SlideShare ist ein Scribd-Unternehmen logo
1 von 22
BİYOLOJİ
Enzim 
(hemen hemen hepsi denilebilecek kadar büyük çoğunluğu) protein yapısında 
olan, doğal olarak 
yalnız canlılar tarafından sentezlenebilen biyolojik katalizörlerdir. 
Hücre içersinde meydana gelen binlerce tepkimenin hızını ve özgüllüğünü 
düzenlerler. Çok defa hücre dışında da etkinliklerini korurlar. Aynı enzim farklı 
hücre veya doku tiplerinde de katalizör görevi üstlenebilir. Bu durumda üç 
boyutlu yapısı farklı, ancak görevleri aynı olan 'izoenzimler'den söz edilir. Canlı 
hücrelerde tepkimeler kural olarak,0-50 0C; çoğunlukla da 20-42 0C arasında 
meydana gelir. 
Enzimlerin çoğu protein yapısındadır ya da protein kısım bulundururlar. 
Enzimin etki ettiği bileşiğe "Substrat", enzimin saniyede etki ettiği substrat 
molekül sayısına "Enzimin Etkinlik Değeri=Turnover sayısı" denir. Kuramsal 
olarak enzimli tepkimeler dönüşümlüdür. Enzimler, aktivasyon enerjisini 
düşürerek, zor ve uzun sürede gerçekleşecek olan tepkimeleri çok kısa sürede 
ve az enerji harcanarak yapmayı sağlarlar. 
Enzimler yapı olarak iki kısımda incelenir: Basit enzimler ve bileşik enzimler.
Basit Enzimler 
Sadece proteinden meydana gelmiş 
enzimlerdir.Bunlara en iyi örnek sindirim 
enzimleri ve üreyi parçalayan üreaz 
enzimleridir.Reaksiyon direk olarak protein 
kısmı tarafından yürütülür. 
SUBSTRAT NEDİR ? 
Biyokimyada enzimlerin etki ettiği 
protein, karbohidrat, yağ veya şeker gibi 
organik bileşikler için kullanılan bir terim.
Bileşik Enzimler 
Bileşik enzimler iki kısımdan meydana gelir.Protein + Vitaminler 
Protein + Mineral maddeler veya metal iyonlarıdır. 
Bu enzimlerin protein kısmına apoenzim, vitamin kısmına koenzim veya 
prostatik grup denir. Metal iyonları ve mineral maddeler gibi kısımlarına da 
enzim aktivatörleri denir. Bileşik enzimler ayrı ayrı görev yapamazlar. Çünkü 
enzimin etki ettiği maddeyi protein kısmı belirler. Koenzim reaksiyonu 
gerçekleştirir. Organizmalarda vitamin veya metal iyonları eksik olursa 
protein kısımları reaksiyonu gerçekleştiremez. Bundan dolayı canlı hastalanır. 
Mesela gözdeki A vitamini görme reaksiyonlarını gerçekleştiren enzimin bir 
parçasıdır. Yani koenzimdir. A vitamini olmasa reaksiyon gerçekleşmez 
ve gece körlüğü ortaya çıkar. 
Canlıda her enzim proteinden yapılmıştır. Her protein bir gen tarafından 
programlandırılarak görevlendirilmiştir, buna bir gen bir enzim hipotezi denir. 
Genler, sentezletmiş olduğu proteine ne yapacağınıda şifrelemiştir. Bazı 
enzimler yalnız proteinden oluşurken, bazıları, farklı iki kısımdan meydana 
gelmiştir.
Apoenzim Kısmı ( enzimin protein kısmı) : 
Enzimin hangi madddeye etki edeceğini 
saptar. 
Koenzim Kısmı : 
Organik çoğu defa fosfattan meydana gelmiş, protein kısmına göre çok daha küçük 
moleküllü bir kısımdır. Enzimde işlev gören ve esas iş yapan kısımdır. Genellikle, 
bütün vitaminler hücrede enzimlerin koenzim kısmı olarak iş görür.
Bazı enzimler ise, ortama yalnız belli iyonlar eklendiğinde etkindirler. Canlı bünyesinde 
bulunan eser elementler (Mn, Cu, Zn, Fe,vs.) bu enzimatik işlevlerde aktivatör olarak 
kullanılırlar. Bazen, enzimin iş görebilmesi için bir metal iyonuna gereksinimi vardır. 
Yani koenzim metal iyonu ise buna "Kofaktör" denir. Bazı durumlarda koenzim 
apoenzim kısmına sıkıca bağlanmıştır; bu bağlanan kısma "Prostetik grup"; prostetik 
grupla apoenzim kısmının her ikisine birden "Holoenzim" denir. 
Enzimler; etki ettiği maddenin sonuna "ase=az" eki getirilerek ya da 
katalizlediği tepkimenin çeşidine göre adlandırılırlar. 
Enzimler genel olarak şöyle sınıflandırılabilirler: 
Oksidoredüktazlar 
Transferazlar 
Hidrolazlar 
Liazlar 
İzomerazlar 
Ligazlar (Sentetazlar) 
Enzim Reaksiyonlarını Etkileyen Faktörler 
Enzimler kimyasal reaksiyonları gerçekleştirdiklerinde bazı 
faktörlerin etkisi altında kalırlar. Bunlar;
Isı: 
Her enzim reaksyonunun optimal bir ısı seviyesi vardır. İnsanda bu ısı 36,5 derecedir. 
0 derecede enzimler pasiftir. Ancak yapıları bozulmaz. Canlılıkta kaybedilmeyebilir. 
Genel olarak enzimler 60 C de bozulurlar 
pH (asitlik-bazlık oranı): 
Her reaksiyonun gerçekleşebilmesi ortamın pH'ını belirleyen belli oranda [[H+]] ve 
[[OH-]] iyonları konsantrasyonu olmasına bağlıdır. 
Substrat konsantrasyonu: 
Ortamda reaksiyon hızını artırıcı yapılardan biride enzim ve substrat miktarıdır.Her 
ikisinin miktarı belirli oranlarda artırılırsa reaksiyon hızı sürekli artar. 
Su: 
Enzim reaksiyonunun gerçekleşebilmesi için ortamda belirli oranda su olması gerekir. 
Çünkü moleküllerin birbirine çarparak reaksiyonu gerçekleştirebilmesi için hareketi 
sağlayacak sıvı bir ortamın olması gerekir. Tohumlarda su miktarı az olduğundan 
reaksiyonlarda minimal seviyede gerçekleşmektedir.
Enzimlerin Özellikleri 
1.Biyolojik reaksiyonların aktivasyon enerjisini düşürürler. 
2.Enzim daima bir çeşit reaksiyonu gerçekleştirir. 
3.Enzimler aynı tür reaksiyonu bozulmadan tekrar tekrar yapabilirler. 
4.Enzimler gerçekleşecek reaksiyonun çabuk dengeye ulaşmasını sağlar. 
5.Enzimler cansız ortamda da görev yaparlar. 
6.Enzimler reaksiyonlarını daima etki ettiği maddenin dış yüzeyinden başlatırlar. 
Örneğin, sindirim esnasında eğer besinler ağızda ve midede fiziksel olarak 
parçalanmasaydı sindirim çok az gerçekleşirdi. Enzimler dış yüzeyden reaksiyonu 
başlatarak sindirime de yardımcı olurlar.
Hormonlar Nedir Hormon Nedir 
İnsan vücudunda hormon denen kimyasal ileticilere dayalı özel bir bilgi taşıma sistemi 
vardır. Bu organik kimyasal Maddeler kanalsız iç salgı bezlerinde yapılır ve doğrudan kan 
dolaşımına verilir. Çoğu durumda bu Hormonlar kan dolaşımıyla hedef organlara ulaşır ve 
orada biyokimyasal tepkimeleri başlatır ya da durdurur. 
En önemli iç salgı bezleri hipofiz, tiroit, paratiroitler, pankreas, böbreküstü 
bezleri ile yumurtalıklar ve erbezleridir. Aşağıda bu salgı bezlerinin ürettiği hormonlar 
incelenecektir. Mide, incebağırsaklar ve böbrekler de hormon üretir. Ayrıca epifiz bezi ve 
timus bezinin de hormon salgıladığı düşünülür. 
Gebe kalan memeli hayvanların etenelerinin de salgı işlevi vardır. Etene hem yumurtalık ve 
hipofiz hormonlarını yapabilir, hem de kendine özgü hormon salgılar. 
Canlıların pek çoğu hormon üretir. Örneğin böceklerin yaşamlarının değişik evrelerinde 
büyümelerini durduran ya da hızlandıran hormon salgıları vardır. Bu Hormonların dengede 
tutulmasıyla böcek normal bir gelişme gösterir. Böceklerin deri değiştirmelerini ve 
başkalaşmalarını etkileyen ektizom önemli bir böcek hormonudur. 
Bitkiler de hormon üretir. En iyi bilinen Bitki Hormonu, kök ve gövde büyümesini uyaran 
indoliasetik asittir.
Hipofiz Bezi Öbür Salgı Bezlerini Denetler : 
Beynin altında yer alan hipofiz bezinin ön lob (adenohipofiz) ve arka lob (nörohipofiz) adlı iki 
bölümü vardır. Bazı hayvanlarda bulunan orta lob da ön lobla birlikte değerlendirilir. 
Hipofiz bezi vücuttaki öbür iç salgı bezlerinin birçoğunun işleyişini etkiler. 
Hipofiz Hormonlarının büyük bölümü ön lobda yapıldığından ön hipofiz vücudun “ana” salgı 
bezi olarak anılır. Ön hipofiz hormonları kimyasal açıdan polipeptit ya da 
karmaşık Protein yapısındadır. Bu gruptaki hormonlar büyüme Hormonu (GH), prolaktin 
hormonu, adrenokortikotrop hormon (ACTH), lipotropik hormon (LPH), tiroid uyarıcı hormon 
(TSH), folikül uyarıcı hormon (FSH), ara hücre uyarıcı hormon (ICSH) ve melanosit uyarıcı 
hormondur (MSH). Hipofiz arka lobu ise hormon üretmez; beynin hipotalamus bölümünden 
üretilen iki hormonu depolar. Her ikisi de polipeptit yapısında olan bu hormonlar vazopressin 
ve oksitosindir. 
Hemen hemen bütün ön hipofiz hormonları belirli dokular üzerinde etki gösterir. Yalnız 
büyüme hormonu vücudun bütününü etkiler; ayrıca öbür hormonları destekler. Prolaktin 
meme dokusunun gelişimini ve süt yapımını denetler. ACTH böbrek üstü bezlerinin steroid 
hormonları salgılamasını sağlar. TSH tiroit bezinin tiroksin salgısını uyarır. FSH ile ICSH 
gonatların, yani yumurtalık ve erbezlerinin eşey hormonları salgılamalarını sağlar. MSH 
derideki renk değişikliğini belirleyen melanositleri uyarır. LPH de yağ dokularındaki lipiti 
harekete geçirir. 
Hipofiz bezinin yaşamın ilk yıllarında tam gerektiği kadar büyüme hormonu salgılaması gerekir. 
Eğer bu dönemde gerekenden az büyüme hormonu salgılanırsa çocukta cücelik, aşırı hormon 
salgılanırsa da devlik gelişir. Ama bu hastalık maymunlardan elde edilen büyüme hormonu ya 
da insan büyüme hormonu (HGH) verilerek tedavi edilir.
Yetişkinlikte aşırı büyüme hormonu üretimi akromegali hastalığına yol açar ve çene, el 
ve ayaklar büyür. Bu durumda hipofiz bezinin ameliyatla alınması gerekir. 
Hipofiz bezinin arka lobundan salgılanan vazopressin hormonu damarları etkileyerek 
tansiyonu yükseltir. VücudunSu tutmasına yardımcı olduğundan bazen antidiüretik 
hormon olarak da adlandırılır. Bu hormon böbreklerin aşırı idrar üretmesini engeller. 
Vazopressin yokluğunda insanlarda şekersiz diyabet hastalığı görülür ve 
hasta Günde 30 litreye kadar idrar yapar. Oksitosin dölyatağının kaslarını kasarak 
doğumu başlatır; annenin memelerinden süt salgılamasına yol açar ve doğum sonrası 
kanamayı denetler. 
Tiroit Bezi Vücut Enerjisini Düzenler : 
Tiroit bezi boyunda, soluk borusunun her iki yanında yer alır. İki lobu ortadan birleştiren 
dokuyla tiroit bezi “H” harfine benzer. Yetişkinlerde tiroit bezinin ağırlığı ortalama 30 gr'dır. 
TSH'nin sürekli etkisi altında çalışan tiroit bezi, gıdalarla alınan iyotlu bir aminoasit türevi olan 
tiroksin ile kimyasal olarak ona benzeyen triiyodotrinonine dönüşür. Bu kimyasal maddeler 
vücudun enerji gereksimini karşılamak için alınan gıdaların yakılma hızını ve tiroit hormonuna 
duyarlı genlerin ifade edilmesini düzenler. 
Tiroit bezinin çok çalışarak aşırı miktarda tiroksin salgılamasına hipertiroidizm denir. 
Hipertiroitli insanlar sinirli, çok enerji harcayan ve huzursuz kişilerdir. Hastalık ameliyatla ya 
da radyoizotop tedavisi ile iyileştirilir. Buna karşılık, hipotiroidizm tiroit hormonu eksikliğidir; 
ya tiroit bezinin yapısındaki bir kusurdan ya da bezin işlevini bozan gıdaların alınmasından 
kaynaklanır. Hipotiroit küçük yaşlarda başlarsa fiziksel ve zihinsel gelişmeyi büyük ölçüde 
engelleyerek kretenizme yani cücelik ve zeka geriliğine yol açar. zamanında fark edilirse 
kretenizm çoğu kez tiroksin tedavisi ile iyileşir.
Tiroit ayrıca vücudun kalsiyum düzeyini denetleyen polipeptit yapısında tirokalsitonin adlı 
hormonu salgılar. Bu hormon gıdalarla alınan D vitamini ve tiroit bezinin paratiroit denen 
dört küçük salgı bezinin salgıladığı paratiroit hormonları ile birlikte Sağlıklı kemik gelişmesi 
sağlar. 
Tiroit bezi etkinliğinin temel ölçütü bazal metabolizma hızıdır (BMR). Tiroit, BMR'yi 
düzenleyerek vücudun enerji üretim hızını denetler; Sıcak ve soğuk Hava koşulları gibi çevre 
etkilerine uyarlanmasını sağlar. 
Pankreas ve Şeker Hastalığı : 
Pankreas bezi polipeptit yapısında iki önemli hormon olan insülin glükagon salgıladığından 
yaşamsal önem taşır. Bu hormonlar pankreasın Langerhans adacıkları denen bölümünde 
yapılır. 
İnsülin vücudun neredeyse her hücresini etkiler, çünkü karbonhidrat, protein ve yağ 
metabolizmasına katılan bir hormondur. İnsülin yokluğu, sık görülen ve ölümle 
sonuçlanabilen şeker hastalığına yol açar. Şeker hastalarının kanında yüksek düzeyde glikoz, 
yani şeker bulunur ve hasta insülin tedavisi görmezse dokuları enerji gereksinimini 
karşılayacak glikozu kandan alamaz. Hasta güçsüzleşir. İdrarla aşırı su kaybı ve vücut 
ortamının asitleşmesi gibi sorunlar ortaya çıkar. Susama artar. Hücreler kaybettikleri enerjiyi 
yerine koyamazsa tükenir ve hasta ölebilir. Neyse ki şeker hastalığı insülin iğneleriyle tedavi 
edilebilmektedir. Hastalığın hafif olduğu durumlarda pankreas insülin üretmekte, ama 
yeterince salgı yapamamaktadır. 
Protein yapısında olmayan bazı ilaçlarla pankreasın yaşamı sürdürmeye yetecek düzeyde 
insülin salgılaması sağlanabilir.
Şeker hastalığı glikoz tolerans testiyle kolayca tanınabilir. Bir glikoz eriyiği içirilen insanda eğer 
şeker hastalığı varsa, kanda şeker düzeyi uzun zaman sonra bile çok yüksek bulunacaktır. 
İnsülin fazlalığı da bir başka tehlikeli pankreas hastalığıdır. Aşırı insülin salgılaması zayıflama, 
kaygı, ruhsal çöküntü gibi belirtilere yol açan, hatta tehlikeli kasılma nöbetleri ve şokla 
sonuçlanabilen ciddi bir hastalıktır. Tedavisi ameliyatla ya da glikoz verilerek yapılır. 
Pankreasın salgıladığı öbür hormon olan glükagon, kanın şeker düzeyini yükseltir. Glükagon 
ve insülin birlikte etki göstererek kandaki glikoz miktarını normal düzeyde tutar ve vücuda 
sürekli ve düzenli glikoz sağlar. 
Böbreküstü Bezlerinin Önemi : 
Yaşamsal önem taşıyan böbreküstü bezleri, böbreklerin hemen üzerinde yer alır. Her biri 
korteks denen bir kabuk bölgesi ile medulla ya da öz denen iç bölgeden oluşur. Bu iki bölge 
kimyasal yapısı farklı hormonlar üretir. 
Kabuk bölgesi ACTH'nin denetimi altında çalışarak steroit grubu hormonları salgılar. 
Salgıladığı iki grup steroit vardır. Glükokortikoitler ve mineralokortikoitler. Bu hormonlar 
değişen ölçülerde gıda metabolizmasını ve Mineraldengesini düzenler. Bir glükokortikoit olan 
kortizol tıpta iltihaplara karşı kullanılır. Ayrıca doku ya da organ nakli yapılan hastalara 
vücudun yeni organı reddetmesini önlemek için verilir. 
Böbreküstü bezi kabuk bölgesi yetersizliğinde Addison hastalığı görülür. Hastalığın başlıca 
belirtileri zayıflama, tansiyon düşmesi, vücut sıcaklığının azalması ve Sodyum kaybıdır. 
Tedavisi kortizol ve sodyumklorür ile yapılır.kadınlarda böbreküstü bezleri kabuk bölgesinin 
çok çalışması aşırı kıllanmaya yol açar.
HORMONLAR VE ÜREME : 
İnsanlarda üreme işlevini etkileyen hormonlar hipofiz bezinde ve kadınlarda yumurtalıklar ile 
erkeklerde erbezlerinde yapılır. Gebelik sırasında etene de hormon üretir. 
Annenin dölyatağında gerçekleşen çeşitli olaylar büyüyen dölütün cinsiyetini ve biçimini 
etkiler. Her ne kadar dölütün cinsiyetini genler belirlese de eşey organlarının cinsiyete uygun 
olarak gelişmesi için belirli hormonların etkili olması gerekir. Doğduğunda bebeğin eşey 
organları etkin değildir, ama ergenlik dönemine değin hergün küçük değişiklikler gerçekleşir. 
Daha sonra FSH ve ICSH düzeylerindeki değişimler sonucunda ergenin eşey organları kendi 
hormonlarını üretmeye başlar. 
FSH ve ICSH erbezlerini etkilemeye başlayınca genç erkeklerde 16 yaşına doğru olgun sperma 
hüçreleri oluşur. En önemli erkeklik hormonu olan testesteron da sperma üretiminde önemli 
rol oynar. Testesteron ayrıca prostat bezi ve ersuyu torbacıkları gibi yardımcı eşey organların 
ve ikincil eşey özelliklerin gelişimini etkiler. 
Kızlarda FSH ve ICSH yumurtalıkları etkileyince yumurtalık foliküllerinde bir yumurta hücresi 
gelişmeye başlar. Önce FSH, ardından ICSH'nin etkisi altında folikül olgunlaşır ve sonunda 
patlayarak yumurta hücresini dışarı atar. Serbest kalan yumurta hücresi iki yumurtalık 
kanalının birinden geçerek bir spermayla karşılaşırsa döllenmek üzere aşağıya doğru yol alır. 
Bu arada patlamış durumdaki folikülün artıkları sarı cisim (corpus luteum) denen küçük bir 
yapıya dönüşerek gebeliğin sürdürülmesi için gerekli olan progesteron hormonunu üretir. 
Yumurta döllenmezse sarı cisim yok olur. 
Progesteron ve östrojen dişi eşey hormonlarıdır. Bunlar vücudun biçimi, sesin inceliği gibi 
ikincil eşey özellikleri ve dölyatağı, dölyolu gibi yardımcı dişi organlarının gelişimini denetler.
Aylık adet kanamalarının düzenini de bu hormon sağlar. Bazı düzensizlikler görülse de 
kadınların çoğunda önce östrojen sonra progesteron etkisiyle ayda bir kez dölyatağı iç 
yüzeyini kaplayan doku güçlenir ve gebeliğe hazır duruma gelir. Eğer adet döneminin 
ortalarında serbest kalan yumurta hücresi döllenmezse, döl yatağını kaplayan doku 
gereksiz hale gelir ve adet kanamasıyla atılır. Ardından yeni bir adet dönemi başlar. Ama 
yumurta döllenirse güçlendirilmiş dölyatağı iç yüzey dokusu korunur. Östrojen ve 
progesteronun etkisiyle dölyatağı duvarında döllenmiş yumurta hücresinin yerleşip 
gelişeceği bir yer hazırlanır; etene gelişmeye ve hormon yapımına başlar. Dölüt 
büyüdükçe annenin hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonu meme dokularını süt 
yapımı ve akışına hazırlar. 
Hormon Salgısının Geribesleme Aracılığıyla Denetimi : 
Hipofiz bezi vücudun hormon dengesini sağlamak üzere salgıbezlerinin 
etkinliğini düzenler. Bu denge hipofiz bezinin dolaşıma verdiği hormonları 
denetleyen bir geribesleme sistemiyle sağlanır. Örneğin hipofizin salgıladığı 
FSH ve ICSH salgılamaması konumutu verir. Bir süre sonra eşey bezlerinin 
salgıladığı hormon düzeyi yeniden düşünce FSH ve ICSH salgısı kendiliğinden 
başlar. Bu geribesleme sürecinde beyin çok önemli rol oynar; bazı kimyasal 
maddeler üreterek hipofizi hormon salgılamak üzere uyarır. Örneğin eşey 
hormonlarının kandaki düzeyi tarafından uyarılan beyin hormon salgılatıcı 
maddelerinin salgısını durdurabilir ya da başlatabilir. Bu süreçte sinir ve iç salgı 
bezleri sistemleri birlikte etki gösterir. Böylece vücuda gereken hormonlar bir 
denge içinde salgılanır. Geri besleme mekanizmaları beyin ile tiroit ve beyin ile 
böbreküstü bezleri arasında da vardır.
Vücutta çok sayıda hormon yapılır. Ama acaba bir organ kan dolaşımındaki sayısız 
hormondan hangisinin kendi gereksinimine uygun olduğunu nasıl belirler? Ya da bir 
hormon vücutta etkilemesi gereken organı nasıl seçebilir? Hormon seçiciliğini alıcılar 
sistemiyle açıklayan kurama göre belirli hormonlara karşı duyarlı dokularda alıcılar vardır. 
Bunlar genel dolaşımla dokuya gelen kandan gerekli hormonları avlar. Steroit, polipeptit 
ya da protein yapısındaki hormonlar için ayrı alıcılar vardır. Bir alıcı genel kan 
dolaşımından bir hormonu yakalayınca, hemen “ikinci haberci” denen başka bir grup 
maddelerin salgılamasını başlatır. İkinci haberciler cAMP (siklik adenozin monofosfat) ve 
cGMP (siklik goanozin monofosfat) gibi maddelerdir. Bunlar hücre içi ve hücrelerarası 
tepkimeleri düzenler. 
Hormonların Tıpta ve Hayvancılıkta Kullanımı : 
Hormon yetersizliği çeken hastalar, gereken hormon verilerek tedavi edilir. Örneğin 
cücelik belirtileri gösteren hipofiz hastalarına HGH (insan büyüme hormonu), şeker 
hastalarına da insülin verilir. Hormonlar nüfus planlamasında da kullanılır. 
Doğum kontrolü yöntemlerinden biri olan ağızdan alınan doğum kontrol hapları doğal 
yumurtalık hormonlarıyla bunlara çok benzeyen sentetik maddelerden oluşur. Bu 
haplarda bulunan östrojen ve progesteron karışımı yumurtlamayı engelleyerek gebeliği 
önler. Bazı aileler kadının yumurtalıklarının iyi çalışmaması ya da erkeğin erbezlerinin 
sperma üretmemesi yüzünden çocuk sahibi olamaz. Bu sorunlar insan hipofizinden 
elde edilmiş FSH ve ICSH kullanılarak tedavi edilir. Aynı amaçla yalnızca etenenin 
ürettiği insan koriyonik gonadotropin hormonundan da yararlanılabilir. Ama kadın 
kısırlığının tedavisi sırasında bazen yumurtalıkların aşırı uyarılması çoğul gebeliğe yol 
açabilir.
Adetten kesilmiş kadınlara östrojen verilerek menapoz döneminde görülen ve kemik 
kitlesinde azalma yaparak kırık oluşumunu kolaylaştıran osteoporoz hastalığından korunma 
sağlanabilir. Östrojen tedavisiyle başta menopoz rahatsızlıkları ile bazı yumurtalık hastalıkları 
da iyileştirilebilir. Ama son yıllarda östrojen tedavilerinin bazı tehlikeli sonuçlara yol açtığı 
belirli Kanser türleri ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Dolayısıyle östrojen kullanımı 
azalmaktadır. 
Laboratuvarlarda üretilen sentetik sığır büyüme hormonu(BGH) ayda bir iki kez süt 
ineklerine verildiğinde hayvanın süt verimi %30'a kadar artar. Gene bir büyüme hormonu 
olan sığır somatotropin (BST) sığırlarda hem yağsız et, hem de süt verimini arttırır. Bu 
hayvanların et ve sütleri insanların tüketimi için satılabilmektedir, ama örneğin ABD'de BGH 
ve BST'nin satışına ve sürekli kullanımına izin verilmemiştir. Hayvancılık birlikleri ve çevre 
örgütleri de bunların kullanımına şiddetle karşı çıkmaktadır. ABD'de bazı süpermarket 
zincirleri hormonlu et ve sütleri kabul etmemektedir; büyük süt üreticisi bazı eyaletlerde de 
hormonlu süt üretimine karşı yasalar çıkarılmıştır. 
Bilim adamları doğal hormonların kimyasal yapılarını inceleyerek, onların yerini alabilecek 
bir çok kimyasal maddeyi bireşim yoluyla üretmeyi başarmışlardır. Steroit hormonlar 
karmaşık polipeptit ve protein yapılı Hormonlardan daha basittir. Ama zamanla sağlanan 
ilerlemeler ACTH, insülin, tirokalsitonin, oksitonin ve vazopressin gibi hormonların 
laboratuvarlarda üretilmesine de olanak vermiştir. Polipeptit ve protein yapısındaki 
hormonlar belirli bir düzen içinde sıralanmış aminoasit zincirlerinden oluşur.
Bilim adamları ilk aşamada hormonu oluşturan yapıtaşlarının birkaç parçasını üretip, 
daha sonra bunları birbirine ekleyerek hormonları elde etmişlerdir. Son yıllarda ise yeni 
bir yöntem geliştirilmiştir. Bu işlemde hormon molekülünün en sonundaki aminoasit 
bir Reçine ya da benzer bir maddeye tutturulur; daha sonra tersten gidilerek aminoasit 
dizisi hormon molekülünün en başına kadar tamamlanır ve son aşamada tamamlanan 
zincir reçine kökünden kurtarılarak hormon Molekülü elde edilir. Katı hal yöntemi denen 
bu işlem otomatik olarak yapılabilir ve çok miktarda sentetik hormon hızla üretilebilir. 
DNA moleküllerini yeniden birleştirmeye dayalı genetik Mühendisliği işlemleriyle de 
insülin ve insan büyüme hormonu üretiminde gelişmeler sağlandı
Vücut içerisinde özel bezler tarafından salgılanan ve vücudun dengesini ve 
yapısını belirgin bir şekilde değiştiren ve harekete geçiren organik 
bileşiklerdir. Hormonlar , dolaşım sisteminde salgılanmaya başladıktan sonra etki 
edeceği organa doğru yönelir ve belirli bir şekilde etki eder. 
Vücutta yer alan bezler arasında da bir denge mutlaka bulunur. Hormonlar 
etkileşimi genellikle iki şekilde gösterirler: Hormon -reseptör sistemi ve hücre içi 
protein sentez sistemi. Hormonlar iç salgı olarak ta bilinir. İç salgı 
bezlerinde üretilirler ve kana salınırlar. Hormon kelime olarak uyarma ya da 
uyarıcı anlamına gelir, vücudu tetikleyerek belirgin bir değişiklik ya da hareketlilik 
kazandırır. 
Hormonlar düzenleyici yapıya sahiptir iç bütünlüğü ve çoğu zaman vücudun 
dengesini sağlama konusunda yardımcıdır . Doğal olarak üretilen bu kimyasal 
maddeler isteğiniz dışında üretilir. Büyüme , gelişme en belirgin durumlarda 
hormonlar ortaya çıkmaktadır , özellikle ergenlik döneminde yüzlerdeki sivilceler 
ve diğer bazı değişiklikler hormonlar sayesinde 
gerçekleşmektedir.
Bazı Fonksiyonları ise Şöyledir ; 
– Büyüme gelişime yardımcı olmak 
– Stres yönetimi kontrolü 
– Enerji üretimi ve depolama 
– Üreme. 
Hormonların üretimi ve kana karışması-salınımı , belirli düzen içinde gerçekleşir . 
Hormonlar özel bezlerden kana salınır ve bu sayede ulaşacağı hedef dokuya sorunsuz bir 
şekilde etki eder.
Hormonel Hastalıklar : 
Bu tarz hastalıkların başlıca sebebi yine hormonlarla alakalıdır. Hormonların gereğinden 
fazla üretimi, hormonların gereğinden daha az üretimi, hormonun dirençsiz 
yapısı. Hormonların aşırı şekilde salgılanması , bağışıklık sistemindeki bozukluk ya da iltihap 
sonucu gerçekleşir bu durumda vücut olduğundan daha fazla hormon sağlayarak bünyeye 
zarar verir bu bölge neresi ise örneğin gereksiz büyüme , aşırı salgılama gibi rahatsızlıklara 
yol açar. Hormonların az salgılanması ise gerekli bezlerin işlevini yitirmesinden kaynaklı bir 
sorun olarak ortaya çıkar. Direnç sorunu ise hormonların vücutta hücreye etki edememesi 
sonucu gerçekleşir.
biyoloji

Weitere ähnliche Inhalte

Was ist angesagt?

Tıbbi Terminoloji 4 - İlaçlar ve Terimler
Tıbbi Terminoloji 4 - İlaçlar ve TerimlerTıbbi Terminoloji 4 - İlaçlar ve Terimler
Tıbbi Terminoloji 4 - İlaçlar ve Terimlerrgnksz
 
Mide Fizyolojisi(fazlası için www.tipfakultesi.org )
Mide Fizyolojisi(fazlası için www.tipfakultesi.org )Mide Fizyolojisi(fazlası için www.tipfakultesi.org )
Mide Fizyolojisi(fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Arka hipofiz hormonlari(fazlası için www.tipfakultesi.org )
Arka hipofiz hormonlari(fazlası için www.tipfakultesi.org )Arka hipofiz hormonlari(fazlası için www.tipfakultesi.org )
Arka hipofiz hormonlari(fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
37.i̇nsanda sindirim sistemi ders notu
37.i̇nsanda sindirim sistemi ders notu37.i̇nsanda sindirim sistemi ders notu
37.i̇nsanda sindirim sistemi ders notuAli DAĞDELEN
 
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hipoalamus  hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)Hipoalamus  hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Tiroidfizyolojisi2010 120403072209-phpapp02
Tiroidfizyolojisi2010 120403072209-phpapp02Tiroidfizyolojisi2010 120403072209-phpapp02
Tiroidfizyolojisi2010 120403072209-phpapp02ranzoriyar
 
Büyüme hormonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Büyüme hormonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )Büyüme hormonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Büyüme hormonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Hormonal Sistem
Hormonal SistemHormonal Sistem
Hormonal Sistemzabekki
 
Endokrin sistem
Endokrin sistemEndokrin sistem
Endokrin sistemzabekki
 
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimleri
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem TerimleriTıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimleri
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimlerirgnksz
 
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Tat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyası
Tat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyasıTat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyası
Tat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyasıKazım Anıl AYDIN
 
1.canlıların ortak özellikleri
1.canlıların ortak özellikleri1.canlıların ortak özellikleri
1.canlıların ortak özellikleriSeher Koyuncuoğlu
 
Canlıların Ortak Özellikleri
Canlıların Ortak ÖzellikleriCanlıların Ortak Özellikleri
Canlıların Ortak ÖzellikleriEsra Öncül
 

Was ist angesagt? (19)

Tıbbi Terminoloji 4 - İlaçlar ve Terimler
Tıbbi Terminoloji 4 - İlaçlar ve TerimlerTıbbi Terminoloji 4 - İlaçlar ve Terimler
Tıbbi Terminoloji 4 - İlaçlar ve Terimler
 
Biyokimya:Hormonlar
Biyokimya:HormonlarBiyokimya:Hormonlar
Biyokimya:Hormonlar
 
Mide Fizyolojisi(fazlası için www.tipfakultesi.org )
Mide Fizyolojisi(fazlası için www.tipfakultesi.org )Mide Fizyolojisi(fazlası için www.tipfakultesi.org )
Mide Fizyolojisi(fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Arka hipofiz hormonlari(fazlası için www.tipfakultesi.org )
Arka hipofiz hormonlari(fazlası için www.tipfakultesi.org )Arka hipofiz hormonlari(fazlası için www.tipfakultesi.org )
Arka hipofiz hormonlari(fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
37.i̇nsanda sindirim sistemi ders notu
37.i̇nsanda sindirim sistemi ders notu37.i̇nsanda sindirim sistemi ders notu
37.i̇nsanda sindirim sistemi ders notu
 
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hipoalamus  hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)Hipoalamus  hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Tiroidfizyolojisi2010 120403072209-phpapp02
Tiroidfizyolojisi2010 120403072209-phpapp02Tiroidfizyolojisi2010 120403072209-phpapp02
Tiroidfizyolojisi2010 120403072209-phpapp02
 
Büyüme hormonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Büyüme hormonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )Büyüme hormonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Büyüme hormonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Hipofiz hipotalamus
Hipofiz  hipotalamusHipofiz  hipotalamus
Hipofiz hipotalamus
 
Hormonal Sistem
Hormonal SistemHormonal Sistem
Hormonal Sistem
 
Endokrin sistem
Endokrin sistemEndokrin sistem
Endokrin sistem
 
Biyoloji 4
Biyoloji 4Biyoloji 4
Biyoloji 4
 
Koku ve tad
Koku ve tadKoku ve tad
Koku ve tad
 
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimleri
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem TerimleriTıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimleri
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimleri
 
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Tat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyası
Tat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyasıTat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyası
Tat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyası
 
1.canlıların ortak özellikleri
1.canlıların ortak özellikleri1.canlıların ortak özellikleri
1.canlıların ortak özellikleri
 
Canlıların Ortak Özellikleri
Canlıların Ortak ÖzellikleriCanlıların Ortak Özellikleri
Canlıların Ortak Özellikleri
 

Andere mochten auch

2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şleviMuhammed Arvasi
 
5 6 yaş grubu çocuklara bağışıklanmayı güçlendirici unsurların analoji tekniğ...
5 6 yaş grubu çocuklara bağışıklanmayı güçlendirici unsurların analoji tekniğ...5 6 yaş grubu çocuklara bağışıklanmayı güçlendirici unsurların analoji tekniğ...
5 6 yaş grubu çocuklara bağışıklanmayı güçlendirici unsurların analoji tekniğ...www.tipfakultesi. org
 
Analoji ve Örnekleri
Analoji ve ÖrnekleriAnaloji ve Örnekleri
Analoji ve Örneklerifadiga_1
 
Hücre ve Organelleri
Hücre ve OrganelleriHücre ve Organelleri
Hücre ve OrganelleriEsra Öncül
 

Andere mochten auch (7)

2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
 
5 6 yaş grubu çocuklara bağışıklanmayı güçlendirici unsurların analoji tekniğ...
5 6 yaş grubu çocuklara bağışıklanmayı güçlendirici unsurların analoji tekniğ...5 6 yaş grubu çocuklara bağışıklanmayı güçlendirici unsurların analoji tekniğ...
5 6 yaş grubu çocuklara bağışıklanmayı güçlendirici unsurların analoji tekniğ...
 
Hucre Tarihce
Hucre TarihceHucre Tarihce
Hucre Tarihce
 
hucre
hucrehucre
hucre
 
DNA İzolayonu Yöntemleri
DNA İzolayonu YöntemleriDNA İzolayonu Yöntemleri
DNA İzolayonu Yöntemleri
 
Analoji ve Örnekleri
Analoji ve ÖrnekleriAnaloji ve Örnekleri
Analoji ve Örnekleri
 
Hücre ve Organelleri
Hücre ve OrganelleriHücre ve Organelleri
Hücre ve Organelleri
 

Ähnlich wie biyoloji

1 insan vücudunun işlevsel organizasyonu
1 insan vücudunun işlevsel organizasyonu1 insan vücudunun işlevsel organizasyonu
1 insan vücudunun işlevsel organizasyonuselimbenek
 
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Fzt. Mehmet ÜNAL (Phd)- Metilasyon
Fzt. Mehmet ÜNAL (Phd)- MetilasyonFzt. Mehmet ÜNAL (Phd)- Metilasyon
Fzt. Mehmet ÜNAL (Phd)- MetilasyonDr. MEHMET ÜNAL
 
Yaşam bilimlerine giriş
Yaşam bilimlerine girişYaşam bilimlerine giriş
Yaşam bilimlerine girişmerthadim
 
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptxKilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptxSeyfettinColak
 
01 Genel Botanik
01 Genel Botanik01 Genel Botanik
01 Genel BotanikErdi koyun
 
Endokrin - Endocrine
Endokrin - Endocrine Endokrin - Endocrine
Endokrin - Endocrine Baran Arslan
 
Üreme, Hamilelik ve Laktasyon Nöroendokrin Düzenlenmesi
Üreme, Hamilelik ve Laktasyon Nöroendokrin DüzenlenmesiÜreme, Hamilelik ve Laktasyon Nöroendokrin Düzenlenmesi
Üreme, Hamilelik ve Laktasyon Nöroendokrin DüzenlenmesiÖzgün Özalay
 
Endokrin Sistem
Endokrin SistemEndokrin Sistem
Endokrin Sistemzabekki
 
Biyolojik sistemlerde kimya
Biyolojik sistemlerde kimyaBiyolojik sistemlerde kimya
Biyolojik sistemlerde kimyaMerve Baz
 
Hücre ve Organelleri
Hücre ve OrganelleriHücre ve Organelleri
Hücre ve Organelleri06AYDIN
 
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 4. Konu Endokrin Sistem
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 4. Konu Endokrin Sistem7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 4. Konu Endokrin Sistem
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 4. Konu Endokrin Sistemenesulusoy
 
DİLDAR KONUKOĞLU-hormon etki mekanizması-ctf-2014 [Uyumluluk Modu].pdf
DİLDAR KONUKOĞLU-hormon etki mekanizması-ctf-2014 [Uyumluluk Modu].pdfDİLDAR KONUKOĞLU-hormon etki mekanizması-ctf-2014 [Uyumluluk Modu].pdf
DİLDAR KONUKOĞLU-hormon etki mekanizması-ctf-2014 [Uyumluluk Modu].pdfMuhammedTuncer4
 

Ähnlich wie biyoloji (20)

Hormonlar hakkında genel bilgiler bulunur
Hormonlar hakkında  genel  bilgiler bulunurHormonlar hakkında  genel  bilgiler bulunur
Hormonlar hakkında genel bilgiler bulunur
 
1 insan vücudunun işlevsel organizasyonu
1 insan vücudunun işlevsel organizasyonu1 insan vücudunun işlevsel organizasyonu
1 insan vücudunun işlevsel organizasyonu
 
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Endokrinsistem fizyolojisine (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Fzt. Mehmet ÜNAL (Phd)- Metilasyon
Fzt. Mehmet ÜNAL (Phd)- MetilasyonFzt. Mehmet ÜNAL (Phd)- Metilasyon
Fzt. Mehmet ÜNAL (Phd)- Metilasyon
 
Hucre Sitoplazma
Hucre SitoplazmaHucre Sitoplazma
Hucre Sitoplazma
 
Yaşam bilimlerine giriş
Yaşam bilimlerine girişYaşam bilimlerine giriş
Yaşam bilimlerine giriş
 
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptxKilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
 
Endokrin Sistem
Endokrin SistemEndokrin Sistem
Endokrin Sistem
 
01 Genel Botanik
01 Genel Botanik01 Genel Botanik
01 Genel Botanik
 
Endokrin - Endocrine
Endokrin - Endocrine Endokrin - Endocrine
Endokrin - Endocrine
 
Üreme, Hamilelik ve Laktasyon Nöroendokrin Düzenlenmesi
Üreme, Hamilelik ve Laktasyon Nöroendokrin DüzenlenmesiÜreme, Hamilelik ve Laktasyon Nöroendokrin Düzenlenmesi
Üreme, Hamilelik ve Laktasyon Nöroendokrin Düzenlenmesi
 
Endokrin Sistem
Endokrin SistemEndokrin Sistem
Endokrin Sistem
 
4.Sınıf Ders - Menstrüel Siklus
4.Sınıf Ders - Menstrüel Siklus4.Sınıf Ders - Menstrüel Siklus
4.Sınıf Ders - Menstrüel Siklus
 
Biyolojik sistemlerde kimya
Biyolojik sistemlerde kimyaBiyolojik sistemlerde kimya
Biyolojik sistemlerde kimya
 
Hücre ve Organelleri
Hücre ve OrganelleriHücre ve Organelleri
Hücre ve Organelleri
 
Fizyoloji
FizyolojiFizyoloji
Fizyoloji
 
Abiyogenez (Meriç Öztürk)
Abiyogenez (Meriç Öztürk)Abiyogenez (Meriç Öztürk)
Abiyogenez (Meriç Öztürk)
 
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 4. Konu Endokrin Sistem
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 4. Konu Endokrin Sistem7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 4. Konu Endokrin Sistem
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 4. Konu Endokrin Sistem
 
DİLDAR KONUKOĞLU-hormon etki mekanizması-ctf-2014 [Uyumluluk Modu].pdf
DİLDAR KONUKOĞLU-hormon etki mekanizması-ctf-2014 [Uyumluluk Modu].pdfDİLDAR KONUKOĞLU-hormon etki mekanizması-ctf-2014 [Uyumluluk Modu].pdf
DİLDAR KONUKOĞLU-hormon etki mekanizması-ctf-2014 [Uyumluluk Modu].pdf
 
lizozom 10.10.2013
lizozom 10.10.2013lizozom 10.10.2013
lizozom 10.10.2013
 

biyoloji

  • 2. Enzim (hemen hemen hepsi denilebilecek kadar büyük çoğunluğu) protein yapısında olan, doğal olarak yalnız canlılar tarafından sentezlenebilen biyolojik katalizörlerdir. Hücre içersinde meydana gelen binlerce tepkimenin hızını ve özgüllüğünü düzenlerler. Çok defa hücre dışında da etkinliklerini korurlar. Aynı enzim farklı hücre veya doku tiplerinde de katalizör görevi üstlenebilir. Bu durumda üç boyutlu yapısı farklı, ancak görevleri aynı olan 'izoenzimler'den söz edilir. Canlı hücrelerde tepkimeler kural olarak,0-50 0C; çoğunlukla da 20-42 0C arasında meydana gelir. Enzimlerin çoğu protein yapısındadır ya da protein kısım bulundururlar. Enzimin etki ettiği bileşiğe "Substrat", enzimin saniyede etki ettiği substrat molekül sayısına "Enzimin Etkinlik Değeri=Turnover sayısı" denir. Kuramsal olarak enzimli tepkimeler dönüşümlüdür. Enzimler, aktivasyon enerjisini düşürerek, zor ve uzun sürede gerçekleşecek olan tepkimeleri çok kısa sürede ve az enerji harcanarak yapmayı sağlarlar. Enzimler yapı olarak iki kısımda incelenir: Basit enzimler ve bileşik enzimler.
  • 3. Basit Enzimler Sadece proteinden meydana gelmiş enzimlerdir.Bunlara en iyi örnek sindirim enzimleri ve üreyi parçalayan üreaz enzimleridir.Reaksiyon direk olarak protein kısmı tarafından yürütülür. SUBSTRAT NEDİR ? Biyokimyada enzimlerin etki ettiği protein, karbohidrat, yağ veya şeker gibi organik bileşikler için kullanılan bir terim.
  • 4. Bileşik Enzimler Bileşik enzimler iki kısımdan meydana gelir.Protein + Vitaminler Protein + Mineral maddeler veya metal iyonlarıdır. Bu enzimlerin protein kısmına apoenzim, vitamin kısmına koenzim veya prostatik grup denir. Metal iyonları ve mineral maddeler gibi kısımlarına da enzim aktivatörleri denir. Bileşik enzimler ayrı ayrı görev yapamazlar. Çünkü enzimin etki ettiği maddeyi protein kısmı belirler. Koenzim reaksiyonu gerçekleştirir. Organizmalarda vitamin veya metal iyonları eksik olursa protein kısımları reaksiyonu gerçekleştiremez. Bundan dolayı canlı hastalanır. Mesela gözdeki A vitamini görme reaksiyonlarını gerçekleştiren enzimin bir parçasıdır. Yani koenzimdir. A vitamini olmasa reaksiyon gerçekleşmez ve gece körlüğü ortaya çıkar. Canlıda her enzim proteinden yapılmıştır. Her protein bir gen tarafından programlandırılarak görevlendirilmiştir, buna bir gen bir enzim hipotezi denir. Genler, sentezletmiş olduğu proteine ne yapacağınıda şifrelemiştir. Bazı enzimler yalnız proteinden oluşurken, bazıları, farklı iki kısımdan meydana gelmiştir.
  • 5. Apoenzim Kısmı ( enzimin protein kısmı) : Enzimin hangi madddeye etki edeceğini saptar. Koenzim Kısmı : Organik çoğu defa fosfattan meydana gelmiş, protein kısmına göre çok daha küçük moleküllü bir kısımdır. Enzimde işlev gören ve esas iş yapan kısımdır. Genellikle, bütün vitaminler hücrede enzimlerin koenzim kısmı olarak iş görür.
  • 6. Bazı enzimler ise, ortama yalnız belli iyonlar eklendiğinde etkindirler. Canlı bünyesinde bulunan eser elementler (Mn, Cu, Zn, Fe,vs.) bu enzimatik işlevlerde aktivatör olarak kullanılırlar. Bazen, enzimin iş görebilmesi için bir metal iyonuna gereksinimi vardır. Yani koenzim metal iyonu ise buna "Kofaktör" denir. Bazı durumlarda koenzim apoenzim kısmına sıkıca bağlanmıştır; bu bağlanan kısma "Prostetik grup"; prostetik grupla apoenzim kısmının her ikisine birden "Holoenzim" denir. Enzimler; etki ettiği maddenin sonuna "ase=az" eki getirilerek ya da katalizlediği tepkimenin çeşidine göre adlandırılırlar. Enzimler genel olarak şöyle sınıflandırılabilirler: Oksidoredüktazlar Transferazlar Hidrolazlar Liazlar İzomerazlar Ligazlar (Sentetazlar) Enzim Reaksiyonlarını Etkileyen Faktörler Enzimler kimyasal reaksiyonları gerçekleştirdiklerinde bazı faktörlerin etkisi altında kalırlar. Bunlar;
  • 7. Isı: Her enzim reaksyonunun optimal bir ısı seviyesi vardır. İnsanda bu ısı 36,5 derecedir. 0 derecede enzimler pasiftir. Ancak yapıları bozulmaz. Canlılıkta kaybedilmeyebilir. Genel olarak enzimler 60 C de bozulurlar pH (asitlik-bazlık oranı): Her reaksiyonun gerçekleşebilmesi ortamın pH'ını belirleyen belli oranda [[H+]] ve [[OH-]] iyonları konsantrasyonu olmasına bağlıdır. Substrat konsantrasyonu: Ortamda reaksiyon hızını artırıcı yapılardan biride enzim ve substrat miktarıdır.Her ikisinin miktarı belirli oranlarda artırılırsa reaksiyon hızı sürekli artar. Su: Enzim reaksiyonunun gerçekleşebilmesi için ortamda belirli oranda su olması gerekir. Çünkü moleküllerin birbirine çarparak reaksiyonu gerçekleştirebilmesi için hareketi sağlayacak sıvı bir ortamın olması gerekir. Tohumlarda su miktarı az olduğundan reaksiyonlarda minimal seviyede gerçekleşmektedir.
  • 8. Enzimlerin Özellikleri 1.Biyolojik reaksiyonların aktivasyon enerjisini düşürürler. 2.Enzim daima bir çeşit reaksiyonu gerçekleştirir. 3.Enzimler aynı tür reaksiyonu bozulmadan tekrar tekrar yapabilirler. 4.Enzimler gerçekleşecek reaksiyonun çabuk dengeye ulaşmasını sağlar. 5.Enzimler cansız ortamda da görev yaparlar. 6.Enzimler reaksiyonlarını daima etki ettiği maddenin dış yüzeyinden başlatırlar. Örneğin, sindirim esnasında eğer besinler ağızda ve midede fiziksel olarak parçalanmasaydı sindirim çok az gerçekleşirdi. Enzimler dış yüzeyden reaksiyonu başlatarak sindirime de yardımcı olurlar.
  • 9. Hormonlar Nedir Hormon Nedir İnsan vücudunda hormon denen kimyasal ileticilere dayalı özel bir bilgi taşıma sistemi vardır. Bu organik kimyasal Maddeler kanalsız iç salgı bezlerinde yapılır ve doğrudan kan dolaşımına verilir. Çoğu durumda bu Hormonlar kan dolaşımıyla hedef organlara ulaşır ve orada biyokimyasal tepkimeleri başlatır ya da durdurur. En önemli iç salgı bezleri hipofiz, tiroit, paratiroitler, pankreas, böbreküstü bezleri ile yumurtalıklar ve erbezleridir. Aşağıda bu salgı bezlerinin ürettiği hormonlar incelenecektir. Mide, incebağırsaklar ve böbrekler de hormon üretir. Ayrıca epifiz bezi ve timus bezinin de hormon salgıladığı düşünülür. Gebe kalan memeli hayvanların etenelerinin de salgı işlevi vardır. Etene hem yumurtalık ve hipofiz hormonlarını yapabilir, hem de kendine özgü hormon salgılar. Canlıların pek çoğu hormon üretir. Örneğin böceklerin yaşamlarının değişik evrelerinde büyümelerini durduran ya da hızlandıran hormon salgıları vardır. Bu Hormonların dengede tutulmasıyla böcek normal bir gelişme gösterir. Böceklerin deri değiştirmelerini ve başkalaşmalarını etkileyen ektizom önemli bir böcek hormonudur. Bitkiler de hormon üretir. En iyi bilinen Bitki Hormonu, kök ve gövde büyümesini uyaran indoliasetik asittir.
  • 10. Hipofiz Bezi Öbür Salgı Bezlerini Denetler : Beynin altında yer alan hipofiz bezinin ön lob (adenohipofiz) ve arka lob (nörohipofiz) adlı iki bölümü vardır. Bazı hayvanlarda bulunan orta lob da ön lobla birlikte değerlendirilir. Hipofiz bezi vücuttaki öbür iç salgı bezlerinin birçoğunun işleyişini etkiler. Hipofiz Hormonlarının büyük bölümü ön lobda yapıldığından ön hipofiz vücudun “ana” salgı bezi olarak anılır. Ön hipofiz hormonları kimyasal açıdan polipeptit ya da karmaşık Protein yapısındadır. Bu gruptaki hormonlar büyüme Hormonu (GH), prolaktin hormonu, adrenokortikotrop hormon (ACTH), lipotropik hormon (LPH), tiroid uyarıcı hormon (TSH), folikül uyarıcı hormon (FSH), ara hücre uyarıcı hormon (ICSH) ve melanosit uyarıcı hormondur (MSH). Hipofiz arka lobu ise hormon üretmez; beynin hipotalamus bölümünden üretilen iki hormonu depolar. Her ikisi de polipeptit yapısında olan bu hormonlar vazopressin ve oksitosindir. Hemen hemen bütün ön hipofiz hormonları belirli dokular üzerinde etki gösterir. Yalnız büyüme hormonu vücudun bütününü etkiler; ayrıca öbür hormonları destekler. Prolaktin meme dokusunun gelişimini ve süt yapımını denetler. ACTH böbrek üstü bezlerinin steroid hormonları salgılamasını sağlar. TSH tiroit bezinin tiroksin salgısını uyarır. FSH ile ICSH gonatların, yani yumurtalık ve erbezlerinin eşey hormonları salgılamalarını sağlar. MSH derideki renk değişikliğini belirleyen melanositleri uyarır. LPH de yağ dokularındaki lipiti harekete geçirir. Hipofiz bezinin yaşamın ilk yıllarında tam gerektiği kadar büyüme hormonu salgılaması gerekir. Eğer bu dönemde gerekenden az büyüme hormonu salgılanırsa çocukta cücelik, aşırı hormon salgılanırsa da devlik gelişir. Ama bu hastalık maymunlardan elde edilen büyüme hormonu ya da insan büyüme hormonu (HGH) verilerek tedavi edilir.
  • 11. Yetişkinlikte aşırı büyüme hormonu üretimi akromegali hastalığına yol açar ve çene, el ve ayaklar büyür. Bu durumda hipofiz bezinin ameliyatla alınması gerekir. Hipofiz bezinin arka lobundan salgılanan vazopressin hormonu damarları etkileyerek tansiyonu yükseltir. VücudunSu tutmasına yardımcı olduğundan bazen antidiüretik hormon olarak da adlandırılır. Bu hormon böbreklerin aşırı idrar üretmesini engeller. Vazopressin yokluğunda insanlarda şekersiz diyabet hastalığı görülür ve hasta Günde 30 litreye kadar idrar yapar. Oksitosin dölyatağının kaslarını kasarak doğumu başlatır; annenin memelerinden süt salgılamasına yol açar ve doğum sonrası kanamayı denetler. Tiroit Bezi Vücut Enerjisini Düzenler : Tiroit bezi boyunda, soluk borusunun her iki yanında yer alır. İki lobu ortadan birleştiren dokuyla tiroit bezi “H” harfine benzer. Yetişkinlerde tiroit bezinin ağırlığı ortalama 30 gr'dır. TSH'nin sürekli etkisi altında çalışan tiroit bezi, gıdalarla alınan iyotlu bir aminoasit türevi olan tiroksin ile kimyasal olarak ona benzeyen triiyodotrinonine dönüşür. Bu kimyasal maddeler vücudun enerji gereksimini karşılamak için alınan gıdaların yakılma hızını ve tiroit hormonuna duyarlı genlerin ifade edilmesini düzenler. Tiroit bezinin çok çalışarak aşırı miktarda tiroksin salgılamasına hipertiroidizm denir. Hipertiroitli insanlar sinirli, çok enerji harcayan ve huzursuz kişilerdir. Hastalık ameliyatla ya da radyoizotop tedavisi ile iyileştirilir. Buna karşılık, hipotiroidizm tiroit hormonu eksikliğidir; ya tiroit bezinin yapısındaki bir kusurdan ya da bezin işlevini bozan gıdaların alınmasından kaynaklanır. Hipotiroit küçük yaşlarda başlarsa fiziksel ve zihinsel gelişmeyi büyük ölçüde engelleyerek kretenizme yani cücelik ve zeka geriliğine yol açar. zamanında fark edilirse kretenizm çoğu kez tiroksin tedavisi ile iyileşir.
  • 12. Tiroit ayrıca vücudun kalsiyum düzeyini denetleyen polipeptit yapısında tirokalsitonin adlı hormonu salgılar. Bu hormon gıdalarla alınan D vitamini ve tiroit bezinin paratiroit denen dört küçük salgı bezinin salgıladığı paratiroit hormonları ile birlikte Sağlıklı kemik gelişmesi sağlar. Tiroit bezi etkinliğinin temel ölçütü bazal metabolizma hızıdır (BMR). Tiroit, BMR'yi düzenleyerek vücudun enerji üretim hızını denetler; Sıcak ve soğuk Hava koşulları gibi çevre etkilerine uyarlanmasını sağlar. Pankreas ve Şeker Hastalığı : Pankreas bezi polipeptit yapısında iki önemli hormon olan insülin glükagon salgıladığından yaşamsal önem taşır. Bu hormonlar pankreasın Langerhans adacıkları denen bölümünde yapılır. İnsülin vücudun neredeyse her hücresini etkiler, çünkü karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasına katılan bir hormondur. İnsülin yokluğu, sık görülen ve ölümle sonuçlanabilen şeker hastalığına yol açar. Şeker hastalarının kanında yüksek düzeyde glikoz, yani şeker bulunur ve hasta insülin tedavisi görmezse dokuları enerji gereksinimini karşılayacak glikozu kandan alamaz. Hasta güçsüzleşir. İdrarla aşırı su kaybı ve vücut ortamının asitleşmesi gibi sorunlar ortaya çıkar. Susama artar. Hücreler kaybettikleri enerjiyi yerine koyamazsa tükenir ve hasta ölebilir. Neyse ki şeker hastalığı insülin iğneleriyle tedavi edilebilmektedir. Hastalığın hafif olduğu durumlarda pankreas insülin üretmekte, ama yeterince salgı yapamamaktadır. Protein yapısında olmayan bazı ilaçlarla pankreasın yaşamı sürdürmeye yetecek düzeyde insülin salgılaması sağlanabilir.
  • 13. Şeker hastalığı glikoz tolerans testiyle kolayca tanınabilir. Bir glikoz eriyiği içirilen insanda eğer şeker hastalığı varsa, kanda şeker düzeyi uzun zaman sonra bile çok yüksek bulunacaktır. İnsülin fazlalığı da bir başka tehlikeli pankreas hastalığıdır. Aşırı insülin salgılaması zayıflama, kaygı, ruhsal çöküntü gibi belirtilere yol açan, hatta tehlikeli kasılma nöbetleri ve şokla sonuçlanabilen ciddi bir hastalıktır. Tedavisi ameliyatla ya da glikoz verilerek yapılır. Pankreasın salgıladığı öbür hormon olan glükagon, kanın şeker düzeyini yükseltir. Glükagon ve insülin birlikte etki göstererek kandaki glikoz miktarını normal düzeyde tutar ve vücuda sürekli ve düzenli glikoz sağlar. Böbreküstü Bezlerinin Önemi : Yaşamsal önem taşıyan böbreküstü bezleri, böbreklerin hemen üzerinde yer alır. Her biri korteks denen bir kabuk bölgesi ile medulla ya da öz denen iç bölgeden oluşur. Bu iki bölge kimyasal yapısı farklı hormonlar üretir. Kabuk bölgesi ACTH'nin denetimi altında çalışarak steroit grubu hormonları salgılar. Salgıladığı iki grup steroit vardır. Glükokortikoitler ve mineralokortikoitler. Bu hormonlar değişen ölçülerde gıda metabolizmasını ve Mineraldengesini düzenler. Bir glükokortikoit olan kortizol tıpta iltihaplara karşı kullanılır. Ayrıca doku ya da organ nakli yapılan hastalara vücudun yeni organı reddetmesini önlemek için verilir. Böbreküstü bezi kabuk bölgesi yetersizliğinde Addison hastalığı görülür. Hastalığın başlıca belirtileri zayıflama, tansiyon düşmesi, vücut sıcaklığının azalması ve Sodyum kaybıdır. Tedavisi kortizol ve sodyumklorür ile yapılır.kadınlarda böbreküstü bezleri kabuk bölgesinin çok çalışması aşırı kıllanmaya yol açar.
  • 14. HORMONLAR VE ÜREME : İnsanlarda üreme işlevini etkileyen hormonlar hipofiz bezinde ve kadınlarda yumurtalıklar ile erkeklerde erbezlerinde yapılır. Gebelik sırasında etene de hormon üretir. Annenin dölyatağında gerçekleşen çeşitli olaylar büyüyen dölütün cinsiyetini ve biçimini etkiler. Her ne kadar dölütün cinsiyetini genler belirlese de eşey organlarının cinsiyete uygun olarak gelişmesi için belirli hormonların etkili olması gerekir. Doğduğunda bebeğin eşey organları etkin değildir, ama ergenlik dönemine değin hergün küçük değişiklikler gerçekleşir. Daha sonra FSH ve ICSH düzeylerindeki değişimler sonucunda ergenin eşey organları kendi hormonlarını üretmeye başlar. FSH ve ICSH erbezlerini etkilemeye başlayınca genç erkeklerde 16 yaşına doğru olgun sperma hüçreleri oluşur. En önemli erkeklik hormonu olan testesteron da sperma üretiminde önemli rol oynar. Testesteron ayrıca prostat bezi ve ersuyu torbacıkları gibi yardımcı eşey organların ve ikincil eşey özelliklerin gelişimini etkiler. Kızlarda FSH ve ICSH yumurtalıkları etkileyince yumurtalık foliküllerinde bir yumurta hücresi gelişmeye başlar. Önce FSH, ardından ICSH'nin etkisi altında folikül olgunlaşır ve sonunda patlayarak yumurta hücresini dışarı atar. Serbest kalan yumurta hücresi iki yumurtalık kanalının birinden geçerek bir spermayla karşılaşırsa döllenmek üzere aşağıya doğru yol alır. Bu arada patlamış durumdaki folikülün artıkları sarı cisim (corpus luteum) denen küçük bir yapıya dönüşerek gebeliğin sürdürülmesi için gerekli olan progesteron hormonunu üretir. Yumurta döllenmezse sarı cisim yok olur. Progesteron ve östrojen dişi eşey hormonlarıdır. Bunlar vücudun biçimi, sesin inceliği gibi ikincil eşey özellikleri ve dölyatağı, dölyolu gibi yardımcı dişi organlarının gelişimini denetler.
  • 15. Aylık adet kanamalarının düzenini de bu hormon sağlar. Bazı düzensizlikler görülse de kadınların çoğunda önce östrojen sonra progesteron etkisiyle ayda bir kez dölyatağı iç yüzeyini kaplayan doku güçlenir ve gebeliğe hazır duruma gelir. Eğer adet döneminin ortalarında serbest kalan yumurta hücresi döllenmezse, döl yatağını kaplayan doku gereksiz hale gelir ve adet kanamasıyla atılır. Ardından yeni bir adet dönemi başlar. Ama yumurta döllenirse güçlendirilmiş dölyatağı iç yüzey dokusu korunur. Östrojen ve progesteronun etkisiyle dölyatağı duvarında döllenmiş yumurta hücresinin yerleşip gelişeceği bir yer hazırlanır; etene gelişmeye ve hormon yapımına başlar. Dölüt büyüdükçe annenin hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonu meme dokularını süt yapımı ve akışına hazırlar. Hormon Salgısının Geribesleme Aracılığıyla Denetimi : Hipofiz bezi vücudun hormon dengesini sağlamak üzere salgıbezlerinin etkinliğini düzenler. Bu denge hipofiz bezinin dolaşıma verdiği hormonları denetleyen bir geribesleme sistemiyle sağlanır. Örneğin hipofizin salgıladığı FSH ve ICSH salgılamaması konumutu verir. Bir süre sonra eşey bezlerinin salgıladığı hormon düzeyi yeniden düşünce FSH ve ICSH salgısı kendiliğinden başlar. Bu geribesleme sürecinde beyin çok önemli rol oynar; bazı kimyasal maddeler üreterek hipofizi hormon salgılamak üzere uyarır. Örneğin eşey hormonlarının kandaki düzeyi tarafından uyarılan beyin hormon salgılatıcı maddelerinin salgısını durdurabilir ya da başlatabilir. Bu süreçte sinir ve iç salgı bezleri sistemleri birlikte etki gösterir. Böylece vücuda gereken hormonlar bir denge içinde salgılanır. Geri besleme mekanizmaları beyin ile tiroit ve beyin ile böbreküstü bezleri arasında da vardır.
  • 16. Vücutta çok sayıda hormon yapılır. Ama acaba bir organ kan dolaşımındaki sayısız hormondan hangisinin kendi gereksinimine uygun olduğunu nasıl belirler? Ya da bir hormon vücutta etkilemesi gereken organı nasıl seçebilir? Hormon seçiciliğini alıcılar sistemiyle açıklayan kurama göre belirli hormonlara karşı duyarlı dokularda alıcılar vardır. Bunlar genel dolaşımla dokuya gelen kandan gerekli hormonları avlar. Steroit, polipeptit ya da protein yapısındaki hormonlar için ayrı alıcılar vardır. Bir alıcı genel kan dolaşımından bir hormonu yakalayınca, hemen “ikinci haberci” denen başka bir grup maddelerin salgılamasını başlatır. İkinci haberciler cAMP (siklik adenozin monofosfat) ve cGMP (siklik goanozin monofosfat) gibi maddelerdir. Bunlar hücre içi ve hücrelerarası tepkimeleri düzenler. Hormonların Tıpta ve Hayvancılıkta Kullanımı : Hormon yetersizliği çeken hastalar, gereken hormon verilerek tedavi edilir. Örneğin cücelik belirtileri gösteren hipofiz hastalarına HGH (insan büyüme hormonu), şeker hastalarına da insülin verilir. Hormonlar nüfus planlamasında da kullanılır. Doğum kontrolü yöntemlerinden biri olan ağızdan alınan doğum kontrol hapları doğal yumurtalık hormonlarıyla bunlara çok benzeyen sentetik maddelerden oluşur. Bu haplarda bulunan östrojen ve progesteron karışımı yumurtlamayı engelleyerek gebeliği önler. Bazı aileler kadının yumurtalıklarının iyi çalışmaması ya da erkeğin erbezlerinin sperma üretmemesi yüzünden çocuk sahibi olamaz. Bu sorunlar insan hipofizinden elde edilmiş FSH ve ICSH kullanılarak tedavi edilir. Aynı amaçla yalnızca etenenin ürettiği insan koriyonik gonadotropin hormonundan da yararlanılabilir. Ama kadın kısırlığının tedavisi sırasında bazen yumurtalıkların aşırı uyarılması çoğul gebeliğe yol açabilir.
  • 17. Adetten kesilmiş kadınlara östrojen verilerek menapoz döneminde görülen ve kemik kitlesinde azalma yaparak kırık oluşumunu kolaylaştıran osteoporoz hastalığından korunma sağlanabilir. Östrojen tedavisiyle başta menopoz rahatsızlıkları ile bazı yumurtalık hastalıkları da iyileştirilebilir. Ama son yıllarda östrojen tedavilerinin bazı tehlikeli sonuçlara yol açtığı belirli Kanser türleri ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Dolayısıyle östrojen kullanımı azalmaktadır. Laboratuvarlarda üretilen sentetik sığır büyüme hormonu(BGH) ayda bir iki kez süt ineklerine verildiğinde hayvanın süt verimi %30'a kadar artar. Gene bir büyüme hormonu olan sığır somatotropin (BST) sığırlarda hem yağsız et, hem de süt verimini arttırır. Bu hayvanların et ve sütleri insanların tüketimi için satılabilmektedir, ama örneğin ABD'de BGH ve BST'nin satışına ve sürekli kullanımına izin verilmemiştir. Hayvancılık birlikleri ve çevre örgütleri de bunların kullanımına şiddetle karşı çıkmaktadır. ABD'de bazı süpermarket zincirleri hormonlu et ve sütleri kabul etmemektedir; büyük süt üreticisi bazı eyaletlerde de hormonlu süt üretimine karşı yasalar çıkarılmıştır. Bilim adamları doğal hormonların kimyasal yapılarını inceleyerek, onların yerini alabilecek bir çok kimyasal maddeyi bireşim yoluyla üretmeyi başarmışlardır. Steroit hormonlar karmaşık polipeptit ve protein yapılı Hormonlardan daha basittir. Ama zamanla sağlanan ilerlemeler ACTH, insülin, tirokalsitonin, oksitonin ve vazopressin gibi hormonların laboratuvarlarda üretilmesine de olanak vermiştir. Polipeptit ve protein yapısındaki hormonlar belirli bir düzen içinde sıralanmış aminoasit zincirlerinden oluşur.
  • 18. Bilim adamları ilk aşamada hormonu oluşturan yapıtaşlarının birkaç parçasını üretip, daha sonra bunları birbirine ekleyerek hormonları elde etmişlerdir. Son yıllarda ise yeni bir yöntem geliştirilmiştir. Bu işlemde hormon molekülünün en sonundaki aminoasit bir Reçine ya da benzer bir maddeye tutturulur; daha sonra tersten gidilerek aminoasit dizisi hormon molekülünün en başına kadar tamamlanır ve son aşamada tamamlanan zincir reçine kökünden kurtarılarak hormon Molekülü elde edilir. Katı hal yöntemi denen bu işlem otomatik olarak yapılabilir ve çok miktarda sentetik hormon hızla üretilebilir. DNA moleküllerini yeniden birleştirmeye dayalı genetik Mühendisliği işlemleriyle de insülin ve insan büyüme hormonu üretiminde gelişmeler sağlandı
  • 19. Vücut içerisinde özel bezler tarafından salgılanan ve vücudun dengesini ve yapısını belirgin bir şekilde değiştiren ve harekete geçiren organik bileşiklerdir. Hormonlar , dolaşım sisteminde salgılanmaya başladıktan sonra etki edeceği organa doğru yönelir ve belirli bir şekilde etki eder. Vücutta yer alan bezler arasında da bir denge mutlaka bulunur. Hormonlar etkileşimi genellikle iki şekilde gösterirler: Hormon -reseptör sistemi ve hücre içi protein sentez sistemi. Hormonlar iç salgı olarak ta bilinir. İç salgı bezlerinde üretilirler ve kana salınırlar. Hormon kelime olarak uyarma ya da uyarıcı anlamına gelir, vücudu tetikleyerek belirgin bir değişiklik ya da hareketlilik kazandırır. Hormonlar düzenleyici yapıya sahiptir iç bütünlüğü ve çoğu zaman vücudun dengesini sağlama konusunda yardımcıdır . Doğal olarak üretilen bu kimyasal maddeler isteğiniz dışında üretilir. Büyüme , gelişme en belirgin durumlarda hormonlar ortaya çıkmaktadır , özellikle ergenlik döneminde yüzlerdeki sivilceler ve diğer bazı değişiklikler hormonlar sayesinde gerçekleşmektedir.
  • 20. Bazı Fonksiyonları ise Şöyledir ; – Büyüme gelişime yardımcı olmak – Stres yönetimi kontrolü – Enerji üretimi ve depolama – Üreme. Hormonların üretimi ve kana karışması-salınımı , belirli düzen içinde gerçekleşir . Hormonlar özel bezlerden kana salınır ve bu sayede ulaşacağı hedef dokuya sorunsuz bir şekilde etki eder.
  • 21. Hormonel Hastalıklar : Bu tarz hastalıkların başlıca sebebi yine hormonlarla alakalıdır. Hormonların gereğinden fazla üretimi, hormonların gereğinden daha az üretimi, hormonun dirençsiz yapısı. Hormonların aşırı şekilde salgılanması , bağışıklık sistemindeki bozukluk ya da iltihap sonucu gerçekleşir bu durumda vücut olduğundan daha fazla hormon sağlayarak bünyeye zarar verir bu bölge neresi ise örneğin gereksiz büyüme , aşırı salgılama gibi rahatsızlıklara yol açar. Hormonların az salgılanması ise gerekli bezlerin işlevini yitirmesinden kaynaklı bir sorun olarak ortaya çıkar. Direnç sorunu ise hormonların vücutta hücreye etki edememesi sonucu gerçekleşir.