4. Öteki Siyaset
ÖTEKİ SİYASET
Yusuf GÖKDOĞAN Mustafa KALABALIK
Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi
Uzmanı Uzmanı
VADİ YAYINLARI
ANKARA HAZİRAN 2010
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK
5. ÖTEKİ SİYASET
Vadi Yayınları, Haziran 2010
Tüm Hakları Saklıdır
ISBN : 978-605-5830-14-4
Kapak Tasarım
Hypnose Görsel İletişim
Baskı
CEMAK Matbaacılık Tanıtım Tasarım
Esat Caddesi 85/23 Küçükesat /ANKARA
Tel: (312) 418 69 01-02 Faks: (312) 418 69 04
Web: www.cem-ak.com
E-Mail :cemakmatbaa@gmailcom.tr
VADİ YAYINLARI KİTAP BASIM DAĞITIM A.Ş.
Bayındır Sk. 36/B Kızılay - ANKARA
Tel:(0312) 435 64 89 - 405 70 20 - 435 98 65 - Fax:(0312) 405 79 03
www.vadiyayinlari.com - e-bilgi@vadiyayinlari.com
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
8. Öteki Siyaset
Yusuf GÖKDOĞAN
Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Uzmanı
Kahramanmaraş’ımızın, Madalyalı Şehrimiz’in, Sütçü
İmam Diyarı’mızın, Afşin, Andırın, Çağlayancerit, Ekinözü,
Elbistan, Göksun, Nurhak, Türkoğlu ve Pazarcık ilçeleri ile
çevrili, şairimizin “Maraş Maraş can Maraş, canlara canan
Maraş, suları kevser olmuş, toprağı mercan Maraş” dediği
bir şehrin evladıyız.
Ozanımızın, “bizim elin yiğitleri bol olur, çalar davulları
dizgin dol olur, ölüm bizim için tozlu yol olur, dumanlı
dumanlı oy bizim eller” dediği, ESHAB-I KEHF diyarı
Afşin’imizin çocuğuyuz.
Bizler: “Kim var? Diye seslenilince, sağına ve soluna
bakmadan fert fert ben varım, cevabını verici, her ferdi
benim olmadığım yerde kimse yoktur fikrini besleyici, bir
dava ahlakına kaynak bir gençlik” bilincindeyiz.
Zulmü alkışlamadık, zalimi asla sevmedik, gelenin keyfi
için geçmişine kalkıp sövmedik. Kötülükleri unuttuk ama
iyilikleri hiç unutmadık.
Vefayı da İstanbul Bozacısı olarak asla görmedik.
Bu manada “hesaba çekilmeden, kendini hesaba
çekenler”deniz.
“Olukların çift aktığı, birinde kir diğerinde ise nur aktığı”
bir dönemde, nur safında yerini alanlardanız.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK VII
9. Yumuşak başlı olduk ama hiçbir zaman uysal koyun olmadık.
Dik duran ama diklenmeyenlerdeniz. Bulunca ikram ettik,
bulmayınca şükredenlerden olduk.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın felsefesine inandık ve Yaradılan’ı
hep Yaradan dan ötürü sevdik…
MEVLANA’nın;
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi,
Şevkat ve merhamette güneş gibi,
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi,
Hiddet ve asabiyette ölü gibi,
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi,
Hoşgörürlükte deniz gibi,
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Nasihatına ise layık olmayı ve bağlı kalmayı
baş tacı edenlerdeniz…
Kendimi böylece takdim ederim…
VIII
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
10. Öteki Siyaset
Mustafa KALABALIK
Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Uzmanı
Tüm geçmişimi yeniden gözden geçirmek istediğimde
İlk, Orta ve Lise öğrenimim boyunca çevremdeki
arkadaşlarımın; elindekilerle yetinmez, verilenler
karşısında “bu kadar mı?” diyen, kendimce doğru olanlar
için bazen kırıcı, haddimi aşıcı sorular ve sorgulamalarım
için beklentilerimi dile getirmek, imkanlarım ölçüsünde
haykırmak, belki de kendimi haklı kılmak çabaları ile,
farklı düşüncelerle sarılmış yüreğimdeki o sıkıntıları,
haksızlıkları, hukuksuzlukları, farklılıkları, benliğimi meşgul
eden “neden?” lerimi, başkaları ile paylaşabilmeyi isteyen
biriyim.
Öncelikle kendime; aile, iş ve sosyal çevremde tanınan,
dinamik, etkin, güvenilir, yaratıcı, tercih edilen, kişisel
gelişim ve değişimi yaşam boyunca sürdürebilmenin
gerekliliğine inanan ve amaç ortaklarıyla birlikte büyüyen,
bilinçli, çevresine ümit ve cesaret verebilen vatandaş olmak
gibi bir vizyon...
Yaşadığım süre içerisinde; verimli, kazançlı, uygulanabilir
projelerle, kişisel, toplumsal, çevresel ve etik
sorumluluklardan taviz vermeyen, sahip olduğum
becerilerim ile mücadele fırsatları yaratarak ailem, çevrem,
ülkem ve kendim için daha da etkili bir yaşam sürmek gibi
bir misyon belirledim...
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK IX
12. Öteki Siyaset
İÇİNDEKİLER
YAZARLARIMIZ
YÖNETİCİLERE VE SİYASETÇİLERE NASİHAT
ÖNSÖZ
GİRİŞ ......................................................................................................13
BİRİNCİ BÖLÜM
TÜRKİYE DEMOKRASİNİN NERESİNDEDİR
Türkiye Demokrasinin Neresindedir..............................................21
İKİNCİ BÖLÜM
SEÇMEN TERCİHLERİNİN YÖNÜ
SEÇMEN HANGİ KRİTERLERE GÖRE OY VERİYOR
Seçmen Tercihlerinin Yönü Seçmen Hangi Kriterlere Göre
Oy Veriyor ...........................................................................................31
İdeolojik Yaklaşımlar .............................................................................37
Etnik Kimlikler .....................................................................................38
Çıkar İlişkileri .......................................................................................41
Medya Etkisi .........................................................................................47
Ekonomik Faktörler..............................................................................49
Lider Etkisi ............................................................................................53
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SİYASETE YÖN VEREN AKTÖRLER
Siyasete Yön Veren Aktörler ................................................................57
Uluslararası Politikalar ..........................................................................59
Kamu Bürokrasisi ..................................................................................65
Askeri Bürokrasi ...................................................................................69
Yargı Bürokrasisi ...................................................................................72
Akademik Çevreler ..............................................................................81
Sivil Toplum Kuruluşları ve Dini Cemaatler ..........................................82
Halk ......................................................................................................88
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK XI
13. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
29 MART 2009 YEREL SEÇİM SONUÇLARI’NIN
DEĞERLENDİRİLMESİ
29 Mart 2009 Yerel Seçim Sonuçları’nın Değerlendirilmesi ..................93
AK PARTİ Açısından ............................................................................103
CHP Açısından.....................................................................................111
MHP Açısından ....................................................................................117
DTP Açısından .....................................................................................121
DSP Açısından......................................................................................122
Meclis Dışında Bulunan Siyasi Partiler Açısından..................................123
BEŞİNCİ BÖLÜM
2011’E DOĞRU SİYASETİN ÖTEKİ YÜZÜ
2011’e Doğru Siyasetin Öteki Yüzü....................................................127
Siyasette Etik ve İnsanın Nefs Muhasebesi .............................................130
Değerlendirebilme ve Siyasi Körlük ...................................................133
Siyasetin Realitesi ve Alternatif Sağ Yaklaşımlar ..................................136
İktidar Karşıtlarının Mutabakatı ve Yanıltma, Yönlendirme ..................140
Nasıl Bir Strateji .................................................................................145
Demokrasimizin Meşruiyeti ................................................................148
Daha Fazla Demokrasi İçin Eylem Planı..............................................150
Siyasetin Gerçeği ve Siyasal Hizmet Bilançosu....................................155
İktidar Partisi Neden Başarılı Olmak Zorundadır ................................161
Anayasa Değişikliği Zorunluluktur ve Gerekliliktir...............................171
Başkanlık Sistemi Türkiye Gündeminde ..............................................175
Nasıl Bir Ülke İstiyoruz .......................................................................178
Daha Güçlü Türkiye ............................................................................183
SONUÇ VE ÖNERİLER ............................................................. 187
XII
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
14. Öteki Siyaset
ALTINCI BÖLÜM
İLLERE GÖRE 2002-2004-2007-2009 YEREL VE GENEL
SEÇİM SONUÇLARI VE İSTATİSTİKSEL TABLOLAR
İllere Göre 2002-2004-2007-2009 Yerel Ve Genel
Seçim Sonuçları Ve İstatistiksel Tablolar ........................................203
Tablo 1(a): 2011 Genel Seçimleri'nde Uygulanacak
Milletvekili Sayıları (Eski ve Yeni Hali Karşılaştırması) ...........207
Tablo 1(b): 2011 Genel Seçimleri'nde Uygulanacak
Milletvekili Sayıları (Eski ve Yeni Hali Karşılaştırması) ...........209
Tablo 2(a): AK PARTİ’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı Oy
Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........211
Tablo 2(b): AK PARTİ’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı Oy
Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........213
Tablo 2(c): AK PARTİ’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı Oy
Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........215
Tablo 2(d): AK PARTİ’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı Oy
Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........217
Tablo 3(a): CHP’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel
Seçimleri'nde İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı
Oy Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........219
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK XIII
15. Tablo 3(b): CHP’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004 - 2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı
Oy Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........221
Tablo 3(c): CHP’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı
Oy Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........223
Tablo 3(d): CHP’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı
Oy Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........225
Tablo 4(a): MHP’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı
Oy Sayıları ve OyOranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........227
Tablo 4(b): MHP’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı OySayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı
Oy Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........229
Tablo 4(c): MHP’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 YerelSeçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı
Oy Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması ...........231
Tablo 4(d): MHP’nin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
aldığı Oy Sayıları ve Oranları ile 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlığı’nda aldığı
Oy Sayıları ve Oy Oranlarının İller Bazında Sınıflandırılması. ...........233
XIV
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
16. Öteki Siyaset
Tablo 5: Siyasi Partilerin 2002-2007 Genel Seçimleri'nde
Seçmen Katılım Oranı ile birlikte, aldığı Oy Sayıları, Oy
Oranları ve Çıkardığı Milletvekili Sayılarının Sınıflandırılması. ...........235
Tablo 6: Siyasi Partilerin 2004 Yerel Seçimleri'nde
Seçmen Katılım Oranı ile birlikte, İl Genel Meclisi
Oy Sayıları, Oy Oranları ve İl Genel Meclisi Üye Sayıları
ile Belediye Başkanlığında Aldığı Oy Sayıları,
Oy Oranları ve Çıkardığı Belediye Başkanı
Sayılarının Türkiye Genelinde Sınıflandırılması. ...........237
Tablo 7: Siyasi Partilerin 2009 Yerel Seçimleri'nde
Seçmen Katılım Oranı ile birlikte, İl Genel Meclisi
Oy Sayıları, Oy Oranları ve İl Genel Meclisi Üye Sayıları
ile Belediye Başkanlığında Aldığı Oy Sayıları,
Oy Oranları ve Çıkardığı Belediye Başkanı
Sayılarının Türkiye Genelinde Sınıflandırılması. ...........239
Tablo 8: Siyasi Partilerin 2004-2009 Yerel Seçimleri'nde
Seçmen Katılım Oranı ile birlikte, Büyükşehir Belediye
Başkanlığı Bazında Aldığı Oy Sayıları, Oy Oranları
ve Çıkardığı Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Sayılarının Türkiye Genelinde Sınıflandırılması. ...........241
Tablo 9: Siyasi Partilerin 2004 Yerel Seçimleri'nde
Aldığı Oy Sayıları ve Oy Oranlarının Büyükşehir
Belediye Başkanlığı Bazında Sınıflandırılması. ...........243
Tablo 10: Siyasi Partilerin 2009 Yerel Seçimleri'nde
Aldığı Oy Sayıları ve Oy Oranlarının Büyükşehir
Belediye Başkanlığı Bazında Sınıflandırılması ...........245
YAZARLARIMIZIN ÖZGEÇMİŞİ..............................................247
KAYNAKÇA..................................................................... ............255
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK XV
20. Öteki Siyaset
YÖNETİCİLERE VE SİYASETÇİLERE NASİHAT
Ey hükümdar, bu dünya bir tarladır. Ne ekersen, öbür
dünyada onu biçersin. Bu dünyada kendini ateşe atma. Bu
dünya ve devlet seni aldatmasın.
Nefsine hakim ol. Heves ve arzuların için ömrünü
harcayan kişi ömrünün sonunda pişmanlıktan başka bir
şey elde edemez. Bedeninin şehvani isteklerine tabi olan
kişi, nefsinin esiridir. Dünya malı acı su gibidir. İnsan bir
türlü kanamaz, içtikçe içesi gelir. Dünya bir seraptır, elini
uzatırsan kaçar.
Bütün işlerinde doğruluk göster. Halka kanunu doğru ve
dürüst uygulamalısın ki, kıyamet günü sevinenlerden olasın.
Sen halkını kötülüklerden, beladan, zulümden koru. İyilik
yap, elinle, dilinle onları sevindir. Sağlığında iyi ol, kendine
iyi dedir.
Yöneticisi iyi olan ülkenin halkı da iyi olur. Malınla ve paranla
hayır yap. Yedir, içir, giydir. Cömert ol. Cömerdin adı ebedi
kalıcılardandır. Göç yükünü önceden gönder.
Ey Han; kibirlenme fazla gurur ve kibire kapılma. İyileri
kendine yakın tut, kötülerden uzak dur. Hırslı kişilere
dikkat et!
Başkasının malını gasp etme, yok yere kan dökme. Ölüm
döşeğinde insan bu iki günah yüzünden perişan olur. İşinde
öfkeli olma, öfkeli beylerin ülkesi de saltanatı da zarar
görür. İnsanlara kaba söz söyleme, kaba söz yakıcı bir
alevdir. Dünya malına ve mülküne fazla güvenme. Dünyalık
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 3
21. toplamak için fazla gayret gösterme. Seni nefsani zevklerinle
avutan bedenin sonunda kara toprağa girecektir.
Her işinde Allah’tan yardım dile. Bil ki; sana ancak Allah’tan
yardım gelebilir. İyi ve kötü ne gelirse Allah’tandır. Kazaya
boyun eğ. Kadere razı ol. Sakın kötü söyleme. Eğer iki
dünyada da mutluluk ve kurtuluş dilersen harama karışma,
zulüm etme, kan dökme, düşmanlık besleme, kin gütme,
şarap içme, bozgunculuk yapma. Bunlar insana ve devlete,
millete ve saltanata mutlaka zarar verir. Adaletten ayrılma.
Halkını gözetmekte ihmal gösterme, tedbirli ol.
Saltanatının sürekli olmasını istiyorsan birkaç şeyi yerine
getir: Adaletle iş gör, zulüm etme, yalnız Allah’a kul ol,
ibadet et. Gaflet içinde bulunma, sürekli dikkat kesil, uyanık
ol. Başkalarının iftirasına uğramamaya bak.
Çok hevesli ve çok öfkeli olduğun zaman iş yapma, her iki
halde de sabretmesini bil, dişini sık. Bütün iyilere saygılı ol,
onlara yer ve makam ver. Kötülere yüz verme, kapına dahi
yaklaştırma. Kötü hareketleri benimseme.
İyi yasalar düzenle, iyi yasalar düzenleyen yönetici kendi adını
ve devletini kökleştirmiş sayılır. Kötü yasa koyan yönetici
daha hayatta iken ölmüş demektir. Kötü kanunlarla devlet
yönetilmez. Kötü teamül yerleştirme. Kim yönetimdeyken
kötü teamül koyarsa kendisinden sonrakilere kötü bir ad
bırakmış olur.
Dikkat et, kendini şaşırma, aslını unutma...
4
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
22. Öteki Siyaset
ÖNSÖZ
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 5
24. Öteki Siyaset
ÖNSÖZ
Siyaset; bir güç ve iktidar kullanımıyla ilgili olduğundan,
yönetenlerin neden yönetme hakkına sahip oldukları,
yönetilenlerin de neden itaat etmeleri gerektiği gerçeği ile
birlikte, toplumdaki oluşum ve bölüşüm dinamiklerinin de
belirlenmesinde önemli bir role sahiptir.
Toplumsal sorunların çözümü noktasında, geliştirilen
farklı önlemlerden birinin uygulanabilirliği, siyasi
iktidar kullanımını ve egemen konumda bulunmayı
gerektirmektedir.
Hem farklı önerilerin uygulanabilir hale gelmesi hususundaki
yarış, hem de iktidarın elde edilmesi ve tasarruf edilmesi
alanındaki, rekabete yönelik eylemler, siyasetin evreninde
yer almaktadır.
ÖTEKİ SİYASET ile Türkiye demokrasinin neresindedir!
diye sorgularken, demokrasiyi halkın yönetimi, egemenliği
de kayıtsız şartsız milletin bilen bir toplumda acaba
yöneticiler ve siyasetçiler halka yakınlık ve uzaklık noktasında
nerede durmaktadırlar! Seçmenlerimiz hangi kriterlere
göre oyunu vermekte ve nelerden etkilenmektedir? farkını
da çözümlemeye çalıştık.
Türkiye seçmeninin oy kullanma ve oy verme tercihlerini;
ideolojik yaklaşımların, etnik kimliklerin, çıkar İlişkilerinin,
ekonomik faktörlerin, medya etki ve etkileşiminin, siyaset
önderlerinin ve liderlerinin halkı ne kadar etkilediğini, lider
için oy verenlerin, lidere rağmen oy verenlerin, hatta lider
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 7
25. olduğu için oy vermeyenlerle birlikte acaba siyasette vefa
varmı dır? diye sorarak ta ciddi bir duruş sergiledik.
Siyasetin akışını, zaman zaman bürokrasi ve bürokratik
tutum ve davranışların ne kadar etkilediğini ve siyasete yön
veren aktörlerin siyasetin yönünü ne kadar değiştirdiğini
açık ve şeffaf bir şekilde vurguladık.
Uluslararası Politikalar, Kamu Bürokrasisi, Askeri Bürokrasi,
Yargı Bürokrasisi, Akademik Çevreler, Sivil Toplum
Kuruluşları ve Dini Cemaatlerin siyasi dalgalanmaları ne
derecede etkilediğini ve etkilendiğini, objektif ve samimi
bir şekilde dile getirdik.
Türkiye’de 2002 Genel Seçimleri ile birlikte, 2004 Yerel
Seçim Sonuçları, 2007 Genel Seçim Sonuçları ve 2009
Yerel Seçim Sonuçları’nın verdiği mesajlara dikkat çektik.
29 Mart 2009 Yerel Seçim Sonuçları’ndan çıkan mesajları
hem iktidar partisi, hem muhalefet, hemde diğer siyasi
partiler açısından ülkemiz, milletimiz, uluslararası
bağlantılarıda gözönüne alarak kapsamlı bir şekilde
değerlendirdik.
Muhtemel 2011 yılında yapılacak olan Genel Seçimler’e
doğru siyaset sahnesinde nasıl bir hava esecek, seçim
sonuçlarına göre nasıl bir iktidar ile karşı karşıya kalınacak,
bu seçimlerde oluşacak muhtemel sıkıntı ve zorlukların
yanında ciddi bir rekabet ve kamplaşma senaryolarının da
yaşanacağı bir seçim olacağını, empatik iletişimi de gözardı
etmeyerek, şimdiden öngördüğümüzü açıkça paylaştık.
8
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
26. Öteki Siyaset
Bu hassasiyet ve bağlantılar ışığında; Siyasetin Etiği
ve İnsanın Manevi Boyutu ile birlikte, Siyasetteki
Değerlendirebilme ve Siyasi Körlük’ten tutun, Şimdiki
Zaman’ın neler getireceğinden, İktidar Karşıtlarının
Mutabakatı’ndan, Yanıltma, Yönlendirme ve Siyasetin
Realitesi ve Alternatif Sağ Yaklaşımların varlığı ile Nasıl Bir
Strateji İzlenmesi gerektiğini vurguladık.
Demokrasimizin Meşruiyeti’nin Sağlanması, Daha Fazla
Demokrasi İçin Eylem Planı’nın yapılması, Demokratik
Yaşam Standardının İyileştirilmesi ve Güçlenmesi adına;
Anayasa değişikliği neden zorunluluktur ve neden
gerekliliktir? Gerçek ve Sivil Siyasetin Daha İyi İfade
Edilmesi ve Siyasal Hizmet Bilançosu’nun çıkarılması
noktasında acaba İktidar Partisi Neden Başarılı Olmak
Zorundadır? sorularına cevaplar aradık.
2002-2004-2007-2009 Yerel ve Genel Seçim Sonuçları’nı
iller ve Türkiye geneli bazında bir arada karşılaştırmalı
olarak siyasetçiye yol haritası olabilecek istatistiki tabloları
en ince ayrıntılarıyla belgeledik.
DAHA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İÇİN, siyasete yön
veren ve siyasetin yönünü değiştiren aktörlere “ya bir yol
bulun, yada bir yol açın, yada yoldan çekilin”...
“İnsanın işinin hizmet, gücünün ise millet” olduğunu
hatırlatarak, içimizdeki sorumluluk bilinci ışığında;
ÖTEKİ SİYASET adlı kitabımızı yazmayı bir vazife olarak
gördük…
Yusuf GÖKDOĞAN Mustafa KALABALIK
Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi
Uzmanı Uzmanı
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 9
32. Öteki Siyaset
GİRİŞ
Siyaset; bir arada yaşayabilmemiz için ileri sürülen fikirlerin
girişilen eylemlerin ve kuralların toplamıdır.
Siyaset; bizce herkes için bir zorunluluktur. Kendiniz için,
eşiniz, çocuklarınız, aileniz, komşularınız, hemşehrileriniz,
vatandaşlarınız ve ülkeniz hatta dünya insanlığı için de
birşeyler yapabilme fırsatıdır.
Siyasetin konusu ve referans kaynağı her zaman
insan olmalıdır.
Siyasal rejim öyle bir yapıda olmalıdır ki; insanlar veya
partiler proje ve önerilerini halka sunabilsinler, iktidara
gelebilsinler ama hata yaparlarsa bütün sistemi geri
götürmeyip, varolan yapıyıda her zaman yeniden deneme
şansları olabilsin. Bu yüzden de demokratik aktörlerin
öncelikle yanılabilirlik düşüncesine sahip olmaları gerekir.
Nizamülmülk’ün “Siyasetname” adlı eserinde, siyaset
erkini kullanan kişilere devamlı ahlak ve erdem ilkelerinden
ayrılmamaları gerektiği, hatırlatılmaya çalışılmış ve toplumu
bu ilkelere göre yönetmeleri, nasihatında bulunulmuştur.
Farabi’ye göre; ahlaken iyi ve güzel davranışta bulunan,
yani kendisinden bekleneni yapan kişi siyasette başarılı
olan kişi midir! Daha doğrusu siyasette başarı ahlaken iyi
ve güzel eylemlerde bulunmaktan mı geçmektedir? İşte bu
temel soru, iktidara ilişkin bir eylem ve davranış alanı olan
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 15
33. siyasetle ahlak arasındaki ilişkilerinde sorunsallaşmakta
olduğunu göstermektedir. Çoğulculuğun temeli
kendisinde hata, karşısındakinde ise doğruluk
olabileceğini düşünebilmekte yatmaktadır.
Siyasi bürokrasinin, ülke idaresinin gerçek sahiplerinin
kimler olması gerektiğini sorgulamanın zamanı çoktan
gelmiştir...
Yaşanan bu mücadele halka rağmen halk adına yapılmaya
devam ettirilmeye çalışılmaktadır.
Siyaset; İdeoloji için değil, insan hayatının daha
kaliteli hale gelmesi, halkın mutluluğu, zenginliği,
huzuru ve gelişmişliği için yapılmalıdır.
Devletin, kurumsal yapının, kanun ve kuralların
demokratikleşmesi ve herşeyden önemlisi toplumsal
kesimlerin demokratik bir kültürü özümseyebilmesi
gerekmektedir.
Max WEBER; tarihte devletin “insanın insana
egemenliği” ilişkisi ve meşru şiddet araçlarıyla desteklenen
bir ilişkiden ibaret olduğunu İlke olarak, egemenliğin üç
içsel gerekçesi ve dolayısıyla temel meşrulaştırmasının
varlığından bahseder:
Birincisi, “ezeli geçmişin” otoritesi, yani hatırlanmayacak
kadar eski uyma ve kabul etme alışkanlıklarının
kutsallaştırdığı göreneklerdir. Bu, patriyarkın ve
patrimanyal prensin sahip olduğu “geleneksel” otoritedir.
16
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
34. Öteki Siyaset
İkincisi, olağanüstü ve Tanrı vergisi kişiliğin (karizma)
otoritesi peygamberlerin otoritesi, siyasi parti liderlerinin
otoritesi bu şekildedir.
Üçüncüsü, “yasalara dayanan” egemenliktir. Yasalarca
konulmuş ödevlerin yerine getirilmesinde itaat esastır.
Siyaset mesleği insana bir kudret duygusu verir. İnsanları
etkilediğini bilmek, onlar üstünde egemenlik kurmak,
hepsinden önemlisi tarihsel olayların bir sinir lifini elinde
tuttuğunu duymak, profesyonel politikacıyı günlük yaşamın
üstüne yükseltir.
Max WEBER’e göre; İnsanın politikayı meslek edinmesinin
iki yolu vardır.
İnsan ya politika için yaşar ya da politika sayesinde
yaşar. Politika için yaşayan kişi, içsel olarak, politikayı
yaşam biçimi haline getirir.
Politikayı kendine sürekli bir geçim kaynağı yapmaya çalışan
kişi meslek olarak siyaset sayesinde yaşar. Bunu yapmayan
siyaset için yaşar.
Profesyonel politikacının ekonomik yönden vazgeçilebilir
olması gerekir. Gelirini, yeteneklerini ve düşüncelerini
sürekli olarak tümüyle ya da hiç değilse büyük ölçüde
ekonomik kazanç çabasının emrine vermiş olması olgusuna
bağlı bulunmaması gerekir...
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 17
35. Muhtemel 2011 Genel Seçimleri’ne doğru, şimdiye kadar
görülmemiş “ideoloji kirliliği” yaşanacağını söylemek
mümkündür. Bu “ideoloji kirliliği”, kimin ne için mücadele
ettiğinin birbirine karıştığı, ‘doğru’ bilinenin ‘yanlış’,
‘yanlış’ bilinenin ‘doğru’ gibi gösterilmeye çalışılacağı
bir seçim rekabetinin yaşanacağını şimdiden öngörüyoruz.
Halkımızın günlük hayatında sıklıkla kullandığı “yok artık”
denilen cinsten hayret verici olayların cereyan edebileceği,
imkansız görülen birlikteliklerin bile yaşanabileceği
kanaatini taşıyoruz.
Tüm inandıklarımızı reddedecek, güvendiklerimizin
tümden güvenini sarsacak olayların bile senaryolarının
hazırlandığı, uygulaması için sırasının bekletildiği bir seçim
süreci olabileceğini hatırlatmak isteriz...
Bu tespit ve değerlendirmelerimizin siyasi tarihimize bir
not olarak kaydedilmesini umut ediyoruz…
18
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
36. Öteki Siyaset
Yöneticiler, iktidara saltanat sürmek için değil,
millete hizmet için getirilmişlerdir.
Ulusa karşı olan görevlerini kötüye kullandıkları
takdirde, şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi
haklarında vereceği kararla karşılaşırlar.
Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye
yetkili kılınanlar, gerektiğinde ulusa hesap vermek
zorunda olduklarını bilmelidirler.
ATATÜRK
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 19
40. Öteki Siyaset
TÜRKİYE DEMOKRASİNİN NERESİNDEDİR?
Dünyada her toplumda olduğu gibi aslında bizim
toplumumuzda da insanların en çok konuştuğu, sohbet
konusu yaptığı siyasettir.
Siyasetin yozlaştığı, toplumun kirlendiği iddiaları ortaya
atılırken, temiz toplum, temiz devlet istekleri yaygın bir
şekilde dile getirilirken, bizim toplum zaten temiz, temiz
olmayan yöneticiler yada siyasetçiler denilmektedir.
temiz toplum arayışında
öncelik siyasi ahlak talebindedir...
Kuşkusuz temiz toplum arayışında öncelik siyasi ahlak
talebindedir. Kirli olan, gün geçtikçe kirlenen siyasetçilerde
elbetteki gökten zenbille indirilmiş değildir. Bu
kirlilik; toplumdaki çürümenin, toplumdaki ahlak
çözülmesinin bir sonucudur ki, buda toplumdaki
utanma duygusunu önemli ölçüde zedelemiştir.
Deyim yerindeyse paradan başka değer tanımayan, en
geçerli yaşam felsefesi gemisini kurtaran kaptan olan bir
kuşak yetişmektedir. Tüm bunlar demokratik rejime olan
güveni sarsmakta ve vatandaş devlet ilişkisini zedeleyerek
bununla birlikte siyasi etik sorununu da gündeme
getirmektedir.
Ülkemizde, özellikle son birkaç yıldır, demokrasi taraftarları
ile her ne kadar açıkça deklare edilmese de demokrasi
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 23
41. Türkiye Demokrasinin Neresindedir
karşıtları arasında yaşanmakta olan tüm olayları bu
açıklamalar ile değerlendirdiğimizde, siyasi sistemimizin ve
doğal sonucu olarak demokratik hayatımızın çökertilmesine
yönelik acaba istikrarsızlaştırma hareketleri mi? sorusunu
sormamak elde değil...
Türkiye’de birçok sorunun temelinde demokrasi eksikliği
yatmakla birlikte, birçok sorunun çözülebilmesi de sağlıklı
bir demokrasinin yerleşmesine bağlıdır.
Halkın demokrasilerde siyasete katıldığı, demokrasi
dışındaki rejimlerde ise bireysel iradelerin ülkeyi yönettiği
kaçınılmazdır.
Toplumsal farklılıkların bir arada huzur içinde
yaşatılabilmesinin, devlet ve millet kaynaşmasının
gerçekleşebilmesinin, yıpranan sistemin düzeltilmesinin
temel şartı, demokratik rejimin güçlendirilmesidir.
Yaşanılan kutuplaşmaların, siyasi gerginliklerin, toplumsal
huzursuzlukların aşılabilmesinin yegane şartı da yine
demokratik bir modelin tüm kurum ve kurallara
uygulanabilmesinden geçmektedir.
Türkiye demokrasiyi özümseyerek, benimsediği ve hayatın
tüm alanlarına uyarladığı zaman bugün yaşadığımız birçok
sorun gündemden çıkacaktır.
Bu yüzden Türkiye’de öncelikle demokrasi kavramının içinin
doldurulması, üzerinde ittifak edilen bir yapıya oturtulması
ve demokrasinin tüm katmanlarda yaygınlaştırılması
gerekmektedir.
24
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
42. Öteki Siyaset
GİDDENS’e göre; demokrasi bir yandan çıkarların temsili
için bir araçtır, diğer yandan tartışmalı konuların yerleşik
iktidar biçimlerinden çok diyalog aracılığıyla çözülebildiği
ya da en azından ele alınabildiği kamusal bir alan ortaya
koymanın yoludur.
Demokrasiyi sadece kuru bir mekanizma olarak görmek
de yanlış olacaktır. Demokrasi aynı zamanda bir kültürdür.
Hayatın farklı alanlarında demokratik kültürün etkisini
görmek mümkündür. İdeal bir demokratik yönetim için
bu kültürün toplumsal tabana yayılması ve alışkanlık haline
gelmesi gerekir.
Diyalog ve katılım demokrasinin olmazsa olmaz
unsurlarındandır. Demokrasi bir tahammül rejimidir, sınırlı
bir iktidar, adil ve dürüst seçimler, hukuk devleti, temel
insan hak ve özgürlüklerinin garantiye alınması mücadelesi
olarak doğmuş ve gelişmiştir.
Diyalog ve katılım demokrasinin
olmazsa olmaz unsurlarındandır.
Demokrasi bir tahammül rejimidir…
Demokratik bir ortamda hiç kimse egemenliğin halka
devredilerek iktidarın sınırlandırılmasına kaygıyla bakma
lüksüne sahip değildir.
Halka rağmen ve halkın hakları kısıtlanarak demokratik
bir düzenin tesis edilemeyeceği de açıktır. Öncelikle bu
temel tercihlerin demokrasiden yana yapılması bu iradenin
oluşması gereklidir.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 25
43. Türkiye Demokrasinin Neresindedir
Yaşatılmaya çalışılan kargaşa ortamındaki 29 Mart 2009
Yerel Seçimlerinin Sonuçları, parti yönetimlerinin seçim
sonuçları hakkındaki görüşleri, değişik görüşlere sahip
siyasetçi ve bilim adamlarının fikirleri, farklı medya
gruplarının görüşleri ve makaleleri incelendiğinde hem
kazanan hem de kaybeden partilerin, kendi yorumlarına
ve ideolojilerine göre değişebildiğini görebilmek mümkün
olmaktadır.
29 Mart 2009 Yerel Seçimleri sonrasında AK PARTİ’nin
diğer partilerden farklı olarak ülkemizin bütün coğrafi
bölgesinde inanç, kültür, kimlik bakımından her kesiminden
oy aldığı ve temsil noktasında gücünü hissettirdiğini
görebilmekteyiz.
Genel olarak seçim sonuçlarına bakıldığında, en kazançlı
çıkanın ülkemiz demokrasisi olduğunu tekrar tekrar ifade
edebiliriz.
Seçmen katılımının fazla olması, birkaç örnek dışında
sorunsuz ve barışcıl bir şekilde neticelenmesi ile kazananın
öncelikle demokrasimiz olduğu aşikardır.
Seçim sonuçları için yapılan münferit itirazlar ve olaylar
dışında, olumsuz, demokrasi dışı eylem ve davranışlara
rastlanılmaması, ülkemizin demokratikleşme ve
demokrasiye katkıda bulunma noktasında çok
mesafe aldığını söyleyebiliriz.
Siyasi İktisatçı William Graham SUMMER, yaşama
mücadelesinde, gayretli ve becerikli olanların lehine
sonuçlar olduğu, tembel ve müsrif olanların, hayatın
26
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
44. Öteki Siyaset
gerçeklerine ayak uydurmadıkları için bu mücadeleden
kayıpla çıkacakları tezini savunurdu... SUMMER, topluma
iki alternatif sunuyordu; ya “hürriyet, eşitsizlik ve güçlünün
kazanması” ya da “hürriyetsizlik, eşitlik ve güçsüzün de
kurtulması”.
ya “hürriyet, eşitsizlik ve güçlünün kazanması”
ya da “hürriyetsizlik, eşitlik ve
güçsüzün de kurtulması”
Bazı emekli yargı mensuplarının son zamanlarda sıkça
dile getirdikleri “demokrasi sadece oy vermek, seçim
sonuçlarına göre çoğunluğu elde etmek değildir!”
sözü halkın beyinlerine kazıma girişimi her ne kadar
hızında düşüş yaşansa da, halen aynı fikirlerin varlığını
görebilmekteyiz.
Sadece bu ifadede bile, demokrasimizin halen
eksikliklerinin olduğunu, hukukçu kimliği ile varlığını
sürdürenlerin dahi meslek yaşantıları süresince
demokrasimizin gelişmesi için ne yaptıkları, ne gibi
çalışmalarda bulundukları gibi soruları sormamızın
zorunluluk haline geldiğini daha iyi kavramalıyız.
“Demokrasinin kötülüklerinden birisi de sevsen de
sevmesen de seçtiğin insana katlanmak zorunda
olmaktır...”
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 27
50. Öteki Siyaset
SEÇMEN TERCİHLERİNİN YÖNÜ
SEÇMEN HANGİ KRİTERLERE
GÖRE OY VERİYOR?
Genel halk kitlesi oy verirken cari açık yükselmiş mi?
Borsa tavan yapmış mı? Eğitim sistemi düzelmiş mi? diye
bakmaz.
Vatandaşın oy verme süreci; karşısındaki siyasetçi
ile kurduğu diyalog ile başlar. Siyasetçiye sıcaklık duyan
kişinin oy tercihi kolay değişmez. Bugün kimi zaman
zayıflayan, kimi zaman sağlamlaşan bu bağ hiçbir zaman
kopmamıştır. Kişi ait olduğu kitlenin özelliklerini yansıtan
kişinin yaptığı her davranışı, doğru algılayabilir ve kişinin
yetiştiği aile ortamı, bulunduğu çevre onun oyunun rengini
belirlemekte etkendir.
Her ne kadar gençlerimiz marjinalleşmek uğruna farklı
tercihlerde bulunsalar da genel kitlenin tutumunda pek
değişiklik olmaz. Kişi kolay kolay bunun dışına çıkamaz ve
bu da aitlik duygusunun neticesidir.
Ben sorumlu bir insanım diyen kişi, başka insanları kendi
yaşamında gereksiz süs olarak görüyor ise onun yaşamın
gerçeğini algılayışında önemli bir boşluk var demektir.
Ben sorumlu bir insanım diyen kişi, önce içinde yaşadığı
gerçekleri algılamaktan sorumlu olduğunu bilir. Ait
olmanın ve birey olmanın dengesini kendi yaşamında
gerçekleştirmenin bilincine ulaşmış biridir.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 33
51. Seçmen Tercihlerinin Yönü Seçmen Hangi Kriterlere Göre Oy Veriyor
Ben sorumlu bir insanım diyen kişi, başka insanları
kendi yaşamında gereksiz süs olarak görüyor ise
onun yaşamın gerçeğini algılayışında önemli bir
boşluk var demektir.
29 Mart 2009 Yerel Seçim Sonuçları’nın incelenmesi
sonucunda, seçmen tercihlerinin seçeneklerinin birden
fazla olduğunu söyleyebilmek mümkün görünüyor.
AK PARTİ Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip
ERDOĞAN, seçim sonuçlarını değerlendirirken bazı seçim
bölgelerinde, özellikle de Antalya’da ulaşılan sonucun, hem
şaşırtıcı hem de üzüntü verici olduğunu belirtmişlerdir.
İktidarları döneminde, Başbakan düzeyinde Antalya’yı
28 kere ziyaret ettiklerini, tüm imkanların bu bölge için
seferber edildiğini, köklü birçok değişikliklerin yapıldığını,
yerel seçimlerde etkili olması gereken en önemli etkenin,
halk için gerekli hizmetler olması gerekirken, bunca
hizmete rağmen bölge halkının tüm hizmetleri elinin tersi ile
ittiği ve iktidar partisinin adayı olan ve son beş yıldır yapılan
tüm hizmetlerin sahibi konumundaki kişiyi seçmeyerek,
bir nevi başarıyı cezalandırdıkları görülmüştür.
Bu kamplaş(tır)ma çabalarının; siyasiler veya bürokrasi
tarafından farkına varılmadan yapılmasının imkan dahilinde
olduğunu pek görmüyor, belirlenen bir siyasi düşünce
üzerinde çalışmalar yürütülmekte olduğunu düşünüyoruz.
34
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
52. Öteki Siyaset
2011 Genel Seçimleri’ne doğru bu çalışmaların daha sert
bir üslupla, daha yoğun bir şekilde yürütüleceğini, dolayısı
ile de önümüzdeki süreçte çok daha radikal söylemler ve
olaylar yaşanması muhtemeldir.
Seçmenlerin oy tercihlerinin mümkün olduğunca bölünmesi
ve tek başına bir iktidarın bir kez daha gelmemesi üzerine
kurulu stratejik oyunların yaşanacağını, bu oyunlar için
hiçbir gücün, edebin, imkanın engel olarak görülmeden tüm
güçlerin birleşerek, olmaz denilen ittifakların bile olacağını,
‘bunu da yapamazlar’ denilen olayların bile yapılacağını ön
görüyoruz.
Az anlamak ters anlamaktan iyidir.
Stefan ZWEIG
Yerel seçimlerde genel olarak seçmenler adaylara oy
vermeyi yeğlerken, çoğunlukla lidere, etnik yapıya,
ideolojik yaklaşıma ve diğer farklı birtakım stratejik ve
lokal sebeplere de oy verdikleri görülmektedir.
Adana’da, Eskişehir’de, Şanlıurfa’da da, adaylar ön plana
çıkmıştır.
Sivas’ta ise dava adamı olan bir Genel Başkana
ölümünün ardından adeta bir vefa örneği
sergilenmiştir.
Diyarbakır, Batman, Hakkari, Iğdır, Siirt, Şırnak, Tunceli
ve Van gibi illerde ideolojik yapı ve etnik kimlik etkili
olmuştur.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 35
53. Seçmen Tercihlerinin Yönü Seçmen Hangi Kriterlere Göre Oy Veriyor
Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bartın, Çanakkale,
Edirne, Giresun, Gümüşhane, Isparta, İzmir, Karabük,
Kastamonu, Kırklareli, Manisa, Muğla, Ordu, Osmaniye,
Sinop, Tekirdağ, Uşak, Yalova ve Zonguldak’ta ise; laiklik
ve ideoloji söylemleri etkili olmuş, CHP MHP SP DP DSP
, , , ,
ve diğer partiler kısmende olsa ittifak halinde hareket
etmişlerdir...
Seçmen tercihlerinde bir kamplaşma yaratılmaya
çalışıldığını ve bunda bir nebzede olsa başarılı olunduğunu
söyleyebiliriz.
Bu kamplaşma yaratma çabaları sadece etnik kamplaşmadan
ibaret değil, zengin – fakir, alevi –sunni, laik – antilaik,
Türk – Kürt , sağ-sol gibi değişik ayrımcılıklarla da giderek
büyütülmeye çalışılmıştır...
Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez,
ama her söylediğini düşünür.
ARİSTOTELES
“Eğer bir çocuk kavga ve gürültü içinde yaşarsa, kavgacılılık
öğrenir. Korku içinde yaşarsa, korkmayı öğrenir. Daima ona
acıyan insanlarla beraber yaşarsa, kendini zavallı hissetmeyi
öğrenir. Övmeyi bilen insanlarla beraber yaşarsa, başkalarını
da takdir etmeyi öğrenir. Kendisini adam yerine koyan bir
çevrede yaşarsa, hayatta erişmek için çalışmaya değer
bir amacı olmasını öğrenir. Dürüst hareket eden insanlar
içinde yaşarsa, adaletin ne olduğunu öğrenir. Açık kalpli,
güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa, dünyanın
gerçekten yaşamaya değer olduğunu öğrenir…”
36
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
54. Öteki Siyaset
İdeolojik Yaklaşımlar
Mevlana; aynı dili konuşanlar değil, ancak aynı
duyguları paylaşanlar anlaşabilirler diyor.
29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nde görüldüğü üzere;
aslında, başarının cezalandırıldığı veya başarısızlığın
mükafatlandırıldığı birçok seçim bölgesinin bulunduğunu,
bazı belediyelerde halkımıza sunulan hizmetlerin, diğer
belediye hizmetleri ile karşılaştırıldığında geri kalmışlığı,
halen hizmet vermekte gönülsüz olduğu, değişik çıkar
çatışmalarının ulusal basına da yansıdığı gözönüne alınacak
olursa, kişilere ve hizmete değil, oldukça keskin bir ısrarla
ideolojilere oy verildiği de gözlerden kaçmamıştır.
Bu bölgelerdeki tercihlerde, iş ve hizmet üretmek, parti
veya kişi değil, ideolojik tercihlerin hakim olduğu, kim
aday olursa olsun farketmeksizin, her seçim döneminde
aynı partinin farklı belediye başkan adayları ile seçime
girmiş olmalarına rağmen daima kazanmakta olduğu
görülmektedir.
”...bir tutam ot kümesini, avuçladı ve çekti kopardı..
Oğlum bak, bu ayrık otudur. Bak kökünü çıkaramadım.
Bununla ben uğraşırım, kazma uğraşır, yine de yaşar bu. İşte
ayrık otu gibi olacaksın. Elbette seni koparmak isteyecekler,
sökmek isteyecekler. Sen ayrık otu gibi yaşayacaksın, ama
zararlı tarafına benzeme”...
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 37
55. Seçmen Tercihlerinin Yönü Seçmen Hangi Kriterlere Göre Oy Veriyor
Etnik Kimlikler
Türkiye’yi içerden ve dışardan bölmek ve kargaşa çıkarmak
isteyen birtakım odaklar, etnik kamplaşmayı önceden beri
körüklemektedir. Buna bazı partilerinde alet olmasıyla
birlikte böyle bir tablo ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bu
senaryonun baş aktörlerinden biri de elbetteki DTP’dir.
Doğu illerimizden Van Belediyesi’nin, AK PARTİ’den DTP’
ye geçmesi, Van ilimiz hükümette bakanlık düzeyinde
temsil edilmesine rağmen, halkın tercihlerinin değişmesi,
parti veya kişi için verilmiş oylardan değil, tamamen etnik
kimlik siyasetinden dolayı olduğu anlaşılmalıdır.
Prof Dr. Levent KÖKER, 09 Nisan 2009 Zaman
Gazetesi’nde kaleme aldığı bir makalesinde; 29 Mart
2009 Seçimleri’nin ortaya koyduğu sonuçlardan birinin,
AK PARTİ’nin seçim kampanyası sürecinde dile getirdiği
“hizmet siyaseti ve kimlik siyaseti” ayrımının seçmen
nazarında kabûl görmediğidir.
Seçimlerden sonra ortaya çıkan “siyasi temsil haritası”
Bejan MATUR’un değerlendirmesinde işaret ettiği gibi
aslında Türkiye siyasetinde kimliklerin önemli ve çoğu kez
belirleyici bir rol oynadığını açıkça göstermektedir.
Kültürel kimlikler ve bu kimlikleri dinamik bir biçimde
oluşturan, değiştiren etkileşimler, tümünü anlatmak üzere
kullanabileceğimiz bir terim olarak “hayat tarzları”
arasındaki farklar, Türkiye toplumunun bir gerçeğidir.
38
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
56. Öteki Siyaset
Bütün çağdaş toplumlar için geçerli olduğunu
söyleyebileceğimiz bu gerçek, kültürel kimliklerin
kamusal ve siyasi alanda ifade edildiklerini, bunun çağdaş
demokrasinin bir gereği olduğunu görmemize de imkan
sağlamalıdır.
Bu gerçek, kültürel kimliklerin
kamusal ve siyasi alanda ifade edildiklerini,
bunun çağdaş demokrasinin bir gereği olduğunu
görmemize de imkan sağlamalıdır.
Türkiye demokrasisini arızalı kılan yoksunluk, kültürel
kimlik farklılıklarını “özel alan”a, gelenekselliğe hapsetmeye
ve bu farklılıkların kamusal siyasi alanda ifade imkanlarının
önüne geçmeye çalışarak aşılamaz.
Genişlemenin gerçekleştirilmesi ise, Türkiye’de siyasi
ve idari teşkilatlanmanın yeniden, çok kültürlülüğün
gereklerine uygun bir biçimde, kültürel kimlik farklılıklarına
saygının belirginleştiği bir hukuki yapıya kavuşturulmasıyla
mümkündür.
Daha kapsamlı ve daha derinlikli bir demokratikleşme
süreci yaşanmadığı takdirde, Türkiye’nin daha içe dönük,
daha kapanmacı ve böylece daha dar ufukları olan bir
devlet haline gelme ihtimali de kaçınılmazdır.
Ümit edelim ki, Türkiye siyaseti, bir bütün olarak bu
demokratikleşme ihtiyacını görüp gereğini yapmaya bir an
önce yönelebilsin...
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 39
57. Seçmen Tercihlerinin Yönü Seçmen Hangi Kriterlere Göre Oy Veriyor
Politika Dergisi’nin 15 Nisan 2009 tarihli yayımladığı Erdinç
AYDIN’ın kaleme aldığı “aşiretlerin devlete mesajı”
başlıklı yazıda; “ortaya çıkan tablonun ekonomik kriz ile
bir ilgisinin olmadığı gerçeği ile birlikte, bugün itibariyle
iktidar partisinin “alternatifinin” olmamasına
rağmen, halk alternatifini kendisi yaratmaya
çalışarak hem iktidar partisine hem de muhalefete
ciddi mesajlar verilmiştir.
29 Mart 2009 Yerel seçimleri’nin kendine özgü
değerlendirilmesi gerekliliği yadsınamaz.
Özellikle bu seçimler “kimlik siyaseti” üzerinde
derin yansımalar ortaya koymuştur.
Temel sorunun “vatandaşlık” kimliğinin oluşup oluşmaması
noktasına gelişi; devletin vatandaşa karşı sorumluluklarını
tekrar gözden geçirmesi, sosyal devlet, üretim ve bölüşüm
eksenli bir ekonomik modelin sorgulanması gereği
kaçınılmazdır.
40
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
58. Öteki Siyaset
Çıkar İlişkileri
“İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı
insandan korkulur.”
Her dönemde yaşanmış olan çıkar ilişkilerine göre seçmen
tercihleri, makro düzeyde olmasa bile, seçmenlerin
yönlendirilmesi sürecinde kendini göstermiştir.
Toplumun bazı kesimleri ve Sivil Toplum Kuruluşları da,
kendilerine yakın gördüğü ve kendi istek ve arzularına
göre kararlar alabilen, mevcut imkanlarının korunmasında
etkili olabilecek, siyasi düşünceleri ne olursa olsun, kendi
menfaatlerine uygun hareket eden safta yer almakta,
üyelerinin yakınlarının gerçek ihtiyaçları, refahı, zenginliği,
mutluluğu için değil, çıkar ilişkilerine dayalı olarak oy verme
tercihlerini şekillendirmektedirler.
Yaşadığımız toplum, içinde bulunduğumuz çağa ayak
uydurma ve yaşama zorunluluğumuzun farkındayız.Kendi
“çıkarlarımız” doğrultusunda “bir başka hürriyet”i
kısıtlamaktan çekinmeyen insanların da içinde yaşadığı bir
toplumun bireyleriyiz.
Fikri kendisinden farklı olanlara tahammülsüzlüğümüzün
sebeplerinden biri; sürdüğümüz güncel hayatın “hayat
şartlarımıza” faydasızlığı ve bu faydasızlıktan bir “fayda”
üretme zorunluluğumuzdan mıdır bilinmez?
Felsefede Faydacılık ya da Pragmatizm hem iyinin
teorisi hem de doğrunun teorisidir. İyinin teorisi olarak
faydacılık refahçıdır.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 41
59. Seçmen Tercihlerinin Yönü Seçmen Hangi Kriterlere Göre Oy Veriyor
İnsanlığın temel sorunu olan çıkar İlişkileri; sınıfsal çıkarlar,
ulusal çıkarlar, kişisel çıkarlar, devletsel çıkarlar, toplumsal
çıkarlar ve evrensel çıkarlardır. Kısacası çıkarlar, çıkarlar,
çıkarlar…!
İnsanlık esas olarak her dönem çıkarcılığı
mahkûm etmeye çalışmıştır, ancak
çıkarcılığa karşı mücadelesi kendi çıkarlarını
koruma ve geliştirme temelinde yükselmiştir.
Çıkarın var olabilmesi için iki temel koşulun zorunluluğu
açıktır. Bunlardan birincisi birikmiş değerlerlerin olması,
ikincisi paylaşım gerekliliği.
Güç, hem hakların korunmasında hem de hakların gasp
edilmesin de temel objedir. Bir yerde paylaşım varsa orada
güç arayışı başlar güçlü olan paylaşımda kendi çıkarlarını
tesis eder. İşte çıkar dediğimiz şey tamda gücün kendini
konumlandırışıdır.
Paylaşma güç ve rekabeti zorunlu olarak üretir. Paylaşmanın
olduğu yerde çıkar ve güç ilişkisi esastır. Gücün olduğu
yerde çıkar, çıkarın olduğu yerde de adalet ortadan kalkar.
O halde paylaşma çıkar sorununun kaynağıdır.
İçinde bulunduğumuz dünya paylaşım, çıkarlar ve çıkarcılar
dünyasıdır.
İnsanlığın ortak malı dünya parsel parsel bölünmüş ve güç
esasına göre paylaşılmıştır.
42
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
60. Öteki Siyaset
Bu gün attığımız her adım konuştuğumuz her söz çıkarlar
üzerinden yaşanmaktadır. İnsanlığı bir birine düşüren çıkar
ilişkileri bu günün insanlığının en temel sorunudur.
Konumlanışımız, duruşumuz, mücadelemiz çıkar
toplumu esasına göre şekillenmiştir. İşte yaşanan
bütün sorunların kaynağı da burada yatmaktadır.
Önceleri bireysel farklılıklar üzerinden gelişen çıkarlar
giderek gurupsal çıkarlara ve oradan da devletsel ve
toplumsal çıkarlara dönüşmüş, bununla da kalmamış
evrensel çıkarlar üzerinden şekillendirilmeye başlamıştır.
İnsanların kendi bireysel çıkarları uğruna her türlü hile, av,
yalan, dolan, üç kâğıt, kandırma, şantaj vb. baş vurduklarını
bilmeyen yoktur.
İnsanoğlu kişisel çıkarları uğruna neden bu kadar
küçülmüş, neden bu kadar kirlenip değişmiş tabi bu
başlı başına ele alınacak sosyolojik bir vakadır...
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 43
62. Öteki Siyaset
“İnsanlık için en güç olan şey gerçeği yakalamaktır.
Dünya hayatına ayak uydurmamız için gerçeği
bulmak zorundayız.
Gerçek, gözlem ve tecrübelerle bulunabilir...”
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 45
64. Öteki Siyaset
Medya Etkisi
Siyaseti ve seçmeni yönlendiren büyük gruplardan birisi
de medya gücüdür. Bazı medya grupları; kendilerine yakın
gördüğü ve kendi istek ve arzularına göre kararlar alabilen,
alışagelmiş güç birliklerini, imkan paylaşımlarını devam
ettirebilmek için siyasi düşünceleri ne olursa olsun, kendi
menfaatlerine uygun hareket eden tarafta yer almakta, o
siyasi grubun başarıları için hem maddi, hemde manevi
desteklerini esirgememekle birlikte “yumuşak güç”
uygulamak suretiyle seçmenlerin oy tercihlerinde etkili
olabilmek için mücadele vermektedirler.
Medya, sürekli siyasetçi ile ilişki içerisinde ve birtakım
çıkar gruplarıyla da omuz omuza beraber hareket etmiştir.
Dolayısı ile medya taraf olduğundan seçmeni etkileyerek oy
tercihlerinin de gidişatını yönlendirmede başarılı olmuştur.
Medya ile iş dünyası arasında, uluslararası bağlantıları da
göz önünde bulundurarak taraflı birliktelikler kurulmuş,
buna paralel olarak ta siyaseti ve siyasetçiyi etkileme
ve oy tercihlerinde de tesir etme noktasında başarı
göstermişlerdir.
Siyasetin basından doğru bir şekilde istifade edebilmesi için
medyanın kendine çeki düzen vermesi gerekiyor. Siyasetle
kirli ilişkiye girdiğine dair küçük bir şüphe bile güvenilirliğine
gölge düşürecektir.
Kuşkusuz “medya siyasetin emrine girsin” denilmiyor.
Tam aksine, medya gücünü kendi bağımsızlığından
alsın, siyasetten beklentisi olmasın dolayısıyla kendi işini
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 47
65. Seçmen Tercihlerinin Yönü Seçmen Hangi Kriterlere Göre Oy Veriyor
gürül gürül yapsın. Kendi işini yaparken ortaya koyduğu
dürüstlük, siyasetçinin gazetede yer alan haber ve
analizlerden yararlanmasına sebep olacaktır. Yalandan,
iftiradan, haksızlıktan arınmış basının ülke gerçeğini
resmetmesi ve çıkış yolları önermesi hiç kimseyi rahatsız
etmez, etmemeli de...
Bu ülkede çıtanın yükseltilmesi gerekiyor, tabii ki bu işe
öncülük edenler arasında medyanın kendine önemli bir
yer bulması da. Seviye yükselince geriye siyasetçinin zihni
değişimi kalır ki rüştünü her gün ispat eden medyanın
ağırlığı siyasetçiyi de bu köklü değişime zorlar.
Rahatlıkla iddia edilebilir ki, siyaset-medya ilişkisi
ne kadar sağlıklı bir zemine çekilirse,
bu ülke o kadar büyük mesafe alır...
Siyasetçinin okuduklarından istifade etmek istemesi için
basının da doğru bir yerde, doğru bir kimlikle görevini
yapması gerekiyor.
Medyanın kötü niyetli olduğu ya da menfaat gözettiğine
dair bir kuşku söz konusu olursa, hem medya asli görevini
ifa edemez, hemde siyaset.
Siyaset, eleştirilerden ders çıkarma sanatıdır. İyi bir
politikacı (iyi bir parti) dinlemeyi, konuşmaya tercih eder.
Başka bir deyişle, konuştuğunun iki mislini dinler siyasetçi.
Böylece hem nabız tutar, hem değişik düşüncelerden
kendine uygun sentezler çıkarır.
48
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
66. Öteki Siyaset
Ekonomik Faktörler
Siyaset herşeyden önce ekonominin bir sonucudur.
Seçmen siyasi tercihini kullanırken ekonomik kriterlere
son derece önem vermektedir.
İktisatın tanımından da anlaşılacağı gibi insanoğlu “sınırsız
ihtiyaçlar” karşısında “kıt kaynaklarla” her zaman bir
hayat mücadelesi vermektedir. Bu da, düşünceyi eyleme
dönüştürme ve tercihini kullanma noktasında etkili
olmaktadır.
Küreselleşen dünyada var olabilmenin gayelerinden biride,
güçlü bir ekonomik altyapıya sahip olmak ve ekonomik
olarak üstünlük sağlamaktır.
Karl MARX'ın ve Kapitalizmin doğası gereği “altını
koyan parayı alır, parayı alan kuralı koyar”
mantığından hareketle, dünyada var olmanın ve güçlü
olmanın, hükmetmenin kısacası yönetmenin en büyük ve
önemli şartlarından birisi de ekonomik olarak gücü elinde
bulundurabilmektir.
AK PARTİ İktidarı ile Türkiye ekonomisi
dünya ekonomileri arasında
16. sıraya yükselirken...
2002 yılından itibaren, AK PARTİ iktidarıyla Türkiye
ekonomisi dünya ekonomileri arasında 16. sıraya
yükselmiştir.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 49
67. Seçmen Tercihlerinin Yönü Seçmen Hangi Kriterlere Göre Oy Veriyor
“Türkiye şimdi dünyada, politikaları yönlendirilen ve
belirlenen bir ülke değil, tam tersine dünyada gündem
belirleyen ve politikalara katkı sağlayan bir ülke
konumundadır.” Bu gelişmeler halkın siyasi tercihlerini de
ciddi manada etkilemiştir.
Tarımda, hayvancılıkta, sanayide ve kısacası ticari anlamda
kendini gösterirken seçmenin oy tercihinde ve tercih
yönünün şekillenmesinde de son derece etkili olmuştur.
Buna paralel olarak aynı zamanda gelecekte daha güçlü
ekonomilere sahip olma düşüncesini de pekiştirmiştir.
Gelecek nesillerin refah düzeyinin daha yüksek olacağı
bir ülke beklentisi güçlenerek artmış, dolayısı ile seçmen
davranışlarının da oy tercihlerinin şekillenmesinde etkili
olmuştur.
Dünyada çok büyük krizlerin yaşanmasına rağmen
Türkiye'nin de bu krizlerden fazla etkilenmemesi de
önemli bir gelişmedir. Ekonomideki istikrar politikaları ve
bağımsız bir ekonominin varlığı elbetteki toplumumuzun
beklentileridir.
Genel olarak bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde
de ekonomik sıkıntılar yaşanmasına rağmen, Türkiye
ekonomide kabuğunu kırmış yaşam standartlarını
yükseltmiş bir ülke konumuna gelmiştir.
Bu gelişmeler seçmen tercihlerinin yönünün ve halkın siyasi
tercihlerinin şekillenmesinde önemli bir yere sahiptir
50
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
68. Öteki Siyaset
İnsanın en büyüğü,
en yüksek mevkide iken tevazu gösteren,
kudret sahibi iken affeden,
kuvvetli olduğu zamanda, adaletle hükmedendir.
Abdülmelik B. MERVAN
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 51
70. Öteki Siyaset
Lider Etkisi
Siyasi tercihlerin gerçek yönlerinin tespit edilebilmesi için
samimi bir araştırma yapma, inceleme, analiz çalışması gibi
tespitlerin yapılabilmesi gerekir. Maalesef profesyonel
araştırma şirketlerinin hemen hemen hepsinde bir
yönlenme ve yönlendirme görülmektedir.
Ülkemiz siyasetindeki seçmen tercihlerine yön veren
etkiler içerisinde, en önemli ve etkili olanı Lider Etkisidir.
Lider Etkisinin “Lider için oy verenler” “Lider olduğu için
oy vermeyenler” ve “Lidere rağmen oy verenler”, olarak
üç gruba ayrılabileceğini öngörmekteyiz.
Lider için oy verenler; her zaman liderin karizmasına,
hitabet gücüne, dik duruşuna, sorunlara çözüm bulma
ve üzerine gitme hassasiyetine, vefasına, “Oku, düşün,
uygula ve neticelendir” felsefesine göre hareket
etmesine, ekip ve grup çalışmasına olan inancına, mazeret
üretmeden sonuç almanın gerekliliğine inanmışlığına
bağlı olarak halkımızın siyasi eğiliminde ve oy verme
tercihlerinde Lider Etkisi’nin son derece önemli bir yerinin
olduğu kaçınılmazdır.
Seçmenlerimizin liderlerini önder olarak görmeleri
sebebiyle hatta kendisiyle özdeşleştirerek, Belediye
Başkanı seçerken bile Belediye Başkanının adını söylemek
yerine, daha da ötesi partinin adını söylemek yerine, ben
oyumu TÜRKEŞ’e, ECEVİT’e, ERBAKAN’a, DEMİREL’e,
MENDERES’e, ÖZAL’a, Tayyip ERDOĞAN’a vereceğim”
demiştir.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 53
71. Seçmen Tercihlerinin Yönü Seçmen Hangi Kriterlere Göre Oy Veriyor
oyumu TÜRKEŞ’e, ECEVİT’e, ERBAKAN’a,
DEMİREL’e, MENDERES’e, ÖZAL’a
Tayyip ERDOĞAN’a vereceğim” demiştir.
Lider olduğu için oy vermeyenler; parti ve ideolojilerine
gönülden bağlı olmalarına rağmen, kendilerine aşılanan
doğruluk ve dürüstlük düşüncelerine uygun görmedikleri
mevcut genel başkanlarını, lider bile görmeyerek
tenkit edebilmekte, hatta “o olduğu sürece oy
vermem” diyerek kesin bir dille söylemlerine de devam
etmektedirler.
Lidere rağmen oy verenler ise; babadan kalma
alışkanlıkları, fanatik takım taraftarları gibi parti tutanlar bu
grupta bulunanlardır.
Günlük yaşamda bu tür insanlarla karşılaştığınızda, kendi
partisi ve yönetimleri için en acımasız şekilde yoğun
tenkitlerde bulunmalarına rağmen, “Neden” sorusuna,
“biz doğuştan “o” partiliyiz” diyebilmektedirler..
54
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
72. Öteki Siyaset
“Bilen konuşmaz,
Konuşan bilmez.
Gözlerini yum,
Bütün kapıları kapa;
Sivrilikleri buda,
Karışıklığı gider;
Işığı ayarla,
Dünyaya uyum sağla.”
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 55
76. Öteki Siyaset
SİYASETE YÖN VEREN AKTÖRLER
Türkiye’de siyasetin sadece siyasetçiler tarafından yapıldığı
kabul görmektedir. İşin gerçeğinde yatan, siyasete
müdahalelerde bulunan, siyasete şekil ve yön veren,
toplumda yerel, ulusal ve uluslararası bazda bir takım
aktörlerin var olduğu ve dengeleri ciddi anlamda etkilediği
öteden beri bilinmektedir.
Dolayısı ile siyasetin akışını etkileyen ve siyasete yön veren
aktörleri; Uluslararası Politikalar, Kamu Bürokrasisi, Askeri
Bürokrasi, Yargı Bürokrasisi, Akademik Çevreler, Sivil
Toplum Kuruluşları, Dini Cemaatler ve Halk başlıkları adı
altında kapsamlı bir şekilde milletimizle ve kamuoyu ile
paylaştık.
Uluslararası Politikalar
“Bir zamanlar biz de millet, hem de nasıl milletmişiz:
Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz.”
Uluslararası İlişkiler, uluslararası yönetim sistemlerinin
birbirleriyle arasındaki güç mücadelesini, tarihten gelen
süreklilik içerisinde değişen egemen güçlerin siyasal ve
ekonomik taleplerini yansıtmaktadır.
Küreselleşme bir yapı değil, bir süreçtir. Küreselleşmenin
etkisine bağlı olarak, değişen dünya düzeni ve politikaları ile
siyasal ve ekonomik anlamda güçlü olanların ve gücü elinde
bulunduranların çıkarlarının varlığı bilinen bir gerçektir.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 59
77. Siyasete Yön Veren Aktörler
İnsanoğlu kendisi ile ilgili sorunlara, başkaları ile ilgili olanlara
kıyasla daha fazla duyarlılık gösterir. Devletler Uluslararası
politikayı ve siyasal ilişkileri belirlediği için uluslararası
politikanın da temel aktörleridir.
İnsanoğlu kendisi ile ilgili sorunlara,
başkaları ile ilgili olanlara kıyasla
daha fazla duyarlılık gösterir.
Siyasal küreselleşme tartışmaları, uluslararası platformda
yaşadığımız dönemin ne olduğu ve bizi nelerin beklediği,
siyasal kurumların durumu ve bunların birbirleriyle ilişkileri
bağlamında cereyan etmektedir.
Teknolojinin ilerlediği, dünya kaynaklarının giderek azaldığı
ve çeşitli ihtiyaçların ortaklaşa kullanılmasının gerektiği
yüzyılda, uluslararası ilişkileri siyasetin dışında tutmak
neredeyse imkansız hale gelmiştir.
Küreselleşme sistemi birbirlerini etkileyen üç denge
üzerine kurulmuştur:
Birincisi; ulus devletler üzerindeki geleneksel denge.
İkincisi; ulus devletler ile küresel piyasalar arasındaki
bağlantı noktaları. Üçüncü dengede ise bireyler ile ulus
devletlerin birleşmesi politikaları yatmaktadır.
60
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
78. Öteki Siyaset
ulus devletin kendi sınırları içerisindeki topluluk üzerinde
kurduğu hakimiyetin, derinden sarsıldığını bunun
sonucunda çoğulcu bir dünya düzeninin ve buna bağlı bir
bakış açısının güçlendiği, bireylerin artık vatandaşlık bağı
ile sadece kendi devletlerine bağlı ve bağımlı olmadığı,
ulus devletlerin kararlarını kontrol edecek, yeri geldiğinde
hükümsüz kılacak uluslararası güç merkezlerinin de var
olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Ülkemizde de ulus devlet yapısının güçlü bir hukuki zemine
oturtulduğunu gözlemliyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın üçüncü maddesi,
Türkiye Devleti'nin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir
bütün olduğunu söylerken ve bu hükmün değiştirilmesinin
teklif dahi edilemeyeceğini dördüncü maddeyle hükme
bağlarken ulus devlet yapısının değiştirilemeyeceğine vurgu
yapılmaktadır.
Dünyada büyük güç sahibi olan Çok Uluslu Büyük Şirketler
çıkarları uğruna dünyayı adeta kendi çiftlikleri gibi görüp
yönetmek istemelerinin varlığı ortada iken dünya siyasetinin
ve Türkiye’deki siyasetin de bundan etkilenmesi son
derece doğaldır.
Bugün için çok basit gibi görünen, bir çoğundan haberdar
bile olmadığımız yasal veya yasal olmayan imkan ve imtiyazlar,
ihtiyaçların giderilmesi, uluslararası güç dengelerinin
talepleri ve oyunlarının etkileri ile yürütülmektedir.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 61
79. Siyasete Yön Veren Aktörler
Çeşitli menfaat odakları arasındaki, öncelikle siyasal,
hukuksal ve ekonomik ilişkileri, küreselleşme ile birlikte
devletler ve toplumlara olan etkileri, insan hakları, çevre
sorunları, güvenlik, çok uluslu şirketler, uluslararası
örgütler, uluslararası kamuoyu gibi stratejik olguları da tüm
gerçekliği ile içerisinde barındırmaktadır.
Hükümet Dışı Aktörler, Çok Uluslu Şirketler, Sivil Toplum
Örgütleri, Siyasal Gruplar, Baskı Grupları ve Örgütlü Çıkar
Grupları yatırım yaptıkları ülkelerin politikaları üzerinde
etki yapabilecek güce sahip olmaları nedeni ile hükümeti
temsil etmemesine rağmen, lobi yaparak ya da başka bir
şekilde uluslararası kamuoyunu harekete geçirerek ülkemiz
ve dünya siyasetinin yönlendirilmesinde de etkilerini
göstermektedirler.
Dünyadaki kıt kaynakların giderek azaldığı ve çeşitli
ihtiyaçların ortaklaşa kullanılması gerektiği yüzyılımızda,
ülkelerin hem bulundukları coğrafyada, hem de dünya
üzerindeki varolma savaşlarına ilişkin olarak, güvenlik ve
prestij yelpazesi üzerinde de etkili olmak istemeleri, uzun
vadeli, jeopolitik ve ideolojik amaçlarla etkilerini artırma
mücadeleleri, kaynak paylaşımı, zenginlik beklentileri
küresel dünya politikalarına uzak kalınmamasının ve
siyasetin çok yönlü mekanizmada cereyan ettiği realitesinin
varlığı yadsınamayacak kadar önemlidir.
62
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
80. Öteki Siyaset
Kaynak paylaşımı, zenginlik beklentileri küresel
dünya politikalarına uzak kalınmamasının ve
siyasetin çok yönlü mekanizmada cereyan ettiği
yadsınamayacak kadar önemlidir.
Geçmişte daralan ve sıkışan dış politikamız artık alanını
genişletmiş ve söylenenlerin aksine, Türkiye’de eksen
kayması yaşanmamış, Türkiye artık eksenin ta
kendisi olmuştur.
Dengeli, tutarlı ve etkili dış politikalarımızın varlığının
yanında küresel dünyada İttifak ve blokların yeniden
dizayn edilmesiyle de yeni bir dünya düzenine giden
yolda dünyanın yeni yol haritasında yerimizi aldığımız ve
etkili olduğumuzunda uluslararası siyaset sahnesinde yankı
bulduğu bir gerçektir.
Türkiye küreselleşmenin etkisi ile elbetteki uluslararası
siyasetten etkilenecek ve siyasi dengeleri de etkileyecektir.
Tutarlı ve dengeli dış politikaları sayesinde Türkiye üç
tarafının denizlerle ve dört tarafının da dostlarla
çevrili olduğu inancına sahip bir ülkedir.
Özellikle Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi ile dünyanın
en önemli gücü ve politika belirleyeni olmakla birlikte,
ABD’nin, Avrupa’nın, Uzak Doğu’nun ve İslam ülkelerinin
de Türkiye’yi bu noktada önder olarak görmesi ve kabul
etmesi ile konumumuz ve sorumluluk alanımızın genişlediği
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 63
81. Siyasete Yön Veren Aktörler
yadsınamayacak bir başarı, stratejik derinliğimiz
manasında ise önemli bir gelişmedir.
Ülkemiz, insanlığa zulüm edildiği zaman sessizliğini
her zaman bozmuştur. Suskunluğumuz her zaman aziz
milletimizin asilliğinde gizlidir. Yumuşak başlı olmuştur ama
hiçbir zaman uysal koyun olmamıştır.
Dünyaya 624 yıl adalet götüren Osmanlı Devleti’nin
devam ettirdiği bayrağı artık şanı ile dalgalandırdığımız ve
dalgalandırmakta olduğumuzdan hiç kimsenin şüphesinin
olmaması gerekir.
Türkiye bugün dünyada politikaları belirlenen bir
ülke değil, dünyada politikalara katkı sağlayan ve
gündem belirleyen bir ülke konumuna gelmiştir…
64
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
82. Öteki Siyaset
Kamu Bürokrasisi
Bürokrasi; sistemli kurallarla tanımlanan özelliği olan işlerin
bütünleşmiş hiyerarşisini işaret eder.
Biçimsel yetkinin işi yapan kimseye değil, işi yapmakla
yükümlü bulunan daireye verilmiş olduğu şahsa ait olmayan
rutin hale gelmiş bir yapıdır.
Genel anlamda bürokrasi denince akıla, işlerin
karmaşıklaşması, zora sokulması ve çözümlerinin
gecikmesi anlaşılmakla birlikte altında yatan esas espirinin
ise bürokrasiyi yöneten “bürokrat sınıfı”nın olduğu
anlaşılmalıdır.
Max WEBER’in üzerinde durduğu bürokrasi günlük dilde
kullanılan işlerin yavaşlatılması, geciktirilmesi anlamının
tam aksine etkinlik açısından ideal bir organizasyon yapısını
göstermektedir.
Taşrada işi bürokrasiye takılan halk çareyi
Ankara’da aramakta, bu da bir bakıma halkı
Ankara’ya bürokrata ve siyasetçiye muhtaç duruma
düşürmektedir.
Dolayısıyla halkın gözünde bürokrat potansiyel önder
görevi görmekte, bu kısır döngüde bürokratı siyasete
zorlamaktadır.
...siyasetin esas odak noktasında
bürokratı görmekteyiz...
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 65
83. Siyasete Yön Veren Aktörler
Ankara bürokrasisini bilmeyen bir bürokrat modelininde
hem siyaset sahnesinde hem de bürokrasi ve halkın
karşısında zor duruma düştüğü yaşanan bir gerçektir.
Bürokrasi ile bürokrat, aslında iç içe girmiş kavramlardır
Bürokrat, acaba neden işleri karmaşıklaştırır, neden
zorlaştırır deyim yerindeyse neden bürokrasi uygular ?
Bunun altında yatan gerçek ise, bürokratın gücüne güç
katması ve etkisini bu yolla sağlamasının yanında, uzun
sürede bürokraside kalmasının meşruiyetini (yasal zemin
oluşturma) koruması yatmaktadır.
Kamu görevlilerine her ne kadar yasaya göre siyaset yapma
yasağı olsa da; siyasetin esas odak noktasında bürokratı
görmekteyiz.
Siyaset sahnesi özellikle Ankara’daki bürokrasi çevresinde
cereyan etmekte, siyasetçi ile bürokrat sürekli etkileşim
içinde olmaktadır.
Bu da kamu görevlilerinin siyaset yapmasında önemli bir
katalizör görevi görmektedir.
Sıkılmış bir yumrukla ,
kimseyle tokalaşamazsınız.
Indra GANDİ
66
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
84. Öteki Siyaset
.....
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez davacısıyım!
Zamanı kokutanlar, mürteci diyor bana;
Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Necip Fazıl KISAKÜREK
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 67
86. Öteki Siyaset
Askeri Bürokrasi
Ordular, hükmettikleri yüz binler, sahip oldukları silahlar,
diğer imkanları ve özgül yapılarıyla tüm devletlerde olduğu
gibi, Türkiye’de de siyaset kurumu üzerinde etkisini aşikar
göstermektedir.
Türkiye’de ordu, kendisini siyaset kurumunun ve halkın
üzerinde hatta ondan bağımsız görür. Siyasete ve siyasetçiye
güvenmemekle birlikte siyaset ile uğraşan tüm partileri,
örgütleri ve kişileri ise küçük görmekte, ülke idaresini
sağlayamayacaklarına ve politika üretemeyeceklerine
inanmaktadırlar.
Ülkemizde siyaset geleneğinin militarist karakterli olması
ve geçmişten günümüze gerektiği şekilde sivilleşememesi,
demokrasi tartışmalarını özellikle darbe ve darbe tehlikesi
hissedildiği dönemlerde TSK üzerinde yoğunlaştırmıştır.
"Demokratik siyasi yaşamımızda karşılaştığımız tüm
darbelerin, demokrasi için yapıldığı" dile getirilmiş olmasına
rağmen, bugün hala demokrasinin de ne kadar uygulanabilir
olduğu tartışılmaktadır.
TSK, bürokratik ve siyasi hayata tesir ve etki noktasında
kendini göstermekle birlikte ülkenin tek sahibi ve
savunucusunun kendileri olduğu kanısını doğurmuştur.
Zaman zaman görev kargaşası içine düşmüş, esas görev ve
sorumluluk alanında bazen sessiz kalırken, ara sırada görev
alanına direkt girmeyen konularda da ön plana çıkmayı
yeğlemiştir.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 69
87. Siyasete Yön Veren Aktörler
...askerin başına çuval geçilirken sessiz kalan
ve görüş bile bildirmeyen en üst askeri irade,
İmam Hatip Liseleri’nde katsayı
görüşülürken görkemli bir basın açıklamasıyla
sessizliğini bozmuştur.
Asker siyasetin dışında gibi görünüp, kendini her zaman
odağında ve hakem rolünde hissetmiştir. Özellikle yüksek
rütbeli subaylara siyaset sahnesi bu psikolojik baskı ile
sonuna kadar açılmış, buda halkı emir eri gören, statü ile
rolü karıştıran ve rol çatışmasına düşen bir siyasetçi modeli
ile karşı karşıya kalınmasına sebebiyet vermiştir.
TSK ile siyasal iktidarlar arasındaki ilişkiler bilimsel
çalışmalara pek fazla konu olamamıştır. Müdahale
öncesindeki görünür olaylar ve müdahalenin kazandırdıkları
ile kaybettirdikleri üzerinde durulmuş, müdahalelerin asıl
amaçları, vizyonu hiçbir zaman gündemde olmamıştır.
Türkiye'de Silahlı Kuvvetler her dönemde gücünü korumak
için kendine göre stratejiler geliştirmiştir. OYAK’ın (Ordu
Yardımlaşma Kurumu) kurulması ile birlikte, özellikle büyük
sermayenin girebileceği sektörlere yatırım yaparak ve
devletin sermaye grubu yaratmaya dönük politikalarından,
krediler, teşvikler ve muafiyetlerden faydalanarak, elinde
bulundurduğu siyasal gücü bir anlamda da iktisadi bir güce
tahvil ettiği rahatlıkla söylenebilir.
2001 krizi ertesindeki banka kurtarma operasyonu
sırasında OYAKBANK’ın mali çizelgeleri çok kötü olmasına
70
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
88. Öteki Siyaset
rağmen kurtarılması, ardından Sümerbank’ın sembolik bir
para karşılığı satın alınması, asker-siyaset kurumu ilişkisinin
ne kadar iç içe geçmiş olduğunu göstermektedir.
TSK, iç siyaset denince siyasi partilerle ilişkileri anlamakta,
tüm dünyanın siyaset olarak tanımladığı hususları ise siyaset
dışı devlet işleri olarak görmektedir.
TSK kendisine görev yüklediği, darbeler sonrasındaki
askeri yönetimlerce düzenlenen, anayasalardaki mevzuata
yerleştirdiği yetkilerle, siyasal karar alma süreçlerinde ya
doğrudan yer almış yada bunları denetlemiştir.
TSK’nın düşüncelerini ve siyasetteki etkilerini daha iyi
anlayabilmek için Milli Güvenlik Kanunu ve Milli Güvenlik
Siyaset Belgesi’nin varlığını düşünmek yüzeysel de olsa
yeterli bilgiye sahip olmamızı sağlayacaktır.
Bu Kanun ve belgenin ana fikri; siyasi işlerle doğrudan ve
kurumsal olarak ilgili, siyasi kararlara ilişkin ilkeleri tespit
eden, karar ve uygulamaları denetleyen, bazı siyasi sorunları,
tartışmaya ve toplumsal taleplere, siyasi görüşmelerle
kapatarak toplumsal-siyasal niteliğinden arındıran, siyaset-
devlet ayrımı olmuştur.
Milli meseleler, milli çıkarlar, devlet politikaları adı altında
tanımlanan temel siyasi kararları devlet işleri ve siyaset dışı
işler olarak tanımlamış, askerin görüş bildirmesi, müdahale
etmesi meşru kılınmaya çalışılmış ve bu hususta da başarılı
olunmuştur.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 71
89. Siyasete Yön Veren Aktörler
Yargı Bürokrasisi
“Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları
gerekmez mi? Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde,
elbetteki kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya
başlayacaktır.”
Ülkemiz çoğu zaman adeta bir yargıçlar devleti görüntüsü
vermekte, özellikle yüksek yargı organlarının verdiği
kararlar kamu vicdanını rahatsız etmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararı, TBMM’den 411 oyla
geçen Anayasa değişikliğinin iptali kararı ve parti kapatma
kararları kamu vicdanını incitmiştir.
Danıştay’ın ÖSS ile ilgili katsayı kararı yine kamu vicdanlarını
yaralayan ve halkımızın yargıya olan güvenini zayıflatan
kararlar olmuştur. Yargımız evrensel hukuk değerlerini
dahi görmezden gelmektedir.
YÖK’ün aldığı kararlar karşısında, aynı konu ve uygulamalar
hakkında geçmişte farklı, bugün farklı tavır sergileyen
Danıştay da acaba hukuk ve Anayasa’ya karşı ne kadar
bağlıdır vurgusunu yapmayı da halkımız adına manidar
buluyoruz.
HSYK’nın Erzurum’daki savcıların yetkilerini alması,
Yargıtay ve Danıştay’ın HSYK’nın bu kararlarını destekleyen
beyanları, tam olarak bağımsız yargıya bir müdahale ve
evrensel hukuk değerlerini çiğnemek olarak algılanmıştır.
72
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
90. Öteki Siyaset
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, Yargıtay Başkanı’na
hitaben “Yargı kuşatılmaya çalışılıyor” diyorsunuz.
Ben değerli dostuma şunu hatırlatmak istiyorum. Bakın bu
durum yasal olarak kuşatılamaz.
Eğer yasama organı yani milletvekillerinin verdiği
411 oy ile bir karar çıkarıyor ve bu yargı tarafından
yok sayılıyorsa, yasama ve yargı kuşatılma altına
alınıyor diyemezsiniz!
Ama bugün yasama da yürütme de yargı tarafından
kuşatılmıştır” Biz önyargısız davranacağınız, ama siz bize
önyargılı davranacaksınız bu açıklamaları yapacaksınız.”
İktidar AK Parti iktidarı, rahatsızlık buradan geliyor.
Dolayısıyla bunlar millete karşı. Ama ben şunu
hatırlatıyorum; kim olursanız olun, hiçbiriniz
bu makamlarda kalıcı değilsiniz, biz de değiliz.
Amaç, “şu gök kubbede hoş bir sada bırakmaktır”
söyledikleriniz hukuka uygun olsun, diyerek konuşmalarını
sürdürdü…
SETA’nın (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları
Vakfı) 09 Nisan 2010 Cuma günü düzenlediği panelde,
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap
Coşkun tarafından hazırlanan “Yargının Çıkmazı: Devlet
mi, Adalet mi?” başlıklı SETA Analiz raporunda kamuoyu
ile şunlar paylaşıldı:
Toplumsal değişim ve dönüşüm süreçlerinde yargı
makamlarının pozisyonu hayati derecede önemlidir.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 73
91. Siyasete Yön Veren Aktörler
Tarafsız ve bağımsız bir şekilde işleyen ve adaleti temin
etme hassasiyetiyle hareket eden bir yargı, hem değişimin
daha az sancılı geçmesine hem de demokratik istikrarın daha
kısa sürede tesis edilmesine katkı sunar. Ancak ideolojik
öncülleri rehber edinen ve tarafsızlığı ve bağımsızlığına dair
üzerinde kuşkular bulunan bir yargı ise, değişim sürecindeki
sıkıntıların daha da derinleşmesine neden olur.
Türkiye bugün önemli bir değişim ve dönüşüm sürecini
yaşıyor; ancak yargı makamlarının bu süreci kolaylaştırıcı
bir işlev gördükleri söylenemez. Çünkü yargı, kendisini
siyasal konularda bir taraf olarak konumlandırıyor, bu
nedenle de her zaman toplumsal tartışmaların merkezinde
bulunuyor.
Yargının, demokratik ve hukuki değerlerin savunuculuğunu
üstlenmemesi, hem halkın yargıya olan güveninin her
geçen gün azalmasına neden oluyor hem de ülkenin içinde
bulunduğu değişim sürecinin daha zor ve daha çatışmalı
geçmesine yol açıyor.
Yargının siyasi nitelikli gerilimlerde taraf olmasının ve
daima tartışmaların odağında bulunmasının nedeni,
mevcut sistemin yargıya biçtiği roldür.
Temelleri 1960 darbesinden sonra atılan ve 1980 darbesiyle
de tahkim edilen bu sistem, ikili bir iktidar yapısına dayanıyor.
Temel kodu “halkın tercihine duyulan güvensizlik”
olan bu sistem, parlamenter üstünlüğü kayıt ve çekincelere
bağlıyor ve iktidarın kullanımına sivil ve askeri bürokrasiyi
ortak ediyor. Bu sistemin bir tarafında demokratik kurumlar,
diğer tarafında ise bürokratik kurumlar bulunuyor.
74
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
92. Öteki Siyaset
Bu sistemin bir tarafında demokratik kurumlar,
diğer tarafında ise bürokratik kurumlar bulunuyor.
Yargı kurumlarına düşen rol, devlet iktidarını korumak
ve resmi ideolojinin öngörülerine uygun bir tutum
geliştirmek için yasal ve yargısal tedbirleri geliştirmek ve
icra etmektir.
Son yarım yüzyıllık tecrübe, yargı mensuplarının büyük bir
bölümünün kendilerine biçilen rolü içselleştirdiklerini ve
buna uygun olarak davrandıklarını göstermektedir.
Başta yüksek mahkemeler olmak üzere, çeşitli
mahkemelerin verdiği kararlara bakıldığında, eğer yargı
bazı güç odaklarını gereği gibi yargılamaktan kaçınırsa, hem
yurttaşların yasalar karşısında eşitliğini ortadan kaldırır hem
de insanların hukuka ve adalete olan güvenlerini yerle bir
eder.
Türkiye’de mevcut durum, yargı kurumlarında bir reform
programını zorunlu kılmaktadır.
Türkiye, yargıdan kaynaklanan sıkıntılarını azaltmak için,
adaleti esas alan, ulusal hukuku uluslararası temel hukuki
değerlerle uyumlulaştıran, hukuk uygulayıcılarına hak
eksenli bir hukuki yaklaşım kazandırmayı amaçlayan ve
yargı makamlarını toplumun iradesiyle ilişkilendiren bir
reform programını ivedilikle hazırlamalı ve uygulamaya
sokmalıdır.
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 75
93. Siyasete Yön Veren Aktörler
Yargı reformu acil hale gelmiştir. “TÜRK MİLLETİ
ADINA” diye karar veren yargının aslında milletle veya
halkla organik bağlantısı zayıflarken ve sorgulanırken
bu durum, halka karşı sorumluluk duygusu olmayan bir
yargıçlar devleti görüntüsü vermektedir.
Bu sebeple yüksek yargı organlarının üyelerinin
çoğunluğunun T.B.M.M, STK ve yargıçlar tarafından
seçilmesini temin eden, parti kapatmayı zorlaştıran bir
yargı reformu acilen yapılmalıdır.
Yargı mensupları siyaset yapma yasağına rağmen her zaman
siyasetin tam ortasında olmuşlar ve önemli dönemeçlerde
de siyasetin baş aktörlerini oynamışlardır.
Halkın gönlünde taht kurmuş, zamanın İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı, bugünün ise Başbakanı Sayın Recep
Tayyip ERDOĞAN’ın; orijinali Selçuklu Hükümdarı
Alp ARSLAN’a ait olan ve Ziya GÖKALP’in kaleme
aldığı “minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler
kışlamız müminler asker” dizelerini okuduğu için, hapse
mahkum edilmesinin hukukla ve insan haklarıyla ne
kadar bağdaştığını da yargıdaki çifte standart uygulanan
bürokrasinin varlığı anlamında kamuoyunun ve vicdanların
takdirine sunuyoruz…
“…minareler süngü, kubbeler miğfer,
camiler kışlamız müminler asker”
dizelerini okuduğu için
hapse mahkum edilmesinin...
76
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
94. Öteki Siyaset
Anayasamızda Cumhurbaşkanı’nın seçimi ile ilgili
toplanma ve seçilme yeter sayısı belliyken ve daha önceki
Cumhurbaşkanları’nın seçimi de aynı usul ve esaslar ile
yapılmış iken, Sayın Abdullah GÜL’ün seçiminde
yapılan uygulama da ise hukuk hiçe sayılmış,
takınılan tavırda, demokrasiye, adalete ve siyasetin
etiğine uygun düşmemiştir.
Cumhurbaşkanı olduktan sonrada aynı hukuksuzluğun
devam etmesi, kasıtlı bir tavır ve tam bir Anayasa ihlali
olduğu, Cumhurbaşkanı Anayasa’da yer alan vatan hainliği
dışında yargılanamaz denildiği halde, yargı tarafından
yargılanabilir hükmüne vardığı da hatırlanmalıdır!
“Adaletin gecikmesi ne kadar adaletsizlik ise
haksızlığa baş kaldırmayanlarında,
onlardan gelecek her kötülüğe katlanmaları
kaçanılmaz hal alacaktır.”
Adaleti hukukta arayan milletimiz, atalarımızın dediği gibi
“et kokunca tuzlarsın, acaba tuz kokunca neylersin?”
sorusunu aklına getirmez mi sormaz mı?...
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 77
96. Öteki Siyaset
FEZA PİLOTU
Yirminci yüzyılın ablak yüzlü pilotu!
Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu?
Bir odun parçasına at diye binen çocuk
Başında çelik külah, sırtında plastik gocuk.
Uzakları yenmiş Fatih edasındasın!
Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın...
Allah’a dil çıkarır gibi küstah bir yarış...
Farkında değilsin ki, Ay Dünya’ya bir karış...
Kavanozda, kendini deryada sanan balık;
Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kalabalık;
Fezada ‘Allah diye bir şey yok’ iddiası;
Gel gör, kaç füzeye denk, bir mü’minin duası;
Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;
Güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler.
Bilmediler; kalptedir, kalptedir asıl feza;
Kalptedir, olumsuzluk kefili kutsi imza.
Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;
Bizdedir ve bizdedir Arş’a giden astronot...
Bizimkiler ışığa gem vururda binerler;
Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler..
Necip Fazıl KISAKÜREK
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 79
98. Öteki Siyaset
Akademik Çevreler
Üniversiteler herkesin bildiği üzere, bilim insanı yetiştiren
ve bilime hizmet eden çevreler olarak bilinir. Ancak,
uygulamada her yerde olduğu gibi insanın olduğu yerde
farklı düşüncelerde tezahür edecektir. Sonuçta herkesin
bir siyasi tercihi olduğu gibi, akademisyenlerimizin de
özgürlükler bağlamında siyasi tercihleri elbetteki olacaktır.
Türkiye’de bu zaman zaman amacın dışına çıktığı gibi,
bir takım farklı kamplaşmaları ve ideolojik yaklaşımları da
beraberinde getirmiştir.
Empati yaparak sadece kendileri gibi düşünenlerin özgür
düşünceleri değil, kendileri gibi düşünmeyenlere de
özgür düşünce hakları tanımalarından yanayız. Bu nokta
Voltaire’nin, “Fikirlerinizi ve söylediklerinizi asla kabul
edemem..Ama onları söyleme hakkını ölünceye kadar
savunurum” sözünü hatırlatmakta fayda görüyoruz. Bu
ölçünün zamanla objektif kriterlerden uzaklaşıp, subjektif
uygulamalara sebebiyet verdiği ve bunun da telafisi mümkün
olmayan yanlış yönlendirmelere ve sonuçlara sürüklediği
de apaçık ortadadır.
"Fikirlerini ve söylediklerini asla kabul edemem.
Ama onları söyleme hakkını ölünceye kadar
savunurum."
Aydın olduğunu ifade edenler halkı aydınlatmıyorlar, tam
tersine karanlığa itiyorlarsa acaba bu aydınlık neyi ifade
etmektedir ?
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 81
99. Siyasete Yön Veren Aktörler
Sivil Toplum Kuruluşları ve Dini Cemaatler
Sivil Toplum Kuruluşlarının toplumların karmaşık bir
nitelik kazandığı, birçok güç odağının oluştuğu, talep
ve beklentilerin büyük bir hızla değiştiği günümüz
koşullarında, siyasetin akışını ve siyasetçiyi etkileme
noktasında son derece önem arz eden bir model olarak
karşımıza çıktığını görmekteyiz.
İnsanların ortak bakış açıları, çıkar ilişkileri duyarlılık
temelinde gönüllü olarak bir araya gelerek, devletin hukuki,
idari, üretici ve kültürel organlarının dışındaki alanda
meydana getirdikleri dernek vakıf, sivil girişim, platform,
ilişki ağı vb.’ lerinden oluşan yapılara da zaman zaman
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaç, siyasette ve bürokraside
etkisini ciddi manada göstermektedir.
Sivil Toplum tanımı zor bir kavram olmakla birlikte; özellikle
sivil toplum ve devlet ilişkisi konusunda birbirini besleyen
veya birbirleriyle çelişen çeşitli teorileri de beraberinde
getirmiştir.
John LOCKE sivil toplumun tümüyle devletten bağımsız
olduğunu savunup, görevinin devleti kontrol etmek
olduğunu öne sürerken, Konrad ADENAUER, anti
politika savıyla sivil toplumun devlete bir alternatif olduğunu
iddia etmektedir.
Montesquiue ise daha birleştirici bir yaklaşımla devlet
ile sivil toplum arasında keskin bir çizgi olmadığını ve sivil
toplumun devlete toplumsal katılımı sağlaması için destek
82
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN
100. Öteki Siyaset
olmakla sorumlu olduğunu savunmaktadır. Sivil toplum
ve demokrasi üzerine tartışmaların kilit sorularından
biri STK’ların demokrasinin ajanı mı yoksa sonucu mu
olduğudur!
STK’ların demokrasiye katkıda bulunmalarının güncel rolleri
yurttaşlar arasında demokratik değerlerin savunulması,
temsil edilmeyen grupların güçlendirilmesi, katılımcı
demokrasinin sağlanması ve ekonomik reforma katkıda
bulunulması olarak ta özetlenebilir.
Fritz LANG bunlara ek olarak, STK’ların hükümet ve
yurttaşlar arasında arabuluculuk yaptığını savunmakta ve
böylelikle farklı ilgi ve isteklere sahip aktörler arasında
köprüler kurarak kamusal alanlar yaratmakta ve kurum
içi yapıları ve karar alma mekanizmalarının yarattığı
örnekler sayesinde bir demokrasi kültürünün oluşmasına
katkı sağladığından söz etmektedir.
“STK’ların ekonomik reforma katkısı konusunda yaşanan
ikilemlerse, STK’ların neo-liberal bağlamda sistemin ajanları
olarak kabul edilip sistem karşıtları tarafından kapitalizmin
uşakları olarak itham edilmeleri realitesinde yatmaktadır”.
Sivil toplum, kamu bilincinin gelişebildiği, demokratik
katılıma imkan veren ve iletişime açık bir alandır. Dayanışma
içinde harekete geçmek ve iletişim kurmak için bir grup
insana ihtiyaç vardır.
STK’ların en belirgin özellikleri, sadece kendi amaç ve
değerlerine hizmet etmemeleri, hükümetlerden, kamu
makamlarından ve siyasi partilerden bağımsız olmaları,
Yusuf GÖKDOĞAN • Mustafa KALABALIK 83
101. Siyasete Yön Veren Aktörler
ticari çıkar gözetmemeleri ve kar amacı gütmemeleri
ve merkezi otorite ile vatandaş arasında arabuluculuk
yapmalarıdır.
Sivil toplum, örgütlü toplumdur. Dini kuruluşlardan spor
ya da doğa klüplerine, hayır kuruluşlarından halk sağlığı
kuruluşlarına, afet yardımından kültür kuruluşlarına kadar
her çeşit gönüllü kuruluş, dünyanın her yerinde tarih
boyunca toplumdaki insanların ihtiyaçlarını karşılayarak
önemli bir rol oynamışlardır.
Birey ile devlet arasında yer alan bu koskoca toplumsal
yaşam alanında ortak yarara ya da değişik toplum kesimleri
yararına yönelik olarak etkinlik gösteren toplumumuzda da
bütün alanları olduğu gibi siyasetin odağını da belirlemede
etken rol oynamaktadır.
Toplumdaki belli insan gruplarını veya tüm toplumu
ilgilendiren sorun ve konularla ilgili olarak harekete geçip,
başka araçlarla sesini yeterince duyuramayanların sesi
olarak varlığını gösterirler.
Türkiye’de STK’lar, siyasi partileri, vakıfları, dernekleri,
sanayi ve ticaret odalarını, meslek örgütlerini, üniversiteleri,
sendikaları, farklı platform ve yurttaş girişimlerini vb. içine
almaktadır.
Küreselleşen dünyada halkla ilişkiler politikası oluşturmak
veya oluşturulan politikanın ayrıntılarını belirlemek için;
kamuoyu araştırmaları, medya takibi, kişisel başvurular,
kamuoyu önderleriyle görüşme gibi geleneksel yöntemler
yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla, toplumun çok farklı
84
Mustafa KALABALIK • Yusuf GÖKDOĞAN