumlulukinsan sosyal bir varlık olaları uygun şekilde yerine
rak evrilmiştir ve bu şekilde
getirirse, orada sağlıklı ve oluşturduğu kültürleri bugümutlu bir aileden söz edene getirmiştir. Toplumun
biliriz. Dengeli ve üretken
en küçük sosyal birimi
bir hayat istiyorsak; anne,
olan aile bile aslında
anne gibi olmalı, baba, baba
bir takım çalışmasıdır.

gibi olmalı. Çocuklar da kendi üzerlerine düşen, hem okulları
hem de aile içindeki ve dışarıdaki sosyal yaşamlarında üzerlerine düşen sorumlukları yaşlarının gereği gibi taşıyabilecek
olgunlukta olmalıdır. Yani ailenin her bireyi üzerine düşen
rol ve sorumlulukları yerine getirmelidir. O zaman sağlıklı bir
aileden söz edebiliriz.
Hayat bir ortaklıktır, müşterek bir paylaşımdır. Hayatın her
alanı böyledir. Bu ortak yaşamda çoğu zaman seçmediğimiz
insanlarla ve takımlarla birlikte hareket etmek, çalışmak,
proje yapmak zorunda oluruz. Ne okul, ne de sınıf arkadaşlarımızı, ne iş ne de proje arkadaşlarımızı seçebiliyoruz. Ama
hepimiz, hayatın her alanında sürekli olarak bir şekilde bir
araya geliyoruz ve iş ve güç birliği yaparak birlikte hareket
unutmamalıdır. Yaptığı işler, takımın başka oyuncularının
ediyoruz diğer insanlarla. O yüzden, herkesin erken yaşlaryaptığı başka işlerle birleşecek ve bütünün içindeki yerini
dan itibaren hayatın bir takım oyunu olduğunu öğrenmesi
alacak sonuçta. Dolayısıyla, işin üretim aşamasında bireyselgerekiyor. Kişinin kendi üzerine düşen rol
lik olabilir, takıma gerek olmayabilir ama
ve sorumlulukları, başkalarından bekleneticede; O da bir takımın parçası olarak
Cesaretli bir yoldaş, güve- bir iş ortaya koyuyor. Bu yüzden, birlikte
mesi ve beklememesi gerekenleri çok iyi
bilmesi ve buna göre hayatını ve ilişkilerini nilir bir sırdaş ve sorumlu- yaşıyorsak, birlikte bir yaşam paylaşıyorsak
düzenlemesi çok önemlidir.
ki; başka bir hayat da mümkün değil o
luklarının bilincinde bir arkaToplumsal bir varlık olarak, çağdaş bir
yüzden herkesin bir şekilde, o toplumsal
birey olarak apartmandaki, mahalledeki, daş olmalısınız. Başkalarını paylaşma ve sözleşmeye uyması ve kenilçedeki, şehirdeki, toplumdaki insanlar duygularını anlayabilmeli disine bir yer bulması gerekir.
hepimiz; ortak bir yaşam paylaşıyoruz. Bu
Kişilik olarak yalnızlıktan hoşlanan ve
ve hak vermesiniz de kabul
ortak yaşamı düzenleyen kurallarla hayatı
yalnız çalışmayı tercih eden biriyse, bu şehepimiz için daha kolay, daha güvenli, etmelisiniz ve ekibinizdeki kilde yaşamını sürdürebileceği yeteneklere
daha konforlu ve daha üretken kılmaya herkesle sağlıklı bir empati sahip olması ve bunları geliştirmesi çok
çalışıyoruz. Kırmızı ışıkta durmamız, vergi
zeminde buluşabilmelisiniz. önemli. Ancak yüksek ve özgün becerivermemiz, sıramızı beklememiz, Askere
lerle bu farklılığını ortaya koyabilirse, bu
gitmemiz gibi...
şekilde de tercih edilerek yalnız çalışma
isteğini sürdürülebilir bir biçimde hayatına yansıtabilir. Ancak
Takım çalışması topluma ne sağlar sizce?
çoğumuz için daha somut bir takımın içinde hareket etmek
Toplum hayatında her bireyin hareketli ve etkili olması, dikdaha kolay ve daha güvenlidir.
katli ve uyanık olması gerekir. Hem kendi hak ve payına sahip
BİR ARTI BİRİ İKİDEN BÜYÜK YAPAN OLMAK
çıkması, hem de toplumu oluşturan toplumun diğer katmanlardaki, sosyal sınıflardaki, kendisi kadar şanslı olmayanların
Peki, iyi bir takımın olmazsa olmazları neler?
hak ve paylarına sahip çıkması gerekir ki; çağdaş, medeni
Bir takımın parçası olmak demek; takıma, takım arkadaşlaileriye doğru bakan, insanı merkeze alan, fırsat eşitlikçi, adil
rınıza, lidere, hedefe ve sürece karşı sorumlu olmak demek.
rekabetçi, hukuka saygılı, demokratik değerleri içselleştirmiş,
İyi bir takım oyuncusu olmak demek; 1 + 1’i 2’den büyük
laik, sosyal bir hukuk devleti yapısı oluşabilsin. Tüm bunlar
yapabilenlerden olmak demektir. Bir araya geldiğinizde var
aslında, modern insanlar olarak en az 200 bin yıldır birlikte
ettiğiniz bütünün, parçalarının toplamından daha büyük olması
yaşamanın ortaya çıkardığı kültürlerin en ileri bir parçası ve
demektir. İyi bir takım oyuncusu olmak için sorumluluklarıinsanın yaşam kalitesini geliştiriyor, verimliliğini artırıyor, ömnızın farkında olmalısınız, kendinize güvenmeli ve güvenilir
rünü uzatıyor ve yaşamdan aldığı keyfi ve mutluluğu artırıyor.
olmalısınız. Verdiğiniz sözleri tutmalı, tutamayacağınız sözleri
En önemlisi ise, farklı zihinlerin ve kültürlerin yaratıcılıklarının
vermemelisiniz. Üzerinize düşeni eksiksiz yerine getirebilecek
sinerji yaratarak, içinde yaşadığımız ve kullandığımız tüm
kadar gayretli, sinerji üretebilecek kadar çalışkan, diğerlerini
teknolojiyi ve gelişmelerin gerçekleştirilmesini sağlamasıdır.
destekleyebilecek kadar özverili ve hedefe ulaşabilecek kadar
Her bireyin takım çalışmasına uygun olması
da kararlı olmalısınız.
gerekir mi?
Eğer bir takımın
parçasıysak, bizden
isteneni, üzerimize düşeni
Herkesin mesleğinde takım çalışması yapmak gibi bir
eksiksiz yerine getirmek zorundayız. Bu sadece kendimize
zorunluluğu yok. Örneğin IT sektöründe yazılımcılar, çoğu
karşı olan sorumluluğumuzdan değil, ekip arkadaşlarımıza,
zaman tek başlarına çalışarak, zamanı kendilerine göre ayarekibimizin liderine, hatta ekibin temsil ettiği yapıya karşı olan
lıyorlar. Bu tarz iş alanlarında, mesleklerinde bu tarz fırsatlar
sorumluluğumuzdandır da. Hepimiz aynı gemideysek bu
mümkün elbette…
gemiyi güvenli yüzdürme konusunda her birimize ayrı ayrı
Yine de o kişi; başka büyük bir takımın parçası olduğunu
sorumluluk düşer ve sonuç hepimizin ortak gayretine bağlıdır.
HAYATIN İÇİNDEN

DÜNYADAN
Burada kurum kültürü ve değerleri budur, hareket alanın
burasıdır, bu hareket alanı içinde sorumluluğuyla birlikte
sonsuz yetkiye sahipsin. Bu alanın dışında kalan her şey
yönetim kurulunun sorumluluğundadır.
Nasuh Bey’in eşi Mine Hanım; İzmirli, akıllı ve güzel bir
kadın. Bir o kadar da, samimi… İktisat okumuş, sonra
da pazarlama yüksek lisansı yapmış. Bilişim sektöründe
9 yıl yöneticilik yapmış. 12 yıl önce Avrupa Rallisi’nde
tanışmışlar. Lojistik anlamda destek olduğu bu projede
tanışmışlar, onu havaalanından almış, bir daha ayrılmamışlar. Evlendikten sora da birlikte bir takım olup,
güçlerini birleştirmişler. Mine Hanım, Nasuh Bey’in bir
nevi menajeri olmuş tüm seminerlerini, konuşmalarını,
ajandasını O takip ediyor. Onlar özel hayat dışında, özel
hayatlarında da bir takımlar…

Mine Mahruki’ye sordum; takımın en önemli
yapısı olan ailede nasıl değişti roller sizce?
Günümüzde kadının aile içerisindeki görevleri biraz daha

Kurum kültüründe sizce, takım çalışması mantığının oluşması için neler yapılması gerekiyor?
Öncelikle kurumda yöneticilerin, lider kadronun bununla
uyumlu olması gerekir ki kurum içindeki herkes için doğru
bir örnek teşkil edebilsin. Dolayısıyla kurumun içinde çeşitli
yetki ve sorumluluğa sahip herkesin takım çalışmasını desteklemesi ve örnek olması gerekir. Yoksa dediğini yapmayan
bir yönetici inandırıcı olmaktan uzağa düşer. Bir de tabi ki
tüm kurum içi çalışmalarda, takım çalışmasının desteklenmesi ve özendirilmesi, bu anlayışın bir kurum kültürü haline
getirilmesinin sağlanmasını kolaylaştıracaktır.

LİDER SÖZ HAKKI VERİR….
Neler engeller peki? Hangi tavırlar?
Karar alma mekanizmalarında ya da iş üretimiyle alakalı
düşüncelerin tartışılacağı ortamlarda, liderin buna izin vermemesi ve sadece yukarıdan aşağıya tek yönlü bir iletişimin
olması takım çalışması işleyişini engeller. Sonuçta; nihai
kararı, yetki ve sorumluluğun da sahibi olan en tepedeki
yönetici verecektir. Ama herkesin dinlendiğine emin olması
çok önemlidir. Takımdaki herkes düşüncelerinin dinlendiğini
bilirse, karar ne biçimde çıkarsa çıksın kendi düşüncelerinin de göz önüne alındığını bilir ve kendisini de bu sürecin
bir parçası hisseder. Yöneticinin elbette ki astların verdiği
kararları uygulamak gibi bir zorunluluğu yoktur sonuçta.
Çünkü O’nun çok daha büyük ve derin bir bilgi birikimi
vardır ve astların hakim olmadığı başka bileşenleri de hesap
ederek kararını verir. Takımdaki herkes, süreci kendi ilgi,
bilgi, yetki ve sorumluluk alanındaki kadarıyla yorumlar
ama en üstteki kişi ya da kişiler tüm süreci ve ilişkileri çok
daha fazla bilgiyle ve daha derin bir farkındalıkla yorumlar.
O yüzden zaten liderdir, yöneticidir, yönetim kuruludur...
Akutta herkes gönüllü, 5 tane profesyonel var. Ama
herkes gönüllü. Orada motivasyonu ne sağlıyor?
AKUT’taki herkesin motivasyonu hayat kurtarmak. Bu o

kadar etkileyici bir şey ki büyüsü kendi içinde. 17 – 18 yıldır,
aklınıza gelebilecek her şart altında gerçekleştirdiğimiz 1500’e
yakın operasyonda, 1800’ün üzerinde insanın hayatını kurtardık bugüne dek. Bu hepimizi heyecanlandıran, coşturan,
daha iyisini, en iyisini yapmamız için motive eden eşsiz ve
paha biçilemez bir sonuç. Hepimizin ortak mücadelesi, bu
sonucu geliştirmek ve artık önlenebilir sebeplerle insanlarımızın ölmediği, afetlere dayanıklı, çağdaş medeniyetler
içinde layık olduğu yere ulaşmış bir Türkiye’de yaşamak.

AKUT’TA BİZ LİDER SEÇERİZ…
Peki orası bir kaos ortamı. Siz bu ortamı nasıl
yönetiyorsunuz?
Günlük işleyişte hepimiz zaten birbirini seven, güvenen, bir
şeyler paylaşmaktan, birlikte üretmekten keyif alan insanlarız. AKUT’un dağcılar tarafından kurulması ve dağcıların ip
arkadaşlığı ve birbirlerine hayatlarını emanet etme kültürü
AKUT içinde de benzer şekilde oluştu. Yüksek kabiliyetler,
karşılıklı güven ve anlayış ve ortak amaç ve amacın büyüklüğü
hepimizi birbirimize daha fazla yaklaştırıyor. Günlük hayatı
yönetmek genelde kolaydır ancak operasyona çıktığımız
anda liderin sözü geçer. Yaptığımız çalışma her ne kadar
gönüllü de olsa, insan hayatı odaklı hata kabul etmez yapısı
nedeniyle, yetki ve sorumlulukların açık olarak tanımlandığı
lider odaklı bir kurum olarak tasarladık AKUT’u. Türkiye’nin
çeşitli bölgelerinde 33 Ekibimiz ve 33 Liderimiz var. Tüm
liderler doğrudan yönetim kuruluna ve bana bağlı olarak
çalışıyorlar.
AKUT’un lider odaklı yapısı gereği hiçbir zaman bölge
seçmedik, lideri seçtik hep. AKUT’un kurum kültürüne ve
değerlerine uyumlu bir şekilde çalışabilecek, kendi kabiliyetleriyle AKUT’a değer katabilecek, ülkesini ve insanları seven
kişileri seçmeye büyük özen gösteriyoruz. O’nun etrafında
O’na güvenerek, O’na inanarak, yetki ve sorumluluklarını net
bir şekilde çizerek tüm süreci ve işleyişi liderin inisiyatifine
bırakarak çalışıyoruz. Dolayısıyla liderlik için şunu söylüyoruz.

arttı. Kadın bir cok role girmek zorunda kaldı. Yakın bir zamana kadar bu durumu özetleyen cok güzel ve anlamlı bir
reklam filmi vardı. Bir cocuk annesini tanımlarken; benim
annem, aşçı, benim annem hemşire, benim annem öğretmen,

…. diye söylüyordu.
Aile içerisindeki neredeyse tüm görevler annede, her şey
annesi olmuş.
Türkiye ‘de aileler
maalesef birçok seyi
paylaşmıyor. Aslında
her şey paylaşıldıkça
güzel ve anlamlı. Ben
Nasuh’la evli olduğum için şanslıyım.
Biz hayatı paylaşmaktan, birlikte
yaşamaktan keyif
alıyoruz. Aile içerisinde hareket ederken her şeyi doğru ve özenli bir sekilde
yapmaya calışıyoruz. Paylaşıldıkça her şey biraz daha değerli
oluyor. Biz bir takım olarak hareket ediyoruz. Sanırım biraz
daha kurumsal yaklaşıyoruz.
Son cümlemiz şu oldu : Herkes üzerine düşeni en iyi
şekliyle yerine getirmeli.
John Maxwell :
Takım Çalışması Mucizesi
“Harika bir takımın gücünü kullanın,
mümkün olduğunu anladığınızda hayal
ettiğinizin üzerinde şeyler başaracaksınız.”
27 yıldan daha uzun bir süre önce, bir Amerikan Kolej takımı
bahislerde yenilemez görülen, favori Sovyet takımını yendi ve
bunun üzerinden çok geçmeden 1980 Kış Olimpiyatlarında
altın madalyayı kazandı.
Sports Illıstrated takımın altın madalyaya koşması üzerine
“Bu ABD spor tarihinin belki de en unutulmaz anı olacak”
yazdı, ve devam etti: “Bütün bir ulusu coşturan bir an.”
Ülkeyi -veya en azından profesyonel basketbolu seven bir
kısmını- coşturan diğer bir takımsa, 1995-96 Şikago Bulls.
Michael Jordan, Scottie Pippen ve Dennis Rodman gibilerinin
liderliğinde bu takım, bütün zamanların en iyi sezon rekorunu
kırdı (72-10) ve 1996 NBS finallerinde Seattle SuperSonics
bozguna uğratarak devam etti.
1980 ABD hokey takımı ve 1995-96 Şikago Bulls oldukça
farklıydılar. Biri az tanınan amatörlerden oluşuyordu, diğeri
profesyonel süper starlardan. Biri ciddi bir ezik, diğeri yıl
boyunca baskın bir güçtü. Bu ve diğer farklılıklara karşın, her
ikisi de Amerikan tarihinde en büyük spor takımları listesinde
kolayca boy gösterebilir.
Özellikle benim kadar takım çalışmasına önem verenler için,
bu iki grup sporcuyu hedeflerine ulaşmak için birbirleriyle
kaynaştırmanın yolu, ilham vermek. Bireysel olarak hiçbiri
- büyük yetenek Michael Jordan bile –birlikte yaptıkları şeyi
başaramazdı. Onlar başarmak için bir diğerine ihtiyaç duydular.
40 yaşıma kadar takım çalışmasının önemini şimdi anladığım
kadar açık idrak edemedim. Hayatımın ilk yarısını değerlendirmeye başladığımda cesaretimi kaybettim, çünkü
şimdiye kadar başarmayı istediğim şeyleri yapamadığımı
farkettim. Disiplinliydim, sıkı çalıştım ve insanlara yardım
ettiğimi düşünüyordum. Fakat bir şey eksikti.
Sonunda bu şeyin ne olduğunu farkettim. Her ne kadar
kendimi geliştirmeye konsantre olsam da, iyi bir takım
oluşturmaya yeterince odaklanmamıştım. Çıkardığım
sonuç, bunun büyük bir hata olduğuydu. Bu beni bütün
potansiyelimi kullanmaktan alıkoymuştu.
40 yaşımda başarımın kabiliyetlerim, yeteneklerim ve
bana karşıma çıkan fırsatlar tarafından belirlenmediğini
farkettim. O iyi bir takım kurabilmeme göre belirlenecekti.
Bu farkındalık insanın hayatını o kadar değiştirici idi ki;
benim Liderliğin 21 Reddedilemez Yasası –Beyin Takımı
Yasası- ‘dan biri olan, size en yakın kişilerin sizin başarı
seviyenizi belirleyeceği maddesini doğurdu. O zamandan beri, takımımı geliştirmek benim bir numaralı
önceliğim oldu. Bugün bile -16 yıldan daha fazla
bir süre sonra- başka her şeyden çok enerjiyi,
zamanı ve kaynağı beyin takımımı geliştirmeye
ayırıyorum.
Sonuçlar çabaların hakkını veriyor,
çünkü benim takımım benim işimi
yapıyor.
1. Benim takımım beni olduğumdan daha iyi yapar. Eğer,
takımımın üyeleri burada olsaydılar, onlarda size aynı şeyi
söyleyeceklerdi.

2. Benim takımım benim değerimi katlar. Bu insanlar
konu diğer insanlara katkıda bulunmaya gelince benim
değerime katkı yapmaz, onu fazlasıyla katlarlar.
3. Takımım yapabileceğimin en iyisini yapmamı sağlar.
Çünkü benim beyin takımımın üyeleri beni tamamlar ve
iyi yapmadığım şeyleri yapar, ben iyi yapabildiğim şeyler
üzerinde odaklanabilirim.
4. Takımım diğer insanların en iyilerini yapmalarına yardım
etmemi sağlar. Bir takıma sahip olmam insanların benim
“en etkili nokta” veya “en güçlü yön” dediğim –yeteneklerin
tutkuyla buluşarak sonuç ve mükemmellik getirdiği yerdurumlarını görmem için aralarında gezmemi olanaklı kılar.
5. Takımım benim için zaman yaratır. Bu güvenilir meslektaş grubu olmasaydı, herşeyi kendim yapmak veya en
azından yakından gözlemlemek zorunda kalırdım. Mükemmel bir takımla, diğerleri önemli sorumluluklar alarak beni
öncelikli konulara konsantre olmam için özgür bırakırlar.
6. Takımım bana üstünlük sağlar. En iyi arkadaşlarımın
bazılarının benim takım arkadaşlarım olduğunu söylemekten mutluyum.
7. Takımım bana gönlümün istediğini yapmamda yardımcı
olur. Sadece bu da değil, takım üyeleri sıklıkla beklentilerimi
aşan bir şekilde onları yapmama yardımcı olur.
8. Takımım benim hayallerimle benim çabalarımı birleştirir. Mükemmel bir grup insanla çevrelendiğinizde, bilinen
tabiriyle T-A-K-I-M gerçekten şunu haklı çıkarır : Herkes
Birarada Daha İyiye Ulaşır.
En önemlisi bu kazanımlar sadece beni ilgilendirmiyor. İyi
bir takım bütün bunları her lider için yapabilir, ben 40 yaşımda yaptım, bu
tek kişilik şov adamı olmayı bitirir.
Andrew Carnegie ‘nin dediği gibi:
“Başkalarının yardımını aldığınızda, yalnız başınıza yaptığınızdan daha iyi işler çıkarttığınızı
farkettiğinizde, gelişiminizde
büyük bir adım belirir.”
Kaynak: http://www.success.com/articles/277-themiracle-of-teamwork

BİR ÇOCUK GÖZÜNDEN
BİR GENÇ

11 Yaşındaki Yağmur Özbek için takım çalışması:

“Bir elin nesi var,
iki elin sesi var”
Yağmur Özbek 11 yaşında Doğa Koleji Ataşehir,
6. Sınıf öğrencisi. Aslan burcu olmanın verdiği özellikleri taşıyor. Tam bir lider. Etrafında arkadaşlarını toparlaması, oyun kurması ile tanınıyor. Lakabı
yamyam. Hayvanları ve doğayı çok seviyor. Bir balığı, kuşu ve kedisi var. Keman çalıyor, müzik dinlemeyi seviyor.
Takım olmak, birkaç kişiyle projelerde çalışmak demek.
Mesela bu konuda bir atasözü var. “ Bir elin nesi var, iki
elin sesi var” . Bir kişiden daha fazla kişi olursan, birlikten güç doğar demektir.
Ben Galatasaray ve Milli Takım’ı tutuyorum. Sosyal sorumluluk projelerinde varım. Mesela ailemle 1000 tane mavi kapak topladık. Hocam, onu engelli olan kişilere sandalye almak için kullandı. Sınıfça da topladık. Takım çalışması, birlikte başarıya yükselmemizi sağlar. Bunun için de birlikte karar vermek gerekir, kişiler kendi başlarına karar verirlerse takım çalışması olmaz. Çünkü dağınık olur. Birkaç ki-

şi olursa takım çalışması
daha iyi olur. Takımda lider olması gerekir. Lidere
YAĞMUR ÖZBEK
arkadaşlarımızla beraber
karar veririz. Liderin bilgili
kişi olması gerekir. Liderin görevi, arkadaşlarına bilgi vermek, yönlendirmek. Gerekirse takıma uymayan varsa kişiyi takımdan dışarı çıkartır.
Aile de bir takımdır…
Aile de bir takımdır. Herkesin görevi vardır. Mesela annem
yemek yapar, babam çalışır. Sorumluluklarını ve görevlerini
yerine getirmezse insanlar, takım dışı olurlar. O takıma ait
olmazlar. Biz 6 C sınıfı bir takımız. Sınavlarda birlikte çalışırız. Sınıfımızın başarı ortalaması yüksek olursa sevinir, partiler yaparız. Bizde herkes lider gibi, henüz sınıf başkanı seçilmedi. Herkes birbirini sevdiği için herkes lider gibi. Çünkü takımda herkesin birbirini sevmesi önemlidir.

BİR GENÇ GÖZÜNDEN

SELİN EKŞİOĞLU

Takım liderleri
dinleme ve empati
becerilerini
geliştirmelidir.

Selin, 17 yaşında Doğa Koleji Acarkent IB 12. sınıf öğrencisi. Sosyal zekası son derece gelişmiş, kendisini; “güçlü,
iyi iletişimci ve azimli” olarak tanımlıyor. 9. sınıfta Eğitim ve
Bilim Projeleri Başkanlığı yapan Selin, 10.sınıfta ise t-MBA
Eğitim Modeli’nin önemli bir modülü olan öğrenci meclislerinde 6 başkanlığın bağlı bulunduğu Meclis Başkanlığı’na
seçiliyor. Bu meclisin görevleri; okuldaki eğitime dair bilincin
sağlanması, okul içi aktiviteleri ve sosyal sorumluluk projelerini organize etmek, okulu dışarıda gerçekleşen iş dünyasıyla ilgili etkinliklerde ve akademik alanlarda temsil etmek,
akademik anlamda bir farkındalık yaratmak. “Sosyal, ileti-

şim becerileri yüksek biriyim” diyor kendisini anlatırken. İnsanları ve olayları organize etmeyi ve takımla çalışmayı seviyor. Lider pozisyonluğu ona uygun. İşletme okumayı hedefliyor. Daha önceki okulunda sadece akademik başarılara
önem verildiğini, ancak Doğa’da akademik başarısının yanı
sıra sosyal ve kendini ifade etme becerilerini de geliştirdiğini ifade ediyor. 2012 yılında Apple İngiltere’de Apple Liderlik Zirvesi’nde Doğa Koleji’ni ve t-MBA eğitim modelini
anlatan bir sunum yapmış ve daha sonra da yine aynı dönem, İngiltere’deki BETT (British Educational Training andTechnology Show) Eğitim Fuari’nda Doğa Koleji’ni anlatmış.
SIRADIŞI

BİR GENÇ GÖZÜNDEN
Selin, t-MBA kapsamında aldığı derslerden biri olan Yönetim ve Organizasyon dersinde edindiği bilgiler ışığında
takım çalışması ile ilgili edindiği bilgileri Öğrenci Meclisleri
başkanlığı görevinde hayata geçirme şansı yakalıyor.
Küçük yaştan beri birçok aktivite yaptım; yüzme, basketbol vb … İlk takımım yüzme sporunda oldu. Beni takım çalışmasında çeken; bir grup insanın hep birlikte fikirlerini ortaya atması, sonra bunları hep birlikte düzenleyebilmesini görmek. Herkes çok farklı olabilir, farklı ya da zıt noktalarda görüyor olabilir. Onları bir araya getiren de bu oluyor.

Takım çalışmasının olmazsa olmazı
bence güvendir.
Takımda birbirine güvenmeyen insanlar varsa, bir takım
hiçbir şekilde ilerleyemez diye düşünüyorum. Kendinden bir
şeyler ortaya koymak, fedakârlık yapabilmektir. Kendi fikir
ve değerlerini ortaya atabiliyorsan takım çalışması oluyor.
Bireysel düşünce, bunun ortaya çıkmasına engel olur. Takım üyelerinin kendini düşünmesi, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi ya da kendi planları doğrultusunda
hareket etmesi takımı bitirir. Bireysel düşüncelerde olanlar,
genelde takım üyelerine güvenmedikleri için öyle davranırlar.
Takımdan çıkacak kararın kendileri için en doğru olmadığına
ya da bireysel çıkarlarına uygun olmadığına inandıkları için
öyle davranırlar. Ya da kendi fikirlerine değer görmediğini
görünce… Bu kişileri kazanmak için ona güven vermek ve

sözlerine değer verildiğini göstermek gerekir. Takımda bazen lider daha çok ortaya kendini koyabildiği için lider olur.
Bazen de lider seçilir. Kendi deneyimimde oy verildi. Ama
bir takımda doğal lider olması daha mantıklı bence. Lider,
iyi bir dinleyici olmak zorunda. Liderler, güce sahip olduklarında dinlemeyi unutuyorlar. Liderin herkesin fikrine değer
verdiğini göstermesi gerekir. Lider, ne kadar dengeliyse, takım da o kadar dengeli olur. İçeridekini dışarıya, dışarıdakini de içeriye doğru yansıtabilmesi gerekir.

dırılması” sağlanıyor. Afrika, töre ve yoksullukla boğuşuyor.
Orada onlara vizyon veren bir lider yok. Çocuklara tecavüz
ediliyor, gasp oluyorlar.
İş vermeye çalışılan yerlerde erkekler çalışmıyorlar. Zira kendilerini alkole vermişler. İnsanlar sıtma ve koleradan ölüyorlar. Afrika’da insanlar kurban rolü oynamayı seçiyorlar. Birbirlerini suçluyorlar ya da içlerine şeytan girdiğini düşünüyorlar.

Bu iş için en uygun sensin mesajı

Madonna, “bu hikâye, Malawi ile ilgili ama belki de, hepimizle ilgili” diyor. “Teknoloji bizi birbirimize yakınlaştırdıkça,
kontrolünü daha da kaybeden bir dünyaya dönüşüyoruz, birbirimizden daha da uzaklaşıyoruz. Eşitsizlik, kargaşa, felaketler ve şiddet….Dünyanın dört bir yanında, Afrika’da kendi arka bahçemizde… Kendimizi kuşatan yıkıma ve açıklanamaz
ıstıraba daha fazla kayıtsız kalamayacağımız bir zamandayız.
Herkesin karnını doyurmaya, başının üzerinde bir çatıya, iyi bir
yaşam için fırsata ihtiyacı var. Bazılarımızın rehberliğe, diğerlerimizin ise umuda ihtiyacı var. .Herkesin bir anne ve babaya
ihtiyacı var. Peki, anne baba yoksa? Bu anne ve babasız çocuklara bakmak kimin işi o zaman?”
Madonna, 6 yaşındayken annesini kaybetmiş ve bu öksüz ve
yetim çocuklarla bir bağ kurduğunu düşünüyor. “Bu çocukları
gördüğümde anne ve babalarını ve evlerini kaybettikleri halde
hala nasıl olur da, gülümsediklerini düşündüğümde, bir konuda kendimi nasıl kötü hissedebilirim ki dedim ?” diyor içinden.
Yaşamı bir kez daha takdir ediyor.
“İnsanlar bana her zaman neden Malawi’yi seçtiğimi soruyorlar” diyor Madonna.
Ben de diyorum ki;
“Ben seçmedim. O beni seçti.”

Ben liderken, insanların bana danışmalarından, sorun olduklarında bana anlatmalarından, onları iyi organize etmemden iyi bir lider olduğumu anladım. İnsanlar obje değiller,
organize etmek demek; 2 sandalyenin yerini değiştirmek
değildir. İşin ona verilmesinin bir sebebi olduğunu hissettirmek, bu iş için en uygun kişi sensin motivasyonu vererek
yaptırmak önemli. Takımda motivasyonu, önce lider sonra
tüm takım üyeleri bir de, yaptıkları başarılar sağlar. Takım
çalışması, kişilerin birbirini motive etmesini ve aslında bireysel başarıyı da sağlar. Takımlara liderlik yaptığımda zorluklar karşısında yılmamam, ne hata yaptığımız önemli değil,
bundan sonra ne yapacağımıza odaklanmam takımın başarısında etkili oldu.
Takım liderlerine önerim; en büyük eksiklik olan empati ve dinleme becerilerini önemsemeleri.

SIRADIŞI

I AM BECAUSE,
WE ARE…

BU HİKAYE HEPİMİZLE İLGİLİ

1 MİLYON YETİM

BEN VAR’IM,
ÇÜNKÜ BİZ VAR’IZ…
Bu bölüm, aslında dergimizin en can alıcı yeri… Zira sıranın dışında olmak çok büyük maharet, cesaret ve yürek ister. Her sayıda bu bölüme konu bulmak da, bizim için öyle olsa gerek… Aklımdan geçen
kişiyle maalesef irtibat kuramadım. Belki başka sayıya konuk edebiliriz onu.
Ancak seyrettiğim ve aklımı başımdan alan gerçek bir hikâyeyi sizlerle paylaşma fırsatı verdiği için
Madonna’ya teşekkür etmek istiyorum. Onunla henüz tanışmadım. Ancak yaptığı DVD sanırım ilk kez,
gerçek anlamda O’nu anlamama yardımcı oldu. Bu bir belgesel, 2008 yılında Madonna’nın katkılarıyla
çekilmiş ve Cannes Film Festivali dâhil gösterilmiş ve The Time dahil olmak üzere uluslararası basın tarafından övgüyle karşılanmış bir yapıt….

MALAWİ HAKKINDA…
DVD ile ilgili bilgiyi birçok kaynaktan bulabilirsiniz. Konu
Afrika’nın küçük bir ülkesi ve dünyanın en yoksul 2. ülkesi
olan Malawi’de geçiyor. İngiliz sömürgesinden sonra 31 yıllık
dikta ile yönetilmiş.12 milyonluk ülkede, 1.5 milyon AIDS’linin yaşadığı, 1 milyon çocuğun AIDS yüzünden yetim kaldığı, çocukların aile reisi olduğu bir ülke Malawi…

Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre, nüfusun % 66 ‘sı günde 1 USD’dan az para ile geçiniyor. Küçük bir çocuğu okutmak yılda 40 USD tutuyor. Ancak böyle bir parayı kazanmak
mümkün değil. Ülkenin % 70’i kırsallarda yaşıyor ve AIDS salgını başlayalı 15 yıl olmuş. 9-10 yaşında çocukların aile reisi,
bir nevi takım lideri olduğu onlarca köy var.
“Wapadere” denilen bir töreye göre, evladı ölen kadına kabilede seks yapacak bir erkek seçilerek onun “ölümden arın-

“Viktoria Kleen adında bir kadın, bir gün bana telefon etti ve
bu ülkede 1 milyondan fazla AIDS yüzünden yetim kalan çocuk olduğundan” bahsetti. “Yeterince yetimhane olmadığını ve
çocukların her yerde yaşadığını” söyledi. “Sokaklarda, köprü
altında uyuyorlar, terk edilmiş binalarda saklanıyorlar, kaçırılıyorlar ve tecavüz ediliyorlar “ dedi.
Durumun çok acil olduğunu söyledi. Sesi çok yorgun geliyordu ve ağlamak üzereydi. Benim kaynakları bol ve söylediğim ve yaptığım şeylere insanların dikkat ettiğini söyledi. Sonra bana haritaya bakmamı söyledi ve telefonu kapattı.
Bir araştırma yapmaya karar verdim. Tahmin ettiğimden çok
daha fazlasını öğrendim. Malawi, kendim ve insanlık hakkında…

Zulu dilinde bir deyiş varmış:
“Amnuntu abuntu ubantu… “
I am because we are…
Ben varım çünkü biz varız…
Bir düşünün,
siz olmadan benim bir anlamım yok…
Desmond: “Eskiden Afrika tüm insanlar için bir barınakmış,
yiyecek bulmak için insanlar buraya kaçarmış. Bana Afrika’yı
neden bu kadar çok sevdiğimi, soranlar oluyor. Ben de; dünyanın hiçbir yerinde buradaki kadar her sabah, kalbinde bir
şarkı ile uyanan insan olmadığını söylüyorum.” diyor.
Billl Clinton;
“Acılarını ve yoksulluklarını şarkılarına döküyorlar ve etrafındakilerin çılgınlıklarını. Sanki yüzbinlerce yılın bilgeliği işlemiş
gibi şarkılarına. “

GERÇEK HİYAKELER
Farizo’dan: “Benim adım Farizo, Khanda köyündenim. Öksüz ve yetimim. Annesiz ve babasız olmak, aklımdan çıkmıyor, çoğu zaman kendimi kötü hissediyorum. Üzülüyorum çünkü arkadaşlarım bana ailelerinin yaptığı güzel şeyleri anlatıyorlar. Bana bu fırsatı verecek kimse yok. Anne sevgisinden yoksunum. Çoğu zaman beni okula gitmek için teşvik eden biri
yok. Ebeveynlerim olsa beni teşvik ederlerdi. En büyük sorunum gıda eksikliği. Çoğu zaman günde sadece bir öğün yiyoruz. Bu sadece benim sorunum değil, köyümdeki birçok insan
aynı acıyı yaşıyor. “
Bir kadın anlatıyor.
“Hastaneye gitmek bizim için çok zor. Yol parası 2 USD tutuyor. “
Bu hastane 15 mil uzaklıkta, bisikletle gitmek için güç gerekiyor ve kadın 40 kg civarında. Bu bölgelerde nakit ekonomisi yok. (nakit yok) Hükümet hastalıklar hakkında konuşmuyor.
Halkın konuşmasını da engelliyor. Sanki her şey yolundaymış
gibi davranılıyor. Tam bir sessizlik girdabı aslında.
Flora ve Mavuto’nun hikayesi
Flora, ölmekte olan bir anne, bakın ne diyor:
“Geleceğim kalmadı benim. Yapmak istediklerimi yapamadım. Çocuğuma bakmak istiyorum, o daha 8 yaşında. Büyüyebilse keşke, okulunu bitirse… Ve iyi bir eğitim alsa… Keşke
dışarı çıkıp, yürüyebilsem…”
Bir deri, bir kemik kalmış bu kadını bahçeye çıkartıp, bidonla taşıdıkları suyla yıkamaya çalışıyorlar. Resim içler acısı…
Kadın devam ediyor konuşmasına:
“Konuşan, sohbet eden, gülüşen insanları gördüğümde; yanlarına gidip, onlara katılmak istiyorum. Evdeyken hep dua ediyorum. Tanrı beni iyileştirsin diye ve tekrar yürüyebileyim diye….Hep yakında nasıl öleceğimi ve oğlumun nasıl acı çekeceğini düşünüyorum. “
Sonraki karede kadının cenaze merasimi ve çocuğunun bakışlarındaki hüznü görüyorsunuz.

AİLE REİSİ ÇOCUKLAR
Bir erkek çocuk konuşuyor: “Annem 2003 yılında öldü..
Babam 1997 yılında. Annemin hasta olduğunu Aralık ayından
beri biliyorduk. Ölmesini beklemiyordum ama çok küçük olduğum için babamı hatırlamıyorum. Ben tek değilim. Köyümde aynı sorunlarla karşılaşan çok sayıda yetim var. Her şe-
KOÇLUK VE MENTORLUK

SIRADIŞI
rına motive ederek, onlara yön verme amaçları… Çıkış noktası; hayatlarımızın kontrolüne
sahip olduğumuz mesajı vermek…
“Çocuklar için ruhaniyeti tek bir cümle ile
özetlemem gerekse; siz bir bireysiniz ve inanın derdim” diyor Madonna. “Çevrenizde olup
bitenin bir toplamı değilsiniz, kaderini değiştirebilirsiniz… Çocukların da en çok buna ihtiyacı var işte…”

Yaptıklarımız bir tohuma benzer ve etkileri de sonuna kadar devam eder. Afrika’da
başlayan bu hareket, dünyaya yayılmış.
Bir vizyon gerekiyor diyorlar, bir yön duygusu… Bu da, geleceğin lideri olan çocuklara öğretilen bu yöntemlerle gelecek.
yi Tanrının ellerine bırakıyoruz, bu da bizi mutlu etmiyor. Herkesin bir aileye ihtiyacı var. Ona bakabileceğim bir yaşa gelene kadar yaşasaydı, çok mutlu olurdum. Annem bizim için acı
çekti ve annem bize verdiği emeklerin karşılığını görebilecek
kadar yaşamadı.”
Başka bir çocuk daha:
“Ailemizde 3 kişi kaldık. Annem hastalanınca tarlada çalışmayı bıraktı, ona ben bakmaya başladım. Sonra çok daha kötü oldu ve 2.kez hastaneye eğitti. Biz burada ıslak yerde yatarak acı çektik. Yağmur yağdığında evin damı akıyordu ve soğuktan donuyorduk, kapı bile kapanmıyordu.”
Bir yerlerde ailesini kaybettiği için acı çeken birileri hep olacak. Ailesini kaybetmeyi kimse istemez.
Başka çocuklar daha:
“ Bir yerde ailesini kaybeden, dilenen bir çocuk gördüğümüzde ona gülümsüyor ve kendini iyi hissettirmeye çalışıyoruz. Gelecek mi? Nasıl görüyorum? Şu anda hiçbir şey göremiyorum. Çünkü çok fazla problemim var. Eğer sorunlarımızı
çözmekte bize yardım etmek istiyorsanız, lütfen bize yetim olduğumuzu unutturmaya çalışın.”

Wezi’nin hikayesi…
Wezi isminde ailesine bakan 9 yaşında bir çocuktan bahsediliyor filmde… Umut Evi’nde yaşayan 500 yetim çocuktan biri
şimdilerde… AIDS’li 2.5 milyon çocuktan da biri…
“Burası çok kirli ve çocuklardan tarafından yönetilen büyük
bir şehir gibiydi” diyor Madonna. Wezi, hayatta kalan 6 çocuğun en küçüğü ….Hastalığından haberi yok, sadece her sabah bir hap alması gerektiğini biliyor. Sık sık baş ağrıları çekiyor ama acı çektiği çok belli. Eğer büyüyebilirse toplum tarafından dışlanacak mı?”
Madonna Wezi ile tanıştığında 3 çocuğun bakımından sorumluymuş. Küçük olanın ismi David. Babanın nerde olduğu
belli değil. Sıtmaya yakalanmış David …
Madonna, “insanların akılları ve yüreklerini açacaksam; en
öne safhalarda çarpışmaya da gönüllü olmalıydım” diyor. David i evlat edinmeye karar vermiş.

Bu bahsettiklerimiz bir takım. İstatistikler değil. Kanlı
canlı insanlar. Birinin kızı, birinin oğlu, birinin kardeşi.
Bu figürlere sevdiğiniz birinin yüzünü koyun...
ÇİR (Çocuklar için Ruhaniyet)
Çocukların kim olduğuna yardım etmek için oluşan bu yapıda çocuklara domino oynatıyorlar mesela. Başlarına ne gelirse gelsin, potansiyellerini onlara göstermek ve güçlü olmala-

BEN VARIM ÇÜNKÜ BİZ VARIZ…
Hepimiz aynı küresi problemin bir çabasıyız.
Kennedy’nin o anlamlı cümlesine değiniyor film:
“Hepimiz aynı küçük gezegende yaşıyor, aynı havayı soluyoruz. Hepimiz, çocuklarımızın geleceğini düşünüyoruz ve hepimiz ölümlüyüz”
“Biz varız anlayışı dünyayı bütünleşmiş olmak görmektir.
Hepimizin arasında bir bağ olduğunu anlamaktır. Doğu Avrupalı, Hintli, Filistinli çocuklar arasında bir fark olmadığını anlamaktır. Hepimiz bu dünyanın çocuklarıyız ve hepimiz birbirimizden sorumluyuz. biz varsak ben de varım anlayışı; diğerlerinden üstün ya da farklı olduğunu düşünmenin, saçmalığını gösteriyor bize. Bir başkasını insanlıktan çıkardığınızda hoşunuza gitsin ya da gitmesin, geri dönülemez şekilde insanlıktan çıkarsınız. Oysa sizin varlığınızı sürdürebilmeniz diğerlerinin de istek ve varlıklarını sürdürebilmeleriyle mümkündür
ancak. Ve bu şekilde düşünmeye başladığımızda birlikte çözebileceğimiz şeyler, hayal edebileceğimizin bile ötesinde…”

Eve giderken yardıma muhtaç birinin bayıldığını görseniz, kendinize şunu sorarsınız:
“ Durursam başıma ne gelir?”
Doğru soru şu olmalı.
“Eğer durmazsam, onun başına ne gelir?”,
Madonna’nın son mesajı şu: “Hepimizin yapabileceği bir şeyler var. Belki bir çocuğun uyuması için yapabileceğimiz bir döşek bağışıdır. İnsanın kendi yaşadığı toplumu eğitebilmesi için
bunları iyi bilmesi gerekir. En önemlisi birbirimize nasıl bağlı olduğumuzu anlayabilmek ve bu bağlılığı yansıtan hayatlar sürebilmek, birbirimize bakarak yaşayacaksak, bu gezegende sahip olduğumuz gücü anlayabilmek…”
Kontrolden çıkmış bir dünya ya da birlikte çözüme giden bir
dünya arasında tercih yapmalıyız. Tanık olduğum birçok şey
beni öfkelendirse de, insanların her yerde aynı olduğu gerçeğiyle avunuyorum. “
Hepimizin kanı aynı renk akıyor. Hepimiz çocuklarımıza bakmak istiyoruz. Ve hepimiz, sevmek, sevilmek
istiyoruz.

I am because we are…

Takım Koçu
ne yapar?
İyi takımların özellikleri; güven,
içtenlik, nesnellik ve tutarlılıktır.
Geçen ay koçun danışanıyla nasıl iletişim kurduğuna
odaklanmıştık. Koçluk ilişkisi takım içinde nasıl değişir?
Profesyonel takım koçu ne yapar? Bunu yapabilmek için
farklı bir eğitim almak gerekir mi? Yönetici aynı zamanda
kendi takımının koçu olabilir mi? Etkin bir takım koçluğu
için nasıl bir ortama ihtiyaç vardır?
Takım nedir?
Katzenbach ve Smith Harvard Business Review’da
1993’de yazdıkları makalede takımı şöyle tanımladılar: Takım; birbirini tamamlayan becerilere sahip, aynı amaç ve
hedeflere bağlı ve birbirini sorumlu tutan bireyler topluluğudur. Bu tanım, koçun rolünü de aslında içinde barındırıyor. Takım koçu, o takımdaki her bir üyenin becerilerinin o
takımın hedeflerine ulaşması için kullanılması ve karşılıklı sorumluluk sağlanması yönünde takımı harekete geçirir.
Takım koçluğu; takım üyelerinin ortak hedefler ve paylaşılan değerler doğrultusunda uyumlu ve verimli çalışarak
birlikte öğrenmelerini ve gelişmelerini sağlayan ilişkidir.
Takım koçluğunun odağı:
Takım koçu o takımdaki iki alana bakar: verimlilik ve
olumluluk. Bir boyut üretimle ilgilenirken; diğer boyut ilişkilere odaklanmaktadır. Takım koçluğu çalışmalarında hedef; iki alanda, öncelikle mevcut durumla ilgili her bir takım üyesinin algısını değerlendirmek, sonra da bu alanlarda gelişme sağlamaktır. Bireysel koç, danışana hizmet
ederken; takım koçluğunda, üçüncü kimlik olarak adlandırdığımız takımdaki kişilerin oluşturduğu sisteme koçluk
yapılır. Takım koçluğu görüşmelerine o takımın yöneticisi
de dahil tüm üyeleri katılırlar. Her üyenin eşit oranda söz
hakkı vardır ve takım koçu toplantılarda her üyenin söz almasına özen gösterir.
Güven, içtenlik, nesnellik ve tutarlılık…
Bireysel koçlukta kullanılan dört ilke takım koçluğu için
de geçerlidir: güven, içtenlik, nesnellik ve tutarlılık. Takım
koçu, bu dört ilkenin inşa edilmesini ve süreç boyunca da
korunmasını temin eder. Güveni inşa etmenin ilk adımı,
takım ortaklığı anlaşması yapmaktır. Bu anlaşma, ilk buluşmada yapılır ve takım üyeleri aşağıdaki soruların yanıtlarını birlikte verirler.
Birlikte nasıl bir atmosfer veya kültür yaratmak istiyoruz?
Buna ulaştığımızın somut göstergeleri neler olur?
İlişkimizi ne geliştirir?

DEMET UYAR
Navitaş Eğitim
Danışmanlık & Koçluk
Hizmetleri

“Zor” veya “sıkıntılı” durumlar yaşarsak birbirimize karşı
nasıl davranmak istiyoruz?
Bu takım içinde sağlıklı ilişkiler yürütmek için neye söz
veriyoruz?
Profesyonel takım koçunun rolü bu soruları takımın lideri de dahil olmak üzere; tüm üyelerin şeffaflıkla cevaplamasını sağlamaktır. Takım koçluğu ilişkisinin temelini bu
“kontrat” oluşturacaktır. Her görüşmede takım, hedeflerine doğru ilerlerken kontrata uygun davranılması da gözetilecektir
Güçlü yönlere odaklanmak
Takım koçluğunun ne kadar süreceği takımın hedeflerine bağlı olsa da en az üç ay, tercihen altı aya veya daha
uzun döneme yayılmış bir zamanlama uygundur. Yönetici
koçluğunda odak bireyin performansıyken; takımda odak
kişiler arası ilişkilerin gelişmesi ve takımın performansıdır. Öncelik takımdaki kişilerin birbirlerinin benzer ve farklı
yönlerini anlamasıdır. Bunu sağlamak için kişilik envanterlerinden yararlanılabilinir. Ayrıca bireylerin ve takımın güçlü yönlerini ortaya çıkaran özel envanterlerin kullanılması
çok faydalıdır. Pozitif psikoloji araştırmalarıyla, güçlü yönler kavramı örgütsel gelişimin en önemli öğelerinden birisi
haline geldi. Takım koçu da hedeflere ulaşmayı hızlandırmak için takımın güçlü yönlerinin kaldıraç etkisinden yararlanmaktadır.
Takım koçluğunu etkin bir şekilde yapabilmenin ön şartı; bireysel koçluk becerileri eğitimini tamamlamaktır. Burada kazanılan yetkinlikler, takımın içindeki her bir bireyle
doğru iletişim kurmayı sağlayacaktır. Bunun üzerine grup
dinamiklerini ve takım araçlarını öğreten sistem ve takım
koçluğu eğitimine katılmak ikinci adımdır. Sadece ilk adımı bitiren koçlar takımla çalışırken zorlanabilirler. Takımın
lideri/yöneticisi aynı bireysel koçlukta olduğu gibi koçluk
becerilerini kendi takımını yönetirken kullanabilir, ancak
o takımın koçu olmaz. Bir taraftan da, profesyonel takım
koçuyla birlikte tüm süreçte kendisi de yer aldığı için koçu rol model alarak, süreç bittiğinde kendisi takımına benzer tarzda liderlik yapmaya devam edebilir. Takım koçluğunun hedefi; hem verimliliği hem de olumluluğu ikisinden
de ödün vermeden geliştirmektir. Takım var oldukça gelişim devam edecektir.
UZMANA SORDUK

UZMANA SORDUK

Takım Çalışmasının
performans üzerindeki etkisi nedir sizce?
Bu kültürü geliştirmek için neler yapılabilir
“ Konuya akıl, ruh ve kalp üçgeninden
bakmak lazım”
Konulara akıl, ruh ve kalp üçgeninde bakarak değerlendirmenin en sağlıklı yöntem olduğuna inanırım. Bu açıdan ideal bir takım için: üyelerin ortak bir akıl (vizyon), kendi katkılarını içinde tanımlayabildikleri ortak bir ruh (birlikte çalışmaktan keyif alma ve tatmin
olma) ve amaçlarına ulaşabilmek için gerekli cesaret ve
çalışkanlığı içeren kalbi adanALİ ARZUMAN
mışlık (motivasyon, birbirileriSüvari Giyim
İnsan Kaynakları Yöneticisi ni destekleme, açık kapatma
ve geliştirme) özelliklerine sahip olması gerektiğini düşünürüm.
Organizasyonun kendinden beklenen başarıyı gösterebilmesi ve bunun sürdürülebilir olmasını sağlayabilmek için,
iyi bir takım çalışmasını tesis etmesi gerekir. Bazen ekipteki birkaç kişinin gayreti ile başarılar elde ediliyor ve bu durum takımın başarısı gibi algılanabiliyor. Bu durumda başarının sürdürülebilirliği ve yıldız oyuncuların küsmesi gibi iki
büyük problem ile karşı karşıya kalınıyor. Sosyal psikolojide “sosyal hızlandırma” ve “sosyal kaytarma” adlı iki kavram vardır. Sosyal hızlandırmada; grubun içinde olan kişi
değişik sebeplerle potansiyelini normalden yüksek seviyede kullanırken, sosyal kaytarma etkisinde ise; kişi grubun
içerisinde kendisini geri çekip, grubun başarısından paye
almaya çalışır. İşte burada takım çalışmasının performansa dönmesinde liderin önemli görevler üstlenmesi gerekir.
Ortak değerler
Takım çalışmasını performansa dönüştürebilmek için önemli bir konu da, ortak değerler etrafında toplanmanın sağlanmasıdır. Değerler, bizim düşüncelerimiz ile kararlarımız arasındaki köprüdür. Dolayısıyla, hem takımın benzer değerlere
sahip olması hem de takımın ortak değerlerinin organizasyonun değerlerine paralel olması karar ve çalışmaların performansa olumlu etki etmesi açısından önemlidir.
Cirque du Soleil adını belki duymuşsunuzdur; çok meşhur
bir sirk ama, bildiğiniz sirklerden değil. Yukarıda bahsettiğim özelliklere sahip bir takımın ne kadar üst düzey performanslar üretebileceğini gözlerinizle görebilirsiniz. Değişik
video görselleri olduğu gibi Cirque du Soleil: Worlds Away
isimli filmi tavsiye ederim.

Önerilere açık olmak…
Son olarak; biz kurumsal değerlere yazdığımız ve gerçekten uygulanabilirse, ortak performansa çok büyük katkı yapacağına inandığımız maddeyi iletebilirim: “Biz Süvari’yi, tüm
birimlerimiz ve yönetim ekibimizle tek bir ekip olarak görürüz. Ekibimizin başarısının bizi yücelteceğini bilir, ekip başarısını bireysel başarımızın önünde tutarız. Fikirlerin farklı
olabileceğine ama kurum adına fikir birliği ile hareket edilmesi gerektiğine inanırız. Ekip çalışmasının birlikte hareket
etme becerisinden geldiğini biliriz, bunun için yardımsever
ve adil davranır, istişare eder, ekipte mazeretleri ortadan
kaldıran kişi olur ve astlarımızdan da çözüm önerileri alırız.”
“Takım çalışması sinerji oluşturmadır.
Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz.”
Bir takımı oluşturan herkes o takımın bir parçasıdır
ve hepsinin ayrı önemi/değeri vardır.
Aynı projeyi ya da aynı işi
yapacak olsalar bile, o işi çok
iyi yapan insanlara baktığımızda hepsinin öne çıkan güçlü
yönlerinin farklı olduğunu, bu
farklı yanını kullanarak başarıya ulaştığını görürüz.
İş yaşamında da farklı özellikteki çalışanlar ortak payEMRE KONUK
Uzman Psikolog
dada birleşerek şirketin vizDBE Davranış Bilimleri
yonu ve misyonu doğrultuEnstitüsü
sundaki hedeflere ulaşmaKurucu Başkanı
da birbirlerine kenetlenmekle yükümlüdürler.
Sinerji oluşturma
Takım çalışması için de kritik bir diğer konu yapılan hataların temelinde, birincil sorun olarak yer alan “iletişim” konusudur. Ortak hedefler, çıkarlar ve sistemler doğrultusunda yapılandırılmayan ve takım ruhunu ön planda tutmayan
bir iletişim tarzı, takım sinerjisi yaratmayı engellemektedir.
Grup üyeleri birbirleriyle etkileşimde bulunamıyorlarsa söz
konusu grubu iyi organize olmuş bir takım haline dönüştürmek imkansız olabilir.
Takım çalışması sinerji oluşturmadır. Hiçbirimiz hepimiz
kadar akıllı değiliz.
Şirketlerin yaşamını sürdürmesi ve gelişmesi için her gün
elinden gelenin en iyisini yapacak insanlara ihtiyaç vardır.

Kendisinden beklenen profesyonel taleplere yanıt veremeyen ve elinden gelenin en iyisini yapmaya da istekli olmayan
bir insan, şirketine ve içinde bulunduğu takımına açık ya da
gizli zararlar verebilir.
Takımını sahiplenmiş kişiler takım başarılı olduğunda mutlu olurlar, takım tehlikede ise harekete geçerler ve takımı korurlar. Takımın bir parçası olmaktan gurur duyarlar ve takım
hakkında olumlu şekilde konuşurlar. Eleştirileri yapıcıdır ve
takım içinde kalır. Takımda yer alan kişilerin takımlarını sahiplenmesi başarının önemli anahtarlarındandır.
Tüm takım üyelerinin ellerinden gelenin en iyisini yapmaları
için onların hem kalbine hem de beynine hitap eden, anlamlı
ve yön gösteren bir takım vizyonu olması gerekir.
Belli bir hedefi olan ve buna ulaşmak için bir araya gelen
insanlar, hedeflerine daha kolay ve çabuk erişirler.
Ancak şu gerçeği de unutmamak lazım. Herkes takım çalışmasına yatkın olmayabilir. Takım çalışmasına yatkın kişilerin kişilik özelliklerine bakacak olursak; özellikle insana duyarlı, İlişki kurmaya seven ve karar verirken diğerlerine de danışma ihtiyacı duyan kişiler olduğunu görürüz. Örneğin bazı insanlar bireysel sporları bazıları ise takım sporlarını tercih eder ve bunda başarılı olurlar.

“Her şey liderin vizyonu ile başlar…”
Aslında belki performansı hangi seviyede aldığımızdan başlamak lazım. Bireysel performansın önde olduğu bir koldan bahsediyorsak,
herhalde takım çalışmasının
pek de bir “önemi” olmayacaktır. Şimdi beraberce olabildiğince bireysel gerçekleştirilen performans örneklerine bakalım o zaman. Sizce bir boksörün performanOZAN KUŞÇU
sı bireysel midir? Ya da bir
Nar Eğitim ve Danışmanlık
atletin? Bir satranç ustasıEğitmen
nın? Ya da belki bir hat ustasının? Farkında mısınız performansın görünürde bireysel
olduğu alanlarda bile hemen aklımıza acaba “bu performansın ortaya konmasında etkisi olan destek ekipler ya da ustalaşma yolundaki hocalar kimlerdir” sorusu geliyor. Takımın
sahada belki tek üyesi görünüyor, ama performans yine takım çalışması ile ortaya konuyor.
Odağımız kurumsal performans olduğunda ise günümüzde başarı neredeyse tamamen takım performansına bağlı oluyor. Peki neden?
Günümüz iş dünyası endüstri devrimi öncesinden farklı
olarak karmaşık mekanizmalardan oluşuyor. Üretim teknolojileri ve sonrasında bilgi çağı ile herhangi bir ürün, hizmet
ya da değerin rakiplerden ayırt edilecek kalitede ortaya konabilmesi, yüzlerce faktörün etkin bir şekilde yönetilmesine
bağlı. Örneğin bir satış sorumlusunun performansı ürün, lojistik, satın alma gibi birçok departmana bağlı iken, bir yö-

neticinin de yönetsel performansı raporlama, insan kaynakları, eğitim, denetim gibi farklı birçok bölümden etkileniyor.
Karmaşık mekanizmalarda uzmanlaşma esas olduğu için
de, hiç kimse sorumlu olduğu performans kriterlerini tamamen kendi çabası ile gerçekleştiremiyor. Yani aslında ironik bir şekilde tamamen bireysel olarak sorumlu olduğunuz
performans hedeflerinizde bile geminizi tek başınıza yürüten kaptan olamıyorsunuz.
Denge ve uyum…
Asıl olanın, takım performansı olduğunda hem fikir isek;
bunu nasıl geliştirebileceğimize beraberce bakalım. Benim
bildiğim en etkili takımlardan birisi insan/birey denilen sistemin ta kendisi. Öyle iyi çalışan bir takım ki bu, biz artık bu
sistemin bir takım olduğunu bile fark etmiyoruz. 60–70 kiloluk bir et ve kemik yığının nasıl hareket edebildiği bir muamma oysa ki. Her bir organ kendi başına bir sistem iken mükemmel bir uyumla çalışabiliyorlar. Akıl, ruh ve beden kendi arasında sürekli etkileşerek insan denilen varlığın performansını dengeliyorlar, ya da takım uyumu bozulduğunda
dengeleyemiyorlar.
Ben de, herhangi bir takım üzerine çalıştığımda ya da parçası olduğum takımda hep bu ideale yaklaşma çabasında
olurum. Takım ne kadar tek vücut performansına yaklaşabilirse o kadar yenilmez olur. Diğer bir deyişle artık gözümüz
o takımı izlerken bireyleri görmeyip takımı tek bir birey gibi
görmeye başlarsa...

Liderin vizyonu
Peki, bu süreç nasıl mümkün oluyor? Aslında her şey, liderin vizyonu ile başlıyor. Takımı etrafına toplayabilecek, üyelerini heyecanlandırabilecek, etrafında toplanmaktan herkesin
gurur duyacağı bir vizyon olmalı bu. Aynı vizyon, iyi oyuncuların takıma girmek için ikna edilmesinde de en büyük etken.
Yıldız oyuncular, bugünün getirilerine bakarak takım seçebilir, ama geleceğin büyük yıldızları mutlaka geleceği parlak
takımlar ve onları o geleceğe taşıyacak bir koç/lider ararlar.
Sonrasında ise en kritik aşama sistemin kurulması. Sistemi ben sürekli tekrarlanan ve etkin sonuçlar üreten faaliyetler
bütünü olarak tanımlıyorum. Takım üyeleri öyle bir seviyeye
gelmeli ki; iş yapma şekilleri aynı bir kasın nörolojik hafızasından verdiği otomatik tepki gibi olmalı. Bu seviye ise ancak sistemin iyi tasarlanması, iyi bir eğitim ve defalarca tekrar ile mümkün olabiliyor.
Ben’den biz’ e, biz’den ben’’e….
Tek başına sistem yeterli mi? İlk 5 için evet ama şampiyonluk için hayır. Bu aşamada ihtiyacımız olan şey takım ruhu. Performans ve başarı geldiğinde takım ruhu ateşlenecektir, ama takım ruhunun yerleşmesi ancak takımın beraberce
zaman geçirmekten keyif alması, birbirine destek olması ve
zorluklara beraber göğüs germesi ile mümkün olabilecektir.
Sistem ve ruh birlikteliği takımı şampiyon yapacaktır, ama
efsane yapmayacaktır. Takım halinde efsane olunması ancak
takım içindeki üyelerin bireysel egolarından tamamen vazgeçip takım bütünlüğü içerisinde erimesi ile mümkün olacaktır. Efsane bir takımda bireysel “benlikler” önce “biz”e sonrasında ise “bizden” takım olarak tek bir “ben”e dönüşmüştür. Takım, artık üyelerinin ortadan kalktığı ayrı bir organik
kimlik olmuştur....
UZMANA SORDUK
“Başarılar paylaşılmalı ve ödüllendirilmeli” “Takımın ortak bir dili ve ruhu olmalı”
İş performansında takım
çalışmasının önemi, yeri, katkısı sorulduğunda aslında ilk
olarak, en temel fark yaratan liderlik özelliklerini değerlendirdim. Kişinin işine
sarılmasının, çok çalışmasının, emek vermesinin ne kadar değerli olduğunu düşündüm öncelikle. Hiçbir başarı
tesadüf değil ve her başarıda ciddi emek var. Bu odağı sağlayan ana noktanın da;
SELEN KOCABAŞ
Che Guevera’nın şu sözleTurkcell Genel Müdür Yrd. rinde yattığına inanıyorum;
“Bir şeyi yapmak için o şeyi
çok sevmek gerekir. Bir şeyi tutkuyla sevmek için ise o şeye
deliler gibi inanmak gerekir…”
Tabii, hemen paralelde yaptığı işi en iyi şekilde bilmek, işine hakim olmak çok kritik. Ve tüm bunları takımla birlikte gerçekleştirmek gerekiyor.
Takım, ortak hedefe yürümeli…
Bir işte başarılı olmanın anahtarı özetle; o işe emek vermek,
çok çalışmak, yön verebilmek, ama tüm bunları takımla yapabilmekten geçiyor. Takımın doğru kişilerden oluşması gerekiyor. Aynı özelliklere ve yetkinliklere sahip olmasından ziyade; tam bir mozaik oluşturmak takım için çok önemli. Çünkü
farklı özellikteki insanlar birbirini tamamlayabiliyor. Takımın
uyumu ise, takım liderinin çalışması ve başarıya ulaşmasını
bir o kadar kolaylaşıyor. Sonuca ulaşmak için yola mutlaka
bir takımla çıkmak lazım. Bunun en güzel örneğini futbol ve
basketbol takımlarında görebiliyoruz. Önünüze koyduğunuz
hedef, onu kurgulama şekliniz sizi takım başarısına götürüyor. Takım çalışmasında performansı artıran etkenlerin başında takip ve ödüllendirmenin ayrı bir önemi var. Siz, başarıyı
takımınızla paylaşmıyor, başarı kadar başarısızlığa ortak olmuyorsanız, doğru yolda değilsiniz demektir. Böyle bir davranış sonrasında, takımınızı bir sonraki hedefe taşımanız zorlaşır. Belli mekanizmalarla ödüllendirmek ve ışık tutmak, performansı artırmada, takımınızın başarısını sürekli kılmada, atlanmaması gereken bir nokta. Smart hedef koymak diyoruz.
Kesinlikle katılıyorum hedeflerimiz spesifik, ölçülebilir, ulaşılabilir, sonuca odaklı ve zaman limitli olmalı.
Turkcell Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcılığı görevime geçmeden önce gündemime Peryön ’ün başkanlığı teklifi gelmişti. Başkan olmayı seçmemdeki en önemli etken, Peryön’ ün yönetim takımına olan inancım oldu. Görevli olan herkes işinde uzman ve doğru yerde konumlanmış kişilerdi, sonuçta hep birlikte başarıyı yakaladık. Şu anki görevime ise liderlik, vizyon ve çok çalışma özelliklerimle takımımı sahiplenerek, onların etkinlikleri ile iş yapış şeklimizi birleştirerek başladım. Takımınızı sahiplenmeniz, yeni bildirimler vermeniz, yalnızca hataları uyarmakla kalmayıp ödüllendirmeniz ve teşekkür etmeniz başarınızı perçinliyor. Şirketinizin iş yapış şekline göre yapılanması ve kültürünü buna göre
oluşturması da takımla birlikte bir yerlere gitmenizi tetikliyor.

Takım çalışmasının performansı belirleyen kilit ve asıl
faktör olduğunu düşünüyorum.
Çünkü en bireysel görünen, tek
başına yapıldığı sanılan iş dahi aslında takım çalışmasıdır.
Ancak kanaatimce yeniçağda “takım” tanımı;
a. İşi bizzat yapanları değil,
o işin sonuçlarından etkilenecek ya da herhangi bir aşamasında sürece dahil olan herUFUK TARHAN
kesi kapsar. “Paydaş” ile nereFuturist
deyse yer değiştirmiştir. Bundan
böyle Takım=Paydaş diye düşünmek, tanımlamak daha uygun olabilir. Çünkü işin “başarılı” olması, müşterisinin memnun olması demektir. Bu da performans için beyninde işi tasarlayan/lardan, son noktada çıktıyı kullanan müşteriye kadar herkesi takım, paydaş yapar. Performansı belirler. Müşterinin memnun olmadığı bir şeyi üretmenin, performansından söz edilemez. Kısacası her eylemde, projede, üretimde
vb. tedarikçiler ve kullanıcılar, yararlananlar vardır, olmalıdır.
Bu aralıkta yer alan herkes de uçtan uca “takım-paydaş habitatını” oluşturur.
b. Lokasyon bağımlı olmaktan çıkmıştır. Farklı coğrafyalardaki insanların üreten, tüketen rollerinde, bir arada takımdaşlık, paydaşlık yaptığı yeni işbirliği, çalışma modelleri gelişmiştir takım performansı derken artık online-takımların da
performansı başarıyı etkilemektedir.
Tanımı böyle genişletince, ne yapılıyorsa yapılsın, yüksek
performans, üstün başarı için her aşamada;
Takım-Paydaşlık Ruhu”
Bütünün faydasını” düşünen felsefi alt-üst yapı
Omni” yaklaşım esas olmalıdır.
Önermeleri kendiliğinden “kritik faktör” olarak ortaya çıkıyor.
Bu açıdan bakınca Takım-Paydaşlık ruhunu, kültürünü geliştirmek için;
Takımda duygu akışını, hislerin aynı dalga boyunda gidip
gelmesini sağlayacak esprili, insan dokunuşu olan iletişim
bence en temel faktör olarak görülmeli. Gönüllü iş birliği duygusu yaratacak çabalar esas olmalı. Ritm olmalı ve tutmalı.
Paydaşlar arasında yoğun saygı, kollama duygusu gelişmiş
olmalı. Takıma has terminolojiler, ritüeller, şakalar, semboller
vb. olmalı. Sadece hedefler ve roller değil, işin detay ve süreçleri de net olarak aktarılmalı, paylaşılmalı.
İletişim planlaması, zamanlaması, toplantılar, birlikte çalışmanın genel prensip ve kuralları oluşturulmalı. Tüm takım
tarafından açıkça bilinmeli ve kabul edilmeli, uygulanmalı.

Bir elin nesi var,
iki elin sesi var

NE DEDİLER

İyi bir takım çalışmasını nasıl tanımlarsınız?
“İyi bir takımda işler saat gibi
tıkır tıkır işler…”
Hepimiz bir bütünün
parçası olmayı isteriz.
Tıpkı mutlu bir ailenin,
şampiyon olan bir futbol takımının, uzaya
giden astronot ekibinin ya da ilk milli gemi
yapımında çalışan ekibin parçası olmak gibi.
Kulağa gurur verici ve
DUYGU AYDOĞDU
FİGES MÜHENDİSLİK SATIŞ
bir o kadar da zor gelMÜDÜRÜ
sede başarılı bir ekibin
parçası olmak da iyi bir takımın parçası olmak da zor
değil aslında. İnanmak lazım başta, en çok da istemek...
İyi bir takım deyince aklıma ilk olarak işlerin saat gibi
tıkır tıkır işlediği gelir. Bir kişinin yokluğunda veya zor
bir hedefte takımının birbirini sırtlaması, hedefe takım
olarak ulaşmak, takım olmanın gereğidir bunlar. Sadece takım arkadaşımızın iyi olması yeterli değildir, “takım çalışması” gerektirir.

Ortak inanç ve değerler
Kolay değildir takım olmak. Her insanın kendi değerleri, kendi inançları vardır. Bir arada uyum içinde
çalışırken bazen rakip olmayı ama aynı zamanda bir
hedef için birlikte çalışmayı gerektirir. Bir takım olmak,
iyi bir takım olmak istiyorsanız, takımınızın inadığı ve
koruduğu değerleri olmalıdır.
FİGES ailesi olarak bizim için sadece hedeflerimiz
değil “değerler”de çok önemli. Çünkü biliyoruz ki, hedeflerimize ulaşabilmek için değerlerimize ihtiyacımız
var. Bu bilinçle, geçtiğimiz yıl sadece değerlerle ilgili
çalışma yapmak üzere tüm ekip bir araya geldik. Birbirinden yaratıcı ve önemli değerler önerildi. Biz de
içlerinden verimliliğimiz artıracak ve bence en önemlisi kişilerin kendini takımın parçası hissedeceği, takım
ruhunu bir arada tutacak 4 değer belirledik ve bu değerlerle çalıştık. Sonuç ne oldu dersiniz? Geçtiğimiz yıl
şirket tarihin en büyük satışını gerçekleştirdik. Takım
olarak hedefimizin çok üzerinde rakamlara ulaşmanın
vermiş olduğu mutluluk, inandığımız değerlerle başa-

rıya ulaşmanın yanı sıra ANSYS tarafından ödüllendirilmek oldukça gurur vericiydi. Bu başarının kişisel
veya kişilerle olacak bir başarı değil ancak iyi bir takım
olarak elde edilebilecek bir başarı olduğunu biliyoruz
ve bu da bizim iyi bir takım olduğumuzu göstermiştir.

“ Ekip, birbirini puzzle gibi
tamamlar.”
“Başarılı bir organizasyonun pek çok elleri, ama tek bir beyni
vardır” (Bili Bethell)
sözü iyi bir takım ve takım çalışmasının önemini çok güzel ifade
etmiş ve aslında takım
olmanın bir grup insan
demek değil, bundan
çok daha fazlasını ifade
SEMA GÖKDEMİR
METLIFE
ettiği mesajını veriyor.
KURUMSAL ÇÖZÜMLER
Günümüzde
birçok
DİREKTÖRÜ
kurum artık iyi bir takım oluşturmanın önemini farketmiş ve özellikle insan
kaynakları politikaları ile bu yönde gelişme göstermek
için çalışıyorlar. Şirketler artık kurumsal eğitimlere çok
daha fazla önem veriyorlar. Bu eğitimler arasında en
gözde eğitim başlıklarından biri de Takım Ruhu. Başarılı kurumlar zihinsel katılımı ve inovasyonu artırmak
için hiyerarşik yapılar yerine takımlar şeklinde çalışma
yöntemiyle örgütleniyorlar.
Peki, bir grup insanın iyi ve başarılı bir takım olması
nasıl sağlanabilir? Başarılı bir takım ve doğru parçaların bir araya gelebilmesi için olmazsa olmazlar nelerdir?

Güven duygusu
İyi bir takımda olması gerektiğine inandığım en öncelikli değer, takım üyelerinin birbirine güven duyması.
Burada güven duymak aslında bizim genellikle kullandığımız güvenmek kelimesinden biraz daha fazlasını
ifade ediyor. Ekip üyelerinin ekip arkadaşlarına güçlü
ve zayıf yönlerini ortaya koyabilecek kadar güven duyması ve ekibin bu şekilde bir puzzle gibi birbirini tamamlaması. Takım çalışmasının gücünü benimseyen
başarılı liderler takımdaki her bir bireyin güçlü yönünü
KÜTÜPHANE
gözlemleyerek ön plana çıkarması noktasında ekiplerini destekleyeceklerdir.

Etkin iletişim ve ortak amaç
Etkin iletişim kurabilen ve bilgisini paylaşan üyeler
işe ve ekibe değer katarak takımı başarıya bir adım
daha yaklaştıracaklardır. İyi bir takımda tüm takım
oyuncuları üzerine düşen sorumluluğu alır ve sonuca odaklanır. Hedef ise tektir ve her oyuncu takımın
hedefini özümsemiştir. Takımda hedef birliğinin sağlanması son derece kritiktir. Performansı yüksek bir
takımda; takım üyeleri neden o takımda yer aldıklarını,
kendisinden beklenenin ve takımın ortak amacının tam
olarak ne olduğunu, takımın değerlerini çok iyi bilir ve

bu değerleri benimser. Bunun kaçınılmaz sonucu ise
yüksek başarı olacaktır.
Fikir ayrılıklarını sağlıklı bir şekilde paylaşabilmek de
takımın performansı için en önemli gerekliliklerden biridir. Aslında burada da liderlere büyük görev düşüyor.
Yüksek performanslı takımlar iletişim konusunda herkesin eşit olduğu, çekinmeden pozitif yaklaşarak herkesin birbirinin görüşlerini ifade etmesine müsade ettiği takımlardır. Liderler ekip üyelerinin kendilerini ifade
etme ihtiyaçlarını görebilmeli ve onları cesaretlendirmelidir. Bunun sonucu ise yüksek seviyede inovasyon
olacaktır. Casey Stengel’in şu sözleri çok anlamlıdır.
‘Oyuncuları bulmak kolaydır. İşin en zor kısmı birlikte
oynamalarını sağlamaktır.

KÜTÜPHANE

EKİP
LİDERLİĞİ
Harvard Business School cep kitapları serisinden Ekip Liderliği kitabı kurum içi proje bazında oluşan takımların yönetimi için bilinmesi gereken çok ciddi konulara dikkat çekiyor.
Kurum içinde gerçekleşen SAP, değişim yönetimi gibi çok
kritik projeleri kurumların etkin bir şekilde yönetmesi için
kayda değer ipuçları veriyor.
Bu kitap; etkin bir ekip yönetimi için başarıya götürecek
temel yaklaşımları tespit etmeniz ve kilit kararları almanız
gerektiğinden bahsediyor.
Bu el kitabı size şu konularda yardımcı oluyor.
• Birbirini tamamlayan becerilere sahip
	 ekip üyelerini tespit etmek
• Ekip içinde yaratıcılığı ve risk almayı beslemek
• Duraklama halinde ekibi tekrar rotasına sokmak
Kurumunuzda projeler olsun, yaratıcılık artsın diye düşünüp, daha sonra o ekibin “ hayal kırıklığı, anlaşmazlık” yaşadığı ya da “ gizli gündemler “ oluştuğu oluyor mu?
Bu kitapta, proje ekibi kurarken ihtiyacınız olan bilgiler,
hatta belki duygusal zekanızı ekip bağlamında geliştirmek
için birtakım ipuçları bulacaksınız.
Ekip liderinin yönetiminin temel ilkeleri
Ekip nedir ve türleri nedir, yararları ve zararları gibi konular gayet sade bir biçimde aktarılıyor.
Ortak amaç ve sorumluluk, risk alabilme, değişime açık
olabilme bir ekibin olmazsa olmazlarından.
Bir ekibe gerçekten gerek var mı ise sorulması gereken

diğer önemli bir soru.
Steve Sullivan’ın iyi bir ekip oluşturma reçetesi bakın nasılmış:
• Sağduyulu ve iyi insan davranışları % 50
• Olumlu bir sonuç elde etme konusunda
	 ortak arzu % 20
• Süreçte netlik % 20
• İçerik bilgisi % 10
Ekip sponsoru kim olacak? Bu projeye kim maddi ve
manevi destek verecek?
Ekip lideri; ön ayak olma, model olma ve eğitici rolü oynar.
Ekip liderinin becerileri:
• Yön verici olmak
• İyi iletişimci olmak
• Geribildirim verme ve alma kabiliyeti
• Başarı odaklılık
Kitapta ayrıca; ekip tüzüğü oluşturma, karar verme, ekip
liderinin görevleri, ödüllendirme, anahtar başarı göstergelerinin belirlenmesi gibi birçok kritik konuda örneklem ve
araç yer alıyor.
Proje esnasında oluşan sorunlarla nasıl başa çıkacağınız, başarıyı nasıl ölçümleyeceğiniz de değinilen konular
arasında….
Bizce mutlaka göz atın.

Ayın Filmi:

DEVRİM ARABALARI
6 Haziran 1961. Devlet Başkanı Cemal Gürsel tümüyle yerli üretim bir otomobil yapılmasını emreder ve görevin TCDD işletmesine verildiği bildirilir. O gün orada bulunan 23 mühendis
bu emri “Türk insanının makûs talihine karşı bir meydan okuma” olarak algılarlar. En küçük bir tereddüt ya da endişe sergilenmeksizin derhal işe başlanır. Çalışma mekanı olarak Devlet
Demiryolları’nın Eskişehir’deki Cer Atölyesi seçilir.
Zaman müthiş dardır. Ekibin Cumhuriyet Bayramı’ na kadar
yalnızca 130 günü vardır. Türkiye’nin ilk yerli otomobili olacak
eserin adı da konmuştur: “Devrim”.
“Devrim Arabaları” azmin ve birbirine inanan insanların neleri
başarabileceğini gösteren, bu topraklarda yaşanmış bir başarı öyküsüdür… Hikaye, bu aracı üretme görevini üstlenmiş 23
mühendisin kariyerlerini ve aile hayatlarını riske atarak girdikleri bu üretim macerasında zamanla, yoklukla, politikayla, karşılarına çıkan sayısız engelle mücadelelerini anlatır. Aslında anlatılan bir inanç ve azim öyküsüdür. Filmde bir mühendislik başarısının, siyasi olaylarla baştan sona nasıl yokedilmeye çalışıldığı gözle önüne seriliyor. Türkiye’nin dışarıya bağımlılığını
azaltacak bir proje olarak görünen bu olaya karşı ABD’den gelen yardım komiserlerinden, projeyi halkın gözünde küçük düşürmeye çalışan ‘medya’ya kadar birçok olgu başarıyla incelenmiş.
“Devrim Arabaları” Türk mühendisinin ve işçisinin, 20 sene
öncesine kadar toplu iğne dahi üretemeyen bir ülkede kalkıştıkları bu meydan okumayı, bugün her şeye kolayca sahip olan
nesillere, idealist zihniyeti ve zaferi de aktararak yaşattıkları bir
birlik ve başarı öyküsüdür.

TOM WUJEC:
BİR KULE KURUN,
BİR TAKIM KURUN
Tom Wujec “lokum problem”iyle ilgili yaptığı
şaşırtıcı derecede derin araştırmayı sunuyor -kuru spagetti, yaklaşık bir metre bant ve bir lokumla basit bir takım kurma egzersizi. Bu içerikle en yüksek kuleyi kim kurabilir? Ve neden
her zaman sürpriz bir grup ortalamadan daha
iyi sonuç elde ediyor?
İzlemek için: http://www.ted.com/talks/lang/
tr/tom_wujec_build_a_tower.html
Performansım E-dergi Kasım sayısı

More Related Content

Similar to Performansım E-dergi Kasım sayısı

MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdfMENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdfTeknoparkTrkiye
 
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdfParaşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdfRumeysaKse
 
Mentor MK-Sunum-2022
Mentor MK-Sunum-2022Mentor MK-Sunum-2022
Mentor MK-Sunum-2022Mustafa Kugu
 
Fark Yaratan Tek Unsur İnsan
Fark Yaratan Tek Unsur İnsanFark Yaratan Tek Unsur İnsan
Fark Yaratan Tek Unsur İnsanÖnder Birgül
 
guvenlik_yonetim_66_low2.pdf
guvenlik_yonetim_66_low2.pdfguvenlik_yonetim_66_low2.pdf
guvenlik_yonetim_66_low2.pdfYunusEmreKK1
 
World of Project Management July 2015
World of Project Management  July 2015World of Project Management  July 2015
World of Project Management July 2015Petek Kabakci
 
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdfMENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdfMustafa Kuğu
 
Kazanmak İsti̇yorsaniz (Jack WELCH) Kitap özeti
Kazanmak İsti̇yorsaniz (Jack WELCH)   Kitap özetiKazanmak İsti̇yorsaniz (Jack WELCH)   Kitap özeti
Kazanmak İsti̇yorsaniz (Jack WELCH) Kitap özetiŞükrü ATEŞ
 
Can Cirisoglu Ltd
Can Cirisoglu LtdCan Cirisoglu Ltd
Can Cirisoglu Ltdgueste3fae6
 
Özel Hastaneleri̇n Sosyal Medyadaki̇ Pazarlama Yöntemleri̇ni̇n Taki̇pçi̇ler v...
Özel Hastaneleri̇n Sosyal Medyadaki̇ Pazarlama Yöntemleri̇ni̇n Taki̇pçi̇ler v...Özel Hastaneleri̇n Sosyal Medyadaki̇ Pazarlama Yöntemleri̇ni̇n Taki̇pçi̇ler v...
Özel Hastaneleri̇n Sosyal Medyadaki̇ Pazarlama Yöntemleri̇ni̇n Taki̇pçi̇ler v...Onur Tuhta
 
Saglik sektorundeki-trend-ve-ongoruler-nisan-2014
Saglik sektorundeki-trend-ve-ongoruler-nisan-2014Saglik sektorundeki-trend-ve-ongoruler-nisan-2014
Saglik sektorundeki-trend-ve-ongoruler-nisan-2014Utkan Uluçay, MSc., CDDP
 
socialmediaintheworkplace
socialmediaintheworkplacesocialmediaintheworkplace
socialmediaintheworkplaceCigdem Duman
 
Fütüristler Derneği ve Fütürizm hakkında bilgiler
Fütüristler Derneği ve Fütürizm hakkında bilgiler Fütüristler Derneği ve Fütürizm hakkında bilgiler
Fütüristler Derneği ve Fütürizm hakkında bilgiler Ufuk Tarhan
 
Fütüristler Derneği 2011 Sunum
Fütüristler Derneği 2011 SunumFütüristler Derneği 2011 Sunum
Fütüristler Derneği 2011 SunumFuturistler_Dernegi
 

Similar to Performansım E-dergi Kasım sayısı (20)

Performansım e-dergi Ocak Sayısı
Performansım e-dergi Ocak SayısıPerformansım e-dergi Ocak Sayısı
Performansım e-dergi Ocak Sayısı
 
Strada kit
Strada kitStrada kit
Strada kit
 
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdfMENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
 
Performansım E-dergi Mart-nisan 2014
Performansım E-dergi Mart-nisan 2014Performansım E-dergi Mart-nisan 2014
Performansım E-dergi Mart-nisan 2014
 
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdfParaşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
 
Mentor MK-Sunum-2022
Mentor MK-Sunum-2022Mentor MK-Sunum-2022
Mentor MK-Sunum-2022
 
Big Brain of Pharma Genis Ozeti
Big Brain of Pharma Genis OzetiBig Brain of Pharma Genis Ozeti
Big Brain of Pharma Genis Ozeti
 
Fark Yaratan Tek Unsur İnsan
Fark Yaratan Tek Unsur İnsanFark Yaratan Tek Unsur İnsan
Fark Yaratan Tek Unsur İnsan
 
guvenlik_yonetim_66_low2.pdf
guvenlik_yonetim_66_low2.pdfguvenlik_yonetim_66_low2.pdf
guvenlik_yonetim_66_low2.pdf
 
World of Project Management July 2015
World of Project Management  July 2015World of Project Management  July 2015
World of Project Management July 2015
 
GY 35 low.pdf
GY 35 low.pdfGY 35 low.pdf
GY 35 low.pdf
 
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdfMENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
MENTOR-MK-SUNUM-2022.pdf
 
Kazanmak İsti̇yorsaniz (Jack WELCH) Kitap özeti
Kazanmak İsti̇yorsaniz (Jack WELCH)   Kitap özetiKazanmak İsti̇yorsaniz (Jack WELCH)   Kitap özeti
Kazanmak İsti̇yorsaniz (Jack WELCH) Kitap özeti
 
Can Cirisoglu Ltd
Can Cirisoglu LtdCan Cirisoglu Ltd
Can Cirisoglu Ltd
 
PTMS 14. YIL
PTMS 14. YILPTMS 14. YIL
PTMS 14. YIL
 
Özel Hastaneleri̇n Sosyal Medyadaki̇ Pazarlama Yöntemleri̇ni̇n Taki̇pçi̇ler v...
Özel Hastaneleri̇n Sosyal Medyadaki̇ Pazarlama Yöntemleri̇ni̇n Taki̇pçi̇ler v...Özel Hastaneleri̇n Sosyal Medyadaki̇ Pazarlama Yöntemleri̇ni̇n Taki̇pçi̇ler v...
Özel Hastaneleri̇n Sosyal Medyadaki̇ Pazarlama Yöntemleri̇ni̇n Taki̇pçi̇ler v...
 
Saglik sektorundeki-trend-ve-ongoruler-nisan-2014
Saglik sektorundeki-trend-ve-ongoruler-nisan-2014Saglik sektorundeki-trend-ve-ongoruler-nisan-2014
Saglik sektorundeki-trend-ve-ongoruler-nisan-2014
 
socialmediaintheworkplace
socialmediaintheworkplacesocialmediaintheworkplace
socialmediaintheworkplace
 
Fütüristler Derneği ve Fütürizm hakkında bilgiler
Fütüristler Derneği ve Fütürizm hakkında bilgiler Fütüristler Derneği ve Fütürizm hakkında bilgiler
Fütüristler Derneği ve Fütürizm hakkında bilgiler
 
Fütüristler Derneği 2011 Sunum
Fütüristler Derneği 2011 SunumFütüristler Derneği 2011 Sunum
Fütüristler Derneği 2011 Sunum
 

More from Başak Tecer Eğitim ve Danışmanlık Şirketi

More from Başak Tecer Eğitim ve Danışmanlık Şirketi (20)

Etkin iç iletişim için 6 ipucu
Etkin iç iletişim için 6 ipucuEtkin iç iletişim için 6 ipucu
Etkin iç iletişim için 6 ipucu
 
Geribildirim ne değildir?
Geribildirim ne değildir? Geribildirim ne değildir?
Geribildirim ne değildir?
 
İkna Mühendislerinin özellikleri
İkna Mühendislerinin özellikleriİkna Mühendislerinin özellikleri
İkna Mühendislerinin özellikleri
 
Eği̇ti̇mci̇ni̇n eği̇ti̇mi̇
Eği̇ti̇mci̇ni̇n eği̇ti̇mi̇Eği̇ti̇mci̇ni̇n eği̇ti̇mi̇
Eği̇ti̇mci̇ni̇n eği̇ti̇mi̇
 
Huyuna göre yönetim
Huyuna göre yönetimHuyuna göre yönetim
Huyuna göre yönetim
 
Huyuna gore satis ve musteri yonetimi egitimi
Huyuna gore satis ve musteri yonetimi egitimiHuyuna gore satis ve musteri yonetimi egitimi
Huyuna gore satis ve musteri yonetimi egitimi
 
Kurumsal aidiyet eğitimi
Kurumsal aidiyet eğitimiKurumsal aidiyet eğitimi
Kurumsal aidiyet eğitimi
 
Film saati
Film saatiFilm saati
Film saati
 
Performans Koclugu Egitimi
Performans Koclugu EgitimiPerformans Koclugu Egitimi
Performans Koclugu Egitimi
 
Koçluk yaklaşımıyla geribildirim eğitimi
Koçluk yaklaşımıyla geribildirim eğitimiKoçluk yaklaşımıyla geribildirim eğitimi
Koçluk yaklaşımıyla geribildirim eğitimi
 
Peryön dergi duyguların matematiği
Peryön dergi   duyguların matematiğiPeryön dergi   duyguların matematiği
Peryön dergi duyguların matematiği
 
Rakamlarla turkiye _temmuz 2013
Rakamlarla turkiye _temmuz 2013Rakamlarla turkiye _temmuz 2013
Rakamlarla turkiye _temmuz 2013
 
Peryön 2013 ücret artışı raporu
Peryön 2013 ücret artışı raporuPeryön 2013 ücret artışı raporu
Peryön 2013 ücret artışı raporu
 
Peryön Dergi'de sosyal zeka üzerine görüşüm
Peryön Dergi'de  sosyal zeka üzerine görüşümPeryön Dergi'de  sosyal zeka üzerine görüşüm
Peryön Dergi'de sosyal zeka üzerine görüşüm
 
Satış ve performans koçluğu
Satış ve performans koçluğuSatış ve performans koçluğu
Satış ve performans koçluğu
 
Performans sistemi danışmanlık
Performans sistemi danışmanlıkPerformans sistemi danışmanlık
Performans sistemi danışmanlık
 
Zaman yönetimi eğitimi
Zaman yönetimi eğitimiZaman yönetimi eğitimi
Zaman yönetimi eğitimi
 
Gelişim programı
Gelişim programıGelişim programı
Gelişim programı
 
Kurum içi i̇letişim ve geribildirim eğitimi
Kurum içi i̇letişim ve geribildirim eğitimiKurum içi i̇letişim ve geribildirim eğitimi
Kurum içi i̇letişim ve geribildirim eğitimi
 
Forbes Nisan, hangi meslekler yükseliyor!
Forbes Nisan, hangi meslekler yükseliyor!Forbes Nisan, hangi meslekler yükseliyor!
Forbes Nisan, hangi meslekler yükseliyor!
 

Performansım E-dergi Kasım sayısı

  • 1. KASIM 2013 • Sayı: 02 NASUH MAHRUKİ MADONNA “Akut’ta biz lider seçeriz” “I am because we are” EMRE KONUK’tan Takım çalışması sırları
  • 2. EDİTÖRDEN Merhaba, Geçen ay ilkini yayınladığımız Performansım E-dergimiz sizden gelecek geri bildirimlerle her ay daha profesyonel ve güçlü bir hale gelecek. BAŞAK TECER Bu ayın ana teması; takım çawww.basaktecek.com lışması. editor@performansim.com • • • HAYATIN İÇİNDEN: Nasuh Mahruki ve AKUT Kapakta takım çalışmasının anlamını ve ruhunu bize deprem ve doğal afetlerde en iyi şekilde öğreten kurumlardan birinin başkanı Nasuh Mahruki var. AKUT Türkiye’de ve dünyada onlarca felakette görev almış ve gönüllülerden oluşan bir kurum. • • • UZMANLAR NE DEDİ: Takım çalışmasının güven zemini üstünde gerçekleşebileceğini ve takımı bir arada tutan en önemli kavramların başında ortak inanç ve değerler olduğu ortak söylemlerden biriydi. Vizyoner liderin de takıma yön verme ve başarıya yürümesindeki rolü kaçınılmaz elbette. Herkese söz hakkı tanınan, hedefleri ve süreçleri yönetebilen, başarıların ödüllendirildiği kurumlarda takım çalışmasının etkinliğinden bahsetmek mümkün. Bunun için de yine etkin iletişim, geri bildirim ve dinleme becerileri olmazsa olmazlar arasında. Çocuk ve genç gözünden köşesinde görüş aldığımız arkadaşlarımız hayat görüşleriyle şimdiden büyüklere ciddi dersler veriyorlar. İş Ajandası’nda size gözden kaçırmamanız gereken aktiviteleri seçtik. PERYÖN KONGRESİ bunlardan biri. Ajandanıza mutlaka kaydediniz. • • • FİLM/VİDEO Devrim Arabaları’nı takım çalışmasını anlatan en iyi filmlerden biri olarak özetledik. TED TALKS’ta Tom Vujec’in “ Bir kule kurun” konuşmasına da 20 dakikanızı ayırmanızı öneririz. • • • KÜTÜPHANE Harvard Business Serisi’nin cep kitaplarından olan “ EKİP LİDERLİĞİ “ özellikle kurum içi projelerin yönetiminde size önemli ipuçları veriyor. • • • DÜNYADAN Dünyadan köşemizde ayın konuğu: JOHN MAXWELL Aralık sayımızın kapak konusu: KARİYER… Hayatımıza değer katacağımız bir ay olması dileklerimle…. Sevgi ve saygılarımla, İÇİNDEKİLER 3. 4. 5. 6-9. 10. 11. 11-12. 12-13-14. 15. 16-17-18. 19-20. 20. 21. Editörden İş Ajandası Peryön (HRM EXPO’da neler oldu?) Hayatın içinden (Ali Nasuh Mahruki ile Takım) Dünyadan (John Maxwell: Takım Çalışması Mucizesi) Bir Çocuk Gözünden (Yağmur Özbek; Bir elin nesi var iki elin sesi var) Bir Genç Gözünden (Selin Ekşioğlu; Takım liderleri dinleme ve empati becerilerini geliştirmelidir.) Sıradışı (Madonna; I Am Because We are...) Koçluk ve Mentorluk (Demet Uyar; Takım Koçu ne yapar?) Uzmana Sorduk (Takım Çalışmasının Performans üzerindeki etkisi) Ne dediler (Duygu Aydoğdu ve Sema Gökdemir ile Takım Çalışması) Kütüphane (Ekip Liderliği) Ayın filmi ve Videosu (Ayın Filmi: Devrim Arabaları Ayın Videosu: Tom Wujec)
  • 3. İŞ AJANDASI DÜNYA DEVLERİ WEBİT 2013 KONGRESİ’NDE! TARİH: 6-7 KASIM 2013 Detaylı bilgi için: http://webitcongress.com/ YER: Haliç Kongre Merkezi WEBİT, 200’ün üzerinde konuşmacı, 100’den fazla ülkeden 8000 ziyaretçinin katılımıyla CES ve MWC konferanslarını geride bırakacak. Geleceğe yön veren konu ve konuşmacıların yer aldığı kongrede katılımcılar bilişim dünyasının nabzını tutacaklar. Dünya standartlarında düzenlenen konferanslarda gündem yaratacak 200’ün üzerinde konuşmacıyla Dünya’da yılın en değerli olayı Webit Türkiye piyasası için de öncü olma özelliği taşıyor. Procter and Gamble, Unilever, Acer, Master Card, Nokia ve sektörün lider pek çok markası Dünya’nın en inovatif dijital, teknoloji şirketleri, yayıncılar ve kurumlar Webit Kongresi 2013’te olacak. Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü Oditoryum’da Dijital ve mobil pazarlama üzerine 2 farklı konferans…. Biletler için: www.biletix.com MOBİLE MARKETING CONFERENCE TARİH: 2 Kasım 2013 KONU : Alanında uzman konuşmacılar tarafından Mobil reklam ve pazarlama vizyonu, mobil-ticaret, interaktif medyanın dünü ve bugünü mobil reklam araçları gibi konular ele alınacak. KONUŞMACILAR: Zehra Öney – 360 Plus Media - Genel Müdür / Eğitim Programı Moderatörü – MMA Türkiye Başkanı, Prof. Dr. İbrahim Kırcova - Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi, Mikela Eskenazi – Blippar - New Market Consultant, Uğur Şeker – Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi, Emre Sait Türegün – Medyanet - Mobil Reklam Satış Müdürü, Işık İlhan – Garanti Bankası – Genel Müdür Yardımcısı, Emrah Salih Fakir – Pharos Kurucu. DIGITAL MARKETING CONFERENCE TARİH: 16 Kasım 2013 KONU: Dijital pazarlamaya giriş ve pazarlama stratejileri, marka ve online itibar yönetimi, e-ticaret, dijital mecralarda ölçümleme hakkında alanında üstatlar konuşuyor. KONUŞMACILAR: Prof. Dr. İbrahim Kırcova, Yıldız Teknik Üniversitesi, Cem Çınlar, Tick Tock Boom Genel Koordinatörü, Cem Batu, Plasenta Conversation Agency Kurucu Ortak, Vadi Efe, Dekatlon Buzz Yönetici Ortak, Mustafa İçil, Google Türkiye Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Pazarlama Müdürü TÜYAP İSTANBUL KİTAP FUARI TARİH: 2-10 Kasım 2013 Detaylı bilgi için: http://www.istanbulkitapfuari.com/ TÜYAP tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile 2-10 Kasım 2013 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi- Büyükçekmece’de düzenlenecek olan 32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı; 650 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımı, 300 etkinlik ve yüzlerce imza ile kapılarını kitapseverlere açmaya hazırlanıyor. Onur Yazarı Prof. Dr. Taner Timur ve Tema “Geçmişteki Gelecek” Çin Halk Cumhuriyeti ise Konuk ülke olarak katılıyor fuara… HRM EXPO’da NELER OLDU? Yiğit Oğuz Duman: “Ataerkil insan kaynakları yönetiminin küresel, açık yönetim tarzına geçmesi gerekiyor” PERYÖN’ün “Ortak
Ülke Destekçisi”si olduğu HRM Expo 2013, 17-19 Eylül’de Almanya’nın Köln kentinde gerçekleşti. PERYÖN’ün “Ortak Ülke Destekçisi” olduğu HRM Expo 2013, 17-19 Eylül’de Almanya’nın Köln kentinde gerçekleşti. Fuarın ana konuşmacıları arasında yer alan PERYÖN Başkanı Yiğit Oğuz Duman, İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği (SHRM), Global İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Howard Wallack ile “Küresel İK Eğilimleri” konusunda bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Duman’ın toplantının ardından yaptığı “Gelişen Türkiye’de Fırsatlar ve Tehditler: Değişen İK Kuralları“ başlıklı konuşması, geniş bir katılımcı grubu tarafından izlendi. Duman, konuşmasında Türkiye’deki baskın kültürün sosyal medya sayesinde değiştiğini ve şirketlerin çalışanlarını elde tutmak için bunu dikkate alması gerektiğini söyledi. Kadın istihdamının düşüklüğüne dikkat çeken Duman, “İK yönetiminin ataerkil yaklaşımlardan tamamen uzaklaşıp, küresel açık bir yönetim tarzını benimsemesi gerekiyor” dedi. Duman, HRM Expo Fuarı ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, katılımcıların Türkiye’nin nitelikli insan kaynağı ve KOBİ’lerin sunduğu büyük ortaklık ve iş fırsatları hakkında büyük heyecan duyduklarını belirtti. 15 bin kişi katıldı Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen fuara 15 bini aşkın ziyaretçi, 641 firma katıldı, 200’ün üzerinde oturum gerçekleştirildi. larından BZD Yayın ve İletişim Hizmetleri tarafından Türkçe’ye çevrilerek basıldı. Kitap, her şirketin can damarı olan “Finans” konusunda asıl işi finans olmayan yöneticileri hedefliyor. “Yöneticiler İçin Finansın Temelleri” her yöneticinin ihtiyacı olan ancak çoğu zaman göz ardı ettiği bilgileri basit ve pratik şekilde anlatıyor, kendine yatırım yapmak isteyen yöneticilere temel noktalarda uzmanlaşmaları için yol gösteriyor. ARAŞTIRMA PERYÖN YAYINLAR Finans ile ilgili bilmek istediğiniz her şey PERYÖN Yayınlar Çalışma Grubu “Yöneticiler İçin Finansın Temelleri” kitabını yayımladı. PERYÖN Yayınlar Çalışma Grubu 2012 Aralık ayında, üyelerin gelişmek istediği alanlarda, mesleğe yeni başlayanların merak ettiği konularda kitapçık ve kitaplar yayımlamak, PERYÖN Çalışma Gruplarının çalışmalarını kalıcı hale getirmek, gündemdeki konular hakkında yazmak isteyen üyeleri bir araya getirmek, ödüllü iyi örnek uygulamalarının vaka çalışmalarını hazırlamak üzere kuruldu. PERYÖN Yayınlar Çalışma Grubu’nun yürüttüğü çalışmaların ilk yayını “Yöneticiler için Finansın Temelleri” oldu. PERYÖN Yayınları’ndan yayımlanan Kitap, dünyanın en seçkin yayın kuruluşlarından Harvard Business Review Press tarafından hazırlandı ve kurumsal yayıncılık konusunda Türkiye’nin öncü firma- Sağlık ağır basıyor. Türkiye’de PERYÖN işbirliğiyle Mercer ve Marsh tarafından yapılan EMEA Sağlık Araştırması Türkiye’de işverenlerin yan haklarla ilgili eğilim ve önceliklerini ortaya koydu. İşverenlerin yüzde 79’u sağlıkla ilgili yan hakları sosyal sorumluluk olarak görüyor, yüzde 82’si verimliliği artırdığını düşünüyor. Firmaların yüzde 73’ü çalışan bağlılığı ve memnuniyeti, yüzde 52’si maliyet kontrolü, yüzde 52’si rekabetçi yan hak paketleri sunmak öncelikleri doğrultusunda ödül paketlerinde sağlıkla ilgili yan haklara ağırlık veriyor. Türkiye’de sağlıkla ilgili yan hakların maliyeti ise son bir yılda diğer ülkelere göre yüzde 1,4 daha fazla arttı. Maliyetleri ve riskleri düşürmek için işverenlerin yüzde 31’i “wellness’a” yatırım yapmayı planlıyor. YARIŞMA PERYÖN “İK BLOG ÖDÜLLERİ 2013” PERYÖN bu yıl 21’incisini düzenlediği İnsan Yönetimi Kongresi kapsamında bir ilki daha gerçekleştiriyor. PERYÖN İK Blog Ödülleri 2013 yarışmasıyla İnsan Kaynakları dünyasının en iyi blogları seçilecek ve ödüllendirilecek. Bu yıl birincisi düzenlenecek olan yarışmada, İnsan Kaynaklarının nabzını tutan, kendilerine özgün tarzlarıyla sevilerek takip edilen İnsan Kaynakları dünyasının blogları yarışacak. PERYÖN İK Blog Ödülleri’ni almaya hak kazanan ilk 3 blog, 5 Kasım 2013’te 21. İnsan Yönetimi Kongresi’nde açıklanacak.
  • 4. HAYATIN İÇİNDEN HAYATIN İÇİNDEN Ali Nasuh Mahruki BAŞAK TECER “Cesaretli bir yoldaş, güvenilir bir sırdaş ve sorumluluklarının bilincinde bir arkadaş” T akım çalışması konusunda kapak yapmaya karar verdiğimde kendi kendime şunu sordum: Akla ilk kimler gelir? Bence, sivil toplum örgütleri ve vakıflar, bu konuda çok ciddi başarılara imza atıyorlar. Hepsi değil elbette. Zira ne acı ki; bu tarz kurumlarda bile rekabet ve acımasız çekişmeler, yola çıkış amacından koparabiliyor üyeleri. Aklıma gelen ilk örgütlerden biri AKUT’tu. Türkiye’deki felaketlerde isimlerini duysak da, binlerce gönüllünün, şimdilik 33 bölgede 33 liderle yönetildiği profesyonel bir yapılanma haline gelmişti bu organizasyon. Başında da takım çalışmasını hayatının her alanında deneyimlemiş, gurur veren bir uluslararası dağcımız Nasuh Mahruki vardı. Üstelik takım çalışması kavramını evlilik kurumuna da başarıyla taşımış biriydi o. Sabah Gazetesi’nde çalıştığım dönemde Peryön ile birlikte düzenlediğimiz “ Kariyer Panayır” ında tanımıştım onu. Harika bir konuşmacı, sentez zihin ve aydındı. Heyecanla aradım, bizi hemen kabul etti. Evinde ağırladı. Tüm mütevaziliği ve misafirperverliği ile… Takım oyunu, takım çalışması ne demek? Büyük, zorlu ve iddialı hedefler, farklı yeteneklerin ve farklı bakış açılarının bir araya getirilmelerini ve tüm bu kapasitenin eşgüdümlü ve sinerjik bir ilişkiyle amaca dönük hareket ettirilmelerini gerektirir. Başarılı takımlar bu güçlerini en verimli kullanan takımlardır. Hedefler ne kadar zor olursa takımlar da o kadar donanımlı olmak zorundadır. Ekipteki herkesin katkısını yükseltecek olan bu nitelikler hepinizi başarıya daha fazla yaklaştıracaktır. Aile de bir takımdır... Hayat, bir Ailede herkesin çeşitli rol takım oyunu her ve sorumlulukları vardır ve şeyden önce çünkü eğer ailenin her bireyi kendi üzerine düşen sorumlulukinsan sosyal bir varlık olaları uygun şekilde yerine rak evrilmiştir ve bu şekilde getirirse, orada sağlıklı ve oluşturduğu kültürleri bugümutlu bir aileden söz edene getirmiştir. Toplumun biliriz. Dengeli ve üretken en küçük sosyal birimi bir hayat istiyorsak; anne, olan aile bile aslında anne gibi olmalı, baba, baba bir takım çalışmasıdır. gibi olmalı. Çocuklar da kendi üzerlerine düşen, hem okulları hem de aile içindeki ve dışarıdaki sosyal yaşamlarında üzerlerine düşen sorumlukları yaşlarının gereği gibi taşıyabilecek olgunlukta olmalıdır. Yani ailenin her bireyi üzerine düşen rol ve sorumlulukları yerine getirmelidir. O zaman sağlıklı bir aileden söz edebiliriz. Hayat bir ortaklıktır, müşterek bir paylaşımdır. Hayatın her alanı böyledir. Bu ortak yaşamda çoğu zaman seçmediğimiz insanlarla ve takımlarla birlikte hareket etmek, çalışmak, proje yapmak zorunda oluruz. Ne okul, ne de sınıf arkadaşlarımızı, ne iş ne de proje arkadaşlarımızı seçebiliyoruz. Ama hepimiz, hayatın her alanında sürekli olarak bir şekilde bir araya geliyoruz ve iş ve güç birliği yaparak birlikte hareket unutmamalıdır. Yaptığı işler, takımın başka oyuncularının ediyoruz diğer insanlarla. O yüzden, herkesin erken yaşlaryaptığı başka işlerle birleşecek ve bütünün içindeki yerini dan itibaren hayatın bir takım oyunu olduğunu öğrenmesi alacak sonuçta. Dolayısıyla, işin üretim aşamasında bireyselgerekiyor. Kişinin kendi üzerine düşen rol lik olabilir, takıma gerek olmayabilir ama ve sorumlulukları, başkalarından bekleneticede; O da bir takımın parçası olarak Cesaretli bir yoldaş, güve- bir iş ortaya koyuyor. Bu yüzden, birlikte mesi ve beklememesi gerekenleri çok iyi bilmesi ve buna göre hayatını ve ilişkilerini nilir bir sırdaş ve sorumlu- yaşıyorsak, birlikte bir yaşam paylaşıyorsak düzenlemesi çok önemlidir. ki; başka bir hayat da mümkün değil o luklarının bilincinde bir arkaToplumsal bir varlık olarak, çağdaş bir yüzden herkesin bir şekilde, o toplumsal birey olarak apartmandaki, mahalledeki, daş olmalısınız. Başkalarını paylaşma ve sözleşmeye uyması ve kenilçedeki, şehirdeki, toplumdaki insanlar duygularını anlayabilmeli disine bir yer bulması gerekir. hepimiz; ortak bir yaşam paylaşıyoruz. Bu Kişilik olarak yalnızlıktan hoşlanan ve ve hak vermesiniz de kabul ortak yaşamı düzenleyen kurallarla hayatı yalnız çalışmayı tercih eden biriyse, bu şehepimiz için daha kolay, daha güvenli, etmelisiniz ve ekibinizdeki kilde yaşamını sürdürebileceği yeteneklere daha konforlu ve daha üretken kılmaya herkesle sağlıklı bir empati sahip olması ve bunları geliştirmesi çok çalışıyoruz. Kırmızı ışıkta durmamız, vergi zeminde buluşabilmelisiniz. önemli. Ancak yüksek ve özgün becerivermemiz, sıramızı beklememiz, Askere lerle bu farklılığını ortaya koyabilirse, bu gitmemiz gibi... şekilde de tercih edilerek yalnız çalışma isteğini sürdürülebilir bir biçimde hayatına yansıtabilir. Ancak Takım çalışması topluma ne sağlar sizce? çoğumuz için daha somut bir takımın içinde hareket etmek Toplum hayatında her bireyin hareketli ve etkili olması, dikdaha kolay ve daha güvenlidir. katli ve uyanık olması gerekir. Hem kendi hak ve payına sahip BİR ARTI BİRİ İKİDEN BÜYÜK YAPAN OLMAK çıkması, hem de toplumu oluşturan toplumun diğer katmanlardaki, sosyal sınıflardaki, kendisi kadar şanslı olmayanların Peki, iyi bir takımın olmazsa olmazları neler? hak ve paylarına sahip çıkması gerekir ki; çağdaş, medeni Bir takımın parçası olmak demek; takıma, takım arkadaşlaileriye doğru bakan, insanı merkeze alan, fırsat eşitlikçi, adil rınıza, lidere, hedefe ve sürece karşı sorumlu olmak demek. rekabetçi, hukuka saygılı, demokratik değerleri içselleştirmiş, İyi bir takım oyuncusu olmak demek; 1 + 1’i 2’den büyük laik, sosyal bir hukuk devleti yapısı oluşabilsin. Tüm bunlar yapabilenlerden olmak demektir. Bir araya geldiğinizde var aslında, modern insanlar olarak en az 200 bin yıldır birlikte ettiğiniz bütünün, parçalarının toplamından daha büyük olması yaşamanın ortaya çıkardığı kültürlerin en ileri bir parçası ve demektir. İyi bir takım oyuncusu olmak için sorumluluklarıinsanın yaşam kalitesini geliştiriyor, verimliliğini artırıyor, ömnızın farkında olmalısınız, kendinize güvenmeli ve güvenilir rünü uzatıyor ve yaşamdan aldığı keyfi ve mutluluğu artırıyor. olmalısınız. Verdiğiniz sözleri tutmalı, tutamayacağınız sözleri En önemlisi ise, farklı zihinlerin ve kültürlerin yaratıcılıklarının vermemelisiniz. Üzerinize düşeni eksiksiz yerine getirebilecek sinerji yaratarak, içinde yaşadığımız ve kullandığımız tüm kadar gayretli, sinerji üretebilecek kadar çalışkan, diğerlerini teknolojiyi ve gelişmelerin gerçekleştirilmesini sağlamasıdır. destekleyebilecek kadar özverili ve hedefe ulaşabilecek kadar Her bireyin takım çalışmasına uygun olması da kararlı olmalısınız. gerekir mi? Eğer bir takımın
parçasıysak, bizden
isteneni, üzerimize düşeni Herkesin mesleğinde takım çalışması yapmak gibi bir eksiksiz yerine getirmek zorundayız. Bu sadece kendimize zorunluluğu yok. Örneğin IT sektöründe yazılımcılar, çoğu karşı olan sorumluluğumuzdan değil, ekip arkadaşlarımıza, zaman tek başlarına çalışarak, zamanı kendilerine göre ayarekibimizin liderine, hatta ekibin temsil ettiği yapıya karşı olan lıyorlar. Bu tarz iş alanlarında, mesleklerinde bu tarz fırsatlar sorumluluğumuzdandır da. Hepimiz aynı gemideysek bu mümkün elbette… gemiyi güvenli yüzdürme konusunda her birimize ayrı ayrı Yine de o kişi; başka büyük bir takımın parçası olduğunu sorumluluk düşer ve sonuç hepimizin ortak gayretine bağlıdır.
  • 5. HAYATIN İÇİNDEN DÜNYADAN Burada kurum kültürü ve değerleri budur, hareket alanın burasıdır, bu hareket alanı içinde sorumluluğuyla birlikte sonsuz yetkiye sahipsin. Bu alanın dışında kalan her şey yönetim kurulunun sorumluluğundadır. Nasuh Bey’in eşi Mine Hanım; İzmirli, akıllı ve güzel bir kadın. Bir o kadar da, samimi… İktisat okumuş, sonra da pazarlama yüksek lisansı yapmış. Bilişim sektöründe 9 yıl yöneticilik yapmış. 12 yıl önce Avrupa Rallisi’nde tanışmışlar. Lojistik anlamda destek olduğu bu projede tanışmışlar, onu havaalanından almış, bir daha ayrılmamışlar. Evlendikten sora da birlikte bir takım olup, güçlerini birleştirmişler. Mine Hanım, Nasuh Bey’in bir nevi menajeri olmuş tüm seminerlerini, konuşmalarını, ajandasını O takip ediyor. Onlar özel hayat dışında, özel hayatlarında da bir takımlar… Mine Mahruki’ye sordum; takımın en önemli yapısı olan ailede nasıl değişti roller sizce? Günümüzde kadının aile içerisindeki görevleri biraz daha Kurum kültüründe sizce, takım çalışması mantığının oluşması için neler yapılması gerekiyor? Öncelikle kurumda yöneticilerin, lider kadronun bununla uyumlu olması gerekir ki kurum içindeki herkes için doğru bir örnek teşkil edebilsin. Dolayısıyla kurumun içinde çeşitli yetki ve sorumluluğa sahip herkesin takım çalışmasını desteklemesi ve örnek olması gerekir. Yoksa dediğini yapmayan bir yönetici inandırıcı olmaktan uzağa düşer. Bir de tabi ki tüm kurum içi çalışmalarda, takım çalışmasının desteklenmesi ve özendirilmesi, bu anlayışın bir kurum kültürü haline getirilmesinin sağlanmasını kolaylaştıracaktır. LİDER SÖZ HAKKI VERİR…. Neler engeller peki? Hangi tavırlar? Karar alma mekanizmalarında ya da iş üretimiyle alakalı düşüncelerin tartışılacağı ortamlarda, liderin buna izin vermemesi ve sadece yukarıdan aşağıya tek yönlü bir iletişimin olması takım çalışması işleyişini engeller. Sonuçta; nihai kararı, yetki ve sorumluluğun da sahibi olan en tepedeki yönetici verecektir. Ama herkesin dinlendiğine emin olması çok önemlidir. Takımdaki herkes düşüncelerinin dinlendiğini bilirse, karar ne biçimde çıkarsa çıksın kendi düşüncelerinin de göz önüne alındığını bilir ve kendisini de bu sürecin bir parçası hisseder. Yöneticinin elbette ki astların verdiği kararları uygulamak gibi bir zorunluluğu yoktur sonuçta. Çünkü O’nun çok daha büyük ve derin bir bilgi birikimi vardır ve astların hakim olmadığı başka bileşenleri de hesap ederek kararını verir. Takımdaki herkes, süreci kendi ilgi, bilgi, yetki ve sorumluluk alanındaki kadarıyla yorumlar ama en üstteki kişi ya da kişiler tüm süreci ve ilişkileri çok daha fazla bilgiyle ve daha derin bir farkındalıkla yorumlar. O yüzden zaten liderdir, yöneticidir, yönetim kuruludur... Akutta herkes gönüllü, 5 tane profesyonel var. Ama herkes gönüllü. Orada motivasyonu ne sağlıyor? AKUT’taki herkesin motivasyonu hayat kurtarmak. Bu o kadar etkileyici bir şey ki büyüsü kendi içinde. 17 – 18 yıldır, aklınıza gelebilecek her şart altında gerçekleştirdiğimiz 1500’e yakın operasyonda, 1800’ün üzerinde insanın hayatını kurtardık bugüne dek. Bu hepimizi heyecanlandıran, coşturan, daha iyisini, en iyisini yapmamız için motive eden eşsiz ve paha biçilemez bir sonuç. Hepimizin ortak mücadelesi, bu sonucu geliştirmek ve artık önlenebilir sebeplerle insanlarımızın ölmediği, afetlere dayanıklı, çağdaş medeniyetler içinde layık olduğu yere ulaşmış bir Türkiye’de yaşamak. AKUT’TA BİZ LİDER SEÇERİZ… Peki orası bir kaos ortamı. Siz bu ortamı nasıl yönetiyorsunuz? Günlük işleyişte hepimiz zaten birbirini seven, güvenen, bir şeyler paylaşmaktan, birlikte üretmekten keyif alan insanlarız. AKUT’un dağcılar tarafından kurulması ve dağcıların ip arkadaşlığı ve birbirlerine hayatlarını emanet etme kültürü AKUT içinde de benzer şekilde oluştu. Yüksek kabiliyetler, karşılıklı güven ve anlayış ve ortak amaç ve amacın büyüklüğü hepimizi birbirimize daha fazla yaklaştırıyor. Günlük hayatı yönetmek genelde kolaydır ancak operasyona çıktığımız anda liderin sözü geçer. Yaptığımız çalışma her ne kadar gönüllü de olsa, insan hayatı odaklı hata kabul etmez yapısı nedeniyle, yetki ve sorumlulukların açık olarak tanımlandığı lider odaklı bir kurum olarak tasarladık AKUT’u. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde 33 Ekibimiz ve 33 Liderimiz var. Tüm liderler doğrudan yönetim kuruluna ve bana bağlı olarak çalışıyorlar. AKUT’un lider odaklı yapısı gereği hiçbir zaman bölge seçmedik, lideri seçtik hep. AKUT’un kurum kültürüne ve değerlerine uyumlu bir şekilde çalışabilecek, kendi kabiliyetleriyle AKUT’a değer katabilecek, ülkesini ve insanları seven kişileri seçmeye büyük özen gösteriyoruz. O’nun etrafında O’na güvenerek, O’na inanarak, yetki ve sorumluluklarını net bir şekilde çizerek tüm süreci ve işleyişi liderin inisiyatifine bırakarak çalışıyoruz. Dolayısıyla liderlik için şunu söylüyoruz. arttı. Kadın bir cok role girmek zorunda kaldı. Yakın bir zamana kadar bu durumu özetleyen cok güzel ve anlamlı bir reklam filmi vardı. Bir cocuk annesini tanımlarken; benim annem, aşçı, benim annem hemşire, benim annem öğretmen, …. diye söylüyordu. Aile içerisindeki neredeyse tüm görevler annede, her şey annesi olmuş. Türkiye ‘de aileler maalesef birçok seyi paylaşmıyor. Aslında her şey paylaşıldıkça güzel ve anlamlı. Ben Nasuh’la evli olduğum için şanslıyım. Biz hayatı paylaşmaktan, birlikte yaşamaktan keyif alıyoruz. Aile içerisinde hareket ederken her şeyi doğru ve özenli bir sekilde yapmaya calışıyoruz. Paylaşıldıkça her şey biraz daha değerli oluyor. Biz bir takım olarak hareket ediyoruz. Sanırım biraz daha kurumsal yaklaşıyoruz. Son cümlemiz şu oldu : Herkes üzerine düşeni en iyi şekliyle yerine getirmeli.
  • 6. John Maxwell : Takım Çalışması Mucizesi “Harika bir takımın gücünü kullanın, mümkün olduğunu anladığınızda hayal ettiğinizin üzerinde şeyler başaracaksınız.” 27 yıldan daha uzun bir süre önce, bir Amerikan Kolej takımı bahislerde yenilemez görülen, favori Sovyet takımını yendi ve bunun üzerinden çok geçmeden 1980 Kış Olimpiyatlarında altın madalyayı kazandı. Sports Illıstrated takımın altın madalyaya koşması üzerine “Bu ABD spor tarihinin belki de en unutulmaz anı olacak” yazdı, ve devam etti: “Bütün bir ulusu coşturan bir an.” Ülkeyi -veya en azından profesyonel basketbolu seven bir kısmını- coşturan diğer bir takımsa, 1995-96 Şikago Bulls. Michael Jordan, Scottie Pippen ve Dennis Rodman gibilerinin liderliğinde bu takım, bütün zamanların en iyi sezon rekorunu kırdı (72-10) ve 1996 NBS finallerinde Seattle SuperSonics bozguna uğratarak devam etti. 1980 ABD hokey takımı ve 1995-96 Şikago Bulls oldukça farklıydılar. Biri az tanınan amatörlerden oluşuyordu, diğeri profesyonel süper starlardan. Biri ciddi bir ezik, diğeri yıl boyunca baskın bir güçtü. Bu ve diğer farklılıklara karşın, her ikisi de Amerikan tarihinde en büyük spor takımları listesinde kolayca boy gösterebilir. Özellikle benim kadar takım çalışmasına önem verenler için, bu iki grup sporcuyu hedeflerine ulaşmak için birbirleriyle kaynaştırmanın yolu, ilham vermek. Bireysel olarak hiçbiri - büyük yetenek Michael Jordan bile –birlikte yaptıkları şeyi başaramazdı. Onlar başarmak için bir diğerine ihtiyaç duydular. 40 yaşıma kadar takım çalışmasının önemini şimdi anladığım kadar açık idrak edemedim. Hayatımın ilk yarısını değerlendirmeye başladığımda cesaretimi kaybettim, çünkü şimdiye kadar başarmayı istediğim şeyleri yapamadığımı farkettim. Disiplinliydim, sıkı çalıştım ve insanlara yardım ettiğimi düşünüyordum. Fakat bir şey eksikti. Sonunda bu şeyin ne olduğunu farkettim. Her ne kadar kendimi geliştirmeye konsantre olsam da, iyi bir takım oluşturmaya yeterince odaklanmamıştım. Çıkardığım sonuç, bunun büyük bir hata olduğuydu. Bu beni bütün potansiyelimi kullanmaktan alıkoymuştu. 40 yaşımda başarımın kabiliyetlerim, yeteneklerim ve bana karşıma çıkan fırsatlar tarafından belirlenmediğini farkettim. O iyi bir takım kurabilmeme göre belirlenecekti. Bu farkındalık insanın hayatını o kadar değiştirici idi ki; benim Liderliğin 21 Reddedilemez Yasası –Beyin Takımı Yasası- ‘dan biri olan, size en yakın kişilerin sizin başarı seviyenizi belirleyeceği maddesini doğurdu. O zamandan beri, takımımı geliştirmek benim bir numaralı önceliğim oldu. Bugün bile -16 yıldan daha fazla bir süre sonra- başka her şeyden çok enerjiyi, zamanı ve kaynağı beyin takımımı geliştirmeye ayırıyorum. Sonuçlar çabaların hakkını veriyor, çünkü benim takımım benim işimi yapıyor. 1. Benim takımım beni olduğumdan daha iyi yapar. Eğer, takımımın üyeleri burada olsaydılar, onlarda size aynı şeyi söyleyeceklerdi. 2. Benim takımım benim değerimi katlar. Bu insanlar konu diğer insanlara katkıda bulunmaya gelince benim değerime katkı yapmaz, onu fazlasıyla katlarlar. 3. Takımım yapabileceğimin en iyisini yapmamı sağlar. Çünkü benim beyin takımımın üyeleri beni tamamlar ve iyi yapmadığım şeyleri yapar, ben iyi yapabildiğim şeyler üzerinde odaklanabilirim. 4. Takımım diğer insanların en iyilerini yapmalarına yardım etmemi sağlar. Bir takıma sahip olmam insanların benim “en etkili nokta” veya “en güçlü yön” dediğim –yeteneklerin tutkuyla buluşarak sonuç ve mükemmellik getirdiği yerdurumlarını görmem için aralarında gezmemi olanaklı kılar. 5. Takımım benim için zaman yaratır. Bu güvenilir meslektaş grubu olmasaydı, herşeyi kendim yapmak veya en azından yakından gözlemlemek zorunda kalırdım. Mükemmel bir takımla, diğerleri önemli sorumluluklar alarak beni öncelikli konulara konsantre olmam için özgür bırakırlar. 6. Takımım bana üstünlük sağlar. En iyi arkadaşlarımın bazılarının benim takım arkadaşlarım olduğunu söylemekten mutluyum. 7. Takımım bana gönlümün istediğini yapmamda yardımcı olur. Sadece bu da değil, takım üyeleri sıklıkla beklentilerimi aşan bir şekilde onları yapmama yardımcı olur. 8. Takımım benim hayallerimle benim çabalarımı birleştirir. Mükemmel bir grup insanla çevrelendiğinizde, bilinen tabiriyle T-A-K-I-M gerçekten şunu haklı çıkarır : Herkes Birarada Daha İyiye Ulaşır. En önemlisi bu kazanımlar sadece beni ilgilendirmiyor. İyi bir takım bütün bunları her lider için yapabilir, ben 40 yaşımda yaptım, bu tek kişilik şov adamı olmayı bitirir. Andrew Carnegie ‘nin dediği gibi: “Başkalarının yardımını aldığınızda, yalnız başınıza yaptığınızdan daha iyi işler çıkarttığınızı farkettiğinizde, gelişiminizde büyük bir adım belirir.” Kaynak: http://www.success.com/articles/277-themiracle-of-teamwork BİR ÇOCUK GÖZÜNDEN BİR GENÇ 11 Yaşındaki Yağmur Özbek için takım çalışması: “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” Yağmur Özbek 11 yaşında Doğa Koleji Ataşehir, 6. Sınıf öğrencisi. Aslan burcu olmanın verdiği özellikleri taşıyor. Tam bir lider. Etrafında arkadaşlarını toparlaması, oyun kurması ile tanınıyor. Lakabı yamyam. Hayvanları ve doğayı çok seviyor. Bir balığı, kuşu ve kedisi var. Keman çalıyor, müzik dinlemeyi seviyor. Takım olmak, birkaç kişiyle projelerde çalışmak demek. Mesela bu konuda bir atasözü var. “ Bir elin nesi var, iki elin sesi var” . Bir kişiden daha fazla kişi olursan, birlikten güç doğar demektir. Ben Galatasaray ve Milli Takım’ı tutuyorum. Sosyal sorumluluk projelerinde varım. Mesela ailemle 1000 tane mavi kapak topladık. Hocam, onu engelli olan kişilere sandalye almak için kullandı. Sınıfça da topladık. Takım çalışması, birlikte başarıya yükselmemizi sağlar. Bunun için de birlikte karar vermek gerekir, kişiler kendi başlarına karar verirlerse takım çalışması olmaz. Çünkü dağınık olur. Birkaç ki- şi olursa takım çalışması daha iyi olur. Takımda lider olması gerekir. Lidere YAĞMUR ÖZBEK arkadaşlarımızla beraber karar veririz. Liderin bilgili kişi olması gerekir. Liderin görevi, arkadaşlarına bilgi vermek, yönlendirmek. Gerekirse takıma uymayan varsa kişiyi takımdan dışarı çıkartır. Aile de bir takımdır… Aile de bir takımdır. Herkesin görevi vardır. Mesela annem yemek yapar, babam çalışır. Sorumluluklarını ve görevlerini yerine getirmezse insanlar, takım dışı olurlar. O takıma ait olmazlar. Biz 6 C sınıfı bir takımız. Sınavlarda birlikte çalışırız. Sınıfımızın başarı ortalaması yüksek olursa sevinir, partiler yaparız. Bizde herkes lider gibi, henüz sınıf başkanı seçilmedi. Herkes birbirini sevdiği için herkes lider gibi. Çünkü takımda herkesin birbirini sevmesi önemlidir. BİR GENÇ GÖZÜNDEN SELİN EKŞİOĞLU Takım liderleri dinleme ve empati becerilerini geliştirmelidir. Selin, 17 yaşında Doğa Koleji Acarkent IB 12. sınıf öğrencisi. Sosyal zekası son derece gelişmiş, kendisini; “güçlü, iyi iletişimci ve azimli” olarak tanımlıyor. 9. sınıfta Eğitim ve Bilim Projeleri Başkanlığı yapan Selin, 10.sınıfta ise t-MBA Eğitim Modeli’nin önemli bir modülü olan öğrenci meclislerinde 6 başkanlığın bağlı bulunduğu Meclis Başkanlığı’na seçiliyor. Bu meclisin görevleri; okuldaki eğitime dair bilincin sağlanması, okul içi aktiviteleri ve sosyal sorumluluk projelerini organize etmek, okulu dışarıda gerçekleşen iş dünyasıyla ilgili etkinliklerde ve akademik alanlarda temsil etmek, akademik anlamda bir farkındalık yaratmak. “Sosyal, ileti- şim becerileri yüksek biriyim” diyor kendisini anlatırken. İnsanları ve olayları organize etmeyi ve takımla çalışmayı seviyor. Lider pozisyonluğu ona uygun. İşletme okumayı hedefliyor. Daha önceki okulunda sadece akademik başarılara önem verildiğini, ancak Doğa’da akademik başarısının yanı sıra sosyal ve kendini ifade etme becerilerini de geliştirdiğini ifade ediyor. 2012 yılında Apple İngiltere’de Apple Liderlik Zirvesi’nde Doğa Koleji’ni ve t-MBA eğitim modelini anlatan bir sunum yapmış ve daha sonra da yine aynı dönem, İngiltere’deki BETT (British Educational Training andTechnology Show) Eğitim Fuari’nda Doğa Koleji’ni anlatmış.
  • 7. SIRADIŞI BİR GENÇ GÖZÜNDEN Selin, t-MBA kapsamında aldığı derslerden biri olan Yönetim ve Organizasyon dersinde edindiği bilgiler ışığında takım çalışması ile ilgili edindiği bilgileri Öğrenci Meclisleri başkanlığı görevinde hayata geçirme şansı yakalıyor. Küçük yaştan beri birçok aktivite yaptım; yüzme, basketbol vb … İlk takımım yüzme sporunda oldu. Beni takım çalışmasında çeken; bir grup insanın hep birlikte fikirlerini ortaya atması, sonra bunları hep birlikte düzenleyebilmesini görmek. Herkes çok farklı olabilir, farklı ya da zıt noktalarda görüyor olabilir. Onları bir araya getiren de bu oluyor. Takım çalışmasının olmazsa olmazı bence güvendir. Takımda birbirine güvenmeyen insanlar varsa, bir takım hiçbir şekilde ilerleyemez diye düşünüyorum. Kendinden bir şeyler ortaya koymak, fedakârlık yapabilmektir. Kendi fikir ve değerlerini ortaya atabiliyorsan takım çalışması oluyor. Bireysel düşünce, bunun ortaya çıkmasına engel olur. Takım üyelerinin kendini düşünmesi, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi ya da kendi planları doğrultusunda hareket etmesi takımı bitirir. Bireysel düşüncelerde olanlar, genelde takım üyelerine güvenmedikleri için öyle davranırlar. Takımdan çıkacak kararın kendileri için en doğru olmadığına ya da bireysel çıkarlarına uygun olmadığına inandıkları için öyle davranırlar. Ya da kendi fikirlerine değer görmediğini görünce… Bu kişileri kazanmak için ona güven vermek ve sözlerine değer verildiğini göstermek gerekir. Takımda bazen lider daha çok ortaya kendini koyabildiği için lider olur. Bazen de lider seçilir. Kendi deneyimimde oy verildi. Ama bir takımda doğal lider olması daha mantıklı bence. Lider, iyi bir dinleyici olmak zorunda. Liderler, güce sahip olduklarında dinlemeyi unutuyorlar. Liderin herkesin fikrine değer verdiğini göstermesi gerekir. Lider, ne kadar dengeliyse, takım da o kadar dengeli olur. İçeridekini dışarıya, dışarıdakini de içeriye doğru yansıtabilmesi gerekir. dırılması” sağlanıyor. Afrika, töre ve yoksullukla boğuşuyor. Orada onlara vizyon veren bir lider yok. Çocuklara tecavüz ediliyor, gasp oluyorlar. İş vermeye çalışılan yerlerde erkekler çalışmıyorlar. Zira kendilerini alkole vermişler. İnsanlar sıtma ve koleradan ölüyorlar. Afrika’da insanlar kurban rolü oynamayı seçiyorlar. Birbirlerini suçluyorlar ya da içlerine şeytan girdiğini düşünüyorlar. Bu iş için en uygun sensin mesajı Madonna, “bu hikâye, Malawi ile ilgili ama belki de, hepimizle ilgili” diyor. “Teknoloji bizi birbirimize yakınlaştırdıkça, kontrolünü daha da kaybeden bir dünyaya dönüşüyoruz, birbirimizden daha da uzaklaşıyoruz. Eşitsizlik, kargaşa, felaketler ve şiddet….Dünyanın dört bir yanında, Afrika’da kendi arka bahçemizde… Kendimizi kuşatan yıkıma ve açıklanamaz ıstıraba daha fazla kayıtsız kalamayacağımız bir zamandayız. Herkesin karnını doyurmaya, başının üzerinde bir çatıya, iyi bir yaşam için fırsata ihtiyacı var. Bazılarımızın rehberliğe, diğerlerimizin ise umuda ihtiyacı var. .Herkesin bir anne ve babaya ihtiyacı var. Peki, anne baba yoksa? Bu anne ve babasız çocuklara bakmak kimin işi o zaman?” Madonna, 6 yaşındayken annesini kaybetmiş ve bu öksüz ve yetim çocuklarla bir bağ kurduğunu düşünüyor. “Bu çocukları gördüğümde anne ve babalarını ve evlerini kaybettikleri halde hala nasıl olur da, gülümsediklerini düşündüğümde, bir konuda kendimi nasıl kötü hissedebilirim ki dedim ?” diyor içinden. Yaşamı bir kez daha takdir ediyor. “İnsanlar bana her zaman neden Malawi’yi seçtiğimi soruyorlar” diyor Madonna. Ben de diyorum ki; “Ben seçmedim. O beni seçti.” Ben liderken, insanların bana danışmalarından, sorun olduklarında bana anlatmalarından, onları iyi organize etmemden iyi bir lider olduğumu anladım. İnsanlar obje değiller, organize etmek demek; 2 sandalyenin yerini değiştirmek değildir. İşin ona verilmesinin bir sebebi olduğunu hissettirmek, bu iş için en uygun kişi sensin motivasyonu vererek yaptırmak önemli. Takımda motivasyonu, önce lider sonra tüm takım üyeleri bir de, yaptıkları başarılar sağlar. Takım çalışması, kişilerin birbirini motive etmesini ve aslında bireysel başarıyı da sağlar. Takımlara liderlik yaptığımda zorluklar karşısında yılmamam, ne hata yaptığımız önemli değil, bundan sonra ne yapacağımıza odaklanmam takımın başarısında etkili oldu. Takım liderlerine önerim; en büyük eksiklik olan empati ve dinleme becerilerini önemsemeleri. SIRADIŞI I AM BECAUSE, WE ARE… BU HİKAYE HEPİMİZLE İLGİLİ 1 MİLYON YETİM BEN VAR’IM, ÇÜNKÜ BİZ VAR’IZ… Bu bölüm, aslında dergimizin en can alıcı yeri… Zira sıranın dışında olmak çok büyük maharet, cesaret ve yürek ister. Her sayıda bu bölüme konu bulmak da, bizim için öyle olsa gerek… Aklımdan geçen kişiyle maalesef irtibat kuramadım. Belki başka sayıya konuk edebiliriz onu. Ancak seyrettiğim ve aklımı başımdan alan gerçek bir hikâyeyi sizlerle paylaşma fırsatı verdiği için Madonna’ya teşekkür etmek istiyorum. Onunla henüz tanışmadım. Ancak yaptığı DVD sanırım ilk kez, gerçek anlamda O’nu anlamama yardımcı oldu. Bu bir belgesel, 2008 yılında Madonna’nın katkılarıyla çekilmiş ve Cannes Film Festivali dâhil gösterilmiş ve The Time dahil olmak üzere uluslararası basın tarafından övgüyle karşılanmış bir yapıt…. MALAWİ HAKKINDA… DVD ile ilgili bilgiyi birçok kaynaktan bulabilirsiniz. Konu Afrika’nın küçük bir ülkesi ve dünyanın en yoksul 2. ülkesi olan Malawi’de geçiyor. İngiliz sömürgesinden sonra 31 yıllık dikta ile yönetilmiş.12 milyonluk ülkede, 1.5 milyon AIDS’linin yaşadığı, 1 milyon çocuğun AIDS yüzünden yetim kaldığı, çocukların aile reisi olduğu bir ülke Malawi… Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre, nüfusun % 66 ‘sı günde 1 USD’dan az para ile geçiniyor. Küçük bir çocuğu okutmak yılda 40 USD tutuyor. Ancak böyle bir parayı kazanmak mümkün değil. Ülkenin % 70’i kırsallarda yaşıyor ve AIDS salgını başlayalı 15 yıl olmuş. 9-10 yaşında çocukların aile reisi, bir nevi takım lideri olduğu onlarca köy var. “Wapadere” denilen bir töreye göre, evladı ölen kadına kabilede seks yapacak bir erkek seçilerek onun “ölümden arın- “Viktoria Kleen adında bir kadın, bir gün bana telefon etti ve bu ülkede 1 milyondan fazla AIDS yüzünden yetim kalan çocuk olduğundan” bahsetti. “Yeterince yetimhane olmadığını ve çocukların her yerde yaşadığını” söyledi. “Sokaklarda, köprü altında uyuyorlar, terk edilmiş binalarda saklanıyorlar, kaçırılıyorlar ve tecavüz ediliyorlar “ dedi. Durumun çok acil olduğunu söyledi. Sesi çok yorgun geliyordu ve ağlamak üzereydi. Benim kaynakları bol ve söylediğim ve yaptığım şeylere insanların dikkat ettiğini söyledi. Sonra bana haritaya bakmamı söyledi ve telefonu kapattı. Bir araştırma yapmaya karar verdim. Tahmin ettiğimden çok daha fazlasını öğrendim. Malawi, kendim ve insanlık hakkında… Zulu dilinde bir deyiş varmış: “Amnuntu abuntu ubantu… “ I am because we are… Ben varım çünkü biz varız… Bir düşünün, siz olmadan benim bir anlamım yok… Desmond: “Eskiden Afrika tüm insanlar için bir barınakmış, yiyecek bulmak için insanlar buraya kaçarmış. Bana Afrika’yı neden bu kadar çok sevdiğimi, soranlar oluyor. Ben de; dünyanın hiçbir yerinde buradaki kadar her sabah, kalbinde bir şarkı ile uyanan insan olmadığını söylüyorum.” diyor. Billl Clinton; “Acılarını ve yoksulluklarını şarkılarına döküyorlar ve etrafındakilerin çılgınlıklarını. Sanki yüzbinlerce yılın bilgeliği işlemiş gibi şarkılarına. “ GERÇEK HİYAKELER Farizo’dan: “Benim adım Farizo, Khanda köyündenim. Öksüz ve yetimim. Annesiz ve babasız olmak, aklımdan çıkmıyor, çoğu zaman kendimi kötü hissediyorum. Üzülüyorum çünkü arkadaşlarım bana ailelerinin yaptığı güzel şeyleri anlatıyorlar. Bana bu fırsatı verecek kimse yok. Anne sevgisinden yoksunum. Çoğu zaman beni okula gitmek için teşvik eden biri yok. Ebeveynlerim olsa beni teşvik ederlerdi. En büyük sorunum gıda eksikliği. Çoğu zaman günde sadece bir öğün yiyoruz. Bu sadece benim sorunum değil, köyümdeki birçok insan aynı acıyı yaşıyor. “ Bir kadın anlatıyor. “Hastaneye gitmek bizim için çok zor. Yol parası 2 USD tutuyor. “ Bu hastane 15 mil uzaklıkta, bisikletle gitmek için güç gerekiyor ve kadın 40 kg civarında. Bu bölgelerde nakit ekonomisi yok. (nakit yok) Hükümet hastalıklar hakkında konuşmuyor. Halkın konuşmasını da engelliyor. Sanki her şey yolundaymış gibi davranılıyor. Tam bir sessizlik girdabı aslında. Flora ve Mavuto’nun hikayesi Flora, ölmekte olan bir anne, bakın ne diyor: “Geleceğim kalmadı benim. Yapmak istediklerimi yapamadım. Çocuğuma bakmak istiyorum, o daha 8 yaşında. Büyüyebilse keşke, okulunu bitirse… Ve iyi bir eğitim alsa… Keşke dışarı çıkıp, yürüyebilsem…” Bir deri, bir kemik kalmış bu kadını bahçeye çıkartıp, bidonla taşıdıkları suyla yıkamaya çalışıyorlar. Resim içler acısı… Kadın devam ediyor konuşmasına: “Konuşan, sohbet eden, gülüşen insanları gördüğümde; yanlarına gidip, onlara katılmak istiyorum. Evdeyken hep dua ediyorum. Tanrı beni iyileştirsin diye ve tekrar yürüyebileyim diye….Hep yakında nasıl öleceğimi ve oğlumun nasıl acı çekeceğini düşünüyorum. “ Sonraki karede kadının cenaze merasimi ve çocuğunun bakışlarındaki hüznü görüyorsunuz. AİLE REİSİ ÇOCUKLAR Bir erkek çocuk konuşuyor: “Annem 2003 yılında öldü.. Babam 1997 yılında. Annemin hasta olduğunu Aralık ayından beri biliyorduk. Ölmesini beklemiyordum ama çok küçük olduğum için babamı hatırlamıyorum. Ben tek değilim. Köyümde aynı sorunlarla karşılaşan çok sayıda yetim var. Her şe-
  • 8. KOÇLUK VE MENTORLUK SIRADIŞI rına motive ederek, onlara yön verme amaçları… Çıkış noktası; hayatlarımızın kontrolüne sahip olduğumuz mesajı vermek… “Çocuklar için ruhaniyeti tek bir cümle ile özetlemem gerekse; siz bir bireysiniz ve inanın derdim” diyor Madonna. “Çevrenizde olup bitenin bir toplamı değilsiniz, kaderini değiştirebilirsiniz… Çocukların da en çok buna ihtiyacı var işte…” Yaptıklarımız bir tohuma benzer ve etkileri de sonuna kadar devam eder. Afrika’da başlayan bu hareket, dünyaya yayılmış. Bir vizyon gerekiyor diyorlar, bir yön duygusu… Bu da, geleceğin lideri olan çocuklara öğretilen bu yöntemlerle gelecek. yi Tanrının ellerine bırakıyoruz, bu da bizi mutlu etmiyor. Herkesin bir aileye ihtiyacı var. Ona bakabileceğim bir yaşa gelene kadar yaşasaydı, çok mutlu olurdum. Annem bizim için acı çekti ve annem bize verdiği emeklerin karşılığını görebilecek kadar yaşamadı.” Başka bir çocuk daha: “Ailemizde 3 kişi kaldık. Annem hastalanınca tarlada çalışmayı bıraktı, ona ben bakmaya başladım. Sonra çok daha kötü oldu ve 2.kez hastaneye eğitti. Biz burada ıslak yerde yatarak acı çektik. Yağmur yağdığında evin damı akıyordu ve soğuktan donuyorduk, kapı bile kapanmıyordu.” Bir yerlerde ailesini kaybettiği için acı çeken birileri hep olacak. Ailesini kaybetmeyi kimse istemez. Başka çocuklar daha: “ Bir yerde ailesini kaybeden, dilenen bir çocuk gördüğümüzde ona gülümsüyor ve kendini iyi hissettirmeye çalışıyoruz. Gelecek mi? Nasıl görüyorum? Şu anda hiçbir şey göremiyorum. Çünkü çok fazla problemim var. Eğer sorunlarımızı çözmekte bize yardım etmek istiyorsanız, lütfen bize yetim olduğumuzu unutturmaya çalışın.” Wezi’nin hikayesi… Wezi isminde ailesine bakan 9 yaşında bir çocuktan bahsediliyor filmde… Umut Evi’nde yaşayan 500 yetim çocuktan biri şimdilerde… AIDS’li 2.5 milyon çocuktan da biri… “Burası çok kirli ve çocuklardan tarafından yönetilen büyük bir şehir gibiydi” diyor Madonna. Wezi, hayatta kalan 6 çocuğun en küçüğü ….Hastalığından haberi yok, sadece her sabah bir hap alması gerektiğini biliyor. Sık sık baş ağrıları çekiyor ama acı çektiği çok belli. Eğer büyüyebilirse toplum tarafından dışlanacak mı?” Madonna Wezi ile tanıştığında 3 çocuğun bakımından sorumluymuş. Küçük olanın ismi David. Babanın nerde olduğu belli değil. Sıtmaya yakalanmış David … Madonna, “insanların akılları ve yüreklerini açacaksam; en öne safhalarda çarpışmaya da gönüllü olmalıydım” diyor. David i evlat edinmeye karar vermiş. Bu bahsettiklerimiz bir takım. İstatistikler değil. Kanlı canlı insanlar. Birinin kızı, birinin oğlu, birinin kardeşi. Bu figürlere sevdiğiniz birinin yüzünü koyun... ÇİR (Çocuklar için Ruhaniyet) Çocukların kim olduğuna yardım etmek için oluşan bu yapıda çocuklara domino oynatıyorlar mesela. Başlarına ne gelirse gelsin, potansiyellerini onlara göstermek ve güçlü olmala- BEN VARIM ÇÜNKÜ BİZ VARIZ… Hepimiz aynı küresi problemin bir çabasıyız. Kennedy’nin o anlamlı cümlesine değiniyor film: “Hepimiz aynı küçük gezegende yaşıyor, aynı havayı soluyoruz. Hepimiz, çocuklarımızın geleceğini düşünüyoruz ve hepimiz ölümlüyüz” “Biz varız anlayışı dünyayı bütünleşmiş olmak görmektir. Hepimizin arasında bir bağ olduğunu anlamaktır. Doğu Avrupalı, Hintli, Filistinli çocuklar arasında bir fark olmadığını anlamaktır. Hepimiz bu dünyanın çocuklarıyız ve hepimiz birbirimizden sorumluyuz. biz varsak ben de varım anlayışı; diğerlerinden üstün ya da farklı olduğunu düşünmenin, saçmalığını gösteriyor bize. Bir başkasını insanlıktan çıkardığınızda hoşunuza gitsin ya da gitmesin, geri dönülemez şekilde insanlıktan çıkarsınız. Oysa sizin varlığınızı sürdürebilmeniz diğerlerinin de istek ve varlıklarını sürdürebilmeleriyle mümkündür ancak. Ve bu şekilde düşünmeye başladığımızda birlikte çözebileceğimiz şeyler, hayal edebileceğimizin bile ötesinde…” Eve giderken yardıma muhtaç birinin bayıldığını görseniz, kendinize şunu sorarsınız: “ Durursam başıma ne gelir?” Doğru soru şu olmalı. “Eğer durmazsam, onun başına ne gelir?”, Madonna’nın son mesajı şu: “Hepimizin yapabileceği bir şeyler var. Belki bir çocuğun uyuması için yapabileceğimiz bir döşek bağışıdır. İnsanın kendi yaşadığı toplumu eğitebilmesi için bunları iyi bilmesi gerekir. En önemlisi birbirimize nasıl bağlı olduğumuzu anlayabilmek ve bu bağlılığı yansıtan hayatlar sürebilmek, birbirimize bakarak yaşayacaksak, bu gezegende sahip olduğumuz gücü anlayabilmek…” Kontrolden çıkmış bir dünya ya da birlikte çözüme giden bir dünya arasında tercih yapmalıyız. Tanık olduğum birçok şey beni öfkelendirse de, insanların her yerde aynı olduğu gerçeğiyle avunuyorum. “ Hepimizin kanı aynı renk akıyor. Hepimiz çocuklarımıza bakmak istiyoruz. Ve hepimiz, sevmek, sevilmek istiyoruz. I am because we are… Takım Koçu ne yapar? İyi takımların özellikleri; güven, içtenlik, nesnellik ve tutarlılıktır. Geçen ay koçun danışanıyla nasıl iletişim kurduğuna odaklanmıştık. Koçluk ilişkisi takım içinde nasıl değişir? Profesyonel takım koçu ne yapar? Bunu yapabilmek için farklı bir eğitim almak gerekir mi? Yönetici aynı zamanda kendi takımının koçu olabilir mi? Etkin bir takım koçluğu için nasıl bir ortama ihtiyaç vardır? Takım nedir? Katzenbach ve Smith Harvard Business Review’da 1993’de yazdıkları makalede takımı şöyle tanımladılar: Takım; birbirini tamamlayan becerilere sahip, aynı amaç ve hedeflere bağlı ve birbirini sorumlu tutan bireyler topluluğudur. Bu tanım, koçun rolünü de aslında içinde barındırıyor. Takım koçu, o takımdaki her bir üyenin becerilerinin o takımın hedeflerine ulaşması için kullanılması ve karşılıklı sorumluluk sağlanması yönünde takımı harekete geçirir. Takım koçluğu; takım üyelerinin ortak hedefler ve paylaşılan değerler doğrultusunda uyumlu ve verimli çalışarak birlikte öğrenmelerini ve gelişmelerini sağlayan ilişkidir. Takım koçluğunun odağı: Takım koçu o takımdaki iki alana bakar: verimlilik ve olumluluk. Bir boyut üretimle ilgilenirken; diğer boyut ilişkilere odaklanmaktadır. Takım koçluğu çalışmalarında hedef; iki alanda, öncelikle mevcut durumla ilgili her bir takım üyesinin algısını değerlendirmek, sonra da bu alanlarda gelişme sağlamaktır. Bireysel koç, danışana hizmet ederken; takım koçluğunda, üçüncü kimlik olarak adlandırdığımız takımdaki kişilerin oluşturduğu sisteme koçluk yapılır. Takım koçluğu görüşmelerine o takımın yöneticisi de dahil tüm üyeleri katılırlar. Her üyenin eşit oranda söz hakkı vardır ve takım koçu toplantılarda her üyenin söz almasına özen gösterir. Güven, içtenlik, nesnellik ve tutarlılık… Bireysel koçlukta kullanılan dört ilke takım koçluğu için de geçerlidir: güven, içtenlik, nesnellik ve tutarlılık. Takım koçu, bu dört ilkenin inşa edilmesini ve süreç boyunca da korunmasını temin eder. Güveni inşa etmenin ilk adımı, takım ortaklığı anlaşması yapmaktır. Bu anlaşma, ilk buluşmada yapılır ve takım üyeleri aşağıdaki soruların yanıtlarını birlikte verirler. Birlikte nasıl bir atmosfer veya kültür yaratmak istiyoruz? Buna ulaştığımızın somut göstergeleri neler olur? İlişkimizi ne geliştirir? DEMET UYAR Navitaş Eğitim Danışmanlık & Koçluk Hizmetleri “Zor” veya “sıkıntılı” durumlar yaşarsak birbirimize karşı nasıl davranmak istiyoruz? Bu takım içinde sağlıklı ilişkiler yürütmek için neye söz veriyoruz? Profesyonel takım koçunun rolü bu soruları takımın lideri de dahil olmak üzere; tüm üyelerin şeffaflıkla cevaplamasını sağlamaktır. Takım koçluğu ilişkisinin temelini bu “kontrat” oluşturacaktır. Her görüşmede takım, hedeflerine doğru ilerlerken kontrata uygun davranılması da gözetilecektir Güçlü yönlere odaklanmak Takım koçluğunun ne kadar süreceği takımın hedeflerine bağlı olsa da en az üç ay, tercihen altı aya veya daha uzun döneme yayılmış bir zamanlama uygundur. Yönetici koçluğunda odak bireyin performansıyken; takımda odak kişiler arası ilişkilerin gelişmesi ve takımın performansıdır. Öncelik takımdaki kişilerin birbirlerinin benzer ve farklı yönlerini anlamasıdır. Bunu sağlamak için kişilik envanterlerinden yararlanılabilinir. Ayrıca bireylerin ve takımın güçlü yönlerini ortaya çıkaran özel envanterlerin kullanılması çok faydalıdır. Pozitif psikoloji araştırmalarıyla, güçlü yönler kavramı örgütsel gelişimin en önemli öğelerinden birisi haline geldi. Takım koçu da hedeflere ulaşmayı hızlandırmak için takımın güçlü yönlerinin kaldıraç etkisinden yararlanmaktadır. Takım koçluğunu etkin bir şekilde yapabilmenin ön şartı; bireysel koçluk becerileri eğitimini tamamlamaktır. Burada kazanılan yetkinlikler, takımın içindeki her bir bireyle doğru iletişim kurmayı sağlayacaktır. Bunun üzerine grup dinamiklerini ve takım araçlarını öğreten sistem ve takım koçluğu eğitimine katılmak ikinci adımdır. Sadece ilk adımı bitiren koçlar takımla çalışırken zorlanabilirler. Takımın lideri/yöneticisi aynı bireysel koçlukta olduğu gibi koçluk becerilerini kendi takımını yönetirken kullanabilir, ancak o takımın koçu olmaz. Bir taraftan da, profesyonel takım koçuyla birlikte tüm süreçte kendisi de yer aldığı için koçu rol model alarak, süreç bittiğinde kendisi takımına benzer tarzda liderlik yapmaya devam edebilir. Takım koçluğunun hedefi; hem verimliliği hem de olumluluğu ikisinden de ödün vermeden geliştirmektir. Takım var oldukça gelişim devam edecektir.
  • 9. UZMANA SORDUK UZMANA SORDUK Takım Çalışmasının performans üzerindeki etkisi nedir sizce? Bu kültürü geliştirmek için neler yapılabilir “ Konuya akıl, ruh ve kalp üçgeninden bakmak lazım” Konulara akıl, ruh ve kalp üçgeninde bakarak değerlendirmenin en sağlıklı yöntem olduğuna inanırım. Bu açıdan ideal bir takım için: üyelerin ortak bir akıl (vizyon), kendi katkılarını içinde tanımlayabildikleri ortak bir ruh (birlikte çalışmaktan keyif alma ve tatmin olma) ve amaçlarına ulaşabilmek için gerekli cesaret ve çalışkanlığı içeren kalbi adanALİ ARZUMAN mışlık (motivasyon, birbirileriSüvari Giyim İnsan Kaynakları Yöneticisi ni destekleme, açık kapatma ve geliştirme) özelliklerine sahip olması gerektiğini düşünürüm. Organizasyonun kendinden beklenen başarıyı gösterebilmesi ve bunun sürdürülebilir olmasını sağlayabilmek için, iyi bir takım çalışmasını tesis etmesi gerekir. Bazen ekipteki birkaç kişinin gayreti ile başarılar elde ediliyor ve bu durum takımın başarısı gibi algılanabiliyor. Bu durumda başarının sürdürülebilirliği ve yıldız oyuncuların küsmesi gibi iki büyük problem ile karşı karşıya kalınıyor. Sosyal psikolojide “sosyal hızlandırma” ve “sosyal kaytarma” adlı iki kavram vardır. Sosyal hızlandırmada; grubun içinde olan kişi değişik sebeplerle potansiyelini normalden yüksek seviyede kullanırken, sosyal kaytarma etkisinde ise; kişi grubun içerisinde kendisini geri çekip, grubun başarısından paye almaya çalışır. İşte burada takım çalışmasının performansa dönmesinde liderin önemli görevler üstlenmesi gerekir. Ortak değerler Takım çalışmasını performansa dönüştürebilmek için önemli bir konu da, ortak değerler etrafında toplanmanın sağlanmasıdır. Değerler, bizim düşüncelerimiz ile kararlarımız arasındaki köprüdür. Dolayısıyla, hem takımın benzer değerlere sahip olması hem de takımın ortak değerlerinin organizasyonun değerlerine paralel olması karar ve çalışmaların performansa olumlu etki etmesi açısından önemlidir. Cirque du Soleil adını belki duymuşsunuzdur; çok meşhur bir sirk ama, bildiğiniz sirklerden değil. Yukarıda bahsettiğim özelliklere sahip bir takımın ne kadar üst düzey performanslar üretebileceğini gözlerinizle görebilirsiniz. Değişik video görselleri olduğu gibi Cirque du Soleil: Worlds Away isimli filmi tavsiye ederim. Önerilere açık olmak… Son olarak; biz kurumsal değerlere yazdığımız ve gerçekten uygulanabilirse, ortak performansa çok büyük katkı yapacağına inandığımız maddeyi iletebilirim: “Biz Süvari’yi, tüm birimlerimiz ve yönetim ekibimizle tek bir ekip olarak görürüz. Ekibimizin başarısının bizi yücelteceğini bilir, ekip başarısını bireysel başarımızın önünde tutarız. Fikirlerin farklı olabileceğine ama kurum adına fikir birliği ile hareket edilmesi gerektiğine inanırız. Ekip çalışmasının birlikte hareket etme becerisinden geldiğini biliriz, bunun için yardımsever ve adil davranır, istişare eder, ekipte mazeretleri ortadan kaldıran kişi olur ve astlarımızdan da çözüm önerileri alırız.” “Takım çalışması sinerji oluşturmadır. Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz.” Bir takımı oluşturan herkes o takımın bir parçasıdır ve hepsinin ayrı önemi/değeri vardır. Aynı projeyi ya da aynı işi yapacak olsalar bile, o işi çok iyi yapan insanlara baktığımızda hepsinin öne çıkan güçlü yönlerinin farklı olduğunu, bu farklı yanını kullanarak başarıya ulaştığını görürüz. İş yaşamında da farklı özellikteki çalışanlar ortak payEMRE KONUK Uzman Psikolog dada birleşerek şirketin vizDBE Davranış Bilimleri yonu ve misyonu doğrultuEnstitüsü sundaki hedeflere ulaşmaKurucu Başkanı da birbirlerine kenetlenmekle yükümlüdürler. Sinerji oluşturma Takım çalışması için de kritik bir diğer konu yapılan hataların temelinde, birincil sorun olarak yer alan “iletişim” konusudur. Ortak hedefler, çıkarlar ve sistemler doğrultusunda yapılandırılmayan ve takım ruhunu ön planda tutmayan bir iletişim tarzı, takım sinerjisi yaratmayı engellemektedir. Grup üyeleri birbirleriyle etkileşimde bulunamıyorlarsa söz konusu grubu iyi organize olmuş bir takım haline dönüştürmek imkansız olabilir. Takım çalışması sinerji oluşturmadır. Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz. Şirketlerin yaşamını sürdürmesi ve gelişmesi için her gün elinden gelenin en iyisini yapacak insanlara ihtiyaç vardır. Kendisinden beklenen profesyonel taleplere yanıt veremeyen ve elinden gelenin en iyisini yapmaya da istekli olmayan bir insan, şirketine ve içinde bulunduğu takımına açık ya da gizli zararlar verebilir. Takımını sahiplenmiş kişiler takım başarılı olduğunda mutlu olurlar, takım tehlikede ise harekete geçerler ve takımı korurlar. Takımın bir parçası olmaktan gurur duyarlar ve takım hakkında olumlu şekilde konuşurlar. Eleştirileri yapıcıdır ve takım içinde kalır. Takımda yer alan kişilerin takımlarını sahiplenmesi başarının önemli anahtarlarındandır. Tüm takım üyelerinin ellerinden gelenin en iyisini yapmaları için onların hem kalbine hem de beynine hitap eden, anlamlı ve yön gösteren bir takım vizyonu olması gerekir. Belli bir hedefi olan ve buna ulaşmak için bir araya gelen insanlar, hedeflerine daha kolay ve çabuk erişirler. Ancak şu gerçeği de unutmamak lazım. Herkes takım çalışmasına yatkın olmayabilir. Takım çalışmasına yatkın kişilerin kişilik özelliklerine bakacak olursak; özellikle insana duyarlı, İlişki kurmaya seven ve karar verirken diğerlerine de danışma ihtiyacı duyan kişiler olduğunu görürüz. Örneğin bazı insanlar bireysel sporları bazıları ise takım sporlarını tercih eder ve bunda başarılı olurlar. “Her şey liderin vizyonu ile başlar…” Aslında belki performansı hangi seviyede aldığımızdan başlamak lazım. Bireysel performansın önde olduğu bir koldan bahsediyorsak, herhalde takım çalışmasının pek de bir “önemi” olmayacaktır. Şimdi beraberce olabildiğince bireysel gerçekleştirilen performans örneklerine bakalım o zaman. Sizce bir boksörün performanOZAN KUŞÇU sı bireysel midir? Ya da bir Nar Eğitim ve Danışmanlık atletin? Bir satranç ustasıEğitmen nın? Ya da belki bir hat ustasının? Farkında mısınız performansın görünürde bireysel olduğu alanlarda bile hemen aklımıza acaba “bu performansın ortaya konmasında etkisi olan destek ekipler ya da ustalaşma yolundaki hocalar kimlerdir” sorusu geliyor. Takımın sahada belki tek üyesi görünüyor, ama performans yine takım çalışması ile ortaya konuyor. Odağımız kurumsal performans olduğunda ise günümüzde başarı neredeyse tamamen takım performansına bağlı oluyor. Peki neden? Günümüz iş dünyası endüstri devrimi öncesinden farklı olarak karmaşık mekanizmalardan oluşuyor. Üretim teknolojileri ve sonrasında bilgi çağı ile herhangi bir ürün, hizmet ya da değerin rakiplerden ayırt edilecek kalitede ortaya konabilmesi, yüzlerce faktörün etkin bir şekilde yönetilmesine bağlı. Örneğin bir satış sorumlusunun performansı ürün, lojistik, satın alma gibi birçok departmana bağlı iken, bir yö- neticinin de yönetsel performansı raporlama, insan kaynakları, eğitim, denetim gibi farklı birçok bölümden etkileniyor. Karmaşık mekanizmalarda uzmanlaşma esas olduğu için de, hiç kimse sorumlu olduğu performans kriterlerini tamamen kendi çabası ile gerçekleştiremiyor. Yani aslında ironik bir şekilde tamamen bireysel olarak sorumlu olduğunuz performans hedeflerinizde bile geminizi tek başınıza yürüten kaptan olamıyorsunuz. Denge ve uyum… Asıl olanın, takım performansı olduğunda hem fikir isek; bunu nasıl geliştirebileceğimize beraberce bakalım. Benim bildiğim en etkili takımlardan birisi insan/birey denilen sistemin ta kendisi. Öyle iyi çalışan bir takım ki bu, biz artık bu sistemin bir takım olduğunu bile fark etmiyoruz. 60–70 kiloluk bir et ve kemik yığının nasıl hareket edebildiği bir muamma oysa ki. Her bir organ kendi başına bir sistem iken mükemmel bir uyumla çalışabiliyorlar. Akıl, ruh ve beden kendi arasında sürekli etkileşerek insan denilen varlığın performansını dengeliyorlar, ya da takım uyumu bozulduğunda dengeleyemiyorlar. Ben de, herhangi bir takım üzerine çalıştığımda ya da parçası olduğum takımda hep bu ideale yaklaşma çabasında olurum. Takım ne kadar tek vücut performansına yaklaşabilirse o kadar yenilmez olur. Diğer bir deyişle artık gözümüz o takımı izlerken bireyleri görmeyip takımı tek bir birey gibi görmeye başlarsa... Liderin vizyonu Peki, bu süreç nasıl mümkün oluyor? Aslında her şey, liderin vizyonu ile başlıyor. Takımı etrafına toplayabilecek, üyelerini heyecanlandırabilecek, etrafında toplanmaktan herkesin gurur duyacağı bir vizyon olmalı bu. Aynı vizyon, iyi oyuncuların takıma girmek için ikna edilmesinde de en büyük etken. Yıldız oyuncular, bugünün getirilerine bakarak takım seçebilir, ama geleceğin büyük yıldızları mutlaka geleceği parlak takımlar ve onları o geleceğe taşıyacak bir koç/lider ararlar. Sonrasında ise en kritik aşama sistemin kurulması. Sistemi ben sürekli tekrarlanan ve etkin sonuçlar üreten faaliyetler bütünü olarak tanımlıyorum. Takım üyeleri öyle bir seviyeye gelmeli ki; iş yapma şekilleri aynı bir kasın nörolojik hafızasından verdiği otomatik tepki gibi olmalı. Bu seviye ise ancak sistemin iyi tasarlanması, iyi bir eğitim ve defalarca tekrar ile mümkün olabiliyor. Ben’den biz’ e, biz’den ben’’e…. Tek başına sistem yeterli mi? İlk 5 için evet ama şampiyonluk için hayır. Bu aşamada ihtiyacımız olan şey takım ruhu. Performans ve başarı geldiğinde takım ruhu ateşlenecektir, ama takım ruhunun yerleşmesi ancak takımın beraberce zaman geçirmekten keyif alması, birbirine destek olması ve zorluklara beraber göğüs germesi ile mümkün olabilecektir. Sistem ve ruh birlikteliği takımı şampiyon yapacaktır, ama efsane yapmayacaktır. Takım halinde efsane olunması ancak takım içindeki üyelerin bireysel egolarından tamamen vazgeçip takım bütünlüğü içerisinde erimesi ile mümkün olacaktır. Efsane bir takımda bireysel “benlikler” önce “biz”e sonrasında ise “bizden” takım olarak tek bir “ben”e dönüşmüştür. Takım, artık üyelerinin ortadan kalktığı ayrı bir organik kimlik olmuştur....
  • 10. UZMANA SORDUK “Başarılar paylaşılmalı ve ödüllendirilmeli” “Takımın ortak bir dili ve ruhu olmalı” İş performansında takım çalışmasının önemi, yeri, katkısı sorulduğunda aslında ilk olarak, en temel fark yaratan liderlik özelliklerini değerlendirdim. Kişinin işine sarılmasının, çok çalışmasının, emek vermesinin ne kadar değerli olduğunu düşündüm öncelikle. Hiçbir başarı tesadüf değil ve her başarıda ciddi emek var. Bu odağı sağlayan ana noktanın da; SELEN KOCABAŞ Che Guevera’nın şu sözleTurkcell Genel Müdür Yrd. rinde yattığına inanıyorum; “Bir şeyi yapmak için o şeyi çok sevmek gerekir. Bir şeyi tutkuyla sevmek için ise o şeye deliler gibi inanmak gerekir…” Tabii, hemen paralelde yaptığı işi en iyi şekilde bilmek, işine hakim olmak çok kritik. Ve tüm bunları takımla birlikte gerçekleştirmek gerekiyor. Takım, ortak hedefe yürümeli… Bir işte başarılı olmanın anahtarı özetle; o işe emek vermek, çok çalışmak, yön verebilmek, ama tüm bunları takımla yapabilmekten geçiyor. Takımın doğru kişilerden oluşması gerekiyor. Aynı özelliklere ve yetkinliklere sahip olmasından ziyade; tam bir mozaik oluşturmak takım için çok önemli. Çünkü farklı özellikteki insanlar birbirini tamamlayabiliyor. Takımın uyumu ise, takım liderinin çalışması ve başarıya ulaşmasını bir o kadar kolaylaşıyor. Sonuca ulaşmak için yola mutlaka bir takımla çıkmak lazım. Bunun en güzel örneğini futbol ve basketbol takımlarında görebiliyoruz. Önünüze koyduğunuz hedef, onu kurgulama şekliniz sizi takım başarısına götürüyor. Takım çalışmasında performansı artıran etkenlerin başında takip ve ödüllendirmenin ayrı bir önemi var. Siz, başarıyı takımınızla paylaşmıyor, başarı kadar başarısızlığa ortak olmuyorsanız, doğru yolda değilsiniz demektir. Böyle bir davranış sonrasında, takımınızı bir sonraki hedefe taşımanız zorlaşır. Belli mekanizmalarla ödüllendirmek ve ışık tutmak, performansı artırmada, takımınızın başarısını sürekli kılmada, atlanmaması gereken bir nokta. Smart hedef koymak diyoruz. Kesinlikle katılıyorum hedeflerimiz spesifik, ölçülebilir, ulaşılabilir, sonuca odaklı ve zaman limitli olmalı. Turkcell Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcılığı görevime geçmeden önce gündemime Peryön ’ün başkanlığı teklifi gelmişti. Başkan olmayı seçmemdeki en önemli etken, Peryön’ ün yönetim takımına olan inancım oldu. Görevli olan herkes işinde uzman ve doğru yerde konumlanmış kişilerdi, sonuçta hep birlikte başarıyı yakaladık. Şu anki görevime ise liderlik, vizyon ve çok çalışma özelliklerimle takımımı sahiplenerek, onların etkinlikleri ile iş yapış şeklimizi birleştirerek başladım. Takımınızı sahiplenmeniz, yeni bildirimler vermeniz, yalnızca hataları uyarmakla kalmayıp ödüllendirmeniz ve teşekkür etmeniz başarınızı perçinliyor. Şirketinizin iş yapış şekline göre yapılanması ve kültürünü buna göre oluşturması da takımla birlikte bir yerlere gitmenizi tetikliyor. Takım çalışmasının performansı belirleyen kilit ve asıl faktör olduğunu düşünüyorum. Çünkü en bireysel görünen, tek başına yapıldığı sanılan iş dahi aslında takım çalışmasıdır. Ancak kanaatimce yeniçağda “takım” tanımı; a. İşi bizzat yapanları değil, o işin sonuçlarından etkilenecek ya da herhangi bir aşamasında sürece dahil olan herUFUK TARHAN kesi kapsar. “Paydaş” ile nereFuturist deyse yer değiştirmiştir. Bundan böyle Takım=Paydaş diye düşünmek, tanımlamak daha uygun olabilir. Çünkü işin “başarılı” olması, müşterisinin memnun olması demektir. Bu da performans için beyninde işi tasarlayan/lardan, son noktada çıktıyı kullanan müşteriye kadar herkesi takım, paydaş yapar. Performansı belirler. Müşterinin memnun olmadığı bir şeyi üretmenin, performansından söz edilemez. Kısacası her eylemde, projede, üretimde vb. tedarikçiler ve kullanıcılar, yararlananlar vardır, olmalıdır. Bu aralıkta yer alan herkes de uçtan uca “takım-paydaş habitatını” oluşturur. b. Lokasyon bağımlı olmaktan çıkmıştır. Farklı coğrafyalardaki insanların üreten, tüketen rollerinde, bir arada takımdaşlık, paydaşlık yaptığı yeni işbirliği, çalışma modelleri gelişmiştir takım performansı derken artık online-takımların da performansı başarıyı etkilemektedir. Tanımı böyle genişletince, ne yapılıyorsa yapılsın, yüksek performans, üstün başarı için her aşamada; Takım-Paydaşlık Ruhu” Bütünün faydasını” düşünen felsefi alt-üst yapı Omni” yaklaşım esas olmalıdır. Önermeleri kendiliğinden “kritik faktör” olarak ortaya çıkıyor. Bu açıdan bakınca Takım-Paydaşlık ruhunu, kültürünü geliştirmek için; Takımda duygu akışını, hislerin aynı dalga boyunda gidip gelmesini sağlayacak esprili, insan dokunuşu olan iletişim bence en temel faktör olarak görülmeli. Gönüllü iş birliği duygusu yaratacak çabalar esas olmalı. Ritm olmalı ve tutmalı. Paydaşlar arasında yoğun saygı, kollama duygusu gelişmiş olmalı. Takıma has terminolojiler, ritüeller, şakalar, semboller vb. olmalı. Sadece hedefler ve roller değil, işin detay ve süreçleri de net olarak aktarılmalı, paylaşılmalı. İletişim planlaması, zamanlaması, toplantılar, birlikte çalışmanın genel prensip ve kuralları oluşturulmalı. Tüm takım tarafından açıkça bilinmeli ve kabul edilmeli, uygulanmalı. Bir elin nesi var, iki elin sesi var NE DEDİLER İyi bir takım çalışmasını nasıl tanımlarsınız? “İyi bir takımda işler saat gibi tıkır tıkır işler…” Hepimiz bir bütünün parçası olmayı isteriz. Tıpkı mutlu bir ailenin, şampiyon olan bir futbol takımının, uzaya giden astronot ekibinin ya da ilk milli gemi yapımında çalışan ekibin parçası olmak gibi. Kulağa gurur verici ve DUYGU AYDOĞDU FİGES MÜHENDİSLİK SATIŞ bir o kadar da zor gelMÜDÜRÜ sede başarılı bir ekibin parçası olmak da iyi bir takımın parçası olmak da zor değil aslında. İnanmak lazım başta, en çok da istemek... İyi bir takım deyince aklıma ilk olarak işlerin saat gibi tıkır tıkır işlediği gelir. Bir kişinin yokluğunda veya zor bir hedefte takımının birbirini sırtlaması, hedefe takım olarak ulaşmak, takım olmanın gereğidir bunlar. Sadece takım arkadaşımızın iyi olması yeterli değildir, “takım çalışması” gerektirir. Ortak inanç ve değerler Kolay değildir takım olmak. Her insanın kendi değerleri, kendi inançları vardır. Bir arada uyum içinde çalışırken bazen rakip olmayı ama aynı zamanda bir hedef için birlikte çalışmayı gerektirir. Bir takım olmak, iyi bir takım olmak istiyorsanız, takımınızın inadığı ve koruduğu değerleri olmalıdır. FİGES ailesi olarak bizim için sadece hedeflerimiz değil “değerler”de çok önemli. Çünkü biliyoruz ki, hedeflerimize ulaşabilmek için değerlerimize ihtiyacımız var. Bu bilinçle, geçtiğimiz yıl sadece değerlerle ilgili çalışma yapmak üzere tüm ekip bir araya geldik. Birbirinden yaratıcı ve önemli değerler önerildi. Biz de içlerinden verimliliğimiz artıracak ve bence en önemlisi kişilerin kendini takımın parçası hissedeceği, takım ruhunu bir arada tutacak 4 değer belirledik ve bu değerlerle çalıştık. Sonuç ne oldu dersiniz? Geçtiğimiz yıl şirket tarihin en büyük satışını gerçekleştirdik. Takım olarak hedefimizin çok üzerinde rakamlara ulaşmanın vermiş olduğu mutluluk, inandığımız değerlerle başa- rıya ulaşmanın yanı sıra ANSYS tarafından ödüllendirilmek oldukça gurur vericiydi. Bu başarının kişisel veya kişilerle olacak bir başarı değil ancak iyi bir takım olarak elde edilebilecek bir başarı olduğunu biliyoruz ve bu da bizim iyi bir takım olduğumuzu göstermiştir. “ Ekip, birbirini puzzle gibi tamamlar.” “Başarılı bir organizasyonun pek çok elleri, ama tek bir beyni vardır” (Bili Bethell) sözü iyi bir takım ve takım çalışmasının önemini çok güzel ifade etmiş ve aslında takım olmanın bir grup insan demek değil, bundan çok daha fazlasını ifade SEMA GÖKDEMİR METLIFE ettiği mesajını veriyor. KURUMSAL ÇÖZÜMLER Günümüzde birçok DİREKTÖRÜ kurum artık iyi bir takım oluşturmanın önemini farketmiş ve özellikle insan kaynakları politikaları ile bu yönde gelişme göstermek için çalışıyorlar. Şirketler artık kurumsal eğitimlere çok daha fazla önem veriyorlar. Bu eğitimler arasında en gözde eğitim başlıklarından biri de Takım Ruhu. Başarılı kurumlar zihinsel katılımı ve inovasyonu artırmak için hiyerarşik yapılar yerine takımlar şeklinde çalışma yöntemiyle örgütleniyorlar. Peki, bir grup insanın iyi ve başarılı bir takım olması nasıl sağlanabilir? Başarılı bir takım ve doğru parçaların bir araya gelebilmesi için olmazsa olmazlar nelerdir? Güven duygusu İyi bir takımda olması gerektiğine inandığım en öncelikli değer, takım üyelerinin birbirine güven duyması. Burada güven duymak aslında bizim genellikle kullandığımız güvenmek kelimesinden biraz daha fazlasını ifade ediyor. Ekip üyelerinin ekip arkadaşlarına güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyabilecek kadar güven duyması ve ekibin bu şekilde bir puzzle gibi birbirini tamamlaması. Takım çalışmasının gücünü benimseyen başarılı liderler takımdaki her bir bireyin güçlü yönünü
  • 11. KÜTÜPHANE gözlemleyerek ön plana çıkarması noktasında ekiplerini destekleyeceklerdir. Etkin iletişim ve ortak amaç Etkin iletişim kurabilen ve bilgisini paylaşan üyeler işe ve ekibe değer katarak takımı başarıya bir adım daha yaklaştıracaklardır. İyi bir takımda tüm takım oyuncuları üzerine düşen sorumluluğu alır ve sonuca odaklanır. Hedef ise tektir ve her oyuncu takımın hedefini özümsemiştir. Takımda hedef birliğinin sağlanması son derece kritiktir. Performansı yüksek bir takımda; takım üyeleri neden o takımda yer aldıklarını, kendisinden beklenenin ve takımın ortak amacının tam olarak ne olduğunu, takımın değerlerini çok iyi bilir ve bu değerleri benimser. Bunun kaçınılmaz sonucu ise yüksek başarı olacaktır. Fikir ayrılıklarını sağlıklı bir şekilde paylaşabilmek de takımın performansı için en önemli gerekliliklerden biridir. Aslında burada da liderlere büyük görev düşüyor. Yüksek performanslı takımlar iletişim konusunda herkesin eşit olduğu, çekinmeden pozitif yaklaşarak herkesin birbirinin görüşlerini ifade etmesine müsade ettiği takımlardır. Liderler ekip üyelerinin kendilerini ifade etme ihtiyaçlarını görebilmeli ve onları cesaretlendirmelidir. Bunun sonucu ise yüksek seviyede inovasyon olacaktır. Casey Stengel’in şu sözleri çok anlamlıdır. ‘Oyuncuları bulmak kolaydır. İşin en zor kısmı birlikte oynamalarını sağlamaktır. KÜTÜPHANE EKİP LİDERLİĞİ Harvard Business School cep kitapları serisinden Ekip Liderliği kitabı kurum içi proje bazında oluşan takımların yönetimi için bilinmesi gereken çok ciddi konulara dikkat çekiyor. Kurum içinde gerçekleşen SAP, değişim yönetimi gibi çok kritik projeleri kurumların etkin bir şekilde yönetmesi için kayda değer ipuçları veriyor. Bu kitap; etkin bir ekip yönetimi için başarıya götürecek temel yaklaşımları tespit etmeniz ve kilit kararları almanız gerektiğinden bahsediyor. Bu el kitabı size şu konularda yardımcı oluyor. • Birbirini tamamlayan becerilere sahip ekip üyelerini tespit etmek • Ekip içinde yaratıcılığı ve risk almayı beslemek • Duraklama halinde ekibi tekrar rotasına sokmak Kurumunuzda projeler olsun, yaratıcılık artsın diye düşünüp, daha sonra o ekibin “ hayal kırıklığı, anlaşmazlık” yaşadığı ya da “ gizli gündemler “ oluştuğu oluyor mu? Bu kitapta, proje ekibi kurarken ihtiyacınız olan bilgiler, hatta belki duygusal zekanızı ekip bağlamında geliştirmek için birtakım ipuçları bulacaksınız. Ekip liderinin yönetiminin temel ilkeleri Ekip nedir ve türleri nedir, yararları ve zararları gibi konular gayet sade bir biçimde aktarılıyor. Ortak amaç ve sorumluluk, risk alabilme, değişime açık olabilme bir ekibin olmazsa olmazlarından. Bir ekibe gerçekten gerek var mı ise sorulması gereken diğer önemli bir soru. Steve Sullivan’ın iyi bir ekip oluşturma reçetesi bakın nasılmış: • Sağduyulu ve iyi insan davranışları % 50 • Olumlu bir sonuç elde etme konusunda ortak arzu % 20 • Süreçte netlik % 20 • İçerik bilgisi % 10 Ekip sponsoru kim olacak? Bu projeye kim maddi ve manevi destek verecek? Ekip lideri; ön ayak olma, model olma ve eğitici rolü oynar. Ekip liderinin becerileri: • Yön verici olmak • İyi iletişimci olmak • Geribildirim verme ve alma kabiliyeti • Başarı odaklılık Kitapta ayrıca; ekip tüzüğü oluşturma, karar verme, ekip liderinin görevleri, ödüllendirme, anahtar başarı göstergelerinin belirlenmesi gibi birçok kritik konuda örneklem ve araç yer alıyor. Proje esnasında oluşan sorunlarla nasıl başa çıkacağınız, başarıyı nasıl ölçümleyeceğiniz de değinilen konular arasında…. Bizce mutlaka göz atın. Ayın Filmi: DEVRİM ARABALARI 6 Haziran 1961. Devlet Başkanı Cemal Gürsel tümüyle yerli üretim bir otomobil yapılmasını emreder ve görevin TCDD işletmesine verildiği bildirilir. O gün orada bulunan 23 mühendis bu emri “Türk insanının makûs talihine karşı bir meydan okuma” olarak algılarlar. En küçük bir tereddüt ya da endişe sergilenmeksizin derhal işe başlanır. Çalışma mekanı olarak Devlet Demiryolları’nın Eskişehir’deki Cer Atölyesi seçilir. Zaman müthiş dardır. Ekibin Cumhuriyet Bayramı’ na kadar yalnızca 130 günü vardır. Türkiye’nin ilk yerli otomobili olacak eserin adı da konmuştur: “Devrim”. “Devrim Arabaları” azmin ve birbirine inanan insanların neleri başarabileceğini gösteren, bu topraklarda yaşanmış bir başarı öyküsüdür… Hikaye, bu aracı üretme görevini üstlenmiş 23 mühendisin kariyerlerini ve aile hayatlarını riske atarak girdikleri bu üretim macerasında zamanla, yoklukla, politikayla, karşılarına çıkan sayısız engelle mücadelelerini anlatır. Aslında anlatılan bir inanç ve azim öyküsüdür. Filmde bir mühendislik başarısının, siyasi olaylarla baştan sona nasıl yokedilmeye çalışıldığı gözle önüne seriliyor. Türkiye’nin dışarıya bağımlılığını azaltacak bir proje olarak görünen bu olaya karşı ABD’den gelen yardım komiserlerinden, projeyi halkın gözünde küçük düşürmeye çalışan ‘medya’ya kadar birçok olgu başarıyla incelenmiş. “Devrim Arabaları” Türk mühendisinin ve işçisinin, 20 sene öncesine kadar toplu iğne dahi üretemeyen bir ülkede kalkıştıkları bu meydan okumayı, bugün her şeye kolayca sahip olan nesillere, idealist zihniyeti ve zaferi de aktararak yaşattıkları bir birlik ve başarı öyküsüdür. TOM WUJEC: BİR KULE KURUN, BİR TAKIM KURUN Tom Wujec “lokum problem”iyle ilgili yaptığı şaşırtıcı derecede derin araştırmayı sunuyor -kuru spagetti, yaklaşık bir metre bant ve bir lokumla basit bir takım kurma egzersizi. Bu içerikle en yüksek kuleyi kim kurabilir? Ve neden her zaman sürpriz bir grup ortalamadan daha iyi sonuç elde ediyor? İzlemek için: http://www.ted.com/talks/lang/ tr/tom_wujec_build_a_tower.html