4. OKUYUCUYA
q Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ay-
r›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini olufltur-
mas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r
pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur.
Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli
bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zo-
runludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu
nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görül-
müfltür.
q Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm
kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar
Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleri
ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmaya-
cak flekilde aç›klanmaktad›r.
q Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yedi-
den yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve
yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam ola-
rak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi,
bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu
inkar edememektedirler.
q Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i
gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade et-
mek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili ken-
di tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.
q Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na
ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n
tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini an-
latmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da
okunmas›n›n teflvik edilmesidir.
q Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise
önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz
özellikleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›fla-
ra sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararla-
nabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
q Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli
kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat
etmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›m-
lara rastlayamazs›n›z.
6. YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDA
Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du.
‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Si-
nan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bö-
lümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konu-
larda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan›s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›kla-
r›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k
ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r.
Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki Peygambe-
rin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden
oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün
kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür,
Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimizin de hatem-ül
enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Ku-
ran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› dü-
flünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yönelti-
len itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok bü-
yük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme ni-
yetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r.
Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini tüm dünyaya
ulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani
konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini
ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den
Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya kadar dün-
yan›n pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca,
‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça,
Uygurca, Endonezyaca gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir
okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir.
Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok in-
san›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›n›n derinleflmesine vesile olmaktad›r.
Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r
ve samimi üslübun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler sü-
ratli etki, kesin netice, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r.
7. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materya-
list felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak
savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal
bir inatla savunmaktad›rlar, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmektedir. Ça¤›m›zda-
ki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya külliyat›nda fikren ma¤lup olmufllard›r.
Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynak-
lanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yal-
n›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca yazar›n bu kitaplar-
dan elde etti¤i hiçbir maddi kazanc› da yoktur. Ne yazar ne de kitaplar›n›n yay›n-
lanmas›na, tan›t›m ve da¤›t›m›na vesile olanlar, bundan maddi bir kazanç elde et-
memekte, sadece Allah'›n r›zas›n› kazanmak için hizmet etmektedirler.
Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini
görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik et-
menin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.
Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri
karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada
güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak
ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade,
yazar›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeye-
ce¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek
amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki
etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden
anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n
çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kur-
tulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya
konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›l-
mas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat
ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili
bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya külliyat›, Allah'›n
izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤-
ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
8. Birinci Bask›: Haziran 2001
KÜLTÜR
YAYINCILIK
Tel: (0 212) 511 44 03
Bask›: fian Ofset
Tafloca¤› Caddesi, Ery›lmaz ‹fl Merkezi No: 15/B
Ça¤layan - ‹stanbul Tel: (0 212) 233 05 88
Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›,
"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.
w w w . h a r u n y a h y a . o r g - w w w . h a r u n y a h y a . c o m - w w w . h a r u n y a h y a . n e t
13. Komünist mirasa sahip Rus hükümetinin, Çeçenistan'daki Müslü-
manlara yapt›¤› eziyetler, Mao'nun izinden gitmekte kararl› olan Çin hü-
kümetinin bebek katliamlar›, Avrupa ülkelerinde Darwinist e¤itim alan
gençlerin okullar›ndan birer suç makinesi olarak ç›kmalar›, dünya top-
lumlar›n› kaosa sürükleyen olaylar...
Bu kitab›n kaleme al›nma amaçlar›ndan biri, gazetelerde gördü¤ü-
nüz ya da haberlerde izledi¤iniz bu gibi toplumsal olaylar›n temel nede-
nini a盤a ç›karmak ve bunlara çözüm getirmektir. Kitapta verilen örnek-
lerle tüm dünyada yaflanan Darwinizm kaynakl› komünist-faflist zulüm
delillendirilmektedir.
Kitab›n haz›rlanmas›ndaki amaçlardan bir di¤eri de, flimdiye kadar
insanl›¤›n maruz kald›¤› zulmün kökeninin Darwinizm'in ö¤retileri oldu-
¤unu bir kere daha ortaya koymakt›r. Faflizmin ve komünizmin Darwi-
nizm'le olan ba¤lant›s›, ›rkç›l›¤›n Darwinizm kökenli oldu¤u, komünist
yönetimlerin politikalar›n›n Darwinizm'in iddialar› do¤rultusunda belir-
leniyor olmas› gibi gerçekler tarihi ve sosyal olaylar ›fl›¤›nda incelenmek-
tedir.
Darwinizm'in bilimsel yönden hiçbir geçerlili¤inin olmad›¤› son dö-
nemdeki geliflmeler ›fl›¤›nda delillendirilmekte, ayr›ca bu köhne teorinin
neden ayakta tutulmaya çal›fl›ld›¤› gerçe¤i de gözler önüne serilmektedir.
Canl›lardaki iman delillerinin yer ald›¤› bölümde verilen çarp›c› örnekler
ise yarat›l›fl gerçe¤ini ortaya koymakta, evrendeki herfleyi yaratan›n üs-
tün güç sahibi Rabbimiz oldu¤unu bize hat›rlatmaktad›r.
Son bölümde detaylar› verilen "büyük gerçek" ise, söz konusu ide-
olojileri besleyen di¤er bir kaynak olan materyalizmin iddialar›n› temel-
den çürütmekte ve dünyan›n maddeci felsefelerinin iddia etti¤inden ta-
mamen farkl› bir yer oldu¤unu ortaya koymaktad›r.
Kitab› okuduktan sonra materyalizmin ve Darwinizm'in savunulma-
s›n›n ne kadar büyük bir tehlike oldu¤unu anlayacak, zulme karfl› duyar-
l› olmaman›n insanl›k aç›s›ndan önemini fark edeceksiniz.
Girifl 11
G‹R‹fi
14.
15. Evrim Yan›lg›s› 13
Bilim dünyas›n›n genetikten, paleontolojiden, elektron mikrosko-
bundan, DNA'dan habersiz oldu¤u 1800'lerde ortaya at›lm›fl olan Dar-
win'in evrim teorisi, modern bilimin geliflimi ve ça¤dafl teknolojinin bi-
limsel araflt›rmalara uyarlanmas›yla ortaya ç›kan yeni bilimsel bulgularca
yalanlanm›flt›r. Bugün art›k bir avuç inatç› evrim taraftar› bilim adam› d›-
fl›nda gerçekleri görmeyen ve evrim inanc›n›n y›k›l›fl›na flahit olmayan
kimse kalmam›flt›r.
B‹YOK‹MYA alan›nda, tek bir protein molekülünün bile tesadüfen olufl-
ma ihtimalinin matematiksel olarak "s›f›r" oldu¤unu ortaya konmufltur.
GENET‹K B‹L‹M‹, DNA'y› keflfetmifl ve her canl›n›n her hücresinin çe-
kirde¤inde, o canl› ile ilgili son derece detayl› bilgilerin, flifrelenmifl olarak
kay›tl› oldu¤unu bulmufltur.
PALEONTOLOJ‹, canl›lar›n Prekambriyen Dönemi'nde aniden ortaya
ç›kt›¤›n› ve canl› türleri aras›nda evrim teorisinin öngördü¤ü ara-geçifl
formlar›n›n bulunmad›¤›n› göstermifltir.
K‹MYA, Le Châtelier Kanunu ile evrim teorisinin ilkel dünyada meyda-
na gelen organik maddeler iddias›n›n
aksine, amino asitlerin sulu ortamlar-
da birleflemeyeceklerini kan›tlam›flt›r.
JEOLOJ‹, dünyan›n hiçbir dönemin-
de evrimcilerin canl›l›¤›n oluflumu
için iddia etti¤i atmosfer flartlar›n›n
var olmad›¤›n› tespit etmifltir.
F‹Z‹K B‹L‹M‹, ilk dünya flartlar›nda
ultraviyole ›fl›nlar›n›n, "fotodissosi-
yasyon" yoluyla meydana geldi¤i id-
dia edilen molekülleri parçalayaca¤›-
n› ispatlam›fl ve evrimin, ilk amino
asitlerin atmosferdeki gazlardan olufl-
tu¤u iddias›n› geçersiz k›lm›flt›r.
BÜTÜN DÜNYA EVR‹M TEOR‹S‹N‹N
ÇÖKÜfiÜNE fiAH‹T OLUYOR
16. GERÇEKLER II
Evrimciler 150 y›ld›r dünyan›n her yerinde görüfllerini destekleyecek
fosiller aramaktad›rlar. Ancak bugüne kadar canl›lar›n uzun zaman için-
de tesadüfen birbirlerinden türediklerini ve sürekli de¤ifltiklerini gösteren
tek bir fosil dahi bulamam›fllard›r. Aksine bulunan her fosil, canl›lar›n ani-
den ortaya ç›kt›klar› yani yarat›ld›klar› ve türlerin de¤iflmedi¤i gerçe¤ini
pekifltirmifltir.
400 milyon y›ll›k köpekbal›¤› fosili (New Scientist, 20 Ocak 1984),
400 milyon y›ll›k deniz y›ld›z› fosili (Giovanni Pinna, Histoire de la Vie
Fossiles), 320 milyon y›ll›k hamam böce¤i fosili (National Geographic,
Ocak 1981), 230 milyon y›ll›k akrep fosili (Nature, Mart 1985), 1 milyar
100 milyon y›ll›k solucan fosili (Ekim 1998), bu canl›lar›n milyonlarca y›l-
dan beri hiç de¤iflmedi¤ini ve bugünkü flekilleriyle ortaya ç›kt›klar›n›
aç›kça ispatlayan fosillerdir.
Charles Darwin de bu gerçe¤i farketmifl, teorisinin en büyük açma-
z›n›n bu husus oldu¤unu kabul etmifltir:
"E¤er gerçekten türler öbür türlerden yavafl geliflmelerle türemiflse,
neden say›s›z ara geçifl formuna rastlam›yoruz? Say›s›z ara geçifl for-
mu olmal›, fakat niçin yeryüzünün say›lamayacak kadar çok katma-
n›nda gömülü olarak bulam›yoruz? Niçin her jeolojik yap› ve her ta-
baka böyle ba¤lant›larla dolu de¤il? Jeoloji iyi derecelendirilmifl bir
süreç ortaya ç›karmamaktad›r ve belki de bu benim teorime karfl› ile-
ri sürülecek en büyük itiraz olacakt›r." (Charles Darwin, The Origin of
Species by Means of Natural Selection, sf.134, Senate Press, 1995)
Bilimsel bulgular, canl›lar›n de¤iflmedi¤ini ve aniden ortaya ç›kt›kla-
r›n› gösterirken, ateflli evrimci paleontologlar›n akla ve bilime yüz çevire-
rek hala evrim propagandas› yapmalar› son derece flafl›rt›c›d›r. Bu, evrim-
cilerin bilimsellikle ilgisi olmayan bir saplant› içinde oldu¤unun aç›k gös-
tergesidir.
14
FOS‹L KAYITLARI EVR‹M TEOR‹S‹N‹
REDDED‹YOR
17. Nature dergisi, BBC ve CNN gibi
dünyaca ünlü bas›n kurulufllar›nda
geçti¤imiz günlerde yay›nlanan bir
habere göre, Çin'de 150 milyon y›l-
l›k semender fosillerine rastland›. (2)
Semenderleri bulan Amerikan Do¤a
Tarihi Müzesi araflt›rmac›lar› Shubin
ve Ke-Qin Gao, bu fosillerin, günü-
müz semenderleri (2) ile ayn› özel-
liklere sahip olduklar›n› ve de¤iflikli-
¤e u¤ramad›klar›n› flöyle belirttiler:
"‹ster evinizin yak›n›ndaki ormanda
bir kayan›n alt›ndaki bir semendere,
ister Çin'de 150 milyon y›ll›k bir se-
mendere bak›n, her ikisinin de ayn›
oldu¤unu göreceksiniz. Asl›nda bü-
yük ölçüde benzerler. Bilek kemikle-
ri, kafataslar›n›n flekli, küçük detay-
lar›n hepsi ayn›". (http://www.cnn.
com/2001/TECH/science/03/28/
salamander.reut/index.html)
Milyonlarca y›ld›r hiçbir de¤iflim
göstermeden günümüze gelen bu
canl›lar evrim teorisinin geçersizli¤i-
ni ortaya koyan delillerden sadece
birkaç›d›r.
HHaammaamm bbööccee¤¤ii
((33)) vvee 332200 mmiill--
yyoonn yy››llll››kk ffoossiillii
(4) (National
Geographic,
Ocak 1981)
440000 mmiillyyoonn yy››ll--
ll››kk kkööppeekkbbaall››¤¤››
ffoossiillii ((yyaannddaa))
(New Scientist,
20 Ocak 1984)
3
4
1
2
18. GERÇEKLER II
1920'li y›llardan itibaren evrenin yap›s› hakk›nda elde edilen bilgiler,
evrenin belirli bir zaman önce bir "Büyük Patlama" (Big Bang) ile yoktan
var hale geldi¤ini ispatlam›flt›r. Yani evren sonsuz de¤ildir, Allah taraf›n-
dan yoktan yarat›lm›flt›r. Bu geliflmelerle birlikte günümüze kadar evre-
nin yoktan yarat›l›fl›n› ispatlayan daha pek çok bulgu elde edilmifltir.
Bu bulgulara yeni bir halka daha eklendi. Geçti¤imiz günlerde bas›n-
da, Kuzey Kutbunda araflt›rmalar yapan 35 bilim adam›n›n evrenin olu-
flumuyla ilgili çok önemli bir sonuca vard›klar› haber verildi. Kendilerine
Boomerang grubu ad›n› veren ‹ngiliz, Kanadal›, ‹talyan ve ABD'li uzman-
lar, evrenin 14 milyar y›l önce bir insan yumru¤u kadar küçük bir gaz bu-
lutu oldu¤unu aç›klad›lar. Yap›lan bu aç›klamalara göre gazlar›n sürekli
hareketi yüzünden zil sesini and›ran bir ses dalgas› meydana geliyordu.
Ses dalgalar› patlamalara neden oldu. Evren genifllemeye bafllad›kça bu
ses dalgalar› yay›lmaya devam etti. Ekibin bafl›ndaki California Ünivesi-
tesi'nden John Ruhr'un yapt›¤› aç›klamaya göre ilk kez tespit edilen bu
ses dalgalar›, Büyük Patlama'n›n (Big Bang) ateflleyicisiydi.
Evreni araflt›ran tüm bilim adamlar› hep tek bir gerçekle karfl› karfl›-
ya kald›lar: Evren Allah taraf›ndan yokluktan yarat›lm›fl ve ilk varolufl
an›ndan itibaren kusursuzca düzenlenmifltir. Nitekim 21. yüzy›l bunun
gibi, evrenin daha birçok s›rr›n›n ortaya ç›kt›¤› bir yüzy›l olmaya devam
edecektir.
16
B‹G BANG YARATILIfiIN B‹R DEL‹L‹ OLMAYA
DEVAM ED‹YOR
19. Bugün bilinen hayvan filumlar›n›n (vücut planlar›na göre hayvanla-
r›n s›n›fland›r›lmas›) tamam›na yak›n›, yafl› 500-550 milyon y›l olarak he-
saplanan Kambriyen devirde ortaya ç›km›flt›r.
Kambriyen devrinde bulunan fosillerden biri Hallucigenia isimli bir
canl›ya aittir. Bu ve bunun gibi birçok Kambriyen canl›s›n›n fosilinde sal-
d›r›lara karfl› korunma sa¤layan dikenler ya da sert kabuklar yer al›r.
Hallucigenia ve di¤er Kambriyen canl›lar› hakk›nda evrimcilerin kesinlik-
le aç›klayamad›klar› sorular vard›r:
1. Hiçbir avc› canl›n›n olmad›¤› bu devirde, bu hayvanlar nas›l olup
da, muhtemel bir avc› olabilece¤ini düflünerek savunma sistemleri ile bir-
likte oluflmufllard›r?
Evrimciler, savunma mekanizmalar›n›n, zaman içinde, canl› korun-
maya ihtiyaç duydukça, do¤al seleksiyon ile olufltu¤unu iddia ederler.
Ancak bu dikenler, canl›n›n henüz bir ihtiyaç duymas›na vakit kalmadan,
ilk ortaya ç›k›fl› ile birlikte var olmufllard›r.
2. Bu kadar çok kompleks canl›n›n, hiçbir ataya sahip olmadan, ani-
den fosil kay›tlar›nda belirmesi evrimcileri kesinlikle yalanlar. Bu, canl›la-
r›n ilkelden komplekse evrimleflmediklerini, Allah'›n "Ol" emriyle yarat›l-
d›klar›n› gösteren aç›k bir delildir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 17
KAMBR‹YEN DEVR‹NDE ORTAYA ÇIKAN D‹KENL‹
CANLILAR, EVR‹M TEOR‹S‹N‹ GEÇERS‹Z KILIYOR
20. GERÇEKLER II
Büyük bir mant›k çöküntüsü içindeki evrimcilerin iddias›na göre; bi-
linçsiz, kör, ak›ls›z, bilgisi ve iradesi olmayan atomlar, tesadüfler sonu-
cunda biraraya gelmifllerdir. Ve tesadüfler birbirini izlemifl, bu fluursuz
atomlar, milyarlarca y›l sonra kendi kendilerini elektron mikroskobu ile
inceleyen atom mühendislerini, biyoloji profesörlerini, beyin cerrahlar›n›,
avukatlar›, üniversite ö¤rencilerini, genetik mühendislerini oluflturmufl-
lard›r. Ve bu fluursuz atomlar bu süreç içinde de son derece bilinçli ve
planl› çal›flm›fllard›r. Sanki ileride ne meydana getireceklerini biliyorlar-
m›fl gibi, tespit ettikleri hatalar› elemifller, yerine do¤rular› gelene kadar
sab›rla milyonlarca y›l birbirlerinden ayr›lmadan, her türlü koflula daya-
18
EVR‹MC‹LER, KAYALARA RASTGELE ÇARPAN
DALGALARIN SARAYLAR ‹NfiA EDECEKLER‹NE
‹NANACAK KADAR BÜYÜLENM‹fiLERD‹R
21. narak beklemifllerdir. Üstelik bu arada deneme yan›lmalar yapm›fllar,
adeta bir kimya, fizik veya biyoloji profesörü gibi son derece zekice yön-
temler izlemifllerdir. Örne¤in, göz oluflmadan önce, sanki gözün oluflaca-
¤›n› biliyorlarm›fl gibi, kafatas›nda simetrik ve gözün yap›s›na en uygun
büyüklük ve derinlikte göz çukurlar›n› açmay› ihmal etmemifllerdir. Ev-
rimcilere göre fluursuz atomlar ve tesadüfen geliflen do¤a olaylar› o kadar
ak›ll›, o kadar uyumlu, o kadar planl› ve disiplinlidir ki, tüm insanlar›n
akl›n›n biraraya gelip yapamayacaklar›n› onlar yavafl yavafl yapm›fllard›r.
Oysa fluuru, akl› ve iradesi olmayan atomlar›n, tesadüfler sonucunda ak›l,
fluur ve irade sahibi insanlar› kendi kendilerine oluflturamayacaklar› çok
aç›kt›r.
Evrimcilerin bu iddialar›, bir kayal›¤a çarpan dalgalar›n tesadüfen
mimari flaheserler, saraylar oluflturmalar›na inanmaya benzer. Evrimciler,
dalgalar›n tesadüfen saraylar, konaklar infla edeceklerine inanacak kadar,
evrim teorisinin hipnozu alt›ndad›rlar.
Evrim Yan›lg›s› 19
22. GERÇEKLER II
Arkeologlar, kaz›lar s›ras›nda yerin alt›n-
dan süs eflyalar›, çanak ve çömlekler, hatta
çok az flekillendirilmifl bir tahta dahi
bulduklar›nda, hemen burada eski bir
medeniyetin, ak›l, beceri ve bilinç
sahibi insanlar›n yaflad›klar›n› an-
larlar.
Ancak nedense baz› paleon-
tologlar, yerin alt›nda çanak ve
çömleklerle karfl›laflt›r›lamayacak
kadar kompleks tasar›m ve özel-
liklere sahip 100 mercekli gözleri
olan trilobitleri, salyangozlar›, de-
nizy›ld›zlar›n› bulduklar›nda, bun-
lar›n burada tesadüfen ve kendili¤in-
den olufltu¤unu öne sürebilmektedirler.
20
B‹R YERDE B‹R TASARIM VARSA,
ONU MEYDANA GET‹REN B‹R AKIL DA VARDIR
23. Bu, evrim teorisinin en büyük çeliflkilerinden biri-
dir. Günümüzden 550 milyon y›l önce Kambriyen Dev-
ri olarak adland›r›lan dönemde, ilk canl›lardan olan tri-
lobitler, salyangozlar, denizy›ld›zlar› gibi yumuflakça-
lar dünyada aniden belirdiler. Cans›z dünyay› bir anda
canland›ran, nefes alan, gören, kusursuz sistemlerle
beslenen, birbirinden
farkl› taktiklerle
avlanan canl›lar›
dünyaya yerlefl-
tiren güç ney-
di? Bu gücün
sahibi sonsuz il-
im ve ak›l sahibi
olan Rabbimiz'dir.
Evrim Yan›lg›s› 21
24. GERÇEKLER II
Afla¤›da en soldaki resimde gördü¤ünüz gibi, bir parça demiri, plas-
ti¤i, bak›r› bir çölün ortas›na b›rak›p gitseniz. Belli aral›klarla da buraya
gelip baksan›z. Bunlar›n bir bisiklete, son model bir otomobile ya da bir
t›ra dönüfltü¤ünü görmeniz mümkün olur muydu?
Do¤rusu ak›lc› olan demirin paslanmas›, plasti¤in deforme olmas›,
bak›r›n da oksitlenmesi de¤il midir?
Buna Darwinistler'in verdi¤i cevap ise sizin verdi¤iniz cevab›n tam
tersidir. Yani Darwinistler da¤›n›k, düzensiz, cans›z maddelerin zaman
içinde tesadüflerin yard›m›yla düzenli, canl› ve kompleks varl›klara dö-
nüflebileceklerini iddia ederler. Evrimcilerin bu iddias› flu anlama gelmek-
tedir: 1 numaral› resimdeki malzemeler zaman içinde tesadüfen bir bisik-
let, sonra yine fluursuz rastlant›larla bir otomobil, daha sonra tamamen
bafl›bofl süreçlerle kamyonet ve en sonunda da bir t›r haline gelebilir.
Türk Milleti keskin zekas›yla ve üstün feraseti ile birçok dünya mil-
letinin düfltü¤ü tuza¤a düflmemifl, Darwinizm'in bu gibi safsatalar›na al-
danmam›flt›r. Darwinizm'in ne kadar mant›ks›z ve bilim d›fl› bir görüfl ol-
du¤unu anlam›fl yegane millettir. Büyük Türk Milleti bu tuza¤› bozup
dünyay› Darwinizm safsatas›ndan kurtaracak manevi güce sahiptir.
22
TÜRK M‹LLET‹ DARWIN‹ZM'‹N TUZA⁄INI
BOZMUfiTUR
3 4
1 2
EVR‹MC‹LER‹N KÖR TESADÜFLER‹ BUNLARI YAPAMAZ
25. Son günlerde Genom Projesinin gündeme
gelmesini çarp›tarak kullanan birtak›m evrimci
çevreler, Darwinizm propagandas›na bafllad›lar.
‹nsan›n maymunla olan genetik benzerli¤ini,
insan›n maymundan evrimleflti¤ine delil olarak
göstermeye çal›flan söz konusu çevreler
yanl›fl bilgilerle halk› yan›ltmaya çal›fl-
maktad›rlar. Oysa bahsedilen bu ben-
zerlik hayalidir ve evrime delil olamaz, çünkü;
1. Maymunun genetik yap›s› henüz incelenmemifltir ve dola-
y›s›yla insan genomu ile karfl›laflt›r›lmas› söz konusu de¤ildir.
2. E¤er maymun ile insan›n genetik yap›s›n›n % 99 benzer oldu¤u
kan›tlansa bile bu, insan›n maymunla ortak bir atadan evrimleflti¤ine de-
lil olamaz. Çünkü, ‹NSANIN GEN SAYISI ‹LE MISIRIN GEN SAYISI TI-
PATIP AYNIDIR. E¤er evrimcilerin iddialar› do¤ru olsayd›, m›s›r, insan›n
maymundan daha yak›n bir akrabas› olurdu.
‹nsan bedeninin di¤er canl›larla moleküler benzerlikleri olmas› son
derece do¤ald›r. Çünkü tüm canl›lar ayn› moleküllerden oluflmakta, ayn›
suyu ve atmosferi kullanmakta, ayn› moleküllerden oluflan besinleri tü-
ketmektedir. Elbette ki metabolizmalar› ve dolay›s›yla genetik yap›lar›
birbirine benzeyecektir. Ancak bu, onlar›n ortak bir atadan evrimlefltikle-
rinin veya "do¤an›n tesadüfen bu parçalar› biraraya getirerek farkl› canl›-
lar oluflturdu¤unun" bir delili de¤ildir.
Asl›nda canl›lardaki bu "ortak malzeme", evrimin de¤il "ortak tasa-
r›m›n", yani canl›lar›n hepsinin ayn› plan üzerine tek bir Yarat›c› tara-
f›ndan yarat›lm›fl olduklar›n›n delillerinden biridir.
Evrim teorisi, bugüne kadar demagoji ve çarp›tmalarla ayakta kald›.
Ancak bugün do¤ru ve ispatl› bilgiler her insana çok k›sa zamanda ulafla-
bilmektedir. Ve bu sayede insanlar tarafl› ve bir amaca yönelik propagan-
dalarla, çarp›tma ve demagojilerle aldat›lamamaktad›r. Bu Darwinizm'in
sonunu getiren geliflmelerdendir.
Evrim Yan›lg›s› 23
DARWIN‹STLER'‹N "DEMAGOJ‹" VE "ÇARPITMALARLA"
DOLU PROPAGANDALARINA
ARTIK K‹MSE KANMIYOR
26. GERÇEKLER II
Evrimciler, günümüzden 5 milyar y›l önce baz› atomlar›n tesadüfen
biraraya gelerek kusursuz bir plan yapt›klar›na inan›rlar. Evrimcilerin bu
hayali senaryolar›na göre, cans›z ve fluursuz atomlar bu buluflmalar›nda
bir canl› hücresi meydana getirmeye karar vermifllerdir. Ve demifllerdir ki:
"Biz rastgele birbirimizin çevresinde dolaflal›m. Bu arada rüzgar, f›r-
t›na, flimflekler, ultraviyole ›fl›nlar›, depremler bizi rastgele birbirimi-
ze ba¤lar. Biz de bu flekilde ileride canl› için gerekli olacak proteinle-
ri üreten fabrikalar›, canl›y› oluflturmak için gereken tüm bilgilerin
birarada tutuldu¤u bilgi bankas›n›, proteinlerin sakland›¤› depoyu,
canl›n›n yaflamas› için gereken enerjiyi sa¤layacak olan enerji santra-
lini, gereksiz maddeleri yok edecek olan sindirim enzimlerini üreti-
riz. Ayr›ca protein üretimi için gereken tafl›ma, kopyalama araçlar›n›,
hücrenin girifl ç›k›fl›n› kontrol eden hücre kap›lar›n›, hücrenin içinde-
ki tüm malzeme ve yap›lar›n birbirinden ayr›lmalar›n› engelleyen
hücre zar›n› ve daha canl› hücresinin ifle yaramas› için gereken ne
varsa hepsini eksiksizce infla edip flekillendiririz. Böylece tesadüfen
bir fabrikadan daha kusursuz özelliklere sahip bir hücre meydana
getiririz. Hatta sonra da bunlar› yüz trilyonlarca üretip kendimizi in-
celeyecek atom profesörlerini olufltururuz."
‹flte evrimcilerin tesadüfen varolufl iddialar›n›n özü budur. Onlar›n
bu iddialar›, Taksim Meydan›'nda duran bir tafl kütlesinin rüzgarlar›n et-
kisiyle zaman içinde kusursuz bir sanat eserine dönüfltü¤üne, rüzgarlar›n
bir heykeltrafl gibi sanat eseri meydana getirdiklerine inanmaktan çok da-
ha mant›k d›fl› ve ak›ls›zcad›r.
Tesadüfler ve bilinçsiz do¤a olaylar› sanat eserleri, kusursuz tasar›-
ma sahip yap›lar meydana getiremezler. Bunlar için akla, bilince ve bilgi-
ye ihtiyaç vard›r. Darwinizm bu nedenle, 20. yüzy›lda canl›larda bulunan
son derece kompleks yap›lar›n ve tasar›m›n keflfedilmesi ile çökmüfltür.
24
EVR‹MC‹LER, RÜZGARLARIN B‹R TAfi KÜTLES‹N‹,
TESADÜFEN B‹R SANAT ESER‹NE
DÖNÜfiTÜREB‹LECE⁄‹NE ‹NANACAK KADAR
KAVRAYIfiTAN YOKSUNDURLAR
28. GERÇEKLER II
Evrimciler bilimin yalanlad›¤› teorilerini insanlar aras›nda yayg›n-
laflt›rmak için bofl durmaz, sürekli sahte deliller üretirler.
Yandaki resimler, evrimcilerin içine düfltükleri büyük hezimeti tüm
aç›kl›¤›yla gözler önüne sermektedir. Çünkü ellerinde teorilerini savuna-
bilecekleri hiçbir delil olmad›¤› için, evrimciler bizzat kendi elleriyle sah-
te delil üretmektedirler. Önce metal parças›ndan hayali bir iskelet olufltur-
makta, daha sonra bunun üzerine hamurdan hayali bir vücut koymakta,
var oldu¤una inand›klar› hayali tüylerle bütün vücudu kaplamakta, daha
sonra da silikonla renk vermektedirler. Evrimci bilim adamlar›n›n hayal-
gücüyle do¤ru orant›l› olarak geliflen bu bilim dal›na ilginç bir de isim
vermifllerdir: Rekonstrüksiyon, yani "yeniden infla!"
Ancak evrimciler bu sahte delilleri üretirken ne bilimsel bir veriden
faydalan›rlar, ne bir delilden, ne de bir deneyden... Ellerindeki tek kay-
naklar› s›n›rs›z hayalgüçleridir.
Örne¤in bu rekonstrüksiyonu yaparken;
1. Ellerinde bir difl parças› ya da bir çene parças›ndan baflka bir delil
yoktur.
2. Bu kemik parças›ndan yola ç›karak bir iskelet, vücut flekli, yüz, yü-
ze vahfli bir ifade, efller ve çocuklar, daha sonra da sosyal bir hayat tablo-
su ortaya ç›kar›rlar.
3. Topra¤›n alt›nda k›sa sürede eriyen kas, ya¤, k›k›rdak gibi yumu-
flak dokular› tamamen hayali olarak canland›r›rlar.
Bu gerçe¤i dünyaca ünlü bilim adamlar› da itiraf etmektedirler. Har-
vard Üniversitesi'nden Earnst A. Hooten'›n flu sözleri "yeniden infla" sah-
tekarl›¤›n› aç›kça gözler önüne sermektedir:
Yumuflak k›s›mlar›n tekrar inflas› çok riskli bir giriflimdir. Dudaklar,
gözler, kulaklar ve burun gibi organlar›n altlar›ndaki kemikle hiçbir
ba¤lant›lar› yoktur. Örne¤in bir Neandertal kafatas›n› ayn› yorumla
bir maymuna veya bir filozofa benzetebilirsiniz. Eski insanlar›n ka-
l›nt›lar›na dayanarak yap›lan canland›rmalar hemen hiçbir bilimsel
de¤ere sahip de¤illerdir ve toplumu yönlendirmek amac›yla kullan›-
26
B‹R EVR‹MC‹ SAHTE DEL‹L OLUfiTURURKEN...
29. l›rlar... Bu sebeple rekonstrüksiyonlara fazla güvenilmemelidir. (Ear-
nst A. Hooten, Up From The Ape, New York: McMillan, 1931, s. 332.)
Hooten'›n söyledi¤i gibi, ne evrime ne de evrimcilerin sahte delille-
rine güvenmek mümkün de¤ildir. Çünkü bugüne kadar ne bilimsel çal›fl-
malar ne de arkeolojik araflt›rmalar bir sonuç vermemifl, evrimcilerin bek-
ledikleri deliller bir türlü bulunamam›flt›r. Bu yüzden evrimciler bu sahte
delillerle, çaresizce teorilerinin yaflam süresini uzatmaya çal›flmaktad›rlar.
Ancak bu, evrim teorisinin son nefesleridir.
Evrim Yan›lg›s› 27
Evrimcilerin hayal güçleri ile ortaya ç›kan hayali yar› maymun - yar› insan rekonstrük-
siyonlar›n nas›l oluflturuldu¤unu anlatan bir dergi yaz›s›.
30. GERÇEKLER II
Tesadüfleri, cans›z maddeleri ve fluursuz atomlar› yaratma gücüne
sahip varl›klar zannetmek çok büyük bir yan›lg›d›r. Ancak Darwi-
nistler cans›z maddeleri ak›l ve irade sahibi, karar alabilen ve bu
kararlar› uygulayabilen varl›klar olarak dü-
flünür, tesadüflerin herfleyi yaratabile-
ce¤ine inan›rlar. Gülü, portaka-
l›, elmay›, çile¤i,
muzu, karpuzu,
maydanozu, k›-
sacas› var olan
herfleyi canl›
cans›z tüm var-
l›klar› tesadüflerin
oluflturabilece¤i-
ne inan›rlar.
Madem evrimci-
ler herfleyin tesadüfle
olufltu¤una inan›yorlar,
o zaman tad›yla, koku-
suyla, sulu yap›s›yla, flek-
liyle, bir daldaki kusursuz güzelli¤iyle TEK B‹R ÜZÜM TANES‹N‹ mey-
dana getirsinler! Dünyan›n en ünlü bilim adamlar›n› -hatta geçmiflte ya-
flam›fl tüm bilim adamlar›n›- biraraya toplas›nlar, dünyan›n en geliflmifl ve
en yeni teknoloji ile donat›lm›fl laboratuvarlar›n› kullans›nlar, ileri tekno-
lojinin olabilecek tüm imkanlar›n› bunun için seferber etsinler ve bu ifl
için y›llarca çaba sarf etsinler… Ne yaparlarsa yaps›nlar, de¤il tek bir
üzüm tanesini, üzümü oluflturan tek bir hücreyi dahi oluflturmalar› müm-
kün de¤ildir. ‹flte bu gerçek evrimcilerin görmezden geldikleri en önemli
noktalardan biridir. Herfleyi yoktan yaratan Alemlerin Rabbi olan
Allah't›r.
28
EVR‹MC‹LER, TEK B‹R ÜZÜM TANES‹ B‹LE
MEYDANA GET‹REMEZLER!
31. Darwinizm savunucular›, her canl›n›n hayatta kalmak ve kendi ihti-
yaçlar›n› karfl›lamak için savaflmak zorunda oldu¤una, yoksa "elenerek
yok olaca¤›na" inan›rlar. Buna karfl›l›k, canl›lar›n niçin fedakarl›k yapt›k-
lar› ve baflkalar›na fayda sa¤lad›klar› konusunu asla aç›klayamazlar.
Örne¤in iflçi ar›lar do¤umlar›ndan sonraki ilk 3 gün boyunca "kovan
temizleyicisi" olarak görev yaparlar.
3. günden sonra bir hafta boyunca kafalar›nda bir çift "dad›" bezi ge-
liflir ve genç larvalar için besin salg›lamaya bafllarlar.
10. günden itibaren kar›nlar›nda "mum üreten" bezler geliflir ve pe-
tek yap›m onar›m ifline bafllarlar, onlar art›k birer "inflaat iflçisi"dirler.
20. günde mum bezleri fonksiyonlar›n› yitirir ve yerlerine i¤ne bez-
leri geliflir. Ar›lar bundan sonra zehir üretmeye bafllar çünkü yeni görev-
leri "kovan bekçili¤i"dir.
Yaflamlar›n›n son günlerini ise "çiçek özü toplay›c›s›" olarak geçirirler.
Aç›kça görülmektedir ki, bu say›lan özelliklerin hiçbiri ar›n›n kendi
ç›kar›na yönelik de¤ildir. Her biri bir özveri, yard›mlaflma, fedakarl›k ör-
ne¤idir. Hayatlar› boyunca türlü fedakarl›klarda bulunabilmeleri için vü-
cutlar›nda gerçekleflen de¤iflimler ise, kendi iradeleri ve
istemleri d›fl›nda meydana gelir. Üstelik bu ola¤anüs-
tü ifllemlerin tamam›n› yeryüzünde var olan ilk ar›-
dan bu yana yaflam›fl tüm ar›lar ayn› kusursuz-
lukla yerine getirmifltir.
fiüphe yok ki, onlar› var eden
sonsuz kudret sahibi Allah, ar›la-
ra her gün yapacaklar› iflleri
vahyetmekte; bize de bu mu-
cizeleri göstererek Kendi sa-
nat›n›n büyüklü¤ünü ve in-
celi¤ini takdir etme imkan›
tan›maktad›r.
Evrim Yan›lg›s› 29
HER CANLI, EVR‹MC‹LER‹N ‹Ç‹NE DÜfiTÜKLER‹
ÇIKMAZI ORTAYA KOYUYOR
32. GERÇEKLER II
Darwinistler, her türlü elveriflsiz koflulun bulun-
du¤u bir ortamda, amonyak, karbon, azot, fosfor gibi
cans›z ve fluursuz atomlar›n tesadüfler sonucu birara-
ya geldiklerini ve sonra ortak bir karar ald›klar›n› id-
dia ederler. Onlara göre atomlar ald›klar› bu karar› ek-
siksizce uygulam›fllar ve bu cans›z dünyan›n üzerinde
tesadüfen a¤açlar›, çimenleri, kar›ncalar›, papa¤anlar›, sal-
yangozlar›, elmalar›, dutlar›, hurmalar›, ku¤ular›, atmacala-
r›, yunuslar›, mercanlar›, yosunlar›, ar›lar›, atlar›, tavflanlar›,
›hlamur a¤açlar›n›, gülleri, yaseminleri, papatyalar›, uçak
mühendislerini, beyin cerrahlar›n›, genetik mühendislerini,
kendilerini oluflturan atomlar› inceleyen atom profesörlerini
meydana getirmifllerdir.
Darwinistler, bu ak›lalmaz iddialar›n› a¤›r ve a¤dal› bir
üslupla, bolca Latince kelimeler kullanarak anlat›rlar. Bu fle-
kilde, iddialar›ndaki mant›k çöküntüsünü gizlemeye çal›fl›r-
lar. Onlar›n durumundan habersiz olanlar da, bu t›ls›ml› üs-
luptan etkilenip, "bunlar ne kadar bilgili, üstün insanlar" di-
yerek, her dediklerini kay›ts›z flarts›z kabul ederler.
Oysa Darwinizm'e inanmak, mant›¤›n, düflünme yete-
ne¤inin, akl›n ve kavray›fl›n tamamen felç olmas› demektir.
Normal bir insan "tafllar tesadüfen dizilip, bir gökdeleni
tüm tesisat› ile birlikte infla etti" diyebilir mi? Elbette diye-
mez. Darwinistler ise, bundan daha da inan›lmaz olan bir
iddiada bulunmakta; fluursuz atomlar›n dizilip canland›kla-
r›n› ve canl› varl›klar› oluflturduklar›n› söylemektedirler..
Türk Milleti, akl› ve basireti ile Darwinizm'in safsatala-
r›na hiçbir zaman inanmad›. Bu felsefenin ak›ls›zl›¤›n› tüm
dünyaya aç›klayarak, dünya insanlar›n› da bu gaflet uyku-
sundan uyand›rma misyonunu üstlendi.
30
DARWIN‹STLER, fiUURSUZ ATOMLARIN
CANSIZ DÜNYAYI TESADÜFEN
CANLANDIRDI⁄INI ‹DD‹A EDERLER
33.
34. Evrimciler, do¤ada bulunan 200'ün üzerindeki amino asit çeflidin-
den, proteinleri oluflturacak 20 tanesinin, belli say›larda ve belli bir dizi-
limle biraraya gelmelerini ve proteinleri oluflturmalar›n› KÖR TESA-
DÜF'lere ba¤larlar. Oysa bu, mümkün de¤ildir. Örne¤in, 400 amino asitli
bir proteini oluflturan amino asitlerin istenilen s›rada dizilme ihtimalleri
10520'de bir ihtimaldir. Bu, 1 say›s›n›n yan›na 520 tane s›f›r kondu¤unda
oluflacak olan say›da bir ihtimal demektir.
(1 milyar say›s›n›n yan›nda sadece 9 s›f›r ol-
du¤unu düflünürsek, bu say›n›n büyüklü¤ü
hakk›nda bir fikir edinebiliriz). Böyle bir te-
sadüfün gerçekleflmesi aç›kça görüldü¤ü gi-
bi imkans›zd›r. Üstelik burada bahsedilen
orta büyüklükte tek bir proteindir. ‹nsan vü-
cudunda binlerce protein türü vard›r ve ba-
z›lar› binlerce amino asitten oluflur.
Proteinlerin tesadüfen meydana gele-
meyece¤i gerçe¤i, en koyu evrimciler tara-
f›ndan bile itiraf edilmektedir.
Evrimci jeolog William Stokes ise bu
gerçe¤i flöyle itiraf eder:
"E¤er milyarlarca y›l boyunca, milyar-
larca gezegenin yüzeyi gerekli amino
asitleri içeren sulu bir konsantre taba-
kayla dolu olsayd› bile yine (protein)
oluflamazd›." (W. R. Bird, The Origin of
Species Revisited, Nashville, Thomas Nel-
son Co., 1991, s. 305)
Proteinlerin tesadüfen oluflamayacak-
lar›, ak›l, bilinç ve güç sahibi bir Yarat›c› ta-
raf›ndan var edildikleri kesin bir gerçektir.
DARWIN‹ST BÜYÜNÜN ETK‹S‹ ALTINDA
KALANLAR, NORMAL B‹R fiUURLA DÜfiÜNEMEZLER
GERÇEKLER II32
35. Ancak as›l önemli olan, evrimcilerin bu gerçe¤i görememeleridir. Ev-
rimciler proteinlerin tesadüfen olufltu¤unu iddia etmekle, masaya dökü-
len mürekkebin tesadüfen bir sayfa dolusu anlaml› bir makale ortaya ç›-
kard›¤›n› kabul etmekten daha da saçma bir iddiaya inanmaktad›rlar. Bu,
abart›l› bir ak›ls›zl›k ve mant›ks›zl›k örne¤idir. Bunu söyleyen bir insana
kimse güvenemez veya böyle muhakeme yetene¤i olmayan bir insana
hiçbir sorumluluk verilemez.
Türk Milleti Darwinist safsatalar› ilim ve ak›l yolu ile susturmufltur.
Bundan böyle Darwinizm'in insanl›¤› büyülemesine ve ak›llar› devre d›fl›
b›rakmas›na izin vermeyecektir.
Evrim Yan›lg›s› 33
36. GERÇEKLER II
Darwinistler, canl›l›¤›n yap›tafl› olan proteinlerin, baz› atomlar›n te-
sadüfen birleflmeleri ile meydana geldiklerini iddia ederler. Darwinizm'in
ne kadar inan›lmas› imkans›z, ak›l ve mant›k d›fl› bir iddia oldu¤unu an-
lamak için, proteinler hakk›nda verilecek k›sa bir bilgi yeterli olacakt›r.
Bilim adamlar› 500 amino asitten oluflan bir proteinin (binlerce ami-
no asitten oluflan proteinler de mevcuttur) tesadüfen oluflma ihtimalini
hesaplam›fllar ve flöyle bir sonuca varm›fllard›r:
1. Amino asitlerin ifle yarar proteini oluflturabilmek için uygun dizil-
me ihtimali:
10650
de 1 ihtimal
2. Amino asitlerin sol-elli olma ihtimali (amino asitler do¤ada hem
34
10950
=
100.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.
000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000
DARWIN‹STLER'‹N MANTIK ÇÖKÜNTÜLER‹,
‹NSANLI⁄A ‹BRET OLMALIDIR
37. sa¤-elli hem sol-elli olarak bulunurlar. Ancak canl› yap›s›ndaki proteinler
sadece sol-elli amino asitlerden oluflurlar.)
10150
de 1 ihtimal
3. Amino asitlerin aralar›nda "peptid ba¤›" ile ba¤lanmalar› ihtimali:
10150
de 1 ihtimal
Toplam ‹htimal: 10950
de 1 ihtimal
10950
, 1 rakam›n›n yan›na 950 s›f›r›n gelmesiyle oluflacak astronomik
bir say›d›r. (Bu da imkans›z bir ihtimal demektir.) Bu say›n›n büyüklü¤ü-
nü anlayabilmek için flu örnekler üzerinde düflünebilirsiniz:
= 1 milyar say›s›n› yazmak için 1 rakam›n›n yan›na sadece 9 s›f›r eklenir.
Söz konusu say› içinse 950 s›f›r gerekmektedir.
= 1 milyar say›s› için 1 rakam›n›n yan›na 9 s›f›r yaz›l›r. Ancak, ortaya 1
milyar boncuk att›¤›n›zda, bu say›n›n yaz›ld›¤›ndan çok daha fazla bir
miktar› ifade etti¤i görülecektir. 10950
say›s›, 950 s›f›rla yaz›l›r, ancak bu
kadar miktarda boncuk tarif edilemeyecek kadar çoktur.
= Evrendeki tüm atomlar›n çevresinde dönen elektronlar›n say›s› bile sa-
dece 1075
tir.
Bu kadar büyük bir say› ile ifade edilen ihtimalin içinden tek bir ih-
timalin gerçekleflmesinin ve proteinlerin tesadüfen oluflmas›n›n kesinlik-
le imkans›z oldu¤u aç›kça görülmektedir. (Nitekim matematikte 1050
ihti-
malin ötesi olanaks›z olarak kabul edilmektedir.)
Ancak, evrimciler gerçekleflmesi kesinlikle imkans›z olan ihtimalle-
re, büyük bir ba¤nazl›kla, inatla ve tutuculukla inan›rlar. Koyu Darwinist-
ler'in ba¤nazl›klar›ndan vazgeçmeleri olas› görülmemektedir. Ancak,
Darwinizm'in mant›ks›zl›klar› gözler önüne serildi¤inde, bu insanlar top-
lum içindeki güvenilirliklerini kaybedecekler ve yapt›klar› sahtekarl›klar
ortaya ç›kacakt›r.
Bu nedenle ak›l, basiret ve sa¤duyu sahibi Türk Milleti'nin misyonu
son derece önemlidir. Milletimiz, dünyaya Darwinizm'in mant›k hezime-
tini ilan edecek ve insanl›¤› bu ba¤nazl›ktan kurtaracakt›r.
Evrim Yan›lg›s› 35
38.
39. Komünizmin y›k›ld›¤›n› zannedenler büyük bir yan›lg› içindeler.
Çünkü, komünistler Lenin'in "Bir ‹leri ‹ki Geri" takti¤ini uyguluyorlar.
Marksist Leninist felsefe toplumlar›n tarihi geliflmelerini üç aflamada
s›n›fland›r›r: Feodalizm, kapitalizm ve son olarak da komünizm.
Bugün Rusya'daki komünistler, Çarl›k döneminden sonra komüniz-
me geçiflte acele davran›ld›¤›n›, bu yüzden komünizmin tutmad›¤›n› dü-
flünüyorlar. Bunun içinse, Marksist Leninist düflüncenin öngördü¤ü ara-
daki kapitalist safhan›n yaflanmas› gerekti¤ini savunuyorlar.
‹flte bu yüzden bugün Rusya'da komünistler ac›mas›z bir kapitaliz-
mi teflvik ederek uyguluyorlar.
Komünistlerin amac›, kapitalizmi en vahfli flekliyle uygulamak; böy-
lece ekonomik güçlükler alt›nda halk› ezip, mafya ile sindirip, ahlaki de-
jenerasyonu t›rmand›r›p en sonunda komünizmi tek çare gibi göstermek-
tir. Bu nedenle bugün Rusya'da küçük k›zlar sat›l›yor, insanlar so¤uktan,
açl›ktan ölüyorlar, uyuflturucu ba¤›ml›lar›n›n, AIDS'lilerin say›s› her ge-
çen gün daha da art›yor, mafyan›n hakimiyeti giderek güçleniyor, halk sü-
rekli korku ve dehflet yafl›yor.
SSCB'nin ise sadece ismi de¤iflti, askeri gücü, yönetim kadrosu ve
zihniyeti ile asl›nda tam bir komünist devlet. Bugün hala Türki devletle-
rin üzerindeki askeri bask›s›n› devam ettiriyor. Tüm de¤ifliklikler göster-
melik ve sinsice.
Ancak Türk Milleti komünizmin taktiklerine kanmayacak kadar ak›l,
basiret ve feraset sahibidir.
Y›llar önce komünizmin
önünü kesti¤i gibi, bugün
de komünizmin temeli olan
Darwinist felsefe ile ciddi
bir fikri mücadele vermekte
ve her iki ideolojiyi tarihin
karanl›klar›na gömmekte
kararl› davranmaktad›r.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 37
KOMÜN‹ZM YIKILDI D‹YENLER, D‹KKAT!
KOMÜN‹ZM NADASTA!
40. GERÇEKLER II
Komünistler, halkta faflizme karfl› hoflnutsuzluk ve tepki meydana
getirmek için önce faflizmi destekler ve geliflmesini izlerler. Böylece bir sü-
re sonra, halk faflizmin a¤›r bask› ve zulmünden kurtulmak için ç›rp›nma-
ya bafllad›¤›nda, karfl›s›na tek alternatif olarak komünizmi gösterirler.
Faflistler de ayn› komünistler gibi, önce komünizmi destekler ve ge-
lifltirirler. Bu kez halk komünizmin zulmü ve ac›mas›zl›¤› alt›nda korku,
maddi ve manevi s›k›nt› yaflarken, bu sefer faflizmi kurtuluflun tek yolu
olarak gösterirler.
38
KOMÜN‹STLER VE FAfi‹STLER YILLARDIR
‹NSANLARI B‹R FELAKETTEN D‹⁄ER‹NE
SÜRÜKLÜYORLAR
41. On y›llard›r birçok ülkede halk bu korkunç k›s›r döngünün içinde,
bir felaketten di¤erine sürüklenmektedir.
Bu, Darwinizm'in insanl›¤a getirdi¤i belan›n bir özetidir. Faflizm ve
komünizm Darwinizm'den kaynaklanan iki ayr› zulüm sistemidir. Ve in-
sanl›¤a baflka hiçbir seçenek yok gibi gösterilmektedir.
Ancak, Darwinizm'in bilimsel çöküflü ile, insanl›k art›k "ölümlerden
ölüm", "felaketlerden felaket" be¤enmek zorunda kalmayacakt›r. Türk
Milleti'nin öncülü¤ünde, Darwinist felsefe yerine hakim olan
Kuran ahlak› ile insanlar karanl›klardan ayd›nl›¤a ç›kacak-
lard›r. 21. yüzy›lda meydana gelen birçok geliflme bu gü-
zel haberi müjdelemektedir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 39
42. GERÇEKLER II
Komünizmin kurucusu Marx tarihin geliflmesinin tek yolunun çat›fl-
ma oldu¤unu iddia etmekteydi. Toplumlar›n, düflüncelerin, fikirlerin de
ancak çat›flmayla, savaflla, ihtilalle ilerleyebileceklerini düflünüyordu.
"E¤er çeliflme ve çat›flma olmasayd›, var olan herfley, nas›lsa öyle kal›r-
d›" diyordu.
Marx'›n bu düflünceleri, zaman içinde çok say›da taraftar kazand›.
En zalim katliamlara imza atan komünist lider Lenin bunu, "Geliflme z›t-
lar›n mücadelesidir." (Lenin, Seçme Eserler, cilt 11, s. 81) sözleriyle ifade
ediyordu. Bu mücadelenin de kan dökerek yap›lmas› gerekti¤ini savunu-
yordu.
Komünist liderler gibi faflist liderler de fliddet, ihtilal ve savafl›n, iler-
lemenin tek yolu oldu¤una inan›yorlard›. Hitler'in en önemli fikri daya-
na¤›, ›rkç› Alman tarihçi Heinrich von Treitschke, "Uluslar ancak Dar-
win'in yaflam kavgas›na benzer fliddetli bir rekabetle geliflebilirler…"
(Burns, Ça¤dafl Siyasal Düflünceler 1850-1950, s.446) diyordu. fiiddetin tarih-
te itici güç oldu¤una ve savafl›n devrim getirece¤ine inanan bir baflka fa-
flist lider ise, Mussolini'ydi. ‹mparatorlu¤unun zay›flamas›n›, "evrimin en
önemli itici gücü olan savafltan kaçmaya çal›flmas›na" ba¤l›yordu.
Bu iki ideolojinin temel dayanaklar› ise, Darwin'in do¤ada var oldu-
¤unu ileri sürdü¤ü "yaflam mücadelesi" kavram›yd›. Marx'›n diyalektik
materyalizminin temeli olan çat›flma iddias› da, faflizmin savafl›n itici güç
oldu¤u ile ilgili iddias› da Darwin'in evrim teorisinin, sosyal bilimlere
uyarlanmas›dan baflka bir fley de¤ildi.
Oysa sürekli çat›flman›n olmas› gerekti¤ini savunmak, insanl›¤› ta-
mamen ortadan kald›rmaya do¤ru at›lan bir ad›m, sonu gelmez bir "kan
dökme kuyusu"dur. Bu ideolojilere uyan herkes kaç›n›lmaz olarak sürek-
li birbiriyle çat›fl›r, birbirine zulmeder, ilerleme ad› alt›nda birbirinin kan›-
n› döker. Allah'›n insanlara emretti¤i sevgi, sayg›, fedakarl›k, paylaflma
gibi insani duygular, bar›fl ve huzur ortam› tamamen ortadan kalkar. Ni-
tekim geçti¤imiz 20. yüzy›l bu ideolojiler yüzünden yaflanan ac› ve bela-
lar dönemi olmufltur.
40
FAfi‹ZM VE KOMÜN‹ZM‹N ORTAK HEZEYANI:
DARWIN‹ST ÇATIfiMA
43. Bu ideolojilerin hezeyanlar›na asla kanmayan, her zaman Kuran ah-
lak›na ba¤l›, flefkatli, adaletli yap›s› ile dünyaya örnek olan Türk Milleti,
dünya bar›fl ve huzurunun yegane teminat›d›r. Milletimiz üzerine düflen
tarihi sorumlulu¤u yerine getirmektedir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 41
44. GERÇEKLER II
Komünist ideolojiyi felsefi temellere dayand›ran Karl Marx, görüflle-
rini aç›klamak için "diyalektik" kavram›ndan yararlanm›flt›r. "Diyalektik",
Marx'›n üniversite hocas› olan ünlü idealist felsefeci Friedrich Hegel'in
gelifltirdi¤i bir kavramd›r. Hegel, herfleyin karfl›l›kl› bir çat›flma içinde ol-
du¤unu, bu çat›flman›n "tez-antitez-sentez" formülüne göre geliflti¤ini id-
dia etmifltir. Örne¤in, Hegel'e göre, bir fikir (yani tez) toplumda ra¤bet
buldu¤unda, zaman içinde bunun karfl›t› olan karfl›t-fikir (yani antitez)
geliflecektir, tez ve antitezin karfl›l›kl› etkilefliminden yeni bir fikir yani
"sentez" do¤acakt›r ve bu süreç bu flekilde (tez-antitez-sentez s›ras›yla)
devam edecektir.
Tez ve antitezin sürekli çat›flmas›n› öngören diyalektik kavram›n›n
temelinde, hayat›n bir mücadele ve savafl yeri oldu¤unu ve bu mücadele-
42
DARWIN‹ZM'E DAYANAN D‹YALEKT‹K KAVRAMI
TOPLUMLARI KAOSA SÜRÜKLEM‹fiT‹R
45. de güçlü olanlar›n güçsüzleri yok ederek hayatta kalabilece¤ini iddia
eden Darwinizm vard›r.
Darwinizm'in katalizör etkisi yaparak h›zland›rd›¤› ve güçlendirdi¤i
diyalektik formül, 20. yüzy›lda insanl›¤› karanl›¤a sürükleyen, toplumlar
aras›nda kin ve nefreti kamç›layan zulümlerin ard› ard›na yaflanmas›na
neden olan bir fler kayna¤› olmufltur. Bu formül uyar›nca, komünizm ya
da faflizm savafllarla, kavgalarla, fliddetle birbirlerinin alternatifi olarak
toplumlarda yerleflik k›l›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Hitler, Mussolini, Stalin,
Mao gibi eli kanl› diktatörlerin "diyalektik uygulamalar›" ise hep ayn› so-
nucu do¤urmufltur: Anarfli, terör, kargafla, zulüm, sefalet, açl›k, iflkence,
gözyafl›, kan...
Ne var ki, art›k günümüzde Darwinizm ve diyalektik felsefe h›zl› bir
çöküflün içindedir. Büyük Türk Milleti, bu oyunu bozmufl ve Darwi-
nizm'in önünü kesmifltir. Darwinizmi temel alan bütün bat›l ideolojiler ve
felsefeler de hak karfl›s›nda yenilmeye mahkumdur.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 43
De ki: "O, herfleyin Rabbi iken, ben Allah'tan
baflka bir Rab mi arayay›m? Hiçbir nefis,
kendisinden baflkas›n›n aleyhine (günah)
kazanmaz. Günahkar olan bir baflkas›n›n
günah yükünü tafl›maz. Sonunda dönüflünüz
Rabbinizedir. O, size hakk›nda anlaflmazl›¤a
düfltü¤ünüz fleyleri haber verecektir."
(Enam Suresi, 174)
46. GERÇEKLER II
Darwinist-komünist düflünceye göre insan ile hayvan aras›nda tek
fark insan›n biraz daha "evcillefltirilmifl" olmas›d›r. Bu evcillefltirme olay›-
na h›z verilmesi görevi ise komünizmin bir gere¤i olarak gösterilmifltir.
Lenin'in en büyük yard›mc›s› ve komünist ideolojinin teorisyeni Trotsky,
Darwinist kökenli "insan› terbiye etme" düflüncelerini fliddetle savunuyor
ve flöyle diyordu:
... ‹nsan nedir? Henüz bitmifl bir canl› de¤ildir. Hala beceriksiz bir
yarat›kt›r. Bir hayvan olarak insan planl› bir flekilde de¤il, spontane
bir flekilde evrimleflmifltir... ‹nsan›n yeni ve de¤iflmifl bir versiyonu-
nu üretmek -bu komünizmin bir sonraki görevidir-... ‹nsan kendisi-
ni ham materyal olarak görmeli, ya da yar› üretilmifl bir madde ola-
rak. (Orlando Figes, A People's Tragedy, A History Of The Russian Revo-
lution, Penguin Books Ltd, 1997, USA, s. 734)
‹flte insana bu flekilde bakan Darwinist-komünist ideolojinin en bü-
yük icraat›, insanlara olabildi¤ince hayvan muamelesi yapmak, vahfli
hayvanlar gibi zincirlere vurmak, ac› ve korku yoluyla kendince "terbiye
etmek" ve gerekti¤inde bo¤azlamak olmufltur. Bu çarp›k ideolojinin en
aç›k örneklerini Lenin'in Rus halk› üzerine yapt›¤› uygulamalarda görü-
rüz.
Lenin, hayvanlar üzerinde gerçeklefltirdi¤i flartl› refleks deneyleriyle
ünlenen Rus bilim adam› Pavlov'la özel olarak görüflmüfl ve Pavlov'un
yöntemlerini Rus toplumu üzerinde uygulamak için giriflimde bulun-
mufltur. Tarihçi Orlando Figes, "Bir Halk›n Trajedisi: Rus Devriminin Tarihi"
adl› kitab›nda, Lenin'in Rus halk›n› bir havyan terbiyecisi gibi e¤itme
amac›n› flöyle anlat›r:
... Lenin büyük fizyolojist I. P. Pavlov'un laboratuvar›na onun flartl›
refleks çal›flmalar› vas›tas›yla, insan beyninin bolfleviklerin insan
davran›fl›n› kontrol etmede yard›mc› olup olamayaca¤›n› ö¤renmek
için gizli bir ziyarette bulundu. "Rus kitlelerinin komünizm çizgisini
44
KOMÜN‹ST LEN‹N, ‹NSANLARIN DA
HAYVANLARLA AYNI fiEK‹LDE
E⁄‹T‹LMELER‹ GEREKT‹⁄‹NE ‹NANIYORDU
47. düflünmelerini ve buna göre davranmalar›n› istiyorum" diye aç›kla-
d› Lenin... Pavlov hayretler içinde kalm›flt›. Lenin ondan köpekler
için yapt›¤› fleyi insanlar için yapmas›n› istiyordu. "Rus kitlelerini bir
standart haline getirmek istedi¤inizi mi söylüyorsunuz? Hepsinin
ayn› flekilde davranmas›n› sa¤lamak m› istiyorsunuz?" diye sordu...
"Aynen" diye cevap verdi Lenin. "‹nsanlar do¤ru olmal›. ‹nsanlar biz
nas›l istersek o flekle getirilmelidir..." (Orlando Figes, A People's Tra-
gedy, A History Of The Russian Revolution, Penguin Books Ltd, 1997,
USA, s. 733)
‹nsanlar› bir hayvan gibi gören ve milyonlarca insan›n ölümüne ne-
den olan Darwinizm kökenli komünist ideolojinin Sovyetler Birli¤i'nin y›-
k›lmas›yla öldü¤ünü sanmak büyük bir gaflet olur. Komünizm hala ayak-
tad›r, ama farkl› isimler alt›nda gizli gizli taraftar toplamaya çal›flmakta-
d›r. Türk halk› komünist ideolojinin bu oyunlar›n› geçmifl y›llarda fark et-
mifl ve milli bilinciyle bu oyunu bozmufltur. Bugün de komünizmi ayn›
son beklemektedir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 45
48. GERÇEKLER II
Darwinist-materyalistler, Rusya'daki maddi ve manevi y›k›m›n so-
nucunda komünizmi tek çare olarak gösterme niyetindeler. Ancak dünya,
komünistlerin insanl›¤a getirdi¤i fliddetli bela ve ac›lar› unutmad›. Bu
dinsiz, vicdans›z, insanl›k d›fl› ideoloji bir daha geri gelemeyecek. Komü-
nist liderlerin ifadeleri tarihe vahfletin ve zulmün en fliddetli örne¤i ola-
rak geçmifltir.
• Bir iflçi toplant›s›nda söz alan Lenin, "terörün" devrimci s›n›f›n ada-
leti oldu¤unu flöyle ifade ediyor:
"E¤er kitleler kendili¤inden aya¤a kalkmazsa hiçbir fley baflarama-
y›z. Spekülatörlere karfl› terör uygulamad›¤›m›z – hemen orac›kta
kafalar›na bir kurflun s›kmad›¤›m›z- sürece hiçbir yere varamay›z."
(V.‹. Lenin, Polnoye sobraniye soçineniy, Moskova, 1958-1966, cilt 35,
s.311)
• 1918'de, ‹çiflleri Halk Komi-
serli¤i taraf›ndan bütün Sovyetlere
yollanan duyuru:
"Bu uyuflukluk ve duygusall›¤a son
46
KOMÜN‹STLER TERÖRÜ VE ZULMÜ TEK
YÖNET‹M fiEKL‹ OLARAK KABUL EDERLER
Komünizm Rusya'ya ac› ve beladan
baflka bir fley getirmedi. Milyonlarca
insan öldürüldü, sakat b›rak›ld›, ev-
siz kald›, yurtlar›ndan sürüldü.
49. vermenin zaman›d›r. Subaylar ve burjuvalar aras›ndan çok say›da
rehine al›nmal›d›r. En ufak bir direniflte kitlesel idamlara giriflilmeli-
dir... Kitlesel terör uygulanmas›nda hiçbir zay›fl›k ve çekingenli¤e
göz yumulmamal›d›r." (‹zvestiya, 4 Eylül 1918)
• 14 fiubat 1922'de bir müfettifl flöyle anlat›yor:
"Tutuklanan köylüler sistematik biçimde sa¤l›ks›z hangarlara kapa-
t›l›yor, k›rbaçla dövülüyor ve ölümle tehdit ediliyor. Teslim etmeleri
gereken kotan›n tamam›n› dolduramayanlar, elleri kollar› ba¤lan›p,
ç›plak bir flekilde köyün ana caddesi boyunca koflmaya zorlan›yor ve
sonra da so¤uk bir hangara t›k›l›yor. Çok say›da kad›n bay›lana ka-
dar dövüldükten sonra ç›plak olarak karda aç›lan çukurlara konulu-
yor...." (Nicholas Werth, Komünizmin Kara Kitab›, s. 159-160)
Ac›mas›zl›klar›na, vahflet ve katliamlar›na Darwinizm'i dayanak ola-
rak gösteren komünistler, 20. yüzy›lda tarihin en büyük insanl›k suçunu
ifllediler. Ancak 21. yüzy›lda Darwi-
nizm'in geçersizli¤ini bilen insanl›k, ko-
münizme geçit vermeyecektir.
Türk Milleti 80 y›l önce de bu gerçe-
¤in fark›ndayd›, bugün de fark›nda.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 47
Bunlar komünist Rusya'daki zul-
mü belgeleyen resimlerden yal-
n›zca birkaç›d›r. Halk›n› hayvan-
lardan farks›z gören komünist
yönetim, kendisine inanan in-
sanlara açl›k, sefalet ve eziyet-
ten baflka hiçbir fley vermemifl-
tir. Rusya'daki halk›n içler ac›s›
durumunda günümüzde de hiç-
bir de¤ifliklik olmam›flt›r.
50. GERÇEKLER II
Komünist ideolojinin temel dayana¤› olan Darwinist-materyalist fel-
sefe insan› sadece maddeden ibaret bir varl›k olarak görür. Bu çarp›k dü-
flünceye göre insan sevgiden, merhametten, flefkatten, fedakarl›ktan ve
di¤er insani duygulardan uzak, geliflmifl bir makinedir. Sahip oldu¤u bü-
tün düflünce ve duygular ise bu makinan›n içindeki kimyasal reaksiyon-
lar›n bir sonucudur. Bu materyalist anlay›fl›n bir sonucu olarak komünist
ülkelerde sanat ve estetik kavramlar› tamamen ortadan kalkm›flt›r. Komü-
nistler, on milyonlarca insan› ac›mas›zca katlettikleri gibi, insanl›¤›n sa-
nat, estetik, bilim, düflünce gibi vas›flar›n› da bir anlamda öldürmüfllerdir.
Komünist Rusya'da, yönetim sanat›n gereksiz oldu¤unu düflünüyor,
sanatç›lara neler çizmeleri ve yaz-
malar› gerekti¤ini kendileri bildiri-
yorlard›. Komünist yönetim boyun-
ca Sovyet sanatç›lar›n›n hemen hep-
si orak veya çekiç tutan Sovyet köy-
48
KOMÜN‹ZM DONUK, KASVETL‹, SEVG‹S‹Z,
SANATTAN VE ESTET‹KTEN UZAK
B‹R TOPLUM MODEL‹ HEDEFLER
51. lü ve iflçilerini, kendilerini saran zincirleri parçalayarak aya¤a kalkan öf-
keli proletarya figürlerini, k›z›l bayraklar›n gölgesinde ve Lenin'in önder-
li¤inde koflturan silahl› askerleri çizdiler. Komünist yönetimin onay›ndan
geçen bu resimler, heykeller, posterler ve mimari tasar›mlar estetikten
uzak, so¤uk, donuk ve kaba hatlarla doluydu. Encyclopedia Britanni-
ca'daki tan›mla, komünist sanata tam bir "anti-estetizm" hakimdi.
Rus yazarlar, yönetimin emretti¤i flekilde komünist militanlar›n mü-
cadelesini ve halk›n ne kadar mutlu oldu¤unu anlatt›lar. Gerçekte ise ko-
münist devrim halka mutluluk de¤il açl›k, bask› ve ölüm getirmiflti. Ama
Stalin ne yaz›lmas›n› istiyorsa, o yaz›l›yordu. Bugün hala komünist ülke-
lerde insani duygulardan uzak bu hayata bak›fl aç›s›n›n derin izlerini ha-
yat›n her alan›nda görmek mümkündür.
Oysa sanat ve estetik duygular› Allah'›n insanlara verdi¤i çok büyük
bir nimettir. ‹nsan için, Allah'›n eflsiz yarat›fl delilleri olan do¤adaki hari-
kalara, güzelliklere, nimetlere karfl› duydu¤u güçlü sevgiyi ifade edebile-
ce¤i bir yoldur. Sanata ilham veren duygular›n bafl›nda ise insanlar›n
Allah sevgisinden ald›klar› manevi flevk ve heyecan gelir. Dinin ortadan
kald›r›ld›¤› bir toplumda insanla-
r›n bu flevki ve heyecan› yitirme-
leri, manevi buhranlara kap›larak
amaçs›zlaflmalar› kaç›n›lmazd›r.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 49
52. GERÇEKLER II
Darwinist-komünist devlet, insanlar› hayvan sürüsü olarak gördü¤ü
için milletini sevmez, ona de¤er vermez ve güvenmez. Bu nedenle sürek-
li bir korku, bask› ve sindirme politikas› izler. Komünist liderler Lenin ve
Troçki'nin sözleri, komünizmin nas›l bir ölüm ve iflkence makinas› oldu-
¤unu anlamak için yeterlidir:
Lenin: "Proleterya egemenli¤indeki devlet, burjuvaziyi ezmek için
kullan›lan bir makinedir. Diktatörlük do¤rudan fliddete dayanan ve hiç-
bir yasayla k›s›tlanmam›fl iktidard›r. Proleteryan›n devrimci diktatörlü¤ü,
proleteryan›n burjuva s›n›f›na uygulad›¤› fliddet sayesinde ayakta duran
bir iktidard›r, hiçbir yasayla da k›s›tlanamaz." (Lenin, Proleterya Devrimi ve
Dönek Kautsky, s.53)
50
DARWIN‹ST-KOMÜN‹ST DEVLET,
fi‹DDET YOLUYLA VATANDAfiINI EZER
53. Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 51
Troçki: "... Ülkede iktidar›n kimde olaca¤› sorunu, yani burjuvazinin
yaflat›l›p yaflat›lmayaca¤› sorunu, anayasa maddelerine de¤il, fliddetin
her biçimine baflvurarak çözülecektir... K›z›l terör, ölmeye mahkum ve bu-
na katlanamayan bir s›n›fa karfl› kullan›lan bir silaht›r." (L. Troçki, Defense
du Terorisme, s. 57, 82)
Darwinist-komünist devletin, milletini sevmemesi ve onlar› düflman
olarak görmesi, 20. yüzy›lda on milyonlarca insan›n kendi devleti taraf›n-
dan öldürülmesine veya zulme u¤ramas›na neden oldu. ‹nsanl›k geçmifl-
ten gereken dersleri almal›, ayn› hatalar› tekrarlamamal›d›r. Bugün komü-
nizme yol verenlerin, yar›n zulüm kendi kap›lar›na geldi¤inde, sevdikle-
rine, yak›nlar›na ac› çektirdi¤inde piflman olmalar› fayda getirmeyebilir.
As›rlard›r Kuran ahlak› ile yetiflen merhametli, flefkatli ve vicdanl›
Türk Milleti ise bu tehlikenin bilincindedir ve Darwinist-komünist dü-
flünceye asla izin vermeyecektir.
O, ifl bafl›na geçti mi yeryüzünde
bozgunculuk ç›karmaya, ekini ve nesli helak
etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculu¤u
sevmez. Ona: "Allah'tan kork" denildi¤inde,
büyüklük gururu onu günaha sürükler,
kuflat›r. Böylesine cehennem yeter;
ne kötü bir yatakt›r o.
(Bakara Suresi, 205-206)
54. Komünist ideologlar, ideolojilerinin propagandas›n› yaparken 20.
yüzy›l boyunca insanlar›n yaflad›¤› büyük zulmü gizler, yap›lan katliam-
lar› görmezden gelir ve herfleyi toz pembe göstermeye çal›fl›rlar. Onlara
göre komünizm eflitlik, adalet demektir. Oysa birbiri ard›na ortaya ç›kan
tarihi belgeler onlar› yalanlamakta, komünist vahfletin kanl› yüzünü göz-
ler önüne sermektedir.
Ünlü Frans›z L'Histoire der-
gisinin Ekim 2000 tarihli "Les
Crimes Du Communisme" (Ko-
münizmin Cinayetleri) isimli
özel say›s›nda Rusya'da, Çin'de,
Kamboçya'da yaflanan büyük zu-
lüm detayl› bir flekilde incelen-
mekte, pek çok tarihçinin komü-
nizmin cinayetleri konusundaki
fikirleri ortaya konmaktad›r. Ko-
münist cinayetlerde yaklafl›k 100
milyon kiflinin öldü¤ünün vur-
guland›¤› dergide, bu say›n›n
çok daha fazla oldu¤una da ifla-
ret edilmektedir. Ayn› dergide
verilen katliam kronolojisi ise bu
büyük zulümle ilgili hiçbir flüp-
heye yer b›rakmamaktad›r:
1921-1922 SSCB'de kas›tl› açl›k politikas› nedeniyle 5 milyon ölü
1932-1933 SSCB'de kas›tl› açl›k politikas› nedeniyle 6 milyon ölü
1937-1938 Yap›lan katliamlarda 690.000 ölü
1940 Katyn katliam›nda 4.500 ölü
1946-1947 SSCB'de açl›ktan 500.000 ölü
1958-1962 Çin'de Büyük At›l›m Projesi nedeniyle 30-50 milyon ölü
1966-1971 Çin'de Kültür Devrimi s›ras›nda 2-3 milyon ölü
1975 Kamboçya'daki katliamlarda 1-2 milyon ölü
GERÇEKLER II52
KOMÜN‹ZM‹N KANLI B‹LANÇOSU: 100 M‹LYON ÖLÜ
55. Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 53
Rusya'n›n Müslüman Çeçen halk›na uygulad›¤› zulüm hala devam
ediyor. Anneler, babalar, efller, kardefller, kaybolan yak›nlar›n›, Ruslar›n
meydana getirdikleri toplu mezarlarda ar›yorlar.
Son zamanlarda Grozni'deki Rus askeri bölgesinin yak›n›nda onlar-
ca ceset bulundu. Bunun, savafl›n bafllamas›ndan bu yana bulunan en bü-
yük toplu mezar oldu¤u bildiriliyor. Elleri ve ayaklar› ba¤l› olan cesetler,
ya silahla vurularak ya da bݍak dar-
beleriyle öldürülmüfller. Taisa Ima-
kayeva isimli bir kad›n erkek karde-
flinin 6 Mart 2000'de nas›l kayboldu-
¤unu flöyle anlat›yor:
" Köyümüz bombaland›ktan sonra
25 kifli yürüyerek köyü terk ediyor-
duk. Rus askerleri kad›nlar› ve ço-
cuklar›, erkeklerden ay›rd›lar ve or-
du kamyonlar› ile kontrol noktas›na
götürdüler. Sonra ayn› kamyon erkekleri toplamaya gitti. Ancak on-
lar› bir daha hiç görmedik. 42 yafl›ndaki kardeflimin saras› var ve kal-
bi zay›f. Ayr›ca sakat. Yan›nda da ayaklar› felçli olan bir adam vard›."
38 yafl›ndaki Adam Chimayev'in ailesi ise onu, her yolu deneyerek
aram›fllar. Ve sonunda Grozni'deki toplu mezarda, kalbine üç kurflun s›-
k›lm›fl olarak cesetlerin aras›nda bulmufllar. Bu arada kaybolma olaylar›
hala devam ediyor. Nisan ay›nda Alleroi köyünden 3'ü çocuk 4 Çeçen ço-
ban, hayvanlar›n› köyden biraz uzakta bir yere otlamaya götürmüfller. Er-
tesi gün Rus ordusunun kamp kurdu¤u yerin yak›n›nda, kafalar›na kur-
flun s›k›lm›fl olarak cesetleri bulunmufl.
Rusya'n›n gerçek yüzü görülmedi¤i, komünizmin Rusya'n›n hakimi-
yetinde pusuda bekledi¤i anlafl›lmad›¤› ve gereken önlemler al›nmad›¤›
sürece, bu zulüm artarak devam edecektir. Buna dur demenin tek yolu,
Rusya'n›n gerçek ve gizli ideolojisini bilimsel ve felsefi alanda y›kmakt›r.
Bu ise Darwinizm'i ve materyalizmi ilmi bir hamle ile çökertmekle olur.
RUSYA'NIN ÇEÇEN ZULMÜ NEDEN B‹TM‹YOR
B‹L‹YOR MUSUNUZ?
56. GERÇEKLER II
Darwin, Marx ve Engels'in "insanl›k tarihi savafl ve çat›flma ile geli-
flir" ve "güçlü olan hayatta kal›r" iddialar›n›n peflinden giden 20. yüzy›l›n
komünist liderleri kendi milletlerini birbirine k›rd›rd›lar. Ayn› vatan›n ev-
latlar› birbirine düflman oldu, babalar, o¤ullar, kardefller, komflular, arka-
dafllar birbirini katletti. Dünyan›n dört bir yan›nda on y›llar boyunca efli
benzeri görülmemifl iflkenceler, katliamlar birbirini izledi.
Stalin'in K›z›l Ordusu, Mao'nun K›z›l Muhaf›zlar›, Pol Pot'un K›z›l
Khmerleri, Ho Chi Minh'in Vietminh'i gibi ÖLÜM MAK‹NALARI, diya-
lektik materyalizmin ve Darwinizm'in ÇATIfiMA-KAVGA-HAYATTA
KALMA MÜCADELES‹ ilkelerini uygulamak için kuruldular.
‹nsanlar› diri diri yakan, daha canl›yken etlerini parçalayan, insanla-
r› açl›¤a, türlü iflkenceye maruz b›rakan, ölüm tarlalar›, ölüm çukurlar›
açan, profesörleri, sanatç›lar›, yazarlar› hayvan k›l›¤›na sokarak caddeler-
de dolaflt›r›p, sonra en a¤›r iflkencelerle öldüren, ailelere çocuklar›n› takas
ettirerek onlara birbirlerinin çocuklar›n› yedirten, insanlar› açl›¤a, sefale-
te mahkum b›rakan bu ÖLÜM MAK‹NALARIna, öldürdükleri veya ifl-
kence yapt›klar› insanlar›n birer hayvan olduklar› telkin ediliyordu.
Örne¤in Pol Pot ve K›z›l Khmerler yönetimindeki hayat flöyleydi:
"Demokratik Kamboçya'da cezaevi, mahkeme, üniversite, lise, para,
posta, kitap, spor, e¤lence yoktu... Yirmi dört saatlik ifl gününde,
ölüm bir an bile eksik de¤ildi. Günlük yaflam flu flekilde bölünüyor-
du: On iki saat bedensel çal›flma, yemek için iki saat dinlenme ve e¤i-
tim için üç saat, yedi saat uyku. Devasa bir toplama kamp›nda bulu-
nuyorduk. Art›k adalet de mevcut de¤ildi. Yaflam›m›z›n tüm eylem-
lerini kararlaflt›ran Angkar'd› (K›z›l Khmerlerin yeralt› örgütü)... K›-
z›l Khmerler bireyi bir öküzle k›yasl›yorlard›: 'fiu saban› çeken ökü-
zü görüyorsunuz. Yemesi buyrulursa yer. Yeterli otun bulunmad›¤›
bir tarlaya götürülse yine de otlar. Yer de¤ifltiremez. Gözlem alt›nda-
d›r. Ona saban› çekmesi söylenince, saban çeker. Asla kar›s›n› ve ço-
cuklar›n› düflünmez." (Pin Yathay, L'Utopie meurtriére:un rescapé du gé-
54
DARWIN‹ST-KOMÜN‹ST DEVLETLER‹N ÖLÜM
MAK‹NALARI, M‹LYONLARCA ‹NSANI KATLETT‹
57. nocide cambodgien témoigne, Brüksel, complexe, 1989, s. 305)
‹flte insanlar› hayvan gibi gören Darwinist komünistlerin insanl›k
için uygun gördükleri hayat flekli budur. Komünizm hangi ülkede hakim
olduysa, o ülke halk›n› bu flekilde insanl›k d›fl› ortamlarda yaflatm›flt›r.
Dünyan›n Darwinist komünist beladan kurtulmas› için, ciddi bir fik-
ri mücadele flartt›r. Türk Milleti bu mücadelenin öneminin fark›ndad›r ve
bu nedenle komünizmi hiçbir zaman yaflatmam›flt›r.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 55
58. GERÇEKLER II
Darwinizm'in insanlar›n geliflmifl hayvanlar oldu¤una dair iddialar›,
komünizmin ac›mas›z liderlerine büyük bir destek vermifl, onlar›n suç ifl-
lemelerine bir "k›l›f" oluflturmufltur. Stalin'in Darwinist-materyalist devle-
ti, insanlar›n hayatlar›n› ve insani de¤erleri kesinlikle hiçe saym›fl, mil-
yonlarca insan› vahflice katletmifltir. Ukrayna kamplar›ndan birinin flefi
Martin Latsis, raporlar›ndan birinde Stalin'in kurdu¤u ölüm kamplar›n›
flöyle itiraf etmifltir:
"Maykop yak›nlar›ndaki bir kampta toplanan rehineler -kad›nlar,
çocuklar ve yafll›lar - çamur içinde ve ekim so¤u¤unda korkunç flart-
larda yafl›yor… Sinekler gibi ölüyorlar… Kad›nlar ölmemek için her-
fleyi yapmaya haz›r. Kamp› korumakla görevli askerler bu kad›nlar›n
ticaretini yapmak için bu durumdan yararlan›yorlar." (RTHIDNI
(Rusya Ça¤dafl Tarih Belgelerinin Korunmas› ve ‹ncelenmesi
Merkezi), 17/S4/75/59)
Günümüzde Darwinist-komünist Rus zulmü ay-
nen devam etmektedir. Rus hükümetinin gerek Çeçen
halk›na gerekse kendi halk›na karfl› devam ettirdi¤i in-
sanl›k d›fl› uygulamalar buna en aç›k örnektir. Geçti¤i-
miz aylarda 118 vatandafl›n› derin sularda ölüme terk
eden Darwinist-komünist düflünce, benzer vahfli uygu-
lamalar›yla s›k s›k gündeme gelmektedir.
Komünist düflünce ve bu düflünceyi besleyen
Darwinizm fikren ortadan kalkmad›¤› sürece komü-
nist zulüm h›z›n› kesmeden devam edecektir.
56
KOMÜN‹ST VAHfiET TÜM HIZIYLA DEVAM ED‹YOR
59. Bugün kimi Müslümanlar Darwinizm'in insanl›¤a getirdi¤i belalar-
dan habersiz flekilde yafl›yorlar. Bu tehlikenin y›llar önce son buldu¤unu
zannediyorlar. Oysa günümüzde dinsizli¤in en güçlü dinlerinden biri
Darwinizm'dir. Apaç›k olan yarat›l›fl gerçe¤ine karfl› ç›kan herkesin sar›l-
d›¤› ip Darwin'in evrim teorisidir.
Dünya halklar› evrim teorisine inanmasa da, onun iddialar›n› pek ta-
n›masa da devlet idareleri bu teoriye dört elle sar›lm›fl durumdalar. Özel-
likle Çin, Rusya gibi birçok ülkede bu teori mecburi bir inanç olarak gö-
rülüyor ve resmi devlet deste¤i ve himayesi ile gençlere telkin ediliyor.
Örne¤in Çeçenistan'da Müslümanlar›n maruz kald›klar› zulmün te-
melinde de, Rus Devleti'nin Darwinist hezeyanlar› var. T›pk› önderi Sta-
lin gibi Putin de, insanlar› evrim sürecinde geri kalm›fl, hayvandan fark›
olmayan yarat›klar olarak görüyor. Ve evrim teorisinden ald›¤› destekle
gözünü k›rpmadan, vicdan azab› yaflamadan onlar› öldürtebili-
yor, aç ve çaresiz b›rakabiliyor, onlara rahatl›kla zulmedebiliyor.
‹flte bu yüzden ak›l ve vicdan sahibi her insan›n tüm dün-
yay› kaplam›fl, belki yar›n kendi kap›s›na da dayanabilecek
olan bu büyük tehlikenin fark›na varmas› ve hemen tedbir al-
mas› gerekmektedir. Bu beladan kurtulman›n tek yolu, Dar-
winizm'in iddialar›n› ve bundan kaynaklanan diyalektik ma-
teryalizmin hezeyanlar›n› fikren çökertmektir. Türk Milleti bu
büyük tehlikenin fluuruna varm›flt›r. Bu ak›mlara geçit vermeye-
ce¤ini, yapt›¤› kültür ata¤› ile tüm dünyaya göstermektedir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 57
"DARWIN‹ZM ZATEN B‹TT‹" D‹YENLER
BÜYÜK B‹R YANILGI ‹Ç‹NDELER
60. GERÇEKLER II
Komünist ideoloji ile yö-
netilen ülkelerin insanlar›, da-
ima ezilmifl, zulüm görmüfller-
dir. Bunun as›l sorumlusu ise
Darwinizm'dir; çünkü Mark-
sist düflünce, Darwinizm kay-
nakl›d›r. Hatta Marksist felse-
fenin kurucusu olan Karl Marx
"Das Kapital" adl› yap›t›n›
hayran oldu¤u Darwin'e ithaf
etmifltir. Dünyaca ünlü Mark-
sist-evrimci bilim adam› Step-
hen Jay Gould da "Ever Since Darwin" adl› kitab›nda flunlar› yazm›flt›r:
"... Marx ile Darwin yaz›fl›rlard› ve Marx, Darwin'e büyük sayg› gös-
terirdi... Asl›nda Darwin ... bir devrimciydi" (Stephen Jay Gould, Dar-
win ve Sonras›, s. 9)
Rusya'daki Ekim Devri-
mi'nin liderlerinden biri olan
Trotsky ise "Evrim ve devrim
ayn› sürecin iki ayr› taraf›d›r"
sözleriyle Darwinizm-komü-
nizm iliflkisini aç›kça ortaya
koymufltur.
Evrim ile özdefllefltirilen
komünist devrim, fliddet, zu-
lüm, ac›, felaket getiren bir sü-
reçtir. Devrimin ilkeleri evrim
teorisinin ilkelerine göre belir-
lenmekte, Darwinizm'in güçlü
olanla zay›f olan aras›ndaki
58
TAR‹HTEK‹ DARWIN TUTKUNLARI ‹NSANLI⁄A
ZULÜMDEN BAfiKA H‹ÇB‹R fiEY GET‹RMED‹LER
61. yaflam mücadelesi iddias› toplumlara uygulanmaktad›r. "Devrim"in tan›-
m›n› Çin'in kanl› komünist lideri Mao Tse-Tung flu çarp›c› sözlerle aç›klar:
"Bir devrim, bir ziyaret partisi ya da bir makale yazmak ya da bir re-
sim çizmek ya da nak›fl ifllemek de¤ildir; o kadar kibar ve zarif, ace-
le etmeden ve nazik, o kadar ›l›ml›, kontrollü ve yüksek ruhlu olma-
mal›d›r. Devrim, bir isyan ve ayaklanma, bir s›n›f›n di¤erini devirdi-
¤i bir fliddet hareketidir. (Mao Tse-Tung, K›z›l Kitap, 2. Bölüm: S›n›flar
ve S›n›f Mücadelesi)
Ateflli Marksistler'in tüm bu sözleri, geçmiflte Rusya, Çin gibi ülke-
lerde yaflanm›fl olan ve bugün Çeçenlere, Do¤u Türkistan'daki Müslü-
manlara yap›lan ac›mas›z zulmün arkas›nda yatan ideolojinin Darwinizm
oldu¤unu aç›kça ortaya koymaktad›r. Bu zulmün sona ermesi, dünyada
bar›fl ve huzurun hakim olmas› için Darwinist iddialar›n geçersizli¤inin
ortaya konmas› gerekmektedir.
Bu fikri mücadelenin öncülü¤ünü de tarih boyunca her türlü sapk›n
ideolojiye karfl› mücadele veren Türk Milleti yapmaktad›r.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 59
62. GERÇEKLER II
Komünist liderlerin en büyük yalanlar› "Komünizmin yafland›¤› ül-
kelerde bar›fl›n, adaletin ve huzurun yaflanaca¤›na" dair hayali vaatleri-
dir. Oysa komünizm tarih boyunca hiçbir ülkeye bar›fl ve huzur getirme-
mifltir. Aksine komünizmle birlikte katliamlar, cinayetler, bombalamalar,
sald›r›lar bizzat devlet eliyle yap›l›r hale gelmifl, masum insanlara zulüm
adeta bir devlet politikas› olmufltur. Bunun en aç›k örneklerinden biri Ko-
münist Çin yönetiminin Do¤u Türkistan'daki Türklere yar›m as›rd›r yap-
t›¤› büyük zulümdür.
1949 y›l›ndan beri yaklafl›k 35 milyon Türk, ac›mas›z komünist lider
Mao ve onun takipçileri taraf›ndan katledilmifl, sa¤ kalanlar diri diri top-
ra¤a gömülmüfl, insanl›k d›fl› iflkencelere maruz kalm›fl, dinlerini yaflama-
lar›na izin verilmemifltir. Ancak bu büyük zulüm Mao'nun ölümüyle so-
na ermemifl, günümüze kadar devam etmifltir. fiu anda da sebepsiz tutuk-
lamalar, iflkenceler, faili meçhuller, halk üzerinde devam eden nükleer de-
nemeler, zoraki kürtajlar yeni yönetimin Mao'dan hiç de afla¤› kal›r yan›
olmad›¤›n› göstermifltir.
60
KOMÜN‹ST Ç‹N YÖNET‹M‹ MAO'NUN
KATL‹AMLARINI DEVAM ETT‹R‹YOR
63. Maocu K›z›l Çin Uygur Türklerine bir çocuktan fazla çocuk sahibi ol-
ma hakk›n› tan›mamaktad›r. ‹lgili birimler taraf›ndan, ikinci çocu¤a hami-
le olan kad›nlar›n tespiti halinde, hamilelik safhas› 9. ay›nda bile olsa bu
durumdaki kad›nlar, polis taraf›ndan evlerinden al›narak, sa¤l›ks›z ve tek-
nik donan›mdan yoksun sözde sa¤l›k merkezlerinde kürtaj edilmektedir-
ler. Bunun neticesinde de birçok Uygur kad›n› hayat›n› kaybetmektedir.
Kürtaj bahanesiyle yap›lan soyk›r›ma bir örnek flöyledir: A¤ustos
1997 tarihinde, Do¤u Türkistanl› bir kad›n kürtaj olmaya zorlanm›fl, ayr›-
ca kocas› da a¤›r para cezas›na çarpt›r›lm›flt›r. Zorla evinden al›nan kad›n
bir f›rsat›n› bularak sa¤l›k merkezinden kaçm›fl ve bir mezarl›kta kendi
bafl›na bebe¤ini dünyaya getirmifltir. Daha sonra birinin yard›m›yla me-
zarl›ktan al›narak evine götürülen kad›n bir ihbar üzerine yeniden yaka-
lanm›fl ve götürüldü¤ü polis merkezinde bebe¤i s›cak suya bat›r›lmak su-
retiyle katledilmifltir.
Bu örnek Do¤u Türkistan'da
katledilen binlerce anne ve bebekten
sadece bir tanesidir.
Tüm dünya ile ba¤lant›s› kesi-
len ve komünist Maocular›n zulmü
alt›nda yaflayan Müslüman Türkler
çaresizlik içinde yard›m beklemekte-
dirler. Onlar›n tek kurtuluflu ve ha-
misi üstün vicdan› ile Türk Mille-
ti'dir. Türk Milleti, öncelikle yapt›¤›
kültür ata¤› ile, Mao hayran› komü-
nistlere gereken cevab› vermekte ve
onlar›n ideolojilerini dayand›rd›klar›
Darwinist felsefeyi yerlebir etmekte-
dir. Bundan sonraki aflama ise Türk
‹slam ahlak›n›n hakimiyetidir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü 61
MAOCU KIZIL Ç‹N'DE UYGUR KADINLARI
KÜRTAJA ZORLANIYOR, BEBEKLER DO⁄AR
DO⁄MAZ ÖLDÜRÜLÜYOR
64. GERÇEKLER II
Mao, 1949 y›l›ndan sonra 35 milyon Uygur Türkü'nü katlettirdi. Sa¤
kalanlar ise diri diri topra¤a gömüldüler, öldüresiye dövülerek ç›plak hal-
de karlarda yat›r›ld›lar, iki baca¤› iki ayr› öküze ba¤lanarak ortalar›ndan
ikiye bölündüler. Dinlerini yaflamalar›na izin verilmedi.
Bugün Komünist Mao'nun K›z›l Çin'i ayn› zulme devam etmektedir.
Hiçbir insan haklar› kurumunun girmesine izin verilmeyen, haberleflme-
sinin tamamen komünist Maocu Çin devletinin kontrolü alt›nda olan Do-
¤u Türkistan'da soydafllar›m›z büyük bir zulüm alt›nda yaflamaktad›rlar.
! ‹ki y›l içinde (1995-1997) Çinliler taraf›ndan sebepsiz yere tutuklanan
Uygur Türklerinin say›s› 560 binden fazlad›r.
! 1995 ile 1997 y›llar› aras›nda Do¤u Türkistan'›n genelinde K›z›l Çin'in
iflkencesi sonucunda öldürülen ve kaybolanlar›n say›s› 5000'den fazlad›r.
! Milli ve dini de¤erlerini korumak için ölüm kal›m savafl› veren Do¤u
Türkistanl› soydafllar›m›za dünyan›n hiçbir yerinde rastlanmayacak ifl-
kenceler uygulanmaktad›r. Önce ayaklar›n›n alt› çivilenen masum insan-
lar, daha sonra saatlerce buz üstünde tutulmakta, elleri ve ayaklar› do-
nunca da kesilmektedir.
! 1964'den bu yana Çin'in, Do¤u Türkistan'da bulunan nükleer merke-
zinde yapt›¤› 44 nükleer deneme sonucunda 210 bin insan hayat›n› kay-
betmifltir, binlercesi ise sakat kalm›fl, kanser gibi hastal›klara yakalanm›fl,
binlerce çocuk sakat do¤mufltur.
Komünist Çin bugün soydafllar›m›z› Türk ve Müslüman olduklar›
için soyk›r›ma u¤rat›rken, baz› Maocular'›n halen Mao hayranl›klar›n› di-
le getirebilmeleri çok vahim bir durumdur. Zay›f b›rak›lm›fl, dünya ile ir-
tibat› kesilmifl, çaresizlik içinde yard›m bekleyen bu insanlara yard›m eli-
ni uzatacaklar›na, onlara zulmedenlerin önderlerini övecek kadar ileri gi-
denler, Türk Milleti'nin güçlü vicdan›nda yarg›lanmaktad›r.
Türk Milleti Maocular'a, Marksist Leninistler'e cesaret veren Darwi-
nizm kökenli Diyalektik Materyalizm gibi felsefelerin önünü keserek, in-
sanl›¤a büyük bir hizmette bulunmaktad›r.
62
MAO HAYRANLARI, KOMÜN‹ST MAOCU Ç‹N'‹N
DO⁄U TÜRK‹STANLI SOYDAfiLARIMIZA
UYGULADI⁄I ZULMÜ GÖRMÜYORLAR MI?
65. Tarihin en zalim diktatörlerinden biri olan Mao,
35 milyon Uygur Türkü'nü katlettirdi. Sa¤ kalan
halk diri diri topra¤a gömüldü, öldüresiye dö-
vüldü, iflkencelere maruz b›rak›ld›. Bu zulüm hiç
azalmadan ayn› flekilde devam etmektedir. Ko-
münist Çin hükümeti hala Uygur Türkleri'ni
nükleer denemelerle, ak›l almayacak iflkenceler-
le katletmeye devam ediyor.