1. Hz. Muhammed insan olarak bizden
farklı bir kişi değildi. Onun da bir
ailesi, akrabaları, arkadaşları vardı. O
da her çocuk gibi
güler, ağlar, oynar, eğlenir ve
üzülürdü. Bizim gibi yer, içer, gezer
ve dolaşırdı.
Bununla ilgili olarak Kur’an-ı
Kerim’de, “De ki: Ben de ancak sizin
gibi bir insanım…” buyrulur. Hz.
Muhammed, çocukluk ve gençlik
yıllarını annesi, sütannesi, dedesi ve
amcasının yanında geçirmiştir.
Kırk yaşından sonra Allah ona
peygamberlik görevi vermiş, o da
insanları iyiye, doğruya ve güzele
çağırmıştır.
2. Hz. Muhammed, 20 Nisan 571 Pazartesi günü Mekke’de
babasından kalan Evde gözlerini dünyaya açtı.
Muhammed’in doğumu dedesi Abdülmuttalip’e haber
verildi. Dedesi sevinçle hemen eve geldi. Torununu
kucağına alarak Kâbe’ye götürdü. Allah’a şükretti ve
torununa Muhammed adını koydu.
3. Hz. Muhammed’in doğduğu
dönemde Mekke’de bir gelenek
vardı. Yeni doğan çocuklar
sütannelere verilirdi.
Mekke’nin havası çok sıcak
olduğundan küçük çocukların
gelişimine pek uygun olmadığı
düşünülürdü. Mekke dışından
sütanneleri gelir ve çocukları
alarak para karşılığında bir süre
onlara bakarlardı. Böylece
çocuklar; havası temiz, daha serin
yerlerde sağlıklı olarak büyürdü.
4. Dedesi hz.muhammedin Ebu Talip’in yanında kalmasına karar
verdi. Hz.Muhammed sekiz yaşına geldiğinde dedesi de vefat etti.
Dedesinin vefatından sonra bakımını amcası
Ebu Talip üstlendi. Ebu Talip ve eşi
Fatıma Hanım onu çok sevdiler. Öyle ki
onu öz çocuklarından ayırmadılar.
Hz. Muhammed de onları çok sever
ve saygıda kusur etmezdi. Fatıma Hanım’ı
bir anne gibi severdi. Nitekim o vefat ettiğinde,
“Bugün sanki annem vefat etti.” demiştir.
Hz. Muhammed’in gençlik yıllarının çoğu
amcası Ebu Talip’in yanında geçti.Amcası ticaretle uğraşıyordu. Hz.
Muhammed gençliğinin ilk dönemlerinde amcasıyla birlikte Şam’a
gitti. Bu onun Arabistan dışına yaptığı ilk yolculuktu.
5. Amcasının yanında ticaret yapmayı öğrendi ve gençlik hayatını
çalışarak geçirdi. O, bir defasında da amcası Zübeyir’le Yemen’e
gitmişti. Mekkeliler, en değerli eşyalarını rahatlıkla genç
Muhammed’e teslim ederlerdi.
O, güzel ahlakı ve dürüstlüğü ile herkesin güvenini kazanmıştı.
Bu yüzden ona dürüst ve güvenilir anlamına gelen “el-Emin”
lakabını vermişlerdir. Mekke’nin en zenginlerinden olan Hatice
adında bir hanımefendi vardı.Hz. Muhammed’in güvenilir ve
dürüst olduğunu duymuştu
Hz.Muhammed’e ticaret ortaklığı teklif etti. Yirmi beş yaşlarında
olan genç Muhammed, bu teklifi kabul etti. Böylece Hz. Hatice’nin
kervanının başında Şam’a gitti. Bu ortaklık neticesinde yapılan
ticaretten Hatice’ye çok kâr sağladı. Hz. Hatice ile Hz.Muhammed
arasındaki bu ortaklık birbirlerini yakından tanımalarına neden
oldu.
6. Muhammed’e ticaret ortaklığı teklif etti. Yirmi beş yaşlarında olan genç
Muhammed, bu teklifi kabul etti. Böylece Hz. Hatice’nin kervanının başında
Şam’a gitti. Bu ortaklık neticesinde yapılan ticaretten Hatice’ye çok kâr
sağladı. Hz. Hatice ile Hz.
Muhammed arasındaki bu ortaklık birbirlerini yakından tanımalarına neden
oldu.
Hz. Hatice; ahlaklı, dürüst, zeki ve becerikli bir hanımdı. Hz. Muhammed’in
dürüstlüğü Hatice’yi son derece etkilemişti. Daha sonra akrabaların da
aracılığı ile Hz. Muhammed ve Hz. Hatice evlendiler.
Hz. Hatice ve Hz. Muhammed çok mutlu ve uyumlu bir evlilik yaşadılar. Hz.
Hatice, Hz. Muhammed’e her konuda destek olurdu. Zorda kaldığı
zamanlarda hep onun yanındaydı. Ona güvenir ve inanırdı.
Hz. Muhammed de onu çok severdi. Ona her konuda yardımcı olurdu. Bu
mutlu evlilikten dördü kız, ikisi erkek, altı çocukları olmuştur. Erkek
çocukları; Kasım ve Abdullah’tır. Kız çocukları ise Zeynep, Rukiye, Ümmü
Gülsüm ve Fatıma’dır.