1. Kimya
Dergisi İNOVATİFKimya Dergisi
YIL:4 SAYI:30 OCAK 2016
ENSTRUMENTAL
ANALİZ VE ÖTESİ
NCSU ARAŞTIRMACILARI,Q-KARBON’LA
BİLİM DÜNYASININ EN BÜYÜK
BULUŞLARINDAN BİRİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
DOĞAL POLİMERİK BAMBU
PROF. DR. AZİZ SANCAR
ÖDÜLÜNÜ ALDI
NANO İLAÇ TAM HEDEFİ BULUYOR
KİMYA İHRACATI 14,2 MİLYAR DOLAR
JOHN DALTON ve HAYAT
HİKAYESİ
AKMİB’DEN MERSİN-ADANA
KİMYA SEKTÖRÜNÜN ÖNÜNÜ
AÇACAK PROJE
JAPON SAĞLIK DEVİNDEN
TÜRKİYE’DE İLAÇ ÜRETİMİ
POLİSAN KİMYA, ELEKTRİKTEN
TASARRUF ETTİ
ATIK PLASTİKTEN GERİ
DÖNÜŞÜM
KİMYA SEKTÖRÜ ve SERTİFİKALAR
KİMYA SANAYİMİZ YOK
2. KURALLARIMIZ1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış
olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak
belirtmek durumundasınız.
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci
derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun
yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız.
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza
gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi
sorumlu değildir.
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde,
yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır.
Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine
ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen
yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet
ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri.
Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar
sorumludur. Dergi sorumlu değildir.
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız
var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile
konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise
iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine
mail atabilirsiniz.
6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları
info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine
göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz
yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından
incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri
dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde
bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu
kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç
daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi.
7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı
yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının
yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız
yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin
yazılarını maalesef yayımlamayacağız.
8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz.
Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi
bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler
yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz
konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi
yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını
değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz
dergi yöneticisine aittir.
9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya
ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma
yapmayı seven herkes yazabilir.
10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur.
Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir.
Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş
sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir.
Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran,
huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler
ekipten çıkarılır.
11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi
buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine
sahiptir.
12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları
kabul etmiş sayılırlar.
http://www.inovatifkimyadergisi.com
https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi
https://twitter.com/InovatifKimya
https://instagram.com/inovatifkimyadergisi
http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr
https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ
https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi
https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2X-
p0LJgn9bB-aLM6w0-3pw
SOSYALMEDYA
3. Ekibimiz
YAVUZ SELİM KART HATİLE MOUMİNTSA
PELİN TANTOĞLU TUBA ÜNÜGÜL
KİMYA MÜHENDİSİ KİMYA
KURUCU-YÖNETİCİ
KİMYAGER KİMYA MÜHENDİSİ
FACEBOOK EDİTÖRÜ
FACEBOOK EDİTÖRÜ
FACEBOOK EDİTÖRÜ
ELİF KOÇ
KİMYAGER
FACEBOOK EDİTÖRÜ
MAHMUT ATASEVER
BİYOKİMYAGER
FACEBOOK EDİTÖRÜ
SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN
4. EDİTÖRDEN
Merhabalar
Öncelikle bize olan ilginiz için çok teşekkür ediyoruz.
2015 yılında bilim dünyasında olumlu gelişmeler oldu. Bu
gelişmeleri sizlerle paylaşmaya çalıştık. Ülkemiz açısından
2016 yılının daha bilimsel, daha araştırmacı şekilde geçmesini
temenni ediyorum.
Bu ay birçok konuda yazı geldi. Sektörden birçok haber de
ekledik. Bu yazılarda çeşitli şeyler okuyarak bilgileneceksiniz. Yazı
gönderen arkadaşlarımıza da ayrıca çok teşekkür ediyorum.
Geçmişe dönük analizlerimiz gelecek açısından önemli
diyerekten yeni yılınızı en içten dileklerimle tekrar tebrik
ediyorum.
Keyifle okumanız dileğimizle
5. İÇİNDEKİLER DOĞAL POLİMERİK BAMBU 7
13
17
20
26
30
32
37
11
14
19
25
27
31
36
38
KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
ÖĞRETİM ÜYELERİNİN ÇALIŞMASI
PATENT ALDI
PROF. DR. AZİZ SANCAR
ÖDÜLÜNÜ ALDI
KİMYA SEKTÖRÜ ve SERTİFİKALAR
KİMYA SANAYİMİZ YOK
NCSU ARAŞTIRMACILARI,Q-KARBON’LA
BİLİM DÜNYASININ EN BÜYÜK
BULUŞLARINDAN BİRİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
ENSTRUMENTAL ANALİZ VE ÖTESİ
POLİSAN KİMYA, ELEKTRİKTEN
TASARRUF ETTİ
DERİDEN ESİNLENEN VE KENDİNİ
ONARAN PLASTİK
JOHN DALTON ve HAYAT HİKAYESİ
KİMYA İHRACATI 14,2
MİLYAR DOLAR
NANO İLAÇ TAM HEDEFİ
BULUYOR
ATIK PLASTİKTEN GERİ DÖNÜŞÜM
AKMİB’DEN MERSİN-ADANA KİMYA
SEKTÖRÜNÜN ÖNÜNÜ AÇACAK PROJE
JAPON SAĞLIK DEVİNDEN
TÜRKİYE’DE İLAÇ ÜRETİMİ
ARGON
7. KİMYA MÜHENDİSİ
ZEHRA SEVDE HATİPOĞLU
YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
zehrasevde.hatipoglu@gmail.com
7
DOĞAL POLİMERİK BAMBUBAMBU BİTKİSİ, DOĞAL POLİMERİK LİF ÜRETİM YÖNTEMLERİ VE YAPILAN ÇALIŞMALAR
P
olimer malzemeleri, hayatımızdaki her alanda
görmek mümkündür. Kullandığımız birçok
eşya polimer malzemelerden üretilmektedir.
Hafif, güvenli ve dayanıklı olmalarıyla ilgi çekmekte
ve özellikle günümüzde polimerler üzerine çok fazla
çalışma yapılmaktadır. Teknolojik yeniliklere açık ve
uygun maliyetli olan bu polimerler, doğal, sentetik ve yarı
sentetik olmak üzere üçe ayrılmaktadırlar. Doğal polimer
malzemelerin kullanılma alanları ile çok fazla çalışma
yürütülmektedir. Bambu bitkisinin de doğal polimerik
yapıda olmasından dolayı birçok çalışmaya konu olduğunu
gözlemlemek mümkündür.
Bambu Bitkisi Hakkında
Bambu, tropikal iklim bölgelerinde yetişir ve 3 – 4 yıl
içerisinde olgunluğa erişir. Kağıt, mobilya, yapı, gıda,
kimya endüstrisi gibi pek çok alanda kullanılan bir bitkidir.
Özellikle tekstilde kullanılan bambu lifi, gelişim ve üretim
itibariyle Asya kökenli olup, Moso bamboo (Phyllostachys
heterocycla pubescens) olarak adlandırılan bambu cinsinden
elde edilmektedir. Bambu lifi doğal antibakteriyel özelliği,
biyolojik olarak ayrışabilme, yüksek oranda nem tutma
kapasitesi, yumuşaklık ve parlaklık, UV ışınlarını kırma gibi
özelliklere sahiptir. Bu sayede tekstilde geniş bir kullanım
alanı bulmaktadır. Ayrıca diğer selülozik liflere alternatif
oluşturmaktadır.
Bambu lifleri temelde selüloz, hemi selüloz ve ligninden
oluşmaktadır. Bunlar yüksek polimer olan dekstrozdur ve bambu
liflerinin kuru ağırlığının % 90’ını oluşturmaktadır. Diğer bileşenleri
ise; protein, yağ, meyve özü ve renkli maddelerdir. Bambu bitkisinin
yaşı ile içerdiği doğal polimerik lif oranı arasında bir bağlantı
bulunmaktadır. Bu oran ise, bir yılın altındakilerde yaklaşık % 75, bir
yıllıklarda % 66, üç yıllıklarda % 58 oranında lif bulunmaktadır.
8. 8
Doğal Polimerik Bambu Lifinin Üretim Yöntemleri
Kimyasal yolla doğal polimerik bambu lifi üretimi
Polimerik bambu lifi üretimi kimyasal ve mekanik yolla
gerçekleştirilebilmektedir. Bu bölümde sadece kimyasal yolla üretimini
anlatacak olursak:
Kimyasal yolla üretim, hidroliz alkalizasyon ve çok fazlı ağartma prensibine
dayanmaktadır. Buna göre rejenere bambu lifi üretimi basamakları;
1. Hazırlık: Bambu yaprakları, gövdedeki yumuşak
ve süngerimsi dokular ekstrakte edilir ve parçalanır.
2. Islatma: Parçalanmış olan bambu selülozu
20-25 ° C sıcaklıkta alkali selüloz oluşturmak
üzere 1-3 saat süreyle %15-20’lik NaOH (Sodyum
Hidroksit) çözeltisine daldırılır.
3. Presleme: Sodyum hidroksit çözeltisinin
uzaklaştırılması için bambu alkali selülozu preslenir.
4. Parçalama: Selülozun daha kolay işlenebilmesi
ve yüzey alanını artırmak için alkali selüloz küçük
parçalara ayrılır.
5. Kurutma: Küçük parçalara ayrılan alkali selüloz,
24 saat süreyle kurumaya bırakılır ve oksijenle temas
etmesi sağlanır. Bu süreç esnasında alkali selüloz
kısmen okside olur ve yüksek alkaliniteden dolayı
daha düşük molekül ağırlığına ulaşır.
6. Sülfirizasyon: Bu aşamada, alkali selüloz
çözeltisine karbon disülfid eklenerek sülfirizasyon
sağlanır.
7. Ksantatlama: Sülfirizasyon aşamasından kalan
karbon disülfid buharlaşma yoluyla uzaklaştırılır ve
sonuçta selüloz sodyum ksantat oluşur.
8. Çözündürme: Bu aşamada, selüloz sodyum
ksantat çözeltisine seyreltik sodyum hidroksit
çözeltisi eklenir ve %5 sodyum hidroksit ve %7-15
bambu lifi selülozu ihtiva eden viskoz çözeltisi elde
edilir.
9. Lif çekimi: Birbirini izleyen olgunlaştırma,
filtreleme ve gazlardan arındırma işlemlerinden
sonra viskoz bambu selülozu, seyreltik sülfirik
asit çözeltisine gönderilerek selüloz sodyum
ksantatın sertleşmesi ve selülozik bambu liflerine
dönüştürülmesi sağlanır.
9. 9
Doğal Polimerik Bambu Liflerinin Özellikleri
* Selüloz esaslı lifler olduğundan asitlere karşı
hassasiyet göstermektedir. Bazlara karşı dayanımı ise
yüksektir.
* Dış duvar, dairesel tabaka yapısındadır ve nemi
hemen absorbe edip buharlaşmasını sağlayan (nemin
nüfuz ettiği) liflerden oluşmaktadır.
* Fiziksel özelliklerinin analiz edilmesiyle yüksek
bir mukavemetinin ve düşük esnekliğinin olduğu
bulunmuştur.
* İnceliği 1200’den 2000 Nm’e kadar
değişebilmektedir. Düşük ve orta kalınlıktaki iplik
üretimi için uygundur.
* UV ışınlarını kırabilme özelliğine sahiptir ve
biyolojik olarak ayrışabilmektedir.
Doğal Polimerik Bambu Liflerinin Kullanım Alanları
Doğal bambu liflerine “nefes alan lifler” denilebilir. Yazlık kıyafetler
için oldukça uygundur. Giysi ve ev tekstilinin dışında jeotekstillerde,
endüstiyel filtrelerde, taşıma bantlarında, kord bezlerinde,
inşaatlarda kullanılan tekstillerde, tıbbi tekstillerde kullanılmaktadır.
Bambu lifleri ayrıca kompozitlerde güçlendirici olarak
kullanılmaktadır. Günümüzde yüksek üretim maliyetleri olan cam,
karbon, alüminyum, alüminyum silikat gibi kompozit malzemelerin
güçlendirilmesinde kullanılan sentetik liflerin yerine, düşük maliyet,
ekolojik üretim ve tükenmeyen kaynaktan elde edilen bambu ve
diğer doğal liflerinin kullanımı da geniş çapta araştırılmaktadır.
Doğal Polimerik Bambu Lifi Üzerine Yapılan Çalışmalar
Bambu lifi üzerine özellikler ve işlevliği açısından birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan bir kısmı;
Wang, Y., ve Gao, X., “Study on Structure of the Nature Bamboo Fiber” adlı çalışmalarında bambu lifi
hakkında detaylı bilgi elde etmek amacıyla bambu lifinin mikroyapısını incelemişlerdir.
Liu ve arkadaşları “The Dyeing Behaviours of Bamboo Fiber with
Reactive Dyes and The Product Development” adlı çalışmalarında
bambu lifinin üretim prosesi, mikroyapısı ve lif özelliklerini ve bambu
lifinin boyama davranışlarını incelemiş, lifin performans özelliklerine
göre %100 bambu örme kumaş ve bambu lifini PET ile kaplayarak
örme kumaş elde etmişlerdir.
10. 10
K. Murali Mohan Rao ve K. Mohana Rao,
“Extraction and tensile properties of natural fibers:
Vakka, date and bamboo” adlı çalışmalarında hafif
ve ekonomik kompozitlerin yapımında takviye
malzemesi olarak kullanılan yeni doğal lifleri
tanıtmayı amaçlamışlardır.
Okubo ve arkadaşları “Development of bamboo-
based polymer composites and their mechanical
properties” adlı makalelerinde ekolojik amaçlı
kompozitlerin (ekokompozitler) bambu lifleri ve
onların temel mekanik özellikleri kullanılarak
geliştirilmesini anlatmaktadırlar.
Sonuç Olarak;
Polimerik bambu lifleri doğal ve yenilenebilir bir
kaynaktır. Üretimde kullanılan yöntemler, çevre
ve insan sağlığına zararlı değildir. Tamamen
çevre dostudur. Nem absorbe edebilmesi ve
antibakteriyel özelliklere sahip olması nedeniyle
oldukça avantajlıdır. Ayrıca kompozit malzemelerin
güçlendirilmesinde kullanılmakta ve bunun üzerine
çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Düşük maliyet,
ekolojik üretim ve tükenmeyen kaynak olması
yönüyle de birçok araştırmaya kapı aralaması
kaçınılmazdır.
Kaynaklar :
1) Erdumlu N., 2008. Bambu Lifi ve Özellikleri, İstanbul Teknik Üniversitesi, Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı
Fakültesi, İstanbul.
2) Okur N., 2006. Bambu Lifi ve İplik Özelliklerinin Diğer Lif Ve İpliklerin Performans Özellikleri ile
Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
3) Karahan H. A., Öktem T., Seventekin N., 2006. Doğal Bambu Lifleri, Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği,
İzmir.
4) Wang, Y., ve Gao, X., 2004. Study on Structure of the Nature Bamboo Fiber, Proceedings of the Textile
Institute 83rd World Conference, May 23-27, 135-137, Shangai, China.
5) Shen, O., Liu, D.S., Gaoc, Y., Chenc, Y., 2004. Surface Properties of Bamboo Fiber and a Comparison with
Cotton Linter Fibers, Colloids and Surfaces B: Biointerfaces 35(3-4):193-195.
6) Rao, K. M. M., Rao, K. M., 2005. Extraction and Tensile Properties of Natural Fibers: Vakka, Date and
Bamboo, Composite Structures.
7) Okubo, K., Fujii, T., Yamamoto, Y., 2004. Development of Bamboo-Based Polymer Composites and Their
Mechanical Properties, Composites Part A-Applied Science and Manufacturing, 35 (3): 377-383.
11. 11
HaberYabancı
DERİDEN ESİNLENEN VE KENDİNİ
ONARAN PLASTİK
Vücudun kendisini yenilemesinden esin alan yeni materyallerle bir gün kendi
kendisini tamir eden uçaklar ya da binalar yapılabilir.
Bir kemiğiniz kırıldığında vücudunuz yavaş yavaş bu kemiği onaracak, bir yeriniz
sıyrıldığında deriniz kendisini yenileyecektir. Ancak aynı şey bina, köprü veya
uçak inşasında kullanılan insan yapımı maddeler için geçerli değil. Plastik, çelik,
beton gibi maddelerin onarımı zor ya da imkansızdır.
Fakat bunun yakın zamanda değişebileceği belirtiliyor. Bilim insanları doğadan
esinlenerek kendisini yenileyip onarabilecek materyaller üretmeye çalışıyor.
‘Kanayan’ plastik
Yıllar boyunca mühendisler çeşitli stratejiler kullandı.
Fakat Illinois Üniversitesi’nden Nancy Sottos insan
derisinden esinlenerek yeni bir plastik geliştirdi. Bu
plastik kesildiğinde ‘kanıyor’ ve kendi kendisini
defalarca onarabiliyor.
Sottos’un araştırması her tür çevresel etkene karşı
tepki veren yeni maddelerin geliştirilmesi konusunda
öncülük ediyor. Bu şekilde bakım ve teftiş alanında
önemli ölçüde tasarruf sağlanması kadar, büyük ve
ölümcül kazaların önlenmesi de mümkün olabilecek.
İnsanların yaptığı büyük yapılar başarısız olduğunda
sonuçları da felaket içeriyor. Trafik altında çöken
bir köprü düşünün. Fakat buna yol açan arızanın
başlangıcı küçük bir nedenden kaynaklanıyor çoğu
zaman. Küçük bir çatlak örneğin.
Fark edilmediğinde bu çatlak büyüyüp köprünün
çökmesine yol açabilir. “Kendi kendini onaran
maddenin amacı işte o küçük çatlakların
büyümesini önlemektir,” diyor Sottos.
Reçine kapsülleri
2001’de Sottos kendi kendini onaran bir plastik
üreterek haber konusu olmuştu. Bu plastik, içinde
sıvı reçine olan minik kapsüller içeriyordu. Plastiğin
bir yerinde herhangi bir çatlak meydana geldiğinde
kapsüllerin bir kısmı yırtılarak reçine salgılıyor ve
çatlağı doldurup katılaşıyordu.
Bu madde önemli bir adım olmakla birlikte
mükemmel değildi. Bu kapsüller bir kez açılıp
reçineyi salgıladığında boşalmış oluyordu. Yani ilk
çatlakta açılıp onarım yaptıktan sonra, aynı bölgede
meydana gelen yeni bir çatlak durumunda işlevsiz
kalıyordu.
12. 12
Sottos daha sonraki yıllarda insan derisini taklit
edecek şekilde, plastik üzerinde yaygın bir biçimde
onarım sıvısını içeren bir sistem geliştirdi.
Kılcal damar sistemi
Kendisini onaran plastiğin ilk aşamasında kalın
bir polimer tabakası oluşturuluyor. Bu tabakanın
yüzeyinin hemen altında yoğun ve içi boş
kanallardan oluşan üç boyutlu bir ağ var. Sonra bu
kanalların bir kısmına sıvı reçine, bir kısmına da
“kür kimyasalı” konuyor.
Sonra da Sottos bu yeni materyali denemeye
koyuluyor, yüzeyinde çatlaklar oluşturmaya çalışıyor.
Çatlak büyüdükçe sıvı dolu kanallara denk gelip
her iki sıvının da salgılanmasını tetikliyor. Sıvılar
karıştığında kür malzemesi reçineyi sertleştiriyor ve
böylece çatlak doldurulup onarılmış oluyor.
Bir tek çatlağı doldurmak için fazla sıvıya
gerek olmuyor. Ayrıca içerdeki kanallar epeyce
sıvı tutabiliyor. Yeni bir çatlamada aynı işlem
tekrarlanmış oluyor.
Tıpkı deri altında yayılmış kılcal damar ağlarının
deriyi onarması gibi. Böylece aynı noktalar tekrar
tekrar onarılabildiği gibi, uzun süre kullanımda olan
maddeye dışarıdan sıvı takviyesi de yapılabiliyor.
Bilgisayar ve elektronik aletler
Sottos ayrıca çatlak kısmına onarıcı sıvı püskürten
bir plastik de geliştirdi. Bu tür materyaller uçak,
rüzgar türbinleri ve elektronik eşyalar gibi irili ufaklı
çok sayıda ürünün ömrünü uzatabilir.
2011’de yayımladığı bir makalede Sottos, plastikte
kullandığı kılcal damar ağlarında su dolaştırılması
yoluyla, ısınma eğilimi olan maddelerde ısıyı
düşürmenin mümkün olacağını vurguladı. Bu
yöntem bilgisayar çipleri ve diğer elektronik
aletlerde ısı düzenleme amacıyla kullanılabilir.
Bu yöntemler nerede kullanılırsa kullanılsın Sottos
doğadan esin almaya devam ediyor.
13. 13
Yerli
Haber KİMYA SANAYİMİZ YOK
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Şeref Üyesi
Prof. Dr. Özer Bekaroğlu, Ege Üniversitesi Aliağa
Meslek Yüksek Okulu Kimya Bölümü’nden Yard.
Doç. Dr. Sevil Şener ile kimya alanında ortaklaşa
gerçekleştirdikleri çalışmaları takip etmek
amacıyla Aliağa Meslek Yüksek Okulu’nu ziyaret
etti.
Türkiye’de ftalosiyanin kimyasının kurucusu,
İstanbul Teknik Üniversitesi Anorganik Ana
Bilim Dalı’nın kurucularından, çıkardığı
makaleler ve koordinasyon kimyasındaki
etkin çalışmaları ile Türkiye’nin önde gelen
kimyagerleri arasına giren ve ülke çapında
isminden söz ettiren Türkiye Bilimler Akademisi
Şeref Üyesi Prof. Dr. Özer Bekaroğlu, Yard. Doç.
Dr. Sevil Şener ile kimya alanında ortaklaşa
gerçekleştirdikleri çalışmaları değerlendirmek
amacıyla Ege Üniversitesi Aliağa Meslek Yüksek
Okulu’nu ziyaret etti.
Bilim ve Teknoloji Politikası
Yapılmıyor
Davet üzerine değişik üniversitelerde araştırmalar
ve makaleler yayınlayan, İzmir İleri Teknoloji
Üniversitesi’nde düzenlenen kimya ile ilgili bir
konferansın davetlisi olarak İzmir’e geldiğini
söyleyen Prof. Dr. Bekaroğlu, ardından da Ege
Üniversitesi Aliağa Meslek Yüksek Okulu’nu
ziyaret ettiğini belirterek, “TÜBA kanalıyla bizim
üniversite konferans programlarımız oluyor. Yıl
içerisinde birkaç üniversiteye gidebiliyoruz bunun
için. Türkiye’de biliyorsunuz kimya fakülteleri
kapanıyor. Fizik kapanıyor. Matematik kapanıyor.
Bunların nedenleri ile ilgili bir konferans
verdim. Bilim ve teknoloji politikası yapım ve
yönetimi üzerine bir konuşma yaptım. Türkiye’de
zaten bilim ve teknoloji politikası yapılmıyor.
Siyasilerimiz bu işi ciddiye almıyor. Bu konuda
bir kamuoyu yaratmak için ben birkaç yıldan beri
konferans veriyorum. Ben bu konuda 25 yıldır
yaptığım araştırmalarla epey bilgi sahibi oldum.
Çok karmaşık bir konu olduğu için bunu herkesin
anlayacağı bir kalıbın içine sokup üniversitelerde
anlatıyorum. Buraya da onun için geldim” diye
konuştu.
Kimya Sanayimiz Yok
Prof. Dr. Bekaroğlu, Yard. Doç. Dr. Sevil Şener ile
karboranlar (Bor, karbon ve hidrojen içeren bileşikler
sınıfı) üzerine müşterek çalışmalarının bulunduğunu,
kanser tedavisinde kullanılan nötron kapsüller
üzerine çalıştıklarını, bu çalışmaları kontrol edip,
neler yapılabilir, bunun üzerine değerlendirmede
bulunmak için de Aliağa’ya geldiğini kaydetti.
Türkiye’de fen bilimlerinin, özellikle kimyanın çok
ihmal edilmiş bir dal olduğunu sözlerine ekleyen
Bekaroğlu, “Bunun başlıca nedenlerinden biri
Türkiye’de kimya sanayiinin olmaması yani kimya
teknolojisi üzerine çalışmaların ihmal edilmesidir.
Türkiye sadece yarı işlenmiş kimyasalları alıp,
bunlara basit işlemler yapıp dışarıya satmaya
çalışıyor. Bütün dünyada kimya, sanayinin
motorudur. Türkiye’de kimyasal madde üretimi
yok. Bu üretim olmadığı için Türkiye’de yetişen
kimyacılar da çalışma ortamı bulmakta zorlanıyor”
dedi.
14. KİMYA MÜHENDİSİ
HAZAL ÖZTAN
ÖĞRENCİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
hazaloztan@gmail.com
14
ATIK PLASTİKTEN
GERİ DÖNÜŞÜM
S
on yıllarda önemli boyutlara ulaşan katı atık
sorunu, ülkelerin gündemini 1980’li yıllardan
bu yana işgal etmektedir. Katı atıklarla ilgili
başlıca politikalar, başlıca üç temel başlık altında
toplanabilir.
• Atığın kaynağında önlenmesi veya atık azaltımı
• Katı atıklar içinde yer alan çeşitli maddelerin geri
döndürülerek yeniden kullanımı
• Yeniden kullanılmayacak kısmın, emniyetli biçimde
yok edilmesi ve/veya depolanması
Polimerler; plastik, lastik ve kauçuk malzemelerin
temel yapı taşları olarak yaygın kullanım alanı
bulunmakta ve her yıl dünyamıza binlerce
ton üretilmektedir. En çok termoplastikler
üretilmektedir.
Plastikler atık olarak doğaya atıldıklarında, bozunma
sıcaklıklarının yüksek olması, ultroviyole ışınlarına
dayanıklı olması, doğadaki bakterilere karşı
dayanıklı olması onların uzun süre bozunmadan
kalmalarına sebeptir.Bu sebepten dolayı çevreyi
kirlettiklerinden“geri dönüşümleri” bir toplumsal
zorunluluktur.
Plastiklerin en çok PE, PP, PVC, PS tüketilmektedir.
Dolayısıyla atık olarak da çevrede bunlar çok
bulunmaktadır.
Doğada “imalat artık”ları olarak ve “şehir çöp artık”ları olarak atık plastik vardır.
15. 15
Atık plastiklerin geri kazanımı
incelendiğinde;
4 çeşit yol izlendiği görülür.
1. Atıkları, orijinal plastiklere katıp orijinal polimere
yakın yeni plastik elde etmek için yapılan geri
kazanım,
* Bu tip geri kazanımda,makinalardan çıkan artık
plastikler ile temiz çöp plastikler kullanılır.
2. İkinci geri kazanım yöntemi, orijinal plastik elde
etme yerine II.ci kalite mal elde etmek için yapılan
işlemdir.
* Plastik kullanılıp kirlendikten sonra, yani çöp
haldeki plastik artıklar,ayrılır,temizlenir eritilerek
kullanılır.
3. Bu tip geri kazanıma kimyasal geri kazanım işlemi
de denir.
* Bu işlemde amaç, atık plastiklerden ihtiyaç
olan monomeri alıp, yeni kimyasal içerikli farklı
özellikte polimerler elde etmektir.
4. Dördüncü geri kazanım işlemi ise atık plastikleri
yakıp, çıkan enerjilerinden faydalanmaktır.Bu çıkan
gazların insan sağlığına zararları yüzünden mahsurlu
bir yöntemdir.
“Plastiğin geri dönüşümü” ne
demektir?
* Kullanım dışı kalan “plastik atık malzeme”lerin
tekrar kullanıma geri kazandırılması işlemine denir.
“Plastiğin geri dönüşümü” nasıl
olmaktadır?
1.Önce plastik çöp atıklar toplanıp bir yere yığılır.
Geri kazanılması düşünülen plastikler aşağıdaki
kaynaklardan temin edilmektedirler.
1. Sanayi tesislerinde çıkan plastikler
2. Ticari merkezlerde oluşan plastik artıklar
3. Tarımda kullanılan plastik atıkları
4. Belediye çöplüklerinde oluşan plastik
5. Evlerde kullanılan plastikler
2. Bu çöp atıkları kaba bir şekilde ayrılır.
3. Bir bant üzerinde taşınırken manyetik bir
sistemden geçirilerek plastik olmayan
maddelerden ayrılır.
4. Bu çöp atıkları yüzdürme tankına konarak yıkanır.
5. Yıkanan plastikler kurutulur ve kırma
makinalarında parçalanır.
6. Kırılan plastik parçalar aglomer makinalarında
granül hale sokulur. Aglomer makinaları plastik film
atıklarının geri dönüştürlmesi için kullanılır. Kazan
içinde bulunan ve yüksek hızda dönen bıçaklar
plastik filmi yüksek sıcaklıkta ısıtarak parçalar. Daha
sonra az miktarda su ile şoklanan plastik, yeniden
kullanılabilir GRANÜL hale gelir.
7. Geri kazanılan plastik tekrar extrüzyon veya diğer
yollardan işlenerek plastik üretimine kazandırılmış
olur.
17. 17
HaberYabancı
PROF. DR. AZİZ SANCAR
ÖDÜLÜNÜ ALDI
Nobel Kimya Ödülü’nü kazan ilk
Türk olan Aziz Sancar, İsveç’in
başkenti Stockholm’de düzenlenen
törenle ödülünü aldı.
Türkiye için gurur gecesi… 2015
yılı barış, fizik, tıp, kimya, edebiyat
ve ekonomi dallarındaki Nobel
ödülleri, Oslo ve Stockholm’de
düzenlenen törenlerle sahiplerine veriliyor.
Prof. Dr. Aziz Sancar, Nobel Kimya ödülünü İsveç
Kralı 16’ncı Gustaf’ın elinden aldı.
Çalışmalarını ABD’de sürdüren Mardin doğumlu
genetik bilimci Prof. Dr. Aziz Sancar, bu yılki Nobel
Kimya Ödülü’nü İsveçli Tomas Lindahl ve ABD’li
Paul Modrich ile paylaşmıştı.
Aziz Sancar 2015 Nobel Kimya Ödülü’ne “DNA
onarımı” hakkındaki bilimsel çalışmalarıyla layık
görüldü. Sancar dünkü resepsiyonda “Türkiye için
bu kadar önemli olduğunu bilseydim 2 misli çalışır
ve 20 yıl önce alırdım bu ödülü” demişti.
Mardin’deki Yakınları Sancar’ın ödül almasını böyle
izledi…
Sancar Çalışmasını Böyle Anlatmıştı
Prof. Aziz Sancar 2014 yılında kanser tedavisindeki
‘sirkadiyen saat’ (Ritmik saat) buluşunu anlatmıştı.
Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser konusunda önemli
çalışmalar yapıldığını belirtirken, kanser
mekanizmasının 10 yıl içinde çözüleceğine
inandığını söylemişti. Ancak kanserin nasıl
olduğunu çözümlemenin onu tedavi etmek anlamına
gelmediğine işaret eden Sancar, tedavi konusunda bir
şey söylemek için erken olduğunu belirtmişti.
Kanserle ilgili olarak ”DNA onarımı” konusunda
çalışma yaptığını bildiren Sancar, şunları kaydetmişti;
“Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu
DNA’yı tahrip ediyor ve vücutta bulunan DNA
onarım mekanizmaları, o kanser hücrelerinin
yaşamasını sağlıyor. Biz bu mekanizmayı
anlamak, aydınlatmak için bir çalışma başlattık.
Bu mekanizmayı anlayınca onu “inhibe” edip,
kanser hücrelerinin normal hücrelerden daha
önce öldürülmesini sağlamaya çalışacağız. DNA
onarımı mekanizmasını aydınlatmak, kanser
tedavisi noktasında çok önemli. Gayemiz bu
mekanizmayı açıklamak.”
18. 18
DNA Onarımının Minimum
Olduğu Zaman Tespit Edilecek
Sirkadiyen saat (günlük ritm) konusunda önemli bir
buluş yaptıklarını bildiren Sancar, sirkadiyen saatin
DNA onarımını kontrol ettiğini ifade etti. Sancar,
DNA onarımının günün belli saatlerinde arttığını,
belli saatlerde de minimum seviyeye indiğini söyledi.
Amaçlarının vücuttaki DNA onarımının minimum
olduğu zamanı tespit edip, kanser hücrelerine ilaç
verip, bu hücrelerin ölmesini sağlamak olduğunu
belirten Sancar, ”HedefimizDNA onarımının ne
zaman minimum ne zaman maksimum olduğunu
belirleyerek, DNA onarımı potansiyelinin en az
olduğu zaman ilaç tedavisi uygulayarak, hem ilacın
etkisini çoğaltmak, hem de yan etkileri azaltmak”
şeklinde konuştu.
Bu kapsamda çalışmayı öncelikle kalın bağırsak
kanseri üzerinden başlatacaklarını anlatan Sancar,
”Kalın bağırsağın biyolojisi ve DNA onarımı
saatleri konusunda daha çok bilgi sahibi olmamız
nedeniyle bu kanser çeşidinden çalışmalarımızı
başlatacağız. Araştırma çalışmalarına 2-3 ay içinde
başlıyoruz” dedi.
Deri Kanserinin Önüne
Geçilebilecek
Sirkadiyen saat konusundaki çalışmalarının deri
kanserini önleme noktasında da faydalı olacağına
dikkati çeken Sancar, bu şekilde hangi saatlerde
güneşlenildiğinde kanser riskinin arttığının, hangi
zamanlarda azaldığının tespit edilebileceğini ifade
etti.Fareler üzerinde yaptıkları bilimsel çalışmalarda,
UV ışınlarına maruz kalan farelerde kanser riskinin
akşam saatlerinde daha az olduğunu tespit ettiklerini
belirten Sancar, şöyle devam etti:
“Fareler üzerinde yaptığımız araştırmalarda
sabah saatlerindeki UV maruziyeti sonucu kanser
riskinin akşamüstü saat 4’teki tespit ettiğimiz
oranlara göre 5 misli daha yüksek olduğunu
gördük. Yani farelerde deri kanseri riskinin akşam
saatlerinde daha az olduğunu belirledik. Farelerde
ortaya çıkan sonuçlar insanlarda tam tersidir.
Buna dayanarak, insanlar için sabah saatlerinin
deri kanseri riski açısından daha düşük olacağını
söyleyebiliriz. Yani sabah saatlerinde güneşlenmek,
öğlen ve akşamüstüne göre daha az risk taşıyor.
Ancak bunu kesin olarak söylemek için öncelikle
insanlar üzerinde deney yapmamız lazım”
Bu konuda çalışmalara başladıklarını ve Amerikan
Sağlık Bakanlığından izin aldıklarını anlatan Sancar,
ilk etapta gönüllüler topladıklarını ve gönüllülerin
derilerindeki DNA onarımlarını gün boyu nasıl
olduğunu ölçmek için çalışma yapacaklarını söyledi.
Sancar, “Yani DNA onarımı konusunda kalın
bağırsakta yapacağımız çalışma kanserin
tedavisini, cilt üzerinde yapacağız çalışma da
kanseri önlemeyi amaçlıyor” ifadelerine yer verdi.
19. 19
Haber
Yerli
KİMYA İHRACATI
14,2 MİLYAR DOLAR
Kimya sektörünün ihracatının, bu yılın 11 ayında
14,2 milyar dolar olduğu bildirildi.
Kimya sektörünün ihracatı 2015 ocak-kasım
döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde
13,56 gerileyerek 14 milyar 196 milyar dolara düştü.
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri
İhracatçıları Birliği’nden (İKMİB) yapılan açıklamaya
göre, kimya sektörünün ihracatı kasımda değer
bazında yüzde 12,53 azalarak 1 milyar 307 milyon
dolara indi.
Kimya sektörünün kasım ayında en fazla ihracat
yaptığı ilk üç ülke Irak, İspanya ve Almanya şeklinde
sıralandı. Bu dönemde Birleşik Arap Emirlikleri,
Mısır, İngiltere, İtalya, Yunanistan, Fransa ve İran
da en fazla ihracat yapılan diğer ülkeler arasında
öne çıktı. Ocak-kasım döneminde de Irak, Mısır ve
Almanya sektörün en fazla ihracat yaptığı ülkeler
oldu.
‘Rusya’ya alternatif olabilecek
pazarlara yöneleceğiz’
Açıklamada görüşlerine yer verilen İKMİB
Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, 2015’in
ihracatçılar açısından kolay geçmediğine dikkati
çekerek, “Küresel ekonomideki yavaşlamanın
olumsuz etkisine içerideki belirsizliklerin
eklenmesi ihracatçılarımız ve sanayicilerimiz
açısından zorlukları da beraberinde getirdi”
değerlendirmesinde bulundu.
Akyüz, şunları kaydetti:
“Kimya sektörü tüm olumsuzluklara rağmen
Türkiye’nin ihracatında ilk üç sırada yer almayı
başarıyor. 2016’nın bu yılki rakamların üzerine
çıkabileceğimiz daha iyi bir yıl olacağına
inanıyoruz. Türkiye ve Rusya arasında devam
eden gerilimden endişe duyuyoruz. Rusya’ya batılı
ülkeler tarafından uygulanan ve halen devam
eden yaptırımlar, emtia fiyatları ve özellikle petrol
fiyatlarındaki düşüş ile rubledeki belirgin azalışın
neticesinde Rusya ekonomisinde yaşanan daralma
kimya ihracatımızı olumsuz etkiliyor.
Ruble bir önceki yıla göre dolar karşısında yaklaşık
yüzde 33 değer kaybetmiş durumda. Aynı şekilde
Rusya’nın en önemli gelir kaynaklarından olan
petrol ve doğalgazın fiyatları geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 33 oranında azaldı. Bu
durum Rusya’nın satın alma gücünü olumsuz
etkiliyor.”
Ticarette, Rusya ve Türkiye arasında uzun yıllara
dayanan güçlü bir iş birliği olduğunu vurgulayan
Akyüz, “Beklentimiz, bu iş birliğinin siyasi sürece
kurban edilmemesi. Ancak gelişmelere baktığımız
zaman sorun yakın zamanda çözüleceğe de
benzemiyor. Rusya’ya alternatif olabilecek
pazarlara yöneleceğiz” ifadelerini kullandı.
20. 20
KİMYAGER
ERMAN GİRGİN
MEZUN
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
ermangirgin2006@yahoo.com
20
ENSTRUMENTAL
ANALİZ VE ÖTESİÜniversite dönemlerinde pek üzerine düşülmeyen,
belki de yalnızca bir dersle geçiştirilen; fakat
günümüzün modern laboratuvarlarının
vazgeçilmezidir enstrümantal analiz cihazları.
Gaz Kromatografisi (Gc), Gaz Kromatografi-Kütle
Spektrometresi (Gc-Ms), İyon Kromatografisi (IC),
Yüksek Performans Sıvı Kromatografisi (HPLC)
ve Yüksek Performans Sıvı Kromatografisi-Kütle
Spektrometresi (Lc-Ms) en bilinen kromatografi
cihazlarıyken Spektrofotometre (Uv-Vis), Furier
Dönüşümlü Kızılötesi Spektrometresi (FT-IR)
Atomik Absorpsiyon (AAS), Indüktif Eşleşmiş
Plazma (Icp) ve Indüktif Eşleşmiş Plazma-Kütle
Spektrometresi en bilinen spektroskopi cihazlarıdır.
Spektroskopi cihazlarına numune hazırlamak
veya organik sentez amacı ile kullanılan kapalı
sistem mikrodalga cihazları veya Elemental analiz
cihazlarını unutmamak gerekir. Bu yazımda sizlere
Gaz Kromatografisinin teorisini ve işleyişini
anlatacağım.
Gaz Kromatografisi teorik olarak maddelerin gaz ile
sürüklenerek durgun fazda adsorplanması ve fiziksel
olarak durgun fazdan sürüklenerek farklı zamanlarda
dedektöre ulaştırılması tekniğidir. Gaz kromatografi
cihazı uçucu ve yarı uçucu madde analizleri için
tasarlanmıştır. Cihaz 5 ana bölümden oluşur. Gaz
Kaynağı, Otomatik Örnekleyici, Enjektör, Kolon
Fırını ve Dedektör.
Gaz Kaynağı : Gaz Kromatografi tekniğinde pratikte
Helyum, Azot veya Hidrojen gazları kullanımı uygundur. Bu
gazların yüksek saflıkta, yani minimum %99.999 saflıkta, olması
bir zorunluluktur. Her ne kadar hidrojen gazı yüksek hızı (gas
velocity) sayesinde en iyi sonucu verse de, yanıcı/patlayıcı
özelliğinden dolayı pek tercih edilmez. Azot gazı oldukça ucuz
ve kolay bulunur olmasına rağmen sıcaklık ile ters orantılı akış
hızı azalması (gas velocity) nedeniyle çok tercih edilmez. Helyum
gazı ise yüksek maliyetine rağmen inert bir gaz olması ve optimal
değerleri ile dünya çapında en yaygın kullanılan gazdır.
21. 21
Otomatik Örnekleyici : Gaz
Kromatografinin ilk zamanlarında sıvı numuneler
mikrolitre seviyelerindeki düşük hacimli şırıngalar
ile direk olarak enjekte edilirdi. Fakat bu yöntem
kişiden kaynaklanan göz yanılmaları nedeniyle
tekrarlanabilir sonuçlar alınmasını engelliyordu.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte robotik sistemler
üretilmeye başlandı ve bu sayede numuneler
yüksek tekrarlanabilirlikte enjekte edilebilir
hale geldi. Otomatik örnekleyiciler, sıvı veya
gaz numunelerin hassas bir şekilde sisteme giriş
yapmasına olanak sağlamaktadırlar. Bunun yanında
önceden programlanarak çok sayıda analizi sırası ile
yapabilme kabiliyetine sahiptirler.
Enjektör: Basit bir mantık ile, analiz edilecek
maddeler basınçlı gaz yardımı kullanılarak taşınırsa
GC, eğer basınçlı bir sıvı ile dedektöre taşınırsa
LC adını alır. Gaz kromatografi tekniğinde sıvı
numune önce buhar haline getirilmelidir ki gaz ile
taşıma yapabilelim. Bu noktada devreye enjektör
bölümü girmektedir. Bu bölümü, pratikte en fazla
350 o
C kullanılan fakat aslen 450 o
C’ye kadar
ayarlanabilen yüksek sıcaklığa sahip bir hazne
olarak düşünebilirsiniz. Amaç mikrolitre hacminde,
sisteme giriş yapan sıvı numunenin ani olarak
buharlaştırılması ve buhar haldeki numunenin bir
an önce kolona ulaştırılmasıdır. Bu bölüm ısıtmanın
yanı sıra kirli veya yüksek konsantrasyondaki
numunenin belirlenen bölümünün gaz yardımı ile
sistemden uzaklaştırılarak sistemi temiz tutma ve
seyreltme işleminin yapılabildiği bölümdür. İsteğe
bağlı olarak eser (düşük) miktar analizler için
maddenin tamamı da kolon bölümüne gönderilebilir.
Bu teknik, ayrımlı (split) ve ayrımsız (Splitless)
enjeksiyon teknikleri olarak adlandırılır.
Kolon Fırını : Bu bölüm homojen olarak
ısıtma sağlayan, ısı yalıtımlı bölümdür. Amaç, madde
ayrımlarının yapıldığı kolon adı verilen ve iç yüzeyi
belirli bir faz ile kaplanmış, ince, cam tüpü çok
hassas bir şekilde ısıtmaktır. Ticari olarak çok farklı
tip kolon fazları olsa da bunlar yapı olarak kuvvetli
polar faz ile kuvvetli apolar faz ve bunların farklı
yüzdelerde karışımlarından oluşur. 10 metre – 100
metre arası ve 0.25mm, 0.32mm ve 0.53mm iç çapa
sahip kolonlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Polar
maddeler polar fazlı kolonlarda daha çok tutunurken,
apolar maddeler apolar fazlı kolonlarda daha fazla
tutunur. Analizi yapılacak numunenin içeriğine
bağlı olarak kolon tipi seçilmelidir. Bu tutunma ile
maddeler birbirlerinden ayrılır, sıcaklık etkisi ve gaz
ile zorla sürüklenerek farklı zamanlarda dedektöre
ulaşarak analiz yapılmasına olanak sağlanır.
Bu bölümde sıcaklık, zamana karşı arttırılarak
maddelerin kolonda tutunma kuvvetleri azaltılır ve
analizlerin daha kısa sürede bitirilmesi sağlanır.
22. 22
Dedektör:Madde tayininin yapıldığı bölümdür.
Çok farklı tipleri olsada ticari olarak en bilinenleri
Alev İyonlaşma Dedektörü (FID), Termal İletkenlik
Dedektörü (TCD) , Elektron Yakalama Dedektörü
(ECD)’dür.
FID genel bir dedektördür. Karbon Hidrojen bağlarına karşı hassastır. Bu nedenle CO, CO2
, NO, NO2
, H2
O
gibi maddelere karşı hassasiyet göstermese de çok geniş bir analiz kabiliyeti vardır. Düşük ppm seviyelerinde
analize uygundur. Hidrojen hava karışımlı aleve ulaşan maddeler burada iyonlaştırılarak yüksek voltajda
kutuplanmış anot/katot sayesinde elektronik sinyallere dönüştürülür ve bilgisayar yazılımı sayesinde kalitatif
veya kantitatif analize imkan sağlar.
TCD genel bir dedektördür. Çok hassas
olmamakla birlikte neredeyse her maddeye karşı
hassasiyet gösterir. Yüzdesel veya ppm seviyelerinde
analize uygundur. Yapısı aslında bir wheatstone
köprüsüdür. Bir kanaldan referans taşıyıcı gaz
geçirilir. Diğer kanaldan taşıyıcı gaz ile birlikte
sürüklenen madde bir potansiyel fark yaratır ve
bilgisayar yazılımı sayesinde kalitatif veya kantitatif
analize imkan sağlar.
23. 23
ECD halojen spesifik bir dedektördür. Bileşik
yapısında Flor (F), Klor (Cl), Brom (Br), İyot (I)
gibi yüksek elektro negatifliğe sahip halojen olması
durumunda düşük ppb seviyelerinde oldukça
hassas analize imkan verir. Radyoaktif Nikel 63
izotopu tarafından üretilen elektronlar azot gazı ile
çarpıştırılarak bir elektron bulutu yaratılır. Dedektöre
ulaşan bileşik bu elektron bulutu dengesini bozar ve
sinyal oluşumu sağlar. Yazılım sayesinde kalitatif veya
kantitatif analiz imkanı sağlar.
Gaz Kromatografisi oldukça kullanışlı bir yöntemdir.
Enjektör bölümüne gönderilmek istenen maddeler
destekleyici cihazlarla veya farklı düzeneklerle
kombine edilerek çok farklı analizlere imkan verir.
Gaz kromatografisi tekniğini kısaca özetlemek
gerekirse; karışım içiren numune sisteme enjekte
edilir, buharlaştırılır, taşıyıcı gaz ile kolonda
birbirlerinden ayrılmalarını sağlanır ve dedektöre
ulaştırılır. Yazılım sayesinde kromatogram adını
verdiğimiz data toplanır
Yazılım ; Her ticari firma kendisine has
yazılımlar kullansa da temel olarak yazılımlar
benzerlik göstermektedir. Yazılımlar sayesinde
cihazın bütün fonksiyonları kontrol edilebilirken
aynı zamanda metot yapma ve analiz sonuçları
değerlendirilebilir. Analizi yapılacak maddeler farklı
konsantrasyonlarda sisteme enjekte edilerek pik
alanları kaydedilir. Bu kromatogramlar sayesinde
pik alanları ile bir kalibrasyon eğrisi çizdirilerek
kantitatif analize olanak sağlanır.
24. 24
Biliyormusunuz; mevye ve sebzelerde pestisit
analizleri, yemeklik sıvı yağlarda serbest asit içeriği,
fabrika bacalarından çıkan gazların içeriği, atık
sularda poliklorlu bifenil analizleri, alkol analizleri,
hidrokarbonlar, mineral yağ analizleri, poliaromatik
karbon analizleri ve daha niceleri bu cihaz sayesinde
analiz ediliyor.
Umarım yazımdan keyif almışsınızdır. Sizlere her ay
başka bir cihazı tanıtmak istiyorum. Cihaz seçimi
konusunda tekliflerinize açığım. Aynı zamanda
herhangi bir uygulama veya merak ettiğiniz sorulara
memnuniyetle cevap vereceğim. Şubat ayında
görüşmek üzere.
25. 25
HaberYabancı
JAPON SAĞLIK DEVİNDEN
TÜRKİYE’DE İLAÇ ÜRETİMİ
Merkezi Osaka’da bulunan ilaç şirketi Takeda,
Türkiye’de 13 yeni ürünün isim hakkını satın aldı.
Türkiye pazarına giriş yapan şirket, bazı ürünleri
ise Türkiye’deki diğer ilaç şirketlerine ürettiriyor.
Türkiye’de ilaç endüstrisine girişleriyle ilgili
bilgilendirme toplantısı yapan Takeda Türkiye Genel
Müdürü Gamze Yüceland, firmanın çalışmaları
hakkında bilgi verdi. Gamze Yüceland, Türkiye’nin
Takeda için çok kritik öneme sahip olduğunu söyledi.
2015 yılının Takeda için önemli bir dönüm noktası
olduğunu belirten Yüceland, “Türkiye’de önemli bir
yatırım yaparak, bir yerli üretici firmadan seçilmiş
13 ilacın bulunduğu ürün portföyünü satın aldık”
dedi.
En Ucuz Ülkelerden Biri
Türkiye’nin ilaç fiyatları açısından en ucuz ülkelerden
biri olduğuna dikkat çeken Gamze Yüceland,
“Sistemi yapıcı bir tavırla ele almanın değerine
inanıyoruz. Hastalarımızın uygun fiyatlı yenilikçi
ilaçlara erişimi gibi olumlu bir sonucu göz ardı
edemeyiz” diye konuştu.
Meyve vermeyen kiraz ağacı ile
tanıtım
Firmanın tanıtım broşürlerinde; Japonya’da her
yıl geleneksel vestivali düzenlenen sakura (meyve
vermeyen bir çeşit kiraz ağacı) bitkisi var. Nobel
ödüllü araştırmacıyla çalışan Takeda, 70’ten fazla
ülkede faaliyet gösteriyor. 18 ülkede toplam 27
üretim merkezi olan şirket, 30 bin çalışanıyla (2014
yılı rakamlarına göre) yıllık 14,6 milyar dolarlık bir
gelire sahip bulunuyor.
26. 26
Yerli
Haber KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
ÖĞRETİM ÜYELERİNİN ÇALIŞMASI
PATENT ALDI
İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya
Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Yrd. Doç.
Dr. Yunus Önal ve Doç. Dr. Canan Akmil Başar’in
“Kayısı Çekirdeği Kabuğundan Ardışık Yöntem
ile Yüksek Yüzey Alanlı Tıbbi Süper Aktif Karbon”
başlıklı çalışması, Türk Patent Enstitüsünden patent
belgesi aldı.
Öğretim üyeleri, bu patentin alınmasıyla tamamı
ithal edilen ve halen tüm hastanelerin acil
servislerinde kullanılan aktif karbon solüsyonlarının
karşılanması yolunda önemli bir adım atılmış
olduğunu ifade etti. Kayısı çekirdeğinden aktif
karbon üretimi yapacak bir firmanın yakın gelecekte
Malatya’da faaliyete geçeceğini belirten patent
sahipleri, kayısı dışında kayısı çekirdeğinden de
önemli bir katma değer sağlanacağını söylediler.
27. 27
KİMYA
HATİLE MOUMİNTSA
MEZUN
YANYA ÜNİVERSİTESİ
hatile_m@hotmail.com
27
JOHN DALTON ve
HAYAT HİKAYESİKİMYADA İSMİNİ ÇOK DUYDUĞUNUZ, RENK KÖRLÜLÜĞÜ VE ATOM MODELİNE
YENİ DÖNEM BAŞLATAN GÜZEL BİR İNSANIN
HAYAT HİKAYESİ John Dalton (6 Eylül 1766 – 27 Temmuz 1844)
İ
ngiliz kimyager, meterolog ve fizikçi. Modern
Atom Teorisi’yle ilgili öncü çalışmaları ve
renk körlüğü (Onun onuruna Daltonizm
olarak da bilinir.) üzerine araştırmalarıyla bilinir.
Cockermouth, Cumberland yakınlarındaki
Eaglesfield köyünde, Dostların Dinî Derneği üyesi
bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Babası bir
dokumacıydı. 15 yaşında ağabeyi Jonathan ile
beraber Kendal yakınlarındaki bir Dostların Dinî
Derneği okuluna gitmeye başladı.
Gençliği
1790 civarlarında, Dalton hukuk ya da tıp
okumayı düşünüyordu. Ancak planları akrabaları
tarafından teşvik görmüyordu O yıllarda İngiliz
Muhalifleri’nin İngiliz üniversitelerinde öğrenim
görmesi veya öğretim yapması yasaktı. 1793
Baharında, Manchester’a taşınana kadar Kendal’da
kalmıştır. John Gough – Dalton’un bilimsel bilgisinin
çoğunu borçlu olduğu görme engelli bir filozof ve
bilgin – sayesinde Manchester’daki İngiliz Muhalifi
okullardan biri olan New College’da matematik ve
doğa felsefesi öğretmenliğine başladı. Bu pozisyonda,
okulun finansal sorunlar nedeniyle istifa edene
kadar, yani 1800’e kadar kaldı. Daha sonra yine
Manchester’da aynı dallarda özel öğretmenlik
yapmaya başladı. Dalton gençken, onun matematik
ve meteoroloji ile ilgilenmesine neden olan, yetkili
bir meteorolog ve enstrüman yapımcısı olan, önemli
bir Dostların Dinî Derneği üyesi ve Eaglesfield’lı
olan Elihu Robinson’dan oldukça etkilenmiştir.
Kendal’daki yılları boyunca, Gentlemen’s and
Ladies’ Diaries’e birçok konudaki problemlerin
çözümüyle ilgili yardımcı olmuştur. 1787’de bir
meteoroloji günlüğü tutmaya başlamıştır ve 57 yıl
boyunca 200.000’den fazla gözlem kaydetmiştir. Bu
sıralarda, George Hadley’in Atmosferik Dolaşım
teorisini yeniden keşfetmiştir. Dalton’un yayınlanan
ilk eseri, 1793’de yayınlanmış olan, onun sonraki
keşiflerinin tohumlarını içeren, Meteorological
Observations and Essays’dir (Meteorolojik Gözlemler
ve Yazılar). Çalışmalarının orijinalliğine rağmen,
diğer akademisyenlerinden az ilgi gördü. Dalton’un
yayınlanan ikinci eseri,
1801’de yayınlanmış
olan Elements of
English Grammar’dir
(İngilizce Dilbilgisinin
Temelleri).
28. 28
Renk Körlüğü
1794’te, Manchester’a gidişinden kısa bir süre
sonra, Manchester Literary and Philosophical
Society’nin bir üyesi olarak seçildi. Bundan birkaç
hafta sonra; renk algısındaki kısıtlanmanın, göz
küresinin sıvı kısmının solmasından kaynakladığını
anlattığı, Renklerin Görülüşü ile İlgili Sıradışı
Gerçekler adlı çalışmasını yayınladı. Aslında,
Dalton bu çalışmasında kendisinde fark ettiği renk
algısındaki bu kısıtlanmayla – yani renk körlüğüyle
– ilgili yazana kadar renk körlüğü resmi olarak
tanımlanmamış veya fark edilmemişti. Kendisi
yaşarken çalışmalarına güvenilmemesine rağmen,
kendi görme problemi – yani renk körlüğü – üzerine
yaptığı eksiksiz ve sistemli çalışmalar günümüzde
o kadar geniş kitleler tarafından tanınmaktadır ki
renk körlüğü yerine Daltonizm sözcüğü de sıkça
kullanılmaktadır. Dalton’un korunmuş göz küresi
1995’te incelendiğinde, onun renk körlüğünün pek
yaygın olmayan bir çeşidine, dötoranopiye sahip
olduğu ve orta dalga boylarını gören ışık hücrelerinin
eksik olduğu ortaya çıkmıştır.
Dalton Atom Teorisi’nin Ortaya Çıkışı
1800’de, Manchester Literary and Philosophical
Society’de bir sekreter oldu ve sonraki yıl
“Experimental Essays” adlı dört adet yazıdan oluşan
önemli çalışmalarını sundu. 1802’de, bu yazıları
Manchester Literary and Philosophical Society
tarafından Memoirs’da yayınlandı. Bir olay ya da
olgunun doğru şekilde açıklanması bir süreç işidir.
Bu süreçte en fazla yararlanılması gereken bilgi,
önceki bilim insanlarının deneyimleri ve görüşleridir.
Öncelikle bu görüşler ve deneyimler dikkatli şekilde
irdelenerek gözlemleri açıklamak için bir hipotez
ortaya atılır. Bu hipotez gözlemleri yorumlamada
kullanılan geçici bir açıklamadır. Daha sonra hipotezi
desteklemek ya da çürütmek için çeşitli deneyler
yapılır. Eğer deneylerden elde edilen verilerle
çelişiyorsa hipotez reddedilir ve farklı bir hipotez
kurulur. Hipotez, deneylerden elde edilen tüm
verilerle uyuşuyorsa o zaman teori olarak diğer bilim
insanlarına sunulur. John Dalton’un atom teorisi, bu
basamaklardan geçerek Sabit Oranlar Kanunu’nu
açıklamak üzere ortaya atılmış bir teoridir. Dalton,
teorisini ortaya koymadan önce geçmişte yapılan
açıklamaları incelemiş ve Sabit Oranlar Kanunu’nun
MÖ 400 – 500 yıllarında Yunan filozofları Leucippus
ve Democritus tarafından ortaya atılan atom
kavramıyla açıklanabileceğini düşünmüştür. Bu
düşünceyle bazı hipotezler geliştirmiştir. Dalton’un
geliştirdiği hipotezler şöyledir:
1 – Elementler atom adı verilen son derece küçük
taneciklerden oluşur.
2 – Bir elementin bütün atomları birbirinin aynıdır,
yani bu atomların boyutları eşittir, aynı kütleye
sahiptir ve kimyasal özellikleri aynıdır. Ancak
bir elementin atomları diğer bütün elementlerin
atomlarından farklıdır.
3 – Bileşikler birden çok elementin atomlarından
oluşmuştur. Herhangi bir bileşikteki iki elementin
atom sayılarının oranı bir tam sayı ya da basit tam
sayılı bir kesirdir.
4 – Kimyasal tepkimeler, yalnızca atomların
birbirinden ayrılması, birbirleri ile birleşmesi ya da
yeniden düzenlenmesinden ibarettir, atomların yok
olmasına ya da oluşmasına yol açmaz.
29. 29
Dalton Atom Teorisi’ndeki Hatalar
Dalton Atom Teorisi, ortaya atıldığı günlerde bu
konuyla ilgili çok iyi açıklamalar yapmış olmasına
rağmen günümüzde bazı yanlışları olduğu
bilinmektedir. Bazıları şunlardır: 1 – Bir elementin
tüm atomları tamamen aynı özellikte değildir. Tüm
kimyasal özellikleri aynı olsa da kütleleri farklıdır.
Bundan dolayı bir bileşik tüm molekülleri de aynı
değildir. Buna sebep olan nötronlardır. Ancak Dalton
Atom Teorisi ortaya çıktığında nötron bilinmediği
için izotop kavramı da bilinmiyordu. 2 – Atomlar
içi dolu küreler değildir. Aksine boşluklu yapıdadır.
3 – Atomlar bilinen en küçük parçacıklar değildir.
Dolayısıyla bölünmez de değildir. Günümüzde atom
çekirdeğini oluşturan 70 çeşit parçacığı olduğu ve
bunların 50 farklı hareketinin olduğu bilinmektedir.
Dalton Atom Teorisi’nin Kütlenin Korunumu Kanunu’yla İlişkisi
Dalton tarafından 1808’de ortaya atılan bu hipotezler
irdelenirse Kütlenin Korunumu Kanunu’nu çok iyi
açıklayabildiği görülür. Örneğin dördüncü hipotez
gereğince eğer kimyasal tepkimeler atomların
yeniden düzenlenmelerinden ibaretse ve kimyasal
tepkimelerde yeni atom oluşmazsa tepkime süresinde
kütle sabit kalır. Bir başka anlatımla kütle korunmuş
olur.
Kimyaya Yaptığı Katkılar
Nelerdir ?
1.John Dalton birçok elementin atomlarının
ağırlığını ölçmeye çalışmış ve bu ağırlıklarla ilgili
tablo hazırlamıştır.
2.Gazlar üzerine yaptığı ilk çalışmaların sonucunda
kendi adıyla tanınan "Kısmi Basınçlar Yasası"nı buldu
3.Gazların mutlak sıcaklıklarıyla doğru orantılı
olarak genleştiklerine ilişkin yasayı geliştirdi (bu yasa
Dalton tarafından geliştirilmiş olmakla birlikte bu
gün Charles Yasası olarak bilinir)
4.Bütan bileşiğini bulan Dalton, eterinde yapısını
çözümleyerek kimyasal formülünü kurdu
5.Kimyasal elementlerin gösterimine ilişkin bir
simgeler sitemi geliştirdi ve elementlerin bağıl atom
ağırlıklarını saptadıktan sonra 1803'te bunları bir
tablo halinde düzenledi.
6.Son olarak da en önemli çalışması olan ve tüm
elementlerin atom adını verdiği aynı ağırlığa ve
aynı yapıya sahip olan çok küçük ve bölünemez
parçacıklardan oluştuğunu öne süren atom kuramını
geliştirdi.
1844 yılında öldü.Tabutunu 40.000 kişi seyretti.
Cenaze alayının uzunluğu üç kilometreyi geçmişti.
Kaynaklar :
https://tr.wikipedia.org/wiki/John_Dalton
30. 30
HaberYabancı
NCSU ARAŞTIRMACILARI,
Q-KARBON’LA BİLİM DÜNYASININ
EN BÜYÜK BULUŞLARINDAN BİRİNİ
GERÇEKLEŞTİRDİ
North Carolina State
University’den bazı bilim
insanları, katı karbonun
yeni bir formunu keşfetmeyi
başardılar.
North Carolina State
University’deki (NCSU) ilim
insanları, katı karbonun katı
haldeki karbonun farklı bir
formunu keşfetmeyi başardılar. Q-Karbon adının
verildiği bu keşif, başta teknolojik aletler olmak
üzere birçok ürünün yapımında kullanılabilecek.
Q-Karbon’un grafit (yumuşak karbon) ve elmas’tan
bazı önemli ayırt edici özellikleri bulunuyor.
Örneğin Q-Karbon, elmastan çok daha sert. Ayrıca
üzerine ışık geldiğinde elmasa oranla çok daha
güçlü parlıyor.
Bu formu üretmek için karbon kaynağı ve
reaksiyona giren alt bir maddenin varlığı yeterli.
Bu durumda en iyi seçeneklerden bir tanesi kömür
gibi duruyor. Eğer Q-Karbon’un üretiminde kömür
kullanılacaksa, alt malzeme olarak bulunması
çok daha kolay olan plastik ya da cam tercih
edilebilecek. Bu sayede formun üretim hacmi daha
geniş olacak.
Bu keşifle ilgili bir makale yayınlayan Jay Narayan,
karbonun katı halde bulunan üçüncü bir fazını
ortaya çıkardıklarını ve normalde bu malzemenin
magma sıcaklığı sayesinde doğal yollarla
oluştuğunu belirtti.
Uzmanların açıklamalarına göre eğer Q-Karbon
üretim maliyeti düşük olacak şekilde üretilebilirse,
elektronik sektörünün bir numaralı parçası
durumuna gelebilir. Sağlam bir materyal olmasının
yanı sıra ışığa maruz kaldığında parlaklık
kazanması sebebiyle Q-Karbon’un dijital ekran
üretiminde kullanılabileceği söyleniyor.
31. 31
Haber
Yerli
AKMİB’DEN MERSİN-ADANA KİMYA
SEKTÖRÜNÜN ÖNÜNÜ AÇACAK
PROJE
Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği (AKMİB), Mersin ve
Adana’daki kimya sektörü firmalarının
uluslararası rekabet gücünü artırabilmeleri
amacıyla Ekonomi Bakanlığı tarafından 4
milyon dolara kadar destek verilecek UR-GE
projesini hayata geçirecek.
Akdeniz İhracatçı Birlikleri’nden (AKİB)
yapılan yazılı açıklamaya göre, AKMİB
tarafından, kimya sektöründe yer alan
şirketlerin yurt dışı pazarlarında etkinliğinin
arttırılması ve uluslararası rekabet gücünün
geliştirilebilmesi amacıyla bir UR-GE
(uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi)
projesi gerçekleştirilecek. AKMİB’in, kimya
sektörü ihracatının desteklenmesi için
yürüteceği projede, firmaların uluslararası
rekabet güçlerinin geliştirilmesine yönelik
ihtiyaç analizi, istihdam, eğitim, danışmanlık,
yurt dışı pazarlama ve alım heyeti
faaliyetlerine Ekonomi Bakanlığı tarafından 4 milyon
dolara kadar destek verilecek.
Projeye katılan firmalar, AKMİB önderliğinde,
ortak ihtiyaç analizi, ortak öğrenme (eğitim ve
danışmanlık) ve ortak pazarlama (tanıtım, marka,
ticaret heyeti, eşleştirme) gibi ihracata yönelik
eylem ve faaliyetleri yerine getirecek. AKMİB, proje
maliyetlerinin yüzde 75’i Ekonomi Bakanlığı, yüzde
25’i ise projeye katılan firmalar tarafından karşılanan
UR-GE projesi kapsamında hayata geçireceği
uygulama ile üyelerinin mevcut ihraç pazarlarına
yenilerini ekleyebilmelerini ve ihracatlarını
artırabilmelerini amaçlıyor.
Başvuru için en az 10 firmanın bir araya gelerek
bir küme oluşturması gereken UR-GE projelerinin
şu ana kadar kimya sektörüne yönelik olarak
sadece İstanbul, Ankara, İzmir ve Gaziantep
illerinde uygulandığına dikkat çekilen AKİB
açıklamasında, “İlk defa Mersin ve Adana’da kimya
sektöründe faaliyet gösteren firmalara yönelik
gerçekleştirilecek proje, yeterli sayıda başvuru
sağlandıktan sonra Ekonomi Bakanlığı onayına
sunulacak” denildi.
32. 32
KİMYA MÜHENDİSİ
YAVUZ SELİM KART
MEZUN
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ
kim_muhselim@hotmail.com
32
KİMYA SEKTÖRÜ ve
SERTİFİKALAR
K
imya sektöründe çalışanlar, öğrenciler birçok sertifika
alıyorlar. Herkesten bir adım önde olmak hepimizin
olmazsa olmazı gibi. Bu sertifikaları aldığınızda garanti
iş bulacaksınız diye bir durum söz konusu değil lakin iş bulma
ümidiyle de aldığımız muhakkak. Sektörde sizlere yararlı olacak
olan iki eğitim ve bunların içeriklerinden bahsedeceğim. Bu
eğitimleri iki başlık altında toplayacak olursak.
• Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Sertifikası
• MSDS Güvenlik Bilgi Formu Sertifikası
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı görevi,
Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası
anlaşmalar ve ilgili mevzuat hükümleri kapsamında,
tehlikeli madde taşımacılığı sürecinde işletmelerin
yaptığı işlemleri çevreye ve insanlara zararsız
ve güvenli bir şekilde yapmaları için işletmelere
yardımcı olmaktır.
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Hakkında
Tebliğ kapsamında eğitimler, yetkilendirilen tehlikeli
madde güvenlik danışmanı eğiticileri tarafından,
tehlikeli maddelerin taşınması konusundaki
yürürlükteki mevzuat, taraf olduğumuz uluslararası
anlaşma ve sözleşmeler ile AB müktesebatı
düzenlemeleri esas alınarak verilir.
Kimler Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Olabilir?
• Üniversitelerin lisans bölümlerinden mezun olmak,
• Kaçakçılık, dolandırıcılık, dolanlı iflas, sahtecilik,
inancı kötüye kullanma, uyuşturucu ve silah
kaçakçılığı, kaçak insan taşımacılığı veya ticareti,
hırsızlık, rüşvet suçlarından hürriyeti bağlayıcı ceza
ile hükümlü bulunmamak,
• Yetkili yangın söndürme eğitim merkezlerinden
uygulamalı yangın söndürme eğitimine katıldığına
dair alınan belgenin aslını ibraz etmek veya noter
onaylı suretini sunmak, (Yangın söndürme eğitimi
İris Akademi tarafından sağlanmaktadır.)
• TMGDEYB sahibi eğitim kuruluşlarında, tehlikeli
madde güvenlik danışmanı eğitimine katılarak,
tehlikeli madde güvenlik danışmanı eğitimi
tamamlama belgesini almak, bu Tebliğ kapsamında
açılacak sınavda başarılı olmak gerekir.
33. 33
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Görev, Yetki ve Sorumlulukları
Nelerdir, Neler Yapar, Nasıl Yapılır ?
a) Tehlikeli maddelerin taşınmasında uluslararası
anlaşma ve sözleşme (ADR/RID) hükümlerine
uyulduğunu izlemek.
b) Tehlikeli maddelerin ADR/RID hükümlerine göre
taşınması hususunda işletmeye öneriler sunmak.
c) İşletmenin tehlikeli maddelerin taşınması ile ilgili
yıllık faaliyet raporunu, yıl sonu itibariyle ilk üç
ay içerisinde hazırlamak ve elektronik ortamında
İdare’ye ibraz etmek.
ç) Taşınacak tehlikeli maddelerin tespiti yapılarak, bu
maddeye ilişkin ADR’deki zorunluluklar ile uygunluk
prosedürlerini belirlemek.
d) İşletmenin faaliyet konusu olan tehlikeli
maddelerin taşınmasında kullanacağı taşıma araçları
satın alınırken rehberlik etmek.
e) Tehlikeli maddelerin taşınması, yüklenmesi ve
boşaltımında kullanılan teçhizatın kontrolüyle ilgili
prosedürleri belirlemek.
f) Ulusal ve uluslararası mevzuat ve bunlarda yapılan
değişiklikler hakkında, işletme çalışanlarına göreve
yönelik eğitim vermek veya almalarını sağlamak ve
bu eğitimin kayıtlarını muhafaza etmek.
g) Tehlikeli maddelerin taşınması, yüklenmesi
veya boşaltılması sırasında bir kaza veya güvenliği
etkileyecek muhtemel bir olay meydana gelmesi
durumunda uygulanacak acil durum prosedürlerini
belirlemek, çalışanlara bunlarla ilgili tatbikatları
periyodik olarak yaptırmak ve bunların kayıtlarını
tutmak.
ğ) Kazaların veya ciddi ihlallerin tekrar oluşmasını
önleyecek tedbirlerin alınmasını sağlamak.
h) Alt yüklenicilerin veya üçüncü tarafların
seçiminde ve çalıştırılmasında tehlikeli maddelerin
taşınmasıyla ilgili mevzuatın öngördüğü özel
şartların dikkate alınmasını sağlamak.
ı) Tehlikeli maddelerin taşınması, doldurulması veya
boşaltılmasında yer alan çalışanların, operasyonel
prosedürler ve talimatlar hakkında bilgiye sahip
olmalarını sağlamak.
i) Tehlikeli malların taşınması, yüklenmesi veya
boşaltılmasında muhtemel risklere karşı hazırlıklı
olmak için, ilgili personelin farkındalığını artırmaya
yönelik önlemler almak.
j) Tehlikeli maddenin sınıfına göre taşıma sırasında
taşıtta bulunması gereken doküman ve güvenlik
teçhizatlarının taşıma aracında bulundurulmasına
yönelik talimatları oluşturmak.
k) ADR/RID Bölüm 1.10.3.2’de belirtilen işletme
güvenlik planını hazırlayarak planın uygulanmasını
sağlamak.
l) Faaliyetler konusunda eğitim, denetim ve kontrol
dâhil yaptığı her türlü işi kayıt altına almak, bu
kayıtları 5 yıl süreyle saklamak ve talep edilmesi
halinde İdareye ibraz etmek.
m) İşletmede görevi ile ilgili yapacağı
denetlemelerde; denetlenen kişi ve işlerle ilgili tarih
ve saat belirterek kayıt tutmak.
n) Herhangi bir tehlikenin söz konusu olduğu
durumlarda tehlike giderilene kadar yapılan işi
durdurmak, tehlikenin giderildiği durumda da işi
kendi onayı ile başlatmak ve tehlike giderilene kadar
geçen süreçteki her türlü aşamayı işletmeye veya
yetkili mercilere yazılı olarak bildirmek.
o) Taşıma aracına yüklenen yükün ADR/
RID hükümlerine uygun olarak; paketlenmesi,
etiketlenmesi, işaretlenmesi ve yüklenmesiyle ilgili iş
ve işlemlere ilişkin prosedürler belirlemek.
34. 34
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Sınav İçeriği Nedir ?
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı ( TMGD )
sınavı, ADR/RID Bölüm 1.8.3’e uygun, uluslararası
anlaşma ve sözleşmeler kapsamında yazılı olarak
yapılır.
Sınav 100 puan üzerinden değerlendirmeye tabi
tutulur. Sınav sonunda başarılı olabilmek için en az
70 puan almak gereklidir.
Sınavlarda, tehlikeli madde taşımacılığına ilişkin
ilgili uluslararası sözleşme/anlaşma dokümanlarının
haricinde başka dokümanların kullanımına izin
verilmez. Söz konusu dokümanların güncel
hallerini sınav esnasında bulundurmak adayın
sorumluluğundadır. Söz konusu uluslararası mevzuat
Türkçe olabileceği gibi İngilizce, Fransızca, Almanca
veya Rusça olabilir. Ancak, sınav Türkçe olarak
yapılır.
Sınav, test veya açık uçlu sorular ile vaka
çözümünden oluşur.
Malzeme Güvenlik Bilgi Formu
Kimyasal maddelerin kullanımı ve depolanması
sırasında oluşabilecek İşçi Sağlığı İş Güvenliği
risklerini ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaların
önemli bir parçasını oluşturan ve kullanıcıyı doğru ve
yeterli düzeyde bilgilendirmek amacıyla hazırlanan,
ilgili kimyasal maddelerin tehlike ve riskleri ile diğer
bilgileri içeren dokümanlara Malzeme Güvenlik Bilgi
Formu (MSDS) adı verilir.
Kimler Malzeme Güvenlik Bilgi Formu Sertifikası Alabilir?
• Adayın Kimya ve/veya Çevre konularında iş tecrübesini gösterir yazı(lar)-(Adayların Öğrenim
durumlarına göre sahip olması gereken iş tecrübesi şartı ile ilgili ayrıntılı bilgi içeren “GBFH Başvuru
Şartları” dokümanı ile verilmektedir. Lisans mezunu adaylardan iş tecrübesi belgesi
istenmemektedir!)
• Nüfus Cüzdanı Fotokopisi
• Diploma Fotokopisi
Türkiye’de akredite bir kuruluştan eğitimini başarıyla
tamamlamış, sertifika sahibi kişiler tarafından
hazırlanma veya Türkçeye tercüme edilmesi zorunluluğu
bulunmaktadır (yönetmelik 27092, Madde 5, e).
MSDS (GBF-Güvenlik Bilgi Formu) hazırlamak için
sadece sertifika sahibi olmak da yeterli olmayabilir.
Çünkü MSDS hazırlamak aynı zamanda derin bir
tecrübe, bilgi birikimi ve diğer ilgili yönetmeliklere de
hakim olmayı gerektirir.
Bu sebeple, MSDS'lerinizin hazırlanması için
başvurduğuz kişinin bilgi birikimini ve tecrübesini de
sorgulayınız.
35. 35
Malzeme Güvenlik Bilgi Formu Hazırlayıcısının Görev, Yetki ve
Sorumlulukları Nelerdir, Neler Yapar, Nasıl Yapılır ?
Türkiyede TÜRKAK tarafından akredite olmuş
sadece TSE (Türk standartları enstitüsü ) tarafından
verilen eğitim sonrasında alınan güvenlik bilgi formu
hazırlayıcısı sertifikasına sahip kişiler tarafından
hazırlanmaktadır.
Güvenlik Bilgi Formları (GBF) (MSDS - Material
Safety Data Sheet) kimyasal madde ve müstahzarları
(karışımları) üreten, ithal eden firmaların ve alt
kullanıcılarının kimyasal ürünü güvenle kullanmak
için yeterli bilgiye sahip olmasını sağlamak amacı ile
hazırlanmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
yayınlanan Tehlikeli Maddelerin ve Müstahzarların
Sınıflandırılması, Ambalajlanması ve Etiketlenmesi
Hakkında Yönetmelik kapsamında tehlikeli olarak
sınıflandırılan madde ya da müstahzarların piyasaya
arzından sorumlu, üretici, dağıtıcı ya da ithalatçıların
Tehlikeli Maddeler ve Müstahzarlara İlişkin Güvenlik
Bilgi Formlarının Hazırlanması ve Dağıtılması
Hakkında Yönetmelik kapsamında güvenlik bilgi
formlarını hazırlatması zorunludur.
26 Aralık 2008 -27092 (Mükerrer) sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanan ve 13 Aralık 2014’te - 29024
(Mükerrer) sayılı Resmi Gazete ile güncellenen
“Tehlikeli Maddeler ve Müstahzarlara İlişkin
Güvenlik Bilgi Formlarının Hazırlanması ve
Dağıtılması Hakkında Yönetmelik ile MSDS’lerin
nasıl olması gerektiği ve içerikleri tanımlanmıştır.
Yönetmelik uygulamalarınca üreticiler ithalat
ve ihracat esnasında son kullanıcılara üretimde
kullanılan kimyasallarla ilgili açıklayıcı bilgileri
vermek zorunda ve GBF sertifikasına sahip kişilere
MSDS’leri hazırlatmakla mükellef tutulmuştur.
Bu Yönetmeliğe göre bir MSDS aşağıdaki
başlıklardan oluşmalıdır.
1. Zararlı Madde/Karışım ve Şirket/İş Sahibinin
Tanıtımı,
2. Bileşimi/İçeriği Hakkında Bilgi,
3. Tehlikelerin Tanıtımı,
4. İlk Yardım Tedbirleri,
5. Yangınla Mücadele Tedbirleri,
6. Kaza Sonucu Yayılmaya Karşı Tedbirler,
7. Elleçleme ve Depolama,
8. Maruziyet Kontrolleri/Kişisel Korunma,
9. Fiziksel ve Kimyasal Özellikler,
10. Kararlılık ve Tepkime,
11. Toksikolojik Bilgi
12. Ekolojik Bilgi,
13. Bertaraf Bilgileri,
14. Taşımacılık Bilgileri,
15. Mevzuat Bilgileri,
16. Diğer Bilgiler.
Hazırlanacak GBF’ler için en kritik nokta kimyasal
için yapılan “Tehlike Sınıflandırılmasının”
doğruluğudur.
Aşağıda bulunan 4 madde de genel olarak bu
sektörler verilmiştir.
• Kimyasal Madde Üreticileri
• Biyosidal madde üreticileri
• Temizlik Madde Üreticileri
• Madeni Yağ Üreticileri
Güvenlik Bilgi Formlarının uzman personeller
tarafından hazırlanması hem yönetmelik gereği
zorunludur, hem de insan sağlığı ve çevre için gerekli
tedbirlerin alınmasında, gerçek analizlerin yapılması
ve en gerçekçi maruziyet senaryolarının yazılması
açısından oldukça önem taşımaktadır.
Güvenlik Bilgi Formu Hazırlayıcısının Sınav İçeriği Nedir ?
Eğitim sonunda TSE yetkilileri tarafından yapılacak
sınavda %70 oranında başarılı olan katılımcılara
TÜRKAK akreditasyonu kapsamında "Güvenlik
Bilgi Formu Hazırlayıcısı" Sertifikası verilir. Sınav
içeriği güncel doküman ve bilgilerden derlenerek
hazırlanmakta. Detaylı bilgiyi eğitim alınan
kurumdan da almanız mümkündür.
http://irisakademi.com.tr/tehlikeli-madde-guvenligi-danismanligi-egitimi/
http://tmgd.tuisag.com/
http://www.crad.com.tr/tr/622/MSDS-Haz%C4%B1rlama%20Y%C3%B6ntemleri%20Nelerdir%3F/#.Vn_
yyFJoN_k
http://www.maviyesilkalite.com/?s=sayfa&id=140
http://www.uluscevre.com/hizmetlerimiz/msds-guvenlik-bilgi-formu.html
Kaynaklar :
36. 36
HaberYabancı
NANO İLAÇ TAM HEDEFİ BULUYOR
Geliştirilen bir yöntem
ilacın doğrudan hastalıklı
bölgeye ulaşmasını
sağlıyor, bu sayede yan
etkiler de azalıyor. Başka
bir ifadeyle nokta atışı
yapılıyor. Amerika’da
çalışıtığı üniversitede
‘Yılın Mucidi’ unvanına
da sahip Türk bilim
insanı Profesör Hayat
Önyüksel yöntemin hangi
hastalıklara iyi geldini
anlattı.
İlacın doğrudan hasta olan bölgeye ulaşmasını
sağlayan yöntemi geliştirdi, bu şekilde yan etkiler
azaldı ve ilacın etki gücü arttı.
Yöntem, buluşlarıyla çalıştığı üniversitede ‘yılın
mucidi, yılın kadını’ seçilen Profesör Hayat
Önyüksel’e ait.
Öyüksel, dünyanın en iyi eczacılık fakültelerinden
biri sayılan ABD’deki Illinois Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi’nin de ilk kadın profesörü.
Prof. Dr. Hayat Önyüksel
Nano teknolojinin kullanıldığı yöntemde, bir
taşıyıcıya yerleştirilen ilaçların kanda dolaşarak
sadece hasta olan bölgeye verildiğini belirten Prof.
Dr. Hayat Önyüksel, çalışmasını, “Sağlık açısından
gerçekten Amerika’da bile en önde olan bir
gelişme. Bizim taşıyıcı, nano boyutunda olduğu
için nano ilaç diyoruz, gerçekten çok yeni bir
gelişme” sözleriyle değerlendirdi.
Sadece Kanserde Değil Birçok
Hastalıkta Kullanılacak
Yöntemin kanser hastalıklarının tedavisinde büyük
önem taşıdığını vurgulayan Önyüksel, “İlaç taşıyıcı
sistemleri geliştiriyorum. ilaç moleküllerini
taşıyıcının içine koyuyoruz ve kana verildiğinde
taşıyıcı ilacı dışarı çıkartmadan hasta bölgeye
götürüyor ve yan etkisi de bu sebeple olmuyor. En
güzel uygulanan alan kanser ilaçları. Ama onun
haricinde bağışıklık ilaçlarını da, pepdit protein
dediğimiz ilaçları da bu şekilde gönderebildik ve
hayvanlarda çok başarılı oldu” şeklinde konuştu.
Nano ilacın sadece kanser için değil farklı
hastalıklarda da kullanılabileceğini aktaran Prof.
Önyüksel, ilacın hayvanlar üzerindeki deneylerde
büyük başarı sağladığını, piyasaya çıkması için biraz
daha zaman ve kaynak gerektiğini söyledi.
37. 37
Yerli
Haber POLİSAN KİMYA, ELEKTRİKTEN
TASARRUF ETTİ
Yeni Gümüş Katalizörlü Formaldehit Üretim Tesisini
devreye alan Polisan Kimya, Molibden Katalizörlü
Formaldehit Tesisi’nde ise üretim prosesi teknoloji
iyileştirmesi yaptı. İki yatırımla bir yılda yaklaşık 1
milyon KWh elektrik tasarruf etti.
Polisan Holding, sürdürülebilir yapısı ile grup
şirketlerinde, ürün ve hizmet kalitesinden ödün
vermeden birim hizmet veya ürün miktar başına
enerji tüketimini azaltma çalışmalarını devam
ettiriyor. Bu çerçevede elektrik, su, yakıt, buhar, hava,
azot gibi tüm enerji kaynakları, belirlenen enerji
politikası doğrultusunda etkin kullanılırken, enerji
tüketimleri kontrol altında tutulup, hesaplanan enerji
kritiklik seviyeleri esas alınarak verimlilik çalışmaları
yürütülüyor. Polisan Holding ayrıca, yeni yatırımlarla
gerek üretim teknolojileri gerekse üretim tesislerini
yenileyerek ürün kalitesini arttırırken, maliyetlerini
azaltıp, doğal kaynak kullanımını en aza indirmeye
çalışıyor.
Yeni Tesis Devreye Giriyor
Çalışmalar kapsamında Polisan Kimya’nın, yeni
kurduğu gümüş Katalizörlü Formaldehit Üretim
Tesisi, 2015 Aralık ayı sonu itibarıyla start-up fazına
geçiyor. Mevcut tesislerini devreden çıkararak güncel
teknolojilerle kurduğu yeni üretim prosesi ile aynı
ürünü yüzde 30 daha düşük enerji ile üretecek ve
yıllık 530.000 KWh enerji tasarrufu sağlayacak.
Polisan Kimya, ayrıca 2015 yılı enerji verimliliği
projeleri arasında yer alan mevcut ve gelecek enerji
tüketimleri ile önemli enerji tüketimini etkileyen
değişkenleri inceleme projesini tamamlamış ve
Molibden Katalizörlü Formaldehit Tesisi’nde
kullanılan katalizör tipini, üreticisi tarafından
geometrik yapısı değiştirerek geliştirilmiş katalist ile
değiştirmeye karar verdi.
Elektrik Tasarrufu
Yeni molibden katalizör sistemi ile hava akışına
dirençlerin azaltılması, yani basıncın aynı çalışma
kapasitesinde yüzde 10 düşüşü, ayrıca aynı basınç
ile yüzde 10 kapasite artışı, proses performansında
artış ve enerji tüketiminde yaklaşık yüzde 14 düşüş
sağlamayı hedefliyor. Yüzde 14’lük enerji tasarrufu
sadece bu iyileştirme projesi ile yaklaşık 465.000
KWh’lık tasarruf sağlayacak. Böylelikle, yeni tesis
ve teknoloji iyileştirmeleriyle bir yılda sağlayacağı
yaklaşık 1 milyon KWh elektrik tasarrufu miktarı ile
yaklaşık 600 hanenin 1 yıllık elektrik tüketimine eş
tasarruf sağlamış olacaktır.
Enerji Yönetim Sistemi
Polisan Holding şirketlerinde kurulu olan Enerji
Yönetim Sistemi’yle enerji etkinliği, kullanımı
ve tüketimini kapsayacak şekilde, enerji
performanslarını geliştirmekte ve sistemin sürekliliği
sağlanıyor. Böylelikle ülke ekonomisine yük olan
enerji konusunda sanayici olarak üzerine düşen
görevleri yerine getiriyor.
Çevresel İzler
Polisan Kimya bünyesinde kurulan enerji izleme
sistemleri, uzaktan erişim ile anlık elektrik
tüketimleri izlenebilir hale getirildi. Böylelikle
birimlerin günlük, saatlik elektrik tüketimleri
takip edilebileceği gibi sistem harmonileri, anlık
pik değerleri gibi birçok konuda da izlenebilirlik
oluşturuldu. Ayrıca, 2012 yılında sektöründe gönüllü
olarak Kurumsal Karbon Ayak İzi Çalışmaları
başlatan ve faaliyetlerinden kaynaklanan enerji
kullanımına bağlı karbon salınımını azaltan
Polisan Holding, yarattığı tüm çevresel izleri en aza
indirmeye devam edecek.
38. 38
ARGON
Simgesi: Ar
Grubu: 8A (Soygaz)
Atom numarası: 18
Bağıl atom kütlesi: 39,948
Oda sıcaklığında: Gaz
Erime noktası: -189,19°C
Kaynama noktası: -185,7°C
Yoğunluğu: 1,7824 g/L
Keşfi: 1894 - Sir William Ramsey,
Baron Rayleigh
Atom çapı: 0,88 Å
Elektronegatifliği: Bilinmiyor
Elektron dizilimi: 1s2
2s2
p6
3s2
p6
Yükseltgenme basamağı (sayısı): 0
Argon’un Elde Edilmesi
Kullanım Alanları
Argon, periyodik tablonun 8A grubunda yer alan element. Simgesi Ar dir.
Renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır. Soy gazlardandır. 8'inci grup elementlerinde 3'üncü sıradadır. Sanayide
gazla doldurulan elektrik lambalarında yaygın olarak kullanılır. Proton sayısı 18'dir. Dünya atmosferinde
% 1'den az oranda bulunmakta ve böylece en yaygın soy gaz olmaktadır. En dış elektron kabuğu dolu ve
diğer kimyasal elementlerle bağ yapmaya karşı dirençlidir. Termodinamik denge noktası (triple point) sabit
sıcaklığı 83.8058 K olarak 1990 yılında Uluslararası Sıcaklık Ölçümü (ITS) ile tanımlanmıştır. Oksijen
gazının sudaki çözünürlüğü ile aynı çözünürlüğe sahiptir ve bu da nitrojen gazının sudaki çözünürlüğünden
2,5 kat daha fazladır. Yüksek kararlılığı olan kimyasal element renksiz, kokusuz, tatsız ve toksit değildir hem
sıvı hem gaz fazı için.
1785 yılında havada argon olduğu ilk defa Henry Cavendish tarafından iddia edilmiş ve 1894 yılında Lord
Rayleigh ve William Ramsay tarafından keşfedilmiş. İnert bir elementtir. Gaz ve sıvı formda bulunabilir.
Havada bulunur ve saf olarak havadan ayrıştırılması ile elde edilir.
Gazaltı kaynağında koruyucu gaz olarak kullanılır.
Kaliteli çelik üretiminde, homojen bir çelik banyosu sağlanması ve banyo içerisinde oluşan, döküm sonrası
mekanik özellikleri kötü yönde etkileyecek gazların tasfiyesi için kullanılır. (Argon degassing),
Ampul imalatında,
Elektronik sanayiinde bazı kristallerin üretimi sırasında inert koruyucu atmosfer sağlamada,
Spektrometrik analiz cihazlarında taşıyıcı gaz olarak,
Bazı özel metallerin saflaştırılması sırasında inert koruyucu atmosfer oluşturulmasında.
Çift cam ünitelerinde iki cam arasına doldurularak ısı yalıtımının artırılmasında.
39. 39
Ayın
Web
Sitesi
http://www.chemspider.com
İncelemeniz gereken elementin ya da bileşiğin
teknik özelliklerini, konu ile ilgili var olan
makalelerin listesini, 3 boyutlu yapısını ve birçok
özelliklerini bulabileceğiniz bir site. Sitede arama
yaparak sonuçları detaylı olarak analiz etme
imkanı verilmiş. Siteyi detaylı olarak incelemenizi
öneriyoruz.
40. 40
KİMYA BULMACA
1
2
3
4 5
6
7
8
9
Soldan Saga
1. Dubniyum simgesi.
6. Bilesikteki elementlerin sembollerini ve bu bilesigin bir
molekülündeki atomlarin kaçar tane oldugunu gösteren
sayilari içeren basit ifadedir
7. Asiri doymus çözeltilerde kati fazin ayrilmasi.
8. Oksijenin soygazlar ve flor haricindeki elementlerle
yaptigi bilesikler
9. Termal iliski içindeki maddeler arasinda meydana gelen isi
akisini tanimlayan fiziksel özellik
Yukaridan Asagiya
1. Dogrudan buhar temasi ile suyu isitarak içindeki
çözünmüs oksijeni gidermek için kullanilan bir besi suyu
isiticisi
2. Bir maddenin uyarilmasi sonucu ortamdan uyarici
kaldirilsa da bir süre daha isima yapmasi
3. Gaz moleküllerinin küçük bir delik araciligiyla bir kaptan,
daha düsük basinçli ortama yayilmasi
4. Dogal sodyum alüminyum silikat
5. Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüstüren düzenek.
41. 41
KİMYA BULMACA
(GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)
D
1
I K
2
S
3
U B S T R A T
P R
K
4
A R i S i M B
A
5
O A Ç
6
B P N Ö
S O Y
7
Ü K
O R O M
R S N E
8
T Ü V
B H
9
I D R A T
L Y
M
10
A K R O S K O B I K
M N
A
Soldan Saga
3. Enzimin üzerinde islerlik kazandigi molekül. Tepkimeye
giren madde. [SUBSTRAT]
4. Iki ya da daha fazla maddenin kimyasal tepkimeye
girmeden, gelisigüzel oranlarda, kimyasal özelliklerini
yitirmeden olusturduklari madde. [KARiSiM]
7. Nötr bir yapi olan atomdan elektron uzaklastirarak ya
da elektron ilave ederek olusturulan elektrik miktari.
[YÜK]
8. Içinde belirli bir sicaklik elde edilerek kurutma, mikrop
üretme ve dezenfekte veya sterilizasyon gibi gâyelerle
kullanilan alete denir [ETÜV]
9. Kristal yapisinda belirli miktarlarda su molekülü içeren
bilesiklerdir. [HIDRAT]
10. Çiplak gözle incelenebilen. [MAKROSKOBIK]
Yukaridan Asagiya
1. Redoks reaksiyonlarinda ayni elementin hem
yükseltgenip hem de indirgenmesi [DISPROPORSIYON]
2. Karbon atomunun üzerinde pozitif yükün oldugu yapilar.
[KARBANYON]
5. Bir cismin bir baska cisim içine bütünüyle alinmasi veya o
cismin içinde tamamen dagilmasi. [ABSORBLAMA]
6. Asiri doymus çözeltilerde kati fazin ayrilmasi. [ÇÖKME]
42. 42
İNGİLİZCE-TÜRÇE
KİMYA SÖZLÜĞÜ
Absolute Alcohol
Loss
Liquid Drop
Explosion
Piece
Flash
Chopper
Mineral Oils
Scale
Sample
Polyvinyl
Firing
Cell
Osmosis
Polymer
Practical
Proton Number
Pectin
Oil Slick
Organic Sulfur
Polar Bond
Ladle
Propane
Mutlak Alkol
Sıvı Damlası
Patlama
Parça
Parlama
Parçalayan
Pişirme
Pektin
Petrol
Pil
Petrol Sızıntısı
Ölçek
Ozmos
Organik Kükürt
Örnek
Polimer
Polar Bağ
Polivinil
Pratik
Pota
Proton Sayısı
Propan
Kayıp
43. YAZARIMIZ
OLUN
KOŞULLAR
1-) KİMYA VEYA KİMYA SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ BİR KONUDA KAYNAKLARINIZI BELİRTEREK
YAZIN
2-) HER AYIN 20. GÜNÜNE KADAR info@inovatifkimyadergisi.com adresine
AD-SOYAD
SIK KULLANDIĞINIZ MAİL ADRESİ
BİTİRDİĞİNİZ/OKUDUĞUNUZ OKUL İSMİ
PROFİL FOTOĞRAFI
YAZINIZIN WORD FORMATI
İLE GÖNDERİN.
BİR SONRAKİ AY BİLGİLERİNİZ İLE YAZINIZI YAYIMLAYALIM