Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
demir
1. GEliŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDiKACılıK
Fevzi DEMİR*
i. DOGUŞU ve GELİŞİMİ
Gelişmekte olan ülke deyiminden,** genellikle kişi başına düşen ulusal
geliri yurttaşlarının gereksinmelerini karşılamaya yetmeyen, endüstrileşme
miş veya endüstrileşmesi yetersiz bir ülke akla gelmektedir.
Akla gelen diğer bir konu, bu ülkelerin ulusal bağımsızlıklarını
genellikle yakın tarihimiz içinde (özellikle 1950 ve 1960 yılları içinde) elde
ettikleridir. Yakın zamanlara değin gelişmiş ülkelerin egemenliğini sürdür
dÜğü birer koloni olan bu ülkelerde çalışma mevzuatı ile ilgili hükümlerin
de yine bu egemen ülkelerce uygulamaya konulduğuna tanık olmaktayız.
Gerçekten, bugün yürürlükteki çalışma ilişkilerini düzenleyen temel yasa
ların yürürlüğe giriş tarihleri, koloni devirlerine rastlamaktadır. Örneğin,
eski Fransız sömürgesi ve bağımsızlıklarını yeni elde etmiş ülkelerin büyük
çoğunluğunda 1952 yılında Fransız parlementosunun denizaşırı topraklar
için kabul ettiği "çalışma yasası" (Code du TravaiU önemli değişikliklere
uğramadan günümüze kadar yürürlükte lcalmıştır. Benzer yasalar, eski İn
giliz egemenliğinin geçerli olduğu ülkelerde de bulunmaktadır. Hangi ül
kede olursa olsun, günümüzde de yürürlükte olan bu yasalar, özde işçilerin
her türlü istismarını önlemeye yönelik hükümler içermekte, sendikaların
tanınmasına ve gelişmesine olanak sağlamaktadır. 1
Bugün Afrika ülkelerinde görülen sendikaların politikada aktif rol oyna
maları da, genellikle koloni devirlerinin bir mirasıdır. Bu ülkelerde İkinci
Dünya Savaşından sonra başlayan büyük işçi eylemleri, ülkelerin tarihine
damgasını vuran YOğun ulusal bağımsızlık savaşımları ile birlikte, yürütül
müştür. Sendikalı işçiler oranının yetersiz olmasına (ve günümüzde de yeter
siz kalmasına) karşın, ulusal kurtuluş ve bağımsızlık savaşlarında sendi
kaların oynadıkları rololdukça büyük olmuştur. Gerçekten, şehirlerde stra
teiik noktaları işgal eden ve yerel yönetimlerde görevalan sendikalı işçi
.. Dr. Fevzi Demir, Ege Üniversitesi İktisat FakÜıtesi'nde öğretim üye yardımcısıdır.
Hernekadar standart tanımlamalarm bir çoguna göre Latin Amerika ülkeleri gelişmekte
olan ülkeler kaps:m1lna giriyorsa Ha, biz bu makalemizde daha çok Afrika ve Asya ülkeleri
üzerinde cbıruyOIU2.
ı B.C. ROberts - L. Greyfle pe BeI1ecombe, Les Negocations Collectives dans les Pay.;,
Afrİcains Cahler 3 de I'IIES (Nisan-Haziran, 1967, Paris), s. 222.
2. 46 AMME İDARESİ DERGİs!
ler, çok iyi örgütlenmişlerdi.
Sık sık yapılan grevler, birçok durumlarda
belirli bazı işçi haklannın
elde edilmesi için değil, sömürge yönetimine
karşı yapılmış bir eylem kanısını gittikçe yaygınlaştınyordu. 2 Sendikalar
da, bağımsızlık savaşını yürüten siyasal partilerle (genellikle İşçi Partisi
veya Halk Partisi adı altında kurulan partilerle) işbirliği yapıyorlardı. Ve
ya kurulmuş bulunan siyasal partilerin liderleri, aynı zamanda sendika ey
lemleri içinde aktif görev alıyorIardı.
Bağımsızlık savaşları sırasında sürdürülen bu yakın işbirliği, ulusal
bağımsızlığın elde edilmesinden sonra da etkilerini göstermiştir. Örneğin
Cana'da, başlangıçtanitibaren sendikalar konfederasyonu ile ulusal bağım
sızlık savaşını yürüten Halkın Birliği Partisi arasında kurulan sıkı işbirliği,
savaş içinde sendikalar ile partinin birleşmesi sonucunu doğurmuştur. Bu
gün de, sendika yöneticilerini siyasal parti yöneticilerinden ayırmak zor
dur. Tek parti rejiminin yerleşmesi ile de, sendikalar hem partinin kal
d.ıracı, hem de Devlet'in başlıca organlarından birini 0luşturmuştur. 3 Sonuç
ta, bağımsızlıktan sonra işçi hakları, hükümet yöneticilerinin beyanların
da her zaman öncelikle yinelenen konu olmuştur. Nitekim. Nijerya'da ve
birçok Afrika ülkesinde işçiler, bağımsızlık savaşlanna geniş ölçüde katıl
manın bir karşılığı olarak, yeni hükümetlerden ücretlerin yükseltilmesini
ve çalışma koşullannın düzeltilmesini beklemişlerdir. 4
Bu amaçla yapılan yasa değişiklikleri hükümetlerin uyuşmazlıklara
karışma yetkilerini genişletme yönünde olmuştur. Ancak bu yetkiler, işçi
haklannı kısıtlayıcı bir nitelik taşımamıştır. Örneğin, 1956 yılında Kenya'da
grev hakkının kullanılmasına getirilen değişiklikler, tarafların öncelikle
kendi aralannda görüşüp anlaşmasını ve bunun sonucu imzaladıklan söz
leşmelere uygun davranılmasını öngörmektedir. Yoksa, taraflann serbest
iradelerini kısıtlamaya yönelik değişiklikler değildir. Nitekim, sendikalar
grev hakkının kullanılmasına getirilen bu değişikliklere karşı hiçbir göste
ride bulunmamışlardır. çünkü getirilen değişiklikler, yalnız işverenlerin
lehine olmamıştır. İşçilere de öylesine haklar tanınmıştır ki, o zamanki
taraflann güçler dengeSi gözönüne alınacak olursa, işçilerin toplu görüş
meler ve hatta greve başvurma yoluyla bile tanınan haklardan fazlasını
güç elde edebilecekleri ileri sürülmektedir. Tanzanya'daki gelişmeler de
benzer nitelikte 0lmuştur. 5
Yine benzer gelişmelere Asya ülkelerinde de rastlamak mümkündür.
Devlet anlayışı ve işleyişi bakımından İngiliz modeline pek yakın, merkezi
i.ktidann yalnız hükümet elinde toplandığı ve bunun Devlet'in temel yapısı
nı oluşturduğU Malezya'da, İngiltere'ye bağlı Devlet otoriteleri hukuki ve
idari uygulamaları bölgesel koşullara uydurmakla işe başlamıştırS. Bu oto
ritelerin 20. yüzyıl başlarında sendikalara karşı takındıkları olumsuz tavır
lar ise, "işçilerin henüz istenen düzeyde bulunmamalan" ve "işverenlerin
2 Ibid•• s. 260.
a T. M. Yesufu; Le Role des RelatiOM Professionnelles dans le ııeveloppement &ononuq'ıe
Cah1er 4 de I'IIES, (Temmuz-Eylül, ı967, Paris), s. 5ı3.
4 T.M, Yesufu; BIT, seri RelatiOM Professionnelles No 22, (Cenevre, ı964) , s. 186.
;:; ;B,C. Roberts L. Greyfıe De Bellecombe, op. cU., S. 295-301.
6 BIT, La SituatiOlD Syndicale da.ns la Federation de Malaisie, L Cesıevre, 1962), s. 10.
3. GELişMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACıLIK 47
genelolarak çekimser davranmaları" ile açıklanmaktadır. Ancak, 1920 yıl
larından itibaren kurulan çok sayıda dernek, kulüp ve sandık, üyeleri ara
sında yardımlaşma yapmak görünümünde sendikalar gibi çalışmalar yap
mıştır. Daha sonları 1930 yılında İngiliz Sömürgeler Bakanı, denizaşırı top
.cakları yöneten valilere birer genelge yayınlanarak sendikalarla ilgili ya
saların yeniden gözden geçirilmesini, sendikaların tanınmasını ve örgüt
lenmesini sağlayan önlemlerin alınmasını istemiştir 7 . 1940 yıllarında ise,
Japonlara karşı gerilla savaşını yürüten Komünist Partisi'nin yeni kurulan
sendikalar üzerinde gittikçe genişleyen ve güçlenen etkinliği, sendikaların
eylemlerine karşı halk arasında duyulan hoşnutsuzluğu yaygınlaştırmıştır
Özellikle 1948 yılında Komünist Partisinin yasa dışı ilan edi1mesinden sonra,
sendikalara üye olmak eğilimindeki işçilere karşı savaş açılmıştır. Bunun
sonucu işçiler, komünist olmadıklarını kanıtlayıncaya kadar polis karakol
larında sorguya çekilmiş, gözaltına alınmış veya hapse atılmıştır. Bu ne
denle Malezyada, sendikacılık hareketi bağımsızlığın elde edilmesine değin
ôlü bir dönem geçirmiştir. 1957 yılında Ulusal bağımsızlığın kazanılmasıyla,
işbaşına geçen yeni hükümet özgür, demokratik ve güçlü bir sendikacılığın
rrelişmesine yönelik bir politika izleyeceğini, kamu oyuna öncelikle duyur
muştur 8 .
Nihayet Hindistanda. 1926 yılında yayınlanan sendikalar yasası, yine
sendikalara yasal bir statü tanımakta ve onları greve başvurma durumla
rında her türlü hukuki ve cezai sorumluluktan saklı tutmaktaydı. Bu yasa
büyük ölçüde İngiliz İşçi Partisinin etkisiyle gerçekleştirilmiştir. Bu yasa,
yardımıyla sendikalar, işverenler karşısında endüstri ilişkileri sistemi
içindeki yerlerini sağlamlaştırmışlardır!). Yine bu yasayla Devletin endüstri
ilişkileri alanında oynadığı rol, kısıtlı ve pasif bir karışmadan (müdaha
ıeden) daha aktif ve doğrudan bir karışmaya (müdahaleye) dönüşmüştür.
Bu gelişme Devlet'in bilinçli olarak izlediği bir politikadan çok, işçi ve
ışveren örgütlerinin içinde bulunduğu huzursuzlukları dile getiren gösteri
lerin bir sonucu olmuştur. Gerçekten, 1933 yılından sonra ortaya çıkan
ekonomik bunalım ve işverenlerin gittikçe büyüyen olumsuz tavırları.
Devlet'i işçilerle işverenler arasında yaygınlaşan uyuşmazlıklara sürekli
karışmak zorunda bırakmıştır. 1947 Ağustosunda kazanılan bağımsızlıktan
sonra, Devlet'in endüstri ilişkilerine daha etkin bir biçimde karışmasının
nedenleri, aşağıdaki gibi sıralanabilir:
aL Sosyal adalet ve eşitlik ilkelerine dayanan bir toplum kurulmasın
da. saptanan ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşma gereksinmesi.
b) Devlet'in endüstri sektöründe kamulaştırma ve devletleştirmeyi
yaygınlaştırması: Devlet'in endüstri sektöründe görülen bu karışması.
Anayasanın bir gereğidir. Zira Devlet, Anayasa uyarınca "maddi kaynak
ların denetimi ve mülkiyetini kamu yararına işletmek ve paylaştırmak"la
yükümlü tutulmuştur.
7 Ibid., s. 26·28.
8 lbid.. s. 30·33.
() S.D. Puneka.r, Cahier 4 de l'ııES, op. cit., s. 430.
4. 48 AMME İDARESİ DERGİSİ
Sendikal eylemlerin zayıflığı, buna karşılık politik eylemlerin geniş
cl
lemesi: Bağımsızlıktan sonra sendika eylemlerinin özellikle politik anlamda
devadımlarla ilerlemesine karşın, sendikalar uzun süre Hindistan endüstri
ilişkileri zincirinin zayıf bir halkası olarak kalmıştır.
ç) Nithayet, bağımsızlıktan sonra işverenlerin işçi haklarına karşı
gösterdikleri ilgisizlik ve düşmanlık, Devlet karışmasının sürekliliğini zo
runlu kılmıştır. İşverenlerin bu ilgisizlik ve düşmanlıklarının, çalışma so
runlarının çözümü konusunda gösterdikleri "otoriter ve ataerkil (paterna
list) " anlayıştan kaynaklandığı ileri sürülmektedir lO .
II. ÖZELLİKLERİ ve YAPısı
İster yasal kurumların ağır bastığı sistemlerde (Fransa), ister taraf
lar arasında toplu görüşmelere ağırlık veren sistemlerde (İngiltere) olsunlI,
endüstri ilişkileri sisteminin başlıca elemanını sendikaların oluşturduğu
bilinen bir gerçektir.
Bununla birlikte, bir yandan endüstri ilişkileri sistöminin sosyo-eko
nomik ve hukuki yapısı, öte yandan sendikacılığın tarihi gelişim içinde
verdiği savaşım tipi, sendikalann güçlerinin belirlennıesinde önemli rol
oynar: Ücretliler arasında sendikalaşma oranı, sendikaların parasal güç
leri, sendikal örgütlenme biçimi, sendika yöneticilerinin niteliği ve üyeleri
üzerindeki otoriteleri, nihayet tarihi gelişimin her döneminde verilen sava
şıma bağlı olarak gelişen sınıf bilincinin derecesi, sendikaların güçlerini
belirleyen önemli ögelerdir.
Sendikaların güçleri, yalnız çalışma koşullarının toplu görüşmeler yo
luyla düzenlenmesinde değil, aynı zamanda çalışma mevzuatının uygu
lanmasında da başlıca rolü oynar. Sendikaların güçleri çalışma koşulları
nın toplu görüşmeler yoluyla düzenlenmesi için işverenleri ikna etmeye
yetmediği zaman, Devlet'in işverenleri işçi sendikalarını tanımaya ve on
larla iyi niyetle toplu görüşmeler yapmaya yasal yoldan zorladığı görülür.
Ancak işverenler, işçi sendikalarını tanımaya ve toplu görüşmeler yapma
ya yasal yoldan zorlansalar bile, vaadlerini yerine getirmekten her zaman
kaçınabilirler. Bu kaçınmayı engellemek, işverenlerin vaadlerini yerine
~etirmelerini sağlamak, ancak sendikaların güçlü örgütleri ile olanaklıdur
Bu nedenle, "bir ülkede uygulanan ekonomik ve sosyal politikanın etkin
liği o ulusun sosyal güçlerinin örgütlenme derecesine bağlıdır"]~ demek
yanlış olmaz.
Gelişmekte olan ülkelerde sendikacılık, genelolarak bu ülkelerde hü
küm süren ekonomik, sosyal ve politik koşullara sıkı sıkıya bağlıdır. Bu
nedenle, sendika eylemleri büyük endüstri kuruluşları, kamu iktisadi teşeb
10 Ibid., s. 434·436.
II François Sellier; L'Eııseignement et la. . Reeherce daı~ le Domaine des Relatioııs
Professioımelles cn France, Bulletin no: 5 de I'IIES, (Kasım-l008), S. 53; Artlıur M. ROS.'3,
Le Role des Relations Professionneııes dans le neveloppement Economıque Tome: ii,
CJıaier 5 de I'HES, 0007, Paris), s. 721.
ı:.: François Sellier; Strategie de la Lutte Sociale, (Paris: 1960, Editions OuvriEıres, S. 87.
5. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACILIK ·49
büsleri, ulaştırma ve büyük tarım işletmeleri ile sınırlı kalmakta ve sık sık
dolaylı veya dolaysız Devlet karışmalarına konu olmaktadır. Sendikaların
orgütlenme yapıları gerek işletme gerek ulusal (işkolu) seviyede olup, ey
lemlerini özellikle dıştan gelen ideolojik ve politik baskılar yönlendirmek
tedirHI. Sendikaların eylemlerinin politik bir niteliğe bürünmesi değişik bi
çimler de olmaktadır: a) Sendikalar zaten politik ideolojHerin içinde oluş
maktadır. b) Sendikaların politik çalışmaları ekonomik çalışmalara göre
öncelik kazanmaktadır. c) Sendikalar bir siyasal parti ile organik bağlılık
içindedir H . Gelişmekte olan ülkelerde sendikaların bu tutumunu, yukarı
da da belirtildiği gibi, genelolarak iki nedene bağlamak olanaklıdır. Biri,
bu ülkelerde geçmişte verilen bağımsızlık savaşlarının siyasal partilerle
sıkı bir işbirliği içinde yürütülmüş olmasıdır. Öteki, bugün değişik sosyal
tabakaların özlemlerini gidermeye yönelik bir ekonomik gelişme ve endüst
rileşme politikasının uygulanmasıdır.
Gelişmekte olan ülkelerde işçi sendikalarının başlıca güncel sorununu
ise, üye sayılarında görülen yetersizlik ve istikrarsızlık oluşturmaktadır.
Bunun nedenlerini de şöylece sıralayabiliriz: a) Özellikle tarım sektörün
deki işlerin mevsİmlik (geçici) oluşu, b) Sendikaların üyeleri ile sıkı ve
:.>ürekli bir bağ kuramamaları, cl Sendika dışından gelen veya sendika dı
:?ında kalan kişilerin sendika işlerinde önemli roloynamaları ç) İşçiler ara
sında.ki etnik bölünmeler, d) İşçilerin, iş pazarında işverenler lehine işgücü
arzının yüksek elastikiyeti nedeniyle doğal korkusu (işsizlik), e) S011 ola
.cak, büyük çoğunluğu köy kökenli olan işçilerin, gerek işletme gerek işçi
sınıfıyla bütünleşmelerinde karşılaştıkları güçlükler. Gerçekten, köylü kö
kenli işçiler "fiziki olarak modern endüstri merkezlerinde (kentlerde) kal
malarına karşın, geldikleri çevrelerle (köylerle) duygusal bağlılık içinde
dirIerlilu.
Gelişmekte olan ülkelerde sendikaların genel özelliklerini ve yapısını
böylece açıklamaya çalıştıktan sonra, Afrika ve Asya ülkelerindeki durum
larını ayrı ayrı daha yakından inceleyebiliriz.
A AFRİKA ÜLKELERİNDE SENDİKACILIK
ı - Sendikaların Örgütlenmesİ ve Politik İlişkileri
Fransızca konuşan Afrika ülkele:dııde sendikalar işkolu ve meslek esa
sına göre kurulmuştur. işkolu esasına göre kurulan sendikalar, merkezi
bir federasyon altında bölgesel ve yerel birimler halinde örgütlenmişler
dir. Yine bölgesel federasyonlar biçiminde örgütlendikleri de sık görülen
bir durumdur. Bir bölge içinde yerel birimler halinde örgütlenmeler ise çok
zayıftır. Nitekim, yerel sendika şubelerine ve işletme içinde etkili temsilci
liklere rastlanmamaktadır.
13 Sen1ika yöneticilerinin bu ülkelerde aynı zamanda politik görevler de üsUendiklerini daha
önoe belirtmiş idik. s. 2 vd.
1 ı Arthur M. ROOSS, Tome: II, op. dt., S. 722.
'15 T.M. Yesufu, BIT, "sene Relations .P;rofessİonnelles No: 22", op. ciL, 5.176.
6. 50 AMME İDARESİ DERGİSİ
Sendikalann bu örgütlenme yapısı, fransızca. konuşan Afrika ülkelerin
deki endüstri ilişkileri sisteminin yapısı ile pek yakından ilgilidir. Zira,
bu ülkelerde çalışma koşulları genellikle yasal yollarla düzenlenmekte,
toplu iş sözleşmeleri yalnız tamamayıcı bir roloynamaktadır. Bu durumda
sendikalar, iktidarlar üzerinde yapacakları sosyal ve politik baskılarla iş
çi haklannı genişletme yolunu izlemektedirler. Bu nedenle sendika eylem
leri, işverenlerle doğrudan yapılan görüşmelerde bile, her zaman yasal hak
lann iyileştirilmesine ve genişletilmesine yönelik politik eylemlere dönüş
mektedir.
Özde, sendikalann gittikçe genişleyen politik eylemleri koloni devir
lerinin bir mirasıdır. Sendikalar, özellikle Fransa'da kurulu bulunan kon
federasyonlann (CGT, CTC, FO) koruyuculuğu altında hızlı gelişmeler gös
termişlerdir. Bu nedenle, ulusal bağımsızlıktan sonra sendikaların yeni ör
gütlenme şemalan, aşağı yukan Fransa'daki örgütlenmeye sadık kalacak
biçimde olmuştur. (Bunun istisnası, Senegal ve Moritanya'da bağımsız ör
gütler kurma kolunda gerçekleştirilen bazı yasal değişikliklerdir). İdeolo
jik planda ise, sendikalar uluslararası iki örgütün (CISL ve FMS) etkisi
altında eylemlerini sfudürmektedirleıl(,.
Günümüzde, sendikalar merkezileşme yolunda güçlü bir eğilim göster
mektedirler. Devletin özendirmesi ve etkisi altında, sendikaların birleşmesi
akımı gittikçe gelişmektedir. Tek ve egemen sendika düşüncesi, bazan
"iktidardaki siyasal parti içinde erimek" gibi eğilimlere bürünmektedir. Ör
neğin; Mali ve Gine'de sendikalar, güncel konumlannı tehlikeye düşüre
cek herhangi bir rakip sendikanın varlığına hoşgörüyle bakmamaktadır
lar. İktidardaki siyasal parti ile sıkı bir ilişki içinde bulunan sendika yöne
ticileri, politik rollerinin önemini kamuoyu önünde sürekli vurgulamak
tan çekinmemektedirler. Durum, Senegal ve öteki bazı fransızca konuşan
ülkelerde de farklı değildir. "Hiç kuşkusuz, fransızca konuşan Afrika ülke
lerinin büyük çoğunluğunda, hükümetin politikasına karşı hertürlü girişim
hiçte hoşgörüyle karşılanmamaktadır"li.
İngilizce konuşan Afrika ülkelerinde. özde politik ve ideolojik unsur
lann sendikal örgütlenmenin temelini oluşturmasından her zaman kaçınıı
mıştır. Bundan dolayı çok sayıda küçük ve zayıf sendikalar, işletme dü
zeyinde kurulmuştur. Bugün, işkolunu ve meslek gruplannı kapsayan sınır
lı sayıda sendikalar da bulunmaktadır. Ancak bu, çok sayıda kurulmuş
bulunan küçük ve zayıf sendikaların, devlet'in kanşması sonucu, işkolu
düzeyinde birleştirilmesiyle gerçekleştirilmiştir. Çok sayıda küçük sendika
lar kurulmasını önleyen, sendikalan işkolu düzeyinde birleşmeye zorlayan
yasal kuruluş ve hükümlerden başlıcaları şunlardır: a) İşkolu düzeyinde
tüm çalışanlann ücret ve çalışma koşullarını düzenleyen, işçi ve işveren
temsilcilerinin katıldığı iki taraflı komisyonlann ve ücret konseylerinin
kurulması, b) Sendikalann kayıtlarının yapılmasında, küçük ve zayıf sen
16 Jean Meynaud . Anisse Salah Bey; "Le Syndiealisme Afrieain"', (Paris : Editlons
Payot, 19ô3) , S. 106.
17 B.C. Roberts - L'Greyfıe ~ Bellecombe; op. cit., s. 259.
Jean Meynaud An.isse Salah Bey, op. cit., s. 45 ve 86,
7. GELİşl'.1EKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACILIK 51
dika sayısının yükselmesini önleyici yasal koşullann getirilmesi. Nitekim,
Gana'da 1958 yılında yürürlüğe giren "endüstri ilişkileri yasası", işletme
düzeyinde çok sayıda küçük ve zayıf sendikaların işkolu düzeyinde az
sayıda büyük ve güçlü sendikalarda birleşmesini sağlamıştır. Bu yasa, ge
nel politikanın saptanmasında ve uygulanmasmda ülkenin tek sendikalar
konfederasyonuna geniş yetkiler tanıdığı gibi, sendika sayısını lS8'den
16'ya indirerek sendikaların örgütlenmesini yeniden düzenlemiştir. Benzer
düzenlemeler Tanzanya, Siera-Leone ve Kenya'da yapılmıştır1f.i.
Her iki tip Afrika ülkeJerinde de. sendikalar genellikle başlıca iki ama
cı gerçekleştirme
görevini üstlenmişlerdir: Okuma yazma bilmeyen yığın
ıann (;:ğitimi ve ekonomik kalkınma çabalanna etkin katılma. Sendikalar
bunu yaparken, hem devlet'in çabalannı kolaylaştırmak için onun emir
lerini yerine getirecek, hem de işçilerin özlemlerini ona iletecektirl!>. Afri
ka ülkelerinde sendikaların bu konumu, onlan sosyalist ülkelerde devletle
parti arasında iletişim ve yürütme görevi yapan sendikalara oldukça ya
kınlaştınnaktadır. Bununla birlikte bu sonunculann, greve başvurma hak
kının bulunmadığı bilinmektedir~20.
2 - Sendikalann Güçleri
Sendikaların gücünün çalışma koşullanmn toplu görüşmeler yoluyla
düzenlenmesinde her zaman önemli roloynadığı bir gerçektir. Özellikle
üye sayısı, parasal gücü ve işverenlerle hükümet karşısında sahip olduk
lan yönetici kadroların nitelik ve tecrübesi, sendikaların gücünü belirle
yen başlıca unsurlar arasındadır.
alÜye sayısı: Afrika'da sendikaların üye sayısında sık sık değişme
Jer olmaktadır.
Bunu başlıca iki nedene bağlamak olanaklıdır: Birincisi.
çalışan işçilerin büyük kısmının sürekli bir iş sahibi olmamasıdır. Köy
den kentlere göç bol işgücü arzının başlıca nedenidir. Bunun yanında, özel
likle tanm kesimindeki işler de mevsimliktir. İkincisi, sendikalann kuru
iuş tarihlerinin üyeler ve işçiler arasında sıkı ve sürekli bir bağ kurabile
cek kadar eskiye dayanmamasıdır. Bunun yanında, sendikalararası rekabet,
parçalanmalar, yöneticilerin bireysel çıkar peşinde koşmalan ve işçilere
vaadedilen hakların yerine getirilmemesi, üye sayılannda görülebilecek ar
tışlara ve değişmelere engelolmaktadır. Nijerya'da olduğu gibi, üye sayısı
nın aktif nüfus içindeki oranı genellikle % 4 civannda kalmaktadır. 21
bl Parasal Gücü:
Yalnız sendika ödentilerinin (aidatlannın) düzenli biçimde verilmesinin,
sendikalara gerekli gücün kazandırılmasına ve geliştirilmesine olanak sağ
ladığı açıktır. Bununla birlikte, birçok Afrikalı işçi ödenU vermeden kendi
18 B.C. Roberts - L. Greyf'ıe De Bellecomte, op. cit., s. 256.
Jean Meynaud Anisse Salah Bey; op. cit., s. 99.
LU J .M. Verdier; Tra,ite de Droit du Tra,vail, Syndicats. (Paris; Dal1oz, 1966). s. BO.
:!O İbid.. s. 78.
:n T.M. Yesufu; Cahier 4 de rılESı op. dt., s. 511.
8. 52 AMME İDARESİ DERGİSİ
Bını sendikalı sayabilmekte, Fransa ve İtalya'da olduğu gibi, sendikalar ta
rafından yapılan gösteri ve grevlere katılmaktadır.
İngilizce konuşan Afrika ülkelerinde, sendikaların parasal güçleri bir
ölçüde ödentilerin kaynakta kesilmesi {check-off> yoluyla sağlanmaktadır.
Buna göre toplu iş sözleşmelerinde işverenler, kendisine yazılı izin veren
işçilerin ücretleri üzerinden sendika ödentHerini kesmekte ve ödentileri yet
kili sendikaya toptan vermektedir. Üstelik Gana ve Tanzanya'da, bizde ol
duğu gibi, işverenlerin sendika ödentHerini işçilerin ücretlerinden keserek
sendikalara toptan vermeleri, yasal bir zorunluluktur. Bu sistem Fransızca
konuşan Afrika ülkelerinde pek rağbet bulmamış, hatta Mali'de, Fransa'da
olduğu gibi, yürürlükteki yasalara aykırı bulunmuştur22 •
cl Yönetici Kadrolann Niteliği
Sendika yöneticileri, kendilerine özgü bazı niteliklere sahip olmak zorun
dadırlar. İşverenlerin düşmanca tepkilerine karşı sendikanın tanınmasını ve
toplumsal yaşantıda sosyal gerçek olduğunun kabul edilmesini sağlamak, sen
dika yöneticileri için çalışanların desteğini kazanmayı ve korumayı bilmek
zorunluluğunu doğurur.
Afrika ülkelerinin büyük çoğunluğunda, sendika yöneticileri aynı zaman
da parti yöneticisidirIer. Yöneticiler, başlangıçta en iyi çalışma koşullarının
elde edilmesini ulusal bağımsızlık savaşlarının kazanılmasına bağlamışlar
dır. Bağımsızlıktan sonra da başlıca çalışmaların politik eylemlere kaydırıl
ması, yöneticileri sendikaların örgütlenmesi ve yönetimi ile ilgili sorunları
boşlamaya götürmüş, dolayısıyla mesleki görevlerini yapamaz duruma düşür
müştür.
Bununla birlikte, özellikle ingilizce konuşan ülkelerde sendikaların işyeri
düzeyinde kurulmuş olması, sendika yöneticilerinin daha çok işçiler arasın
dan gelmesine dolayısıyla işverenlerden zaman içinde karşılıklı görüşme or
tamının yaratılmasına yol açmıştır. Gerçi bu yöneticiler de tümüyle politika
dışında kalmamışlardır, ama başlıca görevleri işletme içinde çalışma koşul
larının düzeltilmesi olmuştur.
Bağımsızlıktan sonra, sendika yöneticilerinin görevlerinde de değişiklik
ler olmuştur. Bu görev değişikliği, sendikaların tanınması, kurum olarak top
lumdaki yerinin belirlenmesi, örgütlü endüstri ilişkileri sisteminin kurulması
ve politik ortamın değişmesinin bir sonucudur. Bugün yöneticiler, sendika
ların örgütlenmesi ve yönetimi ile toplu görüşmeler konusunda doğan so
runlara eskiye göre daha çok ilgi göstermektedirler. Bununla birlikte, ör
gütlenme ve kadrolama yetersizlikleri görevlerini yerine getirmekte ciddi
engeller yaratmaktadır. Birçok durumda sendikalar, hala işverenlerin özel
hoşgörü ve iyi niyetlerine sığınarak ayakta durmaktadırlar.
Genelolarak, sendikaların işletme içindeki çalışmaları ve roHeri. bir
ülkeden diğerine değişik görünümler arzetmektedir. İngilizce konuşan ülke
22 E.:::. Robe.-ts - L. Greyiie De Bellecomb8, op. cit'., S. 261.
9. GELİşMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACıLıK 53
lerin sistemi ile Fransızca konuşan ülkelerin sistemi arasında görülen ayrılık
ların biri de bu konudadır. Fransızca konuşan ülkelerde, işletme içinde çı
kan uyuşmazlıklar normalolarak "işçi temsilcileri" (deleguesdu personneU
aracılığı ile bir çözüme kavuşturulur. Çalışma yasası hükümleri gereğinca,
İşçi temsilcileri işletme içinde çalışan tüm personel tarafından seçilir. Bu
nedenle, işçi temsilcisinin bir teknisyen veya işletme yöneticisi olması zorun
luluğu bulunmadığı gibi, sendika üyesi olması zorunluluğu da yoktur. Hal
buki, İngilizce konuşan ülkelerde işletme içinde çıkan uyuşmazlıklarda sen
dikaya tanınan yetki, yasa hükümlerinin bir gereği değil, toplu iş sözleşmesi
hükümlerinin bir gereğidir. İşletme içinde çıkan uyuşmazhklar da, işletme
içinden seçilen işçi temsilcisi aracılığıyla değil, bizdeki sendika işyeri tem
silcisi gibi, sendika tarafından atanan "sendika delegesi" veya "sekreteri"
(shop steward) aracılığıyla çözüme kavuşturulur!!3.
B. ASYA ÜLKELERİNDE SENDİKACILIK
1- Sendikalann Örgütlenmesi ve Politik İlişkileri:
Endüstrileşmiş batı ülkelerindeki sendikaların örgütlenme yapıları. birçok
gelişmekte olan asya ülkelerinde de modelolarak kabul edilmiştir. Özellikle
İngiliz sisteminin, söz konusu ülkelerin endüstri ilişkileri sistemi üzerinde
belirgin etkileri olmuştur.
Bugün SEndikalar, büyük ölçüde yerel veya işletme düzeyinde örgüt
Lenme eğilimi göstermektedir. Aynı iş kolunda çok sayıda küçük ve dağınık
sendikalar birbirleriyle sürekli rekabet etmekte, normal görevlerini dahi ye
rine getirememektedirler. Bunların büyük çOğunluğu, genellikle politik bir
doktrinin izleyicisi olan ulusal çapte. örgütlenmiş federasyonlar'a da üye ol
maktan çekinmektedirler!!-J.. Gerçekten Asya ülkelerinde ekonominin belirli
bir sektöründe veya endüstrinin bir bölümünde ya da tümünde, çalışanlar
dan önemli sayıda grupları bünyeSinde toplayan sendikalar da vardır.
Ôrneğin Malezya'da, gerçek anlamda birkaç ulusal ve işkolu sendikası
nın yanında kamu sektöründeki sendikalar ile meslek sendikaları yan yana
yaşamaktadır!!;;.Çok sayıda dağınık ve güçsüz sendikaların birleştirilmesin
de karşılaşılan önemli güçlüklerden bazıları da şöylece sıralanabm,r:
a) Memurların her bakanlık için ayrı sendika kurma eğilimleri. b) Et
nik grupların kendilerine özgü sendikaları örgütleme girişimleri, c) İngiliz
~jendikale,rının örgütlenme yapısının benimsenmesi, ç) Sendika yöneticileri
[ı,rasındaki rekabetin sendikaların birleşmesine engelolması. Hükümetin güç
tü bir sendikacılığın gelişmesi için giriştiği bazı çabalara karşın. ulusal dü
zeyde büyük sendikalar kurulmasına karşı çıkmasını da bu güçlüklere ekle
mek yerinde olur. Hükümetin bu tutumu, küçük sendikaların kurulmasını
:!H B.C. Roberts L. Greyfie De BeIlecombe; op. cil., s. 35L.
2·1 BIT; "Cinquieme Conference Regionale Asienne", Rapport du Directeur General, (C,"nev
1962), s. ıo.
:!;; BIT; ";I.a Situation Syndicale dans la Federation de Malaisie", op. cit., S. 38.
10. 54 AMME İDARESİ DERGİSİ
kolaylaştırmış, sayılarının artmasına
neden olmuştur. Buna karşılık, Binnan
ya ve Singapur'da uygulamaya konan yasa ve hükümet kararnameleri, çok
sayıda küçük sendikalar kurulmasını engelleyen hükümler içennektedir2 f..
Yukarıda
sayılan güçlükler nedeniyle Malezya'da sendikalı işçiler 250
ayrı sendikada toplanmaktadır. Bunlardan tarım sektöründe kurulu bulunan
Ulusal İşçi Sendikası, tüm sendikalı işçilerin yarıdan çoğunu bünyesinde
toplamaktadır. Önemsiz birkaç sendika dışında, üye sayısı genellikle 400'ün
altında çok sayıda sendikaların dağınıklığı Malezya Sendikacılığının başlıca
özelliğini 0luştunnaktadır27 •
Bunun yanında sendikalı işçilerin büyük çOğunluğunu bünyeSinde topla
yan 69 sendikanın bağlı olduğu Malezya Sendikalar Konfederasyonu, ülke
nin tek merkezi işçi örgütüdür. Ancak, Konfederasyon kendi içinde uyumlu
bir örgüt olmadığından, üyeleri üzerinde sözünü geçirebilecek yürütme er
kine sahip değildir. Yalnız koordinatörlük ve danışmanlık rolü vardır. Bu
rol, sendikalararası ortak bir politika saptama çabaları yanında, hükümetin
sendika ve çalışma sorunlarıyla ilgili politika saptaması sırasında sözkonusu
01ur28 • Bu yönden de, Malezya sendikacılığının İngiliz sendikacılığının özel
liklerini taşıdığı görülür.
Asya ülkelerinde sendikaların büyük çOğunluğu, hem ekonomik hem po
litik bir roloynamaktadır. Politik rollerinin nedenleri daha önce değindiği
miz gibi, sendikaların ulusal bağımsızlık savaşları içinde siyasal partilerle
kurdukları yakın ilişkilere değin uzanmaktadır. Bugün, sendikaların siyasal
partilerle ilişkilerinin niteliği, politik rejimIere göre ülkeden ülkeye değişmek
tedir. Fakat bu ilişkilerin ortak özelliği, iktidarda bulunan siyasal partilerin
sendikalara verdiği görevlerde görülür: Devlet tarafından saptanan hedef
lere ulaşmakta yardımcı olmak ve işçilerin muhalefet gruplannın etki ala
nınıa girmelerini engellemek.
Gerçekten, Hindistan'da politik aynlıklar sendikacılık hareketi içinde
her zaman belirleyici unsur olmuştur. Bağımsızlıktan bu yana, ülkede dört
bÜYÜk konfederasyon çalışmalarını sürdürmektedir. Bunlardan başlıcası
INTUC, gelişmesinde hükümet desteğinden yararlanmaktadır. Sosyalistlerin,
komünistlerin ve radikal sosyalistlerin yönetimindeki diğer üç konfederasyon,
hükümetin bu tutumunu sert bir biçimde eleştinnektedirler. Hiçbir zaman
resmen hükümet politikasının aracı olmamakla birlikte, INTUC hükümetin
desteğinden her zaman yararlanmıştır. Hükümet politikasına karşı INTUC
tarafından yöneltilen bir eleştiri, bu konfederasyon ile iktidar partisi arasın
daki ilişkinin yapısını çok iyi açıklamaktadır: 1962 yılında INTUC Pencap
~yalet temsilciliği, hükümetin vergilerle ilgili yasa tasarısını eleştirdiği za
man, iktidarda bulunan Kongre Partisi'nin parlamento Genel Sekreteri ele ş
tirilerin geri alınmasını istemiştir. Çünkü bu tutum, Kongre Partisinin bir
kanadını oluşturan INTUC için partinin amacına aykırı disiplinsiz bir dav
ranış sayılmıştır29 •
26 BIT; "Cinquieme Conference Regionale Asieıuıe" op. eit., S. 105.
:!7 :SIT; "La Siluation Syndicale idans la Federation de Malaisie", op. eit., s. 37.
!.!8 ibid., s. 40.
:.m Subbiah Karınapan; Cahier '1 j·e l'IIES, op. dt., s. 454.
11. GELİşMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACILIK 55
Bağımsızlıktan bu yana Hindistan'da sendikaların giriştiği politik eylem
ler özde yalmz örgütlenmeyle ilgili görevlerin savsamasına yol açmakla kal
mamış, aym zamanda politik ve ideolojik sorunlara karşı işçi kitleleri ara
sında belirli bir güvensizlik ve düşmanlığın yaratılmasına neden olmuştur.
Bunun yanında, özellikle INTUC'e bağlı sendikaların hükümet desteğinden
yararlandığı eyaletlerde, rakip sendikalar işçi isteklerini etkin bir biçimde
eyleme geçirme fırsat bulmuşlardır~w.
2 - Sendikalann Güçleri
aL Üye Sayısı: Birçok asya ülkesinde, sendikaların üye sayılarımn yük
selmesine ve işçilerin çalışma koşullarımn düzelmesine en büyük engelin, çok
düşük ücretle çalışmaya hazır büyük işsizler ordusu olduğu sık sık vurgu
lanmaktadır. "Bu durum, işsizlerin sendikalı işçilere karşı kullamlmasına izin
vermiştir. Bazı işverenlerin bir sendikayı diğerine karşı kullanması, asya ül
kelerinde yaygın ve iyi bilinen bir uygulamadır"31.
Kırk yıllık geçmişi bulunmakla birlikte, Hindistan'da sendikacılık hala
pek güçsüıdür. Kaynakları yetersiz, üye sayılan düşüktür. Yöneticileri dışarı
dan gelmekte ve siyasal partilerin etkisi altında görev yapmaktadır. Bu ne
denle sendikalar, toplu iş görüşmelerinde kandırıcı sonuçlar elde edememek
te, sık sık uyuşmazlık yollarına ve greve başvurmaktadır3 2 .
Malezya'da, 1961 Eylülünde ödenti veren toplam sendikalı sayısı 201.254
dür. Bu sayıya, resmi kayıt istemleri askıda bulunan sekiz sendikanın üye
leri de dahildirS 3. Ayrıca bu sayı, geniş ölçüde ekonominin bir veya iki sek
törünü ilgilendirmektedir. Gerçekten kauçuk ve eten sektörü, endüstride ça
lışan işçi sayısımn % 77'sini kapsamaktadır. Kauçuk sektöründe işçilerin bl1
derece yoğun sendikalaşmalanmn bir nedeni de, çalışan işçi kitlesinin büyük
çoğunluğunu (% 65) Hindistan'dan gelen göçmen işçilerin oluşturmasıdır.
Çünkü Çin'den gelen göçmen işçiler, bağımsızlıktan sonra üzerlerinde estiri
len sert politik baskılar nedeniyle, sendikalara üye olmaktan hala çekin
mektedirler.
Malezya'da sendikalı işçi sayısında görülen yetersizliğin ve değişmelerin
bir diğer nedeni, ekonomiktir. Çünkü, ödenti veren sendikalı işçilerin çalıştığı
kauçuk ve eten sektörü, dünya piyasalarında görülen fiyat dalgalanmaları
karşısında oldukça duyarlıdır. Bu duyarlılık işçi ücretleri üzerinde doğru
dan etki yapmaktadır: kauçuk ve eten fiatları yükseldiğinde sendikalı işçi
sayısı artmakta, fiyatların düştügü dönemlerde azalmaktadır. Bunun yanında.
sendika yöneticilerinin işveren baskıları karşısında gösterdikleri direnç ve
ücretlerin yükseltilmesi konusunda elde ettikleri başarılar, sendikalı işçi
sayısım etkileyen nedenler arasındadıril-ı.
Son olarak işçi kitlelerinin bilgi düzeyleri de sendika yöneticileri için
ağır bir yük ve sendikaların gelişmesinde önemli bir engeloluşturmaktadır.
CO İbid.. s. 455.
31 Charles Gamba; Cah'/er 4 de I'I1ES, op. cit., s. 439.
:12 S.D. Punekar; Cahİer 4 de rilES, 0p. dt., s. 418.
33 BIT; "La Situation Syndicale dans la Federation de Malaisie", op. cit., s. 35.
,'H İbid.. s. 57.
12. 56 AMME İDARESI DERGİs!
Çünkü kauçuk tarlalarında ve eten madenIerinde çalışan işçilerin büyük c,n
gunluğu okuma yazma bilmedikleri gibi, "hiçbir iletişim aracına da sahip
değildirler"8:i .
b'
Para·sai! Gücü: Asya ülkelerinde hemen her durumda sendikalann
parasal güçleri zayıf ve sınırlıdır. Uzayan bir grevi finanse etmekten yoksun
oldukları gibi, ekonomik uyuşmazlıklan çözebilecek güçleri de yoktur. Bu
nun başlıca nedenleri: kaynakların zayıflığı, sendil{a ödentilerinİn düzenli
verilmemesi ve kitlelerde genellikle görülen gevşeklik ve ilgisizliktir. Nite
kim bu ülkelerde, ödentHerin işverenler tarafından ücretlerden kaynakta
kesilerek toptan verilmesi (check-off) sistemi uygulanmaktadır.
Üstelik sendikr,lar arasında yaygın politik rekabet, yöneticileri ödentile
rin düzenli verilmesini sağlamaktan alıkoymaktadır. Çünkü yöneticiler, üye
lerinin rakip sendikalar tarafından etkilenmesinden ve kapılmasından çekin
mektedirler. Sendikaların parasal dunımlarını bir ölçüde dÜzf.iltmek amacıy
la, Hindistan'da "üyelerin sendikalara vermesi zorunlu taban ödenti tutan"
yasayla belirlenmiştir'w.
cl Yönetici Kadroların Niteliği: Çalışanların büyük çoğunluğunun oku
ma bilmediği veya pek azının sendika kurallarını belledi.ği Asya ülkelerin
de, sendika yöneticiliği yüksek öğrenim görmüş kişiler (Avukat, doktor,
politikacılar) tarafından yürütülmektedir. Bu nedenle, sendika yöneticileri
nin büyük çOğunluğu işçi çevrelerinin dışında bir sosyal çevreden gelmek
tedir. Genellikle batı ülkelerinde öğrenim görmüş bu kişiler, sendikalar için
de hem politik hem de ekonomik bir roloynamaktadırlar. Zira sendika yö
neticiliği yüksek politik görevleri üstlenme olanağı verdiğinden, sendika çı
karları kişisel politik çıkarlara uygun olarak saptanmaktadır. Üstelik, sen
dikaların muhalefetin eline geçmesinden sakınan bazı hükümetler, bu duru
mu korumak için çaba göstermektedir. Nitekim sendikacı-politikacılann
sık sık işletme düzeyinde küçük sendikalar kurduklan görülmektedir. Bu du
rum, işletme düzeyinde küçük sendika sayısında görülen artışın bir nedeni
olmakta, ulusal düzeyde etkin sendika ve federasyonlar kurulmasını engel
lemektedir.
Bununla birlikte, işçi çevreleri dışından gelen yöneticilerin işverenlere
ve hükümete kar~ı sendikaların etldnJiğini arttırabileceği de düşünülebilir.
Ancak, yöneticilerle üyeler arasında büyük kültürel ayrılıklar, özellikle ayn
diller konuştukları zamanlar, yönetici-üye ilişkilerine ataerkil (paternalist)
bir nitelik kazandırmakta.dır. Öte yandan, yöneticiler sendika sorunlanna
daha az önem verdiklerinden. işletme içinde işçi-işveren ilişkilerini de boşla
maktadır. Çoğunlukla batı ülkelerinde eğitim yapmalarına karşın, yönetici
ler görüşme ilkelerinı ve kurallarını tümüyle kavrayamamakta, kendilerini
doğrudan politik arenanın içinde bulmaktadır3 7 • Nitayet bazı ülkelerde bu
yöneticiler, "yeteneksizlik ve ilgisizlik"le suçlanmaktadır-38 .
3i.i İbi{l., s. 37.
:11; BIT; Cinquİeme COlıference Regİonale Asienne, op. cit., s. ı05.
ın Charles Gamba; Cahier 4 de I'IIES, op. cit., s. 418.
:ıs Arthur M. Ross; cahier 4 de I'I1ES, op. dt., s. 398.
13. GELİşMEKTE OLAN ÜLKELERDE SEND1KAC::lLIK r::"
,J i
Tüm bunlara karşın Asya ülkelerinde, işçilerin yalnız toplum içince
değil, sendikalar içinde de yavaş yavaş önemli görevler üstlenmeye başla
dıklan görülmektedir: Bu, günümüzde sendika çalışmalarının etkin kaclrc
larca yürütülmesi yanında, sendika eylemlerinin işçi yığınlarınca da anlaşıla
cak ve benimsenecek bir yönetim anlayışının zorunlu sonucu olmuştur. B '_1
amaçla, birçok Asya ülkesinde en önemli rol Devlet'e düşmüştür: Birmanya
Çalışma Bakanı, özellikle 'işçileri ulusal kalkınma yolunda üstlenmeleri gere
ken görevi anlamaya ve yerine getirmeye çağırmıştır. Aynı biçimde Pa~d5
tan hükümetince kabul edilen programlar, sendika eğitiminden yoksun öı'
gütlerde, eğitim olanaklarının geliştirilmesine yer vermiştir:':'. Hindistanda'cla
sendikalara bilgili ve yetenekli yöneticilerin yetiştirilmesinde, ulusal fede,'an
yonların büyük çıkan olduğu savunulmuştur, Bu alanda işçiler, hükümet ta.
rafından düzenlenen işçi-eğitimi derslerini izledikleri gibi, 19G2 yılından iti
baren INTUC ve AITUC tarafından düzenlenen eğitim programlarını da iz
lemektedirler. Bundan böyle, uygulamada siyasal partilerin birer basit ka
nadı olmaktan çok, çalışmalann bağımsız olarak sürdürülmesi gereği, .sendİ
kalarca anlaşılmış bulunmaktadırlo.
III - SENDİKALARIN TANıNMASı
Çalışanların sendikal örgütlenmelerine karşı iktidarların ve işverenleı"in
başlangıçta gösterdikleri tepkiler, hemen hemen tüm gelişmekte Cıan ülkeler
de, gelişmiş ülkelerin aynı aşamadan geçerken gösterdikleri tepkilerin aynı
olmuştur. Bu tepki zaman zaman sert bir görünüm kazanmış, hatta düşmanca
bir tutuma kadar varmıştır. Çünkü hükümetler, sendikaların ekonomik ve
sosyal kanşıklıkların nedeni olmasından korkmuşlardır. İşverenlerde (özel
likle küçük ve orta büyüklükte işletme sahibi olanlar) işçilerin istemlerine
boyun eğmeyi kendi yönetim yetkilerinden vazgeçme olarak nitelendirmiş
lerdir. Bu nedenle, işçi istemlerini sistematik biçimde geriye çeviren işveren
ler, genellikle çıkarlannın savunulmasında hükümetlerin desteğini yanl9.rın
da görmek istemişlerdir.
Günümüzde, özellikle toplu iş görüşmelerinin başlamasından önce önem
kazanan bu ve buna benzer tepkiler, işçilerin çıkarlarının savunucusu ola
rak sendikalann tanınması sorununu ön plana çıkarmaktadır. Hatta bugün,
bir toplu iş görüşmesinin başlayabilmesi için taraf işçi sendikasının yalnız
tanınması yetmemekte, aynı zamanda onun, en azından ilke olarak, işçile
rin temsil yeteneğini haiz, güçlü ve güvenilir bir kuruluş olmasını zorunlu
kılmaktadır. Başlangıçta sendikalar, kendilerini kabul ettirebilmek ve görüş
melerde taraf olarak tanınmalarını sağlamak amacıyla, genellikle grevler
ve şiddet olaylan biçiminde görülen sert savaşımlara girişmişIerdir. Sonuçta
sorunun çözümünü ele alan Devlet ya işverenler üzerine yaptığı baskılarla
sendikalann tanınmasını sağlamış, ya da bu tanımayı işverenler için yasal
bir zorunluluk haline getirmiştir.
Şimdi bu gelişimin niteliğini Afrika ve Asya ülkelerinde daha yakından
görelim.
;)9 BIT; Quatrieme Conference Regionale Asienne, op. dt., s. 67.
40 Subbiah Kannapan; Calıier 4 de rIIES, op. cit., s. 455.
14. 58 AMME İDARESI DERGİSI
A - AFRİKA ÜLKELER1NDE
İngilizce konuşan Afrilm iilkelerinde, sendikaların tanınmasında yarar
lanılan yöntem, genellikle inandırma (ikna) yöntemi olmuştur. "İsteğe bağlı
(ihtiyaril tanıma" diye adlandırabileceğimiz bu yöntem ve toplu görüşme
sistemi, tarafların karşılıklı hak ve borçlarını belirleyen çerçeve anlaşma
larında kabul edilmiştir. Gerçekten de bu ülkelerde toplu iş görüşmeleri,
herhangi bir dış karışıma (örneğin Devlet müdahalesine) gerek duyulmak
sızın normal biçimde sürdürülmektedir.
Ancak. ingilizce konuşan Afrika ülkeleıinin büyük çOğunluğunda sen
dikaların gerekli formaliteleri tamamlayarak kayıtlarını yaptırmaları, işve
renlerin onlarla "görüşme yapma zorunluluğu" bulunduğu anlamına gel
memektedir. Görüşme ilişkisinin kurulabilmesi, yani sendikanın tanınması,
büyük ölçüde işverenlerin isteklerine ve sendikaların işverenler karşısın
daki güç dengelerine bağlı kalmakta devam etmektedir. Nitekim, özellikle
yerel önemde küçük işletmelerin çoğunlukta ve sendikal örgütlenmenin zayıf
ve istikrarsız olduğu sektörlerde. bir kısım işverenler ataerkil (paternalistl
tutumların kalıntısı eskimiş yöntemleri uygulamaktan vazgeçmemektedir
ler. Bununla birlikte bu ülkelerde, işverenlerin çOğunluğunun sendikaların
tanınması konusunda olumlu tavır takındıklarını söylemek yerinde olur. Uy
gulamada, sendikaların tanınmamasından doğan bir uyuşmazlık sözkonusu
ise, Devletin yetkili organları duruma müdahale etmekte ve sık sık, taraf
lan sürekli sayılabilecek temel konular üzerinde toplu görüşmeye başlata
cak telkinlerde, özendirmelerde ve önerilerde bulunmaktadır,n.
Tamnmanın bir kez kazanılması, genelolarak sendikanın somut bir bi
çjmde belirlendi ği özel bir anlaşmanın yapılmasına yol açar. Bu tür bir an
laşma ile işveren, bundan sonra yapacağı görüşmelerde işçilerin çoğunluğu
nun sözcüsü olarak artık belirlenen sendikayı kabul edeceğini taahhüt eder 42 •
İngiliz geleneğinden sıyrılan bu ülkelerden bazıları ise, sendikaların ta
nınması konusunda karşılaştıkları güçlüklere yasal yoldan köklü çözümler
aramışlardır. Örneğin Gana'da, bir ölçüde Amerikan örneğinden esinlene
rek 1958 yılında yürürlüğe konulan "endüstri ilişkileri yasası", ülkenin tek
merkezi örgütü olan Sendikalar Konfederasyonu'na, hangi sendikaların işçi
lerin gerçek çıkarlarını temsil ettiğinin ve toplu görüşmeye ehil olduğunun
.saptanması yetkisini vermiştir. Konfederasyon, saptadığı sendika için Çalış
ma Bakanlığına başvurarak bir "görüşme sertifikası" almakta, bu sertifika
alındıktan sonra ilgili sendika görüşmelere başlayabilmektedİr. Şayet Kon
federasyon, kendisine "görüşme belgesi" almak için başvuruda bulunan sen
dikayı üç ay içinde yanıtlamaz ise, ilgili sendika doğrudan Bakanlığe::. baş
vurabilmektedİr. Ancak yasaya göre, aynı kesİmde çalışan işçiler için daha
önce "görüşme sertifikası" almış bir başka sendika var ise, bakanlık ikinci
bir sertifika verememektedir. Bu nedenle, ayın yasayla kurulabilecek sendi
ka sayısının da 16 olarak belirlendiği Gana'da, yetkili sendikanın saptan
masında uygulamada önemli hiçbir güçlükle karşılaşılmadığı söylenebilir48.
·n BiT, serie Relations Professionnelles No: 22, op. dt., s. 29.
42 B.C. Roberts Et L. Greyfie De Bellecombe, op. cit., s. 279.
15. GELİşMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACILIK 59
Böylece, eline "görüşme sertifikası"nı alan bir sendika, işvereni kendisiyle
"görüşmeye zorlayabilir". Görüşmeye yanaşmayan işverenin cezai sorumlu
luğu doğar. Aynı biçimde Kenya'da, 1962 yılında hükümetin de işbirliğiyle
İşverenler Federasyonu ile İşçiler Federasyonu arasında yapılan ve bu nite
liğiyle bölgenin tek iskandinav tipi anlaşması olan "Charte"a göre, bir sen
dikanın yetkili Devlet organlarınca kaydedilmesi (tanınması), ilgili işyeren
ler açısından onunla "görüşme zorunluluğunu" da beraberinde getirmektedir.
Yine Kenya'da ve Sudan'da, daha önce kaydedilmiş bir sendika varsa ve bu
sendi1{a işçileri yeterli biçimde temsil ediyorsa, yeni bir sendikanın kayıt is
temi yetkili organlarca reddedilebilir. Ancak, kayıt istemi reddedilen sen
dikanın yargı kurumlarına başvurma hakkı sürekli korunmaktadırH.
Fransızca Konuşan Afrika Ülkeleri ise, İngilizce konuşan Afrika ülke
lerinde (Gana ve Kenya gibi ülkeler dışında) uygulanan görüşme zorun
luluğunun bulunmadığı "isteğe bağlı Cihtiyaril tanıma" yönteminin aksine,
genellikle görüşme zorunluluğunun bulunduğu ve "zorunlu tanıma" diye ad
landırabileceğimiz bir yöntemi benimsemişlerdir. Gerçekten, 1952 yılınd), ka
bul edilen Çalışma Yasası'nın temel hükümlerinin küçük değişikliklerle hala
yürürlükte olduğu ülkelerde. yetkili kamu makamlarının toplu iş uyuşmazlık
1arının sözkonusu olduğu durumlarda gerek taraflardan birinin istemi üze
rine gerekse kendi girişimleri ile tarafları her zaman toplu görüşmeye çağır
ma yetkisi vardır ve bu yetkiye taraflardan hiçbiri hukuken itiraz edemez.
Yasada açık olarak belirtilmemekle birlikte, bunun kapalı (zımni) anlamı
"tarafların görüşmeye katılmak zorunda" olduklarıdır. Görüşmeler, genellik
le işkolu seviyesinde kurulan bir karma komisyonda yapılır. Karma komis
yonda yalnız sendika ve işveren temsilcileri değil, çalışma bakanlığı temsil
cileri de bulunur. En fazla temsil yetkisini sahip işçi ve işveren kuruluşları
nın yer aldığı karma komisyonlar kamu otoritelerince oluşturulur. Böylece
işçi örgütlerinin karma komisyonlardaki temsili, idari otoritenin (örneğin
çalışma bakanının veya çalışma müdürünün) kararına bağlanmıştır. Kararın
alınmasında idari otorite, tüm belgeleri değerlendirmekte ve iş müfettişliği
nin veya yetkili servisin düşüncesini de almaktadır (Senegal, Mali ve Gine
Çalışma Yasaları).
Yetktli kamu makamlarının toplu goruşme yapılması konusunda sahİp
oldukları bu yetkiler, toplu iş sözleşmelerinin tarafların karşılıklı anlaşma
sının bir sonucu olmasından çok, özde bir idari düzenleme olduğu izlenimini
yaratmaktadır. Gerçi yetkili makamın kararına karşı bir üst idari makama
başvurulabilir, ama çalışma yasası idareye, sendikaların üye kayıt defter
leri ile mali durumlarının ve malvarlıklarının kayıtlı oldukları defterleri
inceleme yetkisi vermemektedir 4 :i. Çalışma yasasının yetkili sendikanın sap
tanmasında getirdiği ölçüler oldukça değişiktir: Sendikaya üye işçilerin sa
yısı, sendikanın işveren egemenliği karşısındaki bağımsızlığı, kesilen öden
ti tutarı, sendikanın tecrübesi, sendikanın çalışmalannın özelliği ve önemi.
Ayrıca Gine, Mali ve Senegal'de yetkili sendikanın saptanmasında, işçi dele
geleri seçimi sonuçlarından yardımcı ölçü olarak yararlanılmaktadır. Buna
44 İbld.. s. 28 •
.J;-; B.C. Roberts El L. Greyfie De Bellecombe, op. cU., s. 298.
16. 60 AMME İDARESİ DERGiSİ
karşılık Gabon ve Mad.agaskar Cumhuriyetinde, yürürlülüeki yasalar hiçbir
olçü öngörülmemektedir: Yetkili otoriteler, temsil yetkisini haiz sendikayı
tam bir serbesti içinde saptayabilirler.
Yetkili kamu makamları tarafından yapılan saptamalara karşı sendika
Iann her zaman bir üst id ari makama başvurma hakları saklı kalmakla bir
likte, yetki sorunu bu ülkelerde bir toplu iş uyuşmazlığına dönüşebilmekte
dir. Tüm idari yolların tüketilmesinden sonra en son başvurulacak yöntem
ise, genellikle hakemlik veya benzeri bir yöntem olmaktadırHi.
B A~Y A ÜLKELERİNDE
Asya ülkelerinde sendikaların işletme ve yerel düzeyde görülen dağınık
örgütlenme yapıları, üye sayılannın istikrarsızlığı ve mali durumlarının güç
süzlü:;ü, genellikle bu ülkelerin tarımsal veya yarı endüstriyel sosyo-ekono
mik yapılarına bağlanmaktadır. Bu nedanle, işverenlerin tanımamakta sü
rekli direnç gösterdikleri sendikalar, başka yerlerde görüldüğünden daha
da çok, kendilerine yarar sağlayacak bir devlet karışmasına pek istekli görün
müşlerdir. Devletin bu alana karışması sonucunda da, sendikalar arasında
ayırım gözetmek suç sayılmış ve cezai yaptırıma bağlanmıştır. Aynı biçimde,
~cndikaların tanınması sonmu üçüncü aracıIRn harekete geçirebilmektc ve
tandlar arasında görüşme konusu yapılabilmektedir. Bu nedenle, sendika
la.ı 111 tanınması konusunda çılmn uyuşmazlıklar, bu ülkelerde zorunlu hake
me gitme eğilimi doğuracak bir nitelige bürünmeden bir çözüme kavuşturu
1abilmekted:r4 7.
Böylece hemen bütün. Asya ülkelerinde hükümetler, bazı güçlükleri çö
L:ümlemenin sürekli çabası içinde, tarafların iradelerine (isteklerine) önem
"GrEn nitelikte yöntemlere (Malezya ve Seylan) ve yasal düzenlemelere baş
vurmuşlardır.
Nitekim Singapur'da, endüstri ilişkilerini düzenleyen yasa gücündeki
kararname, tarafların iradelBrine bağlı toplu görüşme yöntemini öngörmüş
tür. Kararname, bir yandan sendikaların tanınma isteğini reddeden işveren
lerle görüşme yetkisini iş komiserine veya uzlaştırma görevi yapan tüm res
mi aracılara verirken, öte yandan sendikaların yetki konusunda çıkan uyuş
mazlıklarının işçilerin gizli oyla yapacakları ile referandum ile çözümlene
ceğini, referandum sonuçlarının işverene ve sendikaya ayrıca bildirileceğini
hükme bağlamıştır 4H •
Pakistan'da da sendikalar yasası, yalnız kötüye kullanma biçiminde gö
rülen uygulamaları cezalandırmakla yetinmemekte, aynı zamanda sendika
ların zorunlu olarak tanınması için bir yöntem getirmektedir: Toplu görüş
me yapmak yetkisi, yalnız işletme düzeyinde gizli oyla yapılan referandum
sonucu seçilen sendikaya aittir. İşveren. referandum sonucu belirlenen yetkiJJ
4fl BİT, 8e::-ie Relatious ProCessionneııes No: 22, op. cit., s. 27.
4. ts IT, Sene Relations Il"rofessioruıelles No: 16; Services Administratifs pour I'Amelioration
des Relations Professionnelles et le Reglement du Travail en Asie, Geneve, 1963, s. ı3.
-ıS BIT; Cinquiemc Conference Regionale Asienne, QP. cit., s. 105
17. GELİşMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACILIK 61
sendikayı tanımak ve onunla toplu görüşme yapmak zorundadırH). Sözü ge
çen sendikalar yasasından önce Pakistan'da işverenler yalnız kendi değerlen
dirmelerine göre işçilerin çoğunluğunu temsil eden sendikayı tanıyoriardı.
Bir başka deyişle, daha önce görüşmeye başladıkları veya istedikleri her
hangi bir sendikayı tanıma hakkına. sahip idilerW.
Görüldüğü gibi, Singapur ve Pakistan'da uygulanan sendikaların tanın
ması yöntemi, geniş ölçüde Amerika Birleşik Devletlerinde uygulanan mo
delin izlerini taşımaktadır. Gerçekten, Birleşik Devletler'de 1935 yılında yü
rürlüğe konan Vvagner yasasını değiştiren 1947 tarihli Taft Harlley yasası
(National Labour Relation Act), yasasının uygulanmasını denetlemekle gö
revli "İş İlişkileri Ulusal Konseyi"ni (National Labour Relations Board) iş
letme içinde çoğunluğu temsil eden sendikanın yetkisi konusunda çıkan
uyuşmazlıklarda gizli oyla referandum yapmakla görevlendirmekte ve
referandum sonucuna göre belirlenen yetkili sendikanın işverenle toplu gö
rüşme yapacak tek sendika olduğu kabul etmektedir. Bir sendikanın çoğun
luğu temsil ettiğinde kuşku duyulmayan veya yetkili sendikanın referandum
l.a belirlendiği hallerde, işverenlerin sendikayı tanımak ve onunla toplu gö
rüşme yapmak zorunluluğunda bulunduğu da kabul edilmektedir;;ı.
Daha çok ingiliz modelinin izlerini taşıyan Malezya Federa.syonu'nda
uygulanan yönteme göre ise, sendikalann tanınması, basit kayıt işlemlerinin
tamamlanmasından sonra hukuken gerçekleşmektedir. Ama bu tanıma, uy
gulamada işverenlerin keyfi davranma olanaklannı engelleyememektedir.
Gerçekten bu yönteme göre, Endüstri ilişkileri komiseri ve yardımcısı, kendi
lerine sendikalar ve işveren tarafından ayrı ayrı verilen ve sözkonusu işlet
mede çalışan sendikalı işçilerin kimliklerini içeren listelere dayanarak bir
karara varmaktadır. Verilen listeler doğrudan karşılıklı güvene dayanarak
hazırlanmakta ve bu güvene dayanarak komiser, işletmede çalışan işçilerin
ne kadannın hangi sendikaya üye olduğunu yüzdeler vererek işverene bil
dirmektedir. Ancak, verilen yüzdeler çoğunluk sendikasının zorunlu olarak
tanınmasını sağlamamakta, işveren vereceği kararda tamamen serbest bıra
kılmaktadır. Böylece uygulanan yöntem, tüm güçlükleri çözümlemekten
uzak kalmaktadır. İşveren çoğunluk sendikasını tanısa bile, sık sık görül
düğü gibi, çOğunluk sendikasının işletme içinde çalışmayan temsilcisi ile
görüşmeyi reddetmekte veya diğer sendikalarla görüşme yollan arayabil
mektedirr.2.
İngiliZ modelinin izlerini taşıyan bu yöntem ile ülkemizde uygulanan yet
kili sendikanın saptanması yöntemi arasında da bazı benzerlikler bulmak
mümkündür. Gerçekten ülkemizde de Bölge Çalışma Müdürlüğü (veya Ça
lışma Bakanlığı), genellikle karşılıklı güvene dayanılarak kendisine verilen
"sendika üyelik kartlan" üzerinde yaptığı incelemelere göre, yargı yolu sak
4[) İLO,Labour-Man.ageınent 8erie No: ,ıo; Repo:ison the veset of a jomt ~ of experts OL:
Labour-Management relations to Pakistan .and Ceylan, Geneva, 1981, s. 27.
;;0 M. Massıruddın, İLO, Labour-Managemcnt Serce No : 3; Same Aspects of Laballr_Manug"?_
ment Relations in lAsia, Geneva, ı953, s. 67.
;; 1 'Michel Despax, Conventions Collectives, Traire de Droit du Travail, naııoo', Paris 1966,
s. 123.
::>2 La Sitnation Syndicale dans la Federation de M:daisie, s. 87.
18. 62 AMME İDARESİ DERGİSİ
lı kalmak üzere, sendika konusunda bir karara vannaktadır. Uygulamada,
ülkemizde sayısız kötüye kullanmalara yol açtığı bilinen bu yöntemin,
Malezya Federasyonunda nasıl bir sonuç verdiği tahmin edilebilir. Ülke
mizde uygulanan yöntemin Malezyada uygulanan yöntemden ayrılan belirli
özelliği, çalışma müdürlüklerinin, itiraz halinde yargı yolundan geçtikten
sonra, belirlediği yetkili sendikayı işverenlerin tanımak zorunda bulunma
ları ve onunla toplu görüşmeye otunnalarıdır.
Nihayet Seylanda sendikaların tanınması, farklı sektörlerde sendika
ların işçileritemsil yetkilerinin olup olmadığının ayrı ayrı saptanması biçi
minde, karışık bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. 1935 yılında yürür
lÜğe konan ve işçi-işveren örgütlerine uygulanan yasa gücündeki kararna
meye göre, sanayi sektöründe faaliyet gösteren ve bu sektörde çalışanların
en az yarısını temsil eden bir sendika, resmi kaydının yapılması isteminde
bulunabilir. Bununla birlikte Çalışma Bakanı bu koşul üzerinde ısrar etmeye
bilir. Gerçekten, özel sektör kesiminde hemen her sendika üyeleri adına ey
leme geçebildikleri halde, kamu sektöründe yalnız daha önce tanınmış olan
sendikalar bir girişimde bulunabilmektedir. Aslında, sendikalann tanınma
konusunda yararlanabilecekleri belirli yasal hakları bulunmadığı gibi. kayıt
Jannı yaptınnak suretiyle tanınan sendikaların yetkilerini güvence altına
alan yasal hükümler de bulunmamaktadır. Bu nedenle Seylan'da birçok
özel kesim işvereni, tarım sektöründe faaliyette bulunan sendikaların çalışan
lardan en az üçte birini, endüstri ve ticaret sektöründe faaliyette bulunan
sendikaların da çalışanlardan en az yüzde kırkını temsil etmelerini, uygu
lamada tanınmaları için gerekli koşulolarak öne sürmektedir53 .
IV - SENDİKAL HAKLAR
İstemlerinin yerine getirilmesini sağlamak amacıy la işçiler tarafından
toplu eylemlere girişmenin, geçtiğimiz yüzyılın ortalarına kadar Kuzey
Amerika ülkelerinde ve Avrupa ülkelerinin çOğunluğunda yasa dışı ilan
edildiği herkezce bilinmektedir. Gerçekten, Fransa'da "Chapelier" yasası ay
nı mesleğin tüm üyelerinin ve özellikle herhangi bir sanat sahibi işçilerin,
mesleki ortak çıkarlarını ileri sürerek gruplar oluşturmalarını ve koalisyon
lar kurmalarını yasaklamaktaydı. Birinci imparatorluk zamanında koalis
yon kurma düşmanlığı daha da büyüyerek sürdürüldü ve yinniden fazla
üyesi bulunan bütün derneklerin kurulması hükümet iznine bağlandı. Aksi
halde, dernek kurma girişiminde bulananlar cezaya çarptırılıyordu 54 . Bu
nunla birlikte bütün bu yasal kısıtlamalar, geçtiğimiz yüzyılın ikinci yansı
boyunca işçilerin sürdürdükleri ısrarlı savaşımlar sonucu bir bir kaldırıl
maya başlandı. Nitekim 1864 yılında kaldırılan koalisyon kurma yasağı, uy
gulame.da işçi örgütlerinin varlığını tanıyordu. 1884'de yasalolarak sen
dikal hakla onaylanıyordu. Fransa'da sendikal hakları onaylayan 21 Mart
1884 yasasının, 1901 yılında onaylanan dernekler yasasından yaklaşık yirmi
yıl önce kabul edilmesi dikkat çekicidirmı. Çünkü bilindiği gibi ülkemizde,
153 ILO. La.bour-Mıl.nagement 8erİe No: 19, op. cit., s. 47, 48.
;)4 J.;M. Verdier, op. cU., si. 15.
55 tbid., s. 17.
19. GELişMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACILIK 63
:.lk olarak 1947 yılında yürürlüğe konan sendikalar yasası, 1909 yılında yürür
lüğe konan dernekler yasasından yaklaşık 40 yıl sonra kabul edilmiştir.
İkinci dünya harbini izleyen yıllarda da, sendika özgürlüğü prensibi
l1İn uluslararası alanda kabul edildiğini görüyoruz. 1948 yılında Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu "İnsan Haklan Evrensel Bildirisi"ni onaylayarak,
23/4 üncü maddesinde "herkezin çıkarlannı korumak için başkalanyla sen
dikalar kurmak ve sendikalara üye olmak hakkına sahip" olduğunu açıklı
yordu. Uluslararası Çalışma Örgütü de bu konuda temel ilkeleri belirleyen
iki uluslararası sözleşme kabul etti: sözleşmelerden biri sendika özgürlüğü
ve sendikal haklann korunması (1948); diğeri örgütlenme ve toplu görüşme
haklan (1949) ile ilgilidirliG.
Bundan önceki "Sendikalann Tanınması" bölümünde; sendikalar özgür
lüğünü zedeleyen kısıtlamalann kaldırılmasının ve sendikal haklarla ilgili
birtakım güvencelerin bulunmasının, özde işverenlerin sendikaları tanıma
ları ve onlarla kurulduklan andan itibaren görüşmelere başlamalan gerek
tiği anlamına gelmediğini belirtmiştik. Gerçekten de uygulamada sorun,
tarafların güçlerine (bir başka deyimle güç dengelerine) sürekli bağlı kal
makta devam etmektedir. Bu nedenle bu bölümde, işverenlerin ve işveren
kuruluşlannın sendikal haklara saygı göstermelerini sağlamak amacıyla,
özellikle yasal metinlerde ve toplu iş sözleşmelerinde alınan önlemleri Afri
ka ve Asya ülkelerinde ayn ayn belirtmeye çalışacağız.
A AFRİKA ÜLKELERİNDE
Aşağıda belirtilen birçok ülke dışında. İngilizce Konuşan Afrika Ülke
leri sendikal haklar konusunda hiçbir yasal önlem almamışlardır. Bu da hiç
kuşkusuz sözkonusu ülkelerin sistemlerini, ingiliz endüstri ilişkileri modeli
üzerinde geliştirmek istemelerinden ileri gelmektedir. Fakat, İngiltere'de
sendikalar yıllar süren savaşım ve uyuşmazlıklardan sonra sağlam temel
ler üzerine kurulabilmiş ve çıkarlannı herhangi bir yasal koruma önlemine
gerek kalmaksızın savunagelmi::lerdir. Halbuki sözkonusu ülkelerde sendi
kalar, daha önce görüldüğü gibi, İngiltere sendikalarının varlığı gelişme
aşamasına henüz ulaşmış görünmemektedirler.
Bu nedenle bölgenin bazı hükümetlerinin, "sendika özgürlüğünü" ya
sal metinlerle güçlendirmek zorunda kaldıklarını görüyoruz. Nitekim Ga
na'da yürürlükte bulunan yasalar, işverenlerin a) İşçilerin sendika üyesi
olmalannı ve sendikanın veya sendikanın bir şubesinin üyesi olarak kal
malannı şu veya bu biçimde engellemelerini, bl bir sendikanın kuruluşuna
kanşmalannı, cl sendikalarda etkili olmak amacıyla para bağışında bulun
malannı, yasaklamıştır. Aynı biçimde Kuzey Rodezya mevzuatı, sendika öz
gürlüğünün korunmasını öngörmekte, aynca işverenlerin işe almada sendi
kalı olmama veya daha sonra bir sendikaya üye olmama koşulunu ileri
süremiyeceklerini ilave etmektedir. Etopya'da da bir yasa, tehdit ederek ve
ya bir başka haksız yoldan işçileri sendikalara üye olmamaya zorlamayı
Gü BIT, Serie Relations Professionnelles No: 22, op. dt., s. 17.
20. 64 AMME İDARESİ DERGİSİ
"yolsuz iş uygulaması"
sayarak, sendikalara karşı bu tür tutumları yasak
lamaktadır. Yine aynı
yasada, işverenlerin sendikaya üyelik veya sendika
eylemine katılmaktan ötürü işçiler arasında iş koşulları bakımından hiçbir
ayınm yapamıyacağı, sendikasız işçilerin sendikalılara tercih edilerek çalış
tırılamıyacağı veya aksinin uygulanamıyacağı, bir işçinin hizmet akdinin
sendikaya üye olması nedeniyle feshedilemiyeceği ve işverenlerin sendika
lann kuruluşuna veya eylemlerine katılamayacağı, aynntılı olarak belirtil
mektedirj 7.
"Sendikanın tanınması" sorunu, ingilizce lwnuşan
Afrika ülkeleri sendi
kalannın toplu iş görüşmelerindeki başlıca uğraşısı olmaktadır.
Gerçekten
toplu iş sözleşmelerinde yer alan ilk hükümler bu konuya aynlmakta ve da
ha önce de görüldüğü gibi, işverenin taraf olarak tanıdığı sendikadan baş
ka toplu iş sözleşmesinIn yürürlük süresİ içinde işletme personelince kurula
bilecek herhangi bir sendikayı tanımaması taahhüdü, somut bir biçimde
karara bağlanmaktadır. Hatta bazı ülkelerde bu tür taahhütle sendikaların
idari kayıtları konusunda getirilen yasal hükümlerle desteklenmekte. böy
lece yeni sendikalar kurma olanağı, daha önce işçilerin tam olarak temsil
edilmesinin sağlandığı durumlarda, kısıtlanmaktadır.
"Check-off" (ödentilerin kaynakta kesilmesi) sisteminin, ing:J.İzce konu
şan Afrika ülkelerinde yaygın bir uygulama alanı bulduğu halde, fransızca
konuşan Afrika ülkelerinde bilinmediğini, hatta bazılannda yasak olduğunu
daha önce beHrtmiş idik. Yazılı izne dayanılarak sendikalı işçilerin ücret
lerinden kesilen ödentilerin toptan sendikaya verilmesi, işverenlerce herhan
gi bir karşılık beklenmel{sizin yapılmaktadır. Hatta bu işlem Gana, Tan
zanya ve Kenya'da işverenler için yasal bir yükümlülüktür. Bir başka deyim
le, bu üç ülkede Çalışma Bakanı, işverenleri işçi ödentHerini kaynakta ke
serek sendikalara toptan vermeye zorlayabilmektedir. Ama işçiler, bireysel
olarak yazılı izin vermemek suretiyle bu sistemin kendilerine uygulanma
sını önleyebi1mektedirlerli'i~.
"Closed-shop" (işverenin öncelikle sendikalı işçileri işe alması) uygu
laması da, yalnız Zambiya'da savaş zamanı sözleşme taraflannın nitelikli
işçiler yararına kullandıkları bir yololmuştur. Bugün, bütün sözkonusu ülke
lerde işe almada, kademe ilerlemesinde veya işten çıkarmalarda sendikalı
İşçiler yararına yapılabilecek bir tercih, hemen tamamiyle uygulama dışı
bırakılmış görünmektedir. Hatta yürürlükteki birçok yasa ve toplu iş söz
leşmesi, bu tür uygulamalan açıkça yasak eden hükümler içermektedirM).
"Sendika disiplini"ne oldukça önem veren ülkelerde taraflar, toplu iş
sözleşmelerine koydukları hükümlerle ya işverenlerin ödenti listesinden isim
lerinin silinmesini isteyen işçilerin istemlerini reddedeceklerini (Gana'da
ulaştırma işkolunda imzalanan toplu iş sözleşmesi), ya da böyle bir istemde
bulunan işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacaklannı( Gana'da
Ağaç işleri işkolunda imzalanan toplu iş sözleşmesi) karara bağlamışlardır GO ,
;,'j BIT, serie Relati.)ns Professionnelles No : 22, op. c1t., S. 20.
;,8 B.C. Rol:lerts Et L. Greyfie De Bellecombe, op. dt., s. 311.
5'9 IbId., s. 312.
.il) BIT, serie RelatiollS Professionnelles No: 22, op. cit., S. 67.
21. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACILIK
"Sendikaların işletme içindeki çalışmalan"na yönelik pratik önlemlere
gelince; işletmeiçinde sendika toplantılarının yapılması veya herkesin gö
rebileceği bir yere sendika bildirgelerinin asılması gibi çalışmalar, toplu iş
sözleşmeleri ile işverenin formel iznine bağlanmıştır. Bazen de, bu tür ça
lışmaların hiçbir durumda işletmeye zarar verebilecek bir tehlike doğur
maması gerektiği, çalışmaları iş saatleri içinde yapılamayacağı, sendika
bildirgelerinin kesinlikle mesleki konuları içereceği ve öncelikle işverene
bildirileceği açık bir biçimde belirtilmektedir61 . Hatta Gana'da, bu tür ön
lemler yasa ile desteklenerek, sendika üyelerini ilgilendiren konularda on
larla görüşme yapmak isteyen sendika yöneticilerine makul kolaylıklar sağ
lamayan işverenlerin, bu tür tutumları "yolsuz iş uygulaması" sayılmıştırfiz.
Fransız,ca. Konuşa.n Afrika Ülkelorinde yasalar, genellikle "sendika öz
gürlüğü"nü onaylayan bir tutum içinde işçilere serbestçe sendikalar kur
mak hakkını tanımaktadır. Bu ülkelerden bazılarında (örneğin Moli ve Sene
gal'de) yürürlükte bulunan yasalarda, bir sendikaya üye olma veya bu sen
dikanın çalışmalarına ve eylemlerine katılma nedeniyle, işçiler arasında işe
alma, iş bölümü, kademe ilerlemesi, ücretler, disiplin, iş değiştirme v.s. ko
nularda işverenlerin ayırım gözetme hakkına sahip olmadıkları, ayrıntılı bir
biçimde belirtilmektedir. işverenlerin sendika özgürlüğünü zedeleyici uygu
lamalarını yasaklayan önlemlerin yasalarda aynntılı bir biçimde düzen
lenmediği durumlarda, yüksek mahkemeler sendika özgürlüğü konusunda
yasaların öngördüğÜ genel koruyucu hükümleri benzer biçimde yorumla
makta, hatta sık sık, daha geniş bir yorum yapmaktadırlar. Böylece, yargı
tay kararları gereğince işveren, yukarıda sayılan konularda işçiler arasın
da bir ayınm gözetme hakkına sahip olmadığı gibi, kendisi ile anlaşmaz
lığa kanşmasını istemesi nedeniyle işçi hakkında da ayınm gözeten bir iş
lem yapma hakkına sahip değildir63.
Üstelik bu ülkelerden büyük çoğunluğunda yürürlükte bulunan çalış
ma yasaları, teşmile elverişli toplu iş sözleşmelerinin "sendikal hakların
serbestçe kullanılması" ile ilgili hükümler içermesini zorunlu kılmaktadır.
Gerçekten fransızca konuşan Afrika ülkeleri toplu iş sözleşmelerinde, örgüt
lenme özgürlüğü ilkesi bir genel formüle kabul edilmiş bulunmaktadır: "Söz
leşme tarafları mesleki çıkarların toplu savunulması için herkesin ser
bestçe birleşmek ve eylemde bulunmak hakkınu kesin olarak tanımakta
dırlar" . Toplu iş sözleşmelerinde işverenler işe alma, işin yürütümü veya
iş bölümü, disiplin önlemleri, kademe ilerlemesi veya işten çıkarma konu
larında işçiler arasında sendikaya üye olup olmamalarını veya sendikal
caklarını taahhüt ederler. Aynı zamanda, şu veya bu sendika yararına işçi
caklarını taahhüt ederler. aynı zamanda, şu veya bu sendika yararına işçi
ler üzerinde hiçbir baskıda bulunmayacaklarını da taahhütlerine eklerler.
İşçiler de kendi paylarına, işletme içinde diğer işçilerin düşüncelerini, şu
veya bu sendikaya üye olmalarını veya hiçbir sendikaya üye olmamalarını
gözönünde tutmadan çalışacaklarını taahhüt ederlerfi4 •
Gl tbid.• s. 68.
62 ibid.. s. 25.
(sa :!ı)id., s. 21..
G4 l3.0. !Roberts Et L. Greyfie De Bellecombe, op. cU., s. 311.
22. 66 AMME İDARESi DERGİSi
Fransızca konuşan birkaç ülkede de, hükümet yetkililerinin "iş büro
ları" (bourses de travaiD diye adlandırabileceğimiz ve sendikların mer
kez bürosu veya toplantı yeri olarak kullandıkları lokalleri, sendikalara tah
sis ettikleri sık görülen bir durumdur. Gine'de yürürlükte bulunan çalışma
yasası, sendikaların istemleri üzerine Çalışma Danışma Komisyonu ve Ulu
sal Meclisin düşüncesinin alınmasından sonra, bu tür lokallerin sendikala
rın emrine tahsis edileceğini hükme bağlamıştır. Ayrıca, birçok toplu iş
sözleşmesi de konuyla ilgili pratik önlemler getirerek, işletme içinde sendi
kal toplantılar yapmak, toplantılara ve kongrelere katılmak için gerekli
zamana sahip olmak gibi benzer durumlarda, işçilerin sendikal haklarını
kullanmasını sağlayan hükümler öngörmüşlerdir 6 ;).
B ASYA ÜLKELERİNDE
İnsan haklarıevrensel bildirisine uygun olarak, Asya Ül1U3 i erinin anaya
salarında düşünce ve söz özgürlüğü, toplanma hakkı ve dernek kurma hak
kı genellikle öngörülmüştür. Aynı biçimde sendika özgürlüğü ve örgütlen
me hakkı da asyalı işçilere tanınmış görünmektedir. Bununla birlikte bu
hakların ve özgürlüklerin kullanılması, özellikle Devlet güvenliğinin ve ka
mu düzeninin korunmasının sözkonusu olduğu durumlarda, önemli yasa]
kısıtlamalara uğramaktadır.
Malezya Federasyonu'nda bu konuda kabul edilen Devletin iş güvenliği
hakkındaki yasa, güvenlik güçle::ine yalnız "gözaltına alma" ile ilgili geniş
yetkiler vermekle kalmamakta, aynı zamanda "kuşkulu" herkesin bir der
neğin çalışmalarına katılmasını veya kamuya açık toplantılarda söz alma
Bını yasaklama yetkisini de vermektedir. Bu nedenle, yasanın sendika ça
lışmaları ve özellikle Çin kökenli işçiler bakımından sendikaların üye sayı
sı üzerinde yaptığı psikolojik etki, az değildir. Bu durum, genellikle başkal
dırma ve sıkıyönetim dönemlerinde meydana gelen olayların bir ürünü ola
rak kabul edilmektedirGii.
Malezya Federasyonu Anayasası, tüm yurttaşlara "dernek kurma hak
kı "nıhukuken tanımaktadır. Bu da işçiler ve işverenler bakımından, ı959
yılında yürürlüğe konulan sendikalarla ilgili kararnamenin hükümleri çer
çevesinde, mesleki örgütler kurma hakkını ifade etmektedir: "Belirli veya
benzer mesleklerde, işletmelerde veya işkollarında, geçici veya sürekli ola
rak, ı) işçiler ve işverenler arasındaki ilişkileri düzenlemek, 2) işçilerin iş
uyuşmazlıklarında temsU edilmelerini sağlamak, 3) grevlerin finansmanını
ve örgütlenmesini gerçekleştirmek amaçlarıyla" işçilerin sendikalar kur
mak hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte, sendikların idari kaydını yap
makla görevli devlet memuru, yalnız kararname ve kararnamenin uygu
lanması hakkındaki tüzük hükümlerine sendikaların uygun davranıp dav
ranmadıklarını gözetmekle görevli değil, aynı zamanda örgütün adlandırıl
ması hakkında da karar almaya ve şayet örgütün yasa dışı çalışmalar ya
65 BIT, serie ReIations Professionnelles No: 22, op. cU., s. 25.
66 La Sİiuation Syndicale Dans la Federation de MallİİSİe s. 55.
23. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACıLIK 67
pacağını veya tüzüklere ve amaçlarına aykırı davranacağını "olası" goru
yorsa, kaydını reddetmeye yetkilidir. Böylece 1959 kararnamesinin, özellik
le komünistlerin işçi örgütlerinde etkinlik kazanmalarmı önlemek amacı ile
çıkartıldığı, çünkü bir sendikanın kaydının yapılmasından önce kayıt is
teminde bulunanların ve sendikanın yönetim kurulu üyelerinin geçmişi
hakkında geniş bilgi toplandığı, Uluslararası Çalışma Örgütünün sözkonusu
ülkede görevlendirdiği uzmanlar grubuna açıklanmıştır. Ancak bunun ka
yıt işlemlerinin çok uzun sürmesi nedeniyle sendikların doğmadan ölmesini
sağlayacak kesin önlemler alan işverenlerin işine yaradığım, aynı uzmanlar
grubu belirtmektediru,.
İşçilerin sendika kurma hakkını böylece düzenleyen Malezya mevzuatı,
sendika hakkının kullanılmasını koruyucu bazı hükümlere de yer vermek
tedir. 1855 yılında yürürlüğe konan ve çalışma hayatını düzenleyen karar
name, bir hizmet akdinin hiç bir biçimde işçinin daha önce kaydı yapılan
bir sendikaya üye olmak, böyle bir sendikanın çalışmalarına katılmak ve
mevzuat hükümlerine uygun olarak bir sendika kurmak amacıyla bir veya
birden çok kişi ile birleşmek hakkını kısıtlayamayacağını hükme bağlamak
tadır. Bununla birlikte, işçilerin sendikal çalışmalarını kolaylaştıran bu hü
kümler yanında, genGllikle diğer ülkelerde gördüğümüz ve sendikal çalış
maları nedeniyle işverenlerin ayırım gözeten tutumlarından işçileri koru
yucu hükümlere yer verilmemiştir. Gerçekten, kararnamede öngörülen ih
bar önellerine uymak suretiyle işverenler, hiçbir gerekçe göstermeksizin iş
ÇilETi işten çıkartabildikl8ri gibi, herhangi bir hizmeti öne sürerek de işçi
lerin işyerlerini istediği an değiştirebilmektedirler. Böylece, sendikalı işçi
lerden birinin sendikal çalışmalara katılması nedeniyle işten çıkartılması
veya işyerinin değiştirilmesi durumlarında, ilgili işçi hukuken savunmasız
kalmaktadır Hs •
Öte yandan, mevzuatın tanıdığı haklardan, ayrıcalıklardan ve dokunul·
mazlıklardan yalnız kp.ydı yapılan mesleki örgütler yararlanmaktadır. 1959
kararnamesi, bir sendikanın kendisi veya adına yapılan ve hatta, suç oluş
turan bir işleminden dolayı sorumlu tutulamayacağına hükmetmektedir.
Sendika y)neticileri ve üyeleri de, bir iş uyuşmazlığı nedeniyle veya bir
iş uyuşmazlığını çıkartmak için yaptıkları çalışmalarda suç oluşturan bir
İşlem sözkonusu olsa bile, tüm sorumluluklardan kurtulmaktadırlar. Her
kayıtlı sendika, yalnız imzaladıkları sözleşmelerden sorumludur. Aynı bi
çimde her sendika. kayıtlarının yapılmasından itibaren aldıkları ad altında
davacı veya müdahil olarak mahkemeye başvurabilir G9 •
Ayrıca,feshedilmeden veya kaynakları paylaşılmadan aralarında birle
şen sendikalar ve federasyonlar dışında, bütün kayıtlı meslek sendikaları,
özellikle parlamento veya diğer kamu görevleri için yapılan seçimlerde aday
ları desteklemek, seçim toplantıları veya politik karakterli başka toplantı
lar yapmak, politik bildiriler ve yayınlar dağıtmak, göreve seçilen adayları
korumak ve siyasal partilere ödenti vermek amacıyla politik fonlar oluştura
bilirler. Bununla birlikte, geçmiş dönemlerde görülen politik baskıların iş-
Gi İbid..s. 64.
GS İhid., s. 61-62.
üu ibid.. s. 66_67.
24. 68 AMME iDARESİ DERGİSİ
çiler üzerinde yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle, Malezya sendikalarının
yalnız politik eylemler için politik fonlar oluşturmaya yanaşmadıkları uy
gulamada görülmektedir 70 .
Nihayet Malezya sendikaları, örgütün aktif ve pasif ile aynı zamanda
bir önceki yılın gelir ve giderlerini gösteren genel hesap defterlerini her yıl
kayıt bürosuna vermek zorundadırlar. Üstelik, kayıt memurunun sendika
nın mali durumundan sürekli haberdar edilmesi de gerekmektedir. Bu ba
kımdan, her sendikanın veya sendika şubesinin hesap defterlerinin 1959 yı
lında üç defa, 1960 yılında dört defa kontrol edildiğini örnek olarak vermek
ilginçtirH,
Öteki bazı Asya ülkelerindeki sendikal hakların durumundan kısaca
bahsetmek gerektiğinde; Hindistan'da 1958 yılında işçiler, işverenler ve hü
kümetin oluşturduğu Çalışma Konferansının hazırlayarak kabul ettiği "Ça
lışma Disiplini Yasası" dikkati çekmektedir. Bu yasa uyarınca sendikaların
merkez kuruluşları, sendika demokrasisini (özgürlüğünü) korumak ve her
işçiyi tam bir özgürlük içinde istediği sendikayı seçmekte serbest bırakmak
zorundadırlar. Ayrıca sendikalar, sendikalararası ilişkilerde her türlü şid
det, zor kullanma, yıldırma ve küçültücü eylemlerden kaçınmayı taahhüt
etmektedirler. Yasanın uygulanmasının denetimi ise, bağımsız bir kişinin
başkanlığında dört merkez kuruluşun temsilcilerinden oluşan bir komiteye
bırakılmıştır7~. Daha sonraları buna benzer olumlu gelişmelerin gerçekleş
tirildiği Hindistan'da, temsil yetkisine sahip sendikaların yararlanacaklan
haklar maddeler halinde sayılmış, hatta azınlık sendikalarının (minorUaire)
yararlanacakları haklar da ayrıca belirtilmiştir 7.). Bunun gibi sendikal ör
gütlerin mali durumlarının genellikle zayıf olduğu bu bölge ülkelerinden
Hindistan'da, soruna çözüm bulmak amacıyla sendika üyelerinin asgari
tutarda bir ödenti vermekle yasal yükümlülük altına sokulduğunu, daha
önce belirtmiştik.
Nihayet Seylan'da, 1935 yılında yürürlüğe konan ve işçi-işveren örgüt
lerine uygulanan kararname uyarınca, faaliyette bulunduğu işkolu içinde
çalışanların en az yarısını temsil eden meslek örgütlerinin yedi üyesi, sen
dika olarak resmi kayıtlarının yapılması isteminde bulunabilirler. Yalnız
Çalışma Bakanının aramayabileceği bu koşul altında kayıtlarını yaptıran
Seylan sendikaları da, hukuki ve cezai sorumluluklar konusunda bazı do
kunulmazlıklardan yararlanmaktadırları 4.
V-SONUÇ
Gelişmekte olan ülkelerde sendikacılık hareketi üzerine genelolarak
bir kanıya varmadan önce, bu ülkelerin sendikacılık hareketini dolaysız
70 tbid.. S. 73.
71 İbld.. s. 74.
72 SID. Punekar, Cahier 4 de I'I1ES, op. cit., s. 439.
7:ı Subbia!1 Kanııapan, Cahier, 4 de I'IIES, op. cit., s. 462.
H lLO, Labour.Management serie No: 10, op. cit., s. 47.
25. GELİşMEKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACILIK 69
veya dolay lı yoldan etkisi altında bulunduran bazı özellikleri akıldan çıkar
mamak gerekmektedir. Bu özelliklerden bir kısmı onları kendi aralarında
birbirinden ayıran, diğer bir kısmı da onları birbirlerine yaklaştıran özcl
Hklerdir.
Gelişmekte olan ülkeler, herşeyden önce endüstrileşmeye başladıkları
dönemler itibariyle birbirlerinden ayrılırlar. Sonra, ülke içinde endüstri sek
törünün büyüme oranı ve diğer sektörler yanında arzettiği önem bakımın
dan birbirlerinden ayrılırlar. Aynı zamanda, siyasi kurumlannın özelliği
ve siyasal istikrar dereceleri bakımından birbirlerinden ayrılırlar. Hatta
gelişmekte olan ülkeler, işletmelerin yönetimi konusunda örgütlenmeleri, uy
gulamaları ve gelenekleri bakımından birbirlerinden ayrılırlar. Nihayet bu
ülkelerden bazıları sömürge rejimIerinden henüz kurtuldukları halde, diğer
leri uzun yıllardan bu yana siyasal bağımsızlıklarını korumaktadırlar.
Kaldı ki, sömürge rejimIerinden henüz kurtulanların devraldıkları kurum
ların yönetimi de bir ülkeden diğerine değişmektedir.
Bu ayrılıklara karşın, bazı temel özellikler genelolarak bütün geliş
mekte olan ülkelerde bulunmaktadır: ekonomi içinde tarım sektörünün ege
menliği, hizmet ve endüstri sektöründe çalıştırılan işçi sayısının düşük
oranı, teknisyen ve nitelikli işçi yetersizliği ile birarada egemenliğini sür
düren eksik çalıştırma.
İnceleme konumuz açısından ise, bütün gelişmekte olan ülkelere egemen
olan ve akılda tutulması gereken özellikler şunlardır: a) bu ülkelere özgü
birçok sendikacılık hareketi tarihinin henüz pek yeni olması, b) Tarım ve
hizmet sektöründe sendikal örgütlenme güçlükleri nedeniyle sendikalı işçi
sayısının çalışanların tümüne oranının pek zayıf olması, c) birçoklarının
bağımsızlığını yeni kazandığı bu ülkelerde Devletin sendikacılık hareketini
yönlendirici bir rol oynaması.
Devletin sözkonusu ülkelerde oynadığı rolü daha iyi anlayabilmek için,
sendikacılık hareketinin bağımsızlık savaşlarında aldığı görevi anımsat
mak yetecektir. Nitekim, bağımsızlıktan sonra (ve bugün) bu ülkelerde gö
rev yapan birçok devlet memuru ve politik yöneticiler, eski sendika yöne
Ticileri olmuştur. Üstelik, özellikle istikrarsız ülkelerde hayati değeri bulu
nan sendikacılık hareketinin sürekli politik desteği, hükümetlerce aranan
önemli bir kaynak oluşturmaktadır.
Buna karşılık,sendikalar güçlendikçe ücretlerin yükseltilmesi ve daha
ıyı çalışma koşullarının sağlanması konusunda ısrarla isteklerde bulunmak
tadırlar. Ücretlerin yükseltilmesi ise, enflasyonu önlemek ve sınırlı döviz
kaynaklarını korumak isteyen hükümetlerin işine gelmemektedir. Gerçek
ten. bir yandan çalışanlar daha çok tüketim malı sahibi olmak isterken, öte
yandan yatırımlara yöneltilecek sermaye birikimi için tasarruf zorunluluğU
ortadadır. Böylece gelişmekte olan ülkeler. bilindiği gibi, ulusal gelir yeter
::;iz1iğinin yatırım yetersizliğini doğurduğu kısır bir dönem içinde bulun
maktadır.
Üstelik, degişik nedenlerle köylerden kentlere göç eden işçilere saglan
ması gereken iş olanakları da oldukça kısıtlıdır. Hele. etkin üretim yöl1
26. 70 AMME İDARESI DERGİSI
temleri kullanılmasının istendi.ği hallerde iş olanaklan daha da kısıtlan
maktadır. Bu durumda, gelişmekte olan ülkelerin sorunu "endüstrileşme"
olarak ortaya çıkmakta ve özel sermayenin bütünüyle sorunu çözebilecek
güçte bulunmadığı gözönünde tutulduğunda, başlıca görev Devlet'e düş
mektedir. Özellikle sözkonusu olan da, bu ülkelerde bol miktarda bulunan
üretim faktörü "emeğin", gereği gibi değerlendirilmesidir. Çünkü nüfusun
büyük çoğunluğunun kır kesiminde yoğunlaştığı ve iş olanaklarının artan
nüfusu aynı zamanda emecek güçte bulunmadığı bu ülkelerde, açık ve giz
li işsizlik tehlikeli boyutlara ulaşabilmektedir.
İşte bu nedenlerle, Dev!et'in gelişmekte olan ülkeler endüstri ilişkileri
içindeki rolü, bütün gücüyle ortaya çıkmaktadır. Hatta, endüstri ilişkileri
nin birinci derecede faktörü olan Devlet'in bu alanda kesin yönetim ve de
netim yetkisinden bile sözedilmektedir. Çünkü Devlet, politik seçenekleri ile
kalkınma yolunda yükümlülükleri bulunan sendikacılık hareketini de biçim
lendirmektedir. Gerçekten de, bağımsız bir yapının sahibi olsalar bile, bu
ülkelerde Devlet tarafından hazırlanan ulusal kalkınma planlannın gerek
lerine uygun davranmak zorunda bulunan sendikalar, Devletin denetim
alanı içine ister istemez girmektedirler.
Nitekim, gelişmekte olan ülkelerde sendikaların ulusal ekonominin amaç
lannın belirlenmesine katkılan, Orjinal bir biçimde ortaya çıkmaktadır.
Çünkü çalışan nüfusun ulusal kalkınma çabalanna desteği ve katılması
son derece zorunludur. Bu nedenle sözkonusu ülkelerde sendikalar, ulusal
kalkınma plan ve programlan çerçevesinde halkın çabalarını ve katkı la
nnı harekete geçirecek olurunu alacak ve programlann gerçekleşmesi için
gerekirse özveıide bulunmasını sağlayacak politik kurumlar niteliğinde ve
aynı zamanda birer araç görünümündedirler.
Temelde, sendikacılık hareketinin Devlet'in endüstri ilişkileri içindeki
rolü ile yakın ilişkide bulunduğu da bir gerçektir: Bir yandan sendikacılık
hareketi zayıf oldUğu ölçüde Devlet'in endüstri ilişkileri içindeki rolü art
makta, öte yandan Devlet'in endüstri ilişkileri içindeki rolü arttıkça sen
dikalann şu veya bu biçimdeki politik kurumlaşmalan gelişmektedir. Böy
lece, gelişmekte olan ülkeler endüstri ilişkileri sisteminin gelişmesinde
birincinin rolü, ikincinin rolünden geniş olarak etkilenmekte veya aksi
olmaktadır.
Bu bakımdan, gelişmekte olan ülkelerde yasal metinler, endüstri ilişki
lerinin gelişmesinde oldul(ça önemli bir roloynamaktadır. Özellikle toplu iş
sözleşmelerini düzenleyen yasal metinler, endüstri ilişkileri içinde, uygu
lamada aynı genişlikte görülmese bile, kuramsalolarak pek geniş bir alanı
kapsamaktadır. Sözkonusu ülkelerin hemen hepsinde, endüstri ilişkilerini
düzenleyen bir çalışma yasası veya bİr temel yasa yürürlükte bulunmakta
dır. Kaldı ki, kuramsalolarak taraflara istege bağlı sözleşmelerin gerçek
leştirilmesi amacıyla geniş bir serbestinin tanındığı ülkelerde bile, uygula
mada Devlet'in yetkili organları çalışmalarının büyük kısmını taraflar ara
sında çıkan uyuşmazııkıarın çözümüne ayırmaktadır. İşçilerin uyuşmazlık
larının çözümü konusunda Devlet'in yetkili organlarına başvurma eğilim
lerinin önemi ise, özellikle sendikal örgütlerin işverenlerden kandırıcı
ödünler elde edemedikleri durumlarda artmaktadır.
27. GELİş~1EKTE OLAN ÜLKELERDE SENDİKACILIK 71
Böylece, Devlet'in birinci derecede aktör olduğu gelişmekte olan ülke
ler endüstri ilişkileri sisteminin gelişmesinde, "sendikalann tanınması" ve
"sendikal haklar" konulannda da yasal metinlerİn genellikle daha önemli
bir roloynadığını, imzalanan toplu sözleşmelerin rolünün ise yasal metin
lerİ tamamlayıcı nitelikte olduğunu belirtebiliriz.
Gerçekten; özellikle sendikalann tanınması konusunda öngörülen, bir
başka deyimle, işverenlerin sendikaların işlerine karışmasını veya sendika
lar arasında ayırım gözetmesini engelleyerek gerçek temsil yetkisini haiz
(reprentatifs) sendikalarla toplu görüşme yapmasını zorunlu kılan hüküm
ler, genellikle yasal metinlerde yer almaktadır. Bu zorunluluk, ülkemizde
ve Amerika Birleşik Devletlerinde olduğu gibi Gana, Singapur ve Pakistan
çalışma yasalannda açık olarak, fransızca konuşan Afıika ülkeleri çalış
ma yasalarında da kapalı (?lmmi) olarak belirtilmiştir. Malezya, Seylan ve
İngilizce konuşan Afrika ülkelerinde imzalanan toplu iş sözleşmeleri de,
işverenlerin sendikalann tanınması konusundaki taahhüdünü özelolarak
belirtmektedir.
Öte yandan, deneyimsiz küçük sendikaların çok. üye sayılannın düşük,
eğitilmiş kadroların yetersiz olduğu ve bazı işverenlerin sendikalara karşı
düşmanca tavır takındığı bu ülkelerde, sendikal hakların kullanılmasına
genellikle özel bir önem verildiği görülmektedir. Nitekim, işverenlerin işlet
me içinde şiçilere karşı sendika üyesi olup olmamalarına veya sendikanın
çalışmalarına katılıp katılmamalanna göre bir ayınm yapmaksızın davran
malan gerektiği, gerek yasalarda gerek toplu iş sözleşmelerinde gerekse işçi,
işveren ve hükümet temsilcilerinin katıldığı üçlü anlaşmalarda (Hindistan)
yer almıştır. Bununla birlikte, bu tür koruyucu hükümlerin bulunmadığı
ve işçilerin mesleki örgütlenmelerde büyük güçlüklerle karşılaştığı durum
lar da (özellikle Malezya'da) sözkonusudur.
Sendikaların kurulmasında da, yetkili kamu makamlannca önceden be
lirlenen koşullarauygunluk aranması, bir başka deyimle sendika özgür
lüğünü zedeleyici yöntemler sözkonusu değildir. Yetkili organlara kuruluş
bildirisinin verilmesi gibi bir takım formalitelerin tamamlanması, sendika
ların kurulması için yeterli olmaktadır. Yalnız .r-,{alezya'da, sendikanın kay
dını yapmakla görevli devlet memuru, kayıt isteminde bulunan sendikanın
yasa dışı amaçlara hizmet edeceğini "olası" görüyorsa, sendikanın kurulu
şunu reddedebilmektedir.
"Check-off" (ödentilerln kaynakta kesilmesiJ yöntemi ise, bütün ingiliz
ce konuşan Afrika ülkelerinde uygulanmaktadır. Hatta, ülkemizde olduğu
gibi Gana, Tanzanya ve Kenya'da, ödentilerin kaynakta kesilmesi yöntemi
yasal hükümlere bağlanmıştır. Bununla birlikte aynı yöntem, fransızca
konuşan Afrika ülkelerinde ve bütün Asya ülkelerin de bilinmemekte veya
uygulama alanı bulamamaktadır.
Nihayet "closed-shop" <işverenlerin sendikalı işçilerin öncelikle işe al
ması veya işten çıkarmaması) yöntemi, hemen tüm Afrika ve Asya ülke
lerinde tamamiyle uygulama dışı bıralulmaktadır.