3. Uşak yöresi tarihin bilinen dönemlerinden beri bir yerleşim
bölgesidir. Kentin bilinen en eski adı Temenothytiadır.Kent
bu adı Heraklilerden Aristomakhosun oğlu Temenostan
almıştır.Temenos, Roma İmparatorluğu dönemi sikkeleri
üstündeki Temenos Oikistes (Kurucu Temenos) ya da
Ktistes yazıtları ve Temenos tasvirleriyle bilinmektedir.
Temenothyria, Flavuslardan sonra Flaviopolis adını almıştır.
Türkler 11. yüzyılda Ege Bölgesi'ne geldiklerinde kente
Uşak diyorlardı.Uşak kelimesi iki anlama gelmektedir. İlki
oğul, çocuk, torun; ikincisi Aşıklar Diyarıdır. Evliya Çelebi
ünlü Seyahatname'sinde bu adı Aşıklar Diyarı olarak
yorumlamıştır.
4.
Yunan İşgalinden Önce Uşak İstanbul Hükümeti'nin tutumuna
karşı Mustafa Kemal önderliğinde başlayan, Milli Kurtuluş
Harekatı, yurdun dört köşesinden destekleniyor ve yer yer
Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kuruluyordu. Uşak'ta da İbrahim
Tahtakılıç başkanlığında Uşak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.
Yunanlar İzmir'e asker çıkarmışlar ve Anadolu içlerine doğru
ilerlemeye başlamışlardı. Bu sıralarda Uşak da hummalı bir
faaliyet içindeydi. Halk, Uşak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni
destekliyordu.Alaeddin Tiritoğlu, mahallen teşkil edilen ve
kendisinin idare ettiği ufak bir milli kuvvetin kumandanı idi.
Ayrıca 1920 yılında kurulan Uşak Hücum Taburundan başka,
ihtiyat erlerinden 250-300 kişilik silahlı Uşak Milli Piyade
Taburu kuruldu. Kısa bir süre sonra merkez, bucak ve köylerden
dört bölüklü Uşak Süvari Alayı meydana getirildi.
5.
Bu sıralarda Uşak'ta bulunan Kuvay-ı Milliye ve 23. Fırka (tümen)
komutanı İzzettin Çalışlar, ilerleyen Yunan kuvvetlerine karşı
koymak için İnay İstasyonu'na Uşak Hücum Taburu'ndan bir bölük
göndermişti. Ayrıca cephe komutanlığı, Simav mıntıkasında toplanmış
Yunanlar'a karşı taarruza geçen kuvvetlerin, Uşak'ta bulunan
birliklerle ve Uşak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yardımıyla
desteklenmesini emretmişlerdi. Bu emir üzerine 23. Fırka
Kumandanlığı, diğer kuvvetlerle birlikte, Jandarma Yüzbaşı İsmet
İnönü kumandasındaki Uşak Hücum Taburu'nu Demirci'ye
göndermişti. Çok az olan cephane ve bombalar da bu taburla birlikte
yollanmıştı. Bu sebepten Uşak Cephesi zayıflamıştı.
Fırkanın Uşak cephesinde kalan 68. ve 69. alayları, er, at, silah ve
giyim itibariyle zayıf idi. Elde güvenilecek ihtiyat kuvveti olarak
yalnız Uşak Milli Piyade Taburu ile Uşak Milli Süvari Alayı kalmıştı.
6. 27 Ağustos 1920 günü düşman kuvvetleri, Alaşehir'den seri bir
hareketle Uşak istikametinde taarruza geçtiler. Uşak'taki 23.
Tümen'in 1500 mevcudu vardı.Tümen, Uşak'ı örtmek ve müdafaa
etmek için Sarayköy-Karakuyu-Karahasan köyleri hattında
mevzilenmiş ve sol yanı ile Selikler köyüne kadar uzanmıştı.
Kurban Bayramı izni yüzünden Uşak'ta mevcutları az olan Uşak
Milli Piyade ve atlı bölükleri bırakılmıştı. Bunlar da Sarayköy
üzerine ilerleyen Yunan kuvvetlerine karşı cephe almak üzere o
istikamete kaydırılmışlardı.
7. Yunanlar Sandıklı Köyü-Saray Köyü hattına yanaştı. Bu suretle
Uşak muharebesi başladı. Yunanlar, Musa çetesinin kılavuzluğu ile
gece karanlığında Sarayköy ve Külköy arasında bulunan yüksek
kayalara çıkmaya muvaffak oldular. Daha o gün, Demirci
muharebelerinden dönen 44 ve 108 mevcutlu iki tabur ile Uşak'ta
bulunan bir hücum bölüğünün geceleyin Yunanlara karsi yaptıkları
taarruzla, bu tepeleri ele gecirmek mümkün olmadı. 28 Ağustos
sabahı muharebe, düşmanın üstünlüğü ile devam etti. Düşman en
az 12000 piyade ve kuvvetli topçu ve süvari birlikleri ile
taarruzun ağırlığını Karakuyu ile Külköy arasında bulunduruyordu.
Yunanlar yerli halkın direnmesine rağmen 29 Ağustos 1920
tarihinde Uşak'ı işgal ettiler.
8. Uşak'ın işgal altında kaldığı tam iki sene içinde Büyük Millet
Meclisi Hükümeti, Garp Cephesi'ni kuvvetli bir hale getirdi. Garp
Cephesi Kumandanı İsmet İnönü, İnönü Savaşları'nı kazandı.
Ordular Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan ordusunu yendi.
Bunu Mustafa Kemal Paşa'nın Afyon-Dumlupınar Savaşı zaferi
takip etti. Mustafa Kemal Paşa'nın idare ettiği Türk kuvvetleri
30 Ağustos 1922 tarihinde Murat Dağları'nın doğu eteklerinde
Çal Köyü mıntıkasında Yunan ordularının büyük kısmını kuşatarak
yok etti. Türk ordularının imha hareketinden kurtulabilen ve
General Franko kumandasında toplanan I. ve II. Yunan piyade
tümenleriyle, bir süvari tugayı ve meşhur Palantras Müfrezesi, I.
kolordunun taarruzu karşısında 30 ve 31 Ağustos günlerinde
Hallaçlar-Kaplangı dağı hattında kesin bir mağlubiyete uğratıldı.
9. General Franko, 1 Eylül 1922 günü ümitsiz bir halde Uşak'ın
Kapaklar-Kusura Deresi-Elma Dağı hattında tutunmaya çalıştı.
Sonra da Karlık istikametinde ilerleyen 6. Tümenin önünde
tutunamayarak kaçtı.
Birlikler, 1 Eylül 1922 günü ikindi vakti Uşak ovasında şehre
doğru süratle ilerlerken, şehir yanıyordu. Bu sırada şehre
ilerleyen birliklerin başında Kumandan İzzettin Çalışlar
bulunuyordu ve 2 Eylül 1922'de Uşak işgalden kesinlikle kurtuldu.
10.
Uşak için gurur kaynağı olan konulardan biri de Yunan
başkomutanı Trikopis' in, Eylül 1922'de Atatürk'ün komutasında
bulunan Kafkas Tümen Komutanı Halit Bey tarafından Uşak'ta
yakalanmasıdır.
30 Ağustos 1922'de Dumlupınar Başkumandanlık Meydan
Muharebesi'nde bozguna uğrayan Yunan Ordusu'nun büyük bir
kısmı, Dumlu, Büyükoturak, Banaz, Kızılhisar ve Kapaklar
üzerinden Uşak'a doğru çekilirken Yunan orduları başkomutanı
General Trikopis'in de içinde bulunduğu büyük bir birlik, Comburt
Ovası'nı geçerek 2 Eylül 1922 günü Aşağıkaracahisar köyüne
gelmişti.
Aynı gün 5. Kafkas Tümeni'ne mensup birlikler, muhtelif savaşlar
vererek ve Elma Dağı'nın güneydoğusunda bulunan Göğem
Köyü'nün doğu yakasına yaklaştığında, Karacahisar ve Çumyuva
(Mıngırap) köylerinin yanmakta olduğu haberini almışlardı.
11. Bir müddet sonra küçük rütbeli bir Yunan subayı, tümen
kumandanının yanına gelerek General Trikopis'in teslim olmaya
karar verdiğini söyledi. 5. Kafkas Fırkası Kumandanı Halit Bey,
Liva Komutanı Hopalı Ali Rıza Bey'e Yunan subayının getirdiği
haberi bildirdi ve gidip Yunanlar'ı teslim almasını emretti.
2 Eylül 1922 gecesi saat 22:30 sıralarında Süvari Bölüğü
Komutanı Sivaslı Yüzbaşı Ahmed Bey, esir generaller ile
maiyetlerini Bölmeli Tepe'deki (Çakmaklı Tepe) 5. Kafkas Fırkası
Komutanı Albay Dadaylı Halit Bey'in (Halit Akmansü) yanına
getirdi. Yunan komutanının Uşak’ta Atatürk'ün huzuruna
çıkarıldığı ev şu an müze olarak ziyarete açıktır.
14.
İlimizde müzecilik çalışması 1970 yılına kadar Milli Eğitim
Müdürlüğünce yürütülmüştür. İlk önce Arkeoloji ve Etnografya
Müzesi olarak düzenlenen bina 1 Eylül 1978 yılında Atatürk ve
Etnografya Müzesinin açılmasından sonra Arkeoloji ve idari merkez
binası olarak kullanılmıştır. 1996 yılı başında Karun Hazineleri’nin
gelmesiyle yeniden düzenlenen müzede, Kalkolitik dönemden Bizans
döneminin sonuna kadar çeşitli devirlere ait taş eserler, pişmiş
toprak eserler, cam eserler, altın ve gümüşten yapılmış çeşitli ziynet
eşyaları, bronz eserler, bronz, altın sikkeler ve Karun Hazineleri
sergilenmektedir.
Bunlardan bazıları Roma dönemine ait mermer heykel ve
heykelcikler, madalyon ve kapı tipi mezar siteleri, Eski Tunç, Grek,
Roma ve Bizans dönemine ait pişmiş topraktan çanak çömlekler, kâse
ve tabaklar ile camdan yapılmış koku kapları, gözyaşı şişeleridir.
16.
1 Eylül 1978’de açılan bu müze bir Osmanlı yapısı olup, İstiklal
Savaşından sonra Yunan Kuvvetleri Başkomutanı General Trikopis’in esir
alınarak Atatürk’ün huzuruna çıkarıldığı yerdir.Bu İki katlı binada
restorasyon, teşhir tanzim ve çevre düzenlemesi yapılmakta olup yakın
tarihte yeniden hizmete açılacaktır.
Antik çağda Anadolu’nun batısında yer alan, Güneyi Karai, Kuzeyi Mysia,
doğusu Frigya, batısı İonia, ve Aiolia bölgeleriyle çevrili alana Lidya adı
verilmiştir. Batılı tarihçi Heredot’a göre üç sülalenin yönettiği Lidya
imparatorluğu son sülalesi Mermnadlar, ülkeye 141 yıl egemen olmuşlar,
Lidya’nın bölgede siyasi ve ekonomik yönden en önemli ülke olmasını
sağlamışlardır. Saray entrikaları ile ikinci sülale Heragliklerden
İmparatorluğu ele geçiren üçüncü sülale Mermnadlar kral Gyges ile
başlar, Ardys, sadyettes Alyettes ile devam edip, Kroisos ( Karun) ile
son bulur. M.Ö.7.y.y’ın ilk çeyreğinde Gyges ile başlayan güçlü Lidya
İmparatorluğu, parayı icat ederek insanlık tarihindeki en önemli
buluşlarından birini gerçekleştirmiştir.
18.
Antik çağda Anadolu’nun batısında yer alan, Güneyi Karai, Kuzeyi
Mysia, doğusu Frigya, batısı İonia, ve Aiolia bölgeleriyle çevrili
alana Lidya adı verilmiştir. Batılı tarihçi Heredot’a göre üç
sülalenin yönettiği Lidya imparatorluğu son sülalesi Mermnadlar,
ülkeye 141 yıl egemen olmuşlar, Lidya’nın bölgede siyasi ve
ekonomik yönden en önemli ülke olmasını sağlamışlardır. Saray
entrikaları ile ikinci sülale Heragliklerden İmparatorluğu ele
geçiren üçüncü sülale Mermnadlar kral Gyges ile başlar, Ardys,
sadyettes Alyettes ile devam edip, Kroisos ( Karun) ile son
bulur. M.Ö.7.y.y’ın ilk çeyreğinde Gyges ile başlayan güçlü Lidya
İmparatorluğu, parayı icat ederek insanlık tarihindeki en önemli
buluşlarından birini gerçekleştirmiştir.
19. İlk çağ dünyasının ekonomik gelişimini hızlandıran bu olay, tarihin
akışını da Değiştirmişti Lidya’nın ilkçağ dünyasının en zengin
ülkesi durumunda olmasının önemli sebebi Tmolos (Bozdağlar
)Dağlarından çıkan ve hermos ( Gediz ) nehrine karışan başkent
Sardes’ den geçen Paktalos (Sart Deresi ) deresinin alüvyonları
içerisindeki altındır. Buradan elde edilen Altın, Lidya’nın kaderini
belirlemiştir. Bir takım saray entrikaları ile ülkeyi ele geçiren
üçüncü sülalenin IV. ve son kralı Kroisos, babası Alyettes’in
ölümünden sonra M.Ö.560 yılında tahta geçmiş ve akıl almaz
zenginliği sayesinde karun kadar zengin deyimiyle ününü
günümüze kadar taşımıştır.
20.
Bu beldenin adı çok defa Tmolos ile karıştırılmıştır.
Düzköy’ün yaklaşık 300 metre kuzeydoğusunda yüksekçe
bir tepenin tümülüs olduğu görülür. Etrafı yüksekçe tepe
ve kayalıklarla çevrili bir vadinin çevresindeki kayalıklarda
çok sayıda basit görünümlü tek odalı, sekili, kapıların
bazıları dikdörtgen ve kemer kapılı olan kaya mezarlığına
rastlamak mümkündür. Bunların Lidya Dönemi Uygarlığı’na
ait mezarlar olduğu değerlendirilmiştir.
22.
Uşak İlinin Sivaslı İlçesinin 2 km. kadar güneybatısındadır.
Sebaste şehri, Roma imparatoru Augustus tarafından
M.Ö.20 yılında Sebaste adıyla kurulmuştur. Roma
Dönemi’nde 12 önemli şehirden biridir. M.S.9. yüzyılda
yakın çevresindeki kentlerin piskoposluk merkezi haline
gelmiştir. En görkemli çağlarını Bizans Dönem’inde yaşayan
kentte büyük ve küçük olmak üzere iki kilise bulunmaktadır.
24.
Uşak İli, Ulubey İlçesi Sülümenli Köyü Sınırları içerisinde kalan
şehir Uşak’a 40 km. uzaklıktadır. Büyük İskender’in Anadolu
seferinden sonra Makedonya’dan gelenler tarafından
kurulmuştur. Roma Dönem’inde önemi artmış bir sınır kentidir.
Derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerindedir. En önemli
yapıları kale, tapınaklar, tiyatro, stadyum ve kaya mezarlarıdır.
26.
Uşak’a 40 km.,Banaz’a ise 8 km. uzaklıktaki bu köyün güney
tarafında üç tarafı dere ile çevrili yüksek ve çevreye hakim bir
tepe üzerinde kurulmuş antik Akmonia Şehri bulunmaktadır.
Burası meşhur Kral Yolu üzerindedir. Şehrin Frigya, Lidya,
Hellen, Roma ve Bizans Dönemleri’nde çok geliştiği ve Uşak
dâhilindeki büyük yerleşim yerlerinden biri olduğu anlaşılmıştır.
Tepeyi çevreleyen kale surlarından bugün çok az bir kısmı
görülmektedir. Şehrin tiyatrosu tepenin güney yamacında
surların dibinde olup, şu anda oldukça harap durumdadır. 1832
yılında Charles Texier burayı incelediği zaman tiyatronun sahne
ön duvarlarının henüz mevcut olduğunu belirtmiştir. Şehrin
kuzeydoğusunda yamaçta bulunan odalar mezar odaları olarak
kullanılmıştır. Şehrin orta yerinde tiyatro yakınında darphane ve
sağlık ocağı olduğu sanılan, büyük blok taşlardan yapılmış ve şu
anda temel kalıntıları kalmış mimari yapı bulunmaktadır. Buradan
çıkan eserler Afyon ve Uşak Müzes’inde sergilenmektedir.
28.
Uşak’ın Banaz İlçesi sınırları içerinde kalan ve Banaz’ın
güneybatısında yer alan Kremon Agora Şehri Antik
Akmonia Şehri’ ne yakın olması hem de meşhur Kral Yolu
üzerinde olması yönünden oldukça önemlidir.
Uşak’ta gezilip görülecek ören yerleri arasında Flaviopolis (
Aktaş Köyü), Bagis (Güre), Hieroxharax ( Oturak Köyü ),
Dioklea (Ayvacık Köyü) de yer almaktadır
30.
Roma döneminde kurulmuş olan Pepuza şehri M.Ö. 165 yıllarında
Hristiyanlığın Montanizim mezhebini kabul eden halkın yerleşim
merkezidir. Montanizimin başkenti olan bu yerleşim merkezi M.S.
500 yıllarında Bizanslılar döneminde yok edilmiştir.
Bölgede yapılan jeofizik çalışmalarında toprak altında şehirlerde
yaşayan rahip ve rahibelere ait manastır, tiyatrolar ve sivil
mimari örneklerinin olduğu tespit edilmiştir.
Alman, Amerikalı ve Avusturyalı bilim adamları tarafından üç
yıldır yüzey araştırması çalışmaları yürütülmektedir fakat
kazıları henüz yapılmamıştır.
32.
Banaz çayı üzerindedir. Lidyalılar tarafından Kral Yolu üzerine
yapılmıştır. Kemer uzunluğu 24m. Derinliği 17 m. eni 1.75m.dir.
Kalemle işlenmiş kemerin taşları zivanalı olarak birbirine
kenetlenmiştir. Karahallı İlçesinde’ dir.
34. Çataltepe Köprüsü
Osmanlı Dönemine ait 3 gözlü bir köprüdür. Kim tarafından
yaptırıldığı bilinmemektedir. Gediz Nehri üzerindeki köprü
eski kervan yolundadır. Köprü bugün de kullanılmaktadır
.
35. Çanlı Köprü
1225’te Sipahsalar Secuuttin adında bir zat
tarafından yaptırılan köprünün kitabesi vardır.
Kemerli ve Selçuklu Mimarisi tarzındadır.
36.
37. Ahır Dağı
Uşak’ın doğusunda yer alan Ahır Dağı Afyonkarahisar ile Kütahya arasındaki dağ
sınırını oluşturur ve bu dağın bir bölümü de Uşak il toprakları içerisindedir. Eyüp,
Kartal ve Sümbüllü tepeleri Ahır Dağı’nın başlıca yükseltileridir. Bunlar zengin bir
bitki örtüsü ile kaplıdırlar. Bunun yanı sıra Omur Baba, Ahmetler, Kemer ve Kurt
Dağı tepeleri bitki örtüsü bakımından yoksuldur.
Murat Dağı
Uşak-Kütahya il sınırını oluşturan Murat Dağı’nın önemli bir bölümü Uşak il
merkezi ile Banaz ilçesi arasındadır. Bu dağ 2.309 m. yüksekliği ile ilin en yüksek
noktasıdır. Zengin çam ormanları ile kaplı olan bu dağ volkanik bir oluşumdur.
Doğusunda da Tahtalı Tepe (1.644 m.) bulunmaktadır.
Elma Dağı
Uşak il merkezinin kuzeyinde Murat Dağı’nın güneyinde yer alan Elma Dağı 1.805
m. yüksekliğindedir. Çevresi geniş otlak ve yaylalarla kaplıdır.
38. Akarsuları
Uşak il topraklarında Büyük Menderes Nehri’nin kollarından
Banaz Çayı ile Gediz Irmağı bulunmaktadır. Bunların çok sayıdaki
küçük kolları da Uşak’ın kuzeyindeki dağlık alanlardan
doğmaktadır.
Gediz Irmağı
Gediz Irmağı Murat ve Eğrigöz dağlarından kaynaklanır ve
Uşak’ın en önemli akarsularından birisidir. Kütahya il sınırları
içerisinde akan Gediz Irmağı Emirfakılı Köyü’nün kuzeyinden
Uşak topraklarına girmektedir. Bundan sonra Güre Bucağı’na
kadar kuzey-güney yönünde akar. Güre yakınlarında batıya
yönelir ve Manisa topraklarına girerek İzmir’de Ege Denizi’ne
dökülür.
Gediz Irmağı’nın Uşak’taki en önemli kolu Karabol Çayı’dır. Uşak il
merkezinin 1 km. batısından doğan bu çay Güre Bucak merkezine
kadar ulaşır ve orada Gediz’e katılır.
.
39. Banaz Çayı
Büyük Menderes’in Yukarı Havzası’ndan kaynaklanan Banaz Çayı Uşak’ın en önemli
akarsuyudur. Kuzey-güney doğrultusunda akarak Denizli’de Büyük Menderes’e
katılır. Banaz Çayı’nın Murat Dağı’ndan kaynaklanmasından Büyük Menderes’e
kadar olan uzunluğu 165 km. dir. Bu alan içerisinde Kocadere ile birleşir.
Demirciler Deresi de en önemli kollarından birisidir. Demirciler Deresi Ulubey
ilçe merkezinden geçtikten sonra Banaz Çayı’na katılır. Banaz Çayı ve kollarının
zaman zaman taşkınlıkları çevreye zarar vermektedir.
Göletler
Uşak-Ankara karayolu üzerindeki Göğem’den 7 km. içeride Göğem Göleti
bulunmaktadır. Göletin çevresi ormanlık olup, özel mülkiyetin yapıları burada
bulunmaktadır.
Örencik-Eşme yolu üzerinde Takmak bucağına 2,5 km. uzağında sulama ve içme
amaçlı yapılan Takmak Göleti bulunmaktadır. Bu gölet tarım alanları ile çevrili
olup, aynalı sazan balığı yetiştirilmektedir.
Uşak il merkezi ile Karaağaç Köyü arasında 1993 yılında Karaağaç Göleti
yapılmıştır. Yöre halkı tarafından gölet çevresi mesire yeri olarak
kullanılmaktadır.
Bu göletlerin dışında Tokmak, Üçpınar, Karaahmetli, Yeleğen, Yeşilkavak,
Alahabalı, Güneyköy, Altıntaş, Baltalı, Kızılhisar, Kuşdemir, Yenice, Dümenler
göletleri bulunmaktadır.
40. Vadiler ve Ovalar
Uşak il topraklarının %5,5’ini kaplayan ovaların en önemlileri
Banaz Ovası ile Uşak Ovası’dır. Bu ovalar tarıma elverişli olup,
toprakları kalkerli, demir oksitli, manlı ve yer yer de taşlıktır.
Banaz Ovası
Uşak’ın kuzey-güney doğrultusunda yer alan Banaz Çayı
vadisindeki Banaz Ovası, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda
olup, ilin en yüksek ovasıdır. Banaz Çayı’nın taşıdığı alüvyonların
burada birikmesinden ötürü de önemli bir tahıl alanıdır.
Uşak Ovası
İlin doğu-batı doğrultusunda bulunan bu ovanın kenarında Uşak il
merkezi kurulmuştur. Deniz seviyesinden 890 m. yüksekliğindeki
bu ovanın tabanı kalın bir alüvyonla örtülüdür. Güneyinde 100 m.
yüksekliğe ulaşan tepeler bulunmaktadır. Ova 5.500 hektar
yüzölçümünde olup, uzunluğu da 12 km. dir.
Bu ovanın doğusunda Çanlı Çayı Vadisi bulunmakta olup, Uşak’ın
önemli bir tarım merkezidir.
41. Kanyonlar
Uşak ilinin güney ve güneybatı kesiminde doğal oluşum olan kanyonlar
bulunmaktadır. Bu kanyonlar Kazancı Deresi ile Banaz Çayı’nın
oluşturduğu Ulubey ilçesinin Uşak-Karahallı karayolunun doğusunda
bulunmaktadır. Bu kanyonlar antik Blaundus kenti ile bir bütünlük
sağlamaktadır.
Uşak ili Ulubey ilçesindeki bu kanyon ABD'deki Grand Kanyonu'ndan
sonra uzunluk bakımından dünyanın en büyük 2. kanyonu olma özelliğini
taşımaktadır.
İlin güney ve güneybatı kesimlerinde jeolojik yapının özelliğinden dolayı
oluşan Ulubey Kanyon’unda her yıl 27–28 Mayıs tarihlerinde Ulubey
Kültür Turizm ve Kanyon Festivali yapılma çalışmaları yürütülmektedir.
Planlanan festival çalışmaları kapsamında kanyonun dibinden geçen
Dokuzsele Deresi temizlenecek ve kanyon turizme açılacaktır.
42. Uşak ili, Ege Bölgesinin İçbatı Anadolu bölümünde, Ege Bölgesi ile İç
Anadolu bölgesinin birbirlerinden ayrıldığı İçbatı Anadolu eşiğinin bat
kenarında, 38 derece 13 dakika ve 38 derece 56 dakika enlemleri ile 28
derece 48 dakika ve 29 derece 57 dakika boylamları arasında yer alır.
Kuzeyde Kütahya, doğuda Afyon, güneyde Denizli ve batıda Manisa illeri
bulunmaktadır. 5 341 km 2 alana sahip olan Uşak yüzölçümü itibariyle
iller sıralamasında plaka numarası gibi 64. sıradadır. Ülke yüzölçümünün
% 0.7 lik kısmını oluşturmaktadır.
Murat Dağı, Bulkaz Dağı ve Ahır Dağı ilin kuzey, kuzeydoğu ve doğudaki
doğal sınırlarını oluştururlar. İl topraklarının batısı, Gediz vadisi ile Ege
Bölgesine açılır. İl toprakları bir çok vadiyle yarılmış dalgalı yaylalar
görünümündedir. Bu yaylalar kuzeydoğudan güneybatıya doğru alçalarak
bazı kesimlerde hafif dalgalı bir görünüş alırlar.
43. İl arazisi genel olarak dalgalı plato görünümündedir. Kuzey ve
doğu kesimleri dağlık, güney ve batı kesimleri ise ovalar ve
dalgalı arazilerden oluşmaktadır. İl topraklarının % 57,5i
platolardan, % 37 si dağlardan ve % 5.5 i de ovalardan meydana
gelmektedir.
Zengin bir bitki örtüsü, sıcak-soğuk su kaynakları ve doğal
güzelliğe sahip olan Murat Dağının zirvesini 2309 metre
yükseklikte bulunan Kartaltepe oluşturmaktadır. Zirve noktası
Kütahya ili sınırları içinde bulunan Murat dağı’nın Uşak sınırları
içersinde kalan tepelik alanlarının ortalama yükseltisi 1500 m.
civarındadır.
Bulkaz Dağı, Sivaslı ilçesinin doğu ve güneydoğusunda
bulunmaktadır. Zirve noktası 1930 m. de bulunan dağın yapısında
kireçtaşları hakim durumdadır. Kabaca kuzey-güney
istikametinde uzanan Bulkaz Dağı, aynı zamanda Uşak-Afyon
illerinin doğal sınırını oluşturmaktadır. Zengin su kaynaklarına
sahip olan dağ, bitki örtüsü bakımından fazla zengin değildir.