SlideShare ist ein Scribd-Unternehmen logo
1 von 19
Downloaden Sie, um offline zu lesen
Qualitas e-sayı
SAP ile ilgili bu yazıyı hazırlamak için Pro-
dea Bilgi Teknolojileri genel müdürü Mehmet
TARGUN’ dan bilgi aldık.
	 SAPyazılımınıanlamakiçinbuyazılıma
neden ihtiyaç duyulduğu ve nasıl ortaya çıktığı
bilinmelidir. Aslında her şey bilgisayar sistem-
lerinin gelişmesiyle birlikte insanların artık
üretimle ilgili planlama süreçlerini bilgisayar
sistemlerine taşıma ihtiyacıyla başlamıştır. Bir
şirket iş sürecinde devamlılığını koruyabilmek
için malzeme ihtiyacından stok durumuna,
üretim programından satış işlemlerine kadar
her aşamayı planlamalı ve bu aşamaların kay-
dını tutmalıdır. Teknoloji ilerledikçe dünya ile
birlikte pazarlar gelişir hem bireylerin hem de
şirketlerin ihtiyaçları büyür. Bilgisayar sistem-
lerinin gereksinim de burada başlar. Kurum-
ların üretimle ilgili bütün verileri kayda alması
gerekiyor ve işin içine artık insan kaynakları,
stok hareketleri, maliyet, muhasebe, finans gi-
riyor ve ERP dediğimiz kavram ortaya çıkıyor.
İnsanların ihtiyacı ile birlikte verilen hizmet de
ilerlemeye devam ediyor ve gelişen ekonomi
ile dünya ticareti ile birlikte ‘Colloboration’
denilen işbirliği kavramı ortaya çıkıyor yani
artık alt çalışanlardan müşteriye kadar hatta
devlet ve bankalar bile hizmet veren kurumun
bir parçası oluyor ve kurumların bunları bir
ekosistem içerisinde yönetmesi gerekiyor. Bu
ilişkiyi bilgisayar ağları üzerinden kurmaktan
ziyade verileri onlarla paylaşmak ve onlar-
la birlikte yönetmek, planları onlarla birlikte
yapmak ve iş süreçlerine karşılıklı olarak dâhil
olmak gerekiyor ki bu durum da küçük büyük
her şirketi zorunlu olarak evrenselleştiriy-
or. İşletmeler artık kendi başlarına bir değer
etmezler ve ekosistemin parçası olmak zo-
rundadırlar. Bu durum da işletmeler için
farklı yazılımların ihtiyacını ortaya çıkarır.
Bu yazılımlarla birlikte ürünün hazırlanışın-
dan tüketicinin eline geçmesi sürecine kadar
her adımda iş yapan parçaların kendi arasın-
da bile bir sistem oluşturmasını sağlar. Bu
yazılımlar küçükten büyüğe her firmanın, is-
letmenin, kurumun ihtiyacı olan araçlardır ve
piyasada bu araçların firmaların ihtiyaçlarına
göre birçok farklı formları mevcuttur. Bunlar
uygulamaya açık paketlerdir. Örneğin bir çi-
mento şirketiyle bir marketin planlaması aynı
değildir hatta iki ayrı marketin bile planla-
SAP Nedir?
SAP Yazılımı İşletmeler İçin Ne Kadar Önemlidir? Baybars Can
ması farklıdır işte bu yüzden iş sürecini ken-
di ihtiyacına ve çevresindeki ekosisteme bağlı
yürütecek yazılımlara ihtiyaç duyarlar. SAP
bu araçlardan biridir. Bu paketler alındıktan
sonra uygulama projesi başlar. Bir işletmenin
ihtiyacı gör önüne alındığında bütün bu süreç
oldukça karmaşık bir hal alır. Birçok farklı al-
anda hizmet veren farklı anlayışta kurumlar
vardır ve bu kurumların ihtiyacını karşılay-
abilmek için bu yazılımların oldukça esnek
olması gerekir. Bu yazılım paketlerini alan
kurumların sistemi sorunsuz kullanabilm-
eleri için danışmanlık almaları gerekir tabi
bu danışmanlık için de uzman olmak gere-
kir. Şirketler kendi iş süreçlerini kontrol ede-
bilmek için aldıkları bu yazılımlar sonuç iti-
bariyle birer üründür ve şirketlerin de bunları
satın alırken bu ürünleri, tasarlayıcılarını ve
danışmanlarını sınamaları gerekir. Ürünün
kurulumundan sonra danışmanlık anlamın-
da yeterli destek verilip verilmeme durumu
kurum için hayati önem taşır. Bununla bir-
likte bu yazılım paketlerinin şirketin bünye-
sine uygun olup olmaması, güncel ve so-
runsuz olması, gelişime açık olması hatta
referanslarının olması önemli hale gelir. SAP
bu yazılımlar içinde en köklü olanıdır ve en
yaygın kullanılanıdır. Rakipleri içinde Pazar
lideridir.Türkiye’de akla gelen en büyük şir-
ketler kendi bünyelerinde SAP kullanırlar. Bu
anlamda büyük bir gücü olan SAP dünyada en
büyük uygulama geliştiricisidir. SAP yazılım
firması ise Microsoft’tan sonra dünyanın en
büyük kurumsal yazılım firmasıdır. Müşteril-
erine 2 milyon farklı ürün sunar ve yaklaşık
400 tanesi Türkiye’dedir.Türkiye’de SAP üzer-
ine 30 civarında şirket vardır ki kurumların ve
bireylerin ihtiyaçlarına oranla bu sayı atmak-
tadır. SAP, kurumlar için bu denli büyük bir
önem taşıdığından büyük şirketler danışman-
lık firmalarının yanı sıra uzman SAP uygu-
layıcılarını kendi bünyelerinde çalıştırmak
için işe alırlar. Görünen odur ki SAP geleceği
olan ve dünya genelinde hızla büyüyen bir iş
alanı olmaktadır.
Gün geçtikçe artan akıllı telefon kul-
lanımı ile beraber pazarın önde gelen mo-
bil işletim sistemleri Android ve Ios’un da
rekabeti günden güne artmakta. 2012’nin son
çeyreğinde pazar payını %75’e çıkaran An-
droid, tüm dünyada en çok kullanılan olmayı
da başardı. Ios ise %15lik pazar payına sahip
olmasına rağmen marka bazında bakıldığında
önemli bir konumda bulunduğu söylenebilir.
Bu yazıda Android ve Ios’un farklarını 7 başlık
altında inceleyeceğiz.
Uygulama Sayısı
Ios 2012 yılı başında App Store’daki uygu-
lama sayısının fazla olması bu kategoride lid-
er konumdaydı fakat yıl sonunda Android,
Google Play Store’un uygulama sayısını
700.000’nin üzerine çıkararak Ios’u yakalamış
oldu. Uygulamaların birçoğunun ilk önce Ios
için hazırlanıp daha sonradan Android’e port
edilmesi uygulamaların Android platformun-
da az da olsa zaman zaman verim kaybetmes-
ine neden olabiliyor.
Kişiselleştirilebilirlik ve Çeşitlilik
Android’in tercih edilmesindeki en büyük et-
kenlerden biri de kişiselleştirilebilir olmasıdır.
Kullanıcılar kendi tercihine göre Android
üzerinde birçok değişiklik yapabilir. Ayrıca
açık kaynak koduna sahip olduğundan dolayı
firmalar kullanıcılarına farklı arayüzler tasar-
layıp telefona yeni özellikler de kazandırabilir.
Bu sayede Android telefonlar çeşitlilik kazanır
ve kullanıcılar bunlar arasından seçim yapa-
bilir. Ios’ta ise telefonu özelleştirmek için size
fazla bir seçenek sunulmuyor ve çeşitliliği bu-
lunmadığı için de genellikle kullanıcılar tele-
fonlarına sadece fiziksel değişiklikler yaparak
kişiselleştirebiliyorlar.
Kolay Kullanım
	 Detaylarla uğraşmak istemeyenler için
en iyi mobil sistem Ios’tur çünkü kullanımı
çok basittir. Sade bir yapıya sahip olduğundan
daha önceden akıllı telefon hiç kullanmamış
birisi bile kısa bir sürede Ios’u kullanmayı
öğrenebilir. Android telefonlar ise detayları
seven kullanıcılara yöneliktir ve deneyim ge-
rektirir. Daha karmaşık bir yapıya sahip old-
uğundan kullanıcılar aylar sonra bile yeni
özellikler keşfedebilir.
	 Kararlılık
	 Ios’un kararlı bir yapıya sahip olması ve
kullanıcıya minimum hata ile sunulması An-
Android vs Ios Eren Berk Erdoğan
droid karşısındaki en büyük kozlarından bir
tanesidir. Aylarca kullanımdan sonra bile her-
hangi bir donma veya kasılma yaşamazsınız.
Android’te ise durum biraz farklıdır. Goo-
gle’ın yayınlamış olduğu saf Android sürüm-
leri çok kararlı bir yapıya sahiptir fakat bu
sürüm Google’ın Nexus modelleri haricinde
pek kullanılmadığından, firma geliştiricileri-
nin eklemeleriyle yayınlanan sürümlerde bazı
hatalarla ve yavaşlamayla karşılaşmak müm-
kündür.
Geriye Uyumluluk
Ios güncellemelerinin eski modelleri de
desteklemesi telefonun uzun bir zaman sonra
bile güncel kalmasını sağlıyor. Android’te ise
güncellemeler saf sürüm kullanan modelle-
rde sorun yaratmazken kendi yazılımlarını
geliştiren firmalarda güncellemeler sıkıntı
yaratabilir. Telefona güncelleme verip ver-
memek tamamen firmalara ve diğer üçüncü
geliştiricilere kalmıştır. Ayrıca geriye uyumlu-
luk konusunda da donanımsal farklar dolayı
tam bir uyumluluk söz konusu değildir.
Donanımsal Destek ve Artırılabil-
ir Hafıza
Android’in yüzlerce farklı üründe kul-
lanılabiliyor olması donanımsal desteğinin
fazla olmasından kaynaklanır. Bu sayede te-
mel bir kullanıcı seviyesinden en üst düzey
kullanıcılara kadar geniş bir yelpazede yer alır.
Gelişmiş teknolojilere uyumluluk konusunda
da Android oldukça başarılıdır. Ios ise sadece
iPhone, iPod Touch ve iPad’lerde kullanılıyor
ve bu yüzden her ne kadar donanım desteği
sadece bu cihazlarda kullanılan donanıma
has olsa da bu, Ios’a kararlılık olarak geri dön-
mektedir. Ios’un en büyük eksikliği ise hafı-
za kartı desteğinin olmamasıdır ve sonradan
artırılabilir hafıza desteği olmadığından satın
alırken mutlaka depolama kapasitesi göz
önüne alınarak ürün tercihi yapılmalıdır.
Moda ve Yenilikçilik
Ios cihazların tercih edilmesi biraz da
Apple’ın teknolojiyi moda haline getirmesi-
yle ilgilidir. Ios cihazlar genellikle piyasadaki
benzer cihazlarla kıyaslandığında daha pahalı
olan ürünlerdir. Kullanıcılar tarafından seçkin
ürünler olarak değerlendirilmesi, popüler
kültürde Ios sistemlerin yaygın bir hale gelme-
sini sağlamıştır. Modern tasarım ve yenilikçi
yapısıyla kullanıcılarını her yeni ürünle et-
kileyebilen Apple, Ios ile Siri gibi birçok ilke
imza atmıştır. Tüm bu nedenlerden dolayı yeni
çıkacak ürünün özellikleri daha tam olarak
netleşmemişken bile ön siparişlerin tamamını
doluyor. Android de yenilikçi bir yapıya sahip
olmasına rağmen, yenilikler çoğunlukla firma
geliştiricilerine bağlıdır ve bu nedenle de her
üründe aynı özelliği görmek mümkün olmay-
abilir. Piyasanın lider konumundaki marka-
lara baktığımızda Samsung’un Pop-up Play
ve Multi-view özelliği gibi gördüğümüz çeşitli
yazılımsal yenilikler, Android’i ciddi bir şekil-
de Ios yerine tercih etme nedeni haline getiri-
yor.
Genel çerçevede baktığımızda Android’i
veya Ios’u tercih etmenin kişiden kişiye göre
değişebilecek bir yapıda olduğunu görüyoruz.
Hem hatalardan arındırılmış kararlı bir yapıya
sahip ve kullanımı basit bir sistem istiyor-
sanız hem de detaylarla boğulmak istemiyor
ve telefonunuzla teknoloji modasına uymak
istiyorsanız Ios sizin için doğru bir seçim ola-
bilir. Öte yandan, ürün çeşidinin bol olduğu,
kişiselleştirilebilirvedetaylaraulaşabileceğiniz
bir sistemin yanında artırılabilir hafıza özelliği
ve yenilikçi bir anlayışa daha uygun fiyatlarla
ulaşmak istiyorsanız tercihinizi Android’ten
yana kullanabilirsiniz.
Yıldız Teknik Üniversitesi
Economics
2002 – 2008
Beykent Üniversitesi
Management Information Systems, General
2011
Ideasoft’un projeleri nelerdir?Neler
yapıyor?
--‘’İşinizi İnternete Taşıyın’’ projesi
kapsamında yazılımlarımızı belli bir ölçeğe
göre küçülterek onların ilk etapta işlerini
karşılayacak şekilde ücretsiz olarak veriyoruz.
1 sene boyunca ücretsiz olarak devam ediyor.
Ücretsiz yazılım vermenin dışında,küçük
ölçekli firmalarında sisteme dahil olmaları
adına çalışmalar yapılmakta mesela Balıke-
sir’de turistik yerlerde oraya gelen turistlere
bir defalığına hizmet verilebiliyor.İnterne-
tle tanışmamışlar.Bu insanların da işlerini
geliştirmeleri adına Türkiye’nin birçok ilinde
eğitimler düzenlendi.
Türkiye e-ticarette dünyanın
neresinde?
--Kullanıcı sayısı artışı oldukça yüksek
olsa da Amerika,İngiltere gibi ülkeler ka-
dar hacmimiz yok.İnternet kullanıcımız ve
e-alışveriş oranı da yüksek değil.Amerika’nın
e-ticarette büyük olmasının nedeni Amer-
ika’nın yüzölçümünün büyük olmasıdır.
Amerika’da parakende sektörünün %10’u
internetten dönerken bu oran Türkiye’de
sadece %1.
Bu sektörde kıyaslanacak ülkeler bize benzer
özelliklerde olmalı.İtalya,İspanya,Polonya
gibi ülkeler ile Türkiye’yi kıyaslayabiliriz.
Sektörde ki büyüme %3-5 olacaktır.Bu da
Türkiye’nin sektördeki büyümesinin sınırı
olacaktır.
E-Ticaret neden tercih ediliyor ve sizce
güvenli bir sektör mü?
--Amerika’da %10’a çıkmasının nedeni
mesafelerin fazla oluşu.Alışveriş yapmak için
şehre inmek ve yol katetemek insanlara zor
geliyor.İstanbulda ise bildiğim kadarıyla yak-
laşık 250 tane alışveriş merkezi var ve ulaşım
kolay.Akdeniz ülkesi etkisi var ve dışarı
çıkmak seviliyor.En önemlisi ürüne ulaşımın
kolay olması.
Türk insanı sizce e-ticarete uygun insan-
lar mı?Geleneksel yolları tercih etmek-
ten vazgeçip yeni çağa ayak uydurmada
naşarılı olabilinir mi?Bu durumu nasıl
değerlendirirsiniz?
--İnternet üzerinden alışveriş yaptığı
düşünülen insan sayısı 6 milyon yani yaklaşık
%10.Bu insanlar hayatlarında en az 1 defa in-
ternet üzerinden alışveriş yapmış. Düşük bir
oran.Giyim sektöründeki e-ticaret sitelerinde
ciddi bir talep artışı var.Sektörün önde gelen
markalarının da e-ticareti desteklemesi bu
sektör açısından önemli bir nokta. Stokların
internet üzerinden bitirilmesi önemli bir
Seyhun Recep Özkara Röportaj
olay.
E-ticaret siteleri ve özellikle fırsat siteleri
olarak adlandıracağımız sitelerde verilen
hizmet ile vadedilen hizmet arasında
uçurumlar olabiliyor.Bu durumu nasıl
değerlendirirsiniz ?
--E-Ticaret sitelerinin önündeki en büyük
sorunlardan
biri site aracılığı
ile hizmet
sunan işlet-
menin,hizmeti
doğru verilip
verilmediğinin
kontrolünü
sağlayacak
mekanizmanın
kurulma-
masıdır.Almış
olunan hizmet
ile vadedilen
hizmet arasın-
daki fark ned-
eniyle bu tarz
sitelerde de
ciddi bir ta-
lep düşüklüğü
yaşanıyor ve
birçok sitede
kapanmak du-
rumunda kaldı.
Ürünlerinizi
e-ticaret si-
teleri üzerin-
den sunuyor
musunuz?
--Ürünlerin
satışı inter-
net üzerinden
yapılıyor.Ancak
e-ticaret sitelerinde satışı yapılmıyor.Port-
föyümüzdeki şirketlerin bütün ürünlerini to-
playarak satışa sunan bir platform ile bu müm-
kün olabilir ancak şuan böyle bir şey gerekli ve
mantıklı değil.
Aslınur Çağırdar
İstanbul Teknik Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği
1980 – 1984
Nasıl bir Üniversite hayatı geçirdiniz?
--Öğrenciyken çalışıyordum.Bütün öğrenci ark-
adaşlara da tavsiye ederim.Okul bittiğinde bir işe
başvurduğunuzda yüzlerce kişi aynı pozisyona
başvuruyor.Sizi farklı kılacak şey deneyimleriniz.
Bunu öğrenciyken elde etmeniz mümkün.Nere-
de çalıştığınız da çok önemli değil.Okullar genel
bilgiler verir ve ilk başta piyasada işinize yaramaz.
Bu şekilde erken iş hayatına girdiğinizde piyasa-
da kısa dönemli programlar kullanarak sertifika
almak avantajdır.Beşeri ilişkileri de mutlaka iyi
yönetmek gerekir.
Genel olarak Yönetici pozisyonunda
çalışmanızda bölümünüzün etkisi
oldu mu ?
--Tabii ki faydası oldu.
Yüksek lisans avantaj mıdır?
--Çok fazla bir fark yarattığını düşünmüyorum.
Yüksek lisansın okul biter bitmez yapılması ver-
imli değil.Biraz iş deneyimi gerekiyor.Çalışırken
yapılması daha iyi olur.
İnternet Bankacılığında son gelişmel-
eri nasıl yorumlarsınız ?
--İnternet bankacılığı mobil bankacılığa dönüyor.
Bunun nedeni de internette yapılacak şeyler-
in artık kısıtlı hale gelmesi.Mobilde geliştirilen
uygulamalar ve yenilikler sayesinde 2015 yılında
mobil bankacılığın internet bankacılığını geçeceği
öngörülüyor.
Uygulamaların güvenliği hakkında ne
düşünüyorsunuz ?
--Yeterince zamanınız varsa kredi kartını kırabil-
irsiniz.Ancak bunu kırmak 100 yıla yakın sürüyor.
Bu nedenle güvenli bilgisayar yok ama burada
devreye risk yönetimi giriyor.Büyük şirketler
bunun üstesinden risk yönetimiyle geliyor.
Mobil bankacılık şube bankacılığını
bitirir mi?
--Btirmez ama bir dönüşüm var.Eskiden şubeler
ana kanal,diğer yollar alternatifti artık hepsi ana
kanal oldu.Şubeler küçülmeye başladı ve yeni
müşteri çekmek amacıyla kullanılmaya başlandı.
Bilgi İşlem Teknojileriniz ne seviyede?
--Alt yapı olarak en iyilerdeniz.Birkaç sene
içerisinde uygulama altyapısı bakımından da en
iyiler arasında olacak.Bankalarda IT alanında
ciddi yatırımlar yapılıyor.
Bankacılıkta reklamın önemini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Reklama ayrılan bütçeyi nasıl değer-
lendirirsiniz?
--Genelde IT ve İletişim departmanlarına ayrılan
bütçeler birbirine yakındır.Türkiye bu konuda
verimli.
İş görüşmelerinde nelere dikkat
edilmeli ?
--Bir iş görüşmesine giderken ne istediğinizi
biliyor olmanız lazım.’’Nereye gideceğini bilmey-
en tekneye hiçbir rüzgar yardımcı olmaz’’ denir.
Ne yapmak istediğinize karar vermiş olmalısınız.
Hedef belirlemeniz lazım.Çalışmak istediğiniz
kurumun da stratejilerini öğrenmelisiniz.
Hüseyin Sivri Röportaj
İkisi örtüşüyorsa herşey gelişir.Kariyerinize
başladığınız zaman hayatınız boyunca çok
çalışmanız gerekiyor.Özellikle IT alanı sürekli
gelişen ve yenilenen bir alan.IT ile uğraşmak isti-
yorsanız çalışmaktan korkmayacaksınız. Kariyer
yolu çizerken öğrencilik hayatı çok iyi değerlendi-
rilmeli.Bu şekilde diğer mezunlardan bir adım
önde başlayabilirsiniz.
--(Geçenlerde ilginç bir araştırma yapılmış.
Başarılı bir ekiple başarısız bir ekibin farkını
ölçmek için bir araştırma yapılıyor.Ekip üyeler-
ine bir cihaz takılıp sesleri kaydediliyor.Cihaz
konuşmaları algılayamıyor ama ses tonunuzdan o
anki ruh durumunuzu belirliyor.Başarılı ekiplerin
ortak özelliği hedefe kilitlenen ve enerjik insanlar
olması.)
--(Yıllar önce seminere gitmiştim.Amerikalı bir
hoca da takım yönetimi hakkında ders veriyor-
du.Bir kağıt verip kariyer,kişisel ve aile ile ilgili
hedefler yazmamızı istedi.Aradan 1 sene geçti
ve hedefler önüme geldi.Hedeflerden birisi işini
iyi yapmayan insanlarla yolumuzu ayırmamızdı
ve baktığımda planladığım hedeflere ulaştığımı
gördüm.)
IT’de nasıl bir yol izlemeliyiz?
--IT iyi bir dünya.Çok hızlı gelişiyor ve olanak-
ları diğer mesleklere göre daha fazla.Bu alanda
iyi paralar kazanmak da diğer mesleklere oranla
kolay ancak önemli olan IT alanında çalışabi-
leceğiniz 30-40 alandan hangisinde çalışmak
istediğiizi belirleyip o alanda kendinizi geliştir-
melisiniz.Örneğin yazılımcı olmak istiyorsunuz
buna uygun hedefler koyarsanız önünüze işe alım
süreciniz de daha hızlı olabilir.Sevdiğiniz işi yapın
böylece hayatınız boyunca çalışmamış olursunuz.
Ümit Öztürk
Kalite ve Verimlilik Kulübü Teknik Gezi ek-
ibiyle Ford’daydık.İlk olarak Ford hakkında
bilgiler aldık.Mesela iki yıl sonra çıkacak olan
arabaların planı bugünden yapılıyormuş.2 yıl
sonra çıkacak arabayı biz bugün ilk görenler-
dendik Sonrasında içeri girdiğimizde çok ses
olacağından dolayı herkese kulaklık verildi.
Bu şekilde bize fabrikayı tanıtanları daha
iyi duyabildik. Burada kalıp ile ilgili bilgiler
aldık.Çekme operasyonu gördük. Kesme ve
bükme operasyonları ile birlikte 3 kısımda
tamamlanıyordu.Geriye kalan iki operasyon-
da takım-kalıp atölyesinde devam ediyor.
Takım-kalıp atölyesine geçtik. Burada kesme
ve bükme işlemleri yapan kalıpları gördük.
Burada denemeden çıkan her parça kontrol
ediliyor. Daha sonra pres atölyesine geçtik.
Fabrika içinde kullanılan araçlara bindik.Seri
imalatın başladığı bu yeri inceledik. Son-
rasında kalite operatörlerini gördük. Burada
yeni bir parça üretildiğinde kontrol ediliy-
or, eğer bir problem görülürse onu giderme
çalışmaları başlıyormuş ve o problem gider-
ilene kadar üretim devam etmiyor.Buradan
kaynak atölyesine geçtik.
Sonra Gövde Üretim Alan Müdürlüğü’ne
geçtik.Burada 4 farklı hat bulunuyor ve
80.000 m2 çalışma alanı var.Burada insan eli
değmeden aracın sol ve sağ kısmı robotlar
tarafından yapılıyor. Bunun sebebi insan eli-
nin olduğu yerde hata yapım oranının daha
yüksek olması ve bu yüzden robotların tercih
edilmesiymiş. Ford yetkilisi her gün otonom
bakım uygulandığından, ilk gözle kontrol
sonra makine ve robotlarla kontrol olduğun-
dan bahsetti.Ardından boyahaneye geçtik.
Burada araçlar su bazlı boyalarla boyanıyor-
du.
Dolum işlemini gördük. Araç yakıt hariç her
şeyi doldurulup gönderiliyor.Daha sonra
araç su testine giriyor.Araç içine su girmiyor-
sa bu testide başarıyla geçiyor.En son olarak
da sürücü gözüyle bakılıyor.Sürüşte de sorun
çıkmazsa araç satışa hazır oluyor.
Fabrikayı yaklaşık 1 saatte gezdik. Bu aşama-
ları gördüğümüz süre içerisinde yaklaşık 60
araç üretildi. Son olarak bunu da öğrendik ve
bir teknik gezimizi bitirmiş olduk.
Teknik Gezi Özlem Özdemir
MerveDemirci
Ünlü Yazar Ahmet Ümit’i,Davutpaşa Seminer
Eğitim Projesi’nin düzenlediği söyleşi ile oku-
lumuzda ağırladık.
Polisiye hikayeler sanıldığından daha da es-
kiye dayanır. Büyük bir kesim Anglosakson-
ların ilk polisiyeciler olduğuna inanır. Ama bu
doğru değildir. Polisiye insanlığın ilk zaman-
larında bile vardır. Ademle Havva mesela.
Daha sonraki uygarlıklarda da devam etmiştir
polisiye. Shakespeare’in Macbeth ve Hamlet’i,
Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler ve Suç
ve Cezası mesela bunlar hep polisiye. Bunları
görmek beni çok mutlu etti. Demek ki sevdiğim
işi yaparak, sevdiğim türde yazarak insanları
etkileyebilecek ve edebiyatla dünyanın daha
iyi bir yer olmasına katkıda bulunabilecektim.
Sonunda polisiyenin içinde istediğim şeylere
yer verebilecektim ve aynı zamanda topluma
yararlı olabilecektim.
İlk romanım Sis ve Gece’yi yazdım. Ama ilk
çıktığı zamanlarda hiç ilgi toplamadı. Eleştir-
menler kıyameti kopardılar, eleştirmenler yeni
şeyleri sevmezler ve otopsi yapar gibi incelerl-
er eseri. Daha sonra yazdığım Patasana ile her
şey değişmeye başladı. Ben de ustalaştım tabii.
Bu romanla birlikte bu toprağın, bu ülkenin,
bu tarihin kendisini kullanmaya başladım. Ben
çok şanslı bir yazarım bu topraklar üzerinde
yaşadığım için.
İnsanlar benim kitaplarımı okurken sadece
polisiye bir roman okumuyorlar aynı zamanda
diyorlar ki: “Geçtiğimiz sokağı öğrendik say-
enizde.” Aslında ben de bilmiyorum ki yazarken
öğreniyorum.
Ahmet Ümit Söyleşisi Özge Özcan
Sena Metin
-Bu kadar araştırma yapıyorsunuz zor
olmuyor mu?
-Zor ama çok eğlenceli. En güzel şey öğren-
mek. Yeni şeyler öğrenmek bizi hayata
bağlayacak ve genç kalmamızı sağlayacak
çünkü öğrendikçe yeni bir şeye ulaşırız. Ben
de romanlarımı yazarken yepyeni şeylere,
yepyeni bilgilere ulaşıyorum. Bu bana keyif
veriyor. Bir de ülkemizi geziyorum bu vesi-
leyle.
-Romanlarınızı nasıl yazıyorsunuz?
-İşte yaptığım bu; ülkemizin tarihini,
kültürünü arka fona koyuyorum. Ama
karakter yaratırken biraz zorlanıyorum. Dil
ve kurguya biraz çabalıyoruz. Ortaya bir ro-
man çıkıyor.
-Kusursuz cinayet var mıdır?
-Bir bireyin yapabileceği iş değil. Ne kadar
psikopat, vicdanını kaybetmiş ya da deli olsa
da illa ki bir eksik oluyor. Bir de günümüzde
teknoloji o kadar ilerledi ki; tenden, saç telin-
den, parmak izlerinden, vücut ısısından bile
katili yakalamak mümkün.
-Hiç düşündünüz mü kusursuz cinayeti yaz-
mayı?
-Eğer yazarsam insanlar uygulamaya başlar,
yazık olur.
-Sizin için polisiye türünün üvey evladı di-
yorlar. Agatha Christie gibi tam bir polisiye
anlatmadığınız için. Bu konu hakkındaki
düşünceleriniz nedir?
-Aslında polisiye türü baştan beri üvey evlat
muamelesi görüyordu. Rönesans döne-
minde hümanist bir yaklaşım vardı. İnsan
mükemmel olarak tanımlanırdı. Sanatta da
insanın güzelliklerinden bahsedilmesi gerek-
tiğini düşünürlerdi. Cinayetin estetik bir olay
olmadığı , edebiyatın da konusu olamaya-
cağını düşünmüşlerdi. Batıda da ikinci sınıf
edebiyat olarak yer alıyordu. Ama Almanlar
ve Amerikanların insanlara zarar verdikleri,
onları öldürdükleri zaman; insanoğlu, in-
sanın yalnızca iyi bir mahluk olmadığını aynı
zamanda çok kötü bir mahluk olduğunu
anlamıştır. Bu fark edildiğinde polisiye ro-
manın değeri artmaya başladı. Önce Batı ka-
bul etti daha sonra da biz. Ülkemizde Sis ve
Gece de bir milattır bu bakımdan. Ama şu an
üvey evlatlık bir durum yok.
-Yıllarca bu ülke için bir şeyler yapmaya
çalıştınız. Amacınızın insanları etkilemek
olduğunu söylediniz. Sizce de insanların
düşüncelerini değiştirmek felsefi eserlerle
daha kolay olmaz mıydı? Sizce roman size
hedeflediğiniz şeyi veriyor mu?
-17 yaşındayken hayatın anlamını
çözmüştüm, neyin doğru neyin yanlış old-
uğunu biliyordum. Benden farklı düşünen-
lerin yanlış yolda olduğundan emindim. Şim-
di 52 yaşındayım ve emin değilim. İnsanlara
şu doğrudur, şu yanlıştır demeyi doğru bul-
muyorum. Ama şunu söylemeyi amaçlıyo-
rum: “Görünen şeyle yetinme, hakikati ara.
Gördüğün şey gerçek olmayabilir. Düşün,
araştır, kuşku duy ve kendi görüşünü oluş-
tur. Bir düşünceye körü körüne bağlanmak
doğru değil, sen kendi düşünceni oluştur-
malısın.” Aslında daha önemli bir şey var:
vicdanlı ve merhametli olmak. Bunların bir
ideolojisi yok. Şu anda yaptığım insanların
kendi kararlarını kendilerinin vermesini
sağlamak. Bir kişi benim kitabımı okuduktan
sonra yetinmeyip, kaynakçadaki kitaplardan
birini de okuyorsa amacıma ulaşmışım de-
mektir.
-Bab-ı Esrar’ı
yazmaya nasıl
karar verdiniz?
-2005 yılında
Konya’ya gitmiş-
tim bir fuara. Bir
koku duydum,
ilahi bir koku...
Onu takip ettim
ve Hz. Mevla-
na’nın türbesine
ulaştım. Yalan!
Böyle de anlat-
abilirdim ama
anlatmıyorum,
anlatan ark-
adaşlar var böyle.
Fuardan sonra
türbeyi ziyaret
etmek istedim.
Orada bir adam, sakallı değil, “Hz. Şems’in
türbesini de ziyaret edin, önemlidir.” dedi.
Hz. Şems’in sandukasının önünde bir yazı
vardı. “Hz. Mevlana ve Hz. Şems arasındaki
ilişki, Hz. Muhammed ve Hz. Ali arasında-
ki ilişkiye benzer.” Bunu okuduktan sonra
beni bir merak sardı. İstanbul’a döndükten
sonra Mevlana hakkında eserler okumaya
başladım ve Mevlana’nın 7 kişi tarafından
bıçaklandığını ve bunlardan birinin oğlu old-
uğunu öğrendim. Polisiye yazarı olarak ilg-
imi çekti tabii. Konya’ya tekrar gittim gözlem
yapmak için. Orada asıl karakterim “Karen”ı
da yarattım. Benden sonra diğer arkadaşlar
da yazdılar bu konu hakkında güzel oldu on-
larınki de.
Birazdan vizesiz,pasaportsuz bir Paris yolcu-
luğuna çıkacağız.Kemerleri bağlayın!Kalkış
için hazırız.
Paris,Avrupa’nın kalbinde bir ‘’Işık Şehir’’dir.
(Ville Lumiere)
Paris’e yolunuz birçok şekilde düşebilir.
Benim Paris ile yolum Benelux(Belçika-Hol-
landa-Lüksemburg ve Paris) turu ile kesişti.
Paris,yurtdışına çıkan insanların ilk durak-
larından biri olur.Benim için de 2. duraktı.
Paris şehir merkezine geldiğimizde Zaf-
er Takı tarafından karşılandık. Napolyon
Bonapart, Austerlitz savaşında galip gelen
Fransız askerlerine seslenmiş ve ‘’Evinize
zafer taklarının altından geçerek dönecek-
siniz’’ demiştir. 18 Şubat 1806 tarihinde Zaf-
er Takı’nın inşaat edilmesini istemiş. Zafer
Takı’nın altında I. Dünya Savaşı’nda ölen
Fransız askerler için meç hul asker mezarı
(Tombe Du Soldat Inconnu) bulunmaktadır.
Zafer Takı,benim için Paris’e girişi simgeledi
diyebilirim.Özellikle akşam ışıklandırması
ile oldukça güzel görünen bir yapı.
Zafer Takı’ndan Champs-Élysées’ye
bağlanıyoruz. Champs-Élysées Caddesi
bildiğiniz gibi dünyanın sayılı caddelerin-
den.Cadde üzerinde birçok butik,mağaza,-
cafe ve restaurantlar yer almakta.
En pahalı restaurant
Her sene 14 Temmuz tarihinde Fransız Milli
Bayramı nedeniyle, Fransız Ordusunun
defilesi yapılmaktadır.Ordu, Concorde Mey-
danında bulunan Fransız cumhurbaşkanı,
Fransız Bakanları ve çok sayıda yabancı
siyasetçilerin önünden geçerler.Gezimizin
14 Temmuza yakın bir tarihe denk gelmesi
sayesinde yürüyüş öncesi hazırlıkları izleme
fırsatı da bulduk.
Champs-Élysées Caddesi’nin başında Con-
corde Meydanı bulunuyor.Meydanın en
önemli yapısı Luksor Dikilitaşı.Marie-An-
toinette dahil birçok önemli isim burada
giyotine gönderilmiştir.
Paris denilince akla gelen ilk şey Eyfel Kulesi
bu bir gerçek.Kule,Fransız Devrimi’nin
100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzen-
Paris
lenen Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa
edilmiş. İsmini ise, inşa ettiren firmanın
sahibi olan Gustave Eiffel’den alır.Eyfel
Kulesi Parislilerin beğenmedikleri ve şehre
yakışmadığını düşündükleri bir yapıymış
ancak zamanla Eyfel önce Paris’in daha son-
ra ise Fransa’nın sembolü haline gelmiş.Eyfel
Kulesi klasik eserlerden farklı bir şekilde bir
mühendislik harikası.Eyfel Kulesi’nin zirves-
ine veya 2. ve 3. katlarına çıkabiliyorsunuz.
Eyfel’de muhteşem bir Paris manzarası sizi
bekliyor.
Eyfel’e olan turist akını nedeniyle çalışma
saatleri sırasında ziyaretçi kuyruğu hiç
bitmez.Hele ki tur gibi kısıtlı zamana sahip
olduğunuz tatil türlerinde o sırayı beklemek
ciddi bir işkencedir.Ancak bizim en büyük
şansımız bilet kuyruğunda Kıbrıslı bir
öğrenci grubu görüp o öğrenci grubunun
arasına kaynamaktı
Dediğim gibi Eyfel’e çıktığınızda
gördüğünüz manzara kelimelerle anlatılmaz.
Nefes kesici...Her yere doya doya bakmak
istiyor insan haliyle.
Ancak şu da bir gerçek ki Eyfel Kulesi bu
derece abartıl ilgiyi hakedecek bir eser değil
en azından ben Paris turunda çok daha iyil-
erini gördüm.Burada pazarlamanın farkını
hissediyorsunuz.Eyfel’e gündüz ziyaretinden
sonra rehberimiz akşam ışıklandırmasıyla
da Eyfel’i izlememiz gerektiğini söylediğinde
ışıklandırmasını merak ettim.Her saat başı
ışık gösterisi yapılıyor kısa bir süreliğine.
Ancak o bahsedilen ışık gösterisi tam bir ha-
yal kırıklığı,oldukça basit bir ışıklandırma.
Yine pazarlama dehasını iliklerimize kadar
hissediyoruz.
Notre Dame Katedrali,dünyanın en önemli
gotik mimarilerinin başında geliyor.Kate-
dralin duvarlarındaki resimler ve mimari
işlemeler çok detaylı ve çok etkileyici.
Gözümü kırpmadan hiçbir şey kaçırmama-
ya çalışarak gezdim katedrali.Gotik mimari
seven bir insansanız her ayrıntısını zihninize
kaydetmek istiyorsunuz.Bir de,zamanında
katedral yıkılmak istenmiş ancak bunun
Can Kara
üzerine Victor Hugo Notre Dame’ın Kambu-
ru’nu yazarak bunu engellemeye çalışmış ve
başarılı da olmuş.
Madeleine Kilisesi,görünüşü ile oldukça et-
kileyici olan ve mimari yapısıyla diğerlerin-
den ayrılan kilise.Bahçesinde de çok güzel
çiçek türleri vardı.
Louvre Müzesi,Louvre Müzesi tahmin-
imce dünyanın en meşhur müzesi.Louvre’a
girdiğiniz ilk andan itibaren bambaşka
dünyaların ve kültürlerin içine girdiğinizi
hissediyorsunuz.Müzede birbirinden
kıymetli eserleri incelemek kolay bir iş değil.
Louvre için en az 1 gün ayrılmalı.Hatta tur
şirketlerinin 3 günlük Louvre Müzesi turları
vardı bir dönem.Ben yine sıkışık zamanım
nedeniyle hızlı bir göz atabildim müzeye.
Tabii ki
herkes
gibi Mona
Lisa’ya
koştum
önce.
Mona
Lisa
hakkında
fazla bilg-
iniz yoksa
karşınıza
çıkan o
küçük
tablo bi-
raz hayal
kırıklığı
yaratabilir.Ancak karşısına geçip detaylı bir
şekilde inceleyebilmek de büyük bir keyif.
Louvre Piramidi de müze girişinin bu-
lunduğu yerdedir.Piramit de görsel olarak
müzeye çok yakışmaktadır.
Sacré-Cœur Bazilikası,oldukça büyük ve
dikkat çekici bir yapıdır.İçerisinde dini
ayinlerin günümüzde de yapılabıildiği,hedi-
yelik hatıra paraların satıldığı,işlemeleri ve
mimarisiyle yine sanatsever-
lerde keyif uyandıran bir yapı.
Ayrıca bulunduğu alan teras
gibidir.Paris’in görmediğiniz
kısımları bu güzel terasta
görebilirsiniz.Yeşil alanı ve
şelaleleri ile çevresi zaman
geçirmek için ideal bir alan.
Bazilika’nın bulunduğu Mont-
martre,Paris’in en yüksek
yeri.Montmartre sokakları ve
insanlarıyla sanat kokan eşsiz
bir mahalle.Burada onlarca
ressam var ve portrenizi çok
kısa bir sürede çizebiliyorlar.Benim pek il-
gimi çekmemişti portremi yaptırmak ancak
böyle bir fikriniz varsa buradan daha uygun
bir yer olamaz.
Audrey Tautou’nun başrol oynadığı Amelie
filmi Montmartre’de çekilmiş.
Paris’te çok ciddi bir metro ağı var.Ulaş-
mak istediğiniz her yere metro aracılığıyla
ulaşmanız mümkün.Ancak metroları bu ka-
dar etkin olmasına rağmen bakımsız ve pis.
Metrosunu çözmeniz de ciddi bir iş.Çünkü
sistem biraz karışık,dönemeçli yollar çok
fazla var.Bizim düştüğümüz hata yürüne-
bilecek yerlere dahi metroyla gitmemiz.
Aklınızda bulunsun eğer mesafe çok uzun
değilse Paris’te yerüstünde dolaşmaktan
daha keyifli bir şey olamaz.
Paris cafe açısından da oldukça zengin bir
yer.Fransız mutfağı da oldukça köklü ve
çeşitli bir mutfak ancak zamanı ciddi an-
lamda değerli olan turistler için Fransız
Mutfağı’nı tatmak zaman kaybına neden
olabilir çünkü Fransızlar zevk almak için ye-
mek yiyorlar ve yemeğin hazırlanışı,sunuşu
sırasında ciddi bir zaman harcıyorlar.
Paris’e geldiyseniz ve Brüksel’e gitmeyecek-
seniz Champs-Élysées
üzerinde ki ünlü
midye restaurantların-
dan birinde Belçika
usulü midye yemelis-
iniz.
1)Voleybola nasıl başladınız?
Orta okulda beden eğitimi öğretmenim
sayesinde başladım.
2)Türk ligini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son zamanlarda çok gelişen bir lig.
Dünyanın en iyisi olma yönünde ilerliyor.
3) Vakıfbank’ın ligdeki yerini nasıl değer-
lendiriyorsunuz?
Ligdeki en iyi takım olduğumuzu söyleye-
bilirim.
4) Türk taraftarlar hakkındaki düşünceler-
iniz neler?
Bazı maçlarda seyirci sıkıntısı yaşanıyor..
Daha çok izleyici gelmesini bekliyoruz.
5) Türkiye’ye alışma sürecinde neler
yaşadınız?
Kulüpten bana çok yardımcı oldular daha
önceden de tanıdığım birkaç kişi vardı yani
hiç zorlanmadım diyebilirim.
6) Türk yemekleriyle aranız nasıl?
Seviyorum. Arada sırada kebapçıya gider-
im.
7) İdolünüz olarak gördüğünüz birileri var
mıydı?
Küçükken çok vardı şimdi hepsini saysam
bitmez heralde. Ama şu an Messi.
8)Performansınızı nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
Performans psikolojiyle çok ilgili bence.
Bu aralar fena olmadığımı söyleyebilirim
9)En beğendiğiniz Türk voleybolcular
kimler?
Gözde Sonsırma, Naz Aydemir, Gizem
Güreşen.
10) Polonya voleybolda dünya ekolü, Tür-
kiye ise voleybol anlamında hızla gelişen bir
ülke Türkiye’de profesyonel olma yolunda il-
erleyen Türk gençlerine ne tavsiyelerde bulu-
nabilirsiniz?
Voleyboldan zevk almaya çalışsınlar. Eğer
eğlenmiyorsanız bir manası yok çünkü.
11)Voleybolu bıraktıktan sonra mesleki
anlamda planlarınız var mı?
Bir süre dinlendikten sonra gençlerle an-
trenör olarak çalışmaya başlayabilrim.
12) Bu seneki 4lü final ile ilgili düşüncel-
eriniz neler?
İstanbulda olması çok güzel. Daha önce
başardığımızı tekrar başarmak istiyoruz.
13) Bir çok ülkede ve takımda forma giy-
menin avantajları neler oldu?
Çok tecrübe kazanıyorsun ve bir sürü
farklı kültür, dil öğreniyorsun.
Malgorzata ‘Glinka’ Mogentale Röportaj
14)Formagiydiğiniztakımlarısıralamanız
gerekse Vakıfbank’ın yeri neresi olurdu?
Kesinlikle 1 numara.
15) En sevdiği şarkıcı? Tina turner
16)En sevdiği sporcu? messi
17)En sevdiği kitap? Yüzüklerin efendisi
üçlemesi
18) En sevdiği film? gladiatör
Malgorzata Glinka MOGENTALE
Yaş : 34
Boy : 193 cm
Mevki : Pasör Çaprazı
Ülke : Polonya
2010-2011 sezonunda Vakıfbank Güneş
Sigorta Türk Telekom’da forma giyen başarılı
voleybolcu 19-20 Mart 2011 tarihlerinde İs-
tanbulda yapılan CEV Şampiyonlar Ligi Fi-
nal Four maçlarında Şampiyonluk yaşayan
oyuncu turnu-
va sonunda en
değerli oyuncu
seçilmiştir.
Özellikleri
•	 Boy: 193
cm.
•	 Kilo: 84
kg.
•	
Pozisyon: Pasör
Çaprazı
•	 B l o k
yüksekliği: 303
cm.
•	 S m a ç
yüksekliği: 320
cm.
Başarıları
•	 2003-Avrupa Şampiyonası-Altın ma-
dalya.
•	 2003-Avrupa Şampiyonası-En değer-
li oyuncu.
•	 2003-Dünya Kupası-En değerli oyu-
ncu.
•	 2005-Avrupa Şampiyonası-Altın ma-
dalya.
•	 2007-Avrupa Şampiyonası-En iyi
smaçör.
•	 2011-Avrupa Şampiyonlar Ligi
Şampiyonluğu-Vakıfbank Güneş Sigorta
Türk Telekom.
•	 2011-Avrupa Şampiyonlar Ligi MVP-
En değerli oyuncu
•	 2011- Aroma Bayanlar 1.Ligi En Sko-
rer Oyuncu
Rüya Arul

Weitere ähnliche Inhalte

Andere mochten auch

B.CLIP: B.PAC Civic Leadership Incubator Program
B.CLIP: B.PAC Civic Leadership Incubator ProgramB.CLIP: B.PAC Civic Leadership Incubator Program
B.CLIP: B.PAC Civic Leadership Incubator ProgramBPACofficial
 
Diccionario de biologia
Diccionario de biologiaDiccionario de biologia
Diccionario de biologiaIOPDSJ
 
What is Kasa Muktha (Zero Garbage)
What is Kasa Muktha (Zero Garbage)What is Kasa Muktha (Zero Garbage)
What is Kasa Muktha (Zero Garbage)BPACofficial
 
The Protection of Children from Sexual Offences (POCSO) Act, 2012 and Rules
The Protection of Children from Sexual Offences (POCSO) Act, 2012 and RulesThe Protection of Children from Sexual Offences (POCSO) Act, 2012 and Rules
The Protection of Children from Sexual Offences (POCSO) Act, 2012 and RulesBPACofficial
 
Practica interativa 4
Practica interativa 4Practica interativa 4
Practica interativa 4guijhon
 
Bg tlyh lieu phap tam ly
Bg tlyh lieu phap tam lyBg tlyh lieu phap tam ly
Bg tlyh lieu phap tam lyKhai Nguyen
 
Bg tlyh 6 stress va benh tat 2012
Bg tlyh 6 stress va benh tat  2012Bg tlyh 6 stress va benh tat  2012
Bg tlyh 6 stress va benh tat 2012Khai Nguyen
 
CEEE D e GT - Comunicação
CEEE D e GT - ComunicaçãoCEEE D e GT - Comunicação
CEEE D e GT - ComunicaçãoDante Roman
 
Katherine Neal_Written Brief 1
Katherine Neal_Written Brief 1Katherine Neal_Written Brief 1
Katherine Neal_Written Brief 1Kate Neal
 
Comunicacion y enseñanza
Comunicacion y enseñanzaComunicacion y enseñanza
Comunicacion y enseñanzagladysfar
 
Gonzalo decimales
Gonzalo decimalesGonzalo decimales
Gonzalo decimalesdamphiell
 
Posibilidades de la comunicación en la educación
Posibilidades de la comunicación en la educaciónPosibilidades de la comunicación en la educación
Posibilidades de la comunicación en la educaciónEFREN CHIQUITO
 

Andere mochten auch (19)

Ppt mrphosintax
Ppt mrphosintaxPpt mrphosintax
Ppt mrphosintax
 
B.CLIP: B.PAC Civic Leadership Incubator Program
B.CLIP: B.PAC Civic Leadership Incubator ProgramB.CLIP: B.PAC Civic Leadership Incubator Program
B.CLIP: B.PAC Civic Leadership Incubator Program
 
Diccionario de biologia
Diccionario de biologiaDiccionario de biologia
Diccionario de biologia
 
What is Kasa Muktha (Zero Garbage)
What is Kasa Muktha (Zero Garbage)What is Kasa Muktha (Zero Garbage)
What is Kasa Muktha (Zero Garbage)
 
The Protection of Children from Sexual Offences (POCSO) Act, 2012 and Rules
The Protection of Children from Sexual Offences (POCSO) Act, 2012 and RulesThe Protection of Children from Sexual Offences (POCSO) Act, 2012 and Rules
The Protection of Children from Sexual Offences (POCSO) Act, 2012 and Rules
 
Practica interativa 4
Practica interativa 4Practica interativa 4
Practica interativa 4
 
Bg tlyh lieu phap tam ly
Bg tlyh lieu phap tam lyBg tlyh lieu phap tam ly
Bg tlyh lieu phap tam ly
 
Bg tlyh 6 stress va benh tat 2012
Bg tlyh 6 stress va benh tat  2012Bg tlyh 6 stress va benh tat  2012
Bg tlyh 6 stress va benh tat 2012
 
Giao tiep y
Giao tiep yGiao tiep y
Giao tiep y
 
CEEE D e GT - Comunicação
CEEE D e GT - ComunicaçãoCEEE D e GT - Comunicação
CEEE D e GT - Comunicação
 
Curso instrutor-03
Curso instrutor-03Curso instrutor-03
Curso instrutor-03
 
Katherine Neal_Written Brief 1
Katherine Neal_Written Brief 1Katherine Neal_Written Brief 1
Katherine Neal_Written Brief 1
 
Portafolio de trabajo johanna mena
Portafolio de trabajo johanna menaPortafolio de trabajo johanna mena
Portafolio de trabajo johanna mena
 
Comunicacion y enseñanza
Comunicacion y enseñanzaComunicacion y enseñanza
Comunicacion y enseñanza
 
Didier sanchez
Didier sanchez   Didier sanchez
Didier sanchez
 
Gonzalo decimales
Gonzalo decimalesGonzalo decimales
Gonzalo decimales
 
55 59
55 5955 59
55 59
 
Keylin ch
Keylin chKeylin ch
Keylin ch
 
Posibilidades de la comunicación en la educación
Posibilidades de la comunicación en la educaciónPosibilidades de la comunicación en la educación
Posibilidades de la comunicación en la educación
 

Ähnlich wie Qualitas e-sayı

İşin gelecegi üzerine sohbet...
İşin gelecegi üzerine sohbet...İşin gelecegi üzerine sohbet...
İşin gelecegi üzerine sohbet...Ufuk Tarhan
 
Ad Venture Şirket Sunumu
Ad Venture Şirket SunumuAd Venture Şirket Sunumu
Ad Venture Şirket SunumuAffocean
 
Endüstri 4.0 ile Gelecek Önünüzde Bursa Hilton
Endüstri 4.0 ile Gelecek Önünüzde Bursa HiltonEndüstri 4.0 ile Gelecek Önünüzde Bursa Hilton
Endüstri 4.0 ile Gelecek Önünüzde Bursa HiltonMBIS
 
70258490 24653319-erp-nin-abc-si
70258490 24653319-erp-nin-abc-si70258490 24653319-erp-nin-abc-si
70258490 24653319-erp-nin-abc-siseoneo
 
Sge Technology (SGE Teknoloji Tanıtım Sunumu)
Sge Technology (SGE Teknoloji Tanıtım Sunumu)Sge Technology (SGE Teknoloji Tanıtım Sunumu)
Sge Technology (SGE Teknoloji Tanıtım Sunumu)SGE Technology
 
Göznuru Hastanesi Mobil Uygulama Proje Sunumu
Göznuru Hastanesi Mobil Uygulama Proje SunumuGöznuru Hastanesi Mobil Uygulama Proje Sunumu
Göznuru Hastanesi Mobil Uygulama Proje SunumuÇağdaş KAYA
 
Mobilteg Saha Satış Otomasyonu
Mobilteg Saha Satış OtomasyonuMobilteg Saha Satış Otomasyonu
Mobilteg Saha Satış Otomasyonumobilteg
 
DECE | Çözüm Ortağı
DECE | Çözüm OrtağıDECE | Çözüm Ortağı
DECE | Çözüm OrtağıDECE Software
 
BT Günlüğü Ocak - Şubat 2016
BT Günlüğü Ocak - Şubat 2016BT Günlüğü Ocak - Şubat 2016
BT Günlüğü Ocak - Şubat 2016Eylül Medya
 
Application Store Optimization
Application Store OptimizationApplication Store Optimization
Application Store OptimizationAykut Aslantaş
 
Ardela sap forum 2011 sunumu
Ardela sap forum 2011  sunumuArdela sap forum 2011  sunumu
Ardela sap forum 2011 sunumuitelligence TR
 

Ähnlich wie Qualitas e-sayı (20)

İşin gelecegi üzerine sohbet...
İşin gelecegi üzerine sohbet...İşin gelecegi üzerine sohbet...
İşin gelecegi üzerine sohbet...
 
Ad Venture Şirket Sunumu
Ad Venture Şirket SunumuAd Venture Şirket Sunumu
Ad Venture Şirket Sunumu
 
Sap_Turkey_SF
Sap_Turkey_SFSap_Turkey_SF
Sap_Turkey_SF
 
Endüstri 4.0 ile Gelecek Önünüzde Bursa Hilton
Endüstri 4.0 ile Gelecek Önünüzde Bursa HiltonEndüstri 4.0 ile Gelecek Önünüzde Bursa Hilton
Endüstri 4.0 ile Gelecek Önünüzde Bursa Hilton
 
70258490 24653319-erp-nin-abc-si
70258490 24653319-erp-nin-abc-si70258490 24653319-erp-nin-abc-si
70258490 24653319-erp-nin-abc-si
 
Sge Technology (SGE Teknoloji Tanıtım Sunumu)
Sge Technology (SGE Teknoloji Tanıtım Sunumu)Sge Technology (SGE Teknoloji Tanıtım Sunumu)
Sge Technology (SGE Teknoloji Tanıtım Sunumu)
 
Göznuru Hastanesi Mobil Uygulama Proje Sunumu
Göznuru Hastanesi Mobil Uygulama Proje SunumuGöznuru Hastanesi Mobil Uygulama Proje Sunumu
Göznuru Hastanesi Mobil Uygulama Proje Sunumu
 
ERP Projelerinde Özelleştirme
ERP Projelerinde ÖzelleştirmeERP Projelerinde Özelleştirme
ERP Projelerinde Özelleştirme
 
Mobilteg Saha Satış Otomasyonu
Mobilteg Saha Satış OtomasyonuMobilteg Saha Satış Otomasyonu
Mobilteg Saha Satış Otomasyonu
 
Accenture Teknoloji Vizyonu 2016
Accenture Teknoloji Vizyonu 2016Accenture Teknoloji Vizyonu 2016
Accenture Teknoloji Vizyonu 2016
 
Freedom ERP / Barkod Uygulama Fikir ve Örnekleri
Freedom ERP / Barkod Uygulama Fikir ve ÖrnekleriFreedom ERP / Barkod Uygulama Fikir ve Örnekleri
Freedom ERP / Barkod Uygulama Fikir ve Örnekleri
 
Android ve-ios
Android ve-iosAndroid ve-ios
Android ve-ios
 
ERP Seçim Rehberi
ERP Seçim RehberiERP Seçim Rehberi
ERP Seçim Rehberi
 
DECE | Çözüm Ortağı
DECE | Çözüm OrtağıDECE | Çözüm Ortağı
DECE | Çözüm Ortağı
 
Otoworks
OtoworksOtoworks
Otoworks
 
ERP ve Ötesi Dergi 2012
ERP ve Ötesi Dergi 2012ERP ve Ötesi Dergi 2012
ERP ve Ötesi Dergi 2012
 
Tech Inside - Türkiye'de Veri Merkezleri Ne Alemde
Tech Inside - Türkiye'de Veri Merkezleri Ne AlemdeTech Inside - Türkiye'de Veri Merkezleri Ne Alemde
Tech Inside - Türkiye'de Veri Merkezleri Ne Alemde
 
BT Günlüğü Ocak - Şubat 2016
BT Günlüğü Ocak - Şubat 2016BT Günlüğü Ocak - Şubat 2016
BT Günlüğü Ocak - Şubat 2016
 
Application Store Optimization
Application Store OptimizationApplication Store Optimization
Application Store Optimization
 
Ardela sap forum 2011 sunumu
Ardela sap forum 2011  sunumuArdela sap forum 2011  sunumu
Ardela sap forum 2011 sunumu
 

Qualitas e-sayı

  • 2. SAP ile ilgili bu yazıyı hazırlamak için Pro- dea Bilgi Teknolojileri genel müdürü Mehmet TARGUN’ dan bilgi aldık. SAPyazılımınıanlamakiçinbuyazılıma neden ihtiyaç duyulduğu ve nasıl ortaya çıktığı bilinmelidir. Aslında her şey bilgisayar sistem- lerinin gelişmesiyle birlikte insanların artık üretimle ilgili planlama süreçlerini bilgisayar sistemlerine taşıma ihtiyacıyla başlamıştır. Bir şirket iş sürecinde devamlılığını koruyabilmek için malzeme ihtiyacından stok durumuna, üretim programından satış işlemlerine kadar her aşamayı planlamalı ve bu aşamaların kay- dını tutmalıdır. Teknoloji ilerledikçe dünya ile birlikte pazarlar gelişir hem bireylerin hem de şirketlerin ihtiyaçları büyür. Bilgisayar sistem- lerinin gereksinim de burada başlar. Kurum- ların üretimle ilgili bütün verileri kayda alması gerekiyor ve işin içine artık insan kaynakları, stok hareketleri, maliyet, muhasebe, finans gi- riyor ve ERP dediğimiz kavram ortaya çıkıyor. İnsanların ihtiyacı ile birlikte verilen hizmet de ilerlemeye devam ediyor ve gelişen ekonomi ile dünya ticareti ile birlikte ‘Colloboration’ denilen işbirliği kavramı ortaya çıkıyor yani artık alt çalışanlardan müşteriye kadar hatta devlet ve bankalar bile hizmet veren kurumun bir parçası oluyor ve kurumların bunları bir ekosistem içerisinde yönetmesi gerekiyor. Bu ilişkiyi bilgisayar ağları üzerinden kurmaktan ziyade verileri onlarla paylaşmak ve onlar- la birlikte yönetmek, planları onlarla birlikte yapmak ve iş süreçlerine karşılıklı olarak dâhil olmak gerekiyor ki bu durum da küçük büyük her şirketi zorunlu olarak evrenselleştiriy- or. İşletmeler artık kendi başlarına bir değer etmezler ve ekosistemin parçası olmak zo- rundadırlar. Bu durum da işletmeler için farklı yazılımların ihtiyacını ortaya çıkarır. Bu yazılımlarla birlikte ürünün hazırlanışın- dan tüketicinin eline geçmesi sürecine kadar her adımda iş yapan parçaların kendi arasın- da bile bir sistem oluşturmasını sağlar. Bu yazılımlar küçükten büyüğe her firmanın, is- letmenin, kurumun ihtiyacı olan araçlardır ve piyasada bu araçların firmaların ihtiyaçlarına göre birçok farklı formları mevcuttur. Bunlar uygulamaya açık paketlerdir. Örneğin bir çi- mento şirketiyle bir marketin planlaması aynı değildir hatta iki ayrı marketin bile planla- SAP Nedir? SAP Yazılımı İşletmeler İçin Ne Kadar Önemlidir? Baybars Can
  • 3. ması farklıdır işte bu yüzden iş sürecini ken- di ihtiyacına ve çevresindeki ekosisteme bağlı yürütecek yazılımlara ihtiyaç duyarlar. SAP bu araçlardan biridir. Bu paketler alındıktan sonra uygulama projesi başlar. Bir işletmenin ihtiyacı gör önüne alındığında bütün bu süreç oldukça karmaşık bir hal alır. Birçok farklı al- anda hizmet veren farklı anlayışta kurumlar vardır ve bu kurumların ihtiyacını karşılay- abilmek için bu yazılımların oldukça esnek olması gerekir. Bu yazılım paketlerini alan kurumların sistemi sorunsuz kullanabilm- eleri için danışmanlık almaları gerekir tabi bu danışmanlık için de uzman olmak gere- kir. Şirketler kendi iş süreçlerini kontrol ede- bilmek için aldıkları bu yazılımlar sonuç iti- bariyle birer üründür ve şirketlerin de bunları satın alırken bu ürünleri, tasarlayıcılarını ve danışmanlarını sınamaları gerekir. Ürünün kurulumundan sonra danışmanlık anlamın- da yeterli destek verilip verilmeme durumu kurum için hayati önem taşır. Bununla bir- likte bu yazılım paketlerinin şirketin bünye- sine uygun olup olmaması, güncel ve so- runsuz olması, gelişime açık olması hatta referanslarının olması önemli hale gelir. SAP bu yazılımlar içinde en köklü olanıdır ve en yaygın kullanılanıdır. Rakipleri içinde Pazar lideridir.Türkiye’de akla gelen en büyük şir- ketler kendi bünyelerinde SAP kullanırlar. Bu anlamda büyük bir gücü olan SAP dünyada en büyük uygulama geliştiricisidir. SAP yazılım firması ise Microsoft’tan sonra dünyanın en büyük kurumsal yazılım firmasıdır. Müşteril- erine 2 milyon farklı ürün sunar ve yaklaşık 400 tanesi Türkiye’dedir.Türkiye’de SAP üzer- ine 30 civarında şirket vardır ki kurumların ve bireylerin ihtiyaçlarına oranla bu sayı atmak- tadır. SAP, kurumlar için bu denli büyük bir önem taşıdığından büyük şirketler danışman- lık firmalarının yanı sıra uzman SAP uygu- layıcılarını kendi bünyelerinde çalıştırmak için işe alırlar. Görünen odur ki SAP geleceği olan ve dünya genelinde hızla büyüyen bir iş alanı olmaktadır.
  • 4. Gün geçtikçe artan akıllı telefon kul- lanımı ile beraber pazarın önde gelen mo- bil işletim sistemleri Android ve Ios’un da rekabeti günden güne artmakta. 2012’nin son çeyreğinde pazar payını %75’e çıkaran An- droid, tüm dünyada en çok kullanılan olmayı da başardı. Ios ise %15lik pazar payına sahip olmasına rağmen marka bazında bakıldığında önemli bir konumda bulunduğu söylenebilir. Bu yazıda Android ve Ios’un farklarını 7 başlık altında inceleyeceğiz. Uygulama Sayısı Ios 2012 yılı başında App Store’daki uygu- lama sayısının fazla olması bu kategoride lid- er konumdaydı fakat yıl sonunda Android, Google Play Store’un uygulama sayısını 700.000’nin üzerine çıkararak Ios’u yakalamış oldu. Uygulamaların birçoğunun ilk önce Ios için hazırlanıp daha sonradan Android’e port edilmesi uygulamaların Android platformun- da az da olsa zaman zaman verim kaybetmes- ine neden olabiliyor. Kişiselleştirilebilirlik ve Çeşitlilik Android’in tercih edilmesindeki en büyük et- kenlerden biri de kişiselleştirilebilir olmasıdır. Kullanıcılar kendi tercihine göre Android üzerinde birçok değişiklik yapabilir. Ayrıca açık kaynak koduna sahip olduğundan dolayı firmalar kullanıcılarına farklı arayüzler tasar- layıp telefona yeni özellikler de kazandırabilir. Bu sayede Android telefonlar çeşitlilik kazanır ve kullanıcılar bunlar arasından seçim yapa- bilir. Ios’ta ise telefonu özelleştirmek için size fazla bir seçenek sunulmuyor ve çeşitliliği bu- lunmadığı için de genellikle kullanıcılar tele- fonlarına sadece fiziksel değişiklikler yaparak kişiselleştirebiliyorlar. Kolay Kullanım Detaylarla uğraşmak istemeyenler için en iyi mobil sistem Ios’tur çünkü kullanımı çok basittir. Sade bir yapıya sahip olduğundan daha önceden akıllı telefon hiç kullanmamış birisi bile kısa bir sürede Ios’u kullanmayı öğrenebilir. Android telefonlar ise detayları seven kullanıcılara yöneliktir ve deneyim ge- rektirir. Daha karmaşık bir yapıya sahip old- uğundan kullanıcılar aylar sonra bile yeni özellikler keşfedebilir. Kararlılık Ios’un kararlı bir yapıya sahip olması ve kullanıcıya minimum hata ile sunulması An- Android vs Ios Eren Berk Erdoğan
  • 5. droid karşısındaki en büyük kozlarından bir tanesidir. Aylarca kullanımdan sonra bile her- hangi bir donma veya kasılma yaşamazsınız. Android’te ise durum biraz farklıdır. Goo- gle’ın yayınlamış olduğu saf Android sürüm- leri çok kararlı bir yapıya sahiptir fakat bu sürüm Google’ın Nexus modelleri haricinde pek kullanılmadığından, firma geliştiricileri- nin eklemeleriyle yayınlanan sürümlerde bazı hatalarla ve yavaşlamayla karşılaşmak müm- kündür. Geriye Uyumluluk Ios güncellemelerinin eski modelleri de desteklemesi telefonun uzun bir zaman sonra bile güncel kalmasını sağlıyor. Android’te ise güncellemeler saf sürüm kullanan modelle- rde sorun yaratmazken kendi yazılımlarını geliştiren firmalarda güncellemeler sıkıntı yaratabilir. Telefona güncelleme verip ver- memek tamamen firmalara ve diğer üçüncü geliştiricilere kalmıştır. Ayrıca geriye uyumlu- luk konusunda da donanımsal farklar dolayı tam bir uyumluluk söz konusu değildir. Donanımsal Destek ve Artırılabil- ir Hafıza Android’in yüzlerce farklı üründe kul- lanılabiliyor olması donanımsal desteğinin fazla olmasından kaynaklanır. Bu sayede te- mel bir kullanıcı seviyesinden en üst düzey kullanıcılara kadar geniş bir yelpazede yer alır. Gelişmiş teknolojilere uyumluluk konusunda da Android oldukça başarılıdır. Ios ise sadece iPhone, iPod Touch ve iPad’lerde kullanılıyor ve bu yüzden her ne kadar donanım desteği sadece bu cihazlarda kullanılan donanıma has olsa da bu, Ios’a kararlılık olarak geri dön- mektedir. Ios’un en büyük eksikliği ise hafı- za kartı desteğinin olmamasıdır ve sonradan artırılabilir hafıza desteği olmadığından satın alırken mutlaka depolama kapasitesi göz önüne alınarak ürün tercihi yapılmalıdır. Moda ve Yenilikçilik Ios cihazların tercih edilmesi biraz da Apple’ın teknolojiyi moda haline getirmesi- yle ilgilidir. Ios cihazlar genellikle piyasadaki benzer cihazlarla kıyaslandığında daha pahalı olan ürünlerdir. Kullanıcılar tarafından seçkin ürünler olarak değerlendirilmesi, popüler kültürde Ios sistemlerin yaygın bir hale gelme- sini sağlamıştır. Modern tasarım ve yenilikçi yapısıyla kullanıcılarını her yeni ürünle et- kileyebilen Apple, Ios ile Siri gibi birçok ilke imza atmıştır. Tüm bu nedenlerden dolayı yeni çıkacak ürünün özellikleri daha tam olarak netleşmemişken bile ön siparişlerin tamamını doluyor. Android de yenilikçi bir yapıya sahip olmasına rağmen, yenilikler çoğunlukla firma geliştiricilerine bağlıdır ve bu nedenle de her üründe aynı özelliği görmek mümkün olmay- abilir. Piyasanın lider konumundaki marka- lara baktığımızda Samsung’un Pop-up Play ve Multi-view özelliği gibi gördüğümüz çeşitli yazılımsal yenilikler, Android’i ciddi bir şekil- de Ios yerine tercih etme nedeni haline getiri- yor. Genel çerçevede baktığımızda Android’i veya Ios’u tercih etmenin kişiden kişiye göre değişebilecek bir yapıda olduğunu görüyoruz. Hem hatalardan arındırılmış kararlı bir yapıya sahip ve kullanımı basit bir sistem istiyor- sanız hem de detaylarla boğulmak istemiyor ve telefonunuzla teknoloji modasına uymak istiyorsanız Ios sizin için doğru bir seçim ola- bilir. Öte yandan, ürün çeşidinin bol olduğu, kişiselleştirilebilirvedetaylaraulaşabileceğiniz bir sistemin yanında artırılabilir hafıza özelliği ve yenilikçi bir anlayışa daha uygun fiyatlarla ulaşmak istiyorsanız tercihinizi Android’ten yana kullanabilirsiniz.
  • 6. Yıldız Teknik Üniversitesi Economics 2002 – 2008 Beykent Üniversitesi Management Information Systems, General 2011 Ideasoft’un projeleri nelerdir?Neler yapıyor? --‘’İşinizi İnternete Taşıyın’’ projesi kapsamında yazılımlarımızı belli bir ölçeğe göre küçülterek onların ilk etapta işlerini karşılayacak şekilde ücretsiz olarak veriyoruz. 1 sene boyunca ücretsiz olarak devam ediyor. Ücretsiz yazılım vermenin dışında,küçük ölçekli firmalarında sisteme dahil olmaları adına çalışmalar yapılmakta mesela Balıke- sir’de turistik yerlerde oraya gelen turistlere bir defalığına hizmet verilebiliyor.İnterne- tle tanışmamışlar.Bu insanların da işlerini geliştirmeleri adına Türkiye’nin birçok ilinde eğitimler düzenlendi. Türkiye e-ticarette dünyanın neresinde? --Kullanıcı sayısı artışı oldukça yüksek olsa da Amerika,İngiltere gibi ülkeler ka- dar hacmimiz yok.İnternet kullanıcımız ve e-alışveriş oranı da yüksek değil.Amerika’nın e-ticarette büyük olmasının nedeni Amer- ika’nın yüzölçümünün büyük olmasıdır. Amerika’da parakende sektörünün %10’u internetten dönerken bu oran Türkiye’de sadece %1. Bu sektörde kıyaslanacak ülkeler bize benzer özelliklerde olmalı.İtalya,İspanya,Polonya gibi ülkeler ile Türkiye’yi kıyaslayabiliriz. Sektörde ki büyüme %3-5 olacaktır.Bu da Türkiye’nin sektördeki büyümesinin sınırı olacaktır. E-Ticaret neden tercih ediliyor ve sizce güvenli bir sektör mü? --Amerika’da %10’a çıkmasının nedeni mesafelerin fazla oluşu.Alışveriş yapmak için şehre inmek ve yol katetemek insanlara zor geliyor.İstanbulda ise bildiğim kadarıyla yak- laşık 250 tane alışveriş merkezi var ve ulaşım kolay.Akdeniz ülkesi etkisi var ve dışarı çıkmak seviliyor.En önemlisi ürüne ulaşımın kolay olması. Türk insanı sizce e-ticarete uygun insan- lar mı?Geleneksel yolları tercih etmek- ten vazgeçip yeni çağa ayak uydurmada naşarılı olabilinir mi?Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz? --İnternet üzerinden alışveriş yaptığı düşünülen insan sayısı 6 milyon yani yaklaşık %10.Bu insanlar hayatlarında en az 1 defa in- ternet üzerinden alışveriş yapmış. Düşük bir oran.Giyim sektöründeki e-ticaret sitelerinde ciddi bir talep artışı var.Sektörün önde gelen markalarının da e-ticareti desteklemesi bu sektör açısından önemli bir nokta. Stokların internet üzerinden bitirilmesi önemli bir Seyhun Recep Özkara Röportaj
  • 7. olay. E-ticaret siteleri ve özellikle fırsat siteleri olarak adlandıracağımız sitelerde verilen hizmet ile vadedilen hizmet arasında uçurumlar olabiliyor.Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz ? --E-Ticaret sitelerinin önündeki en büyük sorunlardan biri site aracılığı ile hizmet sunan işlet- menin,hizmeti doğru verilip verilmediğinin kontrolünü sağlayacak mekanizmanın kurulma- masıdır.Almış olunan hizmet ile vadedilen hizmet arasın- daki fark ned- eniyle bu tarz sitelerde de ciddi bir ta- lep düşüklüğü yaşanıyor ve birçok sitede kapanmak du- rumunda kaldı. Ürünlerinizi e-ticaret si- teleri üzerin- den sunuyor musunuz? --Ürünlerin satışı inter- net üzerinden yapılıyor.Ancak e-ticaret sitelerinde satışı yapılmıyor.Port- föyümüzdeki şirketlerin bütün ürünlerini to- playarak satışa sunan bir platform ile bu müm- kün olabilir ancak şuan böyle bir şey gerekli ve mantıklı değil. Aslınur Çağırdar
  • 8. İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 1980 – 1984 Nasıl bir Üniversite hayatı geçirdiniz? --Öğrenciyken çalışıyordum.Bütün öğrenci ark- adaşlara da tavsiye ederim.Okul bittiğinde bir işe başvurduğunuzda yüzlerce kişi aynı pozisyona başvuruyor.Sizi farklı kılacak şey deneyimleriniz. Bunu öğrenciyken elde etmeniz mümkün.Nere- de çalıştığınız da çok önemli değil.Okullar genel bilgiler verir ve ilk başta piyasada işinize yaramaz. Bu şekilde erken iş hayatına girdiğinizde piyasa- da kısa dönemli programlar kullanarak sertifika almak avantajdır.Beşeri ilişkileri de mutlaka iyi yönetmek gerekir. Genel olarak Yönetici pozisyonunda çalışmanızda bölümünüzün etkisi oldu mu ? --Tabii ki faydası oldu. Yüksek lisans avantaj mıdır? --Çok fazla bir fark yarattığını düşünmüyorum. Yüksek lisansın okul biter bitmez yapılması ver- imli değil.Biraz iş deneyimi gerekiyor.Çalışırken yapılması daha iyi olur. İnternet Bankacılığında son gelişmel- eri nasıl yorumlarsınız ? --İnternet bankacılığı mobil bankacılığa dönüyor. Bunun nedeni de internette yapılacak şeyler- in artık kısıtlı hale gelmesi.Mobilde geliştirilen uygulamalar ve yenilikler sayesinde 2015 yılında mobil bankacılığın internet bankacılığını geçeceği öngörülüyor. Uygulamaların güvenliği hakkında ne düşünüyorsunuz ? --Yeterince zamanınız varsa kredi kartını kırabil- irsiniz.Ancak bunu kırmak 100 yıla yakın sürüyor. Bu nedenle güvenli bilgisayar yok ama burada devreye risk yönetimi giriyor.Büyük şirketler bunun üstesinden risk yönetimiyle geliyor. Mobil bankacılık şube bankacılığını bitirir mi? --Btirmez ama bir dönüşüm var.Eskiden şubeler ana kanal,diğer yollar alternatifti artık hepsi ana kanal oldu.Şubeler küçülmeye başladı ve yeni müşteri çekmek amacıyla kullanılmaya başlandı. Bilgi İşlem Teknojileriniz ne seviyede? --Alt yapı olarak en iyilerdeniz.Birkaç sene içerisinde uygulama altyapısı bakımından da en iyiler arasında olacak.Bankalarda IT alanında ciddi yatırımlar yapılıyor. Bankacılıkta reklamın önemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Reklama ayrılan bütçeyi nasıl değer- lendirirsiniz? --Genelde IT ve İletişim departmanlarına ayrılan bütçeler birbirine yakındır.Türkiye bu konuda verimli. İş görüşmelerinde nelere dikkat edilmeli ? --Bir iş görüşmesine giderken ne istediğinizi biliyor olmanız lazım.’’Nereye gideceğini bilmey- en tekneye hiçbir rüzgar yardımcı olmaz’’ denir. Ne yapmak istediğinize karar vermiş olmalısınız. Hedef belirlemeniz lazım.Çalışmak istediğiniz kurumun da stratejilerini öğrenmelisiniz. Hüseyin Sivri Röportaj
  • 9. İkisi örtüşüyorsa herşey gelişir.Kariyerinize başladığınız zaman hayatınız boyunca çok çalışmanız gerekiyor.Özellikle IT alanı sürekli gelişen ve yenilenen bir alan.IT ile uğraşmak isti- yorsanız çalışmaktan korkmayacaksınız. Kariyer yolu çizerken öğrencilik hayatı çok iyi değerlendi- rilmeli.Bu şekilde diğer mezunlardan bir adım önde başlayabilirsiniz. --(Geçenlerde ilginç bir araştırma yapılmış. Başarılı bir ekiple başarısız bir ekibin farkını ölçmek için bir araştırma yapılıyor.Ekip üyeler- ine bir cihaz takılıp sesleri kaydediliyor.Cihaz konuşmaları algılayamıyor ama ses tonunuzdan o anki ruh durumunuzu belirliyor.Başarılı ekiplerin ortak özelliği hedefe kilitlenen ve enerjik insanlar olması.) --(Yıllar önce seminere gitmiştim.Amerikalı bir hoca da takım yönetimi hakkında ders veriyor- du.Bir kağıt verip kariyer,kişisel ve aile ile ilgili hedefler yazmamızı istedi.Aradan 1 sene geçti ve hedefler önüme geldi.Hedeflerden birisi işini iyi yapmayan insanlarla yolumuzu ayırmamızdı ve baktığımda planladığım hedeflere ulaştığımı gördüm.) IT’de nasıl bir yol izlemeliyiz? --IT iyi bir dünya.Çok hızlı gelişiyor ve olanak- ları diğer mesleklere göre daha fazla.Bu alanda iyi paralar kazanmak da diğer mesleklere oranla kolay ancak önemli olan IT alanında çalışabi- leceğiniz 30-40 alandan hangisinde çalışmak istediğiizi belirleyip o alanda kendinizi geliştir- melisiniz.Örneğin yazılımcı olmak istiyorsunuz buna uygun hedefler koyarsanız önünüze işe alım süreciniz de daha hızlı olabilir.Sevdiğiniz işi yapın böylece hayatınız boyunca çalışmamış olursunuz. Ümit Öztürk
  • 10. Kalite ve Verimlilik Kulübü Teknik Gezi ek- ibiyle Ford’daydık.İlk olarak Ford hakkında bilgiler aldık.Mesela iki yıl sonra çıkacak olan arabaların planı bugünden yapılıyormuş.2 yıl sonra çıkacak arabayı biz bugün ilk görenler- dendik Sonrasında içeri girdiğimizde çok ses olacağından dolayı herkese kulaklık verildi. Bu şekilde bize fabrikayı tanıtanları daha iyi duyabildik. Burada kalıp ile ilgili bilgiler aldık.Çekme operasyonu gördük. Kesme ve bükme operasyonları ile birlikte 3 kısımda tamamlanıyordu.Geriye kalan iki operasyon- da takım-kalıp atölyesinde devam ediyor. Takım-kalıp atölyesine geçtik. Burada kesme ve bükme işlemleri yapan kalıpları gördük. Burada denemeden çıkan her parça kontrol ediliyor. Daha sonra pres atölyesine geçtik. Fabrika içinde kullanılan araçlara bindik.Seri imalatın başladığı bu yeri inceledik. Son- rasında kalite operatörlerini gördük. Burada yeni bir parça üretildiğinde kontrol ediliy- or, eğer bir problem görülürse onu giderme çalışmaları başlıyormuş ve o problem gider- ilene kadar üretim devam etmiyor.Buradan kaynak atölyesine geçtik. Sonra Gövde Üretim Alan Müdürlüğü’ne geçtik.Burada 4 farklı hat bulunuyor ve 80.000 m2 çalışma alanı var.Burada insan eli değmeden aracın sol ve sağ kısmı robotlar tarafından yapılıyor. Bunun sebebi insan eli- nin olduğu yerde hata yapım oranının daha yüksek olması ve bu yüzden robotların tercih edilmesiymiş. Ford yetkilisi her gün otonom bakım uygulandığından, ilk gözle kontrol sonra makine ve robotlarla kontrol olduğun- dan bahsetti.Ardından boyahaneye geçtik. Burada araçlar su bazlı boyalarla boyanıyor- du. Dolum işlemini gördük. Araç yakıt hariç her şeyi doldurulup gönderiliyor.Daha sonra araç su testine giriyor.Araç içine su girmiyor- sa bu testide başarıyla geçiyor.En son olarak da sürücü gözüyle bakılıyor.Sürüşte de sorun çıkmazsa araç satışa hazır oluyor. Fabrikayı yaklaşık 1 saatte gezdik. Bu aşama- ları gördüğümüz süre içerisinde yaklaşık 60 araç üretildi. Son olarak bunu da öğrendik ve bir teknik gezimizi bitirmiş olduk. Teknik Gezi Özlem Özdemir MerveDemirci
  • 11. Ünlü Yazar Ahmet Ümit’i,Davutpaşa Seminer Eğitim Projesi’nin düzenlediği söyleşi ile oku- lumuzda ağırladık. Polisiye hikayeler sanıldığından daha da es- kiye dayanır. Büyük bir kesim Anglosakson- ların ilk polisiyeciler olduğuna inanır. Ama bu doğru değildir. Polisiye insanlığın ilk zaman- larında bile vardır. Ademle Havva mesela. Daha sonraki uygarlıklarda da devam etmiştir polisiye. Shakespeare’in Macbeth ve Hamlet’i, Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler ve Suç ve Cezası mesela bunlar hep polisiye. Bunları görmek beni çok mutlu etti. Demek ki sevdiğim işi yaparak, sevdiğim türde yazarak insanları etkileyebilecek ve edebiyatla dünyanın daha iyi bir yer olmasına katkıda bulunabilecektim. Sonunda polisiyenin içinde istediğim şeylere yer verebilecektim ve aynı zamanda topluma yararlı olabilecektim. İlk romanım Sis ve Gece’yi yazdım. Ama ilk çıktığı zamanlarda hiç ilgi toplamadı. Eleştir- menler kıyameti kopardılar, eleştirmenler yeni şeyleri sevmezler ve otopsi yapar gibi incelerl- er eseri. Daha sonra yazdığım Patasana ile her şey değişmeye başladı. Ben de ustalaştım tabii. Bu romanla birlikte bu toprağın, bu ülkenin, bu tarihin kendisini kullanmaya başladım. Ben çok şanslı bir yazarım bu topraklar üzerinde yaşadığım için. İnsanlar benim kitaplarımı okurken sadece polisiye bir roman okumuyorlar aynı zamanda diyorlar ki: “Geçtiğimiz sokağı öğrendik say- enizde.” Aslında ben de bilmiyorum ki yazarken öğreniyorum. Ahmet Ümit Söyleşisi Özge Özcan Sena Metin
  • 12. -Bu kadar araştırma yapıyorsunuz zor olmuyor mu? -Zor ama çok eğlenceli. En güzel şey öğren- mek. Yeni şeyler öğrenmek bizi hayata bağlayacak ve genç kalmamızı sağlayacak çünkü öğrendikçe yeni bir şeye ulaşırız. Ben de romanlarımı yazarken yepyeni şeylere, yepyeni bilgilere ulaşıyorum. Bu bana keyif veriyor. Bir de ülkemizi geziyorum bu vesi- leyle. -Romanlarınızı nasıl yazıyorsunuz? -İşte yaptığım bu; ülkemizin tarihini, kültürünü arka fona koyuyorum. Ama karakter yaratırken biraz zorlanıyorum. Dil ve kurguya biraz çabalıyoruz. Ortaya bir ro- man çıkıyor. -Kusursuz cinayet var mıdır? -Bir bireyin yapabileceği iş değil. Ne kadar psikopat, vicdanını kaybetmiş ya da deli olsa da illa ki bir eksik oluyor. Bir de günümüzde teknoloji o kadar ilerledi ki; tenden, saç telin- den, parmak izlerinden, vücut ısısından bile katili yakalamak mümkün. -Hiç düşündünüz mü kusursuz cinayeti yaz- mayı? -Eğer yazarsam insanlar uygulamaya başlar, yazık olur. -Sizin için polisiye türünün üvey evladı di- yorlar. Agatha Christie gibi tam bir polisiye anlatmadığınız için. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nedir? -Aslında polisiye türü baştan beri üvey evlat muamelesi görüyordu. Rönesans döne- minde hümanist bir yaklaşım vardı. İnsan mükemmel olarak tanımlanırdı. Sanatta da insanın güzelliklerinden bahsedilmesi gerek- tiğini düşünürlerdi. Cinayetin estetik bir olay olmadığı , edebiyatın da konusu olamaya- cağını düşünmüşlerdi. Batıda da ikinci sınıf edebiyat olarak yer alıyordu. Ama Almanlar ve Amerikanların insanlara zarar verdikleri, onları öldürdükleri zaman; insanoğlu, in- sanın yalnızca iyi bir mahluk olmadığını aynı zamanda çok kötü bir mahluk olduğunu anlamıştır. Bu fark edildiğinde polisiye ro- manın değeri artmaya başladı. Önce Batı ka- bul etti daha sonra da biz. Ülkemizde Sis ve Gece de bir milattır bu bakımdan. Ama şu an üvey evlatlık bir durum yok. -Yıllarca bu ülke için bir şeyler yapmaya çalıştınız. Amacınızın insanları etkilemek olduğunu söylediniz. Sizce de insanların düşüncelerini değiştirmek felsefi eserlerle daha kolay olmaz mıydı? Sizce roman size hedeflediğiniz şeyi veriyor mu? -17 yaşındayken hayatın anlamını çözmüştüm, neyin doğru neyin yanlış old- uğunu biliyordum. Benden farklı düşünen- lerin yanlış yolda olduğundan emindim. Şim- di 52 yaşındayım ve emin değilim. İnsanlara şu doğrudur, şu yanlıştır demeyi doğru bul- muyorum. Ama şunu söylemeyi amaçlıyo- rum: “Görünen şeyle yetinme, hakikati ara. Gördüğün şey gerçek olmayabilir. Düşün, araştır, kuşku duy ve kendi görüşünü oluş- tur. Bir düşünceye körü körüne bağlanmak doğru değil, sen kendi düşünceni oluştur- malısın.” Aslında daha önemli bir şey var: vicdanlı ve merhametli olmak. Bunların bir ideolojisi yok. Şu anda yaptığım insanların kendi kararlarını kendilerinin vermesini sağlamak. Bir kişi benim kitabımı okuduktan sonra yetinmeyip, kaynakçadaki kitaplardan birini de okuyorsa amacıma ulaşmışım de- mektir.
  • 13. -Bab-ı Esrar’ı yazmaya nasıl karar verdiniz? -2005 yılında Konya’ya gitmiş- tim bir fuara. Bir koku duydum, ilahi bir koku... Onu takip ettim ve Hz. Mevla- na’nın türbesine ulaştım. Yalan! Böyle de anlat- abilirdim ama anlatmıyorum, anlatan ark- adaşlar var böyle. Fuardan sonra türbeyi ziyaret etmek istedim. Orada bir adam, sakallı değil, “Hz. Şems’in türbesini de ziyaret edin, önemlidir.” dedi. Hz. Şems’in sandukasının önünde bir yazı vardı. “Hz. Mevlana ve Hz. Şems arasındaki ilişki, Hz. Muhammed ve Hz. Ali arasında- ki ilişkiye benzer.” Bunu okuduktan sonra beni bir merak sardı. İstanbul’a döndükten sonra Mevlana hakkında eserler okumaya başladım ve Mevlana’nın 7 kişi tarafından bıçaklandığını ve bunlardan birinin oğlu old- uğunu öğrendim. Polisiye yazarı olarak ilg- imi çekti tabii. Konya’ya tekrar gittim gözlem yapmak için. Orada asıl karakterim “Karen”ı da yarattım. Benden sonra diğer arkadaşlar da yazdılar bu konu hakkında güzel oldu on- larınki de.
  • 14. Birazdan vizesiz,pasaportsuz bir Paris yolcu- luğuna çıkacağız.Kemerleri bağlayın!Kalkış için hazırız. Paris,Avrupa’nın kalbinde bir ‘’Işık Şehir’’dir. (Ville Lumiere) Paris’e yolunuz birçok şekilde düşebilir. Benim Paris ile yolum Benelux(Belçika-Hol- landa-Lüksemburg ve Paris) turu ile kesişti. Paris,yurtdışına çıkan insanların ilk durak- larından biri olur.Benim için de 2. duraktı. Paris şehir merkezine geldiğimizde Zaf- er Takı tarafından karşılandık. Napolyon Bonapart, Austerlitz savaşında galip gelen Fransız askerlerine seslenmiş ve ‘’Evinize zafer taklarının altından geçerek dönecek- siniz’’ demiştir. 18 Şubat 1806 tarihinde Zaf- er Takı’nın inşaat edilmesini istemiş. Zafer Takı’nın altında I. Dünya Savaşı’nda ölen Fransız askerler için meç hul asker mezarı (Tombe Du Soldat Inconnu) bulunmaktadır. Zafer Takı,benim için Paris’e girişi simgeledi diyebilirim.Özellikle akşam ışıklandırması ile oldukça güzel görünen bir yapı. Zafer Takı’ndan Champs-Élysées’ye bağlanıyoruz. Champs-Élysées Caddesi bildiğiniz gibi dünyanın sayılı caddelerin- den.Cadde üzerinde birçok butik,mağaza,- cafe ve restaurantlar yer almakta. En pahalı restaurant Her sene 14 Temmuz tarihinde Fransız Milli Bayramı nedeniyle, Fransız Ordusunun defilesi yapılmaktadır.Ordu, Concorde Mey- danında bulunan Fransız cumhurbaşkanı, Fransız Bakanları ve çok sayıda yabancı siyasetçilerin önünden geçerler.Gezimizin 14 Temmuza yakın bir tarihe denk gelmesi sayesinde yürüyüş öncesi hazırlıkları izleme fırsatı da bulduk. Champs-Élysées Caddesi’nin başında Con- corde Meydanı bulunuyor.Meydanın en önemli yapısı Luksor Dikilitaşı.Marie-An- toinette dahil birçok önemli isim burada giyotine gönderilmiştir. Paris denilince akla gelen ilk şey Eyfel Kulesi bu bir gerçek.Kule,Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzen- Paris
  • 15. lenen Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiş. İsmini ise, inşa ettiren firmanın sahibi olan Gustave Eiffel’den alır.Eyfel Kulesi Parislilerin beğenmedikleri ve şehre yakışmadığını düşündükleri bir yapıymış ancak zamanla Eyfel önce Paris’in daha son- ra ise Fransa’nın sembolü haline gelmiş.Eyfel Kulesi klasik eserlerden farklı bir şekilde bir mühendislik harikası.Eyfel Kulesi’nin zirves- ine veya 2. ve 3. katlarına çıkabiliyorsunuz. Eyfel’de muhteşem bir Paris manzarası sizi bekliyor. Eyfel’e olan turist akını nedeniyle çalışma saatleri sırasında ziyaretçi kuyruğu hiç bitmez.Hele ki tur gibi kısıtlı zamana sahip olduğunuz tatil türlerinde o sırayı beklemek ciddi bir işkencedir.Ancak bizim en büyük şansımız bilet kuyruğunda Kıbrıslı bir öğrenci grubu görüp o öğrenci grubunun arasına kaynamaktı Dediğim gibi Eyfel’e çıktığınızda gördüğünüz manzara kelimelerle anlatılmaz. Nefes kesici...Her yere doya doya bakmak istiyor insan haliyle. Ancak şu da bir gerçek ki Eyfel Kulesi bu derece abartıl ilgiyi hakedecek bir eser değil en azından ben Paris turunda çok daha iyil- erini gördüm.Burada pazarlamanın farkını hissediyorsunuz.Eyfel’e gündüz ziyaretinden sonra rehberimiz akşam ışıklandırmasıyla da Eyfel’i izlememiz gerektiğini söylediğinde ışıklandırmasını merak ettim.Her saat başı ışık gösterisi yapılıyor kısa bir süreliğine. Ancak o bahsedilen ışık gösterisi tam bir ha- yal kırıklığı,oldukça basit bir ışıklandırma. Yine pazarlama dehasını iliklerimize kadar hissediyoruz. Notre Dame Katedrali,dünyanın en önemli gotik mimarilerinin başında geliyor.Kate- dralin duvarlarındaki resimler ve mimari işlemeler çok detaylı ve çok etkileyici. Gözümü kırpmadan hiçbir şey kaçırmama- ya çalışarak gezdim katedrali.Gotik mimari seven bir insansanız her ayrıntısını zihninize kaydetmek istiyorsunuz.Bir de,zamanında katedral yıkılmak istenmiş ancak bunun Can Kara
  • 16. üzerine Victor Hugo Notre Dame’ın Kambu- ru’nu yazarak bunu engellemeye çalışmış ve başarılı da olmuş. Madeleine Kilisesi,görünüşü ile oldukça et- kileyici olan ve mimari yapısıyla diğerlerin- den ayrılan kilise.Bahçesinde de çok güzel çiçek türleri vardı. Louvre Müzesi,Louvre Müzesi tahmin- imce dünyanın en meşhur müzesi.Louvre’a girdiğiniz ilk andan itibaren bambaşka dünyaların ve kültürlerin içine girdiğinizi hissediyorsunuz.Müzede birbirinden kıymetli eserleri incelemek kolay bir iş değil. Louvre için en az 1 gün ayrılmalı.Hatta tur şirketlerinin 3 günlük Louvre Müzesi turları vardı bir dönem.Ben yine sıkışık zamanım nedeniyle hızlı bir göz atabildim müzeye. Tabii ki herkes gibi Mona Lisa’ya koştum önce. Mona Lisa hakkında fazla bilg- iniz yoksa karşınıza çıkan o küçük tablo bi- raz hayal kırıklığı yaratabilir.Ancak karşısına geçip detaylı bir şekilde inceleyebilmek de büyük bir keyif. Louvre Piramidi de müze girişinin bu- lunduğu yerdedir.Piramit de görsel olarak müzeye çok yakışmaktadır. Sacré-Cœur Bazilikası,oldukça büyük ve dikkat çekici bir yapıdır.İçerisinde dini ayinlerin günümüzde de yapılabıildiği,hedi- yelik hatıra paraların satıldığı,işlemeleri ve mimarisiyle yine sanatsever- lerde keyif uyandıran bir yapı. Ayrıca bulunduğu alan teras gibidir.Paris’in görmediğiniz kısımları bu güzel terasta görebilirsiniz.Yeşil alanı ve şelaleleri ile çevresi zaman geçirmek için ideal bir alan. Bazilika’nın bulunduğu Mont- martre,Paris’in en yüksek yeri.Montmartre sokakları ve insanlarıyla sanat kokan eşsiz bir mahalle.Burada onlarca ressam var ve portrenizi çok
  • 17. kısa bir sürede çizebiliyorlar.Benim pek il- gimi çekmemişti portremi yaptırmak ancak böyle bir fikriniz varsa buradan daha uygun bir yer olamaz. Audrey Tautou’nun başrol oynadığı Amelie filmi Montmartre’de çekilmiş. Paris’te çok ciddi bir metro ağı var.Ulaş- mak istediğiniz her yere metro aracılığıyla ulaşmanız mümkün.Ancak metroları bu ka- dar etkin olmasına rağmen bakımsız ve pis. Metrosunu çözmeniz de ciddi bir iş.Çünkü sistem biraz karışık,dönemeçli yollar çok fazla var.Bizim düştüğümüz hata yürüne- bilecek yerlere dahi metroyla gitmemiz. Aklınızda bulunsun eğer mesafe çok uzun değilse Paris’te yerüstünde dolaşmaktan daha keyifli bir şey olamaz. Paris cafe açısından da oldukça zengin bir yer.Fransız mutfağı da oldukça köklü ve çeşitli bir mutfak ancak zamanı ciddi an- lamda değerli olan turistler için Fransız Mutfağı’nı tatmak zaman kaybına neden olabilir çünkü Fransızlar zevk almak için ye- mek yiyorlar ve yemeğin hazırlanışı,sunuşu sırasında ciddi bir zaman harcıyorlar. Paris’e geldiyseniz ve Brüksel’e gitmeyecek- seniz Champs-Élysées üzerinde ki ünlü midye restaurantların- dan birinde Belçika usulü midye yemelis- iniz.
  • 18. 1)Voleybola nasıl başladınız? Orta okulda beden eğitimi öğretmenim sayesinde başladım. 2)Türk ligini nasıl değerlendiriyorsunuz? Son zamanlarda çok gelişen bir lig. Dünyanın en iyisi olma yönünde ilerliyor. 3) Vakıfbank’ın ligdeki yerini nasıl değer- lendiriyorsunuz? Ligdeki en iyi takım olduğumuzu söyleye- bilirim. 4) Türk taraftarlar hakkındaki düşünceler- iniz neler? Bazı maçlarda seyirci sıkıntısı yaşanıyor.. Daha çok izleyici gelmesini bekliyoruz. 5) Türkiye’ye alışma sürecinde neler yaşadınız? Kulüpten bana çok yardımcı oldular daha önceden de tanıdığım birkaç kişi vardı yani hiç zorlanmadım diyebilirim. 6) Türk yemekleriyle aranız nasıl? Seviyorum. Arada sırada kebapçıya gider- im. 7) İdolünüz olarak gördüğünüz birileri var mıydı? Küçükken çok vardı şimdi hepsini saysam bitmez heralde. Ama şu an Messi. 8)Performansınızı nasıl değerlendiriyor- sunuz? Performans psikolojiyle çok ilgili bence. Bu aralar fena olmadığımı söyleyebilirim 9)En beğendiğiniz Türk voleybolcular kimler? Gözde Sonsırma, Naz Aydemir, Gizem Güreşen. 10) Polonya voleybolda dünya ekolü, Tür- kiye ise voleybol anlamında hızla gelişen bir ülke Türkiye’de profesyonel olma yolunda il- erleyen Türk gençlerine ne tavsiyelerde bulu- nabilirsiniz? Voleyboldan zevk almaya çalışsınlar. Eğer eğlenmiyorsanız bir manası yok çünkü. 11)Voleybolu bıraktıktan sonra mesleki anlamda planlarınız var mı? Bir süre dinlendikten sonra gençlerle an- trenör olarak çalışmaya başlayabilrim. 12) Bu seneki 4lü final ile ilgili düşüncel- eriniz neler? İstanbulda olması çok güzel. Daha önce başardığımızı tekrar başarmak istiyoruz. 13) Bir çok ülkede ve takımda forma giy- menin avantajları neler oldu? Çok tecrübe kazanıyorsun ve bir sürü farklı kültür, dil öğreniyorsun. Malgorzata ‘Glinka’ Mogentale Röportaj
  • 19. 14)Formagiydiğiniztakımlarısıralamanız gerekse Vakıfbank’ın yeri neresi olurdu? Kesinlikle 1 numara. 15) En sevdiği şarkıcı? Tina turner 16)En sevdiği sporcu? messi 17)En sevdiği kitap? Yüzüklerin efendisi üçlemesi 18) En sevdiği film? gladiatör Malgorzata Glinka MOGENTALE Yaş : 34 Boy : 193 cm Mevki : Pasör Çaprazı Ülke : Polonya 2010-2011 sezonunda Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom’da forma giyen başarılı voleybolcu 19-20 Mart 2011 tarihlerinde İs- tanbulda yapılan CEV Şampiyonlar Ligi Fi- nal Four maçlarında Şampiyonluk yaşayan oyuncu turnu- va sonunda en değerli oyuncu seçilmiştir. Özellikleri • Boy: 193 cm. • Kilo: 84 kg. • Pozisyon: Pasör Çaprazı • B l o k yüksekliği: 303 cm. • S m a ç yüksekliği: 320 cm. Başarıları • 2003-Avrupa Şampiyonası-Altın ma- dalya. • 2003-Avrupa Şampiyonası-En değer- li oyuncu. • 2003-Dünya Kupası-En değerli oyu- ncu. • 2005-Avrupa Şampiyonası-Altın ma- dalya. • 2007-Avrupa Şampiyonası-En iyi smaçör. • 2011-Avrupa Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu-Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom. • 2011-Avrupa Şampiyonlar Ligi MVP- En değerli oyuncu • 2011- Aroma Bayanlar 1.Ligi En Sko- rer Oyuncu Rüya Arul