2. Hemen hemen bütün kriminal olaylarda ses,
suçun işlenmesinde bir vasıta olarak
kullanılmaktadır.
Ses ve görüntü içeren medyalar içerisinde yer
alan ses ve konuşma kayıtları, olay/olayların
ortaya çıkarılmasında eldeki tek delil olabilir ve
şüpheli ya da şüpheliler ortaya çıkarılarak
işlenen suçun faillerinin bulunmasında
soruşturmacı birimlere kolaylık sağlayabilir.
İletişim teknolojisinin çok yüksek seviyelere
ulaşmış olması ve dolayısıyla da ses kayıt
cihazları ve telefon kullanımının yaygınlaşması
ile birlikte ses iletişimiyle işlenen suçlarda artış
gözlenmektedir (Bayram, 1999: 57).
3. Ses tanıma ve tanımlama işlemi, bütün işitsel ve
görsel duyuların kullanıldığı çok yönlü bir
işlemdir.
Ses tanıma: Bilinmeyen bir sesin bir veya daha
fazla bilinen sesle tanınması veya elenmesi
amacıyla işitsel veya görsel olarak
karşılaştırılması şeklinde tanımlayabiliriz.
Bu olayın temel olarak dayandığı varsayım;
seslerin, kendi başına sahip olduğu özellikler
yardımıyla çeşitli analiz teknikleri ve yöntemleri
uygulanarak diğerlerinden ayırt edilmesidir
(http://www.caginpolisi.com.tr/9/46-47-48-
49.htm).
4. 1. NESNEL ÖLÇÜTLER
İşitsel Teknikler
Ses Analizinde Kullanılan Bant Kayıt Çeşitleri
Analog Kayıt Yürütücüleri
Dijital Kayıt Yürütücüleri
Görsel Teknikler
2. ÖZNEL ÖLÇÜTLER
Manuel Teknikler
5. İşitsel Teknikler
Telefon açıldığında daha önceden sessel iletişim
kurulan biri kolaylıkla sesinden tanınabilir.
Koridordan konuşarak geçenlerin kimler olduğu
odanın içinden tahmin edilebilir.
Günlük yaşamda insanlar günde birkaç kez bazı
kişileri sesinden tanımaktadır.
Belleklerimiz iletişim içerisinde olduğumuz kişilerin
ses tınısı ve konuşma biçemini barındırır.
İstenildiğinde uzun süreli bellek örgütlenmesi ile
konuşmanın üreticisinin kim olduğu kararına varılır.
Ancak, adli olgular açısından düşünüldüğünde, uzman
bilinmeyen konuşmacıyı en az bir hafta boyunca ve
defalarca dinleyerek belleğinde bir geçmiş
oluşturmak zorundadır.
6. Ses karşılaştırmasının bu aşaması suç konusu
kayıtta, suçlunun ses tınısının, ses renginin ve
ses üretim elemanlarının, uzmanın zihninde
oluşturduğu biçimiyle şüphelilerden alınan ses
örnekleriyle karşılaştırması esasına dayanır.
Sesleri ayırırken ya da benzetirken kulak,
gelişmiş cihazlardan daha fazla işlev üstlenir.
Kulak, deneyime dayalı olarak işitsel
karşılaştırma işlemini kolaylaştırmaktadır.
Karşılaştırma büyük ölçüde uzmanın zihninde
gerçekleşse de görsel incelemelerle bu ön karar
doğrulanarak öznelliğin önüne geçilmelidir
(Yüksel, Demirel ve Öztürk, 2002: 155).
7. Çoğu olayda bilinen ses örneklerinin, bilinmeyene
nazaran daha kesin (tam) sesletim ve biraz daha
yavaş ritim özelliğine sahip olduğu görülmüştür.
Eğitilmiş bir uzman bu farklılıkları bulmaya çalışır ve
önemli sayıda olayı inceleyerek deneyimleri sayesinde
konuşmacıda ortaya çıkan olağan (doğal) değişme
oranını tanıyıp bulabilir.
Olay anında elde edilen kayıt, suçlu kişinin dil
kullanımını yansıtır. Her insan gibi suçlunun
konuşması da karşımıza dilbilimsel bir şablon olarak
çıkacaktır.
Uzman kişi, her örnekte yer alan benzer sözcükleri
tutmalı, uyum içerisinde söylenip söylenmediğini
kontrol etmek amacıyla işitsel olarak bir
karşılaştırmasını yapmalıdır (Bayram, 1999: 77).
8. İşitsel analizler:
Her iki kayıt dikkatli bir biçimde ayrı ayrı
dinlenir.
Asıl kayıttaki (kimliği bilinmeyen)
konuşmacının özellikleri, sonrasında da
karşılaştırılan kayıttaki (kimliği bilinen)
konuşmacının özellikleri şu ölçütlere göre
ayrı ayrı belirlenir:
9. 1. Konuşma Kalitesi Ayrımları (hırıltılı, vızıltılı, mır-mır, aşırı
genizsel, vs.)
2. Konuşma Kullanım Bilgisi
3. Ağız (Aydın, Erzurum, Adana, İstanbul, Kastamonu, vs.)
4. Yaş
5. Cinsiyet
6. Olağan Bürün Öğeleri (Ezgi, Odak, Vurgu, Süre, Ton, vs.)
7. Olağandan Sapan Bürün Öğeleri (Ezgi, Odak, Vurgu, Süre, Ton,
vs.)
8. Konuşma Hataları
9. Konuşma Bozuklukları
10. Psikolojik
11. Patolojik (diş eksikliği, dilbağı kısalığı, çene kontrol zayıflığı )
12. Ayırt Edici Söyleyiş Özellikleri
13. Meslek Terminolojisi Kullanımı
14. Eğitim Durumu
10. Her iki kayıt için ayrı ayrı belirlenen bu
özellikler benzerlik/farklılık düzeyine göre
eşlenir (Yüksel ve Bayram, 2009: 411-412).
11. Bilinmeyen konuşmacıya ait ses renginin yanında
daha nesnel özellikler de karşılaştırılmalıdır.
Nesnel özellikler:
1. ses ve konuşma kalitesi ayrımları,
2. parçalarüstü sesbirimler,
3. dialekt (lehçe),
4. psikolojik kaynaklı anlık konuşma bozuklukları,
5. edinimden ya da patolojik bir nedenden
kaynaklanan artikülasyon (sesletim) bozuklukları,
6. nefes kullanım özellikleri
gibi işitsel özelliklerdir (Hollien, 2002: 8,
aktaran Cem Yüksel-Levent Bayram).
12. Sadece dinlemeye ve laboratuar testlerine dayanan
işitsel analiz teknikleri, diğer kriminal inceleme
alanları ile karşılaşıldığında daha uzun bir süreci
öngörür.
Şüpheliden karşılaştırma ses kaydının alınması ile
başlayan süreç, olay kaydındaki gürültülerin
temizlenmesi gibi olumsuzlukların aşılarak
karşılaştırmaya elverişli hale getirilmesi işlemlerini de
kapsar.
Ses:
El yazısı gibi değişken ve dinamik bir yapıya sahiptir.
Organik ve psikolojik tüm faktörler sesi etkileyebilir.
Dolayısıyla analiz işlemleri için söz konusu şahıslardan
bol miktarda ses örneği alındıktan sonra, olay kaydı
ile karşılaştırılmalıdır.
13. Örnek Olgu: İşitsel Profilleme
A- Recep, sana kaç sefer söyledim
bilmiyorum ama bu yaptıkların artık
tahammül sınırımı aştı!
B- Ne yapacağımı sana mı soracam?
A- Seni bitiririm tamam mı? Başına yıkarım
orayı anladın mı?
14. Örnek olguya göre, ‘aştı’ sözcesi tümcedeki
diğer sözcüklere oranla daha yüksek bir
genlikle söylenmiştir.
Neredeyse bağırmaya yakın bir görünüm
çizmektedir.
Buradan, iki şahıs arasındaki husumetin
boyutlarının arttığını anlayabiliriz.
B ise ‘soracam’ derken kendisine
güvenmektedir.
Perde düzlemindeki iniş çıkışlar bize
karşısındakini aşağılarcasına bir cevap
verdiğini göstermektedir.
15. ‘Sana mı’ ise sorudan öte bir kayıtsızlık
bildirmektedir.
‘Tamam mı?’ ve ‘Anladın mı?’ ise bir sorudan
öte bir tehdit içermektedir.
Ayrıca A konuşmacısı ‘anladın mı?’ derken
beraberinde bir karakteristik daha
bırakmıştır, o da /n/ sesbiriminin (foneminin)
genizsileşmesi (nazallaşması) olayıdır.
Konuşmacı, Türkiye Türkçesindeki /n/’yı
farklı bir şekilde şiveselleştirerek /ŋ/ halini
vermiş ve beraberinde çift /n/ görünümünü
oluşturmuştur (Sever, 2008: 50-51).
16. Ses kayıt sistemlerini 2ana başlık altında
değerlendirebilmemiz mümkündür.
1. Analog kayıt yürütücüleri
2. Dijital kayıt yürütücüleri
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital
kayıtların artmaya başladığı bilinmektedir.
Bugün çoğu taşınabilir telefonun (cep
telefonu), mp3 çalarlı flash belleklerin dahi
ses kayıt özellikleri bulunmaktadır.
Ayrıca profesyonel dijital kayıt cihazları da
üretilmiştir (Sever, 2008: 48).
17. Analog Kayıt Yürütücüleri
Analog kayıt yürütücüleri günümüze kadar en
çok kullanılan sistemleri ifade etmektedir.
Daha açık bir ifadeyle ‘bant kayıtları’nı
belirtmektedirler.
Mağdurun kendi imkanlarıyla yahut kanun
yolları vasıtasıyla konuşmalar ya da daha
geniş anlamıyla sesler kayıt cihazına
kaydedilmektedir.
18. Güral (1995)’e göre bu sistemler şunlardır:
1. Kayıt cihazına dışarıdan kayıt yapılması,
2. Kayıt cihazına mikrofon sistemiyle kayıt
yapılması,
3. Kayıt cihazından kayıt cihazına kayıt yapılması,
4. Televizyondan kayıt cihazına kayıt yapılması,
5. Televizyondan videoya kayıt (Ses ve Görüntü
olarak),
6. Videodan kayıt cihazına ses kaydı,
7. Telefon konuşmalarının kaydı,
8. Stüdyo kayıtları
(Sever, 2008: 48-49).
19. Günümüz şartları neticesinde teyp kullanımı
artık pek yaygın olmadığından dolayı
yararlanılan kaynakta ‘teyp’ olarak ifade
edilmiş yerler yazar tarafından ‘kayıt cihazı’
olarak değiştirilmiştir.
20. Bu teknikler aslında adli sesbilimciye çoğu zaman
zorluk çıkartabilmektedir.
Çünkü bir makine insan beyni kadar aktif
çözümleyici olmayıp kulak kadar iyi ses toplama
özelliği olmadığından telefon kayıtları, video,
televizyon gibi kayıtlarda yüksek kaliteli
mikrofon ve kayıt cihazı kullanmaya çalışılır.
Telefon kayıtlarında mekanik ve çevresel
şartlardan dolayı ispatı zorlaştıran durumlar
bulunabilmektedir.
Konuşmanın seyri içerisindeki ötümsüz ses
kullanımı veya kısık sesle konuşma failin tespitini
imkansız hale getirebilmektedir.
21. Bu yöntemlerin içinde en zor tespit edilen
stüdyo kayıtlarıdır.
Suça dair bir konuşma stüdyo ortamında
yapılıyorsa bu adli sesbilimciye fazladan bir
yük getirir, çünkü tespiti oldukça zordur.
Stüdyo ortamında gürültü farklılıkları,
montajlar düzenlenip, suça dair konuşmalar
makaslanır, ilgili kayıt tuşlarının sesleri çok
rahatlıkla silinebilir.
22. Telefon kayıtlarında ise 3.4 kHz’den üst
harmoniklerin duyulmadığı durumlar da ispatı
zorlaştırmaktadır.
Kayıt cihazına dışarıdan kayıt yapılması ya da
mikrofon kullanılması gibi yöntemlerde,
arkadaki gürültü olay mahallini tahmin
olanağını sunar ve olası bir montaj
girişiminde art gürültüde meydana gelen
farklılıklar da montaja dair bize güçlü
ipuçları sunar
(Sever ve Kesici, 2004: 6-7).
23. Dijital Kayıt Yürütücüleri
Dijital kayıt yürütücüleri günümüz
gelişmelerine bağlı olarak doğan bir teknoloji
ürünüdür.
Bu kaydediciler bünyesinde hafıza kartları
barındırmaktadır.
128 MB’dan başlayarak 50 GB’yi bulan
bellekler bulunmaktadır.
Cihazlar dışarıdan algıladıkları sesleri
belleklerine wav, mid, avi, mpg, mov, mp3,
mp4 gibi uzantılarla kaydetmektedirler
(Sever, 2008: 49-50).
24. Görsel Teknikler
Konuşma sesinin en detaylı incelemesi akustik analiz
ile yapılmaktadır.
Ses spektografisi: Sesin fotoğrafı olarak da
adlandırılır. Akustik dalgaları en temel bileşenlerine
ayrıştırır (Koca, 1996: 52, aktaran Cem Yüksel-Levent
Bayram).
Konuşma sesinin en detaylı incelemesi akustik analiz
ile yapılmaktadır.
Akustik analizler, uzmana işitsel analizlere oranla
daha objektif değerlendirmeler sağlar.
Asıl kayıtta karşılaştırması yapılan konuşmacının
seslettiği sözceler, diğerlerinin sözcelerinden ve diğer
seslerden, Adobe Audition, Sound Forge ya da CSL
ana program gibi yazılımlar kullanılarak ayıklanır.
25. Asıl kayıttaki (kimliği bilinmeyen) konuşmacının
değerleri, sonrasında da karşılaştırılan kayıttaki
(kimliği bilinen) konuşmacının değerleri, şu
ölçütlere göre belirlenmektedir:
1. Sıklık/Perde periyodu (Hz),
2. Formant (F1, F2, F3, F4, ….)
3. Formant bent genişliği (B1, B2, B3, B4, ….),
4. Konuşma Oranı (KO),
5. Diğer (kısa dönem frekans tutarlığı vb. eğer kayıt
kalitesi ve sesletilen sözceler uygunsa) (Yüksel ve
Bayram, 2009: 411-412).
27. Ses: Konuşma organlarının düzenli çalışmasıyla, anlamlı sözcükler ve
tümceler oluşturmak için ağzımızdan çıkardığımız birimlere ses denir.
İnsan ses yolu yaklaşık 1-7 cm uzunluğunda bir ucu kapalı boru şeklinde
bir yapıdır.
Bu borunun biçimi, ses organlarının devinimiyle değişir.
Ağız, burun, boğaz boşluğundaki organlar aracılığıyla ciğerlerden çıkan
hava, başka deyişle konuşmanın ham öğesi olan soluk, biçimlenir ve sessel
birimlere dönüşür.
Söz konusu organlar seslerin çıkışını gerçekleştirmek için kımıltılar
yaparlar.
Salt sesin konuşma sesine dönüşmesinde adı geçen organlar sesi sanki
yoğurur, işler, konuşma sesi biçimine sokar.
Ses telleri ötümlü seslerde belli aralıklarla açılıp kapanırlar.
Bu açılıp kapanma
erkeklerde saniyede ortalama l30 kez (frekans=l30 Hz)
kadınlarda ise 220 kez (frekans=220 Hz)
tekrarlanır.
Açılıp kapanma frekansı sabit olmayıp çıkarılacak sese ve vurguya göre
değişebilmektedir.
28. Sesin karakteristik özellikleri tıpkı parmak izi
ya da DNA gibi insandan insana farklılık
gösterdiği için ayırt edici bir özelliğe sahip
olmuştur.
Konuşurken vokal yoldan çıkan enerji ve
turbülanslı hava sesin spectrumunda parmak
izi gibi izler bırakır.
Spektrografisi çıkarılan konuşma kaydında
zamana bağlı olarak birçok parametre
incelenebilir.
Bunlardan temel olarak frekans ve genlik
analizleri işlemi ilk bakılan değerlerdir.
29. Spektrografik teknik: Ses örneklerinde yer alan
benzer sözcük ve ibarelerin birbirleriyle
karşılaştırılması ve neticede elde edilen verilere
dayanarak bir karara varılmasını ifade eder.
Konuşmacıların seslerinin gürlüğü ünsüzler için
dikey işaret izleri ve belirtileri şeklinde, ünlüler
içinde yatay şekil ve formlarda gösterilir.
Görünür durumdaki şekiller, konuşmacıların
ürettiği sözcük ve tümcelerin telaffuz
özelliklerini gösterir.
Spektogram: Ses spektri'nin (tayf) frekans/zaman
boyutundaki haline ''spektrogram'' denir.
30. ''Ses izi'' olarak tanımlanan Spektrogram birçok ülkede
konuşmacı tanımada yaygın olarak kullanılmaktadır.
Spektrograma bakarak kimlik teşhisinde bulunabilmek, aynı
heceye(sözcük veya öbek) karşılık gelen formant
frekanslarının zaman içindeki değişimini incelemek yoluyla
olabilir.
Konunun ABD'de Spektrografik yöntemle incelendiği, Avrupa
ülkelerinde bu yöntemin tek başına kabul görmediği ve
daha ziyade Lingual + fonetik + spektrografik inceleme ve
analizlerin bir arada ve bağlantılı olarak yürütüldüğü
belirlenmiştir.
Dolayısıyla laboratuarımızda ses analizi, bir veya daha
fazla bilinen sesle, bilinmeyen bir sesin tanınması veya
elenmesi amacıyla aural(işitsel) veya spektrografik(görsel)
olarak karşılaştırılması yapılmaktadır
(http://www.caginpolisi.com.tr/9/46-47-48-49.htm).
31. “Kapa lan çeneni” tümcesinin fotoğrafik
görünümünde (spektrografi) ilk kaydın akustik
ve psikolojik özellikleri değişmediği surece
mukayese için alınacak ses örneği ile olay
kaydındaki izler aynı olacaktır.
Parmak izi incelemelerinde olduğu gibi noktalar
seçiliyor ve incelemeye tabi tutuluyor.
Tetkik unsuru kayıttaki konuşma ile mukayese
için alınan kayıttaki konuşmanın
karakteristiklerinin tutması ilk aşamada konuşan
kişinin tespitinde uzmanlara yol gösteriyor
(http://www.caginpolisi.com.tr/36/47-48.htm).
32. Spektrogram çıktılarında yatay eksen tepeye yakın
kısa dikey çubuklar tarafından saniyede 0.1 'lik
bölümlere ayrılan zamanı gösterir ve dikey eksen her
1000 hertz de yatay çizgilerle birlikte 80 hertz den
4000 hertz'e kadar olanlar çizgisel olarak sıralayarak
frekansı gösterir.
Konuşma enerjisi siyahtan beyaza doğru değişen
şekilde gri alanı gösterir.
Sesin frekans aralığı, müzik aletinin frekans aralığıyla
benzerdir. En düşük işaret en düşük frekansta ve en
büyük işarette en büyük frekansta yer alır.
Ekseriye yatay eksendeki koyu şeritler formant olarak
adlandırılan ses tınılarını gösterirler.
Birbirine yakın dikey çizgiler ortalama frekansı veya
ses tellerinin gerçek titreşimlerini gösterirler.
33. Ses spektrograflarının doğruluğu ve güvenilirliği
hususunda bugüne kadar mahkemelerde herhangi
bir problemle karşılaşılmamıştır ve ses tanıma ve
tanımlama işlemlerinde delil olarak kabul
edilebilirliği kanıtlanmıştır.
Spektrogramlar: Konuşulan seslerin daimi kaydı
gibi çalışarak, bilinen ve bilinmeyen
konuşmacılara ait benzer sözcüklerinin görsel
olarak karşılaştırılmasında yardımcı olurlar.
Spektrogramlar birçok ülkede hala konuşmacı
tanımada yaygın olarak kullanılmaktadır
(http://www.caginpolisi.com.tr/9/46-47-48-
49.htm).
34. ÖZNEL ÖLÇÜTLER
Ses tanıma işlemini analiz etme şekline bakarak
çok yeni ya da çok eski bir yöntem olarak
tanımlayabiliriz.
Ses tanımlama işleminin en eski yöntemi, öznel
bir karara dayanan ve konuşmacının sesini,
kişinin konuşma özelliklerindeki benzer yönleri
dinleyerek karşılaştırma ve tanıma olarak
söylenebilir.
Kimliği bilinmeyen konuşmacının sözceleri
defalarca dinlenerek o kişi ile ilgili bellekte
olabildiğince derin bir bildiklik/geçmiş
oluşturulur.
35. Yapılan dinleme işleminde kayıt içerisinde, ilgili
şahsın ses tınısının ve renginin uzmanın zihninde
oluşturduğu biçimiyle şüphelilerden alınan ses
örnekleriyle karşılaştırması yapılır.
Çünkü sesleri ayırırken ya da benzetirken kulak-beyin
örgütlenmesi, gelişmiş aygıtlardan daha fazla işlev
üstlenir.
Kulak-beyin örgütlenmesi, tecrübeye dayalı olarak
işitsel karşılaştırma işlemini kolaylaştırmaktadır.
Karşılaştırma büyük ölçüde uzmanın zihninde
gerçekleşse de görsel incelemelerle bu ön karar
doğrularak öznelliğin önüne geçilir.
Her iki kayıt için ayrı ayrı aktarılan öznel özellikler
benzerlik/farlılık düzeyine göre eşlenir(Yüksel,
Demirel ve Öztürk, 2003: 155).