1. Barış Manço Biyografisi
(SLAYT 1)
AİLESİ-ÇOCUKLUĞU
(SLAYT 2)
Konya ovasında yaşayan Mançozade adlı büyük bir aile, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u
alması ile birlikte Rumeliye göç etmiş ve Selanik'e yerleşmiştir.
Birinci Dünya Savaşına kadar Selanik'de yaşayan Mançozade ailesi, savaşın hayat koşullarını
güçleştirmesi nedeniyle tekrar İstanbul'a göç etmiştir. Mançozade'lerden Mehmet Abdi bey
İstanbul'da bir konağa yerleşmiş ve arkadaşının kızkardeşi olan Nimet hanımla evlenmiştir.
Cumhuriyet devrimlerini yaşayan aile soyadı kanunu ile birlikte Mançozade olan aile adlarını
değiştirerek Manço soyadını alırlar. Abdi bey ile Nimet hanımın oğlu Hakkı bey, Rikkat
Uyanık ile evlenir. Hakkı bey ile Rikkat hanımın ikinci çocuğu olarak, ekmeğin karneyle
dağıtıldığı ve ikinci dünya savaşının en kızgın oldugu zamanda dünyaya gelen Manço, 2 yıl
önce dünyaya gelen abisinin "Savaş" ismini almasından sonra, ailesinin "artık dünyaya Barış
gelsin" diye düşünmesinden dolayı barış adını almıştı.
Türkiye'de Barış adını ilk alan kişinin kendisi olduğunu yıllar sonra TRT için hazırladığı '7
den 77 ye' adlı programı aracılığıyla, öğrenecekti.
Rikkat hanımla, Hakkı bey Barış 3 yaşındayken ayrılırlar. Babasının yanında büyüyen Barış
Manço'nun çocukluğu Kadıköy'de geçmiştir. Bit salgınının ortalığı kırıp geçirdiği bir
dönemde ilkokula başlayan Manço, gezginliğe bu dönemlerde başlar. Gezginliğinin ilk
durakları okullardır. Zira bu dönemlerde birsürü okul değiştirmek zorunda kalıyordu.
İlkokula Kadıköy Yeldeğirmeni Mustafa Kemal Paşa İlkokulunda başlayan Barış, 4. Sınıfı
Ankara Maarif Koleji İlkokulu nda, 5.Sınıfıda yine Kadıköy Yeldeğirmeni Mustafa Kemal
Paşa İlkokulunda okuyordu. İlkokulu Gazi Mustafa Kemal ilkokulunda tamamlayıp,daha
sonra Galatasaray Lisesine devam etmiştir.
Galatasaray Lisesi'nde okuyan abisi Savaş Manço'nun okuldaki lakabı 'Ayı' idi. Barış'ında
Galatasaray Lisesi'ne gelmesinden sonra lakapları 'Büyük Ayı ve 'Küçük Ayı' olarak
değişiyordu. 1957 yılı Şeker Bayramında çok sevdiği Babaannesi Nimet Hanım'ı yitirir.
Manço, yıllar sonra bir şarkı yazacaktır onun adına (Gülpembe) çok beğeni kazanacak olan
bu şarkı aynı zamanda dinleyenleri üzerinde büyük merak uyandıracaktır kim bu Gül Pembe?
1962 yılına gelindiğinde Galatasaray Lisesinde 11. sınıfı geçemeyen Barış, bir an evvel
Paris'e gidip, Güzel Sanatlar Akademisinde okuma istediğinden Özel Şişli Kolejine gider ve
1963 yılında bu okuldan lise diplomasını alır.
2. G ENÇLİK-MÜZİK HAYATI
(GEÇİŞ SLAYT 3)
Müzikle daha küçük yaşlarında tanışmıştı. Annesinin bir ses sanatçısı olması, O'nun müziğe
pek yabancılık çekmemesini sağladı. Aileden gelen yetenekle 2 yaşından itibaren şarkı
söylemeye ve Ortaokul 2. sınıf öğrencisiyken de amatör olarak müzikle uğraşmaya
başlamıştır. İlk olarak 14 yaşında sınıf arkadaşlarıyla birlikte Galatasaray Lisesinde
Kafadarlar adlı grubu kurdu. Bugünün ünlü ekonomistlerinden "Asaf Savaş Akad" bu
grubun saksofoncusuydu. İkinci grubu olan Haramiler'de yine Galatasaray Lisesindeki
arkadaşlarıyla birlikte çalıştı. Haramiler'le birlikte dönemin popüler müziklerini yorumladı.
1958 yılında ilk defa sahneye çıkıyordu. 1958 in Mart ayında yeğeni Aysel'in evlendiği
akşam, Moda Düğün Salonunda Elvis Presley' den iki şarkı söyleyen (bunlardan biri
'Jailhouse Rock'dı) Manço, o gün abisi Savaş Manço'ya belkide hayatındaki yapacağı en
önemli şeyi söylüyordu: "Ben çocuklara şarkı söyleyeceğim".
1959 yılının Nisan başında Galatasaray Lisesi konferans salonunda ilk resmi konserini
vermiştir.
1960'lı yıllarda Türkiye'de Hafif Batı Müziğinde Erol Büyükburç, Metin Ersoy fırtınası
esiyordu. Barış'da aklına koymuştu bu müzik dünyasının içinde yer alacaktı. Henüz 14
yaşında iken Galatasaray Lise'sindeki arkadaşlarıyla kurduğu grubu Kafadarlar'la "Barış
Manço ve Kafadarları" ismiyle sahne alıyordu. Bu dönemlerde daha çok o sıralarda tutulan
parçaları seslendiriyorlardı. Grup rock'n roll coverları yaparken, Barış Manço'da ilk bestesi
Dream Girl'ü bu dönemlerde yapmış ve Ankara'da küçük bir müzik ödülünün de sahibi
olmuştur.Bu kadro ile 3 tane 45'lik çıkaran Manço, Türkiye'den ayrılıp Belçika'da öğrenim
hayatını sürdürmek isteyince grup dağıldı. Bu kadronun kaydettiği iki türkü Urfa'nın Etrafı
Dumanlı Dağlar ve Kızılcıklar Oldu mu? yıllar sonra yayımlandırdı.
1963 yılında Salyangoz yüklü bir kamyonun tercüman-şöför yardımcısı olarak İstanbul'dan
Lion'a oradan da otostopla Paris'e giden Manço, burada Güzel Sanatlar Akademisinde
okumak istiyordu. Daha sonraları maddi sıkıntılardan dolayı Belçika da yaşamakta olan abisi
Savaş'ın yanında kalmak için Liege şehrine gider.
Burada bazen Türk işçilerine tercümanlık yaparak, bazen garsonluk yaparak veya Türkiye den
getirttikleri filmleri orada yaşamakta olan Türk işçilerine göstererek geçimlerini sağlarlar.
Tüm aksiliklere rağmen müzikten uzaklaşmaz. Arada bir Paris'e giderek plak şirketleriyle
görüşen Barış, ünlü fransız komedyen Henri Salvador'un şirketinden 1964 yılının
sonbaharında 4 parçadan (Baby Sitter, Jenny Jenny, Quelle Peste ve Un Amour Que Toi)
oluşan bir EP çıkarır.
3. 1964 yılında Fransa'da 4 parçadan oluşan EP'yi çıkardığında, o zamanlar radyoda program
yapan Engin Arman Paris'den gelen Plağın üstünde koskoca "Barısh Mancho" yazısına
rağmen, plağı, "Fransa'da müzik yapan genç şarkıcı Bari Manso" olarak sunar.
Programı dinlemekde olan Barış Manço nun annesi 'Rikkat Hanım' ayağında terliklerle
evinden fırlar ve İstanbul radyosuna giderek, 'yaa, benim oğlumdan bahsediyorsunuz, onun
adı Barış Manço'dur' der.
(GEÇİŞ SLAYT 4)
Belçika da bulunduğu yıllarda Les Mistigris (Mistigris Siyam'da bir vahşi kedi türü anlamına
geliyor) isimli, Belçika'lı ve Martinik'li müzisyenlerden oluşan gruba katılır. Bu grupla 1967
nin başına kadar beraber çalışır. ve Aman Avcı Vurma Beni ve Bizim Gibi (Kol Düğmeleri
isimli parçanın bir önceki hali) adlı parçaları kaydeder. Bu grupla Almanya, Belçika, Fransa
gibi ülkelerin dışında Türkiye'de de konserler verdi. Fakat grup üyelerinin ülkeye girip
çıkmasında ve kalmasındaki problemlerden dolayı "yerli" bir grupla çalışmayı tercih eder.
1967 yılında Hollanda da büyük bir trafik kazası geçirir. Bu kazanın kendisine hatırası ise,
bıyığının altındaki kesik izidir. Bu kesiği kapatmak için bıyık bırakmaya başlar. sadece
bıyığını uzatacak değildir ya saçlarınıda uzatır Manço.
Barış Manço Les Mistigris ile ayrıldıktan sonra Kaygısızlar grubu ile çalışmaya başladı. Genç
gitaristler Mazhar Alanson, Fuat Güner, baterist Ali Serdar ve bas gitarist Mithat Danışan'dan
oluşan grup daha önceden kendi konserlerini veren genç bir gruptu. Barış Manço en büyük
hitlerinden biri olan Kol Düğmeleri'ni bu grupla kaydetti. Barış Manço'nun eğitiminin
sürmesinden dolayı aralıklarla plak çıkaran grup hem Anadolu temalarına, hem de doğu
motiflerine yakınlığı ile bilinen yavaş yavaş yükselmekte olan psychedelic müzik akımından
etkilendi. Grup bir yandan Bebek, Kağızman gibi türküleri yorumlarken Trip (To a Fair),
Runaway, Flower of Love gibi İngilizce bestelerini yapıyorlardı. Bu 45'liklerden Ağlama
Değmez Hayat 50,000'in üstünde satış yaparak Manço'ya ilk altın plağını kazandırdı. Manço
ve Kaygısızlar'ın yaptıkları besteler Fransız plak şirketleri Philips ve Barclay'in dikkatini çekti
ve anlaşma teklif ettiler.[16] Aynı yıl Fransa'ya giden Barış Manço, plak şirketinin teklifi
üzerine "Barıshango" adıyla tanıtıldı. Kaygısızlar'ın adı ise "Possibility" olarak değiştirildi[17]
ve grup Fransa'da Fairground ve Susanna parçalarını Philips etiketiyle iyi imkanlarla kaydetti
ancak bu kayıtlar uzun süre piyasaya sürülmedi. Grup, ismini değiştirdiği için yapılan
eleştirilere "Parçaları İngilizce olarak doldurmamızın nedeni ise dünya yüzünde en yaygın
lisan olduğu içindir..., ...Avrupalı görünmek sevdasında değiştirmedik adımızı." şeklinde
yanıtlamıştır.[18]
Kaygısızların Avrupa'da kariyer yapmaya yanaşmayışları Barış'ı yeni baştan Avrupa'da
yabancı bir grupla çalışmaya iter.
Londra Hyde park'ta tanıştığı İngiliz "Jonathan Glemser" (Yardbirds' İn ilk gitaristi),
Amerikalı müzikolog "Jonathan", Tunuslu davulcu "Mounir" ve Kafkasyalı basgitarist
"Onkan" dan oluşan Barış Manço Ve adını verdiği grup böylece kurulmuş oldu.
4. 4 ayrı ülkenin kültüründen gelen müzisyenler, 4 ayrı müzik anlayışı ve icrası içinde bir çok
yeni seyler ögrendi Barış. Bunun bir ürünü olarak bugün 7 den 77 ye herkesin ezbere bildiği
Dağlar Dağlar isimli parçasını bu grup döneminde kaydetti. Bir çok yayın organında
belirtildiği gibi bu parça Keban'dan gelirken bestelenmemiştir. Barış'ın Keban'a gitmesi daha
sonraki yıllarda olacaktır. Barış bu parçayı kısa bir süre evli kaldığı Marie Cloud için ve
annesine "senin oğlun alaturka söyleyemez" diyen Müzeyyen Senar gibi müzisyen dostlarına
cevap olsun diye besteler. Kol Dügmeleri, Bebek, Kağızman gibi parçalarla ismini duyuran
Barış Dağlar Dağlar'ın çıkış tarihinden dört ay sonra bu 45'liğin 700 bin satması üzerine
müzik dünyasındaki o dönemin büyükleri olan, Cem Karaca, Erkin Koray ve Moğollar 'ın
arasında yer alır. Altın Plak aldığı "Dağlar Dağlar" 45'liği Barış'ın hayatının dönüm noktası
olmuştur. Grupla beraber Fransa, Belçika, Çekoslovakya, Belçika, Almanya ve İsveç'te
konser verdi.[Türkiye'de Akdeniz ve Karadeniz bölgesini kapsayan bir turneye çıkmıştır.
Mersin, Malatya, Şanlıurfa, Kayseri, Trabzon ve daha birçok şehirde sahne alarak 52 konser
verdi.[20]
31 Ocak 1970 tarihinde daha önce İstanbul'da nişanlandığı Claude ile Belçika'nın Liège
şehrinde evlendi.[21] Kısa süren bu ilk evliliği 22 haziran 1970'de sona erdi.[22]
1970 yılının Kasım ayında Antalya'da verdikleri konser sonrası Manço, "yabancı uyruklu
müzisyen çalıştırmak" nedeniyle tutuklandı.[23] Manço o geceyi ertesi günkü mahkemeye
kadar polis gözetiminde otelde geçirdi, ertesi gün mahkemeye çıkarıldı, mahkemede "grup
üyelerinin öğrenci ve devamlı olarak bir yerde çalışmadıkları" savunmasını yaparak ilk
celsede suçsuz bulunarak serbest bırakıldı.[
(GEÇİŞ SLAYT 5)
Grupla yasanan sorunlardan dolayı ayrılma kararı alır.Sonrasında 1971 yılında,Avrupa’da da
kariyer yapmaya meraklı olan, Anadolu Pop müziğinin öncüsü olarak kabul edilen Moğollar
la beraber Fransa da çalışmaya başladı. 1971'de grupla beraber, hem kendi hem de
Moğollar'ın şarkılarına sahip ilk konserini verdi. Verdikleri Anadolu turnesinin Kütahya
ayağında, Manço'ya göre uzun saçları yüzünden tehdit edildikten sonra tur otobüslerine
dinamitle saldırı düzenlendi. Konserin hemen sonrasında meydana gelen patlamada kimse
yara almadı.
Grup üyelerinin tamamen yurt dışında çalışmak istemeleri sonucunda, ayrılma kararı alırlar.
(GEÇİŞ SLAYT 6)
Yurda dönen Barış, Celal Güven, Ohannes Kemer, Özkan Ugur ve Fuat Güner gibi
müzisyenlerle beraber ölümüne dek kendisinden ayrılmayan Kurtalan Ekspres isimli grubunu
kurdu. Bir kaç değişimden sonra ideal kadrosuna ulaşan Kurtalan Ekspres ve Barış Manço
birlikte bir çok başarıya imza atar.
1972'de Kurtalan Ekspres le ilk 45 liği, Ölüm Allah'ın Emri / Gamzedeyim Deva Bulmam
piyasaya sunulduktan sonra 20 aya yakın bir süre, askerlik sebebiyle müzik'ten ayrı kaldı. Bu
süre zarfında daha önceden hazırlanmış olan Lambaya Püf De / Kalk Gidelim Küheylan 45
5. liği piyasaya sürüldü. Askerden döner dönmezde Gönül Dağı / Hey koca Topcu Genç
Osman yayınlandı.
(GEÇİŞ SLAYT 7)
1975 yılında Barış Manço ilk Long Play ini hazırlar. Barış Manço bu albüm icin özel olarak
stüdyoya girmedi. Ellerindeki birikmis parçaları 45 lik olarak çıkartmanın zor olacağını
düşünerek albüm yapmaya karar verilir. Daha önce yayınlanan Dünden Bugüne isimli albüm
Barış Manço' nun Sayan Plak döneminde çıkardığı 45' liklerden toplama olan bir albümdü.
Böylelikle 1975 yılında Türkiye' nin sayılı senfonik rock albümlerinden "2023" piyasaya
çıktı. Albümde yine Türkiye nin sayılı Rock Operalarından "Baykoca Destanı", Türkiye
Cumhuriyetinin 100. yılını konu alan 2023 gibi parçalar yer aldı.
1976 yılında yine Avrupa'da kariyer yapma ümidiyle çalışmalarına başladı. Hemen hemen
bütün bir yılı Belçika'da geçiren Barış, bir Amerikan firmasi olan CBS ile anlaşma imzalar.
Büyük bir bölümü George Hayes Orchestra'sıyla kaydedilen Barish Mancho (Aynı yıl
Türkiye de Nick The Chopper olarak piyasa çıkar) isimli albüm 1976 yılında, ilk önce
Belçika ve Hollanda da, daha sonra Fransa, Fas, Fildişi Sahilleri gibi ülkelerde piyasaya cıktı.
Barış bu albümüyle, beklediği başarıyı elde edemez ama beklemediği başarılarda elde etti.
Örneğin Fas, Romanya gibi ülkelerde albüm, içerdiği doğu karakterinden dolayı, liste başı
oldu. Sonuçta İngiltere deki Rainbow konserine ve diğer promosyon konserleri sırasında
Barış'ın hasta olması gibi sebeplerden dolayı, albüm yaklaşık olarak 17-18 ülkede
dinlenmesine rağmen, Barış'ın Avrupa da kariyer yapma hayalini sona erdirdi.
(GEÇİŞ SLAYT 8)
Gerçek hayat arkadaşını, "benim her şeyim" dediği Lale Manço'yu, 1975 yılında tanır. İlginç
bir tanışmaları vardır Lale ve Barış'ın. Çiftin tanışması bozuk bir telefon sayesinde olur.
Ablasına misafirliğe gelen Lale, telefon bozulunca eniştesinin arkadaşı olan üst kat
komşusuna telefon etmeye çıkar. Kapıyı açan Barış Manço'ya "Telefon edebilir miyim?" diye
sorar Lale. Aldığı yanıt ise "Benimle evlenirsen edebilirsin" olur. "Neden olmasın" diyen Lale
, içeriye girerek telefonunu eder ve parasını ödemeye kalkınca aldığı yanıt karşısında şaşkına
döner. "Nasıl olsa evleneceğiz ne parası".
Ve 1978 yılında bir nikah töreniyle resmen yaşamlarını birleştirirler. Şakayı çok seven Barış
düğünde Nikah Şekeri niyetine Lale'yle beraber doldurduğu bir plağı dağıtır. Plağın A
yüzünde birbirlerini seven bir çiftin aşklarını dile getirdikten sonra kavga ettikleri bir
konuşma vardır. İkinci yüzünde ise Barış kendi deyimiyle "kendi mutluluk öykülerini
anlatacakları" bir parça hazırlamıştır. 19 Mayıs 1981'de Doğukan Hazar, 24 Temmuz 1984'te
de Batıkan Zorbey dünyaya gelir.
(GEÇİŞ SLAYT 9)
6. 7’DEN 77’YE
Büyük birikiminden her yaş kuşağının yararlanmasını istediğinden, biraz da seyyah olup,
dünyayı gezmek istediğinden dolayı, 1988 yılında TRT 1 televizyonuna bir teklifte bulundu.
"Çocuk ve aileye yönelik eğitici ve eğlendirici bir dünya belgeseli"dir düşündüğü. Yayına
girdigi ilk gün milyonlarca izleyiciyi ekran başına toplayan "Barış Manço ile 7'den 77'ye",
böylelikle onun bir başka yavrusu oldu, ölümünden birkaç zaman öncesine kadar.
7’den 77’ye, Barış Manço ve Erkmen Sağlam'ın hazırladıkları, Barış Manço'nun
sunuculuğunu yaptığı Trt’de yayınlanan aile, çocuk ve eğlence programı. İlk yayın tarihi 22
Ekim 1988'dir. Yıllarca devam etmiş olan program pazar günleri yayınlanmıştır. Programın
sloganlarından biri "adam olacak çocuk"'tur. 1998 yılında 350 programın ardından sona
ermiştir.1990 yılında en çok izlenen çocuk programıdır.Hürriyet gazetesi tarafından verilen
Altın Kelebek Ödülü'nü en iyi çocuk programı dalında beş kez kazanmıştır.
(GEÇİŞ SLAYT 10)
Bölümleri
Programın bazı bölümleri her hafta, bazıları da aralıklarla yayınlanmıştır.
· Adam olacak çocuk: Yaklaşık bir düzine çocuk ve ailesinin katıldığı bölümde çocuklar
şarkılar söyleyip birbirlerine puan verir, bu sırada Barış Manço çocuklarla özellikle iyi
ve kötü alışkanlıklar hakkında sohbet eder.
· Adam olmuş çocuk: 1994 yılında programa dahil edilir. Barış Manço meslek
hayatında başarılı olmuş ünlü konuklarla sohbet eder. Bu bölümün ilk konuğu Mustafa
Sandal olmuştur.[4]
· İkinci kahvaltı: 70 yaş üzeri yaşlıların konuk edildiği bölümdür. 1992 yılında konuklar
arasında yer alan Hasan Hüseyin Kılıç, çekimlerden sonra hayatını kaybetmiş ve Kılıç
programda anılmıştır.[5]
· Dünyayı dolaşalım: Bu bölümde Manço, dünyanın değişik bölgelerini izleyiciye
tanıtır. Bu bölümde özellikle gezilen yörenin kılık kıyafet ve şarkıları gibi kültürel
yönleri izleyiciye aktarılır.
· Dere Tepe Türkiye: Türkiye'nin tarihi ve turistik bölgelerinin tanıtıldığı bölüm.
· "Manço Klip" ve "Yabancı Klip": Her program'da Barış Manço'nun bir klibi
yayınlanır, sonrasında dünya müzik listelerinden seçilen bir klip yayınlanırdı.
· Yabancı Konuk: Bu bölüm ilk kez 1990 yılında yayınlanmış, yayınlanan ilk bölümde
Barış Manço'nun modacı Pierre Cardin ile yaptığı röportaja yer verilmiştir.[6]
· Komşu Kapısı
Program her seferinde Barış Manço'nun ağzından "Bana her konuda; ama her konuda
yazmaya devam edin. Adresimi biliyorsunuz; Barış Manço Moda 81300 İstanbul. Tekrar
ediyorum Barış Manço Moda 81300 İstanbul" sözleri ile biterek hafızalara kazındı.
7. çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca konuşan Barış Manço, 40. yılına ulaşan sanat
yaşamında kendisine layık görülen 300'ün üzerindeki ödülün dışında, aşağıdaki ünvanlara'da
sahiptir:
(GEÇİŞ SLAYT 11)
Türkiye Cumhuriyeti: Devlet Sanatçısı Ankara (1991)
Hacettepe Üniversitesi: Onursal Doktora Ankara (1991)
Soka Üniversitesi: Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü Tokyo, Japonya (1991)
Belçika Krallığı: Leopold II Şövalyesi nişanı Brüksel, Belçika (1992)
Fransa Devleti: Edebiyat ve Sanat Şövalyesi nişanı Paris, Fransa (1992)
Pamukkale Üniversitesi: Onursal Doktora Denizli (1995)
Min-On Sanat Vakfı: Yüksek Şeref Madalyası Tokyo, Japonya (1995)
Liege Prensliği: Onursal Hemşehrilik Beratı Liege, Belçika (1997)
Barış, 1990 yılında, ölümüne dek sürecek Japonya macerasına başlayacaktı. İçindeki büyük
sevgiyi Japon halkıylada paylaşmasını bilen Barış, oradada süperstar sıfatını elde ediyordu.
1990 yılında, Ertuğrul Gemisinin Japonya'yı ziyareti ve Japonya açıklarında batmasının 100.
yılı sebebiyle Tokyo Emperial Hotel, Japonya veliaht presinin de izlediği bir konser verir ve
Japon halkı tarafından, sebzelerden şarkı yapan adam lakabını alır (Domates, Biber, Patlıcan,
Nane Limon Kabuğu). Bunu 1991 deki bir konser, 1995 yılında Japonya' nın 16 şehrini
kapsayan bir turne ve 2 tane albüm takip eder.
Toplumdaki bozulmaya kayıtsız kalmamak, kendince birseyler yapmak için politikaya da
soyundu. 30 yıldır yapmak istediği ve uygulamak için fırsatını kolladığı projelerini DYP'den
yapılan teklifle birlikte "Hayata geçiririm" umudu başladı. "
Siyasete soyunmasıyla ilgili olarak aldığı eleştirilere "Ben bir şarkıcı olarak gelmedim bu
dünyaya, düşüncelerimi aktarmak üzere geldim. Gün geldi şarkı söylemekle oldu, gün geldi
bir televizyon programında bir çocuğun saçlarını okşamakla oldu. Gün geldi, Güney
Kutbu'nda penguenlerle konuşmakla oldu, gün geldi Ekvator'da suyun nasıl döndüğünü
aramakla oldu. Şimdi insan en iyi kendini bilir herkesten önce. Ben de bildiğim kadarıyla
kendimi anlatmaya çalıştım. Kendimin doğru olduğuna inandığım şeyleri aktarmaya
çalışacağım insanlara" sözleriyle mesajını iletiyordu. Fakat kalbi ona siyaset yapması için izin
vermiyordu. Aynı dönemlerde geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle doktorların tavsiyesini
dinleyerek siyaset hayatına başlayamadan son verdiğini açıkladı.
Türkiye'nin kültür sanat ortamını kötü bulduğunu söyleyen Barış Manço,direkt olarak da halkı
suçlu buluyorum. Benim açımdan bir problem yok aslında. Programlarım seyrediliyor ve bu
camiada kırk yılı doldurmuş bir sanatçıyım. Hiçbir şeye ihtiyacım yok." Türkiye'de bazı
gerçeklerin bilinmesi gerektiğini ancak bu gerçekleri ortaya koyacak zekaların cesaret edip
konuşamadığını söyleyen Barış Manço, her şeyin popüler zihniyetle ve basit bir mantıkla
işlendiğini, derinlikli olmayan fikirlerin daha çok rağbet gördüğünü belirterek, "Türkiye'nin
önü açık. Kültürümüz bütün çağdaş değerlerin üstünde. Bu değeri işlemek gerekiyor.
Benim seyahatlerim, çocuk programlarım, röportajlarım bu güzellikleri ortaya koymak
ve evrensel düzeyde tanınmasını sağlamak üzerine kuruludur. Ben kendi adıma önemli
şeyler yaptığıma inaniyorum ve herkesin aynı oranda çalışması gerektigini
savunuyorum" diyerek sözlerini bitiriyordu.
8. (GEÇİŞ SLAYT 12)
Çocukları için en büyük öğüdü, yaptıkları işin en iyisini severek yapmaları gerektiğidir.
Çocukları için tek kaygısının "adam gibi adam"lık konusunda olduğunu dile getiren Barış
Manço, çocuklarının hangi mesleği yaparsalar yapsınlar, tornacı bile olabilirler ama kendi
deyimiyle onlar için "Doğukan usta, öyle bir vida sıkar ki başka türlü sıkar" denmesini arzu
ettiğini söylemektedir. O, doğu ile batının sentezini yapmıştı. O'na göre, doğunun herşeyi
kötü, batının herşeyi iyi doğru bir kavram değildi. Oğullarına da Doğukan ve Batıkan
isimlerini koyması, doğu ve batının barış içinde olması dileğinden kaynaklanmaktadır.
Barış Manço'ya göre, Türkiye'nin de bulunduğu konumun kesin bir sınırlaması yoktur.
Türkiye, doğudan bakıldığı zaman batıda, batıdan bakıldığı zaman da doğudadır. Bu konudaki
duygularını ise, Japonya konserinde 20.000 Japon'un Türk bayrağı çıkartıp sallamasından
televizyon başındaki 60 milyon insanın gözyaşları içinde izlemesi gibi heyecanlandığını ve
gurur duyması ile ifade ediyor. Barış Manço yabancı ülkelerdeki çalışmaları için yaptığı
değerlendirmede, "Japonlar beni sahiplendiler, milyonlarca Japon konserlerime geliyor,
CD'lerimi alıyor, Japonlar bende doğru birşeyler buluyor. Şarkılarımı didik didik inceliyorlar,
onlardan konferanslar hazırlayıp televizyon programları yapıyorlar. Türkiye'de bunun onda
biri yapılmadı. Belçikada ise, onların ülkelerini tanıttığım için Liege Prensliği onur ödülü
verdiler. Törene limuzin ve dört eskort ile gittik. Belçika'nın en büyük gazetesi birinci sayfada
yarım sayfa ayırdı. Türkiye'de ise 40 yıllık sanat yaşamımda baş sayfaya çıkamadım" gibi bir
serzenişte bulunmuştu. Ne yazık ki yıllar sonra baş sayfada bulunma nedenin "vefat" olması
çok hüzünlü bir durumdu...
Önemli olmaktan çok değerli olmayı tercih ettiğini söyleyen Barış Manço, duygusallığı,
seçtiği bir yaşam biçimi olduğunu vurgular.
Son olarak büyük bir projeye daha imza atacaktı. Çok kapsamlı bir tarih belgeseli
hazırlayacaktı. Fakat buna ömrü yetmedi. 1 Şubat 1999 günü aramızdan ayrıldı.
Türk Müziğine damgasını vurmuş Barış Manço artık aramızda değil. Kısa ama dolu dolu bir
hayattan sonra bize birçok şey öğretti. Belki müzik adına yapacağı pek bişey kalmamıştı
(özellikle geçen 10-12 yılı göz önüne alırsak) ama başka alanlarda birçok büyük projeye imza
atabilirdi.
Adam olacak çocukların artık kendi ayakları üzerinde durabiliyorlar. "Arkadaşım Eşşek"
şarkısıyla büyüyen bir nesil şimdilerde "Ölüm Allahın Emri Ayrılık olmasaydı" şarkını
söylüyor.
Barış Manço, 1999 yılında 31 Ocak'ı 1 Şubat'a bağlayan gece, geçirdiği kalp krizi sonucunda
hayata veda etmiştir. Ancak, bu büyük sanatçı bıraktığı eserler ile her zaman Türk Milleti'nin
kalbinde yaşayacaktır...