SlideShare ist ein Scribd-Unternehmen logo
1 von 26
Downloaden Sie, um offline zu lesen
1




         T.C. YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

                       YÜKSEK LİSANS PROGRAMI




                  INTERNET CEZA HUKUKU DERSİ



Fikir İşçilerine Yönelik Özel Hükümler ve Basın İş Kanunu ile İş Kanununun
                             Karşılaştırılması




                               Hazırlayan

                           Kazım Selim Özkan




                             Öğretim Üyesi

                         Prof. Dr. Yener ÜNVER



                               İstanbul–2011
2




                           İÇİNDEKİLER

İçindekiler……….……...….………………………………………………………………….2


1. Genel Açıklama…………………………………………………………………………...3
2. Fikir İşçisi Kavramı………………………………………………………………………5
       a. Fikir İşçisinin Bağımsızlığı…………………………………………………..9
3. Basın İş Sözleşmesi……………………………………………………………………….9
       a. Yapılması…………………………………………………………………...…9
       b. Sona Ermesi………………………………………………………………….10
             i. Sözleşmenin Fikir İşçisi Tarafından Feshi…………………………10
             ii. Sözleşmenin İşveren Tarafından Feshi…………………………….11
            iii. Sözleşme İlişkisinin Diğer Nedenlerle Feshi……………………….11
       c. Kıdem Tazminatı…………………………………………………………….12
       d. Fesih Tazminatı……………………………………………………………...13
       e. İş Güvence Hükümlerinde Doğan Tazminat……………………………....13
4. Fikir İşçisine Tanınan Haklar…………………………………………………………..14
       a. Ücret……...…………………………………………………………………..14
       b. İkramiye Ödemesi………………………………………………………...…15
       c. Terfi Ücreti…………………………………………………………………..15
       d. Fazla Mesai Ücreti…………………………………………………………..15
       e. Ücretli Tatiller...……………………………………………………………..16
       f. Yıllık Ücretli İzinler…………………………………………………………16
       g. Mazeret İzni…………………………………………………………………17
       h. Askerlik ve Gebelikte Ücret………………………………………………..17
       i. Mahkumiyet halinde Ücret…………………………………………………18
       j. Başka İşte çalışma…………………………………………………………..18
       k. Diğer Haklar…....…………………………………………………………...18




5. Basın İş Kanunu ve İş Kanunu Arasındaki Farklar…………………………………..19
       a. Basın İş Sözleşmesi…………………………………………………………..20
3


     b. Terfi Sistemi……………………………………………………………….…20
     c. Kıdem Tazminatı…………………………………………………………….20
     d. Derhal Fesih Yetkisinde Hak Düşürücü Süre…………………………..…21
     e. Deneme Süresi Yönünden Farklar…………………………………………22
     f. İhbar Tazminatı Yönünden Farklar……………………………………….21
     g. Ücretin Ödenme Şekli Yönünden Farklar…………………………………22
     h. Tazminata Esas Ücretler Yönünden Farklar……………………………...22
     i. Rekabet Serbestîsi…………………………………………………………...22
     j. Tutukluluk halinde ücret……………………………………………………22
     k. İkramiye Hakkı……………………………………………………………...23
     l. Fazla Çalışma………………………………………………………………..23
     m. Askerlikte Ücret……………………………………………………………..23
     n. Gebelik Halinde Ücret………………………………………………………23
     o. Yıllık Ücretli İzin Bakımından Farklar……………………………………23
6. Sonuç……………………………………………………………………………………..24



Kaynakça…………………….…………………………….……………………………….26
4


1. Genel Açıklama
    Ülkemizde emek ve sermaye arasındaki ilişkiyi düzenleyen hükümler kısmen Borçlar
    Kanunu kısmen de İş Kanun‟da yer almış bulunmaktadır. Borçlar kanunu emek ile
    sermayenin     karşılıklı   durumlarını     tamamıyla     özel    hukuk     prensiplerine    göre
    düzenlemektedir. Buna karşılık İş Kanunu emek ve sermayenin amme hukuku
    prensiplerine göre düzenlenmesini amaç bilmiştir. 1


    İş Hukuku genç bir hukuku dalıdır. Ticaret Hukuk ya da Borçlar Hukuku gibi yüzlerce
    yıllık bir geçmişe sahip değildir. Batıda sanayi devriminde sonra ortaya çıkmıştır ve halen
    gelişimini sürdürmektedir. İstikrarsızdır ve siyasi etkilenmelere açıktır. Bu yüzden iş
    hukukuna ilişkin kanunlar sık sık değiştirilir.


    Batıda 18. Yüzyıl sonlarında önce İngiltere‟de ortaya çıkan sanayi devrimi ekonomik ve
    sosyal hayatı derinden etkilemiştir. Dünyayı sömüren Büyük Britanya İmparatorluğu,
    sermaye birikimini diğer elverişli şartlarla birleştirerek sanayi devrimi denilen olayı
    gerçekleştirmiş ve diğer batılı ülkeler de onu takip etmişlerdir. 2


    Sanayi devrimi içerisinde uzunca bir süre ekonomik açıdan zayıf olan ve pazarlık gücü
    bulunmayan işçi işverenin sağladığı şartlar içerisinde ve işverenin verdiği ücret ile
    çalışmak zorunda kalmıştır. Yine bu dönemde uzunca bir süre emek de alınıp satılabilen
    bir mal gibi görülmüş emek arzı fazla iş gücü talebi az ise ücretler düşük olarak
    belirlenmiştir. Böyle bir dönemde işçiler için oldukça karanlık bir dönem yaşanmıştır.
    İşverenlerin yarattığı sağlıksız iş ortamıyla işçiler iş kazaları, meslek hastalıkları
    sonucunda hayatlarını yitirmişler devlet ise bütün bunlara seyirci kalmıştır. Bütün bu
    olaylar sonucunda çalışma düzeni ile ilgili sosyal bir patlama meydana gelmiş, sosyalist
    düşünceler bu dönemde güçlenmiş “Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayan”
    işçilerin baskıları sonucunda devlet sendikalaşmayı hukuken kabul etmiş, işçiyi koruyucu
    düzenlemeler yapmak zorunda kalarak “İş Hukuku”nun ortaya çıkmasını sağlamıştır.




1Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962,
Cilt XXVIII- Sayı 1,S,61)
2Şakar M, Gerekçeli ve İçtihatlı İş Kanunu Yorumu, 2009 S.5
5


    Ülkemizde İş Hukuku düzenlemesi 1936 tarihli 3008 sayılı iş kanunu ile
    gerçekleştirilmiştir. 3008 sayılı kanun 1967‟de 931 sayılı İş Kanununun yürürlüğe
    konmasına kadar uygulanmıştır. 1952‟de Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
    Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun (Basın İş Kanunu), 1954‟de Deniz
                                  3
    İş Kanunu çıkartılmıştır.         1970 yılında yürürlüğe giren 1475 sayılı İş Kanunu 2003
    tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş kanunu ile yürürlülükten kaldırılmıştır.


    İş Kanunu daha ziyade bedenen ve bedenen ve fikren çalışanların haklarını korumak
    amacıyla sadece bunları kapsamı içerisine almıştır. Sadece fikren çalışan fikir işçileri ise
    bu kanunun hükümleri haricinde kalmıştır. Fikir işçilerinin sosyal haklarının korunması ile
    bakımından ve sermayeye karşı garantisiz bir durumda bulunuşu, 1949 yılında bir kanun
    tasarısının hazırlanmasına sebep olmuştur. “Özel Teşebbüs Müstahdemleri” adı altında
    tüm fikir işçilerini kapsamı içerisine alan bu kanun tasarısı 1950 seçimleri sonucu “kaduk”
    olmuştur. Bu kanun tasarısı ile başlayan süreç Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
    Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunu‟nun (Basın İş Kanunu),
    13.06.1952 yılında kabul edilmesi ile mevzuatımız açısından bazı yeniliklerin doğmasına
    yol açmıştır. 5953 sayılı kanunun hazırlanmasında Fransız, Alman, Çekoslovakya, Küba,
    İtalyan kanunları rol oynamıştır. Kanunun gerekçesinde; “Fikren Çalışan Zümrelerin
    sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak kanuni tedbirlerin alınmasının amaç teşkil edildiği
    belirtilmektedir. Bu amaçla kanun; fikir işçisi ile işveren arasındaki mukavele
    mecburiyetini koyan, feshin ihbarı hususunda bir takım emredici hükümler taşıyan,
    gazeteciyi moral ve maddi değerler bakımından işverene karşı koruyan ona akdi fesih
    yetkilerini tanıyan bir takım reform teşkil edecek hükümler kabul etmiştir. 4


    5953 sayılı kanun 1954 yılında 6253 sayılı kanunla tadil edilmiş ve bilhassa ücret, fazla
    mesai hususundaki hükümlerde değişiklikler yapmıştır. Bütün bu tadillere ve çalışmalara
    rağmen, kanun basın mesleğinde çalışan fikir işçilerini tatmin etmemiş ve fikri emeğin
    büyük sermayeye karşı korunamadığı iddiası ileri sürülmüştür. Nitekim bu iddialar
    sonucunda 5953 sayılı kanun 1961 tarihinde 212 sayılı kanunla tadil olmuştur. 5


3Şakar M, Gerekçeli ve İçtihatlı İş Kanunu Yorumu, 2009 S.38,39
4
  Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962,
Cilt XXVIII- Sayı 1,S,61)
5
  Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962,
Cilt XXVIII- Sayı 1,S,62)
6


    1961 tarihinde yürürlüğe giren bu değişiklik yasası gazeteciler arasında büyük bir heyecan
    yaratmış ve anılan 10 Ocak günü çalışan gazetecilerin bayramı olarak kabul edilmiştir.
    Genellikle yanlış olarak gazeteciler arasında Basın İş Kanunu'ndan 212 sayılı yasa diye
    bahsedilmekte ve Basın İş Kanununu kısaca, gazeteci ile işvereni arasındaki ilişkileri
    düzenleyen yasa olarak tanımlanmaktadır.6


    Yasanın hazırlanması ve çıkartılması sürecinde işverenler sert tepkiler vermiş, yasanın
    çıkmaması için çeşitli yöntemler denemişlerdir. Aynı dönemde gazeteciler de yürüyüşler
    yaparak karşı tepkilerini göstermişlerdir. Sonuç olarak basın iş kanununda oldukça
    kapsamlı değişiklikler öngören 212 sayılı yasa çıkmıştır. Türkiye Gazeteciler Sendikası
    1962 yılında 10 Ocak tarihini yasanın çıkması sırasında yaptıkları mücadeleyi vurgulamak
    amacıyla „Çalışan Gazeteciler Bayramı‟ olarak kutlama kararı almış ve bu güne kadar „10
    Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı‟ olarak kutlanmaktadır.


    Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında
    Kanun (Basın İş Kanunu) daha sonra 24.04.2003 tarih ve 4854 sayılı; 22.05.2003 tarih ve
    4857 sayılı kanunlarla değiştirilmiştir.


2. Fikir İşçisi Kavramı
    5953 sayılı Kanunun 1. Maddesinin 1. Fıkrası “Bu Kanun hükümleri Türkiye'de
    yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat
    işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki „işçi‟ tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle
    bunların işverenleri hakkında uygulanır” diyerek, kanunun kapsamına yalnız dönemsel
    yayın kuruluşlarında çalışan fikir işçilerini almıştır. Yani dönemsel olmayan yayınlarda
    çalışan fikir işçileri hakkında bu kanun hükümleri uygulanamayacaktır. Maddenin 2.
    Fıkrası ise, dönemsel yayın kuruluşlarında çalışan fikir işçilerin “gazeteci” olarak
    isimlendirmiştir. 7


    Basın İş Kanunu'nda gazeteci tanımı ilk bakışta kolay gibi görünmesine karşın birçok
    unsurdan oluşan karmaşık ve çetrefil bir tanımdır. Öte yandan bu tanım gazeteci
    kavramını belirlemekte yetersizdir. Esasen gazetecilik gelişmekte olan ve özellikle

6
  Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2005 Yılı Mayıs Toplantıları, Basın İş Hukuku Genel Esasları ve
Uygulama Sorunları, S.5
7
  İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.218
7


    teknolojik yeniliklerle ilerlemeler kaydeden bir meslektir. Bu bağlamda tüm
    gereksinimleri karşılayacak tam bir yasal tanım verme olanağı bulunmamaktadır. Bu
    nedenle olası yetersizlikler karşısında uygulamada gazetecilere ve kuruluşlarına, ayrıca
    somut olaylarda vereceği kararlar ile yargı organlarına gazeteciyi belirleme konusunda
    önemli görevler düşmektedir.8


    Basın çalışanlarıyla ilgili 5953 sayılı yasanın 1. Maddesinde yer alan hükme göre kanun
    kapsamı ve gazeteci tanımı ortaya konulmuştur. Buna göre kanunun kapsamındaki
    işyerleri Türkiye‟de yayınlanan gazete ve mevkutelerle (süreli yayın) haber ve fotoğraf
    ajansları olarak sıralanabilir. Kanunda bahsi geçen “gazete” ve “mevkute” gibi
    kavramların nesne anlamında olmadığı günlük gazete ya da daha uzun dönemsel
    yayınların basıldığı yer olan işletmenin anlaşılması gerektiği açıktır. Bununla birlikte
    gazete ve dönemsel yayının Türkiye‟de yayınlanması bir başka zorunluluktur. Bahsi geçen
    dört tür işyerinde fikir ve sanat işyerinde ücret karşılığı çalışanlar, kanunda gazeteci olarak
    adlandırılmışlardır. 9


    Madde bu hüviyetini 212 sayılı kanunla almıştır. 212 sayılı kanun düzenlenmeden önce
    madde, “mevkutelerle, haber, fotoğraf ajanslarında veya benzeri yayım müesseselerinde”
    çalışanlar hakkında uygulanacağını ifade etmekteydi. “benzeri yayın müesseseleri”
    ibaresinin kaldırılmış olması kanunun uygulama alanını daraltmıştır. 10


    Günlük veya çok kısa aralıklarla yayımlanan, günlük haber ileten nispeten büyük boyutta
    basılı eser olarak tanımlanabilen gazetenin umuma hitap etmesi ve devamlılık göstermesi
    gerekir. Gazetenin yayınlanması bir başka anlatımla basılıp çoğaltılması gerekirse de
    günümüzde teknoloji ve iletişimin geldiği nokta itibariyle, gazetenin nesne olarak
    dağıtılması basımı ve dağıtımı bir zorunluluk değildir. Gazetenin elektronik ortamda,
    umuma açık olarak yayınlanması ve okuyucunun yararına sunulması da mümkündür.
    Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin (17.04.2007 gün 2006/33909 E, 2007/11104 K) verdiği
    karar ile elektronik gazetelerin yayın koordinatörlüğünü yapan bir çalışanın “Basın



8
  Şuğle Mehmet Ali, 30 soruda basın iş kanununda gazeteci (Mülkiyeliler birliği dergisi, Cilt: XXVII • Sayı 239
S, 416)
9
  İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.219
10
   Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962,
Cilt XXVIII- Sayı 1, S,63)
8


       Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında
       Kanunu”na göre gazeteci olarak kabul edilmiştir. 11


       Maddede yer alan Türkiye‟de yayınlanma ifadesi de bu günün teknolojik gelişimleri ve
       ürün hizmet pazarı sınırlarının iyice daralmış olması itibari ile uygulamada sıkıntılar
       ortaya çıkartmaktadır. Söz gelimi, Almanya‟da basılan bir gazetenin Türkiye muhabiri bir
       çalışan Basın İş Kanununa kapsamı dışında kalmakta, ancak Türkiye‟de yayınlanan bir
       gazetede çalışan Alman bir muhabir Basın İş Kanunu kapsamında olacaktır. Bu konu
       büyük ihtimalle kaynak yasa olarak alınan Fransız yasasından esinlenerek getirilmiştir.
       Günümüz şartlarındaki değişiklikler itibari ile bu durumun kaynak yasa olarak alınan
       Fransız yasasında olduğu gibi değiştirilmesi uygun olacaktır. 12


       Fikir ve sanat işinde çalışma ölçütü, gazetecilik mesleğinin yerine getirilmesine dair ve
       doğrudan doğruya ilgili alanlarda çalışmayı ifade eder. Buna göre, yazar, muhabir,
       redaktör, düzeltmen, çevirmen, fotoğrafçı, kameraman, ressam, karikatürist gibi çalışanlar
       gazetecilik mesleği ile doğrudan doğruya ilgili olup, gazeteci olarak değerlendirilmelidir.
       Ancak aynı tür işyerlerinde teknik sorumlu, şoför, sekreter, muhasebe elemanı, satış ve
       pazarlama gibi işlerde çalışanlar gazeteci olarak değerlendirilemezler.13


       3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve yayınları Hakkında Kanunun 38.
       Maddesinde, özel radyo ve televizyonların haberle ilgili birimlerinde çalışanların da 5953
       sayılı kanunun kapsamında olduğunu açıklamıştır. Özel radyo ve televizyonların haberlere
       ilgili birimlerinde çalışanlar yönünden fikir ve sanat işi yapma koşulu söz konusu değildir.
       Ancak haberle ilgili biriminde çalışma kavramı, haberin oluşumuna doğrudan katkı
       sağlama olarak değerlendirilmelidir. Buna göre haber müdürü, muhabir, foto muhabiri,
       spiker, haber kameramanı gibi çalışanlar gazeteci olarak değerlendirilmelidir. Bununla
       birlikte, uplink görevlisi, şoför, diğer teknik ve idari personel haberin oluşumuna
       doğrudan katkısı olmadıklarından gazeteci kavramına dahil değillerdir. 14



11
     İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.220
12
   Şuğle Mehmet Ali, 30 soruda basın iş kanununda gazeteci (Mülkiyeliler birliği dergisi, Cilt: XXVII • Sayı
239 S,417)
13
   İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.220
14
   İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.220
9


     Basın İş Kanunu'nun istisnalar başlıklı 2. maddesi ile getirilen hükümde, 1. Maddenin
     kapsamında bulunup da “devlet, vilayet, belediyeler ve iktisadi devlet teşekkül ve
     müesseseleriyle sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait şirketlerde çalışan
     memur      ve   hizmetliler   hakkında”    bu    kanun    hükümlerinin     uygulanmayacağı
     belirtilmektedir. Dolayısıyla yasanın anılan bu 2. maddesi hükmü, bu yerlerde iş
     sözleşmesi ile çalışan ve çalışması gazetecilik çalışması niteliğinde olanlar bakımından
     uygulama alanı bulmaktadır.


     Sözü edilen bu kişiler özel hukuka tabi olmaları gazetecilik çalışması yapmalarına rağmen
     gazeteci    sayılmayacak      ve   dolayısıyla   özel    mesleki    ve   sosyal    haklardan
     yaralanamayacaklardır. Görüleceği üzere, dönemsel yayını çıkartan kişinin kamu tüzel
     kişisi olmamak koşulu ile, gerçek veya tüzel kişi olması önemli değildir. Nitekim
     Yargıtay, bir işçi sendikasının çıkartmış olduğu bir gazete yazı işler müdürünün emekli
     olduktan sonra gazeteci olarak kabul etmiş ve kıdem tazminatı talebini haklı bulmuştur.15
     (9. HD 3.2.1987, E 10722/K 952 )


     Bu istisnanın sebebini Özek, bu tür işyerlerinde çalışan kişilerin memur statüsüne dahil
     oluşları ve Devlet Memurları Kanununun himayesinde bulunmaları olarak yorumlamıştır.
     Bu fikir işçilerinin zaten bir teminata sahip olduklarını ikinci bir teminattan istifade
     etmelerinin gereksiz görüldüğünü ifade etmiştir. Yine Özek, 5953 sayılı Kanunun çalışma
     komisyonu gerekçesinde, kanunun amaç itibariyle, hususi sektörde çalışan basın fikir
     işçilerinin haklarını korumak maksadıyla hazırlandığının belirtildiğini ifade etmiştir.16


     a) Fikir işçisinin bağımsızlığı
     Günümüzde Basın sektörü sermaye tarafından bir yatırım alanı olarak görülmeye
     başlanmıştır. Bununla birlikte basının ülke yönetimlerine üzerinde önemli bir güç odağı
     oluşturabilme potansiyeli de bir gerçektir. Bu nedenlerle basın sektöründe tekelleşmeye
     giden sermaye yapıları oluşmaya başlamıştır. Oluşacak bu tekelleşme basını, toplumu
     bilinçlendirme işlevini bağımsız bir şekilde yerine getirme rolünden uzaklaştıracak aynı
     zamanda çalışanların hakları açısından da olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Nitekim
     ülkemizde sermaye yapısı bakımından ele alındığında basın yayın organlarının belirli


15
  İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.221
16
  Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM,
1962, Cilt XXVIII- Sayı 1, S,67)
10


     gruplarda toplandığı görülmektedir. Aynı zamanda sermayedarların basın yayın organı
     sahipliğinin yanı sıra başka işlerle de meşgul oldukları; bu işlerinde rekabet avantajı
     yaratmak amacıyla sahip oldukları basın gücünü kullandıkları değerlendirilmektedir.


3. Basın İş Sözleşmesi
     a) Yapılması
     Gazeteci ve işveren arasındaki basın iş sözleşmesinin yazılı yapılması mecburidir. Bu
     yükümlüğe uymayan işveren her sözleşme için para cezasına mahkum edilir. Ancak bir
     geçerlilik koşulu olmayan yazılı şekil koşulu gazeteci aleyhinde kullanılamaz. Yazılı
     sözleşme olmadan çalıştırılan gazeteci ücrete yine de hak kazanır. 17


     Öğretide bazı yazarlar yazılı sözleşmenin geçerlilik koşulu olduğunu savunurken baskın
     görüşe göre bu bir ispat şartıdır. Mecburiyetin ispat şartı olacağını savunan yazarlar
     bakımından yazılı sözleşme zorunluluğunun geçerlilik koşulu değil ve fakat gazetecinin
     haklarını korumak bakımından önlem niteliğinde olduğu vurgulanmaktadır.

     Yargıtay da yazılı sözleşme zorunluluğunun ispat şartı olduğunu kabul etmektedir.
     Gerçekten de yazılı sözleşme zorunluluğunun geçerlilik koşulu olarak kabulü,
     uygulamada gazeteci aleyhine sonuçlar doğurabilir. Yasa Koyucunun amacı bu hükümle
     gazetecilerin çalışma koşullarında belirlilik yaratmak ve güçlendirmektir.18 Bilindiği üzere
     iş kanunu esas itibari ile işçiyi koruyan bir kanundur. Mevzuatın açık olmayan
     hükümlerinin yorumlanmasında boşlukların doldurulmasında bu amaç göz önünde
     tutulmaktadır.19


     Bu anlamda bakıldığında yazılı bir sözleşme olmasa bile bir işverene bağlı olarak
     gazetecilik yaptığını ispat eden bir çalışan Basın İş Kanunun tanıdığı tüm haklardan
     yaralanacaktır.




17
   İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.221
18
   UÇUM Mehmet – KARATAŞ Hüseyin, İşçilik hakları bakımından İş kanunu basın iş kanunu karşılaştırması
19
   Çelik Nuri, İş Hukuku Dersleri, İstanbul 2010, S. 21
11


       4. madde yapılacak basın iş sözleşmesinin içermesi zorunlu olan konuları da
       belirlemektedir. Bunlar
               İşin nev‟i
               Ücret miktarı
               Gazetecinin kıdemi
               Gazetecinin iki yıllık mesaisi sonunda ücretinin yüzde kaç nispetinde artırılacağı,
               hususlarının mukavelede açık bir şekilde gösterilmesi şarttır.
       Bu hususlardaki herhangi bir değişikliğin de sözleşmeye eklenmesi gerekir. Gösterilmesi
       gereken mecburi hususlar sözleşmede yok ise, işveren yine 26. Maddeye göre
       cezalandırılır.


       Basın iş sözleşmesinin yapılışı işveren tarafından; feshi, fesheden tarafından Bölge
       Çalışma Müdürlüğüne, mülkiye amirliğine ve eğer gazeteci üye ise sendikasına, değilse en
       fazla üyesi olan mesleki teşekküle on beş gün içinde beyanname ile bildirilir. Beyanname
       mülkiye amirleri tarafından, gazetecinin kıdeminin tespiti için hemen Bakanlığa bildirir.
       Bunun gibi, işverenlerin dönemsel yayında, çalışanların miktarını o iş yerinin kurulu
       bulunduğu mahal için İş Kanunun uygulanmasıyla görevli makama yazılı olarak bizzat
       veya taahhütlü mektupla bildirmeleri mecburidir. 20


       b) Sona ermesi
           i) Sözleşmenin Fikir İşçisi Tarafından Feshi
       Belirli süreli olmayan bir sözleşme gazeteci tarafından ihbar yolu ile feshedilebilir. Bunun
       için gazetecinin en az bir ay önce işverene yazılı ihbarda bulunması şarttır. Kanun bu
       halde gazeteciye bir hak tanımış değildir. Ancak gazeteci bir ay daha işyerinde çalışmak
       istemiyorsa, bir aylık ücreti tutarındaki tazminatı işverene ödeyerek sözleşmeden doğan
       ilişkiye hemen son verebilir. Sözü geçen ihbar süresi sözleşme ile uzatılabilse de
       kısaltılamaz. 21




20
     İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.222
21
     İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.222
12


           ii) Sözleşmenin İşveren Tarafından Feshi
       İşveren Kanunun 6. Maddesi gereğince belirli fesih ihbar sürelerine uymak kaydı ile
       sözleşmeyi feshedebilir.
               Hizmet süreleri en az 5 yıl olan fikir işçilerinin sözleşmelerinin feshi için tanınan
               süre 3 ay
               5 yıldan az hizmet süresine sahip gazetecilerin sözleşmelerinin feshedilmesi için
               uyulması gereken ihbar süresi 1 aydır.


               Bahsedilen ihbar sürelerinin üzerinde süreler sözleşmede belirlenebilir. Ancak bu
               sürelerden daha az ihbar süreleri belirlenemez. İşveren ihbar sürelerine uymak
               istemediği durumda, ihbar sürelerine karşılığı olan ücret miktarını tazminat olarak
               gazeteciye ödeyerek sözleşmeyi feshedebilir.


       11. maddeye göre işveren ihbar süresine uymak zorunda olmadan sözleşmeyi feshetme
       hakkına sahiptir. 11. Maddenin 3. Fıkrasına göre “Vazifesinin ifasiyle ilgili hususlarda
       gazetecinin bilerek veya ağır bir ihmali neticesi olarak mevkutenin itibar veya şöhretine
       halel verecek fiil ve harekette bulunması hali işverene ihbar mühletini beklemeden iş
       akdini derhal feshetmek hakkını veren ağır sebeplerden sayılır” demektedir. Bu sebeple iş
       sözleşmesinin feshedilmesi durumunda herhangi bir tazminat hakkı doğmaz.


           ii) Sözleşme İlişkisinin Diğer Nedenlerle Sona Ermesi
       Belirli süreli basın iş sözleşmelerinde sürenin dolması halinde, sözleşme ilişkisi sona erer.
       Burada kanun fikir işçisine herhangi bir talep hakkı tanımış değildir.


       Kanunun 17. Maddesi Mevkute yayınının her ne sebeple olursa olsun tatil edilmesi
       halinde çalışanlar, yayının durdurulması tarihinden itibaren iki ay ücretlerini alırlar. Bu
       süre dolduktan sonra ise sözleşme sona ermiş sayılacaktır. Aynı maddeye göre, bu
       durumda gazetecilere tazminatları öncelikle ödenecektir. Bu tazminat da 6. Madde
       esaslarına göre hesaplanacaktır. 22


       Basın iş sözleşmesinin gazetecinin ölümü ile sona ermesi halinde eşi ve çocuklarına,
       bunlar bulunmadığı takdirde geçimi kendisine bağlı aile efradına, ölen gazetecinin aylık


22
     İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.225
13


          ücretinin üç mislinden az olmamak üzere kıdem hakkı tutarında ölüm tazminatı verilir. Bu
          tazminat, kıdem tazminatı değil ve fakat kıdem hakkına göre belirlenen ölüm tazminatıdır.
          Bu doğrultuda bu tazminatın hesaplanması sırasında çalışanın mesleğe giriş tarihi dikkate
          alınmalıdır. Ölüm tazminatının ödenmemesi durumunda işveren ağır para cezasına
          çarptırılır. 23


          c) Kıdem Tazminatı
          İş sözleşmesinin işveren tarafından feshi halinde fikir işçisi için önemli bir hak olan kıdem
          tazminatı hakkı doğar. 5953 sayılı Kanun‟un 6. maddesine göre, gazetecinin kıdem
          tazminatına hak kazanabilmesi için meslekte en az beş yıl çalışmış olması gerekir.
          Gazetecinin kıdem hakkı için gereken beş yıl çalışma ön koşulu gazetecinin mesleğe ilk
          giriş tarihinden itibaren hesaplanır ve sözleşmenin işveren tarafından feshi halinde her
          hizmet yılı için 1 aylık ücret tutarında tazminat fikir işçisine ödenir. Bir defa kıdem alan
                                                                          24
          gazetecinin kıdemi yeni işine girişinden itibaren hesaplanır.


          Basın iş sözleşmesinin gazeteci tarafından haklı nedene dayalı olarak feshedilmesi de
          kıdem tazminatı ödenmesini gerektirir. Kanun‟un 11. maddesine göre “mevkutenin veçhe
          ve karakterinde gazeteci için şeref ve şöhretini veya umumiyetle manevi menfaatlerini
          ihlal edici bir vaziyet ihdas edecek şekilde bariz bir değişiklik vukuu halinde gazeteci
          ihbar mühletini beklemeden akdi feshedebilir.” 2. fıkrada bu şekilde fesih bildiriminde
          bulunan gazetecinin, işverenin kusuru neticesinde basın iş sözleşmesini feshetmesi halinde
          alması gereken tazminat miktarı kadar tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir.


          Basın İş Kanunu‟nun 6. maddesinde zarar etmekte olan işverenleri koruyucu bir hüküm
          getirilmiştir. Zarar etmekte olan işveren, maddi imkânsızlık nedeniyle gazetecinin
          tazminatını tek seferde ödeyemezse, ödemeyi bir yıl içinde ve dört taksitte
          yapılabilecektir. .25




     23
     Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962,
   Cilt XXVIII- Sayı 1, S,97)
24
   Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962,
Cilt XXVIII- Sayı 1, S,82)
25
  Şuğle Mehmet Ali, 30 soruda basın iş kanununda gazeteci (Mülkiyeliler birliği dergisi, Cilt: XXVII • Sayı
239 S,428)
14


       d) Fesih Tazminatı
       6. maddenin 7. Fıkrası “Hizmetine bu madde hükümlerine göre son verilen gazeteciye
       feshi ihbar edilen mukavelenin taallük ettiği her hizmet yılı veya küsuru için, son aylığı
       esas ittihaz olunmak suretiyle her yıl için bir aylık ücreti miktarında tazminat verilir.
       Ancak, yıllık hizmetin altı aydan az kısmı nazara alınmaz. İlk mukavele yılında bu miktar
       hesaplanmaz” demektedir. Görüldüğü üzere kanun sözleşmenin işveren tarafından feshi
       halinde, gazeteciye meslek kıdemine bakılmaksızın sırf fesihten dolayı bir tazminat hakkı
       da tanımıştır. Fesih tazminatı olarak isimlendirilebilecek bu tazminatın hesaplanmasında
       gazetecinin o işyerine girdiği tarih esas alınacak ve son aldığı ücret üzerinden bulunacak
       tutar kadar tazminat ödenecektir. Böylece meslekte en az 5 yıl çalışmış olan gazeteciler,
       mesleğe ilk giriş tarihinden itibaren hesaplanacak ve son çalıştığı iş yerindeki hizmet
       süresini kapsamayan kıdem tazminatının yanı sıra son iş yerindeki çalışma süresi
       üzerinden hesaplanacak bir de fesih tazminatı alacaklardır. Bu ikinci çeşit tazminatta fikir
       işçisinin meslekte en az 5 yıl çalışması aranmadığı için ki 5 yılını doldurmamış gazeteciler
       de bu haktan yararlanabilecekler, buna karşılık kıdem tazminatı isteyemeyeceklerdir. 26


       e) İş Güvencesi Hükümlerinden Doğan Tazminat
       İş güvencesi hükümlerinin kıyas yolu ile fikir işçilerine de uygulanması amacıyla 4857
       sayılı Kanun‟un 116. maddesi ile Basın İş Kanunu‟nun 6. maddesi değiştirilmiş, İş
       Kanunu‟nun 18, 19, 20,21 ve 29 maddelerinin kıyas yoluyla Basın İş Kanunu‟na
       uygulanma imkânı getirilmiştir. Böylece gerek bireysel işçi çıkarma gerekse toplu işçi
       çıkarma ile ilgili güvenceler getirilmiştir.


       Buna göre, iş güvencesi hükümleri belirsiz süreli basın iş sözleşmeleri için
       uygulanabilecektir. İşyerinde çalışan sayısı, altı aylık kıdem, gazetecinin işveren vekili
       olmaması gibi koşullar da gözetilecektir. İşçiden ve işyerinden kaynaklanan fesih
       nedenlerine dayanılacaktır. Sonuçta işveren, ancak gazeteci işçinin, yetersizliğinden,
       davranışlarından yahut işyeri, işletme ve işin gereklerinden kaynaklanan bir nedenle fesih
       yapabilecektir. Bu doğrultuda 4857 sayılı yasanın kıyas yolu ile uygulanan iş güvencesi
       hükümleri fikir işçisini tam anlamı ile iş güvencesi getirmediği bir gerçektir.




26
     İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.224
15


      Toplumsal önemi olan bir işi gerçekleştiren fikir işçilerinin, işlerini kaybetme korkuları
      olmadan görevlerini yerine getirebilmeleri için güçlü sermaye karşısında kendi
      mesleklerinin ruhuna özgü düzenlenmiş iş güvencesi esaslarına göre korunmaları daha
      doğru olacağı değerlendirilmektedir.


4. Fikir İşçisine tanınan Haklar
a) Ücret
      Ücretin peşin ödenmesi emredici bir kural olup aksi kararlaştırılamaz.
      İşveren fikir işçisine gördüğü hizmet karşılığı ücret ödemekle yükümlüdür. Ücretin
      miktarı basın iş sözleşmesinde belirtilir. Kararlaştırılan ücretin her ay peşin ödenmesi 14.
      maddenin gereğidir. Bu nedenle, sözleşme ile bir başka biçim ödeme kararlaştırılmaz.
      Ücretler zamanında ödenmezse, geçen her gün için yüzde beş oranında fazla ödeme
      yapılır. Ayrıca, zorunluluk hali dışındaki gecikmelerde, kanun işveren hakkında bin beş
      yüz Türk Lirası idari para cezası öngörmüştür. (27. m.).


      Kanunun 25. maddesi, kanundaki yükümlülükleri yerine getirmek zorunda olan işverenin,
      bunu karşılamak için, gazetecilerin ücretlerini indirmesini yasaklamıştır. Buna karşın,
      işveren fikir işçilerinin ücretlerini azaltma yolunu tutarsa Kanun‟un 5728 sayılı Kanunun
      147. maddesi ile değişik 30/1. maddesi gereğince iki bin beş yüz Türk Lirası idari para
      cezası verilir. 27
      Kanunun 15. Maddesine göre fikir işçisi sözleşmesinde yazan hükümler dışında işveren
      tarafından verilen işler veya sipariş edilen veya yayınlanması kabul edilen yazılar için
      ayrıca ücrete hak kazanır. Bu işlerle ilgili ilave ücretler için sigorta primi ödenmesi
      mecburidir.


b) İkramiye Ödemesi
      Fikir işçileri 14. Maddenin son fıkrasına göre her hizmet yılı sonunda işverenin elde ettiği
      karın emeklerine düşen nispi karşılığı olarak asgari birer aylık ücret tutarında ikramiye
      alırlar. Her ne kadar kanunla en az bir aylık ücret tutarında ikramiye hakkı verilmiş olsa
      da; madde içinde geçen hizmet yılı, işverenin kar etmesi şartı uygulamada sorunlar ortaya
      çıkartacaktır.



 27
      İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.226
16


c) Terfi Ücreti
       Kanun fikir işçisinin terfisini işverenin tek taraflı iradesine bırakmamak ve böylelikle
       fikirlerini daha özgür ifade etmesini sağlamak amacıyla terfi sistemi öngörmüştür. Buna
       göre 4. maddenin son fıkrası gereğince, “iki yıl gazetede çalışmış olan gazeteci terfie hak
       kazanır. Terfi mukavelede tespit edilen yüzde nispetinde yapılır”. Terfi ile ne ölçüde bir
       artışın olacağı tarafların özgür iradelerine bırakılmıştır.


d) Fazla Mesai Ücreti
       Gazetecilere yapılacak diğer bir ödeme “fazla mesai ücreti”dir. Fazla mesaiden maksat,
       günde sekiz saati aşan çalışmalarla, ulusal bayram, genel tatiller ve hafta tatillerinde
       yapılan çalışmalardır. Fakat fazla mesai günde üç saati geçemeyeceği gibi, Pazar
       gününden başka bir gün hafta tatili yapan gazeteci, Pazar günü fazla mesai yapmış
       sayılmaz. Fazla saatler hesaplanırken, yarım saatten az olan süreler yarım saat, fazlası ise
       bir saat sayılır. Fazla mesai ücreti normal çalışma ücretinin yüzde elli fazlasıdır. Ancak
       24.00‟dan sonraki saatlerin ücretleri bir katı fazlasıyla ödenir. Fazla mesai ücretinin
       ödeme zamanı, fazla mesaiyi izleyen ilk normal ücretin ödeneceği zamandır. Gününde
       ödeme yapılmadığı takdirde, işveren, her geçen gün için yüzde beş fazlasıyla ödeme
       yapmak zorundadır (ek madde 1).28




  28
       İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.225??????? sayfa numarasını doğrula.
17


       e) Ücretli tatiller
       Kanunun 19. maddesi, gazeteciye altı günlük fiili çalışmadan sonra bir günlük ücretli
       dinlenme izni verilmesini kabul etmiştir. Gazetecinin görevi devamlı gece çalışmasını
       gerektiriyorsa ücretli hafta tatili iki gündür.


       Belirtmek gerekir ki, 5953 sayılı Kanun‟un 1993 yılına kadar yürürlükte kalan 20.
       maddesine göre, Şeker ve Kurban Bayramlarında da çalışmayan gazeteciye ücreti aynen
       ödenmek zorundaydı. Mülga olan bu düzenlemeye göre, işveren bu ücret, bir zorunluluk
       olmadığı halde ödemezse, Kanun‟un 27. maddesi uyarınca ağır para cezası ile
       cezalandırılmaktaydı. Ancak, söz konusu 20. madde Anayasa Mahkemesi tarafından
       20.1.1993 tarih ve E.1992/36, K.19934 sayılı Karar ile iptal edildiğinden, belirtilen ücreti
       ödemek ve para cezasını öngören hükümlerin bir fonksiyonu ve işlerliği kalmamıştır.29


       f) Yıllık ücretli izin
       Gazetecilerin yıllık ücretli izin haklarını düzenleyen 21. Maddeye göre yayın organının
       günlük olup olmamasına göre farklı şekilde düzenlenmiştir. Maddeye göre,
           Günlük bir dönemsel yayında çalışan gazeteciye,
           En az bir yıl çalışmış olmak şartıyla, yılda dört hafta tam ücretli izin verilir.
           Gazetecinin mesleğindeki hizmeti on yıldan yukarı ise verilecek yıllık ücretli izin altı
           haftadır.


           Gazetecinin çalıştığı dönemsel yayın günlük değilse, her altı aylık çalışma dönemi
           için iki hafta ücretli izin verilir.


       Yıllık ücretli izin süresinin hesaplanmasında meslekteki fiili hizmet süresi göz önünde
       tutulur. Basın iş sözleşmesinde gazetecinin izin hakkından feragat ettiğine dair kayıtlar
       varsa, bunlar geçersizdir. Gazeteciye yıllık iznini vermeyen veya izin vermiş olup da izin
       süresine ait ücretini ödemeyen işveren, izin karşılığı olan ücretlerin toplamının iki katını
       ilgili gazeteciye ödemeye ve ayrıca bu miktarda ağır para cezasına mahkum edilir 30 (29.
       m.).




29
     İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.227
30
     İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.227
18


       g) Mazeret izni
       Kanunun 19. maddesinin 2. Fıkrası, ücretli tatillerin ve yıllık ücretli izinlerin dışında
       gazeteciye ücretli mazeret izni hakkı da tanımıştır. Bu hüküm gereğince, gazetecinin
           Çocuğu dünyaya gelmişse üç gün,
           Eşi ve çocuğu, anası veya babası öldüğü zaman dört gün,
           Çocuğu evlendiği, kardeşi, büyükannesi veya büyükbabası veya torunu öldüğü zaman
           iki gün
       kendisine olağanüstü ücretli izin hakkı tanınır. Bu izinler diğer yasal izin ve tatil
       sürelerinden indirilemez.31


       h) Askerlikte ve gebelikte ücret
       16. madde, silahaltına alınan gazeteciye bazı olağanüstü haklar tanımıştır. Şöyle ki, ilk
       muvazzaf askerlik hizmeti için silahaltına alınan gazeteciye normal askerlik süresince son
       aldığı ücretin yarısı ödenecektir. Gazeteci talim veya manevra dolayısıyla silahaltına
       alınmışsa, bu süre içinde ücret hakkını aynen koruyacaktır. Ancak, askerlik sırasında
       askeri hizmet karşılığı devletten aylık alınıyorsa (örneğin gazetecinin yedek subay olması)
       ve bu aylık dönemsel yayından alınan aylıktan az ise, işveren sadece iki aylık arasındaki
       farkı ödemekle yükümlüdür. Kısmi veya genel seferberlik nedeniyle silahaltına alınan
       gazeteci hakkında da üç ay için aynı hükümler uygulanır. Askerdeki gazeteciye sözü
       geçen ödemeleri yapmayan işverene 27. madde uyarınca, bin beş yüz Türk Lirası idari
       para cezası verilir.


       Askere giden gazetecilere tanınan bir başka hak da, askerlik nedeniyle basın iş
       sözleşmesinin işveren tarafından feshedilememesidir. Böyle durumlarda sözleşme ancak
       askeri hizmet süresi dolduktan sonra feshedilebilecektir. Fakat sözleşme belirli süreli ise
       ve bu süre gazeteci askerde iken doluyorsa, işveren, bundan sonra ücret ödemekle
       yükümlü tutulamaz.


       Kanunun 16. maddesinin son fıkrası ise kadın gazetecilerin gebelik süresindeki haklarına
       ilişkin bir hükmü içermektedir. Bu hükme göre, kadın gazeteci, gebeliğin yedinci ayından
       doğumun ikinci ayının sonuna kadar izinli sayılır. Bu süre içinde işveren gazeteciye son
       aldığı ücretin yarısını öder. Doğum olmaz veya çocuk ölü doğarsa, bu olaylardan itibaren


31
     İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.228
19


     bir ay süre ile sözü geçen ücret kendisine yine ödenir. Gazetecinin sigortadan veya bağlı
     bulunduğu kuruluşlardan alacağı yardım bu ödemelere etkili değildir.32


     i) Mahkumiyet halinde ücret
     Gazeteci, mensup bulunduğu dönemsel yayındaki bir yayın nedeniyle hürriyeti bağlayıcı
     cezaya mahkum olması durumunda da işverenden ücretini almaya devam eder (17. m.).
     Fakat sözü geçen yayın mahkum olan gazeteci tarafından sorumlu müdürün veya
     dönemsel yayın sahibinin haberi olmadan yapılmış veya yaptırılmışsa, bu hak
     gerçekleşmez. Gazeteci ceza evinden bulunduğu sürece toplu zamlardan yararlanır.


     Gazeteci dönemsel yayından ayrıldıktan sonra mahkumiyet kararı verilmişse, son aldığı
     ücret tutarındaki tazminat dönemsel yayın sahibi tarafından mahkumiyet süresince her ay
     kendisine ödenir.


     Mahkum olan gazeteciye ücretini veya tazminatını ödemeyen işveren 27. madde gereğince
     ağır para cezası ile cezalandırılır.33


     j) Başka işte çalışma
     Gazeteci, basınla ilgili olsun veya olmasın dışarıda başka bir iş tutmakla serbestse de,
     sözleşme ile bunun aksi kararlaştırılabilir. Fakat sözleşme fesihten sonraki zaman için
     gazeteciyi bu konuda bağlayıcı hüküm içermez.34


     k) Diğer haklar
     Fikir işçileri, yukarıdaki haklardan başka, Toplu İş Hukukuna ve Sosyal Güvenlik
     Hukukuna ilişkin haklara da sahiptirler. Yani Sendikalar Kanunu gereğince, sendika
     kurabilecekleri ve böylece bir sendikanın üyesi olabilecekleri gibi Sosyal Sigortalar
     Kanununun sağladığı olanaklardan da yararlanırlar.35




32
   İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.228
33
   İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.229
34
   İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.229
35
   İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.229
20


5. Basın İş Kanunu ve İş Kanunu arasındaki farklar.
  a) Basın İş Sözleşmesi
  Basın İş Kanunu‟nun 4. maddesinde yazılı sözleşme yapma zorunluluğu ve sözleşmenin
  içerisinde işin nev‟i, ücret miktarı, kıdem ve terfi durumu ile ilgili kısmın olması
  zorunluluğu getirilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu‟nun 8. maddesine göre, süresi bir yıl ve
  daha uzun olan belirli süreli sözleşmeler dışında yazılı iş sözleşmesi yapma zorunluluğu
  bulunmamaktadır.

  b) Terfi Sistemi
  Basın İş Kanunu‟nun 4. maddesinde, İş Kanunu‟ndan farklı olarak terfi esası getirilmiştir.
  Terfi esası 212 sayılı Kanun‟la yapılan değişiklikle madde metnine dâhil edilmiştir.
  Hüküm doğrultusunda iki yıl gazetede çalışmış olan gazeteci terfie hak kazanır. 4857
  sayılı iş kanununda bu şekilde bir düzenleme söz konusu değildir.

  c) Kıdem Tazminatı:
  4857 sayılı İş Kanununa göre;
         İş sözleşmesinin işveren tarafından bildirimli fesih edilmesi; “sağlık nedenleri ile
         zorlayıcı nedenler”, gözaltına alınma ve tutukluluk hallerinde,
         İşçi tarafından iş sözleşmesinin; “Sağlık sebepleri, Ahlak ve iyi niyet kurallarına
         uymayan haller ve benzerleri”, “Zorlayıcı sebepler” nedenleriyle; “Muvazzaf
         askerlik hizmeti dolayısıyla”, Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya
         sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak
         amacıyla feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde
         kendi arzusu ile sona erdirilmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması
         hallerinde kıdem tazminatı ödenir.


  Basın iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın bildirimli feshi
  halinde, sözleşmenin gazeteci tarafından haklı nedene dayalı olarak feshedilmesi halinde,
  gazetecinin altı aydan uzun süren hastalığı nedeniyle iş sözleşmesinin işveren tarafından
  fesih durumlarında kıdem tazminatı ödemesini söz konusudur. Görüldüğü üzere 4857
  sayılı İş Kanunu ve Basın İş Kanununda işveren ve işçinin bildirimli fesih sonucunda
  kıdem tazminatı hak kazanma hallerinde büyük ölçüde benzerlikler söz konusudur.
21


4857 sayılı İş Kanununa göre farklı olan bir husus; Basın İş Kanunu'na göre kıdem
tazminatı alabilmek için gazetecinin meslekte en az beş yıl çalışmış olması gereklidir.
Kıdem hakkı gazetecinin bir işverenin yanında çalışmaya başladığı tarihten değil, mesleğe
ilk giriş tarihinden itibaren hesaplanır (Eski işvereninden kıdem tazminatı alan gazetecinin
kıdemi yeni işe giriş tarihinden itibaren hesaplanır)


Basın İş Kanununa göre kıdem tazminatı ödemelerinde İş Kanunundan farklı olarak bir
tavan sınırlaması yoktur. Bir başka fark da ödemeler temel ücret üzerinden tavan ücret
olmaksızın yapılmaktadır. Ayrıca İş Kanunu'ndakinden farklı olarak Basın İş
Kanunu'ndaki kıdem tazminatı düzenlemesi mutlak emredici bir hüküm değildir. Başka
bir deyişle, kıdem tazminatına hak kazanma halleri ya da koşulları gazeteci lehine
sözleşme ya da toplu iş sözleşmesi ile değiştirilebilir. Buna göre, söz gelimi sözleşme ile,
gazetecin emekliliği ya da istifası halinde kıdem tazminatının ödeneceği hükme
bağlanabilir.


d) Derhal Fesih Yetkisinde Hak Düşürücü Süre
Kanunlar arasındaki bir fark da haklı nedenle fesih hallerinde fesih yetkisinin kullanma
süresi ile ilgilidir. Bu hususta İş Kanunu‟nda bir düzenleme yer almakta iken Basın İş
Kanunu‟nda böyle bir düzenleme bulunmamaktadır. İş Kanunu madde 26‟ya göre, derhal
fesih hakkı ilgili davranışın öğrenildiği tarihten itibaren 6 iş gününde ve işçinin maddi
çıkar sağlaması durumu hariç, her halde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde
kullanılmak zorundadır. Basın İş Kanunu‟nda ise böyle bir hak düşürücü süre
bulunmamaktadır. Bu durumda 5953 sayılı Kanun‟un 11. maddesi uyarınca, gazeteci ya
da işveren her zaman fesih yoluna gidebilecektir.


e) Deneme Süresi Yönünden Farklar
İş Kanunu madde 15 doğrultusunda deneme süresi en çok iki ay olabilecekken Basın İş
Kanunu madde 10‟a göre deneme süresi mesleğe yeni başlayan gazeteciler için en çok üç
aydır.


f) İhbar Tazminatı Yönünden Farklar
İş Kanunu madde 17‟de işçinin hizmet sürelerine göre 2 hafta ile 8 hafta arasında değişen
ihbar önelleri düzenlenmiştir. Bu önel işçi için de işveren için de aynıdır.
22


Basın iş sözleşmeleri için süreler genel olarak iş hukukundan farklı olduğu gibi bildirimde
bulunan tarafa göre de değişmektedir.


g) Ücretin Ödenme Şekli Yönünden Farklar
Basın İş Kanunu madde 14 uyarınca İş Kanunu‟ndan farklı olarak kararlaştırılan ücret her
ay peşin olarak ödenir. Bu kural emredici bir kural olduğundan aksi kararlaştırılamaz.
4857 sayılı İş Kanunu‟na tabi işçilerde ise kural olarak ücret çalışıldıktan sonra
ödenmekte, ancak aksine sözleşme yapılabilmektedir.


h) Tazminata Esas Ücretler Yönünden Farklar
Her iki Kanun uygulamasına göre de ihbar, kıdem tazminatları son ücret üzerinden
hesaplanacaktır. İş Kanunu‟na tabi çalışanlar için ihbar, kıdem tazminatları, 1475 sayılı
Kanun‟un 14. maddesi doğrultusunda “giydirilmiş ücret” üzerinden ödenir. Yani işçiye
temel ücrete ilave olarak sağlanmış olan ikramiye, yemek, yol, yakacak, erzak yardımı
gibi para ve para ile ölçülmesi mümkün, Kanun, sözleşme ve iş yeri uygulamasından
doğan menfaatler de göz önüne alınır. Basın İş Kanunu‟nda bu yönde hüküm
bulunmadığından ihbar, kıdem tazminatlarına esas ücret “temel ücret”tir


i) Rekabet Serbestîsi
Basın İş Kanunu‟nun 13. maddesi doğrultusunda gazeteci, işverenle yaptığı mukavelede
aksi belirtilmedikçe, dışarıda basınla ilgili olsun veya olmasın başka iş tutmakta serbesttir.
Basın iş sözleşmesinin feshinden sonrası için de rekabet serbestîsi getirilmiştir. İş Kanunu
uygulamasında işçinin, işverenin rızası dışında başka bir işte çalışma serbestîsi
bulunmamaktadır.


j) Tutukluluk halinde ücret
17. madde doğrultusunda mensup olduğu mevkutedeki bir yayın nedeniyle hürriyeti
kısıtlanan, tutukluluk, gözaltına alınma ya da mahkûmiyete maruz kalan gazeteci ücretini
almaya devam edecektir. 4857 sayılı İş Kanununda tutukluluk ve gözaltına alınma hali
madde 25‟de belirlenmiştir. Bu süre içersinde işverenin işçiye ücret ödeme borcu
bulunmamaktadır.
23


k) İkramiye Hakkı
İş Kanunu kapsamında çalışanlardan farklı olarak, gazeteciler için yasal ikramiye hakkı
tanınmıştır. 4857 sayılı İş kanununda bu şekilde bir düzenleme söz konusu değildir.


l) Fazla Çalışma
Fazla çalışma hesabındaki farklılık 4857‟de fazla çalışmanın günlük, Basın İş Kanunu‟nda
haftalık çalışma sürelerine göre belirlenmesidir


Öte yandan Basın İş Kanunu‟nda ulusal bayram, genel tatiller ve hafta tatilinde çalışma
“fazla saatlerde çalışma” sayılarak düzenlemeye gidilmiştir. (Ek Madde 1/2) İş
Kanunu‟nda ise günlük fazla çalışma ile bayram tatillerinde, hafta tatillerinde ve genel
tatillerde çalışma ayrı ayrı maddelerde düzenlenmiştir


m) Askerlikte Ücret
Talim veya manevra dolayısıyla silâh altına alınan gazeteci bu müddet zarfında ücret
hakkını korur. İlk muvazzaf askerlik hizmeti için silâh altına alınan gazeteciye normal
askerlik süresince son aldığı ücret yarı nispetinde ödenir. 4857 sayılı iş kanununda
askerlik görevini yapmak üzere işten ayrılan işçiye bu süre içerisinde ücret ödemesi
yapılmaz.


n) Gebelik Halinde Ücret
Basın İş Kanunu 16/son maddesine göre kadın gazeteci, hamileliğinin yedinci ayından
itibaren doğumunun ikinci ayının sonuna kadar izinli sayılır. Bu süre boyunca işverence
kendisine son aldığı ücretin yarısını öder. 4857 sayılı İş Kanununa göre kadın işçinin
gebeliği durumunda kendisine doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak
üzere on altı hafta    (çoğul gebelikte on sekiz hafta) izinli sayılır. Bu süre zarfında
ücretinde herhangi bir indirim söz konusu değildir. Ayrıca kadın işçilere bir yaşından
küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir.


o) Yıllık Ücretli İzin Bakımından Farklar
Basın İş Kanunu yıllık ücretli izin sürelerini günlük mevkutede çalışanlar ile günlük
olmayan mevkutede çalışanlar için ayrı ayrı düzenlemiştir.
24


  Günlük yayın yapan işyerlerinde çalışanlar için en az bir yıl çalışmış olması kaydıyla her
  yıl için dört hafta ücretli izin öngörülmüştür. Hizmeti on yıldan fazla olanlar için bu süre
  altı haftadır. Günlük olmayan mevkutelerde çalışanlar için ise, her altı aylık çalışılan süre
  için iki hafta ücretli izin verileceği yazılıdır. İzin hesabında gazetecilik mesleğinde
  geçirdiği sürenin esas alınacağı da ayrıca düzenlenmiştir.


  İş Kanunu‟nda ise madde 53 doğrultusunda, hizmet süresi
         1-5 yıl arası olanlar için 14 gün,
         5-15 yıl arası olanlar için 20 gün,
         15 yıldan fazla olanlar içinse 26 gün izin hakkı tanınmıştır.


  Görüldüğü üzere izin süreleri bakımından iki Kanun arasında farklılıklar olduğu gibi, İş
  Kanunu‟na tabi bir işçinin izin süresi meslek kıdemine göre değil aynı işveren
  bünyesindeki çalışma süresine göre belirlenmektedir



6. Sonuç
  Çağdaş demokrasinin vazgeçilmez ve önemli bir unsur olan basın yazılı, görsel ve işitsel
  yayın organları aracılığı ile tüm gelişmeleri topluma aktarır. Demokratik düzen içerisinde
  sağlıklı işleyen kurumların tesis edilebilmesi için Yasama, Yürütme ve Yargı gücünün
  yanında görevini özgürce gerçekleştiren bir basının olması kaçınılmazdır. Günümüzde
  basın mesleği sermayedarlar açısından kazanç sağlayacakları bir endüstri haline gelmiştir.


  Fikir işçiliği zor, aynı zamanda tehlikeli ve özel bir meslektir. Fikir işçileri toplumun
  gözü, kulağı durumundadırlar. Bunlara sağlıklı iş koşulları sağlanması, fikir işçilerine
  olduğu kadar toplumu da korumaya yöneliktir. Sermaye yapısının bu günkü durumu, fikir
  işçilerinin rollerini bir etki altında kalmadan gerçekleştirebilmelerine engel olmakta,
  sermaye sahibi karşısında pazarlık güçlerini azaltıp, çalışma hayatı boyunca yaşadıkları
  sıkıntıların üzerine işlerin kaybetme korkusu ve istihdam alanının daraltılması nedeni ile
  gidememelerini ortaya çıkartmaktadır.


  İş hukukunun doğuş ve gelişmesinin temel nedeni işi ilişkisinde daha güçsüz durumda
  olan işçinin korunması kaygısıdır. İş hukuku tarihi, başlangıçta bu hukuk dalının çok güç
  çalışma koşulları altında bulunan işçileri korumak amacıyla doğduğuna ve gelişme
25


       sürecine girdiğine tanıklık etmektedir. İş Hukukunun doğuş ve gelişiminde olduğu gibi
       bugün de bu hukuk dalında işçinin korunması ilkesi belirli ölçüde geçerliliğini
       korumaktadır.36 İş Kanunu bu zamana kadar değişerek gelişmiştir. En son 4857 sayılı
       yasanın yürürlüğe girmesi sırasında özellikle eski Kanundaki sorunlu alanlar, gerek
       Yargıtayın evvelki kararları gerekse öğretinin görüşleri doğrultusunda büyük ölçüde
       açıklığa kavuşturulmuştur. Ancak basın İş Kanununda bu gelişim olmamıştır, Bu
       gelişmeler Basın İş Kanunu açısından dengesizliği İş Kanunu lehinde artırmıştır.


       İşte bu açıklamalar ışığında Basın İş Kanununun yeni medya düzenindeki gelişmelere
       cevap vermesi, zor ve tehlikeli bir mesleği icra eden fikir işçilerini güçlü olan
       sermayedara koruması açısından modern bir hale getirilmesi kaçınılmazdır.




36
     Süzek Sarper, İş Hukuku, İstanbul 2005, S. 15
26




                                               KAYNAKÇA


İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku İstanbul 2009.

Şakar Müjdat, Gerekçeli ve İçtihatlı İş Kanunu Yorumu, 2009

Çelik Nuri, İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 23. Baskı İstanbul 2010,

Özek Çetin, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962, Cilt
XXVIII- Sayı 1

Kılıçoğlu Mustafa, İş Kanunu Yorumu ve Yargıtay Uygulaması, Ankara 2005

Geçer Bekir – Evcil Cahit, Açıklamalı ve Yargı Kararları ile Zenginleştirilmiş 4857 Sayılı İş kanunu Uygulama
Rehberi, İstanbul 2006

Süzek Sarper, İş Hukuku, İstanbul 2005

Şuğle Mehmet Ali, 30 soruda basın iş kanununda gazeteci (Mülkiyeliler birliği dergisi, Cilt: XXVII • Sayı 239
http://www.mulkiyedergi.org/index.php?option=com_rokdownloads&view=file&Itemid=63&id=943:30-
soruda-basn-işkanununda-gazeteci-mehmet-alişule

Uçum Mehmet – Karataş Hüseyin, İşçilik hakları bakımından İş kanunu basın iş kanunu karşılaştırması.
http://www.turkhukuksitesi.com/makale_895.htm

Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2005 Yılı Mayıs Toplantıları, Basın İş Hukuku Genel Esasları ve
Uygulama Sorunları

Weitere ähnliche Inhalte

Was ist angesagt?

Nature of Human Rights
Nature of Human RightsNature of Human Rights
Nature of Human RightsMr Shipp
 
Development of social work profession
Development of social work professionDevelopment of social work profession
Development of social work professionPraisy AB Vineesh
 
The Global Impact of CEDAW
The Global Impact of CEDAWThe Global Impact of CEDAW
The Global Impact of CEDAWIMPOWR
 
Indian constitution and social legislation fundamental rights
Indian constitution and social legislation   fundamental rightsIndian constitution and social legislation   fundamental rights
Indian constitution and social legislation fundamental rightsBimal Antony
 
Introduction to human rights with a special focus on indian constitution, uni...
Introduction to human rights with a special focus on indian constitution, uni...Introduction to human rights with a special focus on indian constitution, uni...
Introduction to human rights with a special focus on indian constitution, uni...Shahnawaz Ahmed Malik
 

Was ist angesagt? (7)

Nature of Human Rights
Nature of Human RightsNature of Human Rights
Nature of Human Rights
 
Development of social work profession
Development of social work professionDevelopment of social work profession
Development of social work profession
 
Natioanl emergency
Natioanl emergencyNatioanl emergency
Natioanl emergency
 
The Global Impact of CEDAW
The Global Impact of CEDAWThe Global Impact of CEDAW
The Global Impact of CEDAW
 
Unhcr
UnhcrUnhcr
Unhcr
 
Indian constitution and social legislation fundamental rights
Indian constitution and social legislation   fundamental rightsIndian constitution and social legislation   fundamental rights
Indian constitution and social legislation fundamental rights
 
Introduction to human rights with a special focus on indian constitution, uni...
Introduction to human rights with a special focus on indian constitution, uni...Introduction to human rights with a special focus on indian constitution, uni...
Introduction to human rights with a special focus on indian constitution, uni...
 

Andere mochten auch

Basın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması fikir işçiliği- Kazım Selim Özkan
Basın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması   fikir işçiliği- Kazım Selim ÖzkanBasın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması   fikir işçiliği- Kazım Selim Özkan
Basın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması fikir işçiliği- Kazım Selim ÖzkanKazim Selim Ozkan
 
Iş yerinin devri kazım selim özkan
Iş yerinin devri   kazım selim özkanIş yerinin devri   kazım selim özkan
Iş yerinin devri kazım selim özkanKazim Selim Ozkan
 
İş Sözleşmesinin İşveren tarafından Haklı Nedenle Feshi
İş Sözleşmesinin İşveren tarafından Haklı Nedenle Feshiİş Sözleşmesinin İşveren tarafından Haklı Nedenle Feshi
İş Sözleşmesinin İşveren tarafından Haklı Nedenle FeshiYILDIR YILDIRIM
 
Sözleşmenin kendiliğinden feshi kazım selim özkan
Sözleşmenin kendiliğinden feshi kazım selim özkanSözleşmenin kendiliğinden feshi kazım selim özkan
Sözleşmenin kendiliğinden feshi kazım selim özkanKazim Selim Ozkan
 
Nakit sponsorluk sözleşmesi örneği
Nakit sponsorluk sözleşmesi örneğiNakit sponsorluk sözleşmesi örneği
Nakit sponsorluk sözleşmesi örneğiKİYMET GUZELİS
 
Halkla iliskiler ve_yeni_iletisim_teknolojileri_3_sosyal_medya_ve_icerik yone...
Halkla iliskiler ve_yeni_iletisim_teknolojileri_3_sosyal_medya_ve_icerik yone...Halkla iliskiler ve_yeni_iletisim_teknolojileri_3_sosyal_medya_ve_icerik yone...
Halkla iliskiler ve_yeni_iletisim_teknolojileri_3_sosyal_medya_ve_icerik yone...Erciyes University Faculty of Communication
 

Andere mochten auch (9)

Basın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması fikir işçiliği- Kazım Selim Özkan
Basın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması   fikir işçiliği- Kazım Selim ÖzkanBasın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması   fikir işçiliği- Kazım Selim Özkan
Basın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması fikir işçiliği- Kazım Selim Özkan
 
Iş yerinin devri kazım selim özkan
Iş yerinin devri   kazım selim özkanIş yerinin devri   kazım selim özkan
Iş yerinin devri kazım selim özkan
 
İş Sözleşmesinin İşveren tarafından Haklı Nedenle Feshi
İş Sözleşmesinin İşveren tarafından Haklı Nedenle Feshiİş Sözleşmesinin İşveren tarafından Haklı Nedenle Feshi
İş Sözleşmesinin İşveren tarafından Haklı Nedenle Feshi
 
Sözleşmenin kendiliğinden feshi kazım selim özkan
Sözleşmenin kendiliğinden feshi kazım selim özkanSözleşmenin kendiliğinden feshi kazım selim özkan
Sözleşmenin kendiliğinden feshi kazım selim özkan
 
İletişim hukuku 5 - Reklam ve Tele Alışverişte Yayın iİlkeleri
İletişim hukuku   5 - Reklam ve Tele Alışverişte Yayın iİlkeleriİletişim hukuku   5 - Reklam ve Tele Alışverişte Yayın iİlkeleri
İletişim hukuku 5 - Reklam ve Tele Alışverişte Yayın iİlkeleri
 
Nakit sponsorluk sözleşmesi örneği
Nakit sponsorluk sözleşmesi örneğiNakit sponsorluk sözleşmesi örneği
Nakit sponsorluk sözleşmesi örneği
 
İletişim hukuku 3 - Basın ve Yayın Faaliyetleri
İletişim hukuku   3 - Basın ve Yayın Faaliyetleriİletişim hukuku   3 - Basın ve Yayın Faaliyetleri
İletişim hukuku 3 - Basın ve Yayın Faaliyetleri
 
İletişim hukuku 2 - hukuki temeller pdf
İletişim hukuku   2 - hukuki temeller pdfİletişim hukuku   2 - hukuki temeller pdf
İletişim hukuku 2 - hukuki temeller pdf
 
Halkla iliskiler ve_yeni_iletisim_teknolojileri_3_sosyal_medya_ve_icerik yone...
Halkla iliskiler ve_yeni_iletisim_teknolojileri_3_sosyal_medya_ve_icerik yone...Halkla iliskiler ve_yeni_iletisim_teknolojileri_3_sosyal_medya_ve_icerik yone...
Halkla iliskiler ve_yeni_iletisim_teknolojileri_3_sosyal_medya_ve_icerik yone...
 

Ähnlich wie Fikir işçiliği basın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması- Kazım Selim Özkan

Ähnlich wie Fikir işçiliği basın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması- Kazım Selim Özkan (8)

Is hukuku
Is hukukuIs hukuku
Is hukuku
 
Is hukuku
Is hukukuIs hukuku
Is hukuku
 
161 ilo
161 ilo161 ilo
161 ilo
 
Teknik akademi temel isg egitimi nisan 2018 mater
Teknik akademi temel isg egitimi nisan 2018 materTeknik akademi temel isg egitimi nisan 2018 mater
Teknik akademi temel isg egitimi nisan 2018 mater
 
Savunma
SavunmaSavunma
Savunma
 
icabihal sayi 1
icabihal sayi 1icabihal sayi 1
icabihal sayi 1
 
Genel işlem koşulları
Genel işlem koşullarıGenel işlem koşulları
Genel işlem koşulları
 
1400662250-4.Turkiyede_Kisisel_Verilerin_Korunmasinin_Ekonomik_ve_Hukuki_Analizi
1400662250-4.Turkiyede_Kisisel_Verilerin_Korunmasinin_Ekonomik_ve_Hukuki_Analizi1400662250-4.Turkiyede_Kisisel_Verilerin_Korunmasinin_Ekonomik_ve_Hukuki_Analizi
1400662250-4.Turkiyede_Kisisel_Verilerin_Korunmasinin_Ekonomik_ve_Hukuki_Analizi
 

Fikir işçiliği basın iş hukuku ve iş hukuku karşılaştırması- Kazım Selim Özkan

  • 1. 1 T.C. YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI INTERNET CEZA HUKUKU DERSİ Fikir İşçilerine Yönelik Özel Hükümler ve Basın İş Kanunu ile İş Kanununun Karşılaştırılması Hazırlayan Kazım Selim Özkan Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yener ÜNVER İstanbul–2011
  • 2. 2 İÇİNDEKİLER İçindekiler……….……...….………………………………………………………………….2 1. Genel Açıklama…………………………………………………………………………...3 2. Fikir İşçisi Kavramı………………………………………………………………………5 a. Fikir İşçisinin Bağımsızlığı…………………………………………………..9 3. Basın İş Sözleşmesi……………………………………………………………………….9 a. Yapılması…………………………………………………………………...…9 b. Sona Ermesi………………………………………………………………….10 i. Sözleşmenin Fikir İşçisi Tarafından Feshi…………………………10 ii. Sözleşmenin İşveren Tarafından Feshi…………………………….11 iii. Sözleşme İlişkisinin Diğer Nedenlerle Feshi……………………….11 c. Kıdem Tazminatı…………………………………………………………….12 d. Fesih Tazminatı……………………………………………………………...13 e. İş Güvence Hükümlerinde Doğan Tazminat……………………………....13 4. Fikir İşçisine Tanınan Haklar…………………………………………………………..14 a. Ücret……...…………………………………………………………………..14 b. İkramiye Ödemesi………………………………………………………...…15 c. Terfi Ücreti…………………………………………………………………..15 d. Fazla Mesai Ücreti…………………………………………………………..15 e. Ücretli Tatiller...……………………………………………………………..16 f. Yıllık Ücretli İzinler…………………………………………………………16 g. Mazeret İzni…………………………………………………………………17 h. Askerlik ve Gebelikte Ücret………………………………………………..17 i. Mahkumiyet halinde Ücret…………………………………………………18 j. Başka İşte çalışma…………………………………………………………..18 k. Diğer Haklar…....…………………………………………………………...18 5. Basın İş Kanunu ve İş Kanunu Arasındaki Farklar…………………………………..19 a. Basın İş Sözleşmesi…………………………………………………………..20
  • 3. 3 b. Terfi Sistemi……………………………………………………………….…20 c. Kıdem Tazminatı…………………………………………………………….20 d. Derhal Fesih Yetkisinde Hak Düşürücü Süre…………………………..…21 e. Deneme Süresi Yönünden Farklar…………………………………………22 f. İhbar Tazminatı Yönünden Farklar……………………………………….21 g. Ücretin Ödenme Şekli Yönünden Farklar…………………………………22 h. Tazminata Esas Ücretler Yönünden Farklar……………………………...22 i. Rekabet Serbestîsi…………………………………………………………...22 j. Tutukluluk halinde ücret……………………………………………………22 k. İkramiye Hakkı……………………………………………………………...23 l. Fazla Çalışma………………………………………………………………..23 m. Askerlikte Ücret……………………………………………………………..23 n. Gebelik Halinde Ücret………………………………………………………23 o. Yıllık Ücretli İzin Bakımından Farklar……………………………………23 6. Sonuç……………………………………………………………………………………..24 Kaynakça…………………….…………………………….……………………………….26
  • 4. 4 1. Genel Açıklama Ülkemizde emek ve sermaye arasındaki ilişkiyi düzenleyen hükümler kısmen Borçlar Kanunu kısmen de İş Kanun‟da yer almış bulunmaktadır. Borçlar kanunu emek ile sermayenin karşılıklı durumlarını tamamıyla özel hukuk prensiplerine göre düzenlemektedir. Buna karşılık İş Kanunu emek ve sermayenin amme hukuku prensiplerine göre düzenlenmesini amaç bilmiştir. 1 İş Hukuku genç bir hukuku dalıdır. Ticaret Hukuk ya da Borçlar Hukuku gibi yüzlerce yıllık bir geçmişe sahip değildir. Batıda sanayi devriminde sonra ortaya çıkmıştır ve halen gelişimini sürdürmektedir. İstikrarsızdır ve siyasi etkilenmelere açıktır. Bu yüzden iş hukukuna ilişkin kanunlar sık sık değiştirilir. Batıda 18. Yüzyıl sonlarında önce İngiltere‟de ortaya çıkan sanayi devrimi ekonomik ve sosyal hayatı derinden etkilemiştir. Dünyayı sömüren Büyük Britanya İmparatorluğu, sermaye birikimini diğer elverişli şartlarla birleştirerek sanayi devrimi denilen olayı gerçekleştirmiş ve diğer batılı ülkeler de onu takip etmişlerdir. 2 Sanayi devrimi içerisinde uzunca bir süre ekonomik açıdan zayıf olan ve pazarlık gücü bulunmayan işçi işverenin sağladığı şartlar içerisinde ve işverenin verdiği ücret ile çalışmak zorunda kalmıştır. Yine bu dönemde uzunca bir süre emek de alınıp satılabilen bir mal gibi görülmüş emek arzı fazla iş gücü talebi az ise ücretler düşük olarak belirlenmiştir. Böyle bir dönemde işçiler için oldukça karanlık bir dönem yaşanmıştır. İşverenlerin yarattığı sağlıksız iş ortamıyla işçiler iş kazaları, meslek hastalıkları sonucunda hayatlarını yitirmişler devlet ise bütün bunlara seyirci kalmıştır. Bütün bu olaylar sonucunda çalışma düzeni ile ilgili sosyal bir patlama meydana gelmiş, sosyalist düşünceler bu dönemde güçlenmiş “Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayan” işçilerin baskıları sonucunda devlet sendikalaşmayı hukuken kabul etmiş, işçiyi koruyucu düzenlemeler yapmak zorunda kalarak “İş Hukuku”nun ortaya çıkmasını sağlamıştır. 1Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962, Cilt XXVIII- Sayı 1,S,61) 2Şakar M, Gerekçeli ve İçtihatlı İş Kanunu Yorumu, 2009 S.5
  • 5. 5 Ülkemizde İş Hukuku düzenlemesi 1936 tarihli 3008 sayılı iş kanunu ile gerçekleştirilmiştir. 3008 sayılı kanun 1967‟de 931 sayılı İş Kanununun yürürlüğe konmasına kadar uygulanmıştır. 1952‟de Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun (Basın İş Kanunu), 1954‟de Deniz 3 İş Kanunu çıkartılmıştır. 1970 yılında yürürlüğe giren 1475 sayılı İş Kanunu 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş kanunu ile yürürlülükten kaldırılmıştır. İş Kanunu daha ziyade bedenen ve bedenen ve fikren çalışanların haklarını korumak amacıyla sadece bunları kapsamı içerisine almıştır. Sadece fikren çalışan fikir işçileri ise bu kanunun hükümleri haricinde kalmıştır. Fikir işçilerinin sosyal haklarının korunması ile bakımından ve sermayeye karşı garantisiz bir durumda bulunuşu, 1949 yılında bir kanun tasarısının hazırlanmasına sebep olmuştur. “Özel Teşebbüs Müstahdemleri” adı altında tüm fikir işçilerini kapsamı içerisine alan bu kanun tasarısı 1950 seçimleri sonucu “kaduk” olmuştur. Bu kanun tasarısı ile başlayan süreç Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunu‟nun (Basın İş Kanunu), 13.06.1952 yılında kabul edilmesi ile mevzuatımız açısından bazı yeniliklerin doğmasına yol açmıştır. 5953 sayılı kanunun hazırlanmasında Fransız, Alman, Çekoslovakya, Küba, İtalyan kanunları rol oynamıştır. Kanunun gerekçesinde; “Fikren Çalışan Zümrelerin sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak kanuni tedbirlerin alınmasının amaç teşkil edildiği belirtilmektedir. Bu amaçla kanun; fikir işçisi ile işveren arasındaki mukavele mecburiyetini koyan, feshin ihbarı hususunda bir takım emredici hükümler taşıyan, gazeteciyi moral ve maddi değerler bakımından işverene karşı koruyan ona akdi fesih yetkilerini tanıyan bir takım reform teşkil edecek hükümler kabul etmiştir. 4 5953 sayılı kanun 1954 yılında 6253 sayılı kanunla tadil edilmiş ve bilhassa ücret, fazla mesai hususundaki hükümlerde değişiklikler yapmıştır. Bütün bu tadillere ve çalışmalara rağmen, kanun basın mesleğinde çalışan fikir işçilerini tatmin etmemiş ve fikri emeğin büyük sermayeye karşı korunamadığı iddiası ileri sürülmüştür. Nitekim bu iddialar sonucunda 5953 sayılı kanun 1961 tarihinde 212 sayılı kanunla tadil olmuştur. 5 3Şakar M, Gerekçeli ve İçtihatlı İş Kanunu Yorumu, 2009 S.38,39 4 Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962, Cilt XXVIII- Sayı 1,S,61) 5 Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962, Cilt XXVIII- Sayı 1,S,62)
  • 6. 6 1961 tarihinde yürürlüğe giren bu değişiklik yasası gazeteciler arasında büyük bir heyecan yaratmış ve anılan 10 Ocak günü çalışan gazetecilerin bayramı olarak kabul edilmiştir. Genellikle yanlış olarak gazeteciler arasında Basın İş Kanunu'ndan 212 sayılı yasa diye bahsedilmekte ve Basın İş Kanununu kısaca, gazeteci ile işvereni arasındaki ilişkileri düzenleyen yasa olarak tanımlanmaktadır.6 Yasanın hazırlanması ve çıkartılması sürecinde işverenler sert tepkiler vermiş, yasanın çıkmaması için çeşitli yöntemler denemişlerdir. Aynı dönemde gazeteciler de yürüyüşler yaparak karşı tepkilerini göstermişlerdir. Sonuç olarak basın iş kanununda oldukça kapsamlı değişiklikler öngören 212 sayılı yasa çıkmıştır. Türkiye Gazeteciler Sendikası 1962 yılında 10 Ocak tarihini yasanın çıkması sırasında yaptıkları mücadeleyi vurgulamak amacıyla „Çalışan Gazeteciler Bayramı‟ olarak kutlama kararı almış ve bu güne kadar „10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı‟ olarak kutlanmaktadır. Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun (Basın İş Kanunu) daha sonra 24.04.2003 tarih ve 4854 sayılı; 22.05.2003 tarih ve 4857 sayılı kanunlarla değiştirilmiştir. 2. Fikir İşçisi Kavramı 5953 sayılı Kanunun 1. Maddesinin 1. Fıkrası “Bu Kanun hükümleri Türkiye'de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki „işçi‟ tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır” diyerek, kanunun kapsamına yalnız dönemsel yayın kuruluşlarında çalışan fikir işçilerini almıştır. Yani dönemsel olmayan yayınlarda çalışan fikir işçileri hakkında bu kanun hükümleri uygulanamayacaktır. Maddenin 2. Fıkrası ise, dönemsel yayın kuruluşlarında çalışan fikir işçilerin “gazeteci” olarak isimlendirmiştir. 7 Basın İş Kanunu'nda gazeteci tanımı ilk bakışta kolay gibi görünmesine karşın birçok unsurdan oluşan karmaşık ve çetrefil bir tanımdır. Öte yandan bu tanım gazeteci kavramını belirlemekte yetersizdir. Esasen gazetecilik gelişmekte olan ve özellikle 6 Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2005 Yılı Mayıs Toplantıları, Basın İş Hukuku Genel Esasları ve Uygulama Sorunları, S.5 7 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.218
  • 7. 7 teknolojik yeniliklerle ilerlemeler kaydeden bir meslektir. Bu bağlamda tüm gereksinimleri karşılayacak tam bir yasal tanım verme olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle olası yetersizlikler karşısında uygulamada gazetecilere ve kuruluşlarına, ayrıca somut olaylarda vereceği kararlar ile yargı organlarına gazeteciyi belirleme konusunda önemli görevler düşmektedir.8 Basın çalışanlarıyla ilgili 5953 sayılı yasanın 1. Maddesinde yer alan hükme göre kanun kapsamı ve gazeteci tanımı ortaya konulmuştur. Buna göre kanunun kapsamındaki işyerleri Türkiye‟de yayınlanan gazete ve mevkutelerle (süreli yayın) haber ve fotoğraf ajansları olarak sıralanabilir. Kanunda bahsi geçen “gazete” ve “mevkute” gibi kavramların nesne anlamında olmadığı günlük gazete ya da daha uzun dönemsel yayınların basıldığı yer olan işletmenin anlaşılması gerektiği açıktır. Bununla birlikte gazete ve dönemsel yayının Türkiye‟de yayınlanması bir başka zorunluluktur. Bahsi geçen dört tür işyerinde fikir ve sanat işyerinde ücret karşılığı çalışanlar, kanunda gazeteci olarak adlandırılmışlardır. 9 Madde bu hüviyetini 212 sayılı kanunla almıştır. 212 sayılı kanun düzenlenmeden önce madde, “mevkutelerle, haber, fotoğraf ajanslarında veya benzeri yayım müesseselerinde” çalışanlar hakkında uygulanacağını ifade etmekteydi. “benzeri yayın müesseseleri” ibaresinin kaldırılmış olması kanunun uygulama alanını daraltmıştır. 10 Günlük veya çok kısa aralıklarla yayımlanan, günlük haber ileten nispeten büyük boyutta basılı eser olarak tanımlanabilen gazetenin umuma hitap etmesi ve devamlılık göstermesi gerekir. Gazetenin yayınlanması bir başka anlatımla basılıp çoğaltılması gerekirse de günümüzde teknoloji ve iletişimin geldiği nokta itibariyle, gazetenin nesne olarak dağıtılması basımı ve dağıtımı bir zorunluluk değildir. Gazetenin elektronik ortamda, umuma açık olarak yayınlanması ve okuyucunun yararına sunulması da mümkündür. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin (17.04.2007 gün 2006/33909 E, 2007/11104 K) verdiği karar ile elektronik gazetelerin yayın koordinatörlüğünü yapan bir çalışanın “Basın 8 Şuğle Mehmet Ali, 30 soruda basın iş kanununda gazeteci (Mülkiyeliler birliği dergisi, Cilt: XXVII • Sayı 239 S, 416) 9 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.219 10 Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962, Cilt XXVIII- Sayı 1, S,63)
  • 8. 8 Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunu”na göre gazeteci olarak kabul edilmiştir. 11 Maddede yer alan Türkiye‟de yayınlanma ifadesi de bu günün teknolojik gelişimleri ve ürün hizmet pazarı sınırlarının iyice daralmış olması itibari ile uygulamada sıkıntılar ortaya çıkartmaktadır. Söz gelimi, Almanya‟da basılan bir gazetenin Türkiye muhabiri bir çalışan Basın İş Kanununa kapsamı dışında kalmakta, ancak Türkiye‟de yayınlanan bir gazetede çalışan Alman bir muhabir Basın İş Kanunu kapsamında olacaktır. Bu konu büyük ihtimalle kaynak yasa olarak alınan Fransız yasasından esinlenerek getirilmiştir. Günümüz şartlarındaki değişiklikler itibari ile bu durumun kaynak yasa olarak alınan Fransız yasasında olduğu gibi değiştirilmesi uygun olacaktır. 12 Fikir ve sanat işinde çalışma ölçütü, gazetecilik mesleğinin yerine getirilmesine dair ve doğrudan doğruya ilgili alanlarda çalışmayı ifade eder. Buna göre, yazar, muhabir, redaktör, düzeltmen, çevirmen, fotoğrafçı, kameraman, ressam, karikatürist gibi çalışanlar gazetecilik mesleği ile doğrudan doğruya ilgili olup, gazeteci olarak değerlendirilmelidir. Ancak aynı tür işyerlerinde teknik sorumlu, şoför, sekreter, muhasebe elemanı, satış ve pazarlama gibi işlerde çalışanlar gazeteci olarak değerlendirilemezler.13 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve yayınları Hakkında Kanunun 38. Maddesinde, özel radyo ve televizyonların haberle ilgili birimlerinde çalışanların da 5953 sayılı kanunun kapsamında olduğunu açıklamıştır. Özel radyo ve televizyonların haberlere ilgili birimlerinde çalışanlar yönünden fikir ve sanat işi yapma koşulu söz konusu değildir. Ancak haberle ilgili biriminde çalışma kavramı, haberin oluşumuna doğrudan katkı sağlama olarak değerlendirilmelidir. Buna göre haber müdürü, muhabir, foto muhabiri, spiker, haber kameramanı gibi çalışanlar gazeteci olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, uplink görevlisi, şoför, diğer teknik ve idari personel haberin oluşumuna doğrudan katkısı olmadıklarından gazeteci kavramına dahil değillerdir. 14 11 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.220 12 Şuğle Mehmet Ali, 30 soruda basın iş kanununda gazeteci (Mülkiyeliler birliği dergisi, Cilt: XXVII • Sayı 239 S,417) 13 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.220 14 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.220
  • 9. 9 Basın İş Kanunu'nun istisnalar başlıklı 2. maddesi ile getirilen hükümde, 1. Maddenin kapsamında bulunup da “devlet, vilayet, belediyeler ve iktisadi devlet teşekkül ve müesseseleriyle sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait şirketlerde çalışan memur ve hizmetliler hakkında” bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmektedir. Dolayısıyla yasanın anılan bu 2. maddesi hükmü, bu yerlerde iş sözleşmesi ile çalışan ve çalışması gazetecilik çalışması niteliğinde olanlar bakımından uygulama alanı bulmaktadır. Sözü edilen bu kişiler özel hukuka tabi olmaları gazetecilik çalışması yapmalarına rağmen gazeteci sayılmayacak ve dolayısıyla özel mesleki ve sosyal haklardan yaralanamayacaklardır. Görüleceği üzere, dönemsel yayını çıkartan kişinin kamu tüzel kişisi olmamak koşulu ile, gerçek veya tüzel kişi olması önemli değildir. Nitekim Yargıtay, bir işçi sendikasının çıkartmış olduğu bir gazete yazı işler müdürünün emekli olduktan sonra gazeteci olarak kabul etmiş ve kıdem tazminatı talebini haklı bulmuştur.15 (9. HD 3.2.1987, E 10722/K 952 ) Bu istisnanın sebebini Özek, bu tür işyerlerinde çalışan kişilerin memur statüsüne dahil oluşları ve Devlet Memurları Kanununun himayesinde bulunmaları olarak yorumlamıştır. Bu fikir işçilerinin zaten bir teminata sahip olduklarını ikinci bir teminattan istifade etmelerinin gereksiz görüldüğünü ifade etmiştir. Yine Özek, 5953 sayılı Kanunun çalışma komisyonu gerekçesinde, kanunun amaç itibariyle, hususi sektörde çalışan basın fikir işçilerinin haklarını korumak maksadıyla hazırlandığının belirtildiğini ifade etmiştir.16 a) Fikir işçisinin bağımsızlığı Günümüzde Basın sektörü sermaye tarafından bir yatırım alanı olarak görülmeye başlanmıştır. Bununla birlikte basının ülke yönetimlerine üzerinde önemli bir güç odağı oluşturabilme potansiyeli de bir gerçektir. Bu nedenlerle basın sektöründe tekelleşmeye giden sermaye yapıları oluşmaya başlamıştır. Oluşacak bu tekelleşme basını, toplumu bilinçlendirme işlevini bağımsız bir şekilde yerine getirme rolünden uzaklaştıracak aynı zamanda çalışanların hakları açısından da olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Nitekim ülkemizde sermaye yapısı bakımından ele alındığında basın yayın organlarının belirli 15 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.221 16 Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962, Cilt XXVIII- Sayı 1, S,67)
  • 10. 10 gruplarda toplandığı görülmektedir. Aynı zamanda sermayedarların basın yayın organı sahipliğinin yanı sıra başka işlerle de meşgul oldukları; bu işlerinde rekabet avantajı yaratmak amacıyla sahip oldukları basın gücünü kullandıkları değerlendirilmektedir. 3. Basın İş Sözleşmesi a) Yapılması Gazeteci ve işveren arasındaki basın iş sözleşmesinin yazılı yapılması mecburidir. Bu yükümlüğe uymayan işveren her sözleşme için para cezasına mahkum edilir. Ancak bir geçerlilik koşulu olmayan yazılı şekil koşulu gazeteci aleyhinde kullanılamaz. Yazılı sözleşme olmadan çalıştırılan gazeteci ücrete yine de hak kazanır. 17 Öğretide bazı yazarlar yazılı sözleşmenin geçerlilik koşulu olduğunu savunurken baskın görüşe göre bu bir ispat şartıdır. Mecburiyetin ispat şartı olacağını savunan yazarlar bakımından yazılı sözleşme zorunluluğunun geçerlilik koşulu değil ve fakat gazetecinin haklarını korumak bakımından önlem niteliğinde olduğu vurgulanmaktadır. Yargıtay da yazılı sözleşme zorunluluğunun ispat şartı olduğunu kabul etmektedir. Gerçekten de yazılı sözleşme zorunluluğunun geçerlilik koşulu olarak kabulü, uygulamada gazeteci aleyhine sonuçlar doğurabilir. Yasa Koyucunun amacı bu hükümle gazetecilerin çalışma koşullarında belirlilik yaratmak ve güçlendirmektir.18 Bilindiği üzere iş kanunu esas itibari ile işçiyi koruyan bir kanundur. Mevzuatın açık olmayan hükümlerinin yorumlanmasında boşlukların doldurulmasında bu amaç göz önünde tutulmaktadır.19 Bu anlamda bakıldığında yazılı bir sözleşme olmasa bile bir işverene bağlı olarak gazetecilik yaptığını ispat eden bir çalışan Basın İş Kanunun tanıdığı tüm haklardan yaralanacaktır. 17 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.221 18 UÇUM Mehmet – KARATAŞ Hüseyin, İşçilik hakları bakımından İş kanunu basın iş kanunu karşılaştırması 19 Çelik Nuri, İş Hukuku Dersleri, İstanbul 2010, S. 21
  • 11. 11 4. madde yapılacak basın iş sözleşmesinin içermesi zorunlu olan konuları da belirlemektedir. Bunlar İşin nev‟i Ücret miktarı Gazetecinin kıdemi Gazetecinin iki yıllık mesaisi sonunda ücretinin yüzde kaç nispetinde artırılacağı, hususlarının mukavelede açık bir şekilde gösterilmesi şarttır. Bu hususlardaki herhangi bir değişikliğin de sözleşmeye eklenmesi gerekir. Gösterilmesi gereken mecburi hususlar sözleşmede yok ise, işveren yine 26. Maddeye göre cezalandırılır. Basın iş sözleşmesinin yapılışı işveren tarafından; feshi, fesheden tarafından Bölge Çalışma Müdürlüğüne, mülkiye amirliğine ve eğer gazeteci üye ise sendikasına, değilse en fazla üyesi olan mesleki teşekküle on beş gün içinde beyanname ile bildirilir. Beyanname mülkiye amirleri tarafından, gazetecinin kıdeminin tespiti için hemen Bakanlığa bildirir. Bunun gibi, işverenlerin dönemsel yayında, çalışanların miktarını o iş yerinin kurulu bulunduğu mahal için İş Kanunun uygulanmasıyla görevli makama yazılı olarak bizzat veya taahhütlü mektupla bildirmeleri mecburidir. 20 b) Sona ermesi i) Sözleşmenin Fikir İşçisi Tarafından Feshi Belirli süreli olmayan bir sözleşme gazeteci tarafından ihbar yolu ile feshedilebilir. Bunun için gazetecinin en az bir ay önce işverene yazılı ihbarda bulunması şarttır. Kanun bu halde gazeteciye bir hak tanımış değildir. Ancak gazeteci bir ay daha işyerinde çalışmak istemiyorsa, bir aylık ücreti tutarındaki tazminatı işverene ödeyerek sözleşmeden doğan ilişkiye hemen son verebilir. Sözü geçen ihbar süresi sözleşme ile uzatılabilse de kısaltılamaz. 21 20 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.222 21 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.222
  • 12. 12 ii) Sözleşmenin İşveren Tarafından Feshi İşveren Kanunun 6. Maddesi gereğince belirli fesih ihbar sürelerine uymak kaydı ile sözleşmeyi feshedebilir. Hizmet süreleri en az 5 yıl olan fikir işçilerinin sözleşmelerinin feshi için tanınan süre 3 ay 5 yıldan az hizmet süresine sahip gazetecilerin sözleşmelerinin feshedilmesi için uyulması gereken ihbar süresi 1 aydır. Bahsedilen ihbar sürelerinin üzerinde süreler sözleşmede belirlenebilir. Ancak bu sürelerden daha az ihbar süreleri belirlenemez. İşveren ihbar sürelerine uymak istemediği durumda, ihbar sürelerine karşılığı olan ücret miktarını tazminat olarak gazeteciye ödeyerek sözleşmeyi feshedebilir. 11. maddeye göre işveren ihbar süresine uymak zorunda olmadan sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. 11. Maddenin 3. Fıkrasına göre “Vazifesinin ifasiyle ilgili hususlarda gazetecinin bilerek veya ağır bir ihmali neticesi olarak mevkutenin itibar veya şöhretine halel verecek fiil ve harekette bulunması hali işverene ihbar mühletini beklemeden iş akdini derhal feshetmek hakkını veren ağır sebeplerden sayılır” demektedir. Bu sebeple iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda herhangi bir tazminat hakkı doğmaz. ii) Sözleşme İlişkisinin Diğer Nedenlerle Sona Ermesi Belirli süreli basın iş sözleşmelerinde sürenin dolması halinde, sözleşme ilişkisi sona erer. Burada kanun fikir işçisine herhangi bir talep hakkı tanımış değildir. Kanunun 17. Maddesi Mevkute yayınının her ne sebeple olursa olsun tatil edilmesi halinde çalışanlar, yayının durdurulması tarihinden itibaren iki ay ücretlerini alırlar. Bu süre dolduktan sonra ise sözleşme sona ermiş sayılacaktır. Aynı maddeye göre, bu durumda gazetecilere tazminatları öncelikle ödenecektir. Bu tazminat da 6. Madde esaslarına göre hesaplanacaktır. 22 Basın iş sözleşmesinin gazetecinin ölümü ile sona ermesi halinde eşi ve çocuklarına, bunlar bulunmadığı takdirde geçimi kendisine bağlı aile efradına, ölen gazetecinin aylık 22 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.225
  • 13. 13 ücretinin üç mislinden az olmamak üzere kıdem hakkı tutarında ölüm tazminatı verilir. Bu tazminat, kıdem tazminatı değil ve fakat kıdem hakkına göre belirlenen ölüm tazminatıdır. Bu doğrultuda bu tazminatın hesaplanması sırasında çalışanın mesleğe giriş tarihi dikkate alınmalıdır. Ölüm tazminatının ödenmemesi durumunda işveren ağır para cezasına çarptırılır. 23 c) Kıdem Tazminatı İş sözleşmesinin işveren tarafından feshi halinde fikir işçisi için önemli bir hak olan kıdem tazminatı hakkı doğar. 5953 sayılı Kanun‟un 6. maddesine göre, gazetecinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için meslekte en az beş yıl çalışmış olması gerekir. Gazetecinin kıdem hakkı için gereken beş yıl çalışma ön koşulu gazetecinin mesleğe ilk giriş tarihinden itibaren hesaplanır ve sözleşmenin işveren tarafından feshi halinde her hizmet yılı için 1 aylık ücret tutarında tazminat fikir işçisine ödenir. Bir defa kıdem alan 24 gazetecinin kıdemi yeni işine girişinden itibaren hesaplanır. Basın iş sözleşmesinin gazeteci tarafından haklı nedene dayalı olarak feshedilmesi de kıdem tazminatı ödenmesini gerektirir. Kanun‟un 11. maddesine göre “mevkutenin veçhe ve karakterinde gazeteci için şeref ve şöhretini veya umumiyetle manevi menfaatlerini ihlal edici bir vaziyet ihdas edecek şekilde bariz bir değişiklik vukuu halinde gazeteci ihbar mühletini beklemeden akdi feshedebilir.” 2. fıkrada bu şekilde fesih bildiriminde bulunan gazetecinin, işverenin kusuru neticesinde basın iş sözleşmesini feshetmesi halinde alması gereken tazminat miktarı kadar tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir. Basın İş Kanunu‟nun 6. maddesinde zarar etmekte olan işverenleri koruyucu bir hüküm getirilmiştir. Zarar etmekte olan işveren, maddi imkânsızlık nedeniyle gazetecinin tazminatını tek seferde ödeyemezse, ödemeyi bir yıl içinde ve dört taksitte yapılabilecektir. .25 23 Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962, Cilt XXVIII- Sayı 1, S,97) 24 Özek Ç, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962, Cilt XXVIII- Sayı 1, S,82) 25 Şuğle Mehmet Ali, 30 soruda basın iş kanununda gazeteci (Mülkiyeliler birliği dergisi, Cilt: XXVII • Sayı 239 S,428)
  • 14. 14 d) Fesih Tazminatı 6. maddenin 7. Fıkrası “Hizmetine bu madde hükümlerine göre son verilen gazeteciye feshi ihbar edilen mukavelenin taallük ettiği her hizmet yılı veya küsuru için, son aylığı esas ittihaz olunmak suretiyle her yıl için bir aylık ücreti miktarında tazminat verilir. Ancak, yıllık hizmetin altı aydan az kısmı nazara alınmaz. İlk mukavele yılında bu miktar hesaplanmaz” demektedir. Görüldüğü üzere kanun sözleşmenin işveren tarafından feshi halinde, gazeteciye meslek kıdemine bakılmaksızın sırf fesihten dolayı bir tazminat hakkı da tanımıştır. Fesih tazminatı olarak isimlendirilebilecek bu tazminatın hesaplanmasında gazetecinin o işyerine girdiği tarih esas alınacak ve son aldığı ücret üzerinden bulunacak tutar kadar tazminat ödenecektir. Böylece meslekte en az 5 yıl çalışmış olan gazeteciler, mesleğe ilk giriş tarihinden itibaren hesaplanacak ve son çalıştığı iş yerindeki hizmet süresini kapsamayan kıdem tazminatının yanı sıra son iş yerindeki çalışma süresi üzerinden hesaplanacak bir de fesih tazminatı alacaklardır. Bu ikinci çeşit tazminatta fikir işçisinin meslekte en az 5 yıl çalışması aranmadığı için ki 5 yılını doldurmamış gazeteciler de bu haktan yararlanabilecekler, buna karşılık kıdem tazminatı isteyemeyeceklerdir. 26 e) İş Güvencesi Hükümlerinden Doğan Tazminat İş güvencesi hükümlerinin kıyas yolu ile fikir işçilerine de uygulanması amacıyla 4857 sayılı Kanun‟un 116. maddesi ile Basın İş Kanunu‟nun 6. maddesi değiştirilmiş, İş Kanunu‟nun 18, 19, 20,21 ve 29 maddelerinin kıyas yoluyla Basın İş Kanunu‟na uygulanma imkânı getirilmiştir. Böylece gerek bireysel işçi çıkarma gerekse toplu işçi çıkarma ile ilgili güvenceler getirilmiştir. Buna göre, iş güvencesi hükümleri belirsiz süreli basın iş sözleşmeleri için uygulanabilecektir. İşyerinde çalışan sayısı, altı aylık kıdem, gazetecinin işveren vekili olmaması gibi koşullar da gözetilecektir. İşçiden ve işyerinden kaynaklanan fesih nedenlerine dayanılacaktır. Sonuçta işveren, ancak gazeteci işçinin, yetersizliğinden, davranışlarından yahut işyeri, işletme ve işin gereklerinden kaynaklanan bir nedenle fesih yapabilecektir. Bu doğrultuda 4857 sayılı yasanın kıyas yolu ile uygulanan iş güvencesi hükümleri fikir işçisini tam anlamı ile iş güvencesi getirmediği bir gerçektir. 26 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.224
  • 15. 15 Toplumsal önemi olan bir işi gerçekleştiren fikir işçilerinin, işlerini kaybetme korkuları olmadan görevlerini yerine getirebilmeleri için güçlü sermaye karşısında kendi mesleklerinin ruhuna özgü düzenlenmiş iş güvencesi esaslarına göre korunmaları daha doğru olacağı değerlendirilmektedir. 4. Fikir İşçisine tanınan Haklar a) Ücret Ücretin peşin ödenmesi emredici bir kural olup aksi kararlaştırılamaz. İşveren fikir işçisine gördüğü hizmet karşılığı ücret ödemekle yükümlüdür. Ücretin miktarı basın iş sözleşmesinde belirtilir. Kararlaştırılan ücretin her ay peşin ödenmesi 14. maddenin gereğidir. Bu nedenle, sözleşme ile bir başka biçim ödeme kararlaştırılmaz. Ücretler zamanında ödenmezse, geçen her gün için yüzde beş oranında fazla ödeme yapılır. Ayrıca, zorunluluk hali dışındaki gecikmelerde, kanun işveren hakkında bin beş yüz Türk Lirası idari para cezası öngörmüştür. (27. m.). Kanunun 25. maddesi, kanundaki yükümlülükleri yerine getirmek zorunda olan işverenin, bunu karşılamak için, gazetecilerin ücretlerini indirmesini yasaklamıştır. Buna karşın, işveren fikir işçilerinin ücretlerini azaltma yolunu tutarsa Kanun‟un 5728 sayılı Kanunun 147. maddesi ile değişik 30/1. maddesi gereğince iki bin beş yüz Türk Lirası idari para cezası verilir. 27 Kanunun 15. Maddesine göre fikir işçisi sözleşmesinde yazan hükümler dışında işveren tarafından verilen işler veya sipariş edilen veya yayınlanması kabul edilen yazılar için ayrıca ücrete hak kazanır. Bu işlerle ilgili ilave ücretler için sigorta primi ödenmesi mecburidir. b) İkramiye Ödemesi Fikir işçileri 14. Maddenin son fıkrasına göre her hizmet yılı sonunda işverenin elde ettiği karın emeklerine düşen nispi karşılığı olarak asgari birer aylık ücret tutarında ikramiye alırlar. Her ne kadar kanunla en az bir aylık ücret tutarında ikramiye hakkı verilmiş olsa da; madde içinde geçen hizmet yılı, işverenin kar etmesi şartı uygulamada sorunlar ortaya çıkartacaktır. 27 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.226
  • 16. 16 c) Terfi Ücreti Kanun fikir işçisinin terfisini işverenin tek taraflı iradesine bırakmamak ve böylelikle fikirlerini daha özgür ifade etmesini sağlamak amacıyla terfi sistemi öngörmüştür. Buna göre 4. maddenin son fıkrası gereğince, “iki yıl gazetede çalışmış olan gazeteci terfie hak kazanır. Terfi mukavelede tespit edilen yüzde nispetinde yapılır”. Terfi ile ne ölçüde bir artışın olacağı tarafların özgür iradelerine bırakılmıştır. d) Fazla Mesai Ücreti Gazetecilere yapılacak diğer bir ödeme “fazla mesai ücreti”dir. Fazla mesaiden maksat, günde sekiz saati aşan çalışmalarla, ulusal bayram, genel tatiller ve hafta tatillerinde yapılan çalışmalardır. Fakat fazla mesai günde üç saati geçemeyeceği gibi, Pazar gününden başka bir gün hafta tatili yapan gazeteci, Pazar günü fazla mesai yapmış sayılmaz. Fazla saatler hesaplanırken, yarım saatten az olan süreler yarım saat, fazlası ise bir saat sayılır. Fazla mesai ücreti normal çalışma ücretinin yüzde elli fazlasıdır. Ancak 24.00‟dan sonraki saatlerin ücretleri bir katı fazlasıyla ödenir. Fazla mesai ücretinin ödeme zamanı, fazla mesaiyi izleyen ilk normal ücretin ödeneceği zamandır. Gününde ödeme yapılmadığı takdirde, işveren, her geçen gün için yüzde beş fazlasıyla ödeme yapmak zorundadır (ek madde 1).28 28 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.225??????? sayfa numarasını doğrula.
  • 17. 17 e) Ücretli tatiller Kanunun 19. maddesi, gazeteciye altı günlük fiili çalışmadan sonra bir günlük ücretli dinlenme izni verilmesini kabul etmiştir. Gazetecinin görevi devamlı gece çalışmasını gerektiriyorsa ücretli hafta tatili iki gündür. Belirtmek gerekir ki, 5953 sayılı Kanun‟un 1993 yılına kadar yürürlükte kalan 20. maddesine göre, Şeker ve Kurban Bayramlarında da çalışmayan gazeteciye ücreti aynen ödenmek zorundaydı. Mülga olan bu düzenlemeye göre, işveren bu ücret, bir zorunluluk olmadığı halde ödemezse, Kanun‟un 27. maddesi uyarınca ağır para cezası ile cezalandırılmaktaydı. Ancak, söz konusu 20. madde Anayasa Mahkemesi tarafından 20.1.1993 tarih ve E.1992/36, K.19934 sayılı Karar ile iptal edildiğinden, belirtilen ücreti ödemek ve para cezasını öngören hükümlerin bir fonksiyonu ve işlerliği kalmamıştır.29 f) Yıllık ücretli izin Gazetecilerin yıllık ücretli izin haklarını düzenleyen 21. Maddeye göre yayın organının günlük olup olmamasına göre farklı şekilde düzenlenmiştir. Maddeye göre, Günlük bir dönemsel yayında çalışan gazeteciye, En az bir yıl çalışmış olmak şartıyla, yılda dört hafta tam ücretli izin verilir. Gazetecinin mesleğindeki hizmeti on yıldan yukarı ise verilecek yıllık ücretli izin altı haftadır. Gazetecinin çalıştığı dönemsel yayın günlük değilse, her altı aylık çalışma dönemi için iki hafta ücretli izin verilir. Yıllık ücretli izin süresinin hesaplanmasında meslekteki fiili hizmet süresi göz önünde tutulur. Basın iş sözleşmesinde gazetecinin izin hakkından feragat ettiğine dair kayıtlar varsa, bunlar geçersizdir. Gazeteciye yıllık iznini vermeyen veya izin vermiş olup da izin süresine ait ücretini ödemeyen işveren, izin karşılığı olan ücretlerin toplamının iki katını ilgili gazeteciye ödemeye ve ayrıca bu miktarda ağır para cezasına mahkum edilir 30 (29. m.). 29 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.227 30 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.227
  • 18. 18 g) Mazeret izni Kanunun 19. maddesinin 2. Fıkrası, ücretli tatillerin ve yıllık ücretli izinlerin dışında gazeteciye ücretli mazeret izni hakkı da tanımıştır. Bu hüküm gereğince, gazetecinin Çocuğu dünyaya gelmişse üç gün, Eşi ve çocuğu, anası veya babası öldüğü zaman dört gün, Çocuğu evlendiği, kardeşi, büyükannesi veya büyükbabası veya torunu öldüğü zaman iki gün kendisine olağanüstü ücretli izin hakkı tanınır. Bu izinler diğer yasal izin ve tatil sürelerinden indirilemez.31 h) Askerlikte ve gebelikte ücret 16. madde, silahaltına alınan gazeteciye bazı olağanüstü haklar tanımıştır. Şöyle ki, ilk muvazzaf askerlik hizmeti için silahaltına alınan gazeteciye normal askerlik süresince son aldığı ücretin yarısı ödenecektir. Gazeteci talim veya manevra dolayısıyla silahaltına alınmışsa, bu süre içinde ücret hakkını aynen koruyacaktır. Ancak, askerlik sırasında askeri hizmet karşılığı devletten aylık alınıyorsa (örneğin gazetecinin yedek subay olması) ve bu aylık dönemsel yayından alınan aylıktan az ise, işveren sadece iki aylık arasındaki farkı ödemekle yükümlüdür. Kısmi veya genel seferberlik nedeniyle silahaltına alınan gazeteci hakkında da üç ay için aynı hükümler uygulanır. Askerdeki gazeteciye sözü geçen ödemeleri yapmayan işverene 27. madde uyarınca, bin beş yüz Türk Lirası idari para cezası verilir. Askere giden gazetecilere tanınan bir başka hak da, askerlik nedeniyle basın iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilememesidir. Böyle durumlarda sözleşme ancak askeri hizmet süresi dolduktan sonra feshedilebilecektir. Fakat sözleşme belirli süreli ise ve bu süre gazeteci askerde iken doluyorsa, işveren, bundan sonra ücret ödemekle yükümlü tutulamaz. Kanunun 16. maddesinin son fıkrası ise kadın gazetecilerin gebelik süresindeki haklarına ilişkin bir hükmü içermektedir. Bu hükme göre, kadın gazeteci, gebeliğin yedinci ayından doğumun ikinci ayının sonuna kadar izinli sayılır. Bu süre içinde işveren gazeteciye son aldığı ücretin yarısını öder. Doğum olmaz veya çocuk ölü doğarsa, bu olaylardan itibaren 31 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.228
  • 19. 19 bir ay süre ile sözü geçen ücret kendisine yine ödenir. Gazetecinin sigortadan veya bağlı bulunduğu kuruluşlardan alacağı yardım bu ödemelere etkili değildir.32 i) Mahkumiyet halinde ücret Gazeteci, mensup bulunduğu dönemsel yayındaki bir yayın nedeniyle hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olması durumunda da işverenden ücretini almaya devam eder (17. m.). Fakat sözü geçen yayın mahkum olan gazeteci tarafından sorumlu müdürün veya dönemsel yayın sahibinin haberi olmadan yapılmış veya yaptırılmışsa, bu hak gerçekleşmez. Gazeteci ceza evinden bulunduğu sürece toplu zamlardan yararlanır. Gazeteci dönemsel yayından ayrıldıktan sonra mahkumiyet kararı verilmişse, son aldığı ücret tutarındaki tazminat dönemsel yayın sahibi tarafından mahkumiyet süresince her ay kendisine ödenir. Mahkum olan gazeteciye ücretini veya tazminatını ödemeyen işveren 27. madde gereğince ağır para cezası ile cezalandırılır.33 j) Başka işte çalışma Gazeteci, basınla ilgili olsun veya olmasın dışarıda başka bir iş tutmakla serbestse de, sözleşme ile bunun aksi kararlaştırılabilir. Fakat sözleşme fesihten sonraki zaman için gazeteciyi bu konuda bağlayıcı hüküm içermez.34 k) Diğer haklar Fikir işçileri, yukarıdaki haklardan başka, Toplu İş Hukukuna ve Sosyal Güvenlik Hukukuna ilişkin haklara da sahiptirler. Yani Sendikalar Kanunu gereğince, sendika kurabilecekleri ve böylece bir sendikanın üyesi olabilecekleri gibi Sosyal Sigortalar Kanununun sağladığı olanaklardan da yararlanırlar.35 32 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.228 33 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.229 34 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.229 35 İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul 2009, S.229
  • 20. 20 5. Basın İş Kanunu ve İş Kanunu arasındaki farklar. a) Basın İş Sözleşmesi Basın İş Kanunu‟nun 4. maddesinde yazılı sözleşme yapma zorunluluğu ve sözleşmenin içerisinde işin nev‟i, ücret miktarı, kıdem ve terfi durumu ile ilgili kısmın olması zorunluluğu getirilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu‟nun 8. maddesine göre, süresi bir yıl ve daha uzun olan belirli süreli sözleşmeler dışında yazılı iş sözleşmesi yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. b) Terfi Sistemi Basın İş Kanunu‟nun 4. maddesinde, İş Kanunu‟ndan farklı olarak terfi esası getirilmiştir. Terfi esası 212 sayılı Kanun‟la yapılan değişiklikle madde metnine dâhil edilmiştir. Hüküm doğrultusunda iki yıl gazetede çalışmış olan gazeteci terfie hak kazanır. 4857 sayılı iş kanununda bu şekilde bir düzenleme söz konusu değildir. c) Kıdem Tazminatı: 4857 sayılı İş Kanununa göre; İş sözleşmesinin işveren tarafından bildirimli fesih edilmesi; “sağlık nedenleri ile zorlayıcı nedenler”, gözaltına alınma ve tutukluluk hallerinde, İşçi tarafından iş sözleşmesinin; “Sağlık sebepleri, Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri”, “Zorlayıcı sebepler” nedenleriyle; “Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla”, Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirilmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde kıdem tazminatı ödenir. Basın iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın bildirimli feshi halinde, sözleşmenin gazeteci tarafından haklı nedene dayalı olarak feshedilmesi halinde, gazetecinin altı aydan uzun süren hastalığı nedeniyle iş sözleşmesinin işveren tarafından fesih durumlarında kıdem tazminatı ödemesini söz konusudur. Görüldüğü üzere 4857 sayılı İş Kanunu ve Basın İş Kanununda işveren ve işçinin bildirimli fesih sonucunda kıdem tazminatı hak kazanma hallerinde büyük ölçüde benzerlikler söz konusudur.
  • 21. 21 4857 sayılı İş Kanununa göre farklı olan bir husus; Basın İş Kanunu'na göre kıdem tazminatı alabilmek için gazetecinin meslekte en az beş yıl çalışmış olması gereklidir. Kıdem hakkı gazetecinin bir işverenin yanında çalışmaya başladığı tarihten değil, mesleğe ilk giriş tarihinden itibaren hesaplanır (Eski işvereninden kıdem tazminatı alan gazetecinin kıdemi yeni işe giriş tarihinden itibaren hesaplanır) Basın İş Kanununa göre kıdem tazminatı ödemelerinde İş Kanunundan farklı olarak bir tavan sınırlaması yoktur. Bir başka fark da ödemeler temel ücret üzerinden tavan ücret olmaksızın yapılmaktadır. Ayrıca İş Kanunu'ndakinden farklı olarak Basın İş Kanunu'ndaki kıdem tazminatı düzenlemesi mutlak emredici bir hüküm değildir. Başka bir deyişle, kıdem tazminatına hak kazanma halleri ya da koşulları gazeteci lehine sözleşme ya da toplu iş sözleşmesi ile değiştirilebilir. Buna göre, söz gelimi sözleşme ile, gazetecin emekliliği ya da istifası halinde kıdem tazminatının ödeneceği hükme bağlanabilir. d) Derhal Fesih Yetkisinde Hak Düşürücü Süre Kanunlar arasındaki bir fark da haklı nedenle fesih hallerinde fesih yetkisinin kullanma süresi ile ilgilidir. Bu hususta İş Kanunu‟nda bir düzenleme yer almakta iken Basın İş Kanunu‟nda böyle bir düzenleme bulunmamaktadır. İş Kanunu madde 26‟ya göre, derhal fesih hakkı ilgili davranışın öğrenildiği tarihten itibaren 6 iş gününde ve işçinin maddi çıkar sağlaması durumu hariç, her halde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde kullanılmak zorundadır. Basın İş Kanunu‟nda ise böyle bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Bu durumda 5953 sayılı Kanun‟un 11. maddesi uyarınca, gazeteci ya da işveren her zaman fesih yoluna gidebilecektir. e) Deneme Süresi Yönünden Farklar İş Kanunu madde 15 doğrultusunda deneme süresi en çok iki ay olabilecekken Basın İş Kanunu madde 10‟a göre deneme süresi mesleğe yeni başlayan gazeteciler için en çok üç aydır. f) İhbar Tazminatı Yönünden Farklar İş Kanunu madde 17‟de işçinin hizmet sürelerine göre 2 hafta ile 8 hafta arasında değişen ihbar önelleri düzenlenmiştir. Bu önel işçi için de işveren için de aynıdır.
  • 22. 22 Basın iş sözleşmeleri için süreler genel olarak iş hukukundan farklı olduğu gibi bildirimde bulunan tarafa göre de değişmektedir. g) Ücretin Ödenme Şekli Yönünden Farklar Basın İş Kanunu madde 14 uyarınca İş Kanunu‟ndan farklı olarak kararlaştırılan ücret her ay peşin olarak ödenir. Bu kural emredici bir kural olduğundan aksi kararlaştırılamaz. 4857 sayılı İş Kanunu‟na tabi işçilerde ise kural olarak ücret çalışıldıktan sonra ödenmekte, ancak aksine sözleşme yapılabilmektedir. h) Tazminata Esas Ücretler Yönünden Farklar Her iki Kanun uygulamasına göre de ihbar, kıdem tazminatları son ücret üzerinden hesaplanacaktır. İş Kanunu‟na tabi çalışanlar için ihbar, kıdem tazminatları, 1475 sayılı Kanun‟un 14. maddesi doğrultusunda “giydirilmiş ücret” üzerinden ödenir. Yani işçiye temel ücrete ilave olarak sağlanmış olan ikramiye, yemek, yol, yakacak, erzak yardımı gibi para ve para ile ölçülmesi mümkün, Kanun, sözleşme ve iş yeri uygulamasından doğan menfaatler de göz önüne alınır. Basın İş Kanunu‟nda bu yönde hüküm bulunmadığından ihbar, kıdem tazminatlarına esas ücret “temel ücret”tir i) Rekabet Serbestîsi Basın İş Kanunu‟nun 13. maddesi doğrultusunda gazeteci, işverenle yaptığı mukavelede aksi belirtilmedikçe, dışarıda basınla ilgili olsun veya olmasın başka iş tutmakta serbesttir. Basın iş sözleşmesinin feshinden sonrası için de rekabet serbestîsi getirilmiştir. İş Kanunu uygulamasında işçinin, işverenin rızası dışında başka bir işte çalışma serbestîsi bulunmamaktadır. j) Tutukluluk halinde ücret 17. madde doğrultusunda mensup olduğu mevkutedeki bir yayın nedeniyle hürriyeti kısıtlanan, tutukluluk, gözaltına alınma ya da mahkûmiyete maruz kalan gazeteci ücretini almaya devam edecektir. 4857 sayılı İş Kanununda tutukluluk ve gözaltına alınma hali madde 25‟de belirlenmiştir. Bu süre içersinde işverenin işçiye ücret ödeme borcu bulunmamaktadır.
  • 23. 23 k) İkramiye Hakkı İş Kanunu kapsamında çalışanlardan farklı olarak, gazeteciler için yasal ikramiye hakkı tanınmıştır. 4857 sayılı İş kanununda bu şekilde bir düzenleme söz konusu değildir. l) Fazla Çalışma Fazla çalışma hesabındaki farklılık 4857‟de fazla çalışmanın günlük, Basın İş Kanunu‟nda haftalık çalışma sürelerine göre belirlenmesidir Öte yandan Basın İş Kanunu‟nda ulusal bayram, genel tatiller ve hafta tatilinde çalışma “fazla saatlerde çalışma” sayılarak düzenlemeye gidilmiştir. (Ek Madde 1/2) İş Kanunu‟nda ise günlük fazla çalışma ile bayram tatillerinde, hafta tatillerinde ve genel tatillerde çalışma ayrı ayrı maddelerde düzenlenmiştir m) Askerlikte Ücret Talim veya manevra dolayısıyla silâh altına alınan gazeteci bu müddet zarfında ücret hakkını korur. İlk muvazzaf askerlik hizmeti için silâh altına alınan gazeteciye normal askerlik süresince son aldığı ücret yarı nispetinde ödenir. 4857 sayılı iş kanununda askerlik görevini yapmak üzere işten ayrılan işçiye bu süre içerisinde ücret ödemesi yapılmaz. n) Gebelik Halinde Ücret Basın İş Kanunu 16/son maddesine göre kadın gazeteci, hamileliğinin yedinci ayından itibaren doğumunun ikinci ayının sonuna kadar izinli sayılır. Bu süre boyunca işverence kendisine son aldığı ücretin yarısını öder. 4857 sayılı İş Kanununa göre kadın işçinin gebeliği durumunda kendisine doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere on altı hafta (çoğul gebelikte on sekiz hafta) izinli sayılır. Bu süre zarfında ücretinde herhangi bir indirim söz konusu değildir. Ayrıca kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. o) Yıllık Ücretli İzin Bakımından Farklar Basın İş Kanunu yıllık ücretli izin sürelerini günlük mevkutede çalışanlar ile günlük olmayan mevkutede çalışanlar için ayrı ayrı düzenlemiştir.
  • 24. 24 Günlük yayın yapan işyerlerinde çalışanlar için en az bir yıl çalışmış olması kaydıyla her yıl için dört hafta ücretli izin öngörülmüştür. Hizmeti on yıldan fazla olanlar için bu süre altı haftadır. Günlük olmayan mevkutelerde çalışanlar için ise, her altı aylık çalışılan süre için iki hafta ücretli izin verileceği yazılıdır. İzin hesabında gazetecilik mesleğinde geçirdiği sürenin esas alınacağı da ayrıca düzenlenmiştir. İş Kanunu‟nda ise madde 53 doğrultusunda, hizmet süresi 1-5 yıl arası olanlar için 14 gün, 5-15 yıl arası olanlar için 20 gün, 15 yıldan fazla olanlar içinse 26 gün izin hakkı tanınmıştır. Görüldüğü üzere izin süreleri bakımından iki Kanun arasında farklılıklar olduğu gibi, İş Kanunu‟na tabi bir işçinin izin süresi meslek kıdemine göre değil aynı işveren bünyesindeki çalışma süresine göre belirlenmektedir 6. Sonuç Çağdaş demokrasinin vazgeçilmez ve önemli bir unsur olan basın yazılı, görsel ve işitsel yayın organları aracılığı ile tüm gelişmeleri topluma aktarır. Demokratik düzen içerisinde sağlıklı işleyen kurumların tesis edilebilmesi için Yasama, Yürütme ve Yargı gücünün yanında görevini özgürce gerçekleştiren bir basının olması kaçınılmazdır. Günümüzde basın mesleği sermayedarlar açısından kazanç sağlayacakları bir endüstri haline gelmiştir. Fikir işçiliği zor, aynı zamanda tehlikeli ve özel bir meslektir. Fikir işçileri toplumun gözü, kulağı durumundadırlar. Bunlara sağlıklı iş koşulları sağlanması, fikir işçilerine olduğu kadar toplumu da korumaya yöneliktir. Sermaye yapısının bu günkü durumu, fikir işçilerinin rollerini bir etki altında kalmadan gerçekleştirebilmelerine engel olmakta, sermaye sahibi karşısında pazarlık güçlerini azaltıp, çalışma hayatı boyunca yaşadıkları sıkıntıların üzerine işlerin kaybetme korkusu ve istihdam alanının daraltılması nedeni ile gidememelerini ortaya çıkartmaktadır. İş hukukunun doğuş ve gelişmesinin temel nedeni işi ilişkisinde daha güçsüz durumda olan işçinin korunması kaygısıdır. İş hukuku tarihi, başlangıçta bu hukuk dalının çok güç çalışma koşulları altında bulunan işçileri korumak amacıyla doğduğuna ve gelişme
  • 25. 25 sürecine girdiğine tanıklık etmektedir. İş Hukukunun doğuş ve gelişiminde olduğu gibi bugün de bu hukuk dalında işçinin korunması ilkesi belirli ölçüde geçerliliğini korumaktadır.36 İş Kanunu bu zamana kadar değişerek gelişmiştir. En son 4857 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi sırasında özellikle eski Kanundaki sorunlu alanlar, gerek Yargıtayın evvelki kararları gerekse öğretinin görüşleri doğrultusunda büyük ölçüde açıklığa kavuşturulmuştur. Ancak basın İş Kanununda bu gelişim olmamıştır, Bu gelişmeler Basın İş Kanunu açısından dengesizliği İş Kanunu lehinde artırmıştır. İşte bu açıklamalar ışığında Basın İş Kanununun yeni medya düzenindeki gelişmelere cevap vermesi, zor ve tehlikeli bir mesleği icra eden fikir işçilerini güçlü olan sermayedara koruması açısından modern bir hale getirilmesi kaçınılmazdır. 36 Süzek Sarper, İş Hukuku, İstanbul 2005, S. 15
  • 26. 26 KAYNAKÇA İçel / Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku İstanbul 2009. Şakar Müjdat, Gerekçeli ve İçtihatlı İş Kanunu Yorumu, 2009 Çelik Nuri, İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 23. Baskı İstanbul 2010, Özek Çetin, Basın Hukukumuza Göre Fikir İşçileri ile İşverenler Arasındaki Hukuki Münasebet (İÜHFM, 1962, Cilt XXVIII- Sayı 1 Kılıçoğlu Mustafa, İş Kanunu Yorumu ve Yargıtay Uygulaması, Ankara 2005 Geçer Bekir – Evcil Cahit, Açıklamalı ve Yargı Kararları ile Zenginleştirilmiş 4857 Sayılı İş kanunu Uygulama Rehberi, İstanbul 2006 Süzek Sarper, İş Hukuku, İstanbul 2005 Şuğle Mehmet Ali, 30 soruda basın iş kanununda gazeteci (Mülkiyeliler birliği dergisi, Cilt: XXVII • Sayı 239 http://www.mulkiyedergi.org/index.php?option=com_rokdownloads&view=file&Itemid=63&id=943:30- soruda-basn-işkanununda-gazeteci-mehmet-alişule Uçum Mehmet – Karataş Hüseyin, İşçilik hakları bakımından İş kanunu basın iş kanunu karşılaştırması. http://www.turkhukuksitesi.com/makale_895.htm Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2005 Yılı Mayıs Toplantıları, Basın İş Hukuku Genel Esasları ve Uygulama Sorunları