2. Rutherford 1871’de Yeni Zelanda’ya bağlı
Güney Adası’ndaki Nelson kasabası
yakınında doğdu.Ailenin on iki çocuğundan
dördüncüydü. Babası James bu geniş
ailenin geçimini, birçok değişik uğraştan
elde ettiği mütevazı bir gelirle sağlıyordu:
keten ekiciliği ve dokumacılığı, travers
yapımı, köprü inşaatı ve çiftçilik.Annesi ise
son derece güçlü karaktere sahip bir
öğretmendi.
3. Küçük Ernest Rutherford’un eğitim görmesi
burslar ve anne babasının fedakarlığı
sayesinde oldu. İyi bir ortaöğretim kurumu
olan Nelson College’da mükemmel bir
öğrenciydi.Deneysel bilime dönük olağanüstü
yeteneğini Christchurch’teki
CanterburyCollege’da göstermeye başladı.
Rutherford’un Yeni Zelanda dışına çıkarak
dünyaya açılmasını sağlayan bilet 1851
Sergisi bursu oldu.
4. Londra’da 1851’de düzenlenen Büyük Sergi’den
elde edilen gelirlerle bir burs fonu
oluşturulmuştu.Bu burslar sayesinde Britanya
İmparatorluğu dominyonlarındaki liyakatli
öğrenciler daha ileri öğrenim görmek üzere
İngiltere’deki üniversitelere
getirilmekteydi.1895’teki iki aday Rutheerford ile
altının işlenmesi üzerine bir makale yayımlamış
olan J.C. Maclaurin adlı bir kimyacıydı.Dehanın
farkına varamayan sınav görevlileri bursu
J.C.Maclaurin’e verdiler.
5. Ama kariyerinin hayati kavşaklarında çoğu
kez Rutherford’un yanında yer alan talih bu
olayda devreye girdi:Maclaurin evlenip
Yeni Zelanda’da kalmaya karar verince,
ödülü almaya hak kazanan Rutherford
11895 yazında seyahat için gerekli parayı
borçla bbularak İngiltere’nin yolunu
tuttu.Rutherford’un kararı Cavendish
Laboratuarı’nda bir araştırma öğrencisi
olmaktı.
6. Rutherford’un giriştiği ilk iş telsiz
deneyleriydi. Gittikçe başarılı bir rotaya
girmesine karşın bu çalışmayı bilimsel
açıdan yavan buluyordu.
İki yıllık olağanüstü bir çalışmadan sonra
1900 yazında bir tatile çıktı. Ve 1900
yılında nişanlısı Mary Newton’la evlendi.
7. İrikıyım ve biraz hantaldı. Gök gürültüsünü
andıran bir sesi ve eski fotoğraflarda bile
insanı ürküten delici gözleri vardı.
Alışılagelmiş entelektüel rolü ona cazip
gelmiyordu, bu nedenle kendi bildiği tarzda
yerine getirdi bu rolü. Bir keresinde mümtaz
bir yabancı , bilimsel havadan uzak aksanına
ve görünüşüne hayret ederek, onun bir
Avusturyalı çiftçi olduğunu sanmıştı.(Yeni
Zelandalı oluşu bu izlenimi kısmen açıklar
niteliktedir)
8. Rutherford’un enerjisi ve hırsı için kullanılan
yanardağ nitelendirmesi çok az abartılıdır.İlk
akademik görevi üstlendiği McGill’deki dokuz yılda
yetmiş kadar makale yayımladı, Kraliyet Bilim
Derneği üyeliğine seçildi, önemli bir araştırma
okulu kurdu ve sonra kendisine Nobel Ödülü
kazandıracak araştırmasını tamamladı.Bütün bu
başarıları çok sınırlı bir deneyim birikimiyle (
Kanada’ya gittiğinde henüz yirmi yedi
yaşındaydı.),bir avuç öğrenciyle, yetersiz bir
maaşla ve onu Britanya ile Avrupa’nın bilimsel
merkezlerinden ayıran Atlas Okyanusu’na rağmen
elde etti.
9. Rutherford doğuştan esrarengiz bir bilimsel
sezgiye sahipti.Cambridge’deki Cavendish
Laboratuarı’nda kariyerinin son döneminde
öğrencisi olan Charles Ellis’e göre,”doğanın
sanatkarane becerisi” konusunda öylesine
keskin ve hassas bir hissi vardı ki “neyi
beklemek gerektiğini neredeyse önceden
bilirdi.” Rutherford daha 1920’de,
Cavendish’te ikinci adam konumundaki
James Chadwick’in nötronları deneysel olarak
gözlemlemesinden on iki yıl önce ,nötronun
varlığını öngörmüştü.
10. Bir deneysel problemi çarçabuk kavrayıp
özüne inerdi.Sürmekte olan çalışmaları
konusunda alışılmamış ölçüde ağzı sıkı
davranırdı.Araştırma projeleri hakkında
konuşmaktan hoşlanmazdı ve daha çok
halihazırda yerine getirilmiş ve sonuç vermiş
olan şeylerden söz ederdi.Bilim üzerine
tartışmazdı.Genellikle konuya ilişkin
görüşlerini çok kısa, azami berraklıkla ve çok
doğrudan bildirirdi.Biri onunla ters düşen
şeyler söyleyecek olsa ilgiyle dinler ama hiç
cevap vermezdi ve tartışma orada kapanırdı.
11. Ev Hayatı ise:
Rutherford’un Yeni Zelanda’daki kökleri öyle ahım şahım
değildi.Elde ettiği şöhrete ve nüfuza rağmen,basit bir adam
olarak kaldı.Hiçbir zaman servet sahibi olmadı.Karısı Mary’le
birlikte kaldıkları evler gösterişten uzaktı.Cambridge’deyken
kirada oturdukları Newnham Konutu için Rutherford’un en son
biyografisini yazmış David Wilson şunu belirtir:
“Zarafetten ya da hayal gücünden yoksun olan
rahat,zevksiz,akademik bir ev.Dönemin tarzına uygun olarak
üç dört hizmetçinin işleri çekip çevirdiğ, hanımın asıl ilgi
alanının bahçe, beyin asıl ilgi alanıı ise laboratuar olduğu bir
ev.”
Mark Oliphant , Rutherford çiftinin evdeki hayatına ilişkin şöyle
bir eskiz çizer:
12. Rutherfordlar gerek Newnham Konutu’nda gerek
gittikleri kır evlerinde ayrı yatak odalarında kalırlardı.
Aralarında öyle uluorta sevgi gösterileri olmazdı. Yine
de birbirlerine düşkündüler.Leydi Rutherford kocasının
işlerinden pek ve hatta hiç anlamazdı ama ona verilen
nişanlardan gurur duyardı ve her türlü eleştiriye şiddetli
tepki gösterirdi.Ona sanki bakıma muhtaç bir
çocukmuş gibi davranırdı.Sözgelimi yemek yerken
kusurlarını düzeltmeye kalkışırdı.Böyle bir davranışa
maruz kalan çoğu erkeğin yapacağı biçimde sabrı
tükenerek karşılık verdiğini hiç işitmedim.
13. Rutherford ailesinin tek
çocuguEileenCavendish’in önde gelen
teorisyeni RalphFowler’la evlendi.Fowler
çiftinin dört çocuğu oldu.Eileen dördüncü
çocuğunun doğumundan kısa süre sonra
trajik bir şekilde öldü.Rutherford da 19
Ekim 1937 de ölmüştür.